How trees talk to each other | Suzanne Simard

2,267,032 views ・ 2016-08-30

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Alperen CÜCİOĞLU Gözden geçirme: Ramazan Şen
00:12
Imagine you're walking through a forest.
0
12680
2520
Bir ormanda yürüdüğünüzü hayal edin.
00:15
I'm guessing you're thinking of a collection of trees,
1
15960
3136
Sanırım; sağlam gövdeleri ve güzel taçları ile,
00:19
what we foresters call a stand,
2
19120
2736
biz ormancıların meşçere olarak adlandırdığı
00:21
with their rugged stems and their beautiful crowns.
3
21880
2640
bir ağaç topluluğunu düşünüyorsunuz.
00:25
Yes, trees are the foundation of forests,
4
25360
2560
Evet, ağaçlar ormanların temelidir
00:28
but a forest is much more than what you see,
5
28480
2480
fakat bir orman, gördüğünüzden çok daha fazlasıdır
00:31
and today I want to change the way you think about forests.
6
31560
3680
ve bugün, ormanlara bakış açınızı değiştirmek istiyorum.
00:35
You see, underground there is this other world,
7
35880
3376
Biliyorsunuz, yerin altında başka bir dünya var;
00:39
a world of infinite biological pathways
8
39280
3056
ağaçları birbirine bağlayan ve iletişim kurmalarını sağlayan
00:42
that connect trees and allow them to communicate
9
42360
3416
ve ormanın, tek bir organizmaymış gibi davranmasını sağlayan
00:45
and allow the forest to behave as though it's a single organism.
10
45800
3480
sonsuz biyolojik patikaların dünyası.
00:50
It might remind you of a sort of intelligence.
11
50040
2720
Bu size bir tür zekayı anımsatabilir.
00:53
How do I know this?
12
53600
1656
Peki ben bunu nereden biliyorum?
00:55
Here's my story.
13
55280
1240
İşte benim hikayem.
00:57
I grew up in the forests of British Columbia.
14
57560
2160
Britanya Kolumbiyası'ndaki ormanlarda büyüdüm.
01:01
I used to lay on the forest floor and stare up at the tree crowns.
15
61080
3176
Ormanda yere yatar ve ağaçların tepelerine dikkatle bakardım.
01:04
They were giants.
16
64280
1240
Dev gibilerdi.
01:06
My grandfather was a giant, too.
17
66320
1576
Büyükbabam da dev gibiydi.
01:07
He was a horse logger,
18
67920
1456
Atlarla kereste taşırdı
01:09
and he used to selectively cut cedar poles from the inland rainforest.
19
69400
3560
ve yağmur ormanın içinde titizlikle sedir ağaçlarını kesiyordu.
01:13
Grandpa taught me about the quiet and cohesive ways of the woods,
20
73760
3976
Büyükbabam bana ormanın sessiz ve uyum sağlayan biçimlerini öğretti ve
01:17
and how my family was knit into it.
21
77760
2400
ailemin ona nasıl bağlandığını anlattı.
01:21
So I followed in grandpa's footsteps.
22
81080
2136
Bu yüzden, onun ayak izlerini takip ettim.
01:23
He and I had this curiosity about forests,
23
83240
2560
İkimizin de ormanlara merakı vardı ve
01:26
and my first big "aha" moment
24
86800
2136
ilk aydınlanma anım da gölümüzün kenarındaki
01:28
was at the outhouse by our lake.
25
88960
1880
tuvalette gerçekleşti.
01:31
Our poor dog Jigs had slipped and fallen into the pit.
26
91640
3120
Zavallı köpeğimiz Jigs kaydı ve çukura düştü.
01:36
So grandpa ran up with his shovel to rescue the poor dog.
27
96080
3136
Büyükbabam da köpeği kurtarmak için küreğini aldı ve koştu.
01:39
He was down there, swimming in the muck.
28
99240
2240
Köpek aşağıda çamur içerisinde yüzüyordu.
01:43
But as grandpa dug through that forest floor,
29
103000
2696
Büyükbabam ormanın zeminini kazdıkça ortaya çıkan
01:45
I became fascinated with the roots,
30
105720
2616
ağaç kökleri beni büyülemişti ve onların altında,
01:48
and under that, what I learned later was the white mycelium
31
108360
3096
sonradan beyaz miselyum olduğunu öğrendiğim şey vardı ve
01:51
and under that the red and yellow mineral horizons.
32
111480
3080
onun da altında kırmızı ve sarı mineral tabakaları vardı.
01:55
Eventually, grandpa and I rescued the poor dog,
33
115240
3176
Sonuç olarak, büyükbabam ve ben zavallı köpeği kurtardık
01:58
but it was at that moment that I realized
34
118440
2336
ve tam o anda
02:00
that that palette of roots and soil
35
120800
2576
o kök ve toprak paletinin
02:03
was really the foundation of the forest.
36
123400
2440
aslında ormanın temeli olduklarını fark ettim.
02:06
And I wanted to know more.
37
126640
1400
Daha fazla bilmeyi istedim.
02:08
So I studied forestry.
38
128680
1720
Böylece, ormancılık okudum.
02:11
But soon I found myself working alongside the powerful people
39
131440
3616
Fakat kendimi kısa sürede, ticari hasattan sorumlu
02:15
in charge of the commercial harvest.
40
135080
1880
güçlü insanların yanında buldum.
02:17
The extent of the clear-cutting
41
137960
2576
Yapılan ağaç kesme işleminin
02:20
was alarming,
42
140560
1256
boyutu korkutucuydu
02:21
and I soon found myself conflicted by my part in it.
43
141840
3160
ve kısa süre sonra kendimi bölümümle çatışıyor olarak buldum.
02:25
Not only that, the spraying and hacking of the aspens and birches
44
145600
5096
Sadece bu değil, ticari olarak daha değerli çam ve göknarlara yer açmak için
02:30
to make way for the more commercially valuable planted pines and firs
45
150720
4296
kavak ve huş ağaçlarının kesilmesi ve püskürtülmesi
02:35
was astounding.
46
155040
1200
şok ediciydi.
02:37
It seemed that nothing could stop this relentless industrial machine.
47
157040
3720
Hiçbir şey bu acımasız endüstriyel makineyi durduramaz gibiydi.
02:41
So I went back to school,
48
161640
1400
Okula geri döndüm
02:44
and I studied my other world.
49
164360
1960
ve diğer dünyamı çalıştım.
02:47
You see, scientists had just discovered in the laboratory in vitro
50
167480
4256
Bilim insanları laboratuvarda, yapay ortamda
02:51
that one pine seedling root
51
171760
2136
bir çam fide kökünün başka çam fide köküne
02:53
could transmit carbon to another pine seedling root.
52
173920
3400
karbon geçirebildiğini keşfetti.
02:58
But this was in the laboratory,
53
178160
1776
Ama bu laboratuvardaydı
02:59
and I wondered, could this happen in real forests?
54
179960
3056
ve bunun gerçek ormanlarda olup olmadığını merak ettim.
03:03
I thought yes.
55
183040
1200
Olabileceğini düşündüm.
03:05
Trees in real forests might also share information below ground.
56
185120
3960
Gerçek ormanlarda ağaçlar da yer altında bilgi paylaşabilirler.
03:10
But this was really controversial,
57
190120
1776
Bu gerçekten tartışmalıydı
03:11
and some people thought I was crazy,
58
191920
2616
ve bazı insanlar benim deli olduğumu düşündü.
03:14
and I had a really hard time getting research funding.
59
194560
3056
Araştırma için fon bulmakta çok zorlandım
03:17
But I persevered,
60
197640
1440
ama sebat ettim
03:20
and I eventually conducted some experiments deep in the forest,
61
200200
3856
ve 25 yıl önce, nihayet ormanın derinliklerinde
03:24
25 years ago.
62
204080
1400
bazı deneyler yaptım.
03:26
I grew 80 replicates of three species:
63
206120
2896
Üç türün 80 kopyasını yetiştirdim:
03:29
paper birch, Douglas fir, and western red cedar.
64
209040
3176
kağıt huşu, Douglas göknarı ve boylu mazı.
03:32
I figured the birch and the fir would be connected in a belowground web,
65
212240
4056
Huş ağacının ve göknarın yeraltı ağında bağlanabileceğini düşündüm
03:36
but not the cedar.
66
216320
1256
ama sedir hariç.
03:37
It was in its own other world.
67
217600
1520
O kendi dünyasındaydı.
03:40
And I gathered my apparatus,
68
220440
1856
Ben kendi aygıtlarımı topladım
03:42
and I had no money, so I had to do it on the cheap.
69
222320
3176
ama param olmadığı için her şeyi ucuza yapmak zorundaydım.
03:45
So I went to Canadian Tire --
70
225520
1616
Ben de Canadian Tire'a gittim --
03:47
(Laughter)
71
227160
1416
(Gülüşmeler)
03:48
and I bought some plastic bags and duct tape and shade cloth,
72
228600
3416
ve birkaç plastik torba, selo bant, gölge bezi, kronometre,
03:52
a timer, a paper suit, a respirator.
73
232040
3240
kağıt elbise ve burunluk aldım.
03:56
And then I borrowed some high-tech stuff from my university:
74
236160
3176
Sonra üniversitemden bazı teknolojik şeyler ödünç aldım.
03:59
a Geiger counter, a scintillation counter, a mass spectrometer, microscopes.
75
239360
4616
Bir Geiger sayacı ve pırıltı sayar, kütle spektrografı ve mikroskoplar.
04:04
And then I got some really dangerous stuff:
76
244000
2456
Sonra gerçekten tehlikeli birkaç şey aldım:
04:06
syringes full of radioactive carbon-14 carbon dioxide gas
77
246480
4776
radyoaktif karbon-14 karbondioksit dolu şırıngalar.
04:11
and some high pressure bottles
78
251280
2016
Bir de kararlı bir izotop olan karbon-13 karbondioksit gazı dolu
04:13
of the stable isotope carbon-13 carbon dioxide gas.
79
253320
3520
bir kaç yüksek basınçlı şişe.
04:17
But I was legally permitted.
80
257560
1576
Ama yasal olarak izinliydim.
04:19
(Laughter)
81
259160
1696
(Gülüşmeler)
04:20
Oh, and I forgot some stuff,
82
260880
1600
Bazı önemli şeyleri unuttum.
04:23
important stuff: the bug spray,
83
263080
1720
Böcek ve ayı spreyi ve
04:25
the bear spray, the filters for my respirator.
84
265600
2840
burunluk filtresi gibi.
04:29
Oh well.
85
269160
1200
Sağlık olsun.
04:31
The first day of the experiment, we got out to our plot
86
271560
2776
Deneyin ilk günü arazimize gittik
04:34
and a grizzly bear and her cub chased us off.
87
274360
2800
ve bir ayı yavrusuyla bizi kovaladı.
04:37
And I had no bear spray.
88
277920
1520
Ve yanımda ayı spreyi yoktu.
04:41
But you know, this is how forest research in Canada goes.
89
281120
3176
Ama bilirsiniz Kanada'da orman araştırması böyle olur.
04:44
(Laughter)
90
284320
1456
(Gülüşmeler)
04:45
So I came back the next day,
91
285800
1536
Ben de ertesi gün geri gittim.
04:47
and mama grizzly and her cub were gone.
92
287360
2256
Anne ayı ile yavrusu gitmişti.
04:49
So this time, we really got started,
93
289640
2016
Bu sefer gerçekten işe başladık.
04:51
and I pulled on my white paper suit,
94
291680
2776
Kağıt elbisemi çıkardım, giydim ve
04:54
I put on my respirator,
95
294480
1840
burunluğumu taktım.
04:58
and then
96
298160
1216
Sonra
04:59
I put the plastic bags over my trees.
97
299400
2280
plastik torbaları ağaçlara geçirdim.
05:03
I got my giant syringes,
98
303080
2096
Dev şırıngaları çıkardım
05:05
and I injected the bags
99
305200
1656
ve torbalara
05:06
with my tracer isotope carbon dioxide gases,
100
306880
3416
izleme izotoplu karbondioksit gazı enjekte ettim.
05:10
first the birch.
101
310320
1216
İlk olarak huş ağacı.
05:11
I injected carbon-14, the radioactive gas,
102
311560
2976
Huş ağacının olduğu torbaya karbon-14 radyoaktif gazı
05:14
into the bag of birch.
103
314560
1576
enjekte ettim.
05:16
And then for fir,
104
316160
1256
Daha sonra göknar için kararlı izotop karbon-13
05:17
I injected the stable isotope carbon-13 carbon dioxide gas.
105
317440
3816
karbondioksit gazı enjekte ettim.
05:21
I used two isotopes,
106
321280
1736
Türler arasında iki taraflı iletişim
05:23
because I was wondering
107
323040
1256
olup olmadığını merak ettiğim için
05:24
whether there was two-way communication going on between these species.
108
324320
3840
iki tane izotop kullandım.
05:29
I got to the final bag,
109
329640
2576
Son poşete geldim,
05:32
the 80th replicate,
110
332240
1496
80. kopyaya,
05:33
and all of a sudden mama grizzly showed up again.
111
333760
2416
birden anne ayı belirdi
05:36
And she started to chase me,
112
336200
1416
ve beni kovalamaya başladı.
05:37
and I had my syringes above my head,
113
337640
2416
Şırıngalarım başımın üstünde
05:40
and I was swatting the mosquitos, and I jumped into the truck,
114
340080
2936
sivrisinekleri kovalayarak kamyona atladım
ve insanların
05:43
and I thought,
115
343040
1216
neden laboratuvar çalışması yaptığını anladım.
05:44
"This is why people do lab studies."
116
344280
1736
05:46
(Laughter)
117
346040
1440
(Gülüşmeler)
05:49
I waited an hour.
118
349120
1496
Bir saat bekledim.
05:50
I figured it would take this long
119
350640
1616
Ağaçların fotosentez yoluyla
05:52
for the trees to suck up the CO2 through photosynthesis,
120
352280
2776
karbondioksiti çekerek şekere dönüştürmesi
05:55
turn it into sugars, send it down into their roots,
121
355080
3136
ve köklerine iletmesinin bir saat süreceğini düşündüm.
05:58
and maybe, I hypothesized,
122
358240
2696
Belki de karbonun yer altında
06:00
shuttle that carbon belowground to their neighbors.
123
360960
2800
komşularına gidip geleceğini varsaydım.
06:04
After the hour was up,
124
364920
1856
Bir saat doldu ve
06:06
I rolled down my window,
125
366800
1576
arabanın camını açıp
06:08
and I checked for mama grizzly.
126
368400
1600
anne ayı var mı diye etrafa baktım.
06:10
Oh good, she's over there eating her huckleberries.
127
370600
2400
Anne ayı yaban mersini yiyordu.
06:13
So I got out of the truck and I got to work.
128
373720
2616
Kamyondan ayrılıp işe başladım.
06:16
I went to my first bag with the birch. I pulled the bag off.
129
376360
3896
Huş ağacının olduğu ilk torbayı çıkarttım ve
06:20
I ran my Geiger counter over its leaves.
130
380280
2320
Geiger sayacını yapraklarının üzerinde gezdirdim.
06:23
Kkhh!
131
383280
1200
Kkhh!
06:25
Perfect.
132
385400
1216
Harika.
06:26
The birch had taken up the radioactive gas.
133
386640
2936
Huş ağacı radyoaktif gazı emmişti.
06:29
Then the moment of truth.
134
389600
1576
Sonra kader anı.
06:31
I went over to the fir tree.
135
391200
1520
Göknar ağacına gittim.
06:33
I pulled off its bag.
136
393320
1776
Torbayı çıkartıp Geiger sayacını
06:35
I ran the Geiger counter up its needles,
137
395120
2336
dikenleri üzerinde gezdirdim
06:37
and I heard the most beautiful sound.
138
397480
2200
ve dünyanın en güzel sesini duydum.
06:40
Kkhh!
139
400440
1200
Kkhh!
06:42
It was the sound of birch talking to fir,
140
402760
2736
Huş ağacının göknar ağacııyla konuşma sesiydi.
06:45
and birch was saying, "Hey, can I help you?"
141
405520
3456
Huş ağacı: "Hey, yardımcı olabilir miyim?" diyordu.
06:49
And fir was saying, "Yeah, can you send me some of your carbon?
142
409000
3616
Göknar ağacı: "Evet, bana biraz karbonundan yollayabilir misin
06:52
Because somebody threw a shade cloth over me."
143
412640
2400
çünkü birisi üzerime gölge bezi koydu." diyordu.
06:56
I went up to cedar, and I ran the Geiger counter over its leaves,
144
416360
3696
Sedir ağacına gittim ve Geiger sayacını yapraklarının üzerinde gezdirdim.
07:00
and as I suspected,
145
420080
1520
Sandığım gibi,
07:02
silence.
146
422520
1240
sessizlik.
07:04
Cedar was in its own world.
147
424560
2216
Sedir ağacı kendi dünyasındaydı.
07:06
It was not connected into the web interlinking birch and fir.
148
426800
3960
Huş ve göknar ağacını birbirine bağlayan ağa bağlanmamıştı.
07:11
I was so excited,
149
431840
1280
Çok heyecanlıydım.
07:14
I ran from plot to plot and I checked all 80 replicates.
150
434000
3976
Araziden araziye koşup 80 kopyayı kontrol ettim.
07:18
The evidence was clear.
151
438000
2136
Deliller netti.
07:20
The C-13 and C-14 was showing me
152
440160
2936
Karbon-13 ve karbon-14 huş ağacının ve göknarın
07:23
that paper birch and Douglas fir were in a lively two-way conversation.
153
443120
4120
yoğun bir çift taraflı iletişimde olduğunu gösteriyordu.
07:27
It turns out at that time of the year,
154
447960
1856
Demek ki yılın bu zamanı,
07:29
in the summer,
155
449840
1216
yaz ayında
07:31
that birch was sending more carbon to fir than fir was sending back to birch,
156
451080
3656
huş ağacı göknara, göknarın huş ağacına gönderdiğinden
07:34
especially when the fir was shaded.
157
454760
2296
özellikle göknar gölgedeyken daha fazla karbon gönderiyordu.
07:37
And then in later experiments, we found the opposite,
158
457080
2976
Daha sonraki denemelerde bunun tam tersini gözlemledik.
07:40
that fir was sending more carbon to birch than birch was sending to fir,
159
460080
3536
Huş ağacı yapraksız kalırken göknar hâlâ büyüdüğü için
07:43
and this was because the fir was still growing while the birch was leafless.
160
463640
3640
göknar huş ağacının göknara gönderdiğinden fazla karbon gönderiyordu.
07:47
So it turns out the two species were interdependent,
161
467880
2656
Bu da demek oluyor ki iki tür birbirine bağımlıydılar,
07:50
like yin and yang.
162
470560
1280
yin ile yang gibi.
07:52
And at that moment, everything came into focus for me.
163
472960
2976
İşte tam o anda benim için her şey belirginleşti.
07:55
I knew I had found something big,
164
475960
2256
Büyük bir şey bulduğumu biliyordum.
07:58
something that would change the way we look at how trees interact in forests,
165
478240
4736
Ağaçların ormanda nasıl etkileştiklerine bakışımızı değiştirecek bir şey.
08:03
from not just competitors
166
483000
2016
Sadece rekabetleri değil
08:05
but to cooperators.
167
485040
1680
yardımlaşmalarına da.
08:07
And I had found solid evidence
168
487800
2456
Bu büyük yeraltı iletişim ağının
08:10
of this massive belowground communications network,
169
490280
3376
yani diğer dünyanın
sağlam kanıtını bulmuştum.
08:13
the other world.
170
493680
1240
08:15
Now, I truly hoped and believed
171
495960
1896
Gerçekten umudum ve inancım
08:17
that my discovery would change how we practice forestry,
172
497880
3616
yaptığım keşfin ormancılığı icra ediş şeklimizi değiştireceği yönündeydi.
08:21
from clear-cutting and herbiciding
173
501520
1776
Tıraşlama kesimi ve otkıran kullanımı
08:23
to more holistic and sustainable methods,
174
503320
2936
daha bütünsel ve sürdürülebilir,
08:26
methods that were less expensive and more practical.
175
506280
3216
daha ekonomik ve daha pratik metodlarla yapılabilirdi.
08:29
What was I thinking?
176
509520
1240
Ne düşünüyordum?
08:31
I'll come back to that.
177
511920
1280
Bu konuya geri döneceğim.
08:35
So how do we do science in complex systems like forests?
178
515760
3840
Ormanlar gibi kompleks sistemlerde nasıl bilim yapıyoruz?
08:40
Well, as forest scientists, we have to do our research in the forests,
179
520720
3336
Orman bilimciler olarak
araştırmamızı ormanlarda yapıyoruz ve bu size gösterdiğim gibi çok zor.
08:44
and that's really tough, as I've shown you.
180
524080
2016
Ayılardan kaçma konusunda çok iyi olmamız gerekiyor.
08:46
And we have to be really good at running from bears.
181
526120
3240
08:50
But mostly, we have to persevere
182
530760
1576
Ama bilhassa
08:52
in spite of all the stuff stacked against us.
183
532360
2896
karşımıza çıkar her şeye karşın yılmadan devam etmeliyiz
08:55
And we have to follow our intuition and our experiences
184
535280
2616
ve iyi sorular sorarak
08:57
and ask really good questions.
185
537920
2136
deneyim ve önsezilerimizi takip etmeliyiz.
09:00
And then we've got to gather our data and then go verify.
186
540080
3176
Sonra verilerimizi toplayıp bunları doğrulamalıyız.
09:03
For me, I've conducted and published hundreds of experiments in the forest.
187
543280
5160
Ormanda yüzlerce deney yaptım ve yayımladım.
09:09
Some of my oldest experimental plantations are now over 30 years old.
188
549080
4000
En eski deneysel ekimlerimin bazıları 30 yaşın üzerinde.
09:14
You can check them out.
189
554040
1416
Kontrol edebilrsiniz.
09:15
That's how forest science works.
190
555480
1800
Orman bilimi bu şekilde işler.
09:18
So now I want to talk about the science.
191
558200
2336
Şimdi bilim üzerine konuşmak istiyorum.
09:20
How were paper birch and Douglas fir communicating?
192
560560
3056
Huş ağacıyla Douglas göknarı nasıl iletişim kuruyordu?
09:23
Well, it turns out they were conversing not only in the language of carbon
193
563640
4496
Anlaşıldı ki, onlar sadece karbon dilinde değil,
09:28
but also nitrogen and phosphorus
194
568160
3016
aynı zamanda azot, fosfor,
09:31
and water and defense signals and allele chemicals and hormones --
195
571200
4736
su, savunma sinyalleri, allel kimyasalları ve hormonlar dilinde konuşuyorlardı.
09:35
information.
196
575960
1200
Bilgi.
09:38
And you know, I have to tell you, before me, scientists had thought
197
578160
3176
Şunu da söylemeliyim ki, benden önce bilim insanları
09:41
that this belowground mutualistic symbiosis called a mycorrhiza
198
581360
3576
bunda karşılıklı bir simbiyoz olan
mikorizanın rol oynadığını
09:44
was involved.
199
584960
1496
düşünüyorlardı.
09:46
Mycorrhiza literally means "fungus root."
200
586480
3080
Mikoriza gerçek anlamda mantar kökü demek.
09:50
You see their reproductive organs when you walk through the forest.
201
590360
3896
Ormanda yürüdüğün zaman üreme organlarını görürsün.
09:54
They're the mushrooms.
202
594280
1816
Onlar mantardır.
09:56
The mushrooms, though, are just the tip of the iceberg,
203
596120
3016
Mantarlar, miselyumu oluşturan mantar ipliklerin gövdelerinden çıkar
09:59
because coming out of those stems are fungal threads that form a mycelium,
204
599160
4256
ve miselyum bütün ağaç ve bitkilerin köklerini
10:03
and that mycelium infects and colonizes the roots
205
603440
2696
enfekte edip kolonileştirmesinden dolayı
10:06
of all the trees and plants.
206
606160
2136
mantarlar buzdağının görünen ucudur.
10:08
And where the fungal cells interact with the root cells,
207
608320
2656
Mantar hücreleri kök hücreleriyle etkileşime girdiği yerde
10:11
there's a trade of carbon for nutrients,
208
611000
2776
karbon ve besinler değiş tokuş eder
10:13
and that fungus gets those nutrients by growing through the soil
209
613800
3056
ve mantar topraktan yetişerek, bütün toprak parçacıklarını
10:16
and coating every soil particle.
210
616880
2000
kaplayarak bütün besinleri alır.
10:19
The web is so dense that there can be hundreds of kilometers of mycelium
211
619840
4296
Ağ o kadar yoğundur ki tek bir ayak izinin altında
yüzlerce kilometrelik miselyum bulunabilir.
10:24
under a single footstep.
212
624160
1560
10:26
And not only that, that mycelium connects different individuals in the forest,
213
626720
4800
Mesele, miselyumun sadece ormandaki farklı bireylere bağlanması değil,
10:32
individuals not only of the same species but between species, like birch and fir,
214
632320
5616
aynı türden bireyler haricinde huş ağacı ve göknar gibi türlere bağlanması.
10:37
and it works kind of like the Internet.
215
637960
2320
Bu bir tür Internet gibi çalışır.
10:41
You see, like all networks,
216
641760
1896
Gördüğünüz üzere bütün ağlar gibi
10:43
mycorrhizal networks have nodes and links.
217
643680
2816
mikorizel ağlar da düğümlere ve bağlara sahiptir.
10:46
We made this map by examining the short sequences of DNA
218
646520
4056
Biz bu haritayı Douglas göknar ormanındaki her ağacın ve her mantarımsı bireyin
10:50
of every tree and every fungal individual in a patch of Douglas fir forest.
219
650600
5496
DNA'larındaki kısa dizileri gözlemleyerek yaptık.
10:56
In this picture, the circles represent the Douglas fir, or the nodes,
220
656120
3816
Bu resimde, çemberler ya da düğümler Douglas göknarını gösteriyor
10:59
and the lines represent the interlinking fungal highways, or the links.
221
659960
4120
ve çizgiler ya da bağlar mantarlararası iletişimleri gösteriyor.
11:05
The biggest, darkest nodes are the busiest nodes.
222
665120
4336
En büyük, koyu renkli düğümler en meşgul düğümlerdir.
11:09
We call those hub trees,
223
669480
1936
Biz bunlara merkez ağaç
11:11
or more fondly, mother trees,
224
671440
2416
ya da başka bir deyişle ana ağaç deriz.
11:13
because it turns out that those hub trees nurture their young,
225
673880
4616
Çünkü öyle görünüyor ki, bu ana ağaçlar küçükleri besliyor,
11:18
the ones growing in the understory.
226
678520
2536
alt bitki örtüsünde büyüyenleri.
11:21
And if you can see those yellow dots,
227
681080
2136
Eğer bu sarı noktaları görebiliyorsanız,
11:23
those are the young seedlings that have established within the network
228
683240
3296
bunlar ana ağaçların ağı içerisinde
11:26
of the old mother trees.
229
686560
1240
yetişmiş genç filizlerdir.
11:28
In a single forest, a mother tree can be connected to hundreds of other trees.
230
688400
4200
Bir ormanda, ana ağaç yüzlerce ağaçla bağlantı kurmuş olabilir.
11:33
And using our isotope tracers,
231
693800
2296
İzotop izleyicimizi kullanarak
11:36
we have found that mother trees
232
696120
1496
gördük ki, ana ağaçlar
11:37
will send their excess carbon through the mycorrhizal network
233
697640
2936
fazla karbonlarını mikorizal ağ üzerinden
11:40
to the understory seedlings,
234
700600
1936
küçük fidelere aktarıyorlar.
11:42
and we've associated this with increased seedling survival
235
702560
3136
Biz bu yolla küçük bireylerin hayatta kalma şansının
11:45
by four times.
236
705720
1240
dört kat arttığını gördük.
11:47
Now, we know we all favor our own children,
237
707880
3216
Hepimiz çocuklarımıza iyilik yaparız.
11:51
and I wondered, could Douglas fir recognize its own kin,
238
711120
3240
Ben de huş ağacının kendi soyunu tanıyıp tanımadığını merak ettim.
11:55
like mama grizzly and her cub?
239
715760
2000
Anne ayı ve yavrusu gibi?
11:58
So we set about an experiment,
240
718560
1816
Biz de bir deney hazırladık.
12:00
and we grew mother trees with kin and stranger's seedlings.
241
720400
3896
Ana ağaçları akraba ve yabancı fidelerle yanyana diktik
12:04
And it turns out they do recognize their kin.
242
724320
2896
ve kendi soylarını tanıdıklarını gördük.
12:07
Mother trees colonize their kin with bigger mycorrhizal networks.
243
727240
4976
Ana ağaçlar daha büyük bir mikorizal ağ ile kendi soylarını kolonileştiriyor.
12:12
They send them more carbon below ground.
244
732240
2416
Yer altından daha fazla karbon gönderiyorlar.
12:14
They even reduce their own root competition
245
734680
2576
Hatta kendi kök yarışlarını azaltarak
12:17
to make elbow room for their kids.
246
737280
2856
çocuklarına hareket alanı sağlıyor.
12:20
When mother trees are injured or dying,
247
740160
3656
Ana ağaçlar zarar gördüğünde veya ölmek üzere olduğunda
12:23
they also send messages of wisdom on to the next generation of seedlings.
248
743840
4520
yeni nesil fidelere hikmetli bilgiler de gönderirler.
12:29
So we've used isotope tracing
249
749120
1536
İzotop izlemeyi kullanarak
12:30
to trace carbon moving from an injured mother tree
250
750680
2576
yaralanmış ana ağaç gövdesindeki karbonun
12:33
down her trunk into the mycorrhizal network
251
753280
2336
mikorizal ağ üzerinden
12:35
and into her neighboring seedlings,
252
755640
2000
komşu fidelere geçişini izledik.
12:38
not only carbon but also defense signals.
253
758640
2776
Sadece karbon değil, savunma sinyalleri de gidiyordu.
12:41
And these two compounds
254
761440
1816
Bu iki bileşenin
12:43
have increased the resistance of those seedlings to future stresses.
255
763280
4096
küçük bitkilerdeki gelecek stresini azalttığını gördük.
12:47
So trees talk.
256
767400
1280
Yani ağaçlar konuşur.
12:50
(Applause)
257
770560
2016
(Alkışlar)
12:52
Thank you.
258
772600
1200
Teşekkür ederim.
12:57
Through back and forth conversations,
259
777440
2296
Bu şekilde yapılan konuşmalarla
12:59
they increase the resilience of the whole community.
260
779760
2680
tüm toplumun direncini artırıyorlar.
13:03
It probably reminds you of our own social communities,
261
783360
2896
Büyük ihtimalle bu size bizim sosyal toplumlarımızı
13:06
and our families,
262
786280
1576
ve ailelerimizi hatırlatacak.
13:07
well, at least some families.
263
787880
1381
En azından bazı aileleri.
13:09
(Laughter)
264
789285
2211
(Gülüşmeler)
13:11
So let's come back to the initial point.
265
791520
1905
Şimdi ilk noktaya dönelim.
13:14
Forests aren't simply collections of trees,
266
794480
2456
Ormanlar sadece basit bir ağaç koleksiyonu değildir.
13:16
they're complex systems with hubs and networks
267
796960
3536
Ağaçları kaplayan ve irtibatlandıran ve onların
13:20
that overlap and connect trees and allow them to communicate,
268
800520
3496
iletişim kurmasını sağlayan merkezleri ve ağları olan karmaşık sistemlerdir.
13:24
and they provide avenues for feedbacks and adaptation,
269
804040
3776
Ayrıca geri bildirim ve adaptasyon için yollar sağlarlar
13:27
and this makes the forest resilient.
270
807840
2416
ve bu ormanı dirençli kılar.
13:30
That's because there are many hub trees and many overlapping networks.
271
810280
4376
Bu yüzden çok sayıda merkez ağacı ve birbiriyle örtüşen ağlar bulunur.
13:34
But they're also vulnerable,
272
814680
1976
Fakat aynı zamanda korumasızlar da.
13:36
vulnerable not only to natural disturbances
273
816680
2880
Sadece özellikle büyük eski ağaçlara saldıran
13:40
like bark beetles that preferentially attack big old trees
274
820200
3696
kabuk böceği gibi doğal sıkıntılara karşı değil,
13:43
but high-grade logging and clear-cut logging.
275
823920
2440
kaliteli kesim ve tıraşlama kesimine karşı da korumasızlar.
13:47
You see, you can take out one or two hub trees,
276
827240
2816
Bir veya iki merkezi ağacı çıkartabilirsiniz
13:50
but there comes a tipping point,
277
830080
1720
ama bir yerden sonra bardak taşıyor.
13:52
because hub trees are not unlike rivets in an airplane.
278
832920
2936
Çünkü merkezi ağaçlar uçaktaki perçin gibi değildirler.
13:55
You can take out one or two and the plane still flies,
279
835880
3536
Uçaktan bir veya iki parça çıkarsanız da uçmaya devam eder.
13:59
but you take out one too many,
280
839440
1576
Ama çok fazla parça çıkarırsanız,
14:01
or maybe that one holding on the wings,
281
841040
2616
veya kanatları tutan parçaları,
14:03
and the whole system collapses.
282
843680
1840
tüm sistem çöker.
14:07
So now how are you thinking about forests? Differently?
283
847000
2896
Şimdi ormanlar hakkında nasıl düşünüyorsunuz? Farklı mı?
14:09
(Audience) Yes.
284
849920
1216
(Seyirciler) Evet.
14:11
Cool.
285
851160
1200
Çok iyi.
14:13
I'm glad.
286
853040
1200
Memnun oldum.
14:14
So, remember I said earlier that I hoped that my research,
287
854920
3856
Hatırlarsanız, konuşmamın başında araştırma ve keşiflerimin
14:18
my discoveries would change the way we practice forestry.
288
858800
3376
ormancılığı icra ediş şeklimizi değiştireceğini umduğumu söylemiştim.
14:22
Well, I want to take a check on that 30 years later here in western Canada.
289
862200
4120
Sizden 30 yıl sonra bunu Batı Kanada'da kontrol etmek istiyorum.
14:34
This is about 100 kilometers to the west of us,
290
874840
2536
Burası yaklaşık 100 km batımızda,
14:37
just on the border of Banff National Park.
291
877400
2360
Banff Ulusal Parkı sınırlarında bulunuyor.
14:41
That's a lot of clear-cuts.
292
881120
1440
Çok fazla tıraşlama kesimi var.
14:43
It's not so pristine.
293
883020
1440
Çok da eski değil.
14:45
In 2014, the World Resources Institute reported that Canada in the past decade
294
885980
5056
2014'te Dünya Kaynakları Enstitüsü, Kanada'nın son 10 yılda
14:51
has had the highest forest disturbance rate of any country worldwide,
295
891060
3600
en fazla orman bozulmasına sahip olan ülke olduğunu açıkladı.
14:55
and I bet you thought it was Brazil.
296
895620
1720
Eminim ki Brezilya olduğunu düşündünüz.
14:59
In Canada, it's 3.6 percent per year.
297
899140
3536
Kanada'da bu oran yılda %3.6 oranında.
15:02
Now, by my estimation, that's about four times the rate that is sustainable.
298
902700
3920
Tahminlerime göre, bu oran sürdürülebilir oranın yaklaşık dört katı.
Bu ölçekte bir büyük bozulmanın hidrolojik döngüleri etkilediği,
15:09
Now, massive disturbance at this scale is known to affect hydrological cycles,
299
909100
4336
15:13
degrade wildlife habitat,
300
913460
1976
vahşi yaşam habitatını bozduğu
15:15
and emit greenhouse gases back into the atmosphere,
301
915460
2896
ve sera gazlarını atmosfere geri saldığı bilinir.
15:18
which creates more disturbance and more tree diebacks.
302
918380
2920
Bu daha çok bozulmaya ve ağaç ölümlerine neden olur.
15:23
Not only that, we're continuing to plant one or two species
303
923300
2976
Sadece bu değil, bir veya iki tür ekmeye devam ediyoruz
15:26
and weed out the aspens and birches.
304
926300
1960
ve titrek kavak ve huş ağaçlarını ayıklıyoruz.
15:29
These simplified forests lack complexity,
305
929260
2576
Basitleştirilmiş bu ormanlar karmaşıklıktan uzaktırlar,
15:31
and they're really vulnerable to infections and bugs.
306
931860
3416
enfeksiyonlara ve böceklere karşı korumasızdırlar.
15:35
And as climate changes,
307
935300
1896
İklimler değiştikçe,
15:37
this is creating a perfect storm
308
937220
2280
bu kusursuz fırtınalar yaratıyor.
15:41
for extreme events, like the massive mountain pine beetle outbreak
309
941420
3576
Bu aşırı doğa olaylarına, Kuzey Amerika'yı süpüren
15:45
that just swept across North America,
310
945020
2040
devasa dağ çamı böceği salgını
15:47
or that megafire in the last couple months in Alberta.
311
947820
3320
veya Alberta'da meydana gelen büyük yangın bunlara örnektir.
15:52
So I want to come back to my final question:
312
952980
2320
Şimdi, son soruma gelmek istiyorum.
15:56
instead of weakening our forests,
313
956980
1776
Ormanlarımızı zayıflatmak yerine
15:58
how can we reinforce them and help them deal with climate change?
314
958780
3560
neden iklim değişikliği mücadelelerinde onlara yardım etmiyoruz?
16:03
Well, you know, the great thing about forests as complex systems
315
963700
4016
Karmaşık sistemler olan ormanlarla ilgili en harika şey
16:07
is they have enormous capacity to self-heal.
316
967740
3040
muazzam bir kendilerini yenileme gücüne sahip olmalarıdır.
16:11
In our recent experiments,
317
971700
1416
Son deneylerimizde,
16:13
we found with patch-cutting and retention of hub trees
318
973140
3456
yama kesimi ve merkez ağaçların muhafazası, çeşitli türlerin,
16:16
and regeneration to a diversity of species and genes and genotypes
319
976620
4136
genlerin ve genotiplerin yenilenmesi ile öğrendik ki,
16:20
that these mycorrhizal networks, they recover really rapidly.
320
980780
3840
bu mikorizal ağlar çok hızlı bir şekilde iyileşiyor.
16:25
So with this in mind, I want to leave you with four simple solutions.
321
985940
4336
Bunların ışığında, sözlerime dört basit çözümle son vermek istiyorum.
16:30
And we can't kid ourselves that these are too complicated to act on.
322
990300
3360
Bunlar yapılması zor şeyler diyerek kendimizi kandıramayız.
16:35
First, we all need to get out in the forest.
323
995180
3200
Öncelikle, hepimiz ormanlara gitmeliyiz.
16:39
We need to reestablish local involvement in our own forests.
324
999500
4536
Kendi ormanlarımızdaki yerel katılımı yeniden tesis etmeliyiz.
16:44
You see, most of our forests now
325
1004060
1616
Ormanlarımızın çoğu,
16:45
are managed using a one-size-fits-all approach,
326
1005700
3216
herkese tek beden elbise yaklaşımına göre yönetildi.
16:48
but good forest stewardship requires knowledge of local conditions.
327
1008940
4360
Ama iyi orman idaresi yerel şartların iyi bilinmesini gerektirir.
16:54
Second, we need to save our old-growth forests.
328
1014420
3680
İkincisi, balta girmemiş ormanlarımızı korumalıyız.
16:59
These are the repositories of genes and mother trees and mycorrhizal networks.
329
1019020
5720
Bunlar, genlerin, ana ağaçların, mikoriza ağlarının zengin kaynak havuzlarıdır.
17:06
So this means less cutting.
330
1026620
2256
Bu, daha az kesim anlamına geliyor.
17:08
I don't mean no cutting, but less cutting.
331
1028900
2040
Hiç kesilmesin demiyorum, daha az kesim diyorum.
17:11
And third, when we do cut,
332
1031980
2655
Üçüncüsü, onları kestiğimizde,
17:14
we need to save the legacies,
333
1034660
1800
mirasları,
17:17
the mother trees and networks,
334
1037180
1536
ana ağaçları, ağları,
17:18
and the wood, the genes,
335
1038740
2135
ormanı ve genleri korumalıyız,
17:20
so they can pass their wisdom onto the next generation of trees
336
1040900
3896
ki kendi hikmetlerini gelecek nesil ağaçlara aktarabilsinler.
17:24
so they can withstand the future stresses coming down the road.
337
1044819
3121
Bu şekilde gelecek stresine karşı koyabilsinler.
17:28
We need to be conservationists.
338
1048620
2080
Korumacı olmak zorundayız.
17:31
And finally, fourthly and finally,
339
1051819
2720
Dördüncü ve son olarak,
17:35
we need to regenerate our forests with a diversity of species
340
1055340
3456
ormanlarımızı tür, genotip ve yapı çeşitliliğine sahip olacak şekilde
17:38
and genotypes and structures
341
1058820
2216
ağaç ekerek,
17:41
by planting and allowing natural regeneration.
342
1061060
2760
doğal yenilenmeye izin vererek ıslah etmeliyiz.
17:44
We have to give Mother Nature the tools she needs
343
1064620
2896
Tabiat Ana'ya kendisini iyileştirmede
zekasını kullanması için ihtiyacı olan araçları vermeliyiz.
17:47
to use her intelligence to self-heal.
344
1067540
2720
17:51
And we need to remember that forests aren't just a bunch of trees
345
1071180
3056
Unutmamalıyız ki ormanlar
sadece birbirleriyle yarışan bir avuç ağaçtan ibaret değiller.
17:54
competing with each other,
346
1074260
1256
17:55
they're supercooperators.
347
1075540
1920
Onlar müthiş işbirlikçilerdir.
17:58
So back to Jigs.
348
1078700
1656
Jigs'e dönelim.
18:00
Jigs's fall into the outhouse showed me this other world,
349
1080380
4456
Jigs'in tuvalete düşüşü bana bu diğer dünyayı gösterdi.
18:04
and it changed my view of forests.
350
1084860
2696
Ormanlara karşı benim bakış açımı değiştirdi.
18:07
I hope today to have changed how you think about forests.
351
1087580
3336
Umarım bugün sizin de ormanlara bakışınız değişmiştir.
18:10
Thank you.
352
1090940
1256
Teşekkürler.
18:12
(Applause)
353
1092220
5777
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7