David Puttnam: What happens when the media's priority is profit?

98,030 views ・ 2014-02-10

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: burcu taşdemir Gözden geçirme: Ezgisu Karakaya
00:12
I'd like to start, if I may,
0
12872
1544
Müsaadenizle,
konuşmaya Paisley salyangozunun hikayesiyle başlamak isterim.
00:14
with the story of the Paisley snail.
1
14416
2724
00:17
On the evening of the 26th of August, 1928,
2
17140
3215
26 Ağustos 1928 akşamında
00:20
May Donoghue took a train from Glasgow
3
20355
2374
May Donoghue, Glasgow'dan Paisley kentine
00:22
to the town of Paisley, seven miles east of the city,
4
22729
2531
şehrin yedi mil doğusuna, bir tren bileti aldı.
00:25
and there at the Wellmeadow Café,
5
25260
2313
Orada Wellmeadow Cafe'de
00:27
she had a Scots ice cream float,
6
27573
3126
dondurmalı bir Scots içti.
00:30
a mix of ice cream and ginger beer
7
30699
1847
Arkadaşının ısmarladığı
00:32
bought for her by a friend.
8
32546
1955
dondurma ve zencefilli bira karışımı.
00:34
The ginger beer came in a brown, opaque bottle
9
34501
2401
Zencefilli bira; kahverengi, mat bir şişede geldi.
00:36
labeled "D. Stevenson, Glen Lane, Paisley."
10
36902
3863
Etiketinde "D. Stevenson, Glen Lane, Paisley" yazıyordu.
00:40
She drank some of the ice cream float,
11
40765
2076
Dondurmalı birasının birazını içti.
00:42
but as the remaining ginger beer was poured
12
42841
1834
Fakat kalan zencefilli bira
00:44
into her tumbler,
13
44675
1396
bardağına döküldükçe,
00:46
a decomposed snail
14
46071
2453
çürümüş bir salyangoz
00:48
floated to the surface of her glass.
15
48524
2582
bardağın yüzeyine çıktı.
00:51
Three days later, she was admitted
16
51106
1544
Üç gün sonra
00:52
to the Glasgow Royal Infirmary
17
52650
1506
Glasgow Kraliyet Hastanesine sevk edildi.
00:54
and diagnosed with severe gastroenteritis
18
54156
2058
Şiddetli mide, bağırsak iltihabı
00:56
and shock.
19
56214
1953
ve şok teşhisi kondu.
00:58
The case of Donoghue vs. Stevenson that followed
20
58167
3268
Stevenson'a karşı Donoghue davası
01:01
set a very important legal precedent:
21
61435
2645
çok önemli bir yasal örnek oluşturdu:
01:04
Stevenson, the manufacturer of the ginger beer,
22
64080
1731
Zencefilli bira üreticisi Stevenson,
01:05
was held to have a clear duty of care
23
65811
2777
May Donoghue'ya karşı
net bir yasal yükümlülüğe tabi tutuldu.
01:08
towards May Donoghue,
24
68588
1448
01:10
even though there was no contract between them,
25
70036
2102
Aralarında bir sözleşme olmadığı
01:12
and, indeed, she hadn't even bought the drink.
26
72138
2817
ve aslında içeceği satın alan kendisi olmadığı halde.
01:14
One of the judges, Lord Atkin, described it like this:
27
74955
3019
Yargıçlardan biri olan Lord Atkin, bunu şöyle tanımladı:
01:17
You must take care to avoid acts or omissions
28
77974
2910
Komşunuza zarar vermesinin,
01:20
which you can reasonably foresee
29
80884
2068
muhtemel olduğunu öngörebileceğiniz
01:22
would be likely to injure your neighbor.
30
82952
3228
eylemlerden veya ihmallerden kaçınmaya dikkat etmelisiniz.
01:26
Indeed, one wonders that without a duty of care,
31
86180
2343
Yasal yükümlülük olmasa,
01:28
how many people would have had to suffer
32
88523
1746
Stevenson sonunda iflas etmeden önce
01:30
from gastroenteritis before Stevenson eventually went out of business.
33
90269
3724
kaç kişi mide ve bağırsak iltihabından muzdarip olurdu diye insan merak ediyor.
01:33
Now please hang on to that Paisley snail story,
34
93993
2381
Paisley salyangozu hikayesini bir kenarda tutalım.
01:36
because it's an important principle.
35
96374
3233
Çünkü bu önemli bir esas.
01:39
Last year, the Hansard Society, a nonpartisan charity
36
99607
2494
Geçen yıl, Hansard Derneği,
parlamenter demokrasiyi güçlendirmeye ve halkın siyasete katılımını
01:42
which seeks to strengthen parliamentary democracy
37
102101
1906
01:44
and encourage greater public involvement in politics
38
104007
3237
teşvik etmeye çalışan tarafsız bir hayır kurumu,
01:47
published, alongside their annual audit
39
107244
2587
yıllık siyasi katılım denetimlerinin yanı sıra
01:49
of political engagement, an additional section
40
109831
2873
tamamen siyasete ve medyaya ayrılan
01:52
devoted entirely to politics and the media.
41
112704
3123
bir bölüm daha yayınladı.
01:55
Here are a couple of rather depressing observations
42
115827
2375
İşte bu anketten
01:58
from that survey.
43
118202
2008
oldukça iç karartıcı birkaç gözlem.
02:00
Tabloid newspapers do not appear
44
120210
2165
Tabloid gazetelerin,
02:02
to advance the political citizenship of their readers,
45
122375
2833
okuyucularının siyasi vatandaşlığını
02:05
relative even to those
46
125208
1573
geliştirdiği görülmemekte,
02:06
who read no newspapers whatsoever.
47
126781
3226
hiçbir gazete okumayanlara göre bile göreceli.
02:10
Tabloid-only readers are twice as likely to agree
48
130007
2992
Yalnızca tabloid okuyucularının,
siyasetin negatif bir bakış açısıyla hem fikir olma ihtimalleri
02:12
with a negative view of politics
49
132999
1851
02:14
than readers of no newspapers.
50
134850
2575
hiç gazete okumayanlardan iki kat daha fazla.
02:17
They're not just less politically engaged.
51
137425
1993
Politika ile daha az ilgili değiller.
02:19
They are consuming media that reinforces
52
139418
2448
Siyaseti olumsuz değerlendirmelerini
02:21
their negative evaluation of politics,
53
141866
1962
pekiştiren medyayı tüketiyorlar.
02:23
thereby contributing to a fatalistic and cynical
54
143828
3103
Böylece demokrasiye karşı tutum ve içindeki rollerine
02:26
attitude to democracy and their own role within it.
55
146931
3335
kaderci ve alaycı bir tavır katıyorlar.
02:30
Little wonder that the report concluded that
56
150266
2160
Raporun şu bağlamda sonuçlandırılması şaşırtıcı değil:
02:32
in this respect, the press, particularly the tabloids,
57
152426
3190
Basın, özellikle magazin
02:35
appear not to be living up to the importance
58
155616
2339
demokrasimizdeki rollerinin önemine
02:37
of their role in our democracy.
59
157955
2636
uymuyor gibi görünmekte.
02:40
Now I doubt if anyone in this room would seriously
60
160591
2059
Buradaki herhangi birinin
02:42
challenge that view.
61
162650
1447
bu görüşe karşı çıkacağından şüpheliyim.
02:44
But if Hansard are right, and they usually are,
62
164097
2616
Eğer Hansard haklı ise, ki genelde öyleler,
02:46
then we've got a very serious problem on our hands,
63
166713
1976
o zaman elimizde gerçekten büyük bir problem var demektir.
02:48
and it's one that I'd like to spend the next 10 minutes
64
168689
2635
Önümüzdeki 10 dakikayı
02:51
focusing upon.
65
171324
2029
buna ağırlık vererek geçirmek istiyorum.
02:53
Since the Paisley snail,
66
173353
1683
Paisley salyangozundan beri,
02:55
and especially over the past decade or so,
67
175036
2464
özellikle son on yılda,
sivil toplumun çeşitli yönleriyleilgili olduğu için
02:57
a great deal of thinking has been developed
68
177500
1919
02:59
around the notion of a duty of care
69
179419
1859
yasal yükümlülük kavramı etrafında
03:01
as it relates to a number of aspects of civil society.
70
181278
2539
çok fazla düşünce geliştirildi.
03:03
Generally a duty of care arises when one individual
71
183817
2744
Genel olarak yasal yükümlülük,
03:06
or a group of individuals undertakes an activity
72
186561
2734
birey veya bireylerin, bir başkasına zarar verme potansiyeli olan
03:09
which has the potential to cause harm to another,
73
189295
2530
bir faaliyette bulunmasıyla ortaya çıkar.
03:11
either physically, mentally or economically.
74
191825
2714
Fiziksel, zihinsel veya ekonomik olabilir.
03:14
This is principally focused on obvious areas,
75
194539
2471
Bu esas olarak bariz alanlara odaklanır.
03:17
such as our empathetic response to children and young people,
76
197010
3042
Örneğin çocuklara ve gençlere, servis personelimize,
03:20
to our service personnel, and to the elderly and infirm.
77
200052
2726
yaşlılara ve hastalara karşı empatik tepki vermemiz gibi.
03:22
It is seldom, if ever, extended to equally important arguments
78
202778
4193
Nadiren, şayet, mevcut hükümet sitemimizin kırılganlığı etrafında
03:26
around the fragility of our present system of government,
79
206971
4250
eşit önemde argümanlara kadar genişletilirse,
03:31
to the notion that honesty, accuracy and impartiality
80
211221
3509
dürüstlük, kesinlik ve tarafsızlığın
03:34
are fundamental to the process of building
81
214730
2144
bilgili, katılımcı bir demokrasiyi
03:36
and embedding an informed,
82
216874
1729
inşa etme ve yerleştirme süreci için
03:38
participatory democracy.
83
218603
2757
temelini oluşturur.
03:41
And the more you think about it,
84
221360
1421
Hakkında ne kadar düşünürsen
03:42
the stranger that is.
85
222781
1831
o kadar yabancılaşıyor.
03:44
A couple of years ago, I had the pleasure
86
224612
1462
Birkaç yıl önce
yeni bir okul açma zevkine nail oldum.
03:46
of opening a brand new school
87
226074
1754
03:47
in the northeast of England.
88
227828
1571
İngiltere'nin kuzeydoğusundaydı.
03:49
It had been renamed by its pupils as Academy 360.
89
229399
3539
Öğrencileri tarafından Academy 360 olarak yeniden adlandırılmıştı.
03:52
As I walked through their impressive,
90
232938
1852
Etkileyici yollarından geçerken,
03:54
glass-covered atrium,
91
234790
1375
cam kaplı avluda,
03:56
in front of me, emblazoned on the wall
92
236165
1818
karşımda, duvara gömülmüş
03:57
in letters of fire
93
237983
1548
ateşli harflerle
03:59
was Marcus Aurelius's famous injunction:
94
239531
3101
Marcus Aurelius'un ünlü uyarısı vardı:
04:02
If it's not true, don't say it;
95
242632
2855
Eğer gerçek değilse, söyleme;
04:05
if it's not right, don't do it.
96
245487
3083
Eğer doğru değilse, yapma.
04:08
The head teacher saw me staring at it,
97
248570
1988
Başöğretmen beni ona bakarken gördü ve dedi ki:
04:10
and he said, "Oh, that's our school motto."
98
250558
2792
''Bu bizim okul sloganımız."
04:13
On the train back to London,
99
253350
1727
Londra'ya giden trende
04:15
I couldn't get it out of my mind.
100
255077
1854
bunu aklımdan atamadım.
04:16
I kept thinking, can it really have taken us
101
256931
2559
Durmadan düşündüm,
04:19
over 2,000 years to come to terms
102
259490
2211
birbirimizden minimum beklentimiz olarak
04:21
with that simple notion
103
261701
1865
bu basit düşünceyi kabul etmemiz
04:23
as being our minimum expectation of each other?
104
263566
2952
gerçekten 2 bin yılımızdan fazlasını alabilir mi?
04:26
Isn't it time that we develop this concept
105
266518
2608
Yasal yükümlülük konseptini geliştirmenin,
04:29
of a duty of care
106
269126
1669
paylaşılan ama gittikçe tehlikede olan
04:30
and extended it to include a care
107
270795
2426
demokratik değerlerimizin korunmasını içermesi için
04:33
for our shared but increasingly endangered democratic values?
108
273221
3264
genişletmemizin zamanı gelmedi mi?
04:36
After all, the absence of a duty of care
109
276485
1857
Sonuçta birçok meslekte
04:38
within many professions
110
278342
1590
yasal yükümlülüğün olmaması
04:39
can all too easily amount to accusations of negligence,
111
279932
2503
kolayca ihmal suçlamalarına yol açabilir.
04:42
and that being the case, can we be really comfortable with the thought
112
282435
3107
Durum böyle olunca,
04:45
that we're in effect being negligent
113
285542
2301
kendi toplumlarımızın sağlığı
04:47
in respect of the health of our own societies
114
287843
2791
ve onları destekleyecek değerler konusunda
aslında ihmalkar olduğumuz düşüncesiyle gerçekten rahat olabilir miyiz?
04:50
and the values that necessarily underpin them?
115
290634
2735
04:53
Could anyone honestly suggest, on the evidence,
116
293369
2995
Herhangi biri dürüstçe,
04:56
that the same media which Hansard so roundly condemned
117
296364
3256
yerleşik demokrasimizi muhtemelen sarsabilecek
04:59
have taken sufficient care to avoid behaving
118
299620
3287
kırılgan demokrasimize zarar verebileceğini
05:02
in ways which they could reasonably have foreseen
119
302907
3442
öngörebildikleri şekillerde davranmaktan kaçınmak için
05:06
would be likely to undermine or even damage
120
306349
2101
Hansard'ın şiddetle kınadığı bazı medyaların
05:08
our inherently fragile democratic settlement.
121
308450
2834
yeterince özen gösterdiği bulgusunu öne sürebilir mi?
05:11
Now there will be those who will argue
122
311284
2021
Şimdi, bunun otosansür de olsa
05:13
that this could all too easily drift into a form
123
313305
1773
bir sansür biçimine kolayca sürüklenebileceğini
05:15
of censorship, albeit self-censorship,
124
315078
2007
iddia edenler olacak.
05:17
but I don't buy that argument.
125
317085
1956
Buna inanmıyorum.
05:19
It has to be possible
126
319041
2059
İfade özgürlüğünü daha geniş ahlaki
05:21
to balance freedom of expression
127
321100
2100
ve sosyal sorumluluklarla dengelemek
05:23
with wider moral and social responsibilities.
128
323200
3207
mümkün olmak zorunda.
05:26
Let me explain why by taking the example
129
326407
1851
Size bir film yapımcısı olarak
05:28
from my own career as a filmmaker.
130
328258
2903
kendi kariyerimden bir örnekle açıklamama izin verin.
05:31
Throughout that career, I never accepted
131
331161
1807
Bu kariyer boyunca,
05:32
that a filmmaker should set about putting
132
332968
1627
bir film yapımcısının,
05:34
their own work outside or above what he or she
133
334595
3050
kendi işlerini, dışarıda tutması ya da kendi hayatı, kendi ailesi
05:37
believed to be a decent set of values
134
337645
1950
ve hepimizin içinde yaşadığı toplum için
05:39
for their own life, their own family,
135
339595
3349
uygun olduğuna inandığı değer kümesinin üzerinde tutması gerektiğini
05:42
and the future of the society in which we all live.
136
342944
3591
asla kabul etmedim.
05:46
I'd go further.
137
346535
1324
Daha ileri giderdim.
05:47
A responsible filmmaker should never devalue their work
138
347859
3294
Sorumlu bir film yapımcısı
işlerinin değerini kendisinin içinde yaşamak istediği dünyayı
05:51
to a point at which it becomes less than true
139
351153
2044
05:53
to the world they themselves wish to inhabit.
140
353197
3440
daha az gerçek olacak dereceye kadar asla düşürmemelidir.
05:56
As I see it, filmmakers, journalists, even bloggers
141
356637
3386
Gördüğüm üzere, film yapımcıları, gazeteciler hatta blog yazarları
06:00
are all required to face up to the social expectations
142
360023
2524
hepsinin; iyi geliştirilmiş profesyonel yetenekleriyle birleştirdikleri
06:02
that come with combining the intrinsic power of their medium
143
362547
3755
ortalama içsel güçleriyle ortaya çıkan
06:06
with their well-honed professional skills.
144
366302
3374
sosyal beklentilerle yüzleşmesi gerekmekte.
06:09
Obviously this is not a mandated duty,
145
369676
2887
Açıkçası bu zorunlu bir görev değil,
06:12
but for the gifted filmmaker and the responsible journalist
146
372563
2482
ama yetenekli film yapımcısı ve sorumlu gazeteci hatta blog yazarı için,
06:15
or even blogger, it strikes me as being utterly inescapable.
147
375045
3809
bana tamamen kaçınılmaz gibi geliyor.
06:18
We should always remember that our notion
148
378865
2599
Şunu her zaman hatırlamalıyız;
06:21
of individual freedom and its partner, creative freedom,
149
381464
2891
bireysel özgürlük ve partneri
06:24
is comparatively new
150
384355
1795
yaratıcı özgürlük anlayışımız
06:26
in the history of Western ideas,
151
386150
2262
Batı fikirleri tarihinde nispeten yeni.
06:28
and for that reason, it's often undervalued
152
388412
1918
Bu sebeple genellikle azımsanır
06:30
and can be very quickly undermined.
153
390330
2363
ve çok çabuk zarar görebilir.
06:32
It's a prize easily lost,
154
392693
2227
Bu kolayca kaybedilen bir ödül.
06:34
and once lost, once surrendered,
155
394920
1763
Bir kez kaybolduğunda ve teslim olunduğunda
06:36
it can prove very, very hard to reclaim.
156
396683
3317
geri kazanılması çok, çok zor olabilir.
06:40
And its first line of defense
157
400000
1525
İlk savunma hattı
06:41
has to be our own standards,
158
401525
2351
kendi standartlarımız olmalı.
06:43
not those enforced on us by a censor or legislation,
159
403876
3739
Bir sansür veya mevzuat tarafından tarafımıza uygulananlar değil;
06:47
our own standards and our own integrity.
160
407615
1823
kendi standartlarımız ve doğruluğumuz.
06:49
Our integrity as we deal with those
161
409438
1994
Birlikte çalıştığımız kişilerle
06:51
with whom we work
162
411432
1548
ilgilenirkenki dürüstlüğümüz.
06:52
and our own standards as we operate within society.
163
412980
3625
Toplum içinde faaliyet gösterdiğimizdeki standartlarımız.
06:56
And these standards of ours
164
416605
1470
Bu standartlarımızın
06:58
need to be all of a piece with a sustainable social agenda.
165
418075
3265
sürdürülebilir sosyal bir gündem ile bütün bir parça olması gerekir.
07:01
They're part of a collective responsibility,
166
421340
2113
Bunlar kolektif bir sorumluluğun parçası;
07:03
the responsibility of the artist or the journalist
167
423453
2130
sanatçının veya gazetecinin sorumluluğu
07:05
to deal with the world as it really is,
168
425583
2374
dünyayla olduğu gibi başa çıkmak.
07:07
and this, in turn, must go hand in hand
169
427957
2449
Bu da, sırasıyla,
07:10
with the responsibility of those governing society
170
430406
2418
toplumu yönetenlerin sorumluluğuyla el ele gitmeli,
07:12
to also face up to that world,
171
432824
2077
o dünyayla da yüzleşmeleri,
07:14
and not to be tempted to misappropriate
172
434901
2360
ve onun neden olduğu hastalıkların
07:17
the causes of its ills.
173
437276
2577
kötüye kullanılmasını özendirmemeleri için.
07:19
Yet, as has become strikingly clear
174
439853
2646
Yine de, çarpıcı bir şekilde netleştiği gibi
07:22
over the last couple of years,
175
442499
2068
son birkaç yılda,
07:24
such responsibility has to a very great extent
176
444567
2034
bu sorumluluk medyanın geniş kesimleri tarafından
07:26
been abrogated by large sections of the media.
177
446601
3043
büyük ölçüde ortadan kaldırılmıştır.
07:29
And as a consequence, across the Western world,
178
449644
1940
Sonuç olarak, Batı dünyasında,
07:31
the over-simplistic policies of the parties of protest
179
451584
3299
protesto partilerinin aşırı basit politikaları
07:34
and their appeal to a largely disillusioned,
180
454883
2385
ve onların büyük ölçüde hayal kırıklığına uğramış,
07:37
older demographic,
181
457268
1389
daha yaşlı nüfusa itirazları,
07:38
along with the apathy and obsession with the trivial
182
458657
2208
ilgisizlik ve en azından bazı gençleri
07:40
that typifies at least some of the young,
183
460865
1898
temsil eden önemsiz takıntıyla
07:42
taken together, these and other similarly
184
462763
2058
birlikte ele alındığında,
07:44
contemporary aberrations
185
464821
2081
bu ve benzeri çağdaş sapmalar,
07:46
are threatening to squeeze the life
186
466902
2047
aktif, bilgili tartışma ve katılımdan
07:48
out of active, informed debate and engagement,
187
468949
3574
kurtulmak için tehdit oluşturmakta.
07:52
and I stress active.
188
472523
2527
Aktif sözcüğünü vurgularım.
07:55
The most ardent of libertarians might argue
189
475050
2277
Liberteryenlerden en kızgın olanı,
07:57
that Donoghue v. Stevenson should have been thrown out of court
190
477327
2994
Donoghue ve Stevenson'ın mahkemeden atılması gerektiğini
08:00
and that Stevenson would eventually have gone out of business
191
480321
2118
ve eğer içinde salyangoz olan zencefilli bira satmaya devam ederse,
08:02
if he'd continued to sell ginger beer with snails in it.
192
482439
3417
Stevenson'ın sonunda iflas edeceğini iddia edebilir.
08:05
But most of us, I think, accept some small role
193
485856
3414
Ama çoğumuz, devletin yasal yükümlülüğünü yerine getirmesi için
08:09
for the state to enforce a duty of care,
194
489270
3078
bence küçük bir rol kabul ediyoruz.
08:12
and the key word here is reasonable.
195
492348
2672
Buradaki anahtar kelime makul.
08:15
Judges must ask, did they take reasonable care
196
495020
3580
Hakimler sormalı; makul özeni gösterdiler mi
08:18
and could they have reasonably foreseen
197
498600
1415
ve eylemlerinin sonuçlarını,
08:20
the consequences of their actions?
198
500015
2198
makul bir şekilde öngörebildiler mi?
08:22
Far from signifying overbearing state power,
199
502213
2982
Zorlayıcı devlet iktidarını belirtmekten çok,
08:25
it's that small common sense test of reasonableness
200
505195
3525
ne de olsa medyada demokratik söylemimizin
08:28
that I'd like us to apply to those in the media
201
508720
2659
çoğunun tonunu
08:31
who, after all, set the tone and the content
202
511379
2271
ve içeriğini belirleyenlere yönelik
08:33
for much of our democratic discourse.
203
513650
3317
uygulamak istediğim sağduyu mantıklılık testi.
08:36
Democracy, in order to work, requires that
204
516967
2720
Demokrasi, işe yaraması için şunu gerektirir:
08:39
reasonable men and women take the time to understand and debate
205
519687
2948
mantıklı erkekler ve kadınlar zor, bazen karmaşık konuları
08:42
difficult, sometimes complex issues,
206
522635
2332
anlamak ve tartışmak için zaman ayırırlar.
08:44
and they do so in an atmosphere which strives
207
524967
2293
Bunu, anlaşma olmasa bile,
08:47
for the type of understanding that leads to,
208
527260
2399
en azından üretken
08:49
if not agreement, then at least a productive
209
529659
2067
ve uygulanabilir bir uzlaşmaya yol açan
08:51
and workable compromise.
210
531726
2367
anlayış türüne çabalayan bir atmosferde yaparlar.
08:54
Politics is about choices,
211
534093
2357
Politika seçimlerle ilgili,
08:56
and within those choices, politics is about priorities.
212
536450
3991
ve bu seçimler içinde politika, önceliklerle ilgili.
09:00
It's about reconciling conflicting preferences
213
540441
2538
Bu, çelişen tercihleri gerçeğe dayalı olarak
09:02
wherever and whenever possibly based on fact.
214
542979
5216
her yerde ve her zaman uzlaştırmakla ilgili.
09:08
But if the facts themselves are distorted,
215
548195
2471
Fakat gerçeklerin kendileri çarpıtılırsa,
09:10
the resolutions are likely only to create further conflict,
216
550666
3723
kararların, kaçınılmaz olarak takip eden toplum üzerindeki
09:14
with all the stresses and strains on society
217
554389
1887
tüm stres ve gerginliklerle
09:16
that inevitably follow.
218
556276
2216
sadece daha fazla çatışma yaratması muhtemeldir.
09:18
The media have to decide:
219
558492
1947
Medya karar vermek zorunda:
09:20
Do they see their role as being to inflame
220
560439
3174
Rollerini kışkırtıcı mı
09:23
or to inform?
221
563613
2330
bilgilendirici olarak mı görüyorlar?
09:25
Because in the end, it comes down to a combination
222
565943
2862
Çünkü sonunda
09:28
of trust and leadership.
223
568805
2491
güven ve liderliğin birleşimine gelir.
09:31
Fifty years ago this week, President John F. Kennedy
224
571296
2577
Elli yıl önce bu hafta, Başkan John F. Kennedy
09:33
made two epoch-making speeches,
225
573873
1606
iki çığır açan konuşma yaptı.
09:35
the first on disarmament and the second on civil rights.
226
575479
3497
İlki silahsızlanma, ikincisi de sivil haklar üzerine.
09:38
The first led almost immediately
227
578976
2102
Birincisi hemen
Nükleer Test Yasağı Anlaşması'na yol açtı.
09:41
to the Nuclear Test Ban Treaty,
228
581078
1581
09:42
and the second led to the 1964 Civil Rights Act,
229
582659
3065
İkincisi 1964 Sivil Haklar Yasası'na yol açtı.
09:45
both of which represented giant leaps forward.
230
585724
3586
Her ikisi de dev sıçramaları temsil eder.
09:49
Democracy, well-led and well-informed,
231
589310
2405
İyi yönetilen ve bilgili demokrasi,
09:51
can achieve very great things,
232
591715
2493
çok güzel şeyler başarabilir
09:54
but there's a precondition.
233
594208
1673
ama bir ön koşul var.
09:55
We have to trust that those making those decisions
234
595881
3311
Karar vericilere güvenmek zorundayız.
09:59
are acting in the best interest not of themselves
235
599192
2467
Kendilerinin değil,
10:01
but of the whole of the people.
236
601659
1764
herkesin çıkarına yönelik hareket ettiklerine.
10:03
We need factually-based options,
237
603423
3079
Açıkça ortaya konuldu:
10:06
clearly laid out,
238
606502
1239
Gerçeğe dayalı seçeneklere ihtiyacımız var,
10:07
not those of a few powerful
239
607741
1398
birkaç güçlü
10:09
and potentially manipulative corporations
240
609139
2097
ve sık sık kendi dar gündemlerini takip eden
10:11
pursuing their own frequently narrow agendas,
241
611236
2367
potansiyel olarak manipülatif şirketlere değil.
10:13
but accurate, unprejudiced information
242
613603
2429
Ancak kendi kararlarımızı verebileceğimiz
10:16
with which to make our own judgments.
243
616032
2376
doğru, ön yargısız bilgilere.
10:18
If we want to provide decent, fulfilling lives
244
618408
1894
Saygın, tatmin hayatlar sağlamak istiyorsak
10:20
for our children and our children's children,
245
620302
2311
çocuklarımız ve onların çocukları için
10:22
we need to exercise to the very greatest degree possible
246
622613
3117
yasal yükümlülüğü, canlı
10:25
that duty of care for a vibrant,
247
625730
1712
ve umarım kalıcı bir demokrasi için
10:27
and hopefully a lasting, democracy.
248
627442
2897
mümkün olan en üst düzeyde uygulamalıyız.
10:30
Thank you very much for listening to me.
249
630339
2083
Dinlediğiniz için çok teşekkür ederim.
10:32
(Applause)
250
632422
3939
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7