Bjarke Ingels: 3 warp-speed architecture tales

Bjarke Ingels: 3 adet hızlıca anlatılmış mimari hikayesi

548,238 views

2009-09-15 ・ TED


New videos

Bjarke Ingels: 3 warp-speed architecture tales

Bjarke Ingels: 3 adet hızlıca anlatılmış mimari hikayesi

548,238 views ・ 2009-09-15

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Ayşe Demirel Gözden geçirme: Ali Erhat Nalbant
00:12
The public debate about architecture
0
12160
2000
Mimari hakkındaki toplumsal görüş
00:14
quite often just stays on contemplating the final result,
1
14160
4000
genellikle tasarımın nihai sonucu üzerinde sınırlı kalır,
00:18
the architectural object.
2
18160
2000
yani mimari bir obje gibi.
00:20
Is the latest tower in London
3
20160
3000
Londra'da son yapılan kule
00:23
a gherkin or a sausage
4
23160
2000
turşuluk bir salatalık mı, yoksa bir sosis mi
00:25
or a sex tool?
5
25160
2000
veya bir seks aleti mi?
00:27
So recently, we asked ourselves
6
27160
3000
Kısa zaman önce kendimize şunu sorduk,
00:30
if we could invent a format
7
30160
2000
bir format yaratılıp da
00:32
that could actually tell the stories behind the projects,
8
32160
3000
projelerin ardında yatan hikayeler anlatılabilir mi?
00:35
maybe combining images and drawings and words
9
35160
3000
Belki görüntü, çizim ve kelimeleri hikayeye birleştirip
00:38
to actually sort of tell stories about architecture.
10
38160
4000
mimari hakkında hikayeler anlatmak mümkün olabilir.
00:42
And we discovered that we didn't have to invent it,
11
42160
3000
Ve bunu yaratmak zorunda olmadığımızı keşfettik,
00:45
it already existed in the form of a comic book.
12
45160
4000
bir çizgi roman formatında hali hazırda zaten vardı.
00:49
So we basically copied the format of the comic book
13
49160
3000
Bizde basitce çizgi roman formatını kopyaladık.
00:52
to actually tell the stories of behind the scenes,
14
52160
2000
Yani sahne arkasındaki görüntüleri,
00:54
how our projects actually evolve through adaptation
15
54160
3000
projelerimizin nasıl adaptasyon ve doğaçlama
00:57
and improvisation.
16
57160
2000
ile evrimleştiğini gerçekten anlattık.
00:59
Sort of through the turmoil and the opportunities
17
59160
2000
Gerçek dünyaya ait kargaşaların,
01:01
and the incidents of the real world.
18
61160
3000
fırsatların ve olayların içinden geçişimiz gibi.
01:04
We call this comic book "Yes is More,"
19
64160
2000
Bu çizgi roman kitabuna "Evet, Daha Fazlasıdır" adını verdik.
01:06
which is obviously a sort of evolution of the ideas of some of our heroes.
20
66160
4000
Bu kitap bizim kahramanlarımızdan bazılarına ait fikirlerin evrimleşmesiyle ilgilidir.
01:10
In this case it's Mies van der Rohe's Less is More.
21
70160
3000
Bu bölümde Mies van der Rohe var, "Az, Daha Fazlasıdır"
01:13
He triggered the modernist revolution.
22
73160
2000
Kendisi modernist devrimin öncüsüdür.
01:15
After him followed the post-modern counter-revolution,
23
75160
3000
Onu post-modernizme karşıt gelişen devrim takip etmiştir.
01:18
Robert Venturi saying, "Less is a bore."
24
78160
3000
Robert Venuri burada "Az, sıkıntıdır" diyor.
01:21
After him, Philip Johnson sort of introduced
25
81160
2000
Sonrasında Philip Johnson'un
01:23
(Laughter)
26
83160
1000
(gülüşmeler)
01:24
you could say promiscuity, or at least openness
27
84160
2000
"gelişigüzellik" veya en azından "açıklık" olarak adlandırlabilecek
01:26
to new ideas with, "I am a whore."
28
86160
2000
yeni fikirlerini aktaran "Ben bir Fahişeyim"
01:28
Recently, Obama has introduced optimism
29
88160
3000
En son Obama'nın global finansal krizde
01:31
at a sort of time of global financial crisis.
30
91160
3000
iyimserliği tanıtması gibi...
01:34
And what we'd like to say with "Yes is More"
31
94160
2000
"Evet, daha fazlasıdır" ile bizim söylemek istediğimiz şey
01:36
is basically trying to question this idea
32
96160
3000
basitçe şu fikri sorgulamak:
01:39
that the architectural avant-garde is almost always negatively defined,
33
99160
3000
mimaride öncül olmak neredeyse her zaman olumsuz tanımlanır,
01:42
as who or what we are against.
34
102160
2000
ki biz buna karşıyız.
01:44
The cliche of the radical architect
35
104160
2000
Radikal bir mimarın klişesi
01:46
is the sort of angry young man rebelling against the establishment.
36
106160
4000
bir kuruma karşı savaş veren öfkeli genç bir adam gibidir.
01:50
Or this idea of the misunderstood genius,
37
110160
3000
Veya yanlış anlaşılmış dahi fikri,
01:53
frustrated that the world doesn't fit in with his or her ideas.
38
113160
4000
dünyanın onun fikirlerine uymamasından yılmıştır.
01:57
Rather than revolution, we're much more interested in evolution,
39
117160
4000
Biz devrimden ziyade evrim ile ilgileniyoruz.
02:01
this idea that things gradually evolve
40
121160
2000
Bu fikir, bir şeylerin zamanla, adaptasyon ve doğaçlama
02:03
by adapting and improvising
41
123160
2000
yoluyla, dünyadaki değişimlere
02:05
to the changes of the world.
42
125160
2000
evrimleştiğidir.
02:07
In fact, I actually think that Darwin is one of the people
43
127160
3000
Doğrusu, ben Darwin'in bizim dizayn sürecimizi
02:10
who best explains our design process.
44
130160
3000
en iyi açıklayanlardan birisi olduğunu düşünüyorum
02:13
His famous evolutionary tree
45
133160
2000
Onun meşhur evrim ağacı
02:15
could almost be a diagram of the way we work.
46
135160
2000
bizim çalışma şeklimizin diyagramı bile olabilir.
02:17
As you can see, a project evolves through
47
137160
2000
Görüyorsunuz, bir proje bir seri
02:19
a series of generations of design meetings.
48
139160
3000
yaratıcı dizayn toplantısıyla gelişir.
02:22
At each meeting, there's way too many ideas.
49
142160
3000
Her bir toplantıda çok fazla fikir vardır.
02:25
Only the best ones can survive.
50
145160
2000
Sadece en iyileri hayatta kalabilir.
02:27
And through a process of architectural selection,
51
147160
2000
Ve mimari seçim sürecindeyken
02:29
we might choose a really beautiful model
52
149160
3000
gerçekten de güzel bir model, seçebiliriz.
02:32
or we might have a very functional model.
53
152160
2000
Ya da çok fonksiyonel bir modelimiz vardır.
02:34
We mate them. They have sort of mutant offspring.
54
154160
3000
Onları çiftleştiririz. Bir nevi mutant bir yavruları olur.
02:37
And through these sort of generations of design meetings
55
157160
3000
Ve bu nesillere benzeyen dizayn toplantılarının sonunda
02:40
we arrive at a design.
56
160160
2000
bir dizaynda karar kılarız.
02:42
A very literal way of showing it is a project we did
57
162160
2000
Kopenhag'da bir kütüphane ve otel için
02:44
for a library and a hotel in Copenhagen.
58
164160
3000
yaptığımız projeyi yalınlıkla gösterelim.
02:47
The design process was really tough,
59
167160
3000
Dizayn süreci gerçekten zordu,
02:50
almost like a struggle for survival,
60
170160
2000
hayatta kalmak için savaşmak gibi.
02:52
but gradually an idea evolved:
61
172160
3000
Zamanla bir fikir evrimleşti.
02:55
this sort of idea of a rational tower
62
175160
2000
Çevresindeki şehirle birlikte eriyen
02:57
that melts together with the surrounding city,
63
177160
2000
rasyonel bir kule yapma fikri.
02:59
sort of expanding the public space onto what we refer to as
64
179160
3000
Kamusal alanı genişleten, bize göre
03:02
a Scandinavian version of the Spanish Steps in Rome,
65
182160
4000
Roma'nın "İspanyol Basamakları"nın İskandinav versiyonu.
03:06
but sort of public on the outside, as well as on the inside,
66
186160
3000
Ama dışarıda olduğu kadar içeride de bir kütüphane ile
03:09
with the library.
67
189160
2000
kamusal olan.
03:11
But Darwin doesn't only explain the evolution of a single idea.
68
191160
3000
Ama Darwin sadece tek bir fikrin gelişimini açıklamaz.
03:14
As you can see, sometimes a subspecies branches off.
69
194160
4000
Görüldüğü gibi bazen bir alt tür dallanır.
03:18
And quite often we sit in a design meeting
70
198160
2000
Ve çoğunlukla dizayn toplantılarında oturup
03:20
and we discover that there is this great idea.
71
200160
2000
böyle harika fikirler keşfederiz.
03:22
It doesn't really work in this context.
72
202160
2000
Bu proje bağlamında işe yaramasa da,
03:24
But for another client in another culture,
73
204160
2000
başka bir kültürden başka bir müşterinin
03:26
it could really be the right answer to a different question.
74
206160
3000
farklı bir sorusu için çok doğru bir cevap olabilir.
03:29
So as a result, we never throw anything out.
75
209160
3000
Bu yüzden hiç bir şeyi atmayız.
03:32
We keep our office almost like an archive
76
212160
2000
Ofislerimizi mimari
03:34
of architectural biodiversity.
77
214160
3000
biyo-çeşitlilik arşivi gibi kullanıyoruz.
03:37
You never know when you might need it.
78
217160
2000
Onlara ne zaman ihtiyacınız olacağını bilemezsiniz.
03:39
And what I'd like to do now, in an act of
79
219160
2000
Ve şimdi yapmak istediğim de,
03:41
warp-speed storytelling,
80
221160
2000
yüksek hızda hikaye anlatımı,
03:43
is tell the story of how two projects evolved
81
223160
4000
bu hikaye; rastgele gelişen iki projenin
03:47
by adapting and improvising
82
227160
2000
adaptasyon ve doğaçlama yoluyla nasıl
03:49
to the happenstance of the world.
83
229160
3000
evrimleştiği hakkında.
03:52
The first story starts last year when we went to Shanghai
84
232160
2000
İlk hikaye geçen sene Danimarka adına yarışmak için
03:54
to do the competition for the Danish
85
234160
2000
Şangay'a gitmemizle başlıyor.
03:56
National Pavilion for the World Expo in 2010.
86
236160
3000
Dünya Expo 2010 fuarı için ulusal bir pavyon.
03:59
And we saw this guy, Haibao.
87
239160
3000
Ve bu elemanı gördük, Haibao.
04:02
He's the mascot of the expo,
88
242160
2000
Expo'nun maskotu.
04:04
and he looks strangely familiar.
89
244160
3000
Ve tuhaf bir şekilde bize tanıdık geldi.
04:07
In fact he looked like a building we had designed
90
247160
2000
Aslında İsveç'te bir otel için
04:09
for a hotel in the north of Sweden.
91
249160
3000
dizayn ettiğimiz bir binaya benziyordu.
04:12
When we submitted it for the Swedish competition we thought
92
252160
2000
İsveç yarışması için bu projeyle başvurduğumuzda
04:14
it was a really cool scheme, but it didn't exactly
93
254160
2000
çok havalı bir tasarım olduğunu düşünüyorduk.
04:16
look like something from the north of Sweden.
94
256160
2000
Ama pek Kuzey İsveç ile alakalı durmuyordu.
04:18
The Swedish jury didn't think so either. So we lost.
95
258160
4000
İsveç jürisi de böyle düşündü. Kaybettik.
04:22
But then we had a meeting with a Chinese businessman
96
262160
2000
Sonra bizim dizaynımızı gören
04:24
who saw our design and said,
97
264160
2000
Çinli bir işadamı ile toplantı yaptık, şöyle dedi;
04:26
"Wow, that's the Chinese character for the word 'people.'"
98
266160
3000
"Wow, bu Çince'de "insanlar" anlamına gelen karakter!"
04:29
(Laughter)
99
269160
2000
gülüşmeler
04:31
So, apparently this is how you write "people,"
100
271160
2000
Yani görünen o ki, Çin Cumhuriyetin'de
04:33
as in the People's Republic of China.
101
273160
2000
bu karakter ile "insanlar" yazıyorsunuz.
04:35
We even double checked.
102
275160
2000
Hatta iki defa kontrol ettik.
04:37
And at the same time, we got invited to exhibit
103
277160
2000
Ve Şangay Yaratıcı Sanayi haftasında
04:39
at the Shanghai Creative Industry Week.
104
279160
2000
bir sergiye davet edildik.
04:41
So we thought like, this is too much of an opportunity,
105
281160
3000
Şöyle düşündük, bu büyük bir fırsat.
04:44
so we hired a feng shui master.
106
284160
2000
Ve bir Feng Shui hocası tuttuk,
04:46
We scaled the building up three times to Chinese proportions,
107
286160
3000
Binayı Çin oranlarında 3 defa ölçekledik,
04:49
and went to China.
108
289160
3000
ve Çin'e gittik.
04:52
(Laughter)
109
292160
3000
gülüşmeler.
04:55
So the People's Building, as we called it.
110
295160
2000
Ve işte İnsanların Binası.
04:57
This is our two interpreters, sort of reading the architecture.
111
297160
4000
Bu iki yorumcumuz, bir çeşit mimari okuma işi yapıyorlar.
05:01
It went on the cover of the Wen Wei Po newspaper,
112
301160
2000
Wen Wei Po gazetesinde manşetteydik.
05:03
which got Mr. Liangyu Chen, the mayor of Shanghai,
113
303160
3000
Şangay Valisi Liang Yu Chen'de bu haber sayesinde
05:06
to visit the exhibition.
114
306160
2000
sergiyi ziyaret etti.
05:08
And we had the chance to explain the project.
115
308160
2000
Ve bizde projeyi açıklama fırsatı bulmuş olduk.
05:10
And he said, "Shanghai is the city in the world
116
310160
3000
"Şangay dünyada en çok gökdeleni
05:13
with most skyscrapers,"
117
313160
2000
olan şehirdir" dedi.
05:15
but to him it was as if the connection to the roots had been cut over.
118
315160
4000
Ama ona göre şehrin kökleriyle olan bağlantı kopmuştu.
05:19
And with the People's Building, he saw an architecture
119
319160
2000
Ve İnsanların Binası'nı gördüğünde, bu mimari yapının
05:21
that could bridge the gap between the ancient wisdom of China
120
321160
3000
Çin'in ilerleme gösteren geleceği ile yine Çin'in tarihi kadim bilgeliği
05:24
and the progressive future of China.
121
324160
3000
arasında uzanan bir köprü olabileceğini anladı.
05:27
So we obviously profoundly agreed with him.
122
327160
3000
Elbette bizde hemen onunla tamamen hemfikir olduk.
05:30
(Laughter)
123
330160
4000
gülüşmeler
05:34
(Applause)
124
334160
4000
alkışlar.
05:38
Unfortunately, Mr. Chen is now in prison for corruption.
125
338160
3000
Maalesef, Bay Chen yolsuzluk yüzünden şu an hapiste.
05:41
(Laughter)
126
341160
4000
gülüşmeler
05:45
But like I said, Haibao looked very familiar,
127
345160
2000
Ama dediğim gibi, Haibao bize çok tanıdık gelmişti.
05:47
because he is actually the Chinese character for "people."
128
347160
4000
Çünkü o gerçekten de Çin alfabesinde İnsanlar karakteriydi.
05:51
And they chose this mascot because
129
351160
2000
Bu maskotun seçilme amacı da, expo'nun
05:53
the theme of the expo is "Better City, Better Life."
130
353160
3000
ana temasının "Daha iyi şehir, Daha iyi yaşam" olmasıydı.
05:56
Sustainability.
131
356160
2000
Sürdürülebilirlik.
05:58
And we thought, sustainability has grown into being
132
358160
2000
Ve düşündük ki,
06:00
this sort of neo-Protestant idea
133
360160
2000
bu tarzda yeni-protestan bir fikir başarılı olmak ve
06:02
that it has to hurt in order to do good.
134
362160
2000
iyi sonuç elde etmek için can yakmak zorunda.
06:04
You know, you're not supposed to take long, warm showers.
135
364160
4000
Bilirsiniz, uzun ılık duşlar almamamız gereklidir.
06:08
You're not supposed to fly on holidays because it's bad for the environment.
136
368160
4000
Doğayı kirlettiği için tatillerde uçmamamız gerekir.
06:12
Gradually, you get this idea that sustainable life
137
372160
3000
Zaman içinde bu "sürdürülebilirliği" sağlayan hayatın
06:15
is less fun than normal life.
138
375160
2000
normal hayattan daha az keyifli olduğuna inanırsınız.
06:17
So we thought that maybe it could be interesting to focus on examples
139
377160
3000
Bizlerde sürdürülebilir bir şehrin gerçekte
06:20
where a sustainable city
140
380160
2000
hayat kalitenizi arttırdığına dair örneklere
06:22
actually increases the quality of life.
141
382160
3000
odaklanmanın daha ilginç olacağını düşündük.
06:25
We also asked ourselves, what could Denmark possibly show China
142
385160
2000
Ayrıca kendimize Danimarka'nın Çin'e uygun kaçacak şekilde
06:27
that would be relevant?
143
387160
2000
neleri gösterebileceğini sorduk.
06:29
You know, it's one of the biggest countries in the world, one of the smallest.
144
389160
3000
O dünyanın en büyük ülkelerinden birisi, biz ise en küçüklerinden.
06:32
China symbolized by the dragon.
145
392160
2000
Çin'in sembolü bir ejderha,
06:34
Denmark, we have a national bird, the swan.
146
394160
3000
Danimarka^da, bizim ulusal hayvanımız kuğu var.
06:37
(Laughter)
147
397160
2000
gülüşmeler
06:39
China has many great poets,
148
399160
2000
Çin'de bir çok büyük şair var.
06:41
but we discovered that in the People's Republic
149
401160
2000
Ama şunu keşfettik, İnsanlar'ın Cumhuriyetinde
06:43
public school curriculum,
150
403160
2000
hükümet okullarının müfredatında
06:45
they have three fairy tales by An Tu Sheng,
151
405160
3000
An Tu Shung'a ait üç peri masalı vardı,
06:48
or Hans Christian Anderson, as we call him.
152
408160
2000
veya bizim verdiğimiz isimle Hans Christian Anderson.
06:50
So that means that all 1.3 billion Chinese
153
410160
3000
Yani 1.3 milyar Çinli
06:53
have grown up with "The Emperor's New Clothes,"
154
413160
2000
İmparator'un yeni kıyafetleri,
06:55
"The Matchstick Girl" and "The Little Mermaid."
155
415160
3000
Kibritci Kız ve Küçük Deniz Kızı hikayeleriyle büyümüş.
06:58
It's almost like a fragment of Danish culture
156
418160
2000
Bu Danimarka kültüründen bir fragmanın
07:00
integrated into Chinese culture.
157
420160
2000
Çin kültürüne entegre edilmesi gibi.
07:02
The biggest tourist attraction in China is the Great Wall.
158
422160
3000
Çin Seddi, Çin'in en büyük turistik ilgi odağı.
07:05
The Great Wall is the only thing that can be seen from the moon.
159
425160
2000
Aydan görülebilen tek şey Çin seddi.
07:07
The big tourist attraction in Denmark is The Little Mermaid.
160
427160
3000
Danimarka'nın turistik ilgi odağı ise Küçük Deniz Kızı.
07:10
That can actually hardly be seen from the canal tours.
161
430160
3000
Kanal turlarında dahi güçlükle görülüyor.
07:13
(Laughter)
162
433160
2000
gülüşmeler
07:15
And it sort of shows the difference between these two cities.
163
435160
2000
Bu bir şekilde iki şehir arasındaki farklılığı ortaya koyuyor.
07:17
Copenhagen, Shanghai,
164
437160
2000
Kopenhag, Şangay,
07:19
modern, European.
165
439160
2000
modern, avrupalı.
07:21
But then we looked at recent urban development,
166
441160
2000
Sonrasında yakın zamanlardaki şehir gelişimine göz attık.
07:23
and we noticed that this is like a Shanghai street,
167
443160
2000
Ve şunu gördük; bu bir Şangay caddesi,
07:25
30 years ago. All bikes, no cars.
168
445160
3000
30 yıl önce. Her yer bisiklet, araba yok.
07:28
This is how it looks today; all traffic jam.
169
448160
2000
Bugünkü görünümü ise böyle. Trafik karmaşası.
07:30
Bicycles have become forbidden many places.
170
450160
3000
Pek çok yerde bisiklet yasaklanmış durumda.
07:33
Meanwhile, in Copenhagen we're actually expanding the bicycle lanes.
171
453160
3000
Bu arada biz Kopenhag'da bisiklet yollarını genişletiyoruz.
07:36
A third of all the people commute by bike.
172
456160
3000
Nüfusun üçte biri bisikletle ulaşımını sağlıyor.
07:39
We have a free system of bicycles called the City Bike
173
459160
2000
Şehir Bisikleti adı verilen ücretsiz bir bisiklet sistemimiz var.
07:41
that you can borrow if you visit the city.
174
461160
2000
Şehri ziyaret ettiğinizde bisiklet ödünç alabiliyorsunuz.
07:43
So we thought, why don't we reintroduce the bicycle in China?
175
463160
4000
Bizde Çin'i bisikletle neden yeniden tanıştırmıyoruz diye düşündük.
07:47
We donate 1,000 bikes to Shanghai.
176
467160
3000
Şangay'a 1000 tane bisiklet bağışladık.
07:50
So if you come to the expo, go straight to the Danish pavilion,
177
470160
3000
Yani expo'ya gelirseniz hemen Danimarka pavyonuna gidin.
07:53
get a Danish bike, and then continue on that to visit the other pavilions.
178
473160
4000
Bir Danimarka bisikleti alın. Ve onun üstünde diğer pavyonları gezmeye devam edin.
07:57
Like I said, Shanghai and Copenhagen are both port cities,
179
477160
3000
Dediğim gibi, Şangay ve Kopenhag ikisi de liman şehri.
08:00
but in Copenhagen the water has gotten so clean
180
480160
2000
Ama Kopenhag'da su öylesine temizlendi ki
08:02
that you can actually swim in it.
181
482160
2000
içinde gerçekten yüzebiliyorsunuz.
08:04
One of the first projects we ever did
182
484160
2000
Yaptığımız ilk projelerden birisi
08:06
was the harbor bath in Copenhagen,
183
486160
2000
Kopenhag'daki liman banyolarıydı.
08:08
sort of continuing the public realm into the water.
184
488160
2000
Kamusal alanın suyun içine doğru devam etmesi gibi.
08:10
So we thought that these expos quite often have a lot of
185
490160
4000
Düşündük ki bu expo'larda hükümetler tarafından finanse edilen
08:14
state financed propaganda,
186
494160
2000
görüntüsel, bildirisel ama gerçek deneyimleri içermeyen
08:16
images, statements, but no real experience.
187
496160
2000
propagandalar da oluyor.
08:18
So just like with a bike, we don't talk about it.
188
498160
2000
Aynı bisiklette olduğu gibi, hakkında konuşmuyoruz.
08:20
You can try it.
189
500160
2000
Deneyebilirsiniz.
08:22
Like with the water, instead of talking about it,
190
502160
2000
Su konusu gibi, hakkında konuşmak yerine,
08:24
we're going to sail a million liters of harbor water
191
504160
3000
Kopenhag'dan Şangay'a bir milyon litre
08:27
from Copenhagen to Shanghai,
192
507160
2000
liman suyu yollayacağız.
08:29
so the Chinese who have the courage can actually dive in
193
509160
2000
Yani cesareti olan Çinliler gerçekten suya dalıp
08:31
and feel how clean it is.
194
511160
2000
ne kadar temiz olduğunu hissedebilirler.
08:33
This is where people normally object that it doesn't sound very sustainable
195
513160
3000
Bu noktada insanlar Kopenhag'dan Çin'e deniz yoluyla su kargolamanın
08:36
to sail water from Copenhagen to China.
196
516160
3000
sürekliliği olabileceği konusuna genellikle karşı çıktılar
08:39
But in fact, the container ships go
197
519160
3000
Gerçekte konteynır gemileri Çin'den Danimarkaya
08:42
full of goods from China to Denmark,
198
522160
3000
mallarla dolu geliyorlar.
08:45
and then they sail empty back.
199
525160
2000
Ve geriye boş olarak dönüyorlar.
08:47
So quite often you load water for ballast.
200
527160
2000
Yani sıklıkla safra olarak su alıyorlar.
08:49
So we can actually hitch a ride for free.
201
529160
2000
Yani para vermeden otostop çekmek gibi.
08:51
And in the middle of this sort of harbor bath,
202
531160
2000
Ve bu liman banyosunun ortasına da
08:53
we're actually going to put the actual Little Mermaid.
203
533160
3000
gerçek Küçük Deniz Kızı'nı yerleştireceğiz.
08:56
So the real Mermaid, the real water, and the real bikes.
204
536160
3000
Yani gerçek deniz kızı, gerçek deniz ve gerçek bisikletler.
08:59
And when she's gone, we're going to invite
205
539160
2000
Ve o gider gitmez Çinli bir sanatçıyı
09:01
a Chinese artist to reinterpret her.
206
541160
2000
onun yeniden yorumlaması için davet edeceğiz
09:03
The architecture of the pavilion is this sort of loop
207
543160
2000
Yani pavyonun mimarisi bu şekilde
09:05
of exhibition and bikes.
208
545160
2000
bir sergi ve bisikletler döngüsü olacak.
09:07
When you go to the exhibition, you'll see the Mermaid and the pool.
209
547160
3000
Eğer fuara giderseniz deniz kızını ve havuzu göreceksiniz.
09:10
You'll walk around, start looking for a bicycle on the roof,
210
550160
3000
Etrafta yürüyecek, çatıda bir bisiklet aramaya başlayacaksınız,
09:13
jump on your ride and then continue out into the rest of the expo.
211
553160
5000
onun üstüne atlayıp, fuarın geri kalanını bisikletle tamamlayacaksınız.
09:18
So when we actually won the competition
212
558160
2000
Bu yarışmayı kazandığımızda
09:20
we had to do an exhibition in China explaining the project.
213
560160
3000
Çin'de projemizi açıklamak için bir gösterim yapmak zorunda kaldık.
09:23
And to our surprise we got one of our boards back
214
563160
2000
Ve Çin devlet sansürü tarafından yapılmış bazı düzeltmelerle
09:25
with corrections from the Chinese state censorship.
215
565160
5000
panolarımızdan birisi bize iade edildiğinde şaşırdık.
09:30
The first thing, the China map missed Taiwan.
216
570160
3000
Birinci şey, Çin haritasında Taiwan'ın olmayışıydı.
09:33
It's a very serious political issue in China. We will add on.
217
573160
3000
Bu Çin için çok ciddi bir politik mesele. Ekleyeceğiz.
09:36
The second thing, we had compared the swan to the dragon,
218
576160
3000
İkincisi, kuğumuzu ejderha ile kıyaslamıştık.
09:39
and then the Chinese state said,
219
579160
2000
Çin hükümeti bize bunu
09:41
"Suggest change to panda."
220
581160
2000
Panda ile değiştirmemizi önerdi.
09:43
(Laughter)
221
583160
2000
gülüşmeler
09:45
(Applause)
222
585160
3000
Alkışlar
09:48
So, when it came out in Denmark that we were actually going to
223
588160
2000
Danimarka'ya gelince, ulusal heykelimizi gerçekten
09:50
move our national monument,
224
590160
2000
taşımayı planlamıştık,
09:52
the National People's Party sort of rebelled against it.
225
592160
5000
Ulusal İnsanlar partisi buna bir nevi direnç gösterdi.
09:57
They tried to pass a law against moving the Mermaid.
226
597160
3000
Deniz Kızını taşımamıza engel olan bir yasa çıkarmaya çalıştılar.
10:00
So for the first time, I got invited to speak at the National Parliament.
227
600160
3000
Bende bir ilk olarak Ulusal Parlamentoda konuşmak için davet edildim.
10:03
It was kind of interesting because in the morning, from 9 to 11,
228
603160
4000
Aslında ilginçti; sabah saat 09:00-11:00 arasında
10:07
they were discussing the bailout package --
229
607160
2000
banka kurtarma projesi üzerinde tartışıyorlardı
10:09
how many billions to invest in saving the Danish economy.
230
609160
3000
Danimarka ekonomisini kurtarmak için kaç milyar yatırım yapılmalıydı?
10:12
And then at 11 o'clock they stopped talking about these little issues.
231
612160
3000
Sonra saat 11:00'de bu küçük meseleleri tartışmayı bıraktılar.
10:15
And then from 11 to 1,
232
615160
2000
Ve saat 11:00'den 13:00'e dek
10:17
they were debating whether or not to send the Mermaid to China.
233
617160
2000
Deniz Kızını Çin'e gönderip göndermemek konusunda münazara ettiler.
10:19
(Laughter)
234
619160
2000
gülüşmeler
10:21
(Applause)
235
621160
5000
Alkış
10:26
But to conclude, if you want to see the Mermaid from May to December
236
626160
3000
Nihayetinde, önümüzdeki sene Mayıstan Aralık ayına kadar
10:29
next year, don't come to Copenhagen,
237
629160
2000
Deniz Kızını görmek istiyorsanız Kopenhag'a gelmeyin.
10:31
because she's going to be in Shanghai.
238
631160
2000
Çünkü o Şangay'da olacak.
10:33
If you do come to Copenhagen,
239
633160
2000
Yine de Kopenhag'a gelirseniz,
10:35
you will probably see an installation by Ai Weiwei, the Chinese artist.
240
635160
4000
muhtemelen Ai Weiwei, Çinli sanatçı, tarafından yapılmış bir kurgu göreceksiniz.
10:39
But if the Chinese government intervenes, it might even be a panda.
241
639160
4000
Eğer Çin hükümeti ısrar ederse, bu bir panda bile olabilir.
10:43
(Laughter)
242
643160
3000
gülüşmeler
10:46
So the second story that I'd like to tell
243
646160
3000
Size anlatmak istediğim ikinci hikaye
10:49
is, actually starts in my own house.
244
649160
4000
aslında benim kendi evimle başlıyor.
10:53
This is my apartment.
245
653160
2000
Bu benim apartmanım.
10:55
This is the view from my apartment,
246
655160
2000
Bu da apartmandaki manzaram
10:57
over the sort of landscape of triangular balconies
247
657160
3000
Müşterimizin Leonardo Dicaprio adını verdiği
11:00
that our client called the Leonardo DiCaprio balcony.
248
660160
3000
üçgen balkonların manzarası.
11:03
And they form this sort of vertical backyard
249
663160
6000
Ve bu şekilde dikey bir arka bahçe oluşturuyorlar
11:09
where, on a nice summer day, you'll actually get introduced to all your neighbors
250
669160
2000
Sıcak bir yaz günü dikey çapınızda
11:11
in a vertical radius of 10 meters.
251
671160
3000
10 metre içindeki bütün komşularınız ile gerçekten tanışabilirsiniz.
11:14
The house is sort of a distortion of a square block.
252
674160
3000
Ev bozulmuş kare bir blok gibi.
11:17
Trying to zigzag it to make sure
253
677160
2000
Bütün dairelerin birbirine bakması yerine
11:19
that all of the apartments look at the straight views,
254
679160
2000
düz manzaralara bakmasını garantilemek için
11:21
instead of into each other.
255
681160
2000
zik-zaklanmaya çalışıldı.
11:23
Until recently, this was the view from my apartment,
256
683160
3000
Yakın zamana kadar manzaram buydu.
11:26
onto this place where our client actually bought the neighbor site.
257
686160
4000
Müşterimiz bu yanımızdaki siteyi satın alana kadar.
11:30
And he said that he was going to do an apartment block
258
690160
3000
Bir park yeri kompleksi ve ona komşu bir apartman
11:33
next to a parking structure.
259
693160
2000
inşa edeceğini söyledi.
11:35
And we thought, rather than doing a traditional stack of apartments
260
695160
3000
Geleneksel tarzda, direk olarak sıkıcı bir
11:38
looking straight into a big boring block of cars,
261
698160
3000
araba bloğuna bakan istiflenmiş bir apartman yerine
11:41
why don't we turn all the apartments into penthouses,
262
701160
3000
bütün apartman dairelerini neden araba podyumuna
11:44
put them on a podium of cars.
263
704160
2000
bakan penthouselara döndürmüyoruz diye düşündük.
11:46
And because Copenhagen is completely flat,
264
706160
2000
Ayrıca Kopenhag dümdüz olduğu için
11:48
if you want to have a nice south-facing slope with a view,
265
708160
2000
güneye bakan güzel manzaralı bir eğim istiyorsanız
11:50
you basically have to do it yourself.
266
710160
2000
bunu basitçe kendiniz yapıyorsunuz.
11:52
Then we sort of cut up the volume,
267
712160
3000
Sonra bir nevi hacmini azaltıp
11:55
so we wouldn't block the view from my apartment.
268
715160
2000
benim apartman dairemin manzarasını bloklamasını önlüyoruz.
11:57
(Laughter)
269
717160
4000
gülüşmeler
12:01
And essentially the parking is sort of occupying the deep space
270
721160
3000
Ve park yeri özellikle apartmanların altındaki
12:04
underneath the apartments.
271
724160
2000
derinlemesine boşlukta yer alıyor.
12:06
And up in the sun, you have a single layer of apartments
272
726160
3000
Ve güneşin içinde, tek katlı apartman daireleriniz oluyor,
12:09
that combine all the splendors of a suburban lifestyle,
273
729160
3000
banliyö hayat stilinin tüm gösterişini tamamlayan
12:12
like a house with a garden with a sort of metropolitan view,
274
732160
4000
metropolitan manzaralı bahçeli evler
12:16
and a sort of dense urban location.
275
736160
3000
şehir yerleşiminin yoğunluğunu azaltıyor.
12:19
This is our first architectural model.
276
739160
2000
Bu bizim ilk mimari modelimiz.
12:21
This is an aerial photo taken last summer.
277
741160
3000
Bu geçen yaz havadan çekilmiş bir fotoğraf.
12:24
And essentially, the apartments cover the parking.
278
744160
3000
Evler özellikle park yerini kapatıyor.
12:27
They are accessed through this diagonal elevator.
279
747160
3000
Park yerine bu diyagonal asansör ile ulaşılıyor.
12:30
It's actually a stand-up product from Switzerland,
280
750160
2000
Bu İsviçre'nin önde gelen ürünlerinden.
12:32
because in Switzerland they have a natural need for diagonal elevators.
281
752160
4000
İsviçre'de bu diyagonal asansörler için doğal bir ihtiyaç var.
12:36
(Laughter)
282
756160
2000
gülüşmeler
12:38
And the facade of the parking,
283
758160
2000
ve park yeri cephesi,
12:40
we wanted to make the parking naturally ventilated,
284
760160
3000
park yerini doğal olarak havalandırmak istedik.
12:43
so we needed to perforate it.
285
763160
2000
Dolayısı ile delmemiz gerekti.
12:45
And we discovered that by controlling the size of the holes,
286
765160
2000
Ayrıca bu deliklerin boyutlarını kontrol ederek
12:47
we could actually turn the entire facade
287
767160
2000
bütün bu cephenin büyük
12:49
into a gigantic, naturally ventilated,
288
769160
3000
doğal olarak havalanan
12:52
rasterized image.
289
772160
2000
piksellenmiş bir imaja sahip olacağını keşfettik.
12:54
And since we always refer to the project as The Mountain,
290
774160
3000
Bu projeden Dağ olarak bahsettiğimiz için
12:57
we commissioned this Japanese Himalaya photographer
291
777160
2000
bu japon Himalaya fotoğrafçısıyla bir araya gelip
12:59
to give us this beautiful photo of Mount Everest,
292
779160
3000
Everest Dağının bu güzel fotoğrafını bize vermesini sağladık,
13:02
making the entire building a 3,000 square meter artwork.
293
782160
4000
ve tüm binayı 3000 metrekarelik bir sanat eserine çevirdik.
13:06
(Applause)
294
786160
6000
Alkışlar
13:12
So if you go back into the parking, into the corridors,
295
792160
3000
Park alanına koridorlara geri gittiğinizde
13:15
it's almost like traveling into a parallel universe
296
795160
2000
neredeyse paralel evrenlerde seyahat eder gibisiniz;
13:17
from cars and colors,
297
797160
2000
arabalardan renklerden geçip,
13:19
into this sort of south-facing urban oasis.
298
799160
3000
bu kuzeye bakan kentsel vahaya geliyorsunuz.
13:22
The wood of your apartment continues outside becoming the facades.
299
802160
4000
Apartmanımızın doğraması bir cephe olarak dışarıya doğru devam ediyor.
13:26
If you go even further, it turns into this green garden.
300
806160
3000
Daha ileriye giderseniz de bu yeşil bahçeye dönüyor.
13:29
And all the rainwater that drops on the Mountain
301
809160
2000
Ve bu dağın üzerine düşen her yağmur damlası
13:31
is actually accumulated.
302
811160
2000
gerçekten de birikiyor.
13:33
And there is an automatic irrigation system
303
813160
3000
Ayrıca bu otomatik yıkama sistemiyle
13:36
that makes sure that this sort of landscape of gardens,
304
816160
3000
bir iki yl içinde bu bahçenin
13:39
in one or two years it will sort of transform
305
819160
2000
kamboçya'daki tapınak kalıntıları tarzında
13:41
into a Cambodian temple ruin,
306
821160
2000
bir değişime uğrayarak
13:43
completely covered in green.
307
823160
2000
tamamen yeşillikle kaplanmasını garantiye alıyoruz.
13:45
So, the Mountain is like our first built example
308
825160
3000
Yani Dağ bizim mimari simya olarak atfettiğimiz tarzda
13:48
of what we like to refer to as architectural alchemy.
309
828160
3000
ilk olarak inşa ettiğimiz örneğimizdir.
13:51
This idea that you can actually create, if not gold,
310
831160
2000
Yarattığınız altın olmasa da, insanlara en azından,
13:53
then at least added value by mixing
311
833160
2000
normal apartmanlar, normal park yerleri gibi geleneksel içerikleri
13:55
traditional ingredients, like normal apartments
312
835160
2000
birbirine katarak, bu projede olduğu gibi,
13:57
and normal parking,
313
837160
2000
bahçeli bir hayat ile şehirde bir hayat arasında
13:59
and in this case actually offer people
314
839160
2000
seçim yapmalarını gerektirmeyen
14:01
the chance that they don't have to choose between
315
841160
2000
bir yaşam sunarak
14:03
a life with a garden or a life in the city.
316
843160
2000
değer katabileceğinizi vurgulamak istedik.
14:05
They can actually have both.
317
845160
4000
İkisine de sahip olabilirler.
14:09
As an architect, it's really hard to set the agenda.
318
849160
4000
Bir mimar olarak ajandayı ayarlamak çok zor.
14:13
You can't just say that now I'd like to do a sustainable city
319
853160
2000
Şimdi hemen Asya'nın merkezinde
14:15
in central Asia,
320
855160
2000
sürdürülebilir bir şehir yapmak istiyorum diyemezsiniz.
14:17
because that's not really how you get commissions.
321
857160
3000
Çünkü bu şekilde komisyon alamazsınız.
14:20
You always have to sort of adapt and improvise
322
860160
4000
Her zaman dünyanın karmaşasına, yeni fırsatlara
14:24
to the opportunities and accidents that happen,
323
864160
2000
ve meydana gelen kazalara
14:26
and the sort of turmoil of the world.
324
866160
4000
uyum sağlamak ve doğaçlama davranmak zorundasınız.
14:30
One last example is that recently we,
325
870160
2000
Ve bunlara son örnek de yakınlarda
14:32
like last summer, we won the competition
326
872160
3000
bir iskandinav ulusal bankasının dizaynını yapmak için
14:35
to design a Nordic national bank.
327
875160
3000
girdiğimiz yarışmayı kazandığımızda sey.
14:38
This was the director of the bank when he was still smiling.
328
878160
4000
Bu bankanın direktörü, hala gülümserken.
14:42
(Laughter)
329
882160
2000
gülüşmeler
14:44
It was in the middle of the capital so we were really excited by this opportunity.
330
884160
3000
Başkentin tam ortasında olacağı için bu fırsattan dolayı heyecanlanmıştık.
14:47
Unfortunately, it was the national bank of Iceland.
331
887160
5000
Maalesef ki İzlanda Ulusal Bankasıymış.
14:52
At the same time, we actually had a visitor --
332
892160
3000
Aynı zamanda bir de ziyaretcimiz oldu,
14:55
a minister from Azerbaijan came to our office.
333
895160
3000
Azerbeycan'dan bir bakan ofisimize bizi ziyarete geldi.
14:58
We took him to see the Mountain. And he got very excited
334
898160
3000
Onu Dağ'ı görmesi için götürdük. Ve mimariyle
15:01
by this idea that you could actually make mountains
335
901160
2000
gerçekten de dağ yapılabilmesi fikrinden
15:03
out of architecture,
336
903160
2000
dolayı çok heyecanlandı
15:05
because Azerbaijan is known as the Alps of Central Asia.
337
905160
3000
Azarbeycan Orta Asya'nın Alp'leri olarak tanınıyor.
15:08
So he asked us if we could actually imagine
338
908160
2000
Bize Azarbeycan'ın başkentinin
15:10
an urban master plan
339
910160
2000
hemen dışındaki bir adada
15:12
on an island outside the capital
340
912160
2000
ülkenin en önemli yedi dağının
15:14
that would recreate the silhouette of the seven most significant mountains
341
914160
3000
siliüetlerini yeniden yapılandıracak kentsel bir ana plan
15:17
of Azerbaijan.
342
917160
2000
yaratmayı hayal edip edemeyeceğimizi sordu.
15:19
So we took the commission.
343
919160
2000
Yani komisyonu aldık.
15:21
And we made this small movie that I'd like to show.
344
921160
3000
Ve size göstermek istediğim bu küçük filmi yaptık.
15:24
We quite often make little movies.
345
924160
2000
Biz sıklıkla küçük filmler yapıyoruz.
15:26
We always argue a lot about the soundtrack,
346
926160
2000
Fon müziği hakkında her zaman çok tartışırız.
15:28
but in this case it was really easy to choose the song.
347
928160
4000
Ama bu defa şarkıyı seçmek çok kolay oldu.
15:37
So basically, Baku is this sort of crescent bay
348
937160
2000
Bakü yarım ay şeklinde bir koy ve
15:39
overlooking the island of Zira, the island that we are planning --
349
939160
3000
bizim planladığımız Zira adasına tepeden bakıyor
15:42
almost like the diagram of their flag.
350
942160
3000
Neredeyse bayraklarındaki diyagram ile aynı.
15:45
And our main idea was
351
945160
2000
Bizim fikrimiz, Azerbeycan topografyasına ait
15:47
to sort of sample the seven most significant mountains
352
947160
3000
en belirgin yedi dağın örneklemesini yapmak
15:50
of the topography of Azerbaijan
353
950160
3000
Ve onları kentsel, mimari yapılar olarak
15:53
and reinterpret them into urban and architectural structures,
354
953160
3000
insan hayatı için içinde yaşanabilir
15:56
inhabitable of human life.
355
956160
3000
şekilde yeniden yorumlamaktı.
15:59
Then we place these mountains on the island,
356
959160
3000
Daha sonra bu dağları adanın üstüne yerleştirdik,
16:02
surrounding this sort of central green valley,
357
962160
2000
ve böyle merkezi bir yeşil vadiyle çevirdik.
16:04
almost like a central park.
358
964160
3000
Neredeyse bir merkez park gibi.
16:07
And what makes it interesting is that the island right now
359
967160
2000
En ilginç olansa adanın şu anda
16:09
is just a piece of desert. It has no vegetation.
360
969160
2000
sadece bir çöl olması. Yaşam barınmıyor.
16:11
It has no water. It has no energy, no resources.
361
971160
4000
Suyu, enerjisi ve kaynağı yok.
16:15
So we actually sort of designed the entire island as a single ecosystem,
362
975160
4000
Aslında bütün adayı tek bir ekosistem olarak dizayn ettik,
16:19
exploiting wind energy to drive the desalination plants,
363
979160
4000
rüzgar enerjisini, tuz ayrıştırma tesisinde kullandık
16:23
and to use the thermal properties of water
364
983160
2000
ve suyun termal özelliklerini de
16:25
to heat and cool the buildings.
365
985160
2000
binaları ısıtıp soğutmada.
16:27
And all the sort of excess freshwater wastewater
366
987160
3000
Ve kalan tüm saf su artığını da organik olarak filtreleyip
16:30
is filtered organically into the landscape,
367
990160
3000
çöl adayı zaman içinde yeşil ve
16:33
gradually transforming the desert island
368
993160
2000
ve bereketli bir araziye çevirmek için
16:35
into sort of a green, lush landscape.
369
995160
4000
toprağa verdik.
16:39
So, you can say where an urban development
370
999160
3000
Yani şehirsel bir gelişimin normalde
16:42
normally happens at the expense of nature,
371
1002160
4000
doğadan kayıpla oluştuğu söylenir,
16:46
in this case it's actually creating nature.
372
1006160
4000
bu olayda biz aslında doğayı yaratıyoruz.
16:50
And the buildings, they don't only sort of
373
1010160
3000
Ve binalar sadece dağ görüntüsünü
16:53
invoke the imagery of the mountains,
374
1013160
3000
andıran yapaylıkta değil.
16:56
they also operate like mountains.
375
1016160
2000
Dağlar gibi görev yapıyorlar.
16:58
They create shelter from the wind.
376
1018160
2000
Rüzgardan koruyan barınaklar yaratıyorlar.
17:00
They accumulate the solar energy.
377
1020160
2000
Güneş enerjisini topluyorlar.
17:02
They accumulate the water.
378
1022160
2000
Suyu topluyorlar.
17:04
So they actually transform the entire island
379
1024160
2000
Yani tüm adayı tek bir ekosisteme
17:06
into a single ecosystem.
380
1026160
5000
değiştiriyorlar.
17:11
So we recently presented the master plan,
381
1031160
3000
Yakınlarda ana planımızı sunduk.
17:14
and it has gotten approved.
382
1034160
2000
Ve plan kabul edildi.
17:16
And this summer we are starting the construction documents
383
1036160
3000
Bu yaz Orta Asya'daki ilk karbon-doğal
17:19
of the two first mountains,
384
1039160
2000
adayı oluşturacak ilk iki dağın
17:21
in what's going to be the first carbon-neutral island
385
1041160
4000
inşaat dökümanlarını
17:25
in Central Asia.
386
1045160
3000
hazırlamaya başlıyoruz.
17:28
(Applause)
387
1048160
9000
Alkışlar
17:37
Yes, maybe just to round off.
388
1057160
2000
Evet, kaba taslak böyle.
17:39
So in a way you can see how the Mountain in Copenhagen
389
1059160
3000
Yani bir şekilde Kopenhag'daki Dağ'ın nasıl olup da
17:42
sort of evolved into the Seven Peaks of Azerbaijan.
390
1062160
3000
azerbeycan'ın yedi tepesine doğru bir şekilde geliştiğini görebilirsiniz.
17:45
With a little luck and some more evolution,
391
1065160
3000
Biraz şans ve biraz da evrimle
17:48
maybe in 10 years it could be the Five Mountains on Mars.
392
1068160
4000
10 yıl sonra Mars'taki Beş Dağ da olabilir.
17:52
Thank you.
393
1072160
2000
Teşekkür ederim.
17:54
(Applause)
394
1074160
11000
Alkış
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7