Stefan Larsson: What doctors can learn from each other

Stefan Larsson: Doktorlar birbirlerinden neler öğrenebilir

57,125 views

2013-11-14 ・ TED


New videos

Stefan Larsson: What doctors can learn from each other

Stefan Larsson: Doktorlar birbirlerinden neler öğrenebilir

57,125 views ・ 2013-11-14

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Eda Uğurlu Gözden geçirme: Mine Tatli
00:12
Five years ago, I was on a sabbatical,
0
12533
2556
Beş yıl önce, ücretli izinimden sonra
00:15
and I returned to the medical university
1
15089
2392
çalıştığım üniversiteye
00:17
where I studied.
2
17481
1862
geri döndüm.
00:19
I saw real patients and I wore the white coat
3
19343
4755
Gerçek hastaları gördüm ve 17 yıldır ilk defa,
00:24
for the first time in 17 years,
4
24098
2809
doğrusu yönetici danışmanı olduğumdan beri ilk defa.
00:26
in fact since I became a management consultant.
5
26907
3477
beyaz önlük giydim.
00:30
There were two things that surprised me
6
30384
1924
O ay boyunca
00:32
during the month I spent.
7
32308
2117
beni şaşırtan iki şey oldu.
00:34
The first one was that the common theme
8
34425
1890
İlki, tartışmalarımızın ortak konusu
00:36
of the discussions we had were hospital budgets
9
36315
3508
hastane bütçesi
00:39
and cost-cutting,
10
39823
1923
ve bütçe tasarufuydu.
00:41
and the second thing, which really bothered me,
11
41746
1824
Beni çok rahatsız eden ikincisi ise
00:43
actually, was that several of the colleagues I met,
12
43570
2869
açıkçası, tanıştığım meslektaşlarımdan birkaçı,
00:46
former friends from medical school,
13
46439
2061
tıp fakültesinden eski arkadaşlarım,
00:48
who I knew to be some of the smartest,
14
48500
2137
en zekileri olduklarını düşündüklerim,
00:50
most motivated, engaged and passionate people
15
50637
2969
tanıştığım en motive, ilgili ve
00:53
I'd ever met,
16
53606
1554
tutkulu insanlar,
00:55
many of them had turned cynical, disengaged,
17
55160
3931
çoğu şüphe dolu ve ilgisiz olmuştu
00:59
or had distanced themselves from hospital management.
18
59091
3507
veya kendisini hastane idaresinden soyutlamıştı.
01:02
So with this focus on cost-cutting,
19
62598
2774
Böylece bu bütçe tasarufuna odaklanmanın sonucunda
01:05
I asked myself, are we forgetting the patient?
20
65372
4296
hastayı unutup unutmadığımızı kendime sordum.
01:09
Many countries that you represent
21
69668
2004
Sizin temsil ettiğiniz çoğu ülke,
01:11
and where I come from
22
71672
1597
benim geldiğim yer de dahil olmak üzere
01:13
struggle with the cost of healthcare.
23
73269
2906
sağlık hizmetlerinin masrafıyla boğuşuyor.
01:16
It's a big part of the national budgets.
24
76175
2968
Bu masraflar milli bütçenin büyük bir kısmını oluşturuyor.
01:19
And many different reforms aim at holding back this growth.
25
79143
3785
Birçok farklı yenilik de bu bütçenin daha da artmasını engellemeyi amaçlıyor.
01:22
In some countries, we have long waiting times
26
82928
2017
Bazı ülkelerde, hastaların ameliyat için
01:24
for patients for surgery.
27
84945
2207
uzun bekleme süreleri var.
01:27
In other countries, new drugs are not being reimbursed,
28
87152
2518
Diğerlerinde, yeni ilaçları sigorta karşılamıyor
01:29
and therefore don't reach patients.
29
89670
2972
bu nedenle ilaçlar hastalara ulaşmıyor.
01:32
In several countries, doctors and nurses
30
92642
2257
Birkaç ülkede, doktor ve hemşireler
01:34
are the targets, to some extent, for the governments.
31
94899
4057
bir ölçüde hükümetin hedefi olmuş durumda.
01:38
After all, the costly decisions in health care
32
98956
3567
Sonuçta, masraflı sağlık hizmetlerine ait kararlar
01:42
are taken by doctors and nurses.
33
102523
2468
doktor ve hemşirelere ait.
01:44
You choose an expensive lab test,
34
104991
2540
Pahalı bir laboratuvar testi seçiyorsunuz,
01:47
you choose to operate on an old and frail patient.
35
107531
3627
yaşlı ve zayıf bir hastayı ameliyat etmeyi seçiyorsunuz.
01:51
So, by limiting the degrees of freedom of physicians,
36
111158
4474
Yani, hekimlerin özgürlüklerinin derecelerini kısıtlamak,
01:55
this is a way to hold costs down.
37
115632
3231
masrafı azaltmanın bir yolu.
01:58
And ultimately, some physicians will say today
38
118863
2272
Sonuç olarak da bazı hekimler
02:01
that they don't have the full liberty
39
121135
2667
hastaları için doğru olduğunu düşündükleri seçimleri yapmakta
02:03
to make the choices they think are right for their patients.
40
123802
3520
özgür olmadıklarını söylüyorlar.
02:07
So no wonder that some of my old colleagues
41
127322
2370
Bu nedenle, bazı eski meslektaşlarımın neden hayal kırıklığına
02:09
are frustrated.
42
129692
2366
uğramış olduklarına şaşmamalı.
02:12
At BCG, we looked at this,
43
132058
2451
BCG'de buna baktık
02:14
and we asked ourselves,
44
134509
1831
ve kendimize sağlık hizmetlerini yönetmenin
02:16
this can't be the right way of managing healthcare.
45
136340
3512
doğru biçiminin bu olup olmadığını sorduk.
02:19
And so we took a step back and we said,
46
139852
3220
Bir adım geri atıp şöyle dedik:
02:23
"What is it that we are trying to achieve?"
47
143072
2672
"Bizim ulaşmaya çalıştığımız şey ne?"
02:25
Ultimately, in the healthcare system,
48
145744
2231
En sonunda, sağlık hizmeti sektöründe,
02:27
we're aiming at improving health for the patients,
49
147975
3961
hastanın sağlığını iyileştirmeyi hedefliyoruz
02:31
and we need to do so at a limited,
50
151936
2277
ve bunu da uygun, kısıtlı bir bütçede
02:34
or affordable, cost.
51
154213
1857
yapmalıyız.
02:36
We call this value-based healthcare.
52
156070
2723
Buna değere-dayanan sağlık hizmeti diyoruz.
02:38
On the screen behind me, you see what we mean
53
158793
1684
Arkamdaki ekranda, değer derken
02:40
by value:
54
160477
1809
neyi kastettiğimizi görüyorsunuz:
02:42
outcomes that matter to patients
55
162286
2486
Hastaya önemli olan sonucun
02:44
relative to the money we spend.
56
164772
3009
harcadığımız paraya göre değişimi.
02:47
This was described beautifully in a book in 2006
57
167781
2745
Bu, 2006'da Michael Poter ve Elizabeth Teisberg'in yazdığı
02:50
by Michael Porter and Elizabeth Teisberg.
58
170526
4005
bir kitapta güzelce anlatılmıştı.
02:54
On this picture, you have my father-in-law
59
174531
3143
Bu resimde, kayınpederimi görüyorosunuz
02:57
surrounded by his three beautiful daughters.
60
177674
3386
etrafında da üç güzel kızını.
03:01
When we started doing our research at BCG,
61
181060
3036
BCG'de araştırmamıza ilk başladığımızda
03:04
we decided not to look so much at the costs,
62
184096
2660
masrafa çok da bakmamaya karar vermiştik,
03:06
but to look at the quality instead,
63
186756
2540
onun yerine kaliteye bakacaktık
03:09
and in the research, one of the things
64
189296
2581
ve araştırmada bizi şaşırtan şeylerden biri
03:11
that fascinated us was the variation we saw.
65
191877
3042
gördüğümüz çeşitlilikti.
03:14
You compare hospitals in a country,
66
194919
2373
Bir ülkedeki hastaneleri karşılaştırdığınızda
03:17
you'll find some that are extremely good,
67
197292
2216
bazılarının çok iyi olduklarını görürsünüz,
03:19
but you'll find a large number that are vastly much worse.
68
199508
3445
ama büyük çoğunluğun da çok daha kötü olduğunu görürsünüz.
03:22
The differences were dramatic.
69
202953
2162
Farklar inanılmazdı.
03:25
Erik, my father-in-law,
70
205115
2062
Erik, kayınpederim,
03:27
he suffers from prostate cancer,
71
207177
2531
prostat kanseri
03:29
and he probably needs surgery.
72
209708
2310
ve muhtemelen ameliyata ihtiyacı var.
03:32
Now living in Europe, he can choose to go to Germany
73
212018
2707
Avrupa'da yaşadığı için sağlık hizmetinde iyi bir üne sahip
03:34
that has a well-reputed healthcare system.
74
214725
3712
Almanya'ya gitmeyi seçebilir.
03:38
If he goes there and goes to the average hospital,
75
218437
3700
Orada ortalama bir hastaneye giderse,
03:42
he will have the risk of becoming incontinent
76
222137
4074
%50 riskle idrarını tutamayacak
03:46
by about 50 percent,
77
226211
1974
hale gelecek
03:48
so he would have to start wearing diapers again.
78
228185
2973
böylece yeniden bez takmak zorunda kalacak.
03:51
You flip a coin. Fifty percent risk. That's quite a lot.
79
231158
3937
Yazı tura atmaktan farksız. %50 risk. Bu, biraz fazla.
03:55
If he instead would go to Hamburg,
80
235095
2902
Onun yerine Hamburg'taki
03:57
and to a clinic called the Martini-Klinik,
81
237997
2511
Martini-Klinik adındaki kliniğe gitse
04:00
the risk would be only one in 20.
82
240508
2683
riski 20'de 1'e inecek.
04:03
Either you a flip a coin,
83
243191
1585
Ya yazı tura atarsınız
04:04
or you have a one in 20 risk.
84
244776
2033
ya da 20'de 1 riskiniz olur.
04:06
That's a huge difference, a seven-fold difference.
85
246809
3505
Bu büyük bir fark, yedi kat bir fark.
04:10
When we look at many hospitals
86
250314
1985
Çoğu hastaneye baktığımızda
04:12
for many different diseases,
87
252299
1674
birçok farklı hastalık için,
04:13
we see these huge differences.
88
253973
3017
bu büyük farkları görüyoruz.
04:16
But you and I don't know. We don't have the data.
89
256990
2894
Ama siz ve ben bunu bilmiyoruz. Verilerimiz yok.
04:19
And often, the data actually doesn't exist.
90
259884
1847
Çoğunlukla veri de bulunmuyor.
04:21
Nobody knows.
91
261731
1719
Kimse bilmiyor.
04:23
So going the hospital is a lottery.
92
263450
4353
Yani, hastaneye gitmek bir kumar.
04:27
Now, it doesn't have to be that way. There is hope.
93
267803
4280
Şimdi böyle olmak zorunda değil. Umut var.
04:32
In the late '70s, there were a group
94
272083
2492
70'lerin sonunda, İsveçli ortopedi
04:34
of Swedish orthopedic surgeons
95
274575
2432
cerrahlarından oluşan bir grup
04:37
who met at their annual meeting,
96
277007
1859
yıllık toplantılarında buluşup
04:38
and they were discussing the different procedures
97
278866
1961
kalça ameliyatında kullandıkları farklı yolları
04:40
they used to operate hip surgery.
98
280827
3304
tartışıyorlardı.
Bu slaytın solunda, çeşitli metal parçalar
04:44
To the left of this slide, you see a variety
99
284131
1728
04:45
of metal pieces, artificial hips that you would use
100
285859
3037
görüyorsunuz, yeni kalçaya ihtiyacı olan birine
04:48
for somebody who needs a new hip.
101
288896
2859
takılacak yapay kalçalar.
04:51
They all realized they had their individual way of operating.
102
291755
3249
Hepsi de kendine has bir ameliyat yöntemleri olduğunu fark etti.
Her biri kendisininkinin en iyisi olduğununda ısrarcıydı
04:55
They all argued that, "My technique is the best,"
103
295004
2397
04:57
but none of them actually knew, and they admitted that.
104
297401
2873
ama hiçbiri bunu gerçekten bilemezdi ve bunu kabul ettiler.
05:00
So they said, "We probably need to measure quality
105
300274
3949
Ve böylece dediler ki: "En iyisini öğrenmek için
05:04
so we know and can learn from what's best."
106
304223
4169
kalitelerini değerlendirip anlamamız gerek."
05:08
So they in fact spent two years debating,
107
308392
3199
Böylece tartışarak iki yıl geçirdiler,
05:11
"So what is quality in hip surgery?"
108
311591
2295
"Kalça ameliyatında kalite nedir?"
05:13
"Oh, we should measure this." "No, we should measure that."
109
313886
2374
"Bunu ölçmeliyiz". "Hayır şunu ölçmeliyiz"
05:16
And they finally agreed.
110
316260
2051
Sonunda uzlaştılar.
05:18
And once they had agreed, they started measuring,
111
318311
2651
Uzlaşır uzlaşmaz da ölçmeye
05:20
and started sharing the data.
112
320962
2403
ve veri paylaşımına başladılar.
05:23
Very quickly, they found that if you put cement
113
323365
2599
Hemen fark ettiler ki, metal parçayı koymadan önce
05:25
in the bone of the patient
114
325964
1506
hastanın kemiğine tutkal
05:27
before you put the metal shaft in,
115
327470
2178
koyunca
05:29
it actually lasted a lot longer,
116
329648
2136
daha dayanıklı oluyordu
05:31
and most patients would never have to be
117
331784
1758
ve çoğu hasta hayatı boyunca bir daha
05:33
re-operated on in their lifetime.
118
333542
2361
yeni bir ameliyata ihtiyaç duymuyordu.
05:35
They published the data,
119
335903
1668
Bulguyu yayınladılar
05:37
and it actually transformed clinical practice in the country.
120
337571
3123
ve bu, ülkedeki kilinik faaliyetlerde bir devrim oldu.
05:40
Everybody saw this makes a lot of sense.
121
340694
3291
Herkes bunun çok mantıklı olduğunda hemfikirdi.
05:43
Since then, they publish every year.
122
343985
2037
O zamandan beri, her yıl yayın yaparlar.
05:46
Once a year, they publish the league table:
123
346022
1948
Yılda bir, bir lig tablosu yayınlarlar:
05:47
who's best, who's at the bottom?
124
347970
2487
kim en iyi, kim en dipte?
05:50
And they visit each other to try to learn,
125
350457
2680
Birbirlerini de öğrenmeye devam etmek için ziyaret ederler,
05:53
so a continuous cycle of improvement.
126
353137
3790
böylece bir gelişim döngüsü ortaya çıkıyor.
05:56
For many years, Swedish hip surgeons
127
356927
2807
Yıllar boyunca, İsveçli kalça cerrahisi
05:59
had the best results in the world,
128
359734
2387
dünyadaki en iyi sonuçları verdi
06:02
at least for those who actually were measuring,
129
362121
2478
en azından gerçekten ölçüm yapanlara göre,
06:04
and many were not.
130
364599
2436
ki sayıları fazla değil.
06:07
Now I found this principle really exciting.
131
367035
2882
Ben bu ilkeyi gerçekten heyecan verici buluyorum.
06:09
So the physicians get together,
132
369917
1803
Yani hekimler toplanıp
06:11
they agree on what quality is,
133
371720
2125
kalitenin ne olduğuna karar veriyorlar,
06:13
they start measuring, they share the data,
134
373845
3714
ölçmeye başlıyorlar, veri paylaşıyorlar,
06:17
they find who's best, and they learn from it.
135
377559
3516
en iyinin kim olduğunu bulup ondan öğreniyorlar.
06:21
Continuous improvement.
136
381075
2592
Sürekli bir gelişim.
06:23
Now, that's not the only exciting part.
137
383667
2548
Heyecan verici olan tek nokta bu değil.
06:26
That's exciting in itself.
138
386215
2251
Kendisi içinde heyecan verici bir şey.
06:28
But if you bring back the cost side of the equation,
139
388466
2951
Ancak denklemin masraf kısımını tekrar ele alırsanız
06:31
and look at that,
140
391417
1460
görüyorsunuz ki
06:32
it turns out, those who have focused on quality,
141
392877
3005
kaliteye odaklananlar
06:35
they actually also have the lowest costs,
142
395882
2033
birincil hedefleri olmasa da
06:37
although that's not been the purpose in the first place.
143
397915
2669
masrafı da en aza indiriyorlar
06:40
So if you look at the hip surgery story again,
144
400584
3030
Kalça ameliyatı hikayesine dönecek olursanız,
06:43
there was a study done a couple years ago
145
403614
2371
birkaç yıl önce yapılan Amerika ile İsveç'i karşılaştıran
06:45
where they compared the U.S. and Sweden.
146
405985
3998
bir araştırma yapıldı.
06:49
They looked at how many patients have needed
147
409983
1925
İlk ameliyattan yedi yıl sonra kaç hastanın
06:51
to be re-operated on seven years after the first surgery.
148
411908
4081
yeni bir ameliyata ihtiyacı olduğuna baktılar.
06:55
In the United States, the number was three times
149
415989
2887
Amerika'daki sonuç İsveç'tekinin
06:58
higher than in Sweden.
150
418876
2188
tam 3 kat fazlasıydı.
07:01
So many unnecessary surgeries,
151
421064
3440
Bu da o yedi yıllık süreçte
07:04
and so much unnecessary suffering
152
424504
2740
ameliyat olan hastalar için
07:07
for all the patients who were operated on
153
427244
1692
birçok gereksiz ameliyat
07:08
in that seven year period.
154
428936
2467
ve gereksiz acı anlamına geliyor.
07:11
Now, you can imagine how much savings
155
431403
1579
Toplum için ne kadar büyük bir kazanım
07:12
there would be for society.
156
432982
2500
olabileceğini bir düşünün.
07:15
We did a study where we looked at OECD data.
157
435482
3171
OECD verilerine bakarak bir araştırma yaptık.
07:18
OECD does, every so often,
158
438653
2850
OECD, ara sıra
07:21
look at quality of care
159
441503
2156
hizmet kalitesine bakıyor
07:23
where they can find the data across the member countries.
160
443659
4525
ve üye ülkelerin verilerine ulaşıyor.
07:28
The United States has, for many diseases,
161
448184
2602
Amerika, doğrusunu söylemek gerekirse,
07:30
actually a quality which is below the average
162
450786
2204
birçok hastalıkta OECD ortalamasının altında
07:32
in OECD.
163
452990
1418
bir kaliteye sahip.
07:34
Now, if the American healthcare system
164
454408
2154
Eğer Amerikan sağlık hizmeti sektörü
07:36
would focus a lot more on measuring quality,
165
456562
2436
kalite ölçümüne odaklanıp
07:38
and raise quality just to the level of average OECD,
166
458998
4049
kaliteyi hiç değilse OECD ortalamasına çıkarırsa
07:43
it would save the American people
167
463047
2338
Amerikan halkına
07:45
500 billion U.S. dollars a year.
168
465385
4126
yılda 500 milyar dolar kazandıracak.
07:49
That's 20 percent of the budget,
169
469511
3227
Bu da, ülkenin sağlık hizmeti sektörü
07:52
of the healthcare budget of the country.
170
472738
2713
bütçesinin %20'si demek.
07:55
Now you may say that these numbers
171
475451
2107
Şimdi diyebilirsiniz ki, bu sayılar inanılmaz
07:57
are fantastic, and it's all logical,
172
477558
2891
ve hepsi de mantıklı duruyor
08:00
but is it possible?
173
480449
2010
ama bu mümkün mü?
Bu, sağlık hizmeti sektöründe ciddi bir değişiklik anlamına geliyor.
08:02
This would be a paradigm shift in healthcare,
174
482459
2639
08:05
and I would argue that not only can it be done,
175
485098
3580
Benim savım sadece mümkün olduğu değil
08:08
but it has to be done.
176
488678
2234
bu değişikliğin yapılması gerektiği.
08:10
The agents of change are the doctors and nurses
177
490912
3391
Sağlık sektöründe değişimin anahtarları
08:14
in the healthcare system.
178
494303
2692
doktorlar ve hemşirelerdir.
08:16
In my practice as a consultant,
179
496995
2114
Danışman olarak çalışma hayatımda,
08:19
I meet probably a hundred or more than a hundred
180
499109
2267
her yıl en az yüz doktor,
08:21
doctors and nurses and other hospital
181
501376
2877
hemşire veya diğer sağlıkçılarla
08:24
or healthcare staff every year.
182
504253
2957
buluşuyorum.
08:27
The one thing they have in common is
183
507210
2186
Hepsinin ortak noktası,
08:29
they really care about what they achieve
184
509396
2278
hastalarının için kalite açısından başarılarını
08:31
in terms of quality for their patients.
185
511674
3234
gerçekten önemsiyorlar.
08:34
Physicians are, like most of you in the audience,
186
514908
2083
Hekimler, siz seyircilerin arasından çoğunuz gibi,
08:36
very competitive.
187
516991
2536
çok rekabetçiler.
08:39
They were always best in class.
188
519527
1750
Hepsi sınıfın en iyilerindendiler.
08:41
We were always best in class.
189
521277
3498
Hepimiz sınıfın en iyilerindendik.
08:44
And if somebody can show them that the result
190
524775
2614
Eğer biri onlara hastaları için
08:47
they perform for their patients
191
527389
1587
ulaştıkları sonuçların
08:48
is no better than what others do,
192
528976
2854
diğerlerinden daha iyi olmadığını gösterirse
08:51
they will do whatever it takes to improve.
193
531830
2707
gelişmek için her şeyi yaparlar.
08:54
But most of them don't know.
194
534537
2333
Ama çoğu bunu bilmiyor bile.
08:56
But physicians have another characteristic.
195
536870
2415
Ama hekimlerin başka bir özelliği daha var.
08:59
They actually thrive from peer recognition.
196
539285
3842
En küçük bir takdirden gelişebiliyorlar.
Bir kardiyolog rekabet ettikleri hastaneden
09:03
If a cardiologist calls another cardiologist
197
543127
2234
09:05
in a competing hospital
198
545361
1848
başka bir kardiyoloğu arayıp
09:07
and discusses why that other hospital
199
547209
2029
diğer hastanenin niye daha iyi sonuçları
09:09
has so much better results, they will share.
200
549238
2795
olduğunu sorarsa, paylaşım yaparlar.
09:12
They will share the information on how to improve.
201
552033
3717
Nasıl gelişeceklerine dair bilgiyi paylaşırlar.
09:15
So it is, by measuring and creating transparency,
202
555750
4120
Yani, şeffaflığı ölçüp yaratarak
09:19
you get a cycle of continuous improvement,
203
559870
2910
daimi bir gelişim döngüsü elde ediyorsunuz.
09:22
which is what this slide shows.
204
562780
2874
Bu slayt da bunu gösteriyor.
09:25
Now, you may say this is a nice idea,
205
565654
2941
Bunun hoş bir fikir olduğunu, ancak sadece
09:28
but this isn't only an idea.
206
568595
1904
bir fikir olduğunu söyleyebilirsiniz.
09:30
This is happening in reality.
207
570499
2028
Bu, gerçekte oluyor.
09:32
We're creating a global community,
208
572527
3154
Ulaştıklarımızı ölçüp karşılaştırabileceğimiz,
09:35
and a large global community,
209
575681
1863
küresel bir topluluk oluşturuyoruz,
09:37
where we'll be able to measure and compare
210
577544
2547
Bunu yapabileceğimiz
09:40
what we achieve.
211
580091
1714
geniş bir topluluk.
09:41
Together with two academic institutions,
212
581805
2627
İki akademik kuruluşla beraber,
09:44
Michael Porter at Harvard Business School,
213
584432
1994
Harvard Business School'dan Michael Porter
09:46
and the Karolinska Institute in Sweden,
214
586426
1884
ve İsveç'ten Karolinska Kuruluşu ile,
09:48
BCG has formed something we call ICHOM.
215
588310
3965
BCG, ICHOM dediğimiz bir şey oluşturdu.
09:52
You may think that's a sneeze,
216
592275
2205
Hapşırık sesine benziyor
09:54
but it's not a sneeze, it's an acronym.
217
594480
3127
Ama hapşırık değil, bu bir kısaltma:
09:57
It stands for the International Consortium
218
597607
2576
International Consortium for Health Outcome Measurement.
10:00
for Health Outcome Measurement.
219
600183
2960
(Uluslararası Sağlık Sonuçlarını Ölçme Topluluğu)
10:03
We're bringing together leading physicians
220
603143
2749
Hasta ve hekimleri bir araya getiriyoruz
10:05
and patients to discuss, disease by disease,
221
605892
3591
her hastalık için tek tek
10:09
what is really quality,
222
609483
2102
neyin kalite olduğunu,
10:11
what should we measure,
223
611585
1987
neyi ölçmemiz gerektiğini tartışsınlar
10:13
and to make those standards global.
224
613572
2488
ve bu standartları küreselleştirelim diye.
10:16
They've worked -- four working groups have worked
225
616060
2355
Geçen yıl boyunca tam dört çalışma
10:18
during the past year:
226
618415
1968
grubu çalıştı:
10:20
cataracts, back pain,
227
620383
2844
Katarakt, sırt ağrısı,
10:23
coronary artery disease, which is, for instance, heart attack,
228
623227
4226
koroner arter hastalığı, örneğin kalp krizi,
10:27
and prostate cancer.
229
627453
2181
ve prostat kanseri.
10:29
The four groups will publish their data
230
629634
2404
Bu dört grup kasımda
10:32
in November of this year.
231
632038
1842
bulgularını yayınlayacaklar.
10:33
That's the first time we'll be comparing
232
633880
2458
Bu, ülke çapında değil ülkeler arası
10:36
apples to apples, not only within a country,
233
636338
2946
elmaların elmalarla karşılaştırıldığı
10:39
but between countries.
234
639284
3181
ilk çalışma.
10:42
Next year, we're planning to do eight diseases,
235
642465
3978
Gelecek yıl, sekiz hastalığı tartışmayı planlıyoruz.
10:46
the year after, 16.
236
646443
2554
sonra, on altı.
10:48
In three years' time, we plan to have covered
237
648997
2456
Üç yıl içinde, bilinen hastalıkların yüzde
10:51
40 percent of the disease burden.
238
651453
3113
40'ını tamamlamayı düşünüyoruz.
10:54
Compare apples to apples. Who's better?
239
654566
2650
Elmayı elmayla kıyaslamak. Kim daha iyi?
10:57
Why is that?
240
657216
3051
Neden?
11:00
Five months ago,
241
660267
2865
Beş ay önce,
11:03
I led a workshop at the largest university hospital
242
663132
3034
Kuzey Avrupa'daki en büyük üniversite hastanesinde
11:06
in Northern Europe.
243
666166
1710
bir çalışma yürüttüm.
11:07
They have a new CEO, and she has a vision:
244
667876
3487
Yeni bir CEO'ları var, vizyonu şöyle:
11:11
I want to manage my big institution much more
245
671363
3606
Kuruluşumu kaliteye, hasta için önemli sonuçlara
11:14
on quality, outcomes that matter to patients.
246
674969
4105
odaklı yönetmek istiyorum.
11:19
This particular day, we sat in a workshop
247
679074
3498
Bir gün bir çalışmada hekimlerle,
11:22
together with physicians, nurses and other staff,
248
682572
2810
hemşire ve diğer çalışanlarla oturduk
11:25
discussing leukemia in children.
249
685382
4498
ve çocuklarda lösemiyi tartıştık.
11:29
The group discussed,
250
689880
1777
Grup şunu tartıştı:
11:31
how do we measure quality today?
251
691657
2040
Bugün kaliteyi nasıl ölçüyoruz?
11:33
Can we measure it better than we do?
252
693697
2565
Bunu ölçümün daha iyi bir yolu var mı?
11:36
We discussed, how do we treat these kids,
253
696262
2222
Bu çocukları nasıl tedavi ediyoruz?
11:38
what are important improvements?
254
698484
2051
Önemli gelişmeler neler?
11:40
And we discussed what are the costs for these patients,
255
700535
2781
Bu hastalar için masraf nedir?
11:43
can we do treatment more efficiently?
256
703316
2348
Daha verimli bir tedavi yöntemi olabilir mi?
11:45
There was an enormous energy in the room.
257
705664
1944
Odada inanılmaz bir enerji vardı.
11:47
There were so many ideas, so much enthusiasm.
258
707608
3489
Bir sürü fikir, büyük bir heves.
11:51
At the end of the meeting,
259
711097
2294
Toplantı sonunda,
11:53
the chairman of the department, he stood up.
260
713391
3309
Bölüm başkanı ayağa kalktı,
11:56
He looked over the group and he said --
261
716700
4577
Gruba bir baktı ve şöyle dedi,
12:01
first he raised his hand, I forgot that --
262
721277
1785
pardon unuttum, önce elini kaldırdı,
12:03
he raised his hand, clenched his fist,
263
723062
2469
yumruğunu sıktı,
12:05
and then he said to the group, "Thank you.
264
725531
2897
ve gruba "Teşekkür ederim." dedi.
12:08
Thank you. Today, we're finally discussing
265
728428
2923
"Teşekkür ederim. Sonunda bu hastanenin
12:11
what this hospital does the right way."
266
731351
3574
neyi doğru yaptığını tartışıyoruz."
12:14
By measuring value in healthcare,
267
734925
2087
Sağlık hizmetinde değeri ölçerek,
12:17
that is not only costs
268
737012
2025
sadece masrafları değil
12:19
but outcomes that matter to patients,
269
739037
2473
hasta için önemli sonuçlara da bakarak,
12:21
we will make staff in hospitals
270
741510
1798
hastanede ve sağlık hizmetinin diğer
12:23
and elsewhere in the healthcare system
271
743308
1859
yerlerinde personeli bir sorun değil
12:25
not a problem but an important part of the solution.
272
745167
4094
ama çözümün önemli bir parçası yapacağız.
12:29
I believe measuring value in healthcare
273
749261
1936
Sağlık hizmetinde değeri ölçmenin
12:31
will bring about a revolution,
274
751197
2771
bir devrim yaratacağına inanıyorum
12:33
and I'm convinced that the founder
275
753968
2109
ve bence, modern tıbbın kurucusu,
12:36
of modern medicine, the Greek Hippocrates,
276
756077
3463
her daim hastayı merkeze koyan
12:39
who always put the patient at the center,
277
759540
2950
Yunan Hipokrat
12:42
he would smile in his grave.
278
762490
2162
mezarında gülümseyecek.
12:44
Thank you.
279
764652
2801
Teşekkürler.
12:47
(Applause)
280
767453
3909
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7