Alex Steffen: The route to a sustainable future

Alex Steffen sürdürülebilir bir gelecek öngörüyor

46,018 views ・ 2007-05-01

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Yilmaz Can Akbulut Gözden geçirme: Sancak Gülgen
00:25
When I'm starting talks like this,
0
25000
2000
Bu gibi konuşmalara başladığım zaman,
00:27
I usually do a whole spiel about sustainability
1
27000
3000
genellikle sürdürülebilirlik hakkında uzun bir konuşma yaparım
00:30
because a lot of people out there don't know what that is.
2
30000
2000
çünkü pek çok insan bunun ne olduğunu bilmiyor.
00:32
This is a crowd that does know what it is,
3
32000
2000
Karşımdaki ise bunun ne olduğunu bilen bir topluluk,
00:34
so I'll like just do like the 60-second crib-note version. Right?
4
34000
4000
o yüzden, sadece 60-saniyelik bir özet yapacağım. Tamam mı?
00:38
So just bear with me. We'll go real fast, you know?
5
38000
2000
Öyleyse şimdi biraz sabırlı olun. Çok hızlı ilerleyeceğiz.
00:40
Fill in the blanks.
6
40000
1000
Boşlukları dolduracağız.
00:41
So, you know, sustainability, small planet.
7
41000
3000
Biliyorsunuz işte, sürdürülebilirlik, küçük gezegen.
00:44
Right? Picture a little Earth, circling around the sun.
8
44000
2000
Tamam? Küçük bir Dünya canlandırın, Güneş'in etrafında dönüyor.
00:46
You know, about a million years ago,
9
46000
1000
Biliyorsunuz, yaklaşık bir milyon yıl kadar önce,
00:47
a bunch of monkeys fell out of trees,
10
47000
2000
bir grup maymun ağaçlardan düştü,
00:49
got a little clever, harnessed fire,
11
49000
2000
biraz daha zeki hale geldi, ateşi kullandı,
00:51
invented the printing press,
12
51000
1000
matbaayı icat etti,
00:52
made, you know, luggage with wheels on it.
13
52000
2000
tekerlekli bavulu icat etti.
00:54
And, you know, built the society that we now live in.
14
54000
4000
Ve sonra şu anda içinde yaşadığımız toplumu inşa etti.
00:58
Unfortunately, while this society is, without a doubt,
15
58000
3000
Maalesef, bu toplum şüphesiz
01:01
the most prosperous and dynamic the world has ever created,
16
61000
4000
dünyanın meydana getirmiş olduğu en zengin ve en dinamik toplum olurken
01:05
it's got some major, major flaws.
17
65000
3000
bazı çok çok büyük kusurları da var.
01:08
One of them is that every society has an ecological footprint.
18
68000
4000
Bunlardan biri, her toplumun bir ekolojik ayak izinin olması.
01:12
It has an amount of impact on the planet that's measurable.
19
72000
4000
Gezegen üzerinde ölçümlenebilir bir etkisi var.
01:16
How much stuff goes through your life,
20
76000
3000
Hayatınızda ne kadar tüketim yaptığınız
01:19
how much waste is left behind you.
21
79000
3000
ve arkanızda ne kadar atık bıraktığınız.
01:22
And we, at the moment, in our society,
22
82000
3000
Ve şu an toplumumuzda,
01:25
have a really dramatically unsustainable level of this.
23
85000
4000
bu çarpıcı bir şekilde sürdürülemez bir seviyede.
01:29
We're using up about five planets.
24
89000
2000
Yaklaşık beş gezegen kadar tüketiyoruz.
01:31
If everybody on the planet lived the way we did,
25
91000
3000
Eğer Gezegendeki herkes bizim yaptığımız gibi yapmış olsaydı,
01:34
we'd need between five, six, seven,
26
94000
2000
beş, altı, yedi,
01:36
some people even say 10 planets to make it.
27
96000
3000
hatta bazılarının söylediğine göre 10 gezegene ihtiyacımız olurdu.
01:39
Clearly we don't have 10 planets.
28
99000
2000
Şüphesiz, 10 tane gezegenimiz yok.
01:41
Again, you know, mental, visual, 10 planets, one planet,
29
101000
2000
Zihninizde canlandırın; 10 gezegen, bir gezegen
01:43
10 planets, one planet. Right?
30
103000
2000
10 gezegen, bir gezegen. Tamam?
01:45
We don't have that. So that's one problem.
31
105000
3000
Böyle bir şeye sahip değiliz. Bu sorunlarımızdan biri.
01:48
The second problem is that the planet that we have
32
108000
2000
İkinci sorun ise sahip olduğumuz gezegen
01:50
is being used in wildly unfair ways. Right?
33
110000
4000
fazlasıyla adaletsiz şekillerde kullanılıyor.
01:54
North Americans, such as myself, you know,
34
114000
3000
Kuzey Amerikalılar, kendim gibi örneğin, biliyorsunuz
01:57
we're basically sort of wallowing, gluttonous hogs,
35
117000
2000
basitçe çamurda yuvarlanan pisboğaz yaban domuzlarıyız
01:59
and we're eating all sorts of stuff.
36
119000
2000
ve her tür şeyi yiyoruz.
02:01
And, you know, then you get all the way down
37
121000
2000
Sonra Asya-Pasifik bölgesinde yaşayan,
02:03
to people who live in the Asia-Pacific region, or even more, Africa.
38
123000
4000
ve hatta Afrika'da yaşayan insanlara bakıyoruz.
02:07
And people simply do not have enough to survive.
39
127000
2000
Ve gerçekten insanlar yaşamlarını sürdürecek kadarına dahi sahip değiller.
02:09
This is producing all sorts of tensions,
40
129000
2000
Bu durum, çok çeşitli gerginliklere,
02:11
all sorts of dynamics that are deeply disturbing.
41
131000
3000
çok çeşitli rahatsız edici dinamiklere sebep oluyor.
02:14
And there's more and more people on the way. Right?
42
134000
4000
Ve gelmek üzere olan daha çok ama çok insan var. Doğru mu?
02:18
So, this is what the planet's going to look like in 20 years.
43
138000
4000
Sonuç olarak, 20 yıl içerisinde Dünyamız buna benzeyecek.
02:22
It's going to be a pretty crowded place, at least eight billion people.
44
142000
3000
Oldukça kalabalık bir yer olacak, en az sekiz milyar insan.
02:25
So to make matters even more difficult, it's a very young planet.
45
145000
4000
Meseleyi daha da zorlaştırırsak, Dünya çok genç bir gezegen.
02:29
A third of the people on this planet are kids.
46
149000
3000
Dünya üzerindeki insanların üçte biri çocuk.
02:32
And those kids are growing up in a completely different way
47
152000
3000
Ve bu çocuklar, nerede yaşarlarsa yaşasınlar,
02:35
than their parents did, no matter where they live.
48
155000
2000
ebeveynlerinkinden tamamen farklı bir şekilde yetişiyorlar.
02:37
They've been exposed to this idea of our society, of our prosperity.
49
157000
5000
Bizim toplumumuzu, zenginliğimizi görerek yetiştiler.
02:42
And they may not want to live exactly like us.
50
162000
3000
Ve tıpatıp bizim gibi yaşamak istemeyebilirler.
02:45
They may not want to be Americans, or Brits,
51
165000
2000
Amerikalı, İngiliz ya da
02:47
or Germans, or South Africans,
52
167000
2000
Alman ya da Güney Afrikalı olmak istemeyebilirler;
02:49
but they want their own version
53
169000
2000
ancak daha zengin ve daha dinamik olan
02:51
of a life which is more prosperous, and more dynamic,
54
171000
2000
kendi versiyonlarını yaşamak istiyorlar.
02:53
and more, you know, enjoyable.
55
173000
2000
Daha da keyifli bir yaşam.
02:55
And all of these things combine to create
56
175000
3000
Ve tüm bunlar birleşerek
02:58
an enormous amount of torque on the planet.
57
178000
3000
Dünya' da müthiş bir tork gücü yaratıyor.
03:01
And if we cannot figure out a way to deal with that torque,
58
181000
3000
Ve bu güçle başa çıkmanın bir yolunu bulamazsak,
03:04
we are going to find ourselves more and more and more quickly
59
184000
4000
kendimizi çok, çok ama çok hızlı biçimde
03:08
facing situations which are simply unthinkable.
60
188000
4000
düşünülemez durumlarla karşı karşıya bulacağız.
03:12
Everybody in this room has heard the worst-case scenarios.
61
192000
2000
Bu salondaki herkes en kötü durum senaryolarını duymuştur.
03:14
I don't need to go into that.
62
194000
2000
Buna değinmeme gerek yok.
03:16
But I will ask the question, what's the alternative?
63
196000
2000
Ancak şunu soracağım: Alternatifimiz ne?
03:18
And I would say that, at the moment, the alternative is unimaginable.
64
198000
5000
Ve diyorum ki, alternatifimiz hayal dahi edilemez.
03:23
You know, so on the one hand we have the unthinkable;
65
203000
3000
Yani, öyleyse bir elimizde düşünülemez,
03:26
on the other hand we have the unimaginable.
66
206000
2000
diğer elimizde de hayal edilemez var.
03:28
We don't know yet how to build a society
67
208000
3000
Çevresel açıdan sürdürülebilir,
03:31
which is environmentally sustainable,
68
211000
2000
Dünya üzerindeki herkesle paylaşılabilir,
03:33
which is shareable with everybody on the planet,
69
213000
3000
istikrarı, demokrasiyi ve insan haklarını destekleyen
03:36
which promotes stability and democracy and human rights,
70
216000
4000
ve karşı karşıya olduğumuz zorlukların üstesinden
03:40
and which is achievable in the time-frame necessary
71
220000
3000
gelebilmek için gerekli zaman diliminde gerçekleştirilebilir
03:43
to make it through the challenges we face.
72
223000
3000
bir toplum inşa etmesini henüz bilmiyoruz.
03:46
We don't know how to do this yet.
73
226000
2000
Bunu nasıl yapacağımızı henüz bilmiyoruz.
03:48
So what's Worldchanging?
74
228000
2000
O halde Worldchanging nedir?
03:50
Well, Worldchanging you might think of
75
230000
2000
Şey, Worldchanging'i hayal edilemez gelecek için
03:52
as being a bit of a news service for the unimaginable future.
76
232000
5000
bir haber servisinin parçası olarak düşünebilirsiniz.
03:57
You know, what we're out there doing is looking
77
237000
2000
Biliyorsunuz, orada yaptığımız şey
03:59
for examples of tools, models and ideas,
78
239000
3000
eğer geniş çapta benimsenirse oyunu değiştirebilecek
04:02
which, if widely adopted, would change the game.
79
242000
4000
araçlar, modeller ve fikirlerin örneklerini aramak.
04:06
A lot of times, when I do a talk like this, I talk about things
80
246000
3000
Çoğu kez, buna benzer bir konuşma yaptığımda, eminim ki
04:09
that everybody in this room I'm sure has already heard of,
81
249000
3000
bu salondaki herkesin duyduğu ama çoğu insanın duymadığı
04:12
but most people haven't.
82
252000
2000
şeyler hakkında konuşurum.
04:14
So I thought today I'd do something a little different,
83
254000
2000
Bugün düşündüm de birazcık farklı bir şey yapayım
04:16
and talk about what we're looking for, rather than saying, you know,
84
256000
3000
ve size, bilirsiniz, denenmiş ve doğru örnekleri vermekten
04:19
rather than giving you tried-and-true examples.
85
259000
3000
ve anlatmaktan çok ne aradığımız hakkında konuşayım istedim.
04:22
Talk about the kinds of things we're scoping out.
86
262000
2000
Analizini yaptığımız şeylerin türleri hakkında konuşmak.
04:24
Give you a little peek into our editorial notebook.
87
264000
2000
Size yazı işleri defterimize bir göz atma fırsatını vermek.
04:26
And given that I have 13 minutes to do this, this is going to go kind of quick.
88
266000
3000
Ve bunu yapmak için 13 dakikam kaldığından, bu biraz hızlıca olacak.
04:29
So, I don't know, just stick with me. Right?
89
269000
2000
Şey, bilmiyorum, sadece benimle kalın. Tamam mı?
04:31
So, first of all, what are we looking for? Bright Green city.
90
271000
3000
Şimdi, herşeyden önce, neyi arıyoruz? Parlak Yeşil şehri.
04:34
One of the biggest levers that we have in the developed world
91
274000
3000
Dünya üzerindeki etkimizi değiştirmek için
04:37
for changing the impact that we have on the planet
92
277000
2000
gelişmiş dünyada sahip olduğumuz en büyük kaldıraçlardan biri
04:39
is changing the way that we live in cities.
93
279000
2000
şehirlerdeki yaşama tarzımızı değiştirmek.
04:41
We're already an urban planet;
94
281000
1000
Zaten kentleşmiş bir gezegeniz,
04:42
that's especially true in the developed world.
95
282000
3000
bu özellikle gelişmiş dünyada doğru.
04:45
And people who live in cities in the developed world
96
285000
2000
Ve gelişmiş dünyadaki şehirlerde yaşan insanlar
04:47
tend to be very prosperous, and thus use a lot of stuff.
97
287000
2000
daha müreffeh olma eğilimindeler ve sonuç olarak daha çok şey kullanıyorlar.
04:49
If we can change the dynamic,
98
289000
2000
Eğer bu dinamiği değiştirebilirsek,
04:51
by first of all creating cities that are denser and more livable ...
99
291000
3000
ki bu öncelikle daha yoğun ve daha yaşanabilir şehirler meydana getirerek olabilir.
04:54
Here, for example, is Vancouver, which if you haven't been there,
100
294000
2000
Örneğin Vancouver, önceden orada bulunmadıysanız
04:56
you ought to go for a visit. It's a fabulous city.
101
296000
2000
ziyaret etseniz iyi olur. Harika bir şehir.
04:58
And they are doing density, new density,
102
298000
2000
Ve yoğunlaştırıyorlar, yeni yoğunlaştırma,
05:00
better than probably anybody else on the planet right now.
103
300000
2000
belki de Dünya üzerindeki herkesten daha iyi yapıyorlar.
05:02
They're actually managing to talk North Americans out of driving cars,
104
302000
3000
Gerçekten Kuzey Amerikalıları arabalarını kullanmamaya ikna etmeyi becerebiliyorlar,
05:05
which is a pretty great thing.
105
305000
2000
ki bu oldukça müthiş birşey.
05:07
So you have density. You also have growth management.
106
307000
2000
Şimdi yoğunluğa sahipsiniz. Aynı zamanda nüfus artışı yönetimine de sahipsiniz.
05:09
You leave aside what is natural to be natural.
107
309000
3000
Doğal olanı doğal olacak şekilde bir kenara bırakıyorsunuz.
05:12
This is in Portland. That is an actual development.
108
312000
3000
Burası Portland. Resimdeki ise mevcut bir site.
05:15
That land there will remain pasture in perpetuity.
109
315000
2000
Oradaki arsa sürekli yeşillikler içinde olacak.
05:17
They've bounded the city with a line.
110
317000
2000
Şehri bir hatla çevrelemişler.
05:19
Nature, city. Nothing changes.
111
319000
2000
Doğa, şehir. Hiçbir şey değişmiyor.
05:22
Once you do those things, you can start making all sorts of investments.
112
322000
3000
Bu gibi şeyleri yaptığınızda, her tür yatırımı yapmaya başlayabilirsiniz.
05:25
You can start doing things like, you know,
113
325000
2000
Etkili ve makul rahatlıktaki şekillerde
05:27
transit systems that actually work to transport people,
114
327000
3000
insanları gerçekten taşımaya yarayan ulaşım sistemleri gibi
05:30
in effective and reasonably comfortable manners.
115
330000
3000
şeyleri yapmaya başlayabilirsiniz işte. Tamam mı?
05:33
You can also start to change what you build.
116
333000
2000
Aynı zamanda inşa ettiğinizi değiştirmeye başlayabilirsiniz.
05:35
This is the Beddington Zero Energy Development in London,
117
335000
3000
Burası Londra'daki Beddington Sıfır Enerji Sitesi
05:38
which is one of the greenest buildings in the world. It's a fabulous place.
118
338000
3000
ki dünyadaki en yeşil binalardan biridir. Harika bir yer.
05:41
We're able to now build buildings that generate all their own electricity,
119
341000
3000
Tüm elektriğini kendi üreten,
05:44
that recycle much of their water,
120
344000
2000
sularının çoğunu geri dönüştüren,
05:46
that are much more comfortable than standard buildings,
121
346000
3000
standart binalardan daha rahat olan,
05:49
use all-natural light, etc., and, over time, cost less.
122
349000
4000
tamamen doğal ışık kullanan, vesaire binalar inşa edebiliyoruz şimdi ve zaman içinde daha az maliyetliler.
05:53
Green roofs. Bill McDonough covered that last night, so I won't dwell on that too much.
123
353000
4000
Yeşil çatılar. Bill McDonough geçen gece bu konuyu işledi, bu yüzden bunun üzerinde fazla durmayacağım.
05:57
But once you also have people living
124
357000
2000
Ama bir de birbirine yakın çevrede
05:59
in close proximity to each other,
125
359000
2000
yaşayan insanlar varsa,
06:01
one of the things you can do is --
126
361000
2000
yapabileceğiniz şeylerden biri
06:03
as information technologies develop --
127
363000
2000
- bilgi teknolojileri geliştiğinden -
06:05
you can start to have smart places.
128
365000
2000
akıllı mekanlara sahip olmaya başlayabilirsiniz.
06:07
You can start to know where things are.
129
367000
2000
Nelerin nerede olduğunu tespit etmeye başlayabilirsiniz.
06:09
When you know where things are, it becomes easier to share them.
130
369000
2000
Neyin nerede olduğunu bildiğinizde, onları paylaşmak daha kolay hale gelir.
06:11
When you share them, you end up using less.
131
371000
3000
Onları paylaştığınızda, sonunda daha az kullanır hale gelirsiniz.
06:14
So one great example is car-share clubs,
132
374000
2000
Buna iyi bir örnek araç paylaşım kulüpleridir ki
06:16
which are really starting to take off in the U.S.,
133
376000
2000
ABD'de gerçekten tutulmaya başlandı,
06:18
have already taken off in many places in Europe, and are a great example.
134
378000
3000
ve çoktan Avrupa'nın çoğu yerinde tutulmuş durumda ve bu duruma iyi bir örnek.
06:21
If you're somebody who drives, you know, one day a week,
135
381000
2000
Eğer haftada bir gün aracını süren biriyseniz,
06:23
do you really need your own car?
136
383000
2000
gerçekten aracınıza sahip olmaya ihtiyacınız var mı?
06:26
Another thing that information technology lets us do
137
386000
2000
Bilgi teknolojisinin bizim yapmamızı sağladığı başka bir şey de
06:28
is start figuring out how to use less stuff
138
388000
2000
eşyaları daha az nasıl kullanacağımızı
06:30
by knowing, and by monitoring, the amount we're actually using.
139
390000
5000
şu an kullandığımız miktarı bilerek ve gözleyerek anlamaya başlamamızdır.
06:35
So, here's a power cord which glows brighter the more energy that you use,
140
395000
3000
İşte burada siz daha fazla enerji harcadıkça daha fazla parlayan bir elektrik kablosu.
06:38
which I think is a pretty cool concept,
141
398000
2000
Oldukça iyi bir konsept olduğunu düşünüyorum,
06:40
although I think it ought to work the other way around,
142
400000
2000
ancak tersi yönde çalışmalı diye düşünüyorum,
06:42
that it gets brighter the more you don't use.
143
402000
3000
yani siz daha fazla kullanmadıkça daha da parlamalı diye.
06:45
But, you know, there may even be a simpler approach.
144
405000
2000
Fakat, biliyorsunuz, belki daha basit bir yaklaşım bile olabilir.
06:47
We could just re-label things.
145
407000
2000
Nesneleri tekrar etiketleyebilseydik.
06:49
This light switch that reads, on the one hand, flashfloods,
146
409000
2000
Bu lamba açma kapama düğmesinin bir tarafında ışık seli yazarken
06:51
and on the other hand, off.
147
411000
2000
diğer tarafında kapalı yazıyor.
06:53
How we build things can change as well.
148
413000
2000
Nesneleri nasıl bina ettiğimiz de değişebilir.
06:55
This is a bio-morphic building.
149
415000
2000
Bu bir biyomorfik bina.
06:57
It takes its inspiration in form from life.
150
417000
4000
Şeklindeki ilhamı yaşamdan alıyor.
07:01
Many of these buildings are incredibly beautiful,
151
421000
2000
Bu yapıların çoğu inanılmayacak derecede güzeller
07:03
and also much more effective.
152
423000
2000
ve aynı zamanda daha çok verimliler.
07:06
This is an example of bio-mimicry,
153
426000
2000
Bu bir biyo-taklit örneği,
07:08
which is something we're really starting to look a lot more for.
154
428000
2000
bizim gerçekten daha çok aramaya başladığımız bir şey.
07:10
In this case, you have a shell design
155
430000
2000
Bu durumda bir kabuk tasarımınız olur.
07:12
which was used to create a new kind of exhaust fan, which is greatly more effective.
156
432000
4000
Bu tasarım, daha etkili olan yeni bir tür aspiratör üretmek için kullanıldı.
07:16
There's a lot of this stuff happening; it's really pretty remarkable.
157
436000
3000
Şu anda etrafınızda çok şeyler oluyor, bu da oldukça dikkat çekici.
07:20
I encourage you to look on Worldchanging if you're into it.
158
440000
2000
Eğer merak ediyorsanız size Worldchanging'i izlemenizi tavsiye ederim.
07:22
We're starting to cover this more and more.
159
442000
2000
Bunu gittikçe daha fazla işlemeye başlıyoruz.
07:24
There's also neo-biological design,
160
444000
2000
Aynı zamanda neo-biyolojik tasarım da var;
07:26
where more and more we're actually using life itself
161
446000
2000
hayatı ve hayatın süreçlerini hep daha fazla
07:28
and the processes of life to become part of our industry.
162
448000
3000
endüstrinin bir parçası haline getirmek için kullandığımız.
07:31
So this, for example, is hydrogen-generating algae.
163
451000
3000
Orneğin, bu hidrojen üreten algler.
07:34
So we have a model in potential, an emerging model that we're looking for
164
454000
4000
Sonuç olarak, çoğumuzun içinde yaşadiği şehirleri alıp
07:38
of how to take the cities most of us live in,
165
458000
3000
onları Parlak Yeşil şehirlere çevirecek potansiyele sahip,
07:41
and turn them into Bright Green cities.
166
461000
2000
gelişmekte olan modellerimiz var.
07:43
But unfortunately, most of the people on the planet don't live in the cites we live in.
167
463000
5000
Ama ne yazık ki, gezegendeki insanların çoğu bizimle aynı şehirlerde yaşamıyor.
07:48
They live in the emerging megacities of the developing world.
168
468000
3000
Onlar gelişmekte olan ülkelerin gelişmekte olan megaşehirlerinde yaşıyorlar.
07:51
And there's a statistic I often like to use,
169
471000
2000
Ayrıca sıkça kullanmasını sevdiğim bir istatistik var;
07:53
which is that we're adding a city of Seattle every four days,
170
473000
3000
buna göre Dünya' ya her dört günde bir Seattle,
07:56
a city the size of Seattle to the planet every four days.
171
476000
3000
yani Seattle şehri büyüklüğünde bir şehir ekliyoruz.
07:59
I was giving a talk about two months ago,
172
479000
2000
İki saat önce bir konuşma yapıyordum
08:01
and this guy, who'd done some work with the U.N., came up to me
173
481000
2000
ve B.M.' de görev yapmış bu adam yanıma geldi,
08:03
and was really flustered, and he said, look,
174
483000
2000
oldukça telaşlıydı, ve dedi ki, bak,
08:05
you've got that totally wrong; it's totally wrong.
175
485000
2000
bunu tamamen yanlış söyledin, tamamen yanlış.
08:07
It's every seven days.
176
487000
2000
Her yedi günde bir.
08:10
So, we're adding a city the size of Seattle every seven days,
177
490000
3000
Demek ki, her yedi günde bir Seattle büyüklüğünde bir şehir ekliyoruz
08:13
and most of those cities look more like this than the city that you or I live in.
178
493000
4000
ve bu şehirlerin çoğu sizin ve benim içinde yaşadığıma değil buna benziyor.
08:17
Most of those cites are growing incredibly quickly.
179
497000
3000
Bu şehirlerin çoğunluğu inanilmaz hızla büyüyor.
08:20
They don't have existing infrastructure;
180
500000
2000
Henüz altyapıları yok,
08:22
they have enormous numbers of people who are struggling with poverty,
181
502000
3000
açlıkla savaşan muazzam sayıda insan barındırıyor,
08:25
and enormous numbers of people are trying to figure out
182
505000
2000
yine muazzam sayıda, işleri yeni yollarla yapmanın çözümünü
08:27
how to do things in new ways.
183
507000
2000
arayan insanlarla beraber. Değil mi?
08:29
So what do we need in order to make developing nation
184
509000
4000
O zaman gelişmekte olan milletlerin megaşehirlerini,
08:33
megacities into Bright Green megacities?
185
513000
3000
Parlak Yeşil megaşehirlere çevirmek için neye ihtiyacımız var?
08:36
Well, the first thing we need is, we need leapfrogging.
186
516000
3000
Şimdi, ihtiyacımız olan ilk şey, sıçrama.
08:39
And this is one of the things that we are looking for everywhere.
187
519000
3000
Ve bu her alanda aradığımız şeylerden birisi.
08:42
The idea behind leapfrogging is that
188
522000
2000
Sıçramanın arkasındaki fikir,
08:44
if you are a person, or a country, who is stuck in a situation
189
524000
3000
eğer bir kişi veya ülke olarak, gerekli araçlar ve teknolojilere
08:47
where you don't have the tools and technologies that you need,
190
527000
3000
sahip olmadığınız bir durumda takılıp kaldıysanız, bir önceki jenerasyonun
08:50
there's no reason for you to invest in last generation's technologies. Right?
191
530000
6000
teknolojisine yatırım yapmanız için bir sebebiniz yoktur. Doğru mu?
08:56
That you're much better off, almost universally,
192
536000
2000
Yani, neredeyse genelgeçer olarak, son teknolojinin daha ucuz maliyetli ve
08:58
looking for a low-cost or locally applicable version of the newest technology.
193
538000
5000
yerelde uygulanabilir bir versiyonunu bulmaya çalışarak daha iyi hale gelirsiniz.
09:03
One place we're all familiar with seeing this is with cell phones. Right?
194
543000
4000
Bunu görmeye hepimizin alışkın olduğu alanlardan birisi cep telefonları. Değil mi?
09:07
All throughout the developing world, people are going directly to cell phones,
195
547000
4000
Gelişmekte olan ülkelerin her tarafında, insanlar tüm sabit hat basamağının üstünden sıçrayıp,
09:11
skipping the whole landline stage.
196
551000
2000
direkt cep telefonlarına geçiyorlar.
09:13
If there are landlines in many developing world cities,
197
553000
2000
Gelişmekte olan dünya şehirlerinde sabit hat bulunsa da,
09:15
they're usually pretty crappy systems that break down a lot
198
555000
3000
genelde sık sık bozulan, oldukça rezil sistemler oluyor,
09:18
and cost enormous amounts of money.
199
558000
2000
ve de çok büyük paralara mal oluyor. Doğru mu?
09:20
So I rather like this picture here.
200
560000
2000
Şimdi buradaki resmi bayağı seviyorum.
09:22
I particularly like the Ganesh in the background, talking on the cell phone.
201
562000
4000
Özellikle arka planda telefonla konuşan Ganeşa' yı beğeniyorum.
09:26
So what we have, increasingly, is cell phones just permeating out through society.
202
566000
4000
Böyle olunca, cep telefonlari toplum içine hızla yayılıyor.
09:30
We've heard all about this here this week,
203
570000
2000
Bu hafta burada bu konuyu hep dinledik,
09:32
so I won't say too much more than that, other than to say
204
572000
2000
o yüzden cep telefonu için doğru olanın tüm teknoloji türleri
09:34
what is true for cell phones is true for all sorts of technologies.
205
574000
5000
için de geçerli olduğu dışında, daha fazla bir şey söylemeyeceğim.
09:39
The second thing is tools for collaboration,
206
579000
3000
İkinci şey ise işbirliği için araçlar;
09:42
be they systems of collaboration, or intellectual property systems
207
582000
3000
gerek işbirliği sistemleri, gerek fikr-i mülkiyet sistemleri olsun,
09:45
which encourage collaboration. Right?
208
585000
2000
işbirliğini teşvik eden araçlar...Tamam mı?
09:47
When you have free ability for people to freely work together and innovate,
209
587000
4000
İnsanların özgürce birlikte çalışma ve inovasyon yapma imkanları olduğunda,
09:51
you get different kinds of solutions.
210
591000
2000
farklı çeşit sonuçlar elde edersin.
09:53
And those solutions are accessible in a different way
211
593000
3000
Ve bu sonuçlar, sermaye sahibi olmayan insanlar tarafından
09:56
to people who don't have capital. Right?
212
596000
2000
çeşitli şekillerde erişilebilir durumda. Doğru mu?
09:58
So, you know, we have open source software,
213
598000
3000
Yani, 'open source' yazılımlar var;
10:01
we have Creative Commons and other kinds of Copyleft solutions.
214
601000
5000
Creative Commons ve diğer Copyleft çözümleri var. Değil mi?
10:06
And those things lead to things like this.
215
606000
2000
Ve o şeyler bunun gibi şeylere yol açıyor.
10:08
This is a Telecentro in Sao Paulo.
216
608000
3000
Bu Sao Paulo' da bir Telecentro.
10:11
This is a pretty remarkable program
217
611000
2000
Ücretsiz, 'open source' yazılım;
10:13
using free and open source software, cheap, sort of hacked-together machines,
218
613000
4000
ucuzca toplanmış cihazlar; ve aslında terk edilmiş binalar kullanılarak;
10:17
and basically sort of abandoned buildings --
219
617000
3000
bir grup sosyal merkezin oluşturulduğu,
10:20
has put together a bunch of community centers
220
620000
2000
insanların girip, yüksek hız internete eriştiği,
10:22
where people can come in, get high-speed internet access,
221
622000
3000
ücretsiz bilgisayar programlama öğrenebildikleri
10:25
learn computer programming skills for free.
222
625000
3000
oldukça kayda değer bir program.
10:29
And a quarter-million people every year use these now in Sao Paulo.
223
629000
3000
Ve artık her yıl çeyrek milyon Sao Paulolu bunları kullanıyor.
10:33
And those quarter-million people are some of the poorest people in Sao Paolo.
224
633000
3000
Ve bu çeyrek milyon, Sao Paulo'nun en fakirlerinden.
10:36
I particularly like the little Linux penguin in the back. (Laughter)
225
636000
3000
Arkadaki Linux penguenini özellikle beğeniyorum.
10:40
So one of the things that that's leading to is a sort of southern cultural explosion.
226
640000
5000
Şimdi bunun yol açtığı şeylerden bir tanesi, güneyde bir nevi kültürel patlama.
10:45
And one of the things we're really, really interested in at Worldchanging
227
645000
3000
Ve bizim Worldchanging'de oldukça fazla ilgilendiğimiz şeylerden bir tanesi,
10:48
is the ways in which the south is re-identifying itself,
228
648000
4000
güneyin kendi kişiliğini nasıl yeniden tanımladığı,
10:52
and re-categorizing itself in ways
229
652000
3000
ve kendini gittikçe,
10:55
that have less and less to do with most of us in this room.
230
655000
3000
bu salondakilerin çoğuyla alakasız kategorilere koyduğu.
10:58
So it's not, you know, Bollywood isn't just answering Hollywood. Right?
231
658000
5000
Yani, Bollywood sadece Hollywood' un beklentilerini yerine getirmiyor. Değil mi?
11:03
You know, Brazilian music scene isn't just answering the major labels.
232
663000
3000
Brezilya müziği yalnızca başlıca müzik şirketlerinin gereklerine cevap vermiyor.
11:06
It's doing something new. There's new things happening.
233
666000
3000
Yeni şeyler yapıyor. Yeni şeyler meydana geliyor.
11:09
There's interplay between them. And, you know, you get amazing things.
234
669000
3000
Aralarında etkileşim var. Ve, bildiğiniz gibi, müthiş şeyler elde ediyorsunuz.
11:12
Like, I don't know if any of you have seen the movie "City of God?"
235
672000
3000
Öyle ki, bilmiyorum aranızda kimse "City of God" filmini izledi mi.
11:15
Yeah, it's a fabulous movie if you haven't seen it.
236
675000
3000
Evet, izlemediyseniz, efsanevi bir film.
11:18
And it's all about this question, in a very artistic and indirect kind of way.
237
678000
3000
Ve, oldukça sanatsal ve dolaylı bir yönden, yalnız bu soruyla ilgili.
11:21
You have other radical examples
238
681000
2000
Kültürel araçları kullanma yetisinin
11:23
where the ability to use cultural tools is spreading out.
239
683000
3000
yaygınlaştığı başka radikal örnekler de var.
11:26
These are people who have just been visited by
240
686000
2000
Bunlar Uganda' da İnternet gezici kütüphanesinin
11:28
the Internet bookmobile in Uganda.
241
688000
2000
henüz ziyaret ettiği insanlar.
11:30
And who are waving their first books in the air,
242
690000
2000
Ve ilk kitaplarını havada sallıyorlar,
11:32
which, I just think that's a pretty cool picture. You know?
243
692000
3000
ki bence gayet harika bir fotoğraf. Değil mi?
11:35
So you also have the ability for people to start coming together
244
695000
4000
Ayrıca insanların bir araya gelip kendi adlarına politik ve sivil
11:39
and acting on their own behalf in political and civic ways,
245
699000
5000
olarak eyleme geçme becerileri var.
11:45
in ways that haven't happened before.
246
705000
3000
Daha önce hiç olmamış şekillerde.
11:48
And as we heard last night, as we've heard earlier this week,
247
708000
2000
Ve geçen gece ve bu hafta duyduğumuz gibi,
11:50
are absolutely, fundamentally vital to the ability to craft new solutions,
248
710000
6000
yeni çözümler üretebilme becerisi için,
11:56
is we've got to craft new political realities.
249
716000
3000
yeni politik gerçeklikler şekillendirmemiz kesinkes şart.
11:59
And I would personally say that we have to craft new political realities,
250
719000
4000
Ben de kendi adıma diyebilirim ki, sadece Hindistan, Afganistan, Kenya,
12:03
not only in places like India, Afghanistan, Kenya, Pakistan,
251
723000
5000
Pakistan, ve benzeri yerlerde değil, burada, kendi vatanımızda da
12:08
what have you, but here at home as well.
252
728000
2000
yeni politik gerçeklikler şekillendirmemiz şart.
12:10
Another world is possible.
253
730000
2000
Başka bir dünya mümkün.
12:12
And sort of the big motto of the anti-globalization movement. Right?
254
732000
4000
Ve bir nevi anti-küreselleşme hareketi düsturu. Doğru mu?
12:16
We tweak that a lot.
255
736000
2000
Bu düstura sık sık ince ayarlar yapıyoruz.
12:18
We talk about how another world isn't just possible; another world's here.
256
738000
3000
Başka bir dünyanın sadece mümkün olduğunu değil, zaten var olduğunu konuşuyoruz.
12:21
That it's not just that we have to sort of imagine
257
741000
2000
Oralarda bir yerlerde farklı,
12:23
there being a different, vague possibility out there,
258
743000
4000
muğlak bir ihtimal olduğunu bir nevi hayal etmektense,
12:27
but we need to start acting a little bit more on that possibility.
259
747000
4000
bir nebze de olsa o ihtimale göre hareket etmemiz gerektiğini.
12:31
We need to start doing things like Lula, President of Brazil.
260
751000
3000
Brezilya devlet başkani Lula' nın yaptıkları gibi şeyler yapmaya başlamalıyız.
12:34
How many people knew of Lula before today?
261
754000
3000
Bugüne kadar kaçınız Lula' yı tanıyordunuz?
12:37
OK, so, much, much better than the average crowd, I can tell you that.
262
757000
4000
Peki, ortalama bir kitleye kıyasla çok çok daha iyi olduğunu söyleyebilirim.
12:41
So Lula, he's full of problems, full of contradictions,
263
761000
2000
Lula, sorunlarla, çelişkilerde dolu,
12:43
but one of the things that he's doing is,
264
763000
2000
ama yaptığı şeylerden bir tanesi,
12:45
he is putting forward an idea of how we engage in international relations that
265
765000
6000
kuzey-güney diyaloğunun alışılagelmiş dengesini,
12:51
completely shifts the balance from the standard sort of north-south dialogue
266
771000
6000
yepyeni bir küresel işbirliği tarzı tarafına kaydıran
12:57
into a whole new way of global collaboration.
267
777000
4000
bir uluslararası ilişkiler fikri ortaya koyuyor.
13:01
I would keep your eye on this fellow.
268
781000
2000
Gözümü bu adamın üstünden ayırmazdım.
13:04
Another example of this sort of second superpower thing
269
784000
3000
Bu tür süpergüçlere ikinci bir örnek de
13:07
is the rise of these games that are what we call "serious play."
270
787000
4000
'ciddi oyun' dediğimiz bu oyunların yükselişi.
13:11
We're looking a lot at this. This is spreading everywhere.
271
791000
2000
Bunu çok inceliyoruz. Her yerde yayılıyor.
13:13
This is from "A Force More Powerful." It's a little screenshot.
272
793000
3000
Bu, "Daha Kudretli Bir Güç"ten bir ekran görüntüsü.
13:16
"A Force More Powerful" is a video game that,
273
796000
2000
"Daha Kudretli Bir Güç", siz oynarken,
13:18
while you're playing it, it teaches you how to engage
274
798000
3000
size nasıl şiddetsiz başkaldırı ve rejim değişim hereketine
13:21
in non-violent insurrection and regime change. (Laughter)
275
801000
2000
girişebileceğinizi öğreten bir bilgisayar oyunu.
13:23
Here's another one. This is from a game called "Food Force,"
276
803000
3000
İşte başka biri daha. Bu, çocuklara nasıl bir mülteci kampını idare edebileceklerini öğreten bir oyun olan
13:26
which is a game that teaches children how to run a refugee camp.
277
806000
3000
"Gıda Gücü" adlı bir oyundan.
13:30
These things are all contributing in a very dynamic way
278
810000
4000
Bu şeylerin tümü, özellikle gelişmekte olan ülkelerde,
13:34
to a huge rise in, especially in the developing world,
279
814000
5000
insanların demokrasiye olan ilgi ve tutkularınının büyük artışına
13:39
in people's interest in and passion for democracy.
280
819000
3000
çok dinamik bir şekilde katkıda bulunuyor.
13:42
We get so little news about the developing world
281
822000
3000
Gelişmekte olan ülkelerden çok az haberimiz var,
13:45
that we often forget that there are literally
282
825000
4000
öyle ki çoğu zaman oralarda bir yerlerde
13:49
millions of people out there struggling to change things
283
829000
2000
işleri daha adil, özgür, demokratik, az yozlaşmış hale getirmek için çabalayan
13:51
to be fairer, freer, more democratic, less corrupt.
284
831000
4000
abartısız milyonlarca insan olduğunu unutuyoruz.
13:55
And, you know, we don't hear those stories enough.
285
835000
2000
Ve bildiğiniz gibi bu haberleri yeterince duymuyoruz.
13:57
But it's happening all over the place,
286
837000
2000
Ama bu her yerde olmakta,
13:59
and these tools are part of what's making it possible.
287
839000
2000
ve bu araçlar bunu mümkün kılmanın parçalarıdır.
14:01
Now when you add all those things together,
288
841000
2000
Şimdi tüm bunları birbirine eklediğinizde,
14:03
when you add together leapfrogging and new kinds of tools,
289
843000
2000
sıçramayı ve yeni tür araçları birbirine eklediğinizde,
14:05
you know, second superpower stuff, etc., what do you get?
290
845000
4000
biliyorsunuz, ikinci süper güç şeyleri vesaire, ne elde edersiniz?
14:09
Well, very quickly, you get a Bright Green future for the developing world.
291
849000
4000
Şey, hızlı bir şekilde, gelişmekte olan ülkeler için bir Parlak Yeşil gelecek elde edersiniz.
14:13
You get, for example, green power spread throughout the world.
292
853000
4000
Örneğin, dünyanın her tarafına yeşil enerjiyi yayabilirsiniz.
14:17
You get -- this is a building in Hyderabad, India.
293
857000
2000
Bu Haydarabad, Hindistan'da bir bina.
14:19
It's the greenest building in the world.
294
859000
2000
Dünyadaki en yeşil bina.
14:21
You get grassroots solutions, things that work
295
861000
2000
Sermayesi hiç olmayan ya da sermayeye kısıtlı erişimi olan insanlar için
14:23
for people who have no capital or limited access.
296
863000
2000
işleyen kökleşmiş çözümler ve şeyler elde edersiniz.
14:25
You get barefoot solar engineers carrying solar panels into the remote mountains.
297
865000
4000
Ücra dağlara güneş panelleri taşıyan yalınayak güneş mühendisleriniz olur.
14:29
You get access to distance medicine.
298
869000
2000
Uzak mesafe tıbbına erişiminiz olur.
14:31
These are Indian nurses learning how to use PDAs
299
871000
3000
Bunlar vatanlarında erişemedikleri
14:34
to access databases that have information
300
874000
2000
bilgileri içeren veri tabanlarına ulaşabilmek için
14:36
that they don't have access to at home in a distant manner.
301
876000
3000
cep bilgisayari kullanmayı öğrenen Hindistanlı hemşireler.
14:39
You get new tools for people in the developing world.
302
879000
3000
Gelişmekte olan ülkelerdeki insanlar için yeni araçlar elde edersiniz.
14:42
These are LED lights that help the roughly billion people out there,
303
882000
4000
Bunlar akşam vaktinin karanlık anlamına geldiği,
14:46
for whom nightfall means darkness,
304
886000
2000
takriben bir milyar insana
14:48
to have a new means of operating.
305
888000
2000
çalışma imkanı sağlayan LED lambaları.
14:50
These are refrigerators that require no electricity;
306
890000
3000
Bunlar kap içine kap geçecek şekilde tasarlanmış,
14:53
they're pot within a pot design.
307
893000
2000
çalışmak için elektriğe gerek duymayan buzdolapları.
14:55
And you get water solutions. Water's one of the most pressing problems.
308
895000
3000
Ve su çözümleri elde edersiniz. Su en acil sorunlardan birisi.
14:58
Here's a design for harvesting rainwater that's super cheap
309
898000
2000
Bu gelişmekte olan ülkelerdeki insanların kullanabileceği,
15:00
and available to people in the developing world.
310
900000
2000
su toplamayı sağlayan bir dizayn ve çok ucuz.
15:02
Here's a design for distilling water using sunlight.
311
902000
4000
Bu güneş ışığı kullanan bir su arıtma sistemi.
15:07
Here's a fog-catcher, which, if you live in a moist, jungle-like area,
312
907000
5000
Bu ise bir sis yakalayıcı, eğer nemli, ormansı bir alanda yaşıyorsanız,
15:12
will distill water from the air that's clean and drinkable.
313
912000
3000
havadan temiz ve içilebilir su damıtacaktır.
15:15
Here's a way of transporting water.
314
915000
2000
Bu bir su taşıma şekli.
15:17
I just love this, you know -- I mean carrying water is such a drag,
315
917000
3000
Bunu cidden seviyorum, bildiğiniz gibi, su taşımak tam bir sıkıntı,
15:20
and somebody just came up with the idea of well, what if you rolled it. Right?
316
920000
3000
ve birisi şunu yuvarlasak acaba nasıl olur diyerek bu fikri üretmiş. Değil mi?
15:23
I mean, that's a great design.
317
923000
2000
Yani, müthiş bir dizayn.
15:25
This is a fabulous invention, LifeStraw.
318
925000
3000
Bu harika bir icat, Lifestraw.
15:28
Basically you can suck any water through this
319
928000
3000
Temel olarak bunun içinden suyu çekiyorsunuz
15:31
and it will become drinkable by the time it hits your lips.
320
931000
3000
ve su dudaklarınıza değene kadar içilebilir hale geliyor.
15:34
So, you know, people who are in desperate straits can get this.
321
934000
3000
Böylece çaresiz yokluklar içindeki insanlar bundan edinebilirler.
15:37
This is one of my favorite Worldchanging kinds of things ever.
322
937000
3000
Bu benim için favori Worldchanging benzeri araçlardan birisi.
15:40
This is a merry-go-round invented by the company Roundabout,
323
940000
3000
Roundabout firması tarafından icat edilmiş,
15:43
which pumps water as kids play. You know?
324
943000
4000
çocuklar oynarken su pompa eden bir atlıkarınca.
15:48
Seriously -- give that one a hand, it's pretty great.
325
948000
3000
Gerçekten müthiş, kabul edin.
15:51
And the same thing is true for people who are in absolute crisis. Right?
326
951000
4000
Ve aynı şey mutlak kriz durumundaki insanlar için de geçerli. Doğru mu?
15:55
We're expecting to have upwards of 200 million refugees by the year 2020
327
955000
4000
2020 yılına kadar, iklim değişimi ve siyasi istikrarsızlık sebebiyle
15:59
because of climate change and political instability.
328
959000
2000
200 milyonun üzerinde mülteci olmasını bekliyoruz.
16:01
How do we help people like that?
329
961000
2000
Bu gibi insanlara nasıl yardım ederiz?
16:03
Well, there's all sorts of amazing new humanitarian designs
330
963000
2000
Şey, tüm dünyada işbirliği yoluyla geliştirilmekte olan
16:05
that are being developed in collaborative ways all across the planet.
331
965000
3000
şaşırtıcı yeni insancıl tasarımların her türü var.
16:08
Some of those designs include models for acting,
332
968000
3000
Bu tasarımlardan bazıları eyleme yönelik modeller içermekte,
16:11
such as new models for village instruction in the middle of refugee camps.
333
971000
3000
mesela mülteci kamplarının ortasında köy eğitimi için yeni modeller gibi.
16:14
New models for pedagogy for the displaced.
334
974000
3000
Göçe zorlanmışlar için pedagojik yeni modeller.
16:17
And we have new tools.
335
977000
2000
Ve yeni araçlarımız var.
16:19
This is one of my absolute favorite things anywhere.
336
979000
2000
Bu benim kesinlikle her yerde en gözdelerimden biri.
16:21
Does anyone know what this is?
337
981000
2000
Kimse bunun ne olduğunu biliyor mu?
16:23
Audience: It detects landmines.
338
983000
1000
Seyirciler: Kara mayınlarını tespit eder.
16:24
Alex Steffen: Exactly, this is a landmine-detecting flower.
339
984000
3000
Evet, bu bir kara mayını tespit çiçeği.
16:28
If you are living in one of the places
340
988000
2000
Eğer yeri bilinmeyen yaklaşık yarım milyar mayının saçıldığı
16:30
where the roughly half-billion unaccounted for mines are scattered,
341
990000
3000
yerlerden birinde yaşıyorsanız
16:33
you can fling these seeds out into the field.
342
993000
3000
bu tohumları o arsaya atabilirsiniz.
16:36
And as they grow up, they will grow up around the mines,
343
996000
4000
Ve bunlar büyüdükçe, mayınların etrafında büyüyecek,
16:40
their roots will detect the chemicals in them,
344
1000000
3000
kökleri mayınlardaki kimyasalları tespit edecek,
16:43
and where the flowers turn red you don't step.
345
1003000
3000
ve çiçekleri de kırmızı olunca oraya basmazsınız.
16:48
Yeah, so seeds that could save your life. You know?
346
1008000
4000
Evet, yani hayatınızı kurtarabilen tohumlar. Bildiğiniz gibi.
16:52
(Applause)
347
1012000
1000
(Alkış)
16:53
I also love it because it seems to me
348
1013000
2000
Bunu seviyorum çünkü bana öyle geliyor ki
16:55
that the example, the tools we use to change the world,
349
1015000
6000
dünyayı değiştirmek için kullandığımız örnek ve araçlar
17:01
ought to be beautiful in themselves.
350
1021000
3000
kendi içlerinde de güzel olmalılar.
17:04
You know, that it's not just enough to survive.
351
1024000
2000
Biliyorsunuz bu, hayatı sürdürmek için yeterli değil.
17:06
We've got to make something better than what we've got.
352
1026000
3000
Elimizde olandan daha iyisini yapmak zorundayız.
17:10
And I think that we will.
353
1030000
2000
Ve sanırsam bunu yapacağız.
17:13
Just to wrap up, in the immortal words of H.G. Wells,
354
1033000
3000
Özetlemek gerekirse, H. G. Wells'in o ölümsüz sözünde olduğu gibi,
17:16
I think that better things are on the way.
355
1036000
2000
sanırsam daha iyi şeyler yolda.
17:18
I think that, in fact, that "all of the past is but the beginning of a beginning.
356
1038000
4000
Aslında "Tüm geçmiş bir başlangıcın başlangıcından başka birşey değildir.
17:22
All that the human mind has accomplished
357
1042000
2000
İnsan aklının başardığı tüm şeyler de
17:24
is but the dream before the awakening."
358
1044000
2000
uyanıştan önceki rüyadan başka birşey değildir." olduğunu düşünüyorum.
17:26
I hope that that turns out to be true.
359
1046000
3000
Umarım bu gerçekleşir.
17:29
The people in this room have given me more confidence than ever that it will.
360
1049000
3000
Bu salondaki insanlar bana verebileceklerinden daha fazla güven verdi.
17:32
Thank you very much.
361
1052000
1000
Çok teşekkür ederim.
17:33
(Applause)
362
1053000
2000
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7