Shigeru Ban: Emergency shelters made from paper

Shigeru Ban: Kağıttan yapılmış acil durum barınakları

Çeviri: Doğan Korkmaz Gözden geçirme: Enis Başol

Hi. I am an architect.

Merhaba. Ben bir mimarım.

I am the only architect in the world

Bu karton tüp gibi kağıtlardan binalar yapan...

making buildings out of paper like this cardboard tube,

...dünyadaki tek mimarım...

and this exhibition is the first one I did

...ve bu sergi, kağıt tüpleri kullanarak...

using paper tubes.

...düzenlediğim ilk sergi.

1986, much, much longer before people started talking

1986 yılında, insanlar ekolojik sorunlar ve çevre sorunları hakkında...

about ecological issues and environmental issues,

...konuşmaya başlamadan çok çok önce...

I just started testing the paper tube

...bir bina iskeleti olarak kullanmak için...

in order to use this as a building structure.

...kağıt tüpleri test etmeye başladım.

It's very complicated to test the new material for the building,

Bina için yeni malzemeyi test etmek çok karmaşıktır,

but this is much stronger than I expected,

...fakat bu beklediğimden çok daha güçlü çıktı...

and also it's very easy to waterproof,

...ve su geçirmezliği çok kolay sağlıyor.

and also, because it's industrial material,

Ayrıca, endüstriyel bir malzeme olduğu için...

it's also possible to fireproof.

...yangın dayanımına olanak tanıyor.

Then I built the temporary structure, 1990.

Bu nedenle geçici bir yapı inşa ettim. 1990'da.

This is the first temporary building made out of paper.

Bu, kağıttan yapılmış ilk geçici yapıdır.

There are 330 tubes, diameter 55 [centimeters],

55 cm çapında 330 tüp,

there are only 12 tubes with a diameter

120 cm çapında ya da 4 feet genişliğinde...

of 120 centimeters, or four feet, wide.

...sadece 12 adet tüp var.

As you see it in the photo, inside is the toilet.

Fotoğrafta gördüğünüz gibi, içerisi tuvalet.

In case you're finished with toilet paper,

Tuvalet kağıdının bitmesi halinde...

you can tear off the inside of the wall. (Laughter)

...duvarın iç kısmını yırtabilirsiniz. (Gülüşmeler)

So it's very useful.

Bu nedenle çok kullanışlı.

Year 2000, there was a big expo in Germany.

2000 yılında, Almanya'da büyük bir fuar vardı.

I was asked to design the building,

Binayı tasarlamam istendi.

because the theme of the expo was environmental issues.

Çünkü fuarın konusu çevresel sorunlardı.

So I was chosen to build the pavilion out of paper tubes,

Bu nedenle geri dönüşümlü kağıt tüplerden...

recyclable paper.

...fuar pavyonu inşa etmek için seçildim.

My goal of the design is not when it's completed.

Tasarımımın hedefi tamamlandığı zaman gerçekleşmeyecekti.

My goal was when the building was demolished,

Hedefim bina yıkıldığı zaman gerçekleşecekti.

because each country makes a lot of pavilions

Çünkü her ülke bir çok fuar pavyonu yapar;

but after half a year, we create a lot of industrial waste,

fakat altı ayın sonunda bir çok endüstriyel atık üretiriz.

so my building has to be reused or recycled.

Bu nedenle benim binam, tekrar kullanılabilir ve dönüştürülebilir olmalıydı.

After, the building was recycled.

Sonra, binanın geri dönüşümü yapıldı.

So that was the goal of my design.

İşte bu, tasarımımın amacıydı.

Then I was very lucky to win the competition

Öte yandan Fransa'nın Ment kentindeki...

to build the second Pompidou Center in France

...ikinci Pompidou merkezinin inşaatı yarışmasını...

in the city of Metz.

...kazanma şansım oldu.

Because I was so poor,

Çok fakir olduğum için,

I wanted to rent an office in Paris,

Paris'te bir ofis kiralamak istedim;

but I couldn't afford it,

fakat buna param yetmedi.

so I decided to bring my students to Paris

Bu nedenle Pompidou Merkezi'nin üzerinde...

to build our office on top of the Pompidou Center in Paris

...ofisimizi kendi başımıza inşa etmek için...

by ourselves.

...öğrencilerimi Paris'e getirmeye karar verdim.

So we brought the paper tubes and the wooden joints

Bu nedenle 35 m uzunluğundaki ofisi tamamlamak için...

to complete the 35-meter-long office.

...kağıt tüpler ve ahşap bağlantı elemanları getirdik.

We stayed there for six years without paying any rent.

Herhangi bir kira ödemeden altı yıl orada kaldık.

(Laughter) (Applause)

(Gülüşmeler) (Alkışlar)

Thank you. I had one big problem.

Teşekkürler. Büyük bir sorunum vardı.

Because we were part of the exhibition,

Serginin bir parçası olduğumuz için...

even if my friend wanted to see me, they had to buy a ticket to see me.

...arkadaşlarım bile beni görmek istese, bilet almak zorundaydılar.

That was the problem.

Sorun buydu.

Then I completed the Pompidou Center in Metz.

Sonra Metz'deki Pompidou Merkezi'ni tamamladım.

It's a very popular museum now,

Şu anda çok popüler bir müze...

and I created a big monument for the government.

...ve devlet için büyük bir anıt tasarladım.

But then I was very disappointed

Ama ardından, mesleğimde bir mimar olarak,

at my profession as an architect,

çok büyük bir hayal kırıklığı yaşadım.

because we are not helping, we are not working for society,

Çünkü topluma yardım etmiyor, toplum için çalışmıyor...

but we are working for privileged people,

...ama ayrıcalıklı insanlar, zengin insanlar,

rich people, government, developers.

devletler, pazarlamacılar için çalışıyorduk.

They have money and power.

Paraya ve güce sahiptiler.

Those are invisible.

Bunlar gözle görülmez.

So they hire us to visualize their power and money

Bu yüzden bizi, anıtsal bir mimari ortaya koyarak,

by making monumental architecture.

güç ve paralarını görünür hale getirmek için kiralıyorlardı.

That is our profession, even historically it's the same,

Bizim mesleğimiz bu, hatta tarihsel olarak bile aynı.

even now we are doing the same.

Bugün bile aynı şeyi yapıyoruz.

So I was very disappointed that we are not working for society,

Bu yüzden, doğal afetlerde evlerini kaybeden,

even though there are so many people

bir çok insan olmasına rağmen,

who lost their houses by natural disasters.

toplum için çalışmıyor olmamızdan ötürü hayal kırıklığına uğramıştım.

But I must say they are no longer natural disasters.

Ama artık doğal afetler olmadığını söylemeliyim.

For example, earthquakes never kill people,

Örneğin, depremler insanları öldürmüyor;

but collapse of the buildings kill people.

ama binaların çökmesi öldürüyor.

That's the responsibility of architects.

Bu, mimarların sorumluluğudur.

Then people need some temporary housing,

Öyleyse, insanların bir takım geçici konutlara ihtiyacı var...

but there are no architects working there

...ama bu hususta çalışan bir mimar yok.

because we are too busy working for privileged people.

Çünkü biz var gücümüzle ayrıcalıklı insanlar için çalışıyoruz.

So I thought, even as architects,

Bu nedenle ben düşündüm ki, mimarlar olarak bile...

we can be involved in the reconstruction of temporary housing.

...geçici konutların yeniden inşası sürecine dahil edilebiliriz.

We can make it better.

Biz daha iyisini yapabiliriz.

So that is why I started working in disaster areas.

Bu nedenle afet bölgelerinde çalışmaya başladım.

1994, there was a big disaster in Rwanda, Africa.

1994'te, Ruanda, Afrika'da büyük bir felaket oldu.

Two tribes, Hutu and Tutsi, fought each other.

İki kabile, Hutu ve Tutsi, birbirleriyle savaştılar.

Over two million people became refugees.

İki milyondan fazla kişi mülteci haline geldi.

But I was so surprised to see the shelter, refugee camp

Ama, BM'den tarafından düzenlenen mülteci kampındaki...

organized by the U.N.

...sığınağı görünce çok şaşırdım.

They're so poor, and they are freezing

İnsanlar çok kötü durumdaydılar...

with blankets during the rainy season,

...ve yağmur sezonu boyunca battaniyelerinin altında soğuktan donuyorlardı.

In the shelters built by the U.N.,

BM tarafından yaptırılan barınaklarda...

they were just providing a plastic sheet,

...sadece, plastik bir çarşaf sağlıyorlardı...

and the refugees had to cut the trees, and just like this.

...ve mülteciler tam da burada görüldüğü gibi ağaçları kesmek zorundaydılar.

But over two million people cut trees.

İki milyondan fazla kişi ağaçları kesti.

It just became big, heavy deforestation

Bu, büyük bir ormansızlaşma...

and an environmental problem.

...ve çevre sorununu beraberinde getirdi.

That is why they started providing aluminum pipes, aluminum barracks.

Bu nedenle alüminyum borular ve barakalar sağlamaya başladılar.

Very expensive, they throw them out for money,

Çok pahalıydı; bunları para için söküp çıkardılar...

then cutting trees again.

...ardından tekrar ağaçları kestiler.

So I proposed my idea to improve the situation

Bu yüzden, durumun iyileştirilmesi için kendi fikrimi önerdim:

using these recycled paper tubes

Bu geri dönüşümlü kağıt tüpleri kullanmak.

because this is so cheap and also so strong,

Çünkü bu çok ucuz ve aynı zamanda çok da sağlam.

but my budget is only 50 U.S. dollars per unit.

Ama benim bütçem birim başına sadece 50 dolardı.

We built 50 units to do that as a monitoring test

Dayanıklılık, nem ve termitler, vs gibi konuların...

for the durability and moisture and termites, so on.

...testi için 50 birim inşa ettik.

And then, year afterward, 1995, in Kobe, Japan,

Ve ardından, bir yıl sonra, 1995'de Japonya'nın Kobe şehrinde...

we had a big earthquake.

...büyük bir deprem yaşadık.

Nearly 7,000 people were killed,

Yaklaşık 7000 kişi öldü...

and the city like this Nagata district,

...ve buradaki Nagata bölgesi gibi bir şehir...

all the city was burned in a fire after the earthquake.

...depremden sonra tümüyle yandı.

And also I found out there's many Vietnamese refugees

Ve ben ayrıca bir çok Vietnamlı mülteci olduğunu öğrendim.

suffering and gathering at a Catholic church --

Izdırap içinde Katolik kilisesinde toplanıyorlardı.

all the building was totally destroyed.

Tüm bina tamamen tahrip olmuştu.

So I went there and also I proposed to the priests,

Bu nedenle oraya gittim ve rahiplere öneride bulundum:

"Why don't we rebuild the church out of paper tubes?"

"Neden kiliseyi kağıt tüpler kullanarak yeniden inşa etmiyoruz?"

And he said, "Oh God, are you crazy?

"Aman tanrım, sen deli misin?" dedi Rahip.

After a fire, what are you proposing?"

"Yangın olursa ne yapmamızı öneriyorsun?"

So he never trusted me, but I didn't give up.

Bana hiçbir zaman güvenmedi; ama ben vazgeçmedim.

I started commuting to Kobe,

Kobe'ye gidip gelmeye başladım.

and I met the society of Vietnamese people.

Vietnam topluluğundan insanlarla tanıştım.

They were living like this with very poor plastic sheets

Çok kötü plastik çarşaflarla parkta...

in the park.

...bu şekilde yaşıyorlardı.

So I proposed to rebuild. I raised -- did fundraising.

Bu nedenle yeniden inşa etmeyi önerdim. Bağış kampanyası düzenledim.

I made a paper tube shelter for them,

Onlar için kağıt tüpten barınak inşa ettim...

and in order to make it easy to be built by students

...ve öğrenciler tarafından yapımını...

and also easy to demolish,

...ve yıkımını kolaylaştırmak için...

I used beer crates as a foundation.

...temel yapımında bira kasalarını kullandım.

I asked the Kirin beer company to propose,

Kirin bira şirketinden teklif istedim.

because at that time, the Asahi beer company

Çünkü o zamanlar, Asahi bira şirketi...

made their plastic beer crates red,

...kendi plastik bira kasalarını kırmızı renkte üretiyordu.

which doesn't go with the color of the paper tubes.

Bu, kağıt tüplerin rengi ile uyum sağlamıyordu.

The color coordination is very important.

Renk uyumu çok önemlidir.

And also I still remember, we were expecting

Ve hala hatırlıyorum,

to have a beer inside the plastic beer crate,

biz bira kasaları içinde bira gelmesini bekliyorduk;

but it came empty. (Laughter)

fakat kasalar boş geldi. (Gülüşmeler)

So I remember it was so disappointing.

Bu nedenle çok fazla hayal kırıklığı yaşadığımızı anımsıyorum.

So during the summer with my students,

Yaz boyunca öğrencilerimle birlikte...

we built over 50 units of the shelters.

...50 adetten fazla barınak inşa ettik.

Finally the priest, finally he trusted me to rebuild.

Sonunda rahip, yeniden inşa için bana güven duydu.

He said, "As long as you collect money by yourself,

"Gerekli parayı kendi başına toplaman koşuluyla,

bring your students to build, you can do it."

öğrencilerini yapım için getirip, çalışabilirsin." dedi.

So we spent five weeks rebuilding the church.

Kiliseyi yeniden inşa etmek için beş hafta harcadık.

It was meant to stay there for three years,

Orada üç yıl kalması amaçlanmıştı,

but actually it stayed there 10 years because people loved it.

ama gerçekte orada 10 yıl kaldı, çünkü insanlar onu sevmişti.

Then, in Taiwan, they had a big earthquake,

Ardından, Tayvan'da büyük bir deprem oldu...

and we proposed to donate this church,

...ve biz bu kiliseyi bağışlamayı önerdik.

so we dismantled them,

Bu nedenle kiliseyi söktük.

we sent them over to be built by volunteer people.

Gönüllü insanlar tarafından inşa edilmesi için oraya gönderdik.

It stayed there in Taiwan as a permanent church even now.

Tayvanda kalıcı bir kilise olarak bugün bile duruyor.

So this building became a permanent building.

Yani bu yapı kalıcı bir yapı haline geldi.

Then I wonder, what is a permanent and what is a temporary building?

"Kalıcı ve geçici yapı nedir?" merak ediyorum.

Even a building made in paper

Kağıttan yapılan bir bina bile...

can be permanent as long as people love it.

...insanlar sevdiği takdirde kalıcı olabilir.

Even a concrete building can be very temporary

Eğer para için yapıldıysa,

if that is made to make money.

bir beton bina bile geçici olabilir.

In 1999, in Turkey, the big earthquake,

1999'da, Türkiye'deki büyük depremde,

I went there to use the local material to build a shelter.

yerel malzemeler kullanarak bir barınak oluşturmak için oraya gittim.

2001, in West India, I built also a shelter.

2001'de, Batı Hindistan'da, yine bir barınak inşa ettim.

In 2004, in Sri Lanka, after the Sumatra earthquake

2004'te, Sri Lanka'da, Sumatra depreminden...

and tsunami, I rebuilt Islamic fishermen's villages.

...ve tsunamiden sonra, Müslüman balıkçıların köylerini yeniden inşa ettim.

And in 2008, in Chengdu, Sichuan area in China,

Ve 2008 yılında, Chengdu'da, Çin'in Sichuan bölgesinde,

nearly 70,000 people were killed,

yaklaşık 70.000 kişi öldü...

and also especially many of the schools were destroyed

...ve özellikle okulların birçoğu da...

because of the corruption between the authority and the contractor.

...idari yetkililer ve müteahhitler arasındaki yolsuzluk yüzünden yıkıldı.

I was asked to rebuild the temporary church.

Benden geçici bir kilise inşa etmem istendi.

I brought my Japanese students to work with the Chinese students.

Çinli öğrencilerle çalışmak için Japon öğrencilerimi getirdim.

In one month, we completed nine classrooms,

Bir ay içinde, 500 metre karenin üzerinde...

over 500 square meters.

...dokuz adet sınıfı tamamladık.

It's still used, even after the current earthquake in China.

Yakın zamanda Çin'de gerçekleşen depremden sonra bile halen kullanılıyor.

In 2009, in Italy, L'Aquila, also they had a big earthquake.

2009 yılında, İtalya, L'Aquila'da büyük bir deprem yaşandı.

And this is a very interesting photo:

Ve bu çok ilginç bir resim:

former Prime Minister Berlusconi

Eski Başbakan Berlusconi...

and Japanese former former former former Prime Minister Mr. Aso --

...ve Japon eski eski eski eski Başbakanı Sayın Aso -

you know, because we have to change the prime minister ever year.

Bildiğiniz gibi biz her sene başbakanı değiştirmek zorundayız.

And they are very kind, affording my model.

Benim modelime kaynak sağlamak konusunda çok kibardılar.

I proposed a big rebuilding, a temporary music hall,

Geçici bir müzik salonu inşa etmeyi önerdim.

because L'Aquila is very famous for music

Çünkü L'Aquila müziğiyle çok ünlüydü...

and all the concert halls were destroyed,

...ve bütün müzik salonları yıkılmıştı.

so musicians were moving out.

Bu nedenle müzisyenler dışarı gidiyorlardı.

So I proposed to the mayor,

Belediye başkanına öneri getirdim:

I'd like to rebuild the temporary auditorium.

Geçici konferans salonu inşa etmek istiyordum.

He said, "As long as you bring your money, you can do it."

"Gerekli parayı kendin getirmen kaydıyla bu işi yapabilirsin." dedi.

And I was very lucky.

Çok şanslıydım.

Mr. Berlusconi brought G8 summit,

Sayın Berlusconi, G8 zirvesini getirdi...

and our former prime minister came,

...ve bizim eski başbakanımız geldi.

so they helped us to collect money,

Para toplamamız için bize yardım ettiler.

and I got half a million euros from the Japanese government

Japon hükümetinden, bu geçici konferans salonunu inşa etmek için...

to rebuild this temporary auditorium.

...yarım milyon Euro aldım.

Year 2010 in Haiti, there was a big earthquake,

2010 yılında Haiti'de, büyük bir deprem oldu;

but it's impossible to fly over,

fakat oraya uçakla gitmek olanaksızdı.

so I went to Santo Domingo, next-door country,

Bu nedenle komşu ülke Santa Domingo'ya gittim.

to drive six hours to get to Haiti

Santa Domingo'dan yerel öğrencilerle...

with the local students in Santo Domingo

...bölgedeki kağıt tüplerden 50 adet barınak inşa etmek için...

to build 50 units of shelter out of local paper tubes.

...Haiti'ye altı saatlik araba yolculuğu yaptık.

This is what happened in Japan two years ago, in northern Japan.

Bu iki yıl önce Kuzey Japonya'da meydana geldi.

After the earthquake and tsunami,

Deprem ve tsunamiden sonra...

people had to be evacuated in a big room like a gymnasium.

...insanların spor salonu gibi büyük bir mekana tahliye edilmesi gerekiyordu.

But look at this. There's no privacy.

Fakat şuna bakın. Hiçbir mahremiyet yok.

People suffer mentally and physically.

İnsanlar zihinsel ve fiziksel olarak acı çekiyorlardı.

So we went there to build partitions

Bu nedenle bölüntülü odalar oluşturmak için...

with all the student volunteers with paper tubes,

...bütün gönüllü öğrencilerle ve kağıt tüplerle birlikte oraya gittik.

just a very simple shelter out of the tube frame and the curtain.

Yapı iskeleti sadece kağıt tüpten ve perdeden oluşacaktı.

However, some of the facility authority

Ancak, bazı tesis yetkilileri...

doesn't want us to do it, because, they said,

...bunu yapmamızı istemediler, çünkü...

simply, it's become more difficult to control them.

...açıkça, insanları denetim altında tutmanın daha zor hale geleceğini söylediler.

But it's really necessary to do it.

Fakat bunu yapmak gerçekten gerekliydi.

They don't have enough flat area to build

Bunun gibi standart tek katlı bir devlet konutunu inşa etmek için...

standard government single-story housing like this one.

...yeterli düz alana sahip değillerdi.

Look at this. Even civil government is doing

Şuna bakın. Sivil hükümet bile...

such poor construction of the temporary housing,

...geçici konutlar için bu tür kötü inşaatlar yapabiliyor.

so dense and so messy because there is no storage, nothing, water is leaking,

Çok yoğun ve çok dağınık, çünkü hiçbir depolama alanı yok, hiçbir şey yok, su sızıntısı var.

so I thought, we have to make multi-story building

Bu nedenle ben çok katlı bina yapmak zorunda olduğumuz sonucuna vardım.

because there's no land and also it's not very comfortable.

Çünkü hiç alan yoktu ve rahat da değildi.

So I proposed to the mayor while I was making partitions.

Bu nedenle bölümleri yaparken belediye başkanına öneri getirdim.

Finally I met a very nice mayor in Onagawa village

Sonunda Miyaga'da Onagawa köyünde...

in Miyagi.

...çok iyi bir belediye başkanıyla tanıştım.

He asked me to build three-story housing on baseball [fields].

Beyzbol sahalarında üç katlı konut inşa etmemi istedi.

I used the shipping container

Nakliye konteynırı kullandım...

and also the students helped us to make

...ve ayrıca öğrenciler...

all the building furniture

...devletin verdiği bütçe dahilinde bütün bina mobilyalarını yapmamızda...

to make them comfortable,

...onları rahat hale getirmemizde...

within the budget of the government

...bize yardım ettiler.

but also the area of the house is exactly the same,

Ama aynı zamanda evin alanı tam olarak aynıydı,

but much more comfortable.

fakat daha konforluydu.

Many of the people want to stay here forever.

İnsanların çoğu sonsuza kadar burada kalmak istiyor.

I was very happy to hear that.

Bunu duyduğuma mutluyum.

Now I am working in New Zealand, Christchurch.

Şimdi Yeni Zellanda, Christchurch'te çalışıyorum.

About 20 days before the Japanese earthquake happened,

Japonya'da deprem olmadan yaklaşık 20 gün önce...

also they had a big earthquake,

...orada da büyük bir deprem oldu...

and many Japanese students were also killed,

...ve bir çok Japon öğrenci de öldü...

and the most important cathedral of the city,

...ve şehrin en önemli katedrali...

the symbol of Christchurch, was totally destroyed.

...Christchurch'ün sembolü, tamamen yıkıldı.

And I was asked to come to rebuild the temporary cathedral.

Geçici katedrali yeniden inşa etmek için gelmem istendi.

So this is under construction.

Bu yapım aşamasında.

And I'd like to keep building monuments

İnsanlar tarafından sevilen...

that are beloved by people.

...anıt binaları korumak istiyorum.

Thank you very much.

Çok teşekkür ederim.

(Applause)

(Alkışlar)

Thank you. (Applause)

Teşekkür ederim. (Alkışlar)

Thank you very much. (Applause)

Çok teşekkür ederim. (Alkışlar)