Dan Buettner: How to live to be 100+

Dan Buettner: 100 yıldan fazla yaşamak için ne yapmalı?

671,748 views ・ 2010-01-06

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Mithat Can Ayok Gözden geçirme: Ayşe Demirel
00:16
Something called the Danish Twin Study
0
16260
2000
"Danimarkalı İkizler Araştırması" adındaki bir çalışma göstermiştir ki
00:18
established that only about 10 percent
1
18260
2000
belirli biyolojik limitler dahilinde
00:20
of how long the average person lives,
2
20260
3000
bir insanın kaç yıl yaşayacağının
00:23
within certain biological limits, is dictated by our genes.
3
23260
3000
yalnızca %10'u, genler tarafından belirlenmektedir.
00:26
The other 90 percent is dictated by our lifestyle.
4
26260
5000
Geriye kalan %90'lık kısım ise, yaşam tarzımıza bağlıdır.
00:31
So the premise of Blue Zones: if we can find the
5
31260
2000
Dolayısıyla, Mavi Bölgeleri araştırmaktaki amacımız şu:
00:33
optimal lifestyle of longevity
6
33260
2000
Uzun bir ömür sürme olanağı veren optimal yaşam tarzlarını bulabilirsek
00:35
we can come up with a de facto formula
7
35260
3000
uzun yaşam için bir formül de
00:38
for longevity.
8
38260
2000
ortaya koyabiliriz.
00:40
But if you ask the average American what the optimal formula
9
40260
2000
Sıradan bir Amerikalıya
00:42
of longevity is, they probably couldn't tell you.
10
42260
3000
uzun yaşam formülünün ne olduğunu sorarsanız, muhtemelen cevap alamazsınız.
00:45
They've probably heard of the South Beach Diet, or the Atkins Diet.
11
45260
3000
Büyük olasılıkla, Güney Sahili Diyeti veya Atkins Diyeti'ni duymuşlardır.
00:48
You have the USDA food pyramid.
12
48260
2000
Ortada, Tarım Bakanlığı'nın yayımlamış olduğu besin piramidi var.
00:50
There is what Oprah tells us.
13
50260
2000
Oprah'ın söyledikleri var.
00:52
There is what Doctor Oz tells us.
14
52260
2000
Doktor Oz'un tavsiyeleri var.
00:54
The fact of the matter is there is a lot of confusion
15
54260
3000
Ancak daha uzun ve sağlıklı bir yaşam sürmemize yardımcı olacak şeylerin
00:57
around what really helps us live longer better.
16
57260
3000
ne olduğu hakkında net bir bilgi yok.
01:00
Should you be running marathons or doing yoga?
17
60260
5000
Maratonlara mı katılmalısınız yoksa yoga mı yapmalısınız?
01:05
Should you eat organic meats
18
65260
2000
Organik etler mi tüketmelisiniz
01:07
or should you be eating tofu?
19
67260
2000
yoksa tofu mu yemelisiniz?
01:09
When it comes to supplements, should you be taking them?
20
69260
3000
Takviye besinler almalı mısınız?
01:12
How about these hormones or resveratrol?
21
72260
3000
Peki ya hormonlar veya resveratrol?
01:15
And does purpose play into it?
22
75260
2000
Yaşama amacının ömür ile ilgisi var mı peki?
01:17
Spirituality? And how about how we socialize?
23
77260
3000
Ya da dini inançların veya sosyal yaşamın?
01:20
Well, our approach to finding longevity
24
80260
2000
Uzun yaşamın sırlarını bulmakta kullandığımız
01:22
was to team up with National Geographic,
25
82260
2000
yöntemin ilk aşaması, National Geographic ve
01:24
and the National Institute on Aging,
26
84260
2000
National Institute on Aging ile işbirliği yaparak
01:26
to find the four demographically confirmed areas
27
86260
4000
uzun ömürlü bireylerin yaşadığı, coğrafi olarak tanımlanmış
01:30
that are geographically defined.
28
90260
2000
dört bölgeyi bulmaktı.
01:32
And then bring a team of experts in there
29
92260
2000
Daha sonra bu bölgelere uzmanlardan oluşan bir ekip göndererek
01:34
to methodically go through exactly what these people do,
30
94260
3000
oradaki insanların, bizlerden farklı olarak neler yaptıklarını
01:37
to distill down the cross-cultural distillation.
31
97260
4000
inceledik.
01:41
And at the end of this I'm going to tell you what that distillation is.
32
101260
3000
Bu sunumun sonunda, o farklılığın ne olduğunu sizlere söyleyeceğim.
01:44
But first I'd like to debunk some common myths
33
104260
3000
Fakat öncelikle, uzun yaşam konusuyla ilgili
01:47
when it comes to longevity.
34
107260
2000
bazı yaygın hurafelerden bahsetmek istiyorum.
01:49
And the first myth is if you try really hard
35
109260
3000
İlk hurafemiz şu: Eğer gerçekten çok çaba sarf edersen,
01:52
you can live to be 100.
36
112260
2000
100 yaşını görebilirsin.
01:54
False.
37
114260
2000
Yanlış.
01:56
The problem is, only about one out of 5,000 people
38
116260
3000
Sorun şu ki, Amerika'daki her 5000 insandan
01:59
in America live to be 100.
39
119260
3000
yalnızca bir tanesi 100 yaşına dek yaşayabiliyor.
02:02
Your chances are very low.
40
122260
2000
Şansınız oldukça az.
02:04
Even though it's the fastest growing demographic in America,
41
124260
3000
100 yaşını geçenler, Amerika'daki en hızlı büyüyen nüfus dilimi olsa da
02:07
it's hard to reach 100.
42
127260
2000
100 yaşına dek yaşamak zordur.
02:09
The problem is
43
129260
2000
Problem şu ki,
02:11
that we're not programmed for longevity.
44
131260
4000
bizler uzun yaşamak için programlanmadık.
02:15
We are programmed for something called
45
135260
2000
Bizler, "prokreatif başarı" adı verilen
02:17
procreative success.
46
137260
3000
bir şey için programlandık.
02:20
I love that word.
47
140260
2000
O sözcüğe bayılıyorum.
02:22
It reminds me of my college days.
48
142260
3000
Bana üniversite günlerimi hatırlatıyor.
02:25
Biologists term procreative success to mean
49
145260
2000
Biyologlar, "prokreatif başarı" terimini şu şekilde tanımlıyor:
02:27
the age where you have children
50
147260
3000
Çocuk sahibi olduğunuz yaş
02:30
and then another generation, the age when your children have children.
51
150260
3000
ve sonraki nesilde, çocuklarınızın çocuk sahibi olduğu yaş.
02:33
After that the effect of evolution
52
153260
2000
Bu noktadan sonra evrimin etkisi
02:35
completely dissipates.
53
155260
3000
tamamen yok oluyor.
02:38
If you're a mammal, if you're a rat
54
158260
3000
Eğer memeliyseniz, fare de olsanız
02:41
or an elephant, or a human, in between, it's the same story.
55
161260
4000
fil de olsanız, insan da olsanız, sonuç aynı.
02:45
So to make it to age 100, you not only have to have
56
165260
3000
Yani 100 yaşına dek yaşayabilmek için yalnızca çok iyi bir
02:48
had a very good lifestyle, you also have to have won
57
168260
3000
yaşam tarzına sahip olmanız yetmez, aynı zamanda
02:51
the genetic lottery.
58
171260
2000
genetik açıdan da şanslı olmanız lâzım.
02:53
The second myth is,
59
173260
2000
İkinci hurafe ise,
02:55
there are treatments that can help slow,
60
175260
3000
yaşlanmayı geciktiren, tersine çeviren ve hatta durduran
02:58
reverse, or even stop aging.
61
178260
2000
tedavilerin mevcut olduğu.
03:00
False.
62
180260
2000
Yanlış.
03:02
When you think of it, there is 99 things that can age us.
63
182260
4000
Şöyle bir düşünürseniz, yaşlanmamıza neden olabilecek 99 tane şey var.
03:06
Deprive your brain of oxygen for just a few minutes,
64
186260
2000
Yalnızca birkaç dakikalığına beyninize oksijen gitmesini engellerseniz
03:08
those brain cells die, they never come back.
65
188260
3000
beyin hücreleriniz ölür ve geri gelmezler.
03:11
Play tennis too hard, on your knees, ruin your cartilage,
66
191260
3000
Tenis oynarken kendinizi çok fazla zorlarsanız, dizlerinizdeki kıkırdak
03:14
the cartilage never comes back.
67
194260
2000
hasar görür ve kendini yenilemez.
03:16
Our arteries can clog. Our brains can gunk up with plaque,
68
196260
3000
Damarlarımız tıkanabilir. Beynimiz plak tabakası ile kaplanabilir
03:19
and we can get Alzheimer's.
69
199260
2000
ve Alzheimer hastası olabiliriz.
03:21
There is just too many things to go wrong.
70
201260
2000
Ters gidebilecek o kadar çok şey var ki.
03:23
Our bodies have 35 trillion cells,
71
203260
6000
Vücudumuzda 35 trilyon hücre var.
03:29
trillion with a "T." We're talking national debt numbers here.
72
209260
4000
Trilyon. Ulusal borcumuz ile aşık atabilecek seviyede rakamlar bunlar.
03:33
(Laughter)
73
213260
1000
(Gülüşmeler)
03:34
Those cells turn themselves over once every eight years.
74
214260
3000
Bu hücreler sekiz yılda bir kendilerini yeniliyorlar.
03:37
And every time they turn themselves over
75
217260
2000
Ve her yenileme sırasında, bir miktar hasar görüyorlar.
03:39
there is some damage. And that damage builds up.
76
219260
2000
Ve bu hasar birikiyor.
03:41
And it builds up exponentially.
77
221260
2000
Üstel olarak birikiyor.
03:43
It's a little bit like the days when we all had
78
223260
2000
Tıpkı hepimizde Beatles ya da Eagles albümlerinin
03:45
Beatles albums or Eagles albums
79
225260
3000
olduğu günler gibi.
03:48
and we'd make a copy of that on a cassette tape,
80
228260
2000
Birinden bir albüm ödünç alırdık ve kasede kopyalardık.
03:50
and let our friends copy that cassette tape,
81
230260
2000
Daha sonra arkadaşlarımız da o kasedi bizden alır
03:52
and pretty soon, with successive generations
82
232260
2000
ve kopyalarlardı. Kısa bir süre sonra,
03:54
that tape sounds like garbage.
83
234260
3000
yeni kopyaların sesi rezalet olurdu.
03:57
Well, the same things happen to our cells.
84
237260
2000
İşte hücrelerimizde olan şey de bunun aynısı.
03:59
That's why a 65-year-old person
85
239260
2000
65 yaşındaki bir insanın
04:01
is aging at a rate of about
86
241260
2000
12 yaşındaki bir çocuğa oranla
04:03
125 times faster
87
243260
3000
125 kat daha hızlı yaşlanmasının
04:06
than a 12-year-old person.
88
246260
2000
sebebi de bu.
04:08
So, if there is nothing you can do
89
248260
2000
O halde, yaşlanmayı durduracak ya da yavaşlatacak
04:10
to slow your aging or stop your aging,
90
250260
3000
hiçbir şey yoksa
04:13
what am I doing here?
91
253260
2000
ben ne yapıyorum ki burada?
04:15
Well, the fact of the matter is
92
255260
2000
Gerçek şu ki,
04:17
the best science tells us that the capacity of the human body,
93
257260
4000
modern bilim, bizlere insan vücudunun kapasitesinin
04:21
my body, your body,
94
261260
2000
-yani benim veya sizin vücudunuzun-
04:23
is about 90 years,
95
263260
2000
90 yıl olduğunu söylüyor.
04:25
a little bit more for women.
96
265260
2000
Bu sayı, kadınlar için biraz daha fazla.
04:27
But life expectancy in this country
97
267260
2000
Ancak bu ülkedeki yaşam beklentisi
04:29
is only 78.
98
269260
2000
yalnızca 78 yıl.
04:31
So somewhere along the line,
99
271260
2000
Yani bir yerlerde,
04:33
we're leaving about 12 good years on the table.
100
273260
5000
yaklaşık 12 güzel yılımızı bırakıp gidiyoruz.
04:38
These are years that we could get.
101
278260
2000
Bu yılları geri alabiliriz.
04:40
And research shows that they would be years largely free of chronic disease,
102
280260
6000
Ve araştırma gösteriyor ki bu geri alacağımız yıllar, kronik hastalıklardan,
04:46
heart disease, cancer and diabetes.
103
286260
4000
kalp hastalıklarından, kanserden ve diyabetten uzak olacak.
04:50
We think the best way to get these missing years
104
290260
3000
Bize göre bu kayıp yılları geri almanın en iyi yolu,
04:53
is to look at the cultures around the world
105
293260
2000
dünyanın çeşitli yerlerindeki,
04:55
that are actually experiencing them,
106
295260
2000
o kayıp yılları deneyimleyen kültürlere göz atmak.
04:57
areas where people are living to age 100
107
297260
3000
Bu bölgelerde 100 yaşını geçen insanların sayısı,
05:00
at rates up to 10 times greater than we are,
108
300260
2000
bizim ülkemizdekinin 10 katı.
05:02
areas where the life expectancy
109
302260
2000
Yaşam beklentisi
05:04
is an extra dozen years,
110
304260
2000
12 sene daha fazla.
05:06
the rate of middle age mortality is a fraction
111
306260
2000
Orta yaş ölüm oranı ise
05:08
of what it is in this country.
112
308260
3000
bu ülkedekine oranla çok çok daha az.
05:11
We found our first Blue Zone about 125 miles
113
311260
3000
İlk Mavi Bölgemizi, İtalya sahilinin yaklaşık 125 mil
05:14
off the coast of Italy, on the island of Sardinia.
114
314260
3000
açığında yer alan Sardinya adasında bulduk.
05:17
And not the entire island, the island is about 1.4 million people,
115
317260
3000
Ancak 1.4 milyon kişinin yaşadığı adanın tamamı Mavi Bölge'ye dahil değil.
05:20
but only up in the highlands, an area called the Nuoro province.
116
320260
3000
Mavi Bölge'ye dahil olan kısım, yükseklerde yer alan Nuoro bölgesi.
05:23
And here we have this area where men live the longest,
117
323260
3000
Bu bölgedeki erkeklerin ömrü oldukça uzun.
05:26
about 10 times more centenarians than we have here in America.
118
326260
3000
100 yaşını geçenlerin sayısı, Amerika'dakilerden 10 kat daha fazla.
05:29
And this is a place where people not only reach age 100,
119
329260
3000
Ayrıca buradaki insanlar yalnızca 100 yaşını geçmekle kalmıyor,
05:32
they do so with extraordinary vigor.
120
332260
2000
bunu yaparken zinde ve güçlü olmayı da başarıyor.
05:34
Places where 102 year olds still ride their bike to work,
121
334260
3000
102 yaşındaki bir insanın işe bisiklet sürerek gidebildiği,
05:37
chop wood, and can beat a guy 60 years younger than them.
122
337260
5000
odun kesebildiği ve kendinden 60 yaş küçük birini yenebildiği yerler bunlar.
05:42
(Laughter)
123
342260
2000
(Gülüşmeler)
05:44
Their history actually goes back to about the time of Christ.
124
344260
3000
Tarihleri, İsa'nın yaşadığı döneme dek uzanıyor.
05:47
It's actually a Bronze Age culture that's been isolated.
125
347260
2000
Bu insanlar, yalıtılmış bir Bronz Çağı kültürüne sahip.
05:49
Because the land is so infertile,
126
349260
2000
Toprak çok verimsiz olduğundan,
05:51
they largely are shepherds,
127
351260
2000
birçoğu çobanlık yapıyor.
05:53
which occasions regular, low-intensity physical activity.
128
353260
3000
yani düzenli ve fazla yorucu olmayan fiziksel aktiviteler yapıyorlar.
05:56
Their diet is mostly plant-based,
129
356260
3000
Çoğunlukla yanlarında taşıyabilecekleri
05:59
accentuated with foods that they can carry into the fields.
130
359260
3000
bitkisel besinleri tüketiyorlar.
06:02
They came up with an unleavened whole wheat bread
131
362260
3000
Notamusica adını verdikleri, kepekli buğday ile yapılan
06:05
called carta musica made out of durum wheat,
132
365260
2000
mayasız bir ekmek üretiyorlar,
06:07
a type of cheese made from grass-fed animals
133
367260
3000
otlarla beslenen hayvanlardan elde edilen bir peynirleri var,
06:10
so the cheese is high in Omega-3 fatty acids
134
370260
5000
böylece mısır ile beslenen hayvanlardan yapılan peynirlerin aksine,
06:15
instead of Omega-6 fatty acids from corn-fed animals,
135
375260
3000
Omega-6 yağ asitleri yerine Omega-3 yağ asitleri daha fazla.
06:18
and a type of wine that has three times the level
136
378260
4000
Tükettikleri şarapta ise, dünyada bilinen tüm şaraplardan
06:22
of polyphenols than any known wine in the world.
137
382260
2000
daha fazla polifenol var.
06:24
It's called Cannonau.
138
384260
2000
Bu şaraba Cannonau diyorlar.
06:26
But the real secret I think lies more
139
386260
2000
Ancak bana kalırsa işin gerçek sırrı
06:28
in the way that they organize their society.
140
388260
2000
toplumlarını nasıl düzenlediklerinde yatıyor.
06:30
And one of the most salient elements of the Sardinian society
141
390260
4000
Sardinya halkının en göze çarpan özelliklerinden biri
06:34
is how they treat older people.
142
394260
3000
yaşlı insanlara karşı davranış şekilleri.
06:37
You ever notice here in America, social equity
143
397260
2000
Hiç fark ettiniz mi, Amerika'da insanların
06:39
seems to peak at about age 24?
144
399260
3000
en çok saygı gördüğü yaş yaklaşık olarak 24.
06:42
Just look at the advertisements.
145
402260
2000
Reklamlara bakın yeter.
06:44
Here in Sardinia, the older you get
146
404260
2000
Sardinya'da ise yaşlandıkça
06:46
the more equity you have,
147
406260
2000
daha fazla saygı görüyorsunuz ve
06:48
the more wisdom you're celebrated for.
148
408260
2000
bildikleriniz daha fazla takdir ediliyor.
06:50
You go into the bars in Sardinia,
149
410260
2000
Sardinya'da bir bara girerseniz,
06:52
instead of seeing the Sports Illustrated swimsuit calendar,
150
412260
2000
Sports Illustrated'in mayo takvimini değil
06:54
you see the centenarian of the month calendar.
151
414260
4000
"ayın yaşlı insanı" takvimini görürsünüz.
06:58
This, as it turns out, is not only good for your aging parents
152
418260
4000
Bu durum, yalnızca yaşlanan ebeveynlerinizi
07:02
to keep them close to the family --
153
422260
2000
aileye yakın kalmasını sağlamıyor,
07:04
it imparts about four to six years of extra life expectancy --
154
424260
3000
aynı zamanda dört ile altı yıl arası fazladan yaşam beklentisi sağlıyor.
07:07
research shows it's also good for the children of those families,
155
427260
3000
Araştırmalar gösteriyor ki, bu durum ayrıca çocuklara da faydalı.
07:10
who have lower rates of mortality and lower rates of disease.
156
430260
3000
Ölüm oranları ve hastalığa yakalanma oranları düşüyor.
07:13
That's called the grandmother effect.
157
433260
3000
Buna "büyükanne etkisi" adı veriliyor.
07:16
We found our second Blue Zone
158
436260
2000
İkinci Mavi Bölgemizi,
07:18
on the other side of the planet,
159
438260
2000
dünyanın diğer ucunda,
07:20
about 800 miles south of Tokyo,
160
440260
3000
Tokyo'nun 800 mil güneyindeki
07:23
on the archipelago of Okinawa.
161
443260
3000
Okinawa Takım Adaları'nda bulduk.
07:26
Okinawa is actually 161 small islands.
162
446260
4000
Okinawa, 161 küçük adadan oluşuyor.
07:30
And in the northern part of the main island,
163
450260
2000
Ve merkez adanın kuzey kesiminde
07:32
this is ground zero for world longevity.
164
452260
2000
dünyadaki en uzun ömüre sahip insanlar yaşıyor.
07:34
This is a place where the oldest living female population is found.
165
454260
6000
Burası, en uzun ömürlü kadın popülasyonunun bulunduğu yer.
07:40
It's a place where people have the longest disability-free
166
460260
2000
Buradaki insanlar, dünya üzerindeki en uzun
07:42
life expectancy in the world.
167
462260
2000
sağlıklı yaşam beklentisine sahip.
07:44
They have what we want.
168
464260
2000
Bizim istediğimiz şeye sahipler.
07:46
They live a long time, and tend to die in their sleep,
169
466260
2000
Uzun bir ömürleri var ve genellikle uyku sırasında,
07:48
very quickly,
170
468260
2000
çok çabuk ölüyorlar.
07:50
and often, I can tell you, after sex.
171
470260
3000
ve sıklıkla bu ölümler seks sonrası gerçekleşiyor.
07:53
They live about seven good years longer than the average American.
172
473260
3000
Ortalama bir Amerikalıdan yaklaşık 7 sağlıklı yıl fazla yaşıyorlar.
07:56
Five times as many centenarians as we have in America.
173
476260
4000
100 yılı geçen insanların sayısı, Amerikadakilerin beş katı.
08:00
One fifth the rate of colon and breast cancer,
174
480260
3000
Amerika'da önde gelen ölüm sebebi bağırsak ve kolon kanserine
08:03
big killers here in America.
175
483260
2000
yakalanma oranları 5'te 1'i.
08:05
And one sixth the rate of cardiovascular disease.
176
485260
3000
Kalp hastalıklarında ise bu oran 6'da 1.
08:08
And the fact that this culture has yielded these numbers
177
488260
3000
Bu kültürün sahip olduğu bütün bu istatistikler,
08:11
suggests strongly they have something to teach us.
178
491260
3000
bizlere öğretebilecek bir şeyleri olduğunu gösteriyor.
08:14
What do they do?
179
494260
2000
Peki, ne yapıyorlar?
08:16
Once again, a plant-based diet,
180
496260
2000
Bitkisel besleniyorlar.
08:18
full of vegetables with lots of color in them.
181
498260
3000
Tükettikleri sebzeler birçok farklı renkte.
08:21
And they eat about eight times as much tofu
182
501260
3000
Ve Amerikalılara oranla 8 kat daha fazla
08:24
as Americans do.
183
504260
2000
tofu yiyorlar.
08:26
More significant than what they eat is how they eat it.
184
506260
4000
Ne yediklerinden daha önemli olan şey ise, nasıl yedikleri.
08:30
They have all kinds of little strategies
185
510260
2000
Fazla yememek için birçok farklı
08:32
to keep from overeating,
186
512260
2000
taktikleri var.
08:34
which, as you know, is a big problem here in America.
187
514260
3000
Bildiğiniz gibi, Amerika'da büyük bir sorun bu.
08:37
A few of the strategies we observed:
188
517260
2000
İşte gözlemlediğimiz birkaç taktik:
08:39
they eat off of smaller plates, so they tend to eat fewer calories at every sitting.
189
519260
4000
Küçük tabaklar kullanıyorlar, böylece her oturuşta daha az kalori tüketiyorlar.
08:43
Instead of serving family style,
190
523260
2000
Yemekleri, aile tarzı sunmuyorlar.
08:45
where you can sort of mindlessly eat as you're talking,
191
525260
3000
Böylece konuşurken bir yandan şuursuz biçimde yemiyorsunuz.
08:48
they serve at the counter, put the food away,
192
528260
2000
Yemekleri tezgahda sunuyorlar ve
08:50
and then bring it to the table.
193
530260
2000
oradan masaya getiriyorlar.
08:52
They also have a 3,000-year-old adage,
194
532260
2000
Ayrıca 3000 yıllık bir özdeyişleri var.
08:54
which I think is the greatest sort of diet suggestion ever invented.
195
534260
3000
Bence bu, gelmiş geçmiş en iyi beslenme önerisi.
08:57
It was invented by Confucius.
196
537260
2000
Konfiçyus tarafından ortaya atılmış.
08:59
And that diet is known as the Hara, Hatchi, Bu diet.
197
539260
4000
Adı ise "Hara, Hatchi, Bu" diyeti.
09:03
It's simply a little saying these people say before their meal
198
543260
3000
Bu, yemeklerden önce söyledikleri bir deyiş.
09:06
to remind them to stop eating when their stomach is [80] percent full.
199
546260
4000
Mideleri %80 dolu olduğunda, onlara yemeyi bırakmalarını hatırlatıyor.
09:10
It takes about a half hour for that full feeling
200
550260
2000
Tokluk hissinin midenizden beyninize
09:12
to travel from your belly to your brain.
201
552260
2000
ulaşması yaklaşık yarım saat alır.
09:14
And by remembering to stop at 80 percent
202
554260
3000
%80'de durmak, böylece sizleri
09:17
it helps keep you from doing that very thing.
203
557260
3000
fazla yemekten koruyor.
09:20
But, like Sardinia, Okinawa has a few social constructs
204
560260
3000
Ancak, tıpkı Sardinya gibi, Okinawa'nın da
09:23
that we can associate with longevity.
205
563260
3000
uzun yaşam ile ilişkilendirebileceğimiz birkaç sosyal yapısı var.
09:26
We know that isolation kills.
206
566260
2000
Yalnızlığın öldürdüğünü biliyoruz.
09:28
Fifteen years ago, the average American had three good friends.
207
568260
4000
15 yıl önce, ortalama bir Amerikalının üç iyi arkadaşı vardı.
09:32
We're down to one and half right now.
208
572260
2000
Şu an ise bu sayı 1.5'e inmiş durumda.
09:34
If you were lucky enough to be born in Okinawa,
209
574260
3000
Okinawa'da doğacak kadar şanslı olsaydınız,
09:37
you were born into a system where you
210
577260
2000
ömrünüz boyunca sizin yanınızda olacak
09:39
automatically have a half a dozen friends
211
579260
3000
6 arkadaşa otomatik olarak sahip olmanızı sağlayan
09:42
with whom you travel through life.
212
582260
2000
bir sistem içinde yaşıyor olacaktınız.
09:44
They call it a Moai. And if you're in a Moai
213
584260
3000
Buna "Moai" diyorlar. Eğer bir Moai'ye dâhilseniz,
09:47
you're expected to share the bounty if you encounter luck,
214
587260
4000
piyangodan kazandığınız serveti paylaşmanız beklenir.
09:51
and if things go bad,
215
591260
2000
Ve işler kötü giderse,
09:53
child gets sick, parent dies,
216
593260
2000
örneğin çocuğunuz hastalanırsa veya ebeveynlerinizden biri ölürse,
09:55
you always have somebody who has your back.
217
595260
3000
daime size destek olacak birileri vardır.
09:58
This particular Moai, these five ladies
218
598260
2000
Ekrandaki Moai, yani bu 5 kadın
10:00
have been together for 97 years.
219
600260
3000
97 yıldır birlikteler.
10:03
Their average age is 102.
220
603260
3000
Yaşlarının ortalaması 102.
10:06
Typically in America
221
606260
2000
Amerika'da genel olarak
10:08
we've divided our adult life up into two sections.
222
608260
4000
yetişkin hayatımızı iki kısma bölüyoruz.
10:12
There is our work life,
223
612260
2000
Bir yanda iş hayatımız var,
10:14
where we're productive.
224
614260
2000
yani bir şeyler ürettiğimiz dönem.
10:16
And then one day, boom, we retire.
225
616260
3000
Ve bir gün, aniden, emekli oluyoruz.
10:19
And typically that has meant
226
619260
2000
Ve genellikle bu emeklilik
10:21
retiring to the easy chair,
227
621260
3000
rahat bir koltuğa uzanmak
10:24
or going down to Arizona to play golf.
228
624260
3000
veya Arizona'ya giderek golf oynamak anlamına geliyor.
10:27
In the Okinawan language there is not even
229
627260
2000
Okinawa dilinde ise emeklilik anlamına gelen
10:29
a word for retirement.
230
629260
2000
bir sözcük bile yok.
10:31
Instead there is one word
231
631260
2000
Bunun yerine,
10:33
that imbues your entire life,
232
633260
3000
hayatınıza anlam katan bir sözcükleri var:
10:36
and that word is "ikigai."
233
636260
2000
"İkigai."
10:38
And, roughly translated, it means
234
638260
2000
Bu sözcüğün yaklaşık olarak anlamı,
10:40
"the reason for which you wake up in the morning."
235
640260
3000
"sabahları yataktan kalkmanızın sebebi."
10:43
For this 102-year-old karate master,
236
643260
3000
Bu 102 yaşındaki karate ustasının
10:46
his ikigai was carrying forth this martial art.
237
646260
4000
ikigai'si, savaş sanatında daha da uzmanlaşmak.
10:50
For this hundred-year-old fisherman
238
650260
2000
Bu 100 yaşındaki balıkçınınki ise
10:52
it was continuing to catch fish for his family three times a week.
239
652260
3000
haftada üç kez ailesi için balık tutmaya devam etmek.
10:55
And this is a question. The National Institute on Aging
240
655260
2000
National Institute On Aging bizlere
10:57
actually gave us a questionnaire to give these centenarians.
241
657260
4000
bu yaşlı insanlara sormamız için bir anket verdi.
11:01
And one of the questions, they were very culturally astute,
242
661260
2000
Anketteki sorular oldukça
11:03
the people who put the questionnaire.
243
663260
2000
kurnaz şekilde hazırlanmıştı.
11:05
One of the questions was, "What is your ikigai?"
244
665260
2000
Sorulardan biri şuydu: "İkigai'niz nedir?"
11:07
They instantly knew why they woke up in the morning.
245
667260
5000
hemen bildiler sabahlari kalkmalarin nedenini
11:12
For this 102 year old woman, her ikigai
246
672260
2000
Bu 102 yaşındaki kadının ikigai'si,
11:14
was simply her great-great-great-granddaughter.
247
674260
6000
torununun torununun torunu idi.
11:20
Two girls separated in age by 101 and a half years.
248
680260
4000
Bu iki kadının arasında 101 buçuk yıl var.
11:24
And I asked her what it felt like
249
684260
2000
Torununun torununun torununu
11:26
to hold a great-great-great-granddaughter.
250
686260
3000
kucağında tutmanın nasıl bir his olduğunu sordum ona.
11:29
And she put her head back and she said,
251
689260
2000
Geriye yaslandı ve dedi ki:
11:31
"It feels like leaping into heaven."
252
691260
3000
"cennete gitmek gibi."
11:34
I thought that was a wonderful thought.
253
694260
2000
Bence bu müthiş bir düşünce.
11:36
My editor at Geographic
254
696260
2000
Geographic'teki editörüm
11:38
wanted me to find America's Blue Zone.
255
698260
2000
Amerika'nın Mavi Bölgesi'ni bulmamı istedi.
11:40
And for a while we looked on the prairies of Minnesota,
256
700260
3000
Bir süre boyunca Minnesota çevresindeki çiftlikleri inceledik.
11:43
where actually there is a very high proportion of centenarians.
257
703260
3000
Burada yüz yaşını geçenlerin oranı oldukça fazlaydı.
11:46
But that's because all the young people left.
258
706260
3000
Ancak bunun sebebi bütün gençlerin bölgeyi terk etmesiymiş.
11:49
(Laughter)
259
709260
3000
(Gülüşmeler)
11:52
So, we turned to the data again.
260
712260
2000
Dolayısıyla aramaya devam ettik.
11:54
And we found America's longest-lived population
261
714260
3000
Ve Amerika'nın en uzun ömürlü popülasyonunu
11:57
among the Seventh-Day Adventists
262
717260
2000
Loma Linda, Kaliforniya çevresinde yaşamakta olan
11:59
concentrated in and around Loma Linda, California.
263
719260
4000
Seventh-Day Adventistleri arasında bulduk.
12:03
Adventists are conservative Methodists.
264
723260
3000
Adventisler muhfazakar Methodistlerdir.
12:06
They celebrate their Sabbath
265
726260
3000
Cuma günü güneşin batışından
12:09
from sunset on Friday till sunset on Saturday.
266
729260
3000
Cumartesi günü güneşin batışında dek sabbath'ı kutlarlar.
12:12
A "24-hour sanctuary in time," they call it.
267
732260
4000
"24 saatlik bir tapınma zamanı" diyorlar buna.
12:16
And they follow five little habits
268
736260
3000
Ve onlara göreceli olarak
12:19
that conveys to them extraordinary longevity,
269
739260
3000
oldukça uzun bir ömür veren beş adet
12:22
comparatively speaking.
270
742260
2000
alışkanlıkları var.
12:24
In America here, life expectancy
271
744260
2000
Amerika'daki yaşam beklentisi
12:26
for the average woman is 80.
272
746260
2000
ortalama bir kadın için 80 yıl.
12:28
But for an Adventist woman,
273
748260
2000
Ancak Adventist bir kadın için
12:30
their life expectancy is 89.
274
750260
3000
yaşam beklentisi 89 yıl.
12:33
And the difference is even more pronounced among men,
275
753260
2000
Erkekler için bu sayılar arasındaki fark
12:35
who are expected to live about 11 years
276
755260
2000
daha da fazla. Adventist erkekler
12:37
longer than their American counterparts.
277
757260
3000
diğer Amerikalılara oranla 11 yıl daha fazla yaşıyor.
12:40
Now, this is a study that followed
278
760260
2000
Bu ise, yaklaşık 70.000 insanı
12:42
about 70,000 people for 30 years.
279
762260
3000
30 yıl boyunca takip eden bir araştırma.
12:45
Sterling study. And I think it supremely illustrates
280
765260
4000
Adı da Steerling araştırması. Ve bence,
12:49
the premise of this Blue Zone project.
281
769260
3000
Mavi Bölge Proje'sinin amacını çok açık olarak ortaya koyuyor.
12:52
This is a heterogeneous community.
282
772260
2000
Bu, heterojen bir topluluk.
12:54
It's white, black, Hispanic, Asian.
283
774260
3000
Aralarında siyahlar, beyazlar, hispanikler ve uzakdoğulular var.
12:57
The only thing that they have in common are a set of
284
777260
2000
Aralarındaki tek ortak nokta ise
12:59
very small lifestyle habits
285
779260
2000
aynı küçük alışkanlıklara
13:01
that they follow ritualistically
286
781260
2000
hayatlarının büyük bölümünde
13:03
for most of their lives.
287
783260
2000
sıkı bir biçimde bağlı kalmaları.
13:05
They take their diet directly from the Bible.
288
785260
2000
Beslenme şekillerini doğrudan doğruya İncil'den alıyorlar.
13:07
Genesis: Chapter one, Verse [29],
289
787260
3000
Yaratılış: Birinci bölüm. 29. Ayet.
13:10
where God talks about legumes and seeds,
290
790260
3000
Bu ayette Tanrı, baklagillerden ve tohumlardan bahsediyor.
13:13
and on one more stanza about green plants,
291
793260
3000
Yeşil bitkiler hakkında bir dörtlük daha var.
13:16
ostensibly missing is meat.
292
796260
2000
Görünen o ki, et tüketmekten hiç bahsedilmiyor.
13:18
They take this sanctuary in time very serious.
293
798260
3000
Bu ibadeti oldukça ciddiye alıyorlar.
13:21
For 24 hours every week,
294
801260
3000
Her hafta 24 saatliğine
13:24
no matter how busy they are, how stressed out they are at work,
295
804260
3000
ne kadar meşgul olurlarsa olsunlar,
13:27
where the kids need to be driven,
296
807260
2000
işyerinde ne kadar stresli olurlarsa olsunlar,
13:29
they stop everything and they focus on their God,
297
809260
3000
her şeyi bırakıp Tanrılarına odaklanıyorlar.
13:32
their social network, and then, hardwired right in the religion,
298
812260
3000
Sosyalleşirken kullandıkları yöntem de, yine din ile yoğun ilişkili olan
13:35
are nature walks.
299
815260
3000
doğa yürüyüşleri.
13:38
And the power of this is not that it's done occasionally,
300
818260
2000
Bunun gücü, arada sırada yapılan bir şey olmasından değil
13:40
the power is it's done every week for a lifetime.
301
820260
4000
bütün hayat boyunca her hafta yapılan bir şey olmasından geliyor.
13:44
None of it's hard. None of it costs money.
302
824260
2000
Bunların hiçbiri zor değil. Hiçbiri için para gerekmiyor.
13:46
Adventists also tend to hang out with other Adventists.
303
826260
3000
Adventistler genellikle diğer Adventistlerle vakit geçiriyor.
13:49
So, if you go to an Adventist's party
304
829260
2000
Yani, bir Adventist'in düzenlediği bir partiye gittiğinizde
13:51
you don't see people swilling Jim Beam or rolling a joint.
305
831260
3000
deli gibi içki içen ya da esrar kullanan insanlar göremiyorsunuz.
13:54
Instead they're talking about their next nature walk,
306
834260
4000
Bu tip şeyler yerine, bir sonraki doğa yürüyüşleri hakkında konuşuyorlar,
13:58
exchanging recipes, and yes, they pray.
307
838260
3000
birbirlerine yemek tarifleri veriyorlar, ve evet, dua ediyorlar.
14:01
But they influence each other in profound and measurable ways.
308
841260
5000
Birbirleri üzerindeki etkileri oldukça derin ve ölçülebilir.
14:06
This is a culture that has yielded Ellsworth Whareham.
309
846260
3000
Bu kültüre dâhil olan insanlardan birisi de Ellsworth Wheram.
14:09
Ellsworth Whareham is 97 years old.
310
849260
2000
Ellsworth Wheram 97 yaşında.
14:11
He's a multimillionaire,
311
851260
2000
Ve bir multi-milyoner.
14:13
yet when a contractor wanted 6,000 dollars
312
853260
4000
Yine de bir koruma çiti yapmak için
14:17
to build a privacy fence,
313
857260
2000
inşaat firması ondan 6.000 dolar istediğinde,
14:19
he said, "For that kind of money I'll do it myself."
314
859260
2000
"O kadar paraya kendim de yaparım." dedi.
14:21
So for the next three days he was out shoveling cement,
315
861260
3000
Ve sonraki üç gün boyunca çimento karıştırdı
14:24
and hauling poles around.
316
864260
2000
ve demir kazıkları ordan oraya taşıdı.
14:26
And predictably, perhaps, on the fourth day
317
866260
2000
Ve beklendiği üzere, dördüncü gün
14:28
he ended up in the operating room.
318
868260
4000
kendisini bir ameliyathanede buldu.
14:32
But not as the guy on the table;
319
872260
3000
Ancak sedye üzerindeki adam olarak değil,
14:35
the guy doing open-heart surgery.
320
875260
4000
açık kalp ameliyatı yapan cerrah olarak.
14:39
At 97 he still does 20 open-heart surgeries every month.
321
879260
6000
97 yaşında bile hâlâ her ay 20 açık kalp ameliyatı yapıyor.
14:45
Ed Rawlings, 103 years old now,
322
885260
3000
103 yaşındaki Ed Rawlings,
14:48
an active cowboy, starts his morning with a swim.
323
888260
3000
aktif bir kovboy. Güne yüzerek başlıyor.
14:51
And on weekends he likes to put on the boards,
324
891260
2000
Haftasonları ise
14:53
throw up rooster tails.
325
893260
3000
sörf yapmaktan hoşlanıyor.
14:56
And then Marge Deton.
326
896260
2000
Bir de Marge Deton var.
14:58
Marge is 104.
327
898260
2000
Marge 104 yaşında.
15:00
Her grandson actually lives in the Twin Cities here.
328
900260
2000
Torunu, buradaki Twin Cities'de (Minnesota) yaşıyor.
15:02
She starts her day with lifting weights.
329
902260
2000
Güne ağırlık kaldırarak başlıyor.
15:04
She rides her bicycle.
330
904260
2000
Bisiklete biniyor.
15:06
And then she gets in her root-beer colored
331
906260
2000
Daha sonra kahverengi
15:08
1994 Cadillac Seville,
332
908260
3000
94 model Cadillac Seville'ine atlıyor ve
15:11
and tears down the San Bernardino freeway,
333
911260
2000
San Bernardino otoyolunda hız yaparak
15:13
where she still volunteers for seven different organizations.
334
913260
4000
gönüllü olarak çalıştığı yedi farklı organizasyona gidiyor.
15:17
I've been on 19 hardcore expeditions.
335
917260
3000
Daha önce 19 kez ciddi seyahatlare katıldım.
15:20
I'm probably the only person you'll ever meet
336
920260
2000
Sahara Çölü'nü bisikletiyle geçerken
15:22
who rode his bicycle across
337
922260
2000
güneş kremi kullanmamış
15:24
the Sahara desert without sunscreen.
338
924260
2000
ender insanlardan biriyim.
15:26
But I'll tell you, there is no adventure more harrowing
339
926260
3000
Ancak size söylemeliyim ki, Marge Deton arabayı kullanırken
15:29
than riding shotgun with Marge Deton.
340
929260
4000
yanında oturmaktan daha heyecanlı bir macera yok.
15:33
"A stranger is a friend I haven't met yet!" she'd say to me.
341
933260
5000
"Yabancı demek, henüz tanımadığım bir arkadaş demektir" dedi bana.
15:38
So, what are the common denominators
342
938260
2000
Öyleyse, tüm bu üç kültürdeki
15:40
in these three cultures?
343
940260
2000
ortak noktalar neler?
15:42
What are the things that they all do?
344
942260
2000
Hepsinin yaptığı şeyler neler?
15:44
And we managed to boil it down to nine.
345
944260
4000
Bu şeyleri belirledik ve karşımıza 9 maddelik bir liste çıktı.
15:48
In fact we've done two more Blue Zone expeditions since this
346
948260
3000
Aslında o zamandan beri iki tane daha Mavi Bölge keşfi yaptık ve
15:51
and these common denominators hold true.
347
951260
3000
bu listedekilerin doğru olduğu görüldü.
15:54
And the first one,
348
954260
2000
İnanmakta zorlanabilirsiniz ama,
15:56
and I'm about to utter a heresy here,
349
956260
3000
bu listedekilerin hiçbiri
15:59
none of them exercise,
350
959260
2000
egzersiz değil.
16:01
at least the way we think of exercise.
351
961260
2000
En azından bizim bildiğimiz şekildeki egzersiz değil.
16:03
Instead, they set up their lives
352
963260
3000
Hayatlarını öyle bir şekilde kurmuşlar ki
16:06
so that they are constantly nudged into physical activity.
353
966260
3000
sürekli bir fiziksel aktivite içindeler.
16:09
These 100-year-old Okinawan women
354
969260
3000
100 yaşındaki bu Okinawalı kadınlar
16:12
are getting up and down off the ground, they sit on the floor,
355
972260
3000
günde 30 veya 40 defa, aşağı iniyorlar, yukarı çıkıyorlar,
16:15
30 or 40 times a day.
356
975260
2000
yere oturup kalkıyorlar.
16:17
Sardinians live in vertical houses, up and down the stairs.
357
977260
3000
Sardinyalılar çok katlı evlerde yaşıyorlar, dolayısıyla merdiven inip çıkıyorlar.
16:20
Every trip to the store, or to church
358
980260
3000
Markete, kiliseye veya arkadaşlarını ziyarete
16:23
or to a friend's house occasions a walk.
359
983260
3000
gitmek için yürüyüş yapmaları gerekiyor.
16:26
They don't have any conveniences.
360
986260
2000
Başka şansları yok.
16:28
There is not a button to push to do yard work or house work.
361
988260
2000
Ev ya da bahçe işlerini yaptırmak için bir buton yok.
16:30
If they want to mix up a cake, they're doing it by hand.
362
990260
3000
Kek hamuru karıştırmak istiyorlarsa, bunu el ile yapıyorlar.
16:33
That's physical activity.
363
993260
2000
Bunların tümü fiziksel aktivite.
16:35
That burns calories just as much as going on the treadmill does.
364
995260
3000
Koşu bandında koşmak ne kadar kalori yakıyorsa, bu aktiviteler de o kadar
16:38
When they do do intentional physical activity,
365
998260
3000
kalori yakıyor. Kendi istekleriyle fiziksel aktiviye yapmak isterlerse
16:41
it's the things they enjoy. They tend to walk,
366
1001260
3000
bunlar, hoşlandıkları şeyler oluyor. Genellikle yürüyüş yapıyorlar.
16:44
the only proven way to stave off cognitive decline,
367
1004260
3000
Beyin fonksiyonlarının azalmasını engellediği kanıtlanan tek şey yürüyüş yapmak.
16:47
and they all tend to have a garden.
368
1007260
3000
Ve genellikle hepsinin bir bahçesi var.
16:50
They know how to set up their life in the right way
369
1010260
2000
Hayatlarını nasıl doğru yola sokmaları gerektiğini
16:52
so they have the right outlook.
370
1012260
2000
biliyorlar.
16:54
Each of these cultures take time to downshift.
371
1014260
3000
Tüm bu kültürler, dinlenmek için zaman ayırıyorlar.
16:57
The Sardinians pray. The Seventh-Day Adventists pray.
372
1017260
3000
Sardinyalılar dua ediyor. Seventh-Day Adventistleri dua ediyor.
17:00
The Okinawans have this ancestor veneration.
373
1020260
3000
Okinawalılarda yaşlı insanlara hürmet var.
17:03
But when you're in a hurry or stressed out,
374
1023260
2000
Ancak aceleniz varsa ya da stresliyseniz, bu durum
17:05
that triggers something called the inflammatory response,
375
1025260
2000
Alzheimer hastalığından
17:07
which is associated with everything from Alzheimer's
376
1027260
2000
kalp hastalıklarına kadar
17:09
disease to cardiovascular disease.
377
1029260
4000
birçok şeyi tetikleyebiliyor.
17:13
When you slow down for 15 minutes a day
378
1033260
2000
Günde 15 dakikayı dinlenmek için harcadığınızda,
17:15
you turn that inflammatory state
379
1035260
2000
bu tetikleyici durumun
17:17
into a more anti-inflammatory state.
380
1037260
3000
biraz da olsa önüne geçiyorsunuz.
17:20
They have vocabulary for sense of purpose,
381
1040260
3000
Amaçlarını açıklayan sözcükleri var.
17:23
ikigai, like the Okinawans.
382
1043260
2000
Tıpkı Okinawalıların kullandığı "ikigai" sözcüğü gibi.
17:25
You know the two most dangerous years in your life
383
1045260
2000
Bildiğiniz üzere, hayatınızdaki en tehlikeli yıllardan biri,
17:27
are the year you're born, because of infant mortality,
384
1047260
4000
çocuk ölümü riski nedeniyle, doğdunuz yıl.
17:31
and the year you retire.
385
1051260
2000
Diğeri ise emekli olduğunuz yıl.
17:33
These people know their sense of purpose,
386
1053260
2000
Bu insanlar hayattaki amaçlarını biliyorlar,
17:35
and they activate in their life, that's worth about seven years
387
1055260
2000
ve bu amaç doğrultusunda yaşıyorlar. Bu da
17:37
of extra life expectancy.
388
1057260
3000
fazladan yedi yıl demek.
17:40
There's no longevity diet.
389
1060260
2000
Uzun yaşam için bir diyet yok.
17:42
Instead, these people drink a little bit every day,
390
1062260
2000
Ancak, her gün birazcık içki içiyorlar.
17:44
not a hard sell to the American population.
391
1064260
2000
Amerikalılar için uyum sağlaması zor bir şey değil bu.
17:46
(Laughter)
392
1066260
1000
(Gülüşmeler)
17:47
They tend to eat a plant-based diet.
393
1067260
3000
Genellikle bitkisel besinler tüketiyorlar.
17:50
Doesn't mean they don't eat meat, but lots of beans and nuts.
394
1070260
2000
Bu, et yemedikleri anlamına gelmiyor. Ancak bol miktarda fasulye
17:52
And they have strategies to keep from overeating,
395
1072260
3000
ve fındık yiyorlar. Ayrıca fazla yemeyi önleyen
17:55
little things that nudge them away from the table at the right time.
396
1075260
3000
stratejilere sahipler.
17:58
And then the foundation of all this is how they connect.
397
1078260
3000
Ve, tüm bunların temelinde, birbirleriyle nasıl iletişim kurdukları yatıyor.
18:01
They put their families first,
398
1081260
2000
Önceliği ailelerine veriyorlar.
18:03
take care of their children and their aging parents.
399
1083260
2000
Çocuklarına ve yaşlı ebeveynlerine bakıyorlar.
18:05
They all tend to belong to a faith-based community,
400
1085260
4000
Tamamı inanç bazlı bir topluluğa dahil.
18:09
which is worth between four and 14
401
1089260
2000
Eğer ayda dört kez bu toplantılara katılırsanız,
18:11
extra years of life expectancy
402
1091260
2000
fazladan 4 ile 14 yıl
18:13
if you do it four times a month.
403
1093260
2000
anlamına geliyor bu.
18:15
And the biggest thing here
404
1095260
2000
Buradaki en büyük olay ise,
18:17
is they also belong to the right tribe.
405
1097260
3000
doğru topluluğa ait olmaları.
18:20
They were either born into
406
1100260
2000
Ya doğru topluluğun içinde büyümüşler,
18:22
or they proactively surrounded themselves with the right people.
407
1102260
5000
ya da kendilerini doğru topluluklardan birileriyle çevrelemişler.
18:27
We know from the Framingham studies,
408
1107260
2000
Framingham Araştırmasından öğrendiğimiz üzere
18:29
that if your three best friends are obese
409
1109260
3000
eğer en iyi arkadaşlarınızdan üçü obez ise
18:32
there is a 50 percent better chance that you'll be overweight.
410
1112260
3000
sizin de fazla kilolu olmanızın olasılığı %50 daha fazla.
18:35
So, if you hang out with unhealthy people,
411
1115260
3000
Yani, eğer sağlıksız insanlarla vakit geçirirseniz
18:38
that's going to have a measurable impact over time.
412
1118260
2000
bu durumun zamanla büyük bir etkisi olacaktır.
18:40
Instead, if your friend's idea of recreation
413
1120260
5000
Arkadaşlarınızın vakit geçirme yöntemi
18:45
is physical activity, bowling, or playing hockey,
414
1125260
2000
bowling oynamak, bisiklete binmek
18:47
biking or gardening,
415
1127260
2000
ya da bahçeyle ilgilenmek gibi fiziksel aktiviteler ise,
18:49
if your friends drink a little, but not too much,
416
1129260
3000
eğer arkadaşlarınız içkiyi fazla kaçırmıyorsa,
18:52
and they eat right, and they're engaged, and they're trusting and trustworthy,
417
1132260
3000
doğru şekilde yiyorlarsa, bir aileye aitlerse ve güvenilirlerse
18:55
that is going to have the biggest impact over time.
418
1135260
3000
bu durumun da zaman içinde büyük bir etkisi olacaktır.
18:58
Diets don't work. No diet in the history of the world
419
1138260
3000
Diyetler hiçbir işe yaramaz. Tarihteki hiçbir diyet
19:01
has ever worked for more than two percent of the population.
420
1141260
3000
insanların yüzde 2'sinden daha fazlasında işe yaramamıştır.
19:04
Exercise programs usually start in January;
421
1144260
3000
Spor salonlarındaki programlar Ocak'ta başlar
19:07
they're usually done by October.
422
1147260
2000
ama genellikle Ekim'de katılmaya başlarız.
19:09
When it comes to longevity
423
1149260
2000
Uzun yaşam konusunda
19:11
there is no short term fix
424
1151260
2000
bir kısayol ya da
19:13
in a pill or anything else.
425
1153260
3000
hap gibi bir şey yok.
19:16
But when you think about it,
426
1156260
2000
Ancak, bir düşünürseniz
19:18
your friends are long-term adventures,
427
1158260
3000
arkadaşlarınız da aslında uzun süreli birer macera olduğunu göreceksiniz.
19:21
and therefore, perhaps the most significant thing you can do
428
1161260
3000
Dolayısıyla, belki de yapabileceğiniz en önemli şey
19:24
to add more years to your life,
429
1164260
3000
hayatınıza fazladan biraz yıl
19:27
and life to your years. Thank you very much.
430
1167260
2000
yıllarınıza ise hayat katmanız. Çok teşekkürler.
19:29
(Applause)
431
1169260
5000
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7