Lauren Zalaznick: The conscience of television

Lauren Zalaznick: Televizyon'un Vicdanı

96,887 views ・ 2011-09-16

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Mehmet Emin Yildiz Gözden geçirme: osman oguz ahsen
00:15
I want to say that really and truly,
0
15260
2000
Şunu içtenlikle ifade etmek isterim ki
00:17
after these incredible speeches
1
17260
2000
burada ifade edilen muhteşem konuşmalar
00:19
and ideas that are being spread,
2
19260
2000
ve fikirlerden sonra,
00:21
I am in the awkward position
3
21260
2000
sizlere televizyonla ilgili
00:23
of being here to talk to you today
4
23260
2000
bir konuşma yapmak için karşınızda olmak
00:25
about television.
5
25260
3000
benim için oldukça zor bir durum.
00:28
So most everyone watches TV.
6
28260
2000
Evet, pek çoğumuz TV izleriz.
00:30
We like it. We like some parts of it.
7
30260
3000
Ondan, onun bazı yönlerinden hoşlanıyoruz.
00:33
Here in America, people actually love TV.
8
33260
3000
Burada, yani Amerika'da, insanlar gerçekten televizyonu seviyorlar.
00:36
The average American watches TV
9
36260
3000
Amerika'lıların TV izleme süresi
00:39
for almost 5 hours a day.
10
39260
3000
günde neredeyse 5 saat.
00:42
Okay?
11
42260
2000
Evet!
00:44
Now I happen to make my living these days in television,
12
44260
3000
Tabi ben hayatımı televizyondan kazandığım için,
00:47
so for me, that's a good thing.
13
47260
2000
bana göre o iyi bir şey.
00:49
But a lot of people don't love it so much.
14
49260
3000
Ama pek çok insan onu pek de sevmiyor.
00:52
They, in fact, berate it.
15
52260
2000
Hatta onu aşağılıyorlar bile.
00:54
They call it stupid,
16
54260
2000
Bazıları ona aptal diyor
00:56
and worse, believe me.
17
56260
2000
bazılarıysa daha da kötü şeyler, inanın bana.
00:58
My mother, growing up,
18
58260
2000
Annemse biraz daha ileri götürerek
01:00
she called it the "idiot box."
19
60260
2000
ona "salak kutusu" diye hitap ediyor.
01:02
But my idea today is not to debate
20
62260
2000
Fakat bugün benim niyetim
01:04
whether there's such a thing as good TV or bad TV;
21
64260
3000
iyi TV kötü TV diye bir şey var mıdır diye tartışmak değil.
01:07
my idea today
22
67260
2000
Bugün niyetim
01:09
is to tell you that I believe
23
69260
2000
size televizyonun
01:11
television has a conscience.
24
71260
3000
bir vicdanı olduğuna inandığımdan bahsetmek.
01:14
So why I believe that television has a conscience
25
74260
3000
Neden televizyonun bir vicdanı olduğuna inanıyorum?
01:17
is that I actually believe
26
77260
2000
Çünkü inanıyorum ki
01:19
that television directly reflects
27
79260
3000
televizyon doğrudan kendi ulusumuzun,
01:22
the moral, political,
28
82260
2000
ahlaki, politik,
01:24
social and emotional need states of our nation --
29
84260
3000
sosyal ve duygusal ihtiyaçlarını yansıtıyor.
01:27
that television is how we actually disseminate
30
87260
3000
Bu açıdan televizyon, tüm değerler sistemimizi
01:30
our entire value system.
31
90260
2000
ne şekilde yaydığımızın da bir göstergesidir.
01:32
So all these things are uniquely human,
32
92260
3000
Tüm bunlar insana has
01:35
and they all add up
33
95260
2000
ve bunların toplamı
01:37
to our idea of conscience.
34
97260
2000
bizim vicdan yapımızı oluşturuyor.
01:39
Now today, we're not talking about good and bad TV.
35
99260
2000
Bugün, iyi veya kötü TV'den bahsetmeyeceğiz.
01:41
We're talking about popular TV.
36
101260
3000
Popüler TV'den bahsedeceğiz.
01:44
We're talking about top-10 Nielsen-rated shows
37
104260
3000
Nielsen'in en çok izlenen-10 listesine girmiş programların
01:47
over the course of 50 years.
38
107260
2000
50 yıllık sürecini izleyeceğiz.
01:49
How do these Nielsen ratings
39
109260
2000
Nielsen'in izlenme oranlarıyla ilgili istatistiklerinin
01:51
reflect not just what you've heard about,
40
111260
3000
sadece sosyal, kollektif bilinçsizliğimize dair
01:54
which is the idea of our social, collective unconscious,
41
114260
4000
daha önce de duymuş olabileceğiniz şeyleri nasıl yansıttığını değil,
01:58
but how do these top-10 Nielsen-rated shows
42
118260
2000
Nielsen'in en çok izlenen 10 listesine giren TV programlarının
02:00
over 50 years
43
120260
2000
geçtiğimiz 50 yıl içerisinde
02:02
reflect the idea
44
122260
2000
sosyal vicdanımızı
02:04
of our social conscience?
45
124260
2000
ne şekilde yansıttığını göreceğiz?
02:06
How does television evolve over time,
46
126260
2000
Televizyon zaman içinde nasıl bir evrim geçirdi
02:08
and what does this say about our society?
47
128260
2000
ve bunun toplumdaki yansımaları ne şekilde oldu?
02:10
Now speaking of evolution,
48
130260
2000
Temel biyolojiden de hatırlayacağınız üzere
02:12
from basic biology, you probably remember
49
132260
3000
evrime göre
02:15
that the animal kingdom, including humans,
50
135260
3000
insanların da dahil olduğu hayvanlar alemi
02:18
have four basic primal instincts.
51
138260
2000
dört temel içgüdüye sahiptir.
02:20
You have hunger; you have sex; you have power;
52
140260
3000
Açlık, cinsellik, güç,
02:23
and you have the urge for acquisitiveness.
53
143260
4000
ve bunları gerçekleştirme dürtüsü.
02:27
As humans, what's important to remember
54
147260
2000
İnsanın önemi şu ki,
02:29
is that we've developed, we've evolved over time
55
149260
3000
biz zaman içinde geliştik
02:32
to temper, or tame,
56
152260
2000
ve bu temel hayvani içgüdüleri
02:34
these basic animal instincts.
57
154260
3000
zamanla ehlileştirdik.
02:37
We have the capacity to laugh and cry.
58
157260
3000
Bizim gülmek ve ağlamak gibi farklı yönlerimiz var.
02:40
We feel awe, we feel pity.
59
160260
2000
Korkuyoruz, merhamet ediyoruz.
02:42
That is separate and apart
60
162260
2000
Bu yönlerimiz
02:44
from the animal kingdom.
61
164260
2000
bizi hayvanlar aleminden ayırıyor.
02:46
The other thing about human beings
62
166260
2000
İnsanoğlu ile ilgili bir diğer şey de
02:48
is that we love to be entertained.
63
168260
3000
eğlendirilmekten hoşlanması.
02:51
We love to watch TV.
64
171260
2000
TV izlemeyi seviyoruz.
02:53
This is something that clearly separates us
65
173260
2000
Bu bizi açık bir şekilde
02:55
from the animal kingdom.
66
175260
2000
hayvanlar aleminden ayırıyor.
02:57
Animals might love to play,
67
177260
2000
Hayvanlar oyun oynamaktan hoşlanabilir.
02:59
but they don't love to watch.
68
179260
3000
fakat izlemeyi sevmiyorlar.
03:02
So I had an ambition
69
182260
2000
Benim çalışmalarım,
03:04
to discover what could be understood
70
184260
2000
insan vicdanıyla televizyon arasındaki,
03:06
from this uniquely human relationship
71
186260
2000
sadece insana has olan ilişkiden
03:08
between television programs
72
188260
2000
neler anlaşılabileceğini
03:10
and the human conscious.
73
190260
2000
keşfetmeye yönelik.
03:12
Why has television entertainment evolved the way it has?
74
192260
3000
Televizyon, insanları neden şu anki haliyle eğlendirmeye yönelik gelişti?
03:15
I kind of think of it
75
195260
2000
Ben bunu zihnimde
03:17
as this cartoon devil or angel
76
197260
2000
bu karikatürdeki gibi omuzlarımızda oturan
03:19
sitting on our shoulders.
77
199260
2000
melek ve şeytan figürleriyle tasarlıyorum.
03:21
Is television literally functioning
78
201260
2000
Televizyon tam olarak
03:23
as our conscience,
79
203260
2000
bizi baştan çıkaran ya da
03:25
tempting us and rewarding us at the same time?
80
205260
3000
iyiye teşvik eden bir vicdan işlevi görüyor mu?
03:28
So to begin to answer these questions,
81
208260
2000
Bu soruları yanıtını bulmak için
03:30
we did a research study.
82
210260
2000
bir araştırma yürüttük.
03:32
We went back 50 years
83
212260
2000
50 yıl öncesine
03:34
to the 1959/1960 television season.
84
214260
3000
yani 1959/1960 yıllarına gittik.
03:37
We surveyed the top-20 Nielsen shows
85
217260
2000
Nielsen'in ençok izlenen-20 listesine giren
03:39
every year for 50 years --
86
219260
2000
binlerce programın
03:41
a thousand shows.
87
221260
2000
50 yıl içinde geçirdiği süreci inceledik.
03:43
We talked to over 3,000 individuals --
88
223260
2000
Yaşları 18 ile 70 arasında
03:45
almost 3,600 --
89
225260
2000
değişen 3600'e yakın kişiyle konuştuk
03:47
aged 18 to 70,
90
227260
2000
ve onlara
03:49
and we asked them how they felt emotionally.
91
229260
2000
duygusal anlamda ne hissettiklerini sorduk.
03:51
How did you feel
92
231260
2000
Bu programları
03:53
watching every single one of these shows?
93
233260
3000
izlerken ne hissettiniz?
03:56
Did you feel a sense of moral ambiguity?
94
236260
2000
Herhangi bir ahlaki belirsizlik hissettiniz mi?
03:58
Did you feel outrage? Did you laugh?
95
238260
3000
Öfkelendiniz mi? Güldünüz mü?
04:01
What did this mean for you?
96
241260
2000
Bu sizin için ne anlama geliyor?
04:03
So to our global TED audiences,
97
243260
2000
Bu arada TED'in küresel takipçilerine hatırlatayım
04:05
I want to say that this was a U.S. sample.
98
245260
2000
bu saptamalar sadece Amerika için geçerlidir.
04:07
But as you can see,
99
247260
2000
Fakat sizin de anlayacağınız üzere,
04:09
these emotional need states are truly universal.
100
249260
3000
bu duygusal durumlar evrenseldir.
04:12
And on a factual basis,
101
252260
2000
Şu da bir gerçek ki
04:14
over 80 percent of the U.S.'s most popular shows
102
254260
3000
bu programların yüzde 80'inden fazlası
04:17
are exported around the world.
103
257260
2000
dünyanın pek çok yerinde yayınlanmıştır.
04:19
So I really hope our global audiences
104
259260
2000
Dolayısıyla dünyanın her yerinden takipçilerimiz
04:21
can relate.
105
261260
2000
bu tespitlerden yola çıkarak kendileriyle bir ilişki kurabilirler.
04:23
Two acknowledgments
106
263260
2000
Sunuma başlamadan önce
04:25
before our first data slide:
107
265260
2000
iki kişiye teşekkürlerimi ifade etmek istiyorum.
04:27
For inspiring me
108
267260
2000
İlk olarak efsanevi haham Jack Stern'e
04:29
to even think about the idea of conscience
109
269260
3000
vicdan kavramı ve onun günlük hayatta
04:32
and the tricks that conscience can play on us on a daily basis,
110
272260
4000
üzerimizde oynadığı hilelere karşı
04:36
I thank legendary rabbi, Jack Stern.
111
276260
4000
beni düşünmeye sevkettiği için teşekkür ediyorum.
04:40
And for the way in which I'm going to present the data,
112
280260
3000
İkinci olarak; sunumumu şekillendirmemde
04:43
I want to thank TED community superstar Hans Rosling,
113
283260
3000
bana yol gösteren TED topluluğunun superstarı Hans Rosling'e
04:46
who you may have just seen.
114
286260
2000
teşekkür etmek istiyorum.
04:48
Okay, here we go.
115
288260
2000
Evet, nerede kaldık?
04:50
So here you see,
116
290260
2000
Burada
04:52
from 1960 to 2010,
117
292260
2000
1960'dan 2010 yılına kadarki
04:54
the 50 years of our study.
118
294260
3000
50 yıllık çalışmamızı görüyorsunuz.
04:57
Two things we're going to start with --
119
297260
2000
İki kavramla başlayacağız:
04:59
the inspiration state and the moral ambiguity state,
120
299260
3000
"ilham" ve "ahlaki belirsizlik" durumu
05:02
which, for this purpose,
121
302260
2000
burada "ilham"
05:04
we defined inspiration
122
304260
2000
"Televizyon programları, içimde dünyaya dair
05:06
as television shows that uplift me,
123
306260
2000
daha olumlu hisler uyandırıyor."
05:08
that make me feel much more positive about the world.
124
308260
3000
anlamına geliyor.
05:11
Moral ambiguity are televisions shows
125
311260
3000
"Ahlaki belirsizlik" ise
05:14
in which I don't understand
126
314260
2000
"Televizyon programları, doğru ile yanlışı
05:16
the difference between right and wrong.
127
316260
3000
ayırt edebilmeme engel oluyor." anlamına geliyor.
05:19
As we start, you see in 1960
128
319260
2000
Başlayacak olursak, 1960 yılında
05:21
inspiration is holding steady.
129
321260
2000
"ilham"ın sabit kaldığını görüyoruz.
05:23
That's what we're watching TV for.
130
323260
2000
Bu televizyonu ne için izlediğimizi gösteriyor.
05:25
Moral ambiguity starts to climb.
131
325260
2000
"Ahlaki belirsizlik" tırmanışa geçiyor.
05:27
Right at the end of the 60s,
132
327260
2000
Tam olarak 60'ların sonlarında
05:29
moral ambiguity is going up,
133
329260
2000
"ahlaki belirsizlik" yükseliyor,
05:31
inspiration is kind of on the wane.
134
331260
2000
"ilham" ise azalıyor.
05:33
Why?
135
333260
2000
Neden?
05:35
The Cuban Missile Crisis, JFK is shot,
136
335260
2000
Küba füze krizi, John F. Kennedy suikasti,
05:37
the Civil Rights movement,
137
337260
2000
Sivil Hakları hareketi,
05:39
race riots, the Vietnam War,
138
339260
2000
ırksal ayanklanmalar, Vietnam savaşı,
05:41
MLK is shot, Bobby Kennedy is shot,
139
341260
2000
Martin Luther King suikasti, Bobby Kennedy suikasti,
05:43
Watergate.
140
343260
2000
Watergate skandalı.
05:45
Look what happens.
141
345260
2000
Bakın ne oluyor!
05:47
In 1970, inspiration plummets.
142
347260
2000
1970'de, "ilham" ani olarak düşüyor.
05:49
Moral ambiguity takes off.
143
349260
2000
"ahlaki belirsizlik" fırlıyor.
05:51
They cross,
144
351260
2000
"Ilham" ve "ahlaki belirsizlik" arasındaki ilişki tersine dönüyor,
05:53
but Ronald Reagan, a telegenic president, is in office.
145
353260
2000
fakat telejenik ABD başkanı Ronald Reagan,
05:55
It's trying to recover.
146
355260
2000
ofisinde olayları düzeltmeye çalışıyor.
05:57
But look, it can't:
147
357260
2000
O da ne, başaramıyor!
05:59
AIDS, Iran-Contra,
148
359260
2000
AIDS, Iran-Contra Skandalı,
06:01
the Challenger disaster, Chernobyl.
149
361260
2000
Challenger faciası, Çernobil olayı.
06:03
Moral ambiguity becomes the dominant meme in television
150
363260
4000
"Ahlaki belirsizlik" 1990 yılından başlayarak
06:07
from 1990 for the next 20 years.
151
367260
2000
sonraki 20 yıl boyunca baskın bir unsur oluyor.
06:09
Take a look at this.
152
369260
2000
Şuna bir bakın!
06:11
This chart is going to document a very similar trend.
153
371260
3000
Bu grafik benzer bir durumu ıspatlıyor.
06:14
But in this case, we have comfort -- the bubble in red --
154
374260
3000
Fakat bu durumda kırmızı daire ile ifade edilen "konfor" karşımıza çıkıyor
06:17
social commentary and irreverence
155
377260
2000
Mavi daire ile "sosyal yorum",
06:19
in blue and green.
156
379260
3000
yeşil daire ile de "saygısızlık" ifade ediliyor.
06:22
Now this time on TV
157
382260
2000
O zamanlar televizyonda olan programlardan
06:24
you have "Bonanza," don't forget, you have "Gunsmoke,"
158
384260
3000
"Bonanza" ve tabi hatıra getirmemiz gereken "Gunsmoke"
06:27
you have "Andy Griffith,"
159
387260
2000
ve tabi ki "Andy Griffith"
06:29
you have domestic shows all about comfort.
160
389260
3000
Hepsi konforla alakalı evcil programlar.
06:32
This is rising. Comfort stays whole.
161
392260
3000
"Konfor" yükselişte,
06:35
Irreverence starts to rise.
162
395260
2000
"Saygısızlık" yükselmeye başlıyor.
06:37
Social commentary is all of a sudden spiking up.
163
397260
3000
"Sosyal yorum" sıçrama yaşıyor.
06:40
You get to 1969, and look what happens.
164
400260
3000
1969'a vardığımızda bakın ne oluyor.
06:43
You have comfort, irreverence, and social commentary,
165
403260
3000
"Konfor", "saygısızlık" ve "sosyal yorum" kavramları
06:46
not only battling it out in our society,
166
406260
3000
kendi aralarında yarıştığı gibi
06:49
but you literally have two establishment shows --
167
409260
4000
iki temel televizyon programı olan
06:53
"Gunsmoke" and "Gomer Pyle" --
168
413260
2000
"Gunsmoke" ve "Gomer Pyle" da yarışıyor
06:55
in 1969 are the number-two- and number-three-rated television shows.
169
415260
3000
ve 1969 yılında sırasıyla en çok izlenen ikinci ve üçüncü programlar oluyorlar.
06:58
What's number one?
170
418260
2000
Birinci sırada ne var?
07:00
The socially irreverent hippie show,
171
420260
3000
Sosyal saygısı düşük hippi show
07:03
"Rowan and Martin's Laugh-In."
172
423260
2000
"Rowan ve Martin's Laugh-In" programı
07:05
They're all living together, right.
173
425260
2000
Hepsi birbiriyle irtibatlı, öyle değil mi?
07:07
Viewers had responded dramatically.
174
427260
2000
Seyirciler bunlara dramatik bir tepki vermişti.
07:09
Look at this green spike in 1966
175
429260
3000
1966'da önü çeken programların
07:12
to a bellwether show.
176
432260
2000
yükselişine bir bakın!
07:14
When you guys hear this industry term, a breakout hit,
177
434260
2000
"Revaç patlaması" endüstriyel kavramını duyduğunuzda ne dersiniz?
07:16
what does that mean?
178
436260
2000
Bu ne anlama geliyor?
07:18
It means in the 1966 television season,
179
438260
3000
Bu 1966 televizyon sezonunda
07:21
The "Smothers Brothers" came out of nowhere.
180
441260
4000
"Smothers Brothers" programının bir anda ekranlarda boy göstermesini ifade ediyor.
07:25
This was the first show
181
445260
2000
Bu program ilk defa
07:27
that allowed viewers to say,
182
447260
2000
seyircilere
07:29
"My God,
183
449260
2000
"Aman Tanrım!
07:31
I can comment on how I feel about the Vietnam War,
184
451260
3000
Vietnam Savaşı ve başkanlık hakkında televizyon yoluyla
07:34
about the presidency, through television?"
185
454260
2000
ne hissettiğimi ifade edebiliyorum!" diyebilme imkanı verdi.
07:36
That's what we mean by a breakout show.
186
456260
3000
Bu tam da kısa süre içinde revaç gören programlardan kastettiğimiz şey.
07:39
So then, just like the last chart, look what happens.
187
459260
3000
Şu halde, tıpkı son grafikteki gibi, bakın ne oluyor.
07:42
In 1970,
188
462260
2000
1970 yılında
07:44
the dam bursts. The dam bursts.
189
464260
2000
her şey bir anda değişiyor.
07:46
Comfort is no longer why we watch television.
190
466260
3000
"Konfor" televizyon izlemenin gerekçelerinden biri olmaktan çıkıyor.
07:49
Social commentary and irreverence
191
469260
2000
"Sosyal yorum" ve "saygısızlık"
07:51
rise throughout the 70s.
192
471260
2000
70'li yıllar boyunca yükseliyor.
07:53
Now look at this.
193
473260
2000
Şuna bir bakın.
07:55
The 70s means who? Norman Lear.
194
475260
3000
70'ler demek kim demek? -Norman Lear.
07:58
You have "All in the Family," "Sanford and Son,"
195
478260
2000
"All in the Family" "Sanford and Son"
08:00
and the dominant show --
196
480260
2000
ve 70'ler boyunca top-10'da kalan
08:02
in the top-10 for the entire 70s --
197
482260
2000
en önemli program
08:04
"MAS*H."
198
484260
2000
"MAS*H."
08:06
In the entire 50 years
199
486260
2000
Televizyonun, bizim çalıştığımız
08:08
of television that we studied,
200
488260
3000
50 yılı boyunca
08:11
seven of 10 shows
201
491260
3000
"saygısızlık" kategorisinde sıralanan
08:14
ranked most highly for irreverence
202
494260
3000
10 programdan 7'si
08:17
appeared on air during the Vietnam War,
203
497260
2000
Vietnam Savaşı sıralarında yayındaydı,
08:19
five of the top-10 during the Nixon administration.
204
499260
4000
bu on programdan ilk 5'i ise Nixon yönetimi görevdeyken yayındaydı.
08:23
Only one generation, 20 years in,
205
503260
3000
20 yıl içinde sadece bir nesil
08:26
and we discovered,
206
506260
2000
yani bizler şunu keşfettik:
08:28
Wow! TV can do that?
207
508260
3000
Vay canına! Televizyon bunu yapabilir mi?
08:31
It can make me feel this?
208
511260
2000
Televizyon bana bunları hissettirebilir mi?
08:33
It can change us?
209
513260
3000
Televizyon bizi değiştirebilir mi?
08:36
So to this very, very savvy crowd,
210
516260
2000
Buradaki meraklı kalabalık için
08:38
I also want to note
211
518260
3000
şunu ayrıca ifade etmek isterim ki
08:41
the digital folks did not invent disruptive.
212
521260
3000
dijital ahali kargaşaya yol açan bir şey icad etmedi.
08:44
Archie Bunker was shoved out of his easy chair
213
524260
2000
Archie Bunker, 40 yıl önce
08:46
along with the rest of us
214
526260
2000
bizlerle birlikte
08:48
40 years ago.
215
528260
2000
rahat koltuğundan edildi.
08:50
This is a quick chart. Here's another attribute:
216
530260
2000
Bu da bir diğer grafik ve iki kavram daha...
08:52
fantasy and imagination,
217
532260
2000
"fantazi/hayal"
08:54
which are shows defined as,
218
534260
2000
ki biz bu kavramları:
08:56
"takes me out of my everyday realm"
219
536260
3000
"Beni hergünkü dünyamdan çıkar"
08:59
and "makes me feel better."
220
539260
2000
ve "Kendimi daha iyi hissetmemi sağla." diye de tanımlayabiliriz.
09:01
That's mapped against the red dot, unemployment,
221
541260
2000
Tabloda kırmızı nokta ile ifade edilen "işsizlik"
09:03
which is a simple Bureau of Labor Department statistic.
222
543260
4000
Çalışma Bakanlığı istatistiklerini gösteriyor.
09:07
You'll see
223
547260
2000
Göreceğiniz üzere
09:09
that every time fantasy and imagination shows rise,
224
549260
3000
her ne zaman "fantazi/hayal" yükselme gösterse
09:12
it maps to a spike in unemployment.
225
552260
3000
"işsizlik" de aynı şekilde yükselme gösteriyor.
09:15
Do we want to see shows
226
555260
2000
İnsanların para biriktirdiği
09:17
about people saving money and being unemployed?
227
557260
3000
ve işsiz olduğu programlar görmek ister miyiz?
09:20
No. In the 70s
228
560260
2000
Elbette hayır. 70'lerde
09:22
you have the bellwether show "The Bionic Woman"
229
562260
3000
tam olarak 1973 yılında top-10 listesine bir anda fırlayan
09:25
that rocketed into the top-10 in 1973,
230
565260
3000
"Biyonik Kadın" isimli bir dizi vardı.
09:28
followed by the "Six Million-Dollar Man" and "Charlie's Angels."
231
568260
3000
Onu "6 Milyon Dolarlık Adam" ve "Charlie'nin Melekleri" takip ediyordu.
09:31
Another spike in the 1980s --
232
571260
3000
80'lerde TV programlarında bir diğer sıçrama
09:34
another spike in shows about control and power.
233
574260
4000
kontrol ve güç ile ilgiliydi.
09:38
What were those shows?
234
578260
2000
Tüm bu programlar ne idi?
09:40
Glamorous and rich.
235
580260
2000
Göz alıcı ve zengin.
09:42
"Dallas," "Fantasy Island."
236
582260
3000
"Dallas", "Fantazi Adası"
09:45
Incredible mapping of our national psyche
237
585260
3000
Ulusal psişemizin
09:48
with some hard and fast facts:
238
588260
2000
biraz sert ve eli çabuk bir gerçekle yani işsizlikle
09:50
unemployment.
239
590260
3000
olan inanılmaz eşleşmesi.
09:53
So here you are, in my favorite chart,
240
593260
3000
İşte şimdi benim favorim olan grafikteyiz
09:56
because this is our last 20 years.
241
596260
2000
çünkü bu bizim son 20 yılımız
09:58
Whether or not you're in my business,
242
598260
2000
Benimle meslektaş olun veya olmayın
10:00
you have surely heard or read
243
600260
3000
kuşkusuz üçlü-kamera sitkom'un düşüşü
10:03
of the decline of the thing called the three-camera sitcom
244
603260
3000
ve reality TV'nin yükselişi hakkında bir şeyler
10:06
and the rise of reality TV.
245
606260
4000
duymuş veya okumuşsunuzdur.
10:10
Well, as we say in the business,
246
610260
2000
Bizim iş hayatında kullandığımız bir ifadedir:
10:12
X marks the spot.
247
612260
2000
X hedefi gösterir.
10:14
The 90s -- the big bubbles of humor --
248
614260
2000
90'lar --Mizahın altın çağı--
10:16
we're watching "Friends," "Frasier," "Cheers" and "Seinfeld."
249
616260
3000
O zamanlar bizler "Friends", "Frasier", "Cheers" ve "Seinfield" izlerdik.
10:19
Everything's good, low unemployment.
250
619260
3000
Her şey harika, işsizlik oranı düşük.
10:22
But look: X marks the spot.
251
622260
3000
Fakat bakın: X hedefi gösteriyor.
10:25
In 2001,
252
625260
2000
2001 yılındayız.
10:27
the September 2001 television season,
253
627260
3000
2001 Eylül ayı
10:30
humor succumbs to judgment once and for all.
254
630260
4000
mizah "Muhakeme" yetisine ilk ve son olarak yenik düşüyor.
10:34
Why not?
255
634260
2000
Neden?
10:36
We had a 2000 presidential election
256
636260
2000
2000 yılında yüksek mahkeme
10:38
decided by the Supreme Court.
257
638260
2000
tarafından alınan kararla başkanlık seçimine gittik.
10:40
We had the bursting of the tech bubble.
258
640260
2000
Teknolojik alanda büyük gelişmeler yaşadık.
10:42
We had 9/11.
259
642260
2000
11 Eylül'ü gördük.
10:44
Anthrax becomes part of the social lexicon.
260
644260
3000
Şarbon, sosyal hayatımızdaki önemli kavramlardan biri oldu.
10:47
Look what happens when we keep going.
261
647260
2000
Devam ettiğimizde bakın neler oluyor.
10:49
At the turn of the century, the Internet takes off,
262
649260
3000
Bu yüzyılın başında, internet yaygınlığı yükselişe geçiyor,
10:52
reality television has taken hold.
263
652260
3000
televizyonun öneminde bir değişiklik olmuyor.
10:55
What do people want in their TV then?
264
655260
2000
Peki sonrasında insanların televizyon ile ilgili beklentileri nasıl?
10:57
I would have thought revenge
265
657260
3000
Ben bunu bir intikam ya da
11:00
or nostalgia.
266
660260
2000
nostalji olarak değerlendirmiştim.
11:02
Give me some comfort; my world is falling apart.
267
662260
2000
Bana bunu fazla görmeyin; hayatımı temin ettiğim sektör tehdit altındaydı.
11:04
No, they want judgment.
268
664260
2000
Fakat onlar "Muhakeme"yi tercih etti.
11:06
I can vote you off the island.
269
666260
2000
-Survivor'a devam edebiliriz.
11:08
I can keep Sarah Palin's daughter dancing.
270
668260
3000
-Sarah Palin'in kızının dansına devam etmesini sağlayabilirim.
11:11
I can choose the next American Idol. You're fired.
271
671260
3000
-Yeni Amerikan Starını seçebilirim. -Kovuldun!
11:14
That's all great, right?
272
674260
3000
Ne hoş değil mi?
11:17
So as dramatically different as these television shows,
273
677260
4000
Birbirinden dramatik şekilde farklı olan bu televizyon programları
11:21
pure entertainment, have been over the last 50 years --
274
681260
3000
geçtiğimiz 50 yıl içinde ekranlara servis edildi.
11:24
what did I start with? --
275
684260
2000
Başlarken ne demiştim?
11:26
one basic instinct remains.
276
686260
2000
Geriye bir temel içgüdü kaldı.
11:28
We're animals, we need our moms.
277
688260
3000
Bizler bir çeşit hayvanız, annelerimize muhtacız.
11:31
There has not been a decade of television
278
691260
2000
Televizyonun, kusursuz bir anne işlevi üstlenmediği
11:33
without a definitive, dominant TV mom.
279
693260
4000
bir dönem yok gibidir.
11:37
The 1950s:
280
697260
2000
50'li yıllarda,
11:39
June Cleever in the original comfort show, "Leave it to Beaver."
281
699260
3000
Sosyal bilincin arttığı 60'lı yıllarda June Cleever, "Leave it to Beaver" adlı komedi programıyla
11:42
Lucille Ball kept us laughing
282
702260
3000
ve Lucille Ball, hazırladığı farklı programlarla
11:45
through the rise of social consciousness in the 60s.
283
705260
3000
bizleri güldürdü.
11:48
Maude Findlay,
284
708260
2000
Maude Findlay,
11:50
the epitome of the irreverent 1970s,
285
710260
3000
70'lerin simgesi olan bu kadın,
11:53
who tackled abortion, divorce,
286
713260
2000
kürtajını, boşanmasını
11:55
even menopause on TV.
287
715260
2000
ve hatta menopozunu bile kameralar karşısında yaşadı.
11:57
The 1980s,
288
717260
2000
80'li yıllarda,
11:59
our first cougar was given to us
289
719260
3000
ilk vahşi dişi modelimiz
12:02
in the form of Alexis Carrington.
290
722260
3000
Alexis Carrington olarak karşımıza çıkarıldı.
12:05
Murphy Brown took on a vice president
291
725260
2000
Murphy Brown, bekar ebeveynlik fikri ile birlikte
12:07
when she took on the idea of single parenthood.
292
727260
5000
Başkan Vekilliği koltuğunda senarize edildi.
12:12
This era's mom,
293
732260
2000
Bu çağın annesi.
12:14
Bree Van de Kamp.
294
734260
3000
Bree Van de Kamp.
12:17
Now I don't know if this is the devil or the angel
295
737260
3000
Bunun bizim vicdanımızda
12:20
sitting on our conscience,
296
740260
2000
ya da televizyonun omuzlarında
12:22
sitting on television's shoulders,
297
742260
2000
oturan bir şeytan ya da melek olup olmadığını bilemiyorum.
12:24
but I do know that I absolutely love this image.
298
744260
4000
Fakat bu imajı çok sevdiğimi net bir şekilde biliyorum.
12:29
So to you all,
299
749260
2000
Hepinize,
12:31
the women of TEDWomen, the men of TEDWomen,
300
751260
2000
TEDWomen'in saygıdeğer hanımefendilerine ve beyefendilerine
12:33
the global audiences of TEDWomen,
301
753260
3000
ve küresel ölçekteki takipçilerine
12:36
thank you for letting me present my idea
302
756260
2000
bana burada televizyonun vicdanıyla ilgili
12:38
about the conscience of television.
303
758260
2000
fikirlerimi sunmaya imkan verdiğiniz için teşekkür ediyorum.
12:40
But let me also thank the incredible creators
304
760260
3000
Fakat, televizyonun geçirdiği bu süreç içerisinde
12:43
who get up everyday
305
763260
2000
her yeni güne, ekranlara fikirlerini doldurmaya çalışmak için uyanan
12:45
to put their ideas on our television screens
306
765260
3000
TV yaratıcılarına da
12:48
throughout all these ages of television.
307
768260
2000
teşekkür etmeme müsade edin.
12:50
They give it life on television, for sure,
308
770260
3000
Şüphe yok ki onlar televizyona hayat verdi
12:53
but it's you as viewers,
309
773260
2000
fakat onların seyircisi olarak sizler,
12:55
through your collective social consciences,
310
775260
3000
kollektif sosyal vicdanınızla
12:58
that give it life, longevity,
311
778260
2000
ona hayat, süreklilik,
13:00
power or not.
312
780260
2000
ve güç verdiniz.
13:02
So thanks very much.
313
782260
2000
Çok teşekkürler.
13:04
(Applause)
314
784260
2000
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7