A better way to talk about love | Mandy Len Catron

318,402 views ・ 2017-01-27

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

00:00
Translator: Leslie Gauthier Reviewer: Camille Martínez
0
0
7000
Çeviri: Selda Yener Gözden geçirme: Dilara Ün
00:12
OK, so today I want to talk about how we talk about love.
1
12553
4300
Bugün aşkı konuşma şeklimizden söz etmek istiyorum.
00:17
And specifically,
2
17237
1150
Özellikle de
00:18
I want to talk about what's wrong with how we talk about love.
3
18411
3435
aşkı konuşma şeklimizde yanlış olan şeyleri konuşmak istiyorum.
00:22
Most of us will probably fall in love a few times
4
22673
3407
Muhtemelen bir çoğumuz hayatı boyunca
birkaç kez aşık olur
00:26
over the course of our lives,
5
26104
1465
00:27
and in the English language, this metaphor, falling,
6
27593
4210
ve İngiliz dilindeki bu "düşmek" benzetmesi
00:31
is really the main way that we talk about that experience.
7
31827
3014
gerçekten bu tecrübemizi anlatmanın esas yoludur.
00:35
I don't know about you,
8
35592
1151
Sizi bilmem ama,
00:36
but when I conceptualize this metaphor,
9
36767
1927
bu mecazı canlandırdığımda
00:38
what I picture is straight out of a cartoon --
10
38718
2878
hayalimdeki resim bir karikatürden çıkma gibi;
sanki bir adam var,
00:42
like there's a man,
11
42076
1296
00:43
he's walking down the sidewalk,
12
43396
1717
kaldırımda yürüyor,
farkında olmadan açık bir rögarın üstünden geçiyor
00:45
without realizing it, he crosses over an open manhole,
13
45137
3112
00:48
and he just plummets into the sewer below.
14
48273
3661
ve altındaki kanalizasyona düşüyor.
00:51
And I picture it this way because falling is not jumping.
15
51958
4080
Bunu böyle resmediyorum çünkü, düşmek atlamak değil.
00:56
Falling is accidental,
16
56769
2032
Düşmek kazara olur,
00:58
it's uncontrollable.
17
58825
1902
önlenemez.
01:00
It's something that happens to us without our consent.
18
60751
3525
Rızamız dışında başımıza gelir.
01:04
And this --
19
64300
1193
Ve bu,
01:05
this is the main way we talk about starting a new relationship.
20
65517
3567
yeni bir ilişkiye başlama konusunda ilk konuşma şeklimizdir.
01:10
I am a writer and I'm also an English teacher,
21
70336
3767
Ben bir yazarım, ayrıca İngilizce öğretmeniyim,
yani kelimeleri düşünmek benim mesleğim.
01:14
which means I think about words for a living.
22
74127
2285
01:16
You could say that I get paid to argue that the language we use matters,
23
76436
4150
Kullandığımız dilin önemini savunmaktan para kazandığımı söyleyebilirsiniz.
01:20
and I would like to argue that many of the metaphors we use
24
80610
4200
Ben de aşkla ilgili kullandığımız mecazların,
01:24
to talk about love --
25
84834
1567
üztelik bir çoğunun
01:26
maybe even most of them --
26
86425
1823
problemli olduğunu
01:28
are a problem.
27
88272
1401
savunmak istiyorum.
01:30
So, in love, we fall.
28
90700
1893
Aşıkken, düşeriz.
01:33
We're struck.
29
93766
1465
Vuruluruz.
01:35
We are crushed.
30
95255
1396
Çarpılırız.
01:37
We swoon.
31
97331
1370
Bayılırız.
01:39
We burn with passion.
32
99186
1797
Tutkuyla yanıp tutuşuruz.
01:41
Love makes us crazy,
33
101738
1977
Aşk bizi çılgınlaştırır
01:43
and it makes us sick.
34
103739
1564
ve hasta eder.
01:45
Our hearts ache,
35
105796
1360
Kalplerimiz ağrır,
01:47
and then they break.
36
107180
2006
sonra da kırılırlar.
01:50
So our metaphors equate the experience of loving someone
37
110226
3144
Yani kullandığımız mecazlar, birini sevmeyi
01:53
to extreme violence or illness.
38
113394
2653
aşırı şiddet veya hastalıkla bir tutuyor.
(Gülüşmeler)
01:56
(Laughter)
39
116071
2085
Öyle.
01:59
They do.
40
119101
1151
02:00
And they position us as the victims
41
120276
1983
Aynı zamanda, bizi beklenmeyen ve
02:02
of unforeseen and totally unavoidable circumstances.
42
122283
3359
tamamen önlenemez durumların mağduru konumuna koyuyor.
02:06
My favorite one of these is "smitten,"
43
126547
2723
Bunlardan en sevdiğim "tutulmuş",
02:09
which is the past participle of the word "smite."
44
129294
2854
yani "tutulmak" fiilinin geçmiş zamanı.
Bu kelimeye sözlükten bakarsanız,
02:12
And if you look this word up in the dictionary --
45
132172
3068
02:15
(Laughter)
46
135264
1024
(Gülüşmeler)
02:16
you will see that it can be defined as both "grievous affliction,"
47
136312
4518
hem "ızdıraplı hastalık" hem de "çok aşık olmak"
02:20
and, "to be very much in love."
48
140854
2851
olarak tanımlandığını görürsünüz.
02:25
I tend to associate the word "smite" with a very particular context,
49
145716
3344
"Tutulmak" kelimesini özel bir kaynakla ilişkilendiririm;
yani Eski Ahit'le.
02:29
which is the Old Testament.
50
149084
1564
02:31
In the Book of Exodus alone, there are 16 references to smiting,
51
151560
4748
Sadece Mısır'dan Çıkış bölümünde tutulmaya 16 gönderme var,
02:36
which is the word that the Bible uses for the vengeance of an angry God.
52
156332
3773
yani İncil'de kızgın Tanrının intikamı için kullanılan kelimedir.
(Gülüşmeler)
02:40
(Laughter)
53
160129
1721
02:41
Here we are using the same word to talk about love
54
161874
2705
Bugün çekirge istilasını tarif etmek için kullandığımız kelimeyi
02:44
that we use to explain a plague of locusts.
55
164603
2426
aynı zamanda aşkı konuşurken de kullanıyoruz.
(Gülüşmeler)
02:47
(Laughter)
56
167053
1028
Öyle değil mi?
02:48
Right?
57
168105
1256
02:49
So, how did this happen?
58
169385
2092
Peki nasıl böyle oldu?
02:51
How have we come to associate love with great pain and suffering?
59
171501
3991
Nasıl oldu da aşkı derin acı ve ızdırapla bağdaştırır olduk?
02:55
And why do we talk about this ostensibly good experience
60
175516
3989
Neden görünüşte güzel olan bu tecrübe hakkında
02:59
as if we are victims?
61
179529
2104
mağdurmuş gibi konuşuyoruz?
03:02
These are difficult questions,
62
182556
1691
Bunlar zor sorular,
03:04
but I have some theories.
63
184271
1646
ama bazı teorilerim var.
03:05
And to think this through,
64
185941
1239
Bunları düşünürken
03:07
I want to focus on one metaphor in particular,
65
187204
2628
özellikle bir benzetmeye odaklanmak istiyorum;
03:09
which is the idea of love as madness.
66
189856
2171
-aşk deliliktir- düşüncesi.
Romantik aşkı ilk araştırmaya başladığımda,
03:13
When I first started researching romantic love,
67
193088
2707
03:15
I found these madness metaphors everywhere.
68
195819
2761
her yerde bu delilik benzetmeleriyle karşılaşıyordum.
03:18
The history of Western culture
69
198604
2103
Batı kültürünün tarihi,
03:20
is full of language that equates love to mental illness.
70
200731
3937
aşkı zihinsel hastalıkla bir tutan kullanımlarla doludur.
03:25
These are just a few examples.
71
205440
1927
Sadece birkaç örnek:
03:27
William Shakespeare:
72
207391
1343
William Shakespeare:
03:28
"Love is merely a madness,"
73
208758
1433
"Aşk sadece deliliktir.",
03:30
from "As You Like It."
74
210215
1317
"Nasıl Hoşunuza Giderse"den.
Friedrich Nietzsche:
03:32
Friedrich Nietzsche:
75
212092
1257
03:33
"There is always some madness in love."
76
213373
2503
"Aşkta her zaman biraz delilik vardır."
03:36
"Got me looking, got me looking so crazy in love -- "
77
216559
2866
"Aşkın beni çılgına çeviriyor.."
03:39
(Laughter)
78
219449
2069
(Gülüşmeler)
03:41
from the great philosopher, Beyoncé Knowles.
79
221542
2598
Meşhur filozof Beyoncé Knowles'den.
(Gülüşmeler)
03:44
(Laughter)
80
224164
1461
İlk defa 20 yaşında aşık oldum,
03:47
I fell in love for the first time when I was 20,
81
227083
2834
03:49
and it was a pretty turbulent relationship right from the start.
82
229941
3179
baştan sona oldukça çalkantılı bir ilişkiydi.
03:53
And it was long distance for the first couple of years,
83
233459
3205
İlk birkaç yıl uzun mesafe ilişkisiydi,
03:56
so for me that meant very high highs and very low lows.
84
236688
4596
yani bu benim için derin iniş ve çıkışlar demekti.
04:01
I can remember one moment in particular.
85
241794
2204
Bir ânı özellikle hatırlıyorum.
04:04
I was sitting on a bed in a hostel in South America,
86
244580
3345
Güney Amerika'da bir otelde yatakta oturmuş,
04:07
and I was watching the person I love walk out the door.
87
247949
3696
sevdiğim insanın kapıdan çıkışını izliyorum.
Geç bir saatti.
04:12
And it was late,
88
252151
1613
04:13
it was nearly midnight,
89
253788
1260
Neredeyse gece yarısıydı,
yemekten sonra tartışmıştık
04:15
we'd gotten into an argument over dinner,
90
255072
1977
ve odamıza geçtiğimizde,
04:17
and when we got back to our room,
91
257073
1949
eşyalarını çantaya attı ve çekip gitti.
04:19
he threw his things in the bag and stormed out.
92
259046
2725
Tartışma konusunu şimdi hatırlayamıyorum ama
04:23
While I can no longer remember what that argument was about,
93
263141
3259
04:26
I very clearly remember how I felt watching him leave.
94
266424
4055
o giderken nasıl hissettiğimi çok net hatırlıyorum.
22 yaşındaydım, gelişen dünyada ilk zamanlarımdı
04:31
I was 22, it was my first time in the developing world,
95
271122
3545
04:35
and I was totally alone.
96
275424
2255
ve tamamen yalnızdım.
04:38
I had another week until my flight home,
97
278412
3367
Eve dönmeme bir hafta daha vardı,
04:41
and I knew the name of the town that I was in,
98
281803
2368
bulunduğum yerin
04:44
and the name of the city that I needed to get to to fly out,
99
284195
3583
ve gitmem gereken şehrin adını biliyordum,
04:47
but I had no idea how to get around.
100
287802
3256
fakat nasıl gideceğime dair bir fikrim yoktu.
04:51
I had no guidebook and very little money,
101
291842
3177
Rehberim yoktu ve çok az param vardı.
İspanyolca da bimiyordum.
04:55
and I spoke no Spanish.
102
295043
1770
04:57
Someone more adventurous than me
103
297547
2097
Benden daha maceracı olan biri,
04:59
might have seen this as a moment of opportunity,
104
299668
2430
bunu bir fırsat anı olarak görebilirdi.
Fakat ben donup kaldım.
05:02
but I just froze.
105
302122
1830
05:04
I just sat there.
106
304406
1817
Sadece oturdum.
05:06
And then I burst into tears.
107
306738
2043
Sonra göz yaşlarına boğuldum.
05:09
But despite my panic,
108
309357
2371
Ancak paniklememe rağmen,
05:11
some small voice in my head thought,
109
311752
2570
kafamda bir ses düşünüyordu:
05:14
"Wow. That was dramatic.
110
314346
2337
"Vay be. Çok dramatikti.
05:16
I must really be doing this love thing right."
111
316707
2699
Bu aşk işinde bir şeyleri gerçekten doğru yapıyorum."
05:19
(Laughter)
112
319430
1788
(Gülüşmeler)
05:21
Because some part of me wanted to feel miserable in love.
113
321242
4520
Çünkü bir yanım aşıkken acı çekmek istiyordu.
05:26
And it sounds so strange to me now, but at 22,
114
326226
3440
Şimdi çok garip geliyor, ama 22 yaşında
05:29
I longed to have dramatic experiences,
115
329690
3145
dramatik tecrübeler yaşamak istiyordum.
05:32
and in that moment, I was irrational and furious and devastated,
116
332859
5198
Ve o zaman mantıksız, öfkeli, mahvolmuş
ve yeterince tuhaftım.
05:38
and weirdly enough,
117
338081
1224
05:39
I thought that this somehow legitimized the feelings I had
118
339329
3376
Bunun bir şekilde beni henüz terk eden adamla ilgili hislerimi
05:42
for the guy who had just left me.
119
342729
1839
temize çıkardığını düşündüm.
Sanırım biraz çılgınlık istiyordum,
05:46
I think on some level I wanted to feel a little bit crazy,
120
346163
4363
05:50
because I thought that that was how love worked.
121
350550
3532
çünkü aşkın işleyiş şeklinin böyle olduğunu düşünüyordum.
Bu gerçekten şaşırtıcı değildi,
05:55
This really should not be surprising,
122
355141
1807
05:56
considering that according to Wikipedia,
123
356972
2454
bunu Wikipedia'ya göre düşününce,
05:59
there are eight films,
124
359450
2273
sekiz film,
06:01
14 songs,
125
361747
1997
14 şarkı,
06:03
two albums and one novel with the title "Crazy Love."
126
363768
3197
iki albüm ve "Çılgın Aşk" adlı bir roman vardı.
06:07
About half an hour later, he came back to our room.
127
367837
3126
Yaklaşık bir saat sonra odamıza geri döndü.
06:10
We made up.
128
370987
1151
Barıştık.
Beraber gezerek mutlu bir hafta daha geçirdik.
06:12
We spent another mostly happy week traveling together.
129
372162
2817
Sonra eve döndüğümde,
06:15
And then, when I got home,
130
375003
1432
06:16
I thought, "That was so terrible and so great.
131
376459
4984
"Çok müthiş ve harikaydı. Gerçek romantizm bu olmalı."
06:21
This must be a real romance."
132
381989
1715
diye düşündüm.
İlk aşkımı delilik gibi hissetmeyi umuyordum
06:25
I expected my first love to feel like madness,
133
385006
2700
06:27
and of course, it met that expectation very well.
134
387730
3780
ve tabii ki bu beklentimi çok güzel karşılamıştı.
06:31
But loving someone like that --
135
391941
1691
Fakat birini böyle sevmek,
06:33
as if my entire well-being depended on him loving me back --
136
393656
4095
-sanki bütün varlığım onun da beni sevmesine bağlıymış gibi-
06:37
was not very good for me
137
397775
2093
benim ya da onun için
06:39
or for him.
138
399892
1150
pek de iyi değildi.
06:41
But I suspect this experience of love is not that unusual.
139
401850
3701
Fakat sanırım bu aşk deneyimi o kadar olağandışı değil.
Çoğumuz romantik aşkın ilk evrelerinde biraz deli hissederiz.
06:46
Most of us do feel a bit mad in the early stages of romantic love.
140
406026
4211
06:50
In fact, there is research to confirm that this is somewhat normal,
141
410815
3816
Aslında bunun normal olduğunu doğrulayan bir araştırma var.
06:55
because, neurochemically speaking,
142
415280
1886
Nörokimyasal olarak söylemek gerekirse,
06:57
romantic love and mental illness are not that easily distinguished.
143
417190
4562
romantik aşk ve zihinsel hastalığı ayrıştırmak o kadar kolay değil.
Bu doğru.
07:03
This is true.
144
423046
1151
07:04
This study from 1999 used blood tests
145
424221
4559
1999 yılında yapılan bu araştırmada,
07:08
to confirm that the serotonin levels of the newly in love
146
428804
3094
yeni aşık olan kişilerin serotonin düzeyiyle
07:11
very closely resembled the serotonin levels
147
431922
2797
obsesif kompulsif bozukluk teşhisi konulan kişilerin serotonin düzeyinin
07:14
of people who had been diagnosed with obsessive-compulsive disorder.
148
434743
3305
çok benzediğini doğrulamak için kan testleri kullandılar.
(Gülüşmeler)
07:18
(Laughter)
149
438072
1008
Evet, düşük serotonin düzeyleri de
07:19
Yes, and low levels of serotonin
150
439104
2697
07:21
are also associated with seasonal affective disorder
151
441825
3602
dönemsel duygusal bozukluk ve depresyonla
07:25
and depression.
152
445451
1280
bağlantılıydı.
07:27
So there is some evidence
153
447687
2260
Dolayısıyla aşkın ruhsal durumumuz ve
07:29
that love is associated with changes to our moods and our behaviors.
154
449971
4348
davranışlarımızdaki değişimlerle bağlantılı olduğuna dair bazı kanıtlar var.
07:34
And there are other studies to confirm
155
454343
4007
Çoğu ilişkinin böyle başladığını doğrulayan
07:38
that most relationships begin this way.
156
458374
3690
başka araştırmalar da var.
07:42
Researchers believe that the low levels of serotonin
157
462660
4163
Araştırmacılar, düşük serotonin düzeyinin aşık olunan kişi hakkında
07:46
is correlated with obsessive thinking about the object of love,
158
466847
4035
obsesif düşünmekle ilişkili olduğuna inanıyor,
07:50
which is like this feeling that someone has set up camp in your brain.
159
470906
4058
bu ise birinin beyninizde kamp kurduğunu hissetmek gibi bir şey.
07:54
And most of us feel this way when we first fall in love.
160
474988
2931
Pek çoğumuz ilk aşık olduğunda böyle hisseder.
07:57
But the good news is, it doesn't always last that long --
161
477943
3126
Fakat güzel haber şu; bu her zaman çok uzun sürmez,
genellikle birkaç ay ile birkaç yıl arasıdır.
08:01
usually from a few months to a couple of years.
162
481093
3173
08:05
When I got back from my trip to South America,
163
485352
2808
Güney Amerika seyahatimden döndüğümde,
08:08
I spent a lot of time alone in my room,
164
488184
3577
odamda çok yalnız vakit geçirdim.
08:11
checking my email,
165
491785
1340
Sevdiğim adamdan çaresizce haber almayı bekleyerek
08:13
desperate to hear from the guy I loved.
166
493149
2363
e-postalarımı kontrol ettim.
08:16
I decided that if my friends could not understand my grievous affliction,
167
496545
5348
Arkadaşlarım cidden aşık olduğumu anlamıyorsa o zaman arkadaşlıklarına
08:21
then I did not need their friendship.
168
501917
1949
ihtiyacım olmadığına karar verdim.
08:23
So I stopped hanging out with most of them.
169
503890
2083
Böylece bir çoğuyla görüşmeyi kestim.
08:26
And it was probably the most unhappy year of my life.
170
506387
4194
Belki de hayatımın en mutsuz yılıydı.
Sanırım acı çekmenin benim işim olduğunu hissediyordum.
08:31
But I think I felt like it was my job to be miserable,
171
511086
4114
08:35
because if I could be miserable,
172
515849
1792
Çünkü acı çekersem,
08:37
then I would prove how much I loved him.
173
517665
2667
onu ne kadar çok sevdiğimi kanıtlayacaktım.
08:40
And if I could prove it,
174
520356
1885
Kanıtlayabilirsem de
08:42
then we would have to end up together eventually.
175
522265
2954
sonunda beraber olacaktık.
Esas delilik bu,
08:46
This is the real madness,
176
526050
2088
çünkü büyük acılar,
08:48
because there is no cosmic rule
177
528162
2395
08:50
that says that great suffering equals great reward,
178
530581
3362
büyük mükafatlara eşittir diye evrensel bir kural yok.
08:54
but we talk about love as if this is true.
179
534478
3904
Ancak aşk konusunda sanki bu doğruymuş gibi konuşuyoruz.
08:59
Our experiences of love are both biological and cultural.
180
539463
3676
Yaşadığımız aşklar hem biyolojik hem de kültüreldir.
09:03
Our biology tells us that love is good
181
543774
2459
Biyolojimiz beynimizde
09:06
by activating these reward circuits in our brain,
182
546257
3154
bu mükafat döngüsünü başlatarak bize aşkın güzel olduğunu söyler.
09:09
and it tells us that love is painful when, after a fight or a breakup,
183
549435
4620
Aşkın bir tartışma veya ayrılık sonrasında ızdıraplı olduğunu söyler,
böylece nörokimyasal ödül geri çekilir.
09:14
that neurochemical reward is withdrawn.
184
554079
2610
Aslında, -belki duymuşsunuzdur-
09:17
And in fact -- and maybe you've heard this --
185
557155
2442
09:19
neurochemically speaking,
186
559621
1844
nörokimyasal olarak söylenirse,
09:21
going through a breakup is a lot like going through cocaine withdrawal,
187
561489
3434
bir ayrılık yaşamak kokainden uzaklaşmaya çok benzer,
09:25
which I find reassuring.
188
565675
1636
ki bunu rahatlatıcı buluyorum.
09:27
(Laughter)
189
567335
1150
(Gülüşmeler)
Sonra kültürümüz dili, aşkla ilgili bu düşünceleri
09:29
And then our culture uses language
190
569066
2832
09:31
to shape and reinforce these ideas about love.
191
571922
2781
şekillendirmek ve kuvvetlendirmek için kullanır.
09:34
In this case, we're talking about metaphors about pain
192
574727
2624
Bu durumda acı, bağımlılık ve delilikle ilgili
09:37
and addiction and madness.
193
577375
1515
mecazlardan bahsediyoruz.
09:39
It's kind of an interesting feedback loop.
194
579826
2444
Bir çeşit geri bildirim döngüsü.
09:42
Love is powerful and at times painful,
195
582294
3517
Aşk, güçlü ve bazen acı vericidir,
09:45
and we express this in our words and stories,
196
585835
2765
bunu kelimelerimiz ve hikayelerimizle ifade ederiz,
09:49
but then our words and stories prime us
197
589182
2498
ancak sonra kelimeler ve hikayeler bizi
09:51
to expect love to be powerful and painful.
198
591704
3462
aşkın güçlü ve acı verici olduğunu beklemeye hazırlar.
09:55
What's interesting to me is that all of this happens
199
595955
3173
Bana ilginç gelen, bütün bunların
ömür boyu tek eşliliğe değer veren bir kültürde olmasıdır.
09:59
in a culture that values lifelong monogamy.
200
599152
2723
10:02
It seems like we want it both ways:
201
602658
2061
Bunu iki açıdan istiyoruz gibi:
10:04
we want love to feel like madness,
202
604743
2351
Deli gibi hissetmek ve
10:07
and we want it to last an entire lifetime.
203
607718
3146
tüm hayat boyu sürmesi için aşık olmak istiyoruz.
10:11
That sounds terrible.
204
611561
1563
Korkunç geliyor.
(Gülüşmeler)
10:13
(Laughter)
205
613148
1529
10:15
To reconcile this,
206
615853
1596
Bunu çözmek için,
10:17
we need to either change our culture or change our expectations.
207
617473
5025
ya kültürümüzü ya da beklentilerimizi değiştirmemiz gerekiyor.
10:23
So, imagine if we were all less passive in love.
208
623408
3593
Hepimiz aşıkken daha az pasif olsaydık nasıl olurdu düşünün.
10:27
If we were more assertive, more open-minded, more generous
209
627642
4146
Daha özgüvenli, daha açık fikirli, daha cömert olsaydık
10:31
and instead of falling in love,
210
631812
3301
ve aşık olmak yerine,
aşka dahil olsaydık.
10:35
we stepped into love.
211
635137
2225
10:38
I know that this is asking a lot,
212
638223
1929
Bunun çok şey istemek olduğunu biliyorum
ama bunu öneren ilk insan değilim.
10:40
but I'm not actually the first person to suggest this.
213
640176
3474
"Metaforlar, Hayat, Anlam ve Dil"
10:45
In their book, "Metaphors We Live By,"
214
645012
2509
10:47
linguists Mark Johnson and George Lakoff suggest a really interesting solution
215
647545
5114
adlı kitaplarında dil bilimci Mark Johnson ve George Lakoff bu ikileme çok ilginç
10:52
to this dilemma,
216
652683
1218
bir çözüm sunuyor;
10:54
which is to change our metaphors.
217
654491
2416
kullandığımız mecazları değiştirmek.
10:57
They argue that metaphors really do shape the way we experience the world,
218
657795
4417
Benzetmelerimizin dünyayı deneyimleme şeklimizi etkilediğini iddia ediyorlar.
Hatta yapacağımız eylemlere rehber olarak hareket ediyorlar,
11:03
and that they can even act as a guide for future actions,
219
663071
3498
11:06
like self-fulfilling prophecies.
220
666593
1888
kendini gerçekleştiren kehanetler gibi.
11:09
Johnson and Lakoff suggest a new metaphor for love:
221
669489
3556
Johnson ve Lakoff aşk için yeni bir mecaz öneriyor:
11:13
love as a collaborative work of art.
222
673977
2114
Ortak yapılan bir sanat eseri olarak aşk.
11:16
I really like this way of thinking about love.
223
676872
3050
Aşkı böyle düşünme şeklini çok beğendim.
Dil bilimciler mecazlardan gereklilik olarak bahseder;
11:21
Linguists talk about metaphors as having entailments,
224
681028
3522
11:24
which is essentially a way of considering all the implications of,
225
684574
3796
temel olarak, içinde barındırdığı tüm çağrışımları ve düşünceleri
11:28
or ideas contained within, a given metaphor.
226
688394
2932
belli bir mecazla düşünme şekli.
11:31
And Johnson and Lakoff talk about everything
227
691350
2909
Johnson ve Lakoff, ortak yapılan bir sanat eserinin içerdiği
11:34
that collaborating on a work of art entails:
228
694283
2152
her şeye değinir:
11:36
effort, compromise, patience, shared goals.
229
696976
4155
Çaba, anlaşma, sabır, ortak amaçlar.
11:41
These ideas align nicely with our cultural investment
230
701655
3830
Bu fikirler uzun,romantik ilişkilerde kültürel yatırımımızla
11:45
in long-term romantic commitment,
231
705509
2073
güzel bir şekilde düzene girer.
11:47
but they also work well for other kinds of relationships --
232
707606
3611
Ayrıca başka ilişki türleri için de işe yarar;
-kısa süreli, geçici, çok aşklı, tek eşli olmayan, aseksüel-
11:52
short-term, casual, polyamorous, non-monogamous, asexual --
233
712020
5656
11:57
because this metaphor brings much more complex ideas
234
717700
3885
çünkü bu benzetmeler başkasını sevme deneyimini
12:01
to the experience of loving someone.
235
721609
2040
daha karmaşık fikirlere dönüştürür.
12:04
So if love is a collaborative work of art,
236
724670
4394
Yani, aşk ortak yapılan bir sanat eseriyse
aynı zamanda estetik bir deneyimdir.
12:09
then love is an aesthetic experience.
237
729088
3412
12:13
Love is unpredictable,
238
733524
1895
Aşk öngörülemez,
aşk yaratıcıdır,
12:16
love is creative,
239
736153
2024
12:18
love requires communication and discipline,
240
738898
4133
aşk iletişim ve disiplin gerektirir,
sinir bozucu ve duygusal olarak talep edicidir.
12:23
it is frustrating and emotionally demanding.
241
743055
3189
12:26
And love involves both joy and pain.
242
746677
3350
Aşk hem neşeyi hem de acıyı barındırır.
12:30
Ultimately, each experience of love is different.
243
750742
3619
Sonuç olarak, yaşanılan her aşk farklıdır.
12:35
When I was younger,
244
755759
1627
Gençken,
12:37
it never occurred to me that I was allowed to demand more from love,
245
757410
4668
aşktan daha fazlasını talep etmek hiç aklıma gelmemişti.
Oysa aşk ne sunarsa hemen kabul etmek zorunda değildim.
12:42
that I didn't have to just accept whatever love offered.
246
762102
3693
12:46
When 14-year-old Juliet first meets --
247
766775
3329
14 yaşındaki Juliet ilk aşık olduğunda,
ya da 14 yaşındaki Juliet, daha dört gün önce tanıştığı
12:50
or, when 14-year-old Juliet cannot be with Romeo,
248
770128
3925
Romeo'dan ayrı kalamazken
12:54
whom she has met four days ago,
249
774077
2637
12:56
she does not feel disappointed or angsty.
250
776738
3810
üzgün ya da endişeli hissetmiyordu.
Ne haldeydi?
13:01
Where is she?
251
781022
1357
13:02
She wants to die.
252
782403
1294
Ölmek istiyordu.
13:04
Right?
253
784236
1151
Değil mi?
13:05
And just as a refresher, at this point in the play,
254
785411
2469
Küçük bir dipnot, oyunun üçüncü perde,
13:07
act three of five,
255
787904
1308
beşinci sahnesinde,
13:09
Romeo is not dead.
256
789236
1821
Romeo ölmemiş.
13:11
He's alive,
257
791641
1340
Yaşıyor,
sağlıklı,
13:13
he's healthy,
258
793005
1388
13:14
he's just been banished from the city.
259
794417
2194
şehirden yeni sürülmüş.
13:17
I understand that 16th-century Verona is unlike contemporary North America,
260
797853
6001
16. yy Verona'sının günümüz Kuzey Amerika'sının tersi olduğunu anlıyorum.
13:23
and yet when I first read this play,
261
803878
2978
Bu oyunu ilk okuduğumda,
13:26
also at age 14,
262
806880
2393
14 yaşındayken
13:29
Juliet's suffering made sense to me.
263
809297
2683
Juliet'in acı çekmesini anlıyordum.
13:33
Reframing love as something I get to create with someone I admire,
264
813295
5357
Aşkı sadece kendi kontrolüm ve rızam dışında başıma gelen bir şeydense,
13:38
rather than something that just happens to me
265
818676
2444
hayran olduğum biriyle ulaşacağım bir şeymiş gibi,
farklı bir çerçeveye oturtmak,
13:41
without my control or consent,
266
821144
2522
13:43
is empowering.
267
823690
1605
bana güç veriyor.
13:45
It's still hard.
268
825779
1618
Hâlâ zor.
13:47
Love still feels totally maddening and crushing some days,
269
827421
5532
Aşk hâlâ bütünüyle çıldırtıcı, bazı günler ezici,
13:52
and when I feel really frustrated,
270
832977
2115
çok üzgün hissettiğim zamanlarda,
kendime hatırlatmam gerekiyor:
13:55
I have to remind myself:
271
835116
1330
13:56
my job in this relationship is to talk to my partner
272
836995
3344
Bu ilişkide benim görevim, partnerimle beraber yapmak istediğim şeyi
14:00
about what I want to make together.
273
840363
2051
konuşmak.
14:03
This isn't easy, either.
274
843923
2334
Kolay da değil.
14:06
But it's just so much better than the alternative,
275
846756
3447
Ancak delillik hissine kapılma alternatifinden
14:10
which is that thing that feels like madness.
276
850672
2777
daha iyidir.
14:14
This version of love is not about winning or losing someone's affection.
277
854839
5357
Aşkı böyle yorumlamak, birinin sevgisini kaybetme ya da kazanma konusu değil.
14:20
Instead, it requires that you trust your partner
278
860761
3598
Bunun yerine,partnerinize güvenmeyi
14:24
and talk about things when trusting feels difficult,
279
864383
3074
ve güvenmenin zor olduğu zamanlarda bunları konuşmayı gerektirir,
14:27
which sounds so simple,
280
867481
2446
ki bu çok basit geliyor.
14:29
but is actually a kind of revolutionary, radical act.
281
869951
4496
Fakat gerçekten devrim niteliğinde, radikal bir tutum.
Çünkü, kendinizi ve ilişkinizde kazandığınız veya
14:35
This is because you get to stop thinking about yourself
282
875062
3264
14:39
and what you're gaining or losing in your relationship,
283
879230
3141
kaybettiğiniz şeyi düşünmeyi bırakmaya
14:42
and you get to start thinking about what you have to offer.
284
882395
3397
ve ne vereceğinizi düşünmeye başlarsınız.
14:46
This version of love allows us to say things like,
285
886811
3405
Aşkı böyle yorumlamak, "Hey, biz pek de iyi ortaklar değiliz.
14:50
"Hey, we're not very good collaborators. Maybe this isn't for us."
286
890240
4830
Belki de bu bize göre değil." gibi şeyler söylememizi mümkün kılar.
14:55
Or, "That relationship was shorter than I had planned,
287
895733
3861
Ya da "Bu ilişki tahminimden daha kısa sürdü,
14:59
but it was still kind of beautiful."
288
899618
2172
ama yine de güzeldi." deriz.
15:02
The beautiful thing about the collaborative work of art
289
902836
2790
Ortak sanat eserinin güzel yanı;
15:05
is that it will not paint or draw or sculpt itself.
290
905650
2891
kendi kendini boyamayacak, çizmeyecek ya da yontmayacak olmasıdır.
Aşkı böyle yorumlamak, nasıl görüneceğine karar vermemizi mümkün kılar.
15:09
This version of love allows us to decide what it looks like.
291
909098
3911
Teşekkür ederim.
15:13
Thank you.
292
913033
1151
15:14
(Applause)
293
914208
2023
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7