My journey to yo-yo mastery | BLACK

BLACK: Yo-yo ustalığı yolculuğum

Translator: Joseph Geni Reviewer: Morton Bast

Çeviri: Gokce Karakus Gözden geçirme: GOKCEN CILINGIR

14 yaşımdayken

When I was 14 years old,

I had low self-esteem.

kendime güvenim azdı.

I felt I was not talented at anything.

Hiçbir şeyde yeteneğim olmadığını hissediyordum.

One day, I bought a yo-yo.

Bir gün bir yoyo satın aldım.

İlk numaramı denediğimde, böyle bir şeydi.

When I tried my first trick, it looked like this:

(Laughter)

I couldn't even do the simplest trick,

En basit hareketi bile yapamıyordum,

but it was very natural for me,

ama bu durum benim için gayet doğaldı,

because I was not dextrous, and hated all sports.

çünkü becerikli değildim ve her tür spordan nefret ediyordum.

But after one week of practicing,

Ama 1 hafta çalışmadan sonra,

my throws became more like this:

fırlatmalarım bu hale geldi.

A bit better.

Biraz daha iyi.

I thought, the yo-yo is something for me to be good at.

Hayatımda ilk defa, yo-yonun iyi yapabileceğim

For the first time in my life,

birşey olduğunu düşündüm.

I found my passion.

Tutkumu bulmuştum.

I was spending all my time practicing.

Tüm zamanımı pratik yapmaya harcadım.

It took me hours and hours a day to build my skills up to the next level.

Yeteneklerimi bir üst seviyeye taşımak

saatlerimi aldı.

4 yıl sonra, 18 yaşımdayken,

And then, four years later, when I was 18 years old,

Dünya Yo-Yo Yarışmasında sahnedeydim.

I was standing onstage at the World YoYo Contest.

And I won.

Ve kazandım.

I was so excited.

Çok heyecanlıydım. "Başardım! Ben bir kahramanım!

"Yes, I did it! I became a hero.

I may get many sponsors, a lot of money,

Bir sürü sponsorluk alacağım, çok para kazanacağım,

tons of interviews, and be on TV!" I thought.

bir sürü röportaj ve televizyona çıkacağım." diye düşündüm. (Kahkaha)

(Laughter)

But after coming back to Japan,

Ama Japonya'ya geri döndüğümde,

totally nothing changed in my life.

hayatımda hiçbir şey değişmedi.

(Laughter)

Toplumun tutkuma değer vermediğini farkettim.

I realized society didn't value my passion.

Ben de üniversiteye geri dönüm,

So I went back to my college

and became a typical Japanese worker as a systems engineer.

sistem mühendisi olarak

sıradan bir çalışan oldum.

I felt my passion, heart and soul, had left my body.

Tutkumun, kalbimin ve ruhumun vücudumu terk ettiğini hissettim.

I felt I was not alive anymore.

Artık yaşamadığımı hissettim.

So I started to consider what I should do,

Ne yapmam gerektiğini düşünmeye başladım,

and I thought, I wanted to make my performance better,

ve yo-yonun toplum üzerindeki imajını değiştirmek için

and to show onstage how spectacular the yo-yo could be

performansımı iyileştirmek ve sahnede yo-yonun ne kadar

to change the public's image of the yo-yo.

muhteşem olabileceğini göstermek istedim.

So I quit my company

Şirketimden istifa ettim

ve profesyonel sahne sanatçısı olarak kariyerime başladım.

and started a career as a professional performer.

Performansımı iyileştirmek için

I started to learn classic ballet, jazz dance, acrobatics and other things

klasik bale, caz dansi, akrobasi

to make my performance better.

ve başka şeyler öğrendim.

As a result of these efforts, and the help of many others,

Bütün bu çabalarım ve başkalarının yardımlarıyla

it happened.

düşüm gerçekleşti.

I won the World YoYo Contest again in the artistic performance division.

Artistik performans kulvarında

Dünya Yo-Yo yarışmasını bir kez daha kazandım.

I passed an audition for Cirque Du Soleil.

Cirque du Soleil (Dünyaca ünlü Güneş Sirki) seçmelerini geçtim.

Today, I am standing on the TED stage

Bügün TED sahnesinde

with the yo-yo in front of you.

yo-yo ile sizin karşınızdayım.

(Applause)

(Alkış)

What I learned from the yo-yo is,

Yo-yo'dan öğrendiğim şu,

if I make enough effort with huge passion,

eğer büyük bir tutkuyla yeteri kadar çabalarsam

there is no impossible.

imkansız diye bir şey yoktur.

Gösterim aracılığıyla tutkumu sizinle paylaşmama

Could you let me share my passion with you

through my performance?

izin verir misiniz?

(Applause)

(Alkış)

(Water sound)

(Su sesleri)

(Music)

(Müzik)

(Music ends)

(Applause)

(Alkış)

(Music)

(Müzik)

(Müzik) (Alkış)

(Music ends)

(Applause)

(Alkış)

(Müzik) (Alkış)

(Alkış)

(Applause ends)

(Music)

(Müzik)

(Applause)

(Alkış)