Margaret Heffernan: Why it's time to forget the pecking order at work

596,118 views ・ 2015-06-16

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Eren Gokce Gözden geçirme: Ramazan Şen
00:12
An evolutionary biologist at Purdue University
0
12717
3297
Purdue Üniversitesi'nde evrimsel biyolog olan
00:16
named William Muir studied chickens.
1
16014
3146
William Muir tavukları araştırdı.
00:19
He was interested in productivity --
2
19520
1729
Üreme ile ilgileniyordu --
00:21
I think it's something that concerns all of us --
3
21249
2290
bence bu hepimizi ilgilendiren bir şey --
00:23
but it's easy to measure in chickens because you just count the eggs.
4
23539
3288
ancak tavuklarda bunu ölçmek daha kolay, çünkü sadece yumurtaları sayıyorsunuz.
00:26
(Laughter)
5
26827
1700
(Gülüşmeler)
00:28
He wanted to know what could make his chickens more productive,
6
28527
3417
Tavuklarını neyin daha üretken yapacağını bilmek istiyordu,
00:31
so he devised a beautiful experiment.
7
31944
2926
bu sebeple güzel bir deney tasarladı.
00:34
Chickens live in groups, so first of all, he selected just an average flock,
8
34870
4458
Tavuklar gruplar hâlinde yaşarlar, o yüzden öncelikle ortalama bir sürü seçti
00:39
and he let it alone for six generations.
9
39328
3390
ve altı jenerasyon boyunca kendi hâline bıraktı.
00:42
But then he created a second group
10
42718
2089
Ancak sonra en üretken tavuklardan oluşan
00:44
of the individually most productive chickens --
11
44807
2508
ikinci bir grup yarattı --
00:47
you could call them superchickens --
12
47315
2955
onlara süper tavuklar diyebilirsiniz --
00:50
and he put them together in a superflock,
13
50270
2107
onları birlikte süper sürünün içerisine koydu
00:52
and each generation, he selected only the most productive for breeding.
14
52377
4698
ve her jenerasyonda, üreme için sadece en üretken olanları seçti.
00:57
After six generations had passed,
15
57415
2554
Altı jenerasyon geçtikten sonra
00:59
what did he find?
16
59969
1748
ne buldu?
01:01
Well, the first group, the average group, was doing just fine.
17
61717
3831
Evet, ilk grup, ortalama grup, fena değildi.
01:05
They were all plump and fully feathered
18
65548
2526
Hepsi dolgundu, tamamen tüylüydü
ve yumurta üretimi çarpıcı biçimde artmıştı.
01:08
and egg production had increased dramatically.
19
68074
2278
01:10
What about the second group?
20
70702
1857
Peki ya ikinci grup?
01:13
Well, all but three were dead.
21
73419
1874
Üçü dışında hepsi ölmüştü.
01:16
They'd pecked the rest to death.
22
76253
2160
Diğerlerini öldürünceye kadar gagalamışlardı.
01:18
(Laughter)
23
78413
1577
(Gülüşmeler)
01:19
The individually productive chickens had only achieved their success
24
79990
5511
Tek tek üretken olan tavuklar başarılarına sadece
01:25
by suppressing the productivity of the rest.
25
85501
4663
diğerlerinin üretkenliğini bastırarak erişmişlerdi.
01:30
Now, as I've gone around the world talking about this and telling this story
26
90830
3695
Evet, dünyanın dört bir tarafına gidip, bunun hakkında konuştum ve bu hikâyeyi
01:34
in all sorts of organizations and companies,
27
94525
2252
her çeşit organizasyonda ve şirkette anlattım,
01:36
people have seen the relevance almost instantly,
28
96777
2576
insanlar neredeyse hemen bağlantıyı gördüler.
01:39
and they come up and they say things to me like,
29
99353
2306
Gelip şöyle şeyler söylediler,
01:41
"That superflock, that's my company."
30
101659
3091
"O süper sürü, işte o benim şirketim."
01:44
(Laughter)
31
104750
1965
(Gülüşmeler)
01:46
Or, "That's my country."
32
106715
3511
Ya da "O benim ülkem."
01:50
Or, "That's my life."
33
110226
2092
Ya da "O benim hayatım."
01:52
All my life I've been told that the way we have to get ahead is to compete:
34
112798
3924
Bütün hayatım boyunca bana öne geçmemiz için yarışmamız gerektiği söylendi:
01:56
get into the right school, get into the right job, get to the top,
35
116722
4032
Doğru okula gir, doğru işe gir, tepeye gel
02:00
and I've really never found it very inspiring.
36
120754
3738
ve bunu hiçbir zaman ilham verici bulmadım.
02:04
I've started and run businesses because invention is a joy,
37
124492
4783
Şirketler kurup yönettim, çünkü yaratıcılık keyif verici
02:09
and because working alongside brilliant, creative people
38
129275
3320
ve çünkü parlak, yaratıcı insanların yanında çalışmak
02:12
is its own reward.
39
132595
1480
başlı başına bir ödül.
02:14
And I've never really felt very motivated by pecking orders or by superchickens
40
134755
5642
Hiçbir zaman hiyerarşiyle veya süper tavuklarla veya
02:20
or by superstars.
41
140397
2569
süper yıldızlarla çok fazla motive olmuş hissetmedim.
02:23
But for the past 50 years,
42
143276
1944
Ancak geçen 50 yılda,
02:25
we've run most organizations and some societies
43
145220
4232
çoğu organizasyonu ve bazı toplumları
02:29
along the superchicken model.
44
149452
2318
süper tavuk modeline göre yönettik.
02:31
We've thought that success is achieved by picking the superstars,
45
151960
3622
Başarıya odadaki süper yıldızları,
02:35
the brightest men, or occasionally women, in the room,
46
155582
4149
en zeki adamları veya zaman zaman kadınları seçerek
02:39
and giving them all the resources and all the power.
47
159731
3359
ve onlara bütün kaynakları ve bütün gücü vererek erişildiğini düşündük.
02:43
And the result has been just the same as in William Muir's experiment:
48
163430
4063
Sonuç yalnızca William Muir'in deneyindekinin aynısı oldu:
02:47
aggression, dysfunction and waste.
49
167493
4969
Saldırganlık, uyumsuzluk ve israf.
02:52
If the only way the most productive can be successful
50
172462
4110
Eğer en üretken olanların başarılı olmak için tek yolu
02:56
is by suppressing the productivity of the rest,
51
176572
3181
diğerlerinin üretkenliğini bastırmaksa,
02:59
then we badly need to find a better way to work
52
179753
3483
o zaman ciddi şekilde çalışmanın daha iyi bir yolunu
03:03
and a richer way to live.
53
183236
2774
ve yaşamanın daha güzel bir yolunu bulmalıyız.
03:06
(Applause)
54
186510
4411
(Alkışlar)
03:10
So what is it that makes some groups
55
190921
3994
O zaman bazı grupları diğerlerinden
03:14
obviously more successful and more productive than others?
56
194915
3475
belirgin biçimde daha başarılı ve daha verimli yapan şey nedir?
03:18
Well, that's the question a team at MIT took to research.
57
198700
3274
Bu soruyu MIT'de bir ekip ele alıp araştırdı.
03:21
They brought in hundreds of volunteers,
58
201974
2426
Yüzlerce gönüllü getirdiler,
03:24
they put them into groups, and they gave them very hard problems to solve.
59
204400
3494
onları gruplara ayırdılar ve çözmeleri için çok zor problemler verdiler.
03:27
And what happened was exactly what you'd expect,
60
207894
2731
Olan şey, tam olarak beklediğiniz şeydi,
03:30
that some groups were very much more successful than others,
61
210625
3306
bazı gruplar diğerlerinden çok daha başarılıydı,
03:33
but what was really interesting was that the high-achieving groups
62
213931
3530
ancak gerçekten ilginç olan şey çok başarılı olan grupların
03:37
were not those where they had one or two people
63
217461
2647
içinde olağanüstü yüksek I.Q.'ya sahip bir ya da iki
03:40
with spectacularly high I.Q.
64
220108
3041
kişinin olduğu gruplar olmamasıydı.
03:43
Nor were the most successful groups the ones that had the highest
65
223149
3599
En başarılı gruplar en yüksek toplam
03:46
aggregate I.Q.
66
226748
2369
I.Q.'ya sahip olanlar da değildi.
03:49
Instead, they had three characteristics, the really successful teams.
67
229117
5874
Onun yerine, gerçekten başarılı ekiplerin üç özelliği vardı.
03:54
First of all, they showed high degrees of social sensitivity to each other.
68
234991
5642
Öncelikle birbirlerine yüksek derecede sosyal duyarlılık gösterdiler.
04:00
This is measured by something called the Reading the Mind in the Eyes Test.
69
240633
3599
Bu, Gözlerden Zihin Okuma Testi diye adlandırılan bir şeyle ölçülür.
04:04
It's broadly considered a test for empathy,
70
244232
2485
Genel olarak empati testi olarak kabul edilir
04:06
and the groups that scored highly on this
71
246717
2197
ve bunda yüksek puan elde eden gruplar
04:08
did better.
72
248914
1950
daha iyi sonuçlar verdi.
04:10
Secondly, the successful groups gave roughly equal time to each other,
73
250864
5108
İkinci olarak, başarılı gruplar birbirlerine hemen hemen eşit zaman verdi,
04:15
so that no one voice dominated,
74
255972
2345
böylece tek bir ses baskın olmadı,
04:18
but neither were there any passengers.
75
258317
2786
aynı zamanda kaytaran da yoktu.
04:21
And thirdly, the more successful groups
76
261103
2717
Üçüncü olarak da, daha başarılı grupların
04:23
had more women in them.
77
263820
2345
içinde daha fazla kadın vardı.
04:26
(Applause)
78
266165
1997
(Alkışlar)
04:28
Now, was this because women typically score more highly on
79
268162
4275
Şimdi bu, kadınların tipik olarak Gözlerden Zihin Okuma Testi'nde daha yüksek puan
04:32
the Reading the Mind in the Eyes Test,
80
272437
1873
almaları yüzünden miydi,
04:34
so you're getting a doubling down on the empathy quotient?
81
274310
2727
bu sayede empati bölümünü ikiye katlıyorsunuz?
04:37
Or was it because they brought a more diverse perspective?
82
277037
2758
Yoksa daha farklı bir perspektif getirmeleri yüzünden miydi?
04:39
We don't really know, but the striking thing about this experiment
83
279795
4156
Gerçekten de bilmiyoruz, ama bu deneyle ilgili çarpıcı olan şey,
04:43
is that it showed what we know, which is some groups do better than others,
84
283951
4429
bildiğimiz şeyi göstermesi, yani bazı gruplar diğerlerinden daha iyi durumda,
04:48
but what's key to that
85
288380
2351
ama bunun sebebi
04:50
is their social connectedness to each other.
86
290731
3647
birbirleriyle olan sosyal bağları.
04:55
So how does this play out in the real world?
87
295543
2832
Peki bu gerçek dünyada nasıl gerçekleşiyor?
04:58
Well, it means that what happens between people really counts,
88
298375
5341
Bunun anlamı insanlar arasında olan şeylerin gerçekten fark yarattığı,
05:03
because in groups that are highly attuned and sensitive to each other,
89
303716
3808
çünkü birbirleriyle çok uyumlu ve birbirlerine duyarlı gruplarda
05:07
ideas can flow and grow.
90
307524
3256
düşünceler akıp büyüyebilir.
İnsanlar tıkanıp kalmazlar. Çıkmaz yollarda enerjilerini harcamazlar.
05:10
People don't get stuck. They don't waste energy down dead ends.
91
310780
3988
05:14
An example: Arup is one of the world's most successful engineering firms,
92
314768
4714
Bir örnek: Arup dünyadaki en başarılı mühendislik firmalarından biri
05:19
and it was commissioned to build the equestrian center
93
319482
2652
ve Pekin Olimpiyatları için binicilik merkezinin
05:22
for the Beijing Olympics.
94
322134
1866
inşası ile görevlendirildi.
05:24
Now, this building had to receive
95
324000
1826
Bu bina, havayolu ile
05:25
two and a half thousand really highly strung thoroughbred horses
96
325826
5294
uzun bir yolculuktan gelen, fazlaca jet sendromu hisseden,
05:31
that were coming off long-haul flights,
97
331120
2089
kendilerini çok iyi durumda hissetmeyen
05:33
highly jet-lagged, not feeling their finest.
98
333209
3483
2.500 tane gerçekten çok sinirli safkan atı almak zorundaydı.
05:36
And the problem the engineer confronted was,
99
336692
3412
Mühendisin karşılaştığı problem ise ne kadar miktarda
05:40
what quantity of waste to cater for?
100
340104
3676
atık için hazırlık yapmak gerektiğiydi.
05:44
Now, you don't get taught this in engineering school -- (Laughter) --
101
344540
4644
Bunu mühendislik okulunda öğrenmezsiniz -- (Gülüşmeler) --
ve bu yanlış yapmayı istediğiniz türden bir şey değil.
05:49
and it's not really the kind of thing you want to get wrong,
102
349184
3204
05:52
so he could have spent months talking to vets, doing the research,
103
352388
3465
Bu yüzden veterinerlerle konuşmak, araştırma yapmak, tabloları ayarlamak
05:55
tweaking the spreadsheet.
104
355853
1801
için aylarını harcayabilirdi.
05:57
Instead, he asked for help
105
357654
3145
Onun yerine yardım istedi
06:00
and he found someone who had designed the Jockey Club in New York.
106
360799
4486
ve New York'ta Jokey Kulübü dizayn etmiş birini buldu.
06:05
The problem was solved in less than a day.
107
365285
4119
Sorun bir günden az bir sürede çözüldü.
06:09
Arup believes that the culture of helpfulness
108
369404
2787
Arup, yardımlaşma kültürünün başarılarının
06:12
is central to their success.
109
372191
2768
merkezi olduğuna inanıyor.
06:15
Now, helpfulness sounds really anemic,
110
375279
4121
Yardımseverlik gerçekten kulağa cansız gelse de,
06:19
but it's absolutely core to successful teams,
111
379400
4098
kesinlikle başarılı ekiplerin özüdür
06:23
and it routinely outperforms individual intelligence.
112
383498
5209
ve devamlı olarak tek başına zekâdan daha üstün gelmektedir.
Yardımseverlik, her şeyi bilmemin gerekmediği, sadece yardım alma
06:29
Helpfulness means I don't have to know everything,
113
389117
3205
06:32
I just have to work among people who are good at getting and giving help.
114
392322
5278
ve vermede iyi olan insanlar arasında çalışmam gerektiği anlamındadır.
06:37
At SAP, they reckon that you can answer any question in 17 minutes.
115
397600
5761
SAP'de herhangi bir soruyu 17 dakikada cevaplayabileceğinizi addediyorlar.
06:44
But there isn't a single high-tech company I've worked with
116
404131
2995
Ancak birlikte çalıştığım bir tek yüksek teknoloji şirketi bile
06:47
that imagines for a moment that this is a technology issue,
117
407126
5445
bunun teknoloji sorunu olduğunu düşünmüyor,
06:52
because what drives helpfulness is people getting to know each other.
118
412571
4470
çünkü yardımseverliği artıran şey insanların birbirlerini tanıması.
06:57
Now that sounds so obvious, and we think it'll just happen normally,
119
417771
5011
Evet, bu çok bariz ve bunun normal olarak gerçekleşeceğini düşünüyoruz,
07:02
but it doesn't.
120
422782
1628
ancak olmuyor.
07:04
When I was running my first software company,
121
424410
3294
İlk yazılım şirketimi yönetirken,
07:07
I realized that we were getting stuck.
122
427704
2034
çıkmaza girdiğimizi fark ettim.
07:09
There was a lot of friction, but not much else,
123
429738
3785
Çok fazla sürtüşme dışında bir şey olmuyordu
07:13
and I gradually realized the brilliant, creative people that I'd hired
124
433523
4876
ve işe aldığım parlak, yaratıcı insanların birbirlerini tanımadıklarını
07:18
didn't know each other.
125
438399
1965
yavaş yavaş fark ettim.
07:20
They were so focused on their own individual work,
126
440364
3877
Kendi yaptıkları işe öylesine odaklanmışlardı ki,
07:24
they didn't even know who they were sitting next to,
127
444241
3729
yanında oturanın kim olduğunu bile bilmiyorlardı
07:27
and it was only when I insisted that we stop working
128
447970
2571
ve yalnızca işi bırakıp birbirimizi tanımaya
07:30
and invest time in getting to know each other
129
450541
2584
zaman ayırmak için ısrar ettiğimde
07:33
that we achieved real momentum.
130
453125
3098
asıl ivmeye eriştik.
07:36
Now, that was 20 years ago, and now I visit companies
131
456813
2596
Bu 20 yıl önceydi ve şimdi masalarında
07:39
that have banned coffee cups at desks
132
459409
2902
kahve bardaklarını yasaklayan şirketleri ziyaret ediyorum,
07:42
because they want people to hang out around the coffee machines
133
462311
3994
çünkü insanların kahve makineleri yanında takılıp birbirleriyle
07:46
and talk to each other.
134
466305
1834
konuşmalarını istiyorlar.
07:48
The Swedes even have a special term for this.
135
468139
2508
İsveçlilerin bunun için özel bir terimi bile var.
07:50
They call it fika, which means more than a coffee break.
136
470647
3360
Fika diyorlar, kahve molasından fazlası anlamına geliyor.
07:54
It means collective restoration.
137
474007
3606
Kolektif yenilenme demek.
07:57
At Idexx, a company up in Maine,
138
477613
3111
Maine'de bir şirket olan Idexx,
08:00
they've created vegetable gardens on campus so that people
139
480724
2792
yerleşkede sebze bahçeleri yaratmış, böylece işin
08:03
from different parts of the business
140
483516
2252
farklı kısımlarında çalışan kişiler
08:05
can work together and get to know the whole business that way.
141
485768
4876
birlikte çalışıp işin tamamını öğrenebilirler.
08:10
Have they all gone mad?
142
490644
2345
Hepsi çıldırdı mı?
08:12
Quite the opposite -- they've figured out that when the going gets tough,
143
492989
3553
Aslında tam tersi -- şunu keşfettiler, işler zora girdiğinde,
08:16
and it always will get tough
144
496542
2043
ki gerçekten fark yaratan bir
08:18
if you're doing breakthrough work that really matters,
145
498585
2716
buluşla ilgili çalışıyorsanız hep zora girecek,
08:21
what people need is social support,
146
501301
2671
o zaman insanların ihtiyacı olan şey sosyal destek
08:23
and they need to know who to ask for help.
147
503972
3227
ve kimden yardım isteyeceklerini bilmek durumundalar.
08:27
Companies don't have ideas; only people do.
148
507199
4737
Şirketlerin fikirleri yoktur; sadece insanların vardır.
08:31
And what motivates people
149
511936
2600
İnsanları motive eden şey ise,
08:34
are the bonds and loyalty and trust they develop between each other.
150
514536
4494
birbirleri arasında geliştirdikleri bağlar, bağlılık ve güvendir.
08:39
What matters is the mortar,
151
519566
3694
Fark yaratan şey harçtır,
sadece tuğla değildir.
08:43
not just the bricks.
152
523260
2289
08:46
Now, when you put all of this together,
153
526299
1974
Bunların hepsini bir araya getirdiğinizde,
08:48
what you get is something called social capital.
154
528273
3158
sosyal sermaye adı verilen şeyi elde edersiniz.
08:51
Social capital is the reliance and interdependency that builds trust.
155
531431
5549
Sosyal sermaye, güven inşa eden itimat ve karşılıklı dayanışmadır.
08:56
The term comes from sociologists who were studying communities
156
536980
3491
Bu terim, özellikle zor zamanlarda dirençli olduklarını
09:00
that proved particularly resilient in times of stress.
157
540471
4268
kanıtlamış toplulukları araştıran sosyologlardan gelmektedir.
09:05
Social capital is what gives companies momentum,
158
545409
4551
Sosyal sermaye şirketlere ivme veren şeydir
09:09
and social capital is what makes companies robust.
159
549960
5262
ve sosyal sermaye şirketleri güçlü yapan şeydir.
Pratik anlamda bu ne manaya geliyor?
09:16
What does this mean in practical terms?
160
556182
2260
09:18
It means that time is everything,
161
558852
3907
Zamanın her şey olduğu anlamına geliyor,
09:22
because social capital compounds with time.
162
562759
4667
çünkü sosyal sermaye zamanla birikir.
09:27
So teams that work together longer get better, because it takes time
163
567426
5108
Böylece uzun süre birlikte çalışan ekipler daha iyi hâle gelir,
çünkü gerçek samimiyet ve açık sözlülük için gereken güvenin gelişmesi zaman alır.
09:32
to develop the trust you need for real candor and openness.
164
572534
5507
09:38
And time is what builds value.
165
578461
3464
Değerin inşa olmasını sağlayan şey zamandır.
09:42
When Alex Pentland suggested to one company
166
582625
2253
Alex Pentland, bir şirkete insanların
09:44
that they synchronize coffee breaks
167
584878
2716
birbirleriyle konuşmaya zamanları olsun diye
09:47
so that people would have time to talk to each other,
168
587594
3901
kahve molalarının aynı anda olmasını önerdiğinde,
09:51
profits went up 15 million dollars,
169
591495
3483
kâr 15 milyon dolar arttı
09:54
and employee satisfaction went up 10 percent.
170
594978
3854
ve çalışan memnuniyeti yüzde 10 arttı.
09:58
Not a bad return on social capital,
171
598832
3101
Harcandığında bile katlanan sosyal sermaye için
10:01
which compounds even as you spend it.
172
601933
4027
fena bir getiri değil.
10:05
Now, this isn't about chumminess, and it's no charter for slackers,
173
605960
6062
Bu samimiyetle ilgili değil ve tembeller için bir davranış değil.
10:12
because people who work this way tend to be kind of scratchy,
174
612022
4634
Çünkü bu şekilde çalışan insanlar biraz huzursuz,
sabırsız olmaya, kesinlikle kendilerini düşünmeye meyillidirler,
10:16
impatient, absolutely determined to think for themselves
175
616656
4034
çünkü onların katkıları budur.
10:20
because that's what their contribution is.
176
620690
3990
10:24
Conflict is frequent because candor is safe.
177
624680
5299
Çatışma sıklıkla olur, çünkü samimiyet güvenlidir.
İşte iyi fikirler böyle büyük fikirlere dönüşür,
10:30
And that's how good ideas turn into great ideas,
178
630280
5191
10:35
because no idea is born fully formed.
179
635471
3100
çünkü hiçbir fikir tamamen biçimlenmiş olarak doğmaz.
10:38
It emerges a little bit as a child is born,
180
638571
3329
Bir çocuk doğduğunda olduğu gibi bir nebze ortaya çıkar,
10:41
kind of messy and confused, but full of possibilities.
181
641900
4589
biraz dağınık ve karışıktır, ama birçok olasılıkla doludur.
10:46
And it's only through the generous contribution, faith and challenge
182
646489
6121
Ancak yalnızca cömert katkılar, inanç ve mücadele ile
10:52
that they achieve their potential.
183
652610
3282
tam potansiyeline ulaşır.
10:55
And that's what social capital supports.
184
655892
4063
Sosyal sermayenin desteklediği şey budur.
11:01
Now, we aren't really used to talking about this,
185
661455
2773
Evet, bunun hakkında konuşmaya gerçekten alışık değiliz,
11:04
about talent, about creativity, in this way.
186
664228
3970
yeteneğin, yaratıcılığın hakkında, bu şekilde.
11:08
We're used to talking about stars.
187
668198
3734
Yıldızlar hakkında konuşmaya alışığız.
11:12
So I started to wonder, well, if we start working this way,
188
672262
4109
O hâlde merak etmeye başladım, eğer bu şekilde çalışmaya başlarsak,
11:16
does that mean no more stars?
189
676371
2224
artık yıldızlar olmadığı anlamına mı geliyor?
11:19
So I went and I sat in on the auditions
190
679445
2360
Bu yüzden gidip Londra'daki
11:21
at the Royal Academy of Dramatic Art in London.
191
681805
3856
Kraliyet Drama Sanatları Akademisi giriş sınavlarında bulundum.
11:25
And what I saw there really surprised me,
192
685661
3225
Orada gördüğüm şey beni gerçekten de şaşırttı,
11:28
because the teachers weren't looking for individual pyrotechnics.
193
688886
4900
çünkü öğretmenler kişisel pirotekniğe bakmıyorlardı.
11:33
They were looking for what happened between the students,
194
693786
4690
Öğrenciler arasında neler olduğuna bakıyorlardı,
11:38
because that's where the drama is.
195
698476
4110
çünkü dramanın bulunduğu yer orasıydı.
11:42
And when I talked to producers of hit albums,
196
702586
2289
Liste başı albümlerin yapımcıları ile konuştuğumda
11:44
they said, "Oh sure, we have lots of superstars in music.
197
704875
3228
şöyle dediler, "Elbette, müzikte birçok büyük yıldızımız var.
11:48
It's just, they don't last very long.
198
708103
3117
Sadece fazla uzun sürdüremiyorlar.
11:51
It's the outstanding collaborators who enjoy the long careers,
199
711220
4000
Uzun kariyerlerinin tadını çıkaranlar olağanüstü bir işbirliği içinde çalışanlardır,
11:55
because bringing out the best in others is how they found the best
200
715220
4212
çünkü diğerleri içindeki en iyiyi ortaya çıkarınca, kendileri içindeki
11:59
in themselves."
201
719432
1644
en iyiyi de buluyorlar."
12:01
And when I went to visit companies that are renowned
202
721686
2429
Yetenekleri ve yaratıcılıkları ile
12:04
for their ingenuity and creativity,
203
724115
2067
bilinen şirketleri ziyarete gittiğimde,
12:06
I couldn't even see any superstars,
204
726182
2925
süper yıldız bile göremedim,
12:09
because everybody there really mattered.
205
729107
4338
çünkü oradaki herkes önemliydi.
12:13
And when I reflected on my own career,
206
733445
2883
Kendi kariyerime ve çalışma ayrıcalığını bulduğum
12:16
and the extraordinary people I've had the privilege to work with,
207
736328
3924
olağanüstü insanlara baktığımda,
12:20
I realized how much more we could give each other
208
740252
5544
eğer süper tavuk olmaya çalışmayı bıraksaydık,
12:25
if we just stopped trying to be superchickens.
209
745796
5121
birbirimize çok daha fazla katkı sağlayabileceğimizi fark ettim.
12:31
(Laughter) (Applause)
210
751815
5155
(Gülüşmeler) (Alkışlar)
12:36
Once you appreciate truly how social work is,
211
756970
6376
Sosyal çalışmanın gerçekten nasıl olduğunu kavrayınca,
12:43
a lot of things have to change.
212
763346
3097
birçok şeyin değişmesi gerekiyor.
12:46
Management by talent contest has routinely pitted
213
766443
4087
Yeteneklere göre yönetim yarışması,
12:50
employees against each other.
214
770530
2461
çalışanları hep birbirlerine karşı kışkırtıyor.
12:52
Now, rivalry has to be replaced by social capital.
215
772991
4514
Artık rekabet sosyal sermaye ile değiştirilmeli.
12:58
For decades, we've tried to motivate people with money,
216
778355
3125
Onlarca yıl insanları parayla motive etmeye çalıştık,
13:01
even though we've got a vast amount of research that shows
217
781480
2880
paranın sosyal bağları erozyona uğrattığını gösteren
13:04
that money erodes social connectedness.
218
784360
3831
çok sayıda araştırmamız olsa da.
13:08
Now, we need to let people motivate each other.
219
788851
5335
Şimdi insanların birbirlerini motive etmelerine izin vermeliyiz.
13:14
And for years, we've thought that leaders were heroic soloists who were expected,
220
794646
4924
Yıllarca liderlerin tek başlarına karmaşık problemleri çözmeleri
13:19
all by themselves, to solve complex problems.
221
799570
3156
beklenen güçlü solocular olduklarını düşündük.
13:22
Now, we need to redefine leadership
222
802726
3552
Artık liderliği, koşulların yaratılarak
13:26
as an activity in which conditions are created
223
806278
4064
herkesin beraber en cesur düşüncelerini ortaya koyabildiği
13:30
in which everyone can do their most courageous thinking together.
224
810342
5958
bir faaliyet olarak yeniden tanımlamalıyız.
13:36
We know that this works.
225
816300
3520
Biliyoruz ki, bu işe yarıyor.
13:40
When the Montreal Protocol called for the phasing out of CFCs,
226
820210
4295
Montreal Protokolü, CFC'lerin, ozon tabakasındaki deliğe sebep olan
13:44
the chlorofluorocarbons implicated in the hole in the ozone layer,
227
824505
4342
kloroflorokarbonların aşamalı olarak durdurulmasını istediğinde,
13:48
the risks were immense.
228
828847
2185
riskler çok büyüktü.
13:51
CFCs were everywhere,
229
831332
2899
CFC'ler her yerdeydi
ve kimse yerine bir ikamenin bulunup bulunamayacağını bilmiyordu.
13:54
and nobody knew if a substitute could be found.
230
834231
2549
13:57
But one team that rose to the challenge adopted three key principles.
231
837360
5311
Ancak mücadeleye girişen bir ekip üç temel prensip benimsedi.
14:03
The first was the head of engineering, Frank Maslen, said,
232
843289
3358
İlki, mühendislik yöneticisi Frank Maslen'ın söylediği gibi,
14:06
there will be no stars in this team.
233
846647
3333
bu ekipte yıldız olmayacaktı.
14:09
We need everybody.
234
849980
2277
Herkese ihtiyacımız var.
14:12
Everybody has a valid perspective.
235
852257
2728
Herkesin geçerli bir perspektifi var.
14:15
Second, we work to one standard only:
236
855485
4226
İkincisi, sadece bir standart için çalışırız:
14:19
the best imaginable.
237
859711
2599
Hayal edilenin en iyisi.
14:22
And third, he told his boss, Geoff Tudhope,
238
862590
3042
Üçüncüsü ise, patronu Geoff Tudhope'a
14:25
that he had to butt out,
239
865632
1973
mücadelenin dışında kalmasını söyledi,
14:27
because he knew how disruptive power can be.
240
867605
3251
çünkü gücün ne kadar yıkıcı olabileceğini biliyordu.
14:30
Now, this didn't mean Tudhope did nothing.
241
870856
2833
Bu da Tudhope'un hiçbir şey yapmadığı anlamına gelmiyordu.
14:33
He gave the team air cover,
242
873689
1741
Ekibe "hava koruması" verdi
14:35
and he listened to ensure that they honored their principles.
243
875430
4110
ve prensiplerine saygı gösterdiklerinden emin olmak için dinledi.
14:40
And it worked: Ahead of all the other companies tackling this hard problem,
244
880190
6070
Ve işe yaradı: Bu grup, bu zor problemle uğraşan diğer bütün şirketlerin
14:46
this group cracked it first.
245
886260
3258
önüne geçerek ilk olarak çözdü.
14:49
And to date, the Montreal Protocol
246
889738
2601
Montreal Protokolü, bu zamana kadar
14:52
is the most successful international environmental agreement
247
892339
5721
uygulanan en başarılı uluslararası
14:58
ever implemented.
248
898060
1922
çevresel anlaşmadır.
15:01
There was a lot at stake then,
249
901402
2538
O zamanlar çok fazla risk vardı
15:03
and there's a lot at stake now,
250
903940
2739
ve şimdi de çok fazla risk var.
15:06
and we won't solve our problems if we expect it to be solved
251
906679
4528
Eğer birkaç süper adam veya süper kadın tarafından çözülmesini beklersek,
15:11
by a few supermen or superwomen.
252
911207
2601
problemlerimizi çözemeyeceğiz.
15:13
Now we need everybody,
253
913808
3506
Artık herkese ihtiyacımız var,
15:17
because it is only when we accept that everybody has value
254
917314
6226
çünkü sadece herkesin değeri olduğunu kabul ettiğimizde,
15:23
that we will liberate the energy and imagination and momentum we need
255
923540
7046
ölçebileceğimizin üzerinde en iyisini yaratmak için gerekli enerji,
15:30
to create the best beyond measure.
256
930586
4774
hayal gücü ve ivmeyi serbest bırakacağız.
15:35
Thank you.
257
935360
2740
Teşekkürler.
15:38
(Applause)
258
938100
4000
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7