Thomas Hellum: The world's most boring television ... and why it's hilariously addictive

Thomas Hellum: Dünyanın en sıkıcı televizyonu...ve niçin eğlenceli bir bağımlılık yapıyor

Çeviri: şeref bacak Gözden geçirme: kutay dimitoka

Thank you.

Teşekkürler.

I have only got 18 minutes

Saatler ve günler sürebilecek bir şeyi

to explain something that lasts for hours and days,

anlatmak için sadece 18 dakikam var.

so I'd better get started.

Let's start with a clip from Al Jazeera's Listening Post.

Bu nedenle hemen başlasam iyi olacak.

El Cezire’nin dinleme istasyonundan bir klip ile başlayalım.

Richard Gizbert: Norway is a country that gets relatively little media coverage.

Richard Gizbert: Norveç, medyaya

nispeten daha az ilgi duyan bir ülke.

Even the elections this past week passed without much drama.

Hatta geçen haftadaki seçimler bile fazla bir drama olmaksızın geçti.

And that's the Norwegian media in a nutshell:

Bu da özet Norveç medyasının özeti.

not much drama.

Fazla drama yok.

A few years back,

Birkaç yıl önce

Norway's public TV channel NRK

Norveç’in kamu TV kanalı NRK

decided to broadcast live coverage of a seven-hour train ride --

yedi saat süren bir tren yolculuğunu canlı yayınlamaya karar verdi.

Raylar üzerinde ilerleyen bir trenin

seven hours of simple footage,

a train rolling down the tracks.

yedi saat süren basit görüntüleri.

Norwegians, more than a million of them according to the ratings, loved it.

Ölçümlere göre bir milyondan fazla Norveçli bunu sevdi.

A new kind of reality TV show was born,

Reality şovun yeni bir türü doğmuş oldu

and it goes against all the rules of TV engagement.

ve tüm TV angajmanlarına aykırı hareket ediyor.

There is no story line, no script,

Hikaye kurgusu, senaryo,

no drama, no climax,

drama, final yok .

ve bu yavaş TV olarak adlandırıldı.

and it's called Slow TV.

For the past two months,

Son iki aydır

Norwegians have been watching a cruise ship's journey up the coast,

Norveçliler bir yolcu gemisinin kıyıya yakın seyahatini seyrediyor

and there's a lot of fog on that coast.

ve kıyıda çok sis var.

Executives at Norway's National Broadcasting Service

Norveç Ulusal Yayın Hizmeti yöneticileri

are now considering broadcasting a night of knitting nationwide.

ülke genelinde bir gecelik örgü örmeyi canlı yayınlamayı düşünüyor.

On the surface, it sounds boring,

Görünüşte sıkıcı gibi.

Çünkü sıkıcı

because it is,

but something about this TV experiment

Ama, bu TV denemesi hakkında bir şey

has gripped Norwegians.

Norveçlileri yakaladı.

So we sent the Listening Post's Marcela Pizarro to Oslo

Dinleme Ofisinden Marcela Pizarro’yu

to find out what it is, but first a warning:

bunun ne olduğunu öğrenmek için Norveç’e gönderdik. Önce bir uyarı

İzleyiciler şimdi gösterilecek rapordaki bazı görüntüleri heves kırıcı bulabilir.

Viewers may find some of the images in the following report disappointing.

(Laughter)

(Gülüşmeler)

T.H.: El Cezire’de küçücük Norveç’teki bazı ilginç TV programları hakkında

Thomas Hellum: And then follows an eight-minute story on Al Jazeera

8 dakikalık hikaye takip ediyor.

about some strange TV programs in little Norway.

Al Jazeera. CNN. How did we get there?

El Cezire, CNN. Oraya nasıl vardık?

We have to go back to 2009,

2009’a geri dönmemiz gerek

when one of my colleagues got a great idea.

bir meslektaşımın iyi bir fikir bulduğu zamana.

Where do you get your ideas?

Fikirlerinizi nerede oluşturuyorsunuz.

In the lunchroom.

Yemekhanede.

So he said, why don't we make a radio program

Neden, 1940’ta Almanya’nın Norveç’i işgal gününü konu alan

bir radyo programı yapmıyoruz dedi.

marking the day of the German invasion of Norway in 1940.

We tell the story at the exact time during the night.

Hikayeyi gerçek zamanında gece boyunca anlatacağız.

Wow. Brilliant idea, except

Ooo. Harika bir fikir, ancak

this was just a couple of weeks before the invasion day.

bu işgal gününden sadece birkaç hafta önceydi.

Yemekhanede oturduk ve tartıştık

So we sat in our lunchroom and discussed

what other stories can you tell as they evolve?

Başka hangi olaylar gerçekleştikleri tarihte söylenebilir

What other things take a really long time?

Başka neler gerçekten uzun zaman alır?

İçimizden biri tren fikriyle ortaya çıktı.

So one of us came up with a train.

The Bergen Railway had its 100-year anniversary that year

Bergen Trenyolları’nın o yıl yüzüncü yıl kutlamaları vardı.

It goes from western Norway to eastern Norway,

Kuzey Norveç’ten Doğu Norveç’e gider

and it takes exactly the same time as it did 40 years ago,

ve yolculuk 40 yıl önce olduğu gibi aynı süreyi alır.

over seven hours. (Laughter)

Yedi saatin üzerinde. (Gülüşmeler)

Oslo’da görevli editörlerimize ulaşıp

So we caught our commissioning editors in Oslo, and we said,

we want to make a documentary about the Bergen Railway,

Bergen Trenyolları hakkında bir belgesel yapmak istediğimiz söyledik.

and we want to make it in full length,

Bunu tüm uzunluğunca yapmak istedik

and the answer was,

Cevap ise

"Yes, but how long will the program be?"

"Oh," we said, "full length."

“tamam. Program ne kadar uzun olacak?” oldu.

"Yes, but we mean the program."

Ooo, tüm uzunluğunca dedik.

“Evet ama, biz programı kastediyoruz.”

And back and forth.

Böyle ileri geri.

Luckily for us, they met us with laughter, very, very good laughter,

Şükürler olsun bizi kahkahalarla karşıladılar, çok çok güzel kahkahalarla.

so one bright day in September,

Parıltılı bir Eylül gününde

we started a program that we thought should be seven hours and four minutes.

yedi saat dört dakika süreceğini planladığımız programı başlattık.

Son istasyondaki sinyalizasyon hatasından dolayı

Actually, it turned out to be seven hours and 14 minutes

program fiilen yedi saat ondört dakika olarak gerçekleşti.

due to a signal failure at the last station.

We had four cameras,

Dört kameramız vardı

three of them pointing out to the beautiful nature.

Bunlardan üçü harika doğayı gösteriyordu

Some talking to the guests, some information.

Yolculara bazı duyurular, bazı bilgiler.

(Video) Train announcement: We will arrive at Haugastøl Station.

(Video) Tren anonsu: Haugastol İstasyonuna varacağız.

TH: And that's about it,

TH: Bu onun hakkında

but of course, also

tabii ki bu ayrıca

the 160 tunnels gave us the opportunity to do some archives.

160 tünele ait bazı arşiv görüntülerini göstermek içinde bize imkânı tanıdı.

Anlatıcı (Norveçce’de): Yemekler hazmedilirken biraz da flört.

Narrator [in Norwegian]: Then a bit of flirting while the food is digested.

The last downhill stretch before we reach our destination.

Varış yerimize ulaşmadan önce kalan son iniş.

(Tren anansu) : Mjolfjell İstasyonunu geciyoruz.

We pass Mjølfjell Station.

Sonra yeni bir tünel daha.

Then a new tunnel.

(Gülüşmeler)

(Laughter)

TH: And now we thought, yes, we have a brilliant program.

TH: O an düşündük, evet, harika bir program oldu.

It will fit for the 2,000 train spotters in Norway.

Program Norveç’teki 2000 tren meraklısına uyacak.

We brought it on air in November 2009.

Kasım 2009 da programı yayınladık.

But no, this was far more attractive.

Olamaz, bu çok daha ilgi çekiciydi.

This is the five biggest TV channels in Norway on a normal Friday,

Bu, alelade bir Cuma günü, Norveç’teki en büyük kanal.

and if you look at NRK2 over here,

Bu taraftaki NRK’ ye bakarsanız

look what happened when they put on the Bergen Railway show:

Bergan Trenyolları şovunu yayınladıklarında bakın ne oldu:

1.2 million Norwegians watched part of this program.

1.2 milyon Norveçli bu programın bir kısmını izledi.

(Applause)

(Alkışlar)

And another funny thing:

Başka komik bir şey daha:

When the host on our main channel,

Ana kanalımızdaki sunucu

after they have got news for you,

haberleri sunduktan sonra

she said, "And on our second channel,

“İkinci kanalımızda, tren şu an neredeyse

the train has now nearly reached Myrdal station."

Myrdal istasyonuna ulaştı.” dedi.

Thousands of people just jumped on the train

Binlerce kişi hemen ikinci kanalımızdaki

on our second channel like this. (Laughter)

buna benzer bir şekilde trene atladı. (Gülüşmeler)

This was also a huge success in terms of social media.

Bu sosyal medya açısında da önemli bir başarıydı.

Binlerce Facebook ve Twitter kullanıcısının

It was so nice to see all the thousands of Facebook and Twitter users

aynı görüntüyü tartışması

discussing the same view,

talking to each other as if they were on the same train together.

sanki aynı trende birlikteymişler gibi konuşmalarını görmek hoştu.

And especially, I like this one. It's a 76-year-old man.

Özellikle şunu çok sevdim. 76 yaşında bir adam.

He's watched all the program,

Bütün programı izledi.

and at the end station, he rises up to pick up what he thinks is his luggage,

En son istasyonda, bagajı olduğunu düşündüğü şeyi almak için kalktığında

and his head hit the curtain rod,

başını perde çubuğuna çarptı

and he realized he is in his own living room.

ve kendi oturma odasında olduğunu anladı.

(Applause)

(Alkış)

So that's strong and living TV.

Bu güçlü ve yaşayan TV.

Four hundred and thirty-six minute by minute on a Friday night,

Dörtyüzotuzaltı dakikadan dakikaya bir Cuma gecesinde,

and during that first night,

bu ilk gecede

the first Twitter message came: Why be a chicken?

ilk Twitter mesajı geldi: Niye korktunuz?

Why stop at 436 when you can expand that

8.040 dakikaya kadar uzatmak varken

to 8,040, minute by minute,

neden 436 dakikada durdunuz.

and do the iconic journey in Norway,

Norveç' te Bergen' den Kirkenes' e Hurtigruten (Norveç cruise firması) ile

the coastal ship journey Hurtigruten from Bergen to Kirkenes,

neredeyse 3000 km' lik kıyı şeridimizi

almost 3,000 kilometers, covering most of our coast.

kapsayan ikonik bir yolculuk yapın.

It has 120-year-old, very interesting history,

Onun 120 yıllık çok ilginç bir tarihi var

and literally takes part in life and death along the coast.

kelimenin tam anlamıyla sahil boyunca yaşam ve ölüm yer alır.

So just a week after the Bergen Railway,

Bergen Demiryollarından sadece bir hafta sonra

we called the Hurtigruten company and we started planning for our next show.

Hurtigruten firmasını aradık ve bir sonraki şovumuz planladık.

We wanted to do something different.

Farklı bir şeyler yapmak istedik.

The Bergen Railway was a recorded program.

Bergen Demiryolları kayıt bir programdı.

So when we sat in our editing room,

Kurgu odamızda oturup

we watched this picture -- it's all Ål Station --

bu resmi izledik - - hepsi Al İstasyonu--

we saw this journalist.

bu gazeteciyi gördük.

We had called him, we had spoken to him,

Onu çağırıp konuştuk.

and when we left the station,

istasyondan ayrıldığımızda

he took this picture of us and he waved to the camera,

o bu resmi çekti ve kameralara el salladı.

and we thought,

Eğer daha fazla kişi bizim trende

what if more people knew that we were on board that train?

olduğumuzu bilseydi ne olurdu diye düşündük.

Would more people show up?

Daha fazla insan ortaya çıkar mıydı?

What would it look like?

Nasıl bir şeye benzerdi?

So we decided our next project, it should be live.

Bir sonraki projemizin canlı yayın olmasına karar verdik.

We wanted this picture of us on the fjord and on the screen at the same time.

Bizim bu görüntümüzün aynı anda hem fiyordlarda hem ekranda olmasını istedik.

So this is not the first time NRK had been on board a ship.

Bu NRK’nin gemide olduğu ilk an değil.

This is back in 1964,

Bu 1964' lerdeki

when the technical managers have suits and ties

teknik idarecilerin kravat ve takım elbiseli oldukları döneme kadar geriye gider.

and NRK rolled all its equipment on board a ship,

NRK’nın tüm ekipmanını gemiye yükledi,

and 200 meters out of the shore, transmitting the signal back,

kıyıdan 200 metre açıkta sinyalleri geri yansıtıyor

and in the machine room, they talked to the machine guy,

makine odasında makineciyle konuştular,

and on the deck, they have splendid entertainment.

ve güvertede görkemli eğlenceleri.

Yani, bir gemide olmak ilk kez olan bir şey değil.

So being on a ship, it's not the first time.

But five and a half days in a row, and live, we wanted some help.

Ancak, ardı arkasına 5.5 gün boyunca canlı yayında iken yardım istedik.

And we asked our viewers out there, what do you want to see?

İzleyicilerimize, ne görmek istiyorsunuz diye sorduk.

What do you want us to film? How do you want this to look?

Neyi filme almamızı istersiniz? Bunun nasıl görünmesini istersiniz?

Do you want us to make a website? What do you want on it?

Web sayfası oluşturmamızı ister misiniz? Sayfada ne olmasını istersiniz?

And we got some answers from you out there,

Bazı cevaplar aldık

and it helped us a very lot to build the program.

ve bunlar programı şekillendirmemizde bize çok yardımcı oldu.

So in June 2011,

Haziran 2011 de

23 of us went on board the Hurtigruten coastal ship

aramızdan 23 kişi Hurtigruten firmasının gemisine bindi

and we set off.

ve yola çıktı.

(Music)

(Müzik)

I have some really strong memories from that week, and it's all about people.

O haftadan aklımda kalan çok güçlü hatıralar var ve hepsi insanlar hakkında.

This guy, for instance,

Mesela, bu adam

he's head of research at the University in Tromsø

Tromso’da bir üniversitenin araştırma müdürü.

(Laughter)

(Gülüşmeler)

And I will show you a piece of cloth,

Şimdi size bir parça giysi göstereceğim,

this one.

bunu

It's the other strong memory.

Bu da diğer güçlü hatıram.

It belongs to a guy called Erik Hansen.

Giysi, Erik Hansen adında bir kişiye ait.

And it's people like those two who took a firm grip of our program,

Bu iki kişiye benzeyen insanlar, programımızı sıkı takip edenler,

and together with thousands of others along the route,

diğer binlercesi ile birlikte yol boyunca

they made the program what it became.

neler olduysa programını yaptılar.

They made all the stories.

Bütün hikayeyi onlar oluşturdu.

This is Karl. He's in the ninth grade.

Bu Karl. Dokuzuncu sınıfta.

It says, "I will be a little late for school tomorrow."

Pankart, “Yarın okula biraz geç gideceğim.” diyor.

He was supposed to be in the school at 8 a.m.

Saat 8'de okulda olması gerekiyor.

He came at 9 a.m., and he didn't get a note from his teacher,

O saat 9’da okula gitti fakat öğretmeninden bir uyarı almadı.

because the teacher had watched the program.

Çünkü öğretmen de programı izledi.

(Laughter)

(Gülüşmeler)

How did we do this?

Bunu nasıl yaptık?

Yes, we took a conference room on board the Hurtigruten.

Hurtigruten’in güvertesinde bir konferans salonu aldık

We turned it into a complete TV control room.

ve onu tam bir TV kontrol odasına dönüştürdük.

We made it all work, of course,

Doğal olarak tüm işi biz yaptık.

and then we took along 11 cameras.

Yanımıza 11 kamera aldık.

This is one of them.

Bu onlardan biri.

This is my sketch from February,

Bu benim Şubat ayındaki çizimim

and when you give this sketch to professional people

Bu çizimi Norveç Yayın firması NRK’daki

in the Norwegian broadcasting company NRK,

profesyonel bir kişiye verdiğinizde

you get some cool stuff back.

geriye harika bir şey alırsınız.

And with some very creative solutions.

Bazı yaratıcı çözümlerle birlikte.

(Video) Narrator [in Norwegian]: Run it up and down.

(Video) Sunucu [Norveçce]: Aşağı ve yukarı doğru çalıştır.

This is Norway's most important drill right now.

Bu Norveç’in en önemli maktabı şimdi.

It regulates the height of a bow camera in NRK's live production,

NRK’nın canlı yayınında, pruva kamerasının yüksekliğini ayarlıyor.

one of 11 that capture great shots from the MS Nord-Norge.

11 kameradan biri MS Nord-Norge’den harika bir görüntü yakaladı

Eight wires keep the camera stable.

Sekiz kablo bu kamerayı sabit tutuyor.

Cameraman: I work on different camera solutions.

Kameraman: Farklı kamera çözümleri üzerinde çalıştım.

They're just tools used in a different context.

Onlar, sadece farklı şartlarda kullanılan araçlardı.

TH: Another camera is this one. It's normally used for sports.

HT: Bir başka kamera. Genellikle spor müsabakaları için kullanılır.

It made it possible for us to take close-up pictures of people

100 kilometre uzaktaki insanları yakın plan

100 kilomteres away,

çekmemize olanak sağladı.

like this one. (Laughter)

Bunun gibi. (Gülüşmeler)

İnsanlar bizi arayıp, o kişinin durumu nasıl diye sordular.

People called us and asked, how is this man doing?

He's doing fine. Everything went well.

O gayet iyi. Her şey yolunda.

We also could take pictures of people waving at us,

Ayrıca bize el sallayan insanların da görüntülerini aldık.

people along the route, thousands of them,

Yol boyunca binlercesinin.

and they all had a phone in their hand.

Hepsinin elinde bir telefon

And when you take a picture of them, and they get the message,

görüntülerini aldığınız zaman “Şimdi TV’deyiz baba”

"Now we are on TV, dad," they start waving back.

mesajını gönderirler ve onlarda geri el sallamaya başlar.

This was waving TV for five and a half days,

Bu 5.5 gün boyunca el sallayan TV oldu.

and people get so extremely happy

Sevdiklerine canlı bir mesaj gönderdiklerinde

when they can send a warm message to their loved ones.

insanlar son derece mutlu oldular

It was also a great success on social media.

Bu aynı zamanda sosyal medyada da büyük bir başarı kazandı.

On the last day, we met Her Majesty the Queen of Norway,

Son gün Majesteleri Norveç Kraliçesi ile karşılaştık

and Twitter couldn't quite handle it.

Twitter bunu yeterince işleyemedi.

And we also, on the web,

Webde ayrıca

during this week we streamed more than 100 years of video

o hafta 148 ulusa 100 yıldan fazla sürecek

video yayınladık

to 148 nations,

and the websites are still there and they will be forever, actually,

Web sayfası hala orda ve aslında daima olacak

because Hurtigruten was selected

Çünkü Hurtigruten

to be part of the Norwegian UNESCO list of documents,

UNESCO'nun Norveç belgeselleri listesine eklendi.

and it's also in the Guinness Book of Records

Ayrıca, en uzun belgesel olarak

as the longest documentary ever.

Guinnes Rekorlar Kıtabına da girdi

(Applause)

(Alkış)

Thank you.

Teşekkürler.

But it's a long program,

Uzun bir program olmasından dolayı

so some watched part of it, like the Prime Minister.

bazıları, Başbakan gibi onu kısmen izledi.

Some watched a little bit more.

Bazıları biraz daha fazla izledi.

It says, "I haven't used my bed for five days."

O “Beş gündür yatağıma yatmadım.” diyor.

And he's 82 years old, and he hardly slept.

82 yaşında ve neredeyse hiç uyumadı.

He kept watching because something might happen,

İzlemeye devam etti çünkü belki bir şey olabilir,

though it probably won't. (Laughter)

fakat büyük ihtimal olmayacak. (Alkış)

This is the number of viewers along the route.

Bu yol boyunca izleyenlerin sayısı.

You can see the famous Trollfjord

Meşhur Troll fiyordunu görüyorsunuz

and a day after, all-time high for NRK2.

ve bir gün sonra NRK’nin bütün zamanlardaki en yükseği.

If you see the four biggest channels in Norway during June 2011,

Haziran 2011 de Norveçteki dört büyük kanala bakarsanız

they will look like this,

bu şekilde gözükecektir.

and as a TV producer, it's a pleasure to put Hurtigruten on top of it.

Bir TV yapımcısı olarak Hurtigruten’i tepede görmek bir zevk.

It looks like this:

Şuna benziyor,

3.2 million Norwegians watched part of this program,

3.2 milyon Norveçli bu programın bir bölümünü izledi.

and we are only five million here.

Biz burada sadece 5 milyonuz.

Even the passengers on board the Hurtigruten coastal ship --

Hurtigruten güvertesindeki yolcular bile TV den izledi.

(Laughter) --

(Gülüşmeler)

they chose to watched the telly instead of turning 90 degrees

90 derece dönüp pencereden seyretmek varken

and watching out the window.

televizyondan seyretmeyi tercih ettiler.

So we were allowed to be part of people's living room

Böylece, bu tuhaf TV programı ile birlikte

with this strange TV program,

insanların oturma odalarının bir parçası olmamıza izin verildi.

with music, nature, people.

Müzikle, doğayla ve insanlarla

And Slow TV was now a buzzword,

Yavaş TV şimdi moda bir sözcük

and we started looking for other things we could make Slow TV about.

Yavaş TV yapabileceğimiz başka şeyleri ve konuları aramaya başladık

So we could either take something long and make it a topic,

Tren yolculuğu ve Hurtigruten gibi uzun soluklu bir şeyi bulup

like with the railway and the Hurtigruten,

konu haline getirebilir,

or we could take a topic and make it long.

ya da bir konu bulup onu uzatabilirdik.

This is the last project. It's the peep show.

Bu son proje. Gözetleme şovu.

It's 14 hours of birdwatching on a TV screen,

TV ekranlarında 14 saat boyunca kuş gözlemi

actually 87 days on the web.

webde 87 gün.

We have made 18 hours of live salmon fishing.

18 saat canlı yayın somon avı yaptık.

It actually took three hours before we got the first fish,

İlk balığı yakalamamız tam üç saat aldı.

and that's quite slow.

Oldukça yavaş bir şov.

We have made 12 hours of boat ride into the beautiful Telemark Canal,

Harika Telemark Kanalın’da 12 saat süren bir tekne yolculuğu yaptık.

and we have made another train ride with the northern railway,

Kuzey demiryollarıyla başka bir tren yolculuğu yaptık.

and because this we couldn't do live, we did it in four seasons

Bunu canlı olarak yapamadığımızdan İzleyicilere yol boyunca başka deneyimler

just to give the viewer another experience on the way.

yaşatabilmek için bu programı dört mevsimde yaptık.

So our next project got us some attention outside Norway.

Bir sonraki projemiz Norveç dışından da ilgi topladı.

This is from the Colbert Report on Comedy Central.

Komedi Merkezi Colbert Raporundan.

(Video) Stephen Colbert: I've got my eye on a wildly popular program from Norway

(Video) Stephan Colbert: Norveç’ten “Ulusal Odun Gecesi” diye adlandırılan

called "National Firewood Night,"

ve oldukça popüler olan bu programdan gözlerimi ayıramadım.

which consisted of mostly people in parkas chatting and chopping in the woods,

Çoğunlu parka giymiş, odun kesen ve yontan insanlarda oluşan

and then eight hours of a fire burning in a fireplace. (Laughter)

ve sekiz saat boyunca yanan şömineden oluşan bir program. (Gülüşmeler)

It destroyed the other top Norwegian shows,

“Boyayı Kururken Seyredebileceğini Sanıyorsun Demek”,

like "So You Think You Can Watch Paint Dry"

and "The Amazing Glacier Race."

“Heyecanlandırıcı Buzul Yarışı”

And get this, almost 20 percent of the Norwegian population tuned in,

Neredeyse Norveç nüfusunun % 20’si bunu izledi

tüm Norveç şovlarını yok etti.

20 percent.

Yüzde yirmi

TH: So, when wood fire and wood chopping can be that interesting,

TH: Odun ateşi ve odun yontmak bu kadar ilginç olabiliyorsa

why not knitting?

örgü neden olmasın.

Sonraki projemiz

So on our next project,

we used more than eight hours to go live from a sheep to a sweater,

sekiz saatten daha fazla süren ve yünden bir suvetere giden canlı yayın.

and Jimmy Kimmel in the ABC show,

ABC şovdan Jimmy Kimmel

he liked that.

bundan hoşlandı.

(Music)

(Müzik)

(Video) Jimmy Kimmel: Even the people on the show are falling asleep,

(Video) Jimmy Kimmel: Şovdaki insanlar uyusa da

and after all that, the knitters actually failed

örgücüler gerçekte dünya

to break the world record.

rekorunu kırmayı başaramadı.

They did not succeed,

Başarılı olamadılar

but remember the old Norwegian saying,

Ancak eski bir Norveç atasözünü hatırlayın

it's not whether you win or lose that counts.

iddiayı kazanıp kaybetmek değil,

In fact, nothing counts, and death is coming for us all.

aslında hiçbir şey para etmez, ölüm hepimiz için geliyor.

(Laughter)

(Gülüşmeler)

TH: Exactly. So why does this stand out?

TH: Kesinlikle. Öyleyse neden bu öne çıktı.

This is so completely different to other TV programming.

Diğer TV programlarından tamamıyla farklı.

We take the viewer on a journey that happens right now in real time,

İzleyiciyi şu anda, gerçek zamanlı bir yolculuğa dahil ediyoruz

and the viewer gets the feeling of actually being there,

izleyici gerçekte orada olduğu,

actually being on the train, on the boat,

trende ya da gemide olduğu

and knitting together with others,

diğeriyle birlikte örgü ördüğü hissine kapılıyor.

and the reason I think why they're doing that

İnsanların bunu yapmasının nedeni ise

is because we don't edit the timeline.

zaman çizelgesi hazırlamamamız olduğunu düşünüyorum.

It's important that we don't edit the timeline,

Zaman çizelgesini hazırlamamış olmamız çok önemli.

and it's also important that what we make Slow TV about

Yavaş TV yi, izleyicinin bağlantı kurabileceği

is something that we all can relate to, that the viewer can relate to,

şeylerle bağlantılı yapmamız ayrıca çok önemli.

and that somehow has a root in our culture.

Bununda bir şekilde kültürümüzde kökleri var.

This is a picture from last summer

Bu geçen yazdan

when we traveled the coast again for seven weeks.

sahil boyunca yedi hafta süren yolculuğumuzdan bir fotoğraf.

And of course this is a lot of planning, this is a lot of logistics.

Bu işler doğal olarak bir sürü planlama ve lojistik gerektiriyor.

So this is the working plan for 150 people last summer,

İşte geçen yaz 150 kişinin çalışma planı

but more important is what you don't plan.

Ama asıl önemli olan planlamadıklarınız.

You don't plan what's going to happen.

Gelecekte ne olacağını planlayamazsınız.

You have to just take your cameras with you.

Sadece kameralarınızı yanınıza almanız gerekiyor.

It's like a sports event.

Bir spor müsabakası gibi.

You rig them and you see what's happening.

Onları donatır ve ne olacağını beklersiniz.

So this is actually the whole running order

İşte bu Hurtigruten’in 134 saatlik tüm çalışmanın dökümü,

for Hurtigruten, 134 hours, just written on one page.

sadece bir sayfa.

Bergen’den ayrıldığımızda daha fazlasını bilmiyorduk.

We didn't know anything more when we left Bergen.

So you have to let the viewers make the stories themselves,

İzleyicileri hikayeyi kendisi için yapmasına imkan tanımalısınız.

and I'll give you an example of that.

Bununla ilgili bir örnek vereyim.

This is from last summer,

Bu geçen yazdan,

and as a TV producer,

bir TV yapımcısı olarak

it's a nice picture, but now you can cut to the next one.

güzel bir resim şimdi bir sonrakini kesebilirsin.

But this is Slow TV,

Ama bu Yavaş TV

so you have to keep this picture until it really starts hurting your stomach,

Bundan dolayı midenize kramplar girene kadar bu resmi tutmanız gerekir.

and then you keep it a little bit longer,

Sonra biraz daha fazla tutarsınız

and when you keep it that long,

bu uzunlukta tutarsanız

I'm sure some of you now have noticed the cow.

Eminim ki bazılarınız ineği fark etmiştir.

Bazılarınız bayrağı fark etmiştir.

Some of you have seen the flag.

Some of you start wondering, is the farmer at home?

Bazılarınız da acaba çiftçi evde mi diye merak etmeye başlamıştır.

Has he left? Is he watching the cow?

Yoksa ayrıldı mı? İneği mi seyrediyor?

And where is that cow going?

Bu inek nereye gidiyor

So my point is, the longer you keep a picture like this,

Gelmek istediğim nokta, bu gibi resimleri ne kadar uzun süre tutarsanız,

and we kept it for 10 minutes,

biz 10 dakika tutuk,

you start making the stories in your own head.

kendi kafanızda hikayeyi oluşturmaya başlarsanız

That's Slow TV.

Bu Yavaş TV dir.

So we think that Slow TV is one nice way of telling a TV story,

Yavaş TV’nin bir TV hikayesini anlatmanın en iyi olduğunu ve

and we think that we can continue doing it,

bunu yapmaya devam edebileceğimizi düşünüyoruz.

not too often, once or twice a year, so we keep the feeling of an event,

Çok sık değil, senede bir ya da iki kez. Olayla ilgili hislerimizi koruyoruz..

and we also think that the good Slow TV idea,

Ayrıca güzel Yavaş TV fikrinin, insanların

that's the idea when people say,

"Oh no, you can't put that on TV."

"Hayır bunu TV ye koyamazsınız.”

dedikleri türdeki fikirler olduğunu düşünüyoruz.

When people smile, it might be a very good slow idea,

İnsanların gülümseme anı Yavaş TV için güzel bir fikir olabilir

so after all, life is best when it's a bit strange.

Son olarak, hayat biraz tuhaf olduğunda daha güzel.

Thank you.

Teşekkürler.

(Applause)

(Alkış)