A Saudi, an Indian and an Iranian walk into a Qatari bar ... | Maz Jobrani | TED

Maz Jobrani: Bi Suudi, bir Hintli ve bir İranlı bir Katar barına giderler …

Translator: Joseph Geni Reviewer: Morton Bast

Çeviri: Ethem Canbolat Gözden geçirme: Hulya Uzun

Hello, Doha. Hello!

Merhaba Doha. Merhaba. Selamün aleyküm.

Salaam alaikum.

I love coming to Doha. It's such an international place.

Doha'ya gelmeyi seviyorum. Burası o kadar uluslararası bir yer ki.

It feels like the United Nations here.

Burası sanki- burası sanki Birleşmiş Milletler gibi.

You land at the airport, and you're welcomed by an Indian lady

Havaalanına iniş yapıyorsunuz sizi Hindistanlı bir bayan karşılıyor

who takes you to Al Maha Services, where you meet a Filipino lady

o da sizi Al Maha Servisine götürüyor, orada Filipinli bir bayanla buluşuyorsunuz

who hands you off to a South African lady

O da sizi Güney Afrikalı bir bayana teslim ediyor

sonra o da sizi bir Koreli'ye götürüyor, o da

who then takes you to a Korean

who takes you to a Pakistani guy with the luggage

bagajlarla bekleyen Pakistanlıya götürüyor

who takes you to the car with a Sri Lankan.

o da seni Sri Lankalı adamın olduğu arabaya götürüyor.

You go to the hotel and you check in. There's a Lebanese.

Otele gidiyorsun kaydını yaptırıyorsun. Orada da bir Lübnanlı var.

Yeah? And then a Swedish guy showed me my room.

Evet? Ve sonra İsveçli bir adam bana odamı gösterdi.

I said, "Where are the Qataris?"

Ben de "Katarlılar nerde?" dedim (Gülüş sesleri)

(Laughter)

(Applause)

(Alkış)

They said, "No, no, it's too hot. They come out later. They're smart."

"Hayır, hayır, hava şu an çok sıcak. Onlar sonra ortaya çıkarlar. Onlar akıllılar." dediler

(Gülüş sesleri) "Onlar işlerini bilirler".

"They know."

(Laughter)

And of course, it's growing so fast, sometimes there's growing pains.

Ve elbette çok hızlı büyüyor, bazen büyüme sancıları oluyor.

You know, like sometimes you run into people

Mesela bazen şehri iyi bildiğini düşündüğün insanlarla karşılaşırsın,

that you think know the city well, but they don't know it that well.

fakat onlar şehri o kadar da iyi bilmezler.

My Indian cab driver showed up at the W,

Hindistanlı taksi şöfürüm W'da (Otel adı) ortaya çıktı

ve ben ona beni Sheraton'a götürmesini söyledim,

and I asked him to take me to the Sheraton,

and he said, "No problem, sir."

"sorun değil efendim" dedi

And then we sat there for two minutes.

ve sonra 2 dakika oturup bekledik.

I said, "What's wrong?" He said, "One problem, sir."

"Yanlış olan nedir?" dedim. "Bir sorun var efendim" dedi.

(Laughter)

I said, "What?" He goes, "Where is it?"

"Nedir?" dedim. "Orası neresi?" dedi

(Laughter)

(Gülüş sesleri)

I go, "You're the driver, you should know."

"Sen şöförsün, sen bilmelisin" dedim. "Hayır efendim, ben yeni geldim" dedi.

He goes, "No, I just arrived, sir."

I go, "You just arrived at the W?" "No, I just arrived in Doha, sir."

"W'ya mı biraz önce geldin?" dedim. "Hayır, Doha'ya henüz geldim, efendim.

(Laughter)

Havaalanından evime doğru gidiyordum. Yeni bir işim oldu.

"I was on my way home from the airport,

I got a job. I'm working already."

Şimdiden çalışıyorum." dedi.

(Laughter)

He goes, "Sir, why don't you drive?"

"Efendim, siz neden sürmüyorsunuz?" dedi

(Laughter)

"I don't know where we're going."

"Nereye gittiğimizi bilmiyorum" dedim.

"Neither do I. It will be an adventure, sir."

"Ben de aynı şekilde efendim. Bir macera olacak bu yolculuk" dedi.

(Laughter)

The Middle East has been an adventure the past couple of years.

Bu bir macera. Orta Doğu geçtiğimiz birkaç yıldır bir macera oldu.

It is going crazy with the Arab Spring and revolution and all this.

Orta Doğu, Arap baharı ve devrimlerle

ve yapılan herşeyle çılgın bir hale geliyor. Bu gece Lübnanlı var mı aramızda?

Are there any Lebanese here tonight, by applause?

Lübnanlılar alkışlar mı? (Alkışlar) Lüblanlılar.

(Cheering)

Lebanese, yeah.

Evet. Orta Doğu çılgın hale geliyor.

The Middle East is going crazy.

You know the Middle East is going crazy

Lübnan bölgenin en barış dolu yeri olduğu zaman

when Lebanon is the most peaceful place in the region.

Orta Doğu'nun çıldırdığını anlayabilirsiniz.

(Gülüş sesleri) (Alkış)

(Laughter) (Applause)

Kim düşünürdü ki?Aman tanrım.

Who would have thought?

(Laughter)

Oh my gosh.

Hayır. Bölgede ciddi meseleler var.

No, there's serious issues in the region.

Bazı kişiler onlar hakkında konuşmak istemiyor. Ben bu gece onlar hakkında konuşmak için buradayım.

Some people don't want to talk about them. I'm here to talk about them tonight.

Ladies and gentlemen of the Middle East, here's a serious issue.

Orta Doğu'nun bayları ve bayanları,

işte çok ciddi bir konu. Birbirimizi gördüğümüz zaman,

When we see each other, when we say hello,

merhaba dediğimiz zaman, kaç defa öpüşürüz?

how many kisses are we going to do?

(Laughter)

Every country is different and it's confusing, okay?

Her ülke farklı ve çok karmaşık, değil mi?

Lübnanda 3 kez öperler. Mısırda 2 kez.

In Lebanon, they do three.

In Egypt, they do two.

I was in Lebanon, I got used to three.

Ben Lübnandaydım ve 3 kez öpmeye alıştım.

Mısır'a gittim. Mısırlı bir adama merhaba dedim.

I went to Egypt. I went to say hello to this one Egyptian guy,

I went, one, two. I went for three --

Bir öptüm, iki öptüm, üçüncüye gittim. O, üçüncüde yoktu.

He wasn't into it.

(Laughter)

(Gülüşler)

I told him, I said, "No, no, I was just in Lebanon."

Ona anlattım, "hayır, hayır, hayır, ben daha yeni Lübnan daydım" dedim.

"Nerde olduğun beni ilgilendirmiyor. Sadece nerdeysen orda kal lütfen. Nerdeysen orda kal." dedi.

He goes, "I don't care where you were. You just stay where you are, please."

(Laughter) (Applause)

Suudi Arabistan'a gittim. Suudi Arabistanda, bir, iki,

I went to Saudi Arabia.

In Saudi Arabia, they go one, two, and then they stay on the same side:

ve sonra aynı tarafta dururlar --üç, dört, beş, altı,

three, four, five, six, seven, eight, nine,

yedi, sekiz, dokuz, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18.

10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18 --

(Laughter)

(Gülüşler)

Next time you see a Saudi, look closely.

Bir dahaki sefere bir Sudi gördüğünüzde yakından bakın. Onlar az bişey eğik dururlar.

They're just a little bit tilted.

(Laughter)

"Abdul, are you okay?"

"Abdul, iyi misin?" "Evet, yarım saattir merhaba diyordum.

"I was saying hello for half an hour. I'll be all right."

İyileşeceğim."

(Laughter)

Qataris, you guys do the nose to nose.

Katarlılar, Sizler burun buruna yaparsınız.

Why is that? Are you too tired to go all the way around?

Nedendir bu? Sağa sola öpüşmek için çok mu yorgunsunuz?

(Laughter)

"Habibi, it's so hot. Just come here for a second. Say hello.

"Habibi, hava çok sıcak. Sadece bir saniye gel. Merhaba de.

Hello, Habibi. Just don't move. Just stay there, please.

Merhaba Habibi. Hareket etme. Şuraya otur lütfen.

I need to rest."

dinlenmeye ihtiyacım var."

(Laughter)

Iranians, sometimes we do two, sometimes we do three.

Her ülke -- İranlılar, biz bazen 2, bazen 3 kere öperiz.

A friend of mine explained to me, before the '79 revolution, it was two.

Bir arkadaşım bana açıkladı, 79 devriminden önce

2 kere öpülüyordu. Devrimden sonra 3 oldu.

(Laughter)

After the revolution, three.

So with Iranians, you can tell whose side the person is on

Yani İranlı biriyleyken sizi kaç kez öptüğüne bakarak

kimin tarafında olduğunu anlayabilirsiniz.

based on the number of kisses they give you.

Evet, eğer bir, iki, üç ise -"Sana inanamıyorum üç kez öperek

Yeah, if you go one, two, three -- "I can't believe you support this regime!"

(Laughter)

bu rejimi destekliyorsun."

"With your three kisses."

(Laughter)

Ama hayır, arkadaşlar, gerçekten, burda olmak heyecan verici

But no, guys, really, it is exciting to be here,

and like I said, you guys are doing a lot culturally,

ve söylediğim gibi, siz arkadaşlar kültürel olarak çok şey yapıyorsunuz,

you know, and it's amazing,

bilirsiniz, bu olağanüstü bir şey ve bu Batı'nın gözünde

and it helps change the image of the Middle East in the West.

Orta Doğunun imajının değişmesine yardımcı oluyor. Bir çok Amerikalı

A lot of Americans don't know a lot about us, about the Middle East.

bizim hakkımızda, Orta Doğu hakkında birçok şeyi bilmiyor.

I'm Iranian and American. I'm there. I know, I've traveled here.

Ben hem İranlıyım hem Amerikalıyım. Ben ordayım. Ben bilirim, buraya yolculuk yaptım.

There's so much, we laugh, right?

Bilmedikleri o kadar çok şey var, biz güleriz, doğru mu?

People don't know we laugh.

İnsanlar bizim güldüğümüzü bilmiyorlar. Ben Axis of Evil (Günahkar Eksen) komedi turnesi yaptığım zaman,

When I did the Axis of Evil comedy tour, it came out on Comedy Central,

Komedi Merkezinde sunuldu, daha sonra internetten

I went online to see what people were saying.

insanların neler söylediklerine baktım. Muhafazakar bir sitede buldum kendimi.

I ended up on a conservative website.

One guy wrote another guy. He said, "I never knew these people laughed."

Bir adam diğerine yazmış. "Bu insanların güldüğünü hiç bilmiyordum."

Think about it. You never see us laughing in American film or television, right?

Bir düşünsenize. Amerikan filmlerinde ya da televizyonlarında bizi hiçbir zaman gülerken görmüyorsunuz, doğru mu?

Bir kötülük gibi olabilir -- "Wuhahaha, wuhahaha", gibi.

Maybe like an evil laugh: "Wuhahaha."

(Laughter)

"I will kill you in the name of Allah, wuhahahahaha."

Seni Allah'ın adıyla öldüreceğim, wuhahahahaha."

(Laughter)

ama hiç bir zaman bunun gibi değil, "ha ha ha ha ha ha ha."

But never like, "Ha ha ha ha la."

(Laughter)

We like to laugh. We like to celebrate life.

Biz gülmeyi severiz. Hayatı kutlamayı severiz.

And I wish more Americans would travel here.

Ve isterim ki daha çok Amerikalı burayı ziyaret etsin. Ben daima arkadaşlarımı cesaretlendiriyorum:

I always encourage my friends:

Yolculuğa çıkıp Orta Doğu yu görün, görülecek çok şey var, çok sayıda iyi insan var.

"Travel, see the Middle East,

there's so much to see, so many good people."

Ve tam tersi de, bu yanlış anlaşılma ve kilişelerle ilgili

And it's vice versa, and it helps stop problems

of misunderstanding and stereotypes from happening.

problemleri engellemeye yardım eder.

For example, I don't know if you heard about this,

Örnek olarak, bilmiyorum bunu duydunuz mu,

bir süre önce Amerikada bulunan Müslüman bir aile

a little while ago in the US, there was a Muslim family

uçakta yerlerine doğru ilerlerken

walking down the aisle of an airplane,

uçakta oturulacak en güvenli yer hakkında konuşuyorlardı.

talking about the safest place to sit on the plane.

Some passengers overheard them,

Bazı yolcular onlara kulak misafiri oldu, nasıl olduysa

somehow misconstrued that as terrorist talk,

bunu bir terörist konuşması olarak algıladılar, onları uçaktan attırdılar.

got them kicked off the plane.

It was a family, a mother, father, child, talking about the seating.

O, uçağın koridorunda yürürken oturmak ile ilgili konuşan

anne, baba ve çocuktan oluşan bir aile idi. Şimdi Orta Doğulu bir erkek olarak,

As a Middle Eastern male,

Amerika da uçağın içindeyken kesinlikle söylememem

I know there's certain things I'm not supposed to say

on an airplane in the US, right?

gereken şeyler olduğunu biliyorum, değil mi?

I'm not supposed to be walking down the aisle,

Bir uçağın koridorunda yürüyüp mesela "Merhaba Jack" (hijack=uçak kaçırma)

and be like, "Hi, Jack." That's not cool.

dememeliyim. Tahmin edeceğiniz gibi bu hoş bir durum olmazdı.

(Laughter)

Even if I'm there with my friend named Jack, I say,

Jack ismindeki arkadaşım ile orada olsaydım bile,

"Selamlar Jack. Selamlarımızla Jack" filan derdim.

"Greetings, Jack. Salutations, Jack."

Kesinlikle "Hi Jack" (uçak kaçırma) demezdim.

Never "Hi, Jack."

(Laughter)

(Kahkahalar)

But now, apparently we can't even talk

Görünen o ki uçaktaki en güvenli koltuk

about the safest place to sit on an airplane.

hakkında bile konuşamayız.

So my advice to all my Middle Eastern friends and Muslim friends

Benim bütün Orta Doğulu ve Müslüman arkadaşlarıma

ve Ortadoğulu ve Müslüman görünüşlü herkese tavsiyem

and anyone who looks Middle Eastern or Muslim,

buna hintliler, latinler, herkes

so to, you know, Indians, and Latinos, everyone, if you're brown --

eğer kahverengi iseler --

(Laughter)

Here's my advice to my brown friends.

İşte benim kahverengi arkadaşlarıma tavsiyem.

(Laughter)

The next time you're on an airplane in the US,

Bir sonraki sefere Amerika'da bir uçak içinde olduğunuz zaman

just speak your mother tongue.

sadece kendi ana dilinizde konuşun.

That way no one knows what you're saying. Life goes on.

Bu sayede kimse ne dediğinizi bilemez. Hayat devam eder.

(Laughter)

Diyelim ki bazı ana diller sıradan Amerikalılar için

Granted, some mother tongues might sound a little threatening

biraz tehditkar olabilir, değil mi?

to the average American.

Eğer bir uçağın koridorunda yürürken arapça konuşursanız,

If you're walking down the aisle speaking Arabic,

onları korkutabilirsiniz, eğer yürüyorsanız, "(arapça)"

you might freak them out --

(Imitating Arabic)

"Ne hakkında konuşuyor?" diyebilirler,

They might say, "What's he talking about?"

Yani benim arap kardeşlerim ve kızkardeşlerim için esas nokta,

The key, to my Arab brothers and sisters,

uçağın koridorunda yürürken insanları rahatlatmak için

is to throw in random good words to put people at ease

as you're walking down the aisle.

gelişigüzel kelimeler ekleyin.

Just as you're walking down --

Yürüdüğünüz sırada: "(arapçaya benzeterek) --

(Imitating Arabic)

çilek!"

Strawberry!

(Laughter)

(Kahkahalar)

(Imitating Arabic)

"(arapçaya benzeterek) -- gökkuşağı!"

Rainbow!

(Laughter)

(Imitating Arabic)

"(arapçaya benzeterek) -- meyveli dondurma!"

Tutti Frutti!

(Laughter)

"I think he's going to hijack the plane with some ice cream."

"Sanırım uçağı dondurma ile kaçıracak."

Çok teşekkür ederim. İyi akşamlar.

Thank you very much. Have a good night.

Teşekkürler TED. (Tezahurat) (Alkışlar)

Thank you, TED.

(Cheers) (Applause)