Tim Harford: Trial, error and the God complex

Tim Harford: Deneme, Yanılma ve Tanrı Kompleksi

341,761 views ・ 2011-07-15

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Serap Çakıl Gözden geçirme: Diba Szamosi
00:15
It's the Second World War.
0
15260
2000
İkinci Dünya Savaşı
00:17
A German prison camp.
1
17260
3000
bir Alman esir kampı,
00:20
And this man,
2
20260
3000
ve bu adam,
00:23
Archie Cochrane,
3
23260
3000
Archie Cochrane,
00:26
is a prisoner of war and a doctor,
4
26260
3000
bir savaş esiri ve bir doktor,
00:29
and he has a problem.
5
29260
3000
ve bir sorunu var.
00:32
The problem is that the men under his care
6
32260
3000
Sorun şu, bakımını üstlendiği adamlar
00:35
are suffering
7
35260
2000
Archie'nin
00:37
from an excruciating and debilitating condition
8
37260
3000
gerçekten anlamadığı dayanılmaz ve elden ayaktan
00:40
that Archie doesn't really understand.
9
40260
3000
düşüren bir durumdan dolayı acı çekiyorlar.
00:43
The symptoms
10
43260
2000
Semptomlar
00:45
are this horrible swelling up of fluids under the skin.
11
45260
3000
deri altında sıvıların korkunç bir şekilde artması.
00:48
But he doesn't know whether it's an infection, whether it's to do with malnutrition.
12
48260
3000
Ama bunun bir enfeksiyon mu yoksa kötü beslenmeyle mi ilgili olduğunu bilmiyor.
00:51
He doesn't know how to cure it.
13
51260
2000
Nasıl tedavi edeceğini bilmiyor.
00:53
And he's operating in a hostile environment.
14
53260
3000
Ve düşmanca bir ortamda çalışmaya çalışıyor.
00:56
And people do terrible things in wars.
15
56260
2000
Ve savaşlarda insanlar dehşet verici şeyler yaparlar.
00:58
The German camp guards, they've got bored.
16
58260
3000
Alman kampındaki gardiyanlar, sıkılıyor.
01:01
They've taken to just firing into the prison camp at random
17
61260
2000
Rastgele kamptakilere ateş etmeye başlıyorlar
01:03
for fun.
18
63260
2000
eğlence için.
01:05
On one particular occasion,
19
65260
2000
Bir defasında,
01:07
one of the guards threw a grenade into the prisoners' lavatory
20
67260
3000
gardiyanlardan biri esirlerin tuvaletlerine, içerisi esir doluyken
01:10
while it was full of prisoners.
21
70260
3000
bir el bombası atıyor.
01:13
He said he heard suspicious laughter.
22
73260
2000
Şüpheli gülüşmeler duyduğunu söylüyor.
01:15
And Archie Cochrane, as the camp doctor,
23
75260
3000
Ve Archie Cochrane, kamp doktoru olarak,
01:18
was one of the first men in
24
78260
2000
bu pisliği temizleyecek
01:20
to clear up the mess.
25
80260
2000
olanların ilklerinden.
01:22
And one more thing:
26
82260
2000
Ve bir şey daha:
01:24
Archie was suffering from this illness himself.
27
84260
3000
Archie kendisi de bu hastalıktan muzdarip.
01:27
So the situation seemed pretty desperate.
28
87260
3000
Yani durum oldukça ümitsiz görünüyor.
01:30
But Archie Cochrane
29
90260
2000
Ama Archie Cochrane
01:32
was a resourceful person.
30
92260
3000
becerikli bir kişi.
01:35
He'd already smuggled vitamin C into the camp,
31
95260
3000
Zaten kampa gizlice C vitamini sokmuştu,
01:38
and now he managed
32
98260
2000
ve şimdi de karaborsadan
01:40
to get hold of supplies of marmite
33
100260
2000
"marmite" erzaklarını almayı
01:42
on the black market.
34
102260
2000
başarmıştı.
01:44
Now some of you will be wondering what marmite is.
35
104260
3000
Şimdi bazılarını "marmite"ın ne olduğu merak edebilir.
01:47
Marmite is a breakfast spread beloved of the British.
36
107260
3000
"Marmite" İngilizlerin pek sevdiği bir kahvaltılık.
01:50
It looks like crude oil.
37
110260
2000
Ham petrol gibi görünür.
01:52
It tastes ...
38
112260
2000
Tadı..
01:54
zesty.
39
114260
2000
ekşimsi.
01:56
And importantly,
40
116260
2000
Ve daha önemlisi,
01:58
it's a rich source
41
118260
2000
zengin bir B12
02:00
of vitamin B12.
42
120260
2000
vitamini kaynağı.
02:02
So Archie splits the men under his care as best he can
43
122260
3000
Böylece Archie ilgilendiği adamları elinden geldiğinde
02:05
into two equal groups.
44
125260
2000
eşit iki gruba ayırır.
02:07
He gives half of them vitamin C.
45
127260
2000
Onların yarısına C vitamini veriyor.
02:09
He gives half of them vitamin B12.
46
129260
3000
Diğer yarısına ise B12 vitamini veriyor.
02:12
He very carefully and meticulously notes his results
47
132260
3000
Çok dikkatli ve titiz bir şekilde sonuçları bir egzersiz
02:15
in an exercise book.
48
135260
2000
defterine yazıyor.
02:17
And after just a few days,
49
137260
2000
Ve sadece birkaç gün sonra,
02:19
it becomes clear
50
139260
2000
hastalığa ne neden
02:21
that whatever is causing this illness,
51
141260
3000
oluyor olsun, açıkça anlaşıldı ki
02:24
marmite is the cure.
52
144260
3000
"marmite" bunun ilacı.
02:27
So Cochrane then goes to the Germans who are running the prison camp.
53
147260
3000
Böylece Cochrane sonra esir kampını idare eden Almanlara gidiyor.
02:30
Now you've got to imagine at the moment --
54
150260
2000
Şimdi şu anda hayal etmeniz gerekiyor-
02:32
forget this photo, imagine this guy
55
152260
2000
bu fotoğrafı unutun, bu adamı uzun
02:34
with this long ginger beard and this shock of red hair.
56
154260
3000
kızıl sakalı ve çarpılmış kızıl saçları hayal edin.
02:37
He hasn't been able to shave -- a sort of Billy Connolly figure.
57
157260
3000
Tıraş olamıyordu- bir nevi Billy Connolly figürü.
02:40
Cochrane, he starts ranting at these Germans
58
160260
2000
Cochrane, İskoç aksanıyla bu Almanlara
02:42
in this Scottish accent --
59
162260
2000
heyecanlı bir şekilde anlatıyor-
02:44
in fluent German, by the way, but in a Scottish accent --
60
164260
3000
akıcı bir Almancayla, bu arada, ama İskoç aksanıyla-
02:47
and explains to them how German culture was the culture
61
167260
3000
ve onlara Alman kültürünün dünyaya Schiller ve Goethe'yi
02:50
that gave Schiller and Goethe to the world.
62
170260
2000
vermiş bir kültür olduğunu anlatıyor.
02:52
And he can't understand
63
172260
2000
Ve bu barbarlığın nasıl
02:54
how this barbarism can be tolerated,
64
174260
2000
tolere edilebildiğini anlayamıyor.
02:56
and he vents his frustrations.
65
176260
3000
Ve hayal kırıklığını dışa vuruyor.
02:59
And then he goes back to his quarters,
66
179260
3000
Ve sonra kendi kışlasına döner,
03:02
breaks down and weeps
67
182260
3000
kendini tutamaz ve ağlar
03:05
because he's convinced that the situation is hopeless.
68
185260
3000
çünkü durumun ümitsiz olduğuna ikna olmuştur.
03:10
But a young German doctor
69
190260
3000
Ama genç bir Alman doktor
03:13
picks up Archie Cochrane's exercise book
70
193260
3000
Archie Cochrane'nin egzersiz defterini alır
03:16
and says to his colleagues,
71
196260
4000
ve iş arkadaşlarına şöyle der,
03:20
"This evidence is incontrovertible.
72
200260
5000
'Bu kanıt inkar edilemez.
03:25
If we don't supply vitamins to the prisoners,
73
205260
3000
Eğer esirlere vitamin sağlamazsak,
03:28
it's a war crime."
74
208260
2000
bu bir savaş suçu olur.'
03:30
And the next morning,
75
210260
2000
Ve ertesi sabah,
03:32
supplies of vitamin B12 are delivered to the camp,
76
212260
3000
B12 vitamini tedariki kampa getirilir ve esirler
03:35
and the prisoners begin to recover.
77
215260
3000
iyileşmeye başlarlar.
03:39
Now I'm not telling you this story
78
219260
2000
Şimdi size bu hikayeyi anlatıyorum
03:41
because I think Archie Cochrane is a dude,
79
221260
2000
çünkü bana kalırsa Archie Cochrane bir ahbap,
03:43
although Archie Cochrane is a dude.
80
223260
4000
Archie Cochrane'nin ahbap olmasına rağmen.
03:47
I'm not even telling you the story
81
227260
2000
Hatta bunu size halk politikasının
03:49
because I think we should be running
82
229260
2000
her alanında daha dikkatlice kontrol
03:51
more carefully controlled randomized trials
83
231260
2000
edilen rasgele çalışmalar yapmamız
03:53
in all aspects of public policy,
84
233260
2000
gerektiğini söylemek için anlatmıyorum,
03:55
although I think that would also be completely awesome.
85
235260
4000
ki aslında bunun tamamen müthiş olacağını düşünüyorum.
03:59
I'm telling you this story
86
239260
2000
Siz bu hikayeyi anlatıyorum
04:01
because Archie Cochrane, all his life,
87
241260
3000
çünkü Archie Cochrane, tüm yaşamı boyunca,
04:04
fought against a terrible affliction,
88
244260
4000
korkunç bir dertle savaştı.
04:08
and he realized it was debilitating to individuals
89
248260
4000
Ve bunun insanları zayıf düşürdüğünü fark etti
04:12
and it was corrosive to societies.
90
252260
2000
ve toplumları yıprattığını.
04:14
And he had a name for it.
91
254260
2000
Ve buna verdiği bir isim vardı.
04:16
He called it the God complex.
92
256260
3000
Bunu 'Tanrı kompleksi' olarak isimlendirdi.
04:19
Now I can describe the symptoms of the God complex very, very easily.
93
259260
4000
Şimdi Tanrı kompleksinin semptomlarını çok, çok kolay bir şekilde tarif edebilirim.
04:23
So the symptoms of the complex
94
263260
3000
Yani kompleksin semptomları
04:26
are, no matter how complicated the problem,
95
266260
3000
problem ne kadar karmaşık olursa olsun,
04:29
you have an absolutely overwhelming belief
96
269260
3000
cevap bulmada, hatasız bir şekilde doğru
04:32
that you are infallibly right in your solution.
97
272260
4000
olduğuna dair, kesinlikle ezici bir inancın olmasıydı.
04:36
Now Archie was a doctor,
98
276260
2000
Şimdi Archie bir doktordu.
04:38
so he hung around with doctors a lot.
99
278260
2000
Yani doktorlarla çok takılıyordu.
04:40
And doctors suffer from the God complex a lot.
100
280260
3000
Ve doktorlar Tanrı kompleksinden sıklıkla çekerler.
04:43
Now I'm an economist, I'm not a doctor,
101
283260
2000
Ben bir ekonomistim, doktor değilim,
04:45
but I see the God complex around me all the time
102
285260
2000
ama Tanrı kompleksini etrafımda her zaman
04:47
in my fellow economists.
103
287260
2000
ekonomist arkadaşlarımda görüyorum.
04:49
I see it in our business leaders.
104
289260
2000
İş dünyasındaki liderlerde görüyorum.
04:51
I see it in the politicians we vote for --
105
291260
2000
Oy verdiğimiz politikacılarda görüyorum-
04:53
people who, in the face of an incredibly complicated world,
106
293260
4000
İnanılmaz derecede karmaşık bir dünyanın karşısında,
04:57
are nevertheless absolutely convinced
107
297260
3000
dünyanın nasıl çalıştığını anladıklarına
05:00
that they understand the way that the world works.
108
300260
3000
ne olursa olsun kesinlikle ikna olmuş insanlar bunlar.
05:03
And you know, with the future billions that we've been hearing about,
109
303260
3000
Ve biliyorsunuz, sürekli duyduğumuz gelecekteki milyarlarla,
05:06
the world is simply far too complex
110
306260
2000
dünya basitçe söyleyecek olursak
05:08
to understand in that way.
111
308260
2000
bu şekilde anlamak için çok karmaşık.
05:10
Well let me give you an example.
112
310260
2000
Peki, size bir örnek vereyim.
05:12
Imagine for a moment
113
312260
2000
Bir an hayal edin,
05:14
that, instead of Tim Harford in front of you,
114
314260
2000
karşınızdaki Tim Harford yerine,
05:16
there was Hans Rosling presenting his graphs.
115
316260
3000
Hans Rosling grafiklerini size sunuyor.
05:19
You know Hans:
116
319260
2000
Hans'ı bilirsiniz:
05:21
the Mick Jagger of TED.
117
321260
2000
TED'in Mick Jagger'ı.
05:23
(Laughter)
118
323260
2000
(Gülüşmeler)
05:25
And he'd be showing you these amazing statistics,
119
325260
2000
Ve size bu inanılmaz istatistikleri gösteriyor,
05:27
these amazing animations.
120
327260
2000
bu inanılmaz animasyonları.
05:29
And they are brilliant; it's wonderful work.
121
329260
2000
Ve çok başarılılar, harika bir iş.
05:31
But a typical Hans Rosling graph:
122
331260
2000
Ama tipik Hans Rosling grafiği:
05:33
think for a moment, not what it shows,
123
333260
3000
bir an için düşünün, ne gösterdiğini değil,
05:36
but think instead about what it leaves out.
124
336260
3000
ama göstermediği, dışarıda bıraktığı nedir onu düşünün.
05:39
So it'll show you GDP per capita,
125
339260
3000
Yani size kişi başına GMH'yı göstereceğim,
05:42
population, longevity,
126
342260
2000
nüfus, yaşam süresi,
05:44
that's about it.
127
344260
2000
bu kadar.
05:46
So three pieces of data for each country --
128
346260
2000
Yani her ülke için üç parça veri-
05:48
three pieces of data.
129
348260
2000
üç parça veri.
05:50
Three pieces of data is nothing.
130
350260
2000
Üç parça veri hiç bir şeydir.
05:52
I mean, have a look at this graph.
131
352260
2000
Demek istediğim, şu grafiğe bakın.
05:54
This is produced by the physicist Cesar Hidalgo.
132
354260
2000
Fizikçi Cesar Hidalgo tarafından hazırlandı.
05:56
He's at MIT.
133
356260
2000
Kendisi MIT'de.
05:58
Now you won't be able to understand a word of it,
134
358260
2000
Bunun bir kelimesinden bir şey anlamayacaksınız,
06:00
but this is what it looks like.
135
360260
2000
ama bu şekilde görünüyor.
06:02
Cesar has trolled the database
136
362260
2000
Cesar veritabanını 5.000'den fazla
06:04
of over 5,000 different products,
137
364260
3000
ürün için taramış ve bu veritabanını
06:07
and he's used techniques of network analysis
138
367260
5000
sorgulayacak ve farklı ürünler arasındaki
06:12
to interrogate this database
139
372260
2000
ilişkileri grafiğe dönüştürecek
06:14
and to graph relationships between the different products.
140
374260
2000
network analizi tekniklerini kullanmış.
06:16
And it's wonderful, wonderful work.
141
376260
2000
Ve bu harika, harika bir iş.
06:18
You show all these interconnections, all these interrelations.
142
378260
3000
Tüm bu ara bağlantıları, tüm bu karşılıklı ilişkileri gösteriyorsunuz.
06:21
And I think it'll be profoundly useful
143
381260
2000
Ve sanırım bu ekonominin nasıl
06:23
in understanding how it is that economies grow.
144
383260
3000
büyüdüğünü anlamak açısından son derece faydalı.
06:26
Brilliant work.
145
386260
2000
Başarılı bir iş.
06:28
Cesar and I tried to write a piece for The New York Times Magazine
146
388260
2000
Cesar ve ben New York Time dergisine bunun nasıl çalıştığını
06:30
explaining how this works.
147
390260
2000
anlatan bir yazı yazmaya çalıştık.
06:32
And what we learned
148
392260
2000
Ve öğrendiğimiz
06:34
is Cesar's work is far too good to explain
149
394260
2000
Cesar'ın çalışmasının New York Time
06:36
in The New York Times Magazine.
150
396260
2000
dergisinde açıklanamayacak kadar iyi olduğuydu.
06:40
Five thousand products --
151
400260
3000
5.000 ürün-
06:43
that's still nothing.
152
403260
2000
bu hala hiçbir şey.
06:45
Five thousand products --
153
405260
2000
5.000 ürün-
06:47
imagine counting every product category
154
407260
2000
Cesar Hidalgo'nun verilerindeki her ürün
06:49
in Cesar Hidalgo's data.
155
409260
2000
kategorisini saydığınızı hayal edin.
06:51
Imagine you had one second
156
411260
2000
Her bir ürün kategorisi için
06:53
per product category.
157
413260
2000
bir saniyeniz olduğunu hayal edin.
06:55
In about the length of this session,
158
415260
3000
Yaklaşık bu oturumun uzunluğu gibi bir sürede,
06:58
you would have counted all 5,000.
159
418260
2000
tüm 5.000 ürünü saymış olurdunuz.
07:00
Now imagine doing the same thing
160
420260
2000
Şimdi aynı şeyi Walmart'ta indirimde
07:02
for every different type of product on sale in Walmart.
161
422260
3000
olan farklı her ürüne yaptığınızı hayal edin.
07:05
There are 100,000 there. It would take you all day.
162
425260
3000
Orada 100.000 ürün var. Tüm gününüzü alacaktır.
07:08
Now imagine trying to count
163
428260
2000
Şimdi Tokyo, Londra,
07:10
every different specific product and service
164
430260
3000
New York gibi başlıca ekonomilerdeki
07:13
on sale in a major economy
165
433260
2000
indirimde olan her farklı
07:15
such as Tokyo, London or New York.
166
435260
2000
spesifik ürünü saymayı deneyin.
07:17
It's even more difficult in Edinburgh
167
437260
2000
Bu hatta Edinburgh'da daha da zor
07:19
because you have to count all the whisky and the tartan.
168
439260
3000
çünkü tüm viski ve tartanı da saymak zorundasınız.
07:22
If you wanted to count every product and service
169
442260
2000
Eğer New York'ta indirimdeki her ürünü ve servisi
07:24
on offer in New York --
170
444260
2000
saymak istiyorsanız-
07:26
there are 10 billion of them --
171
446260
2000
10 milyar kadar var-
07:28
it would take you 317 years.
172
448260
3000
317 yılınızı alacaktır.
07:31
This is how complex the economy we've created is.
173
451260
3000
İşte yarattığımız ekonomi bu derece karmaşık.
07:34
And I'm just counting toasters here.
174
454260
2000
Ve ben burada sadece tost makinelerini sayıyorum.
07:36
I'm not trying to solve the Middle East problem.
175
456260
2000
Orta Doğu sorununu çözmeye çalışmıyorum.
07:39
The complexity here is unbelievable.
176
459260
3000
Buradaki karmaşıklık inanılmaz.
07:42
And just a piece of context --
177
462260
2000
Ve sadece bir parça bağlam-
07:44
the societies in which our brains evolved
178
464260
2000
beynimizin gelişmeye başladığı toplumların
07:46
had about 300 products and services.
179
466260
2000
yaklaşık 300 ürün ve servis vardı.
07:48
You could count them in five minutes.
180
468260
3000
Bunları beş dakika içinde sayabilirsiniz.
07:51
So this is the complexity of the world that surrounds us.
181
471260
3000
Yani bizi saran dünyanın karmaşıklığı bu.
07:54
This perhaps is why
182
474260
2000
Bu belki Tanrı kompleksini
07:56
we find the God complex so tempting.
183
476260
3000
böyle cezp edici bulmamızın nedeni.
07:59
We tend to retreat and say, "We can draw a picture,
184
479260
3000
Geriye çekilip 'Resim çizebiliriz, bazı grafikler yerleştirir,
08:02
we can post some graphs,
185
482260
2000
anladık, bunun nasıl işlediğini
08:04
we get it, we understand how this works."
186
484260
3000
anlıyoruz' deme eğilimindeyizdir.
08:07
And we don't.
187
487260
2000
Ve anlamayız.
08:09
We never do.
188
489260
2000
Asla.
08:11
Now I'm not trying to deliver a nihilistic message here.
189
491260
2000
Şimdi burada vermeye çalıştığım nihilistik bir mesaj.
08:13
I'm not trying to say we can't solve
190
493260
2000
Karmaşık bir dünyada var olan
08:15
complicated problems in a complicated world.
191
495260
2000
karmaşık sorunları çözemeyiz demeye çalışmıyorum.
08:17
We clearly can.
192
497260
2000
Açıkça yapabiliriz.
08:19
But the way we solve them
193
499260
2000
Ama yolu, onları alçak gönüllülükle
08:21
is with humility --
194
501260
2000
çözmek olmalı-
08:23
to abandon the God complex
195
503260
2000
Tanrı kompleksinden vazgeçmek
08:25
and to actually use a problem-solving technique that works.
196
505260
3000
ve aslında işleyen bir sorun çözme tekniği kullanmak.
08:28
And we have a problem-solving technique that works.
197
508260
3000
Ve işleyen bir sorun çözme tekniğimiz var.
08:31
Now you show me
198
511260
2000
Şimdi bana başarılı
08:33
a successful complex system,
199
513260
2000
karmaşık bir sistem gösterin,
08:35
and I will show you a system
200
515260
3000
ve ben size deneme yanılmadan
08:38
that has evolved through trial and error.
201
518260
2000
gelişen bir sistem göstereyim.
08:40
Here's an example.
202
520260
2000
İşte bir örnek.
08:42
This baby was produced through trial and error.
203
522260
3000
Bu bebek deneme yanılma yoluyla üretildi.
08:46
I realize that's an ambiguous statement.
204
526260
3000
Bunun muğlak bir ifade olduğunu farkındayım.
08:49
Maybe I should clarify it.
205
529260
2000
Belki bunu aydınlatmalıyım.
08:51
This baby is a human body: it evolved.
206
531260
3000
Bu bebek bir insan bedeni: evrimleşiyor.
08:54
What is evolution?
207
534260
2000
Evrim nedir?
08:56
Over millions of years, variation and selection,
208
536260
3000
Milyonlarca yıldan fazla, farklılık ve seçim,
08:59
variation and selection --
209
539260
3000
farklılık ve seçim-
09:02
trial and error,
210
542260
2000
deneme ve yanılma,
09:04
trial and error.
211
544260
3000
deneme ve yanılma.
09:07
And it's not just biological systems
212
547260
2000
Ve deneme yanılma yoluyla mucizeler
09:09
that produce miracles through trial and error.
213
549260
2000
yaratan sadece bu biyolojik sistemler değil.
09:11
You could use it in an industrial context.
214
551260
2000
Bunu endüstriye bir bağlamda da kullanabilirsiniz.
09:13
So let's say you wanted to make detergent.
215
553260
2000
Yani diyelim ki bir deterjan yapmak istiyorsunuz.
09:15
Let's say you're Unilever
216
555260
2000
Diyelim ki Unilever'siniz
09:17
and you want to make detergent in a factory near Liverpool.
217
557260
3000
ve Liverpool yakınlarındaki bir fabrikada deterjan yapmak istiyorsunuz.
09:20
How do you do it?
218
560260
2000
Nasıl yaparsınız?
09:22
Well you have this great big tank full of liquid detergent.
219
562260
3000
Peki, muazzam büyük bir tank dolusu sıvı deterjanınız var.
09:25
You pump it at a high pressure through a nozzle.
220
565260
2000
Onu yüksek basınç altında bir enjektörden pompalıyorsunuz.
09:27
You create a spray of detergent.
221
567260
3000
Bir deterjan spreyi yaratıyorsunuz.
09:30
Then the spray dries. It turns into powder.
222
570260
2000
Sonra sprey kuruyor. Toza dönüşüyor.
09:32
It falls to the floor.
223
572260
2000
Yere dökülüyor.
09:34
You scoop it up. You put it in cardboard boxes.
224
574260
2000
Kürekle topluyorsunuz, kartondan kutulara koyuyorsunuz.
09:36
You sell it at a supermarket.
225
576260
2000
Bir süpermarkette satıyorsunuz.
09:38
You make lots of money.
226
578260
2000
Çok para kazanıyorsunuz.
09:40
How do you design that nozzle?
227
580260
3000
Bu enjektörü nasıl tasarlarsınız?
09:43
It turns out to be very important.
228
583260
3000
Çok önemli olduğu anlaşılıyor.
09:46
Now if you ascribe to the God complex,
229
586260
2000
Şimdi bunu Tanrı kompleksine atfedecek olursak,
09:48
what you do is you find yourself a little God.
230
588260
3000
yaptığınız kendinize küçük bir Tanrı bulmanızdır.
09:51
You find yourself a mathematician; you find yourself a physicist --
231
591260
3000
Kendinize bir matematikçi bulursunuz; bir fizikçi bulursunuz-
09:54
somebody who understands the dynamics of this fluid.
232
594260
3000
bu sıvının dinamiklerini anlayan birisi.
09:57
And he will, or she will,
233
597260
3000
Ve o enjektörün
10:00
calculate the optimal design of the nozzle.
234
600260
3000
optimal (en iyi) tasarımını yapacaktır.
10:03
Now Unilever did this and it didn't work --
235
603260
2000
Şimdi Unilever bunu yaptı ve çalışmadı-
10:05
too complicated.
236
605260
2000
çok karmaşık.
10:07
Even this problem, too complicated.
237
607260
3000
Bu sorun bile, çok karmaşık.
10:10
But the geneticist Professor Steve Jones
238
610260
3000
Ama genetik profesörü Steve Jones
10:13
describes how Unilever actually did solve this problem --
239
613260
3000
Unilever'in bu sorunu aslında nasıl çözdüğünü açıklıyor-
10:16
trial and error,
240
616260
2000
deneme yanılmayla,
10:18
variation and selection.
241
618260
2000
farklılık ve seçimle.
10:20
You take a nozzle
242
620260
2000
Bir enjektörü alırsınız
10:22
and you create 10 random variations on the nozzle.
243
622260
4000
ve bu enjektörde 10 rastgele farklı şeklini yaratırsınız.
10:26
You try out all 10; you keep the one that works best.
244
626260
3000
Bu 10 taneyi denersiniz, en iyi çalışan bir tanesini seçersiniz.
10:29
You create 10 variations on that one.
245
629260
2000
Bu bir taneden 10 farklı şeklini yaratısınız.
10:31
You try out all 10. You keep the one that works best.
246
631260
3000
Tüm 10 taneyi denersiniz. En iyi çalışanını seçersiniz.
10:34
You try out 10 variations on that one.
247
634260
2000
Bu bir taneden 10 farklı şeklini yaratısınız.
10:36
You see how this works, right?
248
636260
2000
Bunun nasıl işlediğini anlıyorsunuz, değil mi?
10:38
And after 45 generations,
249
638260
2000
Ve 45 nesil sonra,
10:40
you have this incredible nozzle.
250
640260
2000
bu inanılmaz enjektöre sahip olursunuz.
10:42
It looks a bit like a chess piece --
251
642260
2000
Biraz bir satranç taşına benziyor-
10:44
functions absolutely brilliantly.
252
644260
3000
mükemmel şekilde işliyor.
10:47
We have no idea
253
647260
2000
Neden çalıştığına dair
10:49
why it works,
254
649260
2000
hiçbir fikrimiz yok,
10:51
no idea at all.
255
651260
2000
hiçbir fikrimiz.
10:53
And the moment you step back from the God complex --
256
653260
2000
Ve Tanrı kompleksinden geri adım attığınız anda-
10:55
let's just try to have a bunch of stuff;
257
655260
2000
hadi birkaç şeye sahip olmayı deneyelim;
10:57
let's have a systematic way of determining what's working and what's not --
258
657260
3000
hadi neyi çalışıp neyin çalışmadığına dair sistematik bir yolumuz olsun-
11:00
you can solve your problem.
259
660260
2000
sorununuzu çözebilirsiniz.
11:02
Now this process of trial and error
260
662260
2000
Şimdi bu deneme ve yanılma süreci
11:04
is actually far more common in successful institutions
261
664260
3000
aslında başarılı kurumlarda fark ettiğimizden çok daha
11:07
than we care to recognize.
262
667260
2000
görülen bir şeydir.
11:09
And we've heard a lot about how economies function.
263
669260
3000
Ve ekonominin nasıl işlediği hakkında çok fazla şey duyduk.
11:12
The U.S. economy is still the world's greatest economy.
264
672260
4000
ABD ekonomisi hala dünyanın en büyük ekonomisi.
11:16
How did it become the world's greatest economy?
265
676260
3000
Nasıl dünyanın en büyük ekonomisi haline geldi?
11:19
I could give you all kinds of facts and figures
266
679260
2000
Size ABD ekonomisi hakkında her türlü
11:21
about the U.S. economy,
267
681260
2000
veriyi verebilirim,
11:23
but I think the most salient one is this:
268
683260
3000
ama sanıyorum en çarpıcı olan şudur:
11:26
ten percent of American businesses
269
686260
3000
Amerikan ticari kuruluşlarının yüzde 10'u
11:29
disappear every year.
270
689260
3000
her yıl yok olmaktadır.
11:32
That is a huge failure rate.
271
692260
3000
Bu çok muazzam bir başarısızlık oranı.
11:35
It's far higher than the failure rate of, say, Americans.
272
695260
2000
Diyelim ki Amerikalıların başarısızlık yüzdesinden çok daha fazla.
11:37
Ten percent of Americans don't disappear every year.
273
697260
3000
Amerikalıların yüzde 10'u her yıl yok olmuyor.
11:40
Which leads us to conclude
274
700260
2000
Bu da bizi Amerikan ticari kuruluşlarının
11:42
American businesses fail faster than Americans,
275
702260
3000
Amerikalılardan daha hızlı başarısız olduğu sonucuna
11:45
and therefore American businesses are evolving faster than Americans.
276
705260
3000
götürüyor ve bu nedenle Amerikan ticari kuruluşları Amerikalılardan hızlı evrimleşiyor.
11:48
And eventually, they'll have evolved to such a high peak of perfection
277
708260
3000
Ve buna bağlı olarak, o kadar yüksek bir mükemmelliğe ulaşacaklardır ki
11:51
that they will make us all their pets --
278
711260
3000
bizi kendi evcil hayvanları haline getirecekler-
11:54
(Laughter)
279
714260
2000
(Gülüşmeler)
11:56
if, of course, they haven't already done so.
280
716260
3000
Eğer, elbette, zaten getirmedilerse.
11:59
I sometimes wonder.
281
719260
3000
Bazen merak ediyorum.
12:02
But it's this process of trial and error
282
722260
2000
Ama bu bir deneme yanılma süreci,
12:04
that explains this great divergence,
283
724260
4000
bu büyük fikir ayrılığını açıklıyor,
12:08
this incredible performance of Western economies.
284
728260
3000
Batı ekonomilerinin inanılmaz performansını.
12:11
It didn't come because you put some incredibly smart person in charge.
285
731260
3000
Böyle olmadı çünkü inanılmaz derecede zeki bir kişiyi görevlendirdiniz.
12:14
It's come through trial and error.
286
734260
2000
Deneme yanılma yoluyla oldu.
12:16
Now I've been sort of banging on about this
287
736260
2000
Şimdi ben son birkaç aydır bunun
12:18
for the last couple of months,
288
738260
2000
üzerinde duruyorum ve insanlar
12:20
and people sometimes say to me,
289
740260
2000
bana bazen şöyle diyorlar,
12:22
"Well Tim, it's kind of obvious.
290
742260
2000
'Pekala Tim, aslında çok açık.
12:24
Obviously trial and error is very important.
291
744260
2000
Açıkça deneme yanılma çok önemli.
12:26
Obviously experimentation is very important.
292
746260
2000
Açıkça deney yapma çok önemli.
12:28
Now why are you just wandering around saying this obvious thing?"
293
748260
3000
Şimdi neden bu açık şeyi söylemek için etrafında dolanıyorsun?
12:31
So I say, okay, fine.
294
751260
2000
Ben de, tamam, diyorum, iyi.
12:33
You think it's obvious?
295
753260
2000
Sence çok mu açık?
12:35
I will admit it's obvious
296
755260
2000
Okullar çocuklara doğru
12:37
when schools
297
757260
2000
tek bir cevabı olmayan
12:39
start teaching children
298
759260
3000
sorunların var olduğunu
12:42
that there are some problems that don't have a correct answer.
299
762260
3000
öğrettiklerinde bunun çok açık olduğunu kabul ederim.
12:45
Stop giving them lists of questions
300
765260
3000
Onlara her birinin bir cevabı olan
12:48
every single one of which has an answer.
301
768260
2000
sorular listesi vermekten vazgeçin.
12:50
And there's an authority figure in the corner
302
770260
2000
Ve köşede, öğretmenin arkasında
12:52
behind the teacher's desk who knows all the answers.
303
772260
2000
her sorunun cevabını bilen bir otorite figürü var.
12:54
And if you can't find the answers,
304
774260
2000
Ve eğer cevapları bulamazsanız,
12:56
you must be lazy or stupid.
305
776260
2000
tembel ya da aptal olmalısınız.
12:58
When schools stop doing that all the time,
306
778260
2000
Okullar sürekli bunu yapmayı bıraktıklarında,
13:00
I will admit that, yes,
307
780260
2000
kabul ediyorum, evet,
13:02
it's obvious that trial and error is a good thing.
308
782260
2000
deneme yanılmanın iyi bir şey olduğu açıktır.
13:04
When a politician stands up
309
784260
3000
Bir politikacı ayağa kalkıp
13:07
campaigning for elected office
310
787260
2000
seçilecek görev için kampanya yaptığında
13:09
and says, "I want to fix our health system.
311
789260
2000
ve 'Sağlık sisteminin iyileştirmek istiyorum.
13:11
I want to fix our education system.
312
791260
2000
Eğitim sistemini iyileştirmek istiyorum.
13:13
I have no idea how to do it.
313
793260
3000
Nasıl yapacağım bilmiyorum.
13:16
I have half a dozen ideas.
314
796260
2000
Bir düzine fikrim var.
13:18
We're going to test them out. They'll probably all fail.
315
798260
3000
Bunları test edeceğiz. Muhtemelen hepsi başarısız olacak.
13:21
Then we'll test some other ideas out.
316
801260
2000
Sonra başka fikirleri test edeceğiz.
13:23
We'll find some that work. We'll build on those.
317
803260
2000
Bazılarının çalıştığını göreceğiz. Bunun üzerine gideceğiz.
13:25
We'll get rid of the ones that don't." --
318
805260
2000
İşe yaramayanlardan kurtulacağız.' der.
13:27
when a politician campaigns on that platform,
319
807260
3000
Bir politikacı bu düzlemde kampanya yaptığı zaman
13:30
and more importantly, when voters like you and me
320
810260
3000
ve daha da önemlisi, ben ve siz gibi oy verenler
13:33
are willing to vote for that kind of politician,
321
813260
2000
bu tarz bir politikacıya oy vermeye niyetli olduğunda
13:35
then I will admit
322
815260
2000
o zaman bunun
13:37
that it is obvious that trial and error works, and that -- thank you.
323
817260
3000
deneme yanılmanın çalıştığını gösterdiğini kabul ederim ve bu-teşekkürler.
13:40
(Applause)
324
820260
4000
(Alkışlar)
13:44
Until then, until then
325
824260
3000
O zamana kadar, o zamana kadar
13:47
I'm going to keep banging on about trial and error
326
827260
2000
deneme yanılma ve neden Tanrı kompleksini bırakmamız
13:49
and why we should abandon the God complex.
327
829260
3000
gerektiği hakkında konuşmaya devam edeceğim.
13:52
Because it's so hard
328
832260
3000
Çünkü kendi yanılabilirliğimizi
13:55
to admit our own fallibility.
329
835260
2000
kabul etmek çok güçtür.
13:57
It's so uncomfortable.
330
837260
2000
Çok rahatsız edicidir.
13:59
And Archie Cochrane understood this as well as anybody.
331
839260
3000
Ve Archie Cochrane bunun herkes gibi anlamıştı.
14:02
There's this one trial he ran
332
842260
2000
Birinci Dünya Savaşından sonra
14:04
many years after World War II.
333
844260
2000
devam ettirdiği bir çalışma var.
14:06
He wanted to test out
334
846260
3000
Kalp krizi geçirmiş hastalar
14:09
the question of, where is it
335
849260
2000
nekahet süresini nerede
14:11
that patients should recover
336
851260
2000
geçirmeli, sorusunu
14:13
from heart attacks?
337
853260
2000
denemek istemişti.
14:15
Should they recover in a specialized cardiac unit in hospital,
338
855260
3000
Hastanedeki özel bir kardiyak ünitesinde mi yoksa
14:18
or should they recover at home?
339
858260
3000
evlerinde mi iyileşmeliler?
14:21
All the cardiac doctors tried to shut him down.
340
861260
3000
Tüm kardiyoloji doktorları onu susturmaya çalıştılar.
14:24
They had the God complex in spades.
341
864260
3000
Tanrı kompleksine fazlasıyla sahiptiler.
14:27
They knew that their hospitals were the right place for patients,
342
867260
3000
Hastanelerinin hastalar için doğru yerler olduğuna emindiler.
14:30
and they knew it was very unethical
343
870260
2000
Ve biliyorlardı ki bu tarz bir deneme ya da
14:32
to run any kind of trial or experiment.
344
872260
3000
deney çok etik dışı bir hareketti.
14:35
Nevertheless, Archie managed to get permission to do this.
345
875260
2000
Buna rağmen, Archie bunu yapmak için izin almayı başardı.
14:37
He ran his trial.
346
877260
2000
Çalışmasını yürüttü.
14:39
And after the trial had been running for a little while,
347
879260
2000
Ve çalışmayı bir süre yürüttükten sonra,
14:41
he gathered together all his colleagues
348
881260
2000
tüm çalışma arkadaşlarını masa etrafında
14:43
around his table,
349
883260
2000
toplayarak
14:45
and he said, "Well, gentlemen,
350
885260
2000
şöyle dedi, 'Peki, beyler,
14:47
we have some preliminary results.
351
887260
2000
bir takım ön sonuçlara sahibiz.
14:49
They're not statistically significant.
352
889260
2000
İstatistiksel olarak anlamlı değiller.
14:51
But we have something.
353
891260
3000
Ama elimizde bir şey var.
14:54
And it turns out that you're right and I'm wrong.
354
894260
3000
Ve anlaşılıyor ki siz doğrusunuz, bense yanlış.
14:57
It is dangerous for patients
355
897260
2000
Hastaların kalp krizi sonrası
14:59
to recover from heart attacks at home.
356
899260
2000
nekahet dönemini evde geçirmeleri tehlikeli.
15:01
They should be in hospital."
357
901260
3000
Hastanede olmaları gerekir.'
15:04
And there's this uproar, and all the doctors start pounding the table
358
904260
2000
Ve bir gürültü kopar ve tüm doktorlar masaya vurarak şöyle derler
15:06
and saying, "We always said you were unethical, Archie.
359
906260
3000
'Her zaman etik dışı olduğunu söyledik Archie.
15:09
You're killing people with your clinical trials. You need to shut it down now.
360
909260
3000
Klinik araştırmalarınla insanları öldürüyorsun. Buna şimdi son vermen gerek.
15:12
Shut it down at once."
361
912260
2000
Hemen son ver.'
15:14
And there's this huge hubbub.
362
914260
2000
Ve büyük bir curcuna olur.
15:16
Archie lets it die down.
363
916260
2000
Archie geçmesini bekler.
15:18
And then he says, "Well that's very interesting, gentlemen,
364
918260
2000
Ve sonra şöyle der, 'Pekala, bu çok ilginç beyler,
15:20
because when I gave you the table of results,
365
920260
3000
çünkü size sonuç tablolarını verdiğimde,
15:23
I swapped the two columns around.
366
923260
4000
iki sütunun yerini değiştirmiştim.
15:27
It turns out your hospitals are killing people,
367
927260
2000
Anlaşıldı ki sizin hastaneniz insanları öldürüyor
15:29
and they should be at home.
368
929260
2000
ve insanlar evde olmalı.
15:31
Would you like to close down the trial now,
369
931260
3000
Şimdi çalışmayı sonlandırmak ister misiniz,
15:34
or should we wait until we have robust results?"
370
934260
3000
ya da daha sağlam sonuçları mı bekleyelim?
15:38
Tumbleweed
371
938260
2000
Çalı toplantı
15:40
rolls through the meeting room.
372
940260
3000
odasını yuvarlanarak dolaşır.
15:43
But Cochrane would do that kind of thing.
373
943260
3000
Ama Cochrane bu tarz şeyleri yapacak adamdır.
15:46
And the reason he would do that kind of thing
374
946260
2000
Ve bu tarz şeyleri yapacak olmasının nedeni
15:48
is because he understood
375
948260
2000
sadece durup 'Burada
15:50
it feels so much better
376
950260
2000
kendi küçük dünyamda,
15:52
to stand there and say,
377
952260
2000
ben bir tanrıyım, her şeyi
15:54
"Here in my own little world,
378
954260
2000
anlarım. Fikirlerime meydan
15:56
I am a god, I understand everything.
379
956260
2000
okunmasını istemiyorum. Vardığım
15:58
I do not want to have my opinions challenged.
380
958260
2000
sonuçların test edilmesini istemiyorum.' demenin
16:00
I do not want to have my conclusions tested."
381
960260
3000
çok daha iyi hissettirdiğini anlıyordu çünkü.
16:03
It feels so much more comfortable
382
963260
2000
Basitçe kurallara karşı gelmemek
16:05
simply to lay down the law.
383
965260
3000
çok daha rahatlatıcı geliyor.
16:08
Cochrane understood
384
968260
2000
Cochrane belirsizliğin,
16:10
that uncertainty, that fallibility,
385
970260
2000
başarısızlığın, meydan okunuyor olmanın,
16:12
that being challenged, they hurt.
386
972260
2000
bunların acı verdiğini anlamıştı.
16:14
And you sometimes need to be shocked out of that.
387
974260
4000
Ve bazen bundan sarsılarak çıkmamız gerekir.
16:18
Now I'm not going to pretend that this is easy.
388
978260
3000
Şimdi bu kolaymış gibi davranmayacağım.
16:21
It isn't easy.
389
981260
2000
Kolay değil.
16:23
It's incredibly painful.
390
983260
2000
İnanılmaz derecede acı verici.
16:25
And since I started talking about this subject
391
985260
2000
Ve madem ki bu konu hakkında konuşmaya
16:27
and researching this subject,
392
987260
2000
ve araştırmaya başladım,
16:29
I've been really haunted by something
393
989260
2000
Japon bir matematikçinin bu konu hakkında
16:31
a Japanese mathematician said on the subject.
394
991260
2000
söylediği bir şey kafama gerçekten takıldı.
16:33
So shortly after the war,
395
993260
2000
Savaştan kısa bir süre sonra,
16:35
this young man, Yutaka Taniyama,
396
995260
3000
bu genç adam, Yutaka Taniyama,
16:38
developed this amazing conjecture
397
998260
2000
Taniyama-Shimura Varsayımı adı verilen
16:40
called the Taniyama-Shimura Conjecture.
398
1000260
2000
muhteşem varsayımı geliştirmişti.
16:42
It turned out to be absolutely instrumental
399
1002260
3000
Birçok on yıl sonra, Fermat'nın son teoremini
16:45
many decades later
400
1005260
2000
ispatlamada kesinlikle
16:47
in proving Fermat's Last Theorem.
401
1007260
2000
işe yaradığı anlaşıldı.
16:49
In fact, it turns out it's equivalent
402
1009260
2000
Aslında, Fermat'nın Son Teoremini
16:51
to proving Fermat's Last Theorem.
403
1011260
2000
ispatlamaya eşdeğer olduğu anlaşıldı.
16:53
You prove one, you prove the other.
404
1013260
4000
Birini ispatlayın, diğerini de ispatlaşmış oluyorsunuz.
16:57
But it was always a conjecture.
405
1017260
3000
Ama bu her zaman bir varsayımdı.
17:00
Taniyama tried and tried and tried
406
1020260
3000
Taniyama denedi ve denedi ve asla
17:03
and he could never prove that it was true.
407
1023260
3000
bunun doğru olduğunu ispatlayamadı.
17:06
And shortly before his 30th birthday in 1958,
408
1026260
3000
Ve 1958 yılındaki 30'uncu yaş gününden kısa
17:09
Yutaka Taniyama killed himself.
409
1029260
4000
süre önce Yutaka Taniyama kendini öldürdü.
17:13
His friend, Goro Shimura --
410
1033260
2000
Arkadaşı, Goro Shimura-
17:15
who worked on the mathematics with him --
411
1035260
2000
onunla birlikte matematik çalışıyordu-
17:17
many decades later, reflected on Taniyama's life.
412
1037260
3000
on yıllarca sonra, Taniyama'nın yaşamı üzerine düşündü.
17:22
He said,
413
1042260
3000
'Bir matematikçi
17:25
"He was not a very careful person
414
1045260
2000
olarak çok dikkatli
17:27
as a mathematician.
415
1047260
2000
bir insan değildi' demişti.
17:29
He made a lot of mistakes.
416
1049260
3000
'Birçok hata yaptı.
17:32
But he made mistakes in a good direction.
417
1052260
4000
Ama hatalarını güzel bir yönde yapmıştı.
17:36
I tried to emulate him,
418
1056260
3000
Onunla yarışmaya çalıştım,
17:39
but I realized
419
1059260
2000
ama sonra anladım ki
17:41
it is very difficult
420
1061260
2000
güzel hatalar
17:43
to make good mistakes."
421
1063260
3000
yapmak gerçekten zordur.'
17:46
Thank you.
422
1066260
2000
Teşekkürler.
17:48
(Applause)
423
1068260
12000
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7