Helder Guimarães: A magical search for a coincidence

Helder Guimarães: Bir tesadüf için sihirli bir arayış

Çeviri: Özgür Çelik Gözden geçirme: Neslihan Kara

I'd like to start my performance by saying 90 percent of everything is crap.

Gösterime her şeyin %90'ının saçma olduğunu söyleyerek başlamak istiyorum.

(Laughter)

(Gülüşmeler)

It's called Sturgeon's law, and what that means

Buna Sturgeon Yasası deniyor ve bunun anlamı:

is that the majority of anything is always bad.

Bir şeyin çoğunluğu her zaman kötüdür.

I have a giraffe here.

Burada bir zürafam var.

I'm going to throw the giraffe behind my back

Arkamı dönüp zürafayı size atacağım

and whoever catches it is going to help me on this next thing.

ve yakalayan kişi bana yardımcı olacak.

Sir, you caught the giraffe.

Bayım, zürafayı yakaladınız.

I have a playing card in my hand.

Elimde bir iskambil kağıdı var.

Freely name any card in the deck.

Desteden istediğiniz kartı seçebilirsiniz.

Audience member: 10 of hearts.

İzleyici: Kupa 10.

Helder Guimarães: 10 of hearts.

Helder Guimarãe: Kupa 10.

You could have named any card in the deck,

Destedeki herhangi bir kartı seçebilirdiniz,

but you said the 10 of hearts.

ama siz kupa 10'u seçtiniz

Ninety percent of everything is crap,

Her şeyin %90'ı saçmalıktır

so there's this to prove that Sturgeon was correct.

ve bu da gösteriyor ki Sturgeon haklıydı.

(Laughter)

(Gülüşmeler)

(Applause)

(Alkışlar)

(Laughter)

(Gülüşmeler)

Sir, this is not your show.

Bayım, bu sizin gösteriniz değil.

(Laughter)

(Gülüşmeler)

Keep the giraffe for a moment, okay?

Zürafayı bir dakika tutun, tamam mı?

(Gülüşmeler)

Jesus.

Tanrım.

(Laughter)

(Gülüşmeler)

Crazy people.

Çılgın insanlar...

Well, the truth is,

Gerçek şu ki,

why is the majority of everything bad?

neden her şeyin çoğunluğu kötüdür?

And my answer is: I think we stop thinking too soon.

Benim cevabım ise bence düşünmekten çok çabuk vazgeçiyoruz.

I'll give you a clear little example,

Size küçük, açık bir örnek vereceğim,

something that people used to do around the turn of the century --

yüzyılın başında insanların yaptığı bir şey

not this century, the other one.

bu yüzyıl değil, diğeri.

The idea was to take a piece of paper

Bir kağıt parçasını alıyorsunuz

and fold it inside out using only your weaker hand,

zayıf olan elinizi kullanarak içine katlıyorsunuz,

in my case, the left hand.

bana göre sol elim.

Something that would look like this.

Böyle görünmesi gerekiyor.

By the way you reacted, I can see your lack of interest.

Tepkinizden ne kadar ilgisiz olduğunuzu anlıyorum.

(Laughter)

(Gülüşmeler)

But that's okay, I understand why.

Ama sorun yok, neden olduğunu biliyorum.

We stop thinking too soon.

Düşünmekten çabuk vazgeçiyoruz.

But if we give it a little bit more thought,

Şimdi buna biraz daha

düşünce katacak olursak, bir ataç gibi.

like a paper clip.

A paper clip makes this a little bit more interesting.

Ataç durumu daha ilginç bir hale getirecek.

Not only that, if instead of using my hand with the fingers,

Bu kadar da değil, elimi ve parmaklarımı kullanmak yerine,

I use my hand closed into a fist,

elimi yumruk yapıp kullanacağım,

that makes this even a little bit more interesting.

-ki bu durumu daha da ilginçleştirecek.

Not only that, but I will impose myself a time limit of one second,

Bu kadarla da kalmıyor, kendimi bir saniye ile sınırlandıracağım.

something that would look like this.

işte böyle bir şey.

Now -- no, no, no.

Şimdi -- hayır, hayır, hayır.

Sturgeon may be correct.

Sturgeon haklı olabilir.

But he doesn't have to be correct forever.

Ama daima haklı olacak değil.

Things can always change.

Her şey değişebilir.

Sir, what was the card?

Bayım, hangi kartı seçmiştiniz?

The 10 of hearts?

Kupa 10?

There's this to prove that things can always change --

İşte size her şeyin değişebileceğinin kanıtı..

the 10 of hearts.

kupa 10.

(Applause)

(Alkışlar)

Secrets are important.

Sırlar önemlidir.

And secrets are valuable.

Sırlar değerlidir.

And this is the best secret I've ever experienced.

İşte bu da tecrübe ettiğim en iyi sır.

It starts with a deck of cards onto the table,

Masanın üzerinde bir deste kağıt, yaşlı bir adam

an old man and a claim,

ve bir iddia ile başlıyor.

"I will not touch the deck till the end."

"Sonuna kadar desteye dokunmayacağım."

It doesn't matter who the man was,

Adamın kim olduğunun bir önemi yok,

all that matters was that sentence ringing in my head:

önemli olan kafamın içinde tekrarlayan o cümle:

"I will not touch the deck till the end."

"Sonuna kadar desteye dokunmayacağım."

Now, during all this time,

Şimdi, bütün bunlar olurken,

he was holding a small notebook

elinde küçük bir not defteri tutuyordu

that sometimes he would open and flip through the pages

bazen defteri açıp sayfalarını çeviriyordu

and look at something.

ve bir şeylere bakıyordu.

But I was not really paying attention to the book

Aslında dikkatim çok da defterin üzerinde değildi

because I was paying attention the deck and the claim he had made before,

aklımda masanın üzerindeki deste ve biraz önce ettiği cümle vardı,

"I will not touch the deck till the end."

"Sonuna kadar desteye dokunmayacağım."

Now sir, you have the giraffe.

Bayım, zürafa sizde.

Go ahead, throw it in any direction

Şimdi onu istediğiniz yere atın ki

so that you can find someone else at random.

rastgele birini seçebilelim.

Perfect. Sir, you're going to play my role in this story.

Çok güzel, siz bu hikayede benim rolümü üstleneceksiniz.

The old man turned to me and he said,

Yaşlı adam bana döndü ve dedi ki,

"You could pick a red card or a black card."

"Kırmızı kart mı siyah kart mı?"

My answer was ...

ve benim cevabım...

Audience member 2: The black card.

İzleyici: Siyah kart

HG: Indeed!

HG: Doğru!

It was a black card.

Siyah karttı.

He said, "It could be a club or a spade,"

Ve dedi ki, "sinek mi, maça mı?"

and my answer was ...

ve benim cevabım...

Audience member 2: Spade.

İzleyici: Maça.

HG: Indeed! It was a spade.

HG: Doğru! Maçaydı. (Gülüşmeler)

He said, "It could be a high spade or a low spade."

Dedi ki, " yüksek bir maça mı, düşük bir maça mı?"

And my answer was ...

ve benim cevabım...

Audience member 2: A high spade.

İzleyici: Yüksek bir maça.

HG: Indeed! It was a high spade.

HG: Doğru! Yüksek bir maçaydı. (Gülüşmeler)

Since it's a high spade, it could be a nine, a 10,

Yüksek bir maça olduğu için, bir dokuz, bir on,

a jack, king, queen or the ace of spades.

bir joker, bir papaz, bir kız veya maça ası olabilir

And my answer was ...

Ve benim cevabım...

Audience member 2: The king.

İzleyici: Papaz.

HG: The king of spades, indeed.

HG: Maça papazı, doğru.

Şimdi bayım, dürüst olalım.

Now sir, let's be fair.

You selected black, you selected spade,

Siyahı seçtiniz, maçayı seçtiniz,

you selected the high spade, and you selected -- sorry?

yüksek bir maça seçtiniz, ve seçtiğiniz kart -- neydi?

Audience member 2: King. HG: King of spades.

İzleyici: Papaz. HG: Maça papazı.

Kararınızı etkilediğimi düşünüyor musunuz?

Did you feel I influenced you in any decision?

Audience member 2: No, I just felt your energy.

İzleyici: Hayır, sadece enerjinizi hissettim.

HG: Fakat bu sizin kendi seçiminiz

HG: But it was a free choice, correct?

doğru mu ?

Because if not, we could start all over again.

İzleyici: Kesinlikle.

Eğer değilse, tekrar baştan yapabiliriz.

But it was really fair? Audience member 2: Absolutely.

Yeterince adil miydi? İzleyici: Kesinlikle.

HG: Now, the old man turned to me and he asked me one more question,

HG: Şimdi, yaşlı adam bana döndü ve bana bir soru daha sordu,

a number between one and 52.

1 ile 52 arasında bir sayı.

And the first number I thought of was ...

Ve aklıma gelen ilk sayı...

Audience member 2: 17.

İzleyici: 17

HG: Indeed! It was the 17.

HG: Doğru! 17'ydi (Kahkahalar)

The old man only said one more thing:

Yaşlı adam bir şey daha söyledi:

"This is the end."

"Buraya kadar, bitti"

And I knew exactly what that meant.

ve ne demek istediğini biliyordum.

I knew that he was going to touch the deck.

Gidip desteye dokunacaktı.

Everything that you're about to see is exactly as it looked.

İşte her şey gördüğünüz gibi.

He took the deck out of the box.

Desteyi kutudan çıkardı.

Nothing in the box.

Kutunun içi boştu.

He counted, "One, two, three, four, five, six, seven, eight, nine, 10."

Saymaya başladı, "Bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz, dokuz, on."

The tension was building.

Gerilim artıyordu.

(Laughter)

(Gülüşmeler)

"11, 12, 13, 14, 15, 16, 17."

"...11, 12, 13, 14, 15, 16, 17."

And on the 17, instead of the king of spades,

17'ye geldiğinde, maça papazı yerine,

something appeared in the middle of the deck,

destenin ortasından bir şey çıktı,

that later, I would realize was actually a secret.

-ki bunun daha sonra gerçekten bir sır olduğunu fark edecektim.

The old man stood up, he left.

Yaşlı adam ayağa kalktı ve gitti.

I never saw him again.

Onu bir daha hiç görmedim.

But he left his notebook

Fakat not defterini bırakmıştı,

that was there from the beginning.

baştan beri oradaydı.

And when I picked it up,

Onu aldım,

that was the best secret I've ever experienced.

bu, tecrübe ettiğim en iyi sırdı.

We are defined by the secrets we keep

Sakladığımız ve paylaştığımız

and by the secrets we share.

sırlar bizi tanımlar.

And this was his way of sharing a secret with me.

Bu da onun benimle sırrını paylaşma şekliydi.

(Applause)

(Alkışlar)

Crazy shit! Now --

Çok çılgınca! Şimdi ---

(Laughter)

(Gülüşmeler)

I believe that amazing things happen all the time.

Şaşırtıcı şeylerin her zaman olabileceğine inanırım.

I really do.

Gerçekten inanırım.

And the reason why we don't see them as often,

Onları çok fazla göremiyor olmamızın sebebi de,

it's because we don't place ourselves in a position

kendimizi o şaşırtıcı şeyleri

to search for those amazing things.

arayacak konuma koymuyor olmayışımızdır.

But what if we decided to search for those amazing things,

Peki, o şaşırtıcı şeyleri aramaya karar verirsek ne olur,

for those small coincidences in life that are truly amazing?

hayatımızda gerçekten şaşırtıcı olan o küçük tesadüfleri?

So you have the giraffe,

Evet; zürafa sizde,

go ahead, throw it in any direction so you find one last person at random.

durmayın, istediğiniz yöne atın ve rastgele birini seçelim.

Sir, I'm going to ask you,

Bayım, size sorum şu,

do you have, with you, a United States $1 bill?

acaba yanınızda 1 Amerikan Dolar'ı var mı?

Audience member 3: I think so.

İzleyici: Olması lazım.

HG: Yes? You see, a coincidence!

HG: Var mı? İşte bakın, bir tesadüf!

(Laughter)

(Gülüşmeler)

Let's make sure you have it.

Olup olmadığından emin olalım.

Do you have it?

Var mı?

Audience member 3: Yes. HG: Yes! Perfect.

İzleyici: Evet HG: Evet! Harika.

Now, I want you to do exactly the same thing I am about to do.

Şimdi sizden benim yaptığım şeyleri birebir yapmanızı istiyorum.

I have a dollar bill here to explain.

Size göstermek için bende de bir dolar var.

I want you to take the dollar bill,

Şimdi parayı almanızı,

ve Washington tarafı içeri gelecek şekilde katlamanızı istiyorum, bu şekilde.

and fold the Washington part inside, like this.

So you get this kind of big square, okay?

Bu şekilde bir kare oluşturduk, tamam mı?

Now, I want you to take the bill and fold it like this, lengthwise,

Şimdi de parayı bu şekilde katlamanızı istiyorum, boyuna,

so it becomes like a rectangle,

elimizde bir dikdörtgen olacak,

and then again -- really fold it, really crease it --

ve tekrar -- evet evet gerçekten katlayın --

and when you have it,

katladıysanız,

please fold the bill again into a little square like this

lütfen parayı bu şekilde bir kare olacak şekilde tekrar katlayın.

and let me know when you have it.

bitirdiğiniz zaman bana söyleyin.

Do you have it? Perfect.

Yapabildiniz mi? Harika.

Now, I'm going to approach,

Şimdi yanınıza geleceğim,

and before we start,

ve başlamadan önce,

I want to make sure that we do this in very, very serious conditions.

bunu çok ciddi bir ortamda yaptığımızdan emin olmak istiyorum.

First of all, I want to ensure that we have a marker and we have a paper clip.

Başlarken, işte burada bir kalem ve bir de ataçımız var.

First of all, take the marker and go ahead and sign the bill.

İlk olarak, kalemi alın ve parayı imzalayın.

And this is the reason why:

Bunu şunun için yapıyoruz:

later, I'm going to be doing a bunch of stuff on stage

daha sonra, sahnede bir şeyler yapacağım

and I don't want you to think,

ve sizin, Helder beni oyalarken

oh, while I was distracted by Helder,

birisi sahneye geldi ve parayı değiştirdi

someone came onstage and swapped the bill.

diye düşünmenizi istemem.

So I want to make sure it's exactly the same bill.

Yani bunun aynı para olduğundan emin olmak istiyorum.

Now not only that, I want you to take the paper clip

Bir de, ataçı almanızı

and put it around the bill.

ve paraya takmanızı istiyorum.

So even if nobody comes onstage and switches the bill,

Sahneye kimse gelip parayı değiştirmese bile,

I don't have enough time to go open the bill and close it

gidip parayı açıp görmek istemediğim şeyi görüp

and see what I don't want to see.

tekrar kapatmak için

zamanım olmayacak.

Is that fair?

Yeterince açık mı?

Now you can give me the marker back.

Şimdi kalemi geri verebilirsiniz.

And just like that, very clearly,

Evet işte böyle, her şey çok açık,

I want to make sure that we place this in full view

Bunu herkesin tam olarak gördüğünden emin olmak istiyorum

from the beginning of this experience

başından itibaren

and to make sure that everyone is going to see it,

ve herkesin görebilmesi için,

we're going to actually have a camera man onstage.

sahnede bir kameraman olacak.

Yes, perfect, so that you can see.

Harika, böylece her şeyi görebileceksiniz.

That's your signature? Yes? Perfect.

Bu sizin imzanız mı? Evet? Harika.

Now, we're going to use also the deck and a glass for this.

Ayrıca bunun için bir deste kağıt ve bardak kullanacağız.

And we're going to put ourselves in a position

Ve algılarımızı şaşırtıcı bir tesadüfü

to search for an amazing coincidence.

aramak için açık tutacağız.

Do you mind, can you help me with this?

Acaba bana yardımcı olabilir misiniz?

Go ahead and take some cards and shuffle.

Biraz kart alın ve karıştırın.

And do you mind, can you take some cards and shuffle?

Siz de biraz kart alıp karıştırır mısınız?

You can take some cards and shuffle.

Siz de alıp karıştırabilirsiniz.

Kartları istediğiniz şekilde karıştırabilirsiniz.

You can shuffle cards in a variety of ways.

You can shuffle cards like this.

Bu şekilde karıştırabilirsiniz.

You can shuffle cards in a more messed up way,

Daha karmaşık bir şekilde karıştırabilirsiniz,

something like this.

bunun gibi.

You can shuffle cards in the American way.

Amerikan tarzı karıştırabilirsiniz.

As a Portuguese, I don't feel entitled to teach you guys how to do it.

Bir Portekizli olarak, size bunu nasıl

yapacağınızı öğretmek haddim değil.

But the important part is after shuffling the cards,

Kartları karıştırdıktan sonra önemli olan kısım şu,

always remember to cut and complete the cards.

kartları kesip üste tamamlamayı unutmayın.

Do you mind doing that for me, sir?

Bunu benim için

yapar mısınız, bayım?

Please cut and complete.

Lütfen kesin ve tamamlayın.

And when you have it, place the cards up in the air.

Ve lütfen bitirdiğinizde, kartları havaya kaldırın.

And you too, cut and complete and up in the air.

Siz de, kesin tamamlayın ve havaya kaldırın.

Up in the air.

Havaya.

A deck of cards cut and shuffled by one, two, three, four and five people.

Bir, iki, üç, dört ve beş kişi tarafından karıştırılmış bir deste kağıt.

Now, very clearly, I'm going to gather the deck together.

Şimdi, kağıtları bir araya toplayacağım.

And just like that.

Evet işte böyle.

I'm going to search for a coincidence in front of everyone.

Herkesin önünde

bir tesadüfü

arayacağım.

I'm going to try.

Bunu deneyeceğim.

I have some cards that maybe,

Elimde bazı kartlar var,

maybe they don't mean anything.

belki de hiçbir şey ifade etmeyecekler.

But maybe that's because we are not paying close attention.

Belki yeterince fazla dikkatimizi vermediğimiz için.

Because maybe, maybe they mean a lot.

Belki de çok şey ifade edecekler.

Before we start, sir, you gave me a dollar bill.

Başlamadan önce, bayım, bana bir dolar verdiniz.

Is that your signature?

Bu sizin imzanız mı?

Audience member 3: Yes it is.

İzleyici: Evet.

HG: I want you to see very clearly

HG: Çok net görmenizi istiyorum,

that I'm going to open your bill

paranızı açacağım,

and reveal a small secret that we created.

ve içindeki oluşturduğumuz sırrı ortaya çıkaracağım.

And the secret of this dollar bill is the serial number.

Ve bu paranın sırrı da seri numarasında.

Madam, can you take the dollar bill?

Hanımefendi, parayı alabilir misiniz?

In the serial number, there is a letter.

Seri numarasında, bir harf var.

What is the first number after the letter?

Harften sonra gelen ilk rakam nedir?

Audience member 4: Seven.

İzleyici: Yedi.

HG: Seven.

HG: Yedi.

Seven.

Yedi.

But, that's maybe just one coincidence.

Belkide bu sadece bir tesadüftür.

What is the second number? Audience member 4: Nine.

İkinci rakam nedir? İzleyici: Dokuz.

So after the seven, we have a nine.

Yani yediden sonra, bir dokuzumuz var.

And after the nine?

Ya dokuzdan sonra?

Audience member 4: Two.

İzleyici: İki.

HG: The two. And after the two?

HG: İki. İkiden sonra?

Audience member 4: Three.

İzleyici: Üç.

HG: Three, and after?

HG: Üç, ve sonra?

Audience member 4: Three. HG: Three.

İzleyici:Üç. HG: Üç.

Audience member 4: Seven. HG: Seven.

İzleyici: Yedi.

Audience member 4: Four. HG: Four.

HG: Yedi.

Audience member 4: Two. HG: Two, and?

İzleyici: İki. HG: İki, ve?

Audience member 4: Q.

İzleyici: Q

HG: Q like in queen?

HG: Q yani kızdaki gibi mi? İzleyici: Evet.

(Applause)

(Alkışlar)

The queen of clubs!

Sinek kızı!

All the cards in order, just for you.

Bütün kartlar doğru sırada sadece sizin için.

And that's my show.

İşte benim gösterim.

Thank you very much and have a nice night.

Çok teşekkür ediyorum, iyi geceler diliyorum.

(Applause)

(Alkışlar)