Depression, the secret we share | Andrew Solomon

Andrew Solomon: Depresyon, paylaştığımız sırrımız

6,060,367 views

2013-12-18 ・ TED


New videos

Depression, the secret we share | Andrew Solomon

Andrew Solomon: Depresyon, paylaştığımız sırrımız

6,060,367 views ・ 2013-12-18

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Ceyhun Can ÜLKER Gözden geçirme: Ayça Bağcı
00:15
"I felt a Funeral, in my Brain,
0
15952
3862
Beynimde bir cenaze duyumsadım
00:19
and Mourners to and fro
1
19838
2378
ve ötede beride yas tutanları,
00:22
kept treading -- treading -- till [it seemed]
2
22240
2803
arşınlamaya devam ettim, devam ettim ta ki duyuncaya kadar
onun kendini aşma hissi olduğunu.
00:25
that Sense was breaking through --
3
25067
2319
00:27
And when they all were seated,
4
27836
1745
Ve hepsi çöküp oturduğunda,
00:29
a Service, like a Drum --
5
29605
1974
bir hizmet, sanki davul gibi,
00:31
kept beating -- beating -- till I [thought]
6
31603
3452
çalmaya devam etti, devam etti, ta ki ben hissedinceye kadar
zihnimin hissizleştiğini.
00:35
my Mind was going numb --
7
35079
1766
00:37
And then I heard them lift a Box and creak across my Soul
8
37831
4139
Ve sonra bir kutuyu kaldırdıklarını duydum
ve gıcırdadığını ruhumun
00:41
with those same Boots of Lead, again,
9
41994
3035
o aynı kurşun çizmelerle yine,
00:45
then Space -- began to toll,
10
45053
2993
sonra boşluk çınlamaya başladı,
00:48
As [all] the Heavens were a Bell, and Being, [but] an Ear,
11
48070
4107
sanki gökler birer çanmış gibi
ve varlık bir kulakmışçasına
00:52
and I, and Silence, some strange Race,
12
52201
3059
ve ben, ve sessizlik, bir garip yarış
00:55
wrecked, solitary, here --
13
55284
2580
tarumar oldu, yalnızlık, burada.
00:58
[And] then a Plank in Reason, broke,
14
58493
3153
Tam da sonra, mantığın bir tahtası kırıldı,
01:01
and I fell down and down --
15
61670
3317
ve düştüm ve düştüm
01:05
and hit a World, at every plunge,
16
65011
2651
ve bir dünyaya çarptım her dalışımda
01:07
and Finished knowing -- then --"
17
67686
2559
ve bilmeyi bitirdim sonra."
01:12
We know depression through metaphors.
18
72198
2814
Depresyonu metaforlar vasıtasıyla bilebiliyoruz.
01:15
Emily Dickinson was able to convey it in language,
19
75680
3685
Emily Dickinson bunu dil yoluyla aktarabilmişti,
01:19
Goya in an image.
20
79389
2315
Goya bir resmiyle.
01:22
Half the purpose of art is to describe such iconic states.
21
82238
4595
Sanatın amacının yarısı
bu gibi simgesel halleri açıklamaktır.
01:27
As for me, I had always thought myself tough,
22
87997
3854
Bana gelince, kendimi hep sağlam olarak gördüm,
01:31
one of the people who could survive
23
91875
1802
hayatta kalabilecek insanlardan biri olarak
01:33
if I'd been sent to a concentration camp.
24
93701
2323
eğer toplama kampına gönderilmiş olsaydım.
01:36
In 1991, I had a series of losses.
25
96614
2665
1991'de bir dizi kaybım oldu.
01:39
My mother died,
26
99676
1498
Annem öldü,
01:41
a relationship I'd been in ended,
27
101198
2102
bir ilişkim sonlandı,
01:43
I moved back to the United States from some years abroad,
28
103324
3920
Amerika'ya geri taşındım
yurtdışında bir kaç yıldan sonra,
01:47
and I got through all of those experiences intact.
29
107268
2714
tüm o tecrübelerden sağlam bir biçimde geçip çıktım.
01:50
But in 1994, three years later,
30
110617
2899
Fakat 1994'te, üç yıl sonra,
01:53
I found myself losing interest in almost everything.
31
113540
3742
kendimi neredeyse her şeye ilgimi kaybetmiş buldum.
Daha önce yapmayı istediğim hiç bir şeyi
01:58
I didn't want to do any of the things I had previously wanted to do,
32
118059
3876
yapmak isteyemez haldeydim
02:01
and I didn't know why.
33
121959
1460
ve bunun sebebini bilmiyordum.
02:03
The opposite of depression is not happiness, but vitality.
34
123987
4561
Depresyonun zıttı
mutluluk değildir, hayat doluluktur,
ve o canlılıktı
02:09
And it was vitality
35
129127
1444
02:10
that seemed to seep away from me in that moment.
36
130595
2963
benden o anda akıp gidiyormuş gibi görünen.
02:14
Everything there was to do seemed like too much work.
37
134231
3677
Yapılması gereken her şey
gözüme çok meşakkatli iş gibi görünüyordu.
02:18
I would come home
38
138597
1437
Eve gelirdim
02:20
and I would see the red light flashing on my answering machine,
39
140058
3328
ve telesekreterimin kırmızı ışığını görürdüm
02:23
and instead of being thrilled to hear from my friends,
40
143410
2540
ve arkadaşlarımın sesini duyacağıma heycanlanacağım yerde,
02:25
I would think,
41
145974
1189
düşünürdüm,
02:27
"What a lot of people that is to have to call back."
42
147187
2595
"Geri dönülecek ne kadar da çok insan var."
02:30
Or I would decide I should have lunch,
43
150368
2562
Ya da öğlen yemeği yemem gerektiğine karar kılar
02:32
and then I would think, but I'd have to get the food out
44
152954
2737
ve sonra düşünürdüm ki, "Fakat yemeği çıkarmalı
02:35
and put it on a plate
45
155715
1762
tabağa koymalı
02:37
and cut it up and chew it and swallow it,
46
157501
3864
ve kesip, çiğneyip, yutmalıyım"
02:41
and it felt to me like the Stations of the Cross.
47
161389
3334
ve bu bana çarmıha gerilmişçesine bir his verirdi.
02:45
And one of the things that often gets lost in discussions of depression
48
165286
4133
Ve depresyon tartışmalarında
sıkça arada kaybolan meselelerden biri de
02:49
is that you know it's ridiculous.
49
169443
2058
onun anlamsız olduğunu bilmenizdir.
02:51
You know it's ridiculous while you're experiencing it.
50
171801
2943
Onu tecrübe ederken bilirsiniz ki anlamsızdır.
02:54
You know that most people manage
51
174768
1889
Bilirsiniz ki birçok insan mesajlarını
02:56
to listen to their messages and eat lunch
52
176681
2290
dinlemeyi ve öğle yemeğini yemeyi becerebilmektedir
02:58
and organize themselves to take a shower
53
178995
1906
ve duş almak için kendilerini organize edebilir
03:00
and go out the front door
54
180925
1218
ve ön kapıdan dışarı çıkabilirler
03:02
and that it's not a big deal,
55
182167
1628
ve bu çok da mesele değildir
03:03
and yet you are nonetheless in its grip
56
183819
3142
ve lakin onun ağına düşmüşsünüzdür
03:06
and you are unable to figure out any way around it.
57
186985
3437
ve çıkış yolunu bulabilememektesinizdir.
03:10
And so I began to feel myself doing less
58
190990
4222
Ve sonra daha az iş gördüğümün
03:15
and thinking less
59
195236
2286
ve daha az düşündüğümün
03:17
and feeling less.
60
197546
1315
daha az hissettiğimin farkına vardım.
03:19
It was a kind of nullity.
61
199829
1738
Bir çeşit hiçlikti.
03:22
And then the anxiety set in.
62
202049
1995
Ve sonra tedirgin sızdı içime.
03:24
If you told me that I'd have to be depressed for the next month,
63
204567
3692
Bana deseydiniz ki bir ay daha
depresyonda kalmak durumunda olduğumu,
03:28
I would say, "As long I know it'll be over in November, I can do it."
64
208283
3239
derdim ki "Kasımda bu işin biteceğini bilirsem, baş edebilirim."
03:31
But if you said to me,
65
211546
1246
Fakat bana bu şiddetli tedirginliğin
03:32
"You have to have acute anxiety for the next month,"
66
212816
3313
önümüzdeki bir ay boyunca süreceğini söyleseydiniz
bunu yaşamaktansa bileğimi kesivermeyi tercih ederdim.
03:36
I would rather slit my wrist than go through it.
67
216153
2319
03:38
It was the feeling all the time
68
218496
1558
Tüm o zaman boyunca hissettiklerim,
03:40
like that feeling you have if you're walking
69
220078
2204
sanki yürürken
03:42
and you slip or trip and the ground is rushing up at you,
70
222306
3521
kaydığınızda ya da tökezlediğinizde
ve yerin size doğru hamle yapması,
03:45
but instead of lasting half a second, the way that does,
71
225851
2712
fakat normalde olduğu gibi yarım saniye sürmek yerine
03:48
it lasted for six months.
72
228587
1881
altı ay sürmesi gibiydi.
03:50
It's a sensation of being afraid all the time
73
230492
2929
Sürekli bir korku içinde olma hissiyatıydı,
03:53
but not even knowing what it is that you're afraid of.
74
233445
2985
fakat neyin sizi korkuttuğunun bilincinde dahi olamadan.
03:57
And it was at that point that I began to think
75
237057
2611
Ve tam da o nokta da düşünmeye başladım ki
03:59
that it was just too painful to be alive,
76
239692
3760
hayatta olmak çok acı vericiydi
04:03
and that the only reason not to kill oneself
77
243476
2560
ve kendini öldürmemenin tek sebebi
04:06
was so as not to hurt other people.
78
246060
2695
diğer insanların canını yakmamaktı.
04:09
And finally one day, I woke up
79
249295
2881
Ve en sonunda bir gün, uyandım
04:12
and I thought perhaps I'd had a stroke,
80
252200
2197
ve sanırım kalp krizi geçiriyorum diye düşündüm,
04:14
because I lay in bed completely frozen,
81
254421
2494
çünkü yatakta tamamen donmuş şekilde yatıyor,
04:16
looking at the telephone, thinking,
82
256939
1925
telefona bakıyor, düşünüyordum,
04:18
"Something is wrong and I should call for help,"
83
258888
3539
"Yanlış bir şeyler var ve yardım çağırmalıyım,"
04:22
and I couldn't reach out my arm
84
262451
1711
ve kolumu uzatıp
04:24
and pick up the phone and dial.
85
264186
2242
telefonu kaldırıp numarayı çeviremedim.
04:26
And finally, after four full hours of my lying and staring at it,
86
266801
4051
Ve nihayet, yatarak ona bakakalmamın tam dört saatin ardından
04:30
the phone rang,
87
270876
1264
telefon çaldı
04:32
and somehow I managed to pick it up,
88
272164
2379
ve bir şekilde ahizeyi kaldırmayı başarabildim
04:34
and it was my father, and I said,
89
274567
2928
ve babamdı
ve dedi ki, "Başım cidden belada.
04:37
"I'm in serious trouble. We need to do something."
90
277519
3446
Bir şeyler yapmalıyız."
04:41
The next day I started with the medications and the therapy.
91
281528
4691
Ertesi gün ilaçlarıma
ve terapiye başladım.
04:47
And I also started reckoning with this terrible question:
92
287352
4203
Ve aynı zamanda şu soruyla birlikte
hesaplaşmaya başladım:
04:51
If I'm not the tough person
93
291579
2104
Eğer toplama kampından
04:53
who could have made it through a concentration camp,
94
293707
2500
kurtulabilecek güçte bir insan değilsem
04:56
then who am I?
95
296231
1488
o halde kimim?
04:57
And if I have to take medication,
96
297743
1861
Ve ilaç almam gerekiyorsa,
04:59
is that medication making me more fully myself,
97
299628
3913
şu ilaçlar beni olduğum gibi mi yapıyor,
05:03
or is it making me someone else?
98
303565
2218
yoksa beni bir başkasına mı çeviriyor?
05:05
And how do I feel about it if it's making me someone else?
99
305807
3460
Ve bu konuda ne hissederim
eğer beni bir başkasına çeviriyorsa?
Bu mücadeleye girdiğim sırada iki avantajım vardı.
05:10
I had two advantages as I went into the fight.
100
310101
2904
05:13
The first is that I knew that, objectively speaking,
101
313585
2671
Birincisi biliyordum ki, nesnel konuşuyorum,
05:16
I had a nice life,
102
316280
1597
iyi bir hayatım olmuştu
05:17
and that if I could only get well,
103
317901
1861
ve eğer bir iyileşebilirsem
05:19
there was something at the other end that was worth living for.
104
319786
3200
öte tarafta bir şeyler vardı
yaşamaya değer.
05:23
And the other was that I had access to good treatment.
105
323010
2817
Diğeriyse iyi tedavi imkanlarım olmasıydı.
05:26
But I nonetheless emerged and relapsed,
106
326343
3449
Fakat yine de geri geldi, nüksetti
05:29
and emerged and relapsed,
107
329816
2511
ve geri geldi ve nüksetti
05:32
and emerged and relapsed,
108
332351
2994
ve geri geldi ve nüksetti
05:35
and finally understood
109
335369
1940
ve sonunda anladım
05:37
I would have to be on medication and in therapy forever.
110
337333
3921
ilaçlarımı ve terapimi
sonsuza kadar sürdürmeliydim.
05:41
And I thought,
111
341769
1167
Ve düşündüm ki, "Fakat bu kimyasal bir problem mi
05:42
"But is it a chemical problem or a psychological problem?
112
342960
2786
yoksa psikolojik bir problem mi?
05:45
And does it need a chemical cure or a philosophical cure?"
113
345770
3933
Kimyasal bir tedaviye mi ihtiyaç vardı yoksa felsefik bir tedaviye mi?"
05:49
And I couldn't figure out which it was.
114
349727
2127
Ve hangisi olduğuna karar veremedim.
05:51
And then I understood that actually,
115
351878
2100
Ve sonra anladım ki aslında,
05:54
we aren't advanced enough in either area for it to explain things fully.
116
354002
3987
iki alanda da yeterince ileri değildik
ki bu şeyleri tamamen açıklayabilelim.
05:58
The chemical cure and the psychological cure
117
358013
3327
Kimyasal tedavi ve psikolojik tedavi,
06:01
both have a role to play,
118
361364
1674
ikisinin de rolü vardı
06:03
and I also figured out that depression was something
119
363062
3974
ve yine o depresyon sayesinde anladım ki bir şeyler
içimize çok derinden örülmüş
06:07
that was braided so deep into us
120
367060
2224
06:09
that there was no separating it from our character and personality.
121
369308
3688
öyle ki ayırmak mümkün değildi
kişiliğimizden ve kimliğimizden.
06:13
I want to say that the treatments we have for depression are appalling.
122
373552
4462
Demek istiyorum sahip olduğumuz
depresyon tedavileri berbat.
Hiç etkin değiller.
06:18
They're not very effective.
123
378038
1603
06:19
They're extremely costly.
124
379958
1770
Çok pahalılar.
06:21
They come with innumerable side effects.
125
381752
2497
Sayılamaz yan etkileri mevcut.
06:24
They're a disaster.
126
384273
1437
Bir felaketler.
Fakat şu zamanda yaşadığım için çok minnettarım
06:26
But I am so grateful that I live now and not 50 years ago,
127
386027
4667
ve elli yıl önce
06:30
when there would have been almost nothing to be done.
128
390718
2920
o yapacak hiçbir şeyin olmadığı
zamandan ziyade.
06:33
I hope that 50 years hence,
129
393662
2383
Umarım bundan elli yıl sonra,
06:36
people will hear about my treatments
130
396069
2022
insanlar benim tedavimi duyacak
ve bir kişinin bu ilkel bilime
06:38
and be appalled that anyone endured such primitive science.
131
398115
3668
nasıl katlandığına bakıp dehşete düşecekler.
06:42
Depression is the flaw in love.
132
402885
3242
Depresyon aşktaki bir kusurdur.
06:47
If you were married to someone and thought,
133
407441
3117
Eğer biriyle evliyseniz ve düşünürseniz ki,
06:50
"Well, if my wife dies, I'll find another one,"
134
410582
3710
"Eh, eğer karım ölürse, o zaman başkasını bulurum."
06:54
it wouldn't be love as we know it.
135
414316
2249
bu pek de bizim bildiğimiz anlamda aşk olmaz.
06:57
There's no such thing as love without the anticipation of loss,
136
417364
4567
Kayba karşı bir duyarlılık yoksa
aşk diye bir şey de yoktur,
07:01
and that specter of despair can be the engine of intimacy.
137
421955
5556
ve o çaresizliğin hayaleti
samimiyetin lokomotifi olabilir.
07:08
There are three things people tend to confuse:
138
428204
2831
İnsanların karıştırmaya yatkın olduğu üç şey vardır:
07:11
depression, grief and sadness.
139
431059
3089
depresyon, yas ve üzüntü.
07:14
Grief is explicitly reactive.
140
434966
3339
Yas özellikle tepkiseldir.
07:18
If you have a loss and you feel incredibly unhappy,
141
438329
2881
Eğer bir kaybınız olduysa ve inanılmaz mutsuz hissediyorsanız,
07:21
and then, six months later,
142
441234
1675
ve sonra, altı ayın ardından,
07:22
you are still deeply sad, but you're functioning a little better,
143
442933
3085
hala çok derinden üzgünsünüzdür, fakat bir şekilde daha iyi işlev görebilirsiniz,
muhtemelen bu yastır,
07:26
it's probably grief,
144
446042
1785
07:27
and it will probably ultimately resolve itself in some measure.
145
447851
3735
ve büyük olasılıkla eninde sonunda
kendini bir şekilde çözüme kavuşturacaktır.
07:31
If you experience a catastrophic loss,
146
451610
2805
Eğer feci bir kaybı tecrübe ederseniz,
07:34
and you feel terrible,
147
454439
1302
felaket hissederseniz,
07:35
and six months later you can barely function at all,
148
455765
2789
ve altı ay sonra hemen hemen işlev göremez durumdaysanız,
07:38
then it's probably a depression that was triggered
149
458578
2514
bu muhtemelen feci olaylar karşısında
tetiklenen bir depresyondur.
07:41
by the catastrophic circumstances.
150
461116
2183
07:43
The trajectory tells us a great deal.
151
463648
3170
Bu yörünge bize çok önemli bir meseleyi anlatır.
07:47
People think of depression as being just sadness.
152
467196
3360
İnsanlar depresyonu sadece mutsuzluk hali olarak düşünürler.
07:50
It's much, much too much sadness,
153
470580
2171
Çok, çok ama çok mutsuzluktur,
07:52
much too much grief
154
472775
1751
fazla çok fazla yastır,
07:54
at far too slight a cause.
155
474550
2109
ancak buna karşın sebebi çok zayıftır.
07:57
As I set out to understand depression,
156
477470
2785
Depresyonu anlamaya,
08:00
and to interview people who had experienced it,
157
480279
2647
ve onu tecrübe eden insanlarla görüşmeye yola çıktığımda,
08:02
I found that there were people who seemed, on the surface,
158
482950
3793
buldum ki yüzeyde sanki
nispeten hafifçe geçiriyormuş gibi görünen insanlar
08:06
to have what sounded like relatively mild depression
159
486767
3213
aslında onun yüzünden
tamamen devre dışı edilmiş halde idiler.
08:10
who were nonetheless utterly disabled by it.
160
490004
2738
08:13
And there were other people who had what sounded
161
493297
2413
Ve diğer bir grup insan da vardı ki,
08:15
as they described it like terribly severe depression
162
495734
3062
onu feci şiddetli bir depresyon şeklinde tanımlamakta
fakat depresyon dönemlerinin
08:18
who nonetheless had good lives
163
498820
1740
arasındaki çatlaklarda iyi bir hayat
08:20
in the interstices between their depressive episodes.
164
500584
2706
sürebilmişlerdir.
08:23
And I set out to find out what it is that causes some people
165
503885
3965
Böylelikle bazı insanları
diğerlerinden daha dayanıklı yapan şeyin
08:27
to be more resilient than other people.
166
507874
2229
ne olduğunu anlamak üzere yola çıktım.
08:30
What are the mechanisms that allow people to survive?
167
510127
3216
Bu insanların hayatta kalmasını sağlayan
mekanizmalar nelerdi?
08:33
And I went out and I interviewed person after person
168
513652
3198
Ve yola çıktım ve depresyonda muzdarip
08:36
who was suffering with depression.
169
516874
1976
bir insanın ardından bir diğeriyle görüştüm.
08:38
One of the first people I interviewed
170
518874
2191
Görüştüğüm insanlardan birisi
depresyonu ölüyor olmanın
08:41
described depression as a slower way of being dead,
171
521089
4854
yavaş bir yolu olarak tanımladı,
08:45
and that was a good thing for me to hear early on
172
525967
2334
ve bunu böyle erkenden duymak
08:48
because it reminded me that that slow way of being dead
173
528325
3107
benim için iyi bir şeydi
çünkü bana yavaş yavaş ölüyor olmanın
08:51
can lead to actual deadness,
174
531456
2280
hakikaten ölüme götürebileceğini hatırlatmıştı,
08:53
that this is a serious business.
175
533760
1957
ve bu ciddi bir meseleydi.
08:55
It's the leading disability worldwide,
176
535741
2389
Bu dünya çapında en önde gelen engeldir,
08:58
and people die of it every day.
177
538154
2082
ve bunun yüzünden her gün insanlar ölür.
09:01
One of the people I talked to when I was trying to understand this
178
541184
3719
Bunu anlamaya çalışırken
konuştuğum insanlardan birisi
09:04
was a beloved friend who I had known for many years,
179
544927
3861
yıllardır tanıdığım
üniversite ilk yılında
09:08
and who had had a psychotic episode in her freshman year of college,
180
548812
4453
psikotik bir dönem geçiren
sevgili bir dostumdu,
09:13
and then plummeted into a horrific depression.
181
553289
2802
ve sonra korkunç bir depresyonun içine düşmüştü.
09:16
She had bipolar illness,
182
556115
1639
Bipolar hastalığı vardı
09:17
or manic depression, as it was then known.
183
557778
2487
ve ya o zaman bildiğimiz adıyla manik depresyon.
09:20
And then she did very well for many years on lithium,
184
560289
3785
Ve sonra uzun yıllar lithium kullanarak
çok iyi iş başardı,
ve sonra lithium olmadan nasıl olduğu
09:24
and then eventually, she was taken off her lithium
185
564098
3149
görülebilmesi için zamanla
09:27
to see how she would do without it,
186
567271
1811
bırakmasına karar verildi ki,
09:29
and she had another psychosis,
187
569106
1951
ve tekrar bir psikoz geçirdi,
09:31
and then plunged into the worst depression that I had ever seen
188
571081
4360
ve gördüğüm en berbat depresyonun
içine düştü,
09:35
in which she sat in her parents' apartment,
189
575465
2817
öyle ki günlerce
09:38
more or less catatonic, essentially without moving,
190
578306
3272
az ya da çok katatonik, çoğunlukla hiç hareket etmeden
09:41
day after day after day.
191
581602
1913
ailesinin dairesinde otururdu.
09:43
And when I interviewed her about that experience some years later --
192
583943
3484
Sonra onunla birkaç yıl sonra yaşadıkları hakkında görüştüğümde --
09:47
she's a poet and psychotherapist named Maggie Robbins --
193
587451
3101
Maggie Robbins adında bir şair ve psikoterapisttir --
09:50
when I interviewed her, she said,
194
590576
3046
onunla görüştüğümde, dedi ki,
09:53
"I was singing 'Where Have All The Flowers Gone,'
195
593646
3519
"'Where Have All The Flowers Gone' şarkısını söylerdim
09:57
over and over, to occupy my mind.
196
597189
2897
tekrar tekrar, ki zihnimi meşgul edebileyim.
10:00
I was singing to blot out the things my mind was saying,
197
600555
2796
Zihnimin söyleyip durduklarını mürekkebe bulamak adına şarkı söyleyip duruyordum,
10:03
which were, 'You are nothing. You are nobody.
198
603375
4760
diyordu ki 'Sen hiçbir şeysin, sen hiçkimsesin.
Yaşamaya dahi hakkın yok.'
10:08
You don't even deserve to live.'
199
608159
1931
10:10
And that was when I really started thinking
200
610691
2406
Ve işte o zamandı
kendimi öldürmeyi düşünmeye başlamam."
10:13
about killing myself."
201
613121
1354
10:15
You don't think in depression that you've put on a gray veil
202
615193
3910
Depresyondayken gri bir peçe
giydiğinizi düşünmezsiniz,
10:19
and are seeing the world through the haze of a bad mood.
203
619127
3364
ve dünyayı kötü ruh halinizin
pusundan gördüğünüzü farketmezsiniz.
10:23
You think that the veil has been taken away,
204
623001
2990
Siz aslen peçenizin,
mutluluk peçesinin sizden alındığını,
10:26
the veil of happiness,
205
626015
1604
10:27
and that now you're seeing truly.
206
627643
1937
ve şimdi asıl gerçeği gördüğünüzü düşünürsünüz.
10:30
It's easier to help schizophrenics who perceive
207
630247
2760
Şizofrenlere; içlerinden, algıladıkları
10:33
that there's something foreign inside of them that needs to be exorcised,
208
633031
3974
o yabancı şeyin çıkarıp atılması gerektiğini
anlatarak yardımcı olmanız daha kolaydır,
10:37
but it's difficult with depressives,
209
637029
2326
fakat depresiflerle bu zordur,
10:39
because we believe we are seeing the truth.
210
639379
2802
çünkü gerçeği gördüğümüze inanırız.
10:43
But the truth lies.
211
643040
1545
Fakat gerçek yalan söyler.
10:45
I became obsessed with that sentence:
212
645987
1974
Bu cümleye takmış durumdayım:
10:47
"But the truth lies."
213
647985
2132
"Fakat gerçek... yalan söyler."
10:50
And I discovered, as I talked to depressive people,
214
650435
2440
Ve depresif insanlarla konuştukça
10:52
that they have many delusional perceptions.
215
652899
2572
birçok sanrısal algılarının olduğunu farkettim.
10:55
People will say, "No one loves me."
216
655815
1738
İnsanlar derler ki, "Beni kimse sevmiyor."
10:57
And you say, "I love you,
217
657577
1212
Ve siz de dersiniz ki, "Seni ben seviyorum,
10:58
your wife loves you, your mother loves you."
218
658813
2498
seni karın seviyor, seni annen seviyor."
11:01
You can answer that one pretty readily, at least for most people.
219
661335
3361
Bu şekilde hazırca cevap verbilirsiniz,
en azından birçokları için.
Fakat depresif kişiler de diyeceklerdir ki,
11:05
But people who are depressed will also say,
220
665124
2166
11:07
"No matter what we do, we're all just going to die in the end."
221
667314
4047
"Ne yaparsak yapalım,
sonunda hepimiz öleceğiz."
11:11
Or they'll say, "There can be no true communion
222
671385
2229
Ya da diyeceklerdir ki, "İki insan arasında
11:13
between two human beings.
223
673638
1362
gerçek bir birliktelik mümkün değildir.
11:15
Each of us is trapped in his own body."
224
675024
2384
Her birimiz kendi bedenimize hapsolmuşuzdur."
11:17
To which you have to say,
225
677805
1620
Buna da demelisiniz ki,
11:19
"That's true,
226
679449
1479
"Bu doğru,
11:20
but I think we should focus right now on what to have for breakfast."
227
680952
3508
fakat sanırım şimdi odaklanmamız gereken
kahvaltıda ne olacağıdır."
11:24
(Laughter)
228
684484
2161
(Gülüşmeler)
11:26
A lot of the time,
229
686669
1645
Çok zamanlar,
11:28
what they are expressing is not illness, but insight,
230
688338
2974
ifade ettikleri hastalık değildir, fakat sezgidir;
11:31
and one comes to think what's really extraordinary
231
691336
2531
ve insan, asıl sıradışı olanın
11:33
is that most of us know about those existential questions
232
693891
3132
hepimizin bu varoluşsal soruları bilip
bunların bizi pek de avutmaması olduğuna kanaat getiriyor.
11:37
and they don't distract us very much.
233
697047
2044
11:39
There was a study I particularly liked
234
699428
1822
Özellikle beğendiğim bir çalışma vardı
11:41
in which a group of depressed and a group of non-depressed people
235
701274
3743
bir grup depresifin
ve depresif olmayanların bulunduğu
ve bir saatliğine bir video oyunu oynamalarının istendiği,
11:45
were asked to play a video game for an hour,
236
705041
2724
11:47
and at the end of the hour,
237
707789
1620
ve bir saatin sonunda,
11:49
they were asked how many little monsters they thought they had killed.
238
709433
3610
kaç canavar öldürdüklerini
düşündükleri sorulmuştu.
Depresif grup genellikle yüzden ona kadar
11:53
The depressive group was usually accurate to within about 10 percent,
239
713067
3985
hassaslıkta doğru cevaplamışlardı,
11:57
and the non-depressed people
240
717076
1571
ve depresif olmayan kişiler de sayıyı
11:58
guessed between 15 and 20 times as many little monsters --
241
718671
4454
öldürdükleri küçük canavar sayısından
on beş ila yirmi kat fazla -- (Gülüşmeler) --
12:03
(Laughter)
242
723149
1151
olarak tahmin etmişlerdi.
12:04
as they had actually killed.
243
724324
1752
12:07
A lot of people said, when I chose to write about my depression,
244
727945
3216
Depresyonum hakkında yazmayı seçtiğimde,
12:11
that it must be very difficult to be out of that closet,
245
731185
3465
o odadan çıkıp insanların bilmesini sağlamanın
zor olacağını söyledi birçok insan.
12:14
to have people know.
246
734674
1309
Dediler ki, "İnsanlar seninle farklı bir şekilde konuşuyorlar mı?"
12:16
They said, "Do people talk to you differently?"
247
736007
2269
12:18
I said, "Yes, people talk to me differently.
248
738300
2079
Ve ben de dedim ki, "Evet, benimle farklı bir şekilde konuşuyorlar.
12:20
They talk to me differently insofar
249
740403
1762
Benimle bir dereceye kadar farklı bir şekilde konuşuyorlar
12:22
as they start telling me about their experience,
250
742189
2667
kendi tecrübelerinden
12:24
or their sister's experience,
251
744880
1811
ve ya kız kardeşlerinin tecrübelerinden
12:26
or their friend's experience.
252
746715
1641
veya arkadaşlarının tecrübelerinden bahsetmeye başladıklarında.
12:28
Things are different because now I know
253
748729
2198
Bir şeyler değişti çünkü şimdi
12:30
that depression is the family secret that everyone has.
254
750951
4105
depresyonun <i>herkesin</i> sahip olduğu
bir aile sırrı olduğunu biliyorum.
12:35
I went a few years ago to a conference,
255
755715
3626
Birkaç yıl önce bir konferansa gittim,
12:39
and on Friday of the three-day conference,
256
759365
2431
ve üç günlük konferansın cuma gününde,
12:41
one of the participants took me aside, and she said,
257
761820
3005
katılımcılardan biri beni kenara çekerek dedi ki,
12:44
"I suffer from depression and I'm a little embarrassed about it,
258
764849
6249
"Depresyondan muzdaribim ve
bundan biraz utanıyorum,
fakat bu ilaca devam ediyorum,
12:51
but I've been taking this medication,
259
771122
1842
12:52
and I just wanted to ask you what you think?"
260
772988
3114
ve sadece ne düşündüğünü sormak istedim?"
Ve ona elimden gelen en iyi tavsiyeyi vermeye çalıştım.
12:56
And so I did my best to give her such advice as I could.
261
776126
2620
12:58
And then she said, "You know, my husband would never understand this.
262
778770
4487
Ve sonra dedi ki, "Bilirsin,
kocam bunu asla anlamazdı.
13:03
He's really the kind of guy to whom this wouldn't make any sense,
263
783281
3268
Öyle biridir bu ona hiçbir şey ifade etmez,
işte, bilirsin, sadece aramızda kalsın."
13:06
so, you know, it's just between us."
264
786573
2124
13:08
And I said, "Yes, that's fine."
265
788721
1552
"Evet, olur tabii." dedim.
13:10
On Sunday of the same conference,
266
790733
1859
Pazar günü aynı konferansta,
13:12
her husband took me aside,
267
792616
1876
kocası beni kenara çekti,
13:14
(Laughter)
268
794516
1314
13:15
and he said, "My wife wouldn't think
269
795854
1761
ve dedi ki, "Karım pek öyle biri olduğumu düşünmez
13:17
that I was really much of a guy if she knew this,
270
797639
2311
eğer bilse,
13:19
but I've been dealing with this depression and I'm taking some medication,
271
799974
3758
fakat şu depresyonla baş etmeye çalışıyorum
ve bazı ilaçlar alıyorum,
13:23
and I wondered what you think?"
272
803756
2425
ve ne düşündüğünü merak etmiştim?"
13:26
They were hiding the same medication
273
806205
2290
Aynı yatak odasında
aynı ilacı
13:28
in two different places in the same bedroom.
274
808519
3375
iki farklı yerde saklıyorlardı.
13:31
(Laughter)
275
811918
1198
Ve ben de evliliklerindeki iletişimin
13:33
And I said that I thought communication within the marriage
276
813140
2938
problemlerinin bir kısmını
13:36
might be triggering some of their problems.
277
816102
2048
tetikliyor olabileceğini söyledim.
13:38
(Laughter)
278
818174
2492
(Gülüşmeler)
13:42
But I was also struck
279
822593
1563
Fakat böylesine bir karşılıklı gizliliğin
sıkıntılı doğasına
13:44
by the burdensome nature of such mutual secrecy.
280
824180
3518
takılıp kalmıştım.
13:48
Depression is so exhausting.
281
828141
1861
Depreson çok yorucudur.
13:50
It takes up so much of your time and energy,
282
830026
2946
Zamanınızın ve enerjinizin çoğunu alır götürür,
13:52
and silence about it,
283
832996
1531
ve onunla ilişkili sessizlik,
13:54
it really does make the depression worse.
284
834551
2257
işte asıl o depresyonu asıl berbat yapan şeydir.
13:57
And then I began thinking
285
837276
1209
Ve sonra insanların kendilerini daha iyi ettikleri
13:58
about all the ways people make themselves better.
286
838509
2323
o tüm yolları düşünmeyi başladım.
14:00
I'd started off as a medical conservative.
287
840856
2461
Bir tıp muhafazakarı olarak başladım öncelikle.
14:03
I thought there were a few kinds of therapy that worked,
288
843341
2634
İşe yarayan birkaç çeşit terapi olduğunu sanıyordum,
14:05
it was clear what they were --
289
845999
1445
var oldukları aşikardı --
14:07
there was medication,
290
847468
1500
ilaçlar vardı,
14:08
there were certain psychotherapies,
291
848992
1667
birtakım psikoterapiler vardı,
14:10
there was possibly electroconvulsive treatment,
292
850683
2421
belki elektrokonvulsif tedavi vardı,
ve başka her şey saçmalıktı.
14:13
and that everything else was nonsense.
293
853128
2589
14:15
But then I discovered something.
294
855741
1928
Fakat sonra bir şeyi keşfettim.
14:17
If you have brain cancer,
295
857693
1633
Eğer beyin kanseriniz varsa,
14:19
and you say that standing on your head for 20 minutes every morning
296
859350
3188
ve her sabah yirmi dakika boyunca
başınızın üzerinde durmanın kendinizi iyi hissettirdiğini söylüyorsanız,
14:22
makes you feel better,
297
862562
1153
14:23
it may make you feel better, but you still have brain cancer,
298
863739
2978
kendizi iyi hissetmenizi sağlıyor olabilir,
fakat hala beyin kanseriniz vardır,
14:26
and you'll still probably die from it.
299
866741
2073
ve muhtemelen yine de bu yüzden öleceksinizdir.
14:29
But if you say that you have depression,
300
869387
2286
Fakat eğer depresyonunuzun olduğunu söylüyorsanız,
14:31
and standing on your head for 20 minutes every day
301
871697
2340
ve her gün yirmi dakika başınızın üzerinde durmak
kendinizi iyi hissettiriyorsa, o halde işe yaramıştır,
14:34
makes you feel better, then it's worked,
302
874061
2196
14:36
because depression is an illness of how you feel,
303
876281
2441
çünkü depresyon nasıl hissettiğinizle ilgili bir hastalıktır,
14:38
and if you feel better,
304
878746
1330
ve eğer iyi hissediyorsanız,
14:40
then you are effectively not depressed anymore.
305
880100
2559
o halde sonuç olarak artık depresif değilsinizdir.
Böylelikle alternatif tedavilerin
14:43
So I became much more tolerant
306
883112
2087
engin dünyasına karşı çok daha hoşgörülü hale geldim.
14:45
of the vast world of alternative treatments.
307
885223
2388
14:47
And I get letters, I get hundreds of letters
308
887936
2312
Ve mektuplar alıyorum,
14:50
from people writing to tell me about what's worked for them.
309
890272
2810
insanların bana neyin işe yaradığını anlattığı yüzlerce mektup aldım.
Kuliste birisi bana bugün meditasyonu
14:53
Someone was asking me backstage today about meditation.
310
893106
3565
soruyordu.
14:56
My favorite of the letters that I got was the one that came from a woman
311
896695
3672
Aldığım mektuplar arasında en beğendiğim
bir kadından aldığım mektuptu
15:00
who wrote and said that she had tried therapy, medication,
312
900391
2921
ve içinde terapiyi denediğini,
ilaçları denediğini, hemen hemen her şeyi denediğini,
15:03
she had tried pretty much everything,
313
903336
1830
ve çözümü bulduğunu ve bunu dünyaya söylememi umduğunu,
15:05
and she had found a solution and hoped I would tell the world,
314
905190
2906
bunun yün iplikle küçük şeyler yapmak olduğunu yazmıştı.
15:08
and that was making little things from yarn.
315
908120
3572
15:11
(Laughter)
316
911716
2893
(Gülüşmeler)
15:14
She sent me some of them.
317
914633
1536
Bana birkaçını gönderdi. (Gülüşmeler)
15:16
(Laughter)
318
916193
2030
15:18
And I'm not wearing them right now.
319
918247
1865
Ve şu anda üzerimde değiller.
15:20
(Laughter)
320
920136
1150
15:21
I suggested to her that she also should look up
321
921845
2491
Ona ayrıca DSM'den (Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı)
15:24
obsessive compulsive disorder in the DSM.
322
924360
3406
Obsesif kompulsif bozukluğa (OCD) da bir bakmasını tavsiye ettim.
15:28
And yet, when I went to look at alternative treatments,
323
928979
2690
Ve hala, ne zaman alternatif tedavilere baksam,
15:31
I also gained perspective on other treatments.
324
931693
2428
diğer tedaviler üzerine de bir bakış açısı kazandım.
15:34
I went through a tribal exorcism in Senegal
325
934605
2718
Senegal'de bir kabile şeytan çıkarma ayininde bulundum
15:37
that involved a great deal of ram's blood
326
937347
1989
ve bol miktarda koç kanıyla karşı karşıya kaldım
15:39
and that I'm not going to detail right now,
327
939360
2038
ve şimdi detaylara girmiyorum,
15:41
but a few years afterwards I was in Rwanda,
328
941422
2000
fakat birkaç yıl sonra Rwanda'da
15:43
working on a different project,
329
943446
1897
farklı bir proje üzerinde çalışıyordum,
15:45
and I happened to describe my experience to someone,
330
945367
2585
ve bu deneyimimi birisine anlatır buldum kendimi,
15:47
and he said,
331
947976
1159
ve dedi ki, "Eh, bilirsin,
15:49
"Well, that's West Africa, and we're in East Africa,
332
949159
2458
o Batı Afrika, ve biz de Doğu Afrika'dayız,
15:51
and our rituals are in some ways very different,
333
951641
2257
ve ayinlerimiz bazı açılardan çok farklıdır,
15:53
but we do have some rituals
334
953922
1301
fakat anlattığın ayinle birçok ortak yönü
15:55
that have something in common with what you're describing."
335
955247
2800
olan ayinlerimiz var."
"Ah" dedim, "Evet" dedi,
15:58
And he said,
336
958071
1167
15:59
"But we've had a lot of trouble with Western mental health workers,
337
959262
3211
"fakat batdaki akıl sağlığı çalışanlarıyla bir çok problemimiz oldu,
özellikle soykırımın ardından gelenlerde."
16:02
especially the ones who came right after the genocide."
338
962497
2618
Dedim ki, "Ne çeşit sorunlar yaşadınız?"
16:05
I said, "What kind of trouble did you have?"
339
965139
2050
Ve dedi, "İşte,
16:07
And he said, "Well, they would do this bizarre thing.
340
967213
3752
şu garip şeyi yapıyorlar.
16:10
They didn't take people out in the sunshine
341
970989
2048
Onlara iyi gelecek günışığını görmeleri için
insanları dışarı çıkarmadılar.
16:13
where you begin to feel better.
342
973061
1489
16:14
They didn't include drumming or music to get people's blood going.
343
974574
3152
İnsanların kanlarını harekete geçirecek davul ve müziği işe katmadılar.
16:17
They didn't involve the whole community.
344
977750
1906
Tüm toplumu dahil etmediler.
16:19
They didn't externalize the depression as an invasive spirit.
345
979680
3236
Depresyonu işgalci bir ruh olarak
cismanileştirmediler.
16:22
Instead what they did was they took people one at a time into dingy little rooms
346
982940
5013
Onun yerine yaptıkları insanları alıp
teker teker soluk bir odaya koymak
16:27
and had them talk for an hour
347
987977
1381
ve bir saat boyunca başlarına gelen
16:29
about bad things that had happened to them."
348
989382
2144
kötü şeylerden konuşmalarını istemek."
16:31
(Laughter)
349
991550
2043
(Gülüşmeler) (Alkış)
16:33
(Applause)
350
993617
3369
16:37
He said, "We had to ask them to leave the country."
351
997010
2429
Dedi ki, "Onlardan ülkeyi terketmelerini istedik."
16:39
(Laughter)
352
999463
2942
(Gülüşmeler)
16:42
Now at the other end of alternative treatments,
353
1002429
2578
Alternatif tedavilerin diğer ucunda,
size Frank Russakoff'tan bahsedeyim.
16:45
let me tell you about Frank Russakoff.
354
1005031
2095
Frank Russakoff bir insanda gördüğüm
16:47
Frank Russakoff had the worst depression perhaps that I've ever seen in a man.
355
1007150
5702
belki en kötü depresyona sahipti.
16:52
He was constantly depressed.
356
1012876
1969
Sürekli depresif haldeydi.
16:54
He was, when I met him,
357
1014869
1445
Onunla tanıştığımda öyle bir noktadaydı ki,
16:56
at a point at which every month, he would have electroshock treatment.
358
1016338
3806
her ay elektroşok tedavisi oluyordu.
17:00
Then he would feel sort of disoriented for a week.
359
1020168
2551
Bir hafta sersemlemiş hissederdi.
17:02
Then he would feel okay for a week.
360
1022743
1779
Sonra bir hafta iyi hissederdi.
17:04
Then he would have a week of going downhill.
361
1024546
2094
Sonraki hafta yine baş aşşağı gitmeye başlardı.
17:06
And then he would have another electroshock treatment.
362
1026664
2590
Ve sonra bir eletroşok tedavisi daha alırdı.
Ve onunla tanıştığımda bana dedi ki,
17:09
And he said to me when I met him,
363
1029278
1573
17:10
"It's unbearable to go through my weeks this way.
364
1030875
2365
"Haftalarımın bu şekilde geçmesi katlanılamaz.
Bu yolda gidemem,
17:13
I can't go on this way,
365
1033264
1447
17:14
and I've figured out how I'm going to end it
366
1034735
2110
ve nasıl bitireceğime karar verdim
17:16
if I don't get better."
367
1036869
1333
eğer iyiye gitmezse.
17:18
"But," he said to me, "I heard about a protocol at Mass General
368
1038226
4102
Fakat," dedi bana, "Mass General'da
singulotomi (<i>cingulotomy</i>) denen bir prosedür için
17:22
for a procedure called a cingulotomy, which is a brain surgery,
369
1042352
3222
bir protokol olduğunu duydum, bir beyin cerrahisi,
17:25
and I think I'm going to give that a try."
370
1045598
2269
ve sanırım bunu bir deneyeceğim."
17:27
And I remember being amazed at that point to think that someone
371
1047891
3293
Ve o noktada birinin,
birçok farklı tedavileri deneyip
17:31
who clearly had so many bad experiences
372
1051208
2997
o kadar kötü tecrübeleri olan birinin
17:34
with so many different treatments
373
1054229
2136
uzanıp bir deneme daha yapacak kadar
17:36
still had buried in him, somewhere, enough optimism
374
1056389
3040
hala içinde bir yerlere yeterince iyimserlik gömmüş
17:39
to reach out for one more.
375
1059453
1785
olduğunu görmemin beni nasıl hayran bıraktığını hatırlıyorum.
17:41
And he had the cingulotomy, and it was incredibly successful.
376
1061760
4197
O singulotomiyi oldu,
ve inanılmaz başarılı idi.
17:45
He's now a friend of mine.
377
1065981
1612
Şimdi benim bir dostum.
17:47
He has a lovely wife and two beautiful children.
378
1067617
3325
Çok hoş bir eşi ve iki güzel çocuğu var.
17:50
He wrote me a letter the Christmas after the surgery,
379
1070966
2925
Cerrahiden sonraki yılbaşında bana bir mektup yazdı
17:53
and he said,
380
1073915
1165
ve dedi ki,
17:55
"My father sent me two presents this year,
381
1075104
2603
"Babam bana bu yıl iki hediye gönderdi,
17:57
First, a motorized CD rack from The Sharper Image
382
1077731
2527
birincisi, pek de ihtiyacımın olmadığı
18:00
that I didn't really need,
383
1080282
1398
The Sharper Image'dan motorlu C.D. rafı,
18:01
but I knew he was giving it to me to celebrate
384
1081704
2237
fakat bunu kendi başıma yaşadığım ve
18:03
the fact that I'm living on my own and have a job I seem to love.
385
1083965
3249
sevdiğim bir işi yaptığım için beni kutlamak adına
gönderdiğini biliyordum.
18:07
And the other present was a photo of my grandmother,
386
1087635
3241
Ve diğer hediye ise
büyük annemin fotografı idi,
18:10
who committed suicide.
387
1090900
1476
intihar etmişti.
18:12
As I unwrapped it, I began to cry,
388
1092955
2905
Paketi açtığımda ağlamaya başladım,
18:15
and my mother came over and said,
389
1095884
1857
ve annem geldi ve dedi ki,
18:17
'Are you crying because of the relatives you never knew?'
390
1097765
2992
'Hiç tanımadığın akrabaların için mi ağlıyorsun?'
Ve ben de dedim ki, 'Benim sahip olduğum hastalığın aynısına sahipti.'
18:21
And I said, 'She had the same disease I have.'
391
1101162
3548
18:25
I'm crying now as I write to you.
392
1105242
2612
Şimdi bunu sana yazarken ağlıyorum.
18:27
It's not that I'm so sad, but I get overwhelmed,
393
1107878
3287
Üzgün olduğum için değil, fakat çok doluyum,
18:31
I think, because I could have killed myself,
394
1111189
2197
Sanırım, kendimi öldürebilirdim,
18:33
but my parents kept me going, and so did the doctors,
395
1113410
3428
fakat anne-babam devam etmemi sağladı,
ve doktorlar da öyle,
18:36
and I had the surgery.
396
1116862
1830
ve ameliyatı oldum.
18:38
I'm alive and grateful.
397
1118716
2082
Yaşıyorum ve minnettarım.
18:41
We live in the right time, even if it doesn't always feel like it."
398
1121531
4601
Doğru zamanda yaşıyoruz,
her zaman pek öyle hissetmesek de."
18:47
I was struck by the fact that depression
399
1127856
1919
Depresyonun modern, batılı ve orta-sınıf meselesi
18:49
is broadly perceived to be a modern, Western, middle-class thing,
400
1129799
5006
olduğu algısının
yaygın olması konusuna takılmıştım,
18:54
and I went to look at how it operated in a variety of other contexts,
401
1134829
4131
ve farklı bağlamlarda nasıl işlediğini
görmeye gittim,
18:58
and one of the things I was most interested in
402
1138984
2191
en çok ilgilendiğim şeylerden biri de
19:01
was depression among the indigent.
403
1141199
1915
yoksul kimselerdeki depresyon idi.
Ve yoksul depresif insanlar için neler yapıldığını
19:03
And so I went out to try to look
404
1143138
1548
19:04
at what was being done for poor people with depression.
405
1144710
2753
görmek için çıktım böylelikle.
19:07
And what I discovered is that poor people
406
1147487
2127
Ve keşfettiğim şey yoksul insanlara
19:09
are mostly not being treated for depression.
407
1149638
2528
depresyon tedavisi çoğunlukla hiç verilmediği oldu.
Depresyon bir çeşit genetik yatkınlığın sonucudur,
19:12
Depression is the result of a genetic vulnerability,
408
1152190
2674
19:14
which is presumably evenly distributed in the population,
409
1154888
3350
nüfusa eşit şekilde dağıldığı sanılmaktadır,
19:18
and triggering circumstances,
410
1158262
1713
ve tetikleyici durumlar,
19:19
which are likely to be more severe for people who are impoverished.
411
1159999
3754
yoksul kimselerde çok daha
şiddetli şekilde kendini gösterme olasılığı daha yüksektir.
19:23
And yet it turns out that if you have a really lovely life
412
1163777
3503
Şu çıkıyor ki,
eğer gerçekten çok hoş bir hayatınız varsa ve sürekli sefil hissediyorsanız,
19:27
but feel miserable all the time,
413
1167304
1582
19:28
you think, "Why do I feel like this?
414
1168910
1786
düşünürsünüz ki, "Niye böyle hissediyorum?
19:30
I must have depression."
415
1170720
1269
Depresyon sahibi olmalıyım herhalde."
19:32
And you set out to find treatment for it.
416
1172013
2136
Ve çıkıp bir tedavi ararsınız.
Fakat mükemmel derecede felaket bir hayatınız varsa,
19:34
But if you have a perfectly awful life,
417
1174173
1932
19:36
and you feel miserable all the time,
418
1176129
1743
ve sürekli sefil hissediyorsanız,
19:37
the way you feel is commensurate with your life,
419
1177896
3010
hisleriniz hayatınızla orantılıdır,
19:40
and it doesn't occur to you to think,
420
1180930
1855
ve şunu düşünmezsiniz bile,
19:42
"Maybe this is treatable."
421
1182809
1537
"Belki tedavi edilebilirdir."
19:44
And so we have an epidemic in this country
422
1184370
3202
Şimdi bu depresyon ülkesinde
19:47
of depression among impoverished people
423
1187596
2658
yoksul insanlar arasında bir salgın var,
19:50
that's not being picked up and that's not being treated
424
1190278
2572
bakılmıyor, tedavi edilmiyor,
19:52
and that's not being addressed,
425
1192874
1948
çözüm adımı atılmıyor,
19:54
and it's a tragedy of a grand order.
426
1194846
2071
ve bu büyük mertebeden bir trajedi.
19:57
And so I found an academic
427
1197219
1600
Ve sonra bir akademisyen buldum
19:58
who was doing a research project in slums outside of D.C.,
428
1198843
3225
D.C. (<i>District of Columbia</i>)'nin kenar mahallelerinde
bir araştırma projesi yürütüyordu,
20:02
where she picked up women who had come in for other health problems
429
1202092
3143
orada başka sağlık problemlerinde ötürü gelip depresyon teşhisi
20:05
and diagnosed them with depression,
430
1205259
1755
konan bir kadın bulmuştu,
ve sonra ona altı ay sürecek deneysel bir protokol sağladı.
20:07
and then provided six months of the experimental protocol.
431
1207038
3072
20:10
One of them, Lolly, came in,
432
1210134
2305
Birisi, Lolly, içeri girdi,
20:12
and this is what she said the day she came in.
433
1212463
2273
ve içeriye girdiği gün şunu söyledi.
Dedi ki, o bir kadındı, bu arada,
20:15
She said, and she was a woman, by the way, who had seven children.
434
1215069
4565
yedi çocuğu vardı. Dedi ki,
20:19
She said, "I used to have a job but I had to give it up
435
1219658
2785
"Bir işim vardı fakat bırakmak zorunda kaldım çünkü
20:22
because I couldn't go out of the house.
436
1222467
2215
evden dışarı çıkamazdım.
Çocuklarıma söyleyecek bir şeyim yoktu.
20:25
I have nothing to say to my children.
437
1225134
1940
20:27
In the morning, I can't wait for them to leave,
438
1227447
2482
Sabahları, çıkmalarını bekleyemiyorum,
20:29
and then I climb in bed and pull the covers over my head,
439
1229953
3202
ve sonra yatağıma tırmanıyorum ve örtüleri başımın üzerine çekiyorum,
ve saat üçte eve geldiklerinde,
20:33
and three o'clock when they come home,
440
1233179
1875
çok çabuk gelmiş oluyorlar."
20:35
it just comes so fast."
441
1235078
1442
20:36
She said, "I've been taking a lot of Tylenol,
442
1236544
2294
Dedi ki, "Çok fazla Tylenol alıyorum,
20:38
anything I can take so that I can sleep more.
443
1238862
2503
daha fazla uyuyabilmek için her şeyi alıyorum.
20:41
My husband has been telling me I'm stupid, I'm ugly.
444
1241389
3997
Kocam bana aptal ve çirkin olduğumu söylüyordu.
20:45
I wish I could stop the pain."
445
1245410
2754
Acıyı durdurabilmeyi diledim."
20:48
Well, she was brought into this experimental protocol,
446
1248935
2596
İşte, Bu deneysel protokole getirilmişti,
20:51
and when I interviewed her six months later,
447
1251555
2191
ve onunla altı ay sonra görüştüğümde,
20:53
she had taken a job working in childcare
448
1253770
4225
Amerikan Donanması'nda çocuk bakımında görevli olarak iş bulmuş
20:58
for the U.S. Navy, she had left the abusive husband,
449
1258019
4050
ve kendisine kötü davranan kocasını terketmişti,
ve bana dedi ki,
21:02
and she said to me,
450
1262093
2023
"Çocuklarım şimdi çok daha mutlu."
21:04
"My kids are so much happier now."
451
1264140
2255
21:06
She said, "There's one room in my new place for the boys
452
1266419
2682
Dedi ki, "Yeni evimde oğlanlar için bir oda var
bir oda da kızlar için,
21:09
and one room for the girls,
453
1269125
1887
fakat geceler, hepsi toplanıp yatağıma geliyorlar,
21:11
but at night, they're just all up on my bed,
454
1271036
2339
21:13
and we're doing homework all together and everything.
455
1273399
2588
ve hep birlikte ödevlerini, her şeyi yapıyoruz.
21:16
One of them wants to be a preacher,
456
1276011
1674
Birisi vaiz olmak istiyor,
21:17
one of them wants to be a firefighter,
457
1277709
1893
birisi itfaiyeci,
21:19
and one of the girls says she's going to be a lawyer.
458
1279626
2700
kızlardan birisi avukat olacağını söylüyor.
21:22
They don't cry like they used to,
459
1282350
2204
Eskiden olduğu gibi ağlamıyorlar,
21:24
and they don't fight like they did.
460
1284578
1810
eskiden olduğu gibi kavga etmiyorlar.
Tüm ihtiyacım olan çocuklarım.
21:27
That's all I need now, is my kids.
461
1287144
2825
21:30
Things keep on changing,
462
1290826
1945
Bir şeyler değişmeye devam ediyor,
21:32
the way I dress, the way I feel, the way I act.
463
1292795
4376
giyinişim, hissiyatım, davranış şeklim.
21:37
I can go outside not being afraid anymore,
464
1297909
3801
Dışarı çıkabilirim ve artık korkmam,
21:41
and I don't think those bad feelings are coming back,
465
1301734
3488
ve o kötü hislerin geri geleceğini de sanmıyorum,
Dr. Miranda ve diğerleri olmasıydı,
21:45
and if it weren't for Dr. Miranda and that,
466
1305246
2936
hala evde örtüleri başımın üzerine çekiyor olurdum,
21:48
I would still be at home with the covers pulled over my head,
467
1308206
3522
21:51
if I were still alive at all.
468
1311752
1853
yaşıyor olsam bile.
Tanrı'dan bana bir melek göndermesini istedim,
21:54
I asked the Lord to send me an angel,
469
1314097
3506
21:57
and He heard my prayers."
470
1317627
1777
ve benim dualarımı duydu."
Bu deneyimler bana cidden dokunmuştu,
22:02
I was really moved by these experiences,
471
1322308
2980
22:05
and I decided that I wanted to write about them
472
1325312
2515
ve bunları yazmalıyım diye karar verdim
22:07
not only in a book I was working on, but also in an article,
473
1327851
2817
sadece üzerinde çalışmakta olduğum kitapta değil,
fakat aynı zamanda bir makalede,
22:10
and I got a commission from The New York Times Magazine
474
1330692
2579
ve böylelikle The New York Times Magazine'de
yoksul kimseler arasındaki yoksulluk hakkında yazma görevi aldım.
22:13
to write about depression among the indigent.
475
1333295
2119
Ve hikayemi teslim ettim,
22:15
And I turned in my story,
476
1335438
1237
22:16
and my editor called me and said, "We really can't publish this."
477
1336699
3460
editörüm beni aradı ve dedi ki,
"Bunu gerçekten yayınlayamayız."
"Neden olmasın?" dedim.
22:20
And I said, "Why not?"
478
1340668
1159
22:21
And she said, "It just is too far-fetched.
479
1341851
2071
Dedi ki, "Sadece, inanması çok güç.
22:23
These people who are sort of at the very bottom rung of society
480
1343946
3663
Bu insanlar bir bakıma toplumun en alt tabakasında
22:27
and then they get a few months of treatment
481
1347633
2015
ve birkaç aylık tedavi görüyorlar
22:29
and they're virtually ready to run Morgan Stanley?
482
1349672
2373
ve bir anda hesapta Morgan Stanley'yi yönetmeye hazır hale mi geliyorlar?
İşte bu pek olanaksız."
22:32
It's just too implausible."
483
1352069
1516
Dedi ki, "Hiç buna benzer bir şey duymadım."
22:34
She said, "I've never even heard of anything like it."
484
1354013
2581
22:36
And I said, "The fact that you've never heard of it
485
1356618
2453
Ve ben de dedim ki, "Hiç duymamış olmanız
bunun bir haber olduğunun göstergesidir."
22:39
is an indication that it is news."
486
1359095
2103
22:41
(Laughter)
487
1361907
4023
(Gülüşmeler) (Alkış)
22:45
(Applause)
488
1365954
3339
22:49
"And you are a news magazine."
489
1369317
2117
"Ve siz bir haber dergisisiniz."
22:51
So after a certain amount of negotiation, they agreed to it.
490
1371950
3060
Belli bir miktar müzakereden sonra,
kabul ettiler.
22:55
But I think a lot of what they said was connected in some strange way
491
1375034
3886
Fakat söylediklerinin büyük çoğunluğu
garip bir şekilde bu insanların hala
22:58
to this distaste that people still have for the idea of treatment,
492
1378944
3581
tedavi fikrinden
hoşlanmamalarıyla bağlantılıydı,
23:02
the notion that somehow if we went out
493
1382549
1858
bir şekilde çıkılması
23:04
and treated a lot of people in indigent communities,
494
1384431
2823
ve birçok yoksul toplulukları tedavi edilmesinin,
23:07
that would be exploitative,
495
1387278
1856
istismara açık bir şey olduğu çünkü onları değiştirecek bir şey olduğu
23:09
because we would be changing them.
496
1389158
1698
görüşüyle bağlantılıydı.
23:10
There is this false moral imperative that seems to be all around us,
497
1390880
3807
Hepimizin etrafını sarmış gibi duran
şu yanlış ahlaki kural var ki,
23:14
that treatment of depression,
498
1394711
2108
depresyonun tedavi edilmesi,
23:16
the medications and so on, are an artifice,
499
1396843
2275
ilaçlar vesaire, bunlar birer oyun, hile
23:19
and that it's not natural.
500
1399142
2323
ve doğal değil diye buyuruyor.
23:21
And I think that's very misguided.
501
1401489
2943
Bence bu son derece yanlış yönlenmiş.
23:24
It would be natural for people's teeth to fall out,
502
1404456
3333
İnsanların dişlerinin dökülmesi pek ala doğal görülebilirdi,
23:27
but there is nobody militating against toothpaste,
503
1407813
3188
fakat kimse diş macununa karşı eylem yapmıyor,
23:31
at least not in my circles.
504
1411025
1470
en azından benim çevremdekiler için bu böyle.
23:33
People then say,
505
1413915
1244
Ve insanlar sonra der ki, "Eh, fakat depresyon insanların
23:35
"But isn't depression part of what people are supposed to experience?
506
1415183
3261
tecrübe etmesi gereken şeylerden değil mi?
Depresyon sahibi olmak için evrilmedik mi?
23:38
Didn't we evolve to have depression?
507
1418468
1732
Bu bizim kişiliğimizin bir parçası değil mi?
23:40
Isn't it part of your personality?"
508
1420224
1751
23:41
To which I would say, mood is adaptive.
509
1421999
2439
Bu derdim ki, ruh hali uyum sağlar.
23:44
Being able to have sadness and fear
510
1424462
3077
Üzüntü ve korku
23:47
and joy and pleasure
511
1427563
1906
neşe ve keyif
23:49
and all of the other moods that we have, that's incredibly valuable.
512
1429493
3755
ve tüm diğer ruh hallerimizin içinde bulunabilir olmamız,
bu inanılmaz değerlidir.
23:53
And major depression
513
1433272
1914
Ve majör depresyon,
23:55
is something that happens when that system gets broken.
514
1435210
3362
sistem bozulduğunda olan bir şeydir.
23:58
It's maladaptive.
515
1438596
1604
Bu bir kötü uyumdur.
24:00
People will come to me and say,
516
1440224
1615
İnsanlar bana gelir ve derler ki,
24:01
"I think, though, if I just stick it out for another year,
517
1441863
2802
"Sanırım, işte, bir sene daha katlanabilirsem,
24:04
I think I can just get through this."
518
1444689
1853
sanırım bunu aşabilirim."
24:06
And I always say to them, "You may get through it,
519
1446566
2524
Ve onlara hep derim ki, "Bunu aşabilirsin belki,
ama bir daha aslda 37 yaşında olmayacaksın.
24:09
but you'll never be 37 again.
520
1449114
2190
24:11
Life is short, and that's a whole year you're talking about giving up.
521
1451733
3709
Hayat kısa, ve bu tam bir yıl demek
ümidi kestiğini söylediğin.
24:15
Think it through."
522
1455982
1151
Bunu bir düşün."
24:17
It's a strange poverty of the English language,
523
1457694
2648
Şu İngilizce dilinin bir garip yoksulluğudur,
24:20
and indeed of many other languages,
524
1460366
2084
ve hakikaten birçok dilin de öyle,
24:22
that we use this same word, depression,
525
1462474
2370
bir çocuğun, doğum gününde yağmur yağdığında
24:24
to describe how a kid feels when it rains on his birthday,
526
1464868
3714
hissettiklerini tanımlarken de,
bir kişinin intihar etmeden bir dakika önce hissettiklerini
24:28
and to describe how somebody feels the minute before they commit suicide.
527
1468606
4359
tanımlarken de aynı sözcüğü kullanıyor olmamız,
<i>depresyon</i>.
24:33
People say to me, "Well, is it continuous with normal sadness?"
528
1473495
3006
İnsanlar bana der ki, "Eh, normal üzüntü ile sürekli midir?"
24:36
And I say, in a way it's continuous with normal sadness.
529
1476525
3107
Ben de diyorum ki, bir bakıma öyledir.
24:39
There is a certain amount of continuity,
530
1479656
2174
Belli bir miktar sürekliliği vardır,
24:41
but it's the same way there's continuity
531
1481854
1937
fakat bu süreklilik, evinizin dışındaki
24:43
between having an iron fence outside your house
532
1483815
2206
demir çitlerin zımparalanmayı gerektirecek şekilde
küçük bir pas lekesi kapması
24:46
that gets a little rust spot
533
1486045
1420
24:47
that you have to sand off and do a little repainting,
534
1487489
2598
ve ufak bi boya atmanız arasındaki sürelilik ile aynı şekildedir,
24:50
and what happens if you leave the house for 100 years
535
1490111
2828
ve yüz yıl bir evi o şekilde bırakırsanız
24:52
and it rusts through until it's only a pile of orange dust.
536
1492963
3799
olacak olan turuncu tozdan bir yığına
dönüşmesidir.
Ve o turuncu toz lekesi,
24:57
And it's that orange dust spot,
537
1497082
1853
24:58
that orange dust problem,
538
1498959
1765
o turuncu toz problemi,
25:00
that's the one we're setting out to address.
539
1500748
2586
işte tamda üzerine gitmek üzre yola çıktığımız şeydir.
Şimdi de insanlar der ki,
25:04
So now people say,
540
1504040
2214
"Bu mutlu hapları alıyorsunuz, ve mutlu mu hissediyorsunuz?"
25:06
"You take these happy pills, and do you feel happy?"
541
1506278
2679
25:08
And I don't.
542
1508981
1190
Yapmıyorum.
25:10
But I don't feel sad about having to eat lunch,
543
1510594
2968
Fakat öğle yemeği yemek durumda olmak beni üzgün hissettirmiyor,
25:13
and I don't feel sad about my answering machine,
544
1513586
2841
ve telesekreterim beni üzgün hissettirmiyor,
25:16
and I don't feel sad about taking a shower.
545
1516451
2198
ve duş almak beni üzgün hissettirmiyor.
25:19
I feel more, in fact, I think,
546
1519324
2603
Daha fazla hissediyorum, aslına bakarsanız, sanırım,
25:21
because I can feel sadness without nullity.
547
1521951
2406
çünkü mutsuzluğu hiçlik olmadan hissedebiliyorum.
25:24
I feel sad about professional disappointments,
548
1524704
4206
İşle ilgili hayal kırıklıkları hakkında üzgün hissediyorum,
25:28
about damaged relationships,
549
1528934
2284
hasar gören ilişkiler hakkında,
25:31
about global warming.
550
1531242
1517
küresel ısınma hakkında.
25:33
Those are the things that I feel sad about now.
551
1533114
2701
Bunlar benim şimdi üzgün hissettiğim şeyler.
25:35
And I said to myself, well, what is the conclusion?
552
1535839
2710
Ve kendime dedim ki, eh, sonuç ne?
25:38
How did those people who have better lives
553
1538573
2537
Bu insanların nasıl bu kadar iyi hayatları oldu,
25:41
even with bigger depression manage to get through?
554
1541134
2530
büyük depresyondan geçmeyi becermelerine rağmen?
25:43
What is the mechanism of resilience?
555
1543964
2151
Dayanıklılığın mekanizması nedir?
25:46
And what I came up with over time
556
1546583
1962
Zamanla şunu buldum,
25:48
was that the people who deny their experience,
557
1548569
2826
tecrübelerini reddeden insanlar,
25:51
and say, "I was depressed a long time ago,
558
1551419
2016
"Uzun zaman önce depresyondaydım
25:53
I never want to think about it again,
559
1553459
1771
ve bir daha asla onun hakkında düşünmek istemiyorum
25:55
I'm not going to look at it
560
1555254
1294
ve ona bakmayacağım
25:56
and I'm just going to get on with my life,"
561
1556572
2023
ve sadece hayatıma devam edeceğim,"
25:58
ironically, those are the people who are most enslaved by what they have.
562
1558619
4598
ironik bir şekilde, bu insanlar
sahip olduklarının en çok kölesi olanlardır.
26:03
Shutting out the depression strengthens it.
563
1563241
2198
Depresyonu kapatmak onu güçlendirir.
26:05
While you hide from it, it grows.
564
1565780
2690
Siz ondan saklanırken, o büyür.
Daha iyi beceren insanlar
26:09
And the people who do better
565
1569185
2538
26:11
are the ones who are able to tolerate the fact that they have this condition.
566
1571747
4553
bu çeşit bir durumları olduğu gerçeğini
tolere edebilenler olur.
Depresyonuna tolerans gösterebilenler
26:16
Those who can tolerate their depression are the ones who achieve resilience.
567
1576324
3872
dayanıklılığa kavuşanlar oluyor.
26:20
So Frank Russakoff said to me,
568
1580516
1612
Frank Russakoff bana dedi ki,
26:22
"If I had a do-over, I suppose I wouldn't do it this way,
569
1582152
3722
"Eğer tekrar yapmam gerekirse,
sanırım bu şekilde yapmazdım,
26:25
but in a strange way, I'm grateful for what I've experienced.
570
1585898
3468
fakat garip bir şekilde, minnettarım
tecrübe ettiklerime.
26:29
I'm glad to have been in the hospital 40 times.
571
1589390
3324
Kırk defa hastaneye gittiğim için mutluyum.
Bana sevgi hakkında çok şey öğretti,
26:33
It taught me so much about love,
572
1593023
2611
26:35
and my relationship with my parents and my doctors
573
1595658
2921
ve doktorlarım ve ailemle ilişkim
26:38
has been so precious to me, and will be always."
574
1598603
3546
benim için çok değerli oldu, ve her zaman öyle olacak."
26:42
And Maggie Robbins said,
575
1602772
1902
Ve Maggie Robbins dedi ki,
26:44
"I used to volunteer in an AIDS clinic,
576
1604698
2965
"AIDS kliniklerinde gönüllü olurdum,
26:47
and I would just talk and talk and talk,
577
1607687
2990
konuşur, konuşur ve konuşurdum
26:50
and the people I was dealing with weren't very responsive, and I thought,
578
1610701
4033
ve uğraştığım insanlar
pek duyarlı değillerdi, ve düşündüm ki,
26:54
'That's not very friendly or helpful of them.'"
579
1614758
2496
'Bu pek onlar için dostça ve faydalı değil.'
26:57
(Laughter)
580
1617278
1240
26:58
"And then I realized,
581
1618542
1618
Sonra anladım,
27:00
I realized that they weren't going to do more
582
1620184
2143
Anladım ki o ilk beş dakikalık muhabbetten
27:02
than make those first few minutes of small talk.
583
1622351
2483
fazlasını yapmayacaklardı.
27:04
It was simply going to be an occasion
584
1624858
2039
Basitçe, AIDS sahibi olmamam ve ölecek olmamam
27:06
where I didn't have AIDS and I wasn't dying,
585
1626921
2949
buna sebep olacaktı,
27:09
but could tolerate the fact that they did
586
1629894
2878
fakat onların başında işte bunların olmasını
27:12
and they were.
587
1632796
1215
kaldıramazdım.
27:14
Our needs are our greatest assets.
588
1634503
3143
İhtiyaçlarımız en büyük varlığımızdır.
Sonuçta ihtiyacım olan tüm o şeyleri
27:18
It turns out I've learned to give all the things I need."
589
1638202
4165
vermeyi öğrendim."
27:24
Valuing one's depression does not prevent a relapse,
590
1644160
3861
Birinin depresyonuna değer vermesi
nüksetmesini engellemez,
27:28
but it may make the prospect of relapse
591
1648045
2637
fakat nüksetme olasılığını
27:30
and even relapse itself easier to tolerate.
592
1650706
3513
ve hatta nüksedişini bile kaldırması kolay hale getirebilir.
Soru, çok da o büyük anlamı bulmak
27:35
The question is not so much of finding great meaning
593
1655004
3658
ve depresyonunuzun çok anlamlı
27:38
and deciding your depression has been very meaningful.
594
1658686
2571
olduğuna karar kılmak değildir.
27:41
It's of seeking that meaning and thinking, when it comes again,
595
1661281
3991
Daha ziyade o anlamı aramak
ve düşünmek, tekrar geldiğinde,
27:45
"This will be hellish, but I will learn something from it."
596
1665296
3317
"Cehennem gibi olacak,
fakat bundan bir şeyler öğreneceğim." demektir mesele.
27:49
I have learned in my own depression
597
1669487
2240
Ben kendi depresyonumda öğrendim
27:51
how big an emotion can be,
598
1671751
2198
bir duygunun ne kadar büyük olabileceğini,
27:53
how it can be more real than facts,
599
1673973
3060
gerçeklerden daha sahici olabileceğini,
ve bu deneyimimin
27:57
and I have found that that experience
600
1677057
2729
27:59
has allowed me to experience positive emotion
601
1679810
2868
olumlu duyguları çok daha odaklı ve
28:02
in a more intense and more focused way.
602
1682702
2899
yoğun bir şekilde yaşayabilmeme imkan verdiğini buldum.
28:06
The opposite of depression is not happiness,
603
1686222
3583
Depresyonun zıttı mutluluk değildir,
28:09
but vitality,
604
1689829
1310
fakat canlılıktır,
28:11
and these days, my life is vital,
605
1691163
2955
ve bu günlerde, yaşamım canlı,
hatta üzgün olduğum günlerde bile.
28:14
even on the days when I'm sad.
606
1694142
2292
28:16
I felt that funeral in my brain,
607
1696823
3115
Beynimdeki cenazeyi hissettim,
28:19
and I sat next to the colossus at the edge of the world,
608
1699962
4540
ve devin yanına oturdum,
dünyanın kenarında,
28:24
and I have discovered something inside of myself
609
1704526
3887
ve keşfettim
içimde olan bir şeyi
28:28
that I would have to call a soul
610
1708437
2064
ona ruhum diyebilirim
28:30
that I had never formulated until that day 20 years ago
611
1710525
3513
onu yirmi yıl önce o güne değin hiç formüle etmemiştim
28:34
when hell came to pay me a surprise visit.
612
1714062
3301
cehennemin bana süpriz ziyarette bulunduğu o zaman.
28:38
I think that while I hated being depressed
613
1718841
3813
Sanırım depresyonda olmaktan
28:42
and would hate to be depressed again,
614
1722678
2502
ve tekrar depresyona girmekten nefret eder olmama karşın
28:45
I've found a way to love my depression.
615
1725204
2063
depresyonumu sevmenin bir yolunu buldum.
28:47
I love it because it has forced me to find and cling to joy.
616
1727894
4183
Onu sevdim, çünkü beni zorladı
aramaya ve neşeye tutunmaya.
28:52
I love it because each day I decide,
617
1732681
3589
Onu seviyorum çünkü her gün karar veriyorum,
28:56
sometimes gamely,
618
1736294
1389
bazen oyuncu bir biçimde,
28:57
and sometimes against the moment's reason,
619
1737707
2545
ve bazen o anın mantığına aykırı bir biçimde,
29:00
to cleave to the reasons for living.
620
1740276
2139
yaşama sebeplerine bağlanmaya.
29:02
And that, I think, is a highly privileged rapture.
621
1742978
3677
Ve, sanırım, bu son derece ayrıcalıklı bir coşku.
Teşekkür ederim.
29:07
Thank you.
622
1747076
1256
29:08
(Applause)
623
1748356
4001
(Alkış)
29:12
Thank you.
624
1752381
1151
29:13
(Applause)
625
1753556
2372
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7