Stanley McChrystal: Listen, learn ... then lead

Stanley McChrystal: Dinle, öğren ... ve öncü ol

685,187 views

2011-04-06 ・ TED


New videos

Stanley McChrystal: Listen, learn ... then lead

Stanley McChrystal: Dinle, öğren ... ve öncü ol

685,187 views ・ 2011-04-06

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Serkan Deveci Gözden geçirme: Sancak Gülgen
00:15
Ten years ago, on a Tuesday morning,
0
15260
3000
10 yıl önce, bir Salı günü,
00:18
I conducted a parachute jump at Fort Bragg, North Carolina.
1
18260
3000
Kuzey Karolina, Fort Bragg'de paraşütle atladım.
00:21
It was a routine training jump, like many more I'd done
2
21260
3000
Paraşütçü asker olduğumdan beri yaptığım
00:24
since I became a paratrooper
3
24260
2000
birçok rutin eğitim atlamalarından biriydi.
00:26
27 years before.
4
26260
2000
27 yıl önce.
00:28
We went down to the airfield early
5
28260
2000
Hava sahasına erkenden gitmiştik
00:30
because this is the Army and you always go early.
6
30260
3000
çünkü ordudaydık ve ordudaysanız her zaman erkenci olmak gerekir.
00:33
You do some routine refresher training,
7
33260
3000
Bazı rutin eğitimlerden geçersiniz
00:36
and then you go to put on your parachute and a buddy helps you.
8
36260
3000
sonra paraşütünüzü takmaya gidersiniz ve bir arkadaşınız size yardım eder.
00:39
And you put on the T-10 parachute.
9
39260
2000
Ve T10 paraşütünüzü giyersiniz.
00:41
And you're very careful how you put the straps,
10
41260
2000
Kayışları vücudunuza nasıl bağladığınıza çok dikkat edersiniz,
00:43
particularly the leg straps because they go between your legs.
11
43260
2000
özellikle de bacağa bağlanan kayışlara çünkü bu kayışlar bacaklarınızın arasındadır.
00:45
And then you put on your reserve, and then you put on your heavy rucksack.
12
45260
3000
Sonra yedekleri üzerinize alırsınız ve ardından ağır çantayı sırtınıza takarsınız.
00:48
And then a jumpmaster comes,
13
48260
2000
Daha sonra paraşüt birliklerinde uzman astsubay olan
00:50
and he's an experienced NCO in parachute operations.
14
50260
3000
bir atlama uzmanı gelir.
00:53
He checks you out, he grabs your adjusting straps
15
53260
3000
Bu astsubay sizi kontrol eder, ayarlamaya yarayan kayışları eline alır,
00:56
and he tightens everything
16
56260
2000
ve herşeyi iyice sıkılaştırır
00:58
so that your chest is crushed,
17
58260
2000
böylece göğüs kafesiniz ezilir,
01:00
your shoulders are crushed down,
18
60260
2000
omuzlarınız çöker,
01:02
and, of course, he's tightened so your voice goes up a couple octaves as well.
19
62260
3000
ve tabii ki sesiniz de birkaç oktav kalınlaşır.
01:07
Then you sit down, and you wait a little while,
20
67260
2000
Ardından oturursunuz ve kısa bir süre beklersiniz,
01:09
because this is the Army.
21
69260
2000
çünkü ordudasınızdır.
01:11
Then you load the aircraft, and then you stand up and you get on,
22
71260
3000
Daha sonra uçağa yüklenmeye başlarsınız, ayağa kalkarsınız ve doğrulursunuz,
01:14
and you kind of lumber to the aircraft like this, in a line of people,
23
74260
3000
uçağa doğru adeta böyle hantal hantal yürürsünüz --bir dizi insan olarak--
01:17
and you sit down on canvas seats on either side of the aircraft.
24
77260
2000
ve uçağın her yanındaki brandadan oturaklara oturursunuz.
01:19
And you wait a little bit longer,
25
79260
2000
Ve kısa bir süre daha beklersiniz,
01:21
because this is the Air Force teaching the Army how to wait.
26
81260
3000
çünkü Hava Kuvvetleri orduya nasıl bekleneceğini öğretir.
01:26
Then you take off.
27
86260
2000
Ardından uçak havalanır.
01:28
And it's painful enough now --
28
88260
2000
Ve o anda o kadar acı vericidir ki --
01:30
and I think it's designed this way --
29
90260
2000
ve ben bunun bu şekilde tasarlandığını düşünüyorum --
01:32
it's painful enough so you want to jump.
30
92260
2000
öyle acı vericidir ki atlamak istersiniz.
01:34
You didn't really want to jump, but you want out.
31
94260
2000
Gerçekten atlamak istemezsiniz ama dışarda olmak istersiniz.
01:36
So you get in the aircraft, you're flying along,
32
96260
3000
Yani uçağın içindesiniz, uçuyorsunuz,
01:39
and at 20 minutes out, these jumpmasters start giving you commands.
33
99260
2000
ve 20 dakika sonra atlama uzmanları size emirler vermeye başlarlar.
01:41
They give 20 minutes -- that's a time warning.
34
101260
2000
Size 20 dakika verirler -- bu ikaz süresidir.
01:43
You sit there, OK.
35
103260
2000
Orada oturursunuz, tamam.
01:45
Then they give you 10 minutes.
36
105260
2000
Sonra size 10 dakika verirler.
01:47
And of course, you're responding with all of these.
37
107260
2000
Ve tabii ki tüm bunlarla yanıt verirsiniz.
01:49
And that's to boost everybody's confidence, to show that you're not scared.
38
109260
3000
Ve bu herkesin güvenini arttırmak içindir, korkmadığınızı göstermek için.
01:52
Then they give you, "Get ready."
39
112260
2000
Daha sonra "hazırlan" çağrısı yapılır.
01:54
Then they go, "Outboard personnel, stand up."
40
114260
3000
Ardından "Araçdışı asker, ayağa kalk!" komutunu verirler.
01:57
If you're an outboard personnel, now you stand up.
41
117260
3000
Eğer araçdışı askerseniz hemen ayağa kalkarsınız.
02:00
If you're an inboard personnel, stand up.
42
120260
2000
Eğer araçiçi askerseniz, ayağa kalkın.
02:02
And then you hook up, and you hook up your static line.
43
122260
3000
Ve sıraya girin, tek bir çizgi halinde sıralanın.
02:05
And at that point, you think, "Hey, guess what?
44
125260
2000
Ve tam o sırada şunu aklınızdan geçirirsiniz,
02:07
I'm probably going to jump.
45
127260
2000
Birazdan muhtemelen atlayacağım.
02:09
There's no way to get out of this at this point."
46
129260
2000
Bu noktadan sonra bundan kaçmanın hiçbir yolu yok."
02:11
You go through some additional checks, and then they open the door.
47
131260
3000
Birkaç kontrolden daha geçersiniz ve ardından kapıyı açarlar.
02:14
And this was that Tuesday morning in September,
48
134260
3000
Ve bu, Eylül'deki o Salı sabahıydı,
02:17
and it was pretty nice outside.
49
137260
2000
dışarıda hava çok güzeldi.
02:19
So nice air comes flowing in.
50
139260
3000
Böylece güzel hava içeriye dolar.
02:22
The jumpmasters start to check the door.
51
142260
2000
Atlama uzmanları kapıyı kontrol etmeye başlar.
02:24
And then when it's time to go,
52
144260
2000
Ve sonra atlama zamanı gelince,
02:26
a green light goes and the jumpmaster goes, "Go."
53
146260
2000
yeşil ışık yanar ve atlama uzmanı bağırır "Atla."
02:28
The first guy goes, and you're just in line,
54
148260
2000
İlk adam atlar, ve siz sıradasınızdır,
02:30
and you just kind of lumber to the door.
55
150260
2000
ve kapıyı doğru hantal hantal ilerlersiniz.
02:32
Jump is a misnomer; you fall.
56
152260
2000
Atlama yanlış bir kelime; aslında düşersiniz.
02:34
You fall outside the door,
57
154260
2000
Kapının dışından düşersiniz,
02:36
you're caught in the slipstream.
58
156260
2000
pervane arkasındaki hava akımına kapılırsınız.
02:38
The first thing you do is lock into a tight body position --
59
158260
3000
İlk yaptığınız şey sıkı bir vücut pozisyonu almak olur --
02:41
head down in your chest, your arms extended,
60
161260
2000
başınızı göğsünüze doğru eğersiniz, kollarınız iyice yana açarsınız,
02:43
put over your reserve parachute.
61
163260
3000
yedek paraşütünüzü üzerinize alırsınız.
02:46
You do that because, 27 years before,
62
166260
3000
Bunu yaparsınız çünkü 27 yıl önce
02:49
an airborne sergeant had taught me to do that.
63
169260
3000
bir hava kuvvetleri astsubayı bunu bana öğretmişti.
02:52
I have no idea whether it makes any difference,
64
172260
2000
Herhangi birşey farkeder mi hiçbir fikrim yok ama
02:54
but he seemed to make sense,
65
174260
2000
onun için bir anlamı var gibi görünüyordu,
02:56
and I wasn't going to test the hypothesis that he'd be wrong.
66
176260
3000
ve onun yanlış olabileceği hipotezini test etmeyecektim.
03:00
And then you wait for the opening shock
67
180260
2000
Ve paraşütünüzün açılması için
03:02
for your parachute to open.
68
182260
2000
açılma şokunu beklersiniz.
03:04
If you don't get an opening shock, you don't get a parachute --
69
184260
2000
Eğer açılma şoku olmazsa paraşütünüz de olmaz --
03:06
you've got a whole new problem set.
70
186260
3000
yeni bir problemler diziniz olur.
03:09
But typically you do; typically it opens.
71
189260
3000
Ama genelde bunu yaparsanız ve genelde açılır.
03:12
And of course, if your leg straps aren't set right,
72
192260
3000
Ve tabii ki eğer bacak kayışları doğru takılmamışsa,
03:15
at that point you get another little thrill.
73
195260
2000
bu noktada başka bir büyük heyecan yaşarsınız.
03:17
Boom.
74
197260
2000
Güm.
03:19
So then you look around,
75
199260
2000
Etrafınıza bakarsınız,
03:21
you're under a canopy and you say, "This is good."
76
201260
2000
arkadaşınız size "Her şey yolunda" der.
03:23
Now you prepare for the inevitable.
77
203260
2000
Şimdi kaçınılmaz olana hazırlanırsınız.
03:25
You are going to hit the ground.
78
205260
2000
Yere ineceksiniz.
03:27
You can't delay that much.
79
207260
2000
Bunu geciktiremezsiniz.
03:29
And you really can't decide where you hit very much,
80
209260
2000
Ve nereye ineceğinize karar veremezsiniz,
03:31
because they pretend you can steer,
81
211260
2000
çünkü idare edebileceğinize dair numara yaparlar,
03:33
but you're being delivered.
82
213260
3000
ama yönlendiriliyorsunuzdur.
03:36
So you look around, where you're going to land,
83
216260
2000
Nereye ineceğinizi anlamak için etrafınıza bakarsınız,
03:38
you try to make yourself ready.
84
218260
2000
kendinizi hazırlamaya çalışırsınız.
03:40
And then as you get close, you lower your rucksack below you on a lowering line,
85
220260
3000
Yaklaştıkça sırt çantanızı indirirsiniz,
03:43
so that it's not on you when you land,
86
223260
2000
böylece yere indiğinizde üzerinizde olmaz,
03:45
and you prepare to do a parachute-landing fall.
87
225260
2000
ve paraşüt düşüşüne hazırlanırsınız.
03:47
Now the Army teaches you
88
227260
2000
Şimdi ordu size
03:49
to do five points of performance --
89
229260
2000
beş performans noktasını yapmayı öğretir --
03:51
the toes of your feet,
90
231260
2000
ayak parmaklarınız,
03:53
your calves, your thighs,
91
233260
2000
baldırlarınız, üst baldırlarınız,
03:55
your buttocks and your push-up muscles.
92
235260
3000
kalçalarınız ve göğüs kaslarınız.
03:58
It's this elegant little land, twist and roll.
93
238260
3000
Zarifçe in, kıvrıl ve dön.
04:01
And that's not going to hurt.
94
241260
2000
Böylece hiç ağrıtmayacaktır.
04:03
In 30-some years of jumping, I never did one.
95
243260
3000
Yaklaşık 30 yıllık atlama hayatım boyunca bir tane bile yapamadım.
04:06
(Laughter)
96
246260
2000
(Gülüşmeler)
04:08
I always landed like a watermelon out of a third floor window.
97
248260
3000
Her zaman üçüncü kat balkonundan düşen bir karpuz gibi yere indim.
04:11
(Laughter)
98
251260
2000
(Gülüşmeler)
04:13
And as soon as I hit,
99
253260
2000
Ve yere çarptığım anda ilk yaptığım şey
04:15
the first thing I did is I'd see if I'd broken anything that I needed.
100
255260
3000
lazım olan herhangi birşeyi kırıp kırmadığıma bakmaktı.
04:19
I'd shake my head,
101
259260
2000
Kafamı sallardım,
04:21
and I'd ask myself the eternal question:
102
261260
3000
ve kendime en can alıcı soruyu sorardım:
04:24
"Why didn't I go into banking?"
103
264260
2000
"Neden bankacı olmadım?"
04:26
(Laughter)
104
266260
2000
(Gülüşmeler)
04:28
And I'd look around,
105
268260
2000
Ve etrafıma bakardım,
04:30
and then I'd see another paratrooper,
106
270260
2000
başka bir paraşütçü asker görürdüm,
04:32
a young guy or girl,
107
272260
2000
genç bir erkek ya da kız,
04:34
and they'd have pulled out their M4 carbine
108
274260
2000
M-4 tüfeklerini çekmiş olurlardı
04:36
and they'd be picking up their equipment.
109
276260
2000
ve ekipmanlarını çıkarırlardı.
04:38
They'd be doing everything
110
278260
2000
Öğrendiğimiz herşeyi
04:40
that we had taught them.
111
280260
2000
yapıyor olurlardı.
04:42
And I realized
112
282260
2000
Ve anladım ki
04:44
that, if they had to go into combat,
113
284260
3000
eğer çarpışmaya girecek olurlarsa
04:47
they would do what we had taught them and they would follow leaders.
114
287260
3000
onlara ne öğrettiysek onu yapacaklar ve liderlerini takip edecekler.
04:50
And I realized that, if they came out of combat,
115
290260
3000
Ve anladım ki çarpışmadan sağ çıkarlarsa
04:53
it would be because we led them well.
116
293260
2000
bu onları iyi yönlendirdiğimiz için olacaktı.
04:55
And I was hooked again on the importance of what I did.
117
295260
3000
Ve yaptığım şeyin öneminin bir kez daha farkına vardım.
04:59
So now I do that Tuesday morning jump,
118
299260
2000
Şimdi Salı sabahı atlamasını gerçekleştiriyorum,
05:01
but it's not any jump --
119
301260
2000
ama bu herhangi bir atlama değil --
05:03
that was September 11th, 2001.
120
303260
4000
bu 11 Eylül 2001.
05:07
And when we took off from the airfield, America was at peace.
121
307260
3000
Ve uçaktan atladığımız zaman Amerika barış içindeydi.
05:10
When we landed on the drop-zone, everything had changed.
122
310260
3000
Düşme noktasına vardığımızda herşey değişmişti.
05:14
And what we thought
123
314260
2000
Ve genç askerlerin
05:16
about the possibility of those young soldiers going into combat
124
316260
2000
çarpışmaya girme ihtimalini
05:18
as being theoretical
125
318260
2000
teori olarak düşünerken
05:20
was now very, very real --
126
320260
2000
şimdi bu tamamen gerçek olmuştu --
05:22
and leadership seemed important.
127
322260
2000
ve liderlik önemli görünüyordu.
05:24
But things had changed;
128
324260
2000
Ama herşey değişmişti --
05:26
I was a 46-year-old brigadier general.
129
326260
2000
46 yaşında bir tuğgeneraldim.
05:28
I'd been successful,
130
328260
2000
Başarılıydım,
05:30
but things changed so much
131
330260
3000
ama herşey çok değişmişti
05:33
that I was going to have to make some significant changes,
132
333260
2000
öyle ki çok önemli bazı değişiklikler yapmak zorunda olacaktım --
05:35
and on that morning, I didn't know it.
133
335260
3000
ve o sabah bunu bilmiyordum.
05:38
I was raised with traditional stories of leadership:
134
338260
3000
Geleneksel liderlik hikayeleriyle yetiştirilmiştim:
05:41
Robert E. Lee, John Buford at Gettysburg.
135
341260
3000
Robert E. Lee, Gettysburg'de John Buford.
05:44
And I also was raised
136
344260
2000
Ve ayrıca liderlikle ilgili kişisel örneklerle
05:46
with personal examples of leadership.
137
346260
3000
yetiştirilmiştim.
05:49
This was my father in Vietnam.
138
349260
3000
Bunlar, Vietnam'da savaşan babamın verdiği örneklerdi.
05:52
And I was raised to believe
139
352260
2000
Ve askerlerin
05:54
that soldiers were strong and wise
140
354260
2000
güçlü ve bilge
05:56
and brave and faithful;
141
356260
2000
cesur ve güvenilir olduğuna --
05:58
they didn't lie, cheat, steal
142
358260
2000
yalan söylemediklerine, dolandırmadıklarına, çalmadıklarına
06:00
or abandon their comrades.
143
360260
2000
ve dostlarını yarı yolda bırakmadıklarına inanarak yetişmiştim.
06:02
And I still believe real leaders are like that.
144
362260
3000
Ve hala gerçek liderlerin böyle kişiler olduklarına inanırım.
06:09
But in my first 25 years of career,
145
369260
2000
Ama kariyerimin ilk 25 yılında
06:11
I had a bunch of different experiences.
146
371260
3000
çok farklı deneyimlerim oldu.
06:14
One of my first battalion commanders,
147
374260
2000
İlk tabur komutanlarımdan biri,
06:16
I worked in his battalion for 18 months
148
376260
2000
Onun taburunda 18 ay görev yaptım
06:18
and the only conversation he ever had with Lt. McChrystal
149
378260
4000
ve Teğmen McChrystal ile yaptığı tek sohbet
06:22
was at mile 18 of a 25-mile road march,
150
382260
3000
40 kilometrelik yürüyüşün 29. kilometresindeydi,
06:25
and he chewed my ass for about 40 seconds.
151
385260
2000
ve neredeyse 40 saniye boyunca beni yerden yere vurmuştu.
06:27
And I'm not sure that was real interaction.
152
387260
3000
Ve bunun gerçekten tam bir karşılıklı etkileşim olduğundan emin değilim.
06:30
But then a couple of years later, when I was a company commander,
153
390260
3000
Ama birkaç yıl sonra, Yüzbaşı olduğum dönemde,
06:33
I went out to the National Training Center.
154
393260
2000
Ulusal Eğitim Merkezi'ne geçmiştim.
06:35
And we did an operation,
155
395260
2000
Ve bir operasyon yaptık,
06:37
and my company did a dawn attack --
156
397260
2000
birliğim şafak vakti saldırıya uğradı --
06:39
you know, the classic dawn attack:
157
399260
2000
bilirsiniz, klasik şafak saldırısı:
06:41
you prepare all night, move to the line of departure.
158
401260
2000
tüm gece hazırlanırsınız, hareket hattına ilerlersiniz.
06:43
And I had an armored organization at that point.
159
403260
2000
Ve o noktada zırhlı tertibatım vardı.
06:45
We move forward, and we get wiped out --
160
405260
2000
İlerledik ve yok edildik --
06:47
I mean, wiped out immediately.
161
407260
2000
Yani anında yok edildik.
06:49
The enemy didn't break a sweat doing it.
162
409260
3000
Düşman bir an bile duraksamadı.
06:52
And after the battle,
163
412260
2000
Ve savaştan sonra,
06:54
they bring this mobile theater and they do what they call an "after action review"
164
414260
3000
neyi yanlış yaptığınızı size göstermek için
06:57
to teach you what you've done wrong.
165
417260
2000
bu teatral orduyu getirdiler ve "harekat sonrası inceleme" dedikleri şeyi yaptılar.
06:59
Sort of leadership by humiliation.
166
419260
2000
Aşağılayarak liderlik tipi.
07:01
They put a big screen up, and they take you through everything:
167
421260
2000
Büyük bir ekrana yansıtırlar ve herşeyin üstünden tek tek geçerler.
07:03
"and then you didn't do this, and you didn't do this, etc."
168
423260
3000
"...Ve ardından bunu yapmadınız, ve bunu yapmadınız, vs."
07:06
I walked out feeling as low
169
426260
2000
Çok çökmüş hissederek dışarı çıktım
07:08
as a snake's belly in a wagon rut.
170
428260
2000
depresyonda gibiydim.
07:10
And I saw my battalion commander, because I had let him down.
171
430260
3000
Ve bölük komutanımı gördüm. Onu yüzüstü bırakmıştım.
07:13
And I went up to apologize to him,
172
433260
2000
Yanına gidip özür diledim.
07:15
and he said, "Stanley, I thought you did great."
173
435260
3000
Bana, "Stanley sen çok iyi iş çıkardığını düşünüyorum." dedi.
07:18
And in one sentence,
174
438260
2000
Tek bir cümleyle
07:20
he lifted me, put me back on my feet,
175
440260
3000
moralimi yükseltti, tekrar doğrulmamı sağladı
07:23
and taught me that leaders can let you fail
176
443260
3000
ve bana liderlerin sizin başarısızlığa uğramanıza göz yumabileceklerini
07:26
and yet not let you be a failure.
177
446260
3000
fakat sizin bir başarısızlık olmanıza izin vermeyeceklerini öğretti.
07:31
When 9/11 came,
178
451260
2000
11 Eylül olduğunda,
07:33
46-year-old Brig. Gen. McChrystal sees a whole new world.
179
453260
3000
46 yaşındaki Tuğgeneral McChrystal tamamen yeni bir dünya gördü.
07:37
First, the things that are obvious, that you're familiar with:
180
457260
3000
Önce, apaçık olan, yakından tanıdığınız şeyler:
07:40
the environment changed --
181
460260
2000
çevre değişti --
07:42
the speed, the scrutiny,
182
462260
2000
herşeyin hızı, tetkiki,
07:44
the sensitivity of everything now is so fast,
183
464260
2000
hassaslığı artık çok hızlıydı,
07:46
sometimes it evolves faster
184
466260
2000
bazen insanların, üzerinde düşünmeye zaman bulabileceklerinden
07:48
than people have time to really reflect on it.
185
468260
2000
çok daha hızlı değişiyordu
07:50
But everything we do
186
470260
2000
Ama yaptığımız herşey
07:52
is in a different context.
187
472260
3000
farklı bir durum içindedir.
07:55
More importantly, the force that I led
188
475260
2000
Daha önemlisi, benim yönettiğim kuvvet
07:57
was spread over more than 20 countries.
189
477260
3000
20'den fazla ülkeye yayıldı.
08:00
And instead of being able to get all the key leaders
190
480260
2000
Ve tüm önemli liderleri beraber karar almak için
08:02
for a decision together in a single room
191
482260
2000
tek bir odada toplama
08:04
and look them in the eye and build their confidence
192
484260
2000
ve gözlerinin içine bakıp
08:06
and get trust from them,
193
486260
2000
güvenlerini kazanmak yerine
08:08
I'm now leading a force that's dispersed,
194
488260
3000
heryere yayılmış bir gücü yönetiyorum
08:11
and I've got to use other techniques.
195
491260
3000
ve başka teknikler kullanıyorum.
08:14
I've got to use video teleconferences, I've got to use chat,
196
494260
3000
Video telekonferanslar, chat programları,
08:17
I've got to use email, I've got to use phone calls --
197
497260
2000
e-posta, telefon kullanmak zorundayım --
08:19
I've got to use everything I can,
198
499260
3000
kullanabildiğim herşeyi kullanmak zorundayım,
08:22
not just for communication,
199
502260
2000
sadece iletişim için değil,
08:24
but for leadership.
200
504260
2000
liderlik için de.
08:26
A 22-year-old individual
201
506260
2000
Benden kilometrelerce uzakta
08:28
operating alone,
202
508260
2000
tek başına görev yapan
08:30
thousands of miles from me,
203
510260
2000
22 yaşındaki bir kişi
08:32
has got to communicate to me with confidence.
204
512260
3000
benimle güven içinde iletişim kurabilmeli.
08:35
I have to have trust in them and vice versa.
205
515260
3000
Onlara güvenmek zorundayım ve onlar da bana güvenmek zorundalar.
08:38
And I also have to build their faith.
206
518260
3000
İnançlarını da inşa etmek zorundayım.
08:41
And that's a new kind of leadership
207
521260
2000
Ve bu benim için
08:43
for me.
208
523260
2000
yeni tip bir liderlik.
08:45
We had one operation
209
525260
2000
Birçok farklı yerden yönetmek zorunda olduğumuz
08:47
where we had to coordinate it from multiple locations.
210
527260
2000
bir operasyonumuz oldu.
08:49
An emerging opportunity came --
211
529260
2000
Çok önemli bir fırsat elde ettik --
08:51
didn't have time to get everybody together.
212
531260
3000
herkesi biraraya toplayacak zamanımız yoktu.
08:54
So we had to get complex intelligence together,
213
534260
3000
Bu yüzden karmaşık istihbaratı biraraya getirmek zorundaydık,
08:57
we had to line up the ability to act.
214
537260
2000
eyleme geçebilmek için düzene girmeliydik.
08:59
It was sensitive, we had to go up the chain of command,
215
539260
3000
Hassas bir konuydu, emir komuta zincirine çıkmalı,
09:02
convince them that this was the right thing to do
216
542260
2000
yapacağımız şeyin yapılacak en doğru şey olduğuna onları ikna etmeliydik,
09:04
and do all of this
217
544260
2000
ve tüm bunları
09:06
on electronic medium.
218
546260
3000
elektronik ortamda yapmalıydık.
09:09
We failed.
219
549260
3000
Başarısız olduk.
09:12
The mission didn't work.
220
552260
2000
Görev tamamlanamadı.
09:14
And so now what we had to do
221
554260
2000
Şimdi yapmamız gereken şuydu:
09:16
is I had to reach out
222
556260
2000
onların bize olan güvenini tekrar oluşturabilmek için
09:18
to try to rebuild the trust of that force,
223
558260
2000
onlara ulaşmalıydım,
09:20
rebuild their confidence --
224
560260
2000
bize olan inançlarını tekrar inşa etmeliydim --
09:22
me and them, and them and me,
225
562260
2000
ben ve onlar ve onlar ve ben
09:24
and our seniors and us as a force --
226
564260
3000
ve üslerimiz ve biz, bir kuvvet olarak --
09:27
all without the ability to put a hand on a shoulder.
227
567260
3000
birbirimizin omzuna elimizi koyamayan hepimiz.
09:30
Entirely new requirement.
228
570260
3000
Tamamen yeni bir gereklilik.
09:34
Also, the people had changed.
229
574260
3000
Üstelik insanlar da değişmişti.
09:37
You probably think that the force that I led
230
577260
2000
Yönettiğim bölüğün çelik bakışları koca yumrukları olan
09:39
was all steely-eyed commandos with big knuckle fists
231
579260
3000
egzotik silahlar taşıyan
09:42
carrying exotic weapons.
232
582260
3000
komandolardan oluştuğunu düşünebilirsiniz.
09:45
In reality,
233
585260
2000
Aslında,
09:47
much of the force I led
234
587260
2000
yönettiğim bir çok birlik
09:49
looked exactly like you.
235
589260
3000
tam olarak size benziyordu.
09:52
It was men, women, young, old --
236
592260
3000
Erkek, kadın, genç ve yaşılardan oluşuyordu --
09:55
not just from military; from different organizations,
237
595260
3000
sadece ordudan değil bir çok farklı organizasyondan gelen insanlar,
09:58
many of them detailed to us just from a handshake.
238
598260
3000
birçoğuyla sadece el sıkışmıltık.
10:01
And so instead of giving orders,
239
601260
2000
Artık emirler vermek yerine
10:03
you're now building consensus
240
603260
2000
fikir birliği yaratmalısınız
10:05
and you're building a sense of shared purpose.
241
605260
3000
ve ortak bir amaç hissi oluşturmalısınız.
10:09
Probably the biggest change
242
609260
2000
Muhtemelen en büyük değişim
10:11
was understanding that the generational difference,
243
611260
3000
jenerasyonlar arasındaki farklılığın
10:14
the ages, had changed so much.
244
614260
3000
değiştiğini anlamaktı.
10:17
I went down to be with a Ranger platoon
245
617260
3000
Afganistan'da bir operasyona
10:20
on an operation in Afghanistan,
246
620260
2000
komando birliğiyle beraber gitmiştim.
10:22
and on that operation,
247
622260
2000
Bu operasyonda
10:24
a sergeant in the platoon
248
624260
2000
birlikteki bir çavuş
10:26
had lost about half his arm
249
626260
2000
ekibinin üzerine atılmış olan
10:28
throwing a Taliban hand grenade
250
628260
2000
bir Taliban el bombasını
10:30
back at the enemy
251
630260
2000
tekrar düşmana atarken
10:32
after it had landed in his fire team.
252
632260
3000
kolunun yarısını kaybetti.
10:36
We talked about the operation,
253
636260
2000
Operasyon hakkında konuştuk
10:38
and then at the end I did what I often do with a force like that.
254
638260
3000
ve sonra konuşmanın sonunda, böyle bir birlike genelde ne yapıyorsam onu yaptım.
10:41
I asked, "Where were you on 9/11?"
255
641260
3000
"11 Eylül'de neredeydiniz?" diye sordum.
10:45
And one young Ranger in the back --
256
645260
2000
Ve arkalarda,
10:47
his hair's tousled and his face is red and windblown
257
647260
2000
soğuk Afgan rüzgarında savaşmak yüzünden
10:49
from being in combat in the cold Afghan wind --
258
649260
4000
saçları birbirine girmiş yüzü kıpkırmızı genç bir komando
10:53
he said, "Sir, I was in the sixth grade."
259
653260
3000
şöyle dedi "6. kattaydım komutanım."
10:57
And it reminded me
260
657260
3000
Ve bu bana
11:00
that we're operating a force
261
660260
2000
ortak bir amacı ve
11:02
that must have shared purpose
262
662260
2000
farkındalığı
11:04
and shared consciousness,
263
664260
2000
paylaşan
11:06
and yet he has different experiences,
264
666260
2000
ve farklı deneyimler yaşamış
11:08
in many cases a different vocabulary,
265
668260
3000
farklı kelimelere sahip
11:11
a completely different skill set
266
671260
2000
dijital medyada
11:13
in terms of digital media
267
673260
3000
benim ve üslerimin sahip olduğundan
11:16
than I do and many of the other senior leaders.
268
676260
3000
çok daha fazla yeteneğe sahip olan insanların oluşturduğu bir birliği yönettiğimizi hatırlattı.
11:20
And yet, we need to have that shared sense.
269
680260
3000
Ve ortak duyguya sahip olmaya ihtiyacımız vardıç
11:25
It also produced something
270
685260
2000
Bu aynı zamanda "deneyimin evrilmesi"
11:27
which I call an inversion of expertise,
271
687260
2000
dediğim şeyi yarattı.
11:29
because we had so many changes at the lower levels
272
689260
3000
Çünkü aslarda çok fazla değişiklik vardı
11:32
in technology and tactics and whatnot,
273
692260
2000
ve bizim teknoloji, taktik veya herhangi bir alanda
11:34
that suddenly the things that we grew up doing
274
694260
3000
yeni yeni yapmaya başladığımız şeyleri
11:37
wasn't what the force was doing anymore.
275
697260
3000
birliğimiz artık yapmıyorduç
11:40
So how does a leader
276
700260
2000
Yönettiği insanların kendi yaptığı şeyleri
11:42
stay credible and legitimate
277
702260
2000
yapmadıkları bir ortamda
11:44
when they haven't done
278
704260
2000
nasıl olur da bir lider
11:46
what the people you're leading are doing?
279
706260
3000
güvenilir kalmaya devam eder ve inandırıcılığını kaybetmez?
11:49
And it's a brand new leadership challenge.
280
709260
2000
Ve bu, liderlikte yepyeni bir meydan okumadır.
11:51
And it forced me to become a lot more transparent,
281
711260
3000
Ve bu beni çok daha şeffaf,
11:54
a lot more willing to listen,
282
714260
2000
dinlemeye çok daha istekli,
11:56
a lot more willing to be reverse-mentored from lower.
283
716260
4000
aslarıma danışmaya çok daha istekli hale getirdi.
12:01
And yet, again, you're not all in one room.
284
721260
3000
Ve dahası, yine, herkes tek bir odada değil.
12:05
Then another thing.
285
725260
2000
Sonra bir şey daha.
12:07
There's an effect on you and on your leaders.
286
727260
2000
Sizin ve liderlerinizin üzerinde bir etki var.
12:09
There's an impact, it's cumulative.
287
729260
3000
Bir darbe var, kümülatif bir şok.
12:12
You don't reset, or recharge your battery every time.
288
732260
4000
Bataryanızı sürekli olarak doldurmazsınız.
12:16
I stood in front of a screen one night in Iraq
289
736260
2000
Irak'ta bir gece, üslerimle birlikte
12:18
with one of my senior officers
290
738260
2000
bir ekranın önünde durduk
12:20
and we watched a firefight from one of our forces.
291
740260
2000
ve birliklerimizden birinin açtığı ateşi seyrettik.
12:22
And I remembered his son was in our force.
292
742260
3000
Ve oğlunun birliklerimizden birinde olduğunu hatırladım.
12:25
And I said, "John, where's your son? And how is he?"
293
745260
3000
"John oğlun nerede? Ve nasıl?" dedim.
12:28
And he said, "Sir, he's fine. Thanks for asking."
294
748260
2000
"İyi komutanım. Sorduğunuz için teşekkür ederim." dedi
12:30
I said, "Where is he now?"
295
750260
2000
"Nerede?" diye sordum.
12:32
And he pointed at the screen, he said, "He's in that firefight."
296
752260
3000
Ve ekranı işaret etti, ve dedi ki, "Bu savaşta."
12:35
Think about watching your brother, father,
297
755260
3000
Erkek kardeşinizi, babanızı
12:38
daughter, son, wife
298
758260
3000
kızınızı, oğlunuzu, karınızı
12:41
in a firefight in real time
299
761260
2000
canlı olarak bir savaşta izlemekte olduğunuzu hayal edin
12:43
and you can't do anything about it.
300
763260
2000
ve hiçbir şey yapamadığınızı.
12:45
Think about knowing that over time.
301
765260
2000
Bunu sürekli olarak bildiğinizi düşünün.
12:47
And it's a new cumulative pressure on leaders.
302
767260
2000
Ve bu liderler üzerinde yeni bir kümülatif baskıdır.
12:49
And you have to watch and take care of each other.
303
769260
3000
Ve izlemeli ve birbirinize özen göstermelisiniz.
12:54
I probably learned the most about relationships.
304
774260
3000
Muhtemelen ilişkiler hakkında birçok şey öğrendim.
12:58
I learned they are the sinew
305
778260
3000
Çok güçlü olduklarını
13:01
which hold the force together.
306
781260
2000
birliği birarada tuttuğunu öğrendim.
13:03
I grew up much of my career in the Ranger regiment.
307
783260
3000
Kariyerimin büyük bir kısmını komando alayında geliştirdim.
13:06
And every morning in the Ranger regiment,
308
786260
2000
Ve komando alayındaki her sabah
13:08
every Ranger -- and there are more than 2,000 of them --
309
788260
2000
herbir komando -- 2.000'den fazla komandonun herbiri --
13:10
says a six-stanza Ranger creed.
310
790260
3000
altı kıtalık komando yeminini eder.
13:13
You may know one line of it, it says,
311
793260
2000
Bir mısrasını biliyorsunuzdur, der ki,
13:15
"I'll never leave a fallen comrade to fall into the hands of the enemy."
312
795260
3000
"Tek bir yoldaşımın bile düşman eline düşmesine izin vermeyeceğim."
13:18
And it's not a mindless mantra,
313
798260
2000
Ve bu öylesine bir yakarış, dua değildir.
13:20
and it's not a poem.
314
800260
2000
Bu bir şiir değildir.
13:22
It's a promise.
315
802260
2000
Bu bir sözdür.
13:24
Every Ranger promises every other Ranger,
316
804260
2000
Her komando tüm diğer komandolara,
13:26
"No matter what happens, no matter what it costs me,
317
806260
3000
ne olursa olsun ne pahasına olursa olsun
13:29
if you need me, I'm coming."
318
809260
3000
bana ihtiyacın olduğu her anda senin yanında olacağım der.
13:32
And every Ranger gets that same promise
319
812260
2000
Ve her komando aynı sözü
13:34
from every other Ranger.
320
814260
2000
tüm diğer komandolardan alır.
13:36
Think about it. It's extraordinarily powerful.
321
816260
2000
Bir düşünün. Olağanüstü derecede güçlü.
13:38
It's probably more powerful than marriage vows.
322
818260
3000
Muhtemelen evlilik yeminlerinden bile daha güçlü.
13:43
And they've lived up to it, which gives it special power.
323
823260
3000
Ve bu sözü tutarlar, bu onlara özel bir güç verir.
13:46
And so the organizational relationship that bonds them
324
826260
4000
Ve onları birarada tutan organizasyonel ilişki
13:50
is just amazing.
325
830260
2000
inanılmazdır.
13:52
And I learned personal relationships
326
832260
2000
Ve ben kişisel ilişkilerin herşeyden çok daha
13:54
were more important than ever.
327
834260
2000
önemli olduğunu öğrendim.
13:56
We were in a difficult operation in Afghanistan in 2007,
328
836260
3000
2007'de Afganistan'da çok zorlu bir operasyondaydık,
13:59
and an old friend of mine,
329
839260
2000
kariyerimin farklı zamanlarında onunla
14:01
that I had spent many years
330
841260
2000
çok uzun yıllar geçirdiğim
14:03
at various points of my career with --
331
843260
2000
eski bir arkadaşım --
14:05
godfather to one of their kids --
332
845260
3000
hatta çocuklarından birinin vaftiz babasıyım --
14:08
he sent me a note, just in an envelope,
333
848260
3000
bir zarf içinde
14:11
that had a quote from Sherman to Grant
334
851260
2000
bana bir not gönderdi,
14:13
that said, "I knew if I ever got in a tight spot,
335
853260
3000
şöyle diyordu: "Ne zaman bir durumda kalırsam, yaşadığın sürece
14:16
that you would come, if alive."
336
856260
3000
benim için geleceğini billiyorum."
14:20
And having that kind of relationship, for me,
337
860260
2000
Ve böyle bir ilişkiye sahip olmak
14:22
turned out to be critical at many points in my career.
338
862260
3000
kariyerimin birçok noktasında benim için kritik bir dönüm noktası olmuştur.
14:25
And I learned that you have to give that
339
865260
2000
Ve bunu bu çevrede
14:27
in this environment,
340
867260
2000
vermek zorunda olduğunu öğrendim,
14:29
because it's tough.
341
869260
3000
çünkü bu oldukça zordur.
14:32
That was my journey.
342
872260
2000
Bu benim yolculuğumdu.
14:34
I hope it's not over.
343
874260
2000
Umarım bitmemiştir.
14:36
I came to believe
344
876260
2000
Bir liderin haklı olduğu için
14:38
that a leader isn't good because they're right;
345
878260
2000
iyi olduğuna inanmadım;
14:40
they're good because they're willing to learn and to trust.
346
880260
3000
öğrenmeye ve güvenmeye istekli oldukları için iyi olduklarına inandım.
14:45
This isn't easy stuff.
347
885260
3000
Bu kolay birşey değildir.
14:48
It's not like that electronic abs machine
348
888260
2000
Bu, ayda 15 dakika elektronik karın kası aletiyle çalışarak
14:50
where, 15 minutes a month, you get washboard abs.
349
890260
2000
karın kası geliştirmek gibi birşey değil.
14:52
(Laughter)
350
892260
2000
(Gülüşmeler)
14:54
And it isn't always fair.
351
894260
3000
Ve her zaman adil de değildir.
14:57
You can get knocked down,
352
897260
3000
Yere serilebilirsiniz,
15:00
and it hurts
353
900260
2000
canınız yanabilir,
15:02
and it leaves scars.
354
902260
3000
ve yaralanabilirsiniz.
15:05
But if you're a leader,
355
905260
2000
Ama eğer liderseniz,
15:07
the people you've counted on
356
907260
3000
güvendiğiniz insanlar
15:10
will help you up.
357
910260
2000
size yardım edecektir.
15:12
And if you're a leader,
358
912260
3000
Ve eğer liderseniz,
15:15
the people who count on you need you on your feet.
359
915260
3000
size güvenen insanlar sizi dimdik ayakta görmeye ihtiyaç duyarlar.
15:18
Thank you.
360
918260
2000
Teşekkürler.
15:20
(Applause)
361
920260
12000
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7