Jody Williams: A realistic vision for world peace

Jody Williams: Dünya barışı için gerçekçi bir görüş

137,808 views

2011-01-11 ・ TED


New videos

Jody Williams: A realistic vision for world peace

Jody Williams: Dünya barışı için gerçekçi bir görüş

137,808 views ・ 2011-01-11

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: nihal zemheri Gözden geçirme: osman oguz ahsen
00:15
I'm actually here
0
15260
2000
Ben aslında
00:17
to make a challenge to people.
1
17260
2000
burada insanlara meydan okumak için bulunuyorum.
00:19
I know there have been many challenges made to people.
2
19260
3000
Biliyorum ki insanlar bir çok mücadeleye davet edilmiştir.
00:22
The one I'm going to make
3
22260
2000
Benim yapıcağım ise
00:24
is that it is time for us to reclaim
4
24260
2000
barışın gerçekten ne anlama geldiğini
00:26
what peace really means.
5
26260
3000
yeniden talep etmenin zamanı olmasıdır.
00:29
Peace is not "Kumbaya, my Lord."
6
29260
3000
Barış, "Yanıma gel Lord'um." değildir.
00:32
Peace is not the dove and the rainbow --
7
32260
3000
Barış, kumru ve gökkuşağı değildir --
00:35
as lovely as they are.
8
35260
3000
onlar kadar güzel olsa da.
00:38
When I see the symbols
9
38260
2000
Gökkuşağı ve kumrunun
00:40
of the rainbow and the dove,
10
40260
2000
sembollerini görünce,
00:42
I think of personal serenity.
11
42260
3000
kişisel huzuru düşünüyorum.
00:45
I think of meditation.
12
45260
2000
Meditasyonu düşünüyorum.
00:47
I do not think
13
47260
2000
Barışın ne olduğu
00:49
about what I consider to be peace,
14
49260
3000
hakkında düşünmüyorum,
00:52
which is sustainable peace
15
52260
3000
sürerliği olan bir barış
00:55
with justice and equality.
16
55260
3000
adalet ve eşitlik içinde
00:58
It is a sustainable peace
17
58260
2000
Bu, sürdürebilecek bir barış
01:00
in which the majority of people
18
60260
3000
ve burada bu gezegendeki
01:03
on this planet
19
63260
2000
insanların bir çoğunun
01:05
have access to enough resources
20
65260
3000
sağlam bir yaşam için
01:08
to live dignified lives,
21
68260
3000
gerekli kaynaklara ulaşımı var
01:11
where these people have enough access
22
71260
3000
ve bu insanların gerektiği kadar
01:14
to education
23
74260
2000
eğitime de erişimi var
01:16
and health care,
24
76260
2000
ve sağlık bakımına
01:18
so that they can live in freedom from want
25
78260
3000
ki böylece arzu ve korkulardan özgür
01:21
and freedom from fear.
26
81260
3000
yaşayabilsinler.
01:24
This is called human security.
27
84260
3000
Buna insan güvenliği denir.
01:27
And I am not a complete pacifist
28
87260
3000
Ve ben tam anlamıyla bir barışsever değilim,
01:30
like some of my really, really heavy-duty,
29
90260
3000
benim bazı gerçekten ağır ışı olan,
01:33
non-violent friends,
30
93260
2000
ve şiddetten uzak arkadaşlarım gibi,
01:35
like Mairead McGuire.
31
95260
2000
Mairead McGuire gibi.
01:37
I understand that humans
32
97260
2000
İnsanların karman çorman olduğunu
01:39
are so "messed up" --
33
99260
3000
anlıyorum --
01:42
to use a nice word,
34
102260
2000
düzgün bir kelime kullanmak için,
01:44
because I promised my mom
35
104260
2000
çünkü anneme söz verdim ki
01:46
I'd stop using the F-bomb in public.
36
106260
2000
S-bombasını halk içinde kullanmayı durduracağım
01:48
And I'm trying harder and harder.
37
108260
3000
Ve daha daha çok bunu yapmaya çalışıyorum.
01:51
Mom, I'm really trying.
38
111260
2000
Anne, gerçekten deniyorum.
01:53
We need a little bit of police;
39
113260
2000
Bizim çok az polise ihtiyacımız var,
01:55
we need a little bit of military,
40
115260
2000
bizim çok az orduya ihtiyacımız var
01:57
but for defense.
41
117260
2000
savunma için ihtiyacımız var bunlara
01:59
We need to redefine
42
119260
2000
Bu dünyada bizi güvenli
02:01
what makes us secure
43
121260
2000
yapan şeyleri
02:03
in this world.
44
123260
2000
tekrar tanımlamalıyız.
02:05
It is not arming our country
45
125260
2000
Bu ülkemizi tepeden tırnağa
02:07
to the teeth.
46
127260
2000
silahlandırmak değil.
02:10
It is not getting other countries
47
130260
2000
Başka ülkelerin tepeden tırnağa
02:12
to arm themselves to the teeth
48
132260
2000
silahlanması değil;
02:14
with the weapons that we produce
49
134260
2000
bizim ürettiğimiz silahlarla
02:16
and we sell them.
50
136260
3000
ve bizim sattığımız.
02:19
It is using that money more rationally
51
139260
3000
Bu parayi daha doğru kullanmak
02:22
to make the countries of the world secure,
52
142260
4000
ve böylece ülkelerin güvenliğini sağlamak,
02:26
to make the people of the world secure.
53
146260
3000
insanların güvenliğini sağlamak.
02:30
I was thinking about
54
150260
2000
Son zamanlarda
02:32
the recent ongoings
55
152260
2000
Kongre'de olanları
02:34
in Congress,
56
154260
2000
düşünüyordum.
02:36
where the president is offering
57
156260
3000
Başkan, Stratejik Silahları Azaltma Antaşmasıyla ilgili oylamayı
02:39
8.4 billion dollars
58
159260
3000
kazanmak için 8.4 milyar dolar
02:42
to try to get the START vote.
59
162260
2000
teklif ediyor.
02:44
I certainly support the START vote.
60
164260
2000
Ben kesinlikle Stratejik Silahları Azaltma Antaşmasıyla ilgili oylamayı destekliyorum.
02:46
But he's offering 84 billion dollars
61
166260
3000
Ama 84 milyar dolar teklif ediyor
02:49
for the modernizing
62
169260
3000
nükleer silahları
02:52
of nuclear weapons.
63
172260
2000
modernize etmek için.
02:54
Do you know the figure that the U.N. talks about
64
174260
3000
BM'nin Bin Yıllık Kalkınma Hedefleri'ni yerine getirmesi
02:57
for fulfilling the Millennium Development Goals
65
177260
3000
için 80 milyar dolardan bahsettiğini
03:00
is 80 billion dollars?
66
180260
3000
biliyor musunuz?
03:05
Just that little bit of money,
67
185260
2000
Sadece bu kadarcık para,
03:07
which to me, I wish it was in my bank account --
68
187260
2000
bana göre, keşke benim banka hesabımda olsaydı --
03:09
it's not, but ...
69
189260
2000
değil, ama...
03:11
In global terms, it's a little bit of money.
70
191260
3000
Küresel bakımdan bu çok az para.
03:16
But it's going to modernize weapons
71
196260
2000
fakat bu silahları modernleştirecek
03:18
we do not need
72
198260
2000
ihtiyacımız olmayan silahları
03:20
and will not be gotten rid of in our lifetime,
73
200260
3000
ve ömrümüz boyunca kurtulamayacağımız silahları
03:23
unless we get up off our ...
74
203260
2000
ve bu eğer biz sesimi duyurup
03:25
and take action to make it happen,
75
205260
3000
harekete geçmezsek
03:28
unless we begin to believe
76
208260
2000
ve bu son iki günde
03:30
that all of the things that we've been hearing about
77
210260
2000
duyduğumuz tüm bu şeylerin
03:32
in these last two days
78
212260
2000
insan güvenliğini sağlamak için bir araya gelmiş
03:34
are elements of what come together
79
214260
2000
ögeler olduğuna inanmazsak
03:36
to make human security.
80
216260
3000
bu gerçekleşecek
03:39
It is saving the tigers.
81
219260
3000
bu kaplanları kurtarmakla ilgili
03:42
It is stopping the tar sands.
82
222260
3000
bu katranlı kumları durdurmak
03:45
It is having access
83
225260
3000
bu ,kanseri tehşis edebilecek
03:48
to medical equipment
84
228260
2000
tıbbi malzemeye
03:50
that can actually tell who does have cancer.
85
230260
3000
erişimi sağlamak
03:53
It is all of those things.
86
233260
2000
tüm bunlar bahsettiğim.
03:55
It is using our money for all of those things.
87
235260
3000
paramızı bunlar için kullanmamız önemli olan
03:58
It is about action.
88
238260
2000
harekete geçmemiz
04:00
I was in Hiroshima
89
240260
2000
birkaç hafta önce
04:02
a couple of weeks ago,
90
242260
2000
Hiroşima'daydım
04:04
and His Holiness --
91
244260
2000
Patrik cenapları ile birlikte.
04:06
we're sitting there in front of thousands of people in the city,
92
246260
3000
Şehirde binlerce insanın önünde oturuyoruz
04:09
and there were about eight of us Nobel laureates.
93
249260
2000
Ve 8 nobel ödüllü bir aradayız
04:11
And he's a bad guy. He's like a bad kid in church.
94
251260
3000
ve o kötü bir adam,kilisedeki kötü çocuk
04:14
We're staring at everybody, waiting our turn to speak,
95
254260
3000
insalara bakınıyor,konuşma sıramızın gelmesini bekliyoruz.
04:17
and he leans over to me, and he says,
96
257260
2000
ve bana doğru eğilerek şöyle diyor;
04:19
"Jody, I'm a Buddhist monk."
97
259260
3000
Jody,Ben bir Budist rahibiyim
04:23
I said, "Yes, Your Holiness.
98
263260
3000
Ben de evet cenapları diyorum
04:26
Your robe gives it away."
99
266260
2000
Üstünüze giydiğiniz şeyden anlaşılıyor bu.
04:28
(Laughter)
100
268260
2000
(kahkaha)
04:30
He said, "You know
101
270260
2000
Ve O şöyle diyor; biliyorsun,
04:32
that I kind of like meditation, and I pray."
102
272260
3000
meditasyonu seviyorum ve dua ediyorum
04:35
I said, "That's good. That's good.
103
275260
2000
Ben de bu iyi bu iyi diyorum
04:37
We need that in the world.
104
277260
2000
Dünyamız için buna ihtiyacımız var diyorum
04:39
I don't follow that, but that's cool."
105
279260
3000
Ben bunu yapmıyorum ama bu iyi bir şey diyorum
04:42
And he says, "But I have become skeptical.
106
282260
3000
Ve O da şöyle diyor; ama ben şüpheci oldum
04:45
I do not believe
107
285260
3000
meditasyonun ve duanın
04:48
that meditation and prayer
108
288260
3000
dünyayı değiştirebileceğine
04:51
will change this world.
109
291260
2000
inanmıyorum.
04:53
I think what we need
110
293260
2000
Sanırım ihtiyacımız olan şey
04:55
is action."
111
295260
2000
hareket geçmek
04:57
His Holiness, in his robes,
112
297260
2000
Cenapları,yeni kıyafetiyle
04:59
is my new action hero.
113
299260
3000
benim yeni kahramanım
05:02
I spoke with Aung Sun Suu Kyi
114
302260
2000
Birkaç gün önce
05:04
a couple of days ago.
115
304260
2000
Aung Sun Suu Kyi ile konuştum.
05:06
As most of you know,
116
306260
2000
Pek çoğunuzun bildiği gibi
05:08
she's a hero for democracy in her country, Burma.
117
308260
3000
O ülkesi Burma'da bir demokrasi kahramanı.
05:11
You probably also know
118
311260
2000
Ve belki yine biliyorsunuzdur
05:13
that she has spent 15 of the last 20 years
119
313260
2000
ülkesine demokrasi getirmek için
05:15
imprisoned for her efforts
120
315260
3000
çabaladığı son 20 yılın 15'ini
05:18
to bring about democracy.
121
318260
2000
hapishanede geçirdi.
05:20
She was just released a couple of weeks ago,
122
320260
3000
Birkaç hafta önce ancak serbest bırakıldı.
05:23
and we're very concerned to see how long she will be free,
123
323260
3000
Ve biz de ne kadar süre serbest kalacağı konusunda gerçekten endişeliyiz.
05:26
because she is already out in the streets in Rangoon,
124
326260
2000
Çünkü şimdiden Rangoo'da sokaklarda
05:28
agitating for change.
125
328260
2000
değişim getirmek için çabalamaya başladı.
05:30
She is already out in the streets, working with the party
126
330260
3000
Sokaklarda,partisiyle birlikte
05:33
to try to rebuild it.
127
333260
2000
partiyi yeniden inşa etmek için çalışıyor.
05:35
But I talked to her for a range of issues.
128
335260
3000
Kendisiyle bazı konularla ilgili konuştuk.
05:38
But one thing that I want to say,
129
338260
2000
Ve size aktarmak istediğim bir şey var
05:40
because it's similar to what His Holiness said.
130
340260
3000
çünkü bu patrik cenaplarının söylediğine benziyor
05:43
She said, "You know, we have a long road to go
131
343260
3000
Şöyle dedi:Önümüzde uzun bir yol var
05:46
to finally get democracy in my country.
132
346260
3000
demokrasiyi ülkemize getirmek için
05:49
But I don't believe in hope
133
349260
3000
Fakat emek vermeden
05:52
without endeavor.
134
352260
3000
başarıya inanmıyorum
05:55
I don't believe in the hope of change,
135
355260
3000
eğer harekete geçmezsek
05:58
unless we take action
136
358260
2000
değişime,değişimin olabileceğine
06:00
to make it so."
137
360260
2000
inanmıyorum
06:02
Here's another woman hero of mine.
138
362260
3000
İşte benim bir diğer kadın kahramanım
06:05
She's my friend, Dr. Shirin Ebadi,
139
365260
3000
Dostum doktor Shirin Ebadi.
06:08
the first Muslim woman
140
368260
2000
Kendisi Nobel Barış ödülünü alan
06:10
to receive the Nobel Peace Prize.
141
370260
2000
İlk Müslüman kadın.
06:12
She has been in exile
142
372260
2000
Son bir buçuk yıldır
06:14
for the last year and a half.
143
374260
2000
sürgündeydi
06:16
You ask her where she lives -- where does she live in exile?
144
376260
3000
Ona nerede yaşadığını,sürgünde nereye gönderildiğini sorduğunuzda
06:19
She says the airports of the world.
145
379260
3000
cevabı dünyanın dör bir yanındaki havalanları olur.
06:22
She is traveling because she was out of the country
146
382260
3000
O seyehat ediyor çünkü seçim zamanında
06:25
at the time of the elections.
147
385260
2000
ülke dışındaydı.
06:27
And instead of going home,
148
387260
2000
Ve eve dönmek yerine
06:29
she conferred with all the other women that she works with,
149
389260
3000
birlikte çalıştığı tüm diğer kadınlarla bir araya geldi,görüştü
06:32
who said to her, "Stay out. We need you out.
150
392260
3000
Ve bu kadınlar ona,ülke dışında kal,senin ülke dışnda olman lazım bizim için,dediler
06:35
We need to be able to talk to you out there,
151
395260
2000
Seninle oradan konuşabilmemiz lazım dediler
06:37
so that you can give the message
152
397260
2000
ki burada ne olup bittiğine dair
06:39
of what's happening here."
153
399260
2000
dışarıya mesaj verebilesin.
06:41
A year and a half --
154
401260
2000
bir buçuk yıl--
06:43
she's out speaking
155
403260
2000
O,ülkesi dışında ülkesindeki kadınlar adına konuşuyor
06:45
on behalf of the other women in her country.
156
405260
3000
sesini duyurmaya çalışıyor.
06:48
Wangari Maathai --
157
408260
2000
Wangari Maathai--
06:50
2004 Peace laureate.
158
410260
2000
2004'te Barış ödülü aldı.
06:52
They call her the "Tree Lady,"
159
412260
2000
Ona 'ağaç kadın' diyorlar.
06:54
but she's more than the Tree Lady.
160
414260
2000
ama O, aslında bundan da fazlası.
06:56
Working for peace
161
416260
2000
Barış için çalışmak
06:58
is very creative.
162
418260
2000
yaratıcılık ister.
07:00
It's hard work every day.
163
420260
2000
Her gün çok çalışmanız gerekir.
07:02
When she was planting those trees,
164
422260
2000
O, ağaçları dikerken
07:04
I don't think most people understand
165
424260
2000
çoğu insanın
07:06
that, at the same time,
166
426260
3000
onun başka insanlara ağaç diktirme
07:09
she was using the action
167
429260
2000
eylemini
07:11
of getting people together to plant those trees
168
431260
3000
aslında ülkesindeki otoriter hükümeti nasıl yeneceğine
07:14
to talk about how to overcome
169
434260
3000
dair konuşmak,sesini duyurmak için kullandığını
07:17
the authoritarian government in her country.
170
437260
3000
anladığını sanmıyorum.
07:20
People could not gather
171
440260
2000
İnsanlar toplandıklarında
07:22
without getting busted and taken to jail.
172
442260
3000
yakalanmaktan ve hapse atılmaktan kurtulamıyorlardı.
07:25
But if they were together planting trees for the environment,
173
445260
3000
Ama çevre için ağaç dikmek adına bir araya geldiklerinde
07:28
it was okay --
174
448260
2000
sorun yoktu
07:30
creativity.
175
450260
2000
işte bu yaratıcılık.
07:33
But it's not just iconic women
176
453260
3000
Yalnızca sembol haline gelmiş kadınlar değil
07:36
like Shirin,
177
456260
2000
Shirin gibi
07:38
like Aung Sun Suu Kyi, like Wangari Maathai --
178
458260
3000
Aung Sun Suu Kyi gibi,Wangari Maathai gibi dünyayı değiştirmeye çalışan
07:41
it is other women in the world
179
461260
3000
dünyadaki diğer kadınlar da
07:44
who are also struggling together
180
464260
2000
birlikte çaba sarf ederek
07:46
to change this world.
181
466260
2000
dünyayı değiştirmeye çalışıyorlar.
07:48
The Women's League of Burma,
182
468260
2000
Burma Kadınlar Birliği--
07:50
11 individual organizations of Burmese women
183
470260
3000
ki bu Burmalı kadınların kurduğu 11 ayrı örgütten oluşur
07:53
came together because there's strength in numbers.
184
473260
3000
bu birlik toplandı;çünkü sayının fazlalığı gücün göstergesidir.
07:56
Working together is what changes our world.
185
476260
3000
Dünyayı değiştiren şey birlikte çalışmaktır
07:59
The Million Signatures Campaign
186
479260
2000
Bir milyon imza kampanyasıyla
08:01
of women inside Burma
187
481260
2000
Burma'daki kadınlar
08:03
working together to change human rights,
188
483260
3000
ülkelerin insan hakları ve
08:06
to bring democracy to that country.
189
486260
2000
demokrasi getirmek için birlikte çalışıyorlar
08:08
When one is arrested and taken to prison,
190
488260
3000
Biri tutuklanıp hapse gönderildiğinde
08:11
another one comes out and joins the movement,
191
491260
3000
diğeri gelip harekete katılıyor
08:14
recognizing that if they work together,
192
494260
3000
ve bunu yaparken eğer birlikte çalışırlarsa
08:17
they will ultimately bring change
193
497260
2000
sonunda ülkelerine değişimi getirebileceklerini
08:19
in their own country.
194
499260
2000
biliyorlar.
08:21
Mairead McGuire in the middle,
195
501260
2000
Mairead McGuire ortada
08:23
Betty Williams on the right-hand side --
196
503260
2000
Betty Williams ta sağda
08:25
bringing peace to Northern Ireland.
197
505260
2000
Kuzey İrlanda'ya barış getiriyorlar.
08:27
I'll tell you the quick story.
198
507260
2000
Size bunun hikayesini anlatacağım hemen
08:29
An IRA driver was shot,
199
509260
2000
Bir İrlanda Cumhuriiyet Ordusu askeri vuruluyor
08:31
and his car plowed into people
200
511260
2000
ve arabası da insanlara çarpıyor
08:33
on the side of the street.
201
513260
2000
sokaktaki
08:35
There was a mother and three children.
202
515260
2000
Bir anne ve üç çocuğuna çarpıyor.
08:37
The children were killed on the spot.
203
517260
2000
Çocuklar kaza yerinde hayatlarını kaybediyorlar
08:39
It was Mairead's sister.
204
519260
2000
O anne Mairead'ın kızkardeşi
08:41
Instead of giving in
205
521260
2000
Bu şiddet karşısında
08:43
to grief, depression, defeat
206
523260
3000
acı,depresyon ve yenilmişlik duygusuna kapılıp
08:46
in the face of that violence,
207
526260
3000
gitmektense Mairead
08:49
Mairead hooked up with Betty --
208
529260
2000
Betty ile bir araya geliyor--
08:51
a staunch Protestant and a staunch Catholic --
209
531260
3000
biri sıkı bir Protestan,diğeri de sıkı bir Katolik
08:54
and they took to the streets
210
534260
2000
ve sokaklarda gösteri yapmaya başlıyorlar
08:56
to say, "No more violence."
211
536260
3000
"şiddete hayır"
08:59
And they were able to get
212
539260
2000
Ve onbinlerce insanı,özellikle kadınları ve bir de erkekleri
09:01
tens of thousands of, primarily, women, some men,
213
541260
3000
etkileyerek
09:04
in the streets to bring about change.
214
544260
3000
değişim getirebilmek için gösteri yapıyorlar
09:08
And they have been
215
548260
2000
Ve Kuzey İrlanda'ya değişim getiren dalganın
09:10
part of what brought peace to Northern Ireland,
216
550260
2000
parçası oluyorlar
09:12
and they're still working on it,
217
552260
2000
ve hala bununla ilgili çabalarını sürdürüyorlar
09:14
because there's still a lot more to do.
218
554260
3000
çünkü daha yapılacak çok şey var.
09:17
This is Rigoberta Menchu Tum.
219
557260
2000
Bu Rigoberta Menchu Tum
09:19
She also received the Peace Prize.
220
559260
2000
Nobel Barış Ödülü sahibi aynı zamanda.
09:21
She is now running for president.
221
561260
2000
Şu anda başkanlık seçimlerinde aday
09:23
She is educating the indigenous people of her country
222
563260
3000
ülkesindeki yerli insanlara
09:26
about what it means to be a democracy,
223
566260
3000
demokrasinin ne anlama geldiğiyle ilgili
09:29
about how you bring democracy to the country,
224
569260
3000
ülkeye nasıl demokrasi getirileceğiyle ilgili
09:32
about educating, about how to vote --
225
572260
2000
oy kullanmayla ilgili
09:34
but that democracy is not just about voting;
226
574260
3000
fakat demokrasinin yalnızca oy kullanmadan ibaret olmadığıyla ilgili eğitim veriyor
09:37
it's about being an active citizen.
227
577260
2000
demokrasinin aktif bir vatandaş olmakla ilgili olduğunu öğretiyor.
09:39
That's what I got stuck doing --
228
579260
2000
Bu yaparken çıkmaza girdiğim bir şey
09:41
the landmine campaign.
229
581260
2000
mayın kampanyası
09:43
One of the things that made this campaign work
230
583260
3000
Bu kampanyanın işe yaramasını sağlayan şey
09:46
is because we grew from two NGOs
231
586260
3000
iki sivil toplum örgütüyken
09:49
to thousands
232
589260
2000
tüm dünyada
09:51
in 90 countries around the world,
233
591260
2000
90 ülkede binlerce insana ulaşmamızdı
09:53
working together in common cause to ban landmines.
234
593260
3000
Mayınların yasaklanması için birlikte çalıştık
09:57
Some of the people who worked in our campaign
235
597260
2000
Kampanyamızda görev alan insanlardan bazıları
09:59
could only work maybe an hour a month.
236
599260
2000
belki de ayda yalnızca bir saat çalışabildi
10:01
They could maybe volunteer that much.
237
601260
2000
Bu kadar vakit ayırabiliyorlardı.
10:03
There were others, like myself,
238
603260
2000
Ve bir de benim gibi
10:05
who were full-time.
239
605260
2000
tam zamanlı çalışanlar vardı
10:07
But it was the actions, together, of all of us
240
607260
3000
değişim getiren
10:10
that brought about that change.
241
610260
2000
hepimizin ortak çabalarıydı.
10:12
In my view, what we need today
242
612260
2000
bence ,bugün ihtiyacımız olan şey
10:14
is people getting up
243
614260
2000
insanların
10:16
and taking action
244
616260
2000
harekete geçmesi
10:18
to reclaim the meaning of peace.
245
618260
2000
ve barışın anlamını vurgulamasıdır
10:20
It's not a dirty word.
246
620260
2000
bu kötü bir kelime değil
10:22
It's hard work every single day.
247
622260
2000
her gün çok çalışmayı gerektiren bir kelime
10:24
And if each of us
248
624260
2000
Ve her birimiz
10:26
who cares about the different things we care about
249
626260
2000
önemsediğimiz farklı şeylere önem verirken
10:28
got up off our butts
250
628260
2000
harekete geçip
10:30
and volunteered
251
630260
2000
bu iş için gönüllü olursak
10:32
as much time as we could,
252
632260
3000
ve mümkün olduğunca bunun için zaman ayırabilirsek
10:35
we would change this world,
253
635260
2000
bu dünyayı değiştirebilirz
10:37
we would save this world.
254
637260
2000
bu dünyayı kurtarabiliriz
10:39
And we can't wait for the other guy. We have to do it ourselves.
255
639260
2000
başka birinin bunu yapmasını bekleyemeyiz,bunu kendimiz yapmak durumundayız
10:41
Thank you.
256
641260
2000
Teşekkürler.
10:43
(Applause)
257
643260
3000
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7