Rose George: Let's talk crap. Seriously.

Rose George: Pis şeylerden bahsedelim. Gerçekten pis şeylerden.

172,911 views

2013-04-15 ・ TED


New videos

Rose George: Let's talk crap. Seriously.

Rose George: Pis şeylerden bahsedelim. Gerçekten pis şeylerden.

172,911 views ・ 2013-04-15

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

00:00
Translator: Joseph Geni Reviewer: Morton Bast
0
0
7000
Çeviri: Gülay Eroğlu Gözden geçirme: Kerem Yorukoglu
00:12
Let's talk dirty.
1
12532
4112
Biraz da ayıp şeylerden bahsedelim.
00:16
A few years ago, oddly enough,
2
16644
2736
Birkaç yıl önce, tuhaftır,
00:19
I needed the bathroom,
3
19380
2734
tuvalete gitmem gerekti.
00:22
and I found one, a public bathroom,
4
22114
3350
Umumi bir tuvalet buldum,
00:25
and I went into the stall,
5
25464
2364
kabine girdim ve
00:27
and I prepared to do what I'd done most of my life:
6
27828
3297
her zaman yaptığım şeyi yapacaktım:
00:31
use the toilet, flush the toilet, forget about the toilet.
7
31125
4542
tuvaleti kullanacak, sifonu çekecek ve unutup gidecektim.
00:35
And for some reason that day, instead,
8
35667
2081
Ama o gün her nedense
00:37
I asked myself a question,
9
37748
2184
kendime bir soru sordum.
00:39
and it was, where does this stuff go?
10
39932
3876
O da şuydu: Bu şey nereye gidiyor?
00:43
And with that question, I found myself plunged
11
43808
3892
Ve bu soruyla beraber dalıp gittim ve kendimi
00:47
into the world of sanitation --
12
47700
4024
sağlık koruma hizmetlerinde buldum --
00:51
there's more coming -- (Laughter) —
13
51724
1565
dahası var -- (Gülüşmeler) -
00:53
sanitation, toilets and poop,
14
53289
4569
sağlık koruma hizmetleri, tuvaletler ve kaka
00:57
and I have yet to emerge.
15
57858
3073
ve henüz yüzeye çıkabilmiş değilim;
01:00
And that's because it's such an enraging,
16
60931
2305
çünkü burası insanın içine eden bir yer
01:03
yet engaging place to be.
17
63236
3216
fakat bir o kadar da içine çeken.
01:06
To go back to that toilet,
18
66452
3256
O tuvalete dönecek olursak,
01:09
it wasn't a particularly fancy toilet,
19
69708
2794
özelliği olan bir tuvalet değildi,
01:12
it wasn't as nice as this one
20
72502
1435
Dünya Tuvalet Örgütü'ne (DTÖ) ait
01:13
from the World Toilet Organization.
21
73937
2931
bu tuvalet kadar iyi görünmüyordu.
01:16
That's the other WTO. (Laughter)
22
76868
4267
Dünya Ticaret Örgütü'ne değil. (Gülüşmeler)
01:21
But it had a lockable door, it had privacy, it had water,
23
81135
3614
Yine de kilitlenebilir bir kapısı, özel alanı, suyu vardı,
01:24
it had soap so I could wash my hands,
24
84749
2264
ellerimi yıkayabileceğim sabun da vardı,
01:27
and I did because I'm a woman, and we do that.
25
87013
3064
ellerimi yıkadım; çünkü biz kadınlar ellerimizi yıkarız.
01:30
(Laughter) (Applause)
26
90077
5608
(Gülüşmeler) (Alkış)
01:35
But that day, when I asked that question,
27
95685
2411
Ama o gün, o soruyu sorduğum anda
01:38
I learned something, and that was that I'd grown up thinking
28
98096
2733
bir şey keşfettim: böylesi bir tuvaletin
01:40
that a toilet like that was my right,
29
100829
2215
benim hakkım olduğuna inanarak yetiştiğimi.
01:43
when in fact it's a privilege.
30
103044
3178
Oysa, aslında bu bir ayrıcalıktı.
01:46
2.5 billion people worldwide have no adequate toilet.
31
106222
5259
Dünyada 2.5 milyar insan donanımlı bir tuvaletten yoksun.
01:51
They don't have a bucket or a box.
32
111481
3940
Kova ya da kutuları yok.
01:55
Forty percent of the world with no adequate toilet.
33
115421
4208
Dünyanın yüzde kırkı donanımlı bir tuvaletten yoksun.
01:59
And they have to do what this little boy is doing
34
119629
2497
Bu kişiler, Mumbai Havalimanı ekspres yolu kenarında
02:02
by the side of the Mumbai Airport expressway,
35
122126
2935
bu çocuğun yaptığı şeyi yapmak zorunda kalıyorlar.
02:05
which is called open defecation,
36
125061
2648
Buna "açık alanda tuvaletini yapmak" ya da
02:07
or poo-pooing in the open.
37
127709
3355
"açık alanda kakasını yapmak" deniyor.
02:11
And he does that every day,
38
131064
2234
Ve o bunu her gün yapıyor.
02:13
and every day, probably, that guy in the picture
39
133298
2499
Fotoğraftaki bu adam da büyük bir ihtimalle her seferinde
02:15
walks on by,
40
135797
1854
yanından yürüyüp gidiyor;
02:17
because he sees that little boy, but he doesn't see him.
41
137651
3458
çünkü çocuğu görmesine rağmen onu görmüyor.
02:21
But he should, because the problem
42
141109
2120
Fakat aslında görmeli, çünkü etrafa saçılmış
02:23
with all that poop lying around
43
143229
2360
bunca dışkının yarattığı bir sıkıntı var:
02:25
is that poop carries passengers.
44
145589
3008
içinde barındırdığı yolcular.
02:28
Fifty communicable diseases like to travel in human shit.
45
148597
4299
Bulaşıcı hastalıklardan ellisi, insan dışkısıyla taşınıyor.
02:32
All those things, the eggs, the cysts,
46
152896
2421
Bütün o yumurtalar, kistler, bakteriler,
02:35
the bacteria, the viruses, all those can travel
47
155317
2776
virüsler... Hepsi bir gram insan dışkısı içinde
02:38
in one gram of human feces.
48
158093
3408
bir yerden bir yere taşınabilirler.
02:41
How? Well, that little boy will not have washed his hands.
49
161501
3712
Nasıl mı? Az önceki çocuk ellerini yıkamış olamaz
02:45
He's barefoot. He'll run back into his house,
50
165213
2496
ve ayakları çıplak. Evine gidip, içtiği suyu,
02:47
and he will contaminate his drinking water and his food
51
167709
3655
yiyeceklerini ve elbette içinde bulunduğu
02:51
and his environment
52
171364
1404
çevreyi kirletecek
02:52
with whatever diseases he may be carrying
53
172768
2397
el ve ayaklarındaki
02:55
by fecal particles that are on his fingers and feet.
54
175165
5749
dışkı kalıntılarından kaptığı hastalıklar yüzünden.
03:00
In what I call the flushed-and-plumbed world
55
180914
2272
Sifonlu-tesisatlı dünya olarak adlandırdığım dünyada-
03:03
that most of us in this room are lucky to live in,
56
183186
2627
ki bu salondaki çoğu kişi böyle bir dünyada yaşama ayrıcalığına sahip-
03:05
the most common symptoms associated with those diseases,
57
185813
3049
bu hastalıkların en yaygın semptomu olan
03:08
diarrhea, is now a bit of a joke.
58
188862
2826
"diyare" şaka gibi kalıyor.
03:11
It's the runs, the Hershey squirts, the squits.
59
191688
3691
İshal olmak, motoru bozmak...
03:15
Where I come from, we call it Delhi belly,
60
195379
1850
Benim geldiğim yerde "Delhi göbeği" olarak biliniyor;
03:17
as a legacy of empire.
61
197229
2608
"imparatorluk mirası".
03:19
But if you search for a stock photo of diarrhea
62
199837
3740
Tanınmış bir foto görüntü ajansının arşivinde
03:23
in a leading photo image agency,
63
203577
2791
ishalle ilgili görselleri aratacak olursanız
03:26
this is the picture that you come up with.
64
206368
2020
karşınıza çıkan fotoğraf bu.
03:28
(Laughter)
65
208388
1865
(Gülüşmeler)
03:30
Still not sure about the bikini.
66
210253
5179
"Bikiniden hala emin değilim".
03:35
And here's another image of diarrhea.
67
215432
2496
İshalle ilgili bir başka görsel:
03:37
This is Marie Saylee, nine months old.
68
217928
3112
Marie Saylee, dokuz aylık.
03:41
You can't see her, because she's buried
69
221040
1799
Onu göremezsiniz; çünkü Liber'yada
03:42
under that green grass in a little village in Liberia,
70
222839
3283
küçük bir köydeki bu yeşil alana gömülü.
03:46
because she died in three days from diarrhea --
71
226122
3562
Üç yıl önce diyareden
03:49
the Hershey squirts, the runs, a joke.
72
229684
3629
-ishalden, şakadan öldü.
03:53
And that's her dad.
73
233313
2479
Bu da onun babası.
03:55
But she wasn't alone that day,
74
235792
1562
Ama o gün Marie yalnız değildi,
03:57
because 4,000 other children died of diarrhea,
75
237354
3800
4,000 çocuk daha ishalden öldü,
04:01
and they do every day.
76
241154
2670
ve ölmeye devam ediyor.
04:03
Diarrhea is the second biggest killer of children worldwide,
77
243824
4999
İshal, dünya genelinde çocuk ölümleri arasında en büyük ikinci neden.
04:08
and you've probably been asked to care about things
78
248823
2672
Şimdiye kadar HIV/AIDS, Tüberküloz veya kızamık gibi
04:11
like HIV/AIDS or T.B. or measles,
79
251495
3161
hastalıkları ihmal etmemeniz gerektiğini duymuşsunuzdur.
04:14
but diarrhea kills more children
80
254656
1344
Ancak ishal,
04:16
than all those three things put together.
81
256000
3712
bu üç hastalığın toplamından daha fazla çocuğun ölümüne yol açıyor.
04:19
It's a very potent weapon of mass destruction.
82
259712
4342
Gerçekten de çok etkili bir kitle imha silahı.
04:24
And the cost to the world is immense:
83
264054
3148
Bu durumun dünyaya maliyeti ise muazzam:
04:27
260 billion dollars lost every year
84
267202
2489
yetersiz sağlık koruma hizmetlerinin yol açtığı
04:29
on the losses to poor sanitation.
85
269691
2993
zararın bedeli her yıl 260 milyar dolar.
04:32
These are cholera beds in Haiti.
86
272684
1681
Bunlar, Haiti'deki kolera yatakları.
04:34
You'll have heard of cholera, but we don't hear about diarrhea.
87
274365
3499
Koleradan kesinlikle haberimiz olurdu; ancak ishalden haberimiz olmuyor.
04:37
It gets a fraction of the attention and funding
88
277864
2184
Diğer hastalıklara gösterilen ilginin ve ayrılan paranın
04:40
given to any of those other diseases.
89
280048
3716
yok denecek kadar azını görüyor.
04:43
But we know how to fix this.
90
283764
2412
Yine de bu sorunu nasıl çözeceğimizi biliyoruz.
04:46
We know, because in the mid-19th century,
91
286176
3520
Biliyoruz; çünkü 19. yüzyılın yarısında,
04:49
wonderful Victorian engineers
92
289696
2389
Viktorya döneminde yaşamış başarılı mühendisler
04:52
installed systems of sewers and wastewater treatment
93
292085
2803
kanalizasyon, atık su arıtım ve sifonlu tuvalet sistemi kurdular
04:54
and the flush toilet, and disease dropped dramatically.
94
294888
4711
ve bu sayede hastalık vakaları büyük ölçüde azaldı.
04:59
Child mortality dropped by the most
95
299599
1909
Çocuk ölümleri tarihin en düşük
05:01
it had ever dropped in history.
96
301508
2190
seviyelerine geriledi.
05:03
The flush toilet was voted the best medical advance
97
303698
2946
Sifonlu tuvalet, İngiliz Tıp Dergisi okuyucuları tarafından
05:06
of the last 200 years by the readers of the British Medical Journal,
98
306644
3180
son 200 yılın en önemli tıbbi gelişimi olarak seçildi,
05:09
and they were choosing over the Pill, anesthesia,
99
309824
2843
hap, anestezi ve cerrahiyi
05:12
and surgery.
100
312667
1408
geride bırakarak.
05:14
It's a wonderful waste disposal device.
101
314075
2721
Mükemmel bir atık bertaraf tesisatı.
05:16
But I think that it's so good — it doesn't smell,
102
316796
3618
Bence harika. Kokusunu duymuyoruz,
05:20
we can put it in our house, we can lock it behind a door —
103
320414
2779
evimize koyabiliyoruz ve üstüne kapımızı kapatabiliyoruz.
05:23
and I think we've locked it out of conversation too.
104
323193
3004
Günlük konuşmalarımızın kapılarını da bu konuya kapatıyoruz.
05:26
We don't have a neutral word for it.
105
326197
1655
Bu durumu tam olarak ifade eden bir sözcüğümüz yok.
05:27
Poop's not particularly adequate.
106
327852
1943
Kaka, tam olarak karşılamıyor.
05:29
Shit offends people. Feces is too medical.
107
329795
4125
Bok, insanı rahatsız ediyor. Dışkı, aşırı tıbbi kalıyor.
05:33
Because I can't explain otherwise,
108
333920
2192
Başka türlü açıklayamıyorum,
05:36
when I look at the figures, what's going on.
109
336112
3568
istatistiksel verilere ve konunun özüne baktığımda.
05:39
We know how to solve diarrhea and sanitation,
110
339680
2574
İshal ve sağlık koruma sorununu nasıl çözeceğimizi biliyoruz;
05:42
but if you look at the budgets of countries,
111
342254
2330
fakat gelişmiş ya da gelişmekte olan
05:44
developing and developed,
112
344584
2321
ülkelerin bütçelerine bakarsanız,
05:46
you'll think there's something wrong with the math,
113
346905
2551
hesaplamada bir hata olduğunu düşünebilirsiniz;
05:49
because you'll expect absurdities like
114
349456
2826
çünkü şöyle tuhaflıklarla karşılaşacaksınız:
05:52
Pakistan spending 47 times more on its military
115
352282
2882
Pakistan'da her yıl 150.000 çocuk ishalden öldüğü halde,
05:55
than it does on water and sanitation,
116
355164
2281
orduya harcanan paranın,
05:57
even though 150,000 children die of diarrhea
117
357445
2808
su ve sağlık koruma hizmetlerine harcanan paradan
06:00
in Pakistan every year.
118
360253
2099
47 kat fazla olduğu gibi tuhaflıklar...
06:02
But then you look at that already minuscule
119
362352
1960
Sonra yine su ve sağlık koruma hizmetlerine
06:04
water and sanitation budget,
120
364312
1894
ayrılan minicik bütçeye bakıyorsunuz
06:06
and 75 to 90 percent of it will go on clean water supply,
121
366206
3484
ve yüzde 75 ila 90'ının temiz su kaynağına ayrıldığını görüyorsunuz,
06:09
which is great; we all need water.
122
369690
1953
ki bu harika; hepimiz suya muhtacız.
06:11
No one's going to refuse clean water.
123
371643
2307
Kimse temiz suya hayır demez.
06:13
But the humble latrine, or flush toilet,
124
373950
2951
Ancak, hela ya da sifonlu tuvaletler, hastalıkları
06:16
reduces disease by twice as much
125
376901
2109
sadece temiz su kaynağı kullanmaya göre
06:19
as just putting in clean water.
126
379010
2424
iki kat fazla azaltıyor.
06:21
Think about it. That little boy
127
381434
1311
Bir düşünün. Koşarak evine giden
06:22
who's running back into his house,
128
382745
1855
bir küçük çocuğu düşünün.
06:24
he may have a nice, clean fresh water supply,
129
384600
2110
Onun da düzgün ve temiz su kaynağı olabilir,
06:26
but he's got dirty hands that he's going to contaminate his water supply with.
130
386710
4460
ama elleri kirli ve bu ellerle kendi su kaynağını da kirletecek.
06:31
And I think that the real waste of human waste
131
391170
3504
Bence asıl israf, bir kaynak ve inanılmaz bir kalkınma
06:34
is that we are wasting it as a resource
132
394674
2768
tetikleyicisi olarak insan atığını
06:37
and as an incredible trigger for development,
133
397442
3760
boşa harcamamızdır.
06:41
because these are a few things that toilets
134
401202
2150
Tuvaletlerin ve kakanın sadece kendisinin bile
06:43
and poop itself can do for us.
135
403352
2930
bize kazandırabileceği şeylerden birkaç örnek bunlar.
06:46
So a toilet can put a girl back in school.
136
406282
3176
Bir tuvalet bir kız çocuğunu okuluna geri gönderebilir.
06:49
Twenty-five percent of girls in India drop out of school
137
409458
2832
Hindistan'da kız çocuklarının yüzde yirmibeşi,
06:52
because they have no adequate sanitation.
138
412290
3518
yetersiz sağlık koruma hizmetleri yüzünden okulu bırakıyor.
06:55
They've been used to sitting through lessons
139
415808
1765
Yıllardır, derslerde tuvaletlerini tutarak
06:57
for years and years holding it in.
140
417573
2917
oturmaya alışmışlar.
07:00
We've all done that, but they do it every day,
141
420490
2760
Elbette hepimiz tutmuşuzdur, ama onlar her gün tutuyor.
07:03
and when they hit puberty and they start menstruating,
142
423250
2556
Ergenlik çağında adet görmeye başladıklarında
07:05
it just gets too much.
143
425806
2343
artık pes ediyorlar.
07:08
And I understand that. Who can blame them?
144
428149
3541
Anlayabiliyorum. Onları kim suçlayabilir?
07:11
So if you met an educationalist and said,
145
431690
1926
Bir eğitimciyle karşılaşıp ona:
07:13
"I can improve education attendance rates by 25 percent
146
433616
2874
"Çok basit birşey yaparak eğitime katılımı
07:16
with just one simple thing,"
147
436490
2198
yüzde 25 artıracağınızı" söylerseniz,
07:18
you'd make a lot of friends in education.
148
438688
2813
eğitim camiasında epey popüler olursunuz.
07:21
That's not the only thing it can do for you.
149
441501
2535
Kakanın yapabilecekleri bununla da sınırlı değil.
07:24
Poop can cook your dinner.
150
444036
3060
Yemeğinizi de pişirebilir.
07:27
It's got nutrients in it.
151
447096
1694
İçinde besin maddeleri var.
07:28
We ingest nutrients. We excrete nutrients as well.
152
448790
2461
Besin maddelerini vücudumuza alıyoruz. Aynı zamanda dışkıyla atıyoruz.
07:31
We don't keep them all.
153
451251
1852
Hepsini vücudumuzda tutmuyoruz.
07:33
In Rwanda, they are now getting
154
453103
2627
Ruanda'da hapishanelerdeki
07:35
75 percent of their cooking fuel in their prison system
155
455730
2844
mutfak yakıtının yüzde 75'i
07:38
from the contents of prisoners' bowels.
156
458574
3362
mahkumların dışkılarından elde ediliyor.
07:41
So these are a bunch of inmates in a prison in Butare.
157
461936
3786
Bunlar, Butare'de bir hapishanedeki mahkumlar
07:45
They're genocidal inmates, most of them,
158
465722
2152
Çoğunluğu soykırım suçundan hükümlü,
07:47
and they're stirring the contents of their own latrines,
159
467874
3648
tuvaletlerinin içlerini karıştırıyorlar;
07:51
because if you put poop in a sealed environment, in a tank,
160
471522
3311
çünkü dışkı tıpkı mide gibi kapalı bir ortamda kalırsa,
07:54
pretty much like a stomach,
161
474833
1756
bir tankta tutulursa,
07:56
then, pretty much like a stomach, it gives off gas,
162
476589
2813
aynı mide gibi gaz çıkarmaya başlar
07:59
and you can cook with it.
163
479402
2025
ve bu gazla yemek pişirilebilir.
08:01
And you might think it's just good karma
164
481427
2143
Bu adamların kendi pisliklerini karıştırdığını gördüğünüzde
08:03
to see these guys stirring shit,
165
483570
2472
eden bulur diye düşünebilirsiniz;
08:06
but it's also good economic sense,
166
486042
2300
ama bu aynı zamanda ekonomik olarak çok mantıklı;
08:08
because they're saving a million dollars a year.
167
488342
2066
çünkü bu sayede yılda bir milyon dolar tasarruf ediliyor.
08:10
They're cutting down on deforestation,
168
490408
2006
Ağaç kıyımlarını azaltmakla kalmayıp,
08:12
and they've found a fuel supply that is inexhaustible,
169
492414
2903
bitmez tükenmez ve ücretiz bir yakıt kaynağını da
08:15
infinite and free at the point of production.
170
495317
4742
üretim anında elde etmiş oluyorlar.
08:20
It's not just in the poor world that poop can save lives.
171
500059
3348
Kakanın hayat kurtardığı tek yer dünyanın yoksul kesimleri değil.
08:23
Here's a woman who's about to get a dose
172
503407
2152
Bu gördüğümüz kadın,
08:25
of the brown stuff in those syringes,
173
505559
1753
şırıngayla koyu bir madde enjekte edilmek üzere.
08:27
which is what you think it is,
174
507312
1936
Öyle olduğunu sanıyorsunuz,
08:29
except not quite, because it's actually donated.
175
509248
3044
ama değil; çünkü aslında bağışlanmış.
08:32
There is now a new career path called stool donor.
176
512292
2882
Dışkı donörü adı verilen yeni bir kariyer türü var.
08:35
It's like the new sperm donor.
177
515174
1820
Sperm donörü gibi.
08:36
Because she has been suffering from a superbug called C. diff,
178
516994
2993
C. diff diye bilinen ve antibiyotiklere direnç gösteren
08:39
and it's resistant to antibiotics in many cases.
179
519987
3444
bir bakteri nedeniyle hasta.
08:43
She's been suffering for years.
180
523431
1512
Hastalığı yıllardır sürüyor.
08:44
She gets a dose of healthy human feces,
181
524943
3092
Bir doz sağlıklı insan dışkısı enjekte ediliyor.
08:48
and the cure rate for this procedure is 94 percent.
182
528035
4481
Bu işlem sonucu iyileşme oranı yüzde 94.
08:52
It's astonishing, but hardly anyone is still doing it.
183
532516
4398
Hayret verici ama bunu artık neredeyse kimse yapmıyor.
08:56
Maybe it's the ick factor.
184
536914
2022
Belki iğrenç bulunduğundan.
08:58
That's okay, because there's a team of research scientists
185
538936
2870
Neyse ki Kanadalı bir grup biliminsanı
09:01
in Canada who have now created a stool sample,
186
541806
2977
RePOOPulate adı verilen
09:04
a fake stool sample which is called RePOOPulate.
187
544783
2784
sahte dışkı örneği oluşturmayı başardı.
09:07
So you'd be thinking by now, okay, the solution's simple,
188
547567
2288
Çözümün çok basit olduğunu düşünüyor olabilirsiniz:
09:09
we give everyone a toilet.
189
549855
1885
herkesin bir tuvaleti olsun.
09:11
And this is where it gets really interesting,
190
551740
2153
İşler tam bu noktada oldukça ilginç bir hal alıyor;
09:13
because it's not that simple, because we are not simple.
191
553893
2925
çünkü bu o kadar basit değil, zira bizler basit değiliz.
09:16
So the really interesting, exciting work --
192
556818
4093
Sağlık koruma çalışmalarının ilginç ve heyecanlı kısmı-
09:20
this is the engaging bit -- in sanitation is that
193
560911
2936
içine çeken kısmı- şurası ki;
09:23
we need to understand human psychology.
194
563847
2328
İnsan psikolojisini anlamamız gerekiyor.
09:26
We need to understand software
195
566175
2376
Birilerinin eline donanımı tutuşturmaktansa
09:28
as well as just giving someone hardware.
196
568551
2352
yazılımı anlamamız gerekiyor.
09:30
They've found in many developing countries that
197
570903
1782
Pek çok gelişmekte olan ülkede hükümet yetkililerinin
09:32
governments have gone in and given out free latrines
198
572685
2722
gidip, ücretsiz tuvaletler yaptırdığını ve birkaç yıl sonra
09:35
and gone back a few years later and found that they've
199
575407
2156
geri döndüklerinde ise bunların ahırlara
09:37
got lots of new goat sheds or temples or spare rooms
200
577563
4123
ibadethanelere ve barınaklara dönüştürüldüğünü,
09:41
with their owners happily walking past them
201
581686
2367
tuvalet sahiplerinin ise hallerinden memnun bir şekilde
09:44
and going over to the open defecating ground.
202
584053
3810
tuvaletlerini açık alanlara yapmaya devam ettiklerini gördüler.
09:47
So the idea is to manipulate human emotion.
203
587863
3024
Esas fikir: insan duygularını manipüle etmek.
09:50
It's been done for decades. The soap companies did it
204
590887
2501
Onlarca yıldır yapılan bir uygulama. Sabun şirketleri
09:53
in the early 20th century.
205
593388
1939
20. yüzyılın başında bu yönteme başvurdular.
09:55
They tried selling soap as healthy. No one bought it.
206
595327
2759
Sabunu sağlıklı bir şey olarak sunmaya çalıştılar. Alan olmadı.
09:58
They tried selling it as sexy. Everyone bought it.
207
598086
4167
Seksi birşey olarak sundular. Herkes hücum etti.
10:02
In India now there's a campaign
208
602253
1355
Şimdilerde Hindistan'da bir kampanya yürütülüyor.
10:03
which persuades young brides
209
603608
2546
Evlenme çağındaki genç kızları tuvaleti olmayan bir aileye
10:06
not to marry into families that don't have a toilet.
210
606154
3098
gelin gitmemeleri konusunda iknaya çalışıyor.
10:09
It's called "No Loo, No I Do."
211
609252
2668
Kampanyanın adı "No Loo, No I Do" (Tuvalet yoksa Hayır)
10:11
(Laughter)
212
611920
2347
(Gülüşmeler)
10:14
And in case you think that poster's just propaganda,
213
614267
1975
Eğer bu posterin yalnızca bir propaganda olduğunu sanıyorsanız,
10:16
here's Priyanka, 23 years old.
214
616242
2100
işte Priyanka, 23 yaşında.
10:18
I met her last October in India,
215
618342
2121
Geçtiğimiz Ekim ayında Hinistan'da tanıştık.
10:20
and she grew up in a conservative environment.
216
620463
3057
Muhafazakar bir çevrede yetişmiş.
10:23
She grew up in a rural village in a poor area of India,
217
623520
3096
Hindistan'ın yoksul kesimindeki kırsal alanda büyümüş.
10:26
and she was engaged at 14, and then at 21 or so,
218
626616
4166
14 yaşındayken nişanlanmış ve yaklaşık 21 yaşındayken
10:30
she moved into her in-law's house.
219
630782
1771
Kayınvalidesinin evine taşınmış.
10:32
And she was horrified to get there and find
220
632553
2035
Oraya vardığında tuvaletlerinin olmadığını görünce
10:34
that they didn't have a toilet.
221
634588
1292
dehşete kapılmış.
10:35
She'd grown up with a latrine.
222
635880
1367
Oysa kendisi tuvaletli bir evde yetişmiş.
10:37
It was no big deal, but it was a latrine.
223
637247
1954
Öyle gösterişli değil sıradan bir tuvalet.
10:39
And the first night she was there, she was told
224
639201
2023
Orada kaldığı iik gece
10:41
that at 4 o'clock in the morning --
225
641224
1207
saat 4'te kayınvalidesi onu uyandırmış
10:42
her mother-in-law got her up, told her to go outside
226
642431
2839
ve dışarı çıkmasını ve ihtiyacını dışarıda,
10:45
and go and do it in the dark in the open.
227
645270
2820
karanlıkta görmesini söylemiş.
10:48
And she was scared. She was scared of drunks hanging around.
228
648090
2070
Çok korkmuş. Etraftaki sarhoşlardan korkuyormuş.
10:50
She was scared of snakes. She was scared of rape.
229
650160
2874
Yılanlardan korkuyormuş. Tecavüze uğramaktan korkuyormuş.
10:53
After three days, she did an unthinkable thing.
230
653034
2482
Üç gün sonra akla hayale gelmeyen birşey yapmış.
10:55
She left.
231
655516
1740
Orayı terk etmiş.
10:57
And if you know anything about rural India,
232
657256
1585
Hindistan'ın kırsal alanlarını az çok biliyorsanız,
10:58
you'll know that's an unspeakably courageous thing to do.
233
658841
3478
bu hareketin ne kadar cesur olduğunu biliyorsunuz demektir.
11:02
But not just that.
234
662319
1057
Bununla da kalmamış.
11:03
She got her toilet, and now she goes around
235
663376
2412
Kendisi de tuvalet edinmiş. Şimdilerde
11:05
all the other villages in India
236
665788
1598
Hindistan'ın dört bir yerindeki köyleri gezerek
11:07
persuading other women to do the same thing.
237
667386
1753
diğer kadınları da aynı şeyi yapmaya ikna ediyor.
11:09
It's what I call social contagion, and it's really powerful
238
669139
3461
İşte ben buna sosyal bulaşma derim. Gerçekten de çok etkili
11:12
and really exciting.
239
672600
2175
ve aynı zamanda heyecan verici.
11:14
Another version of this, another village in India
240
674775
2089
Bu hikayenin bir başka versiyonu, Priyanka'nın
11:16
near where Priyanka lives
241
676864
1997
yaşadığı yere yakın bir başka köyde geçiyor.
11:18
is this village, called Lakara, and about a year ago,
242
678861
3875
Lakara adındaki bu köyde yaklaşık bir yıl önce
11:22
it had no toilets whatsoever.
243
682736
1451
herhangi bir tuvalet yoktu.
11:24
Kids were dying of diarrhea and cholera.
244
684187
2294
Çocuklar ishal ve koleradan ölüyordu.
11:26
Some visitors came, using various behavioral change tricks
245
686481
4342
Dışarıdan gelen birtakım uzmanlar, davranış değiştirme metodları uygulamaya çalıştılar:
11:30
like putting out a plate of food and a plate of shit
246
690823
2794
masaya bir tabak yemek ve bir tabak kaka koyup
11:33
and watching the flies go one to the other.
247
693617
2217
sineklerin ikisi arsında mekik dokumalarını seyretmek gibi.
11:35
Somehow, people who'd been thinking
248
695834
2567
Yaptıkları şeyi kesinlikle iğrenç bulmayan kişiler,
11:38
that what they were doing was not disgusting at all
249
698401
1529
nasıl olduysa birdenbire
11:39
suddenly thought, "Oops."
250
699930
1872
"Aaaa" dediler.
11:41
Not only that, but they were ingesting their neighbors' shit.
251
701802
2327
Yalnızca kendilerinin değil komşularının kakalarını da vücutlarına alıyorlardı.
11:44
That's what really made them change their behavior.
252
704129
3128
Davranışlarını değiştirmelerinin asıl nedeni buydu.
11:47
So this woman, this boy's mother
253
707257
2536
Böylece, çocuğun annesi olan bu kadın
11:49
installed this latrine in a few hours.
254
709793
2485
tuvaletini birkaç saat içerisinde kurdu.
11:52
Her entire life, she'd been using the banana field behind,
255
712278
2383
O güne kadar, arka taraftaki muz tarlasını kullanmıştı
11:54
but she installed the latrine in a few hours.
256
714661
1568
ama tuvaletini kurması yalnızca birkaç saatini adlı.
11:56
It cost nothing. It's going to save that boy's life.
257
716229
3673
Masrafı sıfır. Kazancı, çocuğun yaşamı.
11:59
So when I get despondent about the state of sanitation,
258
719902
3191
Ne zaman sağlık koruma hizmetleri konusunda ümitsizliğe kapılsam
12:03
even though these are pretty exciting times
259
723093
2196
bütün bunlar çok heyecan veriyor;
12:05
because we've got the Bill and Melinda Gates Foundation
260
725289
2578
çünkü Bill ve Melinda Gates Vakfı var,
12:07
reinventing the toilet, which is great,
261
727867
2062
tuvaleti yeniden icat etmek harika,
12:09
we've got Matt Damon going on bathroom strike,
262
729929
2554
Matt Damon'ın tuvalet grevine girmesi
12:12
which is great for humanity, very bad for his colon.
263
732483
3735
insanlık için büyük, kalın bağırsağı için zararlı bir adım.
12:16
But there are things to worry about.
264
736218
1714
Kaygı durulması gereken meseleler var.
12:17
It's the most off-track Millennium Development Goal.
265
737932
2758
En çok ihmal edilen Milenyum Kalkınma Hedefi.
12:20
It's about 50 or so years off track.
266
740690
2346
Yaklaşık 50 yıllık bir ihmal.
12:23
We're not going to meet targets,
267
743036
1336
İnsanlara sağlık koruma hizmetleri bu oranda
12:24
providing people with sanitation at this rate.
268
744372
3285
ulaştırıldığı sürece, hedeflere ulaşamayız.
12:27
So when I get sad about sanitation,
269
747657
3481
Bu konuda ümitsizliğe kapıldığımda
12:31
I think of Japan, because Japan 70 years ago
270
751138
3319
Japonya'yı düşünürüm. 70 yıl önce
12:34
was a nation of people who used pit latrines
271
754457
2589
çukur tuvaletler kullanan ve tuvalet kağıdı olarak
12:37
and wiped with sticks,
272
757046
2132
çubuk kullanan bir milletti.
12:39
and now it's a nation of what are called Woshurettos,
273
759178
3327
Bugünse Woshurettos, yani
12:42
washlet toilets.
274
762505
1480
washlet tuvaletlerle anılan bir millet.
12:43
They have in-built bidet nozzles for a lovely,
275
763985
2344
Bu tuvaletler, elle dokunmaya gerek kalmadan güzel bir temizlik hissi sunan
12:46
hands-free cleaning experience,
276
766329
2745
kendi içinde taharet musluğu başlığı bulunan tuvaletler.
12:49
and they have various other features
277
769074
2172
Daha pek çok özelliği bulunuyor:
12:51
like a heated seat and an automatic lid-raising device
278
771246
2975
ısıtmalı oturak ya da otomatik kapak kaldırma aparatı da var.
12:54
which is known as the "marriage-saver."
279
774221
2341
bu aparata "evlilik kurtaran" da deniyor.
12:56
(Laughter)
280
776562
1456
(Gülüşmeler)
12:58
But most importantly, what they have done in Japan,
281
778018
2405
En önemlisi, Japonya'daki rolleri
13:00
which I find so inspirational,
282
780423
1500
ki bence çok ilham verici,
13:01
is they've brought the toilet out from behind the locked door.
283
781923
2564
tuvaleti, kilitli kapıların ardından çıkarmış olmaları
13:04
They've made it conversational.
284
784487
1501
ve konuşulabilir hale getirmeleri.
13:05
People go out and upgrade their toilet.
285
785988
3402
İnsanlar gidip tuvaletlerini yeniliyorlar.
13:09
They talk about it. They've sanitized it.
286
789390
4408
Bu konuda konuşuyorlar. Sterilize ediyorlar.
13:13
I hope that we can do that. It's not a difficult thing to do.
287
793798
4480
Umarım bunları biz de yapabiliriz. Yapması zor değil.
13:18
All we really need to do
288
798278
2270
tek yapmamız gereken
13:20
is look at this issue
289
800548
1842
bu konuyu acil ve
13:22
as the urgent, shameful issue that it is.
290
802390
4312
utanç durulması gereken bir konu olarak görmek.
13:26
And don't think that it's just in the poor world that things are wrong.
291
806702
2773
Yanlışlıkların dünyanın yoksul yerlerine özgü olduğunu sanmayın.
13:29
Our sewers are crumbling.
292
809475
2164
Bizdeki kanalizasyon sistemleri çatırdıyor.
13:31
Things are going wrong here too.
293
811639
2167
Bizde de yolunda gitmeyen şeyler var.
13:33
The solution to all of this is pretty easy.
294
813806
2899
Bütün bunların çözümü çok kolay.
13:36
I'm going to make your lives easy this afternoon
295
816705
1721
Bugün yaşamınızı kolaylaştıracağım.
13:38
and just ask you to do one thing,
296
818426
2353
Sizden tek birşey rica ediyorum:
13:40
and that's to go out, protest,
297
820779
3076
Dışarı çıkın, protesto edin,
13:43
speak about the unspeakable,
298
823855
2238
konuşulmayanı konuşun,
13:46
and talk shit.
299
826093
1539
pis konuşun.
13:47
Thank you.
300
827632
1954
Teşekkürler.
13:49
(Applause)
301
829586
5324
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7