Bryan Stevenson: We need to talk about an injustice | TED

Bryan Stevenson: Adaletsizlik hakkında konuşmalıyız

1,840,511 views

2012-03-05 ・ TED


New videos

Bryan Stevenson: We need to talk about an injustice | TED

Bryan Stevenson: Adaletsizlik hakkında konuşmalıyız

1,840,511 views ・ 2012-03-05

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Meric Aydonat Gözden geçirme: Diba Szamosi
Bu benim için büyük bir onur.
00:16
Well, this is a really extraordinary honor for me.
0
16109
3032
Hayatımın büyük kısmını
00:19
I spend most of my time in jails, in prisons, on death row.
1
19165
4666
hücrelerde, hapishanelerde, ölüm hücrelerinde geçirdim.
00:23
I spend most of my time in very low-income communities,
2
23855
2604
Zamanımın büyük kısmını aşırı düşük gelirli mahallelerde,
00:26
in the projects and places where there's a great deal of hopelessness.
3
26483
3713
umudunu yitirmiş projelerde ve yerlerde geçirdim.
Ve burada, TED'de olmak
00:30
And being here at TED and seeing the stimulation, hearing it,
4
30220
3552
ve bu çağrıyı görmek, duymak
00:33
has been very, very energizing to me.
5
33796
1794
benim için çok enerji verici.
00:35
And one of the things that's emerged in my short time here
6
35614
2913
Burada geçirdiğim kısa zamanda gördüğüm şey
00:38
is that TED has an identity.
7
38551
1994
TED'in bir kimliği olduğu.
00:41
And you can actually say things here that have impacts around the world.
8
41149
4826
Burada dünyaya gerçekten katkısı
olacak şeyler söyleyebilirsiniz.
00:45
And sometimes when it comes through TED, it has meaning and power
9
45999
3842
Bazı şeyler TED'den çıkınca
başka yerde sahip olamadıkları kadar
00:49
that it doesn't have when it doesn't.
10
49865
2895
anlama ve güce sahip oluyorlar.
00:52
And I mention that because I think identity is really important.
11
52784
3269
Bundan bahsediyorum çünkü bence kimlik gerçekten önemli.
Harika bazı sunumlar izledik.
00:56
And we've had some fantastic presentations.
12
56077
2914
Sanırım şunu öğrendik ki
00:59
And I think what we've learned is that, if you're a teacher,
13
59015
3084
bir öğretmenseniz ağzınızdan çıkan şeyler anlamlıdırlar
01:02
your words can be meaningful,
14
62123
1399
ama eğer gerçekten önem veren bir öğretmenseniz
01:03
but if you're a compassionate teacher, they can be especially meaningful.
15
63546
3491
söyledikleriniz özellikle anlamlıdır.
Bir doktorsanız iyi şeyler yapabilirsiniz,
01:07
If you're a doctor, you can do some good things,
16
67061
2245
ama eğer değer veren bir doktorsanız başka şeyler yapabilirsiniz.
01:09
but if you're a caring doctor, you can do some other things.
17
69330
2830
Size kimliğin gücünden konuşmak istiyorum.
01:12
So I want to talk about the power of identity.
18
72184
3040
Bunu hukuk alanında çalışırken
01:15
And I didn't learn about this actually practicing law
19
75248
2868
ya da işimi yaparken fark etmedim.
01:18
and doing the work that I do.
20
78140
1418
Büyükannemden öğrendim.
01:19
I actually learned about this from my grandmother.
21
79582
2409
Ben geleneksel
01:22
I grew up in a house that was the traditional African American home
22
82015
4148
bir Afrikalı Amerikalı ailede büyüdüm;
ailemizin reisi bir kadındı,
01:26
that was dominated by a matriarch,
23
86187
1628
01:27
and that matriarch was my grandmother.
24
87839
2337
büyükannem.
Sertti, güçlüydü,
01:30
She was tough, she was strong, she was powerful.
25
90200
4109
sözü dinlenirdi.
01:34
She was the end of every argument in our family.
26
94333
3061
Evdeki bütün tartışmaların sonucunu o belirlerdi.
01:37
(Laughter)
27
97418
1001
01:38
She was the beginning of a lot of arguments in our family.
28
98443
2941
Evimizdeki birçok tartışmayı başlatan da oydu.
01:41
(Laughter)
29
101408
1001
Gerçekten köle olan bir ailenin kızıydı.
01:42
She was the daughter of people who were actually enslaved.
30
102433
2736
Anne babası 1840'larda Virginia'da köle olarak doğmuştu.
01:45
Her parents were born in slavery in Virginia in the 1840s.
31
105193
2778
1880'lerde doğmuştu
01:47
She was born in the 1880s,
32
107995
1532
ve kölelikten gelmek
01:49
and the experience of slavery
33
109551
1435
onun dünyaya bakışını şekillendirmişti.
01:51
very much shaped the way she saw the world.
34
111010
2323
01:53
And my grandmother was tough, but she was also loving.
35
113644
2531
Sertti, ama aynı zamanda sevecendi.
Küçük bir erkek çocuğuyken onu görmeye gittiğimde,
01:56
When I would see her as a little boy,
36
116199
1787
beni kucaklardı.
01:58
she'd come up to me and give me these hugs.
37
118010
2070
Beni o kadar sıkı kucaklardı ki zor nefes alırdım
02:00
And she'd squeeze me so tight I could barely breathe,
38
120104
2547
sonra da bırakırdı.
02:02
and then she'd let me go.
39
122675
1602
Bir iki saat sonra onu tekrar gördüğümde
02:04
And an hour or two later, if I saw her,
40
124301
1906
bana "Bryan, sana sarılmamı hala hissediyor musun?" diye sorardı.
02:06
she'd come over to me and say, "Bryan, do you still feel me hugging you?"
41
126231
3465
"Hayır." dersem, tekrar saldırırdı,
02:09
If I said, "No," she'd assault me again,
42
129720
1932
"Evet" dersem, beni rahat bırakırdı.
02:11
and if I said, "Yes," she'd leave me alone.
43
131676
2033
Öyle bir özelliği vardı ki
02:13
And she just had this quality that you always wanted to be near her.
44
133733
3272
hep onun yanında olmayı isterdiniz.
Tek sorun 10 tane çocuğu vardı.
02:17
And the only challenge was that she had 10 children.
45
137029
2478
02:19
My mom was the youngest of her 10 kids.
46
139531
1946
Annemler onun bu 10 çocuğunun en küçüğüydü.
02:21
And sometimes when I would go and spend time with her,
47
141501
2568
Bazen onunla vakit geçirmeye gittiğimde,
onun dikkati ve zamanını almak zor olurdu.
02:24
it would be difficult to get her time and attention.
48
144093
2440
Kuzenlerim her yerde koşuştururlardı.
02:26
My cousins would be running around everywhere.
49
146557
2225
Sekiz dokuz yaşlarında
02:28
And I remember, when I was about eight or nine years old,
50
148806
2704
bir gün kalkıp salona gittiğimde
02:31
waking up one morning, going into the living room,
51
151534
2398
bütün kuzenlerimin koşuşturduğunu hatırlıyorum.
02:33
and all of my cousins were running around.
52
153956
2046
Büyükannem de odanın karşısında oturup
02:36
And my grandmother was sitting across the room,
53
156026
2203
bana bakıyordu.
02:38
staring at me.
54
158253
1174
Önce bir oyun oynadığımızı sandım
02:39
And at first, I thought we were playing a game.
55
159451
2226
Ona bakıp gülümsedim,
02:41
And I would look at her, and I'd smile, but she was very serious.
56
161701
3285
ama o çok ciddiydi.
Bundan 15 20 dakika sonra,
02:45
And after about 15 or 20 minutes of this,
57
165010
1976
yerinden kalktı, odanın öbür tarafına geldi,
02:47
she got up and she came across the room,
58
167010
2365
02:49
and she took me by the hand,
59
169399
1920
beni elimden tuttu
02:51
and she said, "Come on, Bryan. You and I are going to have a talk."
60
171343
3174
ve "Haydi Bryan. Seninle konuşmamız lazım." dedi.
Bunu sanki dün olmuş gibi hatırlıyorum.
02:54
And I remember this just like it happened yesterday.
61
174541
3280
02:57
I never will forget it.
62
177845
1895
Hiçbir zaman unutmayacağım.
02:59
She took me out back and said, "Bryan, I'm going to tell you something,
63
179764
3358
Beni dışarı çıkardı ve "Bryan, sana birşey söyleyeceğim,
ama bunu söylediğimi kimseye söyleme."
03:03
but you don't tell anybody what I tell you."
64
183146
2057
"Tamam, nineciğim." dedim.
03:05
I said, "OK, Mama."
65
185227
1155
"Sakin söyleme." dedi. "Tabii ki" dedim.
03:06
She said, "Now, you make sure you don't do that."
66
186406
2315
03:08
I said, "Sure."
67
188745
1154
Sonra beni oturttu, bana baktı
03:09
Then she sat me down and she looked at me,
68
189923
2547
ve "Seni izlediğimi
03:12
and she said, "I want you to know I've been watching you."
69
192494
3250
bilmeni istiyorum." dedi.
03:16
And she said, "I think you're special."
70
196446
2976
"Bence sen özelsin.
03:19
She said, "I think you can do anything you want to do."
71
199928
4268
Ne istersen yapabilirsin." dedi.
Bunu hiç unutmayacağım.
03:24
I will never forget it.
72
204220
1621
03:26
And then she said, "I just need you to promise me three things, Bryan."
73
206549
3350
Sonra "Bana üç şey için söz vermeni istiyorum Bryan." dedi.
"Peki nineciğim." dedim.
03:29
I said, "OK, Mama."
74
209923
1160
"Senden ilk isteğim,
03:31
She said, "The first thing I want you to promise me
75
211107
2417
anneni hep sevmen.
03:33
is that you'll always love your mom."
76
213548
2094
O benim küçük kızım
03:35
She said, "That's my baby girl,
77
215666
1481
ve ona hep göz kulak olacağına söz vermeni istiyorum." dedim.
03:37
and you have to promise me now you'll always take care of her."
78
217171
2990
Zaten anneme tapıyordum, onun için "Evet nineciğim, söz." dedim.
03:40
Well, I adored my mom, so I said, "Yes, Mama. I'll do that."
79
220185
2818
Sonra "Söz vermeni istediğim ikinci şey
03:43
Then she said, "The second thing I want you to promise me
80
223027
2732
her zaman doğru olanı yapman,
03:45
is that you'll always do the right thing,
81
225783
2053
doğru olan şey zor olan şey olsa bile." dedi.
03:47
even when the right thing is the hard thing."
82
227860
2491
Biraz düşündüm ve "Tamam nineciğim, söz." dedim.
03:50
And I thought about it, and I said, "Yes, Mama. I'll do that."
83
230375
3073
Son olarak da "Senden üçüncü isteğimse
03:54
Then finally, she said, "The third thing I want you to promise me
84
234010
3126
hiçbir zaman içki içmemen." dedi.
03:57
is that you'll never drink alcohol."
85
237160
2208
(Gülüşmeler)
03:59
(Laughter)
86
239392
1594
Dokuz yaşındaydım, o yüzden "Tamam nineciğim, içmeyeceğim." dedim.
04:01
Well, I was nine years old, so I said, "Yes, Mama. I'll do that."
87
241010
3142
Güneyde, kırsal bir bölgede büyüdüm,
04:04
I grew up in the country in the rural South,
88
244176
2088
benden bir yaş büyük bir ağabeyim ve bir yaş küçük bir kız kardeşim var.
04:06
and I have a brother a year older than me and a sister a year younger.
89
246288
3406
14 15 yaşlarındayken bir gün,
04:09
When I was about 14 or 15,
90
249718
1249
04:10
one day, my brother came home and he had this six-pack of beer;
91
250991
3031
ağabeyim eve elinde altılı bir bira paketiyle geldi --
Nereden buldu bilmiyorum --
04:14
I don't know where he got it.
92
254046
1407
beni ve kız kardeşimi alıp ağaçlık bölgeye götürdü.
04:15
He grabbed me and my sister, and we went out in the woods,
93
255477
2748
Orada üç çocuk her zaman yaptığımız çılgınlıkları yapıyorduk.
04:18
and we were just out there doing the stuff we crazily did,
94
258249
2754
Biradan bir yudum aldı ve kız kardeşime verdi, o da biraz aldı
04:21
and he had a sip of this beer and gave some to my sister
95
261027
2647
ve bana verdiler.
04:23
and she had some, and they offered it to me.
96
263698
2063
Ben "Hayır, hayır, hayır. Gerek yok. Siz için. Ben içmeyeceğim." dedim.
04:25
I said, "No, that's OK. Y'all go ahead. I'm not going to have any."
97
265785
3161
Ağabeyim "Haydi. Bugün bunu yapacağız, sen de biz ne yaparsak onu yapmak zorundasın.
04:28
My brother said, "Come on. We're doing this today; you always do what we do.
98
268970
3582
Ben biraz aldım, kardeşin aldı. Sıra sende." dedi.
04:32
I had some, your sister had some. Have some beer."
99
272576
2339
Ben "Hayır, bu bana doğru gelmiyor, siz için. Siz için." dedim.
04:34
I said, "No, I don't feel right about that. Y'all go ahead."
100
274939
2822
Sonra ağabeyim bana dik dik bakmaya başladı.
"Ne derdin var? İç işte." dedi.
04:37
And then my brother stared at me and said, "What's wrong with you? Have some beer."
101
277785
3910
Sonra bana baktı ve
04:41
Then he looked at me real hard and said,
102
281719
1922
"Umarım hala
04:43
"Oh, I hope you're not still hung up on that conversation Mama had with you."
103
283665
3643
ninemizle yaptığın konuşmada takılı kalmadın." dedi.
(Gülüşmeler)
04:47
(Laughter)
104
287332
1002
"Neden bahsediyorsun." dedim.
04:48
I said, "What are you talking about?"
105
288358
1781
"Ninem bütün torunlarına özel olduklarını söyler." dedi.
04:50
He said, "Oh, Mama tells all the grandkids that they're special."
106
290163
3153
(Gülüşmeler)
04:53
(Laughter)
107
293340
2122
04:55
I was devastated.
108
295486
2500
Yıkılmıştım.
(Gülüşmeler)
04:58
(Laughter)
109
298010
1888
Burada size bir şey itiraf edeceğim.
05:00
And I'm going to admit something to you.
110
300416
1939
Büyük ihtimalle söylememem gereken bir şey.
05:02
I'm going to tell you something I probably shouldn't.
111
302379
2543
Bu büyük kitlelere yayınlanacak.
05:04
I know this might be broadcast broadly.
112
304946
1880
Ama 52 yasındayım,
05:06
But I'm 52 years old,
113
306850
1178
ve size şunu itiraf edeceğim
05:08
and I'm going to admit to you
114
308052
1439
05:09
that I've never had a drop of alcohol.
115
309515
3060
hayatımda bir damla içki içmedim.
05:12
(Applause)
116
312599
2101
(Alkışlar)
05:14
I don't say that because I think that's virtuous;
117
314724
2644
Bunu çok erdemli bir şey olduğundan değil;
05:17
I say that because there is power in identity.
118
317392
3618
kimlikte var olan güçten dolayı söylüyorum.
05:21
When we create the right kind of identity,
119
321557
2065
Doğru kimliği yaratırsak,
05:23
we can say things to the world around us
120
323646
1953
etrafımızdaki dünyaya çok da mantıklı
05:25
that they don't actually believe make sense.
121
325623
2530
gelmeyen şeyleri söyleyebiliriz.
Onlara yapamayacaklarını düşündükleri
05:28
We can get them to do things that they don't think they can do.
122
328177
3745
şeyleri yaptırabiliriz.
Büyükannemi düşündüğümde,
05:32
When I thought about my grandmother,
123
332359
1751
ona göre tabii ki bütün torunları özeldi.
05:34
of course she would think all her grandkids were special.
124
334134
2734
Dedem içki yasağından dolayı hapisteydi.
05:36
My grandfather was in prison during prohibition.
125
336892
2320
Dayılarım içkinin neden olduğu hastalıklardan ölmüşlerdi.
05:39
My male uncles died of alcohol-related diseases.
126
339236
2306
Ona göre bu da bizim uymamız gereken bir şeydi.
05:41
And these were the things she thought we needed to commit to.
127
341566
2879
Şimdiye kadar adalet sistemimizle ilgili
05:44
Well, I've been trying to say something about our criminal justice system.
128
344469
3588
bir şeyler söylemeye çalıştım.
Ülkemiz 40 sene önce olduğundan
05:48
This country is very different today than it was 40 years ago.
129
348081
3555
çok farklı.
05:51
In 1972, there were 300,000 people in jails and prisons.
130
351660
3488
1972'de hapishanelerde 300.000 kişi vardı.
Bugün 2,3 milyon kişi.
05:55
Today, there are 2.3 million.
131
355172
3752
05:59
The United States now has the highest rate of incarceration
132
359898
2811
Birleşik Devletler dünyanın en çok
hapis cezası veren ülkesi.
06:02
in the world.
133
362733
1186
06:03
We have seven million people on probation and parole.
134
363943
2754
Şartlı veya kefaletli olarak tahliye edilmiş yedi milyon kişi var.
06:06
And mass incarceration, in my judgment,
135
366721
2823
Bana kalırsa, toplu hapsetme
06:09
has fundamentally changed our world.
136
369568
2709
dünyamızı kökünden değiştirdi.
Fakir mahallelerde, farklı ırkların yaşadığı mahallerde,
06:13
In poor communities, in communities of color,
137
373444
2199
bu durumdan dolayı
06:15
there is this despair,
138
375667
1319
çaresizlik var,
06:17
there is this hopelessness
139
377010
1843
06:18
that is being shaped by these outcomes.
140
378877
2108
umutsuzluk var.
18 ile 30 yaş arasındaki
06:21
One out of three Black men between the ages of 18 and 30
141
381383
3132
her üç siyahi erkekten birisi
06:24
is in jail, in prison, on probation or parole.
142
384539
3447
ya hapiste, ya da şartlı veya kefaletli tahliyle salınmış.
Ülkenin dört bir yanındaki şehirlerde --
06:28
In urban communities across this country --
143
388714
2015
Los Angeles, Philadelphia, Baltimore, Washington --
06:30
Los Angeles, Philadelphia, Baltimore, Washington --
144
390753
2454
beyaz olmayan erkeklerin yüzde 50-60'i
06:33
50 to 60 percent of all young men of color
145
393231
2850
ya hapiste, ya da şartlı veya kefaletli tahliyle salınmış.
06:36
are in jail or prison
146
396105
1310
06:37
or on probation or parole.
147
397439
1792
Sistemimiz sadece ırktan dolayı
06:39
Our system isn't just being shaped in these ways
148
399255
2326
kutuplaşmış değil,
06:41
that seem to be distorting around race,
149
401605
2040
aynı zamanda fakirlikten dolayı da kutuplaşmış.
06:43
they're also distorted by poverty.
150
403669
1642
Bu ülkedeki adalet sistemimiz
06:45
We have a system of justice in this country
151
405335
2651
eğer beyaz ve suçluysanız,
06:48
that treats you much better if you're rich and guilty
152
408010
3926
fakir ve masum olanlara davrandığından daha iyi davranıyor.
06:51
than if you're poor and innocent.
153
411960
1573
Sonuçları suçtan çok
06:53
Wealth, not culpability, shapes outcomes.
154
413557
3603
varlık belirliyor.
06:57
And yet, we seem to be very comfortable.
155
417970
3081
Yine de, biz çok rahatmışız gibi görünüyoruz.
Korku ve öfke politikası
07:01
The politics of fear and anger have made us believe
156
421726
2931
bizi bunlar sanki
07:04
that these are problems that are not our problems.
157
424681
2487
başkasının derdiymiş gibi inandırdı.
07:07
We've been disconnected.
158
427668
1647
Bağlantımız koptu.
Bu bana ilginç geliyor.
07:10
It's interesting to me.
159
430220
1215
07:11
We're looking at some very interesting developments in our work.
160
431459
3025
İşimde bazı ilginç gelişmeler görüyorum.
Benim eyaletim Alabama, diğer bazı eyaletler gibi,
07:14
My state of Alabama, like a number of states,
161
434508
2116
eğer bir mahkumiyetiniz varsa
07:16
actually permanently disenfranchises you if you have a criminal conviction.
162
436648
3544
oy verme hakkınızı elinizden alıyor.
Alabama'da şimdi
07:20
Right now in Alabama,
163
440216
1164
07:21
34 percent of the Black male population has permanently lost the right to vote.
164
441404
5264
zenci erkeklerin yüzde 34'u
oy verme haklarını ölene kadar kaybetti.
Öngörülerimize göre,
07:26
We're actually projecting that in another 10 years,
165
446692
2415
önümüzdeki on senede
07:29
the level of disenfranchisement will be as high as it's been
166
449131
2835
oy verme oranı
07:31
since prior to the passage of the Voting Rights Act.
167
451990
2458
Oy Verme Hakkı Kanunu'nun geçmesinden önceki oranla eşit olacak.
Ve şaşırtıcı bir sessizlik var.
07:34
And there is this stunning silence.
168
454472
2516
Ben çocukları temsil ediyorum.
07:38
I represent children.
169
458384
1730
Birçok müvekkilim çok genç.
07:40
A lot of my clients are very young.
170
460138
1699
07:41
The United States is the only country in the world
171
461861
2341
Birleşik Devletler, 13 yasındaki çocukları
müebbet hapse mahkum eden
07:44
where we sentence 13-year-old children
172
464226
1898
dünyadaki tek ülke.
07:46
to die in prison.
173
466148
1300
07:47
We have life imprisonment without parole for kids in this country.
174
467871
3398
Bu ülkede çocuklar şartlı tahliye söz konusu olmadan müebbete mahkum ediliyor.
Bu davalar gerçekten oluyor.
07:51
And we're actually doing some litigation.
175
471293
2077
Dünyadaki tek ülke.
07:53
The only country in the world.
176
473394
1530
İdamı istenilen insanları temsil ediyorum.
07:55
I represent people on death row.
177
475369
1564
07:56
It's interesting, this question of the death penalty.
178
476957
2812
Bu idam cezası tartışması çok ilginç.
Birçok açıdan,
07:59
In many ways, we've been taught to think that the real question is:
179
479793
3295
gerçek sorunun,
insanlar işledikleri suçlardan dolayı ölmeyi hakkediyor mu olduğuna inandırıldık.
08:03
Do people deserve to die for the crimes they've committed?
180
483112
2762
08:05
And that's a very sensible question.
181
485898
2086
Bu gayet mantıklı bir soru.
Ancak, sahip olduğumuz kimliğe göre
08:08
But there's another way of thinking about where we are in our identity.
182
488388
3730
bu soruyu farklı biçimde sorabiliriz.
Eğer bunu yaparsak,
08:12
The other way of thinking about it is not:
183
492142
2017
sormamız gereken insanlar işledikleri suçlardan dolayı ölmeyi hakkediyorlar mı değil,
08:14
Do people deserve to die for the crimes they commit?,
184
494183
2496
biz öldürmeyi hakkediyor muyuz.
08:16
but: Do we deserve to kill?
185
496703
1862
Bence bu inanılmaz.
08:19
I mean, it's fascinating.
186
499039
1208
Amerika'daki idam cezası hatalarla şekilleniyor.
08:20
Death penalty in America is defined by error.
187
500271
2508
08:22
For every nine people who have been executed,
188
502803
2144
İdam edilen her dokuz kişi için
08:24
we've actually identified one innocent person
189
504971
2198
bir kişinin suçsuz olduğunu tespit ettik
ve o kişi salıverildi.
08:27
who's been exonerated and released from death row.
190
507193
2934
İnanılmaz bir hata oranı --
08:30
A kind of astonishing error rate --
191
510754
2311
her dokuz kişiden birisi masum.
08:33
one out of nine people, innocent.
192
513089
2456
İnanılmaz.
08:36
I mean, it's fascinating.
193
516148
1838
Havacılıkta, kalkan her dokuz uçaktan
08:38
In aviation, we would never let people fly on airplanes
194
518010
2657
08:40
if, for every nine planes that took off,
195
520691
1977
birisi düşseydi
08:42
one would crash.
196
522692
1150
hiçbir uçuş yapılmasına izin vermezdik.
08:43
(Laughter)
197
523866
1001
08:44
But somehow, we can insulate ourselves from this problem.
198
524891
3321
Ama bir şekilde kendimizi bu sorundan soyutlayabiliyoruz.
Bizim sorunumuz değil.
08:48
It's not our problem.
199
528236
1601
08:49
It's not our burden.
200
529861
1353
Bizim derdimiz değil.
08:51
It's not our struggle.
201
531238
1595
Bizim kavgamız değil.
08:53
I talk a lot about these issues.
202
533732
1576
Bu konular hakkında çok konuşuyorum.
08:55
I talk about race
203
535332
2017
Irk hakkında ve öldürmeyi
08:57
and this question of whether we deserve to kill.
204
537373
2273
hakkedip etmediğimiz hakkında konuşuyorum.
08:59
And it's interesting,
205
539670
1151
Bu çok ilginç, öğrencilerime Afrikalı Amerikalılar'ın tarihini öğretirken
09:00
when I teach my students about African American history,
206
540845
2654
onlara kölelikten bahsediyorum.
09:03
I tell them about slavery.
207
543523
1267
Onlara terörden bahsediyorum,
09:04
I tell them about terrorism,
208
544814
1341
yeniden yapılanma sürecinden ve bunu takip eden
09:06
the era that began at the end of reconstruction
209
546179
2244
İkinci Dünya Savaşı'ndan bahsediyorum.
09:08
that went on to World War II.
210
548447
1425
09:09
We don't really know very much about it.
211
549896
1923
Onun hakkında pek bir şey bilmiyorlar.
09:11
But for African Americans in this country,
212
551843
2059
Ancak bu ülkedi Afrikalı Amerikalılar için,
09:13
that was an era defined by terror.
213
553926
2233
terörle şekillenmiş bir dönemdi.
Pek çok topluluk, linç edilme tehlikesiyle karşı karşıyaydı.
09:16
In many communities, people had to worry about being lynched.
214
556183
2874
Bombalanmaktan korkuyorlardı.
09:19
They had to worry about being bombed.
215
559081
1801
Hayatlarını şekillendiren terör tehdidiydi.
09:20
It was the threat of terror that shaped their lives.
216
560906
2469
Bu yaşça büyük kimseler bana gelip
09:23
And these older people come up to me now and say,
217
563399
2300
"Bay Stevenson, konuşmalar, sunumlar yapıyorsunuz,
09:25
"Mr. Stevenson, you give talks, you make speeches,
218
565723
2361
insanlara terörle ilk defa 11 Eylül'den sonra
09:28
you tell people to stop saying we're dealing with terrorism
219
568108
2873
karşı karşıya geldiklerini söylemeyi kesmelerini
09:31
for the first time in our nation's history after 9/11."
220
571005
2883
söyler misiniz." diyorlar.
09:33
They tell me to say, "No, tell them that we grew up with that."
221
573912
3089
"Biz bunlarla büyüdük deyin." diyorlar.
Ve tabii ki bu terör çağını
09:37
And that era of terrorism, of course, was followed by segregation
222
577025
4339
ayrımcılık
ve yıllar süren
09:41
and decades of racial subordination
223
581388
1771
ırkçılık takip etti.
09:43
and apartheid.
224
583183
1770
Ve ne yazık ki bu ülkede alışılagelmiş olarak
09:45
And yet, we have in this country
225
585555
1565
09:47
this dynamic where we really don't like to talk about our problems.
226
587144
4035
sorunlarımızdan konuşmayı sevmiyoruz.
Tarihimiz hakkında konuşmayı sevmiyoruz.
09:51
We don't like to talk about our history.
227
591203
2486
09:53
And because of that, we really haven't understood
228
593713
2977
Bunun yüzünden de tarihte yaptığımız şeyleri
09:56
what it's meant to do the things we've done historically.
229
596714
2976
neden yaptığımızı tam olarak anlayamadık.
Sürekli birbirimizle çatışıyoruz.
10:00
We're constantly running into each other.
230
600069
2028
Sürekli gerilim ve çatışma yaratıyoruz.
10:02
We're constantly creating tensions and conflicts.
231
602121
2313
Irktan konuşmakta güçlük çekiyoruz,
10:04
We have a hard time talking about race,
232
604458
2863
çünkü bence kendimizi gerçeğe ve uzlaşmaya
10:07
and I believe it's because we are unwilling to commit ourselves
233
607345
3281
10:10
to a process of truth and reconciliation.
234
610650
2073
adamak istemiyoruz.
10:12
In South Africa,
235
612747
1987
Güney Afrika'da insanlar
10:14
people understood that we couldn't overcome apartheid
236
614758
2601
gerçeğe ve uzlaşmaya adanmadan
ırkçılığın çözümlenmeyeceğini anladılar.
10:17
without a commitment to truth and reconciliation.
237
617383
2313
Rwanda'da, soykırım sırasında bile, adanmışlık vardı,
10:19
In Rwanda, even after the genocide, there was this commitment.
238
619720
2975
ancak bu ülkede bunu başaramadık.
10:22
But in this country, we haven't done that.
239
622719
2008
Almanya'da idam cezasıyla ilgili bir ders veriyordum.
10:24
I was giving some lectures in Germany about the death penalty.
240
624751
3134
Büyüleyiciydi,
10:27
It was fascinating,
241
627909
1189
çünkü sunumumdan sonra akademisyenlerden birisi ayağa kalktı
10:29
because one of the scholars stood up after the presentation
242
629122
2864
ve "Sizin konuştuklarınızı duymak
10:32
and said, "Well, you know, it's deeply troubling
243
632010
2279
insanı derinden yaralıyor.
10:34
to hear what you're talking about."
244
634313
1919
Almanya'da idam cezası yok.
10:36
He said, "We don't have the death penalty in Germany,
245
636256
2563
10:38
and of course, we can never have the death penalty in Germany."
246
638843
3531
Doğal olarak da Almanya'da hiçbir zaman idam cezası olamaz." dedi.
Oda sessizleşti
10:42
And the room got very quiet,
247
642398
1358
10:43
and this woman said,
248
643780
1905
ve bir kadın
10:45
"There's no way, with our history,
249
645709
3277
"Asla olamaz, bizim tarihimizle
insanların sistematik bir şekilde
10:49
we could ever engage in the systematic killing of human beings.
250
649010
4085
ölümüne asla izin veremeyiz.
Kasıtlı bir şekilde
10:53
It would be unconscionable for us
251
653484
2563
insan öldürmek
10:57
to, in an intentional and deliberate way,
252
657010
1976
bizim için vicdansızlık olur." dedi.
10:59
set about executing people."
253
659010
2123
Bunun hakkında düşündüm.
11:02
And I thought about that.
254
662077
1367
Almanya Devleti'nin
11:04
What would it feel like to be living in a world
255
664222
2617
insanları idam ettiği bir dünyada
11:07
where the nation-state of Germany was executing people,
256
667954
2586
yaşamak nasıl olurdu,
11:10
especially if they were disproportionately Jewish?
257
670564
2429
hele bu insanlar büyük ölçüde Musevi olsalardı?
Buna katlanamazdım.
11:13
I couldn't bear it.
258
673017
1195
11:14
It would be unconscionable.
259
674724
2198
Bu vicdansızlık olurdu.
11:16
And yet, in this country,
260
676946
2080
Ancak bu ülkede
eski güney eyaletlerinde
11:19
in the states of the Old South,
261
679050
2167
insanları idam ediyoruz.
11:21
we execute people --
262
681241
1745
Burada eğer kurban beyazsa idama mahkum etme oranı
11:23
where you're 11 times more likely to get the death penalty
263
683010
2793
kurbanın siyah olduğundan 11 kat daha fazla
11:25
if the victim is white than if the victim is Black,
264
685827
2414
ve eğer sanık siyahsa idama mahkum etme oranı
11:28
22 times more likely to get it
265
688265
1436
sanığın beyaz olduğundan 22 kat fazla.
11:29
if the defendant is Black and the victim is white --
266
689725
2440
Bu eyaletlerin topraklarında
11:32
in the very states where there are, buried in the ground,
267
692189
2720
linç edilmiş insanların kemikleri gömülü.
11:34
the bodies of people who were lynched.
268
694933
1824
Ama yine de bu bağlantısızlık var.
11:36
And yet, there is this disconnect.
269
696781
1753
Bence bizim kimliğimiz riskte.
11:39
Well, I believe that our identity is at risk,
270
699010
3130
Bu zor şeylere
11:43
that when we actually don't care about these difficult things,
271
703339
4857
önem vermiyoruz,
pozitif ve harika şeylere
11:49
the positive and wonderful things are nonetheless implicated.
272
709363
3410
önem veriyoruz.
11:53
We love innovation.
273
713930
1977
Buluşlara bayılıyoruz.
11:55
We love technology. We love creativity.
274
715931
2615
Teknolojiye bayılıyoruz. Yaratıcılığa bayılıyoruz.
11:58
We love entertainment.
275
718570
1976
Eğlenceye bayılıyoruz.
Ama aslında
12:01
But ultimately,
276
721696
1290
bu gerçekler
12:03
those realities are shadowed by suffering,
277
723010
4789
acıyla, istismarla,
12:07
abuse, degradation,
278
727823
2845
ayrışmayla, marjinalleşmeyle
gölgeleniyor.
12:10
marginalization.
279
730692
1294
Bana kalırsa bu iki durumu
12:12
And for me, it becomes necessary to integrate the two,
280
732625
3799
birleştirmeliyiz.
Çünkü özünde
12:16
because ultimately, we are talking about a need to be more hopeful,
281
736448
4141
daha umutlu olmaktan
daha kararlı, karmaşık bir dünyada yaşamanın
12:20
more committed, more dedicated
282
740613
2178
12:22
to the basic challenges of living in a complex world.
283
742815
3324
getirdiği sorunlara kendimizi daha fazla adamaktan bahsediyoruz.
Benim için bu, fakirlerle,
12:26
And for me, that means
284
746163
3172
dezavantajlılarla,
12:29
spending time thinking and talking about the poor, the disadvantaged,
285
749359
4079
TED'e gelme fırsatı bulamayanlarla
12:33
those who will never get to TED,
286
753462
2228
konuşmak anlamına geliyor.
Onları düşünmek
12:36
but thinking about them in a way that is integrated in our own lives.
287
756222
3764
hayatımızın bir parçası haline gelmeli.
Biliyorsunuz, özünde, hepimiz görmediğimiz şeylere inanmak zorundayız.
12:40
You know, ultimately, we all have to believe things we haven't seen.
288
760509
3318
12:43
We do.
289
763851
1188
İnanıyoruz da. Ne kadar gerçekçiysek, aklın yoluna da o kadar inanıyoruz.
12:45
As rational as we are, as committed to intellect as we are,
290
765063
2821
12:47
innovation, creativity, development
291
767908
2937
Yenilik, yaratıcılık,
gelişme sadece zihnimizdeki
12:50
comes not from the ideas in our mind alone.
292
770869
3387
fikirlerden gelmez.
Kalbimizdeki bir inançtan
12:54
They come from the ideas in our mind
293
774280
2426
12:56
that are also fueled by some conviction in our heart.
294
776730
3200
güç alıp zihnimizde oluşturduğumuz
fikirlerden gelir.
13:00
And it's that mind-heart connection that I believe compels us
295
780526
4628
Ve bana kalırsa,
bizim bu zihin-kalp bağlantımız
bizim sadece parlak
13:05
to not just be attentive to all the bright and dazzly things,
296
785178
4808
ve göz alıcı şeylere değil,
karanlık ve zor şeylere de önem göstermemizi sağlar.
13:10
but also the dark and difficult things.
297
790010
2499
Büyük Çek lideri Vaclav Havel bundan bahsetmişti.
13:13
Václav Havel, the great Czech leader, talked about this.
298
793248
2644
13:15
He said, "When we were in Eastern Europe and dealing with oppression,
299
795916
3305
"Doğu Avrupa'da baskıyla başa çıkmaya çalışırken,
her türlü şeyi istedik,
13:19
we wanted all kinds of things.
300
799245
1466
13:20
But mostly what we needed was hope,
301
800735
2063
ama en çok ihtiyacımız olan umuttu,
13:22
an orientation of the spirit,
302
802822
1859
ruhumuzu yöneltmekti,
13:24
a willingness to sometimes be in hopeless places
303
804705
2287
bazen de umutsuz yerlerde bulunup
tanıklık etmekti." demişti.
13:27
and be a witness."
304
807016
1240
13:28
Well, that orientation of the spirit is very much at the core of what I believe
305
808748
5238
Bu ruh yönelimi
bence TED topluluklarının bile
bağlılığının
13:34
even TED communities have to be engaged in.
306
814010
3869
temelinde olmalı.
Teknoloji ve tasarımın
13:38
There is no disconnect around technology and design
307
818355
4164
getirdiği hiçbir bağlantısızlık bizi
13:42
that will allow us to be fully human
308
822543
2690
acı çekmeye, fakirliğe, dişlanmışlığa, adaletsizliğe
önem vermediğimiz sürece
13:45
until we pay attention to suffering,
309
825257
2215
13:47
to poverty, to exclusion, to unfairness, to injustice.
310
827496
3606
tam olarak insan olmamıza izin vermez.
Ancak sizi uyarıyorum:
13:51
Now, I will warn you
311
831126
1586
13:52
that this kind of identity is a much more challenging identity
312
832736
5003
bu tarz bir kimliğe sahip olmak
bunlara önem vermediğiniz
13:57
than ones that don't pay attention to this.
313
837763
2145
durumdan çok daha zordur.
Bunu anlayacaksınız.
14:00
It will get to you.
314
840686
1164
14:01
I had the great privilege, when I was a young lawyer,
315
841874
2496
Genç bir avukatken Rosa Parks'la tanışma şerefine eriştim.
14:04
of meeting Rosa Parks.
316
844394
1171
Parks Hanım arada sırada Montgomery'ye gelirdi,
14:05
And Ms. Parks used to come back to Montgomery every now and then,
317
845589
3086
en yakın arkadaşlarıyla toplanırdı,
14:08
and she would get together with two of her dearest friends,
318
848699
2810
yaşlıca kadınlardı,
14:11
these older women,
319
851533
1160
Johnnie Carr, Montgomery
14:12
Johnnie Carr, who was the organizer of the Montgomery bus boycott --
320
852717
3269
otobüs boykotunun düzenleyicisydi --
harika bir siyahi kadın --
14:16
amazing African American woman --
321
856010
1870
14:17
and Virginia Durr, a white woman,
322
857904
1659
Virginia Durr, beyaz bir kadın,
14:19
whose husband, Clifford Durr, represented Dr. King.
323
859587
2686
eşi Clifford Durr Dr. King'i temsil etti.
Bu kadınlar bir araya gelip sadece konuşurlardı.
14:22
And these women would get together and just talk.
324
862297
2345
14:24
And every now and then Ms. Carr would call me,
325
864666
2160
Arada Carr Hanım beni çağırır
14:26
and she'd say, "Bryan, Ms. Parks is coming to town.
326
866850
2397
ve "Bryan, Parks Hanım şehre geliyor. Bir araya gelip konuşacağız.
14:29
We're going to get together and talk. Do you want to come over and listen?"
327
869271
3553
Sen de gelip dinlemek ister misin?" derdi.
Ben de "Tabii ki isterim." derdim.
14:32
And I'd say, "Yes, ma'am, I do."
328
872848
1537
"Buraya gelince ne yapacaksın?" derdi.
14:34
She'd say, "What are you going to do when you get here?"
329
874409
2641
Ben de "Dinleyeceğim." derdim.
14:37
I said, "I'm going to listen."
330
877074
1439
Oraya gider ve dinlerdim.
14:38
And I'd go over there and I would, I'd just listen.
331
878537
2406
Bu bana enerji ve güç verirdi.
14:40
It would be so energizing and so empowering.
332
880967
2075
Bir keresinde orada bu kadınları dinlerken,
14:43
And one time I was over there listening to these women talk,
333
883066
2813
birkaç saat sonra Parks Hanım bana dönüp
14:45
and after a couple of hours, Ms. Parks turned to me and said,
334
885903
2867
"Şimdi Bryan, bana Eşit Adalet Girişimi'nin ne olduğunu anlat.
14:48
"Bryan, tell me what the Equal Justice Initiative is.
335
888794
2488
Ne yapmaya çalıştığını anlat." dedi.
14:51
Tell me what you're trying to do."
336
891306
1624
Ona anlatmaya başladım.
14:52
And I began giving her my rap.
337
892954
1438
"Adaletsizlikle savaşmaya çalışıyoruz.
14:54
"We're trying to challenge injustice.
338
894416
1779
Haksız yargılanmış kişilere yardım etmeye çalışıyoruz.
14:56
We're trying to help people who have been wrongly convicted.
339
896219
2848
Adli yargı idaresinde
14:59
We're trying to confront bias and discrimination
340
899091
2241
taraflılıkla ve ayrımcılıkla çatışmaya çalışıyoruz.
15:01
in the administration of criminal justice.
341
901356
2024
Şartlı tahliye görüşmelerine izin verilmeyen çocuklara yardım etmeye çalışıyoruz.
15:03
We're trying to end life without parole sentences for children.
342
903404
2977
İdam cezası hakkında bir şeyler yapmaya çalışıyoruz.
15:06
We're trying to do something about the death penalty.
343
906405
2484
Hapishanelerdeki insanların sayısını azaltmaya çalışıyoruz.
15:08
We're trying to reduce the prison population.
344
908913
2112
Toplu hapsedilmeyi engellemeye çalışıyoruz."
Ona bütün bu zırvalarımı anlattım ve bitirdiğimde bana baktı ve
15:11
We're trying to end mass incarceration."
345
911049
1921
15:12
I gave her my whole rap, and when I finished she looked at me
346
912994
2906
"Mmm mmm mmm.
15:15
and she said, "Mmm mmm mmm.
347
915924
1321
Bu seni çok çok çok yorgun düşürecek." dedi.
15:17
That's going to make you tired, tired, tired."
348
917269
2158
(Gülüşmeler)
15:19
(Laughter)
349
919451
1234
15:20
And that's when Ms. Carr leaned forward, she put her finger in my face,
350
920709
3370
Bunun üzerine Carr Hanım bana doğru eğildi, parmağını yüzüme koyup
"İşte bu yüzden çok çok çok cesur olmalısın." dedi.
15:24
she said, "That's why you've got to be brave, brave, brave."
351
924103
4049
Ben TED toplumunun gerçekten
15:29
And I actually believe that the TED community
352
929200
2145
15:31
needs to be more courageous.
353
931369
2325
çok cesur olması gerektiğine inanıyorum.
Bu zorluklarla, sorunlarla,
15:34
We need to find ways to embrace these challenges,
354
934551
3488
acılarla baş edecek
yollar bulmalıyız.
15:38
these problems, the suffering.
355
938063
2311
Çünkü bizim insanlığımız
15:40
Because ultimately, our humanity depends on everyone's humanity.
356
940398
4330
herkesin insanlığına bağlı.
15:44
I've learned very simple things doing the work that I do.
357
944752
2713
İşimi yaparken çok basit bazı şeyler öğrendim.
Bana çok basit bazı şeyler öğretti.
15:47
It's just taught me very simple things.
358
947489
1917
Anladım ki
15:49
I've come to understand and to believe
359
949430
2556
her birimiz
15:52
that each of us is more than the worst thing we've ever done.
360
952010
3884
yaptığımız en kötü şeyden daha fazlayız.
15:55
I believe that for every person on the planet.
361
955918
3057
Gezegendeki herkes için böyle düşünüyorum.
Bence birisi yalan söylese de sadece bir yalancı değildir.
15:59
I think if somebody tells a lie, they're not just a liar.
362
959355
3201
Bence birisi kendine ait olmayan bir şeyi alsa da
16:02
I think if somebody takes something that doesn't belong to them,
363
962580
3014
sadece bir hırsız değildir.
16:05
they're not just a thief.
364
965618
1210
Bence birini öldürseniz bile, sadece bir katil değilsinizdir.
16:06
I think even if you kill someone, you're not just a killer.
365
966852
2789
İşte bu yüzden, insanlık onuru
16:09
And because of that, there's this basic human dignity
366
969665
2522
kanunlar tarafından korunmalı.
16:12
that must be respected by law.
367
972211
1759
Ayrıca bence,
16:14
I also believe
368
974484
1699
bu ülkenin ve dünyamızın
16:16
that in many parts of this country,
369
976207
1921
pek çok yerinde
16:18
and certainly in many parts of this globe,
370
978152
2536
16:21
that the opposite of poverty is not wealth.
371
981705
2523
fakirliğin zıttı zenginlik değil.
Buna inanmıyorum.
16:25
I don't believe that.
372
985013
1311
Bence pek çok yerde,
16:26
I actually think, in too many places,
373
986348
2638
fakirliğin zıttı adalet.
16:29
the opposite of poverty is justice.
374
989010
2648
Ve bence
16:32
And finally, I believe
375
992357
1772
ne kadar güzel, ilham verici,
16:35
that, despite the fact that it is so dramatic and so beautiful
376
995262
3711
heyecan verici
16:38
and so inspiring and so stimulating,
377
998997
2546
olsa da
16:41
we will ultimately not be judged by our technology,
378
1001567
4076
sonunda teknolojimizle yargılanmayacağız,
tasarımlarımızla yargılanmayacağız,
16:45
we won't be judged by our design,
379
1005667
2254
16:47
we won't be judged by our intellect and reason.
380
1007945
2349
zekamızla ve mantığımızla yargılanmayacağız.
16:50
Ultimately, you judge the character of a society
381
1010318
3572
Sonunda bir toplumun karakterini
16:53
not by how they treat their rich and the powerful and the privileged,
382
1013914
3265
zenginlere, güçlülere ve ayrıcalıklılara nasıl davrandığıyla tartmazsınız,
fakirlere, dışlanmışlara, hapsedilmişlere
16:57
but by how they treat the poor,
383
1017203
1722
16:58
the condemned,
384
1018949
1337
nasıl davrandığıyla tartarsınız.
17:00
the incarcerated.
385
1020310
1271
Bu tavır sayesinde
17:01
Because it's in that nexus
386
1021605
1381
kendi derinliğimizi
17:03
that we actually begin to understand truly profound things
387
1023010
3246
anlarız.
17:06
about who we are.
388
1026280
1650
17:09
I sometimes get out of balance.
389
1029795
1501
Bazen konumdan sapıyorum. Şu hikayeyle bitireceğim.
17:11
I'll end with this story.
390
1031320
1212
Bazen kendimi çok zorluyorum.
17:12
I sometimes push too hard.
391
1032556
1382
17:13
I do get tired, as we all do.
392
1033962
2024
Hepimiz gibi, yoruluyorum.
Bazen bu fikirler kendilerini gerçekten önemli
17:16
Sometimes those ideas get ahead of our thinking
393
1036010
3231
açılardan düşündürtüyorlar.
17:19
in ways that are important.
394
1039265
1437
Ben çok ağır cezalara mahkum edilmiş
17:21
And I've been representing these kids
395
1041250
1820
çocukları temsil ediyorum.
17:23
who have been sentenced to these very harsh sentences.
396
1043094
2556
Hapishaneye 13 14 yaşlarındaki, bir yetişkin gibi yargılanmasına
17:25
And I go to the jail and I see my client, who's 13 and 14,
397
1045674
2859
karar verilmiş müvekkillerimi görmeye gidiyorum.
17:28
and he's been certified to stand trial as an adult.
398
1048557
2389
17:30
I start thinking, well, how did that happen?
399
1050970
2074
Ve düşünüyorum, bu nasıl olmuş?
Bir yargıç seni olmadığın bir şeye
17:33
How can a judge turn you into something that you're not?
400
1053068
3067
nasıl dönüştürebiliyor?
17:36
And the judge has certified him as an adult, but I see this kid.
401
1056658
3015
Yargıç onun bir yetişkin olduğuna karar vermiş, ama ben bu çocuğu görüyorum.
17:39
And I was up too late one night and I started thinking,
402
1059697
2591
Bir gece geç saatlerde düşünüyordum,
tanrım, eğer bir yargıç seni olmadığın bir şeye dönüştürebiliyorsa
17:42
well, if the judge can turn you into something you're not,
403
1062312
2751
sihirli güçleri olmalı.
17:45
the judge must have magic power.
404
1065087
1559
Evet Bryan yargıcın sihirli güçleri var.
17:46
Yeah, Bryan, the judge has some magic power.
405
1066670
2069
17:48
You should ask for some of that.
406
1068763
1738
Bunları seninle paylaşmasını istemelisin.
17:50
And because I was up too late and wasn't thinking real straight,
407
1070525
3015
Geç saatte ayakta olduğum için doğru düşünemiyordum,
bir önerge üzerinde çalışmaya başladım.
17:53
I started working on a motion.
408
1073564
1474
14 yaşında, zavallı, zenci bir müvekkilim vardı.
17:55
I had a client who was 14 years old, a young, poor Black kid.
409
1075062
3181
Önerge üzerinde çalışmaya başladım
17:58
And I started working on this motion, and the head of the motion was:
410
1078267
3269
ve önergemin başı: "Fakir,
18:01
"Motion to try my poor, 14-year-old Black male client
411
1081560
2523
14 yaşındaki, zenci erkek müvekkilimi,
ayrıcalıklı, beyaz, 75 yaşındaki
18:04
like a privileged, white, 75-year-old corporate executive."
412
1084107
3352
şirket yöneticisi gibi savunacağım." idi.
18:07
(Laughter)
413
1087483
1103
(Alkışlar)
18:08
(Applause and cheers)
414
1088610
4473
Önergeme, savcılıkta, poliste,
18:13
And I put in my motion that there was prosecutorial misconduct
415
1093107
2933
yargıda uygunsuzluk olduğunu koydum.
18:16
and police misconduct and judicial misconduct.
416
1096064
2175
Şöyle çılgın bir satırı da koymuştum, bu ülkede uygunluk yok,
18:18
There was a crazy line in there
417
1098263
1494
18:19
about how there's no conduct in this county, it's all misconduct.
418
1099781
3069
hep uygunsuzluk var.
Ertesi sabah kalktığımda bu çılgın önermeyi rüyamda mı görmüştüm
18:22
And the next morning, I woke up and I thought,
419
1102874
2170
yoksa gerçekten yazdım mı düşündüm.
18:25
now, did I dream that crazy motion, or did I actually write it?
420
1105068
2969
Dehşet verici olarak, sadece yazmakla kalmamış,
18:28
And to my horror, not only had I written it,
421
1108061
2065
mahkemeye de göndermiştim.
18:30
but I had sent it to court.
422
1110150
1332
(Alkışlar)
18:31
(Applause)
423
1111506
2289
Birkaç ay geçti
18:34
A couple months went by,
424
1114303
2214
18:36
and I just had forgotten all about it.
425
1116541
2500
ve bunu yeni unutmuştum.
Sonunda karar vermiştim,
18:39
And I finally decided,
426
1119065
1921
mahkemeye gidecek ve bu çılgın savunmayı yapacaktım.
18:41
"Gosh, I've got to go to the court and do this crazy case."
427
1121010
2858
Arabama bindim,
18:43
And I got in my car, and I was feeling really overwhelmed -- overwhelmed.
428
1123892
3442
kendimi gerçekten boğulmuş hissediyordum.
Arabama bindim ve adliyeye gittim.
18:47
And I got in my car and went to this courthouse.
429
1127358
2266
Çok zor ve sancılı olacağını düşünüyordum.
18:49
And I was thinking, this is going to be so difficult, so painful.
430
1129648
3073
Arabamdan indim ve adliye sarayına yürümeye başladım.
18:52
And I finally got out of the car and started walking up to the courthouse.
431
1132745
3528
Adliye sarayının merdivenlerinden çıkarken,
18:56
And as I was walking up the steps,
432
1136297
1668
oranın yaşlıca siyahi bir temizlikçisi vardı.
18:57
there was an older Black man who was the janitor in this courthouse.
433
1137989
3192
Beni gördüğünde, bana doğru gelip
19:01
When this man saw me, he came over and said, "Who are you?"
434
1141205
2906
kim olduğumu sordu.
"Avukatım." dedim. "Avukat mısın?" dedi. "Evet efendim." dedim.
19:04
I said, "I'm a lawyer." He said, "You're a lawyer?" I said, "Yes, sir."
435
1144135
3352
Adam bana doğru yaklaştı
19:07
And this man came over to me, and he hugged me.
436
1147511
2364
ve bana sarıldı.
19:10
And he whispered in my ear.
437
1150711
1518
Kulağıma fısıldadı:
19:12
He said, "I'm so proud of you."
438
1152253
2298
"Seninle gurur duyuyorum."
Size söylüyorum,
19:15
And I have to tell you, it was energizing.
439
1155321
2583
bu bana enerji verdi.
19:18
It connected deeply with something in me
440
1158500
2612
Bu, içimdeki kimlikle
ve her insanın topluma ve farklı bakışlara
19:21
about identity,
441
1161136
1488
19:22
about the capacity of every person to contribute to community,
442
1162648
3975
katkıda bulunma kapasitesiyle
bir bağlantı kurdu.
19:26
to a perspective that is hopeful.
443
1166647
1799
Mahkemeye girdim.
19:28
Well, I went into the courtroom.
444
1168922
1558
İçeri girer girmez, yargıç benim geldiğimi gördü.
19:30
And as soon as I walked in, the judge saw me coming.
445
1170504
2449
"Bay Stevenson, bu çılgın önermeyi siz mi yazdınız?" dedi.
19:32
He said, "Mr. Stevenson, did you write this crazy motion?"
446
1172977
2736
"Evet efendim ben yazdım." dedim. Tartışmaya başladık.
19:35
I said, "Yes, sir. I did." And we started arguing.
447
1175737
2406
Sinirlenmiş insanlar içeriye girmeye başladılar.
19:38
And people started coming in,
448
1178167
1405
Bu çılgın şeyleri yazmıştım.
19:39
just outraged I'd written these crazy things.
449
1179596
2174
Ve polis memurları, yardımcı savcılar,
19:41
And police officers were coming in
450
1181794
1632
katipler içeriye giriyorlardı.
19:43
and assistant prosecutors and clerk workers.
451
1183450
2070
Ben ne olduğunu anlayamadan,
19:45
Before I knew it, the courtroom was filled with people
452
1185544
2541
ırktan, fakirlikten, eşitsizlikten
19:48
angry that we were talking about race,
453
1188109
1814
konuştuğumuz için
19:49
that we were talking about poverty, talking about inequality.
454
1189947
3231
sinirli olan insanlar mahkemeye dolmuştu.
Gözümün ucuyla, ileri geri gidip gelen temizlikçiyi gördüm.
19:53
And out of the corner of my eye, I could see this janitor pacing back and forth.
455
1193202
3843
Pencereden bakıyordu ve bütün bu karmaşayı duyuyordu.
19:57
He kept looking through the window and could hear all the holler.
456
1197069
3062
İleri geri gitmeye devam etti.
Sonunda, bu yaşlıca zenci adam yüzünde endişeli bir ifadeyle
20:00
And finally, this older Black man with a very worried look on his face
457
1200155
3309
içeri girdi ve arkama oturdu,
20:03
came into the courtroom and sat behind me, almost at counsel table.
458
1203488
3476
neredeyse avukatların masasına.
20:07
Ten minutes later, the judge said we'd take a break.
459
1207947
2441
10 dakika sonra yargıç ara vereceğimizi söyledi.
Arada emniyet müdürü yardımcısı
20:10
During the break, there was a deputy sheriff who was offended
460
1210412
2867
temizlikçinin mahkeme salonuna girmesine sinirlenmişti.
20:13
that the janitor had come into court.
461
1213303
1767
Ayağa kalktı ve bu yaşlıca zenci adama gitti.
20:15
The deputy jumped up and ran over to this older Black man.
462
1215094
2721
"Jimmy, mahkeme salonunda n'apıyorsun?" dedi.
20:17
He said, "Jimmy, what are you doing in this courtroom?"
463
1217839
2604
Yaşlıca zenci adam ayağa kalktı,
20:20
And this older Black man stood up and looked at that deputy
464
1220467
2769
müdür yardımcısına ve bana baktı
20:23
and he looked at me,
465
1223260
1480
ve "Bu salona,
20:24
and he said, "I came into this courtroom to tell this young man,
466
1224764
4222
bu genç adama
gözünü ödülden ayırma ve dayan demek için geldim." dedi.
20:29
'Keep your eyes on the prize, hold on.'"
467
1229010
2835
TED'e gelme nedenim
20:32
I've come to TED
468
1232459
1151
20:33
because I believe that many of you understand
469
1233634
2907
bence çoğunuz
evrenin ahlak terazisinin
20:36
that the moral arc of the universe is long,
470
1236565
2025
adalete doğru olduğunun farkındasınız.
20:38
but it bends toward justice;
471
1238614
1840
İnsanlar olarak insan haklarına ve insanin saygınlığına
20:40
that we cannot be full, evolved human beings
472
1240478
2508
önem vermeden tam olarak evrimleşemeyeceğimizin farkındasınız.
20:43
until we care about human rights and basic dignity;
473
1243010
2791
20:45
that all of our survival is tied to the survival of everyone;
474
1245825
4026
Bizim hayatta kalmamızın
diğerlenin hayatta kalmasına bağlı olduğunun farkındasınız.
20:49
that our visions of technology and design
475
1249875
2510
Teknoloji, tasarım,
eğlence, yaratıcılık vizyonlarımızın
20:52
and entertainment and creativity
476
1252409
1577
insanlık, şefkat ve adaletle
20:54
have to be married with visions of humanity, compassion and justice.
477
1254010
5381
iç içe olması gerektiğinin farkındasınız.
Herşeyden fazla da,
20:59
And more than anything, for those of you who share that,
478
1259415
3177
aranızda bu hissi paylaşanlara,
21:02
I've simply come to tell you
479
1262616
2099
gözlerinizi ödülden ayırmayın ve dayanın
21:04
to keep your eyes on the prize, hold on.
480
1264739
2592
demeye geldim.
Çok teşekkür ederim.
21:07
Thank you very much.
481
1267355
1197
21:08
(Applause and cheers)
482
1268576
7000
(Alkışlar)
21:28
Chris Anderson: Brian, so you heard and saw
483
1288794
2795
Chris Anderson: Bu seyircilerin ve bu topluluğun
21:31
an obvious desire by this audience, this community,
484
1291613
2978
bu konuda size yardımcı olmak
21:34
to help you on your way and to do something on this issue.
485
1294615
3172
istediklerini açık olarak gördünüz ve duydunuz.
21:37
Other than writing a check,
486
1297811
2318
Bir çek yazmaktan başka
ne yapabiliriz?
21:40
what could we do?
487
1300153
2503
21:42
BS: Well, there are opportunities all around us.
488
1302680
2251
BS: Etrafımızda birçok olanak var.
21:44
If you live in the state of California, for example,
489
1304955
2486
Mesela Kaliforniya'da yaşıyorsanız
bu yaz bir referandum olacak.
21:47
there's a referendum coming up this spring
490
1307465
2020
Burada ceza politikasına harcadığımız parayı
21:49
where there's going to be an effort to redirect some of the money we spend
491
1309509
3496
başka yerlere aktarma çabası olacak.
21:53
on the politics of punishment.
492
1313029
1464
Örneğin, burada Kaliforniya'da
21:54
For example, here in California,
493
1314517
1540
önümüzdeki beş yıl içinde
21:56
we're going to spend one billion dollars
494
1316081
2220
idam cezasına bir milyar dolar harcayacağız --
21:58
on the death penalty in the next five years --
495
1318325
2155
bir milyar dolar.
22:00
one billion dollars.
496
1320504
1966
22:02
And yet, 46 percent of all homicide cases don't result in arrest,
497
1322494
4357
Yine de cinayet vakalarının
yüzde 45'i gözaltıyla sonuçlanmıyor,
22:06
56 percent of all rape cases don't result.
498
1326875
2111
Tecavüz vakalarının yüzde 56'sı sonuçlanmıyor.
Bunu değiştirme fırsatımız var.
22:09
So there's an opportunity to change that.
499
1329010
1976
Referandum, bu paraların
22:11
And this referendum would propose
500
1331010
1585
22:12
having those dollars go to law enforcement and safety.
501
1332619
3466
hukuki yaptırımlara ve güvenliğe sağlanmasını öneriyor.
Bence hepimizin çevresinde olanaklar var.
22:16
And I think that opportunity exists all around us.
502
1336109
2342
CA: Son otuz senede
22:18
CA: There's been this huge decline in crime in America
503
1338475
3591
Amerika'da suçta çok büyük bir düşüş var.
22:22
over the last three decades.
504
1342090
1336
Bunun bir kısmı da
22:23
And part of the narrative of that
505
1343450
1980
22:25
is sometimes that it's about increased incarceration rates.
506
1345454
4037
artan hapsetme oranları.
Bunu söyleyen birisine ne derdiniz?
22:29
What would you say to someone who believed that?
507
1349515
2244
BS: Aslında vahşi suç
22:31
BS: Well, actually, the violent crime rate has remained relatively stable.
508
1351783
3487
oranı görece olarak sabit kaldı.
Toplu hapsetme oranlarındaki artış aslında
22:35
The great increase in mass incarceration in this country
509
1355294
2650
bu vahşi suçlar kategorisinde olmadı.
22:37
wasn't really in violent crime categories.
510
1357968
2036
Uyuşturucuya karşı olan amaçsız savaşla oldu.
22:40
It was this misguided war on drugs.
511
1360028
1763
22:41
That's where the dramatic increases have come
512
1361815
2112
Hapishanelerimizin nüfusundaki bu gözle görülür
22:43
in our prison population.
513
1363951
1424
artış böyle oldu.
22:45
(Applause)
514
1365399
1500
22:46
And we got carried away with the rhetoric of punishment.
515
1366923
2977
Bu ceza söylemine kendimizi kaptırdık.
22:49
And so we have "Three Strikes" laws
516
1369924
1682
Üç çentik yasalarımız var,
22:51
that put people in prison forever
517
1371630
1977
bu kaynakları
22:53
for stealing a bicycle, for low-level property crimes,
518
1373631
2546
asıl kurbanlara vereceğimize
22:56
rather than making them give those resources back
519
1376201
2468
bisiklet çalanları, adı mali suçları işleyenleri
22:58
to the people who they victimized.
520
1378693
1725
sonsuza dek hapse tıkıyoruz.
23:00
I believe we need to do more
521
1380442
1399
Bence asıl kurbanlara yardım etmek için daha fazla şey yapmalıyız,
23:01
to help people who are victimized by crime,
522
1381865
2004
daha az değil.
23:03
not do less.
523
1383893
1151
Şimdiki adalet sistemimiz kimse için
23:05
And I think our current punishment philosophy
524
1385068
2325
hiçbir şey yapmıyor.
23:07
does nothing for no one.
525
1387417
1348
23:08
And I think that's the orientation that we have to change.
526
1388789
2821
Bana kalırsa değiştirmemiz gereken eğilim bu.
(Alkışlar)
23:11
(Applause)
527
1391634
1506
CA: Burada çok büyük bir ilgi gördünüz.
23:13
CA: Bryan, you've struck a massive chord here.
528
1393164
2957
İlham verici birisisiniz.
23:16
You're an inspiring person.
529
1396145
1421
23:17
Thank you so much for coming to TED. Thank you.
530
1397590
2210
TED'e geldiğiniz için çok teşekkür ediyorum. Teşekkürler.
23:19
(Applause and cheers)
531
1399824
7000
(Alkışlar)
23:29
BS: Thank you. Thank you.
532
1409783
1739
23:31
(Applause and cheers)
533
1411546
3674
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7