Zainab Salbi: Women, wartime and the dream of peace

Zainab Salbi: Kadınlar, savaş zamanıı ve barış hayali

65,726 views

2010-11-24 ・ TED


New videos

Zainab Salbi: Women, wartime and the dream of peace

Zainab Salbi: Kadınlar, savaş zamanıı ve barış hayali

65,726 views ・ 2010-11-24

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Neslihan Atas Gözden geçirme: Sancak Gülgen
00:16
I woke up in the middle of the night
0
16260
2000
Gece yarısı
00:18
with the sound of heavy explosion.
1
18260
3000
şiddetli patlama sesleriyle uyandım.
00:21
It was deep at night.
2
21260
2000
Gecenin karanlığıydı.
00:23
I do not remember what time it was.
3
23260
2000
Saat kaçtı hatırlamıyorum.
00:25
I just remember the sound
4
25260
2000
Sadece sesin
00:27
was so heavy
5
27260
2000
çok şiddetli
00:29
and so very shocking.
6
29260
2000
ve çok şok edici olduğunu hatırlıyorum.
00:32
Everything in my room was shaking --
7
32260
3000
Odamdaki herşey sallanıyordu --
00:35
my heart, my windows,
8
35260
3000
kalbim, pencerelerim,
00:38
my bed, everything.
9
38260
3000
yatağım -- herşey
00:42
I looked out the windows
10
42260
3000
Pencereden dışarı baktım,
00:45
and I saw a full half-circle
11
45260
3000
ve yarım daire şeklinde
00:48
of explosion.
12
48260
2000
bir patlama gördüm.
00:50
I thought it was just like the movies,
13
50260
2000
Filmlerdeki gibi diye düşündüm,
00:52
but the movies had not conveyed them
14
52260
2000
fakat filmler görmekte olduğum
00:54
in the powerful image that I was seeing
15
54260
3000
resimdeki gibi güçlü ve gerçekçi aktarmamıştı hiç --
00:57
full of bright red
16
57260
2000
parlak kırmızı
00:59
and orange and gray,
17
59260
2000
turuncu ve gri,
01:01
and a full circle of explosion.
18
61260
2000
ve yarım daire şeklinde bir patlama.
01:03
And I kept on staring at it
19
63260
3000
Yok olana kadar
01:06
until it disappeared.
20
66260
3000
izlemeye devam ettim.
01:09
I went back to my bed,
21
69260
3000
Yatağıma gittim,
01:12
and I prayed,
22
72260
2000
ve dua ettim,
01:14
and I secretly thanked God
23
74260
3000
ve gizlice Allah'a şükrettim
01:17
that that missile
24
77260
2000
o füze
01:19
did not land on my family's home,
25
79260
3000
bizim evimize düşmediği için,
01:23
that it did not kill my family that night.
26
83260
3000
ve o gece benim ailemi öldürmediği için.
01:28
Thirty years have passed,
27
88260
2000
30 yıl geçti,
01:30
and I still feel guilty about that prayer,
28
90260
3000
ve dua için hala suçlu hissediyorum kendimi,
01:34
for the next day, I learned that that missile
29
94260
2000
ertesi gün, füzenin
01:36
landed on my brother's friend's home
30
96260
4000
kardeşimin arkadaşının evine düştüğünü
01:40
and killed him
31
100260
3000
onu
01:43
and his father,
32
103260
2000
ve babasını öldürdüğünü öğrendim,
01:45
but did not kill his mother or his sister.
33
105260
3000
annesi ve kızkardeşi ölmemişti.
01:51
His mother showed up the next week
34
111260
2000
Ertesi hafta annesi
01:53
at my brother's classroom
35
113260
2000
kardeşimin sınıfına geldi
01:55
and begged seven-year-old kids
36
115260
3000
ve yedi yaşındaki çocuklara
01:58
to share with her any picture they may have
37
118260
3000
oğlunun resmi
02:01
of her son,
38
121260
2000
için yalvardı,
02:03
for she had lost everything.
39
123260
3000
patlamada herşeyi kaybetmişti.
02:09
This is not a story
40
129260
2000
Bu
02:11
of a nameless survivor of war,
41
131260
3000
savaştan kurtulan isimsiz birinin,
02:15
and nameless refugees,
42
135260
2000
ve hergün
02:17
whose stereotypical images we see in our newspapers
43
137260
3000
gezetelerimizde
02:20
and our TV
44
140260
3000
ve televizyonlarımızda klişe resimlerini gördüğümüz
02:23
with tattered clothes,
45
143260
2000
yırtık elbiseli,
02:25
dirty face, scared eyes.
46
145260
3000
kirli yüzlü, korkulu gözleri olan bir mültecinin hikayesi değil.
02:29
This is not a story of a nameless someone
47
149260
3000
Bu herhangi bir savaşı yaşamış
02:32
who lived in some war,
48
152260
2000
ümitlerini, hayallerini,
02:34
who we do not know their hopes, their dreams,
49
154260
2000
başarılarını, ailelerini,
02:36
their accomplishments, their families,
50
156260
3000
inançlarını, değerlerini bilmediğimiz
02:39
their beliefs, their values.
51
159260
2000
isimsiz insanların hikayesi değil,
02:41
This is my story.
52
161260
3000
Bu benim hikayem.
02:45
I was that girl.
53
165260
3000
O kız bendim.
02:49
I am another image and vision
54
169260
3000
Ben bir başka savaştan kurtulmuş birinin
02:52
of another survivor of war.
55
172260
3000
resmi ve vizyonuyum.
02:55
I am that refugee,
56
175260
2000
O mülteci benim,
02:57
and I am that girl.
57
177260
3000
O kız benim.
03:00
You see,
58
180260
2000
Gördüğünüz gibi,
03:02
I grew up in war-torn Iraq,
59
182260
3000
savaş mağlubu bir Irak'ta büyüdüm
03:06
and I believe that there are two sides of wars
60
186260
3000
ve sadece bir yüzünü gördüğümüz
03:09
and we've only seen
61
189260
2000
savaşların iki yüzü
03:11
one side of it.
62
191260
2000
olduğuna inanıyorum.
03:13
We only talk about
63
193260
2000
Sadece savaşın
03:15
one side of it.
64
195260
2000
bir yüzü hakkında konuşuyoruz.
03:17
But there's another side
65
197260
2000
Fakat içinde yaşamış biri olarak
03:19
that I have witnessed
66
199260
2000
ve içinde çalışmış biri olarak
03:21
as someone who lived in it
67
201260
2000
tanık olduğum
03:23
and someone who ended up working in it.
68
203260
3000
bir diğer yüzü daha var savaşın.
03:26
I grew up with the colors of war --
69
206260
3000
Ben savaşın renkleriyle büyüdüm --
03:29
the red colors of fire and blood,
70
209260
3000
ateş ve kanın kırmızı renkleriyle,
03:32
the brown tones of earth
71
212260
3000
yüzlerimizde
03:35
as it explodes
72
215260
2000
patladığında
03:37
in our faces
73
217260
2000
yeryüzünün kahverengi tonlarıyla
03:39
and the piercing silver
74
219260
2000
ve patlayan bir füzenin
03:41
of an exploded missile,
75
221260
2000
delici gümüş rengiyle,
03:43
so bright
76
223260
2000
o kadar parlaktır ki
03:45
that nothing can protect your eyes from it.
77
225260
3000
hiçbir şey gözünüzü ondan koruyamaz.
03:49
I grew up
78
229260
2000
Ben
03:51
with the sounds of war --
79
231260
2000
savaşın sesleriyle büyüdüm --
03:53
the staccato sounds of gunfire,
80
233260
3000
kesik ve kuvvetli top sesleriyle,
03:56
the wrenching booms of explosions,
81
236260
3000
yürek burkan patlama sesleriyle,
03:59
ominous drones of jets flying overhead
82
239260
3000
üzerimizde uçan jetlerin uğursuz vızıltılarıyla
04:02
and the wailing warning sounds
83
242260
2000
ve sirenlerin
04:04
of sirens.
84
244260
2000
ağıt yakan uyarı sesleriyle.
04:07
These are the sounds you would expect,
85
247260
3000
Bu sesleri tahmin edebilirsiniz,
04:10
but they are also the sounds
86
250260
2000
fakat onlar aynı zamanda
04:12
of dissonant concerts of a flock of birds
87
252260
3000
gece yarısı ciyaklayan
04:15
screeching in the night,
88
255260
2000
bir sürü kuşun akordsuz konseri,
04:17
the high-pitched honest cries
89
257260
2000
çocukların dürüst
04:19
of children
90
259260
2000
tiz çığlıkları
04:21
and the thunderous,
91
261260
2000
ve kulakları sağır eden,
04:23
unbearable
92
263260
2000
dayanılmaz,
04:25
silence.
93
265260
2000
sessizlik.
04:28
"War," a friend of mine said,
94
268260
2000
"Savaş", demişti bir arkadaşım,
04:30
"is not about sound at all.
95
270260
3000
"sadece sesten ibaret değil.
04:33
It is actually about silence,
96
273260
3000
Aynı zamanda sessizlik,
04:36
the silence of humanity."
97
276260
3000
insanlığın sessiz çığlığı."
04:41
I have since left Iraq
98
281260
3000
Sonra Irak'tan ayrıldım
04:44
and founded a group called Women for Women International
99
284260
3000
ve savaştan kurtulan
04:47
that ends up working
100
287260
2000
kadınlarla çalıştığım
04:49
with women survivors of wars.
101
289260
3000
Women for Women International adlı bir grup kurdum.
04:52
In my travels and in my work,
102
292260
2000
Seyahatlerimde ve işimde,
04:54
from Congo to Afghanistan,
103
294260
3000
Kongo'daan Afganistan'a,
04:57
from Sudan to Rwanda,
104
297260
2000
Sudan'dan Ruanda'ya,
04:59
I have learned not only
105
299260
2000
sadece savaşın renklerinin değil
05:01
that the colors and the sounds of war are the same,
106
301260
3000
aynı zamanda
05:04
but the fears of war are the same.
107
304260
3000
korkularının da aynı olduğunu öğrendim.
05:08
You know, there is a fear of dying,
108
308260
2000
Bildiğiniz gibi, ölüm korkusu,
05:10
and do not believe any movie character
109
310260
3000
ve kahramanın korkmadığı
05:13
where the hero is not afraid.
110
313260
2000
film karakterlerine inanmayın.
05:15
It is very scary
111
315260
2000
"Ölmek üzereyim"
05:17
to go through that feeling
112
317260
2000
ya da "Bu patlamada ölebilirim"
05:19
of "I am about to die"
113
319260
2000
duygusunu hissetmek
05:21
or "I could die in this explosion."
114
321260
2000
gerçekten çok kortucu.
05:24
But there's also the fear
115
324260
2000
Fakat aynı zamanda
05:26
of losing loved ones,
116
326260
2000
sevdiklerini kaybetmenin korkusu da var,
05:28
and I think that's even worse.
117
328260
2000
ve sanırım bu çok daha kötü.
05:30
It's too painful. You don't want to think about it.
118
330260
3000
Öyle acı verici ki, bilmek istemezsiniz.
05:33
But I think the worst kind of fear is the fear --
119
333260
4000
Fakat sanırım korkunun en kötü versiyonu şu --
05:37
as Samia, a Bosnian woman, once told me,
120
337260
3000
dört yıllık Sarajevo kuşatmasından kurtulan
05:40
who survived the four-years besiege of Sarajevo;
121
340260
3000
Bosnalı bir kadın olan Samia'nın dediği gibi.
05:43
she said, "The fear
122
343260
2000
Dedi ki, "İçimdeki 'ben'i
05:45
of losing
123
345260
2000
kaybetme korkusu
05:47
the 'I' in me,
124
347260
2000
içimdeki ben,
05:49
the fear of losing
125
349260
3000
İçimdeki 'ben'i
05:52
the 'I' in me."
126
352260
2000
kaybetme korkusu."
05:54
That's what my mother in Iraq
127
354260
2000
Irak'taki annem de
05:56
used to tell me.
128
356260
2000
bunu söylerdi hep.
05:58
It's like dying from inside-out.
129
358260
3000
İçinin (ruhunun) ölmesi gibi.
06:02
A Palestinian woman once told me,
130
362260
2000
Filistinli bir kadın bir keresinde bana demişti ki,
06:04
"It is not about the fear of one death,"
131
364260
3000
"Bu sadece bir ölümden kormak değil,"
06:07
she said, "sometimes I feel
132
367260
2000
dedi ki, "bazen bir günde
06:09
I die 10 times in one day,"
133
369260
3000
10 defa öldüğümü hissediyorum,"
06:12
as she was describing the marches of soldiers
134
372260
2000
asker ordularını ve onların
06:14
and the sounds of their bullets.
135
374260
2000
mermi seslerini anlatırken.
06:16
She said, "But it's not fair,
136
376260
2000
Ve dedi ki,"Bu hiç adil değil,
06:18
because there is only one life,
137
378260
3000
sadece bir hayatımız var,
06:21
and there should only be one death."
138
381260
3000
ve sadece bir ölüm olmalı."
06:27
We have been only seeing
139
387260
3000
Savaşın sadece
06:30
one side of war.
140
390260
2000
bir yüzünü görmekteyiz.
06:32
We have only been discussing and consumed
141
392260
3000
Sadece birlik sayılarını,
06:35
with high-level preoccupations
142
395260
2000
zamanlama hatalarını,
06:37
over troop levels, drawdown timelines,
143
397260
3000
direnişleri ve şiddetli operasyonları
06:40
surges and sting operations,
144
400260
2000
tartışmaktayız,
06:42
when we should be examining the details
145
402260
3000
toplumsal dokunun
06:45
of where the social fabric
146
405260
3000
çoğunlukla yırtılmış olduğu,
06:48
has been most torn,
147
408260
3000
toplumun doğaçlama davrandığı,
06:51
where the community has improvised
148
411260
2000
ve kurtulduğu
06:53
and survived
149
413260
2000
ve direnç hareketleri
06:55
and shown acts of resilience
150
415260
2000
ve hayatı devam ettirmek için
06:57
and amazing courage
151
417260
2000
hayret verici bir cesaret gösterdiği
06:59
just to keep life going.
152
419260
3000
anların detaylarını incelememiz gereken yerde.
07:03
We have been so consumed
153
423260
3000
Görünürde objektif tartışmalarla,
07:06
with seemingly objective discussions
154
426260
2000
siyasetle, taktiklerle,
07:08
of politics, tactics,
155
428260
2000
silahlarla, dolarlarla
07:10
weapons, dollars
156
430260
2000
ve kayıplarla
07:12
and casualties.
157
432260
2000
öyle tüketildik ki.
07:14
This is the language
158
434260
2000
Bu
07:16
of sterility.
159
436260
2000
sterilitenin dili.
07:19
How casually
160
439260
2000
Bu başlık altındaki
07:21
we treat casualties
161
441260
2000
kayıplara (felaketlere) nasıl tesadüfen
07:23
in the context of this topic.
162
443260
2000
müdahele ediyoruz.
07:25
This is where we conceive of rape and casualties
163
445260
3000
Bu tecavüz ve kayıpları
07:28
as inevitabilities.
164
448260
3000
kaçınılmaz olarak düşündüğümüz yer.
07:31
Eighty percent of refugees around the world
165
451260
3000
Dünyadaki mültecilerin yüzde 80'i
07:34
are women and children. Oh.
166
454260
3000
kadınlar ve çocuklar. Oh.
07:37
Ninety percent of modern war casualties
167
457260
2000
Modern savaş kayıplarının yüzde 90'ı
07:39
are civilians.
168
459260
2000
siviller --
07:41
Seventy-five percent of them are women and children.
169
461260
3000
Bunların yüzde 75'i kadınlar ve çocuklar.
07:44
How interesting.
170
464260
3000
Ne kadar ilginç.
07:47
Oh, half a million women in Rwanda
171
467260
2000
Oh, Ruanda'da 100 günde
07:49
get raped in 100 days.
172
469260
2000
yarım milyon kadına tecavüz edilmiş.
07:51
Or, as we speak now,
173
471260
3000
Ya da, şu anda biz konuşurken,
07:54
hundreds of thousands of Congolese women
174
474260
3000
yüz binlerce Kongolu kadın
07:57
are getting raped and mutilated.
175
477260
2000
tecavüz ediliyor ve sakat bırakılıyor.
07:59
How interesting.
176
479260
2000
Ne kadar ilginç.
08:01
These just become numbers that we refer to.
177
481260
3000
Bunlar sadece bize intikal eden rakamlar.
08:05
The front of wars
178
485260
2000
Savaşları yönetenler
08:07
is increasingly non-human eyes
179
487260
3000
giderek daha da insanlık dışı gözlerini
08:10
peering down on our perceived enemies
180
490260
2000
uzaydan
08:12
from space,
181
492260
2000
algıladığımız düşmanlarımıza çevirdiler,
08:14
guiding missiles toward unseen targets,
182
494260
3000
roketleri görülmeyen hedeflere yönlendirerek,
08:17
while the human conduct
183
497260
2000
insansız bir roket saldırısının
08:19
of the orchestra of media relations
184
499260
2000
bir radikal yerine
08:21
in the event that this particular drone attack
185
501260
3000
bir köylüyü öldürdüğü olayda
08:24
hits a villager
186
504260
2000
insan
08:26
instead of an extremist.
187
506260
2000
medya ilişkileri orkestrasını yönetiyorken.
08:28
It is a chess game.
188
508260
2000
Bu bir satranç oyunu.
08:30
You learn to play an international relations school
189
510260
3000
Ulusal ve uluslararası liderlik yolumuzda
08:33
on your way out and up
190
513260
2000
bir uluslararası ilişkiler okulunda
08:35
to national and international leadership.
191
515260
3000
nasıl oynayacağınız öğrenirsiniz.
08:38
Checkmate.
192
518260
2000
Şah mat.
08:41
We are missing
193
521260
2000
Savaşın diğer yanlarını
08:43
a completely other side of wars.
194
523260
3000
tamamen kaçırıyoruz.
08:47
We are missing my mother's story,
195
527260
3000
Annemin hikayesini kaçırıyoruz,
08:50
who made sure with every siren, with every raid,
196
530260
3000
her sirende, her baskında
08:53
with every cut off-of electricity,
197
533260
2000
her elektrikkesintisinde,
08:55
she played puppet shows for my brothers and I,
198
535260
2000
kardeşim ve ben
08:57
so we would not be scared
199
537260
2000
patlama seslerinden korkmayalım diye,
08:59
of the sounds of explosions.
200
539260
2000
kuklalar oynatırdı.
09:01
We are missing the story of Fareeda,
201
541260
3000
Fareeda'nın hikayesini kaçırıyoruz,
09:04
a music teacher,
202
544260
2000
bir müzik öğretmeni,
09:06
a piano teacher, in Sarajevo,
203
546260
2000
Sarajevo'daki dört yıllık kuşatmada
09:08
who made sure
204
548260
2000
her bir gün
09:10
that she kept the music school open
205
550260
2000
müzik okulunun açık kalmasını sağlayan
09:12
every single day
206
552260
2000
her gün
09:14
in the four years of besiege in Sarajevo
207
554260
3000
ona ve okuluna
09:17
and walked to that school,
208
557260
2000
ateş eden işgalcilere rağmen
09:19
despite the snipers shooting
209
559260
2000
okula yürüyen,
09:21
at that school and at her,
210
561260
2000
eldivenli, bereli, paltolu öğrencileriyle beraber
09:23
and kept the piano, the violin, the cello
211
563260
3000
piyanonun, kemanın, çellonun
09:26
playing the whole duration of the war,
212
566260
3000
tüm savaş süresince çalmasını sağlayan
09:29
with students wearing their gloves and hats and coats.
213
569260
3000
bir piyano öğretmeni Sarajevo'da.
09:32
That was her fight.
214
572260
2000
Bu onun savaşıydı.
09:34
That was her resistance.
215
574260
3000
Bu onun direnişiydi.
09:37
We are missing the story of Nehia,
216
577260
3000
Nehia'nın hikayesini kaçırıyoruz,
09:40
a Palestinian woman in Gaza
217
580260
2000
bir sonraki gün ateşkes olmayacağından,
09:42
who, the minute there was a cease-fire in the last year's war,
218
582260
3000
geçen yılın savaşın kısacık ateşkes anında
09:45
she left out of home,
219
585260
2000
evinden çıkıp,
09:47
collected all the flour
220
587260
2000
tüm unu toplayıp
09:49
and baked as much bread for every neighbor to have,
221
589260
3000
tüm komşularına yetecek kadar ekmek pişiren
09:52
in case there is no cease-fire the day after.
222
592260
3000
Gazze'deki Filistinli kadın.
09:56
We are missing
223
596260
2000
Kilise katliamından kuryulan,
09:58
the stories of Violet,
224
598260
2000
cesetleri gömüp, evleri,
10:00
who, despite surviving genocide in the church massacre,
225
600260
3000
sokakları temizlemeye devam eden
10:03
she kept on going on,
226
603260
2000
Violet'in
10:05
burying bodies, cleaning homes, cleaning the streets.
227
605260
3000
hikayesini kaçırıyoruz.
10:08
We are missing stories of women
228
608260
3000
Savaşların ortasında
10:11
who are literally keeping life going
229
611260
3000
hayatın devam etmesini sağlayan kadınların
10:14
in the midst of wars.
230
614260
2000
hikayelerini kaçırıyoruz.
10:16
Do you know --
231
616260
2000
Biliyor musunuz --
10:18
do you know that people fall in love in war
232
618260
3000
o insanların savaşta aşık olduklarını
10:21
and go to school
233
621260
3000
ve okula gittiklerini
10:24
and go to factories and hospitals
234
624260
2000
ve fabrikalara ve hastanelere gittiklerini
10:26
and get divorced and go dancing and go playing
235
626260
2000
ve boşandıklarını ve dans ettiklerini ve oynadıklarını
10:28
and live life going?
236
628260
3000
ve devam eden hayatı yaşadıklarını biliyor musunuz?
10:32
And the ones who are keeping that life
237
632260
2000
Ve hayatın devam etmesini sağlayanlar
10:34
are women.
238
634260
2000
kadınlardır.
10:37
There are two sides of war.
239
637260
3000
Savaşın iki yönü vardır.
10:41
There is a side that fights,
240
641260
2000
Savaşan, dövüşen bir tarafı vardır,
10:43
and there is a side that keeps the schools
241
643260
2000
ve bir de okulları
10:45
and the factories and the hospitals open.
242
645260
3000
fabrikaları ve hastaneleri açık tutan bir tarafı da vardır.
10:48
There is a side that is focused on winning battles,
243
648260
3000
Muhabereleri kazanmaya odaklanan bir yanı vardır,
10:51
and there is a side that is focused
244
651260
2000
ve hayatı kazanmaya odaklanan
10:53
on winning life.
245
653260
3000
bir yanı vardır.
10:56
There is a side that leads the front-line discussion,
246
656260
3000
Ön cephedeki kararları yöneten bir yanı vardır,
10:59
and there is a side
247
659260
2000
ve bir de
11:01
that leads the back-line discussion.
248
661260
3000
perde arkasındaki müzakereleri yöneten bir yanı vardır.
11:04
There is a side that thinks
249
664260
2000
Dövüşün sonunda
11:06
that peace is the end of fighting,
250
666260
3000
barış olduğunu düşünen bir yanı vardır,
11:10
and there is a side that thinks
251
670260
2000
ve barışın
11:12
that peace is the arrival
252
672260
2000
okullara ve işe ulaşmak
11:14
of schools and jobs.
253
674260
3000
olduğunu düşünen bir yanı da vardır.
11:17
There is a side
254
677260
2000
Bir erkekler tarafından yönetilen
11:19
that is led by men,
255
679260
2000
yanı vardır,
11:21
and there is a side
256
681260
2000
bir de
11:23
that is led by women.
257
683260
2000
kadınlar tarafından yönetilen yanı vardır.
11:25
And in order for us to understand
258
685260
3000
Ve kalıcı barışı nasıl inşa edebileceğimizi
11:28
how do we build lasting peace,
259
688260
3000
anlamak için,
11:31
we must understand war and peace
260
691260
3000
savaşı ve barışı
11:34
from both sides.
261
694260
2000
iki tarafından da algılamalıyız.
11:36
We must have a full picture
262
696260
2000
Bunun ne anlama geldiğine dair
11:38
of what that means.
263
698260
2000
bütün resmi iredelemeliyiz.
11:40
In order for us to understand
264
700260
2000
Barışın [esas] anlamını
11:42
what actually peace means,
265
702260
2000
anlayabilmemiz için,
11:44
we need to understand,
266
704260
2000
şunu anlamamız gerekir ki,
11:46
as one Sudanese woman once told me,
267
706260
2000
Sudanlı bir kadının bir defasında bana dediği gibi,
11:48
"Peace is the fact that my toenails
268
708260
3000
"Barış ayak tırnaklarımın
11:51
are growing back again."
269
711260
3000
yeniden uzamaya başlamasaı gerçeğidir."
11:54
She grew up in Sudan, in Southern Sudan,
270
714260
2000
O Sudan'da büyüdü,
11:56
for 20 years of war,
271
716260
2000
20 yıl süren savaşta bir milyon insanın öldüğü,
11:58
where it killed one million people
272
718260
3000
ve beş milyon mültecinin ülkesinden olduğu
12:01
and displaced five million refugees.
273
721260
3000
Güney Sudan'da.
12:04
Many women were taken as slaves
274
724260
2000
Birçok kadın
12:06
by rebels and soldiers,
275
726260
2000
askerler ve isyancılar tarafından
12:08
as sexual slaves who were forced also
276
728260
3000
sex kölesi olarak alıkoyuldu,
12:11
to carry the ammunition and the water
277
731260
2000
askerlere cephane ve su
12:13
and the food for the soldiers.
278
733260
2000
ve yiyecek taşımaları için zorlandı.
12:15
So that woman walked for 20 years,
279
735260
3000
O kadın 20 yıl boyunca yürüdü,
12:18
so she would not be kidnapped again.
280
738260
3000
tekrar kaçırılmasın, alıkonulmasın diye.
12:21
And only when there was some sort of peace,
281
741260
3000
Ne zaman ki bir nevi barış oldu,
12:24
her toenails grew back again.
282
744260
3000
ayak tırnakları tekrar uzamaya başladı.
12:28
We need to understand peace
283
748260
2000
Barışı bir ayak tırnağının perpektifinden
12:30
from a toenail's perspective.
284
750260
3000
anlamamız gerek.
12:34
We need to understand
285
754260
2000
Şunu anlamamız gerekir ki
12:36
that we cannot actually have negotiations
286
756260
2000
müzakere masalarında
12:38
of ending of wars or peace
287
758260
2000
kadınlara tamamen yer vermeden
12:40
without fully including women
288
760260
3000
savaşların sonlanması ya da barış hakkında
12:43
at the negotiating table.
289
763260
2000
tam anlamıyla çözüme ulaşamayız.
12:45
I find it amazing
290
765260
2000
Şunu çok şaşırtıcı buluyorum ki,
12:47
that the only group of people
291
767260
2000
savaşmayan ve öldürmeyen
12:49
who are not fighting and not killing
292
769260
2000
ve yağmalamayan ve yakmayan ve tecavüz etmeyen
12:51
and not pillaging and not burning and not raping,
293
771260
3000
tek insan grubuna
12:54
and the group of people who are mostly --
294
774260
2000
ve çoğunlukla --
12:56
though not exclusively --
295
776260
2000
tek olmasa da --
12:58
who are keeping life going in the midst of war,
296
778260
3000
savaşların ortasında yaşamı devam ettiren bu gruba
13:01
are not included in the negotiating table.
297
781260
3000
müzakere masalarında yer verilmiyor.
13:06
And I do argue that women lead the back-line discussion,
298
786260
3000
Cephe arkasını kadınların yönettiğini düşünüyorum,
13:09
but there are also men
299
789260
2000
fakat aynı zamanda o müzakere masalarından
13:11
who are excluded from that discussion.
300
791260
2000
soyutlanan erkekler de vardır.
13:13
The doctors who are not fighting,
301
793260
2000
Savaşmayan doktorlar,
13:15
the artists, the students, the men who refuse to pick up the guns,
302
795260
3000
ressamlar, öğrenciler, silah tutmayı reddeden erkekler de
13:18
they are, too, excluded
303
798260
2000
müzakere masalarının
13:20
from the negotiating tables.
304
800260
3000
dışında tutulurlar.
13:23
There is no way we can talk about a lasting peace,
305
803260
3000
Kalıcı barıştan,
13:26
building of democracy, sustainable economies,
306
806260
3000
demokrasiden, sürdürülebilir ekonomiden,
13:29
any kind of stabilities,
307
809260
2000
herhangi bir istikrardan söz etmemiz mümkün değildir,
13:31
if we do not fully include women
308
811260
3000
eğer müzakere masalarında
13:34
at the negotiating table.
309
814260
2000
tamamen kadınlara da yer vermezsek.
13:36
Not one, but 50 percent.
310
816260
3000
Sadece bir değil, yüzde 50 oranında.
13:40
There is no way we can talk about the building of stability
311
820260
3000
İstikrarın inşaasından bahsedemeyiz,
13:43
if we don't start investing
312
823260
3000
eğer kadınlara ve kızlara
13:46
in women and girls.
313
826260
2000
yatırım yapmaya başlamazsak.
13:48
Did you know
314
828260
2000
Dünyanın
13:50
that one year
315
830260
2000
bir yıldaki
13:52
of the world's military spending
316
832260
2000
askeri harcamasının
13:54
equals 700 years
317
834260
3000
Birleşmiş Milletlerin
13:57
of the U.N. budget
318
837260
3000
700 yıllık bütçesine
14:00
and equals 2,928 years
319
840260
3000
ve B.M.'in kadınlara 2,928 yılda ayıracağı
14:03
of the U.N. budget allocated for women?
320
843260
3000
bütçeye eşit olduğunu biliyor muydunuz?
14:07
If we just reverse
321
847260
2000
Sadece
14:09
that distribution of funds,
322
849260
2000
bu ödenek dağıtım dengesini tersine çevirirsek,
14:11
perhaps we could have
323
851260
3000
belki dünyada daha kalıcı
14:14
a better lasting peace in this world.
324
854260
3000
bir barış sağlayabiliriz.
14:17
And last, but not least,
325
857260
2000
Ve son olarak, hiç olmazsa değil,
14:19
we need to invest in peace and women,
326
859260
3000
barışa ve kadınlara yatırım yapmalıyız,
14:22
not only because it is the right thing to do,
327
862260
3000
sadece yapılması doğru şey olduğu için değil,
14:25
not only because it is the right thing to do,
328
865260
3000
sadece hepimiz için sürdürebilir ve kalıcı bir barış inşa etmede
14:28
for all of us to build sustainable and lasting peace today,
329
868260
3000
yapılması doğru şey olduğu için değil,
14:31
but it is for the future.
330
871260
3000
aynı zamanda geleceğimiz için.
14:34
A Congolese woman,
331
874260
2000
Kongolu bir kadın,
14:36
who was telling me about
332
876260
2000
çocuklarının babalarının gözleri önünde öldürüldüğünü
14:38
how her children saw their father killed in front of them
333
878260
3000
nasıl gördüğünü
14:41
and saw her raped in front of them
334
881260
3000
ve kendisine çocukları önünde nasıl tecavüz edildiğini
14:44
and mutilated in front of them,
335
884260
2000
ve sakat bırakıldığını,
14:46
and her children saw their nine-year-old sibling
336
886260
2000
ve çocuklarının dokuz yaşındaki kardeşlerinin
14:48
killed in front of them,
337
888260
3000
öldürüldüğünü nasıl izlediğini
14:51
how they're doing okay right now.
338
891260
3000
ve şu anda nasıl idare ettiklerini anlattı.
14:54
She got into Women for Women International's program.
339
894260
2000
O Women for Women International programına katıldı.
14:56
She got a support network.
340
896260
2000
Kendisine destek buldu.
14:58
She learned about her rights.
341
898260
2000
Haklarını öğrendi.
15:00
We taught her vocational and business skills. We helped her get a job.
342
900260
3000
Ona mesleki ve iş vasıfları öğrettik. İş bulmasına yardım ettik.
15:03
She was earning 450 dollars. She was doing okay.
343
903260
3000
450$ kazanmaya başladı. Kendini idare etmeye başladı.
15:06
She was sending them to school. Have a new home.
344
906260
2000
Çocuklarını okula göderdi -- yeni bir evi oldu.
15:08
She said, "But what I worry about the most
345
908260
3000
Bana dedi ki, "Fakat en çok korktuğum şey
15:11
is not any of that.
346
911260
2000
bunların hiçbiri değil.
15:13
I worry that my children
347
913260
2000
Çocuklarımın kalplerinde
15:15
have hate in their hearts,
348
915260
3000
nefret olmasından korkuyorum,
15:18
and when they want to grow up, they want to fight again
349
918260
3000
ve büyüdüklerinde, babalarının ve kardeşlerinin
15:21
the killers of their father and their brother."
350
921260
3000
katillerinden intikam alacaklarından korkuyorum."
15:25
We need to invest in women,
351
925260
3000
Kadınlara yatırım yapmamız gerek,
15:28
because that's our only chance
352
928260
3000
çünkü gelecekte daha fazla
15:31
to ensure that there is no more war
353
931260
2000
savaş olmaması için
15:33
in the future.
354
933260
2000
tek şansımız bu.
15:35
That mother has a better chance to heal her children
355
935260
3000
O annenin çocuklarını iyileştirmek için
15:38
than any peace agreement can do.
356
938260
3000
tüm barış anlaşmalarından daha çok şansı var.
15:42
Are there good news? Of course, there are good news. There are lots of good news.
357
942260
3000
İyi haberler de var mı? Elbette, iyi haberler var. Bir sürü iyi haber var.
15:45
To start with, these women that I told you about
358
945260
3000
Öncelikle, size bahsettiğim bu kadınlar
15:48
are dancing and singing every single day,
359
948260
3000
her bir gün dans ediyor, şarkı söylüyorlar,
15:51
and if they can,
360
951260
2000
ve onlar yapabilirlerse,
15:53
who are we not to dance?
361
953260
2000
dans etmeyen bizler kimiz.
15:55
That girl that I told you about
362
955260
2000
Size bahsettiğim o kız
15:57
ended up starting Women for Women International Group
363
957260
3000
Women for Women Internationala katıldı,
16:00
that impacted one million people, sent 80 million dollars,
364
960260
3000
bir milyon insanı etkiledi, 80 milyon dolar yardım gönderdi,
16:03
and I started this from zero,
365
963260
2000
ve ben bu sıfırdan,
16:05
nothing, nada, [unclear].
366
965260
3000
hiç birşeyden başladım.
16:08
(Laughter)
367
968260
3000
(Kahkaha)
16:11
They are women who are standing on their feet
368
971260
3000
Onlar, içinde bulundukları
16:14
in spite of their circumstances,
369
974260
3000
durumlara rağmen kendi ayakları üzerindeki kadınlar,
16:17
not because of it.
370
977260
3000
bu durumlardan dolayı değil.
16:20
Think of how the world can be a much better place
371
980260
3000
Bir düşünün,
16:23
if, for a change,
372
983260
2000
bir değişiklik olsa,
16:25
we have a better equality,
373
985260
2000
dada eşit olsak,
16:27
we have equality,
374
987260
2000
eşit olsak,
16:29
we have a representation
375
989260
2000
temsil edilsek,
16:31
and we understand war,
376
991260
2000
savaşı hem ön cepheden
16:33
both from the front-line
377
993260
2000
hem arka cephe müzakeresinden
16:35
and the back-line discussion.
378
995260
2000
anlasak.
16:37
Rumi, a 13th-century Sufi poet,
379
997260
3000
Rumi, bir 13.yy Sufi şairi
16:40
says, "Out beyond the worlds
380
1000260
2000
der ki " Yanlış ve doğru
16:42
of right-doings and wrong-doings,
381
1002260
3000
yapma fikirlerinin ötesinde
16:45
there is a field.
382
1005260
2000
bir alan var.
16:47
I will meet you there.
383
1007260
2000
Sizinle orada buluşacağım.
16:49
When the soul lies down in that grass,
384
1009260
3000
Ruh çimenlerin arasına uzandığında,
16:52
the world is too full
385
1012260
2000
dünyanın konuşmak için
16:54
to talk about.
386
1014260
2000
çok fazla dolu olduğunu göreceksiniz.
16:56
Ideas, language,
387
1016260
2000
Fikirler, dil,
16:58
even the phrase 'each other'
388
1018260
2000
hatta "birbirimiz" kelimesi bile
17:00
no longer makes any sense."
389
1020260
3000
artık bir anlam taşımayacak."
17:04
I humbly add -- humbly add --
390
1024260
3000
Acizane ekliyorum -- acizane --
17:07
that out beyond
391
1027260
2000
savaş ve barış dünyalarının
17:09
the worlds of war and peace,
392
1029260
3000
ötesinde,
17:12
there is a field,
393
1032260
2000
bir alan var,
17:14
and there are many women and men
394
1034260
3000
ve orada bir çok kadın ve erkek var
17:17
[who] are meeting there.
395
1037260
3000
orada toplanıyorlar.
17:20
Let us make this field a much bigger place.
396
1040260
3000
Hep beraber bu alanı daha da genişletelim.
17:23
Let us all meet in that field.
397
1043260
3000
Hepimiz bu alanda buluşalım.
17:26
Thank you.
398
1046260
2000
Teşekkür ederim.
17:28
(Applause)
399
1048260
11000
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7