Chris Milk: How virtual reality can create the ultimate empathy machine

Dan Ariely: Dünyanın ne kadar eşit olmasını istiyoruz? Şaşırırsınız!

173,051 views

2015-04-22 ・ TED


New videos

Chris Milk: How virtual reality can create the ultimate empathy machine

Dan Ariely: Dünyanın ne kadar eşit olmasını istiyoruz? Şaşırırsınız!

173,051 views ・ 2015-04-22

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: argun pire Gözden geçirme: Şâkir Aşçı
00:13
Virtual reality started for me in sort of an unusual place.
0
13354
4596
Sanal gerçeklik benim için alışılmadık bir yerde başladı.
00:18
It was the 1970s.
1
18976
2197
1970'li yıllardı.
00:21
I got into the field very young: I was seven years old.
2
21173
3210
Bu alana girdiğimde çok gençtim, yedi yaşındaydım.
00:24
And the tool that I used to access virtual reality
3
24383
4862
Ve sanal gerçekliğe erişmek için kullandığım alet
00:29
was the Evel Knievel stunt cycle.
4
29245
3565
Evel Knievel gösteri motorsikletiydi.
00:32
This is a commercial for that particular item:
5
32810
2391
Bu, motor için çekilmiş bir reklam:
00:35
(Video) Voice-over: What a jump!
6
35201
1575
(Video) Dış-ses: Ne zıplama ama!
00:36
Evel's riding the amazing stunt cycle.
7
36776
1991
Evel müthiş gösteri motorsikletini sürüyor.
00:38
That gyro-power sends him over 100 feet at top speed.
8
38767
2769
Dönüş gücü onu en yüksek hızda 30 metre havaya sıçratıyor.
00:41
Chris Milk: So this was my joy back then.
9
41536
2092
Chris Milk: Bu o zamanlar çok zevkliydi.
00:43
I rode this motorcycle everywhere.
10
43628
2959
Her yerde bu motorsiklete bindim.
00:46
And I was there with Evel Knievel; we jumped the Snake River Canyon together.
11
46587
4260
Orada Evel Knievel'laydım, Snake River Kanyonu'ndan birlikte zıpladık.
00:50
I wanted the rocket.
12
50847
1369
Roketi de istemiştim,
00:52
I never got the rocket, I only got the motorcycle.
13
52216
2780
ama hiçbir zaman alamadım, sadece motorsikletim vardı.
00:57
I felt so connected to this world.
14
57626
2577
Kendimi bu dünyaya çok yakın hissettim.
01:00
I didn't want to be a storyteller when I grew up, I wanted to be stuntman.
15
60203
4237
Bir öykü anlatıcısı olmak istemedim, büyüdüğümde bir dublör olacaktım.
01:04
I was there. Evel Knievel was my friend.
16
64440
3204
Oradaydım. Evel Knievel benim dostumdu.
01:07
I had so much empathy for him.
17
67644
2383
Onunla fazlasıyla duygudaşlık kurabiliyordum.
01:10
But it didn't work out. (Laughter)
18
70747
2611
Ama işe yaramadı. (Gülüşmeler)
01:13
I went to art school.
19
73358
2024
Sanat okuluna gittim.
01:15
I started making music videos.
20
75382
2410
Müzik klipleri çekmeye başladım.
01:17
And this is one of the early music videos that I made:
21
77792
3074
Ve bu yaptığım ilk videolardan biri:
01:20
(Music: "Touch the Sky" by Kanye West)
22
80866
5890
(Müzik: "Touch the Sky" Kanye West)
01:26
CM: You may notice some slight similarities here.
23
86756
3276
CM: Bazı benzerlikler fark edebilirsiniz.
01:30
(Laughter)
24
90032
1786
(Gülüşmeler)
01:31
And I got that rocket.
25
91818
2643
Ve o roketi de aldım.
01:34
(Laughter)
26
94461
2643
(Gülüşmeler)
01:37
So, now I'm a filmmaker, or, the beginning of a filmmaker,
27
97104
4405
Yani şimdi bir yönetmenim, daha doğrusu işin başlangıcındayım
01:41
and I started using the tools that are available to me as a filmmaker
28
101509
3734
ve anlatabileceğim en ilgi çekici öyküleri izleyiciye aktarabilmek için
01:45
to try to tell the most compelling stories that I can to an audience.
29
105243
4588
bir yönetmen olarak bana uygun gelen araç-gereci kullanmaya başladım.
01:49
And film is this incredible medium that allows us to feel empathy
30
109831
3149
Filmler bizden çok farklı insanlarla ve tamamen
01:52
for people that are very different than us
31
112980
2026
yabancı dünyalarla duygudaşlık
01:55
and worlds completely foreign from our own.
32
115006
2832
oluşturmamızı sağlayan muhteşem araçlardır.
01:57
Unfortunately,
33
117838
830
Maalesef,
01:58
Evel Knievel did not feel the same empathy for us that we felt for him,
34
118668
4859
Evel Knievel bizim ona karşı hissettiğimiz duygudaşlığı bize karşı hissetmedi
02:03
and he sued us for this video --
35
123527
2803
ve bizi bu klip için dava etti --
02:06
(Laughter) --
36
126330
1731
(Gülüşmeler) --
02:08
shortly thereafter.
37
128061
2049
kısa bir süre sonra.
02:10
On the upside, the man that I worshipped as a child,
38
130110
4840
Öte taraftan, çocukken taptığım adamın,
02:14
the man that I wanted to become as an adult,
39
134950
3116
büyüdüğümde olmak istediğim adamın
02:18
I was finally able to get his autograph.
40
138066
3840
imzasını alabilmiştim sonunda.
02:22
(Applause)
41
142556
3346
(Alkış)
02:29
Let's talk about film now.
42
149832
5017
Şimdi filmden bahsedelim.
02:34
Film, it's an incredible medium,
43
154849
2896
Film mükemmel bir araçtır
02:37
but essentially, it's the same now as it was then.
44
157745
3315
fakat esasında eskiden neyse şimdi de o.
02:41
It's a group of rectangles that are played in a sequence.
45
161060
3469
Birbiri ardına gelen bir grup dikdörtgen.
02:44
And we've done incredible things with those rectangles.
46
164529
3833
Biz bu dikdörtgenlerle inanılmaz şeyler yaptık.
02:48
But I started thinking about,
47
168362
2885
Ama şunu düşünmeye başladım,
02:51
is there a way that I can use modern and developing technologies
48
171247
4369
çağdaş ve gelişen teknolojiyi kullanarak,
02:55
to tell stories in different ways
49
175616
2125
100 yıldır kullandığımız geleneksel
02:57
and tell different kinds of stories
50
177741
1741
film çekme yöntemleriyle belki de
02:59
that maybe I couldn't tell using the traditional tools of filmmaking
51
179482
4311
anlatamayacağım farklı türdeki öyküleri
03:03
that we've been using for 100 years?
52
183793
2171
farklı yöntemlerle anlatmanın bir yolu var mı?
03:05
So I started experimenting,
53
185964
2821
Böylece deneylere başladım
03:08
and what I was trying to do was to build the ultimate empathy machine.
54
188785
5089
ve yapmaya çalıştığım şey üstün duygudaşlık makinesini inşa etmekti.
03:15
And here's one of the early experiments:
55
195054
2534
Bu ilk deneylerden bir tanesi:
03:17
(Music)
56
197588
2824
(Müzik)
03:20
So this is called "The Wilderness Downtown."
57
200412
2244
İsmi "The Wilderness Downtown."
03:22
It was a collaboration with Arcade Fire.
58
202656
2056
Arcade Fire'la işbirliğimizin ürünü.
03:24
It asked you to put in the address where you grew up at the beginning of it.
59
204712
3650
Başlangıçta sizden büyüdüğünüz yerin adresini yazmanızı istiyor.
03:28
It's a website.
60
208362
997
Bu bir ağ sayfası.
03:29
And out of it starts growing these little boxes with different browser windows.
61
209359
4916
Sayfanın dışında farklı tarayıcı pencereleriyle küçük kutular büyümeye başlıyor.
03:34
And you see this teenager running down a street,
62
214275
2382
Bir caddede koşan bu genci, sonra da
03:36
and then you see Google Street View and Google Maps imagery
63
216657
2758
Google Street View ve Google Haritalar görüntüleri görüyorsunuz
03:39
and you realize the street he's running down is yours.
64
219415
2524
ve koştuğu caddenin sizinki olduğunu anlıyorsunuz.
03:41
And when he stops in front of a house, he stops in front of your house.
65
221939
4109
Bir evin önünde duruyor, o sizin eviniz.
03:47
And this was great, and I saw people having an even deeper emotional reaction
66
227735
3682
Bu mükemmeldi ve buna, benim dikdörtgenlerde yaptığım şeyden çok daha
03:51
to this than the things that I had made in rectangles.
67
231417
3214
derin duygusal tepkiler veren insanlar gördüm.
03:54
And I'm essentially taking a piece of your history
68
234631
3931
Aslında sizin anılarınızın bir parçasını alıyorum
03:58
and putting it inside the framing of the story.
69
238562
3419
ve onu öykünün çerçevesinin içine yerleştiriyorum.
04:01
But then I started thinking,
70
241981
1597
Ama sonra düşünmeye başladım,
04:03
okay, well that's a part of you,
71
243578
1852
tamam, bu sizin bir parçanızdı;
04:05
but how do I put all of you inside of the frame?
72
245430
5301
fakat sizin tamamınızı çerçeveye nasıl yerleştirebilirdim?
04:10
So to do that, I started making art installations.
73
250731
3103
Bunu yapmak için, bazı sanat programları yapmaya başladım.
04:13
And this is one called "The Treachery of Sanctuary."
74
253834
2540
Buna "Tapınağın İhaneti" diyoruz.
04:16
It's a triptych. I'm going to show you the third panel.
75
256374
3018
Üç parçalı bir tablo. Size üçüncü paneli göstereceğim.
04:19
(Music)
76
259392
3838
(Müzik)
04:43
So now I've got you inside of the frame,
77
283260
3588
Şimdi sizi çerçevenin içine aldım
04:46
and I saw people having even more visceral emotional reactions
78
286848
4555
ve insanların bu çalışmaya, bir öncekine oranla daha derin duygusal
04:51
to this work than the previous one.
79
291403
2677
tepkiler verdiğini gördüm.
04:54
But then I started thinking about frames, and what do they represent?
80
294080
4150
Ama sonra çerçeveler hakkında düşünmeye başladım, neyi temsil ediyorlardı?
04:58
And a frame is just a window.
81
298230
2257
Bir çerçeve sadece bir pencereydi.
05:00
I mean, all the media that we watch -- television, cinema --
82
300487
3079
Yani, izlediğimiz tüm medya -- televizyon, sinema --
05:03
they're these windows into these other worlds.
83
303566
2253
başka dünyalara açılan pencerelerdir.
05:05
And I thought, well, great. I got you in a frame.
84
305819
2688
Ve düşündüm ki, iyi, tamam. Seni çerçevenin içine aldım.
05:08
But I don't want you in the frame, I don't want you in the window,
85
308507
3127
Ama seni çerçevenin içinde istemiyorum. Pencerenin içinde istemiyorum.
05:11
I want you through the window, I want you on the other side,
86
311634
2889
Pencerenin içinden geçmeni istiyorum, diğer tarafta olmanı istiyorum,
05:14
in the world, inhabiting the world.
87
314523
3075
yaşayan bir dünyada.
05:18
So that leads me back to virtual reality.
88
318218
2905
Bu beni tekrar sanal gerçeklik fikrine götürdü.
05:21
Let's talk about virtual reality.
89
321123
2221
Şimdi sanal gerçeklik hakkında konuşalım.
05:24
Unfortunately,
90
324634
1300
Maalesef,
05:25
talking about virtual reality is like dancing about architecture.
91
325934
4489
sanal gerçeklik hakkında konuşmak, mimari hakkında dans etmeye benziyor.
05:30
And this is actually someone dancing about architecture in virtual reality.
92
330423
6917
Ve bu gerçekten sanal gerçeklikte mimari hakkında dans eden birisi.
05:37
(Laughter)
93
337340
2483
(Gülüşmeler)
05:39
So, it's difficult to explain. Why is it difficult to explain?
94
339823
3261
Yani, bunu tarif etmek zor. Peki neden?
05:43
It's difficult because it's a very experiential medium.
95
343084
3698
Zor çünkü bu çok deneysel bir araç.
05:46
You feel your way inside of it.
96
346782
1916
Onu ancak onun içindeyken hissedersin.
05:48
It's a machine, but inside of it,
97
348698
1798
O bir makine ancak içindeyken
05:50
it feels like real life, it feels like truth.
98
350496
3449
gerçek yaşam gibi hissettirir, gerçek gibi hissettirir.
05:53
And you feel present in the world that you're inside
99
353945
2521
İçinde bulunduğun zaman o dünyaya aittir ve
05:56
and you feel present with the people that you're inside of it with.
100
356466
3223
ve o an yanında hissettiğin insanlar onun içinde yanında olanlardır.
05:59
So, I'm going to show you a demo of a virtual reality film:
101
359689
4096
Şimdi size bir sanal gerçeklik filminin tanıtım filmini göstereceğim:
06:03
a full-screen version of all the information
102
363785
2221
Sanal gerçekliği kameraya alırken yakaladığımız
06:06
that we capture when we shoot virtual reality.
103
366006
2203
tüm görüntülerin bir tam-ekran sürümü.
06:08
So we're shooting in every direction.
104
368209
1825
Her yönde çekim yapıyoruz.
06:10
This is a camera system that we built
105
370034
2176
Bu, her yöne bakan 3B kameralara ve her
06:12
that has 3D cameras that look in every direction
106
372210
3025
yönden kayıt alan iki yönlü mikrofonlara
06:15
and binaural microphones that face in every direction.
107
375235
2752
sahip bir kamera sistemi.
06:17
We take this and we build, basically, a sphere of a world that you inhabit.
108
377987
5346
Bununla, temel olarak içinde yaşadığınız dünyayı bir küre içinde inşa ediyoruz.
06:23
So what I'm going to show you is not a view into the world,
109
383333
3403
Size göstereceğim şey bu dünyanın bir manzarası değil,
06:26
it's basically the whole world stretched into a rectangle.
110
386736
3371
temel olarak tüm dünyanın bir dikdörtgene yaydırılmış hali.
06:30
So this film is called "Clouds Over Sidra,"
111
390107
3388
Bu filmin adı "Sidra'nın Üstündeki Bulutlar."
06:33
and it was made in conjunction with our virtual reality company called VRSE
112
393495
4494
Bizim sanal gerçeklik şirketimiz olan VRSE, Birleşmiş Milletler
06:37
and the United Nations,
113
397989
1766
ve Gabo Arora isimli bir ortak
06:39
and a co-collaborator named Gabo Arora.
114
399755
3033
ile birlikte yapıldı.
06:42
And we went to a Syrian refugee camp in Jordan in December
115
402788
3837
Aralık ayında Ürdün'deki bir Suriyeli mülteci kampına gittik
06:46
and shot the story of a 12-year-old girl there named Sidra.
116
406625
4357
ve orada Sidra isimli 12 yaşında bir kızın öyküsünü kameraya aldık.
06:50
And she and her family fled Syria through the desert into Jordan
117
410982
3491
O ve ailesi çöl üzerinden Ürdün'e kaçmıştı
06:54
and she's been living in this camp for the last year and a half.
118
414473
4094
ve son bir buçuk yıldır kampta yaşıyordu.
07:00
(Video) Sidra: My name is Sidra.
119
420207
2513
(Video) Sidra: Adım Sidra.
07:02
I am 12 years old.
120
422720
1896
12 yaşındayım.
07:04
I am in the fifth grade.
121
424616
1802
5. sınıfa gidiyorum.
07:06
I am from Syria, in the Daraa Province, Inkhil City.
122
426418
5187
Suriyeliyim, Daraa Bölgesi'ndeki Inkhil Şehri'nde oturuyorum.
07:11
I have lived here in the Zaatari camp in Jordan for the last year and a half.
123
431605
5238
Bir buçuk yıldır burada, Ürdün'deki Zaatari kampında yaşıyorum.
07:18
I have a big family:
124
438923
2008
Büyük bir ailem var:
07:20
three brothers, one is a baby.
125
440931
2766
Üç kardeş, bir bebek.
07:23
He cries a lot.
126
443697
3445
O çok ağlıyor.
07:27
I asked my father if I cried when I was a baby and he says I did not.
127
447142
5055
Babama bebekken ağlayıp ağlamadığımı sordum, ağlamadığımı söyledi.
07:32
I think I was a stronger baby than my brother.
128
452197
3624
Galiba bebekken kardeşimden daha güçlüydüm.
07:35
CM: So, when you're inside of the headset.
129
455821
2910
CM: Başlığın içindeyken,
07:38
you're not seeing it like this.
130
458731
1620
bu şekilde görmüyorsunuz.
07:40
You're looking around through this world.
131
460351
2072
Etrafa o dünyanın içinden bakıyorsunuz.
07:42
You'll notice you see full 360 degrees, in all directions.
132
462423
5288
Her yönde, 360 derece gördüğünüzü fark ediyorsunuz.
07:47
And when you're sitting there in her room, watching her,
133
467711
2991
Ve orada otururken, onun odasında, onu izlerken,
07:50
you're not watching it through a television screen,
134
470702
2413
onu bir televizyon ekranından izlemiyorsunuz,
07:53
you're not watching it through a window, you're sitting there with her.
135
473115
3408
onu bir pencereden izlemiyorsunuz, orada onunla oturuyorsunuz.
07:56
When you look down, you're sitting on the same ground that she's sitting on.
136
476523
4373
Aşağı baktığınızda, onun oturduğu zeminde oturduğunuzu görüyorsunuz.
08:00
And because of that,
137
480915
1751
Ve bu yüzden,
08:02
you feel her humanity in a deeper way.
138
482666
4388
onun varlığını daha derin bir şekilde hissediyorsunuz.
08:07
You empathize with her in a deeper way.
139
487054
4536
Onunla daha derin bir şekilde duygudaşlık kuruyorsunuz.
08:11
And I think that we can change minds with this machine.
140
491590
6327
Ve bence bu makineyle fikirleri değiştirebiliriz.
08:17
And we've already started to try to change a few.
141
497917
3773
Birkaçını değiştirmek için çabalamaya başladık bile.
08:21
So we took this film to the World Economic Forum in Davos in January.
142
501690
4846
Bu filmi Ocak'ta Davos'taki Dünya Ekonomik Forum'una götürdük.
08:26
And we showed it to a group of people
143
506536
2486
Fikirleri milyonlarca insanın yaşamını etkileyecek
08:29
whose decisions affect the lives of millions of people.
144
509022
4080
bir grup insana gösterdik.
08:33
And these are people who might not otherwise
145
513102
2118
Götürmeseydik bu insanlar muhtemelen
08:35
be sitting in a tent in a refugee camp in Jordan.
146
515220
6264
Ürdün'de bir mülteci kampındaki çadırda hiç oturmayacaklardı.
08:41
But in January, one afternoon in Switzerland,
147
521484
6329
Ama Ocak'ta, bir öğle sonrası, İsviçre'de,
08:47
they suddenly all found themselves there.
148
527813
3616
kendilerini aniden orada buldular.
08:52
(Applause)
149
532309
4180
(Alkış)
08:58
And they were affected by it.
150
538699
2359
Ve etkilendiler.
09:01
So we're going to make more of them.
151
541058
3316
Biz bunu daha sık yapacağız.
09:04
We're working with the United Nations right now
152
544374
3086
Şu an bu filmlerden bir seri yapmak için
09:07
to shoot a whole series of these films.
153
547460
2055
Birleşmiş Milletler'le birlikte çalışıyoruz.
09:09
We just finished shooting a story in Liberia.
154
549515
2672
Liberya'da geçen bir öyküyü çekmeyi yeni bitirdik.
09:12
And now, we're going to shoot a story in India.
155
552187
3446
Ve şimdi, başka bir hikâye için Hindistan'a gideceğiz.
09:15
And we're taking these films,
156
555633
1878
Bu filmleri alıyoruz ve
09:17
and we're showing them at the United Nations
157
557511
2525
Birleşmiş Milletler'de çalışan ve orayı ziyaret eden
09:20
to people that work there and people that are visiting there.
158
560036
2987
insanlara gösteriyoruz.
09:23
And we're showing them to the people
159
563023
1787
Filmlerdeki insanların hayatlarını gerçekten
09:24
that can actually change the lives of the people inside of the films.
160
564810
4464
değiştirebilecek insanlara gösteriyoruz.
09:29
And that's where I think we just start to scratch the surface
161
569274
3681
Ve bence şu an için sadece sanal gerçekliğin gerçek gücünün
09:32
of the true power of virtual reality.
162
572955
3659
yüzeyini kazımaya başladık.
09:36
It's not a video game peripheral.
163
576614
2221
Bu, üç boyutlu bir video oyunu değil.
09:38
It connects humans to other humans in a profound way
164
578835
4573
Bu, daha önce hiçbir medya aracında görmediğim kadar derin bir yolla
09:43
that I've never seen before in any other form of media.
165
583408
3465
insanları diğer insanlara bağlıyor.
09:46
And it can change people's perception of each other.
166
586873
3739
Ve bu, insanların diğerlerine olan bakışını değiştirebilir.
09:50
And that's how I think
167
590612
1686
Bence bu sanal gerçekliğin
09:52
virtual reality has the potential to actually change the world.
168
592298
3436
nasıl dünyayı değiştirecek potansiyele sahip olduğunu gösteriyor.
09:58
So, it's a machine,
169
598604
2547
Yani, bu bir makine
10:01
but through this machine we become more compassionate,
170
601151
4923
ancak bu makineyle daha merhametli hâle geliyoruz,
10:06
we become more empathetic, and we become more connected.
171
606074
5593
daha çok duygudaş oluyoruz ve birbirimize daha çok bağlanıyoruz.
10:11
And ultimately, we become more human.
172
611667
3854
En nihayetinde, daha insan oluyoruz.
10:16
Thank you.
173
616491
1160
Teşekkürler.
10:17
(Applause)
174
617651
3120
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7