Andrew Mwenda: Let's take a new look at African aid

Andrew Mwenda Afrikaya yeni bir bakış getiriyor

108,926 views ・ 2007-09-04

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: ercan onge Gözden geçirme: A. Murat Eren
00:26
I am very, very happy to be amidst some of the most --
0
26000
4000
Çok, çok mutluyum aranızda olmaktan, sizler gibi..
00:30
the lights are really disturbing my eyes
1
30000
2000
Işıklar gerçekten gözlerimi rahatsız ediyor
00:32
and they're reflecting on my glasses.
2
32000
2000
Gözlüklerimde yansıma yapıyor.
00:34
I am very happy and honored to be amidst
3
34000
4000
Aranızda olmaktan çok mutlu ve gururluyum
00:38
very, very innovative and intelligent people.
4
38000
3000
çok, çok yaratıcı ve zeki insanların arasında.
00:41
I have listened to the three previous speakers,
5
41000
3000
Önceki üç konuşmacıyı dinlemiş bulunuyorum,
00:44
and guess what happened?
6
44000
2000
ve tahmin edin ne oldu?
00:46
Every single thing I planned to say, they have said it here,
7
46000
3000
Söylemeyi planladığım her bir şey, hepsini burada önceden söylediler
00:49
and it looks and sounds like I have nothing else to say.
8
49000
5000
ve öyle gözüküyor ki benim söyleyecek başka bir şeyim kalmadı.
00:54
(Laughter)
9
54000
1000
(Gülüşmeler)
00:55
But there is a saying in my culture
10
55000
3000
Ancak, benim kültürümde bir deyiş vardır
00:58
that if a bud leaves a tree without saying something,
11
58000
5000
eğer bir tomurcuk, bir ağacı bir şey söylemeden terk ederse
01:03
that bud is a young one.
12
63000
3000
bu tomurcuk, genç bir tomurcuktur.
01:06
So, I will -- since I am not young and am very old,
13
66000
5000
Bu durumda, ben, genç olmadığımdan ve çok yaşlı olduğumdan,
01:11
I still will say something.
14
71000
2000
yine de bir şey söyleyeceğim.
01:13
We are hosting this conference at a very opportune moment,
15
73000
5000
Bu konferansı çok şanslı bir zamanda yapıyoruz,
01:18
because another conference is taking place in Berlin.
16
78000
2000
çünkü, halen Berlin'de diğer bir konferans yapılmakta.
01:20
It is the G8 Summit.
17
80000
3000
G8 zirvesi
01:23
The G8 Summit proposes that the solution to Africa's problems
18
83000
7000
G8, Afrika'nın problemlerine çözümün,
01:30
should be a massive increase in aid,
19
90000
3000
yardımlarda devasa bir artışın olması gerektiğini öneriyor,
01:33
something akin to the Marshall Plan.
20
93000
2000
Marshall Planına benzer bir şey.
01:35
Unfortunately, I personally do not believe in the Marshall Plan.
21
95000
4000
Maalesef, ben kişisel olarak Marshall Planı'na inanmıyorum.
01:39
One, because the benefits of the Marshall Plan have been overstated.
22
99000
5000
Bir, çünkü Mashall Planının faydaları abartılı olarak ifade edilmiştir.
01:44
Its largest recipients were Germany and France,
23
104000
3000
En büyük alıcılar Almanya ve Fransa idi,
01:47
and it was only 2.5 percent of their GDP.
24
107000
3000
ve fakat, bu, onların GSMH'larının sadece %2.5'i kadardı.
01:50
An average African country receives foreign aid
25
110000
3000
Ortalama bir Afrika ülkesinin aldığı dış yardım,
01:53
to the tune of 13, 15 percent of its GDP,
26
113000
6000
GSMH'sının %13, %15'i kadardır,
01:59
and that is an unprecedented transfer of financial resources
27
119000
3000
ve bu, emsalsiz bir finansal kaynak transferidir,
02:02
from rich countries to poor countries.
28
122000
3000
zengin ülkelerden fakir ülkelere.
02:05
But I want to say that there are two things we need to connect.
29
125000
3000
Ancak, birleştirmemiz gereken iki şey olduğunu söylemek istiyorum.
02:08
How the media covers Africa in the West, and the consequences of that.
30
128000
6000
Batıda medyanın Afrika'ya nasıl yer verdiği ve bunun sonuçları.
02:14
By displaying despair, helplessness and hopelessness,
31
134000
3000
Çaresizlik, yardımsızlık ve umutsuzluğu sergileyerek,
02:17
the media is telling the truth about Africa, and nothing but the truth.
32
137000
6000
medya, Afrika ile ilgili olarak sadece ve sadece gerçeği anlatmaktadır.
02:23
However, the media is not telling us the whole truth.
33
143000
4000
Buna rağmen, medya bizlere bütün gerçeği anlatmamaktadır.
02:27
Because despair, civil war, hunger and famine,
34
147000
4000
Çünkü çaresizlik, iç savaş, açlık ve kıtlık,
02:31
although they're part and parcel of our African reality,
35
151000
4000
Afrika gerçeğinin parçası olmalarına rağmen,
02:35
they are not the only reality.
36
155000
2000
gerçeklik, sadece bunlardan ibaret değildir.
02:37
And secondly, they are the smallest reality.
37
157000
2000
Ve ikinci olarak, bunlar en küçük gerçeklerdir.
02:39
Africa has 53 nations.
38
159000
2000
Afrika da 53 devlet buluyor.
02:41
We have civil wars only in six countries,
39
161000
3000
sadece 6 ülkede iç savaş var,
02:44
which means that the media are covering only six countries.
40
164000
4000
bu, medyanın sadece altı ülkeye yer verdiğini gösterir.
02:48
Africa has immense opportunities that never navigate
41
168000
4000
Afrika'nın geniş imkanları bulunmakta,
02:52
through the web of despair and helplessness
42
172000
2000
ancak, Batı medyasının izleyicilerine geniş biçimde sunduğu
02:54
that the Western media largely presents to its audience.
43
174000
5000
çaresizlik ve umutsuzluk söyleminden yer bulamamaktadır.
02:59
But the effect of that presentation is, it appeals to sympathy.
44
179000
4000
Bu sunumun etkisi, sempati çağrıştırmasıdır.
03:03
It appeals to pity. It appeals to something called charity.
45
183000
5000
Acıma çağrıştırmakta, hayır olarak adlandırılan bir şey çağrıştırmaktadır.
03:08
And, as a consequence, the Western view
46
188000
3000
Ve, netice olarak, Batının, Afrika'nın ekonomik çıkmazı
03:11
of Africa's economic dilemma is framed wrongly.
47
191000
5000
konusundaki görüşü, yanlış bir biçimde çerçevelenmektedir.
03:16
The wrong framing is a product of thinking
48
196000
4000
Yanlış çerçevelendirme, Afrika'nın çaresiz bir yer olduğu
03:20
that Africa is a place of despair.
49
200000
3000
düşüncesinin ürünüdür.
03:23
What should we do with it? We should give food to the hungry.
50
203000
3000
Bu konuda ne yapmalıyız? Açlara yiyecek vermeliyiz.
03:26
We should deliver medicines to those who are ill.
51
206000
3000
Hastalara ilaç tedarik etmeliyiz.
03:29
We should send peacekeeping troops
52
209000
2000
İç savaşa maruz kalanlara hizmet için
03:31
to serve those who are facing a civil war.
53
211000
2000
barış birlikleri göndermeliyiz.
03:33
And in the process, Africa has been stripped of self-initiative.
54
213000
5000
Ve süreç içerisinde, Afrika kendi inisiyatifini almaktan yoksun bırakılmış olur.
03:38
I want to say that it is important to recognize
55
218000
3000
Afrika'nın temel zayıflıklarının olduğunun
03:41
that Africa has fundamental weaknesses.
56
221000
3000
kabul edilmesinin önemli olduğunu söylemek isterim.
03:44
But equally, it has opportunities and a lot of potential.
57
224000
4000
Ancak, aynı şekilde imkanları ve pek çok potansiyeli de var.
03:48
We need to reframe the challenge that is facing Africa,
58
228000
4000
Afrika'nın karşı karşıya bulunduğu mücadeleyi,
03:52
from a challenge of despair,
59
232000
2000
yoksulluğun azaltılması denen
03:54
which is called poverty reduction,
60
234000
4000
bir çaresizlik mücadelesinden
03:58
to a challenge of hope.
61
238000
2000
bir umut mücadelesi çerçevesine oturtmamız gerekiyor.
04:00
We frame it as a challenge of hope, and that is worth creation.
62
240000
4000
Biz bunu bir umut mücadelesi olarak adlandırıyoruz, ve bu değecek bir çabadır.
04:04
The challenge facing all those who are interested in Africa
63
244000
3000
Afrika ile ilgilenen herkesin karşı karşıya bulunduğu mücadele,
04:07
is not the challenge of reducing poverty.
64
247000
2000
yoksulluğun azaltılması mücadelesi değildir.
04:09
It should be a challenge of creating wealth.
65
249000
3000
Bu, zenginlik yaratmanın mücadelesidir.
04:12
Once we change those two things --
66
252000
3000
Bu iki şeyi değiştirdiğimizde --
04:15
if you say the Africans are poor and they need poverty reduction,
67
255000
5000
Afrikalıların yoksul olduklarını ve yoksulluğu azaltmaları gerektiğini söylerseniz,
04:20
you have the international cartel of good intentions
68
260000
4000
uluslararası iyi dilek kartellerini
04:24
moving onto the continent, with what?
69
264000
3000
kıtaya çağırmış olursunuz, ne ile?
04:27
Medicines for the poor, food relief for those who are hungry,
70
267000
3000
Hastalar için ilaç, açlar için yiyecek
04:30
and peacekeepers for those who are facing civil war.
71
270000
5000
ve iç savaş mağdurları için barış birlikleri ile.
04:35
And in the process, none of these things really are productive
72
275000
4000
Ve süreç içerisinde, bunların hiçbirisi verimli olmaz,
04:39
because you are treating the symptoms, not the causes
73
279000
2000
çünkü, Afrika'nın temel problemlerinin
04:41
of Africa's fundamental problems.
74
281000
3000
sonuçlarını tedavi edersiniz, sebeplerini değil.
04:44
Sending somebody to school and giving them medicines,
75
284000
3000
Birilerini okula göndermek ve onlara ilaç vermek,
04:47
ladies and gentlemen, does not create wealth for them.
76
287000
5000
hanımefendiler ve beyefendiler, bu onlar için zenginlik (varlık) yaratmaz.
04:52
Wealth is a function of income, and income comes from you finding
77
292000
4000
Zenginlik bir gelir meselesidir ve gelir
04:56
a profitable trading opportunity or a well-paying job.
78
296000
4000
kazançlı bir ticaret imkanı ya da iyi maaşlı bir işle mümkündür.
05:00
Now, once we begin to talk about wealth creation in Africa,
79
300000
3000
Şimdi, Afrika'da zenginlik yaratma konusunda konuşmaya başladığımıza göre
05:03
our second challenge will be,
80
303000
2000
ikinci mücadelemiz
05:05
who are the wealth-creating agents in any society?
81
305000
3000
bir toplumda zenginlik yaratan kesimlerin kimler olduğu meselesi olacaktır.
05:08
They are entrepreneurs. [Unclear] told us they are always
82
308000
4000
Bunlar girişimcilerdir. [Anlaşılmıyor] bize, bunların her zaman
05:12
about four percent of the population, but 16 percent are imitators.
83
312000
4000
toplumun %4'ünü teşkil ettiklerini, ancak, %16'sının gördüklerini taklit edenler olduklarını belirttiler.
05:16
But they also succeed at the job of entrepreneurship.
84
316000
5000
Yine de bunlar da girişimcilik işini başarmaktadırlar.
05:21
So, where should we be putting the money?
85
321000
3000
Bu durumda parayı nereye yatırmalıyız?
05:24
We need to put money where it can productively grow.
86
324000
5000
Parayı, verimli bir şekilde büyüyebileceği alanlara yatırmalıyız.
05:29
Support private investment in Africa, both domestic and foreign.
87
329000
4000
Afrika'da, yerli ve yabancı özel yatırımlara destek olunuz.
05:33
Support research institutions,
88
333000
3000
Araştırma kurumlarını destekleyiniz,
05:36
because knowledge is an important part of wealth creation.
89
336000
4000
çünkü bilgi, zenginlik yaratmanın önemli bir parçasıdır.
05:40
But what is the international aid community doing with Africa today?
90
340000
4000
Ancak, uluslararası yardım camiası bugün Afrika'da ne yapıyor?
05:44
They are throwing large sums of money for primary health,
91
344000
3000
Büyük miktarda paraları birinci basamak sağlık,
05:47
for primary education, for food relief.
92
347000
3000
ilk öğretim ve gıda yardımı hizmetlerine aktarıyorlar.
05:50
The entire continent has been turned into
93
350000
2000
Kıta, bütünüyle, yardıma muhtaç bir çaresizlik
05:52
a place of despair, in need of charity.
94
352000
3000
alanına dönüşmüştür.
05:55
Ladies and gentlemen, can any one of you tell me
95
355000
2000
Hanımefendiler ve beyefendiler, içinizden herhangi birisi, bana
05:57
a neighbor, a friend, a relative that you know,
96
357000
3000
tanıdığı bir komşusu, bir arkadaşı veya bir akrabasının
06:00
who became rich by receiving charity?
97
360000
4000
yardım alarak zenginleştiğini söyleyebilir mi?
06:04
By holding the begging bowl and receiving alms?
98
364000
3000
Dilenme kabını uzatıp verileni alarak mı?
06:07
Does any one of you in the audience have that person?
99
367000
3000
Dinleyiciler arasında böyle birini tanıyan var mı?
06:10
Does any one of you know a country that developed because of
100
370000
5000
Herhangi biriniz, başka bir ülkenin bonkörlüğü ve yardım severliği ile
06:15
the generosity and kindness of another?
101
375000
3000
kalkınmış bir ülke biliyor mu?
06:18
Well, since I'm not seeing the hand,
102
378000
2000
Herhangi bir el görmediğime göre
06:20
it appears that what I'm stating is true.
103
380000
3000
öyle gözüküyor ki söylediğim şey doğrudur.
06:23
(Bono: Yes!)
104
383000
2000
Bono: Evet!
06:25
Andrew Mwenda: I can see Bono says he knows the country.
105
385000
2000
Andrew Mwenda: Bono'nun böyle bir ülkeyi bildiğini söylediğini görebiliyorum.
06:27
Which country is that?
106
387000
1000
Hangi ülkedir bu?
06:28
(Bono: It's an Irish land.)
107
388000
1000
Bono: Bu bir İrlanda adıdır.
06:29
(Laughter)
108
389000
2000
(Gülüşmeler)
06:31
(Bono: [unclear])
109
391000
2000
Bono: [anlaşılmıyor]
06:33
AM: Thank you very much. But let me tell you this.
110
393000
4000
Çok teşekkür ederim. Ancak, şunu söylememe müsaade ediniz.
06:37
External actors can only present to you an opportunity.
111
397000
4000
Dış faktörler, size sadece bir fırsat sunabilir.
06:41
The ability to utilize that opportunity and turn it into an advantage
112
401000
5000
Bu fırsatı kullanıp bir avantaja döndürebilme yeteneği
06:46
depends on your internal capacity.
113
406000
2000
sizin iç kapasitenize bağlıdır.
06:48
Africa has received many opportunities.
114
408000
2000
Afrika pek çok fırsat almıştır,
06:50
Many of them we haven't benefited much.
115
410000
3000
ancak, pek çoğundan fazlaca yararlanamadık.
06:53
Why? Because we lack the internal, institutional framework
116
413000
5000
Neden? Çünkü, dış bağlantılarımızdan faydalanmamızı
06:58
and policy framework that can make it possible for us
117
418000
3000
mümkün kılacak dahili kurumsal ve politik çerçevelerden
07:01
to benefit from our external relations. I'll give you an example.
118
421000
3000
yoksunuz. Sizlere bir örnek vereceğim.
07:04
Under the Cotonou Agreement,
119
424000
2000
Cotonou Anlaşmasına göre,
07:06
formerly known as the Lome Convention,
120
426000
3000
öncesinde Lome Konvansiyonu olarak bilinmektedir,
07:09
African countries have been given an opportunity by Europe
121
429000
3000
Avrupa tarafından Afrika ülkelerine
07:12
to export goods, duty-free, to the European Union market.
122
432000
5000
Avrupa Birliği pazarlarına gümrüksüz mal ihraç etme imkanı verilmiştir.
07:17
My own country, Uganda, has a quota to export 50,000 metric tons
123
437000
6000
Benim kendi ülkem, Uganda'nın Avrupa birliğine 50.000 metrik ton
07:23
of sugar to the European Union market.
124
443000
3000
şeker ihraç etme kotası bulunuyor.
07:26
We haven't exported one kilogram yet.
125
446000
2000
Henüz bir kilogram ihraç etmiş değiliz.
07:28
We import 50,000 metric tons of sugar from Brazil and Cuba.
126
448000
9000
Brezilya ve Küba'dan 50.000 metrik ton şeker ithal ediyoruz.
07:37
Secondly, under the beef protocol of that agreement,
127
457000
3000
İkinci olarak, aynı anlaşmanın sığır eti protokolü uyarınca,
07:40
African countries that produce beef
128
460000
2000
sığır yetiştiren Afrika ülkelerinin,
07:42
have quotas to export beef duty-free to the European Union market.
129
462000
5000
Avrupa Birliği pazarlarına gümrüksüz olarak sığır eti ihraç kotası bulunmaktadır.
07:47
None of those countries, including Africa's most successful nation, Botswana,
130
467000
4000
Afrika'nın en başarılı ülkesi Botswana dahil, hiçbiri
07:51
has ever met its quota.
131
471000
3000
kotasını hiçbir zaman dolduramamıştır.
07:54
So, I want to argue today that the fundamental source of Africa's
132
474000
5000
Bu durumda, ben, bugün, Afrika'nın,
07:59
inability to engage the rest of the world
133
479000
2000
dünyanın geri kalan kısmıyla
08:01
in a more productive relationship
134
481000
3000
daha yapıcı bir ilişki kuramamasının temel sebebinin
08:04
is because it has a poor institutional and policy framework.
135
484000
4000
zayıf bir kurumsal ve politik çerçeveye sahip olmasının olduğunu iddia etmek istiyorum.
08:08
And all forms of intervention need support,
136
488000
3000
Ve her türlü müdahale biçiminin desteğe ihtiyacı vardır,
08:11
the evolution of the kinds of institutions that create wealth,
137
491000
4000
zenginlik yaratan tarzda kurumların gelişimi,
08:15
the kinds of institutions that increase productivity.
138
495000
3000
üretimi arttıran tarzda kurumlar.
08:18
How do we begin to do that, and why is aid the bad instrument?
139
498000
4000
Bunu yapmaya nasıl başlarız ve yardım neden kötü bir araçtır?
08:22
Aid is the bad instrument, and do you know why?
140
502000
2000
Yardım kötü bir araçtır, neden biliyor musunuz?
08:24
Because all governments across the world need money to survive.
141
504000
4000
Çünkü dünyadaki bütün hükumetlerin, ayakta kalabilmek için paraya ihtiyaçları vardır.
08:28
Money is needed for a simple thing like keeping law and order.
142
508000
4000
Para, düzen ve asayiş gibi şeyler için gereklidir.
08:32
You have to pay the army and the police to show law and order.
143
512000
2000
Ordu ve polise, düzen ve asayişi sağlamaları için para ödemeniz gerekir.
08:34
And because many of our governments are quite dictatorial,
144
514000
4000
Çünkü hükumetlerimizin çoğu oldukça diktatörsel olduğundan,
08:38
they need really to have the army clobber the opposition.
145
518000
4000
muhalefeti bastırabilmek için gerçekten orduya ihtiyaçları vardır.
08:42
The second thing you need to do is pay your political hangers-on.
146
522000
5000
İkinci yapmanız gereken şey, politik yandaşlarınıza kaynak aktarmaktır.
08:47
Why should people support their government?
147
527000
1000
Toplumlar hükumetlerini neden desteklemelidirler?
08:48
Well, because it gives them good, paying jobs,
148
528000
2000
Çünkü hükumet kendilerine yüksek maaşlı işler verir.
08:50
or, in many African countries, unofficial opportunities
149
530000
4000
Ya da, pek çok Afrika ülkesinde, yolsuzluktan çıkar elde etmenin
08:54
to profit from corruption.
150
534000
2000
kanunsuz fırsatlarını.
08:56
The fact is no government in the world,
151
536000
3000
Gerçek, dünyada hiçbir hükumetin,
08:59
with the exception of a few, like that of Idi Amin,
152
539000
2000
Idi Amin'inki gibi birkaç istisnanın dışında,
09:01
can seek to depend entirely on force as an instrument of rule.
153
541000
5000
yönetim aracı olarak sadece kuvvete dayanmayı amaçlayamayacağıdır.
09:06
Many countries in the [unclear], they need legitimacy.
154
546000
3000
Çoğu ülke, (anlaşılmıyor), meşruluğa ihtiyaç duyar.
09:09
To get legitimacy, governments often need to deliver things like primary education,
155
549000
6000
Meşruluk elde edebilmek için, hükumetlerin, temel eğitim,
09:15
primary health, roads, build hospitals and clinics.
156
555000
5000
temel sağlık, yollar, hastahane ve klinikler gibi temel hizmetleri vermesi gerekir.
09:20
If the government's fiscal survival
157
560000
2000
Eğer bir hükumetin mali olarak ayakta kalması,
09:22
depends on it having to raise money from its own people,
158
562000
4000
kendi toplumundan toplayacağı paraya bağlı ise,
09:26
such a government is driven by self-interest
159
566000
2000
böyle bir hükumet, kendi çıkarları doğrultusunda güdülenir
09:28
to govern in a more enlightened fashion.
160
568000
2000
ve daha aydınlanmış bir tarzda hükumet eder.
09:30
It will sit with those who create wealth.
161
570000
3000
Zenginlik yaratanlarla oturur
09:33
Talk to them about the kind of policies and institutions
162
573000
3000
ve bunlarla, işlerinin boyut ve çeşitliliğini geliştirmek için gerekli
09:36
that are necessary for them to expand a scale and scope of business
163
576000
4000
politika ve kurum biçimlerini konuşur,
09:40
so that it can collect more tax revenues from them.
164
580000
3000
böylece bunlardan daha fazla vergi geliri toplayabilir.
09:43
The problem with the African continent
165
583000
2000
Afrika kıtasının problemi
09:45
and the problem with the aid industry
166
585000
1000
ve yardım endüstrisinin problemi,
09:46
is that it has distorted the structure of incentives
167
586000
3000
Afrika hükumetlerinin karşı karşıya bulunduğu
09:49
facing the governments in Africa.
168
589000
3000
teşvik yapısının bozulmuş olmasıdır.
09:52
The productive margin in our governments' search for revenue
169
592000
3000
Hükumetlerimizin gelir arayışları konusundaki verimlilik aralığı,
09:55
does not lie in the domestic economy,
170
595000
3000
yerel ekonomiye değil,
09:58
it lies with international donors.
171
598000
2000
uluslararası donörlere bağlıdır.
10:00
Rather than sit with Ugandan --
172
600000
2000
Ugandalılarla oturmaktansa--
10:02
(Applause) --
173
602000
4000
(Alkış)
10:06
rather than sit with Ugandan entrepreneurs,
174
606000
3000
Ugandalı girişimciler,
10:09
Ghanaian businessmen, South African enterprising leaders,
175
609000
6000
Ganalı iş adamları, Güney Afrikalı girişimci liderleriyle oturmaktansa,
10:15
our governments find it more productive
176
615000
3000
hükumetlerimiz, IMF ve Dünya Bankasıyla konuşmayı
10:18
to talk to the IMF and the World Bank.
177
618000
3000
daha verimli bulmaktadır.
10:21
I can tell you, even if you have ten Ph.Ds.,
178
621000
4000
Size söyleyebilirim ki on doktoranız da olsa
10:25
you can never beat Bill Gates in understanding the computer industry.
179
625000
5000
bilgisayar endüstrisini anlamada Bill Gates'i asla yenemezsiniz.
10:30
Why? Because the knowledge that is required for you to understand
180
630000
4000
Neden? Çünkü bir işi genişletmek için gereken teşvikleri
10:34
the incentives necessary to expand a business --
181
634000
2000
anlamanız için gereken bilgi,
10:36
it requires that you listen to the people, the private sector actors in that industry.
182
636000
6000
insanları, o endüstrideki özel sektör aktörlerini dinlemenizi gerektirir.
10:42
Governments in Africa have therefore been given an opportunity,
183
642000
3000
Bu itibarla, Afrikalı hükumetlere
10:45
by the international community, to avoid building
184
645000
3000
uluslararası camia tarafından kendi vatandaşlarıyla
10:48
productive arrangements with your own citizens,
185
648000
2000
verimli düzenlemeler inşa etmekten kaçınma fırsatı verilmiştir,
10:50
and therefore allowed to begin endless negotiations with the IMF
186
650000
6000
ve böylece IMF ve Dünya Bankasıyla sonu olmayan görüşmeler başlatma olanağı sağlanmıştır
10:56
and the World Bank, and then it is the IMF and the World Bank
187
656000
3000
öyleyse bu hükümetlere kendi vatandaşlarının neye ihtiyacı olduğunu
10:59
that tell them what its citizens need.
188
659000
2000
söyleyen IMF ve Dünya Bankasıdır.
11:01
In the process, we, the African people, have been sidelined
189
661000
4000
Süreç içerisinde, biz, Afrika toplumu
11:05
from the policy-making, policy-orientation, and policy-
190
665000
4000
ülkelerimizdeki politika oluşturulması, politik yönlendirme ve
11:09
implementation process in our countries.
191
669000
2000
politik uygulama süreçlerinden dışlanmış olduk.
11:11
We have limited input, because he who pays the piper calls the tune.
192
671000
4000
Bizim sınırlı bir girdimiz var ve parayı veren düdüğü çalar.
11:15
The IMF, the World Bank, and the cartel of good intentions in the world
193
675000
4000
IMF, Dünya Bankası ve dünyadaki iyi niyetliler karteli,
11:19
has taken over our rights as citizens,
194
679000
3000
vatandaşlar olarak bizlerin haklarını devraldılar,
11:22
and therefore what our governments are doing, because they depend on aid,
195
682000
3000
ve bu nedenle hükumetlerimizin bu yaptıkları, çünkü yardıma bağımlılar,
11:25
is to listen to international creditors rather than their own citizens.
196
685000
4000
kendi vatandaşları yerine uluslararası kredi kuruluşlarını dinlemektir.
11:29
But I want to put a caveat on my argument,
197
689000
2000
Ancak, iddiama bir çekince koymak istiyorum,
11:31
and that caveat is that it is not true that aid is always destructive.
198
691000
8000
ve bu çekince, yardımın her zaman yıkıcı olduğunun doğru olmadığıdır.
11:39
Some aid may have built a hospital, fed a hungry village.
199
699000
7000
Bazı yardımlar bir hastahane inşa edebilir, aç bir köyü doyurabilir.
11:46
It may have built a road, and that road
200
706000
2000
Bir yol inşa etmiş olabilir ve bu yol,
11:48
may have served a very good role.
201
708000
2000
çok iyi bir amaca hizmet edebilir.
11:50
The mistake of the international aid industry
202
710000
2000
Uluslararası yardım endüstrisinin yanlışı,
11:52
is to pick these isolated incidents of success,
203
712000
4000
bu sınırlı başarı örneklerini alıp,
11:56
generalize them, pour billions and trillions of dollars into them,
204
716000
5000
genelleştirip, bunlara milyarlarca ve trilyonlarca doları akıtmaları,
12:01
and then spread them across the whole world,
205
721000
2000
ve tüm dünyaya yaymalarıdır,
12:03
ignoring the specific and unique circumstances in a given village,
206
723000
5000
belli bir köyün, yapılan bir ufak yardım projesinin başarıya ulaşmasına imkan veren,
12:08
the skills, the practices, the norms and habits
207
728000
3000
özel ve kendine has şartlarını, yetenek ve uygulamalarını, norm ve alışkanlıklarını
12:11
that allowed that small aid project to succeed --
208
731000
3000
göz ardı etmesidir--
12:14
like in Sauri village, in Kenya, where Jeffrey Sachs is working --
209
734000
3000
Jeffrey Sachsin halen çalıştığı Kenya'daki Sauri köyü gibi--
12:17
and therefore generalize this experience
210
737000
3000
ve bu tecrübeyi,
12:20
as the experience of everybody.
211
740000
3000
herkesin tecrübesi gibi genelleştirmesidir.
12:23
Aid increases the resources available to governments,
212
743000
5000
Yardımlar, hükumetlerin kullanımındaki kaynakları arttırır,
12:28
and that makes working in a government the most profitable thing
213
748000
4000
bu da Afrika'da kariyer arayan bir kişi için hükumette çalışmayı
12:32
you can have, as a person in Africa seeking a career.
214
752000
3000
elde edebileceği en kazançlı şey haline getirir.
12:35
By increasing the political attractiveness of the state,
215
755000
4000
Devletin politik çekiciliğini arttırarak,
12:39
especially in our ethnically fragmented societies in Africa,
216
759000
4000
özellikle Afrika'daki etnik olarak parçalı toplumlarda,
12:43
aid tends to accentuate ethnic tensions
217
763000
3000
yardım, etnik gerilimlerin ses bulmasına imkan verir,
12:46
as every single ethnic group now begins struggling to enter the state
218
766000
6000
günümüzde tüm etnik grupların, dış yardım pastasına erişmek için,
12:52
in order to get access to the foreign aid pie.
219
772000
3000
devlete girme mücadelesine başlamış olmaları gibi.
12:55
Ladies and gentlemen, the most enterprising people in Africa
220
775000
5000
Hanımefendiler ve beyefendiler, Afrika'nın en girişimci insanları
13:00
cannot find opportunities to trade and to work in the private sector
221
780000
5000
ticaret yapma ve özel sektörde çalışma imkanı bulamamaktadır,
13:05
because the institutional and policy environment is hostile to business.
222
785000
3000
çünkü kurumsal ve politik ortam bunlara hasımdır.
13:08
Governments are not changing it. Why?
223
788000
2000
Hükumetler bu durumu değiştirmiyorlar. Neden?
13:10
Because they don't need to talk to their own citizens.
224
790000
5000
Çünkü kendi vatandaşlarıyla konuşma gereksinimleri yok.
13:15
They talk to international donors.
225
795000
2000
Uluslararası donörlerle konuşuyorlar.
13:17
So, the most enterprising Africans end up going to work for government,
226
797000
5000
Böylece en girişimci Afrikalılar sonunda hükumete çalışmak durumunda kalıyor,
13:22
and that has increased the political tensions in our countries
227
802000
3000
ve bu, yardıma bağımlı olmamızdan dolayı,
13:25
precisely because we depend on aid.
228
805000
3000
ülkelerimizdeki politik gerginliği arttırıyor.
13:28
I also want to say that it is important for us to
229
808000
4000
Ayrıca bizim için,
13:32
note that, over the last 50 years, Africa has been receiving increasing aid
230
812000
4000
Afrika'nın son 50 yıldır uluslararası camiadan artan miktarlarda yardım aldığını
13:36
from the international community,
231
816000
2000
not etmenin önemli olduğunu belirtmek isterim,
13:38
in the form of technical assistance, and financial aid,
232
818000
3000
teknik yardım ve finansal yardım şeklinde
13:41
and all other forms of aid.
233
821000
2000
ve diğer tüm yardım şekillerinde.
13:43
Between 1960 and 2003, our continent received 600 billion dollars of aid,
234
823000
10000
1960 ve 2003 arasında kıtamız 600 milyar dolarlık yardım aldı
13:53
and we are still told that there is a lot of poverty in Africa.
235
833000
3000
ve halen bizlere Afrika'da büyük bir yoksulluğun olduğu söylenmekte.
13:56
Where has all the aid gone?
236
836000
3000
Bütün bu yardımlar nereye gitti?
13:59
I want to use the example of my own country, called Uganda,
237
839000
4000
Kendi ülkem Uganda örneğini vermek istiyorum,
14:03
and the kind of structure of incentives that aid has brought there.
238
843000
5000
ve buraya yardımları getiren teşvik yapısını.
14:08
In the 2006-2007 budget, expected revenue: 2.5 trillion shillings.
239
848000
6000
206-2007 bütçesi 2.5 trilyon şilinlik bir gelir öngörüyor.
14:14
The expected foreign aid: 1.9 trillion.
240
854000
3000
Beklenen dış yardım: 1.9 trilyon.
14:17
Uganda's recurrent expenditure -- by recurrent what do I mean?
241
857000
4000
Uganda'nın cari harcamaları-- cari harcamalarla neyi kastediyorum?
14:21
Hand-to-mouth is 2.6 trillion.
242
861000
4000
Elden-boğaza-- 2.6 trilyon.
14:25
Why does the government of Uganda budget spend 110 percent
243
865000
5000
Neden Uganda hükumetinin bütçesi gelirinin
14:30
of its own revenue?
244
870000
1000
%110'unu harcıyor?
14:31
It's because there's somebody there called foreign aid, who contributes for it.
245
871000
5000
Çünkü bütçeye destek olan ve dış yardım olarak adlandırılan birisi var.
14:36
But this shows you that the government of Uganda
246
876000
2000
Ancak, bu size, Uganda hükumetinin,
14:38
is not committed to spending its own revenue
247
878000
4000
kendi gelirlerini
14:42
to invest in productive investments,
248
882000
2000
verimli yatırımlara değil
14:44
but rather it devotes this revenue
249
884000
2000
kamu harcamalarına ayırmaya
14:46
to paying structure of public expenditure.
250
886000
4000
adadığını gösterir.
14:50
Public administration, which is largely patronage, takes 690 billion.
251
890000
5000
Kamu yönetimi, büyük oranda hamiliğe dayanır, 690 milyar alır.
14:55
The military, 380 billion.
252
895000
2000
Ordu, 380 milyar.
14:57
Agriculture, which employs 18 percent of our poverty-stricken citizens,
253
897000
5000
Tarım, yoksulluktan kıvranan vatandaşlarımızın yüzde 18ini barındırır,
15:02
takes only 18 billion.
254
902000
3000
sadece 18 milyar alır.
15:05
Trade and industry takes 43 billion.
255
905000
4000
Ticaret ve sanayi 43 milyar alır.
15:09
And let me show you, what does public expenditure --
256
909000
4000
Ve izin verin kamu harcamalarının ne yaptığını göstereyim--
15:13
rather, public administration expenditure -- in Uganda constitute?
257
913000
4000
aslında, kamu yönetimi harcamaları-- Uganda anayasasında.
15:17
There you go. 70 cabinet ministers, 114 presidential advisers,
258
917000
6000
İşte buyurun. 70 kabine bakanı, 114 Başkanlık danışmanı--
15:23
by the way, who never see the president, except on television.
259
923000
3000
bu arada, bunlar Devlet Başkanını, televizyon hariç asla görmezler.
15:26
(Laughter)
260
926000
3000
(Gülüşmeler)
15:29
(Applause)
261
929000
5000
(Alkış)
15:34
And when they see him physically, it is at public functions like this,
262
934000
5000
Kendisini fiziksel olarak görmeleri, bu gibi toplumsal faaliyetlerdedir,
15:39
and even there, it is him who advises them.
263
939000
4000
ve bu durumda bile, danışmanlara tavsiyede bulunan kendisidir.
15:43
(Laughter)
264
943000
2000
(Gülüşmeler)
15:45
We have 81 units of local government.
265
945000
3000
Bizde yerel hükumetin 81 birimi bulunmakta;
15:48
Each local government is organized like the central government --
266
948000
2000
her bir yerel hükumet, merkezi hükumet gibi organize olmuştur--
15:50
a bureaucracy, a cabinet, a parliament,
267
950000
2000
bir bürokrasi, bir kabine, bir parlemento,
15:52
and so many jobs for the political hangers-on.
268
952000
3000
ve politik yandaşlar için pek çok iş.
15:55
There were 56, and when our president wanted to
269
955000
3000
Devlet Başkanı, anayasayı değiştirip zaman kısıtlamalarını kaldırmak istediği zaman,
15:58
amend the constitution and remove term limits,
270
958000
3000
sayısı 56 olan bölgelere ilaveten 25 yeni bölge
16:01
he had to create 25 new districts, and now there are 81.
271
961000
4000
yaratmak durumunda kaldı ve sayı şimdi 81.
16:05
Three hundred thirty-three members of parliament.
272
965000
2000
333 parlamento üyesi.
16:07
You need Wembley Stadium to host our parliament.
273
967000
2000
Parlamentoyu toplamak için Wembley Stadyumu gerekir.
16:09
One hundred thirty-four commissions
274
969000
2000
134 komisyon
16:11
and semi-autonomous government bodies,
275
971000
5000
ve yarı-bağımsız hükumet organları,
16:16
all of which have directors and the cars. And the final thing,
276
976000
4000
tamamının yönetici ve araçları bulunuyor-- ve son bir şey,
16:20
this is addressed to Mr. Bono. In his work, he may help us on this.
277
980000
4000
bu Sn.Bono'ya hitaben. Çalışmalarında belki bu konuda bize yardımcı olabilir.
16:24
A recent government of Uganda study found
278
984000
2000
Son dönemdeki bir Uganda hükumet çalışması
16:26
that there are 3,000 four-wheel drive motor vehicles
279
986000
4000
Sağlık Bakanlığı merkezinde
16:30
at the Minister of Health headquarters.
280
990000
2000
3,000 dört-çekerli motorlu araç bulunduğunu göstermiştir.
16:32
Uganda has 961 sub-counties, each of them with a dispensary,
281
992000
5000
Uganda'da, her birinde dispanser bulunan 961 alt-birim var,
16:37
none of which has an ambulance.
282
997000
2000
hiçbirinin ambulansı yok.
16:39
So, the four-wheel drive vehicles at the headquarters
283
999000
3000
Öyleyse merkezde bulunan dört-çeker araçlar
16:42
drive the ministers, the permanent secretaries, the bureaucrats
284
1002000
3000
bakanları, daimi sekreterleri, bürokratları
16:45
and the international aid bureaucrats who work in aid projects,
285
1005000
3000
ve yardım projelerinde çalışan uluslararası yardım bürokratlarını taşıyorlar,
16:48
while the poor die without ambulances and medicine.
286
1008000
6000
bu arada yoksullar ambulans ve ilaç yokluğunda ölüyor.
16:54
Finally, I want to say that before I came to speak here,
287
1014000
4000
Son olarak söylemek istediğim, buraya gelmeden önce,
16:58
I was told that the principle of TEDGlobal
288
1018000
4000
bana, TEDGlobal'ın prensibinin
17:02
is that the good speech should be like a miniskirt.
289
1022000
3000
iyi bir konuşmanın, bir mini etek gibi olması gerektiğinin söylenmiş olmasıdır.
17:05
It should be short enough to arouse interest,
290
1025000
2000
İlgi uyandıracak kadar kısa,
17:07
but long enough to cover the subject.
291
1027000
2000
ancak meseleyi örtecek kadar da uzun olması.
17:09
I hope I have achieved that.
292
1029000
1000
Umarım bu amaca ulaşmışımdır.
17:10
(Laughter)
293
1030000
1000
(Gülüşmeler)
17:11
Thank you very much.
294
1031000
1000
Sizlere çok teşekkür ederim.
17:12
(Applause)
295
1032000
2000
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7