Arthur Potts Dawson: A vision for sustainable restaurants

Arthur Potts Dawson: Daha uzun soluklu restoranlar için bir vizyon

86,711 views

2010-12-03 ・ TED


New videos

Arthur Potts Dawson: A vision for sustainable restaurants

Arthur Potts Dawson: Daha uzun soluklu restoranlar için bir vizyon

86,711 views ・ 2010-12-03

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Diba Szamosi Gözden geçirme: Sancak Gülgen
00:16
Restaurants and the food industry in general
0
16260
3000
Restorantlar ve yemek endüstrisi genelde
00:19
are pretty much the most wasteful industry
1
19260
2000
dünyadaki israf miktarı en yüksek
00:21
in the world.
2
21260
2000
endüstrilerden biridir.
00:23
For every calorie of food that we consume here in Britain today,
3
23260
3000
İngiltere'de bugün tükettiğimiz her bir kalorilik yiyeceğin üretilmesinde
00:26
10 calories are taken to produce it.
4
26260
2000
10 kalori harcanıyor.
00:28
That's a lot.
5
28260
2000
Bu çok fazla.
00:30
I want to take something rather humble
6
30260
2000
Sizinle daha mütevazi bir konudan bahsetmek
00:32
to discuss.
7
32260
2000
istiyorum.
00:34
I found this in the farmers' market today,
8
34260
2000
Bunu, bugünkü çiftçi pazarında gördüm.
00:36
and if anybody wants to take it home and mash it later, you're very welcome to.
9
36260
3000
İçinizden biri daha sonra eve götürüp püre yapmak isterse, çekinmeyin söyleyin.
00:39
The humble potato --
10
39260
2000
Mütevazi bir patates.
00:41
and I've spent a long time, 25 years, preparing these.
11
41260
2000
Bunları hazırlamak için epey zaman harcadım ben --25 yıl--
00:43
And it pretty much goes through
12
43260
2000
Yaşamı boyunca yaklaşık
00:45
eight different forms in its lifetime.
13
45260
3000
sekiz değişik süreçten geçer.
00:48
First of all, it's planted, and that takes energy.
14
48260
3000
Önce ekilir, ki bu enerji gerektiren bir iş.
00:51
It grows and is nurtured.
15
51260
3000
Büyür ve bakılır.
00:54
It's then harvested.
16
54260
2000
Daha sonra toplanır.
00:56
It's then distributed,
17
56260
2000
Sonra dağıtılır,
00:58
and distribution is a massive issue.
18
58260
2000
ki dağıtım başlı başına büyük bir olay.
01:00
It's then sold and bought,
19
60260
2000
Daha sonra alınır ve satılır,
01:02
and it's then delivered to me.
20
62260
2000
en son da bana gelir.
01:04
I basically take it, prepare it,
21
64260
2000
Ben de onu alırım, hazırlarım,
01:06
and then people consume it -- hopefully they enjoy it.
22
66260
3000
daha sonra da insanlar onu yerler -- umarım beğenirler de.
01:09
The last stage is basically waste,
23
69260
2000
Son aşama basitçe israftan oluşur.
01:11
and this is is pretty much where everybody disregards it.
24
71260
3000
Ki bu hemen herkesin önemsemediği bir aşama.
01:14
There are different types of waste.
25
74260
2000
Farklı israf şekilleri mevcut.
01:16
There's a waste of time; there's a waste of space; there's a waste of energy;
26
76260
3000
Zaman israfı, yer israfı, enerji israfı,
01:19
and there's a waste of waste.
27
79260
2000
ve atık israfı.
01:21
And every business I've been working on
28
81260
2000
Ben, son beş yıldır çalıştığım her işte
01:23
over the past five years,
29
83260
2000
bu bileşenlerden her birini
01:25
I'm trying to lower each one of these elements.
30
85260
3000
azaltmak için çabalıyorum.
01:28
Okay, so you ask what a sustainable restaurant looks like.
31
88260
3000
Peki. Sürdürülebilir bir restoran nasıl birşey diye soruyor olabilirsiniz.
01:31
Basically a restaurant just like any other.
32
91260
2000
Aslında herhangi bir restorandan pek farkı yok.
01:33
This is the restaurant, Acorn House.
33
93260
2000
Restorant bu, Acorn House.
01:35
Front and back.
34
95260
2000
Boydan boya.
01:37
So let me run you through a few ideas.
35
97260
3000
Size birkaç fikri göstermeme izin verin.
01:40
Floor: sustainable, recyclable.
36
100260
2000
Döşeme: Sürdürülebilir, geri dönüşümlü.
01:42
Chairs: recycled and recyclable.
37
102260
3000
Sandalyeler: Geri dönüştürüldü ve geri dönüşümlü.
01:45
Tables: Forestry Commission.
38
105260
2000
Masalar: Orman birliğinden.
01:47
This is Norwegian Forestry Commission wood.
39
107260
2000
Bu Norveç Orman Birliği kerestesi.
01:49
This bench, although it was uncomfortable for my mom --
40
109260
3000
Bu bank, annem için oldukça rahatsızdı --
01:52
she didn't like sitting on it,
41
112260
2000
ona oturmaktan hiç hoşlanmadı,
01:54
so she went and bought these cushions for me from a local jumble sale --
42
114260
3000
o da yakındaki bir toptan satış yerinden bu minderleri aldı --
01:57
reusing, a job that was pretty good.
43
117260
2000
ikinci el, çok iyi bir iş çıkardı.
01:59
I hate waste, especially walls.
44
119260
2000
Bir şeyleri boşa harcamaktan hiç hoşlanmam, özellikle de duvarları.
02:01
If they're not working, put a shelf on it, which I did,
45
121260
3000
Eğer işe yaramıyorlarsa, hemen bir raf kondururum, burada da öyle yaptım.
02:04
and that shows all the customers my products.
46
124260
3000
Ürünlerim raflarda, müşterilere sergileniyor.
02:07
The whole business is run on sustainable energy.
47
127260
2000
Bu işletme tamamen sürdürülebilir enerji ile çalışıyor.
02:09
This is powered by wind. All of the lights are daylight bulbs.
48
129260
3000
Bu, rüzgar tarafından çalıştırılmakta. Bütün ışıklar günışığı ampülleridir.
02:12
Paint is all low-volume chemical,
49
132260
2000
Boya tamamiyle düşük ölçekli kimyasaldan.
02:14
which is very important when you're working in the room all the time.
50
134260
2000
ki bu durum bütün gün boyunca bir odanın içinde çalışan biri için çok önemlidir.
02:16
I was experimenting with these -- I don't know if you can see it --
51
136260
2000
Ben bunları test ediyordum - Bilmiyorum görebiliyor musunuz--
02:18
but there's a work surface there.
52
138260
2000
fakat orada bir çalışma yüzeyi var.
02:20
And that's a plastic polymer.
53
140260
2000
Ve o plastik bir polimer.
02:22
And I was thinking, well I'm trying to think nature, nature, nature.
54
142260
2000
Ve düşünüyordum, tamam ben doğa doğa diye düşünmeye çalışıyorum.
02:24
But I thought, no, no, experiment with resins,
55
144260
2000
Fakat düşündüm de, hayır reçine ile test et,
02:26
experiment with polymers.
56
146260
2000
polimerlerle test et.
02:28
Will they outlive me? They probably might.
57
148260
2000
Onlar benim yaşamımı sürdürecekler mi? Muhtemelen evet.
02:30
Right, here's a reconditioned coffee machine.
58
150260
2000
Doğru, burada yenilenmiş bir kahve makinasi var.
02:32
It actually looks better than a brand new one -- so looking good there.
59
152260
3000
O orada gerçekten yeni bir ürün gibi gözüküyor, yani orada iyi duruyor.
02:35
Now reusing is vital.
60
155260
3000
Şimdi onu tekrar kullanmak hayati.
02:38
And we filter our own water.
61
158260
2000
Ve biz kendi suyumuzu filtre ediyoruz.
02:40
We put them in bottles, refrigerate them,
62
160260
2000
Onları şişelerin içine koyuyor, taze kalmasını sağlıyoruz,
02:42
and then we reuse that bottle again and again and again.
63
162260
2000
ve sonra biz o şişeyi tekrar ve tekrar kullanıyoruz.
02:44
Here's a great little example.
64
164260
2000
İşte burada güzel bir örnek var.
02:46
If you can see this orange tree, it's actually growing in a car tire,
65
166260
2000
Bu portakal ağacını görebiliyorsanız, aslında o bir araba lastiğinin içinde büyüyor,
02:48
which has been turned inside out and sewn up.
66
168260
2000
ki bu lastik ters çevirilip dikildi.
02:50
It's got my compost in it, which is growing an orange tree, which is great.
67
170260
3000
İçinde benim bir portakal ağacı büyüten gübrem var, ki bu mükemmel.
02:53
This is the kitchen, which is in the same room.
68
173260
2000
Mutfak bu, aynı odanın içinde.
02:55
I basically created a menu that allowed people
69
175260
2000
Ben temel olarak, insanlara
02:57
to choose the amount and volume of food
70
177260
2000
kaç tane ve ne kadar miktarda tüketmek istedikleri
02:59
that they wanted to consume.
71
179260
2000
yemek secmeyi mümkün kılan bir menü oluşturdum,
03:01
Rather than me putting a dish down,
72
181260
2000
tabağı kendim doldurmak yerine,
03:03
they were allowed to help themselves to as much or as little as they wanted.
73
183260
3000
Bu onlara istedikleri kadar az bir şeyi almada yardımcı olabiliyorlar.
03:06
Okay, it's a small kitchen. It's about five square meters.
74
186260
3000
Tamam, bu küçük bir mutfak, yaklaşık 5 metrekare.
03:09
It serves 220 people a day.
75
189260
2000
Bir günde 220 insana hizmet verir.
03:11
We generate quite a lot of waste.
76
191260
2000
Oldukça fazla atık üretiyoruz.
03:13
This is the waste room.
77
193260
2000
Bu atık odası
03:15
You can't get rid of waste.
78
195260
2000
Atıktan tamamiyle kurtulamıyorsunuz.
03:17
But this story's not about eliminating it, it's about minimizing it.
79
197260
3000
Zaten amaç yok etmek değil, azaltmak.
03:20
In here, I have produce and boxes
80
200260
3000
Burada, kaçınılmaz olan
03:23
that are unavoidable.
81
203260
2000
kutular üretmişim.
03:25
I put my food waste into this dehydrating, desiccating macerator --
82
205260
3000
Yemek atıklarımı iç bir malzemeye dönüstürmek için
03:28
turns food into an inner material,
83
208260
3000
bunların içine koydum.
03:31
which I can store and then compost later.
84
211260
2000
ki böylece saklayabiliyor ve sonra gübre haline getirilebiliyorum.
03:33
I compost it in this garden.
85
213260
3000
Bahçede gübre olarak kullanıyorum.
03:36
All of the soil you can see there is basically my food,
86
216260
3000
Orada gördüğünüz toprağın tümü aslında benim yiyeceklerim,
03:39
which is generated by the restaurant,
87
219260
2000
restoranımda üretiliyor,
03:41
and it's growing in these tubs, which I made out of storm-felled trees
88
221260
2000
ve fırtınada devrilen ağaçları, şarap fıçılarını ve bu gibi şeyleri
03:43
and wine casks and all kinds of things.
89
223260
3000
kullanarak yaptığım bu tüplerde üretiliyor
03:46
Three compost bins --
90
226260
2000
Üç gübre kutusu --
03:48
go through about 70 kilos of raw vegetable waste a week --
91
228260
2000
haftada yaklaşık 70 kilo çiğ sebze atığı kadar kullanıyor --
03:50
really good, makes fantastic compost.
92
230260
2000
oldukça iyi, harika gübreler yaratıyor.
03:52
A couple of wormeries in there too.
93
232260
2000
bir kaç tane de kurtla gübre oluşturma yerimiz var.
03:54
And actually one of the wormeries
94
234260
2000
Ve aslında içlerinden bir tanesi,
03:56
was a big wormery. I had a lot of worms in it.
95
236260
2000
oldukça büyük ve içinde bir sürü solucan var.
03:58
And I tried taking the dried food waste,
96
238260
2000
Kurutulmuş yiyecek atıklarını alıp,
04:00
putting it to the worms, going, "There you go, dinner."
97
240260
2000
solucanlara "İşte size akşam yemeği." demeyi denedim.
04:02
It was like vegetable jerky,
98
242260
2000
Çok büyük bir aptallıktı,
04:04
and killed all of them.
99
244260
2000
ve hepsini öldürdü.
04:06
I don't know how many worms [were] in there,
100
246260
2000
İçinde ne kadar solucan olduğunu bilmiyorum
04:08
but I've got some heavy karma coming, I tell you.
101
248260
3000
ama çok negatif bir karma üstüme geldi, inanın.
04:11
(Laughter)
102
251260
2000
(Kahkahalar)
04:13
What you're seeing here is a water filtration system.
103
253260
3000
Burada gördüğünüz ise bir su arıtma sistemi.
04:16
This takes the water out of the restaurant,
104
256260
2000
Bu, restorandaki suyu alıp,
04:18
runs it through these stone beds -- this is going to be mint in there --
105
258260
3000
şu taş yataklarına taşıyor -- yakında orada naneler olacak --
04:21
and I sort of water the garden with it.
106
261260
2000
yani bir nevi bahçe sulaması yapıyorum.
04:23
And I ultimately want to recycle that, put it back into the loos,
107
263260
2000
Ve bunu da geri dönüştürüp tuvaletler için kullanmak istiyorum,
04:25
maybe wash hands with it, I don't know.
108
265260
2000
belki el yıkamak için, bilemiyorum.
04:27
So, water is a very important aspect.
109
267260
3000
Aslında su çok mühim bir element.
04:30
I started meditating on that
110
270260
2000
Üstüne çok düşündüm ve
04:32
and created a restaurant called Waterhouse.
111
272260
3000
Suevi adlı bir restoran açtım.
04:35
If I could get Waterhouse to be a no-carbon restaurant
112
275260
2000
Eğer Suevi'ni karbonsuz bir restoran olmasını
04:37
that is consuming no gas to start with, that would be great.
113
277260
3000
yani hiç gaz kullanmamasını sağlarsam harika olacaktı.
04:40
I managed to do it.
114
280260
2000
Ve bunu da başardım.
04:42
This restaurant looks a little bit like Acorn House --
115
282260
2000
Bu restoran da biraz Meşeevi'ne benziyor --
04:44
same chairs, same tables.
116
284260
2000
aynı sandalyeler, aynı masalar.
04:46
They're all English and a little bit more sustainable.
117
286260
3000
Hepsi İngiliz ve biraz daha uzun soluklu.
04:49
But this is an electrical restaurant.
118
289260
2000
Ancak bu elektrikli bir restoran.
04:51
The whole thing is electric, the restaurant and the kitchen.
119
291260
2000
Herşey elektrikli, restoran ve mutfak.
04:53
And it's run on hydroelectricity,
120
293260
2000
Herşey hidroelektrikle çalışıyor,
04:55
so I've gone from air to water.
121
295260
2000
yani burda rüzgar gücünden suya geçtim.
04:57
Now it's important to understand
122
297260
3000
Şimdi anlaması mühim olan şey,
05:00
that this room
123
300260
2000
bu odanın
05:02
is cooled by water, heated by water,
124
302260
2000
suyla ısıtılıp, suyla soğutulduğu,
05:04
filters its own water,
125
304260
2000
kendi suyunu arıttığı,
05:06
and it's powered by water.
126
306260
2000
ve su enerjisiyle çalıştığı.
05:08
It literally is Waterhouse.
127
308260
2000
Gerçek anlamıyla bir Suevi.
05:10
The air handling system inside it --
128
310260
2000
İçindeki hava tutma sistemiyle
05:12
I got rid of air-conditioning
129
312260
2000
klima kullanmaktan kurtuldum,
05:14
because I thought there was too much consumption going on there.
130
314260
2000
çünkü klimaların çok enerji harcadığını biliyordum.
05:16
This is basically air-handling.
131
316260
2000
Benim kullandığım besitçe hava tutma.
05:18
I'm taking the temperature of the canal outside,
132
318260
2000
Dışardaki kanalın ısısını alıyorum,
05:20
pumping it through the heat exchange mechanism,
133
320260
2000
ısı değişim mekanizmasının içine pompalıyorum,
05:22
it's turning through these amazing sails on the roof,
134
322260
2000
çatıdaki bu harika yelkenlerde dönüyorlar,
05:24
and that, in turn, is falling softly onto the people in the restaurant,
135
324260
3000
ve sırayla yavaş bir şekilde restoranda oturan insanların üstüne akıyorlar,
05:27
cooling them, or heating them, as the need may be.
136
327260
3000
ihtiyaca göre onları serinletiyor ya da ısıtıyorlar.
05:30
And this is an English willow air diffuser,
137
330260
2000
Ve bu da bir İngiliz hava dağıtıcısı.
05:32
and that's softly moving
138
332260
2000
Yumuşakça hareket edip
05:34
that air current through the room.
139
334260
2000
odadaki hava akımını sağlıyor.
05:36
Very advanced, no air-conditioning -- I love it.
140
336260
3000
Çok gelişmiş, klimasız, bunu seviyorum.
05:39
In the canal, which is just outside the restaurant,
141
339260
2000
Restoranın tam dışında olan kanalda,
05:41
there is hundreds of meters of coil piping.
142
341260
2000
yüzlerce metrelik spiral borular var.
05:43
This takes the temperature of the canal
143
343260
2000
İşte bu kanalın ısısını alıp
05:45
and turns it into this four-degrees of heat exchange.
144
345260
3000
dört dereceli ısı değişimine getiriyorlar.
05:48
I have no idea how it works, but I paid a lot of money for it.
145
348260
3000
Nasıl çalıştığına dair bir fikrim yok, ama buna çok para ödedim.
05:51
(Laughter)
146
351260
2000
(Kahkahalar)
05:53
And what's great is one of the chefs who works in that restaurant
147
353260
2000
Harika olan ise, restoranda çalışan şeflerden birisi
05:55
lives on this boat -- it's off-grid; it generates all its own power.
148
355260
3000
bu teknede yaşıyor -- kendi enerjisini kendisi üretiyor --
05:58
He's growing all his own fruit, and that's fantastic.
149
358260
3000
bizim şef de kendi meyvesinin tamamını kendisi yetiştiriyor, harika birşey.
06:01
There's no accident in names of these restaurants.
150
361260
2000
Bu restoranların adları tesadüf değil.
06:03
Acorn House is the element of wood; Waterhouse is the element of water;
151
363260
3000
Meşeevi odun elementi, Suevi ise su elementi,
06:06
and I'm thinking, well, I'm going to be making
152
366260
3000
ve şimdi de daha sonra yapacağım
06:09
five restaurants based
153
369260
2000
beş restoranı
06:11
on the five Chinese medicine acupuncture specialities.
154
371260
4000
Çin tedavisi akupunkturun özelliklerine bağlayacağım.
06:15
I've got water and wood. I'm just about to do fire.
155
375260
3000
Su ve odunu yaptım. Ateşin üstünde çalışıyorum.
06:18
I've got metal and earth to come.
156
378260
2000
Metal ve toprağı da daha sonra yapacağım.
06:20
So you've got to watch your space for that.
157
380260
3000
Bunun için yerinizi ayırtmalısınız.
06:23
Okay. So this is my next project.
158
383260
2000
Pekala. Bu da benim sıradaki projem.
06:25
Five weeks old,
159
385260
2000
Henüz beş haftalık,
06:27
it's my baby, and it's hurting real bad.
160
387260
3000
benim bebeğim, ve çok can yakıyor.
06:30
The People's Supermarket.
161
390260
2000
Halkın Süpermarketi.
06:32
So basically, the restaurants only really hit
162
392260
2000
Esas olarak, restoranlar benim yaptığım
06:34
people who believed in what I was doing anyway.
163
394260
2000
şeye inanan insanlar için çekiciydi.
06:36
What I needed to do was get food out
164
396260
2000
Benim yapmam gereken ise yiyecekleri
06:38
to a broader spectrum of people.
165
398260
2000
daha çok sayıda insana ulaştırmaktı.
06:40
So people -- i.e., perhaps, more working-class --
166
400260
3000
Yani insanlar -- belki de, daha çok çalışan kesim --
06:43
or perhaps people who actually believe in a cooperative.
167
403260
2000
ya da işbirliğine gerçekten inanan insanlar.
06:45
This is a social enterprise,
168
405260
2000
Bu sosyal bir girişim,
06:47
not-for-profit cooperative supermarket.
169
407260
3000
kâr amacı güden bir süpermarket değil.
06:50
It really is about the social disconnect
170
410260
2000
Gerçekten de şehirli kesimin
06:52
between food, communities
171
412260
2000
yiyecek ve halkla
06:54
in urban settings
172
414260
2000
bağlantı kurmasını
06:56
and their relationship to rural growers --
173
416260
2000
ve kırsal yetiştiricilerle ilişkilerini sağlıyor --
06:58
connecting communities in London to rural growers.
174
418260
2000
Londra'daki toplulukları kırsal kesime bağlıyor.
07:00
Really important.
175
420260
2000
Çok önemli.
07:02
So I'm committing to potatoes; I'm committing to milk;
176
422260
2000
Yani ben patates üretiyorum, süt üretiyorum,
07:04
I'm committing to leeks and broccoli -- all very important stuff.
177
424260
3000
pırasa ve brokoli üretiyorum -- hepsi önemli.
07:07
I've kept the tiles; I've kept the floors;
178
427260
2000
Fayansı, zemin kaplamasını ayarladım,
07:09
I've kept the trunking; I've got in some recycled fridges;
179
429260
2000
çöp işini hallettim, geri dönüşümlü buzdolaplarım var,
07:11
I've got some recycled tills; I've got some recycled trolleys.
180
431260
3000
döşemelerim geri dönüşümlü, servis arabalarımın bazıları da öyle.
07:14
I mean, the whole thing is is super-sustainable.
181
434260
2000
Yani, bu şeyin tamamı süper-uzun soluklu.
07:16
In fact, I'm trying and I'm going to make this
182
436260
2000
Aslında, uğraşıyorum ve dünyadaki en uzun soluklu
07:18
the most sustainable supermarket in the world.
183
438260
3000
ve geri dönüşümlü süpermarketini yapmaya çalışıyorum.
07:21
That's zero food waste.
184
441260
2000
Sıfır yiyecek israfıyla.
07:23
And no one's doing that just yet.
185
443260
2000
Ve hiçkimse şimdiye dek bunu yapmamış.
07:25
In fact, Sainsbury's, if you're watching,
186
445260
2000
Aslında, Sainbury'ler, eğer izliyorsanız,
07:27
let's have a go. Try it on.
187
447260
2000
bunu deneyin.
07:29
I'm going to get there before you.
188
449260
2000
Bunu sizden önce yapacağım.
07:31
So nature doesn't create waste
189
451260
3000
Yani, doğa çöp üretmez,
07:34
doesn't create waste as such.
190
454260
2000
bunun gibi çöpler üretmez.
07:36
Everything in nature is used up in a closed continuous cycle
191
456260
3000
Doğadaki herşey kapalı bir döngü içinde yeniden kullanılır
07:39
with waste being the end of the beginning,
192
459260
3000
ve çöp sadece başlangıcın sonudur.
07:42
and that's been something that's been nurturing me for some time,
193
462260
3000
Ve beni bir süre boyunca terbiye eden şey buydu.
07:45
and it's an important statement to understand.
194
465260
3000
Ve bu anlaması önemli olan bir ifade.
07:48
If we don't stand up
195
468260
2000
Eğer ayağa kalkıp
07:50
and make a difference
196
470260
2000
fark yaratmazsak
07:52
and think about sustainable food,
197
472260
3000
ve geri dönüşümlü yiyecekleri,
07:55
think about the sustainable nature of it,
198
475260
2000
ve onların geri dönüşümlü doğalarını düşünmezsek,
07:57
then we may fail.
199
477260
2000
kaybeden biz oluruz.
07:59
But, I wanted to get up and show you
200
479260
2000
Ama ben ayağa kalkıp size
08:01
that we can do it if we're more responsible.
201
481260
2000
daha sorumlu olarak bunu başaracağımızı gösteriyorum.
08:03
Environmentally conscious businesses are doable.
202
483260
3000
Çevresel bilinç işleri çok değerlidir.
08:06
They're here. You can see I've done three so far;
203
486260
3000
İşte buradalar. Ben şimdiye kadar üç tanesini yaptım.
08:09
I've got a few more to go.
204
489260
3000
Yapacak bir kaç tane daha kaldı.
08:12
The idea is embryonic.
205
492260
2000
Fikir daha çok ilkel.
08:14
I think it's important.
206
494260
2000
Bence bu önemli.
08:16
I think that if we reduce, reuse, refuse
207
496260
3000
Bence azaltmalı, yeniden kullanmalı, karşı koymalı
08:19
and recycle -- right at the end there --
208
499260
2000
ve en sonunda geri dönüştürmeliyiz.
08:21
recycling is the last point I want to make;
209
501260
3000
Geri dönüşüm bahsetmek istediğim son konu.
08:24
but it's the four R's, rather than the three R's --
210
504260
3000
Ama iş bu dört adımla oluyor, üç adımla değil.
08:27
then I think we're going to be on our way.
211
507260
2000
Bence ancak böylece yolumuzda ilerleyebiliriz.
08:29
So these three are not perfect -- they're ideas.
212
509260
3000
Yani ilk üçü mükemmel değiller -- sadece fikirler.
08:32
I think that there are many problems to come,
213
512260
3000
Bence yaşanabilecek çok sorun var,
08:35
but with help, I'm sure I'm going to find solutions.
214
515260
3000
ama yardımla, bunlara çözüm bulacağımdan eminim.
08:38
And I hope you all take part.
215
518260
2000
Ve umarım hepiniz bunda yer alırsınız.
08:40
Thank you very much. (Applause)
216
520260
2000
Çok teşekkür ederim.
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7