Thomas Heatherwick: Building the Seed Cathedral

Thomas Heatherwick: Tohum Katedralini İnşa Etmek

237,106 views ・ 2011-05-17

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Hidayet Utkan Tan Gözden geçirme: osman oguz ahsen
00:15
Hello, my name is Thomas Heatherwick.
0
15260
3000
Merhaba, benim adım Thomas Heatherwick
00:18
I have a studio in London
1
18260
3000
Londra'da binaların tasarımına
00:21
that has a particular approach
2
21260
2000
özel bir yaklaşımı olan
00:23
to designing buildings.
3
23260
2000
bir stüdyom var.
00:25
When I was growing up,
4
25260
2000
Ben büyürken
00:27
I was exposed to making
5
27260
3000
yapmaya
00:30
and crafts and materials
6
30260
3000
ve zanaata ve malzemelere
00:33
and invention on a small scale.
7
33260
2000
ve küçük ölçekte buluşa açıktım.
00:35
And I was there looking
8
35260
2000
Ve ben orada
00:37
at the larger scale of buildings
9
37260
2000
daha büyük ölçekteki yapılara bakarken
00:39
and finding
10
39260
2000
ve çevremdeki
00:41
that the buildings that were around me
11
41260
2000
yapılar ve
00:43
and that were being designed
12
43260
3000
tasarlananlar
00:46
and that were there in the publications I was seeing
13
46260
4000
ve gördüğüm yayınlar içinde bulunanlar
00:50
felt soulless and cold.
14
50260
3000
ruhsuz ve soğuk geliyordu.
00:53
And there on the smaller scale,
15
53260
2000
Ve işte daha küçük ölçekte,
00:55
the scale of an earring
16
55260
2000
bir küpe ölçeğinde
00:57
or a ceramic pot
17
57260
2000
veya seramik bir kap
00:59
or a musical instrument,
18
59260
2000
veya bir müzikal enstrüman
01:01
was a materiality and a soulfulness.
19
61260
3000
önemli ve anlamlıydı.
01:04
And this influenced me.
20
64260
4000
Ve bu beni etkiledi.
01:08
The first building I built was 20 years ago.
21
68260
3000
İlk inşa ettiğim yapı 20 sene önceydi.
01:11
And since, in the last 20 years,
22
71260
2000
Ve o zamandan beri, son 20 sene içinde
01:13
I've developed a studio in London.
23
73260
2000
Londra'da bir stüdyo geliştirdim.
01:15
Sorry, this was my mother, by the way,
24
75260
2000
Özür dilerim, bu arada bu benim annem,
01:17
in her bead shop in London.
25
77260
2000
Londra'daki boncuk dükkanında.
01:19
I spent a lot of time counting beads and things like that.
26
79260
3000
Boncuk sayarak veya bu tip işlerde çok zaman geçirdim.
01:22
I'm just going to show, for people who don't know my studio's work,
27
82260
3000
Benim stüdyomun işlerini bilmeyen kişiler için
01:25
a few projects that we've worked on.
28
85260
3000
üzerinde çalıştığımız birkaç proje göstereceğim.
01:28
This is a hospital building.
29
88260
3000
Bu bir hastane binası.
01:32
This is a shop for a bag company.
30
92260
3000
Bu bir çanta firması için bir mağaza.
01:37
This is studios for artists.
31
97260
3000
Bu sanatçılar için bir stüdyo.
01:42
This is a sculpture
32
102260
2000
Bu, 914 km
01:44
made from a million yards of wire
33
104260
2000
tel ve
01:46
and 150,000 glass beads
34
106260
2000
golf topu büyülüğündeki 150,000 cam boncuktan yapılmış
01:48
the size of a golf ball.
35
108260
3000
bir heykel.
01:51
And this is a window display.
36
111260
3000
Ve bu bir vitrin dekorasyonu.
01:56
And this is pair of cooling towers
37
116260
2000
Ve bu Londra'daki St. Paul katedralinin
01:58
for an electricity substation
38
118260
2000
yanında bulunan bir elektrik trafo merkezi için
02:00
next to St. Paul's Cathedral in London.
39
120260
3000
bir çift soğutma kulesi.
02:03
And this is a temple in Japan
40
123260
2000
Ve bu Budist rahipler için
02:05
for a Buddhist monk.
41
125260
3000
Japonya'da bir tapınak.
02:09
And this is a cafe by the sea
42
129260
2000
Ve bu İngiltere'de deniz
02:11
in Britain.
43
131260
2000
kenarında bir kafe.
02:13
And just very quickly,
44
133260
2000
Ve çok çabuk olarak,
02:15
something we've been working on very recently
45
135260
2000
son zamanda üzerinde çalıştığımız bir şey,
02:17
is we were commissioned by the mayor of London
46
137260
2000
Londra valisi tarafından
02:19
to design a new bus
47
139260
2000
yolculara özgürlüklerini yeniden kazandıracak
02:21
that gave the passenger
48
141260
3000
yeni bir otobüs
02:24
their freedom again.
49
144260
2000
tasarlamak için görevlendirildik.
02:26
Because the original Routemaster bus
50
146260
2000
Çünkü bazılarınızın bildiği
02:28
that some of you may be familiar with,
51
148260
2000
arkasında bu açık platform bulunan
02:30
which had this open platform at the back --
52
150260
2000
orijinal Routemaster otobüsü
02:32
in fact, I think all our Routemasters
53
152260
2000
-- aslında, kanımca bizim bütün Routemaster otobüslerimiz
02:34
are here in California now actually.
54
154260
2000
aslında şimdi burada Kaliforniya'dalar.
02:36
But they aren't in London.
55
156260
3000
Ancak Londra'da değiller.
02:39
And so you're stuck on a bus.
56
159260
2000
Ve bir tobüs içinde sıkıştınız.
02:41
And if the bus is going to stop
57
161260
3000
Ve eğer otobüs duracaksa
02:44
and it's three yards away from the bus stop,
58
164260
3000
ve otobüs durağından 3 metre uzaklıktaysa
02:47
you're just a prisoner.
59
167260
2000
içeride mahkum kalıyordunuz.
02:49
But the mayor of London wanted to reintroduce
60
169260
2000
Ne var ki, Londra valisi bu açık platformlu
02:51
buses with this open platform.
61
171260
3000
otobüsleri yeniden tanıtmak istiyordu.
02:54
So we've been working with Transport for London,
62
174260
4000
Böylece, Londra için Ulaşım firması ile çalışıyoruz
02:58
and that organization
63
178260
2000
ve bu organizasyon
03:00
hasn't actually been responsible
64
180260
2000
50 yıldır, yeni bir otobüs için,
03:02
as a client for a new bus
65
182260
2000
bir müşteri olarak
03:04
for 50 years.
66
184260
2000
sorumlu olmadı.
03:06
And so we've been very lucky to have a chance to work.
67
186260
3000
Ve çalışmak için bir fırsatımız olmasından dolayı çok şanslıydık.
03:09
The brief is that the bus should use 40 percent less energy.
68
189260
3000
Öztlemek gerekirse, otobüsün %40 daha az enerji kullanması gerekiyordu.
03:12
So it's got hybrid drive.
69
192260
2000
Ve bundan dolayı hibrit sürüşü vardı.
03:14
And we've been working
70
194260
2000
Ve biz
03:16
to try to improve
71
196260
2000
tekstil'den formata
03:18
everything from the fabric
72
198260
2000
ve yapı ve estetiğe
03:20
to the format
73
200260
2000
kadar herşeyi
03:22
and structure
74
202260
2000
geliştirmeye gayret etmek için
03:24
and aesthetics.
75
204260
2000
çalışıyoruz.
03:26
I was going to show four main projects.
76
206260
3000
4 ana proje gösterecektim.
03:29
And this is a project for a bridge.
77
209260
3000
Ve bu bir köprü için bir proje.
03:32
And so we were commissioned to design a bridge that would open.
78
212260
3000
Ve biz açılır bir köprü yapmak üzere görevlendirildik.
03:35
And openings seemed --
79
215260
2000
Ve açılışlar
03:37
everyone loves opening bridges,
80
217260
2000
--herkes açılan köprüleri sever,
03:39
but it's quite a basic thing.
81
219260
3000
ancak aslında çok basit olan bir şeydir.
03:42
I think we all kind of stand and watch.
82
222260
2000
Bence hepimiz bir şekilde duruyor ve izliyoruz.
03:44
But the bridges that we saw
83
224260
2000
Ancak bizim gördüğümüz
03:46
that opened and closed --
84
226260
3000
açılıp ve kapanan köprüler
03:49
I'm slightly squeamish --
85
229260
4000
-- Birazcık hassasım--
03:53
but I once saw a photograph of a footballer
86
233260
3000
ancak bir defasında
03:56
who was diving for a ball.
87
236260
2000
topa hamle yapan bir futbolcunun fotoğrafını gördüm.
03:58
And as he was diving, someone had stamped on his knee,
88
238260
3000
Ve topa doğru atlarken, bir diğeri onun dizine bastı,
04:01
and it had broken like this.
89
241260
3000
ve bu şeklide kırıldı.
04:04
And then we looked at these kinds of bridges
90
244260
4000
Ve bu çeşit köprülere baktık
04:08
and just couldn't help feeling
91
248260
2000
ve kırılan bir şeyin
04:10
that it was a beautiful thing that had broken.
92
250260
3000
güzel bir şey olduğunu hissetmekten kendimiz alamadık.
04:13
And so this is in Paddington in London.
93
253260
3000
Ve bu Londra Paddington'da.
04:16
And it's a very boring bridge, as you can see.
94
256260
2000
Ve gördüğünüz üzere çok sıkıcı bir köprü.
04:18
It's just steel and timber.
95
258260
3000
Sadece çelik ve ahşap.
04:24
But instead of what it is,
96
264260
3000
Ancak bizim dikkatimiz ne olduğundan daha çok
04:27
our focus was on the way it worked.
97
267260
4000
nasıl çalıştığının üzerindeydi.
04:35
(Applause)
98
275260
7000
(Alkışlar)
04:42
So we liked the idea that the two farthest bits of it
99
282260
3000
Böylelikle, en uzak iki ucunun sonuçta
04:45
would end up kissing each other.
100
285260
3000
birbirlerini öpecekleri fikrini sevdik.
04:50
(Applause)
101
290260
8000
(Alkış)
04:58
We actually had to halve its speed,
102
298260
2000
Biz aslında hızını yarıya düşürdük,
05:00
because everyone was too scared when we first did it.
103
300260
2000
çünkü ilk yaptığımızda herkes çok korkmuştu.
05:02
So that's it speeded up.
104
302260
2000
Ve bu hızlandırılmış hali.
05:04
A project that we've been working on very recently
105
304260
3000
Son zamanda üzerinde çalıştığımız bir proje
05:07
is to design a new biomass power station --
106
307260
3000
yeni bir biokütle enerji santrali tasarlamak
05:10
so a power station that uses organic waste material.
107
310260
4000
--organik atık madde kullanan bir enerji santrali.
05:14
In the news,
108
314260
2000
Haberlerde,
05:16
the subject of where our future water is going to come from
109
316260
2000
gelecekteki suyumuzun nereden geleceği
05:18
and where our power is going to come from
110
318260
2000
ve enerjmizin nereden geleceği konusu
05:20
is in all the papers all the time.
111
320260
3000
her zaman bütün gazetelerdedir.
05:23
And we used to be quite proud of the way we generated power.
112
323260
4000
Ve enerji üretim metodumuzla oldukça fazla gurur duyardık.
05:27
But recently,
113
327260
2000
Ancak son zamanda,
05:29
any annual report of a power company
114
329260
3000
herhangi bir enerji şirketinin yıllık
05:32
doesn't have a power station on it.
115
332260
2000
raporunun üzerinde bir enerji santrali bulunmamaktadır.
05:34
It has a child running through a field, or something like that.
116
334260
2000
Üzerinde çayırlarda koşan bir çocuk veya buna benzer bir şey.
05:36
(Laughter)
117
336260
2000
(Gülüşmeler)
05:38
And so when a consortium of engineers approached us
118
338260
4000
Ve böylece bir muhendisler konsorsiyumu bize yaklaştığında
05:42
and asked us to work with them on this power station,
119
342260
3000
ve bizden bu enerji istasyonu üzerinde kendileri ile çalışmamızı istediklerinde
05:45
our condition was that we would work with them
120
345260
2000
bizim şartımız, onlarla çalışacaktık,
05:47
and that, whatever we did,
121
347260
2000
ve her ne yaparsak yapalım
05:49
we were not just going to decorate a normal power station.
122
349260
5000
biz sadece sıradan bir enerji santralini dekore etmeyecektik.
05:54
And instead, we had to learn -- we kind of forced them to teach us.
123
354260
3000
Ve bunun yerine, öğrenmemiz gerekti -- onları bize öğretmeleri için biraz zorladık.
05:57
And so we spent time traveling with them
124
357260
3000
Ve böylece onlarla seyahat ederek
06:00
and learning about all the different elements,
125
360260
2000
ve bütün farklı elementleri öğrenerek birlikte çok vakit geçirdik
06:02
and finding that there were plenty of inefficiencies
126
362260
2000
ve yararlanılmayan birçok
06:04
that weren't being capitalized on.
127
364260
2000
verimsizliğin olduğunu keşfettik.
06:06
That just taking a field and banging all these things out
128
366260
3000
Bir alanı alıp bütün bu şeyleri dışarı atmak
06:09
isn't necessarily the most efficient way that they could work.
129
369260
3000
bizim için çalışabilecekleri en verimli yöntem değildi.
06:12
So we looked at how we could compose all those elements --
130
372260
5000
Ve böylece bütün bu elementleri nasıl biraraya getiririz ona baktık
06:17
instead of just litter, create one composition.
131
377260
3000
-- dağıtmak yerine sadece bir kompozisyon üzerinde yoğunlaştık.
06:20
And what we found --
132
380260
2000
Ve gördük ki
06:22
this area is one of the poorest parts of Britain.
133
382260
2000
bu bölge İngilterenin en fakir bölgesi.
06:24
It was voted the worst place in Britain to live.
134
384260
3000
İngiltere'de yaşanacak en kötü yer seçilmişti.
06:27
And there are 2,000 new homes being built
135
387260
2000
Ve bu enerji istasyonunun yanına
06:29
next to this power station.
136
389260
2000
2000 yeni ev yapılıyor.
06:31
So it felt this has a social dimension.
137
391260
3000
Böylece bunun toplumsal bir boyutu olduğu hissedildi.
06:34
It has a symbolic importance.
138
394260
2000
Bunun sembolik bir önemi var.
06:36
And we should be proud of where our power is coming from,
139
396260
3000
Ve biz enerjimizin, geldiği yerin utanılacak bir yer olmasından
06:39
rather than something we are necessarily ashamed of.
140
399260
3000
ziyade gurur duymalıyız.
06:42
So we were looking at how we could make a power station,
141
402260
2000
Böylelikle biz
06:44
that, instead of keeping people out
142
404260
2000
insanları dışarıda tutan ve dışında
06:46
and having a big fence around the outside,
143
406260
2000
büyük bir çit bulunduran bir yer yerine
06:48
could be a place that pulls you in.
144
408260
2000
nasıl sizi içine çeken bir enerji santrali yapabilirdik, bunun yollarını arıyorduk.
06:50
And it has to be --
145
410260
3000
Ve -
06:53
I'm trying to get my --
146
413260
2000
Hesap etmeye çalışıyorum
06:55
250 feet high.
147
415260
3000
60 metre yüksekliğinde olması gerekiyor.
06:58
So it felt that what we could try to do
148
418260
3000
Böylece, tüm bölgeyi içine alan
07:01
is make a power park
149
421260
2000
bir enerj parkı
07:03
and actually bring the whole area in,
150
423260
2000
yapmayı deneyebileceğimizi hissettik
07:05
and using the spare soil that's there on the site,
151
425260
3000
ve inşaat alanındaki fazladan toprağı kullanarak
07:08
we could make a power station that was silent as well.
152
428260
2000
aynı zamanda sessiz bir enerji santralide yapabilirdik.
07:10
Because just that soil
153
430260
2000
Çünkü sadece bu toprak
07:12
could make the acoustic difference.
154
432260
2000
akustik farklılığı yaratabilir.
07:14
And we also found that we could make a more efficient structure
155
434260
3000
Ve ayrıca daha etkin bir yapı
07:17
and have a cost-effective way
156
437260
2000
yapabileceğimizi ve bu yapıyı yaparken
07:19
of making a structure to do this.
157
439260
2000
uygun maliyetli bir metodla yapabileceğimizi keşfettik.
07:21
The finished project
158
441260
2000
Bitmiş projenin bir
07:23
is meant to be more than just a power station.
159
443260
2000
enerji santralinden daha fazlası olması gerekiyordu.
07:25
It has a space where you could have a bar mitzvah at the top.
160
445260
3000
Üzerinde "yetişkinliğe kabul töreni" yapabileceğiniz bir yer var.
07:28
(Laughter)
161
448260
2000
(Gülüşmeler)
07:30
And it's a power park.
162
450260
4000
Ve o bir enerji santrali.
07:34
So people can come and really experience this
163
454260
2000
Böylelikle insanlar gelebilir ve bunu deneyimleyebilirler
07:36
and also look out all around the area,
164
456260
3000
ve tüm bölgeye bakabilirler,
07:39
and use that height that we have to have for its function.
165
459260
3000
ve bu fonksyonu için sahip olması gereken yüksekliğini kullanabilirler.
07:42
In Shanghai,
166
462260
2000
Şangay'da
07:44
we were invited to build --
167
464260
2000
bir yapıyı
07:46
well we weren't invited; what am I talking about.
168
466260
2000
inşa etmeye davet edilmiştik--neyden bahsediyorum; davet edilmemiştik,
07:48
We won the competition, and it was painful to get there.
169
468260
3000
Bir yarışma kazandık, ve oraya gitmek çok zordu.
07:51
(Laughter)
170
471260
4000
(Gülüşmeler)
07:55
So we won the competition to build the U.K. pavilion.
171
475260
3000
Böylece Birleşik Krallık fuar pavyonunu inşa etmek için yarışmayı kazandık.
07:58
And an expo
172
478260
2000
Ve Fuar
08:00
is a totally bonkers thing.
173
480260
2000
tam bir kaçık işi.
08:02
There's 250 pavilions.
174
482260
3000
250 pavyon var.
08:05
It's the world's biggest ever expo that had ever happened.
175
485260
4000
Dünyada şu ana kadar yapılmış en büyük fuar.
08:09
So there are up to a million people there everyday.
176
489260
3000
Böylece hergün 1 milyon kadar insan orada bulunuyor.
08:12
And 250 countries all competing.
177
492260
2000
Ve 250 ülke rekabet ediyor.
08:14
And the British government saying,
178
494260
2000
Ve Birleşik Krallık hükümeti
08:16
"You need to be in the top five."
179
496260
2000
"ilk beşte olmak zorundasınız" diyor.
08:18
And so that became
180
498260
2000
Ve böylelikle hükümetin
08:20
the governmental goal --
181
500260
3000
hedefi bu oldu
08:23
is, how do you stand out in this chaos,
182
503260
3000
-- bir canlandırma fuarı olan
08:26
which is an expo of stimulus?
183
506260
4000
bu kaos içinde nasıl ön plana çıkarsınız?
08:30
So our sense was we had to do one thing,
184
510260
4000
Böylece bizim düşüncemize göre, her şeye
08:34
and only one thing,
185
514260
3000
sahip olmaya çalışmak yerine
08:37
instead of trying to have everything.
186
517260
2000
sadece bir şey yapmamız gerekiyordu.
08:39
And so what we also felt
187
519260
2000
Ve biz ayrıca
08:41
was that whatever we did we couldn't do a cheesy advert for Britain.
188
521260
3000
ne yaparsak yapalım kalitesiz bir İngiltere reklamı yapamayacağımızı hissettik.
08:44
(Laughter)
189
524260
2000
(Gülüşmeler)
08:46
But the thing that was true,
190
526260
2000
Ancak doğru olan şey,
08:48
the expo was about the future of cities,
191
528260
2000
fuar şehirlerin geleceği ile ilgiliydi
08:50
and particularly the Victorians
192
530260
2000
ve özellikle muhafazakarlar doğayı şehirlere dahil etme
08:52
pioneered integrating nature into the cities.
193
532260
3000
konusunda öncülük ettiler.
08:55
And the world's first public park of modern times
194
535260
2000
Ve modern zamanlarda dünyanın ilk halk parkı
08:57
was in Britain.
195
537260
2000
Ingilteredeydi.
08:59
And the world's first major botanical institution
196
539260
3000
Ve Dünya'nın ilk önemli botanik kurumu
09:02
is in London,
197
542260
2000
Londradaydı.
09:04
and they have this extraordinary project
198
544260
2000
Ve tüm dünyadaki bitki türlerinin
09:06
where they've been collecting 25 percent
199
546260
2000
%25'ini topladıkları
09:08
of all the world's plant species.
200
548260
2000
bu sıradışı projeleri var.
09:10
So we suddenly realized that there was this thing.
201
550260
3000
Böylelikle burada bu şeyin olduğunu farkettik.
09:13
And everyone agrees that trees are beautiful,
202
553260
3000
Ve herkes ağaçların güzel olduğu konusunda hemfikirdir.
09:16
and I've never met anyone who says, "I don't like trees."
203
556260
2000
Ve ben hiç bir zaman"ben ağaçları sevmem" diyen birisi ile karşılaşmadım.
09:18
And the same with flowers.
204
558260
2000
Ve çiçekler içinde aynı şey geçerli.
09:20
I've never met anyone who says, "I don't like flowers."
205
560260
3000
Ben hiç bir zaman"ben çiçekleri sevmem" diyen birisi ile karşılaşmadım.
09:23
But we realized that seeds --
206
563260
2000
Ancak biz tohumların
09:25
there's been this very serious project happening --
207
565260
2000
-- burada çok ciddi bir proje yapılmakta --
09:27
but that seeds --
208
567260
2000
ancak tohumların
09:29
at these major botanical gardens,
209
569260
2000
bu önemli botanik bahçelerinde
09:31
seeds aren't on show.
210
571260
2000
sergilenmediklerini fark ettik.
09:33
But you just have to go to a garden center,
211
573260
2000
Ancak, bir bahçe merkezine gitmeniz gerekiyor
09:35
and they're in little paper packets.
212
575260
2000
ve onlar küçük kağıt paketler içinde bulunuyorlar.
09:37
But this phenomenal project's been happening.
213
577260
3000
Ancak bu fevkalade proje gerçekleşiyor.
09:40
So we realized we had to make a project
214
580260
2000
Böylelikle tohumların olacağı bir proje yapmamız gerektiğini fark ettik,
09:42
that would be seeds, some kind of seed cathedral.
215
582260
3000
bir çeşit tohum katedrali.
09:45
But how could we show these teeny-weeny things?
216
585260
3000
Ancak bu küçücük şeyleri nasıl gösterebilirdik.
09:48
And the film "Jurassic Park" actually really helped us.
217
588260
3000
Ve "Jurassic Park" filmi bize gerçekten yardım etti.
09:51
Because the DNA of the dinosaur that was trapped in the amber
218
591260
3000
Çünkü kehribar içerisinde hapsolmuş, dinazorun DNA'sı
09:54
gave us some kind of clue
219
594260
3000
bize bu küçük şeylerin
09:57
that these tiny things
220
597260
2000
hapsedilebileceği ve
09:59
could be trapped and be made to seem precious,
221
599260
2000
fındıklara benzemek yerine, çok kıymetli gözükmelerinin sağlanabileceği
10:01
rather than looking like nuts.
222
601260
3000
fikrini verdi.
10:04
So the challenge was,
223
604260
2000
Böylelikle sorun,
10:06
how are we going to bring light and expose these things?
224
606260
3000
ışığı nasıl getirecek ve bu küçük şeyleri açığa çıkaracaktık?
10:09
We didn't want to make a separate building and have separate content.
225
609260
3000
Ayrı bir bina inşa edip ayrı bir içeriğe sahip olmak istemedik.
10:12
So we were trying to think,
226
612260
2000
Böylece biz
10:14
how could we make a whole thing emanate.
227
614260
3000
bu şeyi bir bütün olarak nasıl ortaya çıkaracağımızı düşünüyorduk.
10:17
By the way, we had half the budget of the other Western nations.
228
617260
2000
Bu arada, diğer batılı ulusların yarı bütçesine sahiptik.
10:19
So that was also in the mix
229
619260
3000
Böylece bu da,
10:22
with the site the size of a football pitch.
230
622260
2000
futbol sahası büyüklüğünde bir inşaat alanı ile birlikte karışımın içindeydi.
10:24
And so there was one particular toy that gave us a clue.
231
624260
3000
Ve bize bir ipucu veren özel bir oyuncak vardı.
10:27
(Video) Voice Over: The new Play-Doh Mop Top Hair Shop.
232
627260
3000
(Video) yukarıdaki ses: Yeni oyun hamuru Mop Top saç dükkanı.
10:30
Song: ♫ We've got the Mop Tops, the Play-Doh Mop Tops ♫
233
630260
3000
Şarkı:♫Mop Top'larımız var, oyun hamuru Mop Tops♫
10:33
♫ Just turn the chair and grow Play-Doh hair ♫
234
633260
2000
♫sadece sandalyeyi çevirin ve oyun hamurunun saçını uzatın♫
10:35
♫ They're the Mop Tops ♫
235
635260
2000
♫onlar Map Tops♫
10:37
Thomas Heatherwick: Okay, you get the idea.
236
637260
2000
Thomas Heaterwick: Tamam, fikri anladınız.
10:39
So the idea
237
639260
2000
Böylece fikir
10:41
was to take these 66,000 seeds
238
641260
2000
onların bize vermeyi kabul ettiği,
10:43
that they agreed to give us,
239
643260
2000
bu 66,000 tohumu almak,
10:45
and to take each seed and trap it
240
645260
2000
ve her tohumu alarak bu kıymetli optik saçın
10:47
in this precious optical hair
241
647260
3000
içine hapsetmek
10:50
and grow that through this box,
242
650260
3000
ve bu kutunun içinden büyütmek,
10:53
very simple box element,
243
653260
2000
çok basit bir kutu unsuru,
10:55
and make it a building
244
655260
3000
ve rüzgarda hareket edebilen
10:58
that could move in the wind.
245
658260
2000
bir yapı inşa etmekti.
11:00
So the whole thing can gently move when the wind blows.
246
660260
3000
Böylece yapının bütünü rüzgar estiğinde hareket edebiliyor.
11:03
And inside, the daylight --
247
663260
2000
Ve içeride, gün ışığı
11:05
each one is an optic
248
665260
2000
-- her birisi bir optik
11:07
and it brings light into the center.
249
667260
2000
ve ışığı merkeze getiriyor.
11:09
And by night,
250
669260
2000
Ve geceleyin
11:11
artificial light in each one
251
671260
2000
her birinin içinden suni ışık
11:13
emanates and comes out to the outside.
252
673260
2000
sızıyor ve dışarıya çıkıyor.
11:15
And to make the project affordable,
253
675260
3000
Ve projeyi ekonomik kılabilmek için
11:18
we focused our energy.
254
678260
2000
enerjimizi odakladık.
11:20
Instead of building a building as big as the football pitch,
255
680260
2000
Bir futbol sahası büyüklüğünde bir yapı inşa etmek yerine
11:22
we focused it on this one element.
256
682260
3000
biz bu unsur üzerinde yoğunlaştık.
11:25
And the government agreed to do that
257
685260
3000
Ve hükümet bunu yapmayı
11:28
and not do anything else,
258
688260
2000
ve başka bir şey yapmamamızı
11:30
and focus our energy on that.
259
690260
2000
ve enerjimizi bunun üzerine yoğunlaştırmamızı kararlaştırdı.
11:32
And so the rest of the site was a public space.
260
692260
3000
Ve böylelikle yapının dışında kalan yer halka açık alandı.
11:35
And with a million people there a day,
261
695260
2000
Ve orada bir günde bulunan yaklaşık bir milyon kişi ile birlikte
11:37
it just felt like offering some public space.
262
697260
3000
bir miktar açık alanı halka sunduğumuz hissi uyandırıyordu.
11:40
We worked with an AstroTurf manufacturer
263
700260
3000
Tohum katedralinin mini versiyonunu geliştirmek için
11:43
to develop a mini-me version
264
703260
2000
Astro turf üreticisi
11:45
of the seed cathedral,
265
705260
2000
bir firma ile çalıştık,
11:47
so that, even if you're partially-sighted,
266
707260
2000
böylece görme bozukluğunuz varsa dahi
11:49
that it was kind of crunchy and soft,
267
709260
3000
şurada gördüğünüz manzara
11:52
that piece of landscape that you see there.
268
712260
3000
biraz çıtır çıtır ve yumuşaktı.
11:55
And then, you know when a pet has an operation
269
715260
4000
Ve bilirsiniz, ne zamanki evcil bir hayvan bir operasyon geçirse
11:59
and they shave a bit of the skin
270
719260
2000
--kürkünden kurtulmak için
12:01
and get rid of the fur --
271
721260
2000
derisinin bir kısmını traş ederler--
12:03
in order to get you to go into the seed cathedral,
272
723260
3000
tohum katedralinin içine girilmesini sağlamak için
12:06
in effect, we've shaved it.
273
726260
2000
aslında onu traş ettik
12:08
And inside there's nothing;
274
728260
2000
Ve içeride hiç bir şey bulunmuyor;
12:10
there's no famous actor's voice;
275
730260
2000
ünlü bir aktörün sesi yok;
12:12
there's no projections;
276
732260
2000
Gösterimler yok;
12:14
there's no televisions; there's no color changing.
277
734260
2000
televizyon yok; renklerin değişimi yok;
12:16
There's just silence
278
736260
2000
orada sadece sesizlik
12:18
and a cool temperature.
279
738260
3000
ve serin bir ortam var.
12:21
And if a cloud goes past,
280
741260
2000
Ve eğer bir bulut geçerse,
12:23
you can see a cloud on the tips
281
743260
2000
bulutu, ışığın geçişine izin verdiği
12:25
where it's letting the light through.
282
745260
3000
uç kısımlarda görebilirsiniz.
12:31
This is the only project that we've done
283
751260
2000
Bu, bitmiş şeyin
12:33
where the finished thing
284
753260
2000
ilk defa bizim sunumlarımızdan daha fazla sunuma benzediği
12:35
looked more like a rendering than our renderings.
285
755260
3000
yaptığımız tek proje oldu.
12:38
(Laughter)
286
758260
4000
(Gülüşmeler)
12:44
A key thing was how people would interact.
287
764260
3000
Kilit nokta insanların nasıl tepki vereceğiydi.
12:47
I mean, in a way it was the most serious thing
288
767260
2000
Yani, bir bakıma bir fuarda yapabileceğiniz
12:49
you could possible do at the expo.
289
769260
2000
en ciddi şeydi.
12:51
And I just wanted to show you.
290
771260
2000
Ve size sadece göstermek istedim.
12:53
The British government --
291
773260
2000
İngiliz hükümeti
12:55
any government is potentially the worst client in the world
292
775260
3000
-- dünyadaki herhangi bir hükümet potansiyel olarak sahip olmak
12:58
you could ever possibly want to have.
293
778260
3000
isteyebileceğiniz en kötü müşteridir.
13:01
And there was a lot of terror.
294
781260
3000
Ve çok fazla korku vardı.
13:04
But there was an underlying support.
295
784260
3000
Ancak temelde bir destek vardı.
13:07
And so there was a moment
296
787260
3000
Ve bir an vardı
13:10
when suddenly -- actually, the next thing.
297
790260
2000
aniden--aslında bir sonraki şey.
13:12
This is the head of U.K. Trade and Investment,
298
792260
3000
Bu, bizim müşterimiz olan,
13:15
who was our client,
299
795260
3000
Birleşik Krallık Ticret ve Yatırım'ın başkanı,
13:18
with the Chinese children, using the landscape.
300
798260
4000
Çinli çocuklarla birlikte, araziyi kullanırken.
13:22
(Video) Children: One, two, three, go.
301
802260
3000
(Video)Çocuklar: Bir,iki, üç, fırla.
13:32
(Laughter)
302
812260
2000
(Gülüşmeler)
13:34
TH: I'm sorry about my stupid voice there.
303
814260
2000
TH: Benim oradaki aptal sesimden dolayı özür dilerim.
13:36
(Laughter)
304
816260
2000
(Gülüşmeler)
13:38
So finally, texture is something.
305
818260
3000
Böylece son olarak, doku önemli bir şeydir.
13:41
In the projects we've been working on,
306
821260
3000
Üzerinde çalıştığımız projelerde
13:44
these slick buildings,
307
824260
2000
bu düz binalar,
13:46
where they might be a fancy shape,
308
826260
3000
zevkli şekiller olabilirken,
13:49
but the materiality feels the same,
309
829260
2000
ancak maddiliği aynı hissi veriyor,
13:51
is something that we've been trying to research really,
310
831260
4000
gerçekten uzun zamandır araştırmaya çalıştığımız
13:55
and explore alternatives.
311
835260
3000
ve alternatifler keşfettiğimiz bir şey.
13:58
And the project that we're building in Malaysia
312
838260
3000
Ve Malezya'da inşa ettiğimiz proje
14:01
is apartment buildings
313
841260
2000
bir müteahhid için
14:03
for a property developer.
314
843260
2000
apartman binaları.
14:05
And it's in a piece of land
315
845260
2000
Ve bir parça arazinin içinde
14:07
that's this site.
316
847260
2000
işte o inşaat alanı.
14:09
And the mayor of Kuala Lumpur
317
849260
2000
Ve Kuala Lumpur valisi
14:11
said that, if this developer
318
851260
2000
eğer bu müteahhid
14:13
would give something that gave something back to the city,
319
853260
3000
şehre bir şey geri veren bir şeyi takdim ederse
14:16
they would give them more gross floor area, buildable.
320
856260
3000
onlara inşa edilebilir daha büyük bir brüt inşaat alan sağlayacağını söylemiştir.
14:19
So there was an incentive for the developer
321
859260
2000
Böylelikle müteahhide şehir için
14:21
to really try to think about
322
861260
2000
neyin daha iyi olacağını
14:23
what would be better for the city.
323
863260
2000
düşünmeye çalışması için bir teşvik vardı.
14:25
And the conventional thing with apartment buildings
324
865260
2000
Ve dünyanın bu kısmında
14:27
in this part of the world
325
867260
2000
apartmanlar ile ilgili geleneksel şey
14:29
is you have your tower,
326
869260
2000
bir kuleniz vardır,
14:31
and you squeeze a few trees around the edge,
327
871260
3000
kenarlara birkaç ağaç sıkıştırabilirsiniz,
14:34
and you see cars parked.
328
874260
2000
ve park edilmiş arabaları görüyorusunuz.
14:36
It's actually only the first couple of floors that you really experience,
329
876260
3000
Aslında deneyimlediğiniz sadece ilk bir kaç kattır,
14:39
and the rest of it is just for postcards.
330
879260
3000
gerisi ise yalnızca kartpostallar içindir.
14:42
The lowest value is actually the bottom part of a tower like this.
331
882260
3000
En düşük değer aslında böyle bir kulenin en alt ksımıdır.
14:45
So if we could chop that away
332
885260
2000
Böylece eğer şunu kesip atabilirsek
14:47
and give the building a small bottom,
333
887260
2000
ve binaya biraz kaide verebilirsek
14:49
we could take that bit and put it at the top
334
889260
3000
bu parçayı alabilir ve müteahhid için daha büyük ticari değeri olan
14:52
where the greater commercial value is for a property developer.
335
892260
3000
üst kısma koyabiliriz.
14:55
And by linking these together,
336
895260
2000
Ve bunları birbirine bağlayarak,
14:57
we could have 90 percent of the site
337
897260
3000
sitenin %90'ını,
15:00
as a rainforest,
338
900260
2000
%10 bodur ağaçlar ve binaların çevresindeki minik yollar yerine
15:02
instead of only 10 percent of scrubby trees
339
902260
2000
yağmur ormanı
15:04
and bits of road around buildings.
340
904260
2000
olarak değerlendirebilirz.
15:06
(Applause)
341
906260
4000
(Alkışlar)
15:10
So we're building these buildings.
342
910260
3000
Böylece bu binaları inşa ediyoruz.
15:13
They're actually identical, so it's quite cost-effective.
343
913260
3000
Bunlar aslında birbirinin aynısı, böylelikle çok ekonomik.
15:16
They're just chopped at different heights.
344
916260
2000
Sadece değişik yüksekliklerde kesilmişler.
15:18
But the key part
345
918260
2000
Ancak kilit kısım
15:20
is trying to give back an extraordinary piece of landscape,
346
920260
3000
yutarak yok etmek yerine
15:23
rather than engulf it.
347
923260
4000
sıradışı bir arazi parçasını geri vermek.
15:28
And that's my final slide.
348
928260
3000
Ve bu benim son slaytım.
15:31
Thank you.
349
931260
2000
Teşekkürler.
15:33
(Applause)
350
933260
2000
(Alkışlar)
15:35
Thank you.
351
935260
2000
Teşekkürler.
15:37
(Applause)
352
937260
10000
(Alkışlar)
15:47
June Cohen: So thank you. Thank you, Thomas. You're a delight.
353
947260
2000
June Cohen: Teşekkürler, Teşekkürler Thomas. Harikasın.
15:49
Since we have an extra minute here,
354
949260
3000
Burada fazladan bir dakikamız olduğuna göre
15:52
I thought perhaps you could tell us a little bit about these seeds,
355
952260
3000
Düşündüm ki, belki de yapının traşlanmış kısmından gelen
15:55
which maybe came from the shaved bit of the building.
356
955260
4000
bu küçük tohumlardan bahsedersin bize.
15:59
TH: These are a few of the tests we did
357
959260
2000
TH: Bunlar yapıyı inşa ederken
16:01
when we were building the structure.
358
961260
2000
yaptığımız testlerin birkaçı.
16:03
So there were 66,000 of these.
359
963260
3000
Bunlardan 66,000 adet vardı.
16:06
This optic
360
966260
2000
Bu optik
16:08
was 22 feet long.
361
968260
2000
6,7 mt uzunluğundaydı.
16:10
And so the daylight was just coming --
362
970260
3000
Ve gün ışığı geliyordu
16:13
it was caught on the outside of the box
363
973260
3000
-- kutunun dışında yakalanıyordu
16:16
and was coming down to illuminate each seed.
364
976260
3000
ve tohumları aydınlatmak üzere aşağıya doğru iniyordu.
16:19
Waterproofing the building was a bit crazy.
365
979260
3000
Binanın su yalıtımı biraz çılgınlıktı.
16:22
Because it's quite hard to waterproof buildings anyway,
366
982260
3000
Çünkü zaten binaların su yalıtımı oldukça zordur,
16:25
but if you say you're going to drill 66,000 holes in it --
367
985260
4000
ancak eğer binaya 66,000 adet delik açacağınızı söylerseniz
16:29
we had quite a time.
368
989260
5000
-- bizi oldukça fazla uğraştırdı.
16:34
There was one person in the contractors who was the right size --
369
994260
2000
Müteahhidlerin arasında
16:36
and it wasn't a child --
370
996260
2000
son su yalıtımı için
16:38
who could fit between them
371
998260
2000
bunların arasına sığabilen --ve bir çocuk değildi --
16:40
for the final waterproofing of the building.
372
1000260
2000
birisi vardı.
16:42
JC: Thank you, Thomas.
373
1002260
2000
JC: Teşekkürler, Thomas
16:44
(Applause)
374
1004260
2000
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7