Bob Thurman: We can be Buddhas

Bob Thurman'a göre hepimiz Buda olabiliriz.

145,741 views ・ 2007-06-20

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Mete Güre Gözden geçirme: Ramazan Gurer
00:31
Thank you.
0
31000
4000
Teşekkürler.
00:35
And I feel like this whole evening has been very amazing to me.
1
35000
4000
Bu gece benim için harika geçiyor.
00:39
I feel it's sort of like the Vimalakirti Sutra,
2
39000
4000
Bir nevi Vimalakirti Sutra'daymışım gibi hissediyorum,
00:43
an ancient work from ancient India
3
43000
3000
eski Hindistan'dan eski bir eser,
00:46
in which the Buddha appears at the beginning and a whole bunch of people
4
46000
6000
eserin başında Buda beliriyor ve bölgenin en büyük şehri olan Vaisali'den
00:52
come to see him from the biggest city in the area, Vaishali,
5
52000
4000
bir grup insan onu görmeye geliyor ve yanlarında ona sunmak için
00:56
and they bring some sort of jeweled parasols to make an offering to him.
6
56000
4000
bir sürü mücevherli şemsiye getiriyorlar.
01:00
All the young people, actually, from the city.
7
60000
3000
Şehirden gelenlerin hepsi genç olanlardan
01:03
The old fogeys don't come because they're mad at Buddha,
8
63000
5000
-- çünkü yaşlılar Buda'ya kızgın olduklarından gelmeyi reddetmişlerdir
01:08
because when he came to their city he accepted --
9
68000
2000
kızgınlığın sebebi ise Buda'nın şehre geldiğinde yerel bir Geyşa'nın
01:10
he always accepts the first invitation that comes to him, from whoever it is,
10
70000
4000
davetini kabul etmesiydi -çünkü Buda her zaman kim olursa olsun onu ilk davet edenin
01:14
and the local geisha, a movie-star sort of person,
11
74000
4000
davetini kabul eder; ve bu Geyşa, ki kendisi bir çeşit film-yıldızı gibi bir şey,
01:18
raced the elders of the city in a chariot and invited him first.
12
78000
3000
Buda'yı davet etmek için bir at arabası ile yaşlılarla yarışmıştı.
01:21
So he was hanging out with the movie star, and of course they were grumbling:
13
81000
4000
Sonuçta Buda, film yıldızıyla dolaşıyordu, yaşlılarsa homurdanıyordu:
01:25
"He's supposed to be religious and all this.
14
85000
2000
"O dini bir kişilik.
01:27
What's he doing over there at Amrapali's house with all his 500 monks,"
15
87000
5000
Fakat öyleyse Amrapali'nin evinde 500 keşişi ile birlike ne işi var?"
01:32
and so on. They were all grumbling, and so they boycotted him.
16
92000
4000
Hepsi aynı fikirdeydi ve sonuç olarak onu boykot ettiler.
01:36
They wouldn't go listen to him.
17
96000
1000
Gelip onu dinlemeyeceklerdi.
01:37
But the young people all came.
18
97000
2000
Fakat gençlerin hepsi geldi.
01:39
And they brought this kind of a jeweled parasol, and they put it on the ground.
19
99000
4000
Ve yanlarında bir tür mücevherli şemsiyelerle getirdiler
01:43
And as soon as they had laid all these,
20
103000
2000
Bunları yere koydukları anda,
01:45
all their big stack of these jeweled parasols that they used to carry in ancient India,
21
105000
5000
bu eski Hindistan'da taşıdıkları türden mücevherli şemsiye yığınını,
01:50
he performed a kind of special effect which made it into a giant planetarium,
22
110000
7000
Buda, bir tür mucize gerçekleştirdi ve şemsiye yığını dev bir gökkubbe haline geldi:
01:57
the wonder of the universe. Everyone looked in that, and they saw in there
23
117000
3000
Evrenin mucizesi. Herkes buna baktı ve orada
02:00
the total interconnectedness of all life in all universes.
24
120000
4000
tüm evrendeki tüm yaşamların birbirine olan büyük bağlantılılığını gördü.
02:04
And of course, in the Buddhist cosmos there are millions and billions of planets
25
124000
4000
Budist kainatında, üstünde insan yaşamı olan
02:08
with human life on it,
26
128000
2000
milyarlarca gezegen vardır,
02:10
and enlightened beings can see the life on all the other planets.
27
130000
3000
ve aydınlanmış varlıklar diğer dünyalardaki yaşamı görebilirler.
02:13
So they don't -- when they look out and they see those lights that you showed
28
133000
3000
Yani gökyüzündeki ışıklara baktıklarında sadece yanan maddeler,
02:16
in the sky -- they don't just see sort of pieces of matter burning
29
136000
4000
kayalar ya da patlayan gazlar görmediler.
02:20
or rocks or flames or gases exploding.
30
140000
4000
Onlar aslında başka kıtalar, insanlar, tanrılar,
02:24
They actually see landscapes and human beings
31
144000
2000
ejderhalar, yılanımsı varlıklar, tanrıçalar ve
02:26
and gods and dragons and serpent beings and goddesses and things like that.
32
146000
6000
bu gibi daha nice harika şeyler gördüler.
02:32
He made that special effect at the beginning
33
152000
2000
Başlangıçda o özel efekti yapmasının sebebi
02:34
to get everyone to think about interconnection
34
154000
3000
oradaki herkesi bağlantılılık, birbirine bağlantılılık kavramı ve
02:37
and interconnectedness and how everything in life was totally interconnected.
35
157000
5000
hayattaki her şeyin nasıl birbiriyle bağlantılı olduğu hakkında düşündürmekti.
02:42
And then Leilei -- I know his other name -- told us about interconnection,
36
162000
8000
Ve daha sonra Leilei - diğer ismini de biliyorum - bize birbirine bağlantılılık hakkında,
02:50
and how we're all totally interconnected here,
37
170000
3000
burada hepimizin nasıl biribirine bağlantılı oluğu ve
02:53
and how we've all known each other. And of course in the Buddhist universe,
38
173000
3000
biribirimizi nasıl tanıdığımızı anlattı. Tabi Budist evrende
02:56
we've already done this already billions of times in many, many lifetimes in the past.
39
176000
5000
geçmiş yaşantılarımızda bunları zaten milyarlarca kez yaptığımız varsayılır.
03:01
And I didn't give the talk always. You did, and we had to watch you, and so forth.
40
181000
9000
Ve bu konuşmayı hep ben vermedim. Siz verdiniz, ve bizler sizi izlemek zorundaydık, ve böyle devam eder.
03:10
And we're all still trying to, I guess we're all trying to become TEDsters,
41
190000
4000
Ve hâlâ deniyoruz, sanırım hepimiz birer TEDci olmaya çalışıyoruz,
03:14
if that's a modern form of enlightenment.
42
194000
4000
eğer ki aydınlanmanın çağdaş formu bu ise.
03:18
I guess so. Because in a way, if a TEDster relates to all the interconnectedness
43
198000
4000
Sanırım öyle. Çünkü bir bakıma eğer TEDci kişi tüm bilgisayarların ve her şeyin
03:22
of all the computers and everything, it's the forging of a mass awareness,
44
202000
6000
birbiriyle bağlantılılığını sağlıyorsa, o zaman herkesin dünyanın dört bir yanında olan
03:28
of where everybody can really know everything
45
208000
2000
her şeyi bildiği kitlesel bir farkındalığın
03:30
that's going on everywhere in the planet.
46
210000
2000
şekillenmesini sağlıyor demektir.
03:32
And therefore it will become intolerable --
47
212000
2000
Bu sebeple bizim yaptığımız kabul edilemez bir şey --
03:34
what compassion is, is where it will become intolerable for us,
48
214000
4000
biz merhametten söz ededuralım, başka yerlerde insanlar
03:38
totally intolerable that we sit here in comfort and in pleasure and enjoying
49
218000
6000
hastalıklarla boğuşuyor, bir lokma dahi yiyecek bulamıyor
03:44
the life of the mind or whatever it is,
50
224000
2000
ve başlarını sokacak çatıları dahi yokken ya da zulme uğruyorken
03:46
and there are people who are absolutely riddled with disease
51
226000
5000
bizlerin burada rahatlık ve keyif içinde
03:51
and they cannot have a bite of food and they have no place,
52
231000
3000
oturup düşünsel hayatın ya da nasıl isimlendirirseniz artık,
03:54
or they're being brutalized by some terrible person and so forth.
53
234000
3000
tadını çıkarıyor olmamız kabul edilemez bir şey.
03:57
It just becomes intolerable.
54
237000
2000
Kabul edilemez oluyor.
03:59
With all of us knowing everything, we're kind of forced by technology
55
239000
6000
Hepimizin her şeyi bilmesiyle, teknoloji tarafından birer Buda gibi bir şey olmaya,
04:05
to become Buddhas or something, to become enlightened.
56
245000
4000
aydınlanmaya zorlanıyoruz.
04:09
And of course, we all will be deeply disappointed when we do.
57
249000
6000
Ve tabi ki, öyle olduğumuzda hayal kırıklığına uğruyoruz.
04:15
Because we think that because we are kind of tired of what we do,
58
255000
7000
Çünkü, yaptığımız işten birazcık bile olsa sıkıldığımızda,
04:22
a little bit tired, we do suffer.
59
262000
2000
acı çektiğimizi düşünüyoruz.
04:24
We do enjoy our misery in a certain way.
60
264000
3000
Mutsuzluğumuzdan bir nevi zevk alıyoruz.
04:27
We distract ourselves from our misery by running around somewhere,
61
267000
3000
Mutsuzluğumuzdan uzaklaşmak için başka yerlere kaçıyoruz,
04:30
but basically we all have this common misery
62
270000
2000
fakat temelde hepimizde bu ortak mutsuzluk var;
04:32
that we are sort of stuck inside our skins
63
272000
3000
sanki biz kendi tenimizin içinde kapalı kalmışken
04:35
and everyone else is out there.
64
275000
3000
diğer herkes dışarıdaymış gibi.
04:38
And occasionally we get together with another person stuck in their skin
65
278000
3000
Ve eninde sonunda bizim gibi kendini kapalı kalmış hisseden bir başkasını buluyoruz
04:41
and the two of us enjoy each other, and each one tries to get out of their own,
66
281000
5000
ve ikimiz birbirimizden zevk alıyoruz ve her birimiz tenimizin dışına çıkmaya çalışıyor,
04:46
and ultimately it fails of course, and then we're back into this thing.
67
286000
4000
fakat sonunda başarısız oluyoruz; yine en başa dönüyoruz.
04:50
Because our egocentric perception -- from the Buddha's point of view, misperception --
68
290000
6000
Benmerkezci bakış açımız sebebiyle -- Buda'nın değişiyle, yanlış açı --
04:56
is that all we are is what is inside our skin.
69
296000
4000
tenimizin içinde kalmış kişiden başka birisi olamıyoruz.
05:00
And it's inside and outside, self and other,
70
300000
3000
Hep içerisi ve dışarısı, ben ve diğeri oluyor;
05:03
and other is all very different.
71
303000
1000
diğeri ise her zaman bizden tamamen ayrı.
05:04
And everyone here is unfortunately carrying that habitual perception,
72
304000
3000
Malesef buradaki herkes alışık oldukları bu bakış açısına
05:07
a little bit, right?
73
307000
3000
sahip biraz, değil mi?
05:10
You know, someone sitting next to you in a seat -- that's OK because you're in a theater,
74
310000
3000
Birisi sizin hemen yanınızda oturuyor, bir salonda olduğunuzdan bu çok normal,
05:13
but if you were sitting on a park bench and someone came up and sat that close to you,
75
313000
3000
fakat eğer bir parkta oturuyor olsaydınız ve birisi gelip yanınıza otursaydı,
05:16
you'd freak out.
76
316000
2000
bundan rahatsız olurdunuz.
05:18
What do they want from me? Like, who's that?
77
318000
3000
Benden ne istiyorlar? Yani, kim bu kişi?
05:21
And so you wouldn't sit that close to another person
78
321000
3000
"Bana karşı diğer tüm evren" bakış açısı sebebiyle bir başkasının yanına oturmazsınız.
05:24
because of your notion that it's you versus the universe -- that's all Buddha discovered.
79
324000
6000
Buda tüm bunları fark etmişti.
05:30
Because that cosmic basic idea that it is us all alone, each of us,
80
330000
5000
Hepimizin yapayalnız olduğu temel kozmik fikir sebebiyle, her birimiz,
05:35
and everyone else is different,
81
335000
3000
ve diğer herkes farklı,
05:38
then that puts us in an impossible situation, doesn't it?
82
338000
3000
o zaman bu bizi bir kısır döngüye sokuyor, değil mi?
05:41
Who is it who's going to get enough attention from the world?
83
341000
3000
Kim o kişi, hangimiz dünyanın ilgisini yeterince çekecek?
05:44
Who's going to get enough out of the world?
84
344000
3000
Dünyanın tadını kim çıkartacak?
05:47
Who's not going to be overrun by an infinite number of other beings --
85
347000
3000
Eğer diğer tüm varlıklardan farklıysan,
05:50
if you're different from all the other beings?
86
350000
3000
kim, sonsuz sayıdaki diğer varlık arasında kaybolmadan durabilecek?
05:53
So where compassion comes is where you
87
353000
4000
Sonuçta, merhametin ortaya çıktığı an
05:57
surprisingly discover you lose yourself in some way:
88
357000
5000
kişinin şaşkınlık içinde bir şekilde kendisini kaybettiğini fark ettiği an oluyor:
06:02
through art, through meditation, through understanding, through knowledge actually,
89
362000
5000
sanatta, meditasyonda, anlayışta, hatta bilgide,
06:07
knowing that you have no such boundary,
90
367000
2000
bir sınırının olmadığını bildiğinde,
06:09
knowing your interconnectedness with other beings.
91
369000
3000
diğer varlıkla olan bağlantılılığını bildiğinde.
06:12
You can experience yourself as the other beings
92
372000
3000
Onlardan ayrı olduğun yanılsamasından kurtulduğun zaman,
06:15
when you see through the delusion of being separated from them.
93
375000
5000
kendini sanki diğerleriymişsin gibi deneyimleyebilirsin.
06:20
When you do that, you're forced to feel what they feel.
94
380000
3000
Ve bunu yaptığında, onların hissettiklerini paylaşmak zorunda kalacaksın.
06:23
Luckily, they say -- I still am not sure --
95
383000
4000
Şansın varsa şunu derler "Hâlâ pek emin değilim"
06:27
but luckily, they say that when you reach that point because some people have said
96
387000
4000
o da eğer şansın varsa, fakat o noktaya geldiğinde Budist edebiyattaki bazı insanlar
06:31
in the Buddhist literature, they say, "Oh who would really want to be compassionate?
97
391000
3000
"Ah, gerçekten merhametli olmayı mı isterdin?
06:34
How awful! I'm so miserable on my own. My head is aching.
98
394000
5000
"Ne kötü! Tek başıma zaten yeterince kötüyüm. Başım ağrıyor.
06:39
My bones are aching. I go from birth to death. I'm never satisfied.
99
399000
3000
"Kemiklerim sızlıyor. Doğumdan ölüme gidiyorum. Asla tatmin olmadım.
06:42
I never have enough, even if I'm a billionaire, I don't have enough.
100
402000
3000
"Asla yetmiyor, milyarder bile olsam asla yetmiyor.
06:45
I need a hundred billion." So I'm like that.
101
405000
3000
"Yüz milyara ihtiyacım var, ben böyleyim.
06:48
Imagine if I had to feel even a hundred other people's suffering.
102
408000
6000
"Bir de başka yüz kişinin daha sıkıntısını hissettiğimi düşün.
06:54
It would be terrible.
103
414000
2000
"Korkunç olurdu."
06:56
But apparently, this is a strange paradox of life.
104
416000
3000
Fakat görünüşe göre, bu hayatın tuhaf bir çelişkisi.
06:59
When you're no longer locked in yourself,
105
419000
4000
Artık kendinize kapalı olmadığınızda,
07:03
and as the wisdom or the intelligence or the scientific knowledge
106
423000
3000
ve ufkunuzu genişleten, empati yapmanıza empati yapma becerinizi geliştirmenize olanak sağlayan
07:06
of the nature of the world, that enables you to let your mind spread out,
107
426000
8000
bilgeliğiniz ya da zekanız ya da dünyanın doğası hakkındaki bilimsel bilginiz
07:14
and empathize, and enhance the basic human ability of empathizing,
108
434000
4000
ve aslında diğer varlık olduğunuzun farkına vardığınızda...
07:18
and realizing that you are the other being,
109
438000
3000
Bir şekilde bu farkına varışla, hayatın doğasını daha derinden anlıyorsunuz ve
07:21
somehow by that opening, you can see the deeper nature of life. And you can,
110
441000
6000
bu korkunç ben-ben-ben-benim döngüsünden kurtuluyorsunuz;
07:27
you get away from this terrible iron circle of I, me, me, mine,
111
447000
8000
tıpkı Beatles'ın
07:35
like the Beatles used to sing.
112
455000
2000
şarkılarında söyledikleri gibi.
07:37
You know, we really learned everything in the '60s.
113
457000
2000
Cidden, ne öğrendiysek hep 60'larda öğrendik.
07:39
Too bad nobody ever woke up to it,
114
459000
4000
Kimsenin bunu fark etmemiş olması ne yazık
07:43
and they've been trying to suppress it since then.
115
463000
2000
ve o zamandan beridir de bunu bastırmaya çalışıyorlar.
07:45
I, me, me, mine. It's like a perfect song, that song. A perfect teaching.
116
465000
5000
Ben, ben, ben, benim. Muhteşem bir şarkı gibi. Muhteşem bir ders.
07:50
But when we're relieved from that,
117
470000
3000
Fakat ne zaman ki bu döngüden kurtuluyoruz
07:53
we somehow then become interested in all the other beings.
118
473000
2000
ilgimiz diğer varlıklara yöneliyor.
07:55
And we feel ourselves differently. It's totally strange.
119
475000
4000
Kendimizi farklı hissediyoruz. Çok tuhaf.
07:59
It's totally strange.
120
479000
2000
Çok, çok tuhaf.
08:01
The Dalai Lama always likes to say --
121
481000
3000
Dalai Lama şöyle demeye bayılırdı --
08:04
he says that when you give birth in your mind to the idea of compassion,
122
484000
5000
derdi ki aklında merhamet düşüncesi belirdiğinde,
08:09
it's because you realize that you yourself and your pains and pleasures
123
489000
4000
bunun sebebi sizin, kendinizin, acılarınız ve zevklerinizin
08:13
are finally too small a theater for your intelligence.
124
493000
4000
zekânızın yanında önemsiz birer oyun olduğunu fark etmenizdir.
08:17
It's really too boring whether you feel like this or like that, or what, you know --
125
497000
5000
Şöyle ya da böyle hissettiğinize ya da ne hissettiğinize bakmak çok sıkıcı
08:22
and the more you focus on how you feel, by the way, the worse it gets.
126
502000
6000
ve siz nasıl hissettiğinize yoğunlaştıkça daha da kötüleşiyor.
08:28
Like, even when you're having a good time,
127
508000
2000
Şey gibi, iyi vakit geçirirken bile sormak:
08:30
when is the good time over?
128
510000
2000
Bu iyi zaman ne zaman bitecek?
08:32
The good time is over when you think, how good is it?
129
512000
4000
İyi vakit, onun ne kadar iyi olduğunu düşündüğünüz zaman bitmiyor mu?
08:36
And then it's never good enough.
130
516000
3000
İşte o zaman asla yeterince iyi olmuyor.
08:39
I love that Leilei said that the way of helping those who are suffering badly
131
519000
5000
Leilei'nin, fiziksel alemden ya da diğer alemlerde acı çekenlere yardım etmenin
08:44
on the physical plane or on other planes is having a good time,
132
524000
5000
iyi vakit geçirmek olduğunu,
08:49
doing it by having a good time.
133
529000
2000
bunu zevk alarak yaptığını söylemesini seviyorum.
08:51
I think the Dalai Lama should have heard that. I wish he'd been there to hear that.
134
531000
3000
Bence Dalai Lama bunu duymalıydı. Keşke orada olup bunu duysaydı.
08:54
He once told me -- he looked kind of sad;
135
534000
2000
Bir keresinde bana -- üzgün görünüyordu;
08:56
he worries very much about the haves and have-nots.
136
536000
2000
sahibiyet konusunda sıkılıyordu.
08:58
He looked a little sad, because he said, well, a hundred years ago,
137
538000
4000
Biraz üzgün görünüyordu, çünkü yüz yıl önce,
09:02
they went and took everything away from the haves.
138
542000
3000
onların gelip sahip olunan her şeyi aldığını söyledi.
09:05
You know, the big communist revolutions, Russia and China and so forth.
139
545000
3000
Şu büyük komünist devrimleri, Rusya, Çin ve benzerleri.
09:08
They took it all away by violence,
140
548000
2000
Herkese dağıtacaklarını söyleyerek,
09:10
saying they were going to give it to everyone, and then they were even worse.
141
550000
4000
şiddet yoluyla her şeyi aldılar ve her şey daha kötü oldu.
09:14
They didn't help at all.
142
554000
2000
Hiçbir şey düzelmedi.
09:16
So what could possibly change this terrible gap that has opened up in the world today?
143
556000
6000
Günümüzde oluşmuş bu büyük uçurumu ne değiştirebilir?
09:22
And so then he looks at me.
144
562000
2000
Sonra bana baktı.
09:24
So I said, "Well, you know, you're all in this yourself. You teach: it's generosity,"
145
564000
5000
Bense, "Eh, bu işte tek başınasın. Sen öğretiyorsun: Bu cömertliktir," dedim.
09:29
was all I could think of. What is virtue?
146
569000
3000
Aklıma başka bir şey gelmemişti. Hem erdem dediğin nedir?
09:32
But of course, what you said, I think the key to saving the world, the key to compassion
147
572000
6000
Fakat tabi ki, bence dünyayı kurtarmanın sırrı, merhametin sırrı,
09:38
is that it is more fun.
148
578000
4000
aslında daha eğlenceli olmasıdır.
09:42
It should be done by fun. Generosity is more fun. That's the key.
149
582000
5000
Eğlenerek yapılmalı. Cömertlik daha eğlenceli. İşin sırrı bu.
09:47
Everybody has the wrong idea. They think Buddha was so boring,
150
587000
4000
Herkes yanlış biliyor. Buda'nın sıkıcı olduğunu düşünüyorlar,
09:51
and they're so surprised when they meet Dalai Lama and he's fairly jolly.
151
591000
4000
sonraysa Dalai Lama ile tanıştıklarında çok şaşırıyorlar çünkü o çok neşeli birisi.
09:55
Even though his people are being genocided --
152
595000
2000
Halkı soykırıma uğruyor olsa bile --
09:57
and believe me, he feels every blow on every old nun's head,
153
597000
5000
ve inanın bana, Çin hapishanelerinde her yaşlı annenin başına inen
10:02
in every Chinese prison. He feels it.
154
602000
3000
her darbeyi hissediyor. Aynen hissediyor.
10:05
He feels the way they are harvesting yaks nowadays.
155
605000
3000
Bugünlerde tibet öküzlerini nasıl güttüklerini hissediyor.
10:08
I won't even say what they do. But he feels it.
156
608000
4000
Ben doğrusu ne yaptıklarını bilmiyorum bile, Fakat o hissediyor.
10:12
And yet he's very jolly. He's extremely jolly.
157
612000
4000
Ve yine de çok neşeli. Son derece neşeli.
10:16
Because when you open up like that,
158
616000
3000
Çünkü, o şekilde dünyaya açıldığınızda,
10:19
then you can't just -- what good does it do to add being miserable with others' misery?
159
619000
6000
yapamıyorsunuz -- diğerlerinin acısına kendinizinkini de katmanın ne faydası var?
10:25
You have to find some vision where you see how hopeful it is,
160
625000
3000
Bir şeylerin umutlu ve değiştirilebilir göründüğü
10:28
how it can be changed.
161
628000
2000
bir bakış açısı edinmek zorundasınız.
10:30
Look at that beautiful thing Chiho showed us. She scared us with the lava man.
162
630000
4000
Chiho'nun bize gösterdiği şu güzel şeye bakın. Bizi lav adamla korkuttu.
10:34
She scared us with the lava man is coming,
163
634000
3000
Bizi lav adam geliyor diye korkuttu,
10:37
then the tsunami is coming,
164
637000
2000
sonraysa tsunami geliyor diye,
10:39
but then finally there were flowers and trees, and it was very beautiful.
165
639000
6000
fakat bir bakmışız çiçekler ve ağaçlar gelmiş, ve çok güzeldiler.
10:45
It's really lovely.
166
645000
2000
Harikaydılar.
10:47
So, compassion means to feel the feelings of others,
167
647000
6000
Yani, merhamet, diğerlerinin duygularını hissetmek anlamına geliyor,
10:53
and the human being actually is compassion.
168
653000
3000
ve insan dediğin aslında merhamettir.
10:56
The human being is almost out of time.
169
656000
4000
İnsan dediğimiz adeta zamanın dışındadır.
11:00
The human being is compassion because what is our brain for?
170
660000
4000
İnsan dediğin merhamettir çünkü beynimiz başka ne içindir ki?
11:04
Now, Jim's brain is memorizing the almanac.
171
664000
6000
Şimdi, Jim'in beyni takvimin günlerini ezberliyor.
11:10
But he could memorize all the needs of all the beings that he is, he will, he did.
172
670000
5000
Fakat bunu yerine tüm canlıların tüm ihtiyaçlarını ezberleyebilir, yapıyor, yapacak, yaptı.
11:15
He could memorize all kinds of fantastic things to help many beings.
173
675000
5000
Birçok varlığa yardımcı olacak her türden olağanüstü şeyi ezberleyebilir.
11:20
And he would have tremendous fun doing that.
174
680000
3000
Ve bunu yaparken çok eğlenirdi.
11:23
So the first person who gets happy,
175
683000
2000
Yani ilk mutlu olacak kişi kendisi olurdu eğer ki
11:25
when you stop focusing on the self-centered situation of, how happy am I,
176
685000
5000
cavabın daima olumsuz olduğu
11:30
where you're always dissatisfied --
177
690000
2000
ben-merkezci 'ne kadar mutluyum' sorgusunu bırakabilseydi.
11:32
as Mick Jagger told us. You never get any satisfaction that way.
178
692000
5000
Mick Jagger'ın bize dediği gibi, bu şekilde asla tatmin olamazsın.
11:37
So then you decide, "Well, I'm sick of myself.
179
697000
2000
O zaman bir karara varıyorsun: Kendimden bıktım.
11:39
I'm going to think of how other people can be happy.
180
699000
3000
Artık diğerlerinin nasıl mutlu olabileceğini düşüneceğim.
11:42
I'm going to get up in the morning and think,
181
702000
1000
Artık sabah kalktığımda düşüneceğim:
11:43
what can I do for even one other person, even a dog, my dog, my cat,
182
703000
4000
diğeri için, bir köpek, kedi, hayvan ya da böcek dahi olsa,
11:47
my pet, my butterfly?"
183
707000
3000
diğeri için ne yapabilirim?
11:50
And the first person who gets happy when you do that,
184
710000
2000
Ve böyle yaptığın için mutlu olan ilk kişinin ardından,
11:52
you don't do anything for anybody else, but you get happier, you yourself,
185
712000
5000
aslında başkasını değil, önce kendini daha mutlu kılmış oluyorsun;
11:57
because your whole perception broadens
186
717000
3000
çünkü tüm ufkun genişliyor ve
12:00
and you suddenly see the whole world and all of the people in it.
187
720000
4000
bir anda tüm dünyayı ve içindeki insanları görüyorsun.
12:04
And you realize that this -- being with these people --
188
724000
2000
Ve o an fark ediyorsun; bu insanlarla iç içe olmak
12:06
is the flower garden that Chiho showed us.
189
726000
2000
Chiho'nun bize göstermiş olduğu çiçek bahçesidir.
12:08
It is Nirvana.
190
728000
2000
Bu, Nirvana'dır.
12:10
And my time is up. And I know the TED commandments.
191
730000
2000
Ve zamanım doldu. Ve TED'in kurallarını biliyorum.
12:12
Thank you.
192
732000
2000
Teşekkür ederim.
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7