Margaret Heffernan: The dangers of "willful blindness"

Margaret Heffernan: İstemli körlüğün tehlikeleri

179,048 views

2013-08-12 ・ TED


New videos

Margaret Heffernan: The dangers of "willful blindness"

Margaret Heffernan: İstemli körlüğün tehlikeleri

179,048 views ・ 2013-08-12

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Serap Çakıl Gözden geçirme: Yusuf Paşa ÖZDEDE
00:13
In the northwest corner of the United States,
0
13268
3561
Birleşik Devletler'in kuzeybatı köşesinde
00:16
right up near the Canadian border,
1
16853
2850
Kanada sınırının hemen yanında,
00:19
there's a little town called Libby, Montana,
2
19727
3802
Libby, Montana adında küçük bir kasaba var
00:23
and it's surrounded by pine trees and lakes
3
23553
4461
ve dört bir tarafı çam ağaçları, göller,
00:28
and just amazing wildlife
4
28038
4699
muhteşem yaban hayatı
00:32
and these enormous trees that scream up into the sky.
5
32761
5314
ve göğe doğru yükselen kocaman ağaçlar ile kaplıdır.
00:38
And in there is a little town called Libby,
6
38099
3495
Ve daha önce ziyaret ettiğim, biraz yalnız
00:41
which I visited, which feels kind of lonely,
7
41618
4321
ve biraz soyutlanmış hisseden
00:45
a little isolated.
8
45963
2373
Libby adında küçük bir kasaba var.
00:48
And in Libby, Montana, there's a rather unusual woman
9
48360
3628
Ve Libby, Montana'da, Gayla Benefield adında
00:52
named Gayla Benefield.
10
52012
2003
oldukça sıradışı bir kadın var.
00:54
She always felt a little bit of an outsider,
11
54039
2339
Rus kökenli bir kadın olarak,
00:56
although she's been there almost all her life,
12
56402
2540
neredeyse hayatı boyunca orada yaşamış
00:58
a woman of Russian extraction.
13
58966
2424
olmasına rağmen, her zaman biraz yabancı hissetti.
01:01
She told me when she went to school,
14
61414
1715
Bana anlattığına göre, okula giderken
01:03
she was the only girl who ever chose
15
63153
1749
mekanik çizim yapmak isteyen
01:04
to do mechanical drawing.
16
64926
3224
tek kız kendisiymiş.
01:08
Later in life, she got a job going house to house
17
68174
3874
Daha sonraki hayatında, evden eve giderek
01:12
reading utility meters -- gas meters, electricity meters.
18
72072
4086
çeşitli sayaçları okuyordu - gaz sayaçları, elektrik sayaçları, gibi.
01:16
And she was doing the work in the middle of the day,
19
76182
2976
Ve bu işi günün ortasında yapıyordu,
01:19
and one thing particularly caught her notice, which was,
20
79182
3403
ve dikkatini çeken özellikle bir şey şuydu,
01:22
in the middle of the day she met a lot of men
21
82609
4082
günün ortasında evde olan, orta yaşlı, geç orta yaşlı,
01:26
who were at home, middle aged, late middle aged,
22
86715
4366
bir sürü adamla karşılaştı, ve bunların bir çoğu
01:31
and a lot of them seemed to be on oxygen tanks.
23
91105
5419
oksijen tankına bağlıydı.
01:36
It struck her as strange.
24
96548
2739
Bu ona çok tuhaf geldi.
01:39
Then, a few years later, her father died at the age of 59,
25
99311
3587
Sonra, bir kaç yıl geçince, babası 59 yaşında öldü,
01:42
five days before he was due to receive his pension.
26
102922
3906
emeklilik ikramiyesini almasına beş gün kala.
01:46
He'd been a miner.
27
106852
1064
Bir madenciydi.
01:47
She thought he must just have been worn out by the work.
28
107940
5418
İşinden dolayı yıpranmış olmalı diye düşündü.
01:53
But then a few years later, her mother died,
29
113382
3708
Ancak bir kaç yıl sonra, annesi öldü,
01:57
and that seemed stranger still,
30
117114
2993
ve bu daha da tuhaf geldi,
02:00
because her mother came from a long line of people
31
120131
2810
çünkü annesi sonsuza dek yaşıyormuş gibi görünen
02:02
who just seemed to live forever.
32
122965
3837
bir aileden geliyordu.
02:06
In fact, Gayla's uncle is still alive to this day,
33
126826
3545
Aslında, Gayla'nın amcası hala yaşıyor,
02:10
and learning how to waltz.
34
130395
2150
ve vals yapmayı öğreniyor.
02:12
It didn't make sense that Gayla's mother
35
132569
3411
Gayla'nın annesinin bu kadar erken yaşta
02:16
should die so young.
36
136004
2430
ölmesi mantıklı gelmiyordu.
02:18
It was an anomaly, and she kept puzzling over anomalies.
37
138458
4220
Bu aykırı bir durumdu ve aykırı durumlar üzerinde düşünmeden edemiyordu.
02:22
And as she did, other ones came to mind.
38
142702
2032
Ve böyle düşündükçe, diğerleri aklına geldi.
02:24
She remembered, for example,
39
144758
1704
Örneğin, annesi bir bacağını kırdığında
02:26
when her mother had broken a leg and went into the hospital,
40
146486
3075
ve hastaneye gittiklerinde ve bir çok röntgen
02:29
and she had a lot of x-rays,
41
149585
1751
çekildiğini hatırlıyordu,
02:31
and two of them were leg x-rays, which made sense,
42
151360
2931
iki tanesi bacaklarının röntgeniydi, bu anlamlıydı,
02:34
but six of them were chest x-rays, which didn't.
43
154315
4786
ama altısı göğüs röntgeniydi, bu da anlamsızdı.
02:39
She puzzled and puzzled over every piece
44
159125
2958
Hayatının her parçası ve anne babasını
02:42
of her life and her parents' life,
45
162107
2352
hayatlarının her parçası üzerinde
02:44
trying to understand what she was seeing.
46
164483
3977
kafa patlattı, ne gördüğünü anlamaya çalıştı.
02:48
She thought about her town.
47
168484
1687
Yaşadığı kasaba hakkında düşündü.
02:50
The town had a vermiculite mine in it.
48
170195
2964
Kasabanın içinde bir vermikülit madeni vardı.
02:53
Vermiculite was used for soil conditioners,
49
173183
2809
Vermikülit toprak kondisyonlayıcı olarak,
02:56
to make plants grow faster and better.
50
176016
3256
bitkilerin daha hızlı ve iyi büyümesi için kullanılıyordu.
02:59
Vermiculite was used to insulate lofts,
51
179296
3034
Vermikülit çatı katlarının izolasyonu için
03:02
huge amounts of it put under the roof
52
182354
2623
kullanılıyordu, uzun Montana kışları
03:05
to keep houses warm during the long Montana winters.
53
185001
3827
boyunca evleri sıcak tutmak için büyük miktarlarda kullanılıyordu.
03:08
Vermiculite was in the playground.
54
188852
2343
Vermikülit çocuk parkındaydı.
03:11
It was in the football ground.
55
191219
1429
Futbol sahasındaydı.
03:12
It was in the skating rink.
56
192672
2409
Buz pateni alanındaydı.
03:15
What she didn't learn until she started working this problem
57
195105
3805
Bu sorunla ilgili çalışmaya başlayana kadar öğrenmediği ise
03:18
is vermiculite is a very toxic form of asbestos.
58
198934
7061
vermikülitin asbestosun çok toksik bir formu olduğuydu.
03:26
When she figured out the puzzle,
59
206019
1755
Bulmacayı çözdüğünde,
03:27
she started telling everyone she could
60
207798
2882
neler olduğunu anlatabildiği herkese
03:30
what had happened, what had been done to her parents
61
210704
2643
anlatmaya çalıştı, bunun anne ve babasına ne yaptığını
03:33
and to the people that she saw on oxygen tanks
62
213371
3046
ve öğleden sonraları evlerinde oksijen tanklarıyla
03:36
at home in the afternoons.
63
216441
3137
gördüğü insanlara ne yaptığını.
03:39
But she was really amazed.
64
219602
1377
Ama hayret içindeydi.
03:41
She thought, when everybody knows, they'll want to do something,
65
221003
3048
Herkes bildiğinde, bir şey yapmak isteyeceklerini düşünmüştü,
ama aslında kimse bilmek istemiyordu.
03:44
but actually nobody wanted to know.
66
224075
2198
03:46
In fact, she became so annoying
67
226297
2091
Aslında, komşularına, arkadaşlarına,
03:48
as she kept insisting on telling this story
68
228412
2413
topluluktaki diğer insanlara bu hikayeyi
03:50
to her neighbors, to her friends, to other people in the community,
69
230849
3191
anlatma konusunda ısrarlı davranınca sinir bozucu olmaya başladı,
bunun sonucunda bir kaç tanesi bir araya gelerek
03:54
that eventually a bunch of them got together
70
234064
2096
bir araba çıkartması yaptılar,
03:56
and they made a bumper sticker,
71
236184
1484
03:57
which they proudly displayed on their cars, which said,
72
237692
3244
bunun arabalarına gururla yapıştırdılar, şöyle yazıyordu,
04:00
"Yes, I'm from Libby, Montana,
73
240960
2122
'Evet, Libby, Montana'danım,
04:03
and no, I don't have asbestosis."
74
243106
5516
ve hayır, asbestozis değilim.'
04:08
But Gayla didn't stop. She kept doing research.
75
248646
3356
Ama Gayla durmadı. Araştırma yapmaya devam etti.
04:12
The advent of the Internet definitely helped her.
76
252026
3167
Internetin gelişmesi kesinlikle ona yardımcı oldu.
04:15
She talked to anybody she could.
77
255217
1996
Konuşabildiği herkesle konuştu.
04:17
She argued and argued, and finally she struck lucky
78
257237
3251
Tartıştı ve tartıştı ve neticede şans kapıyı çaldı,
04:20
when a researcher came through town
79
260512
2176
bir araştırmacı bölgedeki madenlerin
04:22
studying the history of mines in the area,
80
262712
2410
tarihi hakkında araştıma yapmak için
04:25
and she told him her story, and at first, of course,
81
265146
3118
kasabaya geldiğinde ona hikayesini anlattı ve en başında,
04:28
like everyone, he didn't believe her,
82
268288
2247
elbette, herkes gibi, ona inanmadı,
04:30
but he went back to Seattle and he did his own research
83
270559
2619
ama Seattle'a döndü ve kendi araştırmasını yaptı
ve haklı olduğunu anladı.
04:33
and he realized that she was right.
84
273202
4136
04:37
So now she had an ally.
85
277362
4038
Böylece artık bir müttefiği vardı.
04:41
Nevertheless, people still didn't want to know.
86
281424
2566
Yine de, insanlar hala bilmek istemiyorlardı.
04:44
They said things like, "Well, if it were really dangerous,
87
284014
3700
'Peki, eğer gerçekten tehlikeli olsaydı,
04:47
someone would have told us."
88
287738
3009
birileri bize söylerdi' gibi şeyler söylüyorlardı.
04:50
"If that's really why everyone was dying,
89
290771
2998
'Eğer gerçekten herkes bu yüzden ölüyorsa,
04:53
the doctors would have told us."
90
293793
4552
doktorlar bunu bize söylerdi.'
04:58
Some of the guys used to very heavy jobs said,
91
298369
3352
Çok ağır işlerde çalışanlardan bazıları
05:01
"I don't want to be a victim.
92
301745
1787
'Bir kurban olmak istemiyorum.
05:03
I can't possibly be a victim, and anyway,
93
303556
1994
Kesinlikle bir kurban olamam, ve zaten,
05:05
every industry has its accidents."
94
305574
6909
her endüstrinin kazaları olur.' diyorlardı.
05:12
But still Gayla went on, and finally she succeeded
95
312507
3782
Ama Gayla yine de devam etti, ve sonunda federal bir
05:16
in getting a federal agency to come to town
96
316313
2588
devlet dairesini kasabaya getirmeyi ve
05:18
and to screen the inhabitants of the town --
97
318925
4264
kasabada yaşayanları taratmayı başardı --
05:23
15,000 people -- and what they discovered
98
323213
4704
15 bin insan -- ve buldukları şey şuydu;
05:27
was that the town had a mortality rate
99
327941
3395
kasabanın ölüm oranı, ABD'deki
05:31
80 times higher than anywhere in the United States.
100
331360
6034
herhangi bir yerden 80 kat daha fazlaydı.
05:37
That was in 2002, and even at that moment,
101
337418
3992
Bu 2002'deydi, ve bu anda bile,
05:41
no one raised their hand to say, "Gayla,
102
341434
3666
kimse elini kaldırıp, 'Gayla, torunlarının
05:45
look in the playground where your grandchildren are playing.
103
345124
4291
oynadıkları oyun parkına baksana, vermikülitler
05:49
It's lined with vermiculite."
104
349439
4680
çevrilmiş.' demiyordu.
05:54
This wasn't ignorance.
105
354143
3043
Bu cehalet değildi.
05:57
It was willful blindness.
106
357210
2745
Bu istemli körlüktü.
05:59
Willful blindness is a legal concept which means,
107
359979
3455
İstemli körlük hukuki bir terim, eğer bilebileceğin
06:03
if there's information that you could know and you should know
108
363458
2953
ya da bilmen gereken bir bilgi varsa ama sen bir şekilde
06:06
but you somehow manage not to know,
109
366435
3403
bilmemeyi başarıyorsan, kanun
06:09
the law deems that you're willfully blind.
110
369862
2722
senin istemli bir şekilde kör olduğuna hükmediyor.
06:12
You have chosen not to know.
111
372608
3751
Bilmemeyi seçmiş oluyorsun.
06:16
There's a lot of willful blindness around these days.
112
376383
4375
Şu günlerde bir çok istemli körlük var.
06:20
You can see willful blindness in banks,
113
380782
2827
İstemli körlüğü bankalarda,
06:23
when thousands of people sold mortgages to people
114
383633
3033
binlerce insan onları ödeyemeyecek insanlara
06:26
who couldn't afford them.
115
386690
1684
ev kredisi verdiğinde görebilirsiniz.
06:28
You could see them in banks
116
388398
1634
Onları bankalarda kredi oranları
06:30
when interest rates were manipulated
117
390056
2140
manipüle edildiğinde ve orada olan
06:32
and everyone around knew what was going on,
118
392220
2388
herkesin neler olduğunu bildiğinde
06:34
but everyone studiously ignored it.
119
394632
3150
ama herkes titizlikle görmezden geldiğinde görebilirsiniz.
06:37
You can see willful blindness in the Catholic Church,
120
397806
3400
İstemli körlüğü Katolik Kilisesinde görebilirsiniz,
06:41
where decades of child abuse went ignored.
121
401230
4597
on yıllarca çocuk istismarına göz yumulur.
06:45
You could see willful blindness
122
405851
2271
İstemli körlüğü Irak Savaşı
06:48
in the run-up to the Iraq War.
123
408146
4487
tırmandığında görebilirsiniz.
06:52
Willful blindness exists on epic scales like those,
124
412657
3615
İstemli körlük bunun gibi epik ölçeklerde olabilir,
06:56
and it also exists on very small scales,
125
416296
2871
ve aynı zamanda çok küçük ölçeklerde olabilir,
06:59
in people's families, in people's homes and communities,
126
419191
3904
insanların ailelerinde, evlerinde ve topluluklarda,
07:03
and particularly in organizations and institutions.
127
423119
5454
ve özellikle organizasyonlar ve kurumlarda.
07:08
Companies that have been studied for willful blindness
128
428597
4218
İstemli körlükle ilgili çalışılan şirketlerde
07:12
can be asked questions like,
129
432839
2259
şuna benzer sorular sorulabilir,
07:15
"Are there issues at work
130
435122
2802
'İş yerinde insanların
07:17
that people are afraid to raise?"
131
437948
3406
konusunu açmaktan korktuğu konular var mı?
07:21
And when academics have done studies like this
132
441378
2191
Ve akademisyenler ABD'deki şirketlerde
07:23
of corporations in the United States,
133
443593
2273
bu tarz çalışmalar yaptıklarında dahi
07:25
what they find is 85 percent of people say yes.
134
445890
5224
insanların yüzde 85'inin evet dediğini bulmuşlar.
07:31
Eighty-five percent of people know there's a problem,
135
451138
2984
İnsanların yüzden seksen beşi bir sorun olduğunu biliyor,
07:34
but they won't say anything.
136
454146
2051
ama hiçbir şey söylemiyor.
07:36
And when I duplicated the research in Europe,
137
456221
3363
Ve bu çalışmayı Avrupa'da uyguladığımda,
07:39
asking all the same questions,
138
459608
2638
aynı soruları sorduğumda,
07:42
I found exactly the same number.
139
462270
3066
tam olarak aynı sayıya ulaştım.
07:45
Eighty-five percent. That's a lot of silence.
140
465360
4027
Yüzde seksen beş. Bu çok fazla sessizlik demek.
07:49
It's a lot of blindness.
141
469411
2058
Çok fazla körlük.
07:51
And what's really interesting is that when I go to companies in Switzerland,
142
471493
3620
Ve gerçekten ilginç olan, İsviçre'de şirketlere gittiğimde
'Bu sadece İsviçre'ye özgü bir sorun.' diyorlardı.
07:55
they tell me, "This is a uniquely Swiss problem."
143
475137
3394
07:58
And when I go to Germany, they say, "Oh yes, this is the German disease."
144
478555
4176
Ve Almanya'ya gittiğimde, 'Ah evet, bu Alman hastalığı.' diyorlardı.
08:02
And when I go to companies in England, they say,
145
482755
2286
Ve İnglitere'deki şirketlere gittiğimde, 'Ah evet, İngilizler
08:05
"Oh, yeah, the British are really bad at this."
146
485065
3715
bu işte gerçekten kötüler.' diyorlardı.
08:08
And the truth is, this is a human problem.
147
488804
4646
Ve gerçek şu ki, bu bir insan sorunu.
08:13
We're all, under certain circumstances, willfully blind.
148
493474
6341
Hepimiz, belli koşullar altında, istemli olarak körüzdür.
08:19
What the research shows is that some people are blind
149
499839
2524
Araştırmanın gösterdiği, bazılarının korkudan dolayı
08:22
out of fear. They're afraid of retaliation.
150
502387
3581
kör olduğu. Misillemeden korkuyorlar.
08:25
And some people are blind because they think, well,
151
505992
3351
Ve bazı insanlar kör çünkü, şey, bir şeyleri görmenin
08:29
seeing anything is just futile.
152
509367
2394
sadece anlamsız olduğunu düşünüyorlar.
08:31
Nothing's ever going to change.
153
511785
1832
Hiçbir şey değişmeyecek.
08:33
If we make a protest, if we protest against the Iraq War,
154
513641
2790
Eğer protesto edersek, eğer Irak Savaşını protesto edersek,
08:36
nothing changes, so why bother?
155
516455
1746
hiçbir şey değişmez, o zaman neden uğraşasın?
08:38
Better not to see this stuff at all.
156
518225
4518
Bu tarz şeyleri hiç görmemek daha iyi.
08:42
And the recurrent theme that I encounter all the time
157
522767
2974
Ve her zaman karşılaştığım tekrar eden tema
08:45
is people say, "Well, you know,
158
525765
2456
insanların 'Şey, biliyorsun,
08:48
the people who do see, they're whistleblowers,
159
528245
3476
gören insanlar, bunlar muhbirler, ve hepimiz
08:51
and we all know what happens to them."
160
531745
2600
onlara ne olduğunu biliyoruz' demesidir.
08:54
So there's this profound mythology around whistleblowers
161
534369
4025
Yani muhbirler etrafında bu derin mitoloji vardır,
08:58
which says, first of all, they're all crazy.
162
538418
4289
her şeyden önce, onların çılgın olduğunu söyler.
09:02
But what I've found going around the world
163
542731
2289
Ama tüm dünyayı gezerken ve muhbirlerle
09:05
and talking to whistleblowers is, actually,
164
545044
3163
konuşurken gördüğüm, aslında,
09:08
they're very loyal and quite often very conservative people.
165
548231
4731
çok sadık ve sıklıkla çok muhafazakar insanlar oldukları.
09:12
They're hugely dedicated to the institutions that they work for,
166
552986
3881
Kendilerini çalıştıkları kurumlara çok fazla adıyorlar,
09:16
and the reason that they speak up,
167
556891
2283
ve ortaya çıkıp konuşmalarının nedeni,
09:19
the reason they insist on seeing,
168
559198
2858
görmekte ısrar etmelerinin nedeni,
09:22
is because they care so much about the institution
169
562080
3473
kurumu çok fazla önemsemeleri ve kurumu
09:25
and want to keep it healthy.
170
565577
3562
sağlıklı tutmak istemeleri.
09:29
And the other thing that people often say
171
569163
2139
Ve insanların muhbirlerle ilgili
09:31
about whistleblowers is, "Well, there's no point,
172
571326
3204
sıklıkla söylediği diğer şey ise 'Hiç anlamı yok,
09:34
because you see what happens to them.
173
574554
2545
çünkü onlara ne olduğunu görüyorsun.
09:37
They are crushed.
174
577123
1290
Eziliyorlar.
09:38
Nobody would want to go through something like that."
175
578437
3718
Kimse böyle bir durumda olmak istemez.' oluyor.
09:42
And yet, when I talk to whistleblowers,
176
582179
3303
Ve yine de, muhbirlerle konuştuğunuzda,
09:45
the recurrent tone that I hear is pride.
177
585506
5136
tekrar eden bir şekilde duyduğum şey gurur.
09:50
I think of Joe Darby.
178
590666
2361
Joe Darby'i düşünüyorum.
09:53
We all remember the photographs of Abu Ghraib,
179
593051
3428
Hepimiz Abu Ghraib fotoğraflarını hatırlıyoruz,
09:56
which so shocked the world and showed the kind of war
180
596503
3698
Irak'ta ne tür bir savaşın sürdüğünü gösteren
10:00
that was being fought in Iraq.
181
600225
2640
ve dünyayı şok eden fotoğraflar.
10:02
But I wonder who remembers Joe Darby,
182
602889
2987
Ama bu fotoğrafları bulan ve teslim eden
10:05
the very obedient, good soldier
183
605900
3472
çok itaatkar, iyi asker Joe Darby'yi
10:09
who found those photographs and handed them in.
184
609396
4739
kim hatırlıyordur merak ediyorum.
10:14
And he said, "You know, I'm not the kind of guy
185
614159
3694
Ve şöyle demişti, 'İnsanları yüzüstü bırakan
10:17
to rat people out, but some things just cross the line.
186
617877
4202
türde bir insan değilim, ama bazı şeyler sınırı aştı.
10:22
Ignorance is bliss, they say,
187
622103
2072
Cehalet büyük mutluluktur, derler,
10:24
but you can't put up with things like this."
188
624199
3704
ama böyle bir şey bir kenara atamazsınız.'
10:27
I talked to Steve Bolsin, a British doctor,
189
627927
3011
Steve Bolsin ile konuştum, İngiliz bir doktor,
10:30
who fought for five years to draw attention
190
630962
4282
bebekleri öldüren tehlikeli bir cerraha
10:35
to a dangerous surgeon who was killing babies.
191
635268
4999
dikkat çekmek için beş yıl boyunca savaşan doktor.
10:40
And I asked him why he did it, and he said,
192
640291
2048
Ve ona neden yaptığını sördum, ve şöyle cevap verdi,
10:42
"Well, it was really my daughter who prompted me to do it.
193
642363
4062
'Şey, aslında beni harekete geçiren kızımdır.
10:46
She came up to me one night, and she just said,
194
646449
2240
Bir gece yanıma geldi ve şöyle dedi,
10:48
'Dad, you can't let the kids die.'"
195
648713
3405
'Baba çocukların ölmesine izin veremezsin.'
10:52
Or I think of Cynthia Thomas,
196
652142
2727
Ya da Cynthis Thomas aklıma geliyor,
10:54
a really loyal army daughter and army wife,
197
654893
3961
gerçekten sadık bir asker kızı ve eşi,
10:58
who, as she saw her friends and relations
198
658878
2928
Irak Savaşından dönen arkadaşlarını ve akrabalarını
11:01
coming back from the Iraq War, was so shocked
199
661830
4278
görüyor ve onların ruhsal durumundan ve askeriyenin
11:06
by their mental condition
200
666132
1864
bunu fark etmek ve
11:08
and the refusal of the military to recognize and acknowledge
201
668020
4007
travma sonrası stres sendromunu onaylamayı reddetmesinden
11:12
post-traumatic stress syndrome
202
672051
2640
dolayı şok oldu, öyle ki,
11:14
that she set up a cafe in the middle of a military town
203
674715
5584
askeri bir kasabanın orta yerinde bir onlara hukuki,
11:20
to give them legal, psychological and medical assistance.
204
680323
5606
psikolojik ve tıbbi yardım sunan bir kafe açtı.
11:25
And she said to me, she said, "You know, Margaret,
205
685953
2916
Ve bana şöyle dedi, 'Biliyor musun Margaret,
11:28
I always used to say I didn't know what I wanted to be
206
688893
3769
her zaman büyürken ne olacağımı bilemediğimi
11:32
when I grow up.
207
692686
2264
söyler dururdum.
11:34
But I've found myself in this cause,
208
694974
4469
Ama bu amaçta kendimi buldum,
11:39
and I'll never be the same."
209
699467
4993
ve asla aynı olamam artık.'
11:44
We all enjoy so many freedoms today,
210
704484
3272
Hepimiz bir çok özgürlüğün tadını çıkarıyoruz artık,
11:47
hard-won freedoms:
211
707780
1932
zorlukla kazanılan özgürlükler:
11:49
the freedom to write and publish without fear of censorship,
212
709736
3444
yazma ve sansür korkusu olmadan basma özgürlüğü,
11:53
a freedom that wasn't here the last time I came to Hungary;
213
713204
3751
en son Macaristan'a geldiğimde olmayan bir özgürlük;
11:56
a freedom to vote, which women in particular
214
716979
2462
oy kullanma özgürlüğü, özellikle kadınların
11:59
had to fight so hard for;
215
719465
2455
kazanmak için çok savaştığı;
12:01
the freedom for people of different ethnicities and cultures
216
721944
2858
farklı etnik ve kültürel geçmişi olan ve farklı cinsel eğilimi
12:04
and sexual orientation to live the way that they want.
217
724826
4932
olan insanların istedikleri şekilde yaşayabilme özgürlüğü.
12:09
But freedom doesn't exist if you don't use it,
218
729782
4810
Ama eğer kullanmazsanız özgürlük yoktur,
12:14
and what whistleblowers do,
219
734616
2317
ve muhbirlerin yaptığı,
12:16
and what people like Gayla Benefield do
220
736957
2543
ve Gayla Benefield gibi insanların yaptığı
12:19
is they use the freedom that they have.
221
739524
4582
sahip oldukları özgürlüğü kullanmalarıdır.
12:24
And what they're very prepared to do is recognize
222
744130
3458
Ve yapmaya hazır oldukları şey, evet, bir tartışma
12:27
that yes, this is going to be an argument,
223
747612
2606
olacağının ve evet, komşularımla
12:30
and yes I'm going to have a lot of rows
224
750242
2968
ve iş arkadaşlarımla ve arkadaşlarımla
12:33
with my neighbors and my colleagues and my friends,
225
753234
3965
kavgalar edeceğimin ama bu anlaşmazlıkta
12:37
but I'm going to become very good at this conflict.
226
757223
3198
çok iyi olacağımın farkında olmak.
12:40
I'm going to take on the naysayers,
227
760445
2319
Huysuzlarla uğraşacağım,
12:42
because they'll make my argument better and stronger.
228
762788
4896
çünkü benim görüşümü daha iyi ve daha güçlü kılıyorlar.
12:47
I can collaborate with my opponents
229
767708
2408
Yaptığım işte daha iyi olabilmek için
12:50
to become better at what I do.
230
770140
4458
muhaliflerimle iş birliği yapabilirim.
12:54
These are people of immense persistence,
231
774622
2798
Bu insanlar kör olmamak ve sessiz kalmamak için
12:57
incredible patience, and an absolute determination
232
777444
4879
muazzam bir inat, inanılmaz sabır ve kesin kararlılık
13:02
not to be blind and not to be silent.
233
782347
5447
gösteren insanlar.
13:07
When I went to Libby, Montana,
234
787818
3169
Libby, Montana'ya gittiğimde,
13:11
I visited the asbestosis clinic
235
791011
3337
Gayla Benefield'in hayata geçirdiği
13:14
that Gayla Benefield brought into being,
236
794372
3897
asbestozis kliniğini ziyarete gittim,
13:18
a place where at first some of the people
237
798293
2856
başlangıçta yardım isteyen
13:21
who wanted help and needed medical attention
238
801173
3218
ve tıbbi ilgiye ihtiyacı olan bazılarının
13:24
went in the back door
239
804415
2606
sırf onun haklı olduğunu
13:27
because they didn't want to acknowledge
240
807045
2461
kabul etmemek için
13:29
that she'd been right.
241
809530
2421
arka kapıdan girdiği bir yer.
13:31
I sat in a diner, and I watched
242
811975
3149
Bir lokantaya oturdum ve
13:35
as trucks drove up and down the highway,
243
815148
4004
kamyonlar otobandan gelip giderken izledim,
13:39
carting away the earth out of gardens
244
819176
4230
bahçelerden toprağı çıkarıp taşıyorlar
13:43
and replacing it with fresh, uncontaminated soil.
245
823430
6888
ve taze, kirlenmemiş toprakla değiştiriyorlardı.
13:50
I took my 12-year-old daughter with me,
246
830342
2236
12 yaşındaki kızımı benimle birlikte götürdüm,
13:52
because I really wanted her to meet Gayla.
247
832602
3363
çünkü gerçekten Gayla ile tanışmasını istiyordum.
13:55
And she said, "Why? What's the big deal?"
248
835989
2892
Ve şöyle dedi, 'Neden? Ne önemi var?'
13:58
I said, "She's not a movie star,
249
838905
2161
Dedim ki, 'O bir film yıldızı değil,
14:01
and she's not a celebrity, and she's not an expert,
250
841090
4263
ve ünlü biri de değil, ve bir uzman değil,
14:05
and Gayla's the first person who'd say
251
845377
2714
ve Gayla bir azize olmadığını söyleyecek
14:08
she's not a saint.
252
848115
2920
ilk kişi olacaktır.
14:11
The really important thing about Gayla
253
851059
3116
Gayla ile ilgili asıl önemli olan şey,
14:14
is she is ordinary.
254
854199
2643
sıradan olması.
14:16
She's like you, and she's like me.
255
856866
4802
Sizin gibi ve benim gibi.
14:21
She had freedom, and she was ready to use it."
256
861692
5939
Özgürlüğe sahipti ve bunu kullanmaya hazırdı.'
14:27
Thank you very much.
257
867655
1475
Çok teşekkürler.
14:29
(Applause)
258
869154
4724
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7