Linda Cliatt-Wayman: How to fix a broken school? Lead fearlessly, love hard

463,905 views ・ 2015-06-05

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Eren Gokce Gözden geçirme: Ramazan Şen
00:12
It was November 1, 2002,
0
12683
4400
1 Kasım 2002'de
00:18
my first day as a principal,
1
18208
2750
okul müdiresi olarak ilk günümdü,
00:21
but hardly my first day in the school district of Philadelphia.
2
21677
4792
ancak Philadelphia'daki okul sistemi içinde aslında ilk günüm değildi.
00:27
I graduated from Philadelphia public schools,
3
27218
2958
Philadelphia'daki devlet okullarından mezun oldum
00:30
and I went on to teach special education for 20 years
4
30625
3750
ve Kuzey Philadelphia'daki düşük gelirli, düşük performans gösteren
00:34
in a low-income, low-performing school
5
34792
3000
bir okulda, suçun yaygın olduğu
00:38
in North Philadelphia,
6
38167
1616
ve derin yoksulluğun
00:40
where crime is rampant
7
40292
1583
ülkede en fazla olduğu
00:42
and deep poverty is among the highest in the nation.
8
42333
3292
yerlerden birinde 20 yıl özel eğitim vermeye devam ettim.
00:46
Shortly after I walked into my new school,
9
46958
3601
Yeni okuluma adım attıktan kısa bir süre sonra,
00:50
a huge fight broke out among the girls.
10
50583
3917
kızlar arasında büyük bir kavga koptu.
00:56
After things were quickly under control,
11
56083
2942
İşler kısa sürede kontrol altına alındıktan sonra,
00:59
I immediately called a meeting
12
59500
3018
okulun yeni müdiresi olarak kendimi
01:02
in the school's auditorium
13
62542
2267
tanıtmak üzere derhal okulun
01:04
to introduce myself as the school's new principal.
14
64833
3935
konferans salonunda bir toplantı çağrısı yaptım.
01:08
(Applause)
15
68792
2916
(Alkış)
01:12
I walked in angry,
16
72458
1875
Öfkeli bir şekilde içeri girdim,
01:15
a little nervous --
17
75154
1368
biraz da endişeli --
01:16
(Laughter) --
18
76546
1138
(Gülüşmeler) --
01:17
but I was determined
19
77708
1750
ancak yeni öğrencilerim için
01:19
to set the tone for my new students.
20
79792
2500
şartları belirlemeye kararlıydım.
01:23
I started listing as forcefully as I could
21
83083
3834
Yapabildiğim en güçlü şekilde,
01:26
my expectations for their behavior
22
86958
2642
davranışları konusunda beklentilerimi
01:30
and my expectations for what they would learn in school.
23
90125
3958
ve okulda ne öğrenecekleri konusunda beklentilerimi sıralamaya başladım.
01:34
When, all of a sudden,
24
94625
1500
Birdenbire salonun
01:37
a girl way in the back of the auditorium,
25
97042
3000
en arkalarında bir kız çocuğu
01:40
she stood up
26
100750
1292
ayağa kalkıp,
01:42
and she said, "Miss!
27
102875
1750
"Bayan! Bayan!"
01:45
Miss!"
28
105625
1167
dediğinde,
01:47
When our eyes locked, she said,
29
107750
3750
göz göze geldiğimizde,
01:52
"Why do you keep calling this a school?
30
112250
3618
"Buraya neden okul deyip duruyorsunuz?" dedi.
01:56
This is not a school."
31
116708
2667
"Bu bir okul değil."
02:00
In one outburst,
32
120625
1792
Ashley birdenbire patlayarak,
02:03
Ashley had expressed what I felt
33
123125
3458
çok yıllar önce
02:07
and never quite was able to articulate
34
127167
2750
aynı mahallede düşük performans gösteren
02:10
about my own experience when I attended a low-performing school
35
130292
4601
bir okula gittiğimde yaşadığım deneyimle ilgili hissettiğim
02:14
in the same neighborhood, many, many, many years earlier.
36
134917
3833
ve şimdiye kadar tam olarak ifade edemediğim şeyi söyledi.
02:19
That school was definitely not a school.
37
139500
4125
O okul kesinlikle bir okul değildi.
02:25
Fast forwarding a decade later to 2012,
38
145000
4875
On yıl ileri sarıp 2012'ye gelince,
02:31
I was entering my third low-performing school as principal.
39
151083
4542
okul müdiresi olarak üçüncü düşük performans gösteren okuluma başlıyordum.
02:36
I was to be Strawberry Mansion's fourth principal in four years.
40
156667
4958
Dört yılda Strawberry Mansion'ın dördüncü okul müdürü olacaktım.
02:42
It was labeled "low-performing and persistently dangerous"
41
162750
4375
Düşük test sonuçları, yüksek sayıda silah,
02:47
due to its low test scores
42
167708
2893
uyuşturucu, saldırılar ve gözaltılar yüzünden
02:50
and high number of weapons,
43
170625
2726
"düşük performanslı ve ısrarla tehlikeli"
02:53
drugs, assaults and arrests.
44
173375
2542
olarak sınıflandırılıyordu.
02:57
Shortly as I approached the door of my new school
45
177833
3893
Çok geçmeden yeni okulumun kapısına yaklaşıp
03:01
and attempted to enter,
46
181750
1768
içeri girmeye çalıştığımda
03:03
and found the door locked with chains,
47
183542
3208
ve kapının zincirlerle kilitlendiğini gördüğümde,
03:07
I could hear Ashley's voice in my ears
48
187458
3393
Ashley'nin sesini kulaklarımda
03:10
going, "Miss! Miss!
49
190875
2958
duyabiliyordum, "Bayan! Bayan!
03:14
This is not a school."
50
194833
2125
Bu bir okul değil."
03:17
The halls were dim and dark from poor lighting.
51
197792
3166
Koridorlar kötü ışıklandırmadan dolayı loş ve karanlıktı.
03:21
There were tons of piles of broken old furniture
52
201708
3310
Sınıflarda tonlarca kırık, eski mobilya
03:25
and desks in the classrooms,
53
205042
2267
ve sıra yığını vardı,
03:27
and there were thousands of unused materials and resources.
54
207333
4500
binlerce kullanılmamış materyal ve kaynak vardı.
03:32
This was not a school.
55
212625
2417
Bu bir okul değildi.
03:36
As the year progressed,
56
216292
1791
Günler geçtikçe,
03:38
I noticed that the classrooms were nearly empty.
57
218750
4375
sınıfların neredeyse bomboş olduğunu fark ettim.
03:43
The students were just scared:
58
223958
2084
Öğrenciler yalnızca korkuyorlardı.
03:46
scared to sit in rows in fear that something would happen;
59
226750
4000
Bir şey olacak diye çekinerek sıralarda oturmaktan korkuyorlardı.
03:51
scared because they were often teased in the cafeteria for eating free food.
60
231583
4750
Kafeteryada ücretsiz yemek yemelerinden dolayı sıklıkla sataşıldığı için korkuyorlardı.
03:56
They were scared from all the fighting and all the bullying.
61
236792
4625
Bütün o kavgalardan ve bütün o zorbalıktan korkuyorlardı.
04:01
This was not a school.
62
241792
3458
Bu bir okul değildi.
04:07
And then, there were the teachers,
63
247375
2726
Ve sonra öğretmenler vardı,
04:10
who were incredibly afraid for their own safety,
64
250125
4250
kendi güvenlikleriyle ilgili son derece tedirgindiler,
04:14
so they had low expectations for the students and themselves,
65
254833
5643
bu yüzden hem öğrencileri, hem de kendileri için düşük beklentileri vardı
04:20
and they were totally unaware of their role
66
260500
3309
ve okulun kültürünün bozulmasındaki
04:23
in the destruction of the school's culture.
67
263833
2209
rollerinden tamamen habersizdiler.
04:26
This was the most troubling of all.
68
266500
3041
Bu hepsinden daha büyük sıkıntıydı.
04:30
You see, Ashley was right,
69
270791
2834
Görüyorsunuz ki, Ashley haklıydı
04:34
and not just about her school.
70
274833
1875
ve sadece kendi okulu için değil.
04:37
For far too many schools,
71
277667
2142
Çok fazla sayıda okulda,
04:39
for kids who live in poverty,
72
279833
2060
yoksulluk içinde yaşayan çocuklar için,
04:41
their schools are really not schools at all.
73
281917
2833
okulları gerçekten de okul değil.
04:45
But this can change.
74
285583
1709
Ancak bu değişebilir.
04:47
Let me tell you how it's being done at Strawberry Mansion High School.
75
287958
4667
Bunun Strawberry Mansion Lisesi'nde nasıl yapıldığını size anlatayım.
04:54
Anybody who's ever worked with me will tell you
76
294083
3292
Benimle daha önce çalışmış biri size
04:57
I am known for my slogans.
77
297917
2041
sloganlarımla bilindiğimi söyleyecektir.
05:00
(Laughter)
78
300583
1042
(Gülüşmeler)
05:02
So today, I am going to use three
79
302000
3530
O zaman bugün değişim arayışımızda
05:05
that have been paramount in our quest for change.
80
305554
3333
çok önemli olan üç tanesini kullanacağım.
05:09
My first slogan is:
81
309917
1750
İlk sloganım:
05:12
if you're going to lead, lead.
82
312458
2375
Eğer liderlik edeceksen, et.
05:15
I always believed
83
315750
2120
Bir okulda ne oluyorsa
05:17
that what happens in a school and what does not happen in a school
84
317894
3874
ve bir okulda ne olmuyorsa bunun hep okul müdürüne
05:21
is up to the principal.
85
321792
1458
bağlı olduğuna inandım.
05:23
I am the principal,
86
323958
1459
Okul müdürü benim
05:25
and having that title required me to lead.
87
325833
3625
ve o ünvana sahip olmak liderlik yapmamı gerektiriyor.
05:30
I was not going to stay in my office,
88
330125
2697
Ofisimde oturmayacaktım,
05:32
I was not going to delegate my work,
89
332846
2821
işlerimi havale etmeyecektim
05:35
and I was not going to be afraid to address anything
90
335691
3445
ve çocuklar için iyi olmayan herhangi bir şeyin
05:39
that was not good for children,
91
339160
1900
üzerine gitmekten korkmayacaktım,
05:41
whether that made me liked or not.
92
341084
2974
sevilmemi sağlasın veya sağlamasın.
05:45
I am a leader,
93
345228
1713
Ben bir liderim,
05:46
so I know I cannot do anything alone.
94
346965
3098
o yüzden tek başıma hiçbir şey yapamayacağımı biliyorum.
05:50
So, I assembled a top-notch leadership team
95
350788
2663
Bu yüzden bütün çocukların potansiyeline inanan
05:53
who believed in the possibility of all the children,
96
353475
3084
birinci sınıf bir liderlik ekibi oluşturdum
05:56
and together, we tackled the small things,
97
356583
3849
ve birlikte küçük şeylerle ilgilendik,
06:00
like resetting every single locker combination by hand
98
360456
4603
her öğrencinin emniyetli bir dolabı olması için
06:05
so that every student could have a secure locker.
99
365083
2914
her kilitli dolabın şifresini tek tek elle resetlemek gibi.
06:08
We decorated every bulletin board in that building
100
368583
3432
O binadaki her duyuru panosunu
06:12
with bright, colorful, and positive messages.
101
372039
2853
parlak, renkli ve pozitif mesajlarla dekore ettik.
06:15
We took the chains off the front doors of the school.
102
375428
3127
Okulun giriş kapısındaki zincirleri çıkardık.
06:18
We got the lightbulbs replaced,
103
378579
2095
Ampülleri değiştirdik,
06:20
and we cleaned every classroom to its core,
104
380698
3156
ihtiyaç olmayan her, her ders kitabını
06:23
recycling every, every textbook that was not needed,
105
383878
4475
geri dönüştürerek her sınıfı köşe bucak temizledik
06:28
and discarded thousands of old materials and furniture.
106
388377
3930
ve binlerce materyal ve mobilyayı elden çıkardık.
06:32
We used two dumpsters per day.
107
392692
2876
Günde iki çöp konteyneri kullandık.
06:36
And, of course, of course,
108
396875
2557
Ve elbette, elbette
06:39
we tackled the big stuff,
109
399456
1936
büyük şeylerle de uğraştık,
06:41
like rehauling the entire school budget
110
401857
3922
tüm okul bütçesini yeniden elden geçirmek gibi,
06:45
so that we can reallocate funds to have more teachers and support staff.
111
405803
4855
ki daha fazla öğretmen ve destek elemanı için fonları yeniden tahsis edebilelim.
06:51
We rebuilt the entire school day schedule from scratch
112
411733
5535
Bütün okul günü çizelgesini yeni baştan oluşturduk,
06:57
to add a variety of start and end times,
113
417292
3879
çeşitli başlangıç ve bitiş saatleri,
07:01
remediation, honors courses,
114
421195
3152
iyileştirme, onur listesi kursları,
07:04
extracurricular activities, and counseling,
115
424792
3600
ders dışı aktiviteler ve rehberlik ekledik,
07:08
all during the school day.
116
428416
1833
hepsi okul saatleri içinde.
07:11
All during the school day.
117
431717
1933
Hepsi okul saatleri içinde.
07:16
We created a deployment plan
118
436217
2991
Günün her dakikası her destek elemanı
07:20
that specified where every single support person and police officer would be
119
440473
5648
ve polis memurunun nerede olacağına dair
07:26
every minute of the day,
120
446145
1404
bir yerleşim planı yaptık
07:27
and we monitored at every second of the day,
121
447573
3903
ve günün her saniyesinde gözlemledik.
07:31
and, our best invention ever,
122
451500
2775
En iyi icadımız ise,
07:34
we devised a schoolwide discipline program
123
454299
3634
"Tartışılamazlar" adında okul çapında
07:37
titled "Non-negotiables."
124
457957
1735
bir disiplin programı tasarlamaktı.
07:40
It was a behavior system --
125
460137
1704
Bir davranış sistemiydi --
07:44
designed to promote positive behavior at all times.
126
464368
4407
her zaman pozitif davranışı desteklemek üzere tasarlandı.
07:49
The results?
127
469131
1186
Sonuçlar?
07:51
Strawberry Mansion was removed from the Persistently Dangerous List
128
471085
4128
Strawberry Mansion, ilk sene Devamlı Olarak Tehlikeli Listesi'nden
07:55
our first year after being --
129
475237
2439
kaldırıldı --
07:57
(Applause) --
130
477700
2913
(Alkış) --
08:03
after being on the Persistently Dangerous List for five consecutive years.
131
483800
4415
beş yıl arka arkaya Devamlı Olarak Tehlikeli Listesi'nde olduktan sonra.
08:08
Leaders make the impossible possible.
132
488732
4000
Liderler imkânsız olanı imkân dâhilinde yapar.
08:13
That brings me to my second slogan:
133
493939
2054
Bu da beni ikinci sloganıma götürüyor:
08:16
So what? Now what?
134
496865
2602
Ne olmuş? Şimdi ne olacak?
08:19
(Laughter)
135
499491
1082
(Gülüşmeler)
08:20
(Applause)
136
500597
4278
(Alkış)
08:25
When we looked at the data,
137
505483
1834
Veriye baktığımızda
08:27
and we met with the staff,
138
507718
2070
ve personelle görüştüğümüzde,
08:29
there were many excuses
139
509812
1914
Strawberry Mansion'ın düşük performanslı
08:31
for why Strawberry Mansion was low-performing and persistently dangerous.
140
511750
3933
ve devamlı olarak tehlikeli olması ile ilgili pek çok bahane vardı.
08:36
They said that only 68 percent of the kids come to school on a regular basis,
141
516129
4867
Çocukların sadece yüzde 68'inin düzenli olarak okula geldiğini,
08:41
100 percent of them live in poverty,
142
521020
3029
yüzde 100'ünün yoksulluk içinde yaşadığını,
08:44
only one percent of the parents participate,
143
524587
2919
ebeveynlerin sadece yüzde birinin katılım gösterdiğini,
08:48
many of the children
144
528173
1631
pek çok çocuğun
08:49
come from incarceration and single-parent homes,
145
529828
3548
hapisten ve tek ebeveynli evlerden geldiğini,
08:53
39 percent of the students have special needs,
146
533400
4304
öğrencilerin yüzde 39'unun özel ihtiyaçları olduğunu söylediler
08:57
and the state data revealed
147
537728
2412
ve eyalet verileri gösterdi ki,
09:00
that six percent of the students were proficient in algebra,
148
540695
4298
öğrencilerin yüzde 6'sı cebirde
09:05
and 10 were proficient in literature.
149
545017
2976
ve yüzde 10'u edebiyatta yeterliydi.
09:10
After they got through telling us all the stories
150
550817
3926
Bize koşulların ve çocukların ne kadar kötü
09:14
of how awful the conditions and the children were,
151
554767
3959
olduğuyla ilgili bütün hikâyeleri anlatmayı bitirdikten sonra
09:18
I looked at them,
152
558750
1692
onlara baktım
09:21
and I said, "So what. Now what?
153
561162
3358
ve şöyle dedim, "Ne olmuş? Şimdi ne olacak?
09:25
What are we gonna do about it?"
154
565088
1803
Bu konuyla ilgili ne yapacağız?"
09:26
(Applause)
155
566915
2959
(Alkış)
09:32
Eliminating excuses at every turn became my primary responsibility.
156
572654
5254
Her yerdeki bahaneleri gidermek benim ana sorumluluğum oldu.
09:38
We addressed every one of those excuses
157
578552
3062
Bu bahanelerin her birini
09:41
through a mandatory professional development,
158
581614
2580
zorunlu profesyonel gelişim yoluyla ele aldık,
09:44
paving the way for intense focus on teaching and learning.
159
584194
4956
böylece öğretme ve öğrenmeye yoğun bir şekilde odaklanmanın yolunu açtık.
09:50
After many observations,
160
590037
2119
Çokça gözlemden sonra
09:52
what we determined was that teachers knew what to teach
161
592180
4695
ulaştığımız sonuç, öğretmenlerin ne öğreteceklerini bildikleri,
09:57
but they did not know how to teach
162
597462
2764
ancak nasıl öğreteceklerini bilmedikleriydi.
10:00
so many children with so many vast abilities.
163
600250
2967
Muazzam kabiliyetleriyle çok sayıda çocuk.
10:03
So, we developed a lesson delivery model for instruction
164
603798
5074
Bu yüzden eğitim için, sınıftaki her öğrencinin kendine has ihtiyaçlarının
10:08
that focused on small group instruction,
165
608896
3740
karşılanmasına olanak sağlayan
10:12
making it possible for all the students to get their individual needs met
166
612660
4794
küçük grupla eğitim üzerine odaklanmış olan bir ders verme
10:17
in the classroom.
167
617478
1301
modeli geliştirdik.
10:19
The results?
168
619170
1213
Sonuçlar?
10:21
After one year, state data revealed
169
621149
4653
Bir yıl sonra, eyalet verileri
10:25
that our scores have grown by 171 percent in Algebra
170
625826
4311
sonuçlarımızın cebirde yüzde 171
10:30
and 107 percent in literature.
171
630161
2621
ve edebiyatta yüzde 107 arttığını ortaya koydu.
10:32
(Applause)
172
632806
2961
(Alkış)
10:37
We have a very long way to go,
173
637300
2282
Çok uzun bir yolumuz var,
10:40
a very long way to go,
174
640049
1934
çok uzun bir yol, ancak artık
10:42
but we now approach every obstacle with a "So What. Now What?" attitude.
175
642625
6366
her engele "Ne olmuş? Şimdi ne olacak?" tavrıyla yaklaşıyoruz.
10:50
And that brings me to my third and final slogan.
176
650377
4085
Bu beni üçüncü ve son sloganıma getiriyor.
10:54
(Laughter)
177
654486
1650
(Gülüşmeler)
10:56
If nobody told you they loved you today,
178
656160
3829
Eğer bugün hiç kimse sizi sevdiğini söylemediyse,
11:00
you remember I do, and I always will.
179
660678
3607
bilin ki ben seviyorum ve her zaman seveceğim.
11:05
My students have problems:
180
665079
1796
Öğrencilerimin sorunları var:
11:07
social, emotional and economic problems
181
667875
4549
Hayal bile edemeyeceğiniz sosyal, duygusal
11:12
you could never imagine.
182
672448
1692
ve ekonomik sorunlar.
11:15
Some of them are parents themselves,
183
675056
2338
Bazılarının kendileri ebeveyn
11:17
and some are completely alone.
184
677418
2822
ve bazıları tamamen yalnız.
11:21
If someone asked me my real secret
185
681375
3518
Eğer birisi bana Strawberry Mansion'ı
11:24
for how I truly keep Strawberry Mansion moving forward,
186
684917
3926
aslında nasıl ileriye götürdüğümün gerçek sırrını sorsaydı,
11:29
I would have to say that I love my students
187
689405
3133
öğrencilerimi sevdiğimi ve onların potansiyellerine
11:32
and I believe in their possibilities
188
692935
2468
koşulsuz olarak inandığımı
11:35
unconditionally.
189
695427
1526
söylerdim.
11:38
When I look at them,
190
698000
1637
Onlara baktığımda
11:40
I can only see what they can become,
191
700235
2772
onların gerçekten ne olabileceklerini görüyorum,
11:43
and that is because I am one of them.
192
703869
3695
çünkü ben de onlardan biriyim.
11:48
I grew up poor in North Philadelphia too.
193
708542
2850
Ben de Kuzey Philadelphia'da yoksul olarak büyüdüm.
11:52
I know what it feels like to go to a school that's not a school.
194
712261
5117
Ben de okul olmayan bir okula gitmenin ne demek olduğunu biliyorum.
11:58
I know what it feels like to wonder
195
718184
3250
Yoksulluktan kurtulmanın bir yolu
12:01
if there's ever going to be any way out of poverty.
196
721458
3650
olup olmadığını merak etmenin nasıl bir duygu olduğunu biliyorum.
12:06
But because of my amazing mother,
197
726092
2854
Harika annem yüzünden,
12:10
I got the ability to dream
198
730496
3066
çevremdeki yoksulluğa rağmen
12:13
despite the poverty that surrounded me.
199
733586
2582
hayal etme kabiliyeti edindim.
12:17
So --
200
737161
1198
Bu yüzden --
12:18
(Applause) --
201
738383
2448
(Alkış)
12:20
if I'm going to push my students
202
740855
5093
eğer öğrencilerimi hayallerine
12:25
toward their dream and their purpose in life,
203
745972
2773
ve hayattaki amaçlarına doğru iteceksem,
12:28
I've got to get to know who they are.
204
748769
2608
kim olduklarını bilmek zorundayım.
12:32
So I have to spend time with them,
205
752042
2852
Bu yüzden onlarla zaman geçirmeliyim,
12:34
so I manage the lunchroom every day.
206
754918
2400
bu sebeple her gün yemekhaneyi idare ederim.
12:37
(Laughter)
207
757342
1289
(Gülüşmeler)
12:38
And while I'm there,
208
758655
1512
Oradayken,
12:40
I talk to them about deeply personal things,
209
760896
4018
onlarla derin kişisel konular konuşurum
12:45
and when it's their birthday,
210
765830
2083
ve doğum günleri olduğunda,
12:47
I sing "Happy Birthday"
211
767937
1929
"Mutlu Yıllar" şarkısını söylerim,
12:49
even though I cannot sing at all.
212
769890
2146
aslında hiç şarkı söyleyemediğim hâlde.
12:52
(Laughter)
213
772060
2032
(Gülüşmeler)
12:54
I often ask them,
214
774116
1724
Onlara sık sık sorarım,
12:55
"Why do you want me to sing when I cannot sing at all?"
215
775864
3933
"Hiç şarkı söyleyemediğim hâlde neden şarkı söylememi istiyorsun?"
12:59
(Laughter)
216
779821
1838
(Gülüşmeler)
13:01
And they respond by saying,
217
781683
2184
Onlar da şöyle cevap verir,
13:04
"Because we like feeling special."
218
784284
2376
"Çünkü kendimizi özel hissetmeyi seviyoruz."
13:08
We hold monthly town hall meetings
219
788259
2803
Endişelerini dinlemek,
13:11
to listen to their concerns,
220
791611
2930
akıllarından geçenleri öğrenmek için
13:14
to find out what is on their minds.
221
794565
3761
belediye binasında her ay toplantı yaparız.
13:18
They ask us questions like, "Why do we have to follow rules?"
222
798784
5033
Bize şöyle sorular sorarlar, "Neden kurallara uymak zorundayız?"
13:24
"Why are there so many consequences?"
223
804255
2595
"Neden bu kadar fazla sonucu var?"
13:27
"Why can't we just do what we want to do?"
224
807168
2967
"Neden sadece istediğimiz şeyleri yapamıyoruz?"
13:30
(Laughter)
225
810159
2231
(Gülüşmeler)
13:32
They ask, and I answer each question honestly,
226
812414
3761
Onlar sorar ve ben de her soruyu samimiyetle cevaplarım.
13:36
and this exchange in listening helps to clear up any misconceptions.
227
816932
5975
Dinlerken yapılan bu değiş tokuş herhangi bir yanlış anlamayı giderir.
13:43
Every moment is a teachable moment.
228
823860
3532
Her an, öğretilebilen bir andır.
13:48
My reward,
229
828965
1210
Benim ödülüm,
13:51
my reward
230
831359
1166
benim ödülüm,
13:54
for being non-negotiable in my rules and consequences
231
834759
4499
kurallar ve sonuçlar konusunda tartışma kabul etmemenin ödülü,
13:59
is their earned respect.
232
839839
1907
onlardan kazandığım saygı.
14:02
I insist on it,
233
842564
1403
Bunda ısrar ediyorum
14:04
and because of this, we can accomplish things together.
234
844878
4186
ve bunun sonucunda, hep beraber bir şeyler başarabiliyoruz.
14:09
They are clear about my expectations for them,
235
849952
3615
Onlardan beklentilerimin farkındalar
14:14
and I repeat those expectations every day over the P.A. system.
236
854000
5153
ve bu beklentilerimi her gün hoparlör sistemi üzerinden tekrar ediyorum.
14:19
I remind them --
237
859656
1613
Onlara hatırlatıyorum --
14:21
(Laughter)
238
861293
2216
(Gülüşmeler)
14:23
I remind them of those core values
239
863533
3633
Onlara odaklanma, gelenekler, mükemmellik,
14:27
of focus, tradition, excellence,
240
867190
4628
doğruluk ve sebat gibi temel değerleri
14:32
integrity and perseverance,
241
872172
2937
hatırlatıyorum
14:35
and I remind them every day
242
875133
2498
ve onlara her gün eğitimin gerçekten
14:37
how education can truly change their lives.
243
877655
3792
hayatlarını nasıl değiştirebileceğini hatırlatıyorum.
14:42
And I end every announcement the same:
244
882216
2838
Her anonsumu aynı şekilde bitiriyorum:
14:45
"If nobody told you they loved you today,
245
885414
3853
"Eğer bugün hiç kimse sizi sevdiğini söylemediyse,
14:49
you remember I do,
246
889291
1741
bilin ki ben seviyorum
14:51
and I always will."
247
891056
1970
ve her zaman seveceğim."
14:54
Ashley's words
248
894076
1941
Ashley'nin "Bayan, bayan,
14:56
of "Miss, Miss,
249
896893
2870
bu bir okul değil,"
15:00
this is not a school,"
250
900224
2516
şeklindeki sözleri,
15:03
is forever etched in my mind.
251
903064
2582
kafamda sonsuza dek yer edindi.
15:06
If we are truly going to make real progress
252
906354
5428
Eğer yoksulluğu ele almak için
15:11
in addressing poverty,
253
911806
1968
gerçekten gelişme kaydedeceksek,
15:13
then we have to make sure
254
913798
2144
o zaman yoksulluk içindeki çocuklara
15:16
that every school that serves children in poverty
255
916442
4189
hizmet veren her okulun
15:20
is a real school,
256
920655
2605
gerçek bir okul olduğuna emin olmalıyız,
15:23
a school, a school --
257
923284
2255
bir okul, bir okul --
15:25
(Applause) --
258
925563
2954
(Alkış) --
15:29
a school that provides them with knowledge
259
929458
3782
etraflarındaki dünyayı yönlendirmek için
15:33
and mental training to navigate the world around them.
260
933264
4128
bilgi ve zihinsel eğitim sağlayan bir okul.
15:38
I do not know all the answers,
261
938112
2646
Bütün cevapları bilmiyorum,
15:41
but what I do know is for those of us who are privileged
262
941458
5617
ancak bildiğim şey, aramızda imtiyazlı olanlar ile yoksulluk içindeki
15:47
and have the responsibility of leading a school that serves children in poverty,
263
947500
5518
çocuklara hizmet veren okullarda yönetim sorumluluğuna sahip olanlarımız,
15:53
we must truly lead,
264
953042
2226
gerçek anlamda liderlik yapmalıyız
15:55
and when we are faced with unbelievable challenges,
265
955292
3625
ve inanılmaz sorunlarla karşılaştığımızda,
15:58
we must stop and ask ourselves, "So what. Now what?
266
958941
5785
durup kendimize şunu sormalıyız, "Ne olmuş? Şimdi ne olacak?
16:04
What are we going to do about it?"
267
964750
2656
Bu konuyla ilgili ne yapacağız?"
16:08
And as we lead,
268
968060
1489
Liderlik ederken
16:10
we must never forget
269
970063
1905
hiçbir şekilde unutmamalıyız ki,
16:12
that every single one of our students
270
972677
3216
öğrencilerimizin her biri
16:15
is just a child,
271
975917
1603
sadece birer çocuk,
16:17
often scared by what the world tells them they should be,
272
977990
4952
çoğunlukla dünyanın onlara ne olmaları gerektiğini söylemelerinden dolayı korkmuş
16:23
and no matter what the rest of the world tells them they should be,
273
983797
5985
ve dünyanın geri kalanı onlara ne olmaları gerektiği hakkında ne söylerse söylesin,
16:30
we should always provide them with hope,
274
990139
3275
onlara her zaman umut,
16:33
our undivided attention,
275
993438
2546
bölünmeyen dikkatimizi,
16:36
unwavering belief in their potential,
276
996656
3126
potansiyelleri hakkında sarsılmaz inanç,
16:39
consistent expectations,
277
999806
2191
tutarlı beklentiler sunmalıyız
16:42
and we must tell them often,
278
1002303
2436
ve onlara sık sık şunu söylemeliyiz,
16:45
if nobody told them they loved them today,
279
1005117
3576
eğer bugün hiç kimse onları sevdiğini söylemediyse,
16:48
remember we do, and we always will.
280
1008717
2821
bilin ki biz seviyoruz ve her zaman seveceğiz.
16:51
Thank you.
281
1011844
1213
Teşekkürler.
16:53
(Applause)
282
1013081
3083
(Alkış)
17:04
Thank you, Jesus.
283
1024058
1350
Teşekkürler, İsa.
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7