Courtney Martin: Reinventing feminism

Courtney Martin: Feminizmi yeniden keşfetmek

126,050 views ・ 2011-03-08

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Türkan Dikayak Gözden geçirme: osman oguz ahsen
00:15
So I was born
0
15260
2000
Ben, 70'lerin
00:17
on the last day
1
17260
2000
son yılının
00:19
of the last year of the '70s.
2
19260
3000
son gününde doğmuşum.
00:23
I was raised on "Free to be you and me" --
3
23260
3000
"Free to be you and me",
00:26
(cheering)
4
26260
2000
(Tezahürat)
00:28
hip-hop --
5
28260
2000
hip hop,
00:30
not as many woohoos for hip-hop in the house.
6
30260
2000
salondan hip hop'a çok fazla tezahürat gelmedi
00:32
Thank you. Thank you for hip-hop --
7
32260
3000
Teşekkürler. Hip hop için teşekkürler.
00:35
and Anita Hill.
8
35260
2000
ve Anita Hill ile büyüdüm.
00:37
(Cheering)
9
37260
3000
(Tezahürat)
00:40
My parents were radicals --
10
40260
3000
Annem ve babam radikallerdi
00:43
(Laughter)
11
43260
2000
(Kahkaha)
00:45
who became,
12
45260
2000
ama sonradan
00:47
well, grown-ups.
13
47260
3000
birer yetişkine dönüştüler.
00:50
My dad facetiously says,
14
50260
2000
Babam şakayla karışık şöyle der;
00:52
"We wanted to save the world,
15
52260
2000
Dünyayı kurtarmak isterken
00:54
and instead we just got rich."
16
54260
3000
bir baktık, zengin oluvermişiz.
00:58
We actually just got "middle class"
17
58260
2000
Aslında Kolorado, Colorado Springs'te
01:00
in Colorado Springs, Colorado,
18
60260
2000
ancak orta sınıf olabildik
01:02
but you get the picture.
19
62260
2000
ama siz anladınız.
01:04
I was raised with a very heavy sense
20
64260
2000
Yarım kalmış bir mirasın
01:06
of unfinished legacy.
21
66260
2000
ağır bilinciyle büyüdüm.
01:08
At this ripe old age of 30,
22
68260
3000
Bu 30 yaş olgunluğumda,
01:11
I've been thinking a lot about what it means to grow up
23
71260
3000
o korkunç ama güzel dönemde büyümenin
01:14
in this horrible, beautiful time,
24
74260
3000
ne demek olduğunu çok düşündüm.
01:17
and I've decided, for me,
25
77260
2000
Sonunda, benim için gerçek bir yolculuk
01:19
it's been a real journey and paradox.
26
79260
3000
ve çelişki olduğuna karar verdim.
01:22
The first paradox
27
82260
2000
İlk çelişki,
01:24
is that growing up is about rejecting the past
28
84260
2000
büyümenin geçmişi reddetmek ve ardından
01:26
and then promptly reclaiming it.
29
86260
2000
onu hemen geri talep etmekle ilgili olmasıdır.
01:28
Feminism was the water I grew up in.
30
88260
3000
Büyüme sürecinde feminizm sularında yüzdüm.
01:31
When I was just a little girl,
31
91260
2000
Daha küçücük bir kızken
01:33
my mom started what is now
32
93260
2000
annem, şu an dünya üzerindeki
01:35
the longest-running women's film festival in the world.
33
95260
3000
en uzun süreli kadın film festivalini başlattı.
01:38
So while other kids were watching sitcoms and cartoons,
34
98260
3000
Yani diğer çocuklar dizi ve çizgifilm izlerken
01:41
I was watching very esoteric documentaries
35
101260
3000
ben kadınlar hakkında ve tarafından yapılmış
01:44
made by and about women.
36
104260
2000
konuya özgü belgeseller izliyordum.
01:46
You can see how this had an influence.
37
106260
2000
Bunun nasıl bir etkisinin olduğunu görebilirsiniz.
01:48
But she was not the only feminist in the house.
38
108260
3000
Ama evdeki tek feminist annem değildi.
01:51
My dad actually resigned
39
111260
2000
Babam, yaşadığımız şehirdeki
01:53
from the male-only business club in my hometown
40
113260
3000
sadece erkeklere özgü işadamları derneğinden,
01:56
because he said he would never be part of an organization
41
116260
3000
oğlunun ilerde evet, ama kızınının asla kabul edilmeyeceği
01:59
that would one day welcome his son, but not his daughter.
42
119260
3000
bir organizasyonun parçası olmak istemesi gerekçesiyle ayrıldı.
02:02
(Applause)
43
122260
5000
(Alkış)
02:07
He's actually here today.
44
127260
2000
O da bugün burada aslında.
02:09
(Applause)
45
129260
5000
(Alkış)
02:14
The trick here
46
134260
2000
Komik olan şu ki
02:16
is my brother would become an experimental poet,
47
136260
2000
erkek kardeşim işadamı değil,
02:18
not a businessman,
48
138260
2000
deneysel şiirler yazan bir şair oldu,
02:20
but the intention was really good.
49
140260
2000
ama olsun, niyet gerçekten iyiydi.
02:22
(Laughter)
50
142260
2000
(Kahkaha)
02:24
In any case, I didn't readily claim the feminist label,
51
144260
2000
Her yanımda olmasına rağmen,
02:26
even though it was all around me,
52
146260
2000
feminist etiketini hemen kabullenemedim.
02:28
because I associated it with my mom's women's groups,
53
148260
2000
Çünkü feminizmi annemin kadın grupları,
02:30
her swishy skirts and her shoulder pads --
54
150260
3000
o zamanın moda etekleri ve vatkalarla ilişkilendirirdim
02:33
none of which had much cachet
55
153260
2000
ki bunların hiçbirinin,
02:35
in the hallways of Palmer High School
56
155260
2000
havalı görünmeye çalıştığım
02:37
where I was trying to be cool at the time.
57
157260
2000
Palmer Lisesi koridorlarında bir forsu yoktu.
02:39
But I suspected there was something really important
58
159260
2000
Yine de bu feminizm olayının gerçekten
02:41
about this whole feminism thing,
59
161260
2000
önemli bir yanı olduğundan şüpheleniyordum.
02:43
so I started covertly tiptoeing into my mom's bookshelves
60
163260
4000
Bu yüzden gizlice annemin kitaplığına gidip
02:47
and picking books off and reading them --
61
167260
3000
kitap seçip okumaya başladım -
02:50
never, of course, admitting that I was doing so.
62
170260
2000
bunu asla kimseye söylemedim tabii ki.
02:52
I didn't actually claim the feminist label
63
172260
3000
Bernard College'a gidene kadar
02:55
until I went to Barnard College
64
175260
2000
feminist etiketini kendime yapıştırmamıştım
02:57
and I heard Amy Richards and Jennifer Baumgardner speak for the first time.
65
177260
4000
ve ilk kez Amy Richards ve Jennifer Baumgardner'in konuşmalarını dinlemiştim.
03:01
They were the co-authors of a book called "Manifesta."
66
181260
3000
Onlar, "Manifesta" adlı kitabın yazarlarıydılar.
03:04
So what very profound epiphany, you might ask,
67
184260
3000
Feminist tarafımın açığa çıkmasını sağlayan
03:07
was responsible for my feminist click moment?
68
187260
3000
o büyük şey neydi, diye sorabilirsiniz.
03:10
Fishnet stockings.
69
190260
2000
File çorap.
03:12
Jennifer Baumgardner was wearing them.
70
192260
2000
Jennifer Baumgardner, file çorap giyiyordu.
03:14
I thought they were really hot.
71
194260
2000
Gerçekten seksi olduğunu düşündüm.
03:16
I decided, okay, I can claim the feminist label.
72
196260
2000
Tamam, dedim, artık feminist olabilirim.
03:18
Now I tell you this --
73
198260
3000
Şimdi size bunu söylüyorum,
03:21
I tell you this at the risk of embarrassing myself,
74
201260
3000
size bunu kendimi rezil etme pahasına söylüyorum,
03:24
because I think part of the work of feminism
75
204260
2000
Çünkü, feminizm işinin birazı
03:26
is to admit that aesthetics, that beauty,
76
206260
2000
estetiğin, güzelliğin, eğlencenin
03:28
that fun do matter.
77
208260
2000
önemli olduğunu itiraf etmektir.
03:30
There are lots of very modern political movements
78
210260
3000
Kültürel trendler sayesinde
03:33
that have caught fire in no small part
79
213260
2000
büyük çapta yanıp tutuşan
03:35
because of cultural hipness.
80
215260
2000
birçok modern politik hareket var.
03:37
Anyone heard of these two guys as an example?
81
217260
3000
Bu iki şahsın adını duymuş olan var mıydı mesela?
03:40
So my feminism is very indebted to my mom's,
82
220260
3000
Yani benim feminizmim anneminkine minnettar,
03:43
but it looks very different.
83
223260
2000
ancak onunkinden çok farklı.
03:45
My mom says, "patriarchy."
84
225260
2000
Annem "Ataerkillik," der.
03:47
I say, "intersectionality."
85
227260
2000
Ben, "Değişen roller" derim.
03:49
So race, class, gender, ability,
86
229260
3000
Irk, sınıf, cinsiyet, yetenek,
03:52
all of these things go into our experiences
87
232260
2000
bunların hepsi
03:54
of what it means to be a woman.
88
234260
2000
kadın olmanın ne demek olduğuyla alakalı.
03:56
Pay equity? Yes. Absolutely a feminist issue.
89
236260
2000
Maaş tarafsızlığı? Evet. Tamamiyle bir feminist mesele.
03:58
But for me, so is immigration. (Applause)
90
238260
3000
Ancak bana göre göç de öyle.
04:01
Thank you.
91
241260
2000
Teşekkürler.
04:04
My mom says, "Protest march."
92
244260
2000
Annem "Protesto yürüyüşü," der.
04:06
I say, "Online organizing."
93
246260
3000
Ben "Online örgütlenme," derim.
04:09
I co-edit, along with a collective
94
249260
2000
Birkaç inanılmaz derecede zeki
04:11
of other super-smart, amazing women,
95
251260
2000
ve harika kadınla birlikte
04:13
a site called Feministing.com.
96
253260
3000
Feministing.com adlı bir internet sitesini yönetiyorum.
04:16
We are the most widely read feminist publication ever,
97
256260
5000
Şu ana kadar en çok okunan feminist yayınız.
04:21
and I tell you this
98
261260
2000
Size bunu söylüyorum
04:23
because I think it's really important to see
99
263260
2000
çünkü bir devamlılığın olduğunu
04:25
that there's a continuum.
100
265260
2000
görmek gerçekten önemli.
04:27
Feminist blogging is basically the 21st century version
101
267260
3000
Feminist blog yazarlığı, farkındalık yaratmanın
04:30
of consciousness raising.
102
270260
2000
21. yüzyıl versiyonu.
04:32
But we also have a straightforward political impact.
103
272260
3000
Ama bizim bir de direkt politik etkimiz var.
04:35
Feministing has been able
104
275260
2000
Feministlik yapmak Walmart raflarından
04:37
to get merchandise pulled off the shelves of Walmart.
105
277260
2000
ürün çekilmesini sağlayabildi.
04:39
We got a misogynist administrator sending us hate-mail
106
279260
3000
Bize nefret mailleri gönderen kadın düşmanı
04:42
fired from a Big Ten school.
107
282260
2000
yöneticiyi bir Big 10 okulundan kovdurduk.
04:44
And one of our biggest successes
108
284260
3000
En büyük başarılarımızdan biri
04:47
is we get mail from teenage girls in the middle of Iowa
109
287260
3000
Iowa'nın ortasında yaşayan genç kızlardan, "Jessica Simpson'ı
04:50
who say, "I Googled Jessica Simpson and stumbled on your site.
110
290260
3000
google'da arattım ve sitenize rastladım. Feminizmin erkek düşmanlığı ve
04:53
I realized feminism wasn't about man-hating and Birkenstocks."
111
293260
3000
salaş sandaletler olmadığını anladım," diyen mailler alıyor olmamız.
04:56
So we're able to pull in the next generation
112
296260
3000
Yani, yeni jenerasyonu tamamen yeni bir
04:59
in a totally new way.
113
299260
2000
yolla aramıza alabiliriz.
05:01
My mom says, "Gloria Steinem."
114
301260
3000
Annem "Gloria Steinem," der.
05:04
I say, "Samhita Mukhopadhyay,
115
304260
2000
Ben "Samhita Mukhopadhyay,
05:06
Miriam Perez, Ann Friedman,
116
306260
2000
Miriam Perez, Ann Friedman,
05:08
Jessica Valenti, Vanessa Valenti,
117
308260
2000
Jessica Valenti, Vanessa Valenti,
05:10
and on and on and on and on."
118
310260
2000
ve benzeri ve benzeri ve benzeri," derim.
05:12
We don't want one hero.
119
312260
2000
Biz tek bir kahraman istemiyoruz.
05:14
We don't want one icon.
120
314260
2000
Biz tek bir ikon istemiyoruz.
05:16
We don't want one face.
121
316260
2000
Biz tek bir yüz istemiyoruz.
05:18
We are thousands of women and men across this country
122
318260
3000
Biz, ülke çapında online yazılar yazan, toplumu
05:21
doing online writing, community organizing,
123
321260
3000
organize eden, enstitüleri tamamen değiştiren
05:24
changing institutions from the inside out --
124
324260
3000
binlerce kadın ve erkeğiz.
05:27
all continuing the incredible work
125
327260
2000
Annelerimiz ve büyükannelerimizin başlattığı
05:29
that our mothers and grandmothers started.
126
329260
3000
inanılmaz işi devam ettiren binlercesiyiz.
05:33
Thank you.
127
333260
2000
Teşekkürler.
05:35
(Applause)
128
335260
2000
(Alkış)
05:37
Which brings me to the second paradox:
129
337260
2000
Bu beni ikinci çelişkiye getirdi:
05:39
sobering up about our smallness
130
339260
2000
birdenbire küçüklüğümüzden sıyrılıp
05:41
and maintaining faith in our greatness
131
341260
2000
büyüklüğümüze olan inancımızı
05:43
all at once.
132
343260
2000
devam ettirmek.
05:45
Many in my generation --
133
345260
2000
Benim jenerasyonumun çoğu -
05:47
because of well-intentioned parenting and self-esteem education --
134
347260
3000
iyi niyetli aile eğitimi ve haysiyet öğretimi yüzünden -
05:50
were socialized to believe
135
350260
2000
birer küçük kar tanesi
05:52
that we were special little snowflakes --
136
352260
2000
olduğumuza inanarak topluma karıştık,
05:54
(Laughter)
137
354260
2000
(Kahkaha)
05:56
who were going to go out and save the world.
138
356260
3000
ki güya gidip dünyayı kurtaracaktık.
05:59
These are three words many of us were raised with.
139
359260
3000
Bunlar birlikte büyütüldüğümüz üç sözcük.
06:02
We walk across graduation stages,
140
362260
2000
Abartılı beklentilerimizle mezuniyet
06:04
high on our overblown expectations,
141
364260
2000
koridorlarında yürüyoruz ve
06:06
and when we float back down to earth,
142
366260
2000
gerçek dünyaya geri döndüğümüzde
06:08
we realize we don't know what the heck it means
143
368260
2000
fark ediyoruz ki
06:10
to actually save the world anyway.
144
370260
3000
dünyayı kurtarmanın ne demek olduğunu bile bilmiyoruz.
06:13
The mainstream media often paints my generation
145
373260
3000
Ana akım medya benim jenerasyonumu genellikle
06:16
as apathetic,
146
376260
2000
umursamaz olarak tasvir eder.
06:18
and I think it's much more accurate
147
378260
2000
Bence şaşkın olduğumuzu söylemek
06:20
to say we are deeply overwhelmed.
148
380260
2000
daha doğru olur.
06:22
And there's a lot to be overwhelmed about, to be fair --
149
382260
2000
Açıkçası kafamızı karıştıracak çok şey var;
06:24
an environmental crisis,
150
384260
2000
çevresel kriz,
06:26
wealth disparity in this country
151
386260
2000
1928'den beri gördüğümüzün aksine
06:28
unlike we've seen since 1928,
152
388260
2000
ülkedeki gelir eşitsizliği,
06:30
and globally,
153
390260
2000
ve tamamen ahlakdışı ve devam eden
06:32
a totally immoral and ongoing wealth disparity.
154
392260
3000
global gelir eşitsizliği.
06:35
Xenophobia's on the rise. The trafficking of women and girls.
155
395260
3000
Yabancı düşmanlığı yükselişte - kadın ve kız ticareti de öyle.
06:38
It's enough to make you feel very overwhelmed.
156
398260
3000
Bunlar kafanızı karıştırmaya yeter.
06:41
I experienced this firsthand myself
157
401260
2000
2002 yılında Barnard College'tan mezun olduğumda
06:43
when I graduated from Barnard College in 2002.
158
403260
3000
bunu bizzat kendim yaşadım.
06:46
I was fired up; I was ready to make a difference.
159
406260
2000
Çok hevesliydim, farklılık yaratmaya hazırdım.
06:48
I went out and I worked at a non-profit,
160
408260
2000
Gidip STK'larda çalıştım,
06:50
I went to grad school, I phone-banked,
161
410260
3000
yükseklisans yaptım, telefon bankacılığı yaptım,
06:53
I protested, I volunteered,
162
413260
3000
protesto ettim, gönüllü oldum,
06:56
and none of it seemed to matter.
163
416260
3000
ama hiçbirisi bir işe yarıyormuş gibi görünmüyordu.
07:00
And on a particularly dark night
164
420260
2000
2004 aralığının kapakara bir gecesinde,
07:02
of December of 2004,
165
422260
2000
ailemle karşılıklı oturdum
07:04
I sat down with my family,
166
424260
2000
ve giderek hayal kırıklığına
07:06
and I said that I had become very disillusioned.
167
426260
3000
uğradığımı söyledim.
07:10
I admitted that I'd actually had a fantasy -- kind of a dark fantasy --
168
430260
3000
Dünyada yanlış giden her şeyi
07:13
of writing a letter
169
433260
2000
kağıda döktükten sonra, kendimi Beyaz Saray merdivenlerinde
07:15
about everything that was wrong with the world
170
435260
2000
ateşe vermek gibi bir düşüncemin
07:17
and then lighting myself on fire
171
437260
2000
- bir nevi karanlık fantazimin -
07:19
on the White House steps.
172
439260
3000
olduğunu itiraf ettim.
07:22
My mom
173
442260
2000
Annem
07:24
took a drink of her signature Sea Breeze,
174
444260
4000
her zaman içtiği kokteylinden bir yudum aldı,
07:28
her eyes really welled with tears,
175
448260
3000
gözleri dolmuştu,
07:31
and she looked right at me and she said,
176
451260
3000
ve bana bakarak şöyle dedi,
07:34
"I will not stand
177
454260
2000
"Umutsuzluğunun
07:36
for your desperation."
178
456260
2000
önünde durmayacağım.
07:38
She said, "You are smarter, more creative
179
458260
3000
"Bundan daha zeki, daha yaratıcı,
07:41
and more resilient than that."
180
461260
3000
ve daha dirençlisin," dedi.
07:44
Which brings me to my third paradox.
181
464260
3000
Bu da beni üçüncü çelişkiye getiriyor.
07:47
Growing up is about aiming to succeed wildly
182
467260
2000
Büyümek, çok şey başarmayı hedeflemek ve
07:49
and being fulfilled by failing really well.
183
469260
3000
güzelce bir dibe vurup bununla tatmin olmaktır.
07:52
(Laughter)
184
472260
2000
(Kahkaha)
07:54
(Applause)
185
474260
2000
(Alkış)
07:56
There's a writer I've been deeply influenced by, Parker Palmer,
186
476260
3000
Derinden etkilendiğim bir yazar, Parker Palmer,
07:59
and he writes that many of us are often whiplashed
187
479260
2000
şöyle yazar; Birçoğumuz genellikle
08:01
"between arrogant overestimation of ourselves
188
481260
3000
"benliğimizi kibirli bir şekilde abartma
08:04
and a servile underestimation of ourselves."
189
484260
3000
ve benliğimizi köle gibi hakir görme" arasında gidip geliyoruz.
08:07
You may have guessed by now,
190
487260
2000
Tatmin etmiş olacağınız üzre,
08:09
I did not light myself on fire.
191
489260
2000
kendimi ateşe vermedim.
08:11
I did what I know to do in desperation, which is write.
192
491260
3000
Umutsuzken yapılması gerekeni yaptım - yazmak.
08:14
I wrote the book I needed to read.
193
494260
3000
Okumam gereken kitabı yazdım.
08:17
I wrote a book about eight incredible people
194
497260
2000
Bu ülkenin her yerinde
08:19
all over this country
195
499260
2000
sosyal adalet görevi yapan sekiz inanılmaz
08:21
doing social justice work.
196
501260
2000
insan hakkında bir kitap yazdım.
08:23
I wrote about Nia Martin-Robinson,
197
503260
2000
Detroit'in ve iki sivil hak aktivistinin kızı,
08:25
the daughter of Detroit and two civil rights activists,
198
505260
2000
hayatını çevresel adalete
08:27
who's dedicating her life
199
507260
2000
adayan Nia Martin-Robinson
08:29
to environmental justice.
200
509260
2000
hakkında yazdım.
08:31
I wrote about Emily Apt
201
511260
2000
Yapabileceği en asil şeyin refah sisteminde sosyal görevli
08:33
who initially became a caseworker in the welfare system
202
513260
2000
olarak çalışmak olduğuna karar veren
08:35
because she decided that was the most noble thing she could do,
203
515260
3000
fakat hemen sonrasında hem bu işi sevmediğinin
08:38
but quickly learned, not only did she not like it,
204
518260
2000
hem de bu işte iyi olmadığının farkına varan
08:40
but she wasn't really good at it.
205
520260
2000
Emily Apt hakkında yazdım.
08:42
Instead, what she really wanted to do was make films.
206
522260
2000
Onun gerçekten yapmayı istediği şey film çekmekti.
08:44
So she made a film about the welfare system
207
524260
2000
Bu yüzden refah sistemi hakkında bir film yaptı
08:46
and had a huge impact.
208
526260
2000
ve çok büyük bir etki yarattı.
08:48
I wrote about Maricela Guzman, the daughter of Mexican immigrants,
209
528260
3000
Üniversite masraflarını karşılayabilmek için orduya katılan
08:51
who joined the military so she could afford college.
210
531260
4000
Meksikalı göçmen bir ailenin kızı Maricela Guzman hakkında yazdım.
08:55
She was actually sexually assaulted in boot camp
211
535260
2000
Acemi birliğinde cinsel saldırıya uğradı
08:57
and went on to co-organize a group
212
537260
2000
ve Asker Kadınların Eylem Ağı adında bir grubun
08:59
called the Service Women's Action Network.
213
539260
3000
kurulmasına yardım etti.
09:02
What I learned from these people and others
214
542260
2000
Bu ve bu gibi insanlardan, yüce emellerine ulaşmaktaki
09:04
was that I couldn't judge them
215
544260
2000
başarısızlıklarını baz alarak
09:06
based on their failure to meet their very lofty goals.
216
546260
3000
onları yargılayamayacağımı öğrendim.
09:09
Many of them are working in deeply intractable systems --
217
549260
3000
Birçoğu çok çetrefilli sistemlerle çalışıyor;
09:12
the military, congress,
218
552260
2000
ordu, meclis,
09:14
the education system, etc.
219
554260
2000
eğitim sistemi, vb.
09:16
But what they managed to do within those systems
220
556260
2000
Ancak, bu sistemlerin içinde yapmayı başardıkları
09:18
was be a humanizing force.
221
558260
3000
şey uygarlaştırıcı bir güçtü.
09:21
And at the end of the day,
222
561260
2000
Günün sonunda,
09:23
what could possibly be more important than that?
223
563260
2000
bundan daha önemli ne olabilir?
09:25
Cornel West says, "Of course it's a failure.
224
565260
2000
"Bu tabi ki bir başarısızlık.
09:27
But how good a failure is it?"
225
567260
3000
Ama ne güzel bir başarısızlık değil mi?" der Cornel West.
09:30
This isn't to say we give up our wildest, biggest dreams.
226
570260
3000
Bu en çılgın, en büyük hayallerimizden vazgeçelim demek değil.
09:33
It's to say we operate on two levels.
227
573260
2000
İki seviyede çalışalım demek.
09:35
On one,
228
575260
2000
Birincisinde,
09:37
we really go after changing these broken systems
229
577260
2000
kendimizi içinde bulduğumuz
09:39
of which we find ourselves a part.
230
579260
2000
o çarpık sistemlerin peşinden gidelim.
09:41
But on the other, we root our self-esteem
231
581260
2000
Diğerinde ise, bir başkasının gününü
09:43
in the daily acts of trying to make one person's day
232
583260
3000
daha kolaylaştırma, daha adilleştirme çabalarıyla
09:46
more kind, more just, etc.
233
586260
3000
haysiyetimizi koruyalım.
09:49
So when I was a little girl,
234
589260
2000
Küçükken
09:51
I had a couple of very strange habits.
235
591260
2000
birkaç garip alışkanlığım vardı.
09:53
One of them was
236
593260
2000
Mesela bir tanesi
09:55
I used to lie on the kitchen floor of my childhood home,
237
595260
2000
çocukluğumun geçtiği evin mutfağında
09:57
and I would suck the thumb of my left hand
238
597260
2000
yere uzanır, bir yandan sol elimin baş parmağını emip
09:59
and hold my mom's cold toes with my right hand.
239
599260
3000
bir yandan sağ elimle annemin soğuk ayak parmaklarını tutardım.
10:02
(Laughter)
240
602260
2000
(Kahkaha)
10:04
I was listening to her talk on the phone, which she did a lot.
241
604260
3000
Telefon konuşmalarını dinlerdim ki telefonda çok konuşurdu.
10:07
She was talking about board meetings,
242
607260
3000
Yönetim kurulu toplantılarından bahsederdi,
10:10
she was founding peace organizations,
243
610260
2000
barış organizasyonları yapardı,
10:12
she was coordinating carpools, she was consoling friends --
244
612260
3000
araba paylaşımları ayarlardı, arkadaşlarını teselli ederdi.
10:15
all these daily acts of care and creativity.
245
615260
3000
Tüm bunlar günlük bakım ve yaratıcılık aktiviteleriydi.
10:18
And surely, at three and four years old,
246
618260
2000
Şüphesiz ki 3-4 yaşlarındaki ben
10:20
I was listening to the soothing sound of her voice,
247
620260
3000
onun yatıştırıcı ses tonunu dinliyordum.
10:23
but I think I was also getting my first lesson in activist work.
248
623260
3000
Ancak, bir yandan da aktivist çalışmalardaki ilk dersimi alıyordum sanırım.
10:26
The activists I interviewed
249
626260
2000
Röportaj yaptığım aktivistlerin
10:28
had nothing in common, literally, except for one thing,
250
628260
3000
hiçbir ortak yanı yoktu. Bir şey hariç!
10:31
which was that they all cited their mothers
251
631260
2000
Hepsi de en büyük ve önemli aktivist etkinin
10:33
as their most looming and important
252
633260
2000
annelerinden geldiğini
10:35
activist influences.
253
635260
2000
söylüyordu.
10:37
So often, particularly at a young age,
254
637260
2000
Bu yüzden, sık sık, özellikle de erken yaşlarda,
10:39
we look far afield
255
639260
3000
anlamlı hayat örneklerini uzaklarda ararız
10:42
for our models of the meaningful life,
256
642260
2000
ama bazen bu örnek alınası insanlar
10:44
and sometimes they're in our own kitchens,
257
644260
3000
kendi mutfaklarımızda, telefonla konuşanlar,
10:47
talking on the phone, making us dinner,
258
647260
2000
bize yemek hazırlayanlar,
10:49
doing all that keeps the world going around and around.
259
649260
4000
dünyanın dönmesini sağlayan şeyleri yapanlardır.
10:53
My mom and so many women like her
260
653260
2000
Annem ve benzeri birçok kadın bana
10:55
have taught me that life is not about glory,
261
655260
3000
hayatın, zafer veya kesinlik
10:58
or certainty, or security even.
262
658260
3000
ve hatta emniyetle ilgili olmadığını öğretti.
11:01
It's about embracing the paradox.
263
661260
2000
Hayat çelişkileri kucaklamaktır.
11:03
It's about acting in the face of overwhelm.
264
663260
3000
Hayat şaşkınlık karşısında hareket edebilmektir,
11:06
And it's about loving people really well.
265
666260
3000
ve hayat, insanları gerçekten sevmektir.
11:09
And at the end of the day,
266
669260
2000
Günün sonunda,
11:11
these things make for a lifetime
267
671260
3000
bizi mücadele ve ödül dolu bir hayata
11:14
of challenge and reward.
268
674260
2000
götüren bunlar olacaktır.
11:16
Thank you.
269
676260
2000
Teşekkürler.
11:18
(Applause)
270
678260
2000
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7