Andreas Schleicher: Use data to build better schools

Andreas Schleicher: Daha iyi okullar için verilerden yararlanmak

100,070 views

2013-02-21 ・ TED


New videos

Andreas Schleicher: Use data to build better schools

Andreas Schleicher: Daha iyi okullar için verilerden yararlanmak

100,070 views ・ 2013-02-21

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

00:00
Translator: Joseph Geni Reviewer: Morton Bast
0
0
7000
Çeviri: Hatice Melek Yıldız Gözden geçirme: Mehmet Emin Yildiz
00:15
Radical openness is still a distant future
1
15855
3120
Okul eğitimi alanında radikal bir dışa açılma
00:18
in the field of school education.
2
18975
2296
hala uzak bir gelecekte görünüyor.
00:21
We have such a hard time figuring out
3
21271
1889
Öğrenmenin bir mekan değil, bir faaliyet
00:23
that learning is not a place but an activity.
4
23160
4221
olduğunu anlamamız oldukça zor oldu.
00:27
But I want to tell you the story of PISA,
5
27381
3471
Ama size PISA'nın hikayesini anlatmak istiyorum,
00:30
OECD's test to measure the knowledge and skills
6
30852
2378
bu dünyanın her yerinden 15 yaşındaki gençlerin
00:33
of 15-year-olds around the world,
7
33230
1629
bilgi ve becerilerini ölçmek için kullanılan OECD testidir
00:34
and it's really a story of how international comparisons
8
34859
4522
ve aslında bu uluslararası karşılaştırmaların
00:39
have globalized the field of education that we usually treat
9
39381
3275
bir iç politika olarak sürekli ilgilendiğimiz eğitim alanını
00:42
as an affair of domestic policy.
10
42656
2935
nasıl küreselleştiğinin hikayesi.
00:45
Look at how the world looked in the 1960s,
11
45591
2424
Liseyi bitiren bireylerin
00:48
in terms of the proportion of people
12
48015
1831
oranı baz alındığında,
00:49
who had completed high school.
13
49846
2740
1960'lı yıllarda dünyanın nasıl göründüğüne bakın.
00:52
You can see the United States ahead of everyone else,
14
52586
3820
Birleşik Devletler'in herkesin önünde olduğunu görebiliyorsunuz
00:56
and much of the economic success of the United States
15
56406
2713
ve Birleşik Devletler'in ekonomik başarısının çoğunu
00:59
draws on its long-standing advantage
16
59119
2744
eğitimde bir öncü olmasının
01:01
as the first mover in education.
17
61863
2872
uzun süren avantajından alıyor.
01:04
But in the 1970s, some countries caught up.
18
64735
3223
Fakat 1970'lerde bazı ülkeler bu seviyeye ulaştı.
01:07
In the 1980s, the global expansion
19
67958
2689
1980'lerde yetenek havuzundaki
01:10
of the talent pool continued.
20
70647
2596
küresel gelişme devam etti.
01:13
And the world didn't stop in the 1990s.
21
73243
3700
Ve dünya 1990'larda da durmadı.
01:16
So in the '60s, the U.S. was first.
22
76943
2024
60'larda ABD birinciydi.
01:18
In the '90s, it was 13th,
23
78967
2936
90'larda onüçüncü
01:21
and not because standards had fallen,
24
81903
2401
Bu gerileme standartlar düştüğünden değil
01:24
but because they had risen so much faster elsewhere.
25
84304
3755
başka alanlarda çok hızlı yükseldiklerindendi.
01:28
Korea shows you what's possible in education.
26
88059
3530
Kore bize eğitimde nelerin mümkün olduğunu gösteriyor.
01:31
Two generations ago, Korea had the standard of living
27
91589
2945
İki kuşak önce, Kore, bu günkü Afganistan'ın
01:34
of Afghanistan today,
28
94534
2431
yaşam şartlarına sahipti.
01:36
and was one of the lowest education performers.
29
96965
4141
Ve eğitimde performansı en düşük olanlardan biriydi.
01:41
Today, every young Korean finishes high school.
30
101106
5552
Günümüzde her genç Koreli liseyi bitiriyor.
01:46
So this tells us that, in a global economy,
31
106658
2976
Bu bize küresel ekonomide
01:49
it is no longer national improvement that's the benchmark for success,
32
109634
4581
başarının göstergesinin artık ulusal gelişme olmadığını bunun yerine
01:54
but the best performing education systems internationally.
33
114215
5181
uluslararası en iyi performans gösteren eğitim sistemleri olduğunu söylüyor.
01:59
The trouble is that
34
119396
2443
Mesele şu ki;
02:01
measuring how much time people spend in school
35
121839
1870
insanların okulda ne kadar zaman geçirdiğini hesaplamak
02:03
or what degree they have got is not always
36
123709
2024
ya da aldıkları diplomalara bakmak
02:05
a good way of seeing what they can actually do.
37
125733
5024
bize bu insanların gerçekte neler yapabileceğini göstermez.
02:10
Look at the toxic mix of unemployed graduates on our streets,
38
130757
3673
İşverenler ihtiyaç duydukları becerilere sahip insanlar bulamadıklarını söylerken
02:14
while employers say they cannot find the people
39
134430
2194
dışarıda tehlikeli boyutlara ulaşan mezun işsiz
02:16
with the skills they need.
40
136624
3799
oranına bakın.
02:20
And that tells you that better degrees don't automatically translate
41
140423
3664
Bu durum bize iyi bir diplomanın otomatik olarak iyi yeteneklere,
02:24
into better skills and better jobs and better lives.
42
144087
4370
iyi işlere ve iyi yaşam şartlarına dönüşmediğini gösteriyor.
02:28
So with PISA, we try to change this
43
148457
2609
Bu yüzden, bu durumu, insanların bilgi ve becerilerini
02:31
by measuring the knowledge and skills
44
151066
1871
PISA ile direk ölçerek
02:32
of people directly.
45
152937
3436
değiştirmeye çalışıyoruz.
02:36
And we took a very special angle to this.
46
156373
1898
Ve bu konuda çok özel bir bakış açımız oldu.
02:38
We were less interested in whether students can simply
47
158271
2482
Öğrencilerin okulda öğrendikleriyle
02:40
reproduce what they have learned in school,
48
160753
3101
ne ürettiklerine pek fazla bakmadık.
02:43
but we wanted to test whether they can extrapolate
49
163854
2716
Halihazırda bildiklerinden yeni sonuçlar elde edip etmediklerini
02:46
from what they know
50
166570
1913
ve bilgilerini özgün durumlara
02:48
and apply their knowledge in novel situations.
51
168483
3879
uygulama düzeylerini ölçmek istedik.
02:52
Now, some people have criticized us for this.
52
172362
2832
Bazıları bizi bu yüzden eleştirdiler.
02:55
They say, you know, such a way of measuring outcomes
53
175194
1947
Bilirsiniz, onlar sonuçları bu tarzda ölçmenin
02:57
is terribly unfair to people, because we test students
54
177141
2812
adil olmadığını söylüyorlar çünkü öğrencileri
02:59
with problems they haven't seen before.
55
179953
2973
önceden görmedikleri problemlerle test ediyoruz.
03:02
But if you take that logic, you know,
56
182926
2041
Ama eğer bu mantıkla yaklaşırsanız, bilirsiniz,
03:04
you should consider life unfair, because
57
184967
2928
hayatın da adil olmadığını düşünmelisiniz çünkü
03:07
the test of truth in life is not whether we can remember
58
187895
3189
hayatta asıl mesele okluda öğrendiklerimizi
03:11
what we learned in school,
59
191084
1120
hatırlayıp hatırlamadığımızla ilgili değil.
03:12
but whether we are prepared for change,
60
192204
3321
Mesele, bugün henüz öngöremediğimiz
03:15
whether we are prepared for jobs that haven't been created,
61
195525
2421
problemleri çözmede icat edilmemiş teknolojileri kullanmak
03:17
to use technologies that haven't been invented,
62
197946
2346
için değişime hazırlıklı olup olmadığımız,
03:20
to solve problems we just can't anticipate today.
63
200292
4917
henüz ortaya çıkmamış işler için hazır olup olmadığımızla ilgili.
03:25
And once hotly contested,
64
205209
2185
Bir zamanlar hararetle karşı çıkılan
03:27
our way of measuring outcomes has actually quickly become the standard.
65
207394
3437
sonuçları ölçme yöntemlerimiz, çok hızlı bir şekilde standart hale geliyor.
03:30
In our latest assessment in 2009,
66
210831
2242
2009'daki son değerlendirmemizde,
03:33
we measured 74 school systems
67
213073
3412
74 okul sistemini ölçtük
03:36
that together cover 87 percent of the economy.
68
216485
3587
ki hep birlikte bunlar ekonominin yüzde 87'sini kapsıyor.
03:40
This chart shows you the performance of countries.
69
220072
3674
Bu grafik ülkelerin performansını gösteriyor.
03:43
In red, sort of below OECD average.
70
223746
2887
Kırmızılar OECD ortalamasının altındakiler.
03:46
Yellow is so-so, and in green are the countries doing really well.
71
226633
3376
Sarılar eh işte ve yeşiller çok iyi giden ülkeler.
03:50
You can see Shanghai, Korea, Singapore in Asia;
72
230009
4354
Asya'da Şangay, Kore ve Singapur'u görebiliyorsunuz;
03:54
Finland in Europe;
73
234363
1690
Avrupa'da Finlandiya;
03:56
Canada in North America doing really well.
74
236053
4366
Kuzey Amerika'da Kanada çok iyi gidiyor.
04:00
You can also see that there is a gap of almost
75
240419
2441
Şangay ve Şili'deki 15 yaşındaki öğrencileri arasında
04:02
three and a half school years between
76
242860
2077
neredeyse üç buçuk eğitim yılı farkı
04:04
15-year-olds in Shanghai and 15-year-olds in Chile,
77
244937
3368
olduğunu görebiliyorsunuz.
04:08
and the gap grows to seven school years
78
248305
2705
Gerçekten düşük performanslı ülkeleri de
04:11
when you include the countries with really poor performance.
79
251010
3623
dahil ettiğimizde bu fark 7 eğitim yılına kadar çıkıyor.
04:14
There's a world of difference in the way in which
80
254633
2471
Gençlerin günümüz ekonomisine hazırlanış şekilleri
04:17
young people are prepared for today's economy.
81
257104
5202
arasında dünyalar kadar fark var.
04:22
But I want to introduce a second important dimension
82
262306
3546
Ama ben bu manzaraya ikinci bir boyut
04:25
into this picture.
83
265852
2221
katmak istiyorum.
04:28
Educators like to talk about equity.
84
268073
4375
Eğitimciler eşitlik hakkında konuşmayı severler.
04:32
With PISA, we wanted to measure how they actually deliver equity,
85
272448
3710
PISA'yı kullanarak, değişik sosyal çevrelerden gelen insanlara
04:36
in terms of ensuring that people
86
276158
2227
eşit şanslar temin ederek
04:38
from different social backgrounds have equal chances.
87
278385
3440
eşitliliği nasıl sağladıklarını ölçmek istedik.
04:41
And we see that in some countries, the impact
88
281825
1735
Ve gördük ki bazı ülkelerde sosyal altyapının
04:43
of social background on learning outcomes
89
283560
1879
öğrenme çıktısı üzerindeki etkisi
04:45
is very, very strong.
90
285439
1138
çok çok güçlü.
04:46
Opportunities are unequally distributed.
91
286577
2918
Fırsatlar oransız bir şekilde dağıtılmış.
04:49
A lot of potential of young children is wasted.
92
289495
3615
Birçok küçük çocuğun potansiyeli ziyan oluyor.
04:53
We see in other countries that it matters much less
93
293110
3068
Diğer ülkelerde, içinde doğduğunuz sosyal ortamın
04:56
into which social context you're born.
94
296178
3493
çok daha az etkili olduğunu görüyoruz.
04:59
We all want to be there, in the upper right quadrant,
95
299671
2395
Hepimiz, performansın yüksek ve öğrenme olanaklarının
05:02
where performance is strong and learning opportunities are equally distributed.
96
302066
4496
eşit bir şekilde dağıldığı sağ üst dörtlükte olmak isteriz.
05:06
Nobody, and no country, can afford to be there,
97
306562
2671
Hiç kimse ve hiçbir ülke performansın düşük
05:09
where performance is poor
98
309233
1381
ve büyük sosyal eşitsizliklerin
05:10
and there are large social disparities.
99
310614
3345
olduğu şu noktada olmayı kaldıramaz.
05:13
And then we can debate, you know, is it better
100
313959
2155
Ve sonra, büyük eşitsizliklerin bedeli olarak
05:16
to be there, where performance is strong
101
316114
1799
performansın güçlü olduğu yerde olmanın
05:17
at the price of large disparities?
102
317913
2960
daha iyi olup olmadığını tartışabiliriz.
05:20
Or do we want to focus on equity and accept mediocrity?
103
320873
5619
Yoksa eşitlik üzerinde odaklanmak ve sıradanlığı kabul etmek mi istiyoruz?
05:26
But actually, if you look at how countries come out on this picture,
104
326492
2982
Ama aslında, bu resimde ülkelerin nasıl ortaya çıktığına bakarsanız
05:29
you see there are a lot of countries that actually
105
329474
2743
mükemmeliyetle eşitliği birleştiren birçok
05:32
are combining excellence with equity.
106
332217
4768
ülkenin var olduğunu göreceksiniz.
05:36
In fact, one of the most important lessons from this comparison
107
336985
2608
Aslında, bu karşılaştırmadan çıkarılabilecek en iyi sonuç
05:39
is that you don't have to compromise equity
108
339593
3106
mükemmele ulaşmak için eşitlikten taviz vermek
05:42
to achieve excellence.
109
342699
2847
zorunda olmadığınız.
05:45
These countries have moved on from providing excellence
110
345546
2439
Bu ülkeler sadece belli bir kesim için mükemmeli sağlamaktan
05:47
for just some to providing excellence for all,
111
347985
3269
herkes için mükemmeli sağlamaya geçtiler,
05:51
a very important lesson.
112
351254
1972
ki bu çok önemli bir ders.
05:53
And that also challenges the paradigms of many school systems
113
353226
4976
Ve bu durum insanları sınıflandırmak için var olduğunu düşünen
05:58
that believe they are mainly there to sort people.
114
358202
4303
birçok okul sisteminin gerekçelerini de sorguluyor.
06:02
And ever since those results came out, policymakers,
115
362505
2512
Bu sonuçlar ortaya çıktığından beri dünyanın her yerinden
06:05
educators, researchers from around the world
116
365017
1977
politikacılar, eğitimciler, araştırmacılar
06:06
have tried to figure out
117
366994
1361
bu sistemin başarısının arkasında
06:08
what's behind the success of those systems.
118
368355
3430
ne olduğunu anlamaya çalıştılar.
06:11
But let's step back for a moment
119
371785
1824
Ama, şimdi bir an durup düşünelim
06:13
and focus on the countries that actually started PISA,
120
373609
3014
ve gerçekten PISA'yı başlatan ülkeler üzerinde odaklanalım.
06:16
and I'm giving them a colored bubble now.
121
376623
2546
şimdi onları renkli yuvarlaklara alıyorum,
06:19
And I'm making the size of the bubble
122
379169
3492
Ve yuvarlakların büyüklüğünü
06:22
proportional
123
382661
1542
ülkelerin
06:24
to the amount of money that countries spent on students.
124
384203
3795
öğrencilere harcadıkları parayla orantılı yapıyorum.
06:27
If money would tell you everything
125
387998
1552
Eğer para, öğrenme çıktısının kalitesi hakkında
06:29
about the quality of learning outcomes,
126
389550
2079
her şeyi söyleseydi
06:31
you would find all the large bubbles at the top, no?
127
391629
3331
bütün büyük yuvarlakları en yukarıda görürdünüz, değil mi?
06:34
But that's not what you see.
128
394960
2545
Ama durum böyle değil.
06:37
Spending per student only explains about,
129
397505
2305
Öğrenci başına harcama, ülkeler arasındaki
06:39
well, less than 20 percent
130
399810
2296
performans farklılığının yaklaşık
06:42
of the performance variation among countries,
131
402106
3518
yüzde 20'sinden azını açıklıyor.
06:45
and Luxembourg, for example, the most expensive system,
132
405624
2290
Ve mesela en pahalı sistem olan Luxembourg
06:47
doesn't do particularly well.
133
407914
2464
pek de başarılı olmuyor.
06:50
What you see is that two countries with similar spending
134
410378
2376
Burada, benzer harcamaları olan iki ülkenin
06:52
achieve very different results.
135
412754
1920
farklı sonuçlara ulaştığını görüyorsunuz.
06:54
You also see -- and I think that's one of the most encouraging findings --
136
414674
4249
Burada da görebiliyorsunuz, evet bence bu artık zengin ve iyi eğitimli ve
06:58
that we no longer live in a world that is neatly divided
137
418923
3589
fakir ve eğitimsiz ülkelerin
07:02
between rich and well-educated countries,
138
422512
2690
eşit olanaklara sahip olduğu
07:05
and poor and badly-educated ones,
139
425202
2320
bir dünyada yaşamadığımızın bir göstergesi,
07:07
a very, very important lesson.
140
427522
3595
çok çok önemli bir ders.
07:11
Let's look at this in greater detail.
141
431117
2582
Şimdi daha detaylı biçimde bakalım.
07:13
The red dot shows you
142
433699
1806
Kırmızı nokta, bize bir ülkenin
07:15
spending per student relative to a country's wealth.
143
435505
4457
zenginliğine oranla öğrenci başında düşen harcamayı gösteriyor.
07:19
One way you can spend money is by paying teachers well,
144
439962
2807
Parayı harcamanın bir yolu, öğretmenlere iyi ödeme yapmak.
07:22
and you can see Korea investing a lot
145
442769
2505
Ve burada Kore'nin insanları
07:25
in attracting the best people into the teaching profession.
146
445274
3024
öğretmenlik mesleğine özendirmek için çok para yatırdığını görüyoruz.
07:28
And Korea also invests into long school days,
147
448298
1926
Ve Kore ayrıca uzun okul günlerine de yatırım yapıyor
07:30
which drives up costs further.
148
450224
2756
ki bu da masrafları daha da artırıyor.
07:32
Last but not least, Koreans want their teachers
149
452980
2140
Son olarak çok önemli noktalardan biri de, Koreliler öğretmenlerinin
07:35
not only to teach but also to develop.
150
455120
2280
sadece öğretmelerini değil, aynı zamanda gelişmelerini de istiyor.
07:37
They invest in professional development and collaboration
151
457400
2335
Profesyonel gelişime ve işbirliğine ve diğer birçok
07:39
and many other things.
152
459735
2080
şeye yatırım yapıyor.
07:41
All that costs money.
153
461815
1641
Bunların hepsi para gerektiriyor.
07:43
How can Korea afford all of this?
154
463456
2670
Kore bütün bunlara nasıl para yetiriyor?
07:46
The answer is, students in Korea learn in large classes.
155
466126
3740
Cevap; Kore'deki öğrenciler büyük sınıflarda öğrenim görüyor.
07:49
This is the blue bar which is driving costs down.
156
469866
4468
Bu harcamaların azaldığı mavi sütun.
07:54
You go to the next country on the list, Luxembourg,
157
474334
2895
Listedeki diğer ülke Lüksemburg.
07:57
and you can see the red dot is exactly where it is for Korea,
158
477229
3103
kırmızı nokta tam olarak Kore'ninkiyle aynı yerde.
08:00
so Luxembourg spends the same per student as Korea does.
159
480332
3533
Yani Lüksemburg Kore'yle öğrenci başına aynı miktarda para harcıyor.
08:03
But, you know, parents and teachers and policymakers
160
483865
2894
Ama, Lüksemburg'daki ebeveynler, öğretmenler ve
08:06
in Luxembourg all like small classes.
161
486759
2447
politikacılar hep küçük sınıf istiyorlar.
08:09
You know, it's very pleasant to walk into a small class.
162
489206
2768
Bilirsiniz, küçük bir sınıfta dolaşmak pek hoştur.
08:11
So they have invested all their money into there,
163
491974
1904
Bu yüzden bütün paralarını bu alana yatırdılar.
08:13
and the blue bar, class size, is driving costs up.
164
493878
3346
Ve mavi sütun, yani sınıf büyüklüğü, masrafları artırıyor.
08:17
But even Luxembourg can spend its money only once,
165
497224
4161
Ama Lüksemburg bile parasını sadece bir kez harcayabilir
08:21
and the price for this is that
166
501385
2205
ve bunun bedeli de
08:23
teachers are not paid particularly well.
167
503590
2104
öğretmenlere pek iyi ödeme yapılmaması şeklinde olur.
08:25
Students don't have long hours of learning.
168
505694
2679
Öğrencilerin uzun öğrenme saatleri yok.
08:28
And basically, teachers have little time to do anything else than teaching.
169
508373
3242
Aslında, öğretmenlerin öğretmekten başka işler yapmak için çok az zamanı var.
08:31
So you can see two countries spent their money very differently,
170
511615
3681
Yani iki ülkenin paralarını çok farklı şekilde harcadıklarını görebilirsiniz.
08:35
and actually how they spent their money
171
515296
2320
Aslında paralarını nasıl harcadıkları
08:37
matters a lot more than how much they invest in education.
172
517616
6003
eğitime ne kadar para harcadıklarından çok daha önemli.
08:43
Let's go back to the year 2000.
173
523619
2554
Şimdi 2000 yılına dönelim.
08:46
Remember, that was the year before the iPod was invented.
174
526173
3995
Hatırlayın, bu iPod'un icadından bir önceki yıldı.
08:50
This is how the world looked then
175
530168
2124
O zamanlar PISA performanslarına göre
08:52
in terms of PISA performance.
176
532292
4261
dünya böyle görünüyordu.
08:56
The first thing you can see is that the bubbles were a lot smaller, no?
177
536553
2815
Fark ettiğiniz ilk şey yuvarlakların çok daha küçük olduğu, değil mi?
08:59
We spent a lot less on education,
178
539368
1631
Eğitime çok daha az yatırım yapıyorduk,
09:00
about 35 percent less on education.
179
540999
2072
neredeyse yüzde 35' daha az.
09:03
So you ask yourself, if education has become so much more expensive,
180
543071
3745
Kendinize sorabilirsiniz, eğer eğitim çok daha pahalı oldu diye
09:06
has it become so much better?
181
546816
3353
daha iyi bir hale geldi mi?
09:10
And the bitter truth really is that, you know,
182
550169
2999
Ve acı gerçek şu ki, anlıyorsunuz,
09:13
not in many countries.
183
553168
2445
her ülkede değil.
09:15
But there are some countries which have seen
184
555613
2083
Fakat etkileyici gelişmeler kaydeden
09:17
impressive improvements.
185
557696
2948
bazı ülkeler var.
09:20
Germany, my own country, in the year 2000,
186
560644
3796
Benim ülkem, Almanya, 2000 yılında
09:24
featured in the lower quadrant,
187
564440
1888
son çeyrekte görünüyor,
09:26
below average performance, large social disparities.
188
566328
3165
ortalama performansın altında, büyük sosyal eşitsizlikler var.
09:29
And remember, Germany, we used to be one of those countries
189
569493
2003
Ve hatırlayın, Almanya olarak, diploması olan insanları saydığınızda
09:31
that comes out very well when you just count people who have degrees.
190
571496
3728
durumu oldukça iyi olan bir ülkeydik.
09:35
Very disappointing results.
191
575224
1761
Çok moral bozucu sonuçlar...
09:36
People were stunned by the results.
192
576985
2737
İnsanlar sonuçlar karşısında çok şaşırdılar.
09:39
And for the very first time, the public debate in Germany
193
579722
3791
Ve ilk olarak Almanya'da eğitim alanında bir
09:43
was dominated for months by education,
194
583513
3706
toplumsal tartışma gündeme oturdu.
09:47
not tax, not other kinds of issues, but education
195
587219
2734
Vergi değil, diğer meseleler değil, ama eğitim
09:49
was the center of the public debate.
196
589953
2551
toplumsal tartışmanın merkezi oldu.
09:52
And then policymakers began to respond to this.
197
592504
3219
Ve sonra politikacılar buna tepki vermeye başladılar.
09:55
The federal government dramatically raised its investment in education.
198
595723
4230
Federal hükumet eğitime yaptıkları yatırımlarını kayda değer şekilde artırdılar.
09:59
A lot was done to increase the life chances of students
199
599953
3629
Şimdiye kadar göçmen ya da dezavantajlı sosyal ortamlardan gelen çocuklara
10:03
with an immigrant background or from social disadvantage.
200
603582
2962
eşit şans vermek için çok şey yapıldı.
10:06
And what's really interesting is that this wasn't just about
201
606544
4508
Ve asıl ilginç olan bu durum sadece var olan politikaları
10:11
optimizing existing policies,
202
611052
3759
iyileştirmekle alakalı değil.
10:14
but data transformed some of the beliefs and paradigms
203
614811
3413
Alman eğitiminin altında yatan bazı inanışları ve
10:18
underlying German education.
204
618224
1787
paradigmaları değiştirdi.
10:20
For example, traditionally, the education of the very young children
205
620011
3886
Örneğin, geleneksel olarak, çok küçük çocukların eğitimi
10:23
was seen as the business of families, and you would have cases
206
623897
2618
ailelerin görevi olarak görülüyordu ve kadınların çocuklarını
10:26
where women were seen as neglecting their family responsibilities
207
626515
3032
ana okullarına gönderdiklerinde ailelerini
10:29
when they sent their children to kindergarten.
208
629547
3088
ihmal ettiği düşünülebiliyordu.
10:32
PISA has transformed that debate,
209
632635
2648
PISA bu tartışmayı değiştirdi
10:35
and pushed early childhood education right at the center
210
635283
2773
ve erken çocuk eğitimini Almanya'daki kamu politikasının
10:38
of public policy in Germany.
211
638056
2392
tam merkezine oturttu.
10:40
Or traditionally, the German education divides children
212
640448
3701
Veya geleneksel olarak Alman eğitim sistemi çocukları
10:44
at the age of 10, very young children,
213
644149
2748
10 yaşında, çok küçük yaşlarda,
10:46
between those deemed to pursue careers of knowledge workers
214
646897
4189
bilgi işçilerinin kariyerlerini takip ettiği düşünülenlerle
10:51
and those who would end up working for the knowledge workers,
215
651086
3350
kendilerini bilgi işçileri için çalışanlar arasında bulanlar
10:54
and that mainly along socioeconomic lines,
216
654436
2476
ve çoğunlukla sosyoekonomik çizgi üzerinde olanlar olarak ayırıyordu.
10:56
and that paradigm is being challenged now too.
217
656912
4168
Ve bu düşünce de şimdi sorgulanıyor.
11:01
A lot of change.
218
661080
2484
Birçok değişiklik var.
11:03
And the good news is, nine years later,
219
663564
2954
Ve iyi haber şu ki, dokuz yıl sonra
11:06
you can see improvements in quality and equity.
220
666518
3099
kalite ve eşitlikte gelişmelere şahit olabilirsiniz.
11:09
People have taken up the challenge, done something about it.
221
669617
2276
İnsanlar sorgulamaya başladılar, bu konu hakkında bir şeyler yaptılar.
11:11
Or take Korea, at the other end of the spectrum.
222
671893
2128
Ya da spektrumun diğer tarafındaki Kore'yi ele alalım.
11:14
In the year 2000, Korea did already very well,
223
674021
2545
2000 yılında Kore'nin durumu oldukça iyiydi.
11:16
but the Koreans were concerned that only a small share
224
676566
3325
ancak Koreliler çok az öğrencinin gerçekten yüksek
11:19
of their students achieved the really high levels of excellence.
225
679891
4359
seviyede bir mükemmelliğe ulaştığını düşünüyorlardı.
11:24
They took up the challenge,
226
684250
1814
Sorunla meşgul olmaya başladılar
11:26
and Korea was able to double the proportion of students
227
686064
3534
ve Kore on yılda okuma alanında mükemmele ulaşan
11:29
achieving excellence in one decade in the field of reading.
228
689598
4402
öğrenci oranını ikiye katlamayı başardı.
11:34
Well, if you only focus on your brightest students,
229
694000
2553
Evet, eğer en başarılı öğrencilere odaklanırsanız,
11:36
you know what happens is disparities grow,
230
696553
1919
eşitsizliğin artacağını bilirsiniz,
11:38
and you can see this bubble moving slightly to the other direction,
231
698472
3800
ve bu yuvarlağın diğer yönde hareket ettiğini görebilirsiniz.
11:42
but still, an impressive improvement.
232
702272
2711
Ama yine de etkileyici bir gelişme.
11:44
A major overhaul of Poland's education
233
704983
2586
Polonya'nın eğitiminde köklü bir iyileştirme
11:47
helped to dramatically reduce between variability among schools,
234
707569
3633
okullar arasındaki farklılıkların azalmasını
11:51
turn around many of the lowest-performing schools,
235
711202
2694
en başarısız okulların gidişatı tersine çevirip
11:53
and raise performance by over half a school year.
236
713896
4834
bir dönemden biraz fazla sürede performanslarını artırmasını sağladı.
11:58
And you can see other countries as well.
237
718730
1791
Burada diğer ülkeleri de görebilirsiniz.
12:00
Portugal was able to consolidate its fragmented school system,
238
720521
2943
Portekiz parçalanmış eğitim sistemini sağlamlaştırmayı,
12:03
raise quality and improve equity,
239
723464
2992
kaliteyi artırmayı ve eşitliği sağlamayı başardı.
12:06
and so did Hungary.
240
726456
1876
Macaristan da aynı şekilde...
12:08
So what you can actually see, there's been a lot of change.
241
728332
3431
Evet, burada birçok değişikliğin meydana geldiğini görebiliyorsunuz.
12:11
And even those people who complain and say that
242
731763
2933
Şikayet edip ülkelerin PISA gibi bir ölçüdeki
12:14
the relative standing of countries
243
734696
1689
göreceli durumlarının
12:16
on something like PISA is just an artifact of culture,
244
736385
3422
sadece kültürün, ekonomik faktörlerin, sosyal meselelerin
12:19
of economic factors, of social issues,
245
739807
3042
toplumların homojenliğinin vesaire
12:22
of homogeneity of societies, and so on,
246
742849
3062
sonucu olduğunu düşünenler bile
12:25
these people must now concede that education improvement is possible.
247
745911
4842
artık eğitimde gelişmenin mümkün olduğunu kabul etmek zorundalar.
12:30
You know, Poland hasn't changed its culture.
248
750753
3040
Biliyorsunuz, Polonya kültürünü değiştirmedi.
12:33
It didn't change its economy. It didn't change
249
753793
2504
Ekonomisini değiştirmedi,
12:36
the compositions of its population.
250
756297
2092
nüfus bileşenlerini değiştirmedi.
12:38
It didn't fire its teachers. It changed its education policies
251
758389
2854
Öğretmenlerini kovmadı. Eğitim politikalarını
12:41
and practice. Very impressive.
252
761243
2640
ve uygulamalarını değiştirdi. Çok etkileyici.
12:43
And all that raises, of course, the question: What can we learn
253
763883
2965
Ve herkes şu soruyu soruyor: Yeşil çeyrekteki
12:46
from those countries in the green quadrant
254
766848
2104
yüksek eşitlik ve başarı seviyesine
12:48
who have achieved high levels of equity,
255
768952
2275
ve gelişim göstermiş sonuçlara ulaşan
12:51
high levels of performance, and raised outcomes?
256
771227
3732
ülkelerden neler öğrenebiliriz?
12:54
And, of course, the question is, can what works in one context
257
774959
3914
Ve, elbette, asıl soru şu ki; bir durumda işe yarayan bir metod
12:58
provide a model elsewhere?
258
778873
2716
başka bir durum için de bir model oluşturur mu?
13:01
Of course, you can't copy and paste education systems wholesale,
259
781589
3330
Elbette, eğitim sistemini tümüyle kopyalayıp yapıştıramazsınız.
13:04
but these comparisons have identified a range of factors
260
784919
3927
Ama bu karşılaştırmalar yüksek performanslı sistemlerin paylaştığı
13:08
that high-performing systems share.
261
788846
3321
özellikleri gösteriyor.
13:12
Everybody agrees that education is important.
262
792167
2560
Herkes eğitimin önemi olduğu hakkında hemfikirdir.
13:14
Everybody says that.
263
794727
1987
Herkes bunu söyler.
13:16
But the test of truth is, how do you weigh that priority
264
796714
3255
Ama asıl mesele, bu önceliği başka
13:19
against other priorities?
265
799969
2296
önceliklere göre nasıl tartarsınız?
13:22
How do countries pay their teachers
266
802265
2013
Ülkeler diğer yüksek becerili çalışanlarına
13:24
relative to other highly skilled workers?
267
804278
3105
kıyasla öğretmenlerine nasıl maaş ödüyorlar?
13:27
Would you want your child to become a teacher
268
807383
2485
Çocuğunuzun bir avukat değil de bir öğretmen olmasını
13:29
rather than a lawyer?
269
809868
2112
ister miydiniz?
13:31
How do the media talk about schools and teachers?
270
811980
2002
Medyada okullardan ve öğretmenlerden nasıl bahsediliyor?
13:33
Those are the critical questions, and what we have learned
271
813982
2505
Bunlar can alıcı sorular ve PISA'dan öğrendik ki
13:36
from PISA is that, in high-performing education systems,
272
816487
4094
yüksek performanslı eğitim sistemlerinde
13:40
the leaders have convinced their citizens to make choices
273
820581
3550
liderler vatandaşlarını günümüzdeki tüketimden ziyade
13:44
that value education, their future,
274
824131
2378
eğitime, geleceklerine değer veren seçimlerde bulunmaları
13:46
more than consumption today.
275
826509
2672
için ikna ettiler.
13:49
And you know what's interesting? You won't believe it,
276
829181
2046
İlginç olan ne biliyor musunuz?
13:51
but there are countries in which the most attractive place
277
831227
2986
İnanmayacaksınız ama öyle ülkeler var ki bulunulacak en cazip yer
13:54
to be is not the shopping center but the school.
278
834213
2920
alışveriş merkezleri değil, okullar.
13:57
Those things really exist.
279
837133
2267
Bunlar gerçekten var.
13:59
But placing a high value on education
280
839400
1973
Ama eğitime yüksek paha biçmek
14:01
is just part of the picture.
281
841373
2851
resmin sadece bir bölümü.
14:04
The other part is the belief that all children
282
844224
3029
Diğer bölümü ise
14:07
are capable of success.
283
847253
3435
tüm çocukların başarabileceklerine olan inanç.
14:10
You have some countries where students
284
850688
1761
Bazı ülkelerde öğrenciler küçük yaşlarda
14:12
are segregated early in their ages.
285
852449
2239
sınıflandırılıyorlar.
14:14
You know, students are divided up,
286
854688
2046
Bilirsiniz, sadece bazı öğrencilerin
14:16
reflecting the belief that only some children
287
856734
2335
dünya standartlarına ulaşabileceğine olan inanıştan dolayı
14:19
can achieve world-class standards.
288
859069
3552
öğrenciler sınıflandırılıyorlar.
14:22
But usually that is linked to very strong social disparities.
289
862621
4055
Ama genelde bu durum çok güçlü sosyal dengesizliklerle alakalı.
14:26
If you go to Japan in Asia, or Finland in Europe,
290
866676
3384
Eğer Asya'da Japonya'ya ya da Avrupa'da Finlandiya'ya bakarsanız
14:30
parents and teachers in those countries
291
870060
2106
bu ülkelerdeki anne babalar
14:32
expect every student to succeed,
292
872166
3911
her öğrencinin başarılı olmasını bekliyorlar
14:36
and you can see that actually mirrored in student behavior.
293
876077
3492
ve bunun yansımasını öğrenci davranışlarında görebiliyorsunuz.
14:39
When we asked students what counts
294
879569
2716
Öğrencilere "Matematikte başarı neye bağlı?"
14:42
for success in mathematics,
295
882285
2736
diye sorduğumuz zaman,
14:45
students in North America would typically tell us,
296
885021
2392
Kuzey Amerika'da öğrenciler genelde, yani,
14:47
you know, it's all about talent.
297
887413
1546
tamamen beceri ile ilgili yanıtı verirler.
14:48
If I'm not born as a genius in math, I'd better study something else.
298
888959
4626
Eğer matematik dehası olarak doğmadıysam, başka birşey okusam daha iyi.
14:53
Nine out of 10 Japanese students say
299
893585
2726
Her 10 Japon öğrencinin dokuzu
14:56
that it depends on my own investment, on my own effort,
300
896311
4246
başarının kendi yatırımlarına, çabalarına bağlı olduğunu söylerler.
15:00
and that tells you a lot about the system that is around them.
301
900557
4735
Ve bu durum çocukların içinde bulunduğu sistem hakkında çok şey anlatıyor.
15:05
In the past, different students were taught in similar ways.
302
905292
4809
Geçmişte, değişik öğrencilere aynı şekilde eğitim verilirdi.
15:10
High performers on PISA embrace diversity
303
910101
3332
PISA'daki yüksek başarı gösterenler farklılığı
15:13
with differentiated pedagogical practices.
304
913433
3748
ayrı pedagojik uygulamalarla benimsiyorlar.
15:17
They realize that
305
917181
1976
Normal öğrencilerin
15:19
ordinary students have extraordinary talents,
306
919157
3144
olağanüstü becerileri olduğunun farkındalar
15:22
and they personalize learning opportunities.
307
922301
3360
ve öğrenme imkanlarını kişiselleştiriyorlar.
15:25
High-performing systems also share
308
925661
2036
Yüksek başarılı sistemler
15:27
clear and ambitious standards across the entire spectrum.
309
927697
3606
yelpazenin tümünde net ve iddialı standartlar paylaşıyorlar.
15:31
Every student knows what matters.
310
931303
2202
Her öğrenci neyin önemli olduğunu biliyor.
15:33
Every student knows what's required to be successful.
311
933505
4087
Her öğrenci başarılı olmak için ne gerektiğini biliyor.
15:37
And nowhere does the quality of an education system
312
937592
2865
Ve hiçbir yerde eğitim sisteminin kalitesi
15:40
exceed the quality of its teachers.
313
940457
2443
öğretmenlerin kalitesini geçmiyor.
15:42
High-performing systems are very careful
314
942900
3068
Yüksek başarılı sistemler öğretmenlerini nasıl
15:45
in how they recruit and select their teachers
315
945968
2134
işe aldıkları ve seçtikleri
15:48
and how they train them.
316
948102
1721
ve nasıl yetiştirdikleri hakkında çok dikkatliler.
15:49
They watch how they improve the performances of teachers
317
949823
2830
Güçlüklerle mücadele eden öğretmenlerin performanslarını
15:52
in difficulties who are struggling,
318
952653
2320
nasıl iyileştirebileceklerine
15:54
and how they structure teacher pay.
319
954973
2909
ve öğretmen maaşlarını nasıl yapılandırdıklarına dikkat ediyorlar
15:57
They provide an environment also in which teachers work together
320
957882
3696
İyi çalışmaları desteklemek için öğretmenlere birlikte çalışmaları
16:01
to frame good practice.
321
961578
3557
için uygun ortam sağlıyorlar.
16:05
And they provide intelligent pathways for teachers to grow
322
965135
4161
Ve öğretmenlerin kariyerlerinde ilerlemeleri için mantıklı
16:09
in their careers.
323
969296
2115
yollar sağlıyorlar.
16:11
In bureaucratic school systems,
324
971411
1624
Bürokratik okul sistemlerinde,
16:13
teachers are often left alone in classrooms
325
973035
1993
öğretmenler genellikle, ne öğretecekleriyle ilgili
16:15
with a lot of prescription on what they should be teaching.
326
975028
3167
bir sürü talimatla sınıflarda yalnız bırakılıyorlar.
16:18
High-performing systems are very clear what good performance is.
327
978195
3210
Yüksek başarılı sistemler iyi performansın ne olduğu hakkında çok netler.
16:21
They set very ambitious standards, but then they enable
328
981405
2774
Çok yüksek standartlar koyuyorlar ama öğretmenlerin
16:24
their teachers to figure out,
329
984179
1777
şu sorunun cevabını bulmalarını sağlıyorlar:
16:25
what do I need to teach to my students today?
330
985956
4115
"Bugün öğrencilerime ne öğretmem gerekiyor?"
16:30
The past was about delivered wisdom in education.
331
990071
4546
Eskiden eğitimde bilgeliği aktarmak önemliydi.
16:34
Now the challenge is to enable user-generated wisdom.
332
994617
5242
Şimdi aslı mesele kişinin kendi bilgeliğini ortaya çıkarması.
16:39
High performers have moved on from professional
333
999859
3640
Yüksek performanslılar, profesyonel ya da yöneticilerin
16:43
or from administrative forms of accountability and control --
334
1003499
3664
mesuliyeti altında olan ve onların kontrol ettiği eğitimde insanların yaptıklarını
16:47
sort of, how do you check whether people do what they're supposed to do in education --
335
1007163
3237
kontrol eden bir sistemden, profesyonel bir şekilde
16:50
to professional forms of work organization.
336
1010400
3666
organizasyonu olan sisteme geçtiler.
16:54
They enable their teachers to make innovations in pedagogy.
337
1014066
3872
Öğretmenlerin pedagojide yaratıcı yenilikler yapmalarına fırsat tanıyorlar.
16:57
They provide them with the kind of development they need
338
1017938
2490
Daha güçlü pedagojik uygulamaları geliştirmek için ihtiyaç
17:00
to develop stronger pedagogical practices.
339
1020428
4062
duydukları imkanları sağlıyorlar.
17:04
The goal of the past was standardization and compliance.
340
1024490
5658
Geçmişte hedef standartlaşma ve uyum sağlamaktı.
17:10
High-performing systems have made teachers
341
1030148
2734
Yüksek başarılı sistemler öğretmenleri
17:12
and school principals inventive.
342
1032882
3286
ve okul müdürlerini daha yaratıcı yaptılar.
17:16
In the past, the policy focus was on outcomes,
343
1036168
2699
Eskiden, politika, sonuca ve edinime
17:18
on provision.
344
1038867
2182
odaklıydı.
17:21
The high-performing systems have helped teachers
345
1041049
2803
Yüksek performanslı sistemler öğretmenlerin ve
17:23
and school principals to look outwards to the next teacher,
346
1043852
2441
okul idarecilerini, etraflarındaki diğer öğretmene, diğer
17:26
the next school around their lives.
347
1046293
2693
okula bakmalarına yardımcı oldu.
17:28
And the most impressive outcomes of world-class systems
348
1048986
2166
Ve dünya standartlarındaki sistemlerin en etkili sonucu
17:31
is that they achieve high performance across the entire system.
349
1051152
3147
öğrencilerin bütün sistem dahilinde yüksek performansa ulaşabiliyor olması.
17:34
You've seen Finland doing so well on PISA,
350
1054299
2197
Finlandiya'nın PISA sonuçlarına göre çok iyi olduğunu gördünüz,
17:36
but what makes Finland so impressive
351
1056496
1690
ama Finlandiya'yı bu kadar etkileyici yapan şey
17:38
is that only five percent of the performance variation
352
1058186
3977
öğrenciler arası performans farkının sadece yüzde beşinin
17:42
amongst students lies between schools.
353
1062163
2456
okullardan kaynaklanıyor olması.
17:44
Every school succeeds.
354
1064619
2316
Her okul başarılı oluyor.
17:46
This is where success is systemic.
355
1066935
2731
Başarının sistemli olduğu yer burası.
17:49
And how do they do that?
356
1069666
1704
Peki bunu nasıl yapıyorlar?
17:51
They invest resources where they can make the most difference.
357
1071370
2692
Fark yaratabilecekleri yere kaynak yatırımı yapıyorlar.
17:54
They attract the strongest principals into the toughest schools,
358
1074062
5108
En güçlü idarecileri en çetin okullara
17:59
and the most talented teachers
359
1079170
2208
ve en yetenekli öğretmenleri
18:01
into the most challenging classroom.
360
1081378
1943
en zorlu sınıflara gönderiyorlar.
18:03
Last but not least, those countries align policies
361
1083321
3129
Son olarak çok önemli bir nokta da, yönetmelikleri bütün
18:06
across all areas of public policy.
362
1086450
2220
kamu düzeni için düzenliyorlar.
18:08
They make them coherent over sustained periods of time,
363
1088670
3133
Onları uzun vadede birbirine uyumlu hale getiriyorlar
18:11
and they ensure that what they do is consistently implemented.
364
1091803
4703
ve yaptıklarının tutarlı bir şekilde uygulanmış olduğundan emin oluyorlar.
18:16
Now, knowing what successful systems are doing
365
1096506
2304
Şimdi, başarılı sistemlerin neler yaptıklarını bilmek
18:18
doesn't yet tell us how to improve.
366
1098810
2791
bize nasıl geliştiklerini anlatmıyor.
18:21
That's also clear, and that's where some of the limits
367
1101601
2458
Bu da gayet açık ve bu da uluslararası PISA karlılaştırmalarının
18:24
of international comparisons of PISA are.
368
1104059
3475
limitlerinin olduğu yer.
18:27
That's where other forms of research need to kick in,
369
1107534
2703
Burası diğer araştırma türlerinin sonuç vermesi gerektiği yer
18:30
and that's also why PISA doesn't venture into
370
1110237
2458
ve işte bu yüzden PISA, ülkelere neler yapmaları
18:32
telling countries what they should be doing.
371
1112695
1760
gerektiğini söyleme konusunda girişimde bulunmuyor.
18:34
But its strength lies in telling them
372
1114455
1823
Ama PISA'nın gücü ülkelere diğerlerinin
18:36
what everybody else has been doing.
373
1116278
2755
ne yaptığını söylemekten geliyor.
18:39
And the example of PISA shows that data
374
1119033
2196
PISA'nın bir örneği de gösteriyor ki veriler
18:41
can be more powerful than administrative control of financial subsidy
375
1121229
3318
bizim genellikle eğitim sistemlerini yönetmemizi sağlayan
18:44
through which we usually run education systems.
376
1124547
3941
parasal yardımın idari kontrolünden daha tesirli.
18:48
You know, some people argue that
377
1128488
3038
Bilirsiniz, bazı insanlar eğitim
18:51
changing educational administration
378
1131526
2188
yönetimlerini değiştirmenin
18:53
is like moving graveyards.
379
1133714
2441
deveye hendek atlatmaktan zor olduğunu söylerler.
18:56
You just can't rely on the people out there to help you with this. (Laughter)
380
1136155
4887
Durup da insanların size bu konuda yardım etmelerini bekleyemezsiniz (Kahkahalar).
19:01
But PISA has shown what's possible in education.
381
1141042
4867
Ama PISA bize eğitimde nelerin mümkün olduğunu gösterdi.
19:05
It has helped countries to see that improvement is possible.
382
1145909
3805
Ülkelerin gelişimin mümkün olduğunu anlamalarına yardım etti.
19:09
It has taken away excuses from those who are complacent.
383
1149714
4208
Kendi halinden memnun olanların mazeretlerini elinden aldı.
19:13
And it has helped countries to set meaningful targets
384
1153922
3433
Ve ülkelerin kendilerine dünya liderleri tarafından ulaşılmış
19:17
in terms of measurable goals achieved by the world's leaders.
385
1157355
3098
ölçülebilir hedefler koymalarına yardımcı oldu.
19:20
If we can help every child, every teacher, every school,
386
1160453
4550
Eğer her çocuğa, her öğretmene, her okula,
19:25
every principal, every parent see what improvement is possible,
387
1165003
3655
her müdüre, her ebeveyne hangi gelişmelerin mümkün olduğunu,
19:28
that only the sky is the limit to education improvement,
388
1168658
2736
eğitimdeki gelişmelerde sınır olmadığını görmeleri için yardım edebilirsek
19:31
we have laid the foundations
389
1171394
1896
daha iyi politikalar ve daha iyi hayatlar
19:33
for better policies and better lives.
390
1173290
2183
için temelleri attık demektir.
19:35
Thank you.
391
1175473
2533
Teşekkür ederim.
19:38
(Applause)
392
1178006
4000
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7