The fight against sex slavery | Sunitha Krishnan

Sunitha Krishnan'ın seks köleliğine karşı savaşı...

Çeviri: Ayşe Demirel Gözden geçirme: Müge Gür

I'm talking to you about

Bugün sizlerle, insan haklarını ihlal

the worst form of human rights violation,

etmenin en kötü yolundan,

the third-largest organized crime,

dünya çapında üçüncü sıradaki organize suçtan,

a $10 billion industry.

10 milyar dolarlık bir sektörden bahsedeceğim.

I'm talking to you about modern-day slavery.

Hünümüzün köleliğinden bahsediyorum.

I'd like to tell you the story

Sizlere bu üç çocuğun,

of these three children,

Pranitha, Shaheen ve Anjali'nin

Pranitha, Shaheen and Anjali.

hikayesini anlatmak istiyorum.

Pranitha's mother was a woman in prostitution,

Pranitha'nın annesi fuhuş sektöründeydi,

a prostituted person.

fuhuş yapıyordu.

She got infected with HIV,

HIV ile enfekte oldu,

and towards the end of her life,

ve hayatının sonlarına doğru,

when she was in the final stages of AIDS,

AIDS'in son safhalarındayken

she could not prostitute,

fuhuş yapamayacak hale geldi,

so she sold four-year-old Pranitha to a broker.

ve dört yaşındaki oğlu Pranitha'yı bir simsara sattı.

By the time we got the information, we reached there,

Bu haberi alıp o mekana yetiştiğimizde

Pranitha was already raped by three men.

Pranitha'ya üç erkek tecavüz etmişti bile.

Shaheen's background I don't even know.

Shaheen'in geçmişini ben bile bilmiyorum.

We found her in a railway track,

Onu bir demiryolu vagonunda,

raped by many, many men, I don't know many.

pek çok erkek tarafından tecavüze uğramış halde bulduk.

But the indications of that on her body was

Kaç kişi ben de bilmiyorum ama vücudunun halinden

that her intestine was outside her body.

anladığımız şuydu; barsakları dışarıdaydı.

And when we took her to the hospital

Onu hastaneye götürdüğümde

she needed 32 stitches to put back her intestine into her body.

barsaklarının vücuduna geri koyulması için 32 dikiş atıldı.

We still don't know who her parents are, who she is.

Hala ailesinin veya onun kim olduğunu bilmiyoruz.

All that we know that hundreds of men

Bildiğimiz tek şey yüzlerce erkek tarafından

had used her brutally.

vahşice kullanılmış olduğu.

Anjali's father, a drunkard,

Anjali'nin ayyaş babası,

sold his child for pornography.

çocuğunu pornografi sektörüne sattı.

You're seeing here images of

İşte üç-dört-beş yaşlarında

three years, four-year-olds, and five-year-old children

ticari cinsel istismar için satılmış bu çocukların

who have been trafficked for commercial sexual exploitation.

fotoğraflarını görüyorsunuz.

In this country, and across the globe,

Bu ülkede ve tüm dünyada

hundreds and thousands of children,

üç-beş yaşlarında küçücük

as young as three, as young as four,

yüzlerce, binlerce çocuk

are sold into sexual slavery.

seks kölesi olmak için satılıyor.

But that's not the only purpose that human beings are sold for.

Fakat insanlar sadece bu amaç için de satılmıyor.

They are sold in the name of adoption.

Evlat edinme adı altında da satılıyorlar.

They are sold in the name of organ trade.

Organ ticareti için satılıyorlar.

They are sold in the name of forced labor,

Zorunlu işcilik adı altında,

camel jockeying, anything, everything.

deve binicisi olarak, herhangibir şeu veya herşey için satılıyorlar.

I work on the issue of commercial sexual exploitation.

Ben ticari cinsel istismar konusunda çalışıyorum.

And I tell you stories from there.

ve sizlere sadece bu konudaki hikayeleri anlatacağım.

My own journey to work with these children

Bu çocuklarla çalışma hikayem

started as a teenager.

ben genç kızken başladı.

I was 15 when I was gang-raped by eight men.

8 erkek tarafından toplu tecavüze uğradığımda 15 yaşındaydım.

I don't remember the rape part of it so much

Tecavüz kısmını, öfke kısmını kadar

as much as the anger part of it.

net anımsayamıyorum.

Yes, there were eight men who defiled me, raped me,

Evet, 8 erkek beni kirletti, ırzıma geçti,

but that didn't go into my consciousness.

ama bu bilincime işlemedi.

I never felt like a victim, then or now.

Hiç bir zaman, ne o zaman nede şimdi bir kurban gibi hissetmedim.

But what lingered from then till now -- I am 40 today --

Ama o zamandan bu zamana --Şimdi 40 yaşındayım--

is this huge outrageous anger.

geçmeyen tek şey bu büyük korkunç öfke oldu.

Two years, I was ostracized, I was stigmatized, I was isolated,

İki yıl sürgün edildim, damgalandım, yalnız bırakıldım,

because I was a victim.

çünkü ben bir kurbandım!!

And that's what we do to all traffic survivors.

Bu tacirliğin tüm kurbanlarına işte bunu yapıyoruz.

We, as a society, we have PhDs

Bizler, toplum olarak, kurbanı kurban etme konusunda

in victimizing a victim.

PhD sahibiyiz.

Right from the age of 15,

15 yaş itibarı ile

when I started looking around me,

etrafıma bakınmaya başladığımda,

I started seeing hundreds and thousands of women and children

çevremde cinsel kölelik benzeri işlerle başbaşa bırakılmış

who are left in sexual slavery-like practices,

ama bizler geri gelmelerine izin vermediğimiz için

but have absolutely no respite,

hiç bir şekilde cezaları ertelenmeyen,

because we don't allow them to come in.

yüzlerce ve binlerce kadın ve çocuk gördüm.

Where does their journey begin?

Onların yolculukları nerede başlıyor?

Most of them come from very optionless families,

Çoğu sadece fakir de değil,

not just poor.

tamahkar ailelerden geliyorlar.

You have even the middle class sometimes getting trafficked.

Hatta orta sınıf ailelerden gelenler bile bu işlerle uğraşabiliyor..

I had this I.S. officer's daughter,

Ulusal Güvenlik ofisinde çalışan birinin kızı vardı,

who is 14 years old, studying in ninth standard,

14 yaşındaydı, 9. sınıf öğrencisiydi,

who was raped chatting with one individual,

bir yetişkinle sohbete girip tecavüze uğramış

and ran away from home because she wanted to become a heroine,

ve ardından da bir kahraman olmak için evden kaçmıştı

who was trafficked.

ve satıldı.

I have hundreds and thousands of stories of very very well-to-do families,

Çok iyi durumda olan ailelere, çok iyi durumlardaki ailelerden gelen

and children from well-to-do families,

ve tacir edilen çocuklara ait yüzlerce binlerce

who are getting trafficked.

hikayem var.

These people are deceived, forced.

Bu insanlar kandırıldılar, zorlandılar.

99.9 percent of them

%99.9'u fuhuş içine itilmeye

resist being inducted into prostitution.

direnç gösterdi.

Some pay the price for it.

Bazıları bunun bedelini ödedi.

They're killed; we don't even hear about them.

Öldürüldüler; onlar hakkında bir şey duymuyoruz bile.

They are voiceless, [unclear],

Onların sesi çıkmamış,

nameless people.

isimsiz insanlar.

But the rest, who succumb into it,

Ama geride kalanlar, boyun eğenler,

go through everyday torture.

hergün iskenceye maruz kalıyor.

Because the men who come to them are not men who want to make you your girlfriends,

Çünkü onlara gelen adamlar, onları kendi kız arkadaşları yapmak için gelmiyorlar,

or who want to have a family with you.

yada onlarla bir aile kurmak istemiyorlar.

These are men who buy you for an hour, for a day,

Bu adamlar sizi bir saat veya bir gün için

and use you, throw you.

satın alıp kullanıyorlar ve atıyorlar.

Each of the girls that I have rescued --

Kurtardığım her bir kız

I have rescued more than 3,200 girls --

,3200'den fazla kız kurtardım

each of them tell me one story in common ...

her biri bana aynı hikayeyi anlatıyor.

(Applause)

(alkışlar)

one story about one man, at least,

En az bir adama ait bir hikaye;

putting chili powder in her vagina,

vajenlerine biber tozu koyulmasının hikayesi,

one man taking a cigarette and burning her,

bir adamın bir sigarayı alıp onu yakmasının,

one man whipping her.

bir adamın onları kamçılamasının hikayesi.

We are living among those men: they're our brothers, fathers,

Bizler bu adamların arasında yaşıyoruz; onlar kardeşlerimiz, babalarımız,

uncles, cousins, all around us.

dayılarımız, kuzenlerimiz, hep çevremizdeler.

And we are silent about them.

Ve biz onlar hakkında sessiz kalıyoruz.

We think it is easy money.

Bunun kolay para olduğunu düşünüyoruz.

We think it is shortcut.

Bunun kestirme yol olduğunu sanıyoruz.

We think the person likes to do what she's doing.

Bu insanın, yaptığı bu işten keyif aldığını düşünüyoruz.

But the extra bonuses that she gets

Ama aldıkları cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar,

is various infections, sexually transmitted infections,

HIV, AIDS, sifiliz, gonore, adını siz koyun,

HIV, AIDS, syphilis, gonorrhea, you name it,

madde bağımlılığı, uyuşturucular,

substance abuse, drugs, everything under the sun.

onların aldıkları ekstra bonuslar.

And one day she gives up on you and me,

Ve bir gün sizden ve benden vazgeçiyor,

because we have no options for her.

çünkü onlara sunacak seçeneklerimiz yok.

And therefore she starts normalizing this exploitation.

Bu yüzden de bu cinsel sömürüyü standartlaştırıyor.

She believes, "Yes, this is it, this is what my destiny is about."

"İşte bu kadar, benim kaderim de buymuş"' diye inanıyorlar.

And this is normal, to get raped by 100 men a day.

Ve günde 100 erkek tarafından ırzına geçilmesi normal.

And it's abnormal to live in a shelter.

Bir barınakta yaşamak ise anormal.

It's abnormal to get rehabilitated.

Rehabilite olmak anormal.

It's in that context that I work.

Çalıştığım işin içeriğinde bunlar var.

It's in that context that I rescue children.

Çocukları kurtarmamın içeriğinde de bunlar var.

I've rescued children as young as three years,

Üç yaşındaki küçücük çocukları kurtardım,

and I've rescued women as old as 40 years.

ve 40 yaşındaki yaşlı kadınları da.

When I rescued them, one of the biggest challenges I had

Onları kurtardığımda, en büyük güçlüğüm

was where do I begin.

nereden başlayacağımı bilememekti.

Because I had lots of them

Çünkü elimde zaten HIV ile enfekte

who were already HIV infected.

olmuş onlardan çok vardı.

One third of the people I rescue

Kurtardıklarımın üçte biri

are HIV positive.

HIV pozitif.

And therefore my challenge was to

Ve bundan dolayı da yaşadığım güçlük;

understand how can I get out

bu kadar çok acıdan

the power from this pain.

nasıl güç toplayacağımdı.

And for me, I was my greatest experience.

Ve benim, en büyük tecrübem, yine bendim.

Understanding my own self,

Kendimi anlayabilmem,

understanding my own pain,

kendi acımı

my own isolation,

kendi yalnızlığımı anlayabilmek

was my greatest teacher.

benim en büyük öğretmenlerim oldu.

Because what we did with these girls

Çünkü bu kızlara yaptığımız

is to understand their potential.

onların potansiyellerini anlamak oldu.

You see a girl here who is trained as a welder.

Burada kaynakçı bir kız görüyorsunuz.

She works for a very big company,

Çok büyük bir firma için çalışıyor,

a workshop in Hyderabad,

Hyerabad'da mobilya yapan

making furnitures.

bir atölyede.

She earns around 12,000 rupees.

Yaklaşık 12.000 rupi kazanıyor.

She is an illiterate girl,

Okuması-yazması olmayan bu kız,

trained, skilled as a welder.

kaynakçı olarak eğitildi ve kalifiye hale geldi..

Why welding and why not computers?

Neden kaynak, neden bilgisayar değil?

We felt, one of the things that these girls had

Bu kızların sahip olduklarına dair hissettiğimiz şeylerden birisi

is immense amount of courage.

çok yoğun bir cesaret taşıdıklarıydı.

They did not have any pardas inside their body,

Vücutlarının içinde bir çeper yoktu,

hijabs inside themselves;

hicap-baş örtülerini içlerinde taşıyorlardı;

they've crossed the barrier of it.

bu bariyeri çoktan aşmışlardı.

And therefore they could fight in a male-dominated world,

Bu sebeple erkek egemen bir dünyada

very easily, and not feel very shy about it.

savaşıp, bundan utanç duymuyorlardı.

We have trained girls as carpenters,

Marangozluk eğitimi almış kızlarımız var,

as masons,

taş işcisi olanlar,

as security guards, as cab drivers.

güvenlik elemanları, taksi şoförleri.

And each one of them are excelling

Ve her birisi kendi seçtikleri alanlardada sivrilmiş

in their chosen field,

kusursuzlaşmış durumda;

gaining confidence, restoring dignity,

güven topluyor, onurlarını yeniden kazanıyorlar,

and building hopes in their own lives.

ve kendi yaşamları için umut inşa ediyorlar.

These girls are also working in big construction companies

Bu kızlar ayrıca Ram-ki gibi büyük inşaat şirketlerinde de

like Ram-ki construction, as masons, full-time masons.

taş işcisi, tam gün taş işcisi olarak çalışıyorlar.

What has been my challenge?

Benim sorunum ne oldu?

My challenge has not been the traffickers who beat me up.

Benim sorunum beni döven seks tacirleri olmadı.

I've been beaten up more than 14 times in my life.

hayatımda 14 defadan fazla dövüldüm.

I can't hear from my right ear.

Sağ kulağımla işitemiyorum.

I've lost a staff of mine who was murdered

Ekibimden bir elemanımı,

while on a rescue.

bir kurtarma sırasında kaybettim, öldürüldü.

My biggest challenge

Benim en büyük sorunum

is society.

toplum.

It's you and me.

Yani siz ve ben.

My biggest challenge is your blocks to accept these victims

Benim en büyük sorunum bu kurbanları sizlerden biri olarak

as our own.

kabul etme engeliniz.

A very supportive friend of mine,

Bana çok destek olan bir arkadaşım,

a well-wisher of mine,

her zaman iyiliğimi isteyen birisiydi ve

used to give me every month, 2,000 rupees for vegetables.

bana her ay sebze almam için 2000 rupi verirdi.

When her mother fell sick she said,

Annesi hastalandığında, bana

"Sunitha, you have so much of contacts.

"Sunitha, çok fazla bağlantın var.

Can you get somebody in my house to work,

Bana evde çalışacak birisini bulabilir misin?

so that she can look after my mother?"

Anneme bakacak birisini?" diye sordu.

And there is a long pause.

Ve uzun bir sessizlik oldu.

And then she says, "Not one of our girls."

Daha sonra "Bizim kızlardan birisi olmasın" dedi.

It's very fashionable to talk about human trafficking,

Bu harika A-C salonunda İnsan ticareti hakkında

in this fantastic A-C hall.

konuşmak çok şık bir hareket.

It's very nice for discussion, discourse,

Tartışmak için çok güzel konu, nutuk atmak,

making films and everything.

filmler yapmak ve hepsi için.

But it is not nice to bring them to our homes.

Ama onları evlerimize getirmemiz iyi değil.

It's not nice to give them employment in our factories, our companies.

Fabrikalarımızda, şirketlerimizde onlara iş vermemiz iyi değil.

It's not nice for our children to study with their children.

Bizim çocuklarımızın onların çocuklarıyla okuması iyi değil.

There it ends.

İşte burada tıkanıyorum.

That's my biggest challenge.

Bu benim en büyük sorunum.

If I'm here today, I'm here not only as Sunitha Krishnan.

Eğer bugün buradaysam, sadece Sunitha Krishnan olarak burada değilim.

I'm here as a voice of the victims and survivors of human trafficking.

Kurbanların ve insan ticaretinden kurtulanların sesi olarak buradayım.

They need your compassion.

Onların şefkatinize ihtiyaçları var.

They need your empathy.

Empati duygunuza.

They need, much more than anything else,

Herşeyden çok, onları kabul etmenize

your acceptance.

ihtiyaçları var.

Many times when I talk to people,

İnsanlarla konuştuğumda, onlara sıklıkla

I keep telling them one thing:

tekrar ettiğim şey şudur;

don't tell me hundred ways

bana bu probleme yanıt olamamanızın

how you cannot respond to this problem.

yüz nedenini anlatmayın.

Can you ply your mind for that one way

Bu soruna cevap getirecek o tek yol için

that you can respond to the problem?

kafanızı yorabilir misiniz?

And that's what I'm here for,

Ve ben bu nedenle buradayım,

asking for your support,

desteğinizi istiyorum,

demanding for your support,

desteğinizi talep ediyorum,

requesting for your support.

desteğinizi rica ediyorum.

Can you break your culture of silence?

Bu sessizlik kültürünüzü kırabilir misiniz?

Can you speak to at least two persons about this story?

Bu hikayeden en az iki kişiye bahsedebilir misiniz?

Tell them this story. Convince them to tell the story to another two persons.

Onlara bu hikayeyi anlatın. Ve onları da başka iki kişiye bu hikayeyi anlatmaları için ikna edin.

I'm not asking you all to become Mahatma Gandhis

Mahatma Gandhi'ler olmanızı beklemiyorum

or Martin Luther Kings, or Medha Patkars,

veya Martin Luther king'ler, Medha Patkar'lar

or something like that.

veya onlara benzer birileri.

I'm asking you, in your limited world,

Ben size, kısıtlı dünyanızda

can you open your minds? Can you open your hearts?

aklınızı açabilir misiniz diye soruyorum? Kalpleriniz açabilir misiniz?

Can you just encompass these people too?

Bu insanları da sarıp sarmalayabilir misiniz?

Because they are also a part of us.

Çünkü onlar da bizim parçamız.

They are also part of this world.

Onlar da bu dünyanın parçaları.

I'm asking you, for these children,

Size, yüzlerini gördüğünüz bu çocuklar adına soruyorum,

whose faces you see, they're no more.

artık yoklar.

They died of AIDS last year.

Geçen sene üçü de AIDS'ten öldü.

I'm asking you to help them,

Ben onlara yardım etmenizi rica ediyorum,

accept as human beings --

onları insan olarak kabullenmenizi,

not as philanthropy, not as charity,

hayırsever olarak değil, yardım derneği olarak değil,

but as human beings who deserve all our support.

ama tüm desteğimizi hak eden insanlar olarak görmenizi.

I'm asking you this because no child, no human being,

Sizden bunu istiyorum çünkü hiç bir çocuk, hiç bir insan

deserves what these children have gone through.

bu çocukların yaşadıklarını yaşamayı hak etmiyor.

Thank you.

Teşekkür ederim.

(Applause)

Alkışlar.