Jeremy Gilley: One day of peace

Jeremy Gilley: Bir günlük barış

149,244 views ・ 2011-08-10

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Diba Szamosi Gözden geçirme: Sancak Gülgen
00:15
I was basically concerned about what was going on in the world.
0
15260
3000
Bu dünyada olup bitenlerle ilgili oldukça endişeliydim.
00:18
I couldn't understand
1
18260
2000
Açlığı, savaşları,
00:20
the starvation, the destruction,
2
20260
2000
masum insanların öldürülüşünü
00:22
the killing of innocent people.
3
22260
2000
anlayamıyordum.
00:24
Making sense of those things
4
24260
2000
Tüm bunlarda mantık aramak
00:26
is a very difficult thing to do.
5
26260
3000
yapılabilecek en zor şey.
00:29
And when I was 12, I became an actor.
6
29260
3000
Ve 12 yaşımdayken, aktörlüğe başladım.
00:32
I was bottom of the class. I haven't got any qualifications.
7
32260
3000
Sınıfın en kötüsüydüm. Hiç bir yeteneğim yoktu.
00:35
I was told I was dyslexic.
8
35260
3000
Okuma zorluğum olduğu söylenmişti.
00:38
In fact, I have got qualifications.
9
38260
2000
Aslında, yeteneklerim yok değil.
00:40
I got a D in pottery, which was the one thing that I did get --
10
40260
2000
El işi dersinden D aldım, aldığım tek şey buydu aslında --
00:42
which was useful, obviously.
11
42260
2000
çok da faydalı bir şey doğrusu.
00:44
And so concern
12
44260
2000
Endişe
00:46
is where all of this comes from.
13
46260
2000
bütün bunların kaynağıdır.
00:48
And then, being an actor, I was doing these different kinds of things,
14
48260
3000
Sonra, bir aktör olarak, bir çok farklı şey yaptım.
00:51
and I felt the content of the work that I was involved in
15
51260
2000
Ve içinde olduğum işten aldığım memnuniyetin
00:53
really wasn't cutting it, that there surely had to be more.
16
53260
3000
yeterli olmadığını, daha fazlasının gerektiğini hissettim.
00:56
And at that point, I read a book by Frank Barnaby,
17
56260
2000
Ve o anda, Frank Barnaby'den bir kitap okudum,
00:58
this wonderful nuclear physicist,
18
58260
2000
büyüleyici nükleer fizikçi olan bu adam,
01:00
and he said that media had a responsibility,
19
60260
2000
medyanın sorumluluklarının olduğunu söylüyordu,
01:02
that all sectors of society had a responsibility
20
62260
3000
tüm toplumsal sektörlerin bir şeyleri geliştirme
01:05
to try and progress things and move things forward.
21
65260
2000
ve ilerletme sorumluluklarının olduğunu söylüyordu.
01:07
And that fascinated me,
22
67260
2000
Ve bu beni büyüledi,
01:09
because I'd been messing around with a camera most of my life.
23
69260
3000
çünkü hayatımın çoğunu kamerayla orda burda harcamıştım.
01:12
And then I thought, well maybe I could do something.
24
72260
2000
Ve o an, belki de bir şeyler yapabileceğimi düşündüm.
01:14
Maybe I could become a filmmaker.
25
74260
2000
Belki bir film yapımcısı olabilirdim.
01:16
Maybe I can use the form of film constructively
26
76260
2000
Belki, film işini yapıcı olarak kullanıp
01:18
to in some way make a difference.
27
78260
2000
bir şeyleri değiştirebilirdim.
01:20
Maybe there's a little change I can get involved in.
28
80260
3000
Belki küçük bir değişimin içinde rol alabilirdim.
01:23
So I started thinking about peace,
29
83260
2000
Böylece barışla ilgili düşünmeye başladım,
01:25
and I was obviously, as I said to you,
30
85260
2000
ve size söylediğim gibi, gerçekten de
01:27
very much moved by these images,
31
87260
2000
bu görüntülerden ve bunlara anlam vermeye
01:29
trying to make sense of that.
32
89260
2000
çalışmaktan çok etkilenmiştim.
01:31
Could I go and speak to older and wiser people
33
91260
2000
Gidip, daha yaşlı ve daha bilgili kişilere sorsam
01:33
who would tell me how they made sense
34
93260
2000
tüm bu olup bitenleri bir mantığa
01:35
of the things that are going on?
35
95260
2000
sığdırarak açıklayabilirler miydi?
01:37
Because it's obviously incredibly frightening.
36
97260
2000
Çünkü herşey dayanılamayacak kadar korkunç.
01:39
But I realized that,
37
99260
2000
Ama farkettim ki,
01:41
having been messing around with structure as an actor,
38
101260
2000
etrafta bir aktör olarak dolanmak,
01:43
that a series of sound bites in itself wasn't enough,
39
103260
3000
bu durumun içindeki alıntılar yeterli değildi,
01:46
that there needed to be a mountain to climb,
40
106260
2000
tırmanmam gereken bir dağ,
01:48
there needed to be a journey that I had to take.
41
108260
2000
çıkmam gereken bir seyahat olmalıydı.
01:50
And if I took that journey,
42
110260
2000
Ve o seyahate çıkarsam,
01:52
no matter whether it failed or succeeded, it would be completely irrelevant.
43
112260
2000
başarmam ya da kaybetmem mühim değil, sonuç tamamen alakasız olacaktı.
01:54
The point was that I would have something
44
114260
2000
Ama sonuçta şu soruyu dayandıracak
01:56
to hook the questions of -- is humankind fundamentally evil?
45
116260
3000
bir şeylerim olacaktı -- insanoğlu özünde kötü müdür?
01:59
Is the destruction of the world inevitable? Should I have children?
46
119260
2000
Dünyanın tahribatı kaçınılmaz mı? Çocuk sahibi olmalı mıyım?
02:01
Is that a responsible thing to do? Etc., etc.
47
121260
3000
Bu yapılabilecek mantıklı bir şey mi? Falan filan.
02:04
So I was thinking about peace,
48
124260
2000
Yani, barışı düşünüyordum,
02:06
and then I was thinking, well where's the starting point for peace?
49
126260
2000
ve birden, peki barışın başlangıç noktası ne? dedim.
02:08
And that was when I had the idea.
50
128260
2000
İşte o an kafamda bir fikir oluştu.
02:10
There was no starting point for peace.
51
130260
2000
Barışın bir başlangıç noktası yoktu.
02:12
There was no day of global unity.
52
132260
2000
Global birliğin bir günü yoktu.
02:14
There was no day of intercultural cooperation.
53
134260
2000
Kültürler arası ortaklığın bir günü yoktu.
02:16
There was no day when humanity came together,
54
136260
2000
Tüm insanlığın bir araya geldiği,
02:18
separate in all of those things
55
138260
2000
onca şeyden ayrılıp
02:20
and just shared it together --
56
140260
2000
sadece barışı paylaştığı --
02:22
that we're in this together,
57
142260
2000
hepimiz bu işte beraberiz,
02:24
and that if we united and we interculturally cooperated,
58
144260
3000
ve birlik olmak, kültürlerarası ortak çalışmak,
02:27
then that might be the key to humanity's survival.
59
147260
2000
insanlığın kurtulmasını sağlayacak anahtar bu olabilir.
02:29
That might shift the level of consciousness
60
149260
2000
Bu insanlığın yüzleştiği temel sorunlar konusunda
02:31
around the fundamental issues that humanity faces --
61
151260
3000
bilinçlenmenin seviyesini yukarı taşıyabilir --
02:34
if we did it just for a day.
62
154260
2000
sadece bir gün bile olsa.
02:36
So obviously we didn't have any money.
63
156260
2000
Tabi o zaman hiç paramız yoktu.
02:38
I was living at my mom's place.
64
158260
3000
Annemin yanında yaşıyordum.
02:41
And we started writing letters to everybody.
65
161260
3000
Biz de herkese mektup yazmaya başladık.
02:44
You very quickly work out what is it that you've got to do
66
164260
3000
İş başa düştüğünde, yapman gerekenleri bir anda
02:47
to fathom that out.
67
167260
2000
idrak ediveriyorsun.
02:49
How do you create a day voted by every single head of state in the world
68
169260
3000
Tüm dünyadaki her bireyin 21 Eylül gününü
02:52
to create the first ever Ceasefire Nonviolence Day,
69
172260
2000
o güne kadarki ilk Şiddetsiz Ateşkes Günü
02:54
the 21st of September?
70
174260
2000
olarak oylamasını nasıl sağlarsın?
02:56
And I wanted it to be the 21st of September
71
176260
2000
Ben 21 Eylül olmasını istedim çünkü
02:58
because it was my granddad's favorite number.
72
178260
2000
büyük babamın şanslı sayısıydı.
03:00
He was a prisoner of war.
73
180260
2000
Büyükbabam bir savaş tutsağıydı.
03:02
He saw the bomb go off at Nagasaki.
74
182260
2000
Nagazaki'deki bombanın patlayışını görmüştü.
03:04
It poisoned his blood. He died when I was 11.
75
184260
3000
Kanı zehirlenmişti. Ben 11 yaşındayken öldü.
03:07
So he was like my hero.
76
187260
2000
Yani çocukluk kahramanım gibiydi.
03:09
And the reason why 21 was the number is
77
189260
2000
21 sayısına gelince
03:11
700 men left, 23 came back,
78
191260
2000
700 adam gitti, 23'ü geri geldi,
03:13
two died on the boat and 21 hit the ground.
79
193260
2000
ikisi botta öldü ve 21'i karaya vurdu.
03:15
And that's why we wanted it to be the 21st of September as the date of peace.
80
195260
3000
Ve bu yüzden 21 Eylül'ü bu tarih olarak seçtik.
03:18
So we began this journey,
81
198260
2000
Sonra seyahate koyulduk,
03:20
and we launched it in 1999.
82
200260
2000
1999'da başlattık.
03:22
And we wrote to heads of state, their ambassadors,
83
202260
3000
Ve ülke liderlerine, konsoloslara,
03:25
Nobel Peace laureates, NGOs, faiths,
84
205260
2000
Nobel Barış ödülü alanlara, STKlara,
03:27
various organizations -- literally wrote to everybody.
85
207260
3000
çeşitli organizasyonlara-- tam anlamıyla herkese yazdık.
03:30
And very quickly, some letters started coming back.
86
210260
3000
Ve çabucak, cevaplar elimize geçmeye başladı.
03:33
And we started to build this case.
87
213260
3000
Ve bu davayı oluşturmaya başladık.
03:36
And I remember the first letter.
88
216260
2000
İlk mektubu hatırlıyorum.
03:38
One of the first letters was from the Dalai Lama.
89
218260
2000
İlk mektuplardan biri Dalai Lama'dandı.
03:40
And of course we didn't have the money; we were playing guitars
90
220260
2000
Ve elbett o zaman paramız yoktu; gitar çalıyor
03:42
and getting the money for the stamps that we were sending out all of [this mail].
91
222260
3000
ve kazandığımızı yolladığımız mektuplar için pullara yatırıyorduk.
03:45
A letter came through from the Dalai Lama saying,
92
225260
2000
Dalai Lama'dan mektup geldi, şöyle diyordu:
03:47
"This is an amazing thing. Come and see me.
93
227260
2000
"Bu büyüleyici bir şey. Gelip benimle görüşün.
03:49
I'd love to talk to you about the first ever day of peace."
94
229260
2000
Barışın şişmdiye kadarki ilk günüyle ilgili konuşmak isterim."
03:51
And we didn't have money for the flight.
95
231260
2000
Bilet alacak paramız yoktu.
03:53
And I rang Sir Bob Ayling, who was CEO of BA at the time,
96
233260
3000
Sir Bob Ayling'i aradım, o zamanlar BA'nın CEOsuydu,
03:56
and said, "Mate, we've got this invitation.
97
236260
2000
ve dedim ki "Bir davetimiz var.
03:58
Could you give me a flight? Because we're going to go see him."
98
238260
3000
Bir uçuş ayarlayabilir misin? Çünkü gidip onu görmemiz gerekiyor."
04:01
And of course, we went and saw him and it was amazing.
99
241260
2000
Ve tabi ki, gittik ve bu inanılmazdı.
04:03
And then Dr. Oscar Arias came forward.
100
243260
2000
Sonra Dr. Oscar Arias geldi.
04:05
And actually, let me go back to that slide,
101
245260
2000
Aslında size şu remi yeniden göstereyim,
04:07
because when we launched it in 1999 --
102
247260
2000
çünkü 1999'da ilk silahsızlanma ve şiddetsizlik gününü yaratma
04:09
this idea to create the first ever day of ceasefire and non-violence --
103
249260
3000
fikrini 1999'da ilk ortaya attığımızda
04:12
we invited thousands of people.
104
252260
2000
binlerce imsanı davet ettik.
04:14
Well not thousands -- hundreds of people, lots of people --
105
254260
3000
Tamam, binlerce değil -- yüzlerce insanı, bir sürü insanı--
04:17
all the press, because we were going to try and create
106
257260
2000
bütün basını, çünkü dünyanın ilk Barış Günü'nü
04:19
the first ever World Peace Day, a peace day.
107
259260
2000
yaratmaya çalışıyorduk.
04:21
And we invited everybody,
108
261260
2000
Ve herkesi davet ettik,
04:23
and no press showed up.
109
263260
2000
ama basın gelmedi.
04:25
There were 114 people there -- they were mostly my friends and family.
110
265260
3000
Orada 114 kişi vardı -- çoğunluğu aile ve arkadaşlar.
04:28
And that was kind of like the launch of this thing.
111
268260
2000
Ve tüm bunların başlangıcı böyleydi.
04:30
But it didn't matter because we were documenting, and that was the thing.
112
270260
3000
Ama bizim için sorun değildi, biz kayda geçiyorduk, ve mühim olan buydu.
04:33
For me, it was really about the process.
113
273260
2000
Bence olay gerçekten sürecin kendisiydi.
04:35
It wasn't about the end result.
114
275260
2000
Sonuçta ortaya çıkan şey değildi.
04:37
And that's the beautiful thing about the camera.
115
277260
2000
Ve kameranın güzelliği de budur.
04:39
They used to say the pen is mightier than the sword. I think the camera is.
116
279260
3000
Kalemin kılıçtan keskin olduğunu söylerler. Bence kamera daha keskin.
04:42
And just staying in the moment with it was a beautiful thing
117
282260
2000
Ve güzel şeylerin olduğu anda kalmak
04:44
and really empowering actually.
118
284260
2000
onu daha da güçlendiriyor.
04:46
So anyway, we began the journey.
119
286260
2000
Her neyse, seyahatimiz başladı.
04:48
And here you see people like Mary Robinson, I went to see in Geneva.
120
288260
3000
Ve burada benim görmek için Cenova'ya gittiğim Mary Robinson gibi insanları görebilirsiniz,
04:51
I'm cutting my hair, it's getting short and long,
121
291260
2000
Saçımı kestiriyorum, bi kısa bi uzun görünüyor,
04:53
because every time I saw Kofi Annan,
122
293260
2000
çünkü Kofi Annan'ı görmeye her gittiğimde
04:55
I was so worried that he thought I was a hippie that I cut it,
123
295260
3000
beni hippi olarak görmesinden o kadar korkuyordum ki, traş oluyordum.
04:58
and that was kind of what was going on.
124
298260
2000
Ve işler böyle gidiyordu.
05:00
(Laughter)
125
300260
3000
(Gülüşmeler)
05:03
Yeah, I'm not worried about it now.
126
303260
2000
Evet, şimdi o kadar da endişelenmiyorum.
05:05
So Mary Robinson,
127
305260
2000
İşte Mary Robinson,
05:07
she said to me, "Listen, this is an idea whose time has come. This must be created."
128
307260
3000
bana demişti ki: "Bu fikrin vakti gelmiş. Artık gerçekleştirilmeli."
05:10
Kofi Annan said, "This will be beneficial to my troops on the ground."
129
310260
3000
Kofi Annan şöyle demişti: "Cephedeki askerlerime yararlı olacak."
05:13
The OAU at the time, led by Salim Ahmed Salim,
130
313260
2000
Salim Ahmed Salim, o zmanlar ADT lideri,
05:15
said, "I must get the African countries involved."
131
315260
2000
demişti ki: "Afrika ülkelerini de bu işe katmalıyız."
05:17
Dr. Oscar Arias, Nobel Peace laureate,
132
317260
2000
Dr. Oscar Arias, Nobel Barış Ödülü sahibi,
05:19
president now of Costa Rica,
133
319260
2000
şimdi Costa Rica başkanı,
05:21
said, "I'll do everything that I can."
134
321260
2000
şöyle demişti: "Yapabileceğim herşeyi yapacağım."
05:23
So I went and saw Amr Moussa at the League of Arab States.
135
323260
3000
Arap Ülkeleri Liginde Amr Moussa'yı görmeye gittim.
05:26
I met Mandela at the Arusha peace talks,
136
326260
2000
Mandela'yla Arusha barış konuşmalarında buluştum.
05:28
and so on and so on and so on --
137
328260
2000
İşte bu şekilde sürüp gitti --
05:30
while I was building the case
138
330260
2000
bu davayı yaratırken
05:32
to prove whether this idea
139
332260
2000
fikrin işe yarayı yaramayacağını
05:34
would make sense.
140
334260
2000
kanıtlamaya çalışıyordum.
05:36
And then we were listening to the people. We were documenting everywhere.
141
336260
3000
Ve sonra insanları dinlemeye başladık. Her yerde kayıt yapıyorduk.
05:39
76 countries in the last 12 years, I've visited.
142
339260
3000
Son 12 yılda 76 ülkeyi ziyaret ettim.
05:42
And I've always spoken to women and children wherever I've gone.
143
342260
2000
Gittiğim her yerde kadınlar ve çocuklarla konuştum.
05:44
I've recorded 44,000 young people.
144
344260
2000
44.000 genç insanı kaydettim.
05:46
I've recorded about 900 hours of their thoughts.
145
346260
2000
Düşüncelerinin 900 saatlik kaydını aldım.
05:48
I'm really clear about how young people feel
146
348260
3000
Artık gençlerin daha barış dolu bir dünya için
05:51
when you talk to them about this idea
147
351260
2000
şiirleriyle, resimleriyle, edebiyatlarıyla,
05:53
of having a starting point for their actions for a more peaceful world
148
353260
3000
müzikleriyle, sporlarıyla harekete geçmenin
05:56
through their poetry, their art, their literature,
149
356260
2000
bir başlangıç noktası olduğuna dair
05:58
their music, their sport, whatever it might be.
150
358260
2000
konuşurken ne hissettiklerini biliyorum.
06:00
And we were listening to everybody.
151
360260
2000
Ve biz herkesi dinledik.
06:02
And it was an incredibly thing, working with the U.N.
152
362260
2000
Ve BM ile çalışmak inanılmaz bir şeydi,
06:04
and working with NGOs and building this case.
153
364260
2000
ve STKlarla çalışıp bu davayı yaratmak.
06:06
I felt that I was presenting a case
154
366260
2000
Global toplum yararına
06:08
on behalf of the global community
155
368260
2000
bir dava sunuyor ve
06:10
to try and create this day.
156
370260
2000
bugünü yaratıyormuş gbi hissediyordum.
06:12
And the stronger the case and the more detailed it was,
157
372260
2000
Dava daha da güçlenip, daha detaylı hale gelince,
06:14
the better chance we had of creating this day.
158
374260
3000
bu günü yaratmak daha da kolay hale geldi.
06:17
And it was this stuff, this,
159
377260
3000
Ve olanlar buydu, bu,
06:20
where I actually was in the beginning
160
380260
2000
aslında en başta
06:22
kind of thinking no matter what happened, it didn't actually matter.
161
382260
2000
ne olursa olsun farketmeyecek diye düşündüğüm yer.
06:24
It didn't matter if it didn't create a day of peace.
162
384260
2000
Bir barış günü yaratmasaydı sorun olmayacaktı.
06:26
The fact is that, if I tried and it didn't work,
163
386260
3000
Gerçek şu ki, eğer deneyip de işe yaramasaydı,
06:29
then I could make a statement
164
389260
2000
global toplumun birleşmek için
06:31
about how unwilling the global community is to unite --
165
391260
2000
ne kadar isteksiz olduğu izerine konuşma yapardım --
06:33
until, it was in Somalia, picking up that young girl.
166
393260
3000
ta ki, Somali'de genç bir kızın yanına gidene kadar.
06:36
And this young child
167
396260
2000
bacağından 4 santimi
06:38
who'd taken about an inch and a half out of her leg with no antiseptic,
168
398260
3000
antiseptik bile kullanmadan alan bu genç kız,
06:41
and that young boy who was a child soldier,
169
401260
2000
ve asker olan bu genç çocuk,
06:43
who told me he'd killed people -- he was about 12 --
170
403260
3000
--12 yaşlarında-- bana bir çok insan öldürdüğünü söyledi.
06:46
these things made me realize
171
406260
3000
işte bu şeyler olan bitenin durdurabileceğim
06:49
that this was not a film that I could just stop.
172
409260
3000
bir film olmadığını farketmemi sağladı.
06:52
And that actually, at that moment something happened to me,
173
412260
3000
Ve aslında o an, bana bir şeyler oldu
06:55
which obviously made me go, "I'm going to document.
174
415260
2000
ve kendi kendime "Herşeyi kaydedeceğim.
06:57
If this is the only film that I ever make,
175
417260
2000
Yapacağım tek film bu olsa bile,
06:59
I'm going to document until this becomes a reality."
176
419260
3000
gerçekleştirene kadar kaydetmeye devam edeceğim."
07:02
Because we've got to stop, we've got to do something
177
422260
3000
Çünkü durmamız gerekiyor, birşeyler yapmamız gerekiyor
07:05
where we unite --
178
425260
2000
birleşmeliyiz --
07:07
separate from all the politics and religion
179
427260
2000
genç bir insan olarak benim kafamı karıştıran
07:09
that, as a young person, is confusing me.
180
429260
2000
politika ve dinden ayrılmamız gerekiyor.
07:11
I don't know how to get involved in that process.
181
431260
2000
Bu sürece nasıl dahil olunacağını bilmiyorum.
07:13
And then on the seventh of September, I was invited to New York.
182
433260
3000
Daha sonra, Eylül'ün yedisinde New York'a daver edildim.
07:16
The Costa Rican government and the British government
183
436260
2000
Costa Rica ve İngiliz hükümeti
07:18
had put forward to the United Nations General Assembly,
184
438260
2000
Birleşmiş Milletler genel toplantısını 54 sponsor katılımıyla,
07:20
with 54 co-sponsors,
185
440260
2000
Şiddetsiz Ateşkes Günü fikri için
07:22
the idea of the first ever Ceasefire Nonviolence Day,
186
442260
3000
öne aldılar ve
07:25
the 21st of September, as a fixed calendar date,
187
445260
3000
ayarlanmış toplantı gününü, 21 Eylül'e aldılar,
07:28
and it was unanimously adopted by every head of state in the world.
188
448260
3000
ve bu tüm devlet başkanları tarafından oybirliğiyle kabul edildi.
07:31
(Applause)
189
451260
7000
(Alkışlar)
07:38
Yeah, but there were hundreds of individuals, obviously, who made that a reality.
190
458260
4000
Evet, ama aslında bunun gerçekleşmesini sağlayan yüzlerce insanın bireysel katılımıydı.
07:42
And thank you to all of them.
191
462260
2000
Bunu yapan herkese teşekkür ediyorum.
07:44
That was an incredible moment.
192
464260
2000
Bu inanılmaz bir andı.
07:46
I was at the top of the General Assembly just looking down into it and seeing it happen.
193
466260
2000
En yukarıda oturmuş genel toplantının gerçekleşmesini izliyordum.
07:48
And as I mentioned, when it started,
194
468260
2000
Dediğim gibi, işin en başında,
07:50
we were at the Globe, and there was no press.
195
470260
2000
oradaydık ve basın yoktu.
07:52
And now I was thinking, "Well, the press it really going to hear this story."
196
472260
3000
Ve şimdi düşünüyordum da, "Basın bu hikayeyi gerçekten de duyacak."
07:55
And suddenly, we started to institutionalize this day.
197
475260
3000
Sonradan, bu günü kurumsallaştırmak istedik.
07:58
Kofi Annan invited me on the morning of September the 11th
198
478260
2000
Kofi Annan 11 Eylül sabahı beni
08:00
to do a press conference.
199
480260
2000
basın toplantısı yapmak için çağırdı.
08:02
And it was 8:00 AM when I stood there.
200
482260
2000
Oraya gittiğimde saat sabah 8'di.
08:04
And I was waiting for him to come down, and I knew that he was on his way.
201
484260
3000
Onun da aşağı inmesini bekledim, geleceğini biliyordum.
08:07
And obviously he never came down. The statement was never made.
202
487260
3000
Ancak O hiç gelmedi. O konuşma hiç yapılmadı.
08:10
The world was never told there was a day of global ceasefire and nonviolence.
203
490260
3000
Dünyaya evrensel bir ateşkes günü olduğu hiç duyurulmadı.
08:13
And it was obviously a tragic moment
204
493260
2000
Ve bu, hayatını orada,
08:15
for the thousands of people who lost their lives,
205
495260
2000
o anda ve daha sonrasında kaybetmiş olan
08:17
there and then subsequently all over the world.
206
497260
3000
binlerce insanın anısı için trajik bir andı.
08:20
It never happened.
207
500260
2000
Bu asla olmadı.
08:22
And I remember thinking,
208
502260
2000
Ve şöyle düşündüğümü hatırlıyorum:
08:24
"This is exactly why, actually,
209
504260
2000
"İşte bu yüzden
08:26
we have to work even harder.
210
506260
3000
artık daha fazla çalışmamız gerekiyor.
08:29
And we have to make this day work.
211
509260
2000
Bu tarihin kabul görmesini sağlamamız gerek.
08:31
It's been created; nobody knows.
212
511260
2000
Bu gün yaratıldı, ama kimse bilmiyor.
08:33
But we have to continue this journey,
213
513260
2000
Ancak bu yolculuğa devam etmemiz
08:35
and we have to tell people,
214
515260
2000
ve insanlara anlatmamız,
08:37
and we have to prove it can work."
215
517260
2000
ve bunun işe yarayacağını kanıtlamamız gerekiyor."
08:39
And I left New York freaked,
216
519260
2000
New York'tan biraz korkmuş,
08:41
but actually empowered.
217
521260
2000
ama güçlenmiş olarak ayrıldım.
08:43
And I felt inspired
218
523260
2000
Ayrıca eğer gerçekleşseydi
08:45
by the possibilities
219
525260
2000
bu gibi şeyleri görmeyecek oluşumuz
08:47
that if it did, then maybe we wouldn't see things like that.
220
527260
4000
ihtimalinden de çok etkilenmiştim.
08:51
I remember putting that film out and going to cynics.
221
531260
2000
Filmi alıp toplumsal değeri küçümseyenlere izlettiğimi hatırlıyorum.
08:53
I was showing the film,
222
533260
2000
Filmi gösteriyordum,
08:55
and I remember being in Israel and getting it absolutely slaughtered
223
535260
2000
ne İsrail'de filmi izledikten sonra
08:57
by some guys having watched the film --
224
537260
2000
nasıl mahvedildiğini hatırlıyorum --
08:59
that it's just a day of peace, it doesn't mean anything.
225
539260
3000
çünkü bu sadece barış günü, hiç bir anlamı yok.
09:02
It's not going to work; you're not going to stop the fighting in Afghanistan;
226
542260
2000
Hiç bir işe yaramayacak; Afganistan'daki savaşları bitiremeyeceksin;
09:04
the Taliban won't listen, etc., etc.
227
544260
3000
Taliban'ın umrunda olmayacak, falan filan.
09:07
It's just symbolism.
228
547260
2000
Bu sadece bir sembol.
09:09
And that was even worse
229
549260
2000
Aslında başıma gelen bir çok şey arasında
09:11
than actually what had just happened in many ways,
230
551260
2000
en kötüsü de buydu,
09:13
because it couldn't not work.
231
553260
5000
çünkü işe yaramıyor olamazdı.
09:18
I'd spoken in Somalia, Burundi, Gaza, the West Bank,
232
558260
2000
Somali, Burundi, Gazze, Batı Şeria,
09:20
India, Sri Lanka, Congo, wherever it was,
233
560260
2000
Hindistan, Sri Lanka, Congo ve başka her yerde konuştum
09:22
and they'd all tell me, "If you can create a window of opportunity,
234
562260
2000
ve herkes bana dedi ki, "Eğer bir fırsat penceresi açarsan,
09:24
we can move aid, we can vaccinate children.
235
564260
2000
yardım getirebilir, çocukları aşılayabiliriz.
09:26
Children can lead their projects.
236
566260
2000
Çocuklar kendi projelerini yönetebilir.
09:28
They can unite. They can come together. If people would stop, lives will be saved."
237
568260
3000
Birleşebilirler. Bir araya gelebilirler. İnsanlar durursa, hayatlar kurtarılabilir."
09:31
That's what I'd heard.
238
571260
2000
Duyduklarım bunlardı.
09:33
And I'd heard that from the people who really understood what conflict was about.
239
573260
3000
Ve bunları savaşın neden varolduğunu anlayan insanlardan duyuyordum.
09:36
And so I went back to the United Nations.
240
576260
2000
Ve tekrar Birleşmiş Milletlere gittim.
09:38
I decided that I'd continue filming and make another movie.
241
578260
2000
Kayda devam etmeye ve yeni bir film yapmaya karar verdim.
09:40
And I went back to the U.N. for another couple of years.
242
580260
3000
Ve BM'ye sonraki bir kaç yıl daha gittim.
09:43
We started moving around the corridors of the U.N. system,
243
583260
2000
BM sistem koridorlarında, hükümetler ve
09:45
governments and NGOs,
244
585260
2000
STK'lar arasında gidip gelmeye,
09:47
trying desperately to find somebody
245
587260
2000
işe yarayı yaramayacağını görmek için
09:49
to come forward and have a go at it,
246
589260
2000
çaresizce bize yardımı dokunabilecek birilerini
09:51
see if we could make it possible.
247
591260
2000
aramaya başladık,
09:53
And after lots and lots of meetings obviously,
248
593260
2000
Ve tabi ki çok ama çok sayıda toplantı sonrasında
09:55
I'm delighted that this man, Ahmad Fawzi,
249
595260
2000
Ahmad Fawzi, ki kendisinin hayranıyım,
09:57
one of my heroes and mentors really,
250
597260
2000
kahramanlarım ve akıl hocalarımdan biridir,
09:59
he managed to get UNICEF involved.
251
599260
2000
UNICEF'i de bu işe dahil etmeyi başardı.
10:01
And UNICEF, God bless them, they said, "Okay, we'll have a go."
252
601260
2000
Ve UNICEF, Tanrı onları korusun, dedi ki, "Tamam, bi deneyelim bakalım."
10:03
And then UNAMA became involved in Afghanistan.
253
603260
2000
Sonra UNAMA Afganistan'la ilgilendi.
10:05
It was historical. Could it work in Afghanistan
254
605260
2000
Tarihi bir olay. Afganistan'a
10:07
with UNAMA and WHO
255
607260
2000
UNAMA ve WHO
10:09
and civil society, etc., etc., etc.?
256
609260
2000
ve sivil toplumlar falan yardımcı olabilecek miydi?
10:11
And I was getting it all on film and I was recording it,
257
611260
3000
Tabi ben her şeyi filme alıyordum, kaydediyor ve
10:14
and I was thinking, "This is it. This is the possibility of it maybe working.
258
614260
3000
şöyle düşünüyordum: "İşte bu kadar. Belki de gerçekten gerçekleşme ihtimali vardır.
10:17
But even if it doesn't, at least the door is open
259
617260
3000
Yoksa bile, en azından bir kapı açıldı
10:20
and there's a chance."
260
620260
2000
ve bir şansımız var."
10:22
And so I went back to London,
261
622260
2000
Sonra Londra'ya döndüm,
10:24
and I went and saw this chap, Jude Law.
262
624260
2000
ve Jude Law'u ziyaret ettim.
10:26
And I saw him because he was an actor, I was an actor,
263
626260
2000
Onu ziyaret ettim çünkü o da ben de aktörüz.
10:28
I had a connection to him,
264
628260
2000
Onunla bir bağlantı kurduk
10:30
because we needed to get to the press, we needed this attraction,
265
630260
2000
çünkü basının dikkatini çekmek için böyle bir atraksiyona ihtiyacımız vardı,
10:32
we needed the media to be involved.
266
632260
2000
medyayı da bu işe dahil etmeliydik.
10:34
Because if we start pumping it up a bit maybe more people would listen
267
634260
3000
Çünkü bu şekilde daha fazla insana sesimizi duyurabilirdik
10:37
and there'd be more --
268
637260
2000
ve belki daha fazla --
10:39
when we got into certain areas,
269
639260
2000
yani belli bölgeler için --
10:41
maybe there would be more people interested.
270
641260
2000
belki daha fazla insan ilgilenebilirdi.
10:43
And maybe we'd be helped financially a little bit more,
271
643260
2000
Ve bu sayede biraz daha finansal destek görebilirdik,
10:45
which had been desperately difficult.
272
645260
2000
ki bu son zamanlarda neredeyse imkansızdı.
10:47
I won't go into that.
273
647260
2000
Bu konuya hiç girmeyeceğim.
10:49
So Jude said, "Okay, I'll do some statements for you."
274
649260
2000
Jude dedi ki, "Peki, Sizin için bir şeyşer söyleyebilirim."
10:51
While I was filming these statements, he said to me, "Where are you going next?"
275
651260
2000
Bu sözlerini kayda alırken, bana şöyle dedi, "Sonra nereye gidiyorsun?"
10:53
I said, "I'm going to go to Afghanistan." He said, "Really?"
276
653260
2000
Ben de "Afganistan'a gideceğim." dedim. "Gerçekten mi?" dedi.
10:55
And I could sort of see a little look in his eye of interest.
277
655260
3000
Ve o anda gözlerindeki ilgiyi gördüm.
10:58
So I said to him, "Do you want to come with me?
278
658260
2000
Ben de ona, "Benimle gelmek ister misin?" dedim
11:00
It'd be really interesting if you came.
279
660260
2000
"Gelirsen ilginç olur.
11:02
It would help and bring attention.
280
662260
2000
İlgi çekmemizi sağlayabilirsin.
11:04
And that attention
281
664260
2000
Ve bu ilgi
11:06
would help leverage the situation,
282
666260
2000
durumuzu tüm yönleriyle
11:08
as well as all of the other sides of it."
283
668260
2000
daha iyi hale getirebilir."
11:10
I think there's a number of pillars to success.
284
670260
2000
Bence başarının bir kaç önemli adımı var.
11:12
One is you've got to have a great idea.
285
672260
2000
Bunlardan biri iyi bir fikre sahip olmaktır.
11:14
The other is you've got to have a constituency, you've got to have finance,
286
674260
3000
Diğeri, devamlılığının olması, finansal destek görmek
11:17
and you've got to be able to raise awareness.
287
677260
2000
ve farkındalık yaratabilmektir.
11:19
And actually I could never raise awareness by myself, no matter what I'd achieved.
288
679260
3000
Ve aslında kendim ne başarırsam başarayım, bu farkındalığı yaratamazdım.
11:22
So these guys were absolutely crucial.
289
682260
3000
Bu nedenle onun gibi adamlar olmazsa olmazdı.
11:25
So he said yes,
290
685260
2000
O da bana evet dedi,
11:27
and we found ourselves in Afghanistan.
291
687260
2000
ve bir de baktık Afganistan'dayız.
11:29
It was a really incredible thing that when we landed there,
292
689260
3000
Oraya vardığımızda inanılmaz bir şekilde
11:32
I was talking to various people, and they were saying to me,
293
692260
3000
bir çok insanla konuştum ve bana dedikleri şuydu:
11:35
"You've got to get everybody involved here.
294
695260
2000
"Herkesi bu işe dahil etmelisin.
11:37
You can't just expect it to work. You have to get out and work."
295
697260
3000
Bu şekilde hiç bir işe yaramaz. Gidip daha fazla çalışmalısın."
11:40
And we did, and we traveled around,
296
700260
3000
Biz de öyle yaptık, ve her yere gittik,
11:43
and we spoke to elders, we spoke to doctors, we spoke to nurses,
297
703260
3000
ve yaşlılarla, doktorlarla, hemşirelerle konuştuk,
11:46
we held press conferences, we went out with soldiers,
298
706260
3000
basın toplantıları düzenledik, askerlere gittik,
11:49
we sat down with ISAF, we sat down with NATO,
299
709260
2000
ISAF'la ve NATO'yla görüştük,
11:51
we sat down with the U.K. government.
300
711260
2000
Birleşik Krallık hükümetiyle görüştük.
11:53
I mean, we basically sat down with everybody --
301
713260
3000
Yani temel olarak, herkesle görüşmeler yaptık --
11:56
in and out of schools with ministers of education,
302
716260
2000
okullarda ve dışarıda eğitim bakanlıklarıyla,
11:58
holding these press conferences,
303
718260
2000
artık basının da katılımını sağlayabildiğimiz
12:00
which of course, now were loaded with press, everybody was there.
304
720260
3000
basın toplantıları düzenledik.
12:03
There was an interest in what was going on.
305
723260
2000
Artık olup bitene ilgi vardı.
12:05
This amazing woman, Fatima Gailani, was absolutely instrumental in what went on
306
725260
4000
Fatima Magalani isimli bir muhteşem kadın ilerleyişimizde önemli bir yer aldı
12:09
as she was the spokesperson for the resistance against the Russians.
307
729260
3000
çünkü Rus güçlerine karşı direnişte konuşmacımızdı.
12:12
And her Afghan network
308
732260
2000
Ve onun Afgan bağlantıları
12:14
was just absolutely everywhere.
309
734260
2000
heryerdeydi.
12:16
And she was really crucial in getting the message in.
310
736260
2000
Ve mesajın iletilmesinde de büyük rol oynadı.
12:18
And then we went home. We'd sort of done it.
311
738260
2000
Sonra geri döndük. Neredeyse başarmıştık.
12:20
We had to wait now and see what happened.
312
740260
2000
Artık bekleyip ne olacağını görmek gerekiyordu.
12:22
And I got home,
313
742260
2000
Eve döndüğümde,
12:24
and I remember one of the team bringing in a letter to me
314
744260
3000
bi grubun bana Taliban'dan gelen mektubu
12:27
from the Taliban.
315
747260
2000
verdiklerini hatırladım.
12:29
And that letter basically said, "We'll observe this day.
316
749260
3000
Mektup kısaca şöyle diyordu, "Bu günü izleyip
12:32
We will observe this day.
317
752260
2000
göreceğiz.
12:34
We see it as a window of opportunity.
318
754260
2000
Bizim için açılan bir fırsat penceresidir.
12:36
And we will not engage. We're not going to engage."
319
756260
3000
Katılımda bulunmayacağız. Katılmayacağız."
12:39
And that meant that humanitarian workers
320
759260
3000
Bu da yardımseverlerin
12:42
wouldn't be kidnapped or killed.
321
762260
3000
kaçırılmayacağı ya da öldürülmeyeceği anlamına geliyordu.
12:45
And then suddenly, I obviously knew at this point, there was a chance.
322
765260
3000
O anda anladım ki, bir şansımız vardı.
12:48
And days later,
323
768260
2000
Ve günler sonra,
12:50
1.6 million children were vaccinated against polio
324
770260
3000
1.6 milyon çocuk herkesin durması sonucunda
12:53
as a consequence of everybody stopping.
325
773260
2000
çocuk felci aşısı olmuştu
12:55
(Applause)
326
775260
10000
(Alkışlar)
13:05
And like the General Assembly,
327
785260
2000
Ve genel toplantı gibi,
13:07
obviously the most wonderful, wonderful moment.
328
787260
2000
kesinlikle en muhteşem an.
13:09
And so then we wrapped the film up and we put it together
329
789260
2000
Sonra filmimizi sarıp montajladık
13:11
because we had to go back.
330
791260
2000
çünkü dönme vaktimiz gelmişti.
13:13
We put it into Dari and Pashto. We put it in the local dialects.
331
793260
3000
Dari ve Pashto dillerinde seslendirdik. Yerel lehçelerde seslendirdik.
13:16
We went back to Afghanistan,
332
796260
2000
Afganistan'a geri döndük,
13:18
because the next year was coming, and we wanted to support.
333
798260
3000
çünkü sonraki yıl geliyordu ve destek olmak istiyorduk.
13:21
But more importantly, we wanted to go back,
334
801260
2000
Ama daha da önemlisi, geri dönmek istedik
13:23
because these people in Afghanistan were the heroes.
335
803260
2000
çünkü Afganistan'daki bu insanlar birer kahramanlar.
13:25
They were the people who believed in peace
336
805260
3000
Onlar barışa ve onun mümkün kılacağı şeylere
13:28
and the possibilities of it, etc., etc. -- and they made it real.
337
808260
3000
inanan insanlardı -- ve bunu gerçekleştirdiler.
13:31
And we wanted to go back and show them the film
338
811260
2000
Geri gidip onlara filmi göstermek ve şunu demek istedik:
13:33
and say, "Look, you guys made this possible. And thank you very much."
339
813260
3000
"Bakın, tüm bunları mümkün kılan sizlersiniz. Çok teşekkür ederiz."
13:36
And we gave the film over.
340
816260
2000
Ve filmi teslim ettik.
13:38
Obviously it was shown, and it was amazing.
341
818260
2000
Tabi ki gösterildi, ve muhteşemdi.
13:40
And then that year, that year, 2008,
342
820260
3000
Ve o yıl, o yıl, 2008'de
13:43
this ISAF statement from Kabul, Afghanistan, September 17th:
343
823260
3000
Afganistan, Kabil'deki güvenlik güçlerinin 17 Eylül'deki beyanatı:
13:46
"General Stanley McChrystal,
344
826260
2000
"General Stanley McChrystal,
13:48
commander of international security assistance forces in Afghanistan,
345
828260
2000
Afganistan'daki uluslararası güvenlik güçleri kumandanı,
13:50
announced today ISAF will not conduct offensive military operations
346
830260
3000
21 Eylül tarihinde ISAF'in askeri herhangi bir saldırıda bulunmayacağını
13:53
on the 21st of September."
347
833260
2000
bugün ilan etmiştir."
13:55
They were saying they would stop.
348
835260
2000
Duracaklarını bildirmişlerdi.
13:57
And then there was this other statement
349
837260
2000
Bunun yanı sıra Emniyet Güvenlik Departmanından gelen
13:59
that came out from the U.N. Department of Security and Safety
350
839260
3000
başka bir beyanat daha vardı,
14:02
saying that, in Afghanistan,
351
842260
2000
ve buna göre Afganistan'da
14:04
because of this work,
352
844260
2000
yaptığımız eylem sayeside,
14:06
the violence was down by 70 percent.
353
846260
2000
siddet %70 azalmıştı.
14:08
70 percent reduction in violence on this day at least.
354
848260
3000
En azından sadece o gün, %70lik bir azalma.
14:11
And that completely blew my mind
355
851260
2000
Ve bu diğer herşeyden daha çok
14:13
almost more than anything.
356
853260
2000
aklımı yerinden oynattı.
14:15
And I remember being stuck in New York, this time because of the volcano,
357
855260
3000
Ve New York'da tabi ki daha az zararlı bir şey olan
14:18
which was obviously much less harmful.
358
858260
2000
volkan yüzünden mahsur kaldığımı hatırlıyorum.
14:20
And I was there thinking about what was going on.
359
860260
2000
Orada olup biteni düşündüm.
14:22
And I kept thinking about this 70 percent.
360
862260
2000
Ve bu %70lik azalma aklıma geldi.
14:24
70 percent reduction in violence --
361
864260
2000
Şiddette %70 oranında bir azalma --
14:26
in what everyone said was completely impossible
362
866260
2000
herkesin tamamen imkansız,
14:28
and you couldn't do.
363
868260
2000
yapamazsın dediği şey.
14:30
And that made me think that, if we can get 70 percent in Afghanistan,
364
870260
3000
Bu da şöyle düşünmemi sağladı: Eğer Afganistan'da yüzde 70 azaltabiliyorsak,
14:33
then surely we can get 70 percent reduction everywhere.
365
873260
5000
o zaman heryerde yüzde 70 azaltabiliriz.
14:38
We have to go for a global truce.
366
878260
2000
Evrensel bir ateşkesi denemeliyiz.
14:40
We have to utilize this day of ceasefire and nonviolence
367
880260
2000
Bu şiddetsizlik ve ateşkes gününü kullanarak
14:42
and go for a global truce,
368
882260
2000
evrensel bir ateşkesi denemeliyiz,
14:44
go for the largest recorded cessation of hostilities,
369
884260
3000
şimdiye kadar ulusal ve uluslararası kaydedilmiş en geniş çaplı
14:47
both domestically and internationally, ever recorded.
370
887260
3000
savaş durdurma olayını denemeliyiz.
14:50
That's exactly what we must do.
371
890260
2000
İşte yapmamız gereken şey tam olarak bu.
14:52
And on the 21st of September this year,
372
892260
2000
Ve bu yıl 21 Eylül'de,
14:54
we're going to launch that campaign at the O2 Arena
373
894260
2000
bu süreci başlatmak,
14:56
to go for that process,
374
896260
2000
ve kaydedilmiş en geniş çaplı ateşkesi yaratmak için
14:58
to try and create the largest recorded cessation of hostilities.
375
898260
3000
kampanyayı O2 Arena'da başlatacağız.
15:01
And we will utilize all kinds of things --
376
901260
2000
Ve her türlü şeyden yararlanacağız --
15:03
have a dance and social media
377
903260
2000
dans etmeyi ve sosyal medyayı--
15:05
and visiting on Facebook and visit the website, sign the petition.
378
905260
3000
Facebook sayfasını ve websitesini ziyaret edip, dilekçenizi doldurun.
15:08
And it's in the six official languages of the United Nations.
379
908260
3000
Dilekçe Birleşmiş Milletlerin altı resmi dilinde de var.
15:11
And we'll globally link with government, inter-government,
380
911260
2000
Ve tüm dünyayı hükümet, eğitim, topluluklar,
15:13
non-government, education, unions, sports.
381
913260
2000
spor bağlantılarıyla birbirine bağlayacağız.
15:15
And you can see the education box there.
382
915260
2000
Şuradaki eğitim kutucuğunu görüyorsunuz.
15:17
We've got resources at the moment in 174 countries
383
917260
3000
Şu and 174 ülkede kaynaklarımız
15:20
trying to get young people to be the driving force
384
920260
2000
gençlerin bu evrensel ateşkeste
15:22
behind the vision of that global truce.
385
922260
3000
ileri rol alması için çalışıyorlar.
15:25
And obviously the life-saving is increased, the concepts help.
386
925260
3000
Ve tabi ki kurtarılan hayat sayısı arttı, kavramlar yardımcı oldu.
15:28
Linking up with the Olympics --
387
928260
2000
Olimpiyatlarla alakalı olarak--
15:30
I went and saw Seb Coe. I said, "London 2012 is about truce.
388
930260
2000
Seb Coe'yu görmeye gittim. Dedim ki,"Londra 2012 ateşkesle ilgili.
15:32
Ultimately, that's what it's about."
389
932260
2000
Kesinlikle, ateşkesle ilgili."
15:34
Why don't we all team up? Why don't we bring truce to life?
390
934260
2000
Neden bir araya gelmiyoruz? Neden ateşkesi hayata geçirmiyoruz?
15:36
Why don't you support the process of the largest ever global truce?
391
936260
3000
Neden dünyanın en büyük ateşkesine destek olmuyorsunuz?
15:39
We'll make a new film about this process.
392
939260
2000
Bu süreçle ilgili yeni bir film yapacağız.
15:41
We'll utilize sport and football.
393
941260
2000
Spor ve futboldan yararlanacağız.
15:43
On the Day of Peace, there's thousands of football matches all played,
394
943260
3000
Dünya Barış Gününde, binlerce futbol maçı yapılacak,
15:46
from the favelas of Brazil to wherever it might be.
395
946260
2000
Brezilya'nın gecekondularından nereye kadar olursa.
15:48
So, utilizing all of these ways
396
948260
2000
Yani mümkün olan tüm fırsatlardan
15:50
to inspire individual action.
397
950260
3000
bireysel eylemleri desteklemek için yararlanacağız.
15:53
And ultimately, we have to try that.
398
953260
2000
Ve son olarak da bunu denemeliyiz.
15:55
We have to work together.
399
955260
2000
Beraber çalışmalıyız.
15:57
And when I stand here in front of all of you,
400
957260
2000
Ve ben burada sizin önünüzde dururken,
15:59
and the people who will watch these things,
401
959260
2000
ve bunları izleyen tüm insanların karşısında,
16:02
I'm excited, on behalf of everybody I've met,
402
962260
2000
karşılaştığım herkes adına heyecanlıyım,
16:04
that there is a possibility that our world could unite,
403
964260
3000
çünkü bir araya gelebilmemiz için bir şans var,
16:07
that we could come together as one,
404
967260
2000
hepimizin birlik olması için,
16:09
that we could lift the level of consciousness around the fundamental issues,
405
969260
2000
ve mühim konulara karşı bilinci arttırmak için, bireyler tarafından
16:11
brought about by individuals.
406
971260
2000
oluşturulan bir şansımız var.
16:13
I was with Brahimi, Ambassador Brahimi.
407
973260
2000
Bir ara Brahimi ile beraberdim, Büyükelçi Brahimi.
16:15
I think he's one of the most incredible men
408
975260
2000
Bence kendisi Afganistan ve Irak'taki uluslararası politik ilişkilerde
16:17
in relation to international politics -- in Afghanistan, in Iraq.
409
977260
3000
en inanılmaz adamlardan biridir.
16:20
He's an amazing man.
410
980260
2000
İnanılmaz bir adamdır.
16:22
And I sat with him a few weeks ago.
411
982260
2000
Bi kaç hafta önce beraber oturduk.
16:24
And I said to him, "Mr. Brahimi, is this nuts, going for a global truce?
412
984260
3000
Ona şöyle dedim: "Bay Brahimi, evrensel bir ateşkesi denemek sizce çılgınlık mı?
16:27
Is this possible? Is it really possible that we could do this?"
413
987260
2000
Yoksa bu mümkün mü? Bunu yapmamız gerçekten mümkün mü?"
16:29
He said, "It's absolutely possible."
414
989260
2000
O da dedi ki, "Kesinlikle mümkün."
16:31
I said, "What would you do?
415
991260
2000
"Siz olsanız, ne yapardınız? Hükümet ve lobilere gidip
16:33
Would you go to governments and lobby and use the system?"
416
993260
2000
sistemden mi yararlanırdınız?" diye sordum.
16:35
He said, "No, I'd talk to the individuals."
417
995260
2000
"Hayır." dedi "Ben olsam bireylerle konuşurdum."
16:37
It's all about the individuals.
418
997260
2000
Aslında herşey bireylere bağlı.
16:39
It's all about you and me.
419
999260
2000
Sana ve bana bağlı.
16:41
It's all about partnerships.
420
1001260
2000
Ortaklığa bağlı.
16:43
It's about your constituencies; it's about your businesses.
421
1003260
2000
Yaptığınız seçimlere, ve işlere bağlı.
16:45
Because together, by working together,
422
1005260
2000
Çünkü beraber, birlikte çalışarak,
16:47
I seriously think we can start to change things.
423
1007260
3000
cidden bir şeyleri değiştirmeye başladığımızı düşünüyorum.
16:50
And there's a wonderful man sitting in this audience, and I don't know where he is,
424
1010260
3000
Şu anda dinleyiciler arasıda oturan muhteşem bir adam, tam olarak nerede bilmiyorum,
16:53
who said to me a few days ago -- because I did a little rehearsal --
425
1013260
3000
bir kaç gün önce bana şöyle dedi -- küçük bir prova yapıyordum --
16:56
and he said, "I've been thinking about this day
426
1016260
3000
dedi ki "Hep bu günü düşünüyordum
16:59
and imagining it as a square
427
1019260
2000
ve onu bir kare olarak düşünüyordum,
17:01
with 365 squares,
428
1021260
2000
bir tanesi beyaz olan
17:03
and one of them is white."
429
1023260
2000
365 kareden oluşan bir kare."
17:05
And it then made me think about a glass of water, which is clear.
430
1025260
3000
Bu da benim aklıma tertemiz bir bardak suyu getirdi.
17:08
If you put one drop,
431
1028260
2000
Bir damla koyarsanız,
17:10
one drop of something, in that water,
432
1030260
2000
o suya, herhangi birşeyin bir damlasını,
17:12
it'll change it forever.
433
1032260
3000
sonsuza dek değişir.
17:15
By working together, we can create peace one day.
434
1035260
2000
Beraber çalışarak, bir gün barışı yaratabiliriz.
17:17
Thank you TED. Thank you.
435
1037260
2000
TED'e teşekkürler. Teşekkür ederim.
17:19
(Applause)
436
1039260
3000
(alkışlar)
17:22
Thank you.
437
1042260
2000
Teşekkür ederim.
17:24
(Applause)
438
1044260
4000
(Alkışlar)
17:28
Thanks a lot.
439
1048260
2000
Çok teşekkürler.
17:30
(Applause)
440
1050260
2000
(Alkışlar)
17:32
Thank you very much. Thank you.
441
1052260
3000
Teşekkür ederim. Teşekkürler.
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7