Carolyn Steel: How food shapes our cities

Carolyn Steel: Yiyecekler şehirlerimizi nasıl şekillendiriyor

178,716 views

2009-10-05 ・ TED


New videos

Carolyn Steel: How food shapes our cities

Carolyn Steel: Yiyecekler şehirlerimizi nasıl şekillendiriyor

178,716 views ・ 2009-10-05

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Caner Dönertaş Gözden geçirme: Ayşe Demirel
00:12
How do you feed a city?
0
12160
4000
Bir şehri nasıl beslersiniz?
00:16
It's one of the great questions of our time.
1
16160
2000
Zamanımızın en büyük sorularından biridir bu.
00:18
Yet it's one that's rarely asked.
2
18160
2000
Hâlâ nadiren sorulanlardan biri.
00:20
We take it for granted that if we go into a shop
3
20160
3000
Alışverişe veya bir restorana gittiğimizde,
00:23
or restaurant, or indeed into this theater's foyer in about an hour's time,
4
23160
4000
ya da sinema salonunda beklerken,
00:27
there is going to be food there waiting for us,
5
27160
3000
yiyebileceğimiz bir şeylerin olmasını çok doğal ve olağan karşılarız,
00:30
having magically come from somewhere.
6
30160
2000
sihirli bir şekilde bir yerlerden gelir bize.
00:32
But when you think that every day for a city the size of London,
7
32160
5000
Ancak, Londra büyüklüğünde bir şehrin her gününü düşündüğünüzde,
00:37
enough food has to be produced,
8
37160
3000
yeterli miktarda yiyecek üretilmeli,
00:40
transported, bought and sold,
9
40160
3000
nakledilmeli, alınmalı ve satılmalı,
00:43
cooked, eaten, disposed of,
10
43160
4000
pişirilmeli, yenilmeli, atıklar ayrılmalı
00:47
and that something similar has to happen every day
11
47160
2000
ve her gün buna benzer şeyler
00:49
for every city on earth,
12
49160
2000
dünya üzerindeki her şehir için yapılmalıdır.
00:51
it's remarkable that cities get fed at all.
13
51160
3000
Şehirlerin beslenmesi gerçekten harikuladedir.
00:54
We live in places like this as if
14
54160
2000
Bunu dünyadaki
00:56
they're the most natural things in the world,
15
56160
3000
en doğal şeymiş gibi gören yerlerde yaşıyoruz
00:59
forgetting that because we're animals
16
59160
2000
ve tıpkı ilkel atalarımız gibi
01:01
and that we need to eat,
17
61160
2000
yemeğe ihtiyaç duyan ve
01:03
we're actually as dependent on the natural world
18
63160
4000
doğal yaşama bağlı
01:07
as our ancient ancestors were.
19
67160
2000
hayvanlar olduğumuzu unutuyoruz.
01:09
And as more of us move into cities,
20
69160
2000
Şehirlere göçen insan sayımız arttıkça,
01:11
more of that natural world is being
21
71160
3000
doğa da, arkamda gördüğünüz gibi,
01:14
transformed into extraordinary landscapes like the one behind me --
22
74160
3000
olağanüstü manzaralara dönüşmeye artarak devam edecektir.
01:17
it's soybean fields in Mato Grosso in Brazil --
23
77160
3000
Bu, Brezilya, Mata Grosso'daki bizi besleyen
01:20
in order to feed us.
24
80160
3000
soya fasülyesi arazileri.
01:23
These are extraordinary landscapes,
25
83160
2000
Bunlar olağanüstü manzaralar.
01:25
but few of us ever get to see them.
26
85160
2000
Ancak çok azımız bunları görüyor.
01:27
And increasingly these landscapes
27
87160
2000
ve artarak devam eden bu manzaralar
01:29
are not just feeding us either.
28
89160
2000
sadece bizi beslemek için kullanılmıyor.
01:31
As more of us move into cities,
29
91160
2000
Şehirlere taşınan insan sayımız arttıkça,
01:33
more of us are eating meat,
30
93160
2000
et yiyen insan sayımız da artıyor,
01:35
so that a third of the annual grain crop globally
31
95160
3000
bu yüzden de dünyada bir yılda üretilen tahıl ürünlerinin üçte biri
01:38
now gets fed to animals
32
98160
2000
"insan hayvanları" yani bizleri beslemektense
01:40
rather than to us human animals.
33
100160
2000
hayvanları beslemek için kullanılıyor.
01:42
And given that it takes three times as much grain --
34
102160
4000
Ve bu tahıl insanı beslemek yerine önce hayvanlardan geçiriliyorsa,
01:46
actually ten times as much grain --
35
106160
2000
tahminen üç kat daha fazla tahıl --
01:48
to feed a human if it's passed through an animal first,
36
108160
3000
aslında on kat daha fazla tahıl-- gerekmektedir.
01:51
that's not a very efficient way of feeding us.
37
111160
5000
Bu, bizi beslemek için hiç de verimli bir yol değil.
01:56
And it's an escalating problem too.
38
116160
2000
Ve bu, üstelik, artarak devam eden bir problem.
01:58
By 2050, it's estimated that twice the number
39
118160
3000
Tahminlere göre 2050'de bizim iki katımız
02:01
of us are going to be living in cities.
40
121160
2000
kadar insan şehirlerde yaşayacaktır.
02:03
And it's also estimated that there is going to be twice as much
41
123160
2000
Ve yine tahminlere göre et, süt ve süt ürünlerinin
02:05
meat and dairy consumed.
42
125160
2000
tüketimi de iki kat artacaktır.
02:07
So meat and urbanism are rising hand in hand.
43
127160
5000
Bu yüzden et ve şehircilik beraberce artmaktadır.
02:12
And that's going to pose an enormous problem.
44
132160
2000
Ve bu devasa bir problemi ortaya çıkaracaktır.
02:14
Six billion hungry carnivores to feed,
45
134160
3000
2050 yılında beslenmesi gereken altı milyar
02:17
by 2050.
46
137160
4000
etobur insan.
02:21
That's a big problem. And actually if we carry on as we are,
47
141160
2000
Bu büyük bir problem. Ve aslında şu anki gibi devam edersek,
02:23
it's a problem we're very unlikely to be able to solve.
48
143160
3000
bu problem çözülmesi çok zor bir hâl alacak.
02:26
Nineteen million hectares of rainforest are lost every year
49
146160
4000
Tarıma elverişli yeni araziler yaratmak için her yıl 19 milyon hektar
02:30
to create new arable land.
50
150160
2000
yağmur ormanı kaybedilmektedir.
02:32
Although at the same time we're losing an equivalent amount
51
152160
3000
Bununla birlikte aynı zamanda hâli hazırdaki aynı miktar
02:35
of existing arables to salinization and erosion.
52
155160
4000
tarım alanını da tuzlanma ve erezyonla kaybediyoruz.
02:39
We're very hungry for fossil fuels too.
53
159160
3000
Ayrıca fosil yakıtlar konusunda da çok açız.
02:42
It takes about 10 calories to produce every calorie
54
162160
3000
Batıda, tükettiğimiz yiyeceklerin her kalorisi için
02:45
of food that we consume in the West.
55
165160
4000
10 kalori harcanıyor.
02:49
And even though there is food that we are producing at great cost,
56
169160
4000
Ve yüksek maliyetlerle ürettiğimiz yiyecekler bulunmasına rağmen
02:53
we don't actually value it.
57
173160
2000
bunları gerçekten değerlendiremiyoruz.
02:55
Half the food produced in the USA is currently thrown away.
58
175160
4000
Bugünkü durumda ABD'de üretilen yiyeceklerin yarısı israf edilmektedir.
02:59
And to end all of this, at the end of this long process,
59
179160
3000
Ve buna son vermek için, bu uzun işlemlerin neticesinde,
03:02
we're not even managing to feed the planet properly.
60
182160
3000
gezegeni tam anlamıyla beslemeyi başaramıyoruz bile.
03:05
A billion of us are obese, while a further billion starve.
61
185160
5000
Bir milyarımız obez iken, diğer bir milyarımız aç durumda.
03:10
None of it makes very much sense.
62
190160
2000
Bunların hiçbiri anlamlı değil.
03:12
And when you think that 80 percent of global trade in food now
63
192160
3000
Ve gıdadaki küresel ticaretin yüzde 80'inin sadece beş çok uluslu
03:15
is controlled by just five multinational corporations,
64
195160
5000
şirket tarafından kontrol edildiğini düşündüğünüzde,
03:20
it's a grim picture.
65
200160
2000
ortaya korkunç bir tablo çıkıyor.
03:22
As we're moving into cities, the world is also embracing a Western diet.
66
202160
3000
Biz şehirlere taşındıkça, dünya da batı diyetini benimsiyor.
03:25
And if we look to the future,
67
205160
3000
Ve geleceğe baktığımızda
03:28
it's an unsustainable diet.
68
208160
2000
bu sürdürülebilir bir diyet değil.
03:30
So how did we get here?
69
210160
2000
Peki bu noktaya nasıl geldik?
03:32
And more importantly, what are we going to do about it?
70
212160
3000
Ve daha da önemlisi, bunun hakkında neler yapacağız?
03:35
Well, to answer the slightly easier question first,
71
215160
4000
Güzel, biraz daha kolay olan birinci sorunun
03:39
about 10,000 years ago, I would say,
72
219160
2000
cevabı olarak, bu sürecin başlangıcı
03:41
is the beginning of this process
73
221160
2000
yaklaşık 10,000 yıl öncesine dayanıyor derdim
03:43
in the ancient Near East,
74
223160
2000
Verimli Hilâl olarak da bilinen
03:45
known as the Fertile Crescent.
75
225160
2000
Antik Yakın Doğu'da başlıyor.
03:47
Because, as you can see, it was crescent shaped.
76
227160
2000
Çünkü gördüğünüz gibi hilâl şeklindeydi.
03:49
And it was also fertile.
77
229160
2000
Ve ayrıca verimliydi.
03:51
And it was here, about 10,000 years ago,
78
231160
3000
Ve tam burada, yaklaşık 10,000 yıl önce
03:54
that two extraordinary inventions,
79
234160
2000
iki olağanüstü keşif,
03:56
agriculture and urbanism, happened
80
236160
3000
tarım ve şehircilik, gerçekleşti.
03:59
roughly in the same place and at the same time.
81
239160
3000
Yaklaşık olarak aynı yerde ve aynı zamanda.
04:02
This is no accident,
82
242160
2000
Bu bir rastlantı değil.
04:04
because agriculture and cities are bound together. They need each other.
83
244160
4000
Çünkü tarım ve şehir birbirine bağlıdır. Birbirlerine ihtiyaçları vardır.
04:08
Because it was discovery of grain
84
248160
2000
Çünkü çok eski atalarımız tarafından
04:10
by our ancient ancestors for the first time
85
250160
3000
tahıl ilk kez keşfedildiğinde,
04:13
that produced a food source that was large enough
86
253160
3000
kalıcı yerleşim yerlerini ayakta tutabilecek
04:16
and stable enough to support permanent settlements.
87
256160
4000
sürekli ve yeterli miktarda yiyecek kaynağı üretmişlerdi.
04:20
And if we look at what those settlements were like,
88
260160
2000
Ve bu yerleşim yerlerinin nasıl olduğuna baktığımızda,
04:22
we see they were compact.
89
262160
2000
kompakt bir yapıda olduklarını görürüz.
04:24
They were surrounded by productive farm land
90
264160
2000
Üretken tarım arazileri ile çevrilmiş
04:26
and dominated by large temple complexes
91
266160
3000
ve büyük tapınak yapılarının hakimiyetinde yerlerdi,
04:29
like this one at Ur,
92
269160
2000
aslında bunlar
04:31
that were, in fact, effectively,
93
271160
2000
tıpkı Ur'daki gibi, verimli,
04:33
spiritualized, central food distribution centers.
94
273160
3000
manevi ve merkezi yiyecek dağıtım bölgeleriydi;
04:36
Because it was the temples that organized the harvest,
95
276160
3000
çünkü hasatı organize eden,
04:39
gathered in the grain, offered it to the gods,
96
279160
2000
tahılı toplayan, tanrılara sunan,
04:41
and then offered the grain that the gods didn't eat back to the people.
97
281160
4000
tanrıların yemediklerini de insanlara geri veren bu tapınaklardı.
04:45
So, if you like,
98
285160
2000
Dikkat ederseniz,
04:47
the whole spiritual and physical life of these cities
99
287160
2000
bu şehirlerin tüm maddi ve manevi yaşamı
04:49
was dominated by the grain and the harvest
100
289160
3000
onların hayatta kalmasını sağlayan tahıl ve hasat
04:52
that sustained them.
101
292160
3000
tarafından şekillendirilmektedir.
04:55
And in fact, that's true of every ancient city.
102
295160
3000
Ve bu aslında tüm antik şehirlerin gerçeğidir.
04:58
But of course not all of them were that small.
103
298160
2000
Ancak hepsi bu kadar küçük değildi.
05:00
Famously, Rome had about a million citizens
104
300160
3000
Ve, en bilineni olan Roma M.S. birinci yüzyılda
05:03
by the first century A.D.
105
303160
2000
bir milyon nüfusa sahipti.
05:05
So how did a city like this feed itself?
106
305160
4000
Peki bunun gibi bir şehir kendini nasıl besler?
05:09
The answer is what I call "ancient food miles."
107
309160
3000
Cevap, "antik yiyecek yolları."
05:12
Basically, Rome had access to the sea,
108
312160
3000
Temel olarak, Roma'nın denize erişimi vardı,
05:15
which made it possible for it to import food from a very long way away.
109
315160
3000
bu da onun çok uzun mesafelerden yiyecek ihraç etmesini olanaklı kılıyordu.
05:18
This is the only way it was possible to do this in the ancient world,
110
318160
3000
Bu, antik dünyada bunu yapabilmenin tek yoluydu
05:21
because it was very difficult to transport food over roads,
111
321160
3000
çünkü engebeli yollarda yiyecek taşımak
05:24
which were rough.
112
324160
2000
çok zordu.
05:26
And the food obviously went off very quickly.
113
326160
2000
Ve böylece yiyecekler çok hızlı bir şekilde taşınabildi.
05:28
So Rome effectively waged war
114
328160
2000
Bundan dolayı da Roma, Kartaca ve Mısır gibi yerlerde
05:30
on places like Carthage and Egypt
115
330160
3000
sadece onların tahıl rezervlerini ele geçirerek
05:33
just to get its paws on their grain reserves.
116
333160
2000
savaşı etkili bir şekilde sürdürebildi.
05:35
And, in fact, you could say that the expansion of the Empire
117
335160
3000
Ve aslında, İmparatorluğun genişlemesini bir nevi uzun,
05:38
was really sort of one long, drawn out
118
338160
3000
yorucu, askerileştirilmiş bir alışveriş çılgınlığına
05:41
militarized shopping spree, really.
119
341160
2000
benzetebilirsiniz, gerçekten.
05:43
(Laughter)
120
343160
2000
(Gülüşmeler)
05:45
In fact -- I love the fact, I just have to mention this:
121
345160
2000
Gerçekte -- Gerçeği seviyorum, bundan bahsetmem gerekiyor:
05:47
Rome in fact used to import oysters from London,
122
347160
3000
Roma aslında bir zamanlar Britanya'dan istridye
05:50
at one stage. I think that's extraordinary.
123
350160
2000
ithal etmişti. Bence bu olağanüstü bir şey.
05:52
So Rome shaped its hinterland
124
352160
3000
Bu yüzden Roma, iç bölgelerini
05:55
through its appetite.
125
355160
2000
iştahına göre şekillendirdi.
05:57
But the interesting thing is that the other thing also
126
357160
2000
Ama aslında endüstri öncesi dönemde de yaşanmış
05:59
happened in the pre-industrial world.
127
359160
2000
ilginç olan başka bir şey daha var.
06:01
If we look at a map of London in the 17th century,
128
361160
3000
Londra'nın 17. yüzyıldaki haritasına bakarsak,
06:04
we can see that its grain, which is coming in from the Thames,
129
364160
3000
Thames'ten gelen tahıllarını haritanın
06:07
along the bottom of this map.
130
367160
2000
alt kısmı boyunca görebiliriz.
06:09
So the grain markets were to the south of the city.
131
369160
3000
Bu yüzden tahıl pazarları şehrin güneyine doğruydu.
06:12
And the roads leading up from them
132
372160
2000
Ve tüm yollar buradan başlayıp,
06:14
to Cheapside, which was the main market,
133
374160
2000
tahıl pazarlarının da olduğu ana pazara, Cheapside'a
06:16
were also grain markets.
134
376160
2000
doğru gidiyordu.
06:18
And if you look at the name of one of those streets,
135
378160
2000
Ve buradaki caddelerden birinin ismine bakarsanız,
06:20
Bread Street, you can tell
136
380160
3000
Ekmek Caddesi, 300 yıl önce orada
06:23
what was going on there 300 years ago.
137
383160
3000
neler olup bittiğini söyleyebilirsiniz.
06:26
And the same of course was true for fish.
138
386160
2000
Ve aynısı balık için de geçerli tabii ki.
06:28
Fish was, of course, coming in by river as well. Same thing.
139
388160
3000
Balık da aynı şekilde nehirden geliyordu. Aynı şey.
06:31
And of course Billingsgate, famously, was London's fish market,
140
391160
3000
Ve tabii ki Billingsgate, 1980'lerin ortalarına kadar işletilmiş olan,
06:34
operating on-site here until the mid-1980s.
141
394160
4000
Londra'nın meşhur balık pazarıydı.
06:38
Which is extraordinary, really, when you think about it.
142
398160
2000
Düşündüğünüzde gerçekten de olağanüstü.
06:40
Everybody else was wandering around
143
400160
2000
Herkes etrafta kütük gibi cep telefonları
06:42
with mobile phones that looked like bricks
144
402160
2000
ile yürüyor,
06:44
and sort of smelly fish happening down on the port.
145
404160
3000
ve oldukça ağır kokan balıklarla ilgileniyorlardı.
06:47
This is another thing about food in cities:
146
407160
3000
Bu da şehirlerdeki yiyeceklerle ilgili diğer bir mevzu:
06:50
Once its roots into the city are established,
147
410160
3000
Bir kere şehrin içine doğru köklerini saldığında,
06:53
they very rarely move.
148
413160
2000
bir daha yer değiştirmesi ender görülür.
06:55
Meat is a very different story
149
415160
2000
Et ise farklı bir hikâye,
06:57
because, of course, animals could walk into the city.
150
417160
2000
çünkü, hayvanlar hâliyle şehirlerin içine kadar yürüyebiliyorlardı.
06:59
So much of London's meat
151
419160
2000
Londra'daki etin büyük çoğunluğu
07:01
was coming from the northwest,
152
421160
2000
kuzeybatıdan, İskoçya ve Galler'den
07:03
from Scotland and Wales.
153
423160
2000
geliyordu.
07:05
So it was coming in, and arriving at the city at the northwest,
154
425160
3000
Bu yüzden de et geliyor ve kuzeybatıdaki şehre varıyordu.
07:08
which is why Smithfield,
155
428160
2000
Bu da Londra'nın en meşhur et marketi olan Smithfield'ın
07:10
London's very famous meat market, was located up there.
156
430160
3000
neden burada olduğunu açıklıyor.
07:13
Poultry was coming in from East Anglia and so on, to the northeast.
157
433160
4000
Poultry, İngiltere'nin doğusundan gelip, kuzeydoğuya doğru uzanıyordu.
07:17
I feel a bit like a weather woman doing this. Anyway,
158
437160
1000
Bu halimle kendimi hava durumu sunuyorum gibi hissettim. Neyse.
07:18
and so the birds were coming in
159
438160
4000
Ve kuşlar ayakları ufak kumaş ayakkabılarla
07:22
with their feet protected with little canvas shoes.
160
442160
3000
kaplanmış şekilde getiriliyorlardı.
07:25
And then when they hit the eastern end
161
445160
2000
Ve daha sonra Cheapside'ın doğu ucuna
07:27
of Cheapside, that's where they were sold,
162
447160
2000
ulaştıklarında, burada satılıyorlardı.
07:29
which is why it's called Poultry.
163
449160
2000
Bu da buraya Poultry (kümes hayvanları) denmesinin sebebidir.
07:31
And, in fact, if you look at the map of any city
164
451160
3000
Ve, aslında, endüstri çağından önce kurulmuş,
07:34
built before the industrial age,
165
454160
4000
herhangi bir şehrin haritasına baktığınızda,
07:38
you can trace food coming in to it.
166
458160
2000
oraya gelen yiyeceklerin izini sürebilirsiniz.
07:40
You can actually see how it was physically shaped by food,
167
460160
3000
Yiyecekler tarafından nasıl şekillendiğini tam olarak görebilirsiniz.
07:43
both by reading the names of the streets, which give you a lot of clues.
168
463160
3000
Cadde isimlerine bakarak bu konuda bir çok ipucu elde edebilirsiniz.
07:46
Friday Street, in a previous life,
169
466160
2000
Cuma (Friday) Caddesi, geçmişte,
07:48
is where you went to buy your fish on a Friday.
170
468160
2000
Cumaları gidip balık aldığınız yerdi.
07:50
But also you have to imagine it full of food.
171
470160
2000
Bir de buranın yiyeceklerle dolu olduğunu hayal edin.
07:52
Because the streets and the public spaces
172
472160
3000
Çünkü caddeler ve halka açık mekânlar,
07:55
were the only places where food was bought and sold.
173
475160
3000
yiyeceklerin alınıp satıldığı tek yerlerdi.
07:58
And if we look at an image of Smithfield in 1830
174
478160
3000
Ve Smithfield'ın 1830 yılındaki resmine baktığımızda,
08:01
you can see that it would have been very difficult to live in a city like this
175
481160
3000
gördüğünüz gibi yiyeceğinizin nereden geldiğinin farkında olmadan
08:04
and be unaware of where your food came from.
176
484160
2000
böyle bir şehirde yaşamanız oldukça zor olurdu.
08:06
In fact, if you were having Sunday lunch,
177
486160
2000
Aslında, Pazar günü bir öğle yemeği yiyecekseniz,
08:08
the chances were it was mooing or bleating outside your window
178
488160
2000
muhtemelen pencerenizin dışından melemeler ve anırmalar
08:10
about three days earlier.
179
490160
2000
üç gün öncesinden başlayacaktır.
08:12
So this was obviously an organic city,
180
492160
3000
İşte açıkça görülüyor ki, bu, organik
08:15
part of an organic cycle.
181
495160
3000
bir çevrimin parçası olan organik bir şehir.
08:18
And then 10 years later everything changed.
182
498160
3000
Ve 10 yıl sonra her şey değişti.
08:21
This is an image of the Great Western in 1840.
183
501160
3000
Bu, Great Western demiryolunun 1940'taki resmi.
08:24
And as you can see, some of the earliest train passengers
184
504160
2000
Ve görüldüğü gibi, ilk tren yolcularının bazıları
08:26
were pigs and sheep.
185
506160
2000
domuzlar ve koyunlardı.
08:28
So all of a sudden, these animals are no longer walking into market.
186
508160
4000
Bu yüzden bir anda bu hayvanlar pazarlara yürümemeye başladı.
08:32
They're being slaughtered out of sight and mind,
187
512160
2000
Artık kırsal kesimde bir yerlerde, gözden uzak bir şekilde
08:34
somewhere in the countryside.
188
514160
2000
kesiliyorlar.
08:36
And they're coming into the city by rail.
189
516160
2000
Ve şehre demiryolu ile geliyorlar.
08:38
And this changes everything.
190
518160
3000
Ve bu her şeyi değiştiriyor.
08:41
To start off with, it makes it possible
191
521160
2000
Buradan hareket edildiğinde bu, şehirlerin
08:43
for the first time to grow cities,
192
523160
1000
her yerde, her büyüklükte ve şekilde
08:44
really any size and shape, in any place.
193
524160
2000
büyümelerini mümkün kılıyor.
08:46
Cities used to be constrained by geography;
194
526160
4000
Şehirler coğrafi koşullar tarafından kısıtlanırdı:
08:50
they used to have to get their food through very difficult physical means.
195
530160
3000
yiyeceklerini çok zor fiziki araçlar ile elde etmekteydiler.
08:53
All of a sudden they are effectively emancipated from geography.
196
533160
4000
Birdenbire verimli bir şekilde coğrafyadan bağımsız hâle gelmişlerdir.
08:57
And as you can see from these maps of London,
197
537160
3000
Ve Londra haritalarında gördüğünüz gibi,
09:00
in the 90 years after the trains came,
198
540160
2000
trenler geldikten 90 yıl sonra,
09:02
it goes from being a little blob that was quite easy to feed
199
542160
4000
şehir hayvanların yürütülerek getirildiği, beslenmesi nispeten kolay olan
09:06
by animals coming in on foot, and so on,
200
546160
2000
ufacık bir yapıdan,
09:08
to a large splurge,
201
548160
2000
hem hayvan için hem de insan için,
09:10
that would be very, very difficult to feed with anybody on foot,
202
550160
3000
yaya olarak beslenmenin çok zor hâle geldiği
09:13
either animals or people.
203
553160
3000
büyük, şaşaalı bir yapıya dönüşmüştür.
09:16
And of course that was just the beginning. After the trains came cars,
204
556160
3000
Ve tabii ki bu sadece bir başlangıçtı. Daha sonra trenler arabaya dönüştü.
09:19
and really this marks the end of this process.
205
559160
4000
Ve bu, bu süreçin sona erdiğini gösteriyor.
09:23
It's the final emancipation of the city
206
563160
2000
Bu şehrin, doğa ile olan tüm ilişkilerinden
09:25
from any apparent relationship with nature at all.
207
565160
3000
kesinlikle kurtuluşudur.
09:28
And this is the kind of city that's devoid of smell,
208
568160
3000
Ve bu öyle bir şehir ki, kokudan yoksun,
09:31
devoid of mess, certainly devoid of people,
209
571160
2000
kargaşadan yoksun ve tabiiki de insanlardan yoksun.
09:33
because nobody would have dreamed of walking in such a landscape.
210
573160
3000
Çünkü kimse böyle bir manzarada yürüyeceğini hayal etmiyordu.
09:36
In fact, what they did to get food was they got in their cars,
211
576160
3000
Aslında, yiyeceği elde etmek için yaptıklarına bakıldığında; arabalarına binip,
09:39
drove to a box somewhere on the outskirts,
212
579160
3000
kentin dışında bir yere gider,
09:42
came back with a week's worth of shopping,
213
582160
2000
haftalık alışverişini yapmış bir şekilde geri gelirler,
09:44
and wondered what on earth to do with it.
214
584160
2000
ve niye bunları yaptım ki şimdi derlerdi kendi kendilerine.
09:46
And this really is the moment when our relationship,
215
586160
3000
İşte bu hem yiyeceklerimizle hem de şehirlerimizle olan
09:49
both with food and cities, changes completely.
216
589160
3000
ilişkimizin ne kadar değiştiğini gösteren andır.
09:52
Here we have food -- that used to be the center,
217
592160
3000
Daha önceden merkezde bulunan, şehrin sosyal merkezini oluşturan
09:55
the social core of the city -- at the periphery.
218
595160
3000
yiyeceklerimiz, burada daha dışarıda kalıyor.
09:58
It used to be a social event, buying and selling food.
219
598160
2000
Eskiden yiyeceklerin alınması ve satılması sosyal bir olaydı.
10:00
Now it's anonymous.
220
600160
2000
Şimdi ise anonim bir şekilde gerçekleştiriliyor.
10:02
We used to cook; now we just add water,
221
602160
2000
Eskiden gerçek anlamda yemek pişirilirdi; şimdi ise sadece su ekliyoruz
10:04
or a little bit of an egg if you're making a cake or something.
222
604160
5000
ya da kek veya benzeri bir şey yapıyorsanız birazcık yumurta ekliyorsunuz.
10:09
We don't smell food to see if it's okay to eat.
223
609160
4000
Yemeğin olup olmadığını anlamak için koklamıyoruz.
10:13
We just read the back of a label on a packet.
224
613160
3000
Sadece paketin arkasındaki etiketi okuyoruz.
10:16
And we don't value food. We don't trust it.
225
616160
3000
Ve gıdalara yeterli değeri vermiyoruz. Onlara güvenmiyoruz.
10:19
So instead of trusting it, we fear it.
226
619160
2000
Böyle olunca güvenmek yerine onlardan korkuyoruz.
10:21
And instead of valuing it, we throw it away.
227
621160
4000
Ve değerlendirmek yerine onları çöpe atıyoruz.
10:25
One of the great ironies of modern food systems
228
625160
3000
Modern gıda sistemlerinin en büyük ironilerinden bir tanesi,
10:28
is that they've made the very thing they promised
229
628160
2000
daha kolay hâle getireceklerini söyledikleri şeyleri
10:30
to make easier much harder.
230
630160
2000
daha da zorlaştırmaları.
10:32
By making it possible to build cities anywhere and any place,
231
632160
4000
Şehirleri herhangi bir yere herhangi bir bölgeye inşa edebilmeyi mümkün hale getirerek
10:36
they've actually distanced us from our most important relationship,
232
636160
4000
aslında, en önemlisi, bizi biribirimizle ve doğayla olan
10:40
which is that of us and nature.
233
640160
3000
ilişkilerimizden uzaklaştırıyorlar.
10:43
And also they've made us dependent on systems that only they can deliver,
234
643160
3000
Ve bizi sadece kendilerinin dağıtım yapabileceği sistemlere bağımlı hâle getirdiler,
10:46
that, as we've seen, are unsustainable.
235
646160
2000
Bunlar bizim sürdürülemez olarak gördüğümüz sistemler.
10:48
So what are we going to do about that?
236
648160
3000
Peki bunun için neler yapacağız?
10:51
It's not a new question.
237
651160
2000
Bu yeni bir soru değil.
10:53
500 years ago it's what Thomas More was asking himself.
238
653160
4000
Thomas More'un 500 yıl önce kendisine sorduğu bir soru bu.
10:57
This is the frontispiece of his book "Utopia."
239
657160
3000
Bu onun "Utopia" kitabının ilk sayfasını oluşturan şeydi.
11:00
And it was a series of semi-independent city-states,
240
660160
3000
Ve bu bir dizi yarı-bağımlı şehir-devletlerdi.
11:03
if that sounds remotely familiar,
241
663160
2000
Biraz olsun tanıdık gelebilir bu terimler.
11:05
a day's walk from one another where everyone was basically farming-mad,
242
665160
3000
Bir yerden diğerine bir günlük yürüme mesafesinde, herkesin deli gibi çiftçilik yaptığı
11:08
and grew vegetables in their back gardens,
243
668160
2000
ve arka bahçelerinde sebze-meyve yetiştirdiği
11:10
and ate communal meals together, and so on.
244
670160
2000
ve beraber topluca yemeklerin yendiği bir yaşam.
11:12
And I think you could argue that
245
672160
2000
Ve bence, Utopia'yı temel anlamda şekillendiren
11:14
food is a fundamental ordering principle of Utopia,
246
674160
3000
şeyin yiyecek olduğunu düşünebilirsiniz,
11:17
even though More never framed it that way.
247
677160
3000
kaldı ki More bunu böyle bir çerçeveye oturtmamıştır.
11:20
And here is another very famous "Utopian" vision,
248
680160
3000
Ve burada bir başka ütopik görüş vardır,
11:23
that of Ebenezer Howard, "The Garden City."
249
683160
2000
o da Ebenezer Howar'ın "Yeşil Şehir"'i.
11:25
Same idea: series of semi-independent city-states,
250
685160
3000
Fikir aynı. Bir dizi yarı-bağımlı şehir-devlet.
11:28
little blobs of metropolitan stuff with arable land around,
251
688160
4000
Büyük şehire ait ve onun etrafında bulunan tarıma elverişli küçük yerler,
11:32
joined to one another by railway.
252
692160
2000
demiryolu ile birbirlerine bağlanıyor.
11:34
And again, food could be said to be
253
694160
2000
Ve yine, görüşünün temel presibi olarak
11:36
the ordering principle of his vision.
254
696160
3000
yiyecek gösterilebilir.
11:39
It even got built, but nothing to do with
255
699160
2000
Bunlar inşa edildi bile ancak Howard'ın görüşü ile
11:41
this vision that Howard had.
256
701160
2000
iligili yapılabilcek bir şey yok.
11:43
And that is the problem with these Utopian ideas,
257
703160
3000
Ve problem, ütopik olan
11:46
that they are Utopian.
258
706160
2000
bu ütopik fikirler ile alakalıdır.
11:48
Utopia was actually a word that Thomas Moore used deliberately.
259
708160
3000
Ütopya aslında Thomas Moore'un incelikli bir şekilde kullandığı bir kelimeydi.
11:51
It was a kind of joke, because it's got a double derivation from the Greek.
260
711160
4000
Bu bir espriydi. Çünkü bunun Yunanca'da çift anlamı vardı.
11:55
It can either mean a good place, or no place.
261
715160
2000
Hem "iyi bir yer" hem de "olmayan yer" anlamına geliyordu.
11:57
Because it's an ideal. It's an imaginary thing. We can't have it.
262
717160
4000
Çünkü bu bir idealdir. Hayali bir şeydir. Ona sahip olamayız.
12:01
And I think, as a conceptual tool
263
721160
2000
Ve bence, insanların derin yerleşim problemleri üzerine düşünürken
12:03
for thinking about the very deep problem of human dwelling,
264
723160
3000
bunu kavramsal bir araç olarak görmek
12:06
that makes it not much use.
265
726160
2000
hiç de kullanışlı değildir.
12:08
So I've come up with an alternative,
266
728160
3000
Bu yüzden, bunun alternatifini ele aldım.
12:11
which is Sitopia, from the ancient Greek,
267
731160
3000
Bu da Sitopia'dır. Antik Yunan'dan,
12:14
"sitos" for food, and "topos" for place.
268
734160
2000
yiyecek için "sitos" ve yer için "topos.
12:16
I believe we already live in Sitopia.
269
736160
2000
Şu an hâlihazırda Sitopia'da yaşadığımıza inanıyorum.
12:18
We live in a world shaped by food,
270
738160
3000
Yiyeceklerle şekillenen bir dünyada yaşıyoruz,
12:21
and if we realize that, we can use food as a really powerful tool --
271
741160
3000
ve bunu fark edersek, Yiyecekleri dünyayı farklı bir şekilde şekillendirmek için,
12:24
a conceptual tool, design tool, to shape the world differently.
272
744160
4000
kavramsal bir araç, çok güçlü bir tasarım aracı olarak kullanabiliriz.
12:28
So if we were to do that, what might Sitopia look like?
273
748160
5000
Peki bunu böyle yapabilseydik, Stopia nasıl bir şey olurdu?
12:33
Well I think it looks a bit like this.
274
753160
2000
Bence bunun gibi gözükürdü.
12:35
I have to use this slide. It's just the look on the face of the dog.
275
755160
2000
Sadece köpeğin yüzünde görülen ifade için bu slaytı kullanmak zorundaydım.
12:37
But anyway, this is -- (Laughter)
276
757160
3000
Ama her neyse, işte bu -- (Gülüşmeler)
12:40
it's food at the center of life,
277
760160
2000
Hayatın merkezindeki şey yiyecektir,
12:42
at the center of family life, being celebrated,
278
762160
2000
aile hayatının merkezinde, kutlanan,
12:44
being enjoyed, people taking time for it.
279
764160
2000
tadı çıkarılan, insanların zaman harcadığı bir şey.
12:46
This is where food should be in our society.
280
766160
3000
Toplumumuzda yiyeceğin olması gereken yer burası.
12:49
But you can't have scenes like this unless you have people like this.
281
769160
5000
Ancak bu tür insanlar olmadan bu tür manzaraları göremezsiniz.
12:54
By the way, these can be men as well.
282
774160
2000
Bu arada, bunlar erkek de olabilirdi.
12:56
It's people who think about food,
283
776160
3000
Bunlar yemek için düşünen,
12:59
who think ahead, who plan,
284
779160
2000
ilerisi için düşünen, plan yapan,
13:01
who can stare at a pile of raw vegetables
285
781160
2000
bir yığın ham sebzeye uzunca bakabilen,
13:03
and actually recognize them.
286
783160
2000
ve gerçekten onların farkında olan insanlardır.
13:05
We need these people. We're part of a network.
287
785160
3000
Bu tür insanlara ihtiyacımız var. Biz bir ağın parçasıyız.
13:08
Because without these kinds of people we can't have places like this.
288
788160
3000
Çünkü bu tür insanlar olmadan bu tür yerlere kavuşamayız.
13:11
Here, I deliberately chose this because it is a man buying a vegetable.
289
791160
3000
Burada bunu bilerek seçtim çünkü bu sebze satın alan bir adam.
13:14
But networks, markets where food is being grown locally.
290
794160
4000
Ancak ağlar, pazarlar her şeyin yerel olarak yetiştirildiği yerler.
13:18
It's common. It's fresh.
291
798160
2000
Ortak. Taze.
13:20
It's part of the social life of the city.
292
800160
2000
Şehrin sosyal yaşamının bir parçası.
13:22
Because without that, you can't have this kind of place,
293
802160
3000
Çünkü o olmadan bu tür bir yere sahip olamazsınız,
13:25
food that is grown locally and also is part of the landscape,
294
805160
3000
yerel olarak yetiştirilen bu gıdalar aynı zamanda manzaranın da bir parçası,
13:28
and is not just a zero-sum commodity
295
808160
2000
hiç bir şekilde görünmeyen iç karartıcı bir yere ayrılmış
13:30
off in some unseen hell-hole.
296
810160
2000
değersiz ürünler değillerdir,
13:32
Cows with a view.
297
812160
2000
İneklerle olan bir manzara.
13:34
Steaming piles of humus.
298
814160
2000
Buhar üreten hayvan ve bitki atıkları yığını.
13:36
This is basically bringing the whole thing together.
299
816160
3000
İşte bu, parçaların bir araya getirilmesini sağlıyor
13:39
And this is a community project
300
819160
2000
Ve bu, daha yeni Toronto'da ziyaret
13:41
I visited recently in Toronto.
301
821160
2000
ettiğim bir toplum projesi.
13:43
It's a greenhouse, where kids get told
302
823160
2000
Çocuklara, gıdalarla ve onları yetiştirmekle ilgili
13:45
all about food and growing their own food.
303
825160
3000
her şeyin anlatıldığı bir sera bu.
13:48
Here is a plant called Kevin, or maybe it's a
304
828160
3000
Bu da ismi Kevin olan bir bitki, ya da belki
13:51
plant belonging to a kid called Kevin. I don't know.
305
831160
2000
ismi Kevin olan bir çocuğa ait bir bitki. Bilmiyorum.
13:53
But anyway, these kinds of projects
306
833160
3000
Her halükârda, doğa ile olan bağımızı yeniden
13:56
that are trying to reconnect us with nature is extremely important.
307
836160
4000
kurmaya çalışan bu tür projeler son derece önemlidir.
14:00
So Sitopia, for me, is really a way of seeing.
308
840160
2000
Bu yüzden Stopia, benim için gerçekten bir görme biçimidir.
14:02
It's basically recognizing that Sitopia
309
842160
4000
Temel olarak Sitopia'nın her köşede
14:06
already exists in little pockets everywhere.
310
846160
2000
hâlihazırda bulunduğunun farkına olmaktır.
14:08
The trick is to join them up,
311
848160
2000
Bunu yapabilmek içinse ufak bir numara var:
14:10
to use food as a way of seeing.
312
850160
3000
yiyecekleri görme biçimi olarak kullanmak.
14:13
And if we do that, we're going to stop seeing cities
313
853160
3000
Ve eğer bunu yaparsak, bunun gibi üretken olmayan
14:16
as big, metropolitan, unproductive blobs, like this.
314
856160
3000
büyük şehir yığınlarını görmekten kurtulacağız.
14:19
We're going to see them more like this,
315
859160
2000
Genelde bunun gibileri göreceğiz,
14:21
as part of the productive, organic framework
316
861160
3000
üretken, organik bir çerçevenin
14:24
of which they are inevitably a part,
317
864160
2000
kaçınılmaz bir parçası olan
14:26
symbiotically connected.
318
866160
2000
simbiyotik olarak bağlanmış bir yapı.
14:28
But of course, that's not a great image either,
319
868160
2000
Ama tabii ki bu, büyük resmi göstermiyor.
14:30
because we need not to be producing food like this anymore.
320
870160
3000
Çünkü artık gıdaları bu şekilde üretmeye ihtiyacımız yok.
14:33
We need to be thinking more about permaculture,
321
873160
2000
Daha çok kalıcı tarım üzerinde düşünmeye ihtiyacımız var.
14:35
which is why I think this image just
322
875160
2000
O yüzden bu resim yapılması gerekenlerin
14:37
sums up for me the kind of thinking we need to be doing.
323
877160
2000
güzel bir özetini sunuyor.
14:39
It's a re-conceptualization
324
879160
2000
Bu yiyeceklerin yaşamımızı
14:41
of the way food shapes our lives.
325
881160
3000
şekillendiriş biçiminin yeniden kavramsallaştırılmasıdır.
14:44
The best image I know of this is from 650 years ago.
326
884160
3000
Bu konuda bildiğim en iyi resim 650 yıl önce yapılmıştır.
14:47
It's Ambrogio Lorenzetti's "Allegory of Good Government."
327
887160
3000
Bu Ambrogio Lorenzetti'nin "İyi Bir Devletin Alegorisi"
14:50
It's about the relationship between the city and the countryside.
328
890160
3000
Şehir ve kırsal bölge arasındaki ilişki hakkındadır.
14:53
And I think the message of this is very clear.
329
893160
3000
Ve bence buradaki mesaj çok açık.
14:56
If the city looks after the country,
330
896160
2000
Eğer şehir kırsal bölgeye göz kulak olursa,
14:58
the country will look after the city.
331
898160
2000
kırsal bölge de şehre göz kulak olur.
15:00
And I want us to ask now,
332
900160
2000
Ve şimdi şunu sormak istiyorum:
15:02
what would Ambrogio Lorenzetti paint
333
902160
3000
Ambrogio Lorenzetti bugünkü durumu resmetseydi
15:05
if he painted this image today?
334
905160
2000
nasıl bir şey ortaya çıkarırdı.
15:07
What would an allegory of good government look like today?
335
907160
3000
İyi bir devletin alegorisi bugün nasıl bir şeye benzerdi?
15:10
Because I think it's an urgent question.
336
910160
2000
Çünkü bence bu acilen cevaplanması gereken bir soru.
15:12
It's one we have to ask,
337
912160
2000
Sormamız gereken,
15:14
and we have to start answering.
338
914160
2000
ve de hemen cevaplamaya başlamamız gereken bir soru.
15:16
We know we are what we eat.
339
916160
3000
Biliyoruz ki ne yiyorsak oyuz.
15:19
We need to realize that the world is also what we eat.
340
919160
2000
Aynı zamanda bu dünyanın da ne yediğimizle ilintili olduğunun farkına varmalıyız.
15:21
But if we take that idea, we can use food
341
921160
2000
Ancak bu fikri ele alırsak, yiyecekleri
15:23
as a really powerful tool to shape the world better.
342
923160
4000
dünyamızı daha iyi şekillendirebilmek için çok güçlü bir araç olarak kullanabiliriz.
15:27
Thank you very much.
343
927160
2000
Çok teşekkür ediyorum.
15:29
(Applause)
344
929160
3000
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7