My son was a Columbine shooter. This is my story | Sue Klebold | TED

12,235,632 views ・ 2017-02-27

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Gülsüm Öztürk Gözden geçirme: Ramazan Şen
00:12
The last time I heard my son's voice
0
12900
2496
Oğlumun sesini son duyuşum,
00:15
was when he walked out the front door
1
15420
2336
okula gitmek için
00:17
on his way to school.
2
17780
1280
ön kapıdan çıkarkendi.
00:20
He called out one word in the darkness:
3
20300
2200
Karanlıkta tek bir kelime söyledi:
00:23
"Bye."
4
23140
1200
"Hoşçakal."
00:24
It was April 20, 1999.
5
24820
3000
Tarih 20 Nisan 1999 idi.
00:28
Later that morning, at Columbine High School,
6
28700
3056
Sabahın ilerleyen saatlerinde, Columbine Lisesinde,
00:31
my son Dylan and his friend Eric
7
31780
2936
oğlum Dylan ve arkadaşı Eric intihar etmeden önce,
00:34
killed 12 students and a teacher
8
34740
2320
12 öğrenci ve 1 öğretmeni öldürdüler
00:38
and wounded more than 20 others before taking their own lives.
9
38100
3680
ve 20'den fazla insanı yaraladılar.
00:42
Thirteen innocent people were killed,
10
42980
3056
13 masum insan öldürülmüştü,
00:46
leaving their loved ones in a state of grief and trauma.
11
46060
3200
sevdiklerini keder ve travma içinde bırakarak.
00:50
Others sustained injuries,
12
50140
1856
Diğerleri kalıcı özür ve şekil bozukluğu ile sonuçlanan
00:52
some resulting in disfigurement and permanent disability.
13
52020
4040
hasarlar aldı.
00:57
But the enormity of the tragedy
14
57660
1816
Ama trajedinin büyüklüğü sadece
00:59
can't be measured only by the number of deaths and injuries that took place.
15
59500
4120
ölü ve yaralıların sayısıyla ölçülemez.
01:04
There's no way to quantify the psychological damage
16
64540
3416
Okulda olanların,
kurtarmaya yardım edenlerin ya da temizleyenlerin
01:07
of those who were in the school,
17
67980
1936
01:09
or who took part in rescue or cleanup efforts.
18
69940
3360
yaşadığı psikolojik hasar ölçülemez.
01:14
There's no way to assess the magnitude of a tragedy like Columbine,
19
74100
3640
Columbine'deki trajedinin büyüklüğünü belirlemenin hiç bir yolu yok,
01:18
especially when it can be a blueprint
20
78500
2256
01:20
for other shooters who go on to commit atrocities of their own.
21
80780
3440
yapacak nişancılar için bir kılavuz olabildiğinde.
01:25
Columbine was a tidal wave,
22
85420
1840
Columbine bir gelgit dalgasıydı,
01:28
and when the crash ended,
23
88020
1256
ve çarpma gerçekleşince
01:29
it would take years for the community and for society
24
89300
3936
halkın ve toplumun olayın etkisini anlaması
01:33
to comprehend its impact.
25
93260
1720
yıllar aldı.
01:36
It has taken me years to try to accept my son's legacy.
26
96540
4120
Oğlumun mirasını kabul etmek yıllarımı aldı.
01:41
The cruel behavior that defined the end of his life
27
101580
3136
Hayatının sonunu belirleyen acımasız davranışı,
01:44
showed me that he was a completely different person from the one I knew.
28
104740
3560
bana onun tanıdığım kişiden tamamen farklı biri olduğunu gösterdi.
01:49
Afterwards people asked,
29
109420
2376
Sonraları, insanlar sordu,
01:51
"How could you not know?
30
111820
1760
''Nasıl bilemedin?''
01:54
What kind of a mother were you?"
31
114380
1560
''Nasıl bir annesin sen?''
01:57
I still ask myself those same questions.
32
117060
2640
Aynı soruları ben de kendime soruyorum.
02:00
Before the shootings, I thought of myself as a good mom.
33
120900
2880
Vurulmalardan önce, kendimi iyi bir anne sanıyordum.
02:04
Helping my children become caring,
34
124580
2456
Çocuklarımın, sempatik,
02:07
healthy, responsible adults
35
127060
2336
sağlıklı ve sorumlu yetişkinler olmalarına yardım etmek
02:09
was the most important role of my life.
36
129420
3480
hayatımın en önemli rolüydü.
02:13
But the tragedy convinced me that I failed as a parent,
37
133580
3320
Ancak trajedi beni, bir ebeveyn olarak başarısız olduğuma ikna etti
02:17
and it's partially this sense of failure that brings me here today.
38
137660
3720
ve bugün beni buraya getiren şey kısmen bu başarısızlık duygusu.
02:23
Aside from his father,
39
143060
1256
Babası bir yana,
02:24
I was the one person who knew and loved Dylan the most.
40
144340
3560
Dylan'ı tanıyan ve en çok seven tek kişi bendim.
02:28
If anyone could have known what was happening,
41
148620
2256
Eğer biri neler olacağını bilebilseydi,
02:30
it should have been me, right?
42
150900
1720
o ben olmalıydım, değil mi?
02:33
But I didn't know.
43
153820
1200
Ancak, bilemedim.
02:37
Today, I'm here to share the experience
44
157260
1896
Bugün, öldüren ve yaralayan birinin
02:39
of what it's like to be the mother of someone who kills and hurts.
45
159180
3720
annesi olmanın nasıl bir şey olduğunu paylaşmak için buradayım.
02:44
For years after the tragedy, I combed through memories,
46
164020
3856
Bu trajediden sonra, yıllarca, geçmişi detaylıca düşündüm,
02:47
trying to figure out exactly where I failed as a parent.
47
167900
3600
bir ebeveyn olarak nerede başarısız olduğumu anlamaya çalıştım.
02:52
But there are no simple answers.
48
172100
2736
Ancak basit cevaplar yok.
02:54
I can't give you any solutions.
49
174860
1920
Size herhangi bir çözüm sunamam.
02:57
All I can do
50
177340
1200
Tüm yapabileceğim
02:59
is share what I have learned.
51
179580
2360
öğrendiğim şeyleri paylaşmak.
03:03
When I talk to people who didn't know me before the shootings,
52
183260
3616
Katliamdan önce beni tanımayan insanlarla konuştuğumda,
03:06
I have three challenges to meet.
53
186900
1800
üç zorlukla başa çıkmam gerekiyor.
03:09
First, when I walk into a room like this,
54
189460
3200
Birincisi, bunun gibi bir odaya girdiğimde
03:13
I never know if someone there has experienced loss
55
193300
3576
içeride oğlumun yaptıkları yüzünden bir kayıp yaşayan birinin
03:16
because of what my son did.
56
196900
1720
olup olmadığını bilmiyorum.
03:19
I feel a need to acknowledge the suffering caused by a member of my family
57
199900
4136
Bunu kendisi yapmak için burada olmayan bir aile üyemin neden olduğu acıyı,
03:24
who isn't here to do it for himself.
58
204060
2200
itiraf etme ihtiyacı hissediyorum.
03:26
So first, with all of my heart,
59
206900
2560
Bu yüzden öncelikle, eğer oğlum size acı verdiyse,
03:30
I'm sorry if my son has caused you pain.
60
210140
3240
bütün kalbimle özür dilerim.
03:35
The second challenge I have
61
215460
1760
Baş etmem gereken ikinci zorluk ise,
03:37
is that I must ask for understanding and even compassion
62
217860
3720
oğlumun ölümünden bir intihar olarak bahsettiğimde,
03:42
when I talk about my son's death as a suicide.
63
222380
3240
anlayış ve hatta merhamet istemeliyim.
03:46
Two years before he died,
64
226300
2136
Ölümünden iki yıl önce,
03:48
he wrote on a piece of paper in a notebook
65
228460
2216
bir not defterinde bir sayfaya
03:50
that he was cutting himself.
66
230700
1560
kendini kestiğini yazmıştı.
03:53
He said that he was in agony
67
233020
1616
Acı içinde olduğunu
03:54
and wanted to get a gun so he could end his life.
68
234660
2640
ve hayatını sonlandırmak için silah almak istediğini söylüyordu.
03:57
I didn't know about any of this until months after his death.
69
237980
3760
Bunların hiçbirinden ölümünden aylar sonraya kadar haberim olmadı.
04:02
When I talk about his death as a suicide,
70
242540
3416
Onun ölümünden bir intihar olarak bahsettiğimde,
04:05
I'm not trying to downplay the viciousness he showed at the end of his life.
71
245980
4040
hayatının sonunda sergilediği korkunçluğu önemsizleştirmeye çalışmıyorum.
04:10
I'm trying to understand
72
250660
1976
Onun intihar düşüncesinin nasıl
04:12
how his suicidal thinking
73
252660
2096
adam öldürmeye sebep olduğunu
04:14
led to murder.
74
254780
1440
anlamaya çalışıyorum.
04:16
After a lot of reading and talking with experts,
75
256900
3216
Pek çok okumadan ve uzmanla konuşmadan sonra,
04:20
I have come to believe
76
260140
1656
onun katliama başvurma sebebinin, öldürme isteğinden değil,
04:21
that his involvement in the shootings was rooted not in his desire to kill
77
261820
4720
ölme arzusundan kaynaklandığına
04:27
but in his desire to die.
78
267300
1680
inanmaya başladım.
04:30
The third challenge I have when I talk about my son's murder-suicide
79
270140
5296
Oğlumun cinayeti ve intiharı hakkında konuştuğumda karşılaştığım üçüncü zorluk,
04:35
is that I'm talking about mental health --
80
275460
2920
akıl sağlığı hakkında konuşmam ya da --
04:39
excuse me --
81
279500
1216
- affedersiniz -
04:40
is that I'm talking about mental health,
82
280740
2616
akıl sağlığı hakkında konuşmam,
04:43
or brain health, as I prefer to call it, because it's more concrete.
83
283380
4176
aslında beyin sağlığı demeyi tercih ediyorum, çünkü daha somut.
04:47
And in the same breath, I'm talking about violence.
84
287580
3736
Ve aynı zamanda, şiddet hakkında konuşuyorum.
04:51
The last thing I want to do is to contribute to the misunderstanding
85
291340
3576
Son yapmak istediğim ise, zihinsel hastalıklar etrafında var olan
04:54
that already exists around mental illness.
86
294940
3216
yanlış anlamalar için katkıda bulunmak.
04:58
Only a very small percent of those who have a mental illness
87
298180
4776
Akıl hastalığı olanların yalnızca küçük bir kısmı
05:02
are violent toward other people,
88
302980
2240
başka insanlara karşı şiddetlidir,
05:06
but of those who die by suicide,
89
306620
3136
fakat bunlardan intihar yoluyla ölenlerin,
05:09
it's estimated that about 75 to maybe more than 90 percent
90
309780
4216
%75, belki %90'ından fazlasının
05:14
have a diagnosable mental health condition of some kind.
91
314020
3400
bir çeşit teşhis edilebilir bir akıl hastalığı var.
05:18
As you all know very well,
92
318500
1256
Hepinizin çok iyi bildiği gibi,
05:19
our mental health care system is not equipped to help everyone,
93
319780
2960
akıl sağlığı sistemimiz, herkese yardım etmek için donatılmamış
05:23
and not everyone with destructive thoughts
94
323820
2496
ve yıkıcı düşünceleri olan herkes
05:26
fits the criteria
95
326340
1736
özel bir tanı için
05:28
for a specific diagnosis.
96
328100
2160
kritere uymaz.
05:31
Many who have ongoing feelings
97
331020
2016
Devam eden korku, öfke ya da ümitsizlik
05:33
of fear or anger or hopelessness
98
333060
3736
duyguları olan hastaların çoğu
05:36
are never assessed or treated.
99
336820
1880
asla değerlendirilmez veya tedavi edilmezler.
05:39
Too often, they get our attention only if they reach a behavioral crisis.
100
339460
4640
Yalnızca bir davranışsal krize girerlerse, dikkatimizi çekerler.
05:45
If estimates are correct
101
345220
2056
Eğer tahminler doğruysa,
05:47
that about one to two percent of all suicides
102
347300
2936
intiharların yüzde ikisi
05:50
involves the murder of another person,
103
350260
2080
başka bir kişinin öldürülmesini de içeriyor.
05:53
when suicide rates rise, as they are rising for some populations,
104
353900
3920
İntihar oranları artarsa ki bazı kitlelerde artmakta,
05:58
the murder-suicide rates will rise as well.
105
358540
2680
cinayet içeren intiharlar da artacak.
06:02
I wanted to understand what was going on in Dylan's mind prior to his death,
106
362340
5496
Dylan'ın aklında ölümünden önce neler olduğunu anlamak istedim.
06:07
so I looked for answers from other survivors of suicide loss.
107
367860
3720
Bu yüzden, yakınları intihara teşebbüs etmiş kimselerden cevaplar aradım.
06:13
I did research and volunteered to help with fund-raising events,
108
373460
4536
Araştırmalar yaptım ve her fırsatta bağış toplama kampanyalarında
06:18
and whenever I could,
109
378020
1776
gönüllü oldum.
06:19
I talked with those who had survived their own suicidal crisis
110
379820
4496
İntihar teşebbüs edip kurtulan
06:24
or attempt.
111
384340
1200
kişilerle konuştum.
06:26
One of the most helpful conversations I had
112
386660
2216
En faydalı sohbetlerimden biri,
06:28
was with a coworker
113
388900
1456
ofisimde başkasıyla konuşurken
06:30
who overheard me talking to someone else
114
390380
1905
kulak misafiri olan
bir iş arkadaşımla olan konuşmaydı.
06:32
in my office cubicle.
115
392309
1200
06:34
She heard me say that Dylan could not have loved me
116
394580
3416
Dylan bu kadar korkunç bir şey yaptıysa
06:38
if he could do something as horrible as he did.
117
398020
2760
beni sevmiş olamaz dediğimi duymuş.
06:41
Later, when she found me alone,
118
401820
1800
Sonra, beni yalnız bulduğunda,
06:44
she apologized for overhearing that conversation,
119
404580
2456
kulak misafiri olduğu için özür dilediğini
06:47
but told me that I was wrong.
120
407060
1560
fakat yanıldığımı söyledi.
06:49
She said that when she was a young, single mother
121
409700
2616
O, üç küçük çocukla
06:52
with three small children,
122
412340
1440
bekar ve genç bir anne iken,
06:54
she became severely depressed and was hospitalized to keep her safe.
123
414420
4640
bunalıma girmiş ve güvende olması için hastaneye yatırılmış.
06:59
At the time, she was certain
124
419820
2296
O dönemlerde, eğer ölürse,
07:02
that her children would be better off if she died,
125
422140
3256
çocuklarının daha iyi durumda olacaklarına eminmiş.
07:05
so she had made a plan to end her life.
126
425420
2240
Bu yüzden, hayatını sonlandırmak için bir plan yapmış.
07:08
She assured me that a mother's love was the strongest bond on Earth,
127
428700
4056
Anne sevgisinin dünyadaki en güçlü bağ olduğuna
07:12
and that she loved her children more than anything in the world,
128
432780
3040
ve çocuklarını dünyadaki her şeyden daha çok sevdiğine beni ikna etti,
07:16
but because of her illness,
129
436460
2216
fakat hastalığı yüzünden,
07:18
she was sure that they would be better off without her.
130
438700
2840
çocuklarının onsuz daha iyi olacağına emindi.
07:23
What she said and what I've learned from others
131
443500
2376
Onun söylediklerinden ve diğerlerinden öğrendiğim;
07:25
is that we do not make the so-called decision or choice
132
445900
4736
intihar yoluyla ölmek için sözde kararlar vermiyor ya da
07:30
to die by suicide
133
450660
1576
seçimler yapmıyoruz,
07:32
in the same way that we choose what car to drive
134
452260
2856
tıpkı hangi arabayı kullanacağımız
07:35
or where to go on a Saturday night.
135
455140
2120
ya da cumartesi gecesi nereye gideceğimiz gibi.
07:38
When someone is in an extremely suicidal state,
136
458180
3096
Biri, yoğun olarak intihar durumundaysa,
07:41
they are in a stage four medical health emergency.
137
461300
4520
dördüncü derece acil sağlık hizmeti alacak durumdadır.
07:46
Their thinking is impaired and they've lost access to tools of self-governance.
138
466500
4480
Düşünceleri bozulur ve öz yönetim araçlarına erişimlerini kaybederler.
07:52
Even though they can make a plan and act with logic,
139
472140
3176
Plan yapabilseler ve mantıklı hareket edebilseler bile,
07:55
their sense of truth is distorted by a filter of pain
140
475340
3936
gerçeklik algıları, gerçekleri yorumlayan
07:59
through which they interpret their reality.
141
479300
2600
ıstırapları tarafından saptırılır.
08:02
Some people can be very good at hiding this state,
142
482700
3656
Bazıları bu durumlarını saklamakta çok iyi olabilir
08:06
and they often have good reasons for doing that.
143
486380
2360
ve genellikle bunu yapmak için iyi nedenleri var.
08:10
Many of us have suicidal thoughts at some point,
144
490660
3176
Çoğumuzun belli dönemlerde, intihar düşünceleri vardır,
08:13
but persistent, ongoing thoughts of suicide
145
493860
3496
fakat, sürekli intihar düşüncesi ve
08:17
and devising a means to die
146
497380
2216
intihar yöntemleri planlama
08:19
are symptoms of pathology,
147
499620
2336
patolojik belirtilerdir
08:21
and like many illnesses,
148
501980
1896
ve pek çok hastalık gibi
08:23
the condition has to be recognized and treated
149
503900
2760
sağlık durumu tespit edilmeli ve tedavi yapılmalı,
08:27
before a life is lost.
150
507340
1520
bir hayat kaybedilmeden önce.
08:30
But my son's death was not purely a suicide.
151
510420
2840
Fakat, oğlumun ölümü sadece bir intihar değildi.
08:34
It involved mass murder.
152
514020
1760
Toplu bir katliamı içeriyordu.
08:36
I wanted to know how his suicidal thinking became homicidal.
153
516900
5880
Ben onun intihar düşüncesinin nasıl cinayet halini aldığını bilmek istedim.
08:43
But research is sparse and there are no simple answers.
154
523740
3160
Fakat araştırmalar az ve basit cevaplar yok.
08:48
Yes, he probably had ongoing depression.
155
528060
2919
Evet, muhtemelen devamlı bir depresyondaydı.
08:52
He had a personality that was perfectionistic and self-reliant,
156
532499
5561
Mükemmeliyetçi ve kendine yeten bir kişiliği vardı
08:58
and that made him less likely to seek help from others.
157
538940
3760
ve bu onun diğerlerinden yardım talebinde bulunma ihtimalini azalttı.
09:03
He had experienced triggering events at the school
158
543700
3456
Okulda küçük düşürülmüş, alçaltılmış ve öfkeli hissetmesine neden olan
09:07
that left him feeling debased and humiliated and mad.
159
547180
5400
tetikleyici olaylar yaşamıştı.
09:13
And he had a complicated friendship
160
553980
3256
Bir çocukla karmaşık bir arkadaşlığı vardı.
09:17
with a boy who shared his feelings of rage and alienation,
161
557260
4336
Çocuk, oğlumla öfke ve yabancılaşma duygularını paylaşıyordu
09:21
and who was seriously disturbed,
162
561620
3096
ve ciddi olarak aklen dengesiz,
09:24
controlling and homicidal.
163
564740
1880
yönlendirici ve adam öldürmeye meyilliydi.
09:28
And on top of this period in his life
164
568100
2856
Ve üstelik, hayatının aşırı hassas ve
09:30
of extreme vulnerability and fragility,
165
570980
3160
kırılgan döneminde,
09:35
Dylan found access to guns
166
575100
2376
Dylan silaha erişim yolunu buldu,
09:37
even though we'd never owned any in our home.
167
577500
2160
evimizde asla silah olmadığı halde.
09:40
It was appallingly easy for a 17-year-old boy to buy guns,
168
580620
5216
17 yaşında bir çocuk için yasal olarak ya da yasa dışı silah satın almak,
09:45
both legally and illegally, without my permission or knowledge.
169
585860
4640
- benim bilgim ya da iznim olmadan - dehşete düşürecek kadar kolaydı.
09:51
And somehow, 17 years and many school shootings later,
170
591700
4520
Ve her nasılsa, 17 yıl ve pek çok okul katliamından sonra
09:56
it's still appallingly easy.
171
596900
1800
hala dehşete düşürecek kadar kolay.
10:00
What Dylan did that day broke my heart,
172
600980
2720
Dylan'ın o gün yaptığı şey, kalbimi kırdı
10:05
and as trauma so often does,
173
605060
1856
ve bir travmanın çok sık yaptığı gibi,
10:06
it took a toll on my body and on my mind.
174
606940
2960
bedenime ve zihnime büyük zararlar verdi.
10:11
Two years after the shootings, I got breast cancer,
175
611180
2440
Katliamdan iki yıl sonra, meme kanseri oldum
10:15
and two years after that, I began to have mental health problems.
176
615020
3360
ve bundan iki yıl sonra, akıl sağlığı sorunlarım başladı.
10:20
On top of the constant, perpetual grief
177
620300
3416
Dinmek bilmeyen acım yetmezmiş gibi,
10:23
I was terrified that I would run into a family member
178
623740
3576
Dylan'ın öldürdüğü birisinin ailesiyle
10:27
of someone Dylan had killed,
179
627340
2056
karşılaşmaktan
10:29
or be accosted by the press
180
629420
2376
veya basın ya da öfkeli bir vatandaş tarafından
10:31
or by an angry citizen.
181
631820
1480
sıkıştırılmaktan ödüm kopuyordu.
10:34
I was afraid to turn on the news,
182
634740
2576
Haberleri açıp dinlemekten,
10:37
afraid to hear myself being called a terrible parent or a disgusting person.
183
637340
4960
korkunç ebeveyn ya da iğrenç insan diye seslenildiğimi duymaktan korkuyordum.
10:45
I started having panic attacks.
184
645140
2040
Panik ataklar geçirmeye başladım.
10:49
The first bout started four years after the shootings,
185
649060
4176
İlk kriz katliamdan dört yıl sonra başladı.
10:53
when I was getting ready for the depositions
186
653260
2536
Atak anında, yazılı ifade vermeye ve kurbanların aileleriyle
10:55
and would have to meet the victims' families face to face.
187
655820
2800
yüz yüze tanışmaya gitmek için hazırlanıyordum.
10:59
The second round started six years after the shootings,
188
659420
3376
İkinci kriz katliamdan 6 yıl sonra oldu.
11:02
when I was preparing to speak publicly about murder-suicide
189
662820
3456
İlk defa bir konferansta cinayetler ve intihar hakkında
11:06
for the first time at a conference.
190
666300
2000
konuşmak için hazırlanıyordum.
11:09
Both episodes lasted several weeks.
191
669340
2400
İki kriz de birkaç hafta sürdü.
11:13
The attacks happened everywhere:
192
673980
2136
Ataklar her yerde oluyordu:
11:16
in the hardware store, in my office,
193
676140
3296
hırdavatçıda, ofisimde
11:19
or even while reading a book in bed.
194
679460
2040
ve hatta yatakta kitap okurken.
11:22
My mind would suddenly lock into this spinning cycle of terror
195
682420
5056
Zihnim birdenbire dönüp duran korku döngüsüne kilitlenirdi
11:27
and no matter how I hard I tried
196
687500
2096
ve kendimi sakinleştirmek
11:29
to calm myself down or reason my way out of it,
197
689620
4056
ve bir çözüm yolu bulmak için ne kadar uğraşsam da
11:33
I couldn't do it.
198
693700
1280
yapamadım.
11:36
It felt as if my brain was trying to kill me,
199
696260
2560
Sanki beynim beni öldürmeye çalışıyordu.
11:39
and then, being afraid of being afraid
200
699740
2576
Ve sonra, korkmaktan korkmak
11:42
consumed all of my thoughts.
201
702340
1800
tüm düşüncelerimi tüketti.
O an, hatalı işleyen bir zihne sahip olmanın neler hissettirdiğini
11:45
That's when I learned firsthand
202
705020
1896
11:46
what it feels like to have a malfunctioning mind,
203
706940
2440
ilk öğrendiğim andı.
11:50
and that's when I truly became a brain health advocate.
204
710460
3480
Ve gerçekten zihin sağlığı savunucusu olduğum zamandı.
11:55
With therapy and medication and self-care,
205
715580
2976
Terapi, ilaç tedavisi ve kişisel bakımla,
11:58
life eventually returned
206
718580
1816
hayat, zamanla mevcut şartlar altında
12:00
to whatever could be thought of as normal under the circumstances.
207
720420
3480
normal olarak düşünülebilecek şeye döndü.
12:05
When I looked back on all that had happened,
208
725060
2056
Geriye dönüp neler olduğuna baktığımda,
12:07
I could see that my son's spiral into dysfunction
209
727140
3560
oğlumun sarmalının işlev bozukluğuna dönmesinin,
12:11
probably occurred over a period of about two years,
210
731500
3496
muhtemelen yaklaşık iki yıllık bir dönemde olduğunu görebiliyordum,
12:15
plenty of time to get him help,
211
735020
2160
yardım alabilmesi için bol bir zaman,
şayet, birisi onun yardıma ihtiyacı olduğunu ve ne yapılması gerektiğini
12:18
if only someone had known that he needed help
212
738100
3016
12:21
and known what to do.
213
741140
1320
bilmiş olsaydı.
12:27
Every time someone asks me,
214
747500
2576
Birisi bana ne zaman:
12:30
"How could you not have known?",
215
750100
2456
"Sen nasıl bilemedin?" diye sorsa,
12:32
it feels like a punch in the gut.
216
752580
2000
mideme yumruk yemiş gibi hissediyorum.
12:35
It carries accusation and taps into my feelings of guilt
217
755660
4536
Bu soru itham taşıyor ve suçluluk duygumu kamçılıyor.
12:40
that no matter how much therapy I've had
218
760220
2496
Ne kadar çok terapi almış olursam olayım,
12:42
I will never fully eradicate.
219
762740
1920
asla tamamen kökünü kurutamayacağım.
12:45
But here's something I've learned:
220
765700
1620
Ancak öğrendiğim bir şey var:
12:48
if love were enough
221
768540
1856
sevgi, intihara meyilli birini,
12:50
to stop someone who is suicidal
222
770420
2136
kendini yaralamasını engellemek için
12:52
from hurting themselves,
223
772580
1440
yeterli olsaydı,
12:54
suicides would hardly ever happen.
224
774820
2200
intiharlar çok nadir olurdu.
12:58
But love is not enough,
225
778140
1800
Ancak, sevgi yeterli değil
13:01
and suicide is prevalent.
226
781060
1760
ve intihar yaygın bir şey.
13:03
It's the second leading cause of death
227
783500
2816
10 ila 34 yaş arası insanlarda
13:06
for people age 10 to 34,
228
786340
2200
ikinci en önemli ölüm sebebi.
13:09
and 15 percent of American youth
229
789460
2656
ve Amerikan gençliğinin yüzde 15'i
13:12
report having made a suicide plan
230
792140
2736
geçen yıl, intihar planı
13:14
in the last year.
231
794900
1200
yaptıklarını bildirdi.
13:17
I've learned that no matter how much we want to believe we can,
232
797980
4120
Öğrendim ki, her ne kadar yapabileceğimize inanmak istesek bile,
13:22
we cannot know or control
233
802820
2816
sevdiklerimizin düşündüğü ve hissettiği her şeyi
13:25
everything our loved ones think and feel,
234
805660
1960
bilemeyiz ve kontrol edemeyiz
13:28
and the stubborn belief that we are somehow different,
235
808580
3120
ve bir şekilde farklı olduğumuza olan dik başlı inancımız,
13:32
that someone we love would never think of hurting themselves
236
812380
3416
sevdiklerimizin kendilerini veya bir başkasını asla
13:35
or someone else,
237
815820
1200
incitmeyi düşünmeyeceklerine inanmamız
13:37
can cause us to miss
238
817900
2016
gözümüzün önündeki şeyi
13:39
what's hidden in plain sight.
239
819940
1800
görmemize engel olabilir.
13:43
And if worst case scenarios do come to pass,
240
823660
3440
Ve eğer en kötü senaryo gerçekleşirse,
13:48
we'll have to learn to forgive ourselves for not knowing
241
828340
3896
kendimizi, doğru soruları bilmediğimiz,
veya doğru soruları sormadığımız
13:52
or for not asking the right questions
242
832260
2696
veya doğru tedaviyi bulmadığımız için bağışlamayı öğrenmek zorundayız.
13:54
or not finding the right treatment.
243
834980
2720
13:59
We should always assume
244
839060
1256
Sevdiğimiz birilerinin,
14:00
that someone we love may be suffering,
245
840340
2640
söylediklerinin veya davranışlarının aksine
14:03
regardless of what they say
246
843700
2616
acı çekebiliyor olduklarını
14:06
or how they act.
247
846340
1240
daima farz etmeliyiz.
14:08
We should listen with our whole being,
248
848540
2120
Tüm benliğimizle
14:11
without judgments,
249
851620
1200
yargılamadan
14:13
and without offering solutions.
250
853500
2120
ve çözüm sunmadan dinlemeliyiz.
14:19
I know that I will live with this tragedy,
251
859180
3216
Hayatımın kalan kısmında, bu trajediyle
14:22
with these multiple tragedies,
252
862420
1936
ve bu trajedilerle
14:24
for the rest of my life.
253
864380
1560
yaşayacağımı biliyorum.
14:27
I know that in the minds of many,
254
867140
2000
Pek çoklarının zihninde, kaybettiğim şeyin
14:32
what I lost can't compare to what the other families lost.
255
872900
3760
diğer ailelerin kaybettikleri ile karşılaştırılamayacağını biliyorum.
14:38
I know my struggle doesn't make theirs any easier.
256
878060
2600
Çabamın, diğerlerininkini daha kolaylaştırmayacağını biliyorum.
14:42
I know there are even some who think I don't have the right to any pain,
257
882820
5376
Benim acıya bile hakkım olmadığını düşünenlerin olduğunu da biliyorum,
14:48
but only to a life of permanent penance.
258
888220
2840
ama sadece kalıcı cezalı bir hayata.
14:53
In the end what I know comes down to this:
259
893620
2680
Sonunda bildiğim şey şu noktaya geldi:
14:57
the tragic fact is that even the most vigilant and responsible of us
260
897140
6176
trajik gerçek şu ki, aramızdaki en açıkgöz ve sorumlu olanlarımız bile
15:03
may not be able to help,
261
903340
1920
yardım edemeyebilir,
15:06
but for love's sake,
262
906660
2176
ancak sevginin hatırına,
15:08
we must never stop trying
263
908860
2176
bilinemeyeni bilmek için
15:11
to know the unknowable.
264
911060
1480
denemeyi asla bırakmamalıyız.
15:13
Thank you.
265
913380
1216
Teşekkürler.
15:14
(Applause)
266
914620
2160
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7