Barry Schwartz: Using our practical wisdom

Barry Schwartz: Sağduyumuzu kullanma üzerine

91,781 views ・ 2011-01-03

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Serap Çakıl Gözden geçirme: Sancak Gülgen
00:15
The first thing I want to do is say thank you to all of you.
0
15260
3000
Öncelikle hepinize teşekkür etmek istiyorum.
00:18
The second thing I want to do is introduce my co-author
1
18260
3000
İkinci olarak da birlikte yazdığım ve birlikte ders verdiğim
00:21
and dear friend and co-teacher.
2
21260
2000
sevgili arkadaşımı tanıştırmak istiyorum.
00:23
Ken and I have been working together
3
23260
2000
Ken ve ben neredeyse 40 yıldır
00:25
for almost 40 years.
4
25260
2000
birlikte çalışıyoruz.
00:27
That's Ken Sharpe over there.
5
27260
2000
Şurada oturan Ken Sharpe.
00:29
(Applause)
6
29260
2000
(Alkışlar)
00:31
So there is among many people --
7
31260
3000
Pek çok insan arasında --
00:34
certainly me and most of the people I talk to --
8
34260
2000
kesinlikle ben ve konuştuğum çoğu insan gibi --
00:36
a kind of collective dissatisfaction
9
36260
3000
işlerin nasıl yürüdüğüne dair,
00:39
with the way things are working,
10
39260
2000
kurumlarımızın işleyişine dair
00:41
with the way our institutions run.
11
41260
3000
müşterek bir memnuniyetsizlik var.
00:44
Our kids' teachers seem to be failing them.
12
44260
4000
Çocuklarımızın öğretmenleri yetersiz görünüyor.
00:48
Our doctors don't know who the hell we are,
13
48260
3000
Doktorlarımızın kim olduğumuza dair bir fikri yok,
00:51
and they don't have enough time for us.
14
51260
2000
ve bize ayıracak yeterli zamanları yok.
00:53
We certainly can't trust the bankers,
15
53260
2000
Bankacılara güvenemeyeceğimiz kesin,
00:55
and we certainly can't trust the brokers.
16
55260
3000
ve borsa komisyoncularına da kesinlikle güvenemeyiz.
00:58
They almost brought the entire financial system down.
17
58260
3000
Tüm finansal sistemi neredeyse yerle bir ettiler.
01:01
And even as we do our own work,
18
61260
3000
Ve hatta biz işimizi yaparken,
01:04
all too often,
19
64260
2000
Sıklıkla kendimizi
01:06
we find ourselves having to choose
20
66260
3000
doğru olduğunu düşündüğümüz şeyi
01:09
between doing what we think is the right thing
21
69260
3000
yapmakla bizden bekleneni yapmak ya da
01:12
and doing the expected thing,
22
72260
2000
gerekeni yapmak ya da
01:14
or the required thing,
23
74260
2000
kazançlı şeyi yapmak konusunda
01:16
or the profitable thing.
24
76260
2000
seçim yapmak zorunda buluyoruz.
01:18
So everywhere we look,
25
78260
2000
Yani nereye baksak,
01:20
pretty much across the board,
26
80260
2000
neredeyse bulunduğumuz her yerde,
01:22
we worry that the people we depend on
27
82260
3000
güvendiğimiz insanların bizim yararımızı
01:25
don't really have our interests at heart.
28
85260
3000
o kadar da kalpten duymadığından endişeleniyoruz.
01:29
Or if they do have our interests at heart,
29
89260
3000
Ya da eğer bizim çıkarımızı derinden hissediyorlarsa da,
01:32
we worry that they don't know us well enough
30
92260
2000
bizi yeterince tanımadıklarından çıkarlarımızı
01:34
to figure out what they need to do
31
94260
2000
korumamıza izin vermek için
01:36
in order to allow us
32
96260
2000
ne yapmaları gerektiğini
01:38
to secure those interests.
33
98260
2000
yeterince bilmediklerinden endişeleniyoruz.
01:40
They don't understand us.
34
100260
2000
Bizi anlamıyorlar.
01:42
They don't have the time to get to know us.
35
102260
2000
Bizi anlamak için yeterince zamanları yok.
01:44
There are two kinds of responses
36
104260
2000
Bu tarz bir tatminsizliğe
01:46
that we make
37
106260
2000
verebileceğimiz
01:48
to this sort of general dissatisfaction.
38
108260
3000
iki türden tepki var.
01:52
If things aren't going right,
39
112260
2000
Eğer işler yolunda gitmiyorsa,
01:54
the first response is:
40
114260
2000
ilk tepki şu:
01:56
let's make more rules,
41
116260
2000
daha fazla kural koyalım,
01:58
let's set up a set
42
118260
2000
insanların doğru şeyi
02:00
of detailed procedures
43
120260
2000
yaptığından emin olmak için
02:02
to make sure that people will do the right thing.
44
122260
3000
bir takım detaylı yöntemler düzenleyelim.
02:05
Give teachers scripts
45
125260
2000
Öğretmenlere
02:07
to follow in the classroom,
46
127260
2000
sınıfta uygulayacakları yazılı
02:09
so even if they don't know what they're doing
47
129260
2000
metinler verelim ki ne yaptıklarını bilmeseler
02:11
and don't care about the welfare of our kids,
48
131260
3000
ve çocukların iyiliğini düşünmeseler dahi
02:14
as long as they follow the scripts,
49
134260
2000
yazılı metni takip ettikleri sürece
02:16
our kids will get educated.
50
136260
2000
çocuklarımız eğitilsinler.
02:18
Give judges a list of mandatory sentences
51
138260
3000
Hakimlere suçlar için uygulayacakları
02:21
to impose for crimes,
52
141260
2000
bir zorunlu hükümler listesi
02:23
so that you don't need to rely
53
143260
2000
verelim ki böylece kendi hükümlerine
02:25
on judges using their judgment.
54
145260
3000
güvenmek zorunda kalmasınlar.
02:28
Instead, all they have to do
55
148260
2000
Bunun yerine tek yapmaları gereken
02:30
is look up on the list
56
150260
2000
listeye bakarak
02:32
what kind of sentence goes with what kind of crime.
57
152260
3000
hangi suç türüne hangi hüküm türünün uygulandığını bulmak.
02:35
Impose limits
58
155260
2000
Kredi kartı veren
02:37
on what credit card companies can charge in interest
59
157260
3000
şirketlerin kartlardan çekecekleri faiz oranlarına ve
02:40
and on what they can charge in fees.
60
160260
2000
aidatlardan ne kadar çekeceklerine limit koyun.
02:42
More and more rules
61
162260
2000
Uğraşmak zorunda
02:44
to protect us
62
164260
2000
olduğumuz
02:46
against an indifferent, uncaring
63
166260
2000
ilgisiz, kayıtsız bir takım kurumlara karşı
02:48
set of institutions we have to deal with.
64
168260
3000
kendimizi korumak için daha ve daha fazla kural.
02:51
Or -- or maybe and --
65
171260
2000
Ya da -- ya da belki --
02:53
in addition to rules,
66
173260
2000
kurallara ek olarak,
02:55
let's see if we can come up
67
175260
2000
gerçekten zekice bazı teşvikler
02:57
with some really clever incentives
68
177260
2000
bulabilir miyiz bakalım, böylece
02:59
so that, even if the people we deal with
69
179260
2000
karşı karşıya kaldığımız kişiler
03:01
don't particularly want to serve our interests,
70
181260
3000
bizim çıkarlarımızı korumayı özellikle istemeseler dahi
03:04
it is in their interest
71
184260
2000
bizim çıkarımızı korumak
03:06
to serve our interest --
72
186260
2000
kendi çıkarına olsun --
03:08
the magic incentives
73
188260
2000
insanların saf bencillikten
03:10
that will get people to do the right thing
74
190260
2000
olsa da doğru şeyi yapmalarını sağlayacak
03:12
even out of pure selfishness.
75
192260
3000
büyülü teşvikler.
03:15
So we offer teachers bonuses
76
195260
2000
Yani öğretmenlere eğer eğittikleri
03:17
if the kids they teach
77
197260
2000
çocuklar okul sisteminin
03:19
score passing grades on these big test scores
78
199260
3000
kalitesini değerlendirdikleri şu büyük
03:22
that are used to evaluate
79
202260
2000
testlerden geçer not
03:24
the quality of school systems.
80
204260
2000
alırlarsa ödüller vaat ediyoruz.
03:27
Rules and incentives --
81
207260
2000
Kurallar ve teşvikler --
03:29
"sticks" and "carrots."
82
209260
2000
sopalar ve havuçlar.
03:31
We passed a bunch of rules
83
211260
2000
Son dönemdeki çöküşe cevap olarak
03:33
to regulate the financial industry
84
213260
2000
finansal endüstriyi düzenlemek için
03:35
in response to the recent collapse.
85
215260
2000
bir takım kurallar koyduk.
03:37
There's the Dodd-Frank Act,
86
217260
2000
Dodd-Frank Yasası var,
03:39
there's the new Consumer Financial Protection Agency
87
219260
3000
geçici olarak arka kapıdan Elizabeth Warren tarafından
03:42
that is temporarily being headed through the backdoor
88
222260
3000
başkanlık edilen yeni Tüketici Finansal
03:45
by Elizabeth Warren.
89
225260
2000
Koruma Ajansı var.
03:47
Maybe these rules
90
227260
2000
Belki bu kurallar
03:49
will actually improve
91
229260
3000
finansal hizmet şirketlerinin
03:52
the way these financial services companies behave.
92
232260
4000
davranış şeklini aslında iyileştirecek.
03:56
We'll see.
93
236260
2000
Göreceğiz.
03:58
In addition, we are struggling
94
238260
2000
Ek olarak, finansal hizmet sektöründeki
04:00
to find some way to create incentives
95
240260
3000
çalışan insanların daha çok uzun dönemli
04:03
for people in the financial services industry
96
243260
3000
yararlara, hatta kendi şirketlerinin bile,
04:06
that will have them more interested
97
246260
2000
yararına hizmet vermelerini
04:08
in serving the long-term interests
98
248260
2000
sağlayacak teşvikleri
04:10
even of their own companies,
99
250260
2000
yaratmak için bir takım yollar
04:12
rather than securing short-term profits.
100
252260
3000
bulmaya çabalıyoruz.
04:16
So if we find just the right incentives,
101
256260
2000
O zaman eğer sadece doğru teşvikleri bulabilirsek,
04:18
they'll do the right thing -- as I said -- selfishly,
102
258260
3000
doğru şeyi - dediğim gibi- bencilce yapacaklar,
04:21
and if we come up with the right rules and regulations,
103
261260
3000
ve eğer biz doğru kurallar ve düzenlemelerle gelirsek,
04:24
they won't drive us all over a cliff.
104
264260
3000
bizi bir uçuruma sürüklemeyecekler.
04:27
And Ken [Sharpe] and I certainly know
105
267260
3000
Ve Ken (Sharpe) ve ben kesinlikle biliyoruz ki
04:30
that you need to reign in the bankers.
106
270260
3000
bankacılara hükmetmeniz gerekir.
04:33
If there is a lesson to be learned from the financial collapse
107
273260
3000
Finansal çöküşten öğrenilmesi gereken bir şey varsa
04:36
it is that.
108
276260
2000
o da budur.
04:38
But what we believe,
109
278260
2000
Ama inanıyoruz ki,
04:40
and what we argue in the book,
110
280260
2000
ve kitapta bunu tartıştık,
04:42
is that there is no set of rules,
111
282260
3000
bir kurallar seti yok,
04:45
no matter how detailed,
112
285260
2000
ne kadar detaylı olursa olsun,
04:47
no matter how specific,
113
287260
2000
ne kadar kendine özgü olursa olsun,
04:49
no matter how carefully monitored
114
289260
2000
ne kadar dikkatli takip ediliyor
04:51
and enforced,
115
291260
2000
ve uygulanıyor olsun,
04:53
there is no set of rules
116
293260
2000
ihtiyacımız olanı almamızı
04:55
that will get us what we need.
117
295260
2000
sağlayacak bir kurallar seti yok.
04:57
Why? Because bankers are smart people.
118
297260
3000
Neden? Çünkü bankacılar akıllı insanlar.
05:01
And, like water,
119
301260
2000
Ve, su gibi,
05:03
they will find cracks
120
303260
2000
herhangi bir kuralda
05:05
in any set of rules.
121
305260
3000
çatlaklar bulacaklar.
05:08
You design a set of rules that will make sure
122
308260
3000
Finansal sistemin neden çöktüğüne dair
05:11
that the particular reason
123
311260
2000
kesin bir neden gösterecek
05:13
why the financial system "almost-collapse"
124
313260
2000
bir kurallar seti tasarlamanız
05:15
can't happen again.
125
315260
2000
bir daha mümkün olmayacak.
05:17
It is naive beyond description
126
317260
2000
Finansal çöküşün bu nedenini
05:19
to think that having blocked
127
319260
2000
önlemekle finansal çöküşün
05:21
this source of financial collapse,
128
321260
2000
tüm olası kaynaklarını
05:23
you have blocked all possible sources of financial collapse.
129
323260
3000
engelleyebileceğinizi düşünmek anlatılamayacak kadar naif bir düşünce.
05:26
So it's just a question of waiting for the next one
130
326260
3000
Yani bu sadece bir sonrakini bekleme meselesi
05:29
and then marveling at how we could have been so stupid
131
329260
3000
ve sonra buna karşı kendimizi korumayarak ne kadar
05:32
as not to protect ourselves against that.
132
332260
3000
aptalca davrandığımıza şaşmak.
05:35
What we desperately need,
133
335260
2000
Umutsuzca ihtiyacımız olan,
05:37
beyond, or along with, better rules
134
337260
3000
daha iyi kuralların ve mantıklı akılcı
05:40
and reasonably smart incentives,
135
340260
2000
teşviklerin ötesinde, ya da
05:42
is we need virtue.
136
342260
3000
onlarla birlikte, erdeme,
05:45
We need character.
137
345260
2000
karaktere ihtiyacımız var,
05:47
We need people who want to do the right thing.
138
347260
3000
doğru olanı yapmak isteyen insanlara ihtiyacımız var.
05:50
And in particular,
139
350260
2000
Ve özellikle,
05:52
the virtue that we need most of all
140
352260
3000
her şeyden çok ihtiyacımız olan erdem,
05:55
is the virtue that Aristotle called
141
355260
2000
Aristo'nun sağduyu olarak
05:57
"practical wisdom."
142
357260
3000
tanımladığı.
06:00
Practical wisdom
143
360260
2000
Sağduyu
06:02
is the moral will
144
362260
2000
doğru şeyi yapmak
06:04
to do the right thing
145
364260
2000
için gerekli ahlaki irade
06:06
and the moral skill
146
366260
2000
ve doğru olanın ne olduğunu
06:08
to figure out what the right thing is.
147
368260
3000
anlamaya yarayan ahlaki yetenektir.
06:11
So Aristotle was very interested in watching
148
371260
3000
Aristo etrafındaki ustaların nasıl
06:14
how the craftsmen around him worked.
149
374260
3000
çalıştıklarını izlemeye meraklıydı.
06:17
And he was impressed
150
377260
2000
Ve yeni sorunlara
06:19
at how they would improvise
151
379260
2000
- tahmin etmedikleri sorunlara -
06:21
novel solutions to novel problems --
152
381260
2000
doğaçlama yeni çözümler
06:23
problems that they hadn't anticipated.
153
383260
2000
üretebilmelerinden etkilenmişti.
06:25
So one example is he sees these stonemasons
154
385260
2000
Bir örnek şu, Lesbos'taki taş ustalarının
06:27
working on the Isle of Lesbos,
155
387260
3000
çalışırken yuvarlak kolonları
06:30
and they need to measure out
156
390260
2000
ölçmeleri gerektiğini
06:32
round columns.
157
392260
2000
görüyor.
06:34
Well if you think about it,
158
394260
2000
Eğer düşünecek olursanız,
06:36
it's really hard to measure out round columns using a ruler.
159
396260
3000
cetvel kullanarak yuvarlak kolonları ölçmek gerçekten zordur.
06:39
So what do they do?
160
399260
2000
O zaman ne yaptılar?
06:41
They fashion a novel solution to the problem.
161
401260
3000
Soruna yeni bir çözüm ürettiler.
06:44
They created a ruler that bends,
162
404260
3000
Eğilebilen bir cetvel yarattılar,
06:47
what we would call these days a tape measure --
163
407260
3000
günümüzde bizim şerit metre dediğimiz --
06:50
a flexible rule,
164
410260
2000
esnek bir cetvel,
06:52
a rule that bends.
165
412260
2000
eğilebilen bir cetvel.
06:54
And Aristotle said,
166
414260
2000
Ve Aristo dedi ki,
06:56
"Hah, they appreciated that sometimes
167
416260
3000
hah, bazen yuvarlak kolonlar tasarlamak için
06:59
to design rounded columns,
168
419260
3000
kuralları eğmeye ihtiyaç
07:02
you need to bend the rule."
169
422260
3000
duyacaklarını değerlendirdiler.
07:05
And Aristotle said
170
425260
2000
Ve Aristo dedi ki,
07:07
often in dealing with other people,
171
427260
3000
sıklıkla diğer insanlarla uğraşırken,
07:10
we need to bend the rules.
172
430260
3000
kuralları eğmemiz gerekir.
07:13
Dealing with other people
173
433260
2000
Diğer insanlarla uğraşmak
07:15
demands a kind of flexibility
174
435260
3000
hiçbir kurallar setinin içeremeyeceği
07:18
that no set of rules can encompass.
175
438260
3000
bir tür esneklik gerektirir.
07:21
Wise people know when and how
176
441260
2000
Bilge insanlar kuralları ne zaman
07:23
to bend the rules.
177
443260
2000
ve nasıl eğeceklerini bilir.
07:25
Wise people know how to improvise.
178
445260
3000
Bilge insanlar nasıl doğaçlayacaklarını bilir.
07:28
The way my co-author , Ken, and I talk about it,
179
448260
3000
Yazar arkadaşım Ken ve ben bu konuda konuştuk,
07:31
they are kind of like jazz musicians.
180
451260
2000
bu insanlar caz müzisyenleri gibiler;
07:33
The rules are like the notes on the page,
181
453260
2000
kurallar da sayfa üzerindeki notalar gibi,
07:35
and that gets you started,
182
455260
2000
ve bu başlamanızı sağlar,
07:37
but then you dance around the notes on the page,
183
457260
3000
ama sonra sayfa üzerindeki notalar etrafında,
07:40
coming up with just the right combination
184
460260
2000
o belirli müzisyen arkadaşlarınızla
07:42
for this particular moment
185
462260
2000
belirli o anda tam da doğru kombinasyonla
07:44
with this particular set of fellow players.
186
464260
3000
bir araya gelerek dans edersiniz.
07:47
So for Aristotle,
187
467260
2000
Yani Aristo için,
07:49
the kind
188
469260
3000
yetenekli
07:52
of rule-bending,
189
472260
3000
ustalarda
07:55
rule exception-finding and improvisation
190
475260
3000
gördüğünüz türde, kural-eğme,
07:58
that you see in skilled craftsmen
191
478260
2000
kural dışını-bulma ve doğaçlama
08:00
is exactly what you need
192
480260
2000
tam da yetenekli bir ahlak ustası
08:02
to be a skilled moral craftsman.
193
482260
3000
olmak için ihtiyacınız olan şeydir.
08:05
And in interactions with people,
194
485260
2000
Ve insanlarla etkileşimlerde,
08:07
almost all the time,
195
487260
2000
neredeyse her zaman,
08:09
it is this kind of flexibility that is required.
196
489260
2000
ihtiyaç duyulan esneklik bu türde bir esnekliktir.
08:11
A wise person knows when to bend the rules.
197
491260
3000
Bilge bir kişi kuralları ne zaman esneteceğini bilir.
08:14
A wise person knows when to improvise.
198
494260
2000
Bilge bir kişi ne zaman doğaçlama yapacağını bilir.
08:16
And most important,
199
496260
2000
Ve en önemlisi,
08:18
a wise person does this improvising and rule-bending
200
498260
3000
bilge bir kişi bu doğaçlama ve kural eğmeyi
08:21
in the service of the right aims.
201
501260
3000
doğru amaçlara hizmet için yapar.
08:25
If you are a rule-bender and an improviser
202
505260
3000
Eğer kural eğen ve doğaçlayan biriyseniz,
08:28
mostly to serve yourself,
203
508260
2000
çoğunlukla kendinize hizmet için,
08:30
what you get is ruthless manipulation of other people.
204
510260
3000
karşılığında alacağınız insanların insafsız manipülasyonlarıdır.
08:33
So it matters that you do this wise practice
205
513260
2000
Yani bilgeliği diğerlerinin hizmetinde
08:35
in the service of others
206
515260
2000
ve kendi hizmetinizde değil,
08:37
and not in the service of yourself.
207
517260
2000
kullanmanız önemlidir.
08:39
And so the will to do the right thing
208
519260
3000
Ve bu nedenle doğru şeyi yapma iradesi
08:42
is just as important as the moral skill
209
522260
2000
en az doğaçlama ve istisna bulma
08:44
of improvisation
210
524260
2000
ahlaki yeteneği kadar
08:46
and exception-finding.
211
526260
2000
önemlidir.
08:48
Together they comprise practical wisdom,
212
528260
3000
Birlikte Aristo'nun ana erdem olduğunu
08:51
which Aristotle thought
213
531260
2000
düşündüğü
08:53
was the master virtue.
214
533260
2000
sağduyuyu kapsar.
08:55
So I'll give you an example
215
535260
2000
Size bilgeliğin faaliyette
08:57
of wise practice in action.
216
537260
2000
olduğu bir örnek vereceğim.
08:59
It's the case of Michael.
217
539260
3000
Michael örneği.
09:02
Michael's a young guy.
218
542260
2000
Michael genç bir adam.
09:04
He had a pretty low-wage job.
219
544260
2000
Bayağı düşük maaşlı bir işi var.
09:06
He was supporting his wife and a child,
220
546260
3000
Karısına ve çocuğuna bakıyor
09:09
and the child was going to parochial school.
221
549260
2000
ve çocuğu okula gidecek.
09:11
Then he lost his job.
222
551260
3000
Sonra işini kaybediyor.
09:14
He panicked
223
554260
2000
Ailesini
09:16
about being able to support his family.
224
556260
3000
geçindiremeyeceğine dair paniğe kapılıyor.
09:19
One night, he drank a little too much,
225
559260
3000
Bir gece, biraz fazla içiyor ve
09:22
and he robbed a cab driver --
226
562260
2000
bir taksi şoförünü soyuyor -
09:24
stole 50 dollars.
227
564260
2000
50 dolar çalıyor.
09:26
He robbed him at gunpoint.
228
566260
2000
Silah doğrultarak soyuyor.
09:28
It was a toy gun.
229
568260
3000
Oyuncak bir silahla.
09:31
He got caught. He got tried.
230
571260
3000
Yakalanıyor, yargılanıyor,
09:34
He got convicted.
231
574260
2000
hüküm giyiyor.
09:36
The Pennsylvania sentencing guidelines
232
576260
3000
Pennsylvania cezalandırma kılavuzları
09:39
required a minimum sentence for a crime like this
233
579260
3000
bu tarz bir suç için minimum ceza süresini
09:42
of two years, 24 months.
234
582260
2000
2 yıl, 24 ay olarak veriyordu.
09:44
The judge on the case, Judge Lois Forer
235
584260
3000
Davanın yargıcı Yargıç Lois Forer
09:47
thought that this made no sense.
236
587260
3000
bunun çok saçma olduğunu düşündü.
09:50
He had never committed a crime before.
237
590260
3000
Daha önce suç işlememişti.
09:53
He was a responsible husband and father.
238
593260
3000
Sorumlu bir eş ve babaydı.
09:56
He had been faced with desperate circumstances.
239
596260
2000
Talihsiz koşullarla karşı karşıya kalmıştı.
09:58
All this would do is wreck a family.
240
598260
3000
Bunun sonucu bir aileyi yok edecekti.
10:01
And so she improvised a sentence -- 11 months,
241
601260
3000
Ve böylece bir ceza doğaçladı - 11 ay.
10:04
and not only that,
242
604260
2000
Ve sadece bu değil,
10:06
but release every day to go to work.
243
606260
2000
işe gitmek için her gün salıveriliyordu.
10:08
Spend your night in jail, spend your day holding down a job.
244
608260
3000
Geceyi cezaevinde geçir, gündüz ise işine git.
10:11
He did. He served out his sentence.
245
611260
3000
Yaptı. Cezasını çekti.
10:14
He made restitution
246
614260
2000
Cezasını tazmin etti
10:16
and found himself a new job.
247
616260
2000
ve kendisine yeni bir iş buldu.
10:18
And the family was united.
248
618260
3000
Ve aile bir araya geldi.
10:21
And it seemed on the road
249
621260
2000
Ve düzgün bir hayata giden
10:23
to some sort of a decent life --
250
623260
3000
yol gibi görünüyordu -
10:26
a happy ending to a story
251
626260
3000
bilge bir yargıcın
10:29
involving wise improvisation
252
629260
2000
bilge doğaçlamasıyla
10:31
from a wise judge.
253
631260
3000
sonu iyi biten bir hikaye.
10:34
But it turned out
254
634260
3000
Ama anlaşıldı ki
10:37
the prosecutor was not happy
255
637260
3000
savcı, Yargıç Forer'in
10:40
that Judge Forer ignored the sentencing guidelines
256
640260
3000
cezalandırma kılavuzunu görmezden gelerek
10:43
and sort of invented her own,
257
643260
2000
bir nevi kendisininkini icat etmesinden
10:45
and so he appealed.
258
645260
3000
rahatsız oldu ve itiraz etti.
10:48
And he asked for the mandatory minimum sentence
259
648260
3000
Ve silahlı soygundan dolayı mecburi en az cezayı
10:51
for armed robbery.
260
651260
2000
talep etti.
10:53
He did after all have a toy gun.
261
653260
3000
Tek yaptığı oyuncak bir silaha sahip olmaktı.
10:56
The mandatory minimum sentence for armed robbery
262
656260
2000
Silahlı soygun için mecburi en az ceza
10:58
is five years.
263
658260
3000
beş yıldır.
11:01
He won the appeal.
264
661260
2000
Savcı temyizi kazandı.
11:03
Michael was sentenced to five years in prison.
265
663260
3000
Michael hapishanede beş yıl cezaya çarptırıldı.
11:07
Judge Forer had to follow the law.
266
667260
3000
Yargıç Forer kanunu uygulamak zorundaydı.
11:11
And by the way, this appeal went through
267
671260
2000
Ve bu arada, bu temyiz o cezasını çektikten
11:13
after he had finished serving his sentence,
268
673260
2000
sonra kabul edildi bu yüzden dışarıdaydı,
11:15
so he was out and working at a job
269
675260
3000
bir işte çalışıyordu ve ailesine
11:18
and taking care of his family
270
678260
2000
bakıyordu ve cezaevine
11:20
and he had to go back into jail.
271
680260
2000
geri dönmek zorundaydı.
11:22
Judge Forer did what she was required to do,
272
682260
3000
Yargıç Forer kendisinde isteneni yaptı
11:25
and then she quit the bench.
273
685260
3000
ve sonra yargıçlığı bıraktı.
11:29
And Michael disappeared.
274
689260
3000
Ve Michael yok oldu.
11:33
So that is an example,
275
693260
2000
Yani bu bir örnek,
11:35
both of wisdom in practice
276
695260
2000
hem bilgeliğin pratikteki
11:37
and the subversion of wisdom
277
697260
2000
hem de bilgeliğin tahrip edildiği,
11:39
by rules that are meant, of course, to make things better.
278
699260
3000
elbette, işleri daha iyi yapması gereken kurallar tarafından.
11:42
Now consider Ms. Dewey.
279
702260
2000
Şimdi Bn. Dewey'i düşünün.
11:44
Ms. Dewey's a teacher in a Texas elementary school.
280
704260
3000
Bn. Dewey Texas ilkokulunda bir öğretmen.
11:47
She found herself listening to a consultant one day
281
707260
3000
Bir gün kendisini çocukların test sonuçlarını
11:50
who was trying to help teachers
282
710260
2000
yükseltmek için öğretmenlere
11:52
boost the test scores of the kids,
283
712260
2000
yardım eden bir danışmanı dinlerken buldu,
11:54
so that the school
284
714260
2000
böylece okul
11:56
would reach the elite category
285
716260
3000
çocukların büyük testleri geçtiği
11:59
in percentage of kids passing big tests.
286
719260
2000
elit kategori yüzdeye erişecekti.
12:01
All these schools in Texas compete with one another
287
721260
2000
Texas'taki bu okullar bu kilometre taşlarına erişmek için
12:03
to achieve these milestones,
288
723260
2000
bir diğeriyle yarışıyorlar,
12:05
and there are bonuses and various other treats
289
725260
3000
ve eğer diğer okulları yenerseniz
12:08
that come if you beat the other schools.
290
728260
3000
ödüller ve diğer ikramiyeler var.
12:11
So here was the consultant's advice:
291
731260
3000
Yani danışmanın tavsiyesi şuydu;
12:14
first, don't waste your time on kids
292
734260
3000
ilk olarak, ne yaparsan testi geçecek
12:17
who are going to pass the test no matter what you do.
293
737260
3000
çocuklarla zamanını harcama.
12:21
Second, don't waste your time
294
741260
2000
İkincisi, her ne yaparsan yap
12:23
on kids who can't pass the test
295
743260
3000
testi geçemeyecek olan
12:26
no matter what you do.
296
746260
2000
çocuklarla zaman kaybetme.
12:28
Third, don't waste your time
297
748260
2000
Üçüncüsü, yakın zamanda
12:30
on kids who moved into the district
298
750260
3000
bölgeye taşınmış ve test sonuçları
12:33
too late for their scores to be counted.
299
753260
3000
sayılmayacak çocuklarla zamanını harcama.
12:36
Focus all of your time and attention
300
756260
3000
Tüm zamanını ve dikkatini
12:39
on the kids who are on the bubble,
301
759260
3000
kaynayan çocuklara ver,
12:42
the so-called "bubble kids" --
302
762260
2000
kaynayan çocuklar deniyor --
12:44
kids where your intervention
303
764260
2000
bu çocuklar müdahaleyle
12:46
can get them just maybe over the line
304
766260
2000
testten kalma ve geçme sınırı
12:48
from failing to passing.
305
768260
2000
çizgisinin üzerine çekilebilecekler.
12:50
So Ms. Dewey heard this,
306
770260
2000
Bn. Dewey bunu duydu,
12:52
and she shook her head in despair
307
772260
3000
ve kafasını umutsuzca salladı
12:55
while fellow teachers were sort of cheering each other on
308
775260
3000
diğer yandan iş arkadaşları birbirini destekledi
12:58
and nodding approvingly.
309
778260
2000
ve onaylarcasına kafa salladı.
13:00
It's like they were about to go play a football game.
310
780260
2000
Sanki bir futbol maçı yapmak üzereydiler.
13:02
For Ms. Dewey,
311
782260
2000
Bn. Dewey
13:04
this isn't why she became a teacher.
312
784260
3000
bunun için öğretmen olmamıştı.
13:07
Now Ken and I are not naive,
313
787260
2000
Şimdi Ken ve ben naif değiliz,
13:09
and we understand that you need to have rules.
314
789260
3000
ve kurallara ihtiyaç duyulduğunu biliyoruz.
13:12
You need to have incentives.
315
792260
2000
Teşviklere ihtiyacınız var.
13:14
People have to make a living.
316
794260
2000
İnsanlar yaşamını sürdürmek zorunda.
13:16
But the problem
317
796260
2000
Ama sorun
13:18
with relying on rules and incentives
318
798260
2000
kurallara ve teşviklere güvenerek
13:20
is that they demoralize
319
800260
3000
profesyonel etkinliğin
13:23
professional activity,
320
803260
2000
maneviyatını kırmaları.
13:25
and they demoralize professional activity
321
805260
2000
Ve profesyonel etkinliğin maneviyatını
13:27
in two senses.
322
807260
2000
iki anlamda kırıyorlar.
13:29
First, they demoralize the people
323
809260
2000
İlk olarak, etkinlik içindeki
13:31
who are engaged in the activity.
324
811260
2000
insanları demoralize ediyorlar.
13:33
Judge Forer quits,
325
813260
2000
Yargıç Forer ayrıldı,
13:35
and Ms. Dewey in completely disheartened.
326
815260
2000
ve Bn. Dewey’ın cesareti tamamıyla kırıldı.
13:37
And second,
327
817260
2000
Ve ikinci olarak,
13:39
they demoralize the activity itself.
328
819260
2000
etkinliğin kendisini demoralize ediyorlar.
13:41
The very practice is demoralized,
329
821260
3000
Etkinliğin kendisi demoralize ediliyor
13:44
and the practitioners are demoralized.
330
824260
2000
ve etkinliği yapanlar demoralize ediliyor.
13:46
It creates people --
331
826260
2000
Öyle insanlar yaratıyor ki -
13:48
when you manipulate incentives to get people to do the right thing --
332
828260
3000
teşvikleri insanları doğru şeyi yapmak için manipüle ettiğinizde -
13:51
it creates people
333
831260
2000
teşviklere bağımlı
13:53
who are addicted to incentives.
334
833260
2000
insanlar yaratıyor.
13:55
That is to say, it creates people
335
835260
2000
Diğer bir deyişle, bu sadece teşvikler için
13:57
who only do things for incentives.
336
837260
2000
bazı şeyleri yapan insanlar yaratıyor.
13:59
Now the striking thing about this
337
839260
2000
Şimdi bununla ilgili vurucu olan şey
14:01
is that psychologists have known this
338
841260
2000
psikologların bunu 30 yıldır biliyor
14:03
for 30 years.
339
843260
2000
olması.
14:05
Psychologists have known
340
845260
2000
Psikologlar her şeyi teşvikle
14:07
about the negative consequences of incentivizing everything
341
847260
3000
yaptırmanın olumsuz sonuçlarını 30 yıldır
14:10
for 30 years.
342
850260
2000
biliyorlar.
14:12
We know that if you reward kids for drawing pictures,
343
852260
3000
Biliyoruz ki eğer çocukları resim çizdikleri için ödüllendirirseniz,
14:15
they stop caring about the drawing
344
855260
2000
resim yapmakla ilgilenmeyi bırakır
14:17
and care only about the reward.
345
857260
2000
ve sadece ödülle ilgilenirler.
14:19
If you reward kids for reading books,
346
859260
2000
Eğer çocukları kitap okudukları için ödüllendirirseniz,
14:21
they stop caring about what's in the books
347
861260
3000
kitabın içinde ne olduğuyla ilgilenmeyi bırakır
14:24
and only care about how long they are.
348
864260
2000
ve sadece ne kadar uzun olduğuyla ilgilenir.
14:26
If you reward teachers for kids' test scores,
349
866260
3000
Eğer çocukları test sonuçları için ödüllendirirseniz
14:29
they stop caring about educating
350
869260
2000
eğitimle ilgilenmeyi bırakırlar
14:31
and only care about test preparation.
351
871260
2000
ve sadece teste hazırlanmakla ilgilenirler.
14:33
If you were to reward doctors
352
873260
2000
Eğer doktorları daha fazla işlem
14:35
for doing more procedures --
353
875260
2000
yaptıkları için ödüllendirirseniz -
14:37
which is the current system -- they would do more.
354
877260
2000
en son sistemde olduğu gibi - daha fazla işlem yapacaklardır.
14:39
If instead you reward doctors for doing fewer procedures,
355
879260
3000
Eğer bunun yerine doktorları daha az işlem yaptıkları için ödüllendirirseniz,
14:42
they will do fewer.
356
882260
2000
daha azını yapacaklardır.
14:44
What we want, of course,
357
884260
2000
İstediğimiz, elbette,
14:46
is doctors who do just the right amount of procedures
358
886260
2000
tam da doğru olan oranda işlem yapan doktorlar
14:48
and do the right amount for the right reason --
359
888260
3000
ve doğru neden için doğru miktarda işlem yapanlar --
14:51
namely, to serve the welfare of their patients.
360
891260
3000
yani, hastalarının iyiliğine hizmet edenler.
14:54
Psychologists have known this for decades,
361
894260
2000
Psikologlar bunu onlarca yıldır biliyorlar,
14:56
and it's time for policymakers
362
896260
3000
ve kanun yapanların dikkatlerini
14:59
to start paying attention
363
899260
2000
verip ekonomistler yerine
15:01
and listen to psychologists a little bit,
364
901260
3000
biraz psikologları dinlemelerinin
15:04
instead of economists.
365
904260
3000
zamanı geldi.
15:07
And it doesn't have to be this way.
366
907260
2000
Ve böyle olmak zorunda değil.
15:09
We think, Ken and I, that there are real sources of hope.
367
909260
3000
Ken ve ben düşündük ki, gerçek umut kaynakları var.
15:12
We identify one set of people
368
912260
2000
Tüm bu iş kollarından
15:14
in all of these practices
369
914260
2000
temkinli kanundışı dediğimiz
15:16
who we call canny outlaws.
370
916260
2000
bir grup kişiyi tespit ettik.
15:18
These are people
371
918260
2000
Bu kişiler, kural-izlemeyi
15:20
who, being forced to operate
372
920260
3000
gerektiren ve teşvik yaratan
15:23
in a system that demands rule-following
373
923260
2000
bir sistemde işlem yapmak zorunda olan,
15:25
and creates incentives,
374
925260
2000
kuralların etrafında dolaşan,
15:27
find away around the rules,
375
927260
2000
kuralları bir şekilde
15:29
find a way to subvert the rules.
376
929260
3000
tersyüz etme yolunu bulan kişiler.
15:32
So there are teachers who have these scripts to follow,
377
932260
2000
Yani bu senaryoları takip zorunda kalan öğretmenler var
15:34
and they know that if they follow these scripts, the kids will learn nothing.
378
934260
3000
ve eğer bu senaryoları izlerlerse çocukların hiçbir şey öğrenemeyeceklerini biliyorlar.
15:37
And so what they do is they follow the scripts,
379
937260
3000
Ve bu durumda yaptıkları, senaryoları izlemek,
15:40
but they follow the scripts at double-time
380
940260
3000
ama senaryoları fazla mesai yaparak izlemek
15:43
and squirrel away little bits of extra time
381
943260
3000
ve biraz fazladan zaman tırtıklayıp
15:46
during which they teach in the way
382
946260
2000
bu zamanda aslında etkili olduğunu
15:48
that they actually know is effective.
383
948260
3000
bildikleri şekilde öğretmek.
15:51
So these are little ordinary, everyday heroes,
384
951260
3000
Yani bunlar küçük basit, her gün karşılaşabileceğiniz
15:54
and they're incredibly admirable,
385
954260
2000
kahramanlar ve inanılmaz derecede hayranlık uyandırıcılar,
15:56
but there's no way that they can sustain this kind of activity
386
956260
3000
ama bu tarz bir aktiviteyi onları ya ezen ya da zulmeden
15:59
in the face of a system
387
959260
2000
bir sistemin karşısında
16:01
that either roots them out
388
961260
2000
devam ettirmelerinin
16:03
or grinds them down.
389
963260
2000
bir yolu yok.
16:05
So canny outlaws are better than nothing,
390
965260
2000
Yani temkinli kanundışılar hiç yoktan iyi,
16:07
but it's hard to imagine any canny outlaw
391
967260
2000
ama herhangi bir temkinli kanundışının
16:09
sustaining that for an indefinite period of time.
392
969260
3000
bunu sonsuza kadar devam ettireceğini düşünmek zor.
16:12
More hopeful
393
972260
2000
Sistem-değiştirenler
16:14
are people we call system-changers.
394
974260
2000
dediğimiz insanlar daha umut verici.
16:16
These are people who are looking
395
976260
2000
Bu insanlar sistemin kurallarından
16:18
not to dodge the system's rules and regulations,
396
978260
3000
ve düzenlemelerinden kaçıp kurtulmak isteyenler değil
16:21
but to transform the system,
397
981260
2000
ama sistemi değiştirmek isteyenler,
16:23
and we talk about several.
398
983260
2000
ve birçoğunu konuştuk.
16:25
One in particular
399
985260
2000
Özellikle bir tanesi
16:27
is a judge named Robert Russell.
400
987260
3000
Robert Russell adında bir yargıç.
16:30
And one day he was faced
401
990260
2000
Ve bir gün Gary Pettengill
16:32
with the case of Gary Pettengill.
402
992260
3000
vakasıyla karşı karşıya kaldı.
16:35
Pettengill was a 23-year-old vet
403
995260
3000
Pettengill 23 yaşında orduda kariyer
16:38
who had planned to make the army a career,
404
998260
2000
yapmayı planlayan bir askerdi,
16:40
but then he got a severe back injury in Iraq,
405
1000260
2000
ama sonra Irak'ta ciddi bir sırt yaralanması yaşadı,
16:42
and that forced him to take a medical discharge.
406
1002260
3000
ve bu onu tıbbi olarak görevden ayrılmaya zorladı.
16:45
He was married, he had a third kid on the way,
407
1005260
3000
Evliydi, üçüncü çocuk yoldaydı,
16:48
he suffered from PTSD, in addition to the bad back,
408
1008260
3000
sırtındaki ağrıya ek olarak, PTSD'dan mustaripti,
16:51
and recurrent nightmares,
409
1011260
2000
ve tekrar eden kabusları,
16:53
and he had started using marijuana
410
1013260
2000
ve bazı semptomları azaltmak için
16:55
to ease some of the symptoms.
411
1015260
3000
marihuana kullanmaya başlamıştı.
16:58
He was only able to get part-time work because of his back,
412
1018260
3000
Sırt ağrısı nedeniyle sadece yarı zamanlı iş bulabiliyordu,
17:01
and so he was unable to earn enough to put food on the table
413
1021260
3000
ve bu yüzden masaya yemek koyacak ve ailesine bakacak
17:04
and take care of his family.
414
1024260
2000
kadar yeterince para kazanamıyordu.
17:06
So he started selling marijuana.
415
1026260
2000
Bu yüzden marihuana satmaya başladı.
17:08
He was busted in a drug sweep.
416
1028260
3000
Bir uyuşturucu baskını sırasında yakalandı.
17:11
His family was kicked out of their apartment,
417
1031260
2000
Ailesi evlerinden atıldı,
17:13
and the welfare system
418
1033260
2000
ve sosyal sistem çocuklarını
17:15
was threatening to take away his kids.
419
1035260
2000
ellerinden almakla tehdit ediyordu.
17:17
Under normal sentencing procedures,
420
1037260
2000
Normal cezalandırma süreçleri altında,
17:19
Judge Russell would have had little choice
421
1039260
3000
Yargıç Russell'in Pettengill'e uyuşturucu suçlusu
17:22
but to sentence Pettengill to serious jail-time
422
1042260
2000
olarak ciddi bir hapis cezası vermekten başka
17:24
as a drug felon.
423
1044260
3000
bir çaresi yoktu.
17:27
But Judge Russell did have an alternative.
424
1047260
3000
Ama Yargıç Russell'ın bir alternatifi vardı.
17:30
And that's because he was in a special court.
425
1050260
3000
Ve bu da onun özel mahkemede olmasından dolayıydı.
17:33
He was in a court called the Veterans' Court.
426
1053260
3000
Gazi Mahkemesi adı verilen bir mahkemedeydi.
17:36
In the Veterans' Court --
427
1056260
2000
Gazi Mahkemesinde -
17:38
this was the first of its kind in the United States.
428
1058260
3000
ABD'de bu tarzda ilk mahkemeydi.
17:41
Judge Russell created the Veterans' Court.
429
1061260
2000
Yargıç Russell Gazi Mahkemesini yarattı.
17:43
It was a court only for veterans
430
1063260
2000
Sadece kanunlara karşı gelen
17:45
who had broken the law.
431
1065260
3000
gaziler için bir mahkemeydi.
17:48
And he had created it exactly because
432
1068260
2000
Ve bu mahkemeyi tam olarak o yarattı
17:50
mandatory sentencing laws
433
1070260
2000
çünkü zorunlu ceza kanunları
17:52
were taking the judgment out of judging.
434
1072260
3000
yargıyı yargı olmaktan çıkarıyordu.
17:55
No one wanted non-violent offenders --
435
1075260
3000
Kimse şiddet göstermeyen suçluların --
17:58
and especially non-violent offenders who were veterans to boot --
436
1078260
3000
ve özellikle kapı dışarı edilecek gaziler olan şiddet göstermeyen suçluların --
18:01
to be thrown into prison.
437
1081260
2000
hapse atılmasını istemez.
18:03
They wanted to do something about what we all know,
438
1083260
3000
Hepimizin hep bildiği şey hakkında bir şey yapmak istediler,
18:06
namely the revolving door of the criminal justice system.
439
1086260
3000
yani cezai adalet sisteminin kapısını tersine çevirmek.
18:09
And what the Veterans' Court did,
440
1089260
2000
Ve Gazi Mahkemesinin yaptığı
18:11
was it treated each criminal as an individual,
441
1091260
3000
her bir suçluya bir kişiymiş gibi davranmak,
18:14
tried to get inside their problems,
442
1094260
3000
sorunlarına derinden yaklaşmak,
18:17
tried to fashion responses to their crimes
443
1097260
3000
suçlarına özel cevaplar yaratmaya çalışmak
18:20
that helped them to rehabilitate themselves,
444
1100260
2000
böylece kendilerini iyileştirmelerine yardımcı olmak
18:22
and didn't forget about them once the judgment was made.
445
1102260
3000
ve bir kez yargı yerine getirildiğinde onları unutmamaktı.
18:25
Stayed with them, followed up on them,
446
1105260
3000
Onlarla kaldılar, onların takibini yaptılar,
18:28
made sure that they were sticking to whatever plan
447
1108260
2000
zorluğu aşmalarını yardım etmek için birlikte geliştirilen plan
18:30
had been jointly developed
448
1110260
2000
her ne ise ona bağlı
18:32
to get them over the hump.
449
1112260
2000
kaldıklarından emin oldular.
18:34
There are now 22 cities
450
1114260
2000
Şu anda bunun gibi
18:36
that have Veterans' Courts like this.
451
1116260
2000
Gazi Mahkemelerinin olduğu 22 şehir var.
18:38
Why has the idea spread?
452
1118260
3000
Bu fikir nasıl yayıldı?
18:41
Well, one reason is
453
1121260
2000
Peki, bir nedeni
18:43
that Judge Russell
454
1123260
2000
Yargıç Russell'in
18:45
has now seen 108 vets
455
1125260
2000
bu yılın Şubat ayından beri
18:47
in his Veterans' Court
456
1127260
2000
Gazi Mahkemesinde
18:49
as of February of this year,
457
1129260
2000
108 gaziyi görmüş olması,
18:51
and out of 108,
458
1131260
2000
ve 108 kişiden,
18:53
guess how many have gone back through
459
1133260
2000
kaçının adaletin dönen kapısından
18:55
the revolving door of justice
460
1135260
2000
hapse geri döndüğünü
18:57
into prison.
461
1137260
2000
tahmin edin.
18:59
None. None.
462
1139260
2000
Hiçbiri. Hiçbiri.
19:01
Anyone would glom onto
463
1141260
3000
Herkes bu şekilde bir
19:04
a criminal justice system
464
1144260
2000
sicili olan bir adalet sistemine
19:06
that has this kind of a record.
465
1146260
2000
ilgi duyacaktır.
19:08
So here's is a system-changer, and it seems to be catching.
466
1148260
3000
Böylece işte bir sistem-değiştiren ve bu çekici görünüyor.
19:11
There's a banker
467
1151260
2000
Kazanç getiren
19:13
who created a for-profit community bank
468
1153260
2000
bir halk bankası yaratan bir bankacı var,
19:15
that encouraged bankers -- I know this is hard to believe --
469
1155260
3000
bankacıları - biliyorum inanması zor -
19:18
encouraged bankers who worked there to do well
470
1158260
3000
bankacıları kendi düşük gelirli müşterileri için
19:21
by doing good for their low-income clients.
471
1161260
3000
iyi işler yaparak iyi çalışmaları için teşvik ediyor.
19:24
The bank helped finance the rebuilding
472
1164260
3000
Banka yok olmakta olan bir topluluğun
19:27
of what was otherwise a dying community.
473
1167260
3000
yeniden yapılanmasının finansa edilmesine yardım etti.
19:30
Though their loan recipients were high-risk by ordinary standards,
474
1170260
3000
Kredi alanların alışılmış standartlara göre yüksek risk altında olmalarına rağmen
19:33
the default rate was extremely low.
475
1173260
3000
varsayılan faiz oranı fazlasıyla düşüktü.
19:36
The bank was profitable.
476
1176260
3000
Banka kazançlıydı.
19:39
The bankers stayed with their loan recipients.
477
1179260
2000
Bankacılar kredi alanlarla birlikte kaldılar.
19:41
They didn't make loans and then sell the loans.
478
1181260
2000
Sonradan satmak için kredi yapmadılar.
19:43
They serviced the loans.
479
1183260
2000
Krediyi bir hizmet olarak sundular.
19:45
They made sure that their loan recipients
480
1185260
2000
Kredi alanların ödemelerine
19:47
were staying up with their payments.
481
1187260
3000
sadık kaldıklarından emin oldular.
19:50
Banking hasn't always been
482
1190260
3000
Bankacılık her zaman bizim şimdi
19:53
the way we read about it now in the newspapers.
483
1193260
4000
gazetelerde okuduğumuz gibi değildi.
19:57
Even Goldman Sachs
484
1197260
2000
Goldman Sachs bile
19:59
once used to serve clients,
485
1199260
3000
bir zamanlar müşterilerine hizmet ederdi,
20:02
before it turned into an institution
486
1202260
3000
sadece kendine hizmet eden
20:05
that serves only itself.
487
1205260
2000
bir kurum haline gelmeden önce.
20:07
Banking wasn't always this way,
488
1207260
2000
Bankacılık her zaman bu şekilde değildi,
20:09
and it doesn't have to be this way.
489
1209260
3000
ve bu şekilde olmak zorunda değil.
20:14
So there are examples like this in medicine --
490
1214260
3000
Bunun gibi örnekler tıpta da var -
20:17
doctors at Harvard
491
1217260
2000
Harvard'daki doktorlar
20:19
who are trying to transform medical education,
492
1219260
2000
tıp eğitimini dönüştürmeye çalışıyorlar,
20:21
so that you don't get a kind of ethical erosion
493
1221260
2000
bu şekilde bir tür etik erozyon
20:23
and loss of empathy,
494
1223260
2000
ve sempati azlığıyla
20:25
which characterizes most medical students
495
1225260
2000
ki tıbbi eğitim sürecinde olan
20:27
in the course of their medical training.
496
1227260
2000
çoğu tıp öğrencisini anlatıyor, karşılaşmayacaksınız.
20:29
And the way they do it is to give third-year medical students
497
1229260
3000
Ve bunu şu şekilde yapıyorlar, üçüncü yıl tıp öğrencilerine
20:32
patients who they follow for an entire year.
498
1232260
2000
tüm yıl boyunca takip edecekleri hastalar veriyorlar.
20:34
So the patients are not organ systems,
499
1234260
2000
Yani hastalar organ sistemleri değildir,
20:36
and they're not diseases;
500
1236260
2000
ve hastalık değildirler;
20:38
they're people, people with lives.
501
1238260
2000
insandırlar, yaşamları olan insanlardır.
20:40
And in order to be an effective doctor,
502
1240260
2000
Ve etkili bir doktor olmak için,
20:42
you need to treat people who have lives and not just disease.
503
1242260
3000
sadece hastalıkları değil yaşamları da olan insanları tedavi etmelisiniz.
20:45
In addition to which there's an enormous amount of back and forth,
504
1245260
3000
Karşılıklı olarak, bir öğrencinin bir diğeri tarafından,
20:48
mentoring of one student by another,
505
1248260
2000
tüm öğrencilerin hekimler tarafından,
20:50
of all the students by the doctors,
506
1250260
3000
danışmanlığının yapılmasına ek olarak,
20:53
and the result is a generation -- we hope -- of doctors
507
1253260
3000
ve sonuç bir hekim jenerasyonunun - umuyoruz -
20:56
who do have time for the people they treat.
508
1256260
2000
tedavi ettikleri insanlara zaman bulanlardan olması.
20:58
We'll see.
509
1258260
2000
Göreceğiz.
21:00
So there are lots of examples like this that we talk about.
510
1260260
3000
Bahsettiğimize benzer birçok örnek var.
21:03
Each of them shows that it is possible
511
1263260
2000
Her bir örnek, karakteri sağlam temellere
21:05
to build on and nurture character
512
1265260
3000
oturtabileceğinizi ve terbiye edebileceğinizi
21:08
and keep a profession
513
1268260
2000
ve bir mesleği layığıyla
21:10
true to its proper mission --
514
1270260
2000
sürdürebileceğinizi gösteriyor -
21:12
what Aristotle would have called its proper telos.
515
1272260
3000
Aristo'nun uygun telos (amaç) olarak tanımlayacağı gibi.
21:16
And Ken and I believe
516
1276260
2000
Ve Ken ve ben, aslında
21:18
that this is what practitioners actually want.
517
1278260
3000
uygulayıcıların istediğinin bu olduğuna inanıyoruz.
21:21
People want to be allowed
518
1281260
2000
İnsanlar erdemli olmak için
21:23
to be virtuous.
519
1283260
2000
izinleri olsun istiyorlar.
21:25
They want to have permission to do the right thing.
520
1285260
3000
Doğru şey yapmaları için izne sahip olmak istiyorlar.
21:28
They don't want to feel
521
1288260
2000
Her gün işten evlerine
21:30
like they need to take a shower
522
1290260
2000
geldiklerinde ahlaki suçluluk duygusunu
21:32
to get the moral grime off their bodies everyday
523
1292260
3000
üzerlerinden atmak için duş almak
21:35
when they come home from work.
524
1295260
3000
zorunda hissetmemek istiyorlar.
21:38
Aristotle thought that practical wisdom
525
1298260
2000
Aristo sağduyunun mutluluk için
21:40
was the key to happiness,
526
1300260
2000
anahtar olduğunu düşünüyordu,
21:42
and he was right.
527
1302260
3000
ve haklıydı.
21:45
There's now a lot of research being done in psychology
528
1305260
3000
Şimdi psikolojide insanları neyin mutlu ettiğine dair
21:48
on what makes people happy,
529
1308260
2000
araştırma yapılıyor,
21:50
and the two things that jump out in study after study --
530
1310260
3000
ve ardı ardına yapılan çalışmalardan ortaya çıkan -
21:53
I know this will come as a shock to all of you --
531
1313260
2000
biliyorum bu hepinize bir şok gibi gelecek --
21:55
the two things that matter most to happiness
532
1315260
3000
mutluluğa en fazla etkisi olan iki şey,
21:58
are love and work.
533
1318260
3000
sevgi ve iş.
22:01
Love: managing successfully
534
1321260
3000
Sevgi: size yakın olan insanlarla
22:04
relations with the people who are close to you
535
1324260
2000
ve bir parçası olduğumuz topluluklarla ilişkilerimizi
22:06
and with the communities of which you are a part.
536
1326260
3000
başarılı bir şekilde yönetmek.
22:09
Work: engaging in activities
537
1329260
3000
İş: anlamlı ve tatmin edici
22:12
that are meaningful and satisfying.
538
1332260
3000
çalışmaların içinde olmak.
22:15
If you have that, good close relations with other people,
539
1335260
3000
Eğer buna sahipsiniz, diğer insanlarla iyi yakın ilişkiler içinde,
22:18
work that's meaningful and fulfilling,
540
1338260
3000
anlamlı ve tatmin edici bir işte,
22:21
you don't much need anything else.
541
1341260
3000
daha fazlasına ihtiyaç duymazsınız.
22:24
Well, to love well and to work well,
542
1344260
3000
İyi sevmek ve iyi çalışmak için,
22:27
you need wisdom.
543
1347260
2000
bilgeliğe ihtiyacınız vardır.
22:29
Rules and incentives don't tell you
544
1349260
2000
Kurallar ve teşvikler nasıl iyi arkadaş
22:31
how to be a good friend, how to be a good parent,
545
1351260
3000
olunacağını, nasıl iyi ebeveyn olunacağını,
22:34
how to be a good spouse,
546
1354260
2000
nasıl iyi bir eş olunacağını ya da
22:36
or how to be a good doctor or a good lawyer
547
1356260
2000
nasıl iyi bir hekim ya da iyi bir avukat ya da
22:38
or a good teacher.
548
1358260
2000
iyi bir öğretmen olacağınızı söylemez.
22:40
Rules and incentives
549
1360260
2000
Kurallar ve teşvikler
22:42
are no substitutes for wisdom.
550
1362260
2000
bilgeliğe eşdeğer değillerdir.
22:44
Indeed, we argue,
551
1364260
2000
Aslında, ileri sürüyoruz,
22:46
there is no substitute for wisdom.
552
1366260
3000
bilgeliğin bir eşdeğeri yoktur.
22:49
And so practical wisdom
553
1369260
2000
Ve bu nedenle sağduyu
22:51
does not require
554
1371260
2000
uygulayıcılar tarafında
22:53
heroic acts of self-sacrifice
555
1373260
3000
kendini kurban eden
22:56
on the part of practitioners.
556
1376260
3000
kahramanlık hareketleri gerektirmez.
22:59
In giving us the will and the skill
557
1379260
2000
Bize doğru şey yapmak için
23:01
to do the right thing -- to do right by others --
558
1381260
3000
azmi ve yeteneği vererek - başkaları için doğru olanı -
23:04
practical wisdom also gives us
559
1384260
2000
sağduyu aynı zamanda bize
23:06
the will and the skill
560
1386260
2000
kendimiz için de doğruyu
23:08
to do right by ourselves.
561
1388260
3000
yapmak için azmi ve yeteneği verir.
23:11
Thanks.
562
1391260
2000
Teşekkürler.
23:13
(Applause)
563
1393260
3000
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7