Jackie Tabick: The balancing act of compassion

9,718 views ・ 2015-07-17

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Mehmet Kafkaslıgil Gözden geçirme: Sancak Gülgen
00:13
One of my favorite cartoon characters is Snoopy.
0
13000
5000
Snoopy favori çizgi film karakterlerimden biridir.
00:18
I love the way he sits and lies on his kennel and contemplates the great things of life.
1
18000
7000
Snoopy'nin kulubesinde oturup, uzanmasını ve hayata dair büyük düşünceler tasarlamasını seviyorum.
00:25
So when I thought about compassion,
2
25000
2000
Şefkat hakında düşünürken,
00:27
my mind immediately went to one of the cartoon strips,
3
27000
4000
aklıma birden çizgi filmin bir bölümü geldi.
00:31
where he's lying there and he says,
4
31000
4000
Kulubede uzanmış yatıyor, ve diyor ki,
00:35
"I really understand, and I really appreciate
5
35000
3000
"İnsanların; komşularını kendilerini sevdikleri gibi
00:38
how one should love one's neighbor as one love's oneself.
6
38000
5000
sevmesi gerektiğini gerçekten anlıyorum ve takdir ediyorum.
00:43
The only trouble is the people next door; I can't stand them."
7
43000
5000
Tek sorun ; yan komşularım. Onlara katlanamıyorum."
00:48
This, in a way, is one of the challenges
8
48000
5000
Bu, bir bakıma, çok iyi bir fikri
00:53
of how to interpret a really good idea.
9
53000
4000
yorumlamanın zorluklarından biri.
00:57
We all, I think, believe in compassion.
10
57000
3000
Hepimiz, bence, şefkate inanıyoruz.
01:00
If you look at all the world religions, all the main world religions,
11
60000
4000
Dünyadaki dinlere bakarsanız, -tüm büyük dinlere-
01:04
you'll find within them some teaching concerning compassion.
12
64000
5000
hepsinin biraz da olsa şefkati aşılamaya çalıştıklarını göreceksiniz.
01:09
So in Judaism, we have, from our Torah,
13
69000
3000
Örneğin Musevilikte, Tevrat'ımızı incelerseniz,
01:12
that you should love your neighbor as you love yourself.
14
72000
4000
komşunuzu kendinizi sevdiğiniz gibi sevmenin öğütlendiğini görürsünüz.
01:16
And within Jewish teachings, the rabbinic teachings, we have Hillel,
15
76000
5000
Ve Musevi ile hahamlık öğretilerinde, Hillel (Yahudi gurusu) karşımıza çıkar.
01:21
who taught that you shouldn't do to others what you don't like being done to yourself.
16
81000
5000
O bize ; kendine yapılmasını istemediğin şeyi başkalarına yapma demiştir.
01:26
And all the main religions have similar teachings.
17
86000
5000
Ve diğer tüm büyük dinlerin benzer öğretileri bulunuyor.
01:31
And again, within Judaism,
18
91000
2000
Tekrardan, Musevilikte;
01:33
we have a teaching about God,
19
93000
3000
Tanrı hakkında bir öğreti vardır,
01:36
who is called the compassionate one, Ha-rachaman.
20
96000
3000
o "şefkatli" diye anılmaktadır, Rahman.
01:39
After all, how could the world exist without God being compassionate?
21
99000
5000
Zaten dünya Tanrı'nın şefkati olmadan nasıl var olabilir ki?
01:44
And we, as taught within the Torah that we are made in the image of God,
22
104000
5000
ve Tevrat'ta öğretildiği gibi, biz Tanrı'nın gölgesiyiz,
01:49
so we too have to be compassionate.
23
109000
4000
o yüzden biz de şefkatli olmalıyız.
01:53
But what does it mean? How does it impact on our everyday life?
24
113000
4000
Ama bu gerçekten ne anlama geliyor? Günlük yaşamımıza nasıl bir etkisi olabilir?
01:57
Sometimes, of course, being compassionate
25
117000
4000
Bazen, doğal olarak, şefkatli olmak
02:01
can produce feelings within us that are very difficult to control.
26
121000
7000
kontrol etmesi güç duygular yaratabiliyor içimizde.
02:08
I know there are many times when I've gone and conducted a funeral,
27
128000
6000
Biliyorum ki bir çok zaman gidip cenazeleri yönettiğimde,
02:14
or when I have been sitting with the bereaved, or with people who are dying,
28
134000
6000
ya da matemli veya ölmek üzere olan insanların yanında oturduğumda
02:20
and I am overwhelmed by the sadness, by the difficulty,
29
140000
9000
o ailenin, ya da o insanın yaşadığı mücadele
02:29
the challenge that is there for the family, for the person.
30
149000
4000
karşısında üzüntüden ve zorluklardan kahroluyorum.
02:33
And I'm touched, so that tears come to my eyes.
31
153000
5000
Çok duygulanıyorum ve gözüm yaşlarla doluyor.
02:38
And yet, if I just allowed myself to be overwhelmed by these feelings,
32
158000
5000
Fakat eğer kendimi bu duygular yüzünden paralamaya izin verirsem
02:43
I wouldn't be doing my job --
33
163000
3000
işimi yapmamış olurum,
02:46
because I have to actually be there for them
34
166000
2000
çünkü ben onların destekçisi olup
02:48
and make sure that rituals happen, that practicalities are seen to.
35
168000
8000
ritüellerin yapılması için uygun ortamı yaratmakla yükümlüyüm.
02:56
And yet, on the other hand, if I didn't feel this compassion,
36
176000
5000
Diğer yandan, eğer o insanlar için şefkati hissedemiyorsam,
03:01
then I feel that it would be time for me to hang up my robe
37
181000
5000
artık cüppemi dolaba kaldırıp, hahamlıktan vazgeçme zamanının
03:06
and give up being a rabbi.
38
186000
3000
geldiğini hissederim.
03:09
And these same feelings are there for all of us as we face the world.
39
189000
5000
Aynı duygular dünyayla yüzleşirken hepimizin içinde vardır
03:14
Who cannot be touched by compassion
40
194000
4000
Yeryüzündeki açlıkları, tsunamileri, depremleri,
03:18
when we see the terrible horrors of the results of war,
41
198000
7000
savaşların korkunç sonuçlarını gördüğümüzde;
03:25
or famine, or earthquakes, or tsunamis?
42
205000
5000
hangimiz içinde şefkati hissetmez?
03:30
I know some people who say
43
210000
2000
Bazı insanların;
03:32
"Well, you know there's just so much out there -- I can't do anything,
44
212000
4000
"Zaten her yer kötülükle dolu, elimden hiç bir şey gelmez. O yüzden
03:36
I'm not going to even begin to try."
45
216000
4000
hiç denemeyeceğim bile." dediğini biliyorum.
03:40
And there are some charity workers who call this compassion fatigue.
46
220000
6000
Ve bazı gönüllü çalışanlar bu şefkate yorucu diyebilir.
03:46
There are others who feel they can't confront compassion anymore,
47
226000
7000
Şefkatle yüzleşemeyeceğini hisseden diğerleri ise
03:53
and so they turn off the television and don't watch.
48
233000
5000
televizyonlarını kapatıp olanları izlememeye karar veriyor.
03:58
In Judaism, though, we tend to always say, there has to be a middle way.
49
238000
7000
Ama Musevilikte biz deriz ki, her zaman bir orta yol olmalıdır.
04:05
You have to, of course, be aware of the needs of others,
50
245000
7000
Tabi ki diğer insanların ihtiyaçlarının farkında olmalısınız,
04:12
but you have to be aware in such a way that you can carry on with your life
51
252000
5000
ama aynı zamanda hayatınıza devam edebilecek bir yol bulup
04:17
and be of help to people.
52
257000
3000
insanlara yardım edebilmelisiniz.
04:20
So part of compassion has to be an understanding of what makes people tick.
53
260000
9000
Yani şefkat duygusunun bir kısmı insanları neyin yönlendirdiğini bilmektir.
04:29
And, of course, you can't do that unless you understand yourself a bit more.
54
269000
3000
Tabi ki kendinizi daha iyi anlamadan bu işi yapmanız mümkün değil.
04:32
And there's a lovely rabbinic interpretation of the beginnings of creation,
55
272000
7000
Hahamların yaradılışla ilgili çok güzel bir yorumu var.
04:39
which says that when God created the world,
56
279000
4000
Bu yoruma göre Tanrı dünyayı yarattığı zaman
04:43
God thought that it would be best to create the world
57
283000
6000
düşündü ki; dünyayı yaratmanın en iyi yolu
04:49
only with the divine attribute of justice.
58
289000
4000
adaleti kutsal bir şekilde dağıtmaktı.
04:53
Because, after all, God is just.
59
293000
2000
Çünkü zaten Tanrı adildir.
04:55
Therefore, there should be justice throughout the world.
60
295000
5000
Bu yüzden, dünya üzerinde adalet olmalıydı.
05:00
And then God looked to the future and realized,
61
300000
2000
Sonra Tanrı geleceğe baktı ve anladı ki;
05:02
if the world was created just with justice, the world couldn't exist.
62
302000
5000
eğer dünya adil olursa varolamazdı.
05:07
So, God thought, "Nope, I'm going to create the world just with compassion."
63
307000
6000
Ve Tanrı düşündü: "Hayır, dünyayı şefkatle yaratacağım."
05:13
And then God looked to the future and realized that,
64
313000
4000
Yine baktı geleceğe ve bu sefer de
05:17
in fact, if the world were just filled with compassion,
65
317000
4000
eğer dünya şefkatle dolarsa
05:21
there would be anarchy and chaos.
66
321000
4000
anarşi ve kaos olacağını anladı.
05:25
There had to be limits to all things.
67
325000
3000
Her şeyin bir limiti olmalıdır.
05:28
The rabbis describe this as being like a king
68
328000
5000
Hahamlar bunu kral olmak gibi açıklıyor.
05:33
who has a beautiful, fragile glass bowl.
69
333000
6000
Bu kralın çok güzel ve kırılgan bir cam kasesi var.
05:39
If you put too much cold water in, it will shatter.
70
339000
4000
Eğer çok soğuk su koyarsa cam çatlar.
05:43
If you put boiling water in, it will shatter.
71
343000
2000
Eğer kaynar su koyarsa cam yine çatlar.
05:45
What do you have to do? Put in a mixture of the two.
72
345000
5000
Ne yapmalı? İkisinin karışımını koymalı.
05:50
And so God put both of these possibilities into the world.
73
350000
8000
Ve Tanrı dünyayı bu olasılıklarla yarattı.
05:58
There is something more though that has to be there.
74
358000
4000
Gerçi başka şeylerin de olması gerek.
06:02
And that is the translation of the feelings
75
362000
5000
Hakkında şefkat duyduğumuz duyguların
06:07
that we may have about compassion
76
367000
3000
dünyaya duyurmak ve
06:10
into the wider world, into action.
77
370000
4000
harekete geçmek gibi.
06:14
So, like Snoopy, we can't just lie there
78
374000
3000
Snoopy gibi sadece uzanıp
06:17
and think great thoughts about our neighbors.
79
377000
3000
komşularımız hakkında harika düşüncelere sahip olamayız.
06:20
We actually have to do something about it.
80
380000
3000
Bir şeyler yapmak zorundayız.
06:23
And so there is also, within Judaism, this notion of love and kindness
81
383000
5000
Ayrıca Musevilik içinde sevgi ve iyi kalplilik
06:28
that becomes very important: "chesed."
82
388000
5000
kavramları büyük önem taşıyor. Chesed.
06:33
All these three things, then, have to be melded together.
83
393000
5000
Bu 3 şey içiçe geçmiş olmalı.
06:38
The idea of justice, which gives boundaries to our lives
84
398000
6000
Adalet kavramı, hayatlarımızın sınırlarını çizer
06:44
and gives us a feeling of what's right about life, what's right about living,
85
404000
7000
ve bu hayatta nelerin doğru nelerin yanlış olduğunu
06:51
what should we be doing, social justice.
86
411000
4000
ne yapmamız gerektiğini belirler.
06:55
There has to be a willingness to do good deeds,
87
415000
5000
İyi işler yapmak için istekli olmak gerekir ama
07:00
but not, of course, at the expense of our own sanity.
88
420000
4000
tabi ki, bunun karşılığında akıl sağlığımızı kaybetmemeliyiz.
07:04
You know, there's no way that you can do anything for anyone
89
424000
3000
Asla bir insanın tüm ihtiyaçlarını karşılayamazsınız
07:07
if you overdo things.
90
427000
2000
eğer işleri abartırsanız.
07:09
And balancing them all in the middle is this notion of compassion,
91
429000
6000
Ve bütün bunları orta noktada birleştiren şey şefkat duygusudur.
07:15
which has to be there, if you like, at our very roots.
92
435000
6000
Bu duygu bizim tabiri caizse köklerimizde bulunmak zorunda.
07:21
This idea of compassion comes to us
93
441000
5000
Şefkat duygusu bize gelir,
07:26
because we're made in the image of God,
94
446000
3000
çünkü bizler Tanrı'nın gölgesi olarak yaratıldık.
07:29
who is ultimately the compassionate one.
95
449000
4000
O ki, en şefkatli olandır.
07:33
What does this compassion entail?
96
453000
2000
Peki şefkat duygusu ne gerektiriyor?
07:35
It entails understanding the pain of the other.
97
455000
5000
Şefkatin gerektirdiği başkalarının acısını anlamaktır.
07:40
But even more than that,
98
460000
2000
Ama daha önemlisi,
07:42
it means understanding one's connection to the whole of creation:
99
462000
8000
bir insanın tüm yaradılışla olan bağlantısını anlamaktır,
07:50
understanding that one is part of that creation,
100
470000
4000
insanın yaradılışın bir parçası olduğunu anlamaktır,
07:54
that there is a unity that underlies all that we see,
101
474000
4000
gördüğümüz, duyduğumuz, hissettiğimiz herşeyin
07:58
all that we hear, all that we feel.
102
478000
4000
altında yatan birlik duygusunu anlamaktır.
08:02
I call that unity God.
103
482000
3000
Ben buna Tanrı'nın birliği diyorum.
08:05
And that unity is something that connects all of creation.
104
485000
5000
Ve bu birlik tüm yaradılışı birbirine bağlar.
08:10
And, of course, in the modern world, with the environmental movement,
105
490000
3000
Ve de tabi ki, bu modern dünyada, çevreci hareketin etkisiyle,
08:13
we're becoming even more aware of the connectivity of things,
106
493000
5000
her şeyin birbiriyle bağıntılı olduğunun farkına varıyoruz.
08:18
that something I do here actually does matter in Africa,
107
498000
5000
Öyle ki, burada yaptığım bir şey Afrika'yı da ilgilendiriyor
08:23
that if I use too much of my carbon allowance,
108
503000
4000
eğer karbon salınımı kotamı aşarsam
08:27
it seems to be that we are causing
109
507000
2000
görünüşe göre orta ve doğu Afrika'da
08:29
a great lack of rain in central and eastern Africa.
110
509000
7000
yağmur eksikliğine yol açıyoruz.
08:36
So there is a connectivity,
111
516000
2000
Yani arada bir bağ var.
08:38
and I have to understand that -- as part of the creation,
112
518000
6000
Ve bunu yaradılışın bir parçası olarak algılamalıyım.
08:44
as part of me being made in the image of God.
113
524000
5000
bir tarafımın Tanrı'nın bir gölgesi olduğuna inanarak.
08:49
And I have to understand that my needs
114
529000
4000
Ve anlamalıyım ki bazen benim ihtiyaçlarımı
08:53
sometimes have to be sublimated to other needs.
115
533000
4000
başka ihtiyaçlar yüzünden erteleyebilirim.
08:57
This "18 minutes" business, I find quite fascinating.
116
537000
5000
Bu 18 dakika hadisesini çok büyüleyici buluyorum.
09:02
Because in Judaism, the number 18, in Hebrew letters,
117
542000
5000
Çünkü Musevilikte, 18 numarasını İbranice'de kelime olarak yazdığınızda
09:07
stands for life -- the word "life."
118
547000
3000
hayat anlamına geliyor, dünya hayatı.
09:10
So, in a sense, the 18 minutes is challenging me to say,
119
550000
5000
Yani bir bakıma, 18 dakika beni hayatta şefkat konusunda
09:15
"In life, this is what's important in terms of compassion."
120
555000
4000
nelerin önemli olduğunu anlatmama zorluyor.
09:19
But, something else as well:
121
559000
2000
ama başka bir şey daha var.
09:21
actually, 18 minutes is important.
122
561000
3000
18 dakika gerçekten önemli.
09:24
Because at Passover, when we have to eat unleavened bread,
123
564000
6000
Çünkü Hamursuz Bayramında, mayasız ekmek yemek zorunda kaldığımızda
09:30
the rabbis say, what is the difference between dough that is made into bread,
124
570000
4000
hahamlar der ki; normal ekmeğin içindeki hamurla mayasız ekmeğin (matzah)
09:34
and dough that is made into unleavened bread, or "matzah"?
125
574000
3000
içindeki hamurun arasındaki fark nedir.
09:37
And they say "It's 18 minutes."
126
577000
3000
Derler ki 18 dakikadır.
09:40
Because that's how long they say it takes for this dough to become leaven.
127
580000
5000
Çünkü hamur 18 dakikada mayalanır.
09:45
What does it mean, "dough becomes leaven"?
128
585000
3000
Ne demek peki bu, hamurun mayalanması?
09:48
It means it gets filled with hot air.
129
588000
3000
İçinin sıcak havayla dolması demektir.
09:51
What's matzah? What's unleavened bread? You don't get it.
130
591000
4000
Matzah nedir? Mayalanmamış ekmek nedir? Anlamıyorsunuz.
09:55
Symbolically, what the rabbis say is that at Passover,
131
595000
5000
Sembolik olarak, hahamlar der ki, Hamursuz Bayramında
10:00
what we have to do is try to get rid of our hot air -- our pride,
132
600000
6000
içimizdeki sıcak havadan, gururumuzdan, dünyanın en önemli insanı
10:06
our feeling that we are the most important people in the whole entire world,
133
606000
4000
olduğumuz duygusundan ve her şeyin etrafımızda döndüğü duygusundan
10:10
and that everything should revolve round us.
134
610000
4000
kurtulmamız gerekir.
10:14
So we try and get rid of those,
135
614000
3000
Böylece bunlardan kurtulmaya çalışırız
10:17
and so doing, try to get rid of the habits, the emotions, the ideas
136
617000
7000
ve bu yaparak, başkalarının ihtiyaçlarını görmezden gelmemize sebep olan
10:24
that enslave us, that make our eyes closed, give us tunnel vision
137
624000
6000
bizi köleleştiren, gözlerimizi kapatan alışkanlıklardan, duygulardan, fikirlerden
10:30
so we don't see the needs of others --
138
630000
3000
kurtulup kendimizi
10:33
and free ourselves and free ourselves from that.
139
633000
4000
özgürleştiririz.
10:37
And that too is a basis for having compassion,
140
637000
5000
Ve bu da dünyadaki yerimizi anlamamız açısından
10:42
for understanding our place in the world.
141
642000
6000
şefkate sahip olmanın temelidir.
10:48
Now there is, in Judaism, a gorgeous story
142
648000
5000
Musevilikte çok harika bir hikaye vardır,
10:53
of a rich man who sat in synagogue one day.
143
653000
6000
Zengin bir adam bir gün sinagoga gelir.
10:59
And, as many people do, he was dozing off during the sermon.
144
659000
6000
Ve bir çok insan gibi seremoni sırasında uyuklamaktadır.
11:05
And as he was dozing off, they were reading from the book of Leviticus in the Torah.
145
665000
6000
Adam uyuklarken, Tevrat'ta Levililer'den (Eski Ahit'in 3. kitabı) bir bölüm okunuyordu.
11:11
And they were saying that in the ancient times in the temple in Jerusalem,
146
671000
6000
Antik çağlarda Kudüs'te bir tapınakta; din adamlarının
11:17
the priests used to have bread,
147
677000
2000
Kudüs'teki tapınağın özel bir masasına
11:19
which they used to place into a special table in the temple in Jerusalem.
148
679000
8000
koydukları özel bir ekmekleri olduğunu anlatıyorlardı.
11:27
The man was asleep, but he heard the words bread, temple, God, and he woke up.
149
687000
7000
Adam uyuyordu ama ekmek, tapınak, Tanrı kelimelerini duydu ve uyandı.
11:34
He said, "God wants bread. That's it. God wants bread. I know what God wants."
150
694000
5000
Ve dedi ki, "Tanrı ekmek istiyor. İşte bu! Tanrı ekmek istiyor. Tanrı'nın ne istediğini biliyorum."
11:39
And he rushed home. And after the Sabbath, he made 12 loaves of bread,
151
699000
7000
Hemen eve koştu. Şabat(Sebt) sonrası 12 somun ekmek yaptı,
11:46
took them to the synagogue, went into the synagogue,
152
706000
3000
ekmekleri sinagoga götürdü ve içeri girdi
11:49
opened the ark and said, "God, I don't know why you want this bread, but here you are."
153
709000
4000
arkı(Tevrat'ın ve parşömenlerin bulunduğu sandık) açıp dedi ki, "Tanrım, bu ekmekleri neden istediğini bilmiyorum fakat işte getirdim."
11:53
And he put it in the ark with the scrolls of the Torah.
154
713000
5000
Ekmekleri arkın içine, Tevrat parşömenlerinin yanına koydu.
11:58
Then he went home.
155
718000
3000
Sonra evine gitti.
12:01
The cleaner came into the synagogue.
156
721000
3000
Temizlikçi sinagoga geldi.
12:04
"Oh God, I'm in such trouble. I've got children to feed.
157
724000
4000
"Tanrım, başım dertte. Beslemem gereken çocuklarım var.
12:08
My wife's ill. I've got no money. What can I do?"
158
728000
4000
Eşim hasta. Hiç param yok. Ne yapabilirim?"
12:12
He goes into the synagogue. "God, will you please help me?
159
732000
4000
Sinagogun içine girdi ve , "Tanrım, lütfen bana yardım eder misin?"
12:16
Ah, what a wonderful smell."
160
736000
2000
Bu ne de güzel bir koku."
12:18
He goes to the ark. He opens the ark.
161
738000
2000
Arka doğru gider adam ve kapağını açar.
12:20
"There's bread! God, you've answered my plea. You've answered my question."
162
740000
5000
"Burada ekmek var! Tanrım dualarımı kabul ettin. Sorumu cevapladın."
12:25
Takes the bread and goes home.
163
745000
3000
Ekmekleri alır ve evine gider.
12:28
Meanwhile, the rich man thinks to himself,
164
748000
3000
Bu arada zengin adam kendi kendine düşünür.
12:31
"I'm an idiot. God wants bread?
165
751000
3000
"Ben bir aptalım. Tanrı ekmek mi istiyor?
12:34
God, the one who rules the entire universe, wants my bread?"
166
754000
5000
Tanrı, bütün evrene hükmeden, benim ekmeğimi mi istiyor?"
12:39
He rushes to the synagogue. "I'll get it out of the ark before anybody finds it."
167
759000
3000
Sinagoga koşar. "Kimse bulmadan arkın içinden çıkartayım bari."
12:42
He goes in there, and it's not there.
168
762000
3000
İçini açıp bakar ve ekmekleri bulamaz.
12:45
And he says, "God, you really did want it. You wanted my bread.
169
765000
5000
Ve der ki, "Tanrım, gerçekten istemişsin. Benim ekmeklerimi istemişsin.
12:50
Next week, with raisins."
170
770000
3000
Haftaya, üzümlü ekmek getireceğim."
12:53
This went on for years.
171
773000
2000
Ve bu seneler boyu sürer.
12:55
Every week, the man would bring bread with raisins,
172
775000
3000
Her hafta, adam üzümlü ekmekleri getirir,
12:58
with all sorts of good things, put it into the ark.
173
778000
3000
yanında bütün güzel şeylerle birlikte arkın içine koyar.
13:01
Every week, the cleaner would come. "God you've answered my plea again."
174
781000
4000
Her hafta temizlikçi gelir. "Tanrım dualarım yine kabul oldu."
13:05
Take the bread. Take it home.
175
785000
2000
Ekmeği alır. Evine götürür.
13:07
Went on until a new rabbi came. Rabbis always spoil things.
176
787000
3000
Yeni haham gelene kadar bu sürer. Hahamlar her zaman işleri bozar.
13:10
The rabbi came in and saw what was going on.
177
790000
5000
Haham gelir ve neler döndüğünü görür.
13:15
And he called the two of them to his office.
178
795000
2000
İkisini birden odasına çağırır.
13:17
And he said, you know, "This is what's happening."
179
797000
3000
Ve der ki, "Böyle böyle oluyor."
13:20
And the rich man -- oh, dear -- crestfallen.
180
800000
6000
Zengin adam -canım benim- hayal kırıklığına uğrar.
13:26
"You mean God didn't want my bread?"
181
806000
4000
"Yani Tanrı benim ekmeklerimi istememiş mi?"
13:30
And the poor man said, "And you mean God didn't answer my pleas?"
182
810000
7000
Ve fakir adam da ,"Yani Tanrı benim dualarımı kabul etmemiş mi?"
13:37
And the rabbi said, "You've misunderstood me.
183
817000
4000
Ve haham der ki, "İkiniz de beni yanlış anladınız."
13:41
You've misunderstood totally," he said.
184
821000
3000
"Gerçekten yanlış anladınız" der.
13:44
"Of course, what you are doing," he said to the rich man,
185
824000
4000
zengin adama; "Tabi ki, yaptığın şey,"
13:48
"is answering God's plea that we should be compassionate.
186
828000
6000
"Tanrı'nın bizden isteği olan şefkatli olmaya yanıt vermektir."
13:54
And God," he said to the poor man, "is answering your plea
187
834000
4000
fakir olana da "Ve Tanrı senin dualarına, insanların şefkatli
13:58
that people should be compassionate and give."
188
838000
4000
olmalarını ve vermelerini söyleyerek cevap veriyor."
14:02
He looked at the rich man. He held the rich man's hands and said,
189
842000
6000
Zengin adama baktı. Adamın ellerinden tuttu ve dedi ki,
14:08
"Don't you understand?" He said, "These are the hands of God."
190
848000
6000
"Anlamıyor musun? Bunlar Tanrı'nın elleri."
14:19
So that is the way I feel:
191
859000
6000
Ben de bu şekilde hissediyorum,
14:25
that I can only try to approach this notion of being compassionate,
192
865000
7000
şefkatli olma olgusuna ancak bu şekilde yaklaşabilirim,
14:32
of understanding that there is a connectivity, that there is a unity in this world;
193
872000
6000
o da bu dünyadaki birliği, bağlantıları anlamak ve
14:38
that I want to try and serve that unity,
194
878000
5000
bu birliğe hizmet etmeye çalışmak,
14:43
and that I can try and do that by understanding, I hope,
195
883000
4000
ve bunu da ancak başkalarının acısını anlamaya
14:47
trying to understand something of the pain of others;
196
887000
5000
çalışarak, sınırların olduğunu,
14:52
but understanding that there are limits, that people have to bear responsibility
197
892000
3000
insanların üzerlerine gelen problemlere karşı sorumlu
14:55
for some of the problems that come upon them;
198
895000
5000
olduklarını, ve benim enerjimin de sınırları
15:00
and that I have to understand that there are limits to my energy,
199
900000
3000
olduğunu, insanlığa verebileceklerimin limitinin olduğunu anlayarak
15:03
to the giving I can give.
200
903000
3000
becerebilirim.
15:06
I have to reevaluate them,
201
906000
3000
Onları tekrardan değerlendirmem gerek,
15:09
try and separate out the material things
202
909000
5000
Beni köleleştiren materyalistik şeyleri ve
15:14
and my emotions that may be enslaving me,
203
914000
4000
duygularımı ayırmaya çalışarak ancak
15:18
so that I can see the world clearly.
204
918000
4000
dünyayı daha net görebilirim.
15:22
And then I have to try to see in what ways
205
922000
5000
Ve sonrasında ne yapıp edip
15:27
I can make these the hands of God.
206
927000
5000
bunları Tanrı'nın elleri hale getirmeye çalışmam gerek.
15:32
And so try to bring compassion to life in this world.
207
932000
4000
Ve böylece şefkati bu dünyada hayata getirmeye çalışabilirim.
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7