Bart Weetjens: How I taught rats to sniff out land mines

Bart Weetjens: Farelere, kara mayınlarını koklayarak bulmayı nasıl öğrettim?

94,746 views

2010-12-02 ・ TED


New videos

Bart Weetjens: How I taught rats to sniff out land mines

Bart Weetjens: Farelere, kara mayınlarını koklayarak bulmayı nasıl öğrettim?

94,746 views ・ 2010-12-02

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Ercan Tozluoğlu Gözden geçirme: osman oguz ahsen
00:16
I'm here today to share with you
0
16260
2000
Bugün sizinle
00:18
an extraordinary journey -
1
18260
2000
sıradışı bir serüveni paylaşmak için buradayım,
00:20
extraordinarily rewarding journey, actually -
2
20260
3000
olağanüstü derecede tatmin edici bir serüven aslında...
00:23
which brought me into
3
23260
2000
Kara mayınlarını
00:25
training rats
4
25260
2000
ve tüberkülozu tespit ederek
00:27
to save human lives
5
27260
2000
insan hayatı kurtarmak için
00:29
by detecting landmines
6
29260
2000
fareleri eğitmeye
00:31
and tuberculosis.
7
31260
2000
beni yönlendiren bir serüven.
00:33
As a child, I had two passions.
8
33260
3000
Çocukken iki tutkum vardı.
00:36
One was a passion for rodents.
9
36260
3000
Bunlardan biri kemirgenlerdi.
00:39
I had all kinds of rats,
10
39260
2000
Her cins farem,
00:41
mice, hamsters,
11
41260
2000
fındık farem, hamsterım,
00:43
gerbils, squirrels.
12
43260
2000
çöl farem ve sincabım vardı.
00:45
You name it, I bred it, and I sold them to pet shops.
13
45260
3000
Hangisini sorsanız, beslemişimdir ve pet-shoplara satmışımdır kesin.
00:48
(Laughter)
14
48260
2000
(Gülümsemeler)
00:50
I also had a passion for Africa.
15
50260
3000
İkinci tutkum Afrika'ydı.
00:53
Growing up in a multicultural environment,
16
53260
2000
Çok-kültürlü bir ortamda yetiştim.
00:55
we had African students in the house,
17
55260
2000
Evimizde Afrikalı öğrenciler vardı
00:57
and I learned about their stories,
18
57260
2000
ve onların hikayelerini dinlerdim.
00:59
so different backgrounds,
19
59260
2000
Bambaşka öyküler...
01:01
dependency on imported know-how,
20
61260
3000
Teknik bilgi,
01:04
goods, services,
21
64260
2000
mal ve hizmet konularında dışa bağımlılık,
01:06
exuberant cultural diversity.
22
66260
3000
coşkun bir kültürel çeşitlilik...
01:09
Africa was truly fascinating for me.
23
69260
2000
Afrika benim için gerçekten büyüleyiciydi.
01:11
I became an industrial engineer,
24
71260
2000
Sonra bir endüstri mühendisi oldum...
01:13
engineer in product development,
25
73260
2000
Ürün geliştirme mühendisi...
01:15
and I focused on appropriate detection technologies,
26
75260
3000
ve özellikle verimli (mayın, hastalık vb.) tespit teknolojileri üzerine yoğunlaşmıştım.
01:18
actually the first appropriate technologies
27
78260
2000
Aslında gelişmekte olan ülkeler için
01:20
for developing countries.
28
80260
3000
en elverişli olan teknolojiler üzerine...
01:23
I started working in the industry,
29
83260
2000
Çalışmaya endüstri alanında başlamıştım
01:25
but I wasn't really happy to contribute
30
85260
2000
fakat sürekli bir şeyleri keşfederek
01:27
to a material consumer society
31
87260
3000
ve ürüne dönüştürerek
01:30
in a linear, extracting
32
90260
3000
maddeci bir topluma
01:33
and manufacturing mode.
33
93260
2000
katkı sağlamaktan pek de memnun değildim.
01:35
I quit my job to focus on the real world problem:
34
95260
2000
Dünyanın asıl sorununa odaklanabilmek için işimi bıraktım:
01:37
landmines.
35
97260
3000
Kara Mayınları
01:40
We're talking '95 now.
36
100260
3000
Şu an 1995 senesiyle ilgili konuşuyoruz.
01:43
Princess Diana is announcing on TV
37
103260
3000
Prenses Diana, televizyonda, kara mayınlarının
01:46
that landmines form a structural barrier
38
106260
2000
her tür gelişimin önünde
01:48
to any development, which is really true.
39
108260
3000
somut bir engel olduğunu ilan ediyor ki bu çok doğru.
01:51
As long as these devices are there,
40
111260
2000
Bu cihazlar orada bulunduğu
01:53
or there is suspicion of landmines,
41
113260
2000
ya da böyle bir şüphe olduğu sürece
01:55
you can't really enter into the land.
42
115260
2000
bu topraklara gerçek manada ulaşamazsınız.
01:57
Actually, there was an appeal worldwide
43
117260
2000
Aslında üretim için gerekli oldukları
01:59
for new detectors
44
119260
3000
"sürdürülebilir ortamlar"da
02:02
sustainable in the environments
45
122260
2000
kullanılmak üzere yeni dedektörler için
02:04
where they're needed to produce,
46
124260
2000
dünya çapında bir talep vardı.
02:06
which is mainly in the developing world.
47
126260
2000
tabi özellikle "Gelişmekte Olan Ülkeler"de.
02:08
We chose rats.
48
128260
2000
Biz de fareleri seçtik.
02:10
Why would you choose rats?
49
130260
2000
Neden fareleri tercih edersiniz?
02:12
Because, aren't they vermin?
50
132260
2000
Zaten haşere oldukları için mi?
02:14
Well, actually rats are,
51
134260
2000
Bilakis fareler,
02:16
in contrary to what most people think about them,
52
136260
2000
çoğu insanın düşündüğünün tam aksine
02:18
rats are highly sociable creatures.
53
138260
4000
çok sosyal yaratıklardır.
02:22
And actually, our product -- what you see here.
54
142260
3000
Ve aslında... şu an gördüğünüz bizim ürünümüz.
02:25
There's a target somewhere here.
55
145260
2000
Oralarda bir yerde gizlenmiş bir hedef var.
02:27
You see an operator, a trained African
56
147260
2000
Önünde tuttuğu faresini
02:29
with his rats in front
57
149260
2000
sağa sola yönlendiren
02:31
who actually are left and right.
58
151260
2000
eğitimli bir Afrikalı operatör görüyorsunuz.
02:33
There, the animal finds a mine.
59
153260
2000
İşte hayvan bir mayın buluyor.
02:35
It scratches on the soil.
60
155260
2000
Toprağı eşeliyor
02:37
And the animal comes back for a food reward.
61
157260
3000
ve yiyecekle ödüllendirilmek için geri geliyor.
02:40
Very, very simple.
62
160260
2000
Çok basit.
02:42
Very sustainable in this environment.
63
162260
3000
Bu tip ortamda kolayca sürdürülebilir.
02:45
Here, the animal gets its food reward.
64
165260
3000
Şimdi de hayvanımız ödülünü alıyor.
02:48
And that's how it works.
65
168260
2000
İşte bu şekilde işliyor.
02:50
Very, very simple.
66
170260
2000
Çok çok basit.
02:52
Now why would you use rats?
67
172260
2000
Peki neden fareleri kullanırsınız?
02:54
Rats have been used since the '50s last century,
68
174260
2000
Fareler, geçen yüzyılın ortalarından beri
02:56
in all kinds of experiments.
69
176260
3000
her türlü deneyde kullanılmıştır.
02:59
Rats have more genetic material
70
179260
3000
Fareler, diğer memeli türlerinin
03:02
allocated to olfaction
71
182260
2000
herhangi birinden daha fazla
03:04
than any other mammal species.
72
184260
2000
olfaksiyon (koku duyusu) genine sahiptir.
03:06
They're extremely sensitive to smell.
73
186260
3000
Kokulara karşı aşırı derecede duyarlıdırlar.
03:09
Moreover, they have the mechanisms to map all these smells
74
189260
3000
Üstelik bir de bütün bu kokuları tanımlayıp
03:12
and to communicate about it.
75
192260
3000
bunlar hakkında iletişim kurabilme özellikleri vardır.
03:15
Now how do we communicate with rats?
76
195260
2000
Farelerle nasıl iletişim kuruyoruz?
03:17
Well don't talk rat,
77
197260
3000
'Farece' konuşmuyoruz tabi ki.
03:20
but we have a clicker,
78
200260
2000
Bunun yerine bir mandalımız var.
03:22
a standard method for animal training,
79
202260
2000
Hayvan eğitimlerinde standart bir yöntem
03:24
which you see there.
80
204260
2000
ki onu şurada görüyorsunuz.
03:26
A clicker, which makes a particular sound
81
206260
3000
Mandal, belirli davranışları pekiştirmek için
03:29
with which you can reinforce particular behaviors.
82
209260
3000
kullanacağınız özel bir ses çıkartır.
03:32
First of all, we associate the click sound with a food reward,
83
212260
3000
İlk önce 'klik' sesiyle bir tür yiyecek ödülünü ilişkilendiririz.
03:35
which is smashed banana and peanuts together in a syringe.
84
215260
3000
ki bu ödül şırınga içerisine konmuş muz ve fıstık ezmesidir.
03:39
Once the animal knows click, food,
85
219260
2000
Bir kere hayvan 'klik' - yiyecek olayını farkedince
03:41
click, food, click, food --
86
221260
2000
'klik' - yiyecek, 'klik' - yiyecek
03:43
so click is food --
87
223260
2000
"öyleyse 'klik' yiyecek demektir" i anladığında
03:45
we bring it in a cage with a hole,
88
225260
2000
onu, tek delikli bir kafese alırız
03:47
and actually the animal learns
89
227260
2000
ve aslında hayvan,
03:49
to stick the nose in the hole
90
229260
2000
altına bir 'hedef koku' nun yerleştirildiği
03:51
under which a target scent is placed,
91
231260
2000
bu deliğe burnunu sokmayı ve
03:53
and to do that for five seconds --
92
233260
2000
bunu 5 saniye sürdürmeyi öğrenir.
03:55
five seconds, which is long for a rat.
93
235260
2000
5 saniye bir fare için uzun bir süredir.
03:57
Once the animal knows this, we make the task a bit more difficult.
94
237260
3000
Hayvan bunu yapmayı öğrenince işi biraz daha zorlaştırırız.
04:00
It learns how to find the target smell
95
240260
3000
Hedef kokuyu, birden fazla deliği olan
04:03
in a cage with several holes, up to 10 holes.
96
243260
3000
bir kafeste tespit etmeyi öğrenir.
04:06
Then the animal learns
97
246260
2000
Sonra hayvan
04:08
to walk on a leash in the open
98
248260
2000
açık havada tasmayla dolaşmayı
04:10
and find targets.
99
250260
2000
ve hedef saptamayı öğrenir.
04:12
In the next step, animals learn
100
252260
3000
Bir sonraki aşamada hayvan,
04:15
to find real mines in real minefields.
101
255260
2000
gerçek mayın tarlalarında gerçek mayınları bulmayı öğrenir.
04:17
They are tested and accredited
102
257260
3000
Uluslararası, mayına karşı eylem standartlarına
04:20
according to International Mine Action Standards,
103
260260
2000
uygun şekilde test edilir ve onaylanırlar.
04:22
just like dogs have to pass a test.
104
262260
3000
Tıpkı köpeklerin geçmek zorunda olduğu testler gibi.
04:25
This consists of 400 square meters.
105
265260
2000
Bu test 400m² alanı kapsar.
04:27
There's a number of mines
106
267260
3000
Bu alanda rastgele döşenmiş
04:30
placed blindly,
107
270260
2000
pek çok mayın vardır.
04:32
and the team of trainer and their rat
108
272260
3000
Eğitimciler ve fareleri
04:35
have to find all the targets.
109
275260
3000
bütün hedefleri bulmak zorundadırlar.
04:39
If the animal does that, it gets a license
110
279260
3000
Eğer hayvan bunu başarırsa
04:42
as an accredited animal
111
282260
2000
gerçek sahalarda işlevsel olduğuna dair
04:44
to be operational in the field --
112
284260
2000
onaylanıp lisans alır.
04:46
just like dogs, by the way.
113
286260
2000
Aynen köpeklere uygulandığı gibi.
04:48
Maybe one slight difference:
114
288260
2000
Belki ufak bir farkla:
04:50
we can train rats at a fifth of the price
115
290260
3000
Fareleri, mayın bulan köpeklere göre
04:53
of training the mining dog.
116
293260
2000
1/5 masrafla eğitebiliriz.
04:55
This is our team in Mozambique:
117
295260
2000
Burada da Mozambik'teki ekibimiz var.
04:57
one Tanzanian trainer,
118
297260
2000
İçlerinden biri Mozambikli kardeşlerine
04:59
who transfers the skills
119
299260
2000
gerekli becerileri öğreten
05:01
to these three Mozambican fellows.
120
301260
2000
Tanzanyalı bir eğitmen.
05:03
And you should see the pride in the eyes of these people.
121
303260
3000
Bu insanların gözlerindeki gururu bir görmelisiniz.
05:06
They have a skill,
122
306260
2000
Çünkü yabancıların yardımına
05:08
which makes them much less dependent
123
308260
2000
duydukları bağımlılıklarını azaltan
05:10
on foreign aid.
124
310260
2000
bir becerileri var.
05:12
Moreover, this small team
125
312260
3000
Dahası bu ekip...
05:15
together with, of course, you need the heavy vehicles
126
315260
3000
tabii ki, ağır makineler ve kontrol amaçlı
05:18
and the manual de-miners to follow-up.
127
318260
3000
el dedektörlerine de ihtiyacınız var.
05:21
But with this small investment in a rat capacity,
128
321260
3000
Fakat fare yeteneğine yapılan bu ufak yatırımla
05:24
we have demonstrated in Mozambique
129
324260
3000
Mozambik'te, m² başına düşen maliyeti
05:27
that we can reduce the cost-price per square meter
130
327260
3000
şimdiki normal fiyat olan
05:30
up to 60 percent
131
330260
2000
m² başına 2 doların
05:32
of what is currently normal --
132
332260
2000
%60'a varan oranlarda altına inebileceğimizi gösterdik.
05:34
two dollars per square meter, we do it at $1.18,
133
334260
2000
Biz bu işi 1.18 dolara yapıyoruz
05:36
and we can still bring that price down.
134
336260
2000
ve bu fiyatı daha da aşağı çekebiliriz.
05:38
Question of scale.
135
338260
2000
Hesap meselesi...
05:40
If you can bring in more rats,
136
340260
2000
Eğer daha fazla fare istihdam edersek
05:42
we can actually make the output even bigger.
137
342260
2000
sonucu daha da iyi hale getirebiliriz.
05:44
We have a demonstration site in Mozambique.
138
344260
3000
Mozambik'te bir tanıtım alanımız var.
05:47
Eleven African governments
139
347260
3000
11 Afrika hükümeti
05:50
have seen that they can become less dependent
140
350260
3000
bu teknolojiyi kullanarak
05:53
by using this technology.
141
353260
2000
daha az bağımlı hale gelebileceklerini gördüler.
05:55
They have signed the pact for peace
142
355260
2000
Great Lakes Bölgesi'nde
05:57
and treaty in the Great Lakes region,
143
357260
3000
barış anlaşması imzaladılar
06:00
and they endorse hero rats
144
360260
3000
ve 'kahraman fareleri'
06:03
to clear their common borders of landmines.
145
363260
3000
ortak sınırları kara mayınlarından temizlemek için uygun buldular.
06:06
But let me bring you to a very different problem.
146
366260
3000
Fakat size bambaşka bir problem daha sunmama izin verin.
06:09
And there's about 6,000 people last year
147
369260
2000
Geçen sene mayına basan
06:11
that walked on a landmine,
148
371260
2000
6000 civarında insan vardı
06:13
but worldwide last year,
149
373260
2000
fakat yine geçen sene
06:15
almost 1.9 million died from tuberculosis
150
375260
2000
dünya çapında yaklaşık 1.9 milyon insan
06:17
as a first cause of infection.
151
377260
3000
bir numaralı enfeksiyon sebebi olan tüberkülozdan öldü.
06:21
Especially in Africa
152
381260
2000
Özellikle, T.B. (tüberküloz) ve HIV arasında
06:23
where T.B. and HIV are strongly linked,
153
383260
3000
sıkı bir bağın bulunduğu Afrika'da
06:26
there is a huge common problem.
154
386260
4000
çok yaygın bir problem var.
06:31
Microscopy, the standard WHO procedure,
155
391260
3000
Standart bir WHO (Dünya Sağlık Örgütü) prosedürü olan
06:34
reaches from 40 to 60 percent reliability.
156
394260
3000
mikroskopinin güvenirliği %40'tan ancak %60'a ulaşabildi.
06:38
In Tanzania -- the numbers don't lie --
157
398260
3000
Tanzanya'da - rakamlar yanılmaz -
06:41
45 percent of people -- T.B. patients --
158
401260
3000
T.B. hastalarının %45'ine
06:44
get diagnosed with T.B. before they die.
159
404260
3000
ölmeden önce T.B. teşhisi konabiliyor.
06:48
It means that, if you have T.B.,
160
408260
3000
Bu da demektir ki eğer T.B. hastasıysanız
06:51
you have more chance that you won't be detected,
161
411260
2000
teşhis konulmama şansınız çok yüksektir.
06:53
but will just die from T.B. secondary infections and so on.
162
413260
3000
Bunun yerine ikincil T.B. enfeksiyonundan ölüp gidersiniz.
07:00
And if, however,
163
420260
2000
Halbuki
07:02
you are detected very early, diagnosed early,
164
422260
2000
erken farkedilip erken teşhis konulsa
07:04
treatment can start,
165
424260
2000
tedaviniz başlayabilir.
07:06
and even in HIV-positives, it makes sense.
166
426260
3000
HIV-pozitifseniz dahi mantıklı olan budur.
07:09
You can actually cure T.B.,
167
429260
2000
HIV-pozitifseniz dahi
07:11
even in HIV-positives.
168
431260
3000
T.B.'den kurtulabilirseniz.
07:14
So in our common language, Dutch,
169
434260
3000
Ortak dilimiz Felemankçe'de
07:17
the name for T.B.
170
437260
2000
T.B. yerine
07:19
is "tering,"
171
439260
2000
'tering' kullanılır ki
07:21
which, etymologically,
172
441260
2000
etimolojik açıdan
07:23
refers to the smell of tar.
173
443260
3000
katran kokusuna atıfta bulunur.
07:26
Already the old Chinese
174
446260
2000
Zaten eski Çinliler ve
07:28
and the Greek, Hippocrates,
175
448260
3000
Yunanlı Hipokrat,
07:31
have actually published,
176
451260
2000
T.B.'nin
07:33
documented, that T.B. can be diagnosed
177
453260
3000
hastadan yayılan
07:36
based on the volatiles
178
456260
2000
'uçucu gazlar'a dayanarak
07:38
exuding from patients.
179
458260
3000
teşhis edilebileceğini belgelemişlerdir.
07:41
So what we did is we collected some samples --
180
461260
2000
Ve bizim yaptığımız da hastanelerden
07:43
just as a way of testing --
181
463260
2000
yalnızca test amaçlı
07:45
from hospitals,
182
465260
2000
bazı numuneler toplayıp
07:47
trained rats on them
183
467260
3000
fareleri bunlarla eğitmekti.
07:50
and see if this works,
184
470260
2000
İşe yarayıp yaramayacağını görmek için...
07:52
and wonder, well,
185
472260
2000
Ve şaşırtıcı bir şekilde
07:54
we can reach 89 percent sensitivity,
186
474260
2000
birkaç fareyi üst üste kullanarak
07:56
86 percent specificity
187
476260
2000
%89 duyarlılığa
07:58
using multiple rats in a row.
188
478260
2000
ve %86 özgüllüğe ulaşabiliyoruz.
08:00
This is how it works,
189
480260
2000
İşte şu şekilde çalışıyor.
08:03
and really, this is a generic technology.
190
483260
3000
Ve bu gerçekten genetik bir teknoloji.
08:06
We're talking now explosives, tuberculosis,
191
486260
3000
Şu an patlayıcılar ve tüberküloz hakkında konuşuyoruz
08:09
but can you imagine,
192
489260
2000
fakat inanabiliyor musunuz
08:11
you can actually put anything under there.
193
491260
2000
aslında oraya herhangi bir şey koyabilirsiniz.
08:13
So how does it work?
194
493260
2000
Peki nasıl işliyor?
08:15
You have a cassette with 10 samples.
195
495260
2000
10 numunelik bir çekmeceniz var.
08:17
You put these 10 samples at once in the cage.
196
497260
3000
Bu 10 numuneyi aynı anda kafese yerleştiriyorsunuz.
08:20
An animal only needs two hundredths of a second
197
500260
2000
Bir hayvanın gerekli kokuyu ayırt edebilmesi için
08:22
to discriminate the scent, so it goes extremely fast.
198
502260
3000
saniyenin yalnızca 1/200'i yeterlidir, bu yüzden çok hızlı hareket eder.
08:25
Here it's already at the third sample.
199
505260
3000
İşte şimdiden üçüncü numuneye geldi.
08:28
This is a positive sample.
200
508260
3000
Bu pozitif bir numune.
08:32
It gets a click sound and comes for the food reward.
201
512260
3000
'Klik' sesini duyuyor ve yiyecek ödülünü almak için geliyor.
08:37
And by doing so, very fast,
202
517260
2000
Ve böyle çok hızlı bir şekilde
08:39
we can have like a second-line opinion
203
519260
3000
hangi hastaların pozitif
08:42
to see which patients are positive,
204
522260
2000
hangilerinin negatif olduğuyla ilgili
08:44
which are negative.
205
524260
3000
ikinci bir fikrimiz oluyor.
08:47
Just as an indication,
206
527260
2000
Bir kıyaslama yaparsak
08:49
whereas a microscopist can process
207
529260
2000
bir laborant günde
08:51
40 samples in a day,
208
531260
2000
40 numune inceleyebilirken
08:53
a rat can process
209
533260
2000
bir fare
08:55
the same amount of samples
210
535260
2000
aynı miktarda numuneyi
08:57
in seven minutes only.
211
537260
2000
sadece 7 dakikada inceleyebilir.
08:59
A cage like this --
212
539260
2000
Bunun gibi bir kafes...
09:01
(Applause)
213
541260
5000
Alkış
09:06
A cage like this -- provided that you have rats,
214
546260
3000
Fareleriniz olması şartıyla bunun gibi bir kafes...
09:09
and we have now currently
215
549260
2000
ve şu an bizim
09:11
25 tuberculosis rats --
216
551260
2000
25 tüberküloz faremiz var.
09:13
a cage like this, operating throughout the day,
217
553260
3000
Bunun gibi bir kafes bütün gün işlediğinde
09:16
can process 1,680 samples.
218
556260
3000
1,680 numune inceleyebilir.
09:21
Can you imagine the potential offspring applications --
219
561260
3000
Yapılabilecek potansiyel uygulamaları düşünebiliyor musunuz?
09:24
environmental detection
220
564260
2000
Topraktaki atıkların
09:26
of pollutants in soils,
221
566260
2000
tespiti,
09:28
customs applications,
222
568260
2000
gümrük uygulamaları,
09:30
detection of illicit goods in containers and so on.
223
570260
3000
konteynerlarda kaçak malların tespiti, vesaire.
09:34
But let's stick first to tuberculosis.
224
574260
2000
Fakat şimdilik tüberkülozla ilgilenelim.
09:36
I just want to briefly highlight,
225
576260
2000
Kısaca değinmek istiyorum.
09:38
the blue rods
226
578260
2000
Mavi çubuklar
09:40
are the scores of microscopy only
227
580260
2000
yalnızca Dar es Salaam'daki
09:42
at the five clinics in Dar es Salaam
228
582260
3000
5 klinikte 500,000 insana uygulanan
09:45
on a population of 500,000 people,
229
585260
2000
mikroskopi skorlarıdır ki
09:47
where 15,000 reported to get a test done.
230
587260
3000
ki bunlardan 15.000'i daha önce test yaptırmış.
09:50
Microscopy for 1,800 patients.
231
590260
3000
1,800 hastanın mikroskopileri.
09:53
And by just presenting the samples once more to the rats
232
593260
4000
Ve sadece numuneleri farelere bir kez daha göstererek
09:57
and looping those results back,
233
597260
3000
ve tekrar mikroskopi sonuçlarına dönerek
10:00
we were able to increase case detection rates
234
600260
2000
vaka tespit oranını
10:02
by over 30 percent.
235
602260
2000
%30'un üzerinde arttırmayı başardık.
10:04
Throughout last year,
236
604260
2000
Geçen yıl boyunca
10:06
we've been -- depending on which intervals you take --
237
606260
2000
-hangi zaman aralıklarına baktığınıza bağlı olarak-
10:08
we've been consistently
238
608260
2000
sürekli bir şekilde
10:10
increasing case detection rates
239
610260
2000
Dar es Salaam'daki 5 hastanede
10:12
in five hospitals in Dar es Salaam
240
612260
2000
vaka tespit oranlarında
10:14
between 30 and 40 percent.
241
614260
3000
%30-40 artış elde ettik.
10:17
So this is really considerable.
242
617260
2000
Bu gerçekten kayda değer bir gelişme,
10:19
Knowing that a missed patient by microscopy
243
619260
2000
mikroskopide gözden kaçan bir hastanın
10:21
infects up to 15 people,
244
621260
2000
15'e yakın insana hastalık bulaştırdığını düşününce...
10:23
healthy people, per year,
245
623260
2000
her yıl.. sağlıklı insanlara...
10:25
you can be sure
246
625260
2000
Emin olabilirsiniz
10:27
that we have saved lots of lives.
247
627260
2000
çok sayıda hayat kurtardık.
10:29
At least our hero rats have saved lots of lives.
248
629260
3000
En azından 'kahraman farelerimiz' pek çok hayat kurtardı.
10:32
The way forward for us
249
632260
2000
Şu an bir sonraki aşamamız
10:34
is now to standardize this technology.
250
634260
2000
bu teknolojiyi standartlaştırmaktır.
10:36
And there are simple things
251
636260
2000
Yapılması gereken basit şeyler var...
10:38
like, for instance, we have a small laser in the sniffer hole
252
638260
4000
Örneğin hayvanın burnunu 5sn sokmak zorunda olduğu
10:42
where the animal has to stick for five seconds.
253
642260
2000
koklama deliğinde ufak bir lazerimiz var...
10:44
So, to standardize this.
254
644260
2000
ki bu işlemi standart hale geitirebilelim.
10:46
Also, to standardize the pellets,
255
646260
2000
Ayrıca dışkılamayı ve
10:48
the food rewards,
256
648260
2000
yiyecek ödüllerini standartlaştırmak...
10:50
and to semi-automate this
257
650260
2000
ve bu işlemi daha fazla insana ulaşacak şekilde
10:52
in order to replicate this on a much larger scale
258
652260
3000
daha büyük ölçeklerde tekrarlamak için
10:55
and affect the lives of many more people.
259
655260
3000
yarı otomatik hale getirmeliyiz.
10:58
To conclude, there are also other applications at the horizon.
260
658260
3000
Sözü bağlamak gerekirse, başka uygulamalar da ufukta görülüyor.
11:01
Here is a first prototype
261
661260
2000
İşte 'kameraman fare'mizin ilk
11:03
of our camera rat,
262
663260
2000
prototipi...
11:05
which is a rat with a rat backpack
263
665260
2000
Deprem gibi afetlerden sonra
11:07
with a camera that can go under rubble
264
667260
2000
enkazın içine girip kurbanların yerini
11:09
to detect for victims
265
669260
2000
tespit edecek
11:11
after earthquake and so on.
266
671260
2000
kameralı sırt çantasıyla bir fare...
11:13
This is in a prototype stage.
267
673260
2000
Şimdilik sadece prototip aşamasında.
11:15
We don't have a working system here yet.
268
675260
2000
Şu anda bununla ilgili işleyen bir sistemimiz yok.
11:18
To conclude, I would actually like to say,
269
678260
3000
Sonuç olarak şunu söylemek istiyorum:
11:21
you may think this is about rats, these projects,
270
681260
2000
Bu projelerin tamamen farelerle ilgili olduğunu düşünebilirsiniz
11:23
but in the end it is about people.
271
683260
2000
fakat eninde sonunda insanlarla ilgili.
11:25
It is about empowering vulnerable communities
272
685260
2000
Zor, pahalı ve tehlikeli
11:27
to tackle difficult, expensive
273
687260
3000
tespit görevlerini halletmek için
11:30
and dangerous humanitarian detection tasks,
274
690260
3000
zayıf düşmüş toplumları donatma
11:33
and doing that with a local resource,
275
693260
3000
ve bunu etrafta bolca bulunan
11:36
plenty available.
276
696260
2000
yerel bir kaynakla yapmakla ilgili.
11:38
So something completely different
277
698260
3000
İşte size ister çevresel, ister teknolojik,
11:41
is to keep on challenging your perception
278
701260
3000
ister hayvani ya da ister insani olsun
11:44
about the resources surrounding you,
279
704260
3000
etrafınızdaki kaynaklarla ilgili algınızı zorlayacak
11:47
whether they are environmental,
280
707260
3000
ve sürdürülebilir bir çalışma için
11:50
technological, animal, or human.
281
710260
3000
sizi, onlarla seviyeli bir
11:55
And to respectfully harmonize with them
282
715260
3000
uyuma teşvik edici
11:58
in order to foster a sustainable world.
283
718260
3000
tamamen farklı bir şey.
12:01
Thank you very much.
284
721260
2000
Çok teşekkür ederim.
12:03
(Applause)
285
723260
2000
Alkış
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7