Sam Martin: The quirky world of "manspaces"

Sam Martin: "Erkek yaşam alanının beklenmedik dünyası"

Çeviri: Sancak Gülgen Gözden geçirme: yasin alp aluç

So, I am indeed going to talk about

Pekala, aslında erkeklerin kendileri için yarattıkları

the spaces men create for themselves,

alanlar hakkında konuşacağım.

but first I want to tell you why I'm here.

Fakat öncelikle burada neden bulunduğumu söylemek istiyorum.

I'm here for two reasons. These two guys

İki sebepten dolayı buradayım. Bunlar benim

are my two sons Ford and Wren.

iki oğlum Ford ve Wren.

When Ford was about three years old,

Ford üç yaşındayken,

we shared a very small room together,

beraber ufak bir odayı paylaştık,

in a very small space.

çok ufak bir alandı.

My office was on one half of the bedroom,

Yatak odasının bir yarısı benim çalışma odamdı.

and his bedroom was on the other half.

Ve diğer yarısı da onun yatak odasıydı.

And you can imagine, if you're a writer,

Hayal edebilirsiniz, eğer bir yazarsanız,

that things would get really crowded around deadlines.

etrafınızdaki şeyler sona doğru kalabalıklaşmaya başlıyor.

So when Wren was on the way,

Wren'in doğumu yaklaşırken,

I realized I needed to find a space of my own.

fark ettim ki, kendi alanımı bulmam gerekiyordu.

There was no more space in the house. So I went out to the backyard,

Evimde daha fazla bir alan yoktu. Bu yüzden arka bahçeye çıktım.

and without any previous building experience,

Ve hiçbir inşaat deneyimim olmadan,

and about 3,000 dollars and some

ve yaklaşık 3,000 dolar ile ve bazı

recycled materials, I built this space.

geri dönüşümlü malzemelerle, bu alanı yaptım.

It had everything I needed. It was quiet.

İhtiyacım olan herşey vardı. Sessizdi.

There was enough space. And I had control, which was very important.

Yeteri kadar alan vardı. Ve en önemlisi, kontrol edebiliyordum.

As I was building this space, I thought

Bu alanı yaparken, kendi kendime düşündüm ki;

to myself, "Surely I'm not the only guy

"Eminim ki kendi alanı oluşturmak

to have to have carved out a space for his own."

zorunda olan tek kişi ben değilim."

So I did some research.

Bu yüzden, biraz araştırma yaptım.

And I found that there was an historic precedence.

Ve tarihi bir öncelik sırası olduğunu buldum.

Hemingway had his writing space.

Hemingway kendi yazı alanına sahipti.

Elvis had two or three manspaces,

Elvis iki veya üçü insanlık alanı sahipti,

which is pretty unique because he lived with both his wife and his mother in Graceland.

oldukça benzersiz çünkü hem eşiyle hem de annesi ile Graceland'te yaşamıştı.

In the popular culture, Superman had the Fortress of Solitude,

Popüler kültürde, Süpermen Yalnızlık Kalesine sahipti.

and there was, of course, the Batcave.

Ve tabi ki, Yarasa Mağrası var.

So I realized then that I wanted to go out on a journey

Sonra bir yolculuğa çıkmak ve erkeklerin kendileri için

and see what guys were creating for themselves now.

şimdilerde neler yaptığını görmek istediğimi fark ettim.

Here is one of the first spaces I found. It is in Austin, Texas,

Burası bulduğumu ilk yerlerden bir tanesi. Austin, Teksas'ta.

which is where I'm from.

Benim geldiğim yer.

On the outside it looks like a very typical garage, a nice garage.

Dışarısı tipik bir garaj gibi görünüyor, hoş bir garaj.

But on the inside, it's anything but.

fakat içerisi, ne istersen.

And this, to me, is a pretty classic manspace.

Ve bu, bana göre, oldukça klasik

It has neon concert posters, a bar

erkek alanı. Neon konser posterleri, bir bar,

and, of course, the leg lamp,

ve tabi ki, çok önemli olan

which is very important.

bacaklı lamba.

I soon realized that manspaces didn't have to be only inside.

Kısa sürede fark ettim ki yaşam alanları içeride olmak zorunda değiller.

This guy built a bowling alley in his backyard,

Bu adam kendisi için arka bahçeisnde bir bowling alanı inşa etmiş,

out of landscaping timbers, astroturf.

çevre düzenlemesi için kereste, suni çim.

And he found the scoreboard in the trash.

Ve çöp kutusunda skorbordu buldu.

Here's another outdoor space, a little bit more sophisticated.

Burası başka bir yaşam alanı, biraz daha fazla sofistike.

This a 1923 wooden tugboat,

Bu bir 1923 ağaçtan romörk,

made completely out of Douglas fir.

tamamen Douglas çamından yapılmış.

The guy did it all himself.

Bunu tamamen kendisi yapmış.

And there is about 1,000 square feet of hanging-out space inside.

Ve içeride 100 metrekarelik vakit harcamak için bir alan var.

So, pretty early on in my investigations

Araştırmamın başlarında fark ettim ki

I realized what I was finding was not what I expected to find,

bulduklarım bulmayı umduklarımla örtüşmüyorlar,

which was, quite frankly, a lot of beer can pyramids

açıkçası beklentim, bir çok bira kutusundan piramitler,

and overstuffed couches and flat-screen TVs.

doldurulmuş koltuklar ve düz ekran televizyonlardı.

There were definitely hang-out spots.

Bulduklarım ise kesinlikle vakit harcanan yerlerdi.

But some were for working, some were for playing,

Kimisi çalışmak için, kimisi oyun oynamak için,

some were for guys to collect their things.

kimisi birşeyler biriktirmek için kullanıyordu.

Most of all, I was just surprised with what I was finding.

Bilhassa bulduğum şeylere çok şaşırdım.

Take this place for example.

Şu yer örneğine bir bakın.

On the outside it looks like a typical northeastern garage.

Dışarıdan tipik bir kuzeydoğu garajı gibi gözüküyor.

This is in Long Island, New York.

Burası Long Island, New York'ta.

The only thing that might tip you off is the round window.

Size tüyo verebilecek tek şey yuvarlak pencere.

On the inside it's a recreation of a

İçeride 16. yüzyıl Japon çay evinin

16th century Japanese tea house.

yeniden yaratılmış hali var.

The man imported all the materials from Japan,

Adam bütün malzemeleri Japonya'dan getirmiş,

and he hired a Japanese carpenter

ve onu geleneksel biçimde inşa etmek için

to build it in the traditional style.

bir Japon marangoz tutmuş.

It has no nails or screws.

Hiç çivi ya da vida yok.

All the joints are hand-carved and hand-scribed.

Bütün bağlantılar elle oyulumuş ve kazılmışlar.

Here is another pretty typical scene. This is a suburban Las Vegas neighborhood.

Burasıda bir başka benzer sahne. Burası Las Vegas ta bir varoş mahellesi.

But you open one of the garage doors

Fakat bu garaj kapılarından birini açıyorsunuz ve

and there is a professional-size boxing ring inside.

profesyonel bir boks ringi var içeride.

(Laughter)

(Gülüşmeler)

And so there is a good reason for this.

Ve bunun için iyi bir neden var.

It was built by this man who is Wayne McCullough.

Bu Wayne McCullough, burası onun tarafından yapılmış.

He won the silver medal for Ireland

1992 Olimpiyatlarında İrlanda adına

in the 1992 Olympics,

gümüş madalya kazanmış.

and he trains in this space. He trains other people.

Burada antrenman yapmış. Başkalarını eğitmiş.

And right off the garage he has his own trophy room

Garajın sağında erkek yaşam alanının bir başka önemli

where he can sort of bask in his accomplishments,

çeşidi olan kendi başarılarının tadını çıkarabileceği,

which is another sort of important part about a manspace.

kendi zafer odasına sahip.

So, while this space represents someone's profession,

Bu yüzden, bu alan birinin işini temsil ederken,

this one certainly represents a passion.

burası kesinlikle bir tutkuyu temsil ediyor.

It's made to look like the inside of an English sailing ship.

İçi bir İngiliz yat gemisine benzeyecek şekilde yapılmış.

It's a collection of nautical antiques from the 1700s and 1800s.

1700 ve 1800'lerden kalma denizciliğe ait antik koleksiyon.

Museum quality.

Müze ayarında.

So, as I came to the end of my journey,

Bu yüzden, yolculuğumun sonuna gelirken,

I found over 50 spaces.

50'nin üzerinde yer buldum.

And they were unexpected and they were surprising.

Ve onlar beklemedikti ve şaşırtıcıydı.

But they were also --

Fakat onlar hem de--

I was really impressed by how personalized they were,

onların nasıl da kişiselleştirildiğinden ve ne kadar çok

and how much work went into them.

emek harcandığından gerçekten çok etkilendim.

And I realized that's because the guys that I met

Bu tanıştığım adamların tutkuları için

were all very passionate about what they did.

neler yaptıklarını fark ettim.

And they really loved their professions.

Onlar gerçekten işlerini seviyorlar.

And they were very passionate about their collections and their hobbies.

Ve onlar kolleksiyonları ve hobileri için çok tutkulular.

And so they created these spaces

Onlar yapmayı sevdikleri

to reflect what they love to do,

kim olduklarını yansıtan

and who they were.

bu alanları yarattılar.

So if you don't have a space of your own,

Bu yüzden, eğer kendinize ait bir yeriniz yoksa,

I highly recommend finding one, and getting into it.

Bir tane bulmanızı tavsiye ederim ve onun üzerine gidin.

Thank you very much.

Çok teşekkür ederim.

(Applause)

(Alkışlar)