How to get your ideas to spread | Seth Godin

Seth Godin, Dilimlenmiş Ekmek

1,952,064 views ・ 2007-05-17

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Merve UCAR Gözden geçirme: Cuneyt Devrim
00:25
I'm going to give you four specific examples,
0
25738
2605
Size dört adet belli başlı örnek vereceğim ve bunları en sonunda toparlayacağım;
00:28
I'm going to cover at the end
1
28367
1866
00:30
about how a company called Silk tripled their sales;
2
30257
2651
Silk adlı bir firmanın tek bir şey yaparak nasıl satışlarını üçe katladığını,
00:32
how an artist named Jeff Koons went from being a nobody
3
32932
3044
Jeff Koons adlı bir ressamın hiç kimse iken
00:36
to making a whole bunch of money and having a lot of impact;
4
36000
2976
çuvalla para kazanmasını ve yarattığı etkiyi,
00:39
to how Frank Gehry redefined what it meant to be an architect.
5
39000
3000
Frank Gehry'nin mimar olmanın nedemek olduğunu yeniden tanımlayışını
00:42
And one of my biggest failures as a marketer in the last few years --
6
42500
3595
ve benim bir pazarlamacı olarak son yıllarda yaşadığım en büyük başarısızlık olan
00:46
a record label I started that had a CD called "Sauce."
7
46119
3674
"Sauce" isimli bir CD'ye sahip olan plak şirketi girişimimi anlatacağım.
00:50
Before I can do that I've got to tell you about sliced bread,
8
50126
2928
Bunu yapmadan önce size dilimlenmiş ekmekten ve Otto Rohwedder isimli birinden bahsetmem gerekli.
00:53
and a guy named Otto Rohwedder.
9
53078
1699
00:54
Now, before sliced bread was invented in the 1910s
10
54801
3259
Şimdi, 1910'lu yıllarda dilimlenmiş ekmek icat edilmeden önce
00:58
I wonder what they said?
11
58084
1947
ne söylendiğini merak ediyorum?
01:00
Like the greatest invention since the telegraph or something.
12
60055
3096
Telgraftan ya da onun gibi birşeyden beridir gelen en harika icat gibi...
01:03
But this guy named Otto Rohwedder invented sliced bread,
13
63175
3268
Ancak Otto Rohwedder isimli bu adam dilimlenmiş ekmeği icat etti
01:06
and he focused, like most inventors did, on the patent part and the making part.
14
66467
5009
ve bir çok mucit gibi işin patent ve yapım kısmına odaklandı.
01:11
And the thing about the invention of sliced bread is this --
15
71890
2833
Ve dilimlenmiş ekmeğin icadı ilgili bir gerçek de
01:14
that for the first 15 years after sliced bread was available
16
74747
4065
piyasada bulunuşunun ilk 15. yılının ardından sonra bile
01:18
no one bought it; no one knew about it;
17
78836
2366
kimse onu satın almadı, hatta varlığından haberi bile yoktu. Bu icat tamamiyle bir başarısızlıktı.
01:21
it was a complete and total failure.
18
81226
2274
01:23
And the reason is that until Wonder came along
19
83923
4553
Ve nedeni de Wonder'ın gelişi
01:28
and figured out how to spread the idea of sliced bread,
20
88500
3742
ve dilimlenmiş ekmek fikrinin nasıl yayılacağını çözene kadar, kimsenin dilimlenmiş ekmek istememesiydi.
01:32
no one wanted it.
21
92266
1194
01:33
That the success of sliced bread,
22
93855
1621
Dilimlenmiş ekmeğin başarısı,
01:35
like the success of almost everything we've talked about at this conference,
23
95500
3646
bu konferansta konuştuğumuz hemen herşeyin başarısında olduğu gibi,
01:39
is not always about what the patent is like, or what the factory is like --
24
99170
6640
her zamanki gibi patentin ya da fabrikanın nasıl olduğu ile ilgili değil,
01:45
it's about can you get your idea to spread, or not.
25
105834
2642
bu fikri yayıp yayamayacağınız ile ilgilidir.
01:49
And I think that the way you're going to get what you want,
26
109234
3254
Ve sanırım istediğinizi elde etmeniz
01:52
or cause the change that you want to change, to happen,
27
112512
2920
ya da olmasını istediğiniz değişikliğin gerçekleşmesi için yapmanız gereken
01:55
is to figure out a way to get your ideas to spread.
28
115456
2468
fikirlerinizi yaymanın bir yolunu bulmaktır.
01:57
And it doesn't matter to me whether you're running a coffee shop
29
117948
3248
Ve benim için bir kahve dükkanı işletiyor olmanız,
02:01
or you're an intellectual, or you're in business,
30
121220
2290
bir entellektüel oluşunuz, bir iş sahibi olmanız veya sıcak hava balonu uçuruyor olmanız hiç farketmez.
02:03
or you're flying hot air balloons.
31
123534
2241
Bence söyleyeceklerimin hepsi ne yaptığımızdan bağımsız olarak, herkes için geçerlidir.
02:06
I think that all this stuff applies to everybody regardless of what we do.
32
126077
5745
02:12
That what we are living in is a century of idea diffusion.
33
132242
4794
Yani şu an içinde bulunduğumuz zaman fikirlerin yayılmasına ait bir yüzyıldır.
02:17
That people who can spread ideas, regardless of what those ideas are, win.
34
137060
4258
Fikirleri ne olursa olsun bunu yayabilmeyi başaran insanlar, kazanır.
02:21
When I talk about it I usually pick business,
35
141723
2171
Ve bununla ilgili konuşurken de genelde iş dünyasını seçerim
02:23
because they make the best pictures that you can put in your presentation,
36
143918
3505
çünkü sunumunuza koyabileceğiniz en iyi resmi çizerler
02:27
and because it's the easiest sort of way to keep score.
37
147447
2666
ve çünkü bu; puan tutmanın en kolay yoludur.
02:30
But I want you to forgive me when I use these examples
38
150137
2558
Fakat sizden istediğim, bu örnekleri kullandığım zaman beni affetmenizdir
02:32
because I'm talking about anything that you decide to spend your time to do.
39
152719
3601
çünkü yapmak için zaman harcamaya karar verdiğiniz herhangi birşeyden bahsediyorum.
02:36
At the heart of spreading ideas is TV and stuff like TV.
40
156344
4442
Fikirlerin yayılımının kalbinde TV ve benzeri şeyler var.
02:41
TV and mass media made it really easy to spread ideas in a certain way.
41
161348
6598
TV ve kitle iletişim araçları belli bir şekilde fikirleri yaymanın gerçekten kolay bir yolu.
02:47
I call it the "TV-industrial complex."
42
167970
2016
Ben buna Televizyon endüstriyel kompleksi diyorum.
02:50
The way the TV-industrial complex works, is you buy some ads,
43
170319
3119
TV endüstriyel kompleksinin çalışma şekli şudur, birkaç reklam satın alırsınız--
02:53
interrupt some people, that gets you distribution.
44
173462
2563
insanların izlediklerini bölerek arasına girersiniz -- bu da size dağıtım sağlar.
02:56
You use the distribution you get to sell more products.
45
176535
3236
Dağıtımı kullanıp, daha çok ürün satarsınız
03:00
You take the profit from that to buy more ads.
46
180303
3611
Bundan elde ettiğiniz karı da daha fazla reklam satın almak için kullanırsınız.
03:03
And it goes around and around and around,
47
183938
1976
Ve bu, bu şekilde dönerek devam eder,
03:05
the same way that the military-industrial complex worked a long time ago.
48
185938
3477
aynen askeri ve endüstriyel komplekslerin bir zamanlarki çalışma sistemi gibi.
03:09
That model of, and we heard it yesterday --
49
189439
2047
Ve bu da, daha dün haberimizin olduğu,
03:11
if we could only get onto the homepage of Google,
50
191510
2293
Google'ın anasayfasına girebilmenin,
03:13
if we could only figure out how to get promoted there,
51
193827
2539
oraya terfi etmenin ve
o kişiyi boğazından tutmanın bir yolunu bulabilmenin
03:16
or grab that person by the throat,
52
196390
1714
03:18
and tell them about what we want to do.
53
198128
2765
ve onlara ne yapmak istediğimizi anlatabilmenin
03:20
If we did that then everyone would pay attention, and we would win.
54
200917
3559
bir yolunu bulabilirsek, herkesin ilgisini çekebiliriz ve kazanırız.
03:24
Well, this TV-industrial complex informed my entire childhood and probably yours.
55
204869
5406
Bu TV endüstriyel kompleksi benim ve büyük ihtimalle sizin tüm çocukluğunuzu bilgilendirmiştir.
03:30
I mean, all of these products succeeded because someone figured out
56
210299
4769
Demek istediğim şu ki, bütün bu ürünler başarılı oldu çünkü birileri
03:35
how to touch people in a way they weren't expecting,
57
215092
3064
beklemedikleri bir şekilde insanlara dokunmanın,
03:38
in a way they didn't necessarily want, with an ad,
58
218180
2340
ve ardı ardına tekrarlanan bir reklamla ta ki ürün satılana kadar,
03:40
over and over again until they bought it.
59
220544
2229
bir şekilde bu ürünü istetmenin yolunu buldular.
03:42
And the thing that's happened is, they canceled the TV-industrial complex.
60
222797
3934
Ve olan şu ki, artık TV endüstriyel kompleksini iptal ettiler.
03:47
That just over the last few years,
61
227302
2302
Sadece şu son bir kaç yılda
03:49
what anybody who markets anything has discovered
62
229628
2824
her hangi bir ürünü pazarlayan herkes gördü ki,
03:52
is that it's not working the way that it used to.
63
232476
2420
artık bu, eskiden olduğu kadar işe yaramaz olmuştu.
03:54
This picture is really fuzzy, I apologize; I had a bad cold when I took it.
64
234920
3589
Bu resim gerçekten bulanık, özür dilerim, bunu çektiğimde kötü bir soğukalgınlığı yaşıyordum.
03:58
(Laughter)
65
238533
1555
Ancak mavi kutunun içerisinde olan ürün benim poster çocuğum.
04:00
But the product in the blue box in the center is my poster child.
66
240112
3495
04:03
I go to the deli; I'm sick; I need to buy some medicine.
67
243631
2968
Peki. Dükkana gidiyorum, hastayım ve biraz ilaç almam lazım.
04:07
The brand manager for that blue product spent 100 million dollars
68
247020
3337
O mavi ürünün marka müdürü 1 yıl boyunca benim izlediğime ara verdirebilmek için
04:10
trying to interrupt me in one year.
69
250381
1683
100 milyon dolar harcamış.
04:12
100 million dollars interrupting me with TV commercials
70
252088
3266
Benim televizyon reklamları, dergi reklamları, spamler,
04:15
and magazine ads and Spam
71
255378
1868
04:17
and coupons and shelving allowances and spiff --
72
257270
2800
kuponlar, raf aidatları ve satış primleri ile ara vermem için harcanmış 100 milyon dolar.
04:20
all so I could ignore every single message.
73
260094
2382
tüm bunlar her mesajı görmezden gelmem için,
04:23
And I ignored every message
74
263014
2033
Ve her mesajı görmezden geldim çünkü bir ağrıkesici problemim yok.
04:25
because I don't have a pain reliever problem.
75
265071
2118
04:27
I buy the stuff in the yellow box because I always have.
76
267213
2656
Sarı kutunun içindekini alıyorum çünkü hep onu alırım.
04:29
And I'm not going to invest a minute of my time to solve her problem,
77
269893
4255
Onun problemini çözmek için bir dakikamı bile harcamayacağım,
04:34
because I don't care.
78
274172
1305
çünkü umrumda değil.
04:36
Here's a magazine called "Hydrate." It's 180 pages about water.
79
276156
5563
Burada ise Hydrate adlı bir magazin var. Su ile ilgili tam 180 sayfa.
04:41
(Laughter)
80
281743
1001
(Kahkalar)
04:42
Articles about water, ads about water.
81
282768
2690
Evet. Su üzerine makaleler, su ile ilgili reklamlar.
04:45
Imagine what the world was like 40 years ago,
82
285482
3112
40 yıl önceki dünyayı hayal edin,
04:48
with just the Saturday Evening Post and Time and Newsweek.
83
288618
2724
yalnızca Saturday Evening Post, Time ve Newsweek varken...
04:51
Now there are magazines about water.
84
291366
1764
Bugün ise su ile ilgili bile dergiler var.
04:53
New product from Coke Japan: water salad.
85
293154
2724
Coca Cola Japonya'dan yeni ürünler-- su salatası.
04:56
(Laughter)
86
296336
1025
(Kahkahalar)
04:57
Coke Japan comes out with a new product every three weeks,
87
297385
4634
Tamam. Coca Cola Japonya her 3 haftada bir yeni bir ürünü piyasaya çıkarır.
05:02
because they have no idea what's going to work and what's not.
88
302043
3516
Çünkü neyin işe yarayıp, neyin yaramayacağı konusunda en ufak fikirleri yoktur.
05:05
I couldn't have written this better myself.
89
305583
2085
Bunun daha iyisini kendim bile yazamazdım. 4 gün önce çıktı--
05:07
It came out four days ago --
90
307692
1518
05:09
I circled the important parts so you can see them here.
91
309234
2572
Önemli kısımları yuvarlak içine aldım ki onları burda görebilesiniz.
Bunlar piyasaya çıkarak... Arby's tam 85 milyon dolar harcayarak, Tom Arnold'un sesi ile
05:13
They've come out...
92
313106
1159
05:14
Arby's is going to spend 85 million dollars promoting an oven mitt
93
314289
4541
05:18
with the voice of Tom Arnold,
94
318854
2325
bir fırın eldivenin tanıtımını yaparak;
05:21
hoping that that will get people to go to Arby's and buy a roast beef sandwich.
95
321203
4848
insanların bu şekilde gidip Arby'sten bir biftekli sandviç almasını umut ediyorlar...
05:26
(Laughter)
96
326075
1006
(Kahkahalar)
05:27
Now, I had tried to imagine what could possibly be in an animated TV commercial
97
327105
5524
Şimdi, Tom Arnold tarafından seslendirilmiş bir anime TV reklamının içinde;
05:32
featuring Tom Arnold, that would get you to get in your car,
98
332653
3508
sizi arabanıza binmeye ve şehre doğru sürüp
05:36
drive across town and buy a roast beef sandwich.
99
336185
3190
bir biftekli sandviç almaya teşvik edecek ne olacağını hayal etmeye çalıştım!
05:39
(Laughter)
100
339399
1373
(Kahkahalar)
05:40
Now, this is Copernicus, and he was right,
101
340796
3380
Şimdi, bu Kopernik, ve sizin fikrinizi duyması gereken herhangi bir kimseyle konuşurken
05:44
when he was talking to anyone who needs to hear your idea.
102
344200
2737
çok haklıydı.
05:46
"The world revolves around me."
103
346961
1652
Dünya benim etrafımda dönüyor. Ben, ben, ben, ben, ben. En sevdiğim insan-- ben.
05:48
Me, me, me, me. My favorite person -- me.
104
348637
2600
05:51
I don't want to get email from anybody; I want to get "memail."
105
351652
3286
Kimseden e-mail almak istemiyorum, ben-mail almak istiyorum.
05:54
(Laughter)
106
354962
1514
(Kahkahalar)
05:56
So consumers, and I don't just mean people who buy stuff at the Safeway;
107
356500
5650
Yani tüketiciler, ve ben burda yalnız Safeway'den alışveriş eden insanları kastetmiyorum,
06:02
I mean people at the Defense Department who might buy something,
108
362174
3112
Savunma departmanından birşeyler alabilen
06:05
or people at, you know, the New Yorker who might print your article.
109
365310
3222
ya da New Yorker'da makalenizi basma ihtimali olan insanlardan bahsediyorum.
06:08
Consumers don't care about you at all; they just don't care.
110
368556
4795
Tüketicilerin umrunda bile değilsiniz, sizi umursamazlar.
06:13
Part of the reason is -- they've got way more choices than they used to,
111
373375
3793
Bunun nedenlerinden biri-- eskiden olduğundan daha çok seçeneğe
06:17
and way less time.
112
377192
1825
ve çok daha az vakte sahipler.
06:19
And in a world where we have too many choices and too little time,
113
379340
3969
Ve çok fazla seçeneğin
ve çok az zamanın olduğu bir dünyada yaptığımız en bariz eylem etraftakileri görmezden gelmektir.
06:23
the obvious thing to do is just ignore stuff.
114
383333
3384
06:27
And my parable here is you're driving down the road
115
387868
3555
Ve benim buradaki kısa hikayem ise şu: bir gün yolda araba kullanıyorsunuz
06:31
and you see a cow, and you keep driving because you've seen cows before.
116
391447
3849
ve bir inek görüyorsunuz ve sürmeye devam ediyorsunuz
çünkü daha önce birçok inek görmüştünüz.
06:35
Cows are invisible. Cows are boring.
117
395320
2834
İnekler görülebilirdir. İnekler sıkıcıdır.
06:38
Who's going to stop and pull over and say -- "Oh, look, a cow."
118
398178
3402
Kim kenara çekip de --ah bak, bi inek der ki? Kimse.
06:41
Nobody.
119
401604
1151
06:42
(Laughter)
120
402779
1697
(Kahkahalar)
06:44
But if the cow was purple -- isn't that a great special effect?
121
404500
3644
Peki ya bu inek mor olsaydı-- bu hakikaten de harika bir özel etki değil mi?
06:48
I could do that again if you want.
122
408168
1659
İsterseniz bir kere daha yapabilirim.
06:49
If the cow was purple, you'd notice it for a while.
123
409851
4625
Eğer inek mor olsaydı, bir süreliğine onu farkederdiniz.
06:54
I mean, if all cows were purple you'd get bored with those, too.
124
414500
3048
Ancak bütün inekler mor olsaydı bir süre sonra onlardan da sıkılırdınız.
06:57
The thing that's going to decide what gets talked about,
125
417873
3495
Bir şeyin hakkında konuşuluyor olmasına,
07:01
what gets done, what gets changed,
126
421392
1703
yapılıyor olmasına, değişiyor olmasına,
07:03
what gets purchased, what gets built,
127
423119
2434
satın alınıyor, inşa ediliyor olmasına karar veren şey:
07:05
is: "Is it remarkable?"
128
425577
2290
dikkate değer olup, olmayışıdır.
07:08
And "remarkable" is a really cool word,
129
428502
2337
Ve dikkate değer çok güzel bir kelimedir çünkü biz bunun yalnızca değerli anlamına geldiğini düşünürken
07:10
because we think it just means "neat,"
130
430863
2045
07:12
but it also means "worth making a remark about."
131
432932
3336
aynı zamanda dikkat çekici anlamına da gelir.
07:16
And that is the essence of where idea diffusion is going.
132
436776
3811
Fikir yayılımının temeli de zaten buna dayanır.
07:21
That two of the hottest cars in the United States
133
441078
2995
Amerika'da en revaçta olan arabalardan ikisi, 55,000 dolarlık bu dev araba,
07:24
is a 55,000-dollar giant car,
134
444097
3157
07:27
big enough to hold a Mini in its trunk.
135
447278
3111
bagajına bu Mini'yi sığdırabilirsiniz.
07:30
People are paying full price for both,
136
450413
2093
İnsanlar bunların ikisine de tam fiyat veriyolar ve tek ortak noktaları
07:32
and the only thing they have in common
137
452530
2789
07:35
is that they don't have anything in common.
138
455343
2936
hiç bir ortak noktalarının olmayışı.
07:38
(Laughter)
139
458303
1174
(Kahkahalar)
07:39
Every week, the number one best-selling DVD in America changes.
140
459501
5122
Her hafta Amerika'da en çok satan DVD değişiyor.
07:45
It's never "The Godfather," it's never "Citizen Kane,"
141
465202
2825
Bu DVD hiçbir zaman "Baba" ya da "Yurttaş Kane" olmuyor...
07:48
it's always some third-rate movie with some second-rate star.
142
468051
3840
Her zaman 2. sınıf bir aktörün oynadığı, 3. sınıf bir DVD oluyor.
07:51
But the reason it's number one is because that's the week it came out.
143
471915
4561
Ancak birinci oluşunun sebebi tam da o hafta piyasaya çıkmış olması.
07:56
Because it's new, because it's fresh.
144
476500
1976
Çünkü yeni, çünkü taze.
07:58
People saw it and said "I didn't know that was there"
145
478500
2480
Çünkü insanlar onu gördü ve dedi ki-- Bunun burda olduğunu görmemiştim--
08:01
and they noticed it.
146
481004
1247
ve onu farkettiler.
08:02
Two of the big success stories of the last 20 years in retail --
147
482275
3153
Perakende sektöründe son 20 yılın en büyük 2 başarı hikayesi--
08:05
one sells things that are super-expensive in a blue box,
148
485452
2962
biri süper pahalı ürünlerini mavi bir kutuda,
08:08
and one sells things that are as cheap as they can make them.
149
488438
3037
öteki ise ürünlerini satabileceği en ucuz fiyata satıyor.
08:11
The only thing they have in common is that they're different.
150
491914
2866
Ortak tek noktaları farklı olmaları.
08:14
We're now in the fashion business, no matter what we do for a living,
151
494804
3332
Artık hepimiz moda işindeyiz, mesleğimiz ne olursa olsun
08:18
we're in the fashion business.
152
498160
1530
hepimiz moda işindeyiz.
08:19
And people in the fashion business
153
499714
1762
Mesele de şu ki, moda işindeki insanlar
08:21
know what it's like to be in the fashion business -- they're used to it.
154
501500
3403
bu işin içinde olmanın nasıl birşey olduğunu biliyorlar, çünkü buna alışkınlar.
08:24
The rest of us have to figure out how to think that way.
155
504927
2627
Geri kalanımız ise bu şekilde düşünmenin bir yolunu bulmalıyız.
08:27
How to understand
156
507578
1222
Anlamanın yolu ise bu; uinsanların dikkatini büyük tam sayfa ilanlarla dağıtarak
08:28
that it's not about interrupting people with big full-page ads,
157
508824
3283
08:32
or insisting on meetings with people.
158
512131
2578
ya da yeni insanlarla tanışma ısrarında olmakla ilgisi olmadığıdır.
08:34
But it's a totally different sort of process
159
514733
2816
Ancak bu tamamen hangi fikirlerin yayılıp
08:37
that determines which ideas spread, and which ones don't.
160
517573
2903
hangilerinin yayılmadığına karar veren farklı bir süreç biçimi.
08:40
They sold a billion dollars' worth of Aeron chairs
161
520500
3946
Bu sandalye-- bu adamlar milyar dolarlık Aeron sandalyelerini
08:44
by reinventing what it meant to sell a chair.
162
524470
3366
bir sandalye satmanın ne demek olduğunu yeniden icat ederek sattılar.
08:47
They turned a chair from something the purchasing department bought,
163
527860
3221
Sandalyeyi satın alma departmanının aldığı bir üründen çok,
işyerinde oturmakta olduğunuz bir statü sembolüne dönüştürdüler.
08:51
to something that was a status symbol about where you sat at work.
164
531105
3237
08:55
This guy, Lionel Poilâne, the most famous baker in the world --
165
535692
3229
Bu adam, Lionel Poullain, dünyanın en ünlü fırıncısı--
08:58
he died two and a half months ago,
166
538945
2087
2,5 ay önce öldü,
09:01
and he was a hero of mine and a dear friend.
167
541056
2048
benim için bir kahraman ve çok değerli bir dosttu.
09:03
He lived in Paris.
168
543128
1190
Paris' te yaşıyordu. Geçen sene 10 milyon dolar değerinde Fransız ekmeği sattı.
09:04
Last year, he sold 10 million dollars' worth of French bread.
169
544342
3903
09:08
Every loaf baked in a bakery he owned,
170
548588
2488
Her bir ekmek somunu onun sahip olduğu fırında, odun ateşinde, birer birer yapılırdı.
09:11
by one baker at a time, in a wood-fired oven.
171
551100
2810
09:14
And when Lionel started his bakery, the French pooh-pooh-ed it.
172
554220
3778
Ve Lionel kendi fırınını açtığında Fransızlar bunu aşağıladılar.
09:18
They didn't want to buy his bread.
173
558022
1660
Ekmeğini almak istemediler. "Fransız Ekmeği" gibi görünmüyordu.
09:19
It didn't look like "French bread."
174
559706
1741
09:21
It wasn't what they expected.
175
561471
1381
Bekledikleri şey bu değildi.
09:22
It was neat; it was remarkable;
176
562876
2870
Muntazamdı, dikkate değerdi ve yavaşça bir insandan diğerine
09:25
and slowly, it spread from one person to another person
177
565770
3313
09:29
until finally, it became the official bread of three-star restaurants in Paris.
178
569107
4266
ta ki Paris'te 3 yıldızlı bir restoranların resmi ekmeği olana kadar ünü yayıldı.
09:33
Now he's in London, and he ships by FedEx all around the world.
179
573397
3000
Artık Londra'da yaşıyor ve ekmeği dünyanın her yerine FedEx ile gönderiyor.
09:36
What marketers used to do is make average products for average people.
180
576967
4794
Pazarlamacıların bugüne kadar yapmış olduğu ortalama insanlar için, ortalama ürünler sunmaktı.
09:42
That's what mass marketing is.
181
582134
1793
İşte bu kitle pazarlamasıdır.
09:43
Smooth out the edges; go for the center; that's the big market.
182
583951
4128
Kenarları atın, merkeze gidin,
işte bu büyük pazar.
09:48
They would ignore the geeks, and God forbid, the laggards.
183
588103
4373
İnekleri - asosyalleri
ve Tanrı korusun; haylazları görmezden gelirlerdi.
09:52
It was all about going for the center.
184
592500
1976
Bütün mesele merkeze gitmekteydi.
09:54
But in a world where the TV-industrial complex is broken,
185
594999
3168
Ancak TV endüstriyel kompleksinin bozulduğu bir dünyada
09:58
I don't think that's a strategy we want to use any more.
186
598191
2620
sanmıyorum ki kullanmak istediğimiz strateji bu olsun.
10:00
I think the strategy we want to use is to not market to these people
187
600835
3774
Bence kullanmamız gereken strateji, BU insanlara yönelik pazarlama yapmamaktır
10:04
because they're really good at ignoring you.
188
604633
2286
çünkü sizi görmezden gelmekte gerçekten çok başarılılar.
10:06
But market to these people because they care.
189
606943
2754
Ancak pazarlamayı BU insanlara yapın, çünkü sizi umursuyorlar.
10:10
These are the people who are obsessed with something.
190
610500
3665
Bunlar, birşeylere takıntılı olan insanlar.
10:14
And when you talk to them, they'll listen,
191
614680
2040
Ve konuştuğunuz zaman sizi dinlerler
10:16
because they like listening -- it's about them.
192
616744
2619
çünkü dinlemeyi severler-- bu onlarla ilgilidir.
10:19
And if you're lucky, they'll tell their friends on the rest of the curve,
193
619387
3955
Ve eğer şanslıysanız, grafiğin geri kalanında
arkadaşlarına bahsedecekler ve bu yayılacak.
10:23
and it'll spread.
194
623366
1187
10:24
It'll spread to the entire curve.
195
624577
1779
Bütün bu grafiğe yayılacak.
10:26
They have something I call "otaku" -- it's a great Japanese word.
196
626380
3639
Benim otaku adını verdiğim birşey var-- bu harika bir Japonca kelime.
10:30
It describes the desire of someone who's obsessed to say,
197
630043
2998
Bu kelime birilerinin diyelim ki Tokyo'nun diğer ucuna
10:33
drive across Tokyo to try a new ramen noodle place,
198
633065
2833
yeni bir japon şehriyesini denemek için gitmek arzusunu tanımlıyor,
10:35
because that's what they do: they get obsessed with it.
199
635922
2572
çünkü yaptıkları şey bu. Bunu takıntı haline getirirler.
10:38
To make a product, to market an idea,
200
638880
2357
Otaku olmadan, bir ürünü yapmak,
10:41
to come up with any problem you want to solve
201
641261
2096
bir fikri pazarlamak,
10:43
that doesn't have a constituency with an otaku,
202
643381
3309
herhangi bir probleme çözüm getirmek
10:46
is almost impossible.
203
646714
1222
neredeyse imkansızdır.
10:48
Instead, you have to find a group that really, desperately cares
204
648301
3642
Bunun yerine söylediğiniz şeyi
10:51
about what it is you have to say.
205
651967
1643
gerçekten, delicesine umursayan bir grup bulmanız şart.
10:53
Talk to them and make it easy for them to tell their friends.
206
653634
3083
Onlarla konuşun ve bunu arkadaşlarına anlatmalarını kolaylaştırın.
10:56
There's a hot sauce otaku, but there's no mustard otaku.
207
656741
3444
Acı sos için bir otaku var ama hardal için bir otaku yok.
11:00
That's why there's lots and lots of kinds of hot sauces,
208
660883
2675
Bu yüzden onlarca onlarca çeşit acı sos var
11:03
and not so many kinds of mustard.
209
663582
1587
ancak hardal için bu söz konusu değil.
11:05
Not because it's hard to make interesting mustard --
210
665193
2483
İlginç bir hardal üretmek zor olduğu için değil
11:07
you could make interesting mustard --
211
667700
1791
--ilginç bir hardal üretebilirsiniz--
11:09
but people don't, because no one's obsessed with it,
212
669515
2475
ama insanlar bunu yapmaz çünkü kimse hardala saplantılı değildir
ve bu nedenle arkadaşlarına anlatmazlar.
11:12
and thus no one tells their friends.
213
672014
1781
11:13
Krispy Kreme has figured this whole thing out.
214
673819
2379
Krispy Kreme bütün bu olayı çözdü.
11:16
It has a strategy, and what they do is,
215
676222
1880
Krispy Kreme'in bir stratejisi var ve yaptıkları şey şu,
11:18
they enter a city, they talk to the people, with the otaku,
216
678126
2807
bir şehre gelirler, otakusu olan insanlarla konuşurlar
11:20
and then they spread through the city
217
680957
1922
ve daha az evvel sokaktan geçmiş insanlar tarafından
11:22
to the people who've just crossed the street.
218
682903
2096
tüm şehre yayılırlar.
Burdaki bu yoyonun fiyatı 112 dolardır ancak 12 dakika boyunca döner.
11:25
This yoyo right here cost 112 dollars, but it sleeps for 12 minutes.
219
685023
4434
11:29
Not everybody wants it but they don't care.
220
689481
2037
Herkes böyle bir şey istemez ama umurlarında değil.
11:31
They want to talk to the people who do, and maybe it'll spread.
221
691542
3527
Bunu isteyen kişilerle konuşmak isterler ve böylece belki yayılır.
11:35
These guys make the loudest car stereo in the world.
222
695093
3383
Bu adamlar dünyanın en yüksek sesli araba stereosunu yapıyorlar.
11:38
(Laughter)
223
698500
1976
(Kahkahalar)
11:40
It's as loud as a 747 jet.
224
700500
2144
Bir 747 jet kadar gürültülü, içeri giremezsiniz,
11:42
You can't get in, the car's got bulletproof glass,
225
702668
2951
aracın kurşun geçirmez camları var
11:45
because it'll blow out the windshield otherwise.
226
705643
2239
çünkü öteki türlü camları patlar.
11:47
But the fact remains
227
707906
1303
Gerçek şudur ki birisi eğer
11:49
that when someone wants to put a couple of speakers in their car,
228
709233
3134
arabasına hoparlör taktırmak isterse ve
11:52
if they've got the otaku or they've heard from someone who does,
229
712391
3000
eğer otakuları varsa
ya da olan birinden duymuşlarsa
11:55
they go ahead and they pick this.
230
715415
1657
aynen gider ve bunu seçerler.
11:57
It's really simple -- you sell to the people who are listening,
231
717096
2991
Çok basit-- dinleyen insanlara satış yaparsınız,
ve belki de sadece o insanlar sizden arkadaşlarına bahsederler.
12:00
and just maybe, those people tell their friends.
232
720111
2322
12:02
So when Steve Jobs talks to 50,000 people at his keynote,
233
722457
3257
Steve Jobs açılış konuşmasında 50,000 kişiye seslendiğinde,
12:05
who are all tuned in from 130 countries
234
725738
2620
bu insanlar 130 adet ülkeden yayına bağlıydı
12:08
watching his two-hour commercial --
235
728382
2094
ve 2 saatlik reklamını izliyorlardı--
12:10
that's the only thing keeping his company in business --
236
730500
2620
firmasını ayakta tutan tek şey budur--
12:13
it's that those 50,000 people care desperately enough
237
733144
2649
bu 50,000 kişinin 2 saatlik bu reklamı
12:15
to watch a two-hour commercial, and then tell their friends.
238
735817
2810
yeterince önemsemesi ve arkadaşlarına bundan bahsetmesidir.
12:18
Pearl Jam, 96 albums released in the last two years.
239
738651
2681
Pearl Jam, geçen 2 sene içinde 96 albüm çıkardılar.
12:21
Every one made a profit. How?
240
741356
2357
Herkes bir kar elde etti. Nasıl?
12:23
They only sell them on their website.
241
743737
1787
Bu albümleri yalnızca websitelerinde satıyorlar.
12:25
Those people who buy them have the otaku,
242
745548
2102
Websitelerinden bunları alan insanların otakusu var
12:27
and then they tell their friends, and it spreads and it spreads.
243
747674
3053
ve gidip arkadaşlarına da söylüyorlar ve yayılıyor ve yayılıyor.
12:30
This hospital crib cost 10,000 dollars, 10 times the standard.
244
750751
3958
Bu hastane beşiğinin maliyeti 10,000 dolar, standardın tam 10 katı.
12:35
But hospitals are buying it faster than any other model.
245
755082
2674
Ancak hastaneler bunu diğer bütün modellerden daha hızlı satın alıyor.
12:37
Hard Candy nail polish, doesn't appeal to everybody,
246
757780
2696
Hard Candy ojeleri, herkese hitap etmiyor,
12:40
but to the people who love it, they talk about it like crazy.
247
760500
3479
ancak hitap ettiği insanlar, hakkında deli gibi konuşuyorlar.
12:44
This paint can right here saved the Dutch Boy paint company,
248
764003
5643
Bu boya kutusu Dutch Boy boya firmasını kurtardı ve
12:49
making them a fortune.
249
769670
1289
onlara bir servet kazandırdı. Normal boyalardan 35% daha pahalı
12:50
It costs 35 percent more than regular paint
250
770983
2047
12:53
because Dutch Boy made a can that people talk about, because it's remarkable.
251
773054
4041
çünkü Dutch Boy insanların hakkında konuştuğu dikkate değer bir kutu yaptı.
12:57
They didn't just slap a new ad on the product;
252
777119
2143
Ürünün üzerine sadece bir reklam yapıştırmakla kalmadılar,
12:59
they changed what it meant to build a paint product.
253
779286
2493
bir boya ürünü yapmanın ne anlama geliyor olduğunu değiştirdiler.
13:01
AmIhotornot.com -- everyday 250,000 people go to this site,
254
781803
4673
AmIhotornot.com-- her gün 250,000 insan bu siteye giriyor,
13:06
run by two volunteers, and I can tell you they are hard graders --
255
786500
3976
ve bu site 2 gönüllü tarafından yönetiliyor, size biraz inek olduklarını söyleyebilirim ve
13:10
(Laughter)
256
790500
3810
(Kahkahalar)
13:14
They didn't get this way by advertising a lot.
257
794334
3048
çok reklam vererek bu hale gelmediler.
13:17
They got this way by being remarkable,
258
797406
2764
Bunu dikkate değer olarak başardılar
13:20
sometimes a little too remarkable.
259
800194
1765
hatta bazen biraz FAZLA dikkate değer...
13:21
And this picture frame has a cord going out the back,
260
801983
4299
Ve bu resim çerçevesinin arkadan uzanan bir kablosu var
13:26
and you plug it into the wall.
261
806306
1649
13:27
My father has this on his desk,
262
807979
1849
ve bunu fişe takıyorsunuz.
Babamın çalışma masasında aynından var
13:29
and he sees his grandchildren everyday, changing constantly.
263
809852
4436
ve sürekli değişen bir şekilde torunlarını her gün görebiliyor.
13:34
And every single person who walks into his office
264
814312
2547
Ve ofisine giren her insan
13:36
hears the whole story of how this thing ended up on his desk.
265
816883
2929
bu şeyin nasıl olup da masasına geldiği hakkındaki o hikayeyi dinliyor.
13:39
And one person at a time, the idea spreads.
266
819836
2640
Her seferinde bir insan ve fikir yayılır.
13:42
These are not diamonds, not really.
267
822500
2779
Bunlar elmas değil, gerçekten.
13:45
They're made from "cremains."
268
825732
1744
Yanmış ceset küllerinden yapılmışlar.
13:47
After you're cremated you can have yourself made into a gem.
269
827827
2810
Yakıldıktan sonra siz de kendinizden bir taş yaptırabilirsiniz.
13:50
(Laughter)
270
830661
1047
13:51
Oh, you like my ring? It's my grandmother.
271
831732
2286
(Kahkahalar)
Ah, yüzüğümü beğendin mi? Kendisi büyükannem.
13:54
(Laughter)
272
834042
5689
(Kahkahalar)
13:59
Fastest-growing business in the whole mortuary industry.
273
839755
2984
Ölüm endüstrisinin en hızlı büyüyen işi
14:03
But you don't have to be Ozzie Osborne --
274
843244
2025
Ancak bunu yapabilmek için Ozzie Osborne--
14:05
you don't have to be super-outrageous to do this.
275
845293
2286
süper- acımasız olmanız gerekmiyor.
14:07
What you have to do
276
847603
1214
14:08
is figure out what people really want and give it to them.
277
848841
2767
Yapmanız gereken insanların gerçekten ne istediğini bulmak ve bunu onlara vermek.
14:11
A couple of quick rules to wrap up.
278
851632
1667
Tamamlamak için bir kaç küçük kural.
14:13
The first one is: Design is free when you get to scale.
279
853323
3719
Birincisi: Tasarım ölçeği büyüttüğünüzde bedavadır.
14:17
The people who come up with stuff that's remarkable
280
857066
2388
Ve dikkate değer şeylerle piyasaya çıkan insanlar
14:19
more often than not figure out how to put design to work for them.
281
859478
3190
genellikle işe yarayacak olan tasarımı bulamazlar.
14:22
Number two: The riskiest thing you can do now is be safe.
282
862692
4856
İkincisi: Şu an yapabileceğiniz en riskli şey güvenli olmaktır.
14:27
Proctor and Gamble knows this, right?
283
867572
1904
Proctor ve Gamble bunu biliyor, değil mi?
14:29
The whole model of being Proctor and Gamble
284
869500
2048
Proctor ve Gamble'ın modelinin tamamı
14:31
is always about average products for average people.
285
871572
2431
her zaman ortalama insanlar için ortalama ürünler yapmaktır.
14:34
That's risky.
286
874027
1166
Bu risklidir. Artık güvenli olan uçlarda olmak,
14:35
The safe thing to do now is to be at the fringes,
287
875521
2854
14:38
be remarkable.
288
878399
1163
dikkate değer olmaktır.
14:40
And being very good is one of the worst things you can possibly do.
289
880110
3434
Ve çok iyi olmak büyük ihtimalle yapabileceğiniz en kötü şeylerden biridir.
14:44
Very good is boring. Very good is average.
290
884181
2802
Çok iyi, sıkıcıdır. Çok iyi, ortalamadır.
14:47
It doesn't matter whether you're making a record album,
291
887007
2579
Bir albüm kaydediyor olmanız
14:49
or you're an architect, or you have a tract on sociology.
292
889610
2697
ya da bir mimar olmanız ya da sosyoloji üzerine bir risalenizin olması farketmez.
14:52
If it's very good, it's not going to work, because no one's going to notice it.
293
892331
3868
Eğer çok iyiyse, bu işe yaramayacak, çünkü kimse onu farketmeyecek.
14:56
So my three stories.
294
896223
1376
Böylece benim 3 hikayeme bakalım.
14:57
Silk put a product that does not need to be in the refrigerated section
295
897623
4492
Silk. Dondurulmuş gıda bölümünde olması gerekmeyen bir ürünü
15:02
next to the milk in the refrigerated section.
296
902139
2317
dondurulmuş gıda bölümünde, sütlerin tam yanına koyun.
15:04
Sales tripled. Why?
297
904480
1786
Satışlar üçe katlanır. Neden?
15:06
Milk, milk, milk, milk, milk -- not milk.
298
906290
2539
Süt, süt, süt, süt, süt, -- süt değil.
15:09
For the people who were there and looking at that section,
299
909662
3068
O an için orada olan ve o bölüme bakan insanlar için
15:12
it was remarkable.
300
912754
1206
15:13
They didn't triple their sales with advertising;
301
913984
2239
bu dikkate değerdi.
Satışlarını reklam vererek değil
15:16
they tripled it by doing something remarkable.
302
916247
2182
dikkate değer bir şey yaparak katlamışlardı.
15:18
That is a remarkable piece of art.
303
918453
1760
Bu dikkate değer bir sanat eseri. Sevmek zorunda değilsiniz,
15:20
You don't have to like it,
304
920237
1270
15:21
but a 40-foot tall dog made out of bushes in the middle of New York City
305
921531
4564
ancak 40 fit boyunda, New York şehrinin ortasında
çalılardan yapılmış bir köpek dikkat çekicidir.
15:26
is remarkable.
306
926119
1151
15:27
(Laughter)
307
927294
1071
15:28
Frank Gehry didn't just change a museum;
308
928389
1918
Frank Gehry sadece bir müzeyi değiştirmedi,
15:30
he changed an entire city's economy
309
930331
2886
dünyanın dört bir yanından insanların görmek için geldiği bir bina tasarlayarak,
15:33
by designing one building that people from all over the world went to see.
310
933241
4558
bir şehrin ekonomisinin tamamen değişmesini sağladı.
15:37
Now, at countless meetings at, you know,
311
937823
1905
Şimdi, sayısız toplantılarda, bilirsiniz,
15:39
the Portland City Council, or who knows where,
312
939752
2724
Portland Belediye Meclisi, ya da her neresi ise,
15:42
they said, we need an architect -- can we get Frank Gehry?
313
942500
3261
bir mimara ihtiyacımız var denildi-- Frank Gehry'i isteyebilir miyiz lütfen?
15:45
Because he did something that was at the fringes.
314
945785
2691
Çünkü o uçlarda birşey yapmıştı.
15:48
And my big failure? I came out with an entire --
315
948500
2243
Ve benim büyük başarısızlığım? Piyasaya
15:50
(Music)
316
950767
2709
(Müzik)
15:53
A record album and hopefully a whole bunch of record albums
317
953500
2767
tamamı SACD formatında olan bir sürü albümle çıktım
15:56
in SACD, this remarkable new format --
318
956291
2645
--bu, dikkate değer olan yeni format--
15:58
and I marketed it straight to people with 20,000-dollar stereos.
319
958960
3301
ve bunu direk 20,000 dolarlık stereoları olan insanlara pazarladım.
16:02
People with 20,000-dollar stereos don't like new music.
320
962285
5096
20,000 dolarlık stereoları olan insanlar yeni müziği sevmezler.
16:07
(Laughter)
321
967405
4459
(Kahkahalar)
16:11
So what you need to do is figure out who does care.
322
971888
4701
Bu durumda yapmanız gereken kimin umursadığına karar vermektir.
16:17
Who is going to raise their hand and say,
323
977137
1991
Elini kaldırıp size;
16:19
"I want to hear what you're doing next,"
324
979152
1929
"Bir dahaki sefere ne yapmak istediğinizi duymak istiyorum" diyenleri bulmak
16:21
and sell something to them.
325
981105
1427
ve onlara birşeyler satmaktır.
16:22
The last example I want to give you.
326
982965
1715
Size vermek istediğim en son örnek.
16:24
This is a map of Soap Lake, Washington.
327
984704
2205
Bu Washington, Soap Gölü haritası.
16:26
As you can see, if that's nowhere, it's in the middle of it.
328
986933
3543
Gördüğünüz üzere, eğer burası hiçbiyerse, bu işte o yerin tam da ortasında.
16:30
(Laughter)
329
990500
5519
(Kahkahalar)
16:36
But they do have a lake.
330
996043
2385
Ancak bir gölleri var.
16:38
And people used to come from miles around to swim in the lake.
331
998452
2906
Ve insanlar millerce öteden bu gölde yüzmek için gelirlerdi.
16:41
They don't anymore.
332
1001382
1165
Artık gelmiyorlar. Bu durumda şehrin kurucuları dedi ki, " Harcayacak paramız var.
16:42
So the founding fathers said, "We've got some money to spend.
333
1002571
2883
16:45
What can we build here?"
334
1005478
1451
Buraya ne inşa edebiliriz?" ve bir çok komitenin yaptığı gibi
16:46
And like most committees,
335
1006953
1494
16:48
they were going to build something pretty safe.
336
1008471
2192
son derece güvenli bir şey inşa edeceklerdi.
16:50
And then an artist came to them -- this is a true artist's rendering --
337
1010687
3334
Sonra bir sanatçı onlara geldi-- bu gerçek bir sanatçının icrasıdır--
16:54
he wants to build a 55-foot tall lava lamp in the center of town.
338
1014045
5577
55 fit büyüklüğünde bir lav lambasını şehrin göbeğine yapmak istediğini söyledi.
16:59
That's a purple cow; that's something worth noticing.
339
1019646
3278
Bu bir mor inektir, fark etmeye değer bir şeydir.
17:02
I don't know about you,
340
1022948
1159
Bunu inşa ettiler mi bilmiyorum, ama ederlerse gideceğim yer orası.
17:04
but if they build it, that's where I'm going to go.
341
1024131
2381
17:06
Thank you very much for your attention.
342
1026536
2000
Dikkatiniz için çok teşekkür ederim.

Original video on YouTube.com
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7