"Redemption Song" | John Legend

Çeviri: Neslihan Kara Gözden geçirme: Sancak Gülgen

At Free America, we've done a listening and learning tour.

Free Amerika (Özgür Amerika)'da,

bir dinleme ve öğrenme turu gerçekleştirdik.

We visited not only with prosecutors

Sadece savcılarla değil,

but with legislators,

yasamacılarla, devlet hapishaneleri ve yerel hapishanelerdeki

with inmates in our state and local prisons.

mahkûmlarla da görüştük.

We've gone to immigration detention centers.

Göçmenler için olan ıslahevlerine gittik.

We've met a lot of people.

Birçok insanla tanıştık.

Ve gördük ki, hapishanelerimizde, cezaevlerimizde ve göçmen ıslahevlerimizde

And we've seen that redemption and transformation can happen

içeride sürelerini doldurduktan sonra daha iyi bir hayat yaratmak isteyenlere

in our prisons, our jails and our immigration detention centers,

umut veren kurtuluşlar ve dönüşümler

giving hope to those who want to create a better life

gerçekleşebiliyor.

after serving their time.

Bu hapishane zincirinin başlangıcını da göz önüne kattığımızı düşünün.

Imagine if we also considered the front end of this prison pipeline.

What would it look like if we intervened,

Çekirdek değerleri

with rehabilitation as a core value --

rehabilitasyon, sevgi ve tutku olarak değiştirsek

with love and compassion as core values?

nasıl olurdu?

We would have a society that is safer,

Daha güvenli, daha sağlıklı ve

healthier

çocuklarımızı içerisinde yetiştirmeye değecek

and worthy of raising our children in.

bir toplumumuz olurdu.

I want to introduce you to James Cavitt.

Sizi James Cavitt'le tanıştırmak istiyorum.

James served 12 years in the San Quentin State Prison

James, San Quentin Devlet Hapishanesi'nde 12 yıl geçirdi

and is being released in 18 months.

ve 18 ay içinde serbest bırakılacak.

Now James, like you and me,

Şu an James, siz ve ben gibi,

is more than the worst thing he's done.

yaptığı en kötü şeyden daha fazlası.

He is a father, a husband, a son, a poet.

O bir baba, bir eş, bir evlat, bir şair.

He committed a crime;

Bir suç işledi;

he's paying his debt,

bedelini ödüyor

and working hard to build the skills

ve sivil topluma geri döndüğünde

to make the transition back to a productive life

yeniden üretken bir hayata geçiş yapmak için gereken

becerileri geliştirmek için sıkı çalışıyor.

when he enters the civilian population again.

Now James, like millions of people behind bars,

Şu an James, parmaklıkların ardındaki milyonlarca insan gibi,

is an example of what happens

hatalarımızın bizi tanımlamadığına, hepimizin kurtarılmaya değer olduğuna

if we believe that our failings don't define who we are,

inanırsak neler olacağının bir örneği

that we are all worthy of redemption

and if we support those impacted by mass incarceration,

ve kitlesel olarak yaşanan hapis hayatının

darbesini yemiş olanları desteklersek

we can all heal together.

hep birlikte iyileşebiliriz.

Şimdi, sizi James'le tanıştırmak istiyorum

I'd like to introduce you to James right now,

and he's going to share his journey of redemption

ve o kurtuluş hikâyesini

through spoken word.

kendi ağzından paylaşacak.

James Cavitt: Thanks, John.

James Cavitt: Teşekkürler, John.

TED, welcome to San Quentin.

TED, San Quentin'e hoş geldin.

The talent is abundant behind prison walls.

Hapishane duvarlarının arkası yetenek doludur.

Future software engineers,

Geleceğin yazılım mühendisleri,

entrepreneurs,

girişimcileri,

craftsmen,

zanaatkârları,

müzisyenleri,

musicians

ve sanatçıları.

and artists.

This piece is inspired by all of the hard work

Bu eserde, erkeklerin ve kadınların, içeride sürelerini doldurduktan sonra

that men and women are doing on the inside

kendilerine daha iyi hayatlar ve gelecekler yaratmak için

to create better lives and futures for themselves

içerideyken yaptıkları tüm o ağır işlerden

after they serve their time.

esinlenildi.

This piece is entitled, "Where I Live."

Bu eserin ismi "Where I Live." (Yaşadığım Yer) oldu.

I live in a world where most people are too afraid to go.

Çoğu insanın gitmekte endişe duyacağı bir dünyada yaşıyorum.

Surrounded by tall, concrete walls,

Jiletli telin,

daha aydınlık bir yarının umutlarını kestiği,

steel bars,

where razor wire have a way

uzun beton duvarlarla,

of cutting away at the hopes for a brighter tomorrow.

çelik parmaklıklarla çevrili.

I live in a world

İnsanlara,

that kill people who kill people

insanları öldürmenin yanlış olduğunu öğretmek için

in order to teach people

that killing people is wrong.

adam öldüren insanları

öldüren bir dünyada yaşıyorum.

Imagine that.

Bir düşünün.

Better yet,

Hatta,

imagine a world where healed people helped hurt people heal

iyileşmiş insanların, yaralı insanların iyileşmesine yardım ettiği

and become strong.

ve güçlendirdiği bir dünya hayal edin.

Maybe then we would all be singin' "Redemption Song."

Belki o zaman hepimiz Kurtuluş Şarkısı'nı söylüyor oluruz.

I live in a world that has been called "hell on Earth"

İçeri tıkılanlarca "Dünyadaki cehennem"

denen bir dünyada yaşıyorum.

by those trapped inside.

Fakat saf bir kavrayışla şu kanıya vardım ki hapishane --

But I've come to the stark realization

that prison --

it really is what you make it.

gerçekten de

sen, onu ne yaparsan odur.

Görüyorsunuz, gerçekliğimin acımasızlığına rağmen,

You see, in spite of the harshness of my reality,

there is a silver lining.

bir umut ışığı var.

I knew that my freedom was gonna come,

Özgürlüğümün geleceğini biliyordum,

it was just a matter of time.

sadece an meselesiydi.

And so I treated my first steps as if they were my last mile,

Bu yüzden ilk adımlarıma sanki onlar son milimdeki adımlarımmış gibi yaklaştım

and I realized that you don't have to be free

ve özgürlüğü keşfetmek için

özgür olmanıza gerek olmadığını keşfettim.

in order to experience freedom.

And just because you're free,

Ve sadece özgür olmanızın,

doesn't mean that you have freedom.

özgürlüğe sahip olduğunuz anlamına gelmediğini.

Many of us, for years, have been battling our inner demons.

Çoğumuz, yıllarca, içimizdeki şeytanlarla boğuştuk durduk.

We walk around smiling when inside we're really screamin':

Etrafta gülümseyerek dolaştık,

içimizde "Özgürlük!" diye bağırırken.

freedom!

Anlamıyor musunuz?

Don't you get it?

We're all serving time;

Hepimiz zamana hizmet ediyoruz;

we're just in different places.

sadece farklı yerlerdeyiz.

As for me,

Bana gelince,

I choose to be free from the prisons I've created.

kendi yarattığım hapislerden çıkmayı seçiyorum.

The key:

Anahtar:

forgiveness.

Bağışlayıcılık.

Action's my witness.

Eyleme ben şahidim.

Özgürlük istiyorsak,

If we want freedom,

o zaman farklı düşünmeliyiz.

then we gotta think different.

Because freedom ...

Çünkü özgürlük...

O bir mekân değil.

it isn't a place.

It's a mind setting.

O bir zihniyet.

Thank you.

Teşekkürler.

(Applause)

(Alkışlar)

(Piano)

(Piyano)

John Legend: Old pirates, yes, they rob I.

John Legend: Eski korsanlar, evet, onlar beni soydular.

Sold I to the merchant ships.

Beni ticaret gemilerine sattılar.

Minutes after they took I

Beni dipsiz kuyudan almalarından

from the bottomless pit.

birkaç dakika sonra.

Ellerim güçlü yaratıldı

My hands were made strong

by the hand of the almighty.

her şeye gücü yeten ellerce.

We forward in this generation

Bu nesilde ilerliyoruz biz

triumphantly.

zaferle.

Won't you help to sing

Söylemeye yardım etmeyecek misin

these songs of freedom?

özgürlüğün şu şarkılarını?

'Cause all I ever had --

Çünkü tüm sahip olduklarım --

redemption songs.

kurtuluş şarkıları.

Redemption songs.

Kurtuluş şarkıları.

Emancipate yourselves from mental slavery.

Zihinsel kölelikten özgür bırakın kendinizi.

None but ourselves can free our minds.

Hiç kimse değil, ancak biz özgür bırakabiliriz zihinlerimizi.

Have no fear for atomic energy

Hiç yok nükleer enerji korkumuz,

'cause none of them can stop the time.

çünkü zamanı durduramaz hiçbiri.

How long shall they kill our prophets

Daha ne kadar elçilerimizi öldürmeye devam edecekler,

while we stand aside and look?

biz bir yana çekilip izlerken?

Some say it's just a part of it,

Bazıları bunun sürecin bir parçası olduğunu söylüyor,

we've got to fulfill the book.

kitabın dediğini yapmamız gerek.

Won't you help to sing

Söylemeye yardım etmeyecek misin

these songs of freedom?

özgürlüğün şu şarkılarını?

'Cause all I ever had --

Çünkü tüm sahip olduklarım --

redemption songs.

kurtuluş şarkıları.

Redemption songs.

Kurtuluş şarkıları.

(Piano)

(Piyano)

Emancipate yourselves from mental slavery.

Zihinsel kölelikten özgür bırakın kendinizi.

None but ourselves can free our minds.

Hiç kimse değil, ancak biz özgür bırakabiliriz zihinlerimizi.

Have no fear for atomic energy

Hiç yok nükleer enerji korkumuz,

'cause none of them can stop the time.

çünkü zamanı durduramaz hiçbiri.

How long shall they kill our prophets

Daha ne kadar elçilerimizi öldürmeye devam edecekler

while we stand aside and look?

biz bir yana çekilip izlerken?

Some say it's just a part of it,

Bazıları bunun sürecin bir parçası olduğunu söylüyor,

we've got to fulfill the book.

kitabın dediğini yapmamız gerek.

Söylemeye yardım etmeyecek misin

Won't you help to sing

özgürlüğün şu şarkılarını?

these songs of freedom?

'Cause all I ever had --

Çünkü tüm sahip olduklarım --

redemption songs.

kurtuluş şarkıları.

Redemption songs.

Kurtuluş şarkıları.

These songs of freedom.

Şu özgürlük şarkıları.

'Cause all I ever had --

Çünkü tüm sahip olduklarım --

redemption songs.

kurtuluş şarkıları.

Redemption songs.

Kurtuluş şarkıları.

Redemption songs.

Kurtuluş şarkıları.

(Piano)

(Piyano)

(Applause)

(Alkış)

Teşekkürler.

Thank you.

Thank you.

Teşekkürler.

(Applause)

(Alkış)