Josette Sheeran: Ending hunger now

Josette Sheeran: Açlığı şimdi sona erdirmek

102,266 views ・ 2011-07-28

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Serap Çakıl Gözden geçirme: Sancak Gülgen
00:15
Well after many years working in trade and economics,
0
15260
3000
Ticaret ve ekonomi alanlarında yıllarca çalıştıktan sonra,
00:18
four years ago,
1
18260
2000
dört yıl önce,
00:20
I found myself working on the front lines
2
20260
2000
kendimi insan kırılganlığının ön saflarında
00:22
of human vulnerability.
3
22260
3000
çalışırken buldum.
00:25
And I found myself in the places
4
25260
2000
Ve insanların her gün yaşamak için
00:27
where people are fighting every day to survive
5
27260
3000
savaştığı ve tek bir öğün dahi kazanamadığı
00:30
and can't even obtain a meal.
6
30260
3000
yerlerde buldum.
00:34
This red cup comes from Rwanda
7
34260
2000
Bu kırmızı kap Ruanda'dan, Fabian
00:36
from a child named Fabian.
8
36260
2000
isimli bir çocuktan geldi.
00:38
And I carry this around
9
38260
2000
Ve bunu gerçekten
00:40
as a symbol, really, of the challenge
10
40260
2000
bir davet ve aynı zamanda umudun
00:42
and also the hope.
11
42260
2000
sembolü olarak taşıyorum.
00:44
Because one cup of food a day
12
44260
2000
Çünkü günde tek bir kap yemek
00:46
changes Fabian's life completely.
13
46260
3000
Fabian'ın hayatını tamamen değiştiriyor.
00:49
But what I'd like to talk about today
14
49260
3000
Ancak bugün konuşmak istediğim
00:52
is the fact that this morning,
15
52260
3000
bu sabah, Dünya üzerindeki
00:55
about a billion people on Earth --
16
55260
2000
yaklaşık bir milyar insanın -
00:57
or one out of every seven --
17
57260
2000
her yedi kişiden birinin -
00:59
woke up and didn't even know
18
59260
2000
sabah uyandığı ve bu kabı nasıl
01:01
how to fill this cup.
19
61260
2000
dolduracağını bilmediği gerçeği.
01:03
One out of every seven people.
20
63260
3000
Her yedi kişiden biri.
01:07
First, I'll ask you: Why should you care?
21
67260
2000
Öncelikle, sormalıyım, neden umurunuzda olsun ki?
01:09
Why should we care?
22
69260
2000
Neden umursamalıyız?
01:11
For most people,
23
71260
2000
Çoğu insan için,
01:13
if they think about hunger,
24
73260
2000
açlık hakkında düşündüklerinde,
01:15
they don't have to go far back on their own family history --
25
75260
3000
kendi aile tarihlerinde çok geriye gitmelerine gerek yok -
01:18
maybe in their own lives, or their parents' lives,
26
78260
2000
belki kendi yaşamlarında ya da ebeveynlerinin yaşamlarında,
01:20
or their grandparents' lives --
27
80260
2000
ya da büyükanne ve babalarının yaşamlarında -
01:22
to remember an experience of hunger.
28
82260
3000
açlık deneyimini hatırlayabilirler.
01:25
I rarely find an audience
29
85260
2000
İnsanların böyle bir deneyim için
01:27
where people can go back very far without that experience.
30
87260
3000
çok geriye gitmelerini gerektiren bir dinleyici grubuyla nadiren karşılaştım.
01:30
Some are driven by compassion,
31
90260
2000
Bazıları şefkatle harekete geçiyor,
01:32
feel it's perhaps
32
92260
2000
belki bunun
01:34
one of the fundamental acts of humanity.
33
94260
2000
insanlığın temel davranışlarından biri olduğunu düşünüyor.
01:36
As Gandhi said,
34
96260
2000
Gandi’nin dediği gibi,
01:38
"To a hungry man, a piece of bread is the face of God."
35
98260
4000
'Aç bir insana, bir parça ekmek Tanrının yüzü gibi gelir.'
01:42
Others worry about peace and security,
36
102260
3000
Diğerleri huzur ve güven konusunda endişelidir,
01:45
stability in the world.
37
105260
2000
dünyadaki istikrar konusunda.
01:47
We saw the food riots in 2008,
38
107260
3000
2008'de, gıda ayaklanmalarını gördük,
01:50
after what I call the silent tsunami of hunger
39
110260
3000
gıda fiyatları bir gecede ikiye katlanınca,
01:53
swept the globe when food prices doubled overnight.
40
113260
3000
bizim daha sonra açlığın sessiz tsunamisi dediğimiz, tüm dünyayı süpürdü.
01:56
The destabilizing effects of hunger
41
116260
3000
Açlığın istikrarsızlaştırıcı etkisi
01:59
are known throughout human history.
42
119260
2000
tüm insanlık tarihi boyunca bilinir.
02:01
One of the most fundamental acts of civilization
43
121260
3000
Medeniyetin en temel eylemlerinden bir tanesi
02:04
is to ensure people can get enough food.
44
124260
3000
insanların yeterince gıdaya sahip olduğundan emin olmaktır.
02:07
Others think about Malthusian nightmares.
45
127260
4000
Diğerleri Maltusyan kabusları düşünür.
02:11
Will we be able to feed a population
46
131260
3000
Bir kaç on yıl içinde dokuz milyar olacak
02:14
that will be nine billion in just a few decades?
47
134260
3000
bir popülasyonu doyurabilecek miyiz?
02:17
This is not a negotiable thing, hunger.
48
137260
2000
Bu pazarlığa tabi bir şey değil, açlık.
02:19
People have to eat.
49
139260
2000
İnsanlar yemek zorunda.
02:21
There's going to be a lot of people.
50
141260
2000
Birçok insan olacak.
02:23
This is jobs and opportunity all the way up and down the value chain.
51
143260
4000
Bu tüm değer zincirinde aşağıdan yukarı iş ve fırsat demek.
02:27
But I actually came to this issue
52
147260
2000
Ama aslında bu konuya farklı
02:29
in a different way.
53
149260
3000
şekilde geldim.
02:32
This is a picture of me and my three children.
54
152260
3000
Bu benim ve üç çocuğumun bir fotoğrafı.
02:35
In 1987, I was a new mother
55
155260
2000
1987'de, ilk çocuğumla
02:37
with my first child
56
157260
2000
yeni bir anneydim,
02:39
and was holding her and feeding her
57
159260
3000
buna çok benzer bir imge
02:42
when an image very similar to this
58
162260
3000
televizyonda belirdiğinde
02:45
came on the television.
59
165260
3000
onu kucaklıyor ve besliyordum.
02:48
And this was yet another famine in Ethiopia.
60
168260
3000
Ve bu Etiyopya'daki herhangi kıtlıktan biriydi.
02:51
One two years earlier
61
171260
2000
Bir iki yıl öncesinde
02:53
had killed more than a million people.
62
173260
3000
bir milyondan fazla insanın ölümüne neden olmuştu.
02:56
But it never struck me as it did that moment,
63
176260
3000
Ama beni asla o an vurduğu gibi vurmamıştı,
02:59
because on that image
64
179260
2000
çünkü bu imgede
03:01
was a woman trying to nurse her baby,
65
181260
2000
bir kadın bebeğine meme veriyordu
03:03
and she had no milk to nurse.
66
183260
4000
ve hiç sütü yoktu.
03:07
And the baby's cry really penetrated me,
67
187260
3000
Ve bebeğin ağlayışı bir anne olarak
03:10
as a mother.
68
190260
2000
içime işledi.
03:12
And I thought, there's nothing more haunting
69
192260
2000
Ve düşündüm, yiyecekle cevap verilemeyecek
03:14
than the cry of a child
70
194260
2000
bir çocuğun ağlayışı gibi
03:16
that cannot be returned with food --
71
196260
5000
akıldan çıkmayan hiçbir şey yok -
03:21
the most fundamental expectation of every human being.
72
201260
3000
her insanın en temel beklentisi.
03:24
And it was at that moment
73
204260
2000
Ve tam da bu anda
03:26
that I just was filled
74
206260
3000
aslında bu sorunu
03:29
with the challenge and the outrage
75
209260
3000
nasıl çözeceğimizi bildiğimize dair
03:32
that actually we know how to fix this problem.
76
212260
2000
bir meydan okuma ve öfke ile doluydum.
03:34
This isn't one of those rare diseases
77
214260
2000
Bu çözüm bulamadığımız şu nadir
03:36
that we don't have the solution for.
78
216260
3000
görülen hastalıklardan biri değil.
03:39
We know how to fix hunger.
79
219260
2000
Açlığı nasıl düzeltebileceğimiz biliyoruz.
03:41
A hundred years ago, we didn't.
80
221260
2000
Yüz yıl önce bilmiyorduk.
03:43
We actually have the technology and systems.
81
223260
3000
Doğrusu teknoloji ve sistemlere sahibiz.
03:46
And I was just struck
82
226260
3000
Ve bunun yakışıksız
03:49
that this is out of place.
83
229260
2000
olduğu fikriyle çarpıldım.
03:51
At our time in history, these images are out of place.
84
231260
3000
Tarihte bizim çağımızda, bu imgeler yakışıksız.
03:54
Well guess what?
85
234260
2000
Peki tahmin edin?
03:56
This is last week in northern Kenya.
86
236260
3000
Bu, geçen hafta Kuzey Kenya.
03:59
Yet again,
87
239260
2000
Bir kez daha,
04:01
the face of starvation
88
241260
2000
açlığın yüzü,
04:03
at large scale
89
243260
2000
yarını görüp göremeyecekleri
04:05
with more than nine million people
90
245260
3000
konusunda merak içinde olan,
04:08
wondering if they can make it to the next day.
91
248260
3000
dokuz milyarı aşkın insan ölçeğinde.
04:11
In fact,
92
251260
2000
Doğrusu,
04:13
what we know now
93
253260
2000
şimdi bildiğimiz,
04:15
is that every 10 seconds
94
255260
2000
her 10 saniyede bir çocuğu
04:17
we lose a child to hunger.
95
257260
2000
açlıktan dolayı kaybettiğimiz.
04:19
This is more
96
259260
2000
Bu, HIV/AIDS,
04:21
than HIV/AIDS,
97
261260
3000
sıtma ve tüberküloz
04:24
malaria and tuberculosis combined.
98
264260
3000
hepsinin birlikte olduğundan daha fazla.
04:27
And we know that the issue
99
267260
2000
Ve biliyoruz ki bu konu
04:29
is not just production of food.
100
269260
3000
sadece gıdanın üretimi değil.
04:32
One of my mentors in life
101
272260
2000
Yaşamımdaki akıl hocalarımdan biri
04:34
was Norman Borlaug, my hero.
102
274260
3000
Norman Borlaug, kahramanım.
04:37
But today I'm going to talk about access to food,
103
277260
3000
Ama bugün gıdaya ulaşımla ilgili konuşacağım,
04:40
because actually this year and last year
104
280260
3000
çünkü aslında bu yıl ve geçtiğimiz yıl
04:43
and during the 2008 food crisis,
105
283260
2000
ve 2008 gıda krizi boyunca,
04:45
there was enough food on Earth
106
285260
2000
Dünya üzerinde, herkesin 2.700 kalori
04:47
for everyone to have 2,700 kilocalories.
107
287260
3000
alması için yeterince gıda vardı.
04:50
So why is it
108
290260
3000
Peki neden
04:53
that we have a billion people
109
293260
2000
yiyecek bulamayan bir milyar
04:55
who can't find food?
110
295260
2000
insanımız var?
04:57
And I also want to talk about
111
297260
2000
Ve ayrıca benim yeni bilgi yükü
04:59
what I call our new burden of knowledge.
112
299260
2000
diye tanımladığım şeyden bahsetmek istiyorum.
05:01
In 2008,
113
301260
2000
2008'de,
05:03
Lancet compiled all the research
114
303260
3000
Lancet tüm araştırmaları derledi
05:06
and put forward the compelling evidence
115
306260
4000
ve eğer bir çocuk ilk bin gününde -
05:10
that if a child in its first thousand days --
116
310260
3000
doğumundan iki yaşına kadar -
05:13
from conception to two years old --
117
313260
3000
yeteri kadar besin alamazsa,
05:16
does not have adequate nutrition,
118
316260
2000
hasarın geri döndürülemez olduğunu
05:18
the damage is irreversible.
119
318260
2000
gösteren delilleri ortaya koydu.
05:20
Their brains and bodies will be stunted.
120
320260
3000
Beyinleri ve bedenleri güdük kalacaktır.
05:23
And here you see a brain scan of two children --
121
323260
3000
Ve burada iki çocuğun beyin taramasını görüyorsunuz -
05:26
one who had adequate nutrition,
122
326260
2000
biri yeterince besin almış,
05:28
another, neglected
123
328260
2000
diğeri, bakımsız ve
05:30
and who was deeply malnourished.
124
330260
2000
çok derin bir şekilde yetersiz beslenmiş.
05:32
And we can see brain volumes
125
332260
2000
Ve bu çocukların beyin hacimlerinin
05:34
up to 40 percent less
126
334260
3000
yüzde 40'a kadar
05:37
in these children.
127
337260
2000
az olduğunu görebilirsiniz.
05:39
And in this slide
128
339260
2000
Ve bu slaytta
05:41
you see the neurons and the synapses of the brain
129
341260
3000
beyindeki nöronların ve snapsların oluşmadığını
05:44
don't form.
130
344260
2000
görebilirsiniz.
05:46
And what we know now is this has huge impact on economies,
131
346260
3000
Ve şimdi bildiğimiz, bunun ekonomiler üzerinde muazzam etkisi olduğu,
05:49
which I'll talk about later.
132
349260
2000
ki daha sonra konuşacağız.
05:51
But also the earning potential of these children
133
351260
3000
Ama ayrıca bu çocukların kazanma ihtimali
05:54
is cut in half in their lifetime
134
354260
3000
yaşamlarında yarıya bölünüyor,
05:57
due to the stunting
135
357260
2000
yaşamlarının erken
05:59
that happens in early years.
136
359260
2000
dönemlerindeki bakımsızlıktan dolayı.
06:01
So this burden of knowledge drives me.
137
361260
3000
Sonuçta, bu bilgi yükü beni harekete geçirdi.
06:04
Because actually we know how to fix it
138
364260
3000
Çünkü aslında bunu kolayca nasıl çözeceğimizi
06:07
very simply.
139
367260
2000
biliyoruz.
06:09
And yet, in many places,
140
369260
2000
Ve yine de, birçok yerde,
06:11
a third of the children,
141
371260
2000
çocukların üçte biri
06:13
by the time they're three
142
373260
2000
üç yaşına ulaştıklarında
06:15
already are facing a life of hardship
143
375260
3000
buna bağlı olarak zorlu bir yaşamla
06:18
due to this.
144
378260
2000
yüz yüze geliyor.
06:20
I'd like to talk about
145
380260
2000
Açlığın ileri safhalarında
06:22
some of the things I've seen on the front lines of hunger,
146
382260
2000
gördüğüm bazı şeyler hakkında konuşmak istiyorum,
06:24
some of the things I've learned
147
384260
3000
özel sektörde elde ettiğim
06:27
in bringing my economic and trade knowledge
148
387260
3000
ekonomik ve ticari bilgimi ve deneyimimi
06:30
and my experience in the private sector.
149
390260
4000
kullanırken öğrendiğim bazı şeylerden.
06:34
I'd like to talk about where the gap of knowledge is.
150
394260
3000
Bilgi açıklığının nerede olduğu konusunda konuşmak istiyorum.
06:37
Well first, I'd like to talk about the oldest nutritional method on Earth,
151
397260
3000
Öncelikle, Dünyadaki en eski besin metodu hakkında konuşmak istiyorum,
06:40
breastfeeding.
152
400260
2000
emzirme.
06:42
You may be surprised to know
153
402260
3000
Belki bunu duymak sizi şaşırtacak,
06:45
that a child could be saved every 22 seconds
154
405260
3000
eğer hayatının ilk altı ayında emzirilmişse
06:48
if there was breastfeeding in the first six months of life.
155
408260
3000
her 22 saniyede bir çocuk kurtarılabilir.
06:53
But in Niger, for example,
156
413260
3000
Ama Nijerya'da, örneğin,
06:56
less than seven percent of the children
157
416260
2000
çocukların yüzde yedisinden azı
06:58
are breastfed
158
418260
2000
hayatının, sadece
07:00
for the first six months of life, exclusively.
159
420260
3000
ilk altı ayında emziriliyor.
07:03
In Mauritania, less than three percent.
160
423260
4000
Moritanya'da, yüzde üçten daha azı.
07:07
This is something that can be transformed with knowledge.
161
427260
4000
Bu bilgi ile dönüştürülebilecek bir şey.
07:11
This message, this word, can come out
162
431260
2000
Bu mesaj, bu söz, şöyle anlaşılabilir,
07:13
that this is not an old-fashioned way of doing business;
163
433260
3000
bu iş yapmanın eski usul yollarından;
07:16
it's a brilliant way
164
436260
2000
bu çocuğunuzun
07:18
of saving your child's life.
165
438260
2000
hayatını kurtaracak zekice bir yol.
07:20
And so today we focus on not just passing out food,
166
440260
3000
Ve bu yüzden bugün sadece gıdayı iletmeye odaklanacağız,
07:23
but making sure the mothers have enough enrichment,
167
443260
3000
ama annelerin yeterince zenginleştirilmiş gıda aldığına
07:26
and teaching them about breastfeeding.
168
446260
3000
ve emzirme konusunda onları eğittiğimizden emin olduğumuza.
07:29
The second thing I'd like to talk about:
169
449260
2000
Konuşmak istediğim ikinci konu:
07:31
If you were living in a remote village somewhere,
170
451260
2000
Eğer uzak bir yerdeki bir köyde yaşıyorsanız,
07:33
your child was limp,
171
453260
2000
çocuğunuz sakat,
07:35
and you were in a drought, or you were in floods,
172
455260
3000
ve siz kuraklık içindeyseniz ya da sel altında,
07:38
or you were in a situation where there wasn't adequate diversity of diet,
173
458260
3000
ya da yeterince çeşitli beslenmenin mümkün olmadığı bir durumdaysanız,
07:41
what would you do?
174
461260
2000
ne yapardınız?
07:43
Do you think you could go to the store
175
463260
2000
Bir dükkana gidip, dilediğiniz güç
07:45
and get a choice of power bars, like we can,
176
465260
3000
barlarından, bizim yaptığımız gibi,
07:48
and pick the right one to match?
177
468260
2000
size uygun olanı alacağınızı mı düşünüyorsunuz?
07:50
Well I find parents out on the front lines
178
470260
3000
Ön saflarda ebeveynler gördüm,
07:53
very aware their children are going down for the count.
179
473260
3000
çocuklarının baygın düşeceğinden gayet eminler.
07:56
And I go to those shops, if there are any,
180
476260
3000
Ve bu dükkanlara gittim, tabii eğer varsa,
07:59
or out to the fields to see what they can get,
181
479260
3000
ya da dışarıda tarlalarda ne alabileceklerine
08:02
and they cannot obtain the nutrition.
182
482260
3000
bakmak için ve besin alamıyorlar.
08:05
Even if they know what they need to do, it's not available.
183
485260
3000
Neye ihtiyaçları olduğu bilebilseler dahi, mevcut değil.
08:08
And I'm very excited about this,
184
488260
2000
Ve ben bununla ilgili çok heyecanlıyım,
08:10
because one thing we're working on
185
490260
3000
çünkü üzerinde çalıştığımız şeylerden biri,
08:13
is transforming the technologies
186
493260
3000
gıda endüstrisinde mevcut olan
08:16
that are very available
187
496260
2000
teknolojileri, geleneksel
08:18
in the food industry
188
498260
2000
ürünlere için mevcut
08:20
to be available for traditional crops.
189
500260
3000
hale gelecek şekilde dönüştürmek.
08:23
And this is made with chickpeas, dried milk
190
503260
3000
Ve bu nohut, kurutulmuş süt
08:26
and a host of vitamins,
191
506260
2000
ve birçok vitaminle yapıldı,
08:28
matched to exactly what the brain needs.
192
508260
2000
beynin tam olarak ihtiyacını karşılamak üzere.
08:30
It costs 17 cents for us to produce this
193
510260
3000
Bunu, benim deyişimle, insanlık için gıdayı
08:33
as, what I call, food for humanity.
194
513260
3000
üretmek, 17 kuruşa mal oluyor.
08:36
We did this with food technologists
195
516260
2000
Bunu Hindistan ve Pakistan'daki
08:38
in India and Pakistan --
196
518260
3000
gıda teknolojistleriyle-
08:41
really about three of them.
197
521260
2000
sadece üçüyle aslında, yaptık.
08:43
But this is transforming
198
523260
2000
Ama bu, bunu alacak çocukların
08:45
99 percent of the kids who get this.
199
525260
2000
yüzde 99'unu dönüştürecek.
08:47
One package, 17 cents a day --
200
527260
3000
Tek paket, günde 17 kuruş -
08:50
their malnutrition is overcome.
201
530260
2000
yetersiz beslenme alt edilmiş olacak.
08:52
So I am convinced
202
532260
2000
Yani, daha zengin
08:54
that if we can unlock the technologies
203
534260
3000
dünyadaki yaygın olan teknolojileri
08:57
that are commonplace in the richer world
204
537260
3000
gıdaları dönüştürmek için kullanabileceğimize
09:00
to be able to transform foods.
205
540260
2000
ikna oldum böylece.
09:02
And this is climate-proof.
206
542260
2000
Ve bu iklime bağlı değil.
09:04
It doesn't need to be refrigerated, it doesn't need water,
207
544260
2000
Buzdolabına konması gerekmiyor, suya ihtiyacı yok,
09:06
which is often lacking.
208
546260
2000
ki çoğu zaman kısıtlıdır su.
09:08
And these types of technologies,
209
548260
2000
Ve bu tarz teknolojiler,
09:10
I see, have the potential
210
550260
2000
gördüğüm kadarıyla,
09:12
to transform the face of hunger and nutrition, malnutrition
211
552260
3000
ön saflardaki açlık ve beslenme, yetersiz beslenmenin
09:15
out on the front lines.
212
555260
3000
yüzünü dönüştürme potansiyeline sahip.
09:18
The next thing I want to talk about is school feeding.
213
558260
2000
Konuşmak istediğim diğer konu okul beslenmesi.
09:20
Eighty percent of the people in the world
214
560260
2000
Dünyadaki insanların yüzde 80'i
09:22
have no food safety net.
215
562260
2000
henüz gıda güvenliğine sahip değil.
09:24
When disaster strikes --
216
564260
3000
Felaket vurduğunda -
09:27
the economy gets blown, people lose a job,
217
567260
3000
ekonomi patlayıp insanlar işini kaybettiğinde,
09:30
floods, war, conflict,
218
570260
2000
seller, savaş, çatışma,
09:32
bad governance, all of those things --
219
572260
2000
kötü yönetim, tüm bunlar,
09:34
there is nothing to fall back on.
220
574260
2000
başvuracak bir yer yok.
09:36
And usually the institutions --
221
576260
2000
Ve genellikle kurumlar -
09:38
churches, temples, other things --
222
578260
2000
kiliseler, tapınaklar, diğer şeyler -
09:40
do not have the resources
223
580260
2000
güvenli bir ağ sağlamak için
09:42
to provide a safety net.
224
582260
2000
kaynaklara sahip değiller.
09:44
What we have found working with the World Bank
225
584260
2000
Dünya Bankasıyla çalışmalarımızda bulduğumuz şu,
09:46
is that the poor man's safety net,
226
586260
2000
fakir insanın güvenlik ağı,
09:48
the best investment, is school feeding.
227
588260
2000
en iyi yatırımı, okul beslenmesi.
09:50
And if you fill the cup
228
590260
2000
Ve eğer kabı küçük çiftçilerden
09:52
with local agriculture from small farmers,
229
592260
3000
gelen yöresel tarımla doldurabilirseniz,
09:55
you have a transformative effect.
230
595260
2000
dönüştürücü bir etkisi oluyor.
09:57
Many kids in the world can't go to school
231
597260
3000
Dünyada bir çok çocuk okula gidemiyor
10:00
because they have to go beg and find a meal.
232
600260
2000
çünkü gidip dilenmek ve bir öğün bulmak zorundalar.
10:02
But when that food is there,
233
602260
2000
Ama yiyecek orada olduğunda,
10:04
it's transformative.
234
604260
2000
dönüştürücü oluyor.
10:06
It costs less than 25 cents a day to change a kid's life.
235
606260
3000
Bir çocuğun hayatını değiştirmek günde 25 kuruştan azına mal oluyor.
10:09
But what is most amazing is the effect on girls.
236
609260
3000
Ama en inanılmaz etki kızlar üzerinde oluyor.
10:12
In countries where girls don't go to school
237
612260
4000
Kız çocuklarının okula gitmediği ülkelerde
10:16
and you offer a meal to girls in school,
238
616260
3000
okulda kızlara yemek sunduğunuzda,
10:19
we see enrollment rates
239
619260
2000
kayıt oranlarının kızlar ve
10:21
about 50 percent girls and boys.
240
621260
2000
erkekler için yüzde 50 arttığını görüyoruz.
10:23
We see a transformation in attendance by girls.
241
623260
3000
Kızların devamlılığında bir dönüşüm gözlüyoruz.
10:26
And there was no argument,
242
626260
2000
Ve hiç bir tartışma yoktu,
10:28
because it's incentive.
243
628260
2000
çünkü teşvik edici.
10:30
Families need the help.
244
630260
2000
Ailelerin yardıma ihtiyacı var.
10:32
And we find that if we keep girls in school later,
245
632260
2000
Ve gördük ki eğer kızları tutabilirsek,
10:34
they'll stay in school until they're 16,
246
634260
2000
16 yaşına kadar okulda kalacaklar,
10:36
and won't get married if there's food in school.
247
636260
3000
ve okulda yiyecek varsa evlenmeyecekler.
10:39
Or if they get an extra ration of food
248
639260
2000
Ya da eğer haftanın sonunda
10:41
at the end of the week --
249
641260
2000
fazladan yiyecek alırlarsa -
10:43
it costs about 50 cents --
250
643260
2000
yaklaşık 50 kuruşa mal oluyor -
10:45
will keep a girl in school,
251
645260
2000
bir kız çocuğunu okulda tutabileceğiz,
10:47
and they'll give birth to a healthier child,
252
647260
2000
ve daha sağlıklı bir çocuk doğuracaklar,
10:49
because the malnutrition is sent
253
649260
3000
çünkü yetersiz beslenme nesilden
10:52
generation to generation.
254
652260
3000
nesile aktarılır.
10:55
We know that there's boom and bust cycles of hunger.
255
655260
2000
Açlığın arttığı ve azaldığı dönemler olduğunu biliyoruz.
10:57
We know this.
256
657260
2000
Bunu biliyoruz.
10:59
Right now on the Horn of Africa, we've been through this before.
257
659260
3000
Şu anda Afrika Boynuzu'nda, daha önce bunu yaşadık.
11:02
So is this a hopeless cause?
258
662260
2000
O zaman bu umutsuz bir amaç mı?
11:04
Absolutely not.
259
664260
2000
Kesinlikle değil.
11:08
I'd like to talk about what I call our warehouses for hope.
260
668260
3000
Depolarımızı umut için ne diye çağırdığımızdan bahsetmek istiyorum.
11:11
Cameroon, northern Cameroon, boom and bust cycles of hunger
261
671260
3000
Kamerun, Kuzey Kamerun, açlığın arttığı ve azaldığı dönemler,
11:14
every year for decades.
262
674260
2000
onlarca yıldır her yıl.
11:16
Food aid coming in every year
263
676260
3000
İnsanlar kurak sezonlarda
11:19
when people are starving during the lean seasons.
264
679260
4000
açlık çekerken yemek yardımı gidiyor.
11:23
Well two years ago,
265
683260
2000
İki yıl önce, şöyle bir
11:25
we decided, let's transform the model of fighting hunger,
266
685260
4000
karar verdik; hadi açlıkla savaş modelini değiştirelim
11:29
and instead of giving out the food aid, we put it into food banks.
267
689260
3000
ve yemek yardımı vermek yerine, onu gıda bankalarına koyalım.
11:32
And we said, listen,
268
692260
2000
Ve dedik ki, dinleyin,
11:34
during the lean season, take the food out.
269
694260
2000
kurak mevsimde, yiyeceği alın.
11:36
You manage, the village manages these warehouses.
270
696260
3000
Siz yönetin, köy oradaki depoyu yönetsin.
11:39
And during harvest, put it back with interest,
271
699260
2000
Ve hasat zamanı, faiziyle yerine koyun,
11:41
food interest.
272
701260
2000
gıda faizi.
11:43
So add in five percent, 10 percent more food.
273
703260
4000
Yani yüzde beş ekleyin, yüzde 10 daha fazla gıda.
11:47
For the past two years,
274
707260
2000
Son iki yıldır,
11:49
500 of these villages where these are
275
709260
2000
bunların bulunduğu köylerin 500 tanesi
11:51
have not needed any food aid -- they're self-sufficient.
276
711260
2000
hiç bir gıda yardımına ihtiyaç durmadı - kendilerine yettiler.
11:53
And the food banks are growing.
277
713260
2000
Ve gıda bankaları büyüyor.
11:55
And they're starting school feeding programs for their children
278
715260
3000
Ve köyün insanları tarafından çocuklar için okul beslenme
11:58
by the people in the village.
279
718260
2000
programları başlatılıyor.
12:00
But they've never had the ability
280
720260
2000
Ama basit bir altyapıyı kuracak
12:02
to build even the basic infrastructure
281
722260
2000
yeteneğe ve kaynaklara dahi asla
12:04
or the resources.
282
724260
2000
sahip olmamışlardı.
12:06
I love this idea that came from the village level:
283
726260
2000
Köy düzeyinden gelen şu fikre bayıldım:
12:08
three keys to unlock that warehouse.
284
728260
3000
depoyu kilitlemek için üç anahtar.
12:11
Food is gold there.
285
731260
2000
Yiyecek altın değerinde.
12:13
And simple ideas can transform the face,
286
733260
3000
Ve basit fikirler, dünyanın küçük bölgelerini değil
12:16
not of small areas,
287
736260
2000
büyük bölgelerinin
12:18
of big areas of the world.
288
738260
2000
çehresini değiştirebilir.
12:20
I'd like to talk about what I call digital food.
289
740260
4000
Dijital gıda dediğim şeyden bahsetmek istiyorum.
12:24
Technology is transforming
290
744260
3000
Teknoloji, klasik kıtlığın görüldüğü
12:27
the face of food vulnerability
291
747260
2000
yerlerdeki gıda kırılganlığının
12:29
in places where you see classic famine.
292
749260
2000
çehresini dönüştürüyor.
12:31
Amartya Sen won his Nobel Prize
293
751260
2000
Amartya Sen, "Tahmin edin, kıtlıklar
12:33
for saying, "Guess what, famines happen in the presence of food
294
753260
4000
yiyecek varlığında gerçekleşir çünkü insanlar onu satın alacak durumda değildir."
12:37
because people have no ability to buy it."
295
757260
3000
diyerek Nobel Ödülü'nü kazandı.
12:40
We certainly saw that in 2008.
296
760260
2000
Bunu kesinlikle 2008 yılında gördük.
12:42
We're seeing that now in the Horn of Africa
297
762260
2000
Bunu şimdi, geçtiğimiz yıl Afrika Boynuzu'nda
12:44
where food prices are up 240 percent in some areas
298
764260
3000
bazı bölgelerde gıda fiyatlarının yüzde 240'a kadar
12:47
over last year.
299
767260
2000
çıkmasında gördük.
12:49
Food can be there and people can't buy it.
300
769260
2000
Yiyecek orada ve insanlar alamıyorlar.
12:51
Well this picture -- I was in Hebron in a small shop, this shop,
301
771260
4000
Bu resim - Hebron'da küçük bir dükkandaydım, bu dükkana,
12:55
where instead of bringing in food,
302
775260
3000
yiyecek getirmek yerine,
12:58
we provide digital food, a card.
303
778260
3000
dijital yiyecek sağlıyoruz, bir kartla.
13:01
It says "bon appetit" in Arabic.
304
781260
3000
Arapça 'Afiyet olsun' diyor.
13:04
And the women can go in and swipe
305
784260
3000
Ve kadınlar girip kartı okutup
13:07
and get nine food items.
306
787260
2000
dokuz gıda alabiliyorlar.
13:09
They have to be nutritious,
307
789260
2000
Bunların besin değeri yüksek olmalı
13:11
and they have to be locally produced.
308
791260
2000
ve yöresel olarak üretilmiş olmalı.
13:13
And what's happened in the past year alone
309
793260
2000
Ve sadece geçtiğimiz yıl olan şuydu,
13:15
is the dairy industry --
310
795260
2000
süt endüstrisi -
13:17
where this card's used for milk and yogurt
311
797260
3000
bu kartın süt ve yoğurt ve yumurta ve humus
13:20
and eggs and hummus --
312
800260
2000
için kullanıldığı -
13:22
the dairy industry has gone up 30 percent.
313
802260
3000
süt endüstrisi yüzde 30 büyüdü.
13:25
The shopkeepers are hiring more people.
314
805260
2000
Dükkan sahipleri daha fazla insan çalıştırıyor.
13:27
It is a win-win-win situation
315
807260
2000
Bu herkesin kazandığı
13:29
that starts the food economy moving.
316
809260
3000
gıda ekonomisini harekete geçiren bir durum.
13:32
We now deliver food in over 30 countries
317
812260
3000
Şu anda 30 kadar ülkeye, cep telefonlarıyla
13:35
over cell phones,
318
815260
3000
gıda yolluyoruz,
13:38
transforming even the presence of refugees in countries,
319
818260
4000
hatta ülkelerdeki mültecilerin durumunu dahi değiştirerek,
13:42
and other ways.
320
822260
2000
ve başka şeyleri.
13:44
Perhaps most exciting to me
321
824260
2000
Belki de benim için en heyecan
13:46
is an idea that Bill Gates, Howard Buffett and others
322
826260
3000
verici Bil Gates, Howard Buffett ve diğerlerinin
13:49
have supported boldly,
323
829260
2000
bunu cesurca desteklemeleri,
13:51
which is to ask the question:
324
831260
2000
ki şu soruyu sorduruyor;
13:53
What if, instead of looking at the hungry as victims --
325
833260
3000
Açlara kurban gibi bakmak yerine -
13:56
and most of them are small farmers
326
836260
2000
ve çoğu kendi ailelerini
13:58
who cannot raise enough food or sell food
327
838260
3000
destekleyecek kadar dahi gıda yetiştirip
14:01
to even support their own families --
328
841260
2000
satamayan küçük çiftçiler -
14:03
what if we view them as the solution,
329
843260
3000
eğer onları çözüm olarak, açlıkla
14:06
as the value chain to fight hunger?
330
846260
2000
savaşmada değer zinciri olarak görürsek ne olur?
14:08
What if from the women in Africa
331
848260
5000
Hiçbir gıda satamayan
14:13
who cannot sell any food --
332
853260
2000
Afrika'daki kadınlardan -
14:15
there's no roads, there's no warehouses,
333
855260
2000
yol yok, depo yok, yiyecekleri
14:17
there's not even a tarp to pick the food up with --
334
857260
3000
toplayabilmek için bir branda bile yok -
14:20
what if we give the enabling environment
335
860260
2000
eğer onlara aç çocuklarını başka yerde
14:22
for them to provide the food
336
862260
2000
beslemek için uygun bir ortam
14:24
to feed the hungry children elsewhere?
337
864260
3000
verecek olursak ne olur?
14:27
And Purchasing for Progress today is in 21 countries.
338
867260
3000
Ve Gelişme için Satın Alma bugün 21 ülkede.
14:30
And guess what?
339
870260
2000
Ve biliyor musunuz?
14:32
In virtually every case,
340
872260
2000
Gerçekten her vakada,
14:34
when poor farmers are given a guaranteed market --
341
874260
3000
fakir çiftçilere garantili bir pazar verildiğinde -
14:37
if you say, "We will buy 300 metric tons of this.
342
877260
3000
"Bundan 300 metrik ton alacağız. Toplayacağız.
14:40
We'll pick it up. We'll make sure it's stored properly." --
343
880260
3000
Uygun bir şekilde saklandığından emin olacağız." dendiğinde -
14:43
their yields have gone up two-, three-, fourfold
344
883260
3000
randımanları iki, üç, dört kat artıyor
14:46
and they figure it out,
345
886260
2000
ve bir yolunu buluyorlar,
14:48
because it's the first guaranteed opportunity they've had in their life.
346
888260
3000
çünkü hayatları boyunca el ettikleri tek garantili fırsat bu.
14:51
And we're seeing people transform their lives.
347
891260
3000
Ve insanların hayatlarını dönüştürdüklerini görüyoruz.
14:54
Today, food aid, our food aid --
348
894260
3000
Bugün, gıda yardımı, gıda yardımımız -
14:57
huge engine --
349
897260
2000
muazzam makine -
14:59
80 percent of it is bought in the developing world.
350
899260
3000
yüzde 80'i gelişmekte olan ülkeler tarafından alındı.
15:02
Total transformation
351
902260
2000
Gıdaya ihtiyaç duyan
15:04
that can actually transform the very lives that need the food.
352
904260
4000
kişilerin aslında kendilerinin yaşamlarını değiştirecek toplam bir dönüşüm.
15:08
Now you'd ask, can this be done at scale?
353
908260
3000
Şimdi soracaksınız, bu belli bir ölçüde yapılabilir mi?
15:11
These are great ideas, village-level ideas.
354
911260
3000
Bunlar harika fikirler, köy-düzeyinde fikirler.
15:14
Well I'd like to talk about Brazil,
355
914260
2000
Brezilya hakkında konuşmak istiyorum,
15:16
because I've taken a journey to Brazil over the past couple of years,
356
916260
3000
çünkü şu anda Dünyadaki herhangi bir ulustan daha hızlı bir şekilde
15:19
when I read that Brazil was defeating hunger
357
919260
2000
açlıkla baş edebildiklerini okuduktan sonra
15:21
faster than any nation on Earth right now.
358
921260
2000
geçtiğimiz son birkaç yılda Brezilya'ya gittim.
15:23
And what I've found is,
359
923260
2000
Ve bulduğum şu oldu,
15:25
rather than investing their money in food subsidies
360
925260
2000
paralarını gıda desteği ya da diğer şeylere
15:27
and other things,
361
927260
2000
yatırmak yerine,
15:29
they invested in a school feeding program.
362
929260
2000
okul beslenme programına yatırmışlardı.
15:31
And they require that a third of that food
363
931260
2000
Ve kullanılan gıdanın üçte birinin
15:33
come from the smallest farmers who would have no opportunity.
364
933260
3000
imkanı olmayan en küçük çiftçiden gelmesini şart koşmuşlardı.
15:36
And they're doing this at huge scale
365
936260
2000
Ve bunu Başkan Lula'nın herkesin günde
15:38
after President Lula declared his goal
366
938260
3000
üç öğün yemesini kendisine hedef
15:41
of ensuring everyone had three meals a day.
367
941260
3000
olarak belirlemesinden sonra geniş çapta yapıyorlar.
15:44
And this zero hunger program
368
944260
4000
Ve bu sıfır açlık programı
15:48
costs .5 percent of GDP
369
948260
3000
gayrisafi milli hasılanın (GSMH) yüzde 5'ine
15:51
and has lifted many millions of people
370
951260
5000
mal oluyor ve birçok insanı açlık
15:56
out of hunger and poverty.
371
956260
2000
ve yoksulluktan kurtarıyor.
15:58
It is transforming the face of hunger in Brazil,
372
958260
3000
Brezilya'daki açlığın çehresini dönüştürüyor,
16:01
and it's at scale, and it's creating opportunities.
373
961260
3000
ve belli bir çapta ve fırsatlar yaratıyor.
16:04
I've gone out there; I've met with the small farmers
374
964260
3000
Oraya gittim; bunun sayesinde yaratılan fırsat
16:07
who have built their livelihoods
375
967260
2000
ve platform üzerine
16:09
on the opportunity and platform
376
969260
2000
kendi yaşamlarını kuran
16:11
provided by this.
377
971260
3000
küçük çiftçilerle tanıştım.
16:14
Now if we look at the economic imperative here,
378
974260
2000
Şimdi buradaki ekonomik gerekliliğe baktığımızda,
16:16
this isn't just about compassion.
379
976260
3000
bu sadece merhametle ilgili değil.
16:19
The fact is studies show
380
979260
2000
Gerçek şu ki, çalışmalar
16:21
that the cost of malnutrition and hunger --
381
981260
3000
yetersiz beslenme ve açlığın maliyetinin -
16:24
the cost to society,
382
984260
2000
topluma olan maliyeti,
16:26
the burden it has to bear --
383
986260
2000
taşımak zorunda olduğu yük -
16:28
is on average six percent,
384
988260
2000
her yıl için GSMH'nin
16:30
and in some countries up to 11 percent,
385
990260
2000
ortalama olarak yüzde altısı ve bazı ülkelerde
16:32
of GDP a year.
386
992260
3000
yüzde 11'e kadar çıkıyor.
16:35
And if you look at the 36 countries
387
995260
3000
Ve eğer yetersiz beslenme yükü
16:38
with the highest burden of malnutrition,
388
998260
2000
en fazla olan 36 ülkeye baktığınızda,
16:40
that's 260 billion lost from a productive economy
389
1000260
3000
bu üreten bir ekonomiden her yıl 260 milyarın
16:43
every year.
390
1003260
2000
kaybolması demek.
16:45
Well, the World Bank estimates
391
1005260
2000
Dünya Bankası, bu ülkelerdeki
16:47
it would take about 10 billion dollars --
392
1007260
2000
yetersiz beslenmeyle ilgilenmek için
16:49
10.3 --
393
1009260
2000
10 milyar,
16:51
to address malnutrition in those countries.
394
1011260
2000
10.3 milyar dolara ihtiyaç olduğunu tahmin ediyor.
16:53
You look at the cost-benefit analysis,
395
1013260
2000
Maliyet-fayda analizine bakın,
16:55
and my dream is to take this issue,
396
1015260
3000
ve benim hayalim bu konuyu ele almak,
16:58
not just from the compassion argument,
397
1018260
3000
sadece merhamet argümanı olarak değil,
17:01
but to the finance ministers of the world,
398
1021260
2000
ama dünyanın finans bakanlarına,
17:03
and say we cannot afford
399
1023260
2000
ve tüm insanlık için yeterli
17:05
to not invest
400
1025260
2000
ve alınabilir
17:07
in the access to adequate, affordable nutrition
401
1027260
3000
besine ulaşmaya yatırım yapmamaya
17:10
for all of humanity.
402
1030260
3000
gücümüz yetmez demek.
17:13
The amazing thing I've found
403
1033260
3000
Bulduğum inanılmaz şey,
17:16
is nothing can change on a big scale
404
1036260
3000
bir liderin kararlılığı olmadan
17:19
without the determination of a leader.
405
1039260
2000
hiçbir şeyin büyük bir çapta değiştirilemeyeceği.
17:21
When a leader says, "Not under my watch,"
406
1041260
3000
Bir lider "Ben varken olmaz" dediğinde
17:24
everything begins to change.
407
1044260
2000
her şey değişmeye başlar.
17:26
And the world can come in
408
1046260
2000
Ve dünya bunun yapılması için
17:28
with enabling environments and opportunities to do this.
409
1048260
3000
olanak sağlayan ortamlar ve fırsatlarla cevap verir.
17:31
And the fact that France
410
1051260
2000
Ve aslında Fransa'nın G20'nin
17:33
has put food at the center of the G20
411
1053260
2000
merkezine gıdayı koyması
17:35
is really important.
412
1055260
2000
gerçekten önemli.
17:37
Because food is one issue
413
1057260
2000
Çünkü gıda kişilerle,
17:39
that cannot be solved person by person, nation by nation.
414
1059260
3000
uluslarla çözülemeyecek yegane konudur.
17:42
We have to stand together.
415
1062260
2000
Hep birlikte karşı koymalıyız.
17:44
And we're seeing nations in Africa.
416
1064260
2000
Ve Afrika'daki ulusları görüyoruz.
17:46
WFP's been able to leave 30 nations
417
1066260
3000
Dünya Gıda Programı 30 ulusu, 30 ulusu
17:49
because they have transformed
418
1069260
2000
bırakabildi çünkü onlar kendi uluslarındaki
17:51
the face of hunger in their nations.
419
1071260
2000
açlığın çehresini dönüştürebildiler.
17:53
What I would like to offer here is a challenge.
420
1073260
3000
Burada önermek istediğim bir davet.
17:58
I believe we're living at a time in human history
421
1078260
3000
İnanıyorum ki insanlık tarihinde çocukların uyanıp
18:01
where it's just simply unacceptable
422
1081260
3000
bir kap yiyeceği nerede bulacaklarını
18:04
that children wake up
423
1084260
2000
bilememelerinin
18:06
and don't know where to find a cup of food.
424
1086260
2000
kabul edilemez olduğu bir zamanda yaşıyoruz.
18:08
Not only that,
425
1088260
2000
Sadece bu da değil,
18:10
transforming hunger
426
1090260
2000
açlığı dönüştürmek
18:12
is an opportunity,
427
1092260
2000
bir fırsat,
18:14
but I think we have to change our mindsets.
428
1094260
3000
ama sanıyorum zihniyeti değiştirmemiz gerekiyor.
18:17
I am so honored to be here
429
1097260
2000
Burada dünyanın en iyi
18:19
with some of the world's top innovators and thinkers.
430
1099260
4000
mucitleri ve düşünürleriyle birlikte olmaktan onur duyuyorum.
18:23
And I would like you to join with all of humanity
431
1103260
4000
Ve sizden tüm insanlıkla birlikte kuma bir çizgi çizip
18:27
to draw a line in the sand
432
1107260
2000
'Artık yeter.
18:29
and say, "No more.
433
1109260
2000
Artık bunu
18:31
No more are we going to accept this."
434
1111260
2000
kabul etmeyeceğiz." demenizi istiyorum.
18:33
And we want to tell our grandchildren
435
1113260
2000
Ve torunlarımıza, tarihte
18:35
that there was a terrible time in history
436
1115260
2000
çocukların üçte birinin beyinlerinin ve bedenlerinin
18:37
where up to a third of the children
437
1117260
2000
gelişemediği korkunç bir dönem vardı,
18:39
had brains and bodies that were stunted,
438
1119260
2000
ama artık bu böyle değil
18:41
but that exists no more.
439
1121260
2000
diyebilmemizi istiyorum.
18:43
Thank you.
440
1123260
2000
Teşekkürler.
18:45
(Applause)
441
1125260
18000
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7