Juliana Rotich: Meet BRCK, Internet access built for Africa

Juliana Rotich: BRCK'le tanışın, Afrika için yapılan internet erişimi

Translator: Joseph Geni Reviewer: Morton Bast

Çeviri: Selen Güler Gözden geçirme: Elif Şahin

Living in Africa is to be on the edge,

Afrika'da yaşamak uçta olmaktır,

metaphorically, and quite literally

mecazi ve gerçek anlamda

when you think about connectivity before 2008.

2008'den önceki bağlantıyı düşündüğünüzde.

Though many human intellectual and technological leaps

Birçok düşünsel ve teknolojik atılım

had happened in Europe and the rest of the world,

Avrupa ve dünyanın geri kalanında gerçekleşmesine rağmen

but Africa was sort of cut off.

Afrika mahrum kalmış gibiydi.

And that changed, first with ships

Ve bu değişti, önce gemilerle,

when we had the Renaissance, the Scientific Revolution

Rönesans ve Bilimsel Devrim olduğu zaman

and also the Industrial Revolution.

ve bir de Sanayi Devrimi.

And now we've got the digital revolution.

Ve şimdi de dijital devrim var.

These revolutions have not been evenly distributed

Bu devrimler, kıtalar ve milletler üzerinde

across continents and nations.

eşit dağıtılmadı.

Never have been.

Hiçbir zaman.

Now, this is a map of the undersea fiber optic cables

Bu, Afrika'yı dünyanın geri kalanına bağlayan

that connect Africa to the rest of the world.

denizaltı fiber optik kablolarının bir haritası.

What I find amazing is that Africa

Hayret verici bulduğum şey, Afrika'nın

is transcending its geography problem.

coğrafya sorununu aşıyor olması.

Africa is connecting to the rest of the world

Afrika dünyanın geri kalanıyla

and within itself.

ve kendi içinde bağlantı kuruyor.

The connectivity situation has improved greatly,

Bağlantı durumu büyük gelişme gösterdi,

but some barriers remain.

fakat bazı engeller duruyor.

It is with this context that Ushahidi came to be.

Ushahidi bu bağlamda ortaya çıktı.

In 2008, one of the problems that we faced

2008'de yüzleştiğimiz problemlerden biri

was lack of information flow.

bilgi akışı eksiğiydi.

There was a media blackout in 2008,

2008'de medya sansürü oldu,

when there was post-election violence in Kenya.

Kenya'da seçim sonrası şiddet olduğu zaman.

It was a very tragic time. It was a very difficult time.

Çok trajik zamanlardı. Çok zor zamanlar.

So we came together and we created software

Bu yüzden bir araya gelip bir yazılım yarattık:

called Ushahidi.

Ushahidi.

And Ushahidi means "testimony" or "witness" in Swahili.

Ve "Ushahidi", Svahili dilinde kanıt ya da tanık demek.

I'm very lucky to work with two amazing collaborators.

İki muhteşem ortakla çalıştığım için çok şanslıyım.

This is David and Erik.

Bunlar David ve Erik.

I call them brothers from another mother.

Onlara farklı anneden doğan kardeş diyorum.

Clearly I have a German mother somewhere.

Açıkça, bir yerlerde Alman bir annem var.

And we worked together first with building

İlk önce birlikte Ushahidi'nin yapımı

and growing Ushahidi.

ve büyümesinde çalıştık.

And the idea of the software was to gather information

Yazılımın amacı, SMS, e-posta ve Web üzerinden

from SMS, email and web, and put a map

bilgi toplayıp harita çıkarmaktı

so that you could see what was happening where,

böylece nerde ne olduğunu görebilecektiniz,

and you could visualize that data.

ve veriyi görselleştirebilecektiniz.

And after that initial prototype,

Ve bu ilk örnekten sonra,

we set out to make free and open-source software

ücretsiz ve kaynağı açık bir yazılıma koyulduk

so that others do not have to start from scratch like we did.

böylece başkaları bizim gibi sıfırdan başlamayacaktı.

All the while, we also wanted to give back

Bir yandan da, Ushahidi'yi büyütmemize yardım eden

to the local tech community that helped us

ve bizi ilk günlerden destekleyen

grow Ushahidi and supported us in those early days.

yerel teknoloji topluluğunu karşılıksız bırakmak istemiyorduk.

And that's why we set up the iHub in Nairobi,

Ve bu yüzden Nairobi'de iHub'ı kurduk,

an actual physical space

beraber çalışabileceğimiz

where we could collaborate,

gerçek fiziksel bir alan,

and it is now part of an integral tech ecosystem in Kenya.

ve şimdi Kenya'daki teknolojik ekosistemin bir parçası.

We did that with the support of different organizations

Bunu, MacArthur Foundation ve Omidyar Network gibi

like the MacArthur Foundation and Omidyar Network.

farklı organizasyonların desteği ile yaptık.

And we were able to grow this software footprint,

Bu yazılımın izini büyütmeyi başardık,

and a few years later it became

ve birkaç yıl sonra

very useful software,

çok kullanışlı hale geldi

and we were quite humbled when it was used in Haiti

ve Haiti'de kullanıldığında gururumuz okşandı;

where citizens could indicate where they are

vatandaşlar nerede olduklarını,

and what their needs were,

neye ihtiyaç duyduklarını belirtebildiler

and also to deal with the fallout from the nuclear crisis

nükleer krizde nükleer atıklarla baş ederken

and the tsunami in Japan.

ve Japonya'daki tsunamide de aynı şekilde.

Now, this year the Internet turns 20,

Şimdi, bu yıl internet 20 yaşına giriyor,

and Ushahidi turned five.

Ushahidi ise beş oldu.

Ushahidi is not only the software that we made.

Ushahidi sadece yazılım demek değil.

It is the team, and it's also the community

Bu bir ekip, ve aynı zamanda

that uses this technology in ways that we could not foresee.

bu teknolojiyi öngöremediğimiz şekillerde kullanan bir topluluk.

We did not imagine that there would be this many maps

Dünya genelinde bu kadar fazla harita olacağını

around the world.

hayal edememiştik.

There are crisis maps, election maps, corruption maps,

Kriz haritaları, seçim haritaları, yozlaşma haritaları,

and even environmental monitoring crowd maps.

hatta çevresel gözetim insan haritaları.

We are humbled that this has roots in Kenya

Bunun kökenleri Kenya'ya gittiği için,

and that it has some use to people around the world

ve dünya üzerindeki insanlar çeşitli meselelerinde

trying to figure out the different issues that they're dealing with.

yardım alabildiği için gururumuz okşanıyor.

There is more that we're doing to explore this idea

Bu 'ortaklaşa istihbarat' fikrinin keşfi için

of collective intelligence, that I, as a citizen,

yaptığımız daha fazla şey var, ben, bir vatandaş olarak

if I share the information with whatever device that I have,

sahip olduğum cihaz üzerinden bilgi paylaşırsam,

could inform you about what is going on,

neler olduğu hakkında size bilgi verebilirim,

and that if you do the same, we can have a bigger picture

ve siz de aynı şeyi yaparsanız, ne olduğuyla ilgili

of what's going on.

büyük bir resme sahip oluruz.

I moved back to Kenya in 2011.

2011'de Kenya'ya geri taşındım.

Erik moved in 2010.

Erik 2010'da taşındı.

Very different reality. I used to live in Chicago

Çok farklı bir gerçeklik. Eskiden Chicago'da

where there was abundant Internet access.

internetin kesintisiz çalıştığı bir yerde yaşıyordum.

I had never had to deal with a blackout.

Hiç elektrik kesintisiyle uğraşmam gerekmemişti.

And in Kenya, it's a very different reality,

Ve Kenya'da, çok farklı bir gerçeklik var,

and one thing that remains despite the leaps in progress

ve ilerlemedeki atılımlara, ve dijital devrime rağmen

and the digital revolution is the electricity problem.

kalan sorun elektrik sorunu.

The day-to-day frustrations of dealing with this

Bununla her gün uğraşma sıkıntısı,

can be, let's just say very annoying.

çok sinir bozucu olabiliyor diyelim,

Blackouts are not fun.

Kesintiler eğlenceli değildir.

Imagine sitting down to start working, and all of a sudden

Çalışmaya başlamak için oturduğunuzu, ve birden

the power goes out,

elektriğin gittiğini,

your Internet connection goes down with it,

onunla birlikte internet bağlantısının gittiğini hayal edin,

so you have to figure out, okay, now, where's the modem,

tamam.. Şimdi, modem nerede?

how do I switch back?

Nasıl geri açarım? Bunları düşünmek zorundasınız.

And then, guess what? You have to deal with it again.

Ve sonra, tahmin edin? Tekrar uğraşmanız gerekiyor.

Now, this is the reality of Kenya, where we live now,

Bu, Kenya'nın gerçekliği, şu an yaşadığımız yer,

and other parts of Africa.

ve Afrika'nın diğer bölümlerinin.

The other problem that we're facing

Diğer karşılaştığımız problem ise

is that communication costs are also still a challenge.

iletişim ücretlerinin hala bir sorun olması.

It costs me five Kenyan shillings,

ABD, Kanada ya da Çin'i aramam

or .06 USD to call the U.S., Canada or China.

5 Kenya şilini, veya .06 ABD dolarına mal oluyor.

Guess how much it costs to call Rwanda, Ghana, Nigeria?

Ruanda, Gana ya da Nijerya'yı aramak ne kadar tahmin edin?

Thirty Kenyan shillings. That's six times the cost

30 Kenya şilini. Tam altı katı oluyor

to connect within Africa.

Afrika içinde bağlantı kurmak.

And also, when traveling within Africa,

Ayrıca, Afrika içinde dolaşırken

you've got different settings for different mobile providers.

farklı operatörler için farklı ayarlar gerekiyor.

This is the reality that we deal with.

Uğraştığımız gerçeklik bu.

So we've got a joke in Ushahidi

Bu yüzden Ushahidi'de bir espirimiz var

where we say, "If it works in Africa, it'll work anywhere."

"Afrika'da çalışıyorsa, her yerde çalışacaktır" diyoruz.

[Most use technology to define the function. We use function to drive the technology.]

[Fonksiyonu tanımlak için çoğu insan teknolojiyi kullanır. Bizse teknolojinin çalışması için fonksiyonu kullanırız.]

What if we could overcome the problem

Peki güvenilir olmayan internet

of unreliable Internet and electricity

ve elektrik sorununu çözebilseydik,

and reduce the cost of connection?

ve bağlantı ücretini düşürebilseydik?

Could we leverage the cloud?

Bulutu kontrol edebilir miydik?

We've built a crowd map, we've built Ushahidi.

Bir topluluk haritası oluşturduk, Ushahidi'yi kurduk.

Could we leverage these technologies

Bu teknolojileri, ülkeden ülkeye geçerken

to switch smartly whenever you travel from country to country?

akıllıca değişim için kullanabilir miydik?

So we looked at the modem,

Böylece modeme baktık,

an important part of the infrastructure of the Internet,

ki bu internet altyapısının önemli bir bölümüdür,

and asked ourselves why

ve kendimize sorduk,

the modems that we are using right now

neden şu an kullandığımız modemler

are built for a different context, where you've got

farklı şartlar için yapılmış,

ubiquitous internet, you've got ubiquitous electricity,

sorunsuz internet, sorunsuz elektrik olan yerler için,

yet we sit here in Nairobi and we do not have that luxury.

ve biz burada Nairobi'de oturmuş, o lüksten mahrumuz.

We wanted to redesign the modem

Modemi yeniden tasarlamak istedik

for the developing world, for our context,

gelişmekte olan dünya için, kendi koşullarımız için

and for our reality.

ve kendi gerçekliğimiz için.

What if we could have connectivity with less friction?

Ya daha az sorunlu bağlantımız olabilseydi?

This is the BRCK.

Bu BRCK (tuğla).

It acts as a backup to the Internet

İnternete destek plan rolünde

so that, when the power goes out,

öyleki, elektrik gittiği zaman

it fails over and connects to the nearest GSM network.

devreye giriyor ve en yakın GSM ağına bağlanıyor.

Mobile connectivity in Africa is pervasive.

Mobil bağlantı Afrika'da yaygın.

It's actually everywhere.

Doğrusu her yerde var.

Most towns at least have a 3G connection.

Çoğu yerde en azından 3G bağlantısı var.

So why don't we leverage that? And that's why we built this.

Öyleyse neden onu kullanmayalım? Ve bu nedenle bunu kurduk.

The other reason that we built this

Diğer kurma sebebimiz ise

is when electricity goes down, this has eight hours

elektrik gittiğinde sekiz saat daha pil ömrü oluyor,

of battery left, so you can continue working,

böylece çalışmaya devam edebilirsiniz,

you can continue being productive,

üretken olmaya devam edebilirsiniz,

and let's just say you are less stressed.

ve daha az stresli oluyorsunuz diyelim.

And for rural areas, it can be

Ve kırsal alanlar için,

the primary means of connection.

ana bağlantı aracı olabiliyor.

The software sensibility at Ushahidi is still at play

Ushahidi'deki yazılım hassasiyeti hala faal.

when we wondered how can we use the cloud

Bulutun kullanımıyla ilgili merak ettiklerimiz vardı,

to be more intelligent so that

daha zeki çalışması için

you can analyze the different networks,

ki farklı ağları analiz edebilesiniz,

and whenever you switch on the backup,

ve ne zaman destek plana geçseniz

you pick on the fastest network,

en hızlı ağı seçesiniz

so we'll have multi-SIM capability

böylece çoklu SIM özelliği oldu

so that you can put multiple SIMs,

böylece çoklu SIM yerleştirebilirsiniz

and if one network is faster, that's the one you hop on,

ve bir ağ daha hızlıysa, ona geçersiniz

and if the up time on that is not very good,

ve çalışma süresi onda çok iyi değilse,

then you hop onto the next one.

sıradakine geçersiniz.

The idea here is for you to be able to connect anywhere.

Buradaki fikir her yerden bağlanabilmeniz.

With load balancing, this can be possible.

Yük dengeleme ile bu mümkün olabiliyor.

The other interesting thing for us -- we like sensors --

Diğer ilgimizi çeken şey -- sensörleri seviyoruz --

is this idea that you could have an on-ramp

bir şeylerin interneti için

for the Internet of things.

rampa üssüne sahip olabileceğiniz fikri.

Imagine a weather station that can be attached to this.

Buna bağlanacak bir meteoroloji istasyonu düşünün.

It's built in a modular way so that you can also attach

Modüler bir biçimde yapılacak ki

a satellite module so that you could have

bir uydu modülü de bağlayabilesiniz

Internet connectivity even in very remote areas.

böylece en uzak yerlerde dahi internet bağlantınız olabilecek.

Out of adversity can come innovation,

Zorluklardan yenilikler doğabilir,

and how can we help the ambitious coders and makers

ve Kenya'daki hırslı kod yazıcıları ve uğraşanlara

in Kenya to be resilient in the face of problematic infrastructure?

sorunlu altyapı karşısında dirençli olmada nasıl yardım edebilirdik?

And for us, we begin with solving the problem

Ve biz, sorunu çözmeye

in our own backyard in Kenya.

kendi çevremizden, Kenya'da başladık.

It is not without challenge.

Ve bu o kadar kolay olmadı.

Our team has basically been mules carrying components

Ekip üyelerimiz katırmışçasına

from the U.S. to Kenya. We've had very interesting conversations

ABD'den Kenya'ya parçaları taşıdılar. Sınır dairesiyle

with customs border agents.

ok ilginç konuşmalarımız oldu:

"What are you carrying?"

"Ne taşıyorsunuz?"

And the local financing is not

Ve yerel finansman, donanım projelerini destekleyen

part of the ecosystem for supporting hardware projects.

ekosistemin bir parçası değil.

So we put it on Kickstarter, and I'm happy to say that,

Bu yüzden projeyi Kickstarter'a koyduk,

through the support of many people,

ve söylemekten mutluluk duyarım ki, birçok insanın desteğiyle,

not only here but online,

-sadece burada değil internet üzerinden insanlar da-

the BRCK has been Kickstarted,

BRCK için marşa basıldı.

and now the interesting part of bringing this to market begins.

ve şimdi onu pazara açma olan ilginç kısım başlıyor.

I will close by saying that, if we solve this

Şunu söyleyerek bitireceğim,

for the local market, it could be impactful

bunu yerel market için çözersek,

not only for the coders in Nairobi

sadece Nairobi'deki kod yazarları için değil

but also for small business owners

güvenilir bağlantıya ihtiyaç duyan

who need reliable connectivity,

küçük işletme sahipleri için de faydalı olacak,

and it can reduce the cost of connecting,

ve bağlantı maliyetini de düşürebilecek,

and hopefully collaboration within African countries.

ve umarız Afrika ülkelerinin işbirliği için de etkili olur.

The idea is that the building blocks of the digital economy

Fikir şu ki, dijital ekonominin yapıtaşları

are connectivity and entrepreneurship.

bağlantı ve girişimciliktir.

The BRCK is our part

Afrikalıları bağlı tutmada,

to keep Africans connected,

ve küresel dijital devrimi yürütmelerine yardım etmede

and to help them drive the global digital revolution.

bize düşen BRCK'tir,

Thank you.

Teşekkürler.

(Applause)

(Alkış)