Eli Beer: The fastest ambulance? A motorcycle

Eli Beer: En hızlı ambulans nedir? Tabi ki motorsiklet.

Çeviri: Çağhan Benli Gözden geçirme: Tansel Sinag

This is an ambucycle.

Bu bir motorbulans.

This is the fastest way to reach any medical emergency.

Bu ayrıca herhangi bir acil tıbbi vakaya en hızlı müdahale yöntemi.

It has everything an ambulance has except for a bed.

Sedye dışında bir ambulansta bulunan her şeye sahip.

You see the defibrillator. You see the equipment.

Burada defibrilatörü, ve burada da diğer ekipmanları görebilirsiniz.

We all saw the tragedy that happened in Boston.

Hepimiz Boston'da yaşanan faciaya tanık olduk.

When I was looking at these pictures,

Bu fotoğrafları gördüğümde,

it brought me back many years to my past

onlarca yıl geriye;

when I was a child.

çocukluğuma döndüm.

I grew up in a small neighborhood in Jerusalem.

Kudüs'te küçük bir muhitte yetiştim.

When I was six years old, I was walking back from school

Altı yaşımda bir cuma öğleden sonrası,

on a Friday afternoon with my older brother.

abimle birlikte okuldan dönüyorduk.

We were passing by a bus stop.

Otobüs durağının yanından geçerken,

We saw a bus blow up in front of our eyes.

bir otobüsün gözümüzün önünde infilak ettiğini gördük.

The bus was on fire, and many people were hurt and killed.

Otobüs yanıyordu ve birçok insan ölmüş, bir kısmı da yaralanmıştı.

I remembered an old man

Yaşlı bir adamın gözyaşları içerisinde bağırarak

yelling to us and crying to help us get him up.

bizden yardım istediğini hatırlıyorum.

He just needed someone helping him.

Sadece birilerinin ona yardım etmesini istiyordu.

We were so scared and we just ran away.

Halbuki abim ve ben çok korkmuştuk ve koşarak oradan uzaklaştık.

Growing up, I decided I wanted to become a doctor and save lives.

Büyürken, doktor olup hayat kurtamayı amaç edindim.

Maybe that was because of what I saw when I was a child.

Belki de bunun sebebi çocukken şahit olduğum o manzaraydı.

When I was 15, I took an EMT course,

15 yaşımdayken acil müdahale kursuna gittim,

and I went to volunteer on an ambulance.

sonrasında gönüllü olarak bir ambulansta çalışmaya başladım.

For two years, I volunteered on an ambulance in Jerusalem.

İki sene boyunca Kudüs'te bir ambulansta gönüllü olarak hizmet verdim.

I helped many people,

Birçok insana yardım ettim,

but whenever someone really needed help,

Fakat ne zaman birileri, bir yerlerde gerçekten yardıma ihtiyaç duysa,

I never got there in time. We never got there.

oraya asla zamanında yetişemedim. Hem de hiç.

The traffic is so bad. The distance, and everything.

Trafik gerçekten kötüydü; mesafe olsun, kalabalık olsun vb.

We never got there when somebody really needed us.

Birisi gerçekten yardıma ihtiyaç duyduğunda asla oraya yetişemedik.

One day, we received a call about a seven-year-old child

Bir gün yediği sosisli sandviç yüzüden boğulmakta olan,

choking from a hot dog.

7 yaşında bir çocuk hakkında çağrı aldık.

Traffic was horrific, and we were coming from

Trafik gerçekten berbattı ve biz şehrin diğer ucundan,

the other side of town in the north part of Jerusalem.

Kudüs'ün kuzeyinden yola çıkmıştık.

When we got there, 20 minutes later,

20 dakika sonra oraya ulaştığımızda,

we started CPR on the kid.

çocuğa suni teneffüs yapmaya başladık.

A doctor comes in from a block away,

Bir sokak öteden bir doktor geldi ve bizi durdurdu,

stop us, checks the kid, and tells us to stop CPR.

çocuğun nabzını yokladı ve bize suni teneffüsü durdurmamızı söyledi.

That second he declared this child dead.

Ve çocuğun öldüğünü açıkladı.

At that moment, I understood

O anda anladım ki;

that this child died for nothing.

bu çocuk boş yere ölmüştü.

If this doctor, who lived one block away from there,

Eğer buraya 20 dakika önce gelebilseydik,

would have come 20 minutes earlier,

bir sokak ötede yaşayan bu doktor

not have to wait until that siren he heard before

ambulanstan gelen siren seslerini

coming from the ambulance,

daha önce duyacak,

if he would have heard about it way before,

ve eğer sireni daha erken duyabilseydi,

he would have saved this child.

çocuğun da hayatını kurtarmış olacaktı.

He could have run from a block away.

Bir sokak öteden buraya hemen koşup,

He could have saved this child.

çocuğun hayatını kurtarabilirdi.

I said to myself, there must be a better way.

Kendi kendime bunun daha etkili bir yöntemi olmalı diye düşündüm.

Together with 15 of my friends --

Hepsi acil tıp teknikeri olan

we were all EMTs —

15 arkadaşımla beraber,

we decided, let's protect our neighborhood,

yaşadığımız muhitteki can kayıplarını önlemek için,

so when something like that happens again,

bir daha ne zaman böyle bir duruma şahit olursak

we will be there running to the scene a lot before the ambulance.

ambulanstan önce koşarak olay mahaline gitmeye karar verdik.

So I went over to the manager of the ambulance company

Bu amaçla çalıştığım ambulans firmasındaki müdürüme gittim

and I told him, "Please, whenever you have a call

ve ona dedim ki: "Lütfen ne zaman bizim yaşadığımız

coming into our neighborhood,

muhitten bir çağrı alırsan,

we have 15 great guys who are willing

çağrı cihazlarımıza mesaj at,

to stop everything they're doing and run and save lives.

biz 15 gönüllü kişi olarak, her ne yapıyorsak bırakacağız

Just alert us by beeper.

ve olay mahaline koşup hayat kurtaracağız.

We'll buy these beepers, just tell your dispatch

Biz bu çağrı cihazlarını alacağız, siz sadece acil çağrıları

to send us the beeper, and we will run and save lives."

bu cihazlara da yönlendirin ve biz koşup hayat kurtaralım.

Well, he was laughing. I was 17 years old. I was a kid.

Doğrusu ben bunları söylerken gülüyordu, 17 yaşındaydım, henüz çocuktum.

And he said to me — I remember this like yesterday —

Ardından bana dedi ki, -Bunu daha dün gibi hatırlıyorum-

he was a great guy, but he said to me,

Gerçekten harika bir insandı, fakat bana dedi ki:

"Kid, go to school, or go open a falafel stand.

"Evlat okula git veya bir falafel (sebze köftesi) standı aç,

We're not really interested in these kinds of new adventures.

biz burada bu tür yeni maceralara meraklı değiliz,

We're not interested in your help." And he threw me out of the room.

senin çabalarınla da ilgilenmiyoruz açıkçası". Akabinde beni odasından kovdu.

"I don't need your help," he said.

"Senin yardımına ihtiyacım yok." diye ekledi.

I was a very stubborn kid.

Gerçekten inatçı bir çocuktum.

As you see now, I'm walking around like crazy, meshugenah.

Şimdi görebileceğiniz üzere bir meshugenah(çılgın, çatlak) gibi etrafta koşturuyorum.

(Laughter) (Applause)

(Kahkaha)(Alkış)

So I decided to use the Israeli very famous technique

Böylece İsrail'e özgü ünlü bir tekniği uygulamaya karar verdim

you've probably all heard of, chutzpah. (Laughter)

birçoğunuzun muhtemelen bildiği üzere; chutzpah (inatçılık). (Kahkaha)

And the next day, I went and I bought two police scanners,

Böylece ertesi gün iki adet polis telsizi satın aldım,

and I said, "The hell with you, if you don't want

ve kendi kendime dedim ki: "Müdür, umrumda değilsin, eğer gerekli bilgiyi

to give me information, I'll get the information myself."

paylaşmak istemiyorsan, ben de kendi bilgimi kendim elde ederim."

And we did turns, who's going to listen to the radio scanners.

Ve böylece telsizi dinlemek için arkadaşlarımla vardiyalı olarak çalışmaya başladık.

The next day, while I was listening to the scanners,

Ertesi gün telsizi dinlerken,

I heard about a call coming in of a 70-year-old man

benden bir sokak ötede, kendisine araba çarpmış

hurt by a car only one block away from me

70 yaşındaki bir kişinin çağrısıyla ilgili anonsu duydum;

on the main street of my neighborhood.

yaşadığım yerin ana caddesinde.

I ran there by foot. I had no medical equipment.

Oraya yanımda hiçbir medikal ekipman olmadan koştum.

When I got there, the 70-year-old man

Olay yerine vardığımda, 70 yaşındaki adam

was lying on the floor, blood was gushing out of his neck.

boynundan kan fışkırır bir halde yatıyordu.

He was on Coumadin.

Komadin (kan pıhtılaşmasını önleyen ilaç) kullanmıştı.

I knew I had to stop his bleeding or else he would die.

Bir şekilde kanamayı durdurmam gerektiğini biliyordum yoksa adam ölecekti.

I took off my yarmulke, because I had no medical equipment,

Başka hiçbir ekipmanım olmadığından takkemi çıkardım,

and with a lot of pressure, I stopped his bleeding.

ve çok fazla basınç uygulayarak adamın kanamasını durdurmayı başardım.

He was bleeding from his neck.

Boynundan kanaması vardı.

When the ambulance arrived 15 minutes later,

15 dakika sonra ambulans geldiğinde,

I gave them over a patient who was alive.

onlara yaşayan bir kazazede teslim etmiştim.

(Applause)

(Alkış)

When I went to visit him two days later,

İki gün sonra kazazedeyi ziyarete gittiğimde,

he gave me a hug and was crying

bana ağlayarak sarıldı

and thanking me for saving his life.

ve hayatını kurtardığım için teşekkür etti

At that moment, when I realized this is the first person

O anda farkettim ki, bu kişi benim iki yıllık gönüllü ambulans

I ever saved in my life after two years volunteering in an ambulance,

teknirkerliği maceram sırasında kurtardığım ilk hayattı.

Bu benim hayatımın amacıydı.

I knew this is my life's mission.

So today, 22 years later, we have United Hatzalah.

Bu sebeple bugün, 22 yıl sonra, Birleşik Hatzalah ekibine sahibiz.

(Applause)

(Alkış)

"Hatzalah" means "rescue," for all of you who don't know Hebrew.

İbranice bilmeyenler için söyleyeyim; hatzalah, kurtarmak demektir.

I forgot I'm not in Israel.

Bir an için İsrail'de olmadığımı unuttum.

So we have thousands of volunteers

Şu an hayat kurtarma idealiyle çalışan

who are passionate about saving lives,

dört bir yana dağılmış

and they're spread all around, so whenever a call comes in,

binlerce gönüllümüz var, ne zaman bir çağrı gelse,

her şeyi bırakıp hayat kurtarmak adına yardıma koşuyorlar

they just stop everything and go and run and save a life.

Our average response time today

Bügun İsrail'de, bir çağrı sonucu harekete geçme süremiz

went down to less than three minutes in Israel.

ortalama olarak 3 dakikanın altına düştü.

(Applause)

(Alkış)

I'm talking about heart attacks,

Müdahalelerimiz kalp krizleri olabilir,

I'm talking about car accidents,

araba kazaları olabilir,

God forbid bomb attacks, shootings, whatever it is,

Tanrı korusun bombalı saldırılar, silahla yaralanmalar, her ne olursa olsun;

even a woman 3 o'clock in the morning

hatta bir kadının gecenin 3'ünde evinde düşüp

falling in her home and needs someone to help her.

birilerinin yardımına ihtiyaç duyması bile olabilir.

Three minutes, we'll have a guy with his pajamas

3 dakika içinde pijamalarından sıyrılıp, kadının yardımına

running to her house and helping her get up.

koşup kalkmasına yardım eden gönüllülerimiz var.

The reasons why we're so successful are because of three things.

Bu denli başarılı olmamızın 3 anahtar sebebi var.

Thousands of passionate volunteers

İlk olarak o an her ne yapıyor olursa olsun her şeyi bırakıp

who will leave everything they do

ve bir anda hiç tanımadığı bir insanın yardımına koşabilecek

and run to help people they don't even know.

binlerce tutkuyla çalışan gönüllülerimiz var.

We're not there to replace ambulances.

Biz burada ambulansların yerine geçmiyoruz,

We're just there

biz sadece acil durum çağrısıyla

to get the gap between the ambulance call until they arrive.

ambulansın ulaşma süresi arasındaki zamanı dolduruyoruz.

And we save people that otherwise would not be saved.

Diğer türlü kurtarılamayacak hastaları kurtarıyoruz.

The second reason is because of our technology.

İkinci sebep ise sahip olduğumuz teknoloji.

You know, Israelis are good in technology.

Bildiğiniz üzere İsrail teknoloji açısından iyi bir noktada.

Every one of us has on his phone, no matter what kind of phone,

Tüm gönüllülerimizin markası farketmeksizin hepsinin telefonunda,

a GPS technology done by NowForce,

NowForce tarafından sağlanan GPS sistemi bulunmakta;

and whenever a call comes in,

ve ne zaman bir çağrı gelse,

the closest five volunteers get the call,

çağrı noktasına en yakın 5 gönüllüye bu çağrı yönlendiriliyor,

and they actually get there really quick,

GPS bu gönüllüleri trafiğe yakalanmaksızın bu noktaya yönlendiriyor

and navigated by a traffic navigator to get there and not waste time.

ve gönüllüler de bu noktaya gerçekten çok hızlı bir şekilde ulaşıyorlar.

And this is a great technology we use all over the country

Bu tüm ülkede kullandığımız gerçekten harika bir teknoloji

and reduce the response time.

ve çağrılara cevap verme süremizi oldukça kısaltıyor.

And the third thing are these ambucycles.

Ve son olarak üçüncü sebep ise bu motorbulanslar.

These ambucycles are an ambulance on two wheels.

Bunlar iki tekerlekli ambulanslarımız.

We don't transfer people, but we stabilize them,

Belki kazazedeyi taşımıyoruz, ancak durumlarını stabilize ediyor,

and we save their lives.

ve hayatlarını kurtarıyoruz.

They never get stuck in traffic. They could even go on a sidewalk.

Asla trafiğe yakalanmıyorlar, gerekirsse kaldırımdan dahi gidebiliyorlar.

Gerçekten ama gerçekten trafik sıkışıklığı nedir bilmiyorlar.

They never, literally, get stuck in traffic.

That's why we get there so fast.

Bu, bu kadar hızlı müdahale edebilmemizin anahtar koşulu.

A few years after I started this organization,

Bu organizasyonu Yahudi toplumunda başlattıktan

in a Jewish community,

birkaç yıl sonra,

two Muslims from east Jerusalem called me up.

Kudüs'ün doğusundan iki müslüman beni aradı.

They ask me to meet. They wanted to meet with me.

Benimle görüşmek istediklerini söylediler.

Muhammad Asli and Murad Alyan.

Muhammad Asli ve Murad Alyan

When Muhammad told me his personal story,

Muhammad bana 55 yaşındaki babasının

how his father, 55 years old, collapsed at home,

evde bir anda yere yığılıp

had a cardiac arrest,

kalp krizi geçirdiği esnada

and it took over an hour for an ambulance arrive,

bir saat boyunca gelmeyen ambulans yüzünden

and he saw his father die in front of his eyes,

gözlerinin önünde nasıl öldüğünü anlattı,

ve benden rica etti: "Lütfen bu organizasyonu Doğu Kudüs'te de başlatalım."

he asked me, "Please start this in east Jerusalem."

I said to myself, I saw so much tragedy, so much hate,

Kendi kendime dedim ki: "Çok fazla dram gördüm,

and it's not about saving Jews. It's not about saving Muslims.

mesele musevileri, müslümanları veya hristiyanları kurtarmak değil,

It's not about saving Christians. It's about saving people.

mesela insan hayatını kurtarmak."

So I went ahead, full force --

Bu sebeple tüm gücümle bu işe odaklandım--

(Applause) —

(Alkış)--

and I started United Hatzalah in east Jerusalem,

ve Birleşik Hatzalah'ı Doğu Kudüs'te de kurdum,

and that's why the names United

bu yüzden Birleşik Hatzallah ismi bu organizasyona

and Hatzalah match so well.

çok yakışıyor.

We started hand in hand saving Jews and Arabs.

El ele verip Arapları ve Yahudileri kurtarmaya başladık.

Arabs were saving Jews. Jews were saving Arabs.

Araplar Yahudiler için seferber oluyordu, Yahudiler de Araplar için.

Something special happened.

Ardından çok özel bir şey oldu,

Arabs and Jews, they don't always get along together,

Araplar ve Yahudiler genellikle pek anlaşamazlar,

but here in this situation,

fakat bu durumda,

the communities, literally,

gerçekten de bu topluluklar adına,

it's an unbelievable situation that happened,

inanılmaz bir durum gerçekleşti,

the diversities, all of a sudden they had a common interest:

bu insanlar tüm farklılıklarını bir kenara bırakıp, ortak bir amaca yöneldiler:

Let's save lives together.

Hep birlikte nice hayatlar kurtarmaya.

Settlers were saving Arabs and Arabs were saving settlers.

Yahudi göçmenler Arapları, Araplar da onları kurtarıyorlardı.

It's an unbelievable concept that could work

Sadece müthiş bir amaç uğrunda gerçekleşebilecek

bir oluşumdu bu adeta.

only when you have such a great cause.

And these are all volunteers.

Ve bu insanların tümü gönüllü.

No one is getting money.

Hiçbiri para almıyor.

They're all doing it for the purpose of saving lives.

Bu işi sadece hayat kurtarmak adına yapıyorlar.

When my own father collapsed a few years ago

Gönüllülerden biri birkaç yıl önce kendi babam

from a cardiac arrest, one of the first volunteers

kalp krizinden fenalaştığında,

to arrive to save my father

babamı kurtarmak için olay yerine koşmuştu,

was one of these Muslim volunteers from east Jerusalem

o gönüllü Hatzallah'a katılmak için ilk eğitim alanlardan biriydi

who was in the first course to join Hatzalah.

ve aynı zamanda Doğu Kudüs'ten gelen bir müslüman gönüllüydü.

And he saved my father.

Babamı kurtardı.

Could you imagine how I felt in that moment?

O an nasıl hissettiğimi hayal edebiliyor musunuz?

When I started this organization, I was 17 years old.

17 yaşımda bu yola çıkarken,

I never imagined that one day I'd be speaking at TEDMED.

TEDMED'de konuşmacı olabileceğim aklımın ucundan geçmezdi.

I never even knew what TEDMED was then.

TEDMED'in ne olduğunu bilmiyordum.

I don't think it existed, but I never imagined,

TEDMED'in varolduğundan bile haberim yoktu, ama daha da ilginci

I never imagined that it's going to go all around,

bu organizasyonun dünya çapında

bu kadar yayılabileceğini hiç tahmin edemezdim.

it's going to spread around,

En son, geçen sene Panama ve Brezilya'da da bu organizasyonu başlattık.

and this last year we started in Panama and Brazil.

All I need is a partner who is a little meshugenah like me,

Tek ihtiyacım olan şey benim gibi hafif meshugenah(çatlak) bir iş arkadaşı;

passionate about saving lives, and willing to do it.

kendini hayat kurtarmaya adamış ve bunu büyük bir istekle gerçekleştiren bir kişi.

And I'm actually starting it in India very soon

Hatta geçenlerde Harvard'da tanıştığım bir arkadaşımla

with a friend who I met in Harvard just a while back.

çok yakında Hindistan'da da bu organizasyonu başlatacağız.

Hatzalah actually started in Brooklyn by a Hasidic Jew

Aslında Williamsburg'da bizden çok daha önce Hatzalah

years before us in Williamsburg,

Hasidik Yahudiler sayesinde Brooklyn'de de çalışmaya başladı

and now it's all over the Jewish community in New York,

ve şu an New York'taki tüm Yahudi toplumuna yayılmış bir halde.

even Australia and Mexico and many other Jewish communities.

Hatta Avustralya ve Meksika'daki diğer Yahudiler arasında dahi yayıldı.

But it could spread everywhere.

Aslında bu organizasyon dünyanın her yerine yayılabilir.

It's very easy to adopt.

Uygulaması gayet kolay.

You even saw these volunteers in New York

Gönüllülerimizi Dünya Ticaret Merkezi saldırısında

saving lives in the World Trade Center.

hayat kurtarırken bile gördünüz.

Last year alone, we treated in Israel 207,000 people.

Geçen yıl tek başımıza İsrail'de 207.000 insana müdahale ettik.

Forty-two thousand of them were life-threatening situations.

42.000 tanesi yaşamla ölüm arasındaki ince çizgideydi.

And we made a difference.

Ve biz fark yaratmayı başardık.

I guess you could call this a lifesaving flash mob,

Sanırım bunu hayat kurtaran bir toplumsal tepki olarak görebilirsiniz

and it works.

ve işe yarıyor da.

When I look all around here,

Ne zaman etrafıma baksam,

I see lots of people who would go an extra mile,

Sırf insan hayatı kurtarabilmek adına,

run an extra mile to save other people,

kim olduğu, ne olduğu,

no matter who they are, no matter what religion,

hangi dine mensup olduğu, nereden geldiği farketmeksizin,

no matter who, where they come from.

fazladan 1.5 kilometre gidebilecek birçok insan görüyorum.

We all want to be heroes.

Bizler gerçek hayat kahramanları olmak istiyoruz.

We just need a good idea, motivation

Tek ihtyiacımız olan şey güzel bir fikir, iyi bir motivasyon,

and lots of chutzpah,

fazlaca chutzpah(inatçılık),

and we could save millions of people

ve birlikte başka türlü hayatta kalamayacak

that otherwise would not be saved.

milyonlarca insanın hayatını kurtarabiliriz.

Thank you very much.

Çok teşekkürler.

(Applause)

(Alkış)