How to speak up for yourself | Adam Galinsky

957,091 views ・ 2016-12-16

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Ramazan Şen Gözden geçirme: Yunus ASIK
00:13
Speaking up is hard to do.
0
13441
2416
Açıkça konuşmak zor iştir.
00:16
I understood the true meaning of this phrase exactly one month ago,
1
16588
4919
Bu sözün ne demek istediğini bir ay önce
00:21
when my wife and I became new parents.
2
21531
2903
eşim ve ben yeni ebeveyn olduğumuzda anladım.
00:25
It was an amazing moment.
3
25113
1678
İnanılmaz bir andı.
00:26
It was exhilarating and elating,
4
26815
2185
Neşe verici ve sevindiriciydi
00:29
but it was also scary and terrifying.
5
29024
3321
ama ayrıca korkutucuydu.
00:32
And it got particularly terrifying when we got home from the hospital,
6
32369
4202
Ve bu, hastaneden eve döndüğümüzde daha da korkutucu oldu
00:36
and we were unsure
7
36595
1461
ve küçük oğlumuzun
00:38
whether our little baby boy was getting enough nutrients from breastfeeding.
8
38080
4089
emerek yeterli besin alıp almadığı konusunda emin değildik.
00:42
And we wanted to call our pediatrician,
9
42616
3327
Ve çocuk doktorumuzu aramak istedik
00:45
but we also didn't want to make a bad first impression
10
45967
2575
fakat kötü bir ilk intiba bırakmak veya
00:48
or come across as a crazy, neurotic parent.
11
48566
2464
deli, nevrotik ebeveyn imajı vermek istemedik.
00:51
So we worried.
12
51054
1647
Yani endişeliydik.
00:52
And we waited.
13
52725
1382
Ve bekledik.
00:54
When we got to the doctor's office the next day,
14
54131
2295
Ertesi gün doktorun ofisine gittiğimizde
00:56
she immediately gave him formula because he was pretty dehydrated.
15
56450
4254
eşim bebeğimize hemen mama verdi çünkü oldukça susuz kalmıştı.
01:01
Our son is fine now,
16
61312
1434
Çocuğumuz iyiydi
01:02
and our doctor has reassured us we can always contact her.
17
62770
2956
ve doktorumuz daima onu arayabileceğimizi söyledi.
01:06
But in that moment,
18
66106
1526
Fakat o anda,
01:07
I should've spoken up, but I didn't.
19
67656
2634
açıkça konuşmalıydım, ama yapmadım.
01:10
But sometimes we speak up when we shouldn't,
20
70943
3295
Fakat bazen yapmamamız gerekirken açıkça konuşuyoruz
01:14
and I learned that over 10 years ago when I let my twin brother down.
21
74262
3926
ve bunu 10 yıl önce ikiz kardeşimi hayal kırıklığına uğrattığımda öğrendim.
01:18
My twin brother is a documentary filmmaker,
22
78579
2642
İkiz kardeşim belgesel yapımcısı
01:21
and for one of his first films,
23
81245
1530
ve ilk filmlerinden birinde
01:22
he got an offer from a distribution company.
24
82799
2615
bir dağıtım şirketinden teklif aldı.
01:25
He was excited,
25
85438
1338
Heyecanlıydı
01:26
and he was inclined to accept the offer.
26
86800
2667
ve teklifi kabul edecek gibiydi.
01:29
But as a negotiations researcher,
27
89491
2093
Bir pazarlık araştırmacısı olarak
01:31
I insisted he make a counteroffer,
28
91608
2953
karşı bir teklif yapmasında ısrar ettim
01:34
and I helped him craft the perfect one.
29
94585
3230
ve en iyisini hazırlamasına yardım ettim.
01:37
And it was perfect --
30
97839
1681
Ve mükemmeldi --
01:39
it was perfectly insulting.
31
99544
2004
mükemmel aşağılayıcıydı.
01:42
The company was so offended,
32
102423
1713
Şirket o kadar gücenmişti ki,
01:44
they literally withdrew the offer
33
104160
2049
resmen tekliflerini geri çektiler
01:46
and my brother was left with nothing.
34
106233
2217
ve kardeşimin eli boş kaldı.
01:48
And I've asked people all over the world about this dilemma of speaking up:
35
108474
3860
Dünyanın dört bir yanında insanlara açıkça konuşma ikilemini sordum:
01:52
when they can assert themselves,
36
112358
1834
Ne zaman kendilerini savunabileceklerini,
01:54
when they can push their interests,
37
114216
1714
ne zaman çıkarlarını zorlayabileceklerini,
01:55
when they can express an opinion,
38
115954
2195
ne zaman fikirlerini ifade edebildiklerini,
01:58
when they can make an ambitious ask.
39
118173
2211
ne zaman hırslı bir istekte bulunabildiklerini.
02:00
And the range of stories are varied and diverse,
40
120887
4233
Hikâyeler çeşit çeşitti
02:05
but they also make up a universal tapestry.
41
125144
2671
fakat evrensel bir doku da oluşturuyorlardı.
02:07
Can I correct my boss when they make a mistake?
42
127839
2678
Hata yaptığımda patronumu düzeltebilir miyim?
02:10
Can I confront my coworker who keeps stepping on my toes?
43
130541
4103
Sürekli damarıma basan iş arkadaşımla yüzleşebilir miyim?
02:14
Can I challenge my friend's insensitive joke?
44
134996
3067
Arkadaşımın düşüncesiz şakasına karşı çıkabilir miyim?
02:18
Can I tell the person I love the most my deepest insecurities?
45
138390
4096
En çok sevdiğim insana en derin güvensizliklerimi anlatabilir miyim?
02:22
And through these experiences, I've come to recognize
46
142963
2713
Ve bu deneyimler sonucunda, şunu anladım ki
02:25
that each of us have something called a range of acceptable behavior.
47
145700
3857
her birimizde kabul edilebilir bir davranış yelpazesi vardır.
02:29
Now, sometimes we're too strong; we push ourselves too much.
48
149581
5251
Bazen çok güçlüyüzdür; kendimizi çok zorlarız.
02:34
That's what happened with my brother.
49
154856
1763
Kardeşimle yaşadığım böyle bir şeydi.
02:36
Even making an offer was outside his range of acceptable behavior.
50
156643
4626
Teklifte bulunmak bile kabul edilebilir davranış yelpazesinin dışındaydı.
02:41
But sometimes we're too weak.
51
161663
1524
Ama bazen çok zayıfızdır.
02:43
That's what happened with my wife and I.
52
163211
2064
Eşimle aramda olan da buydu.
02:45
And this range of acceptable behaviors --
53
165299
2216
Ve bu kabul edilebilir davranış yelpazesi --
02:47
when we stay within our range, we're rewarded.
54
167539
3095
bu yelpaze içinde kalırsak, karşılığını alırız.
02:50
When we step outside that range, we get punished in a variety of ways.
55
170658
4169
Fakat dışına çıkarsak, çeşitli şekillerde cezalandırılırız.
02:54
We get dismissed or demeaned or even ostracized.
56
174851
3139
İşimizden oluruz veya küçük düşeriz veya hatta dışlanırız.
02:58
Or we lose that raise or that promotion or that deal.
57
178014
3259
Veya aldığımız zammı, promosyonu veya anlaşmamızı kaybederiz.
03:01
Now, the first thing we need to know is:
58
181929
2764
Şimdi, bilmemiz gereken ilk şey:
03:04
What is my range?
59
184717
1488
Benim yelpazem nedir?
03:06
But the key thing is, our range isn't fixed;
60
186744
3945
İşin kilit noktası, yelpazemiz sabit değildir;
03:11
it's actually pretty dynamic.
61
191265
1416
oldukça dinamiktir.
03:12
It expands and it narrows based on the context.
62
192705
4256
İçeriğe bağlı olarak açılır veya kapanır.
03:17
And there's one thing that determines that range more than anything else,
63
197344
4128
Ve bir şey bu yelpazeyi diğer şeylerden daha fazla belirler
03:22
and that's your power.
64
202038
1293
ve bu da sizin gücünüzdür.
03:23
Your power determines your range.
65
203355
2157
Gücünüz yelpazenizi belirler.
03:25
What is power?
66
205536
1437
Güç nedir?
03:26
Power comes in lots of forms.
67
206997
1767
Güç çok farklı formlarda gelir.
03:28
In negotiations, it comes in the form of alternatives.
68
208788
3089
Pazarlık sırasında, alternatifler formunda gelir.
03:31
So my brother had no alternatives;
69
211901
2000
Ve kardeşimin hiç alternatifi yoktu;
03:33
he lacked power.
70
213925
1187
gücü eksikti.
03:35
The company had lots of alternatives;
71
215136
1820
Şirketin çok fazla alternatifi vardı;
03:36
they had power.
72
216980
1166
gücü vardı.
03:38
Sometimes it's being new to a country, like an immigrant,
73
218170
3060
Bazen bir ülkeye yabancı olmak gibidir, bir göçmen gibi veya
03:41
or new to an organization
74
221254
1459
bir şirkette yeni olmak gibi
03:42
or new to an experience,
75
222737
1559
veya yeni bir deneyim gibi,
03:44
like my wife and I as new parents.
76
224320
2105
yeni ebeveyn olarak eşim ve ben gibi.
03:46
Sometimes it's at work,
77
226449
1501
Bazen işte olduğu gibidir,
03:47
where someone's the boss and someone's the subordinate.
78
227974
2611
birisi patrondur ve birisi emir altındadır.
03:50
Sometimes it's in relationships,
79
230609
1684
Bazen ilişkilerdeki gibidir,
03:52
where one person's more invested than the other person.
80
232317
2981
bir taraf diğerinden daha özverilidir.
03:55
And the key thing is that when we have lots of power,
81
235322
3515
Ve kilit nokta, çok gücümüz olduğunda,
03:58
our range is very wide.
82
238861
1829
yelpazemizin çok geniş olmasıdır.
04:00
We have a lot of leeway in how to behave.
83
240714
2631
Nasıl davranacağımız konusunda çok fazla seçenek vardır.
04:03
But when we lack power, our range narrows.
84
243813
2328
Ama gücümüz az olduğunda, yelpazemiz daralır.
04:06
We have very little leeway.
85
246537
1795
Çok az seçeneğimiz vardır.
04:08
The problem is that when our range narrows,
86
248947
2782
Problem şu ki, yelpazemiz daraldığında,
04:11
that produces something called the low-power double bind.
87
251753
4103
düşük güçlü çifte açmaz denilen bir şey ortaya çıkar.
04:16
The low-power double bind happens
88
256310
2673
Düşük güçlü çifte açmaz meydana geldiğinde
04:19
when, if we don't speak up, we go unnoticed,
89
259007
2937
açıkça konuşmayız, gözden kaçarız,
04:22
but if we do speak up, we get punished.
90
262576
2342
fakat açıkça konuşursak, cezalandırılırız.
04:25
Now, many of you have heard the phrase the "double bind"
91
265359
2711
Şimdi, birçoğunuz "çifte açmaz" ifadesini duymuş ve bunu
04:28
and connected it with one thing, and that's gender.
92
268094
2947
cinsiyetle bağdaştırmışsınızdır.
04:31
The gender double bind is women who don't speak up go unnoticed,
93
271065
4210
Cinsiyet çifte açmazı açıkça konuşmayan, gözden kaçan kadındır
04:35
and women who do speak up get punished.
94
275299
2431
ve açıkça konuşmayan kadın cezalandırılır.
04:38
And the key thing is that women have the same need as men to speak up,
95
278127
4984
Aslında, kadınların da erkekler gibi açıkça konuşma ihtiyacı vardır
04:43
but they have barriers to doing so.
96
283135
1897
ama bunu yapmalarına engel vardır.
04:46
But what my research has shown over the last two decades
97
286004
3278
Fakat araştırmalarım gösterdi ki son 20 yıl süresince
04:49
is that what looks like a gender difference
98
289306
3281
cinsiyet farklılığı gibi gözüken şey
04:53
is not really a gender double bind,
99
293035
2397
gerçek bir cinsyet çifte açmazı değil,
04:55
it's a really a low-power double bind.
100
295456
2356
aslında düşük güçlü çifte açmazdır.
04:57
And what looks like a gender difference
101
297836
1884
Ve cinsiyet farklılığı olarak görülen şey
04:59
are really often just power differences in disguise.
102
299744
3106
aslında daha çok kılık değiştirmiş güç farklılığıdır.
05:03
Oftentimes we see a difference between a man and a woman
103
303394
2723
Çoğu kez erkekler ve kadınlar arasında
05:06
or men and women,
104
306141
1198
bir fark görürüz
05:07
and think, "Biological cause. There's something fundamentally different
105
307363
3608
ve "Biyolojik sebep. Cinsiyet konusunda temel farklar var."
05:10
about the sexes."
106
310995
1246
diye düşünürüz.
05:12
But in study after study,
107
312265
1854
Fakat çalışmalar sonrasında,
05:14
I've found that a better explanation for many sex differences
108
314143
4206
birçok cinsiyet farkı için daha iyi bir açıklamanın
05:18
is really power.
109
318893
1512
aslında güç olduğunu buldum.
05:20
And so it's the low-power double bind.
110
320429
3067
Yani bu düşük güçlü çifte açmazdır.
05:23
And the low-power double bind means that we have a narrow range,
111
323975
4816
Ve düşük güçlü çifte açmaz dar bir yelpazemiz olduğu
05:28
and we lack power.
112
328815
1830
ve güç eksikliği anlamına gelir.
05:30
We have a narrow range,
113
330669
1232
Dar bir yelpazemiz var
05:31
and our double bind is very large.
114
331925
1922
ve çifte açmazımız çok büyük.
05:34
So we need to find ways to expand our range.
115
334335
2356
Bu yüzden yelpazemizi açacak yollar bulmamız gerekiyor.
05:36
And over the last couple decades,
116
336715
1577
Ve son birkaç on yıldır,
05:38
my colleagues and I have found two things really matter.
117
338316
2981
iş arkadaşlarımla iki şeyin gerçekten önemli olduğunu bulduk.
05:41
The first: you seem powerful in your own eyes.
118
341887
4005
Birincisi: kendi gözünüzde çok güçlü gözüküyorsunuz.
05:46
The second: you seem powerful in the eyes of others.
119
346284
3321
İkincisi: diğerlerinin gözünde çok güçlü gözüküyorsunuz.
05:49
When I feel powerful,
120
349629
1855
Kendimi güçlü hissettiğimde,
ürkek değil kendimden emin hissediyorum.
05:52
I feel confident, not fearful;
121
352117
1875
05:54
I expand my own range.
122
354016
1842
Kendi yelpazemi açıyorum.
05:55
When other people see me as powerful,
123
355882
2146
Başka insanlar beni güçlü gördüğünde,
05:58
they grant me a wider range.
124
358614
2536
bana daha geniş yelpaze sunuyorlar.
06:01
So we need tools to expand our range of acceptable behavior.
125
361174
4754
Kabul edilebilir davranış yelpazesini açmak için araçlara ihtiyacımız var.
06:05
And I'm going to give you a set of tools today.
126
365952
2391
Ve bugün size bir takım araç vereceğim.
06:08
Speaking up is risky,
127
368367
1618
Açıkça konuşmak risklidir,
06:10
but these tools will lower your risk of speaking up.
128
370503
3929
fakat bu araçlar açıkça konuşma riskinizi azaltacaktır.
06:15
The first tool I'm going to give you got discovered in negotiations
129
375067
5834
Size vereceğim ilk araç pazarlıklarda keşfedildi
06:20
in an important finding.
130
380925
1380
ve önemli bir buluş.
06:22
On average, women make less ambitious offers
131
382329
3896
Ortalama olarak, kadınlar daha az iddialı teklifte bulunur
06:26
and get worse outcomes than men at the bargaining table.
132
386249
3474
ve pazarlık masasında erkeklerden daha kötü sonuçlar elde ederler.
06:30
But Hannah Riley Bowles and Emily Amanatullah have discovered
133
390200
3117
Fakat Hannah Riley Bowles ve Emily Amanatullah'ın keşfine göre,
06:33
there's one situation where women get the same outcomes as men
134
393341
3678
bir durumda kadınlar erkeklerle aynı sonucu alıyor ve
06:37
and are just as ambitious.
135
397043
1599
aynı şekilde iddialı olabiliyor.
06:39
That's when they advocate for others.
136
399196
3608
Bu da başkaları için avukatlık yaptıkları zaman.
06:43
When they advocate for others,
137
403251
2137
Başkaları için avukatlık yaparlarken
06:45
they discover their own range and expand it in their own mind.
138
405412
4877
kendi yelpazelerini keşfediyorlar ve zihinlerinde bunu açıyorlar.
06:50
They become more assertive.
139
410313
1409
Daha zorlayıcı oluyorlar.
06:51
This is sometimes called "the mama bear effect."
140
411746
2874
Bu bazen "anne ayı etkisi" olarak anılır.
06:55
Like a mama bear defending her cubs,
141
415483
2259
Başkaları için avukatlık yaptığımız zaman
06:57
when we advocate for others, we can discover our own voice.
142
417766
3948
bir anne ayı gibi yavrularını koruyor, kendi sesimizi keşfedebiliyoruz.
07:02
But sometimes, we have to advocate for ourselves.
143
422328
3117
Fakat bazen, kendimiz için avukatlık yapmamız gerekiyor.
07:05
How do we do that?
144
425469
1340
Bunu nasıl yapacağız?
07:06
One of the most important tools we have to advocate for ourselves
145
426833
4005
Kendimiz için avukatlık yaparken en önemli araçlardan biri
07:10
is something called perspective-taking.
146
430862
2372
bakış açısı alma denen şeydir.
07:13
And perspective-taking is really simple:
147
433258
2752
Ve bakış açısı alma çok basittir:
07:16
it's simply looking at the world through the eyes of another person.
148
436034
4285
Basit olarak dünyaya başka bir kişinin gözünden bakmaktır.
07:21
It's one of the most important tools we have to expand our range.
149
441014
3788
Yelpazemizi geliştirecek en önemli araçtan biridir bu.
07:24
When I take your perspective,
150
444826
1707
Senin bakış açını aldığımda
07:26
and I think about what you really want,
151
446557
2439
ve senin ne istediğini düşününce
07:29
you're more likely to give me what I really want.
152
449020
3370
bana gerçekten istediğimi vermen daha muhtemeldir.
07:33
But here's the problem:
153
453461
1500
Ama problem şu:
07:34
perspective-taking is hard to do.
154
454985
2281
Bakış açısı alma işi zordur.
07:37
So let's do a little experiment.
155
457290
1530
Şimdi küçük bir deney yapalım.
07:38
I want you all to hold your hand just like this:
156
458844
3014
Hepinizden elinizi bu şekilde tutmasını istiyorum:
07:41
your finger -- put it up.
157
461882
1295
Parmağınız -- yukarı kaldırın.
07:43
And I want you to draw a capital letter E on your forehead
158
463770
4232
Ve alnınızda hızlı bir şekilde
07:48
as quickly as possible.
159
468026
1581
büyük E çizmenizi istiyorum.
07:52
OK, it turns out that we can draw this E in one of two ways,
160
472066
3317
Tamam, bu E'yi iki yoldan biriyle çizebileceğimiz anlaşıldı
07:55
and this was originally designed as a test of perspective-taking.
161
475407
3485
ve bu aslında bakış açısı alma testi olarak tasarlandı.
07:58
I'm going to show you two pictures
162
478916
1921
Size alnında E olan bir kişinin
08:00
of someone with an E on their forehead --
163
480861
2000
iki resmini göstereceğim --
08:02
my former student, Erika Hall.
164
482885
1858
eski öğrencim, Erika Hall.
08:05
And you can see over here,
165
485294
1968
Ve burada görebileceğiniz gibi,
08:07
that's the correct E.
166
487286
1267
doğru E bu.
08:08
I drew the E so it looks like an E to another person.
167
488577
3450
E'yi başkasına E gözükecek şekilde çizdim.
08:12
That's the perspective-taking E
168
492051
2107
Bu bakış açısı alan E,
08:14
because it looks like an E from someone else's vantage point.
169
494182
3055
çünkü bu başkasının bakış açısından bir E gibi.
08:17
But this E over here is the self-focused E.
170
497261
3010
Ancak buradaki E, kendine odaklanmış E'dir.
08:20
We often get self-focused.
171
500856
1653
Kendimize çok sık odaklanırız.
08:22
And we particularly get self-focused in a crisis.
172
502533
2967
Ve özellikle de bir kriz anında kendimize odaklanırız.
08:26
I want to tell you about a particular crisis.
173
506064
2171
Size bir kriz anı anlatmak istiyorum.
08:28
A man walks into a bank in Watsonville, California.
174
508259
3004
Bir adam Watsonville, Kaliforniya'da bir bankaya yürüyor.
08:32
And he says, "Give me $2,000,
175
512285
2439
Ve, "Bana 2 bin dolar verin,
08:34
or I'm blowing the whole bank up with a bomb."
176
514748
2296
yoksa tüm bankayı havaya uçururum." diyor.
08:37
Now, the bank manager didn't give him the money.
177
517503
2525
Banka müdürü ona parayı vermiyor.
08:40
She took a step back.
178
520052
1299
Bir adım geri çekiliyor.
08:41
She took his perspective,
179
521873
1456
Onun bakış açısını alıyor
08:43
and she noticed something really important.
180
523353
2367
ve önemli bir şeyi fark ediyor.
08:45
He asked for a specific amount of money.
181
525744
2706
Belirli bir miktarda para istiyor.
08:48
So she said,
182
528474
1205
Müdür şöyle soruyor:
08:50
"Why did you ask for $2,000?"
183
530669
2259
"Neden 2 bin dolar istedin?"
08:53
And he said, "My friend is going to be evicted
184
533265
2368
Adam, "Ona hemen 2 bin dolar götürmezsem
08:55
unless I get him $2,000 immediately."
185
535657
2263
arkadaşım evden çıkarılacak."
08:57
And she said, "Oh! You don't want to rob the bank --
186
537944
3050
Müdür de, "Bankayı soymak istemiyorsun --
09:01
you want to take out a loan."
187
541018
1488
borç almak istiyorsun." diyor.
09:02
(Laughter)
188
542530
1085
(Gülüşmeler)
09:03
"Why don't you come back to my office,
189
543639
1873
"Neden ofisime gelmiyorsun.
Kâğıt işlerini halledelim."
09:05
and we can have you fill out the paperwork."
190
545536
2179
(Gülüşmeler)
09:07
(Laughter)
191
547739
1039
09:09
Now, her quick perspective-taking defused a volatile situation.
192
549214
4503
Şimdi, onun hızlı bakış açısı alması dengesiz bir durumu bertaraf ediyor.
09:14
So when we take someone's perspective,
193
554276
1819
Yani başkasının bakış açısını aldığımızda,
09:16
it allows us to be ambitious and assertive, but still be likable.
194
556119
4606
bu iddialı ve zorlayıcı olurken, sempatik olmamızı da sağlar.
09:21
Here's another way to be assertive but still be likable,
195
561182
3268
Zorlayıcı olurken sempatik olmanın bir yolu daha var ve bu da
09:24
and that is to signal flexibility.
196
564474
2531
esneklik sinyali vermektir.
09:27
Now, imagine you're a car salesperson, and you want to sell someone a car.
197
567413
4062
Bir araba pazarlamacısı olduğunuzu hayal edin ve bir araba satmak istiyorsunuz.
09:31
You're going to more likely make the sale if you give them two options.
198
571790
4003
Müşteriye iki seçenek verirseniz satış yapmanız daha muhtemel.
09:36
Let's say option A:
199
576141
1423
A seçeneği şöyle olsun:
09:37
$24,000 for this car and a five-year warranty.
200
577588
3100
Araba 24 bin dolar ve beş yıl garantisi var.
09:41
Or option B:
201
581084
1173
Veya B seçeneği:
09:42
$23,000 and a three-year warranty.
202
582701
2792
Araba 23 bin dolar ve üç yıl garanti.
09:45
My research shows that when you give people a choice among options,
203
585845
3578
Araştırmalarıma göre, insanlara seçenekler arasından bir seçim sağlarsanız
09:49
it lowers their defenses,
204
589447
1889
bu savunmalarını kırar
09:51
and they're more likely to accept your offer.
205
591360
2198
ve teklifinizi kabul etmeleri daha muhtemeldir.
09:54
And this doesn't just work with salespeople;
206
594202
2117
Ve bu sadece pazarlamacılar için değil,
09:56
it works with parents.
207
596343
1191
anne babalar için de geçerli.
09:57
When my niece was four,
208
597558
1279
Yeğenim dört yaşındayken,
09:58
she resisted getting dressed and rejected everything.
209
598861
2917
giyinmeyi istemiyor ve her şeye itiraz ediyordu.
10:02
But then my sister-in-law had a brilliant idea.
210
602160
2528
Ama sonra baldızım harika bir fikir sundu.
10:05
What if I gave my daughter a choice?
211
605079
2551
Kızıma seçenek sunsam nasıl olur?
10:07
This shirt or that shirt? OK, that shirt.
212
607654
2021
Bu gömlek mi yoksa bu mu? Tamam, bu gömlek.
10:09
This pant or that pant? OK, that pant.
213
609699
2122
Bu pantolun mu yoksa bu mu? Tamam, bu pantolon.
10:11
And it worked brilliantly.
214
611845
1338
Ve harika işe yaradı.
10:13
She got dressed quickly and without resistance.
215
613207
3534
Hiç karşı gelmeden hızlıca giyindi.
10:17
When I've asked the question around the world
216
617498
2287
Dünya genelinde insanlara ne zaman açıkça konuşma konusunda
10:19
when people feel comfortable speaking up,
217
619809
2051
rahat hissettiklerini sorduğumda
10:21
the number one answer is:
218
621884
1336
bir numaralı cevap şuydu:
10:23
"When I have social support in my audience; when I have allies."
219
623244
4754
"Seyircilerim bana sosyal destek verdiğinde; müttefiklerim olduğunda."
10:28
So we want to get allies on our side.
220
628022
3546
Yani yanımızda müttefik istiyoruz.
10:31
How do we do that?
221
631957
1270
Bunu nasıl yaparız?
10:33
Well, one of the ways is be a mama bear.
222
633841
2169
Yollardan biri anne ayı olmak.
10:36
When we advocate for others,
223
636034
1476
Başkalarına avukatlık yaparken,
10:37
we expand our range in our own eyes and the eyes of others,
224
637534
3529
yelpazemizi kendi ve başkalarının gözünde genişletiyoruz,
10:41
but we also earn strong allies.
225
641087
2156
ama ayrıca güçlü müttefikler de kazanıyoruz.
10:43
Another way we can earn strong allies, especially in high places,
226
643806
4707
Güçlü müttefikler kazanmanın başka bir yolu da, özellikle yüksek yerlerde,
10:48
is by asking other people for advice.
227
648537
2849
insanların tavsiyelerini istemektir.
10:51
When we ask others for advice, they like us because we flatter them,
228
651410
5881
Başkalarından tavsiye istediğimizde, bizi severler, çünkü gururları okşanır
10:57
and we're expressing humility.
229
657315
1487
ve tevazu göstermiş oluruz.
10:59
And this really works to solve another double bind.
230
659281
3196
Ve bu çifte açmazı çözme konusunda gerçekten işe yarar.
11:02
And that's the self-promotion double bind.
231
662831
2328
Ve bu öz-tanıtım çifte açmazıdır.
11:05
The self-promotion double bind
232
665498
1504
Öz-tanıtım çifte açmazı
11:07
is that if we don't advertise our accomplishments,
233
667026
3155
başarılarımızın reklamını yapmadığımızda ortaya çıkar,
11:10
no one notices.
234
670205
1210
kimse farkına varmaz.
11:11
And if we do, we're not likable.
235
671439
2404
Ve yaparsak da, bizden hoşlanmayabilirler.
11:13
But if we ask for advice about one of our accomplishments,
236
673867
3566
Ama bir başarımız hakkında tavsiye istersek,
11:17
we are able to be competent in their eyes but also be likeable.
237
677457
4310
gözlerinde yetkin bir kişi olabiliriz, ayrıca sempatik de oluruz.
11:22
And this is so powerful
238
682495
2007
Ve bu o kadar güçlüdür ki
11:24
it even works when you see it coming.
239
684526
2548
öyle olacağı belliyken bile işe yarar.
11:27
There have been multiple times in life when I have been forewarned
240
687469
4040
Düşük güçlü bir insana, gelip benden tavsiye almasını
11:31
that a low-power person has been given the advice to come ask me for advice.
241
691533
4438
tavsiye ettikleri konusunda birkaç kez uyarıldığım oldu.
11:36
I want you to notice three things about this:
242
696289
2242
Bu konuda üç şeyi fark etmenizi istiyorum:
11:38
First, I knew they were going to come ask me for advice.
243
698555
2988
Bir, benden tavsiye almak için geleceklerini biliyordum.
11:41
Two, I've actually done research on the strategic benefits
244
701930
4002
İki, tavsiye sormanın stratejik faydaları üzerine
11:45
of asking for advice.
245
705956
1301
araştırmalar yapmıştım.
11:47
And three, it still worked!
246
707882
2326
Ve üç, yine de işe yaradı!
11:50
I took their perspective,
247
710656
1217
Onların bakış açılarını aldım,
11:51
I became more invested in their cause,
248
711897
2187
söylemleriyle ilgilendim,
11:54
I became more committed to them because they asked for advice.
249
714108
3806
onlara karşı özverili davrandım, çünkü tavsiye istemişlerdi.
11:58
Now, another time we feel more confident speaking up
250
718343
3184
Şimdi, açıkça konuşma konusunda emin hissettiğimiz şeylerden biri de
12:01
is when we have expertise.
251
721949
1741
uzman olduğumuz konulardır.
12:04
Expertise gives us credibility.
252
724144
2155
Uzmanlık bize itibar kazandırır.
12:06
When we have high power, we already have credibility.
253
726862
2927
Gücümüz fazla olduğunda, zaten itibarımız olmuş olur.
12:09
We only need good evidence.
254
729813
1465
Sadece iyi kanıta ihtiyaç vardır.
12:11
When we lack power, we don't have the credibility.
255
731777
2970
Gücümüz az olduğunda, itibarımız yoktur.
12:14
We need excellent evidence.
256
734771
2262
Çok iyi kanıta ihtiyacımız vardır.
12:17
And one of the ways we can come across as an expert
257
737394
3747
Bir uzman izlenimi bırakmanın yollarından biri de
12:21
is by tapping into our passion.
258
741165
2098
tutkularınıza erişmektir.
12:23
I want everyone in the next few days to go up to friend of theirs
259
743784
4174
Herkesin birkaç gün sonra arkadaşının yanına gidip
12:27
and just say to them,
260
747982
1245
şöyle demesini istiyorum:
12:29
"I want you to describe a passion of yours to me."
261
749251
2710
"Bana bir tutkunu anlatmanı istiyorum."
12:32
I've had people do this all over the world
262
752738
2485
Dünyada birçok kişiye bunu yaptırdım
12:35
and I asked them,
263
755247
1256
ve onlara sordum:
12:36
"What did you notice about the other person
264
756527
2169
"Sana tutkusunu anlattığında
12:38
when they described their passion?"
265
758720
2054
o kişiyle ilgili neyi fark ettin?"
12:40
And the answers are always the same.
266
760798
1900
Ve cevaplar hep aynı.
12:42
"Their eyes lit up and got big."
267
762722
2008
"Gözleri parladı ve büyüdü."
12:44
"They smiled a big beaming smile."
268
764754
2949
"Kocaman, ışıl ışıl gülümsedi."
12:47
"They used their hands all over --
269
767727
1644
"Ellerini sağ sola sallıyordu --
12:49
I had to duck because their hands were coming at me."
270
769395
2482
Eğilmek zorunda kaldım çünkü elleri bana çarpıyordu."
12:51
"They talk quickly with a little higher pitch."
271
771911
2201
"Hızlı ve yüksek perdeden konuştu."
12:54
(Laughter)
272
774136
974
(Gülüşmeler)
12:55
"They leaned in as if telling me a secret."
273
775134
2444
"Sır anlatıyormuş gibi bana doğru eğildi."
12:57
And then I said to them,
274
777602
1321
Sonra şunu sordum:
12:58
"What happened to you as you listened to their passion?"
275
778947
3074
"Onların tutkusunu dinlerken size ne oldu?"
13:02
They said, "My eyes lit up.
276
782374
2280
Cevapları, "Gözlerim ışıldadı.
13:04
I smiled.
277
784678
1270
Gülümsedim.
13:05
I leaned in."
278
785972
1373
Ona yanaştım." şeklindeydi.
13:07
When we tap into our passion,
279
787369
2069
Tutkularımıza eriştiğimizde,
13:09
we give ourselves the courage, in our own eyes, to speak up,
280
789462
3366
kendi gözümüzde, açıkça konuşmak için kendimize cesaret veririz
13:12
but we also get the permission from others to speak up.
281
792852
2868
ve konuşmak için diğerlerinin iznini de almış oluruz.
13:16
Tapping into our passion even works when we come across as too weak.
282
796534
5290
Tutkularımıza erişmek çok zayıf intiba bıraktığımızda bile işe yarıyor.
13:22
Both men and women get punished at work when they shed tears.
283
802533
4474
Erkekler ve kadınlar iş yerinde gözyaşı akıttıklarında cezalandırılırlar.
13:27
But Lizzie Wolf has shown that when we frame our strong emotions as passion,
284
807344
6418
Fakat Lizzie Wolf güçlü duygularımızı tutku olarak ifade ettiğimizde
13:33
the condemnation of our crying disappears for both men and women.
285
813786
6086
hem erkekler hem de kadınlar için ağlamanın kınanmadığını göstermiştir.
13:40
I want to end with a few words from my late father
286
820598
3468
Merhum babamın ikiz kardeşimin düğününde söylediği
13:44
that he spoke at my twin brother's wedding.
287
824090
2161
birkaç sözüyle bitirmek istiyorum.
13:46
Here's a picture of us.
288
826675
1585
İşte bizim resmimiz.
13:49
My dad was a psychologist like me,
289
829664
2257
Babam da benim gibi psikologtu,
13:51
but his real love and his real passion was cinema,
290
831945
3722
fakat asıl aşkı ve tutkusu sinemaydı,
13:55
like my brother.
291
835691
1200
kardeşim gibi.
13:56
And so he wrote a speech for my brother's wedding
292
836915
2566
Ve bu yüzden insan komedisi içinde oynadığımız rollerle alakalı
13:59
about the roles we play in the human comedy.
293
839505
3149
kardeşimin düğünü için bir konuşma hazırladı.
14:02
And he said, "The lighter your touch,
294
842678
2289
Şöyle söyledi. "Ne kadar yumuşak dokunursanız
14:04
the better you become at improving and enriching your performance.
295
844991
3852
performansı geliştirme ve zenginleştirme konusunda o kadar iyi olursunuz.
14:09
Those who embrace their roles and work to improve their performance
296
849170
4086
Rollerini kabullenen ve performansını geliştirmek için çalışanlar
14:14
grow, change and expand the self.
297
854001
2619
şahsını büyütür, değiştirir ve geliştirir.
14:17
Play it well,
298
857067
1308
İyi oynayın
14:18
and your days will be mostly joyful."
299
858399
1973
ve günleriniz hep neşeli olsun."
14:20
What my dad was saying
300
860946
1625
Babamın söylediği şey,
14:22
is that we've all been assigned ranges and roles in this world.
301
862595
3786
hepimize bu dünyada alanların ve rollerin tahsis edildiğidir.
14:27
But he was also saying the essence of this talk:
302
867048
3465
Fakat bu konuşmanın özünde şunu söylüyordu:
14:31
those roles and ranges are constantly expanding and evolving.
303
871005
5017
Bu roller ve alanlar sürekli genişliyor ve evriliyor.
14:36
So when a scene calls for it,
304
876770
1762
Ve sahneniz geldiğinde,
14:39
be a ferocious mama bear
305
879114
1616
vahşi bir anne ayı
14:41
and a humble advice seeker.
306
881251
1642
ve mütevazı bir tavsiye arayıcısı olun.
14:43
Have excellent evidence and strong allies.
307
883802
3713
Kusursuz deliliniz ve güçlü müttefikleriniz olsun.
14:47
Be a passionate perspective taker.
308
887910
2338
Tutukulu bir bakış açısı alıcısı olun.
14:50
And if you use those tools --
309
890770
1720
Ve bu araçları kullanırsanız --
14:52
and each and every one of you can use these tools --
310
892514
3566
ve her biriniz bu araçları kullanabilir --
14:56
you will expand your range of acceptable behavior,
311
896104
3866
kabul edilebilir davranış yelpazenizi açacak
14:59
and your days will be mostly joyful.
312
899994
2958
ve günleriniz hep neşeli olacaktır.
15:04
Thank you.
313
904082
1150
Teşekkür ederim.
15:05
(Applause)
314
905256
2431
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7