Ray Zahab treks to the South Pole

Ray Zahab 'ın Güney Kutbu tırmanışı

Çeviri: Neil Buster Gözden geçirme: Esra Sagol Rehill

A month ago today

Bir ay önce bugün

I stood there:

Orada duruyordum.

90 degrees south, the top of

90 derece güneyde

the bottom of the world, the Geographic South Pole.

dünyanın en altının tepesinde: Coğrafi Güney Kutbunda.

And I stood there beside two very good friends of mine,

Yanımda iki çok iyi arkadaşım daha vardı.

Richard Weber and Kevin Vallely.

Richard Weber ve Kevin Vallely

Together we had just broken the world speed record

Birlikte Güney Kutbuna ulaşmak için

for a trek to the South Pole.

dünya hız rekorunu henüz kırmıştık.

It took us 33 days,

Oraya ulaşmamız 33 gün

23 hours and 55 minutes to get there.

23 saat ve 55 dakikamızı aldı

We shaved five days off the previous best time.

Bizden önceki en iyi süreyi 5 günle geçmiştik

And in the process, I became the first person in history

Tüm bu süreçte ben,

to make the entire 650-mile journey,

1050 km lik tüm yolculuğu

from Hercules Inlet to South Pole,

-Herkül girişinden Güney Kutbuna - sadece yürüyerek

solely on feet, without skis.

kayaksız yapan tarihteki ilk insan oldum

Now, many of you are probably saying, "Wait a sec,

Şu anda bir çoğunuz muhtemelen " Bir saniye,

is this tough to do?"

bunu yapmak bu kadar zor mu ? " diyordur.

(Laughter)

Kahkaha

Imagine, if you will,

Bir düşünün,

dragging a sled, as you just saw in that video clip,

az önce video da gördüğünüz gibi bir kızağı çekiyorsunuz

with 170 pounds of gear,

içinde Antarktika yolculuğunuzda hayatta kalmanız için gereken herşeyin olduğu

in it everything you need to survive on your Antarctic trek.

80 kg lık bir ekipmanla.

It's going to be 40 below, every single day.

Hava sıcaklığı her gün 5 derece daha azalacak

You'll be in a massive headwind.

Bu inanılmaz bir pruva rüzgarına maruz kalacaksınız demek.

And at some point you're going to have to cross these cracks in the ice,

Aynı zamanda buzdaki çatlakları ve büyük yarıkları da

these crevasses.

geçmek zorunda kalacaksınız.

Some of them have a very precarious thin footbridge underneath them

Bazılarınızın yürüdüğü bu tehlikeli yolun altında

that could give way at a moment's notice,

bir anlık dikkatsizlikle içine düşüp bir daha asla bulunamayacağınız

taking your sled, you, into the abyss, never to be seen again.

uçurumlar var.

The punchline to your journey? Look at the horizon.

Yolculuğun amacı mı? Ufka bakın

Yes, it's uphill the entire way,

Evet, zirveye daha çok var

because the South Pole is at 10,000 feet,

Çünkü; Güney Kutbu 3048 metrede.

and you're starting at sea level.

Ve sen deniz seviyesinden başlıyorsun.

Our journey did not, in fact, begin at Hercules Inlet,

Gerçi biz deniz seviyesinden değil de

where frozen ocean meets the land of Antarctica.

Donmuş okyanusun Antarktika kıtasıyla birleştiği yer olan Herkül girişinden yola çıktık.

It began a little less than two years ago.

Herşey iki yıldan biraz daha kısa bir süre önce başladı.

A couple of buddies of mine and I

Birkaç arkadaşım ve ben,

had finished a 111-day run across the entire Sahara desert.

111 günde koşarak tüm Sahara çölünü geçtik.

And while we were there we learned

Oradayken Kuzey Afrika daki

the seriousness of the water crisis in Northern Africa.

su krizinin ciddiyetini öğrendik.

We also learned that many of the issues facing the people of Northern Africa

Ayrıca,çoğunlukla Kuzey Afrikalı gençleri etkileyen

affected young people the most.

bir çok sorunu da gördük.

I came home to my wife after 111 days of running in the sand,

111 günlük kum koşusundan sonra eve, eşime geldim.

and I said, "You know, there's no doubt if this bozo can get across the desert,

Ve Ona "Eğer benim gibi bir işe yaramaz bile çölü geçebiliyorsa

we are capable of doing anything we set our minds to."

biz kesinlikle her yapmak istediğimiz şeyi yapabilecek kapasitedeyiz ". Dedim.

But if I'm going to continue doing these adventures, there has to be

Ama bu maceralı işlere devam edecek olursam,

a reason for me to do them

onları sadece yapmak için değil de

beyond just getting there.

bir nedenim olduğu için yapmalıyım.

Around that time I met an extraordinary human being,

Bu süre içinde inanılmaz bir insan olan

Peter Thum, who inspired me with his actions.

ve beni yaptıklarıyla etkileyen Peter Thum ile tanıştım.

He's trying to find and solve water issues, the crisis around the world.

O dünyadaki su problemlerini bulmaya ve çözmeye çalışıyordu.

His dedication inspired me to come up with this expedition:

onun bu fedakarlığı

a run to the South Pole

benim Güney Kutbuna tırmanma ve interaktif internet sitesi

where, with an interactive website,

oluşturma fikrimi etkilemişti.

I will be able to bring young people, students and teachers from around the world

Dünyanın her yanından gençleri,öğrencileri ve öğretmenleri

on board the expedition with me,

birer aktif üye olarak

as active members.

bu tırmanışa ortak edebilecektim

So we would have a live website, that every single day of the 33 days,

33 gün boyunca her gün yaptıklarımızı

we would be blogging, telling stories of,

anlatabileceğimiz bir internet sitemiz olmalıydı.

you know, depleted ozone forcing us to cover our faces,

Düşük ozon yüzünden yüzümüzü korumamız gerektiği; yoksa

or we will burn.

yanacağımız gibi şeyleri anlatabileceğimiz bir internet sitesi.

Crossing miles and miles of sastrugi --

Kar sırtını geçerken,

frozen ice snowdrifts that could be hip-deep.

çok tehlikeli buz ve kar yığınları arasından geçiyoruz.

I'm telling you, crossing these things with 170-pound sled,

Böyle bir yerden geçerken 80 kg lık yük ve kızak

that sled may as well have weighed 1,700 pounds,

sanki 800 kg lık bir yük haline geldi

because that's what it felt like.

En azından ben böyle hissettim.

We were blogging to this live website daily

İnternet sitemizi bizi takip eden öğrenciler için

to these students that were tracking us as well,

her gün güncelliyorduk.

about 10-hour trekking days,

Bazen bunu 10 saatlik,

15-hour trekking days,

15 saatlik

sometimes 20 hours of trekking daily to meet our goal.

ve hatta 20 saatlık tırmanışın ardından yapıyorduk.

We'd catch cat-naps at 40 below on our sled, incidentally.

Aklıma gelmişken , bazen bu çok soğuk havaya rağmen kızaklarımızın üstünde şekerleme yapardık

In turn, students,

bir taraftan,

people from around the world, would ask us questions.

dünyanın her tarafından öğrenciler , bizlere sorular soruyorlardı.

Young people would ask the most amazing questions.

Bir genç, en şaşırtıcı soruyu sormuştu.

One of my favorite: It's 40 below, you've got to go to the bathroom,

Favori sorularımdan birisi: "Hava sıcaklığı 0 derecenin altında ve tuvalete gitmek zorundasın."

where are you going to go and how are you going to do it?

"Nereye gideceksin ve nasıl yapacaksın ? "

I'm not going to answer that. But I will answer some of the more popular questions.

Bunu cevaplamayacağım. Ama en çok sorulan bir başka soruyu yanıtlayacağım.

Where do you sleep? We slept in a tent that was very low to the ground,

"Nerede uyuyorsun ? " yer seviyesinin altındaki bir çadırda uyuyorduk

because the winds on Antarctica were so extreme, it would blow anything else away.

çünkü; Antraktika nın rüzgarı çok kuvvetliydi ve her şeyi uçuruyordu.

What do you eat? One of my favorite dishes on expedition:

"Ne yiyorsunuz ? " bu uzun yolculuktaki favori yemeğim

butter and bacon. It's about a million calories.

tereyağ ve domuz pastırmasıydı çünkü; inanılmaz fazla kalorisi vardı.

We were burning about 8,500 a day,

Günde yaklaşık 8500 kalori harcıyorduk

so we needed it.

yani bunu yememiz gerekiyordu.

How many batteries do you carry for all the equipment that you have?

"Tüm ekipmanınız için kaç tane pil taşıyorsunuz ? "

Virtually none. All of our equipment, including film equipment,

Aslında hiç, tüm ekipmanımız film ekipmanları da dahil

was charged by the sun.

güneş enerjisiyle çalışıyordu.

And do you get along? I certainly hope so,

Peki varmak üzere misiniz ? Umarım öyledir.

because at some point or another on this expedition,

Çünkü; yolcukluk sırasında

one of your teammates is going to have to take a very big needle,

takım arkadaşlarınızdan biri çok büyük bir iğneyi

and put it in an infected blister, and drain it for you.

iltihap kapmış bir su kesesinin içini, siz içini boşaltın diye size verebilir.

But seriously, seriously, we did get along,

Ama cidden çok yol almıştık.

because we had a common goal of wanting to inspire these young people.

Çünkü, ortak bir hedefimiz vardı. Bu genç insanları etkilemek.

They were our teammates! They were inspiring us.

Onlar bizim takım arkadaşlarımızdı ! Ve bize ilham veriyorlardı.

The stories we were hearing got us to the South Pole.

Güney Kutbuna gitmemizle ilgili hikayeler duyuyorduk.

The website worked brilliantly as a two-way street of communication.

Bu da İnternet sitesinin tam istediğimiz gibi çift taraflı çalıştığını gösteriyordu.

Young people in northern Canada, kids in an elementary school,

Kanadanın kuzeyindeki bir genç,

dragging sleds across the school-yard,

okul bahçesinde kızakla kayan çocuklar,

pretending they were Richard, Ray and Kevin. Amazing.

Richard,Ray ve Kevin mış gibi davranıyorlardı.İşte bu harika !

We arrived at the South Pole. We huddled into that tent,

Güney Kutbuna vardığımızda hemen çadırda toplandık.

45 below that day, I'll never forget it.

O günü asla unutmayacağım.

We looked at each other with these looks

Birbirimize az önce başardığımız şeye

of disbelief at what we had just completed.

inanmayan gözlerle baktık.

And I remember looking at the guys thinking,

O anda arkadaşlarımın ne düşündüğünü hatırlıyorum.

"What do I take from this journey?" You know? Seriously.

Bu yolculuk bana ne öğretti ? Cidden ne öğretti ?

That I'm this uber-endurance guy?

Benim çok dayanıklı biri olduğumu mu ?

As I stand here today talking to you guys,

Bugün buraya çıkmış sizinle konuşuyorum

I've been running for the grand sum of five years.

Bu çok büyük bir azmin ürünü.

And a year before that I was a pack-a-day smoker,

Bundan bir kaç yıl önce günde bir paket sigara içen ve

living a very sedentary lifestyle.

çok sakin bir hayat tarzı olan biriydim.

What I take from this journey, from my journeys,

Bu yolculuktan ne öğrendim

is that, in fact,

açıkçası

within every fiber of my belief standing here,

bütün inanç sistemimle söyleyebilirim ki,

I know that we can make the impossible possible.

Biz imkansızı yapılabilir hale getirebiliriz.

I'm learning this at 40.

Ben bunu 40 yaşımda öğreniyorum

Can you imagine? Seriously, can you imagine?

Düşünebiliyor musunuz ? Gerçekten düşünebiliyosunuz ?

I'm learning this at 40 years of age.

Ben bunu 40 yaşımda öğreniyorum.

Imagine being 13 years old,

13 yaşında bu sözleri duyduğunuzu

hearing those words, and believing it.

ve inandığınızı hayal edin.

Thank you very much. Thank you.

Çok teşekkür ederim

(Applause)

Teşekkürler.