Mechai Viravaidya: How Mr. Condom made Thailand a better place

Mechai Viravaidya: Bay Kondom Tayland'ı nasıl daha iyiye götürdü

88,276 views

2010-09-30 ・ TED


New videos

Mechai Viravaidya: How Mr. Condom made Thailand a better place

Mechai Viravaidya: Bay Kondom Tayland'ı nasıl daha iyiye götürdü

88,276 views ・ 2010-09-30

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Isil Arican Gözden geçirme: Sancak Gülgen
00:15
Welcome to Thailand.
0
15260
3000
Tayland'a hoş geldiniz.
00:18
Now, when I was a young man -- 40 years ago,
1
18260
3000
Ben genç bir adamken, 40 yıl önce
00:21
the country was very, very poor
2
21260
2000
ülke çok ama çok fakirdi
00:23
with lots and lots and lots of people living in poverty.
3
23260
3000
çok fazla sayıda insan yoksulluk içindeydi.
00:26
We decided to do something about it,
4
26260
3000
Biz de buna karşı bir şey yapmaya karar verdik
00:29
but we didn't begin with a welfare program
5
29260
2000
ama bunu sosyal yardımlaşma ya da
00:31
or a poverty reduction program.
6
31260
3000
yoksullara maddi yardım yolu ile yapmadık.
00:34
But we began with a family-planning program,
7
34260
3000
Onu yerine çok başarılı bir dizi ana çocuk sağlığı
00:37
following a very successful
8
37260
2000
aktivitelerinin hemen ardından
00:39
maternal child health activity,
9
39260
2000
bir aile planlaması programı
00:41
sets of activities.
10
41260
2000
ile başladık.
00:43
So basically, no one would accept family planning
11
43260
3000
Yani aslında, eğer çocukları hayatta kalıyor olmasaydı
00:46
if their children didn't survive.
12
46260
2000
zaten kimse aile planlamasını kabul etmezdi.
00:48
So the first step: get to the children, get to the mothers,
13
48260
3000
Öyleyse ilk adım: önce çocuklara, sonra annelere ulaşmak,
00:51
and then follow up with family planning.
14
51260
2000
daha sonra da aile planlaması ile devam etmek.
00:53
Not just child mortality alone, you need also family planning.
15
53260
3000
Tek başına çocuk ölümlerini düzeltmek yetmez, aile planlaması da lazım.
00:56
Now let me take you back
16
56260
2000
Şimdi sizi biraz geri götürmeme izin verin
00:58
as to why we needed to do it.
17
58260
2000
ki neden buna gerek duyduğumuzu anlatayım.
01:00
In my country, that was the case in 1974.
18
60260
3000
1974 yılında, benim ülkemde
01:03
Seven children per family --
19
63260
2000
aile başında ortalama 7 çocuk düşüyordu.
01:05
tremendous growth at 3.3 percent.
20
65260
2000
Yüzde 3.3 seviyesinde müthiş bir büyüme vardı.
01:07
There was just no future.
21
67260
2000
Ama gelecek umudu yoktu.
01:09
We needed to reduce the population growth rate.
22
69260
2000
Nüfus artış hızını bir şekilde düşürmemiz gerekliydi.
01:11
So we said, "Let's do it."
23
71260
2000
Biz de "Hadi düşürelim" dedik.
01:13
The women said, "We agree. We'll use pills,
24
73260
2000
Kadınlar da "Aynı fikirdeyiz, doğum kontrol hapı kullanalım,
01:15
but we need a doctor to prescribe the pills,"
25
75260
3000
ama bunlar reçete etmek için doktor gerekli." dediler.
01:18
and we had very, very few doctors.
26
78260
2000
Ve bizim çok ama çok az sayıda doktorumuz vardı.
01:20
We didn't take no as an answer;
27
80260
2000
Hayır'ı cevap olarak kabul etmedik,
01:22
we took no as a question.
28
82260
2000
onun yerine soru olarak algıladık.
01:24
We went to the nurses and the midwives, who were also women,
29
84260
3000
Hemşirelere ve ebelere ulaştık, onlar da kadındı
01:27
and did a fantastic job
30
87260
2000
ve hapın nasıl kullanacağını anlatma
01:29
at explaining how to use the pill.
31
89260
2000
konusunda müthiş bir iş başardılar.
01:31
That was wonderful,
32
91260
2000
Gerçekten harikaydı.
01:33
but it covered only 20 percent of the country.
33
93260
2000
ama sadece ülkede yaşayanların %20'sine ulaşabildik.
01:35
What do we do for the other 80 percent --
34
95260
2000
Peki kalan %80'e ne yapacaktık?
01:37
leave them alone and say, "Well, they're not medical personnel."
35
97260
3000
Onları kendi başlarına bırakıp "Pardon sağlık personeli yok?" mu demeliydik?
01:40
No, we decided to do a bit more.
36
100260
2000
Hayır, daha fazla çabalamaya karar verdik.
01:42
So we went to the ordinary people that you saw.
37
102260
3000
Biz de gördüğünüz bu sıradan insanlara gittik.
01:45
Actually, below that yellow sign --
38
105260
2000
Aslında, bu sarı ilanın altında
01:47
I wish they hadn't wiped that,
39
107260
2000
keşke silmelesermiş, görebilirdiniz,
01:49
because there was "Coca-Cola" there.
40
109260
3000
çünkü orada "Coca-Cola" yazılıydı.
01:52
We were so much bigger than Coca-Cola in those days.
41
112260
3000
O günlerde Coca-Cola'dan bile ünlüydük.
01:55
And no difference,
42
115260
2000
Ve onların seçtiği insanlarla
01:57
the people they chose were the people we chose.
43
117260
3000
bizim seçtiklerimiz arasında fark yok.
02:00
They were well-known in the community,
44
120260
2000
Hepsi toplum tarafından yakından tanınan kişilerdi,
02:02
they knew that customers were always right,
45
122260
2000
müşterinin her zaman haklı olduğunu biliyorlardı,
02:04
and they were terrific, and they practiced their family planning themselves.
46
124260
3000
ve muhteşemdiler, kendileri de aile planlaması uyguluyorlardı.
02:07
So they could supply pills and condoms
47
127260
2000
Böylece ülkenin her yanına hap ve kondom
02:09
throughout the country, in every village of the country.
48
129260
2000
temın edebiliyorlardı, her bir köye kadar.
02:11
So there we are. We went to the people
49
131260
2000
İşte buradayız. Sorunun ana kaynağı olduğu
02:13
who were seen as the cause of the problem
50
133260
2000
düşünülen insanlara giderek, çözümün parçası
02:15
to be the solution.
51
135260
2000
olmalarını sağladık.
02:17
Wherever there were people --
52
137260
2000
İnsanların olduğu her yerde --
02:19
and you can see boats with the women, selling things --
53
139260
2000
bakın sandallardaki kadınları görüyorsunuz -- birşeyler satıyorlar--
02:21
here's the floating market
54
141260
2000
işte bu yüzer pazar
02:23
selling bananas and crabs
55
143260
2000
muz ve yengeç satıyorlar
02:25
and also contraceptives --
56
145260
2000
beraberinde de doğum kontrol cihazları--
02:27
wherever you find people,
57
147260
2000
Tayland'da insan bulabileceğiniz her yerde
02:29
you'll find contraceptives in Thailand.
58
149260
2000
doğum kontrol cihazları da bulabilirsiz.
02:31
And then we decided, why not get to religion
59
151260
2000
Daha sonra şunu düşündük, niye işin içine dini katmayalım ki?
02:33
because in the Philippines,
60
153260
2000
Çünkü Filipinler'de
02:35
the Catholic Church was pretty strong,
61
155260
2000
Katolik Kilise çok etkiliydi,
02:37
and Thai people were Buddhist.
62
157260
2000
Taylandlılar ise Budisttiler.
02:39
We went to them and they said, "Look, could you help us?"
63
159260
2000
Biz de onlara gittik ve sorduk: "Bize yardım eder misiniz?"
02:41
I'm there -- the one in blue, not the yellow --
64
161260
3000
Şuradaki mavili olan benim, hayır sarılı olan değil,
02:44
holding a bowl of holy water
65
164260
2000
rahibin ailenin kutsallığı için
02:46
for the monk to sprinkle holy water
66
166260
2000
haplar ve kondomlara serpeceği
02:48
on pills and condoms
67
168260
2000
kutsal su kasesini
02:50
for the sanctity of the family.
68
170260
3000
tutuyorum elimde.
02:53
And this picture was sent throughout the country.
69
173260
2000
Bu resim bütün ilkeye dağıtlıldı.
02:55
So some of the monks in the villages were doing the same thing themselves.
70
175260
3000
Köylerdeki bazı yerel papazlar aynı şeyi tek başlarına yapıyorlardı.
02:58
And the women were saying, "No wonder we have no side-effects.
71
178260
3000
Kadınlar da diyorlardı ki "Kullandığımız bu şeylerin yan etkisi olmaması normal,
03:01
It's been blessed."
72
181260
2000
hepsi kutsandı çünkü."
03:03
That was their perception.
73
183260
2000
Onların algılaması bu şekildeydi.
03:05
And then we went to teachers.
74
185260
2000
Daha sonra öğretmenlere gittik.
03:07
You need everybody to be involved
75
187260
3000
İnsanlığı daha iyi bir yere getirebilmek
03:10
in trying to provide whatever it is
76
190260
3000
için birşeyler yapmaya çalışıyorsanız
03:13
that make humanity a better place.
77
193260
2000
herkesi için içine katmanız gerekir.
03:15
So we went to the teachers.
78
195260
2000
Bu nedenle öğretmenlere gittik.
03:17
Over a quarter of a million were taught about family planning
79
197260
2000
Çeyrek milyon insana aile planlaması öğretildi
03:19
with a new alphabet -- A, B for birth, C for condom,
80
199260
3000
hem de yeni alfabe ile -- A, B, Kondom'un C'si, Doğum'un D'si
03:22
I for IUD, V for vasectomy.
81
202260
2000
IUD'nin I'sı, Vazektomi'nin V'si.
03:24
And then we had a snakes and ladders game, where you throw dice.
82
204260
2000
Daha sonra yılanlar ve merdivenler olan oyundan oynadık, heni zar atarsınız
03:26
If you land on anything pro-family planning, you move ahead.
83
206260
3000
ve aile planlaması gelince devam edersiniz.
03:29
Like, "Mother takes the pill every night.
84
209260
2000
"Anne her gün doğum kontrolü hapı alıyor.
03:31
Very good, mother. Move ahead.
85
211260
2000
Aferim anne, ilerleyebilirsin.
03:33
Uncle buys a condom. Very good, uncle. Move ahead.
86
213260
2000
Amcam kondom satın alıyor. Aferim amca, ilerleyebilirsin.
03:35
Uncle gets drunk, doesn't use condom. Come back, start again."
87
215260
2000
Amca sarhoş oluyor, kondom kullanmıyor. Yandın amca, en baştan başla.
03:37
(Laughter)
88
217260
2000
(Gülüşmeler)
03:39
Again, education, class entertainment.
89
219260
3000
Tekrar söylüyorum, eğitim, sınıfı eğlendirerek.
03:42
And the kids were doing it in school too.
90
222260
2000
Çocuklar da okulda benzer şeyler yapıyorlardı.
03:44
We had relay races with condoms,
91
224260
2000
Kondomlarla ilgili yarışmalar düzenledik.
03:46
we had children's condom-blowing championship.
92
226260
2000
Kondom şişirme şampiyonası.
03:48
And before long,
93
228260
2000
Ve çok geçmeden
03:50
the condom was know as the girl's best friend.
94
230260
3000
kondom, genç kızların en iyi arkadaşı haline geldi.
03:53
In Thailand, for poor people, diamonds don't make it --
95
233260
2000
Tayland'da fakir insanlar için pırlanta söz konusu değildir.
03:55
so the condom is the girl's best friend.
96
235260
3000
bu nedenle genç kızların en iyi dostu kondomdur.
03:59
We introduced our first microcredit program in 1975,
97
239260
3000
İlk mikro-kredi programını 1975'te devreye aldık,
04:02
and the women who organized it said,
98
242260
2000
bunu organize eden kadınlar dediler ki,
04:04
"We only want to lend
99
244260
2000
"Bu krediyi sadece aile planlaması
04:06
to women who practice family planning.
100
246260
2000
uygulayan kadınlarar vereceğiz."
04:08
If you're pregnant, take care of your pregnancy.
101
248260
2000
Eğer hamileyseniz, bebeğinize bakın.
04:10
If you're not pregnant, you can take a loan out from us."
102
250260
2000
Eğer hamile değilseniz, bizden kredi alabilirsiniz."
04:12
And that was run by them.
103
252260
2000
Bu fonları kadınlar yönetiyordu.
04:14
And after 35/36 years,
104
254260
2000
35-36 yıl sonra
04:16
it's still going on.
105
256260
2000
hala devam ediyor.
04:18
It's a part of the Village Development Bank;
106
258260
2000
Köy Kalkınma bankasının bir parçası bu fonlar,
04:20
it's not a real bank, but it's a fund -- microcredit.
107
260260
3000
tam bir banka değiller, ama bir tür fon- mikrokredi aslında.
04:23
And we didn't need a big organization to run it --
108
263260
2000
Bunu yönetmek için büyük bir organizasyona ihtiyaç yoktu.
04:25
it was run by the villagers themselves.
109
265260
2000
Köylüler kendileri yönettiler.
04:27
And you probably hardly see a Thai man there,
110
267260
2000
Büyük olasılıkla içlerinde bir erkek de göremezdiniz.
04:29
it's always women, women, women, women.
111
269260
3000
Her zaman kadınlar, kadınlar, kadınlar.
04:32
And then we thought we'd help America,
112
272260
2000
Daha sonra Amerika'ya yardım etmeye karar verdik,
04:34
because America's been helping everyone,
113
274260
2000
ne de olsa Amerika diğerlerine isteseler de istemeseler de
04:36
whether they want help or not.
114
276260
2000
sürekli yardım ediyor.
04:38
(Laughter)
115
278260
5000
(Gülüşmeler)
04:43
And this is on the Fourth of July.
116
283260
3000
Temmuz ayının dördünde
04:46
We decided to provide vasectomy to all men,
117
286260
3000
tüm erkeklere vazektomi ameliyatı yapmaya karar verdik
04:49
but in particular, American men to the front of the queue,
118
289260
2000
ama özellikle de kuyruğun en önündeki Amerikalı adama,
04:51
right up to the Ambassador's residence
119
291260
2000
Büyükelçinin konağının
04:53
during his vin d'honneur.
120
293260
2000
hemen yakınında.
04:55
And the hotel gave us the ballroom for it --
121
295260
2000
Otel bize bir balo salonu verdi.
04:57
very appropriate room.
122
297260
2000
İsmi çok uygun gerçekten de.
04:59
(Laughter)
123
299260
3000
(Gülüşmeler)
05:02
And since it was near lunch time,
124
302260
2000
Öğlen yemeği zamanı olduğu için
05:04
they said, "All right, we'll give you some lunch.
125
304260
2000
"Size yemek verelim" dediler.
05:06
Of course, it must be American cola.
126
306260
2000
"Elbette, Amerikan kolası olmalı
05:08
You get two brands, Coke and Pepsi.
127
308260
2000
iki markadan seçebilirsiniz: Coca Cola ya da Pepsi,
05:10
And then the food is either hamburger or hotdog."
128
310260
3000
yemek olarak da Hamburger ya da hotdog olabilir."
05:13
And I thought a hotdog will be more symbolic.
129
313260
2000
Hotdog'un daha simgesel olacağını düşündüm.
05:15
(Laughter)
130
315260
2000
(Gülüşmeler)
05:17
And here is this, then, young man called Willy Bohm
131
317260
3000
Bakın görüyorsunuz Willy Bohm isimli bu genç adam
05:20
who worked for the USAID.
132
320260
2000
USAID için çalışıyordu.
05:22
Obviously, he's had his vasectomy
133
322260
2000
Gördüğünüz gibi vazektomi operasyonu tamamlanmış
05:24
because his hotdog is half eaten, and he was very happy.
134
324260
3000
şünkü yarısı yenen hotdogunu tutuyor elinde, oldukça da mutlu.
05:27
It made a lot of news in America, and it angered some people also.
135
327260
3000
Bu, Amerika'da epey haber oldu, bazı insanları da çok kızdırdı.
05:30
I said, "Don't worry. Come over and I'll do the whole lot of you."
136
330260
2000
Dedim ki "Üzülmeyin, buraya gelin, sizi de ameliyat edelim."
05:32
(Laughter)
137
332260
2000
(Gülüşmeler)
05:34
And what happened?
138
334260
2000
Peki sonra ne oldu?
05:36
In all this thing,
139
336260
2000
Bütün bunların sonunda,
05:38
from seven children to 1.5 children,
140
338260
2000
ortama çocuk sayısı 7'den 1.5'a indi,
05:40
population growth rate of 3.3 to 0.5.
141
340260
3000
Nüfus artış hısı 3.3'tan 0.5'e geriledi.
05:43
You could call it the Coca-Cola approach if you like --
142
343260
3000
İsterseniz buna Coca-Cola yöntemi deyin,
05:46
it was exactly the same thing.
143
346260
2000
tamamen aynı yöntem.
05:48
I'm not sure whether Coca-Cola followed us, or we followed Coca-Cola,
144
348260
3000
Emin değilim biz mi Coca Cola'yı taklit ettik, yoksa o mu bizi
05:51
but we're good friends.
145
351260
2000
ama iyi dostuz.
05:53
And so that's the case of everyone joining in.
146
353260
2000
Herkesi için içine dahil etmenin sonucu bu.
05:55
We didn't have a strong government. We didn't have lots of doctors.
147
355260
3000
Çok güçlü bir devletimiz yoktu. Çok fazla sayıda doktorumuz yoktu.
05:58
But it's everybody's job
148
358260
2000
Ama davranış ve bakış açısını
06:00
who can change attitude and behavior.
149
360260
2000
değiştirmek herkesin işi.
06:02
Then AIDS came along and hit Thailand,
150
362260
2000
Daha sonra AIDS ortaya çıktı ve Tayland'a vardı,
06:04
and we had to stop doing a lot of good things
151
364260
2000
AIDS ile savaşmak için yapmakta olduğumuz
06:06
to fight AIDS.
152
366260
2000
iyi işleri bırakmamız gerekiyordu.
06:08
But unfortunately, the government was in denial, denial, denial.
153
368260
3000
Ama ne yazık ki hükümet inkar, inkar, inkar halindeydi.
06:11
So our work wasn't affected.
154
371260
2000
Bu nedenle bizim işimiz etkilenmedi.
06:13
So I thought, "Well, if you can't go to the government, go to the military."
155
373260
3000
Ben de "Eğer hükümete gidemezsem ben de askere giderim." dedim.
06:16
So I went to the military
156
376260
2000
Ve askerlere gittim
06:18
and asked to borrow 300 radio stations.
157
378260
2000
ve 300 radyo istasyonunu kullanma izni istedim.
06:20
They have more than the government,
158
380260
2000
Hükümetten daha çokistasyona sahiplerdi,
06:22
and they've got more guns than the government.
159
382260
2000
ilaveten daha fazla sayıda silahları vardı.
06:24
So I asked them, could they help us
160
384260
2000
Ben de onlara, bizim HIV ile olan savaşımızda
06:26
in our fight against HIV.
161
386260
2000
bize yardım edip edemeyeceklerini sordum.
06:28
And after I gave them statistics,
162
388260
2000
Onlara istatistikleri gösterdikten sonra
06:30
they said, "Yes. Okay. You can use all the radio stations, television stations."
163
390260
3000
"Tamam, bütün radyo istasyonlarını, hatta televizyon istasyonlarını kullanabilirsin."
06:33
And that's when we went onto the airwaves.
164
393260
3000
Böylece canlı yayına geçtik.
06:36
And then we got a new prime minister soon after that.
165
396260
2000
Kısa bir zaman sonra yeni bir başbakan geldi
06:38
And he said, "Mechai, could you come and join?"
166
398260
3000
ve bana "Mechai, gelip bana katılmak ister misin?" dedi
06:41
He asked me in because he liked my wife a lot.
167
401260
2000
Eşimi çok sevdiği için bana bu daveti yaptı
06:43
So I said, "Okay."
168
403260
2000
ben de "Tamam" dedim.
06:45
He became the chairman of the National AIDS Committee
169
405260
2000
Daha sonra Ulusal AIDS Komıtesi'nin başkanı oldu ve
06:47
and increased the budget fifty-fold.
170
407260
2000
bütçeyi elli kat artırdı.
06:49
Every ministry, even judges, had to be involved in AIDS education --
171
409260
3000
Her bakanlık, hatta hakimler bile AIDS eğitimine katkıda bulunmak zorundaydı.
06:52
everyone -- and we said the public, institutions,
172
412260
3000
Herkes. Ve tüm halk, kurumlar,
06:55
religious institutions, schools --
173
415260
2000
dini kurumlar, okullar--
06:57
everyone was involved.
174
417260
2000
herkes işin içindeydi.
06:59
And here, every media person
175
419260
2000
Burada, her bir basın mensubu
07:01
had to be trained for HIV.
176
421260
2000
HIV ile ilgili eğitimi almak zorunda.
07:03
And we gave every station half a minute extra
177
423260
3000
Her istasyona daha çok para kazanabilmeleri için
07:06
for advertising to earn more money.
178
426260
3000
ilaveden birbuçuk dakika verdik.
07:09
So they were happy with that.
179
429260
2000
Bundan çok memnun olmuşlardı.
07:11
And then AIDS education in all schools,
180
431260
2000
Sonra, üniversiteden başlayarak tüm okullarda
07:13
starting from university.
181
433260
2000
AIDS eğitimi vermeye koyulduk.
07:15
And these are high school kids teaching high school kids.
182
435260
3000
Burada lise öğrencileri lise öğrencilerine eğitim veriyor.
07:18
And the best teachers were the girls, not the boys,
183
438260
2000
En iyi öğretmenler ise erkekler değil, kızlardı.
07:20
and they were terrific.
184
440260
2000
Muhteşemdiler.
07:22
And these girls who go around teaching about safe sex and HIV
185
442260
3000
Okul okul dolanıp güvenli seks ve HIV hakkında eğitim veren bu kızlara
07:25
were known as Mother Theresa.
186
445260
3000
Rahibe Teresa ismini taktılar.
07:28
And then we went down one more step.
187
448260
2000
Sonra bir basamak daha aşğıya indik.
07:30
These are primary school kids -- third, fourth grade --
188
450260
2000
Burası ilkokul -- içinci, dördüncü sınıflar --
07:32
going to every household in the village,
189
452260
2000
Tayland'daki her bir eve tek tek
07:34
every household in the whole of Thailand,
190
454260
2000
ziyaret ederek AIDS hakkında bilgi veriyor
07:36
giving AIDS information and a condom
191
456260
2000
ve kondom dağıtıyorlar,
07:38
to every household,
192
458260
2000
her bir ev hanesi
07:40
given by these young kids.
193
460260
2000
bu gençler tarafından ziyaret edildi.
07:42
And no parents objected, because we were trying to save lives,
194
462260
3000
Anne babaların ise bir itirazı olmadı, çünkü biz hayat kurtarmaya çalışıyorduk
07:45
and this was a lifesaver.
195
465260
3000
ve bu bir hayat kurtarıcı idi.
07:48
And we said, "Everyone needs to be involved."
196
468260
2000
Biz "Herkes işin içine dahil olmalı" dedik
07:50
So you have the companies also realizing
197
470260
2000
Bunu firmalar da fark ediyorlardı
07:52
that sick staff don't work, and dead customers don't buy.
198
472260
2000
hasta personel çalışamaz, ve ölü müşteriler mal satın almazlar.
07:54
So they all trained.
199
474260
2000
Bu nedenle hepsi ağitim aldılar.
07:56
And then we have this Captain Condom,
200
476260
2000
Bir de Kaptan Kondom'umuz vardı,
07:58
with his Harvard MBA,
201
478260
2000
Harvard'dan aldığı MBA'sı ile
08:00
going to schools and night spots.
202
480260
2000
okullara ve gece toplantılarına gidiyordu.
08:02
And they loved him. You need a symbol of something.
203
482260
3000
Herkes ona bayılıyordu. Bu tip bir sembole ihtiyaç duyarsınız.
08:05
In every country, every program, you need a symbol,
204
485260
3000
Her bir ülkede, her programda bir sembole ihtiyaç vardır,
08:08
and this is probably the best thing he's ever done with his MBA.
205
488260
3000
bu, MBA'sı ile yaptığı en iyi şey muhtemelen.
08:11
(Laughter)
206
491260
3000
(Gülüşmeler)
08:14
And then we gave condoms out everywhere on the streets --
207
494260
2000
Sonra, sokakta heryerde herkese kondom dağıtmaya başladık --
08:16
everywhere, everywhere.
208
496260
2000
herkese, her yerde.
08:18
In taxis, you get condoms.
209
498260
2000
Taksiye bindiğinizde, kondom ikram ediliyor.
08:20
And also, in traffic,
210
500260
2000
Trafikte de,
08:22
the policemen give you condoms -- our "cops and rubbers" programs.
211
502260
3000
polisler size kondom veriyorlar -- bu bizim "polisler ve lateksler" programımız.
08:25
(Laughter)
212
505260
3000
(Gülüşmeler)
08:28
So, can you imagine New York policemen giving out condoms?
213
508260
3000
New York polisinin halka kondom dağıttığını düşünebiliyor musunuz?
08:31
Of course I can. And they'd enjoy it immensely;
214
511260
3000
Ben düşünebiliyorum, ve eminim ki çok keyif alırlardı bundan.
08:34
I see them standing around right now, everywhere.
215
514260
2000
her tarafta onları görebiliyorum.
08:36
Imagine if they had condoms,
216
516260
2000
Hayal edin, eğer ellerinde kondom olsaydı
08:38
giving out to all sorts of people.
217
518260
2000
her tür insana verebilirlerdi.
08:40
And then, new change,
218
520260
2000
Sonra bir başka değişiklik.
08:42
we had hair bands, clothing
219
522260
2000
Saç bantları, kılık kıyafet,
08:44
and the condom for your mobile phone
220
524260
2000
yağmur mevsiminde kullanmak üzere
08:46
during the rainy season.
221
526260
2000
cep telefonunuz için bir kondom.
08:48
(Laughter)
222
528260
2000
(Gülüşmeler)
08:50
And these were the condoms that we introduced.
223
530260
3000
Bizim topluma tanıttığımız kondomlar bunlardı.
08:55
One says, "Weapon of mass protection."
224
535260
2000
Bazıları "Kitle Koruma Silahları" diyor,
08:57
We found --
225
537260
2000
işte onu biz bulduk.
08:59
you know -- somebody here was searching for the weapon of mass destruction,
226
539260
3000
Biliyorunuz, burada birileri kitle imha silahları arayıp duruyor,
09:02
but we have found the weapon of mass protection: the condom.
227
542260
3000
ama biz kitle koruma silahlarını bulduk -- kondom.
09:05
And then it says here, with the American flag,
228
545260
2000
Bakın, üzerinde Amerikan bayrağı olan şöyle diyor,
09:07
"Don't leave home without it."
229
547260
2000
"Evden onsuz ayrılmayın."
09:09
But I have some to give out afterward.
230
549260
3000
Konuşmadan sonra dağıtmak için yanımda getirdim,
09:12
But let me warn you, these are Thai-sized,
231
552260
2000
ama baştan uyarayım, bunlar Tayland boyu,
09:14
so be very careful.
232
554260
2000
bu nedenle çok dikkatli olun.
09:16
(Laughter)
233
556260
2000
(Gülüşmeler)
09:18
And so you can see
234
558260
2000
Gördüğünüz gibi bu kondomlar
09:20
that condoms can do so many things.
235
560260
3000
pekçok şeyi başarabilir.
09:23
Look at this --
236
563260
2000
Buna bakın.
09:25
I gave this to Al Gore and to Bill Senior also.
237
565260
3000
Bundan Al Gore ve Bıll Senir'a da verdim.
09:28
Stop global warming; use condoms.
238
568260
3000
Küresel ısınmayı durdurun: Kondom kullanın.
09:32
And then this is the picture I mentioned to you --
239
572260
3000
Demin bahsettiğim resim işte burada --
09:35
the weapon of mass protection.
240
575260
3000
Kitle Koruma Silahları
09:38
And let the next Olympics save some lives.
241
578260
3000
Bir sonraki Olimpiyatlarda biraz hayat kurtarmaya ne dersiniz?
09:41
Why just run around?
242
581260
2000
Neden sadece koşmakla yetinelim ki?
09:43
(Laughter)
243
583260
3000
(Gülüşmeler)
09:46
And then finally,
244
586260
2000
Ve son olarak,
09:48
in Thailand we're Buddhist, we don't have a God,
245
588260
3000
biz Taylandlılar Budistiz, Tanrıya inanmayız,
09:51
so instead, we say, "In rubber we trust."
246
591260
2000
bu nedenle deriz ki "lastiğin üzerine yemin ederim."
09:53
(Laughter)
247
593260
2000
(Gülüşmeler)
09:55
So you can see that we added everything to our endeavor
248
595260
2000
Gördüğümüz gibi insanların hayatını daha iyiye
09:57
to make life better for the people.
249
597260
2000
götürmek için çok çabaladık.
09:59
We had condoms in all the refrigerators in the hotels and the schools,
250
599260
3000
Okullarda ve otellerdeki buzdolaplarına kondomlar koyduk,
10:02
because alcohol impairs judgment.
251
602260
2000
çünkü alkol muhakeme yeteneğini ortadan kaldırır.
10:04
And then what happened?
252
604260
2000
Peki sonra ne oldu dersiniz?
10:06
After all this time, everybody joined in.
253
606260
3000
Birden herkes bu kampanyaya katıldı.
10:09
According to the U.N.,
254
609260
1000
Birleşmiş Milletler verilerine göre
10:10
new cases of HIV
255
610260
2000
yeni HIV vakalarında
10:12
declined by 90 percent,
256
612260
2000
%90 azalma oldu.
10:14
and according to the World Bank,
257
614260
2000
Dünya Bankası verilerine göre
10:16
7.7 million lives were saved.
258
616260
2000
7.7 milyon kişi hastalanmaktan kurtuldu.
10:18
Otherwise there wouldn't be many Thais walking around today.
259
618260
3000
Yoksa bugün ortalıkta dolanan bu kadar çok sayıda Taylandlı olmazdı.
10:21
So it just showed you, you could do something about it.
260
621260
3000
Bakın, bu size birşeyler yapabileceğinizi gösteriyor.
10:24
90 percent of the funding came from Thailand.
261
624260
2000
Bu kampanyanın maddi kaynağının %90'ı Taylanddan.
10:26
There was political commitment, some financial commitment,
262
626260
3000
hm politik, hem finansal anlamda insanlar buna destek oldular
10:29
and everybody joined in the fight.
263
629260
2000
ve herkes savaşa katıldı.
10:31
So just don't leave it to the specialists and doctors and nurses.
264
631260
3000
Bu nedenle, bu savaşı sadece doktorlara ve hemşirelere bırakmayın.
10:34
We all need to help.
265
634260
2000
hepimizin destek olması gerekli.
10:36
And then we decided to help people out of poverty,
266
636260
2000
Derken bu defa da fakirlikle savaşmaya karar verdik
10:38
now that we got AIDS somewhat out of the way --
267
638260
2000
Bize engel olan AIDS'ten kurtulmuştuk,
10:40
this time, not with government alone,
268
640260
2000
bu defa yanlızca devlet ile değil
10:42
but in cooperation with the business community.
269
642260
3000
iş dünyasındaki kurumsal şirketlerle de işe giriştik.
10:45
Because poor people are business people
270
645260
2000
Çünkü fakir insanlar aslında işletme konusunda
10:47
who lack business skills and access to credit.
271
647260
3000
yeteneklier olmayan ve kredi alamayan insanlardır.
10:50
Those are the things to be provided by the business community.
272
650260
3000
Bu ikisi de iş dünyası tarafından temin edilebilir.
10:53
We're trying to turn them into barefoot entrepreneurs,
273
653260
3000
Biz, bu kişileri çıplak ayaklı girişimciler haline getirmek istiyoruz,
10:56
little business people.
274
656260
2000
küçük girişimciler.
10:58
The only way out of poverty is through business enterprise.
275
658260
2000
Fakirlikten kurtulmalarının tek yolu bu girişim ruhunu canladırmak.
11:00
So, that was done.
276
660260
2000
Bunu yaptık.
11:02
The money goes from the company into the village
277
662260
2000
Para şirketten köye aktarılıyor, bunu
11:04
via tree-planting.
278
664260
2000
ağaç dikerek yapıyoruz.
11:06
It's not a free gift.
279
666260
2000
Bu bir hediye değil.
11:08
They plant the trees, and the money goes into their microcredit fund,
280
668260
2000
Şirketler ağaç dikiyorlar, para ise küçük krediler fonuna aktarılıyor,
11:10
which we call the Village Development Bank.
281
670260
2000
bu fona Köy Kalkınma Bankası adını verdik.
11:12
Everybody joins in,
282
672260
2000
Herkes sisteme dahil,
11:14
and they feel they own the bank,
283
674260
2000
ve kendilerini bankanın sahibi gibi hissediyorlar,
11:16
because they have brought the money in.
284
676260
2000
çünkü parayı getiren onlar.
11:18
And before you can borrow the money, you need to be trained.
285
678260
3000
Bu fondan kredi almadan önce eğitiminizi tamamlamanız şart.
11:21
And we believe if you want to help the poor,
286
681260
2000
Biz şuna inanıyoruz, eğer fakirlere yardım etmek istiyorsanız,
11:23
those who are living in poverty,
287
683260
2000
krediye ulaşabilmenin bir nevi
11:25
access to credit must be a human right.
288
685260
3000
insan hakkı olduğunu unutmayın.
11:28
Access to credit must be a human right.
289
688260
2000
Kredi alabilme insanın temel haklarından biri.
11:30
Otherwise they'll never get out of poverty.
290
690260
3000
Başka türlü fakirlikten kurtulmalarına imkan yok.
11:33
And then before getting a loan, you must be trained.
291
693260
2000
Dediğim gibi, kredi alabilmek için önce eğitim almanız şart
11:35
Here's what we call a "barefoot MBA,"
292
695260
2000
İşte, buna çıplak ayaklı MBA diyoruz
11:37
teaching people how to do business
293
697260
2000
İnsanlara iş yapmayı öğretiyoruz ki,
11:39
so that, when they borrow money, they'll succeed with the business.
294
699260
3000
daha sonra kredi aldıklarında kurdukları iş başarılı olsun.
11:42
These are some of the businesses:
295
702260
2000
bakın kurdukları işlerden bazıları:
11:44
mushrooms, crabs, vegetables,
296
704260
3000
mantar, yengeç, sebze,
11:47
trees, fruits,
297
707260
2000
ağaçlar, meyveler,
11:49
and this is very interesting -- Nike ice cream and Nike biscuits;
298
709260
3000
bakın bu çok ilginç -- Nike dondurmaları ve Nıke Bisküileri.
11:52
this is a village sponsored by Nike.
299
712260
2000
Bu köyün sponsorluğunu Nike üstlenmişti.
11:54
They said, "They should stop making shoes and clothes.
300
714260
2000
Görenler "Nike ayakkabı ve tshirt yapmayı bırakıp
11:56
Make these better, because we can afford them."
301
716260
3000
bunları daha iyi yapsın, çünkü biz bunları alabiliyoruz." dedi.
12:00
And then we have silk, Thai silk.
302
720260
2000
Ayrıca ipek dokuma da var, Tayland ipeği
12:02
Now we're making Scottish tartans, as you can see on the left,
303
722260
3000
Şimdi bunlardan İskoç desenli kumaşlar yapıyoruz, solda görebilirsiniz,
12:05
to sell to all people of Scottish ancestors.
304
725260
3000
amacımız ataları İskoç olan herkese bunları satmak.
12:08
So anyone sitting in and watching TV,
305
728260
2000
TV karşısında dinleyip ilgilenen varsa
12:10
get in touch with me.
306
730260
2000
benimle iletişime geçebilir.
12:12
And then this is our answer to Starbucks in Thailand --
307
732260
3000
Bakın bu da bizim Tayland'daki Starbucks'a olan yanıtımız
12:15
"Coffee and Condoms."
308
735260
2000
"Kahve ve Kondomlar"
12:17
See, Starbucks you awake, we keep you awake and alive.
309
737260
3000
bak Starbucks sen insanları uyanık tutuyorsun, biz ise hem uyanık hem de hayatta tutuyoruz.
12:20
That's the difference.
310
740260
2000
aramızdaki fark bu.
12:22
Can you imagine, at every Starbucks
311
742260
2000
Gittiğiniz her Starbucks şubesinde
12:24
that you can also get condoms?
312
744260
2000
kondom da alabildiğinizi düşünebiliyor musunuz?
12:26
You can order your condoms with your with your cappuccino.
313
746260
3000
Capuccino ısmarlarken kondom siparişi de verebilirsiniz.
12:31
And then now, finally in education,
314
751260
2000
Ve son olarak eğitime bakalım.
12:33
we want to change the school as being underutilized
315
753260
3000
Yeterice faydalanılmayan okulları alıp, onları
12:36
into a place where it's a lifelong learning center for everyone.
316
756260
4000
herkes için yaşam boyu eğitim verecek yerler haline getirmek istedik.
12:40
We call this our School-Based Integrated Rural Development.
317
760260
3000
Buna da Okul-Kökenli Entegre Kırsal Gelişim adını verdik.
12:43
And it's a center, a focal point
318
763260
2000
Burası ekonomik ve sosyel gelişme için
12:45
for economic and social development.
319
765260
2000
bir merkez, bir odak noktası.
12:47
Re-do the school,
320
767260
2000
Okulu tekrar yaratın ki
12:49
make it serve the community needs.
321
769260
3000
toplumun ihtiyaçlarına cevap verebilsin.
12:52
And here is a bamboo building --
322
772260
2000
Bakın bu bambudan bir bina.
12:54
all of them are bamboo.
323
774260
2000
Aslında binaların hepsi bambu.
12:56
This is a geodesic dome made of bamboo.
324
776260
3000
Bu, bambudan yapılmış jeodezik bir kubbe.
12:59
And I'm sure Buckminster Fuller would be very, very proud
325
779260
3000
Ve eminim ki bu mimari şekli icat eden Buckminster Fuller
13:02
to see a bamboo geodesic dome.
326
782260
3000
bambudan bir jeodezik kubbe gösrseydi çok duygulanırdı.
13:05
And we use vegetables around the school ground,
327
785260
2000
Okul bahçesini kullanarak sebze yetiştiriyoruz,
13:07
so they raise their own vegetables.
328
787260
2000
herkes kendi sebzesini yetiştiriyor.
13:09
And then, finally, I firmly believe,
329
789260
3000
Ve ben tam olarak innaıyorum ki
13:12
if we want the MDGs to work --
330
792260
2000
eğer Milenyum Gelişme Hedeflerinin
13:14
the Millennium Development Goals --
331
794260
2000
gerçekleşmesi için
13:16
we need to add family planning to it.
332
796260
2000
aile planlamasını da işin içine katmalıyız.
13:18
Of course, child mortality first and then family planning --
333
798260
3000
Elbette önce çocuk ölümlerini azaltmalı, sonra aile planlamasını eklemeliyiz.
13:21
everyone needs family planning service --
334
801260
2000
herkesin aile planlamasına ihtiyacı vardır.
13:23
it's underutilized.
335
803260
2000
Bunu çok az kullanıyoruz.
13:25
So we have now found the weapon of mass protection.
336
805260
2000
Şimdi, hazır Kitle Koruma Silahlarını bulmuşken
13:27
And we also ask the next Olympics
337
807260
2000
bir sonraki Olimpiyatların da yaçam kurtarmaya
13:29
to be involved in saving lives.
338
809260
3000
destek olacağını umuyoruz.
13:32
And then, finally, that is our network.
339
812260
3000
Bu gördükğiniz bizim iletişim bilgilerimiz
13:35
And these are our Thai tulips.
340
815260
3000
bunlar da Tayland laleleri...
13:38
(Laughter)
341
818260
2000
(Gülüşmeler)
13:40
Thank you very much indeed.
342
820260
2000
Çok çok teşekkür ederim.
13:42
(Applause)
343
822260
2000
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7