Melinda French Gates: What nonprofits can learn from Coca-Cola

Melinda French Gates: Kar amacı gütmeyen oluşumlar Coca-Cola'dan ne öğrenebilirler?

319,200 views

2010-10-12 ・ TED


New videos

Melinda French Gates: What nonprofits can learn from Coca-Cola

Melinda French Gates: Kar amacı gütmeyen oluşumlar Coca-Cola'dan ne öğrenebilirler?

319,200 views ・ 2010-10-12

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Meric Aydonat Gözden geçirme: Sancak Gülgen
00:15
One of my favorite parts
0
15260
2000
Gates Vakfı'ndaki işimin
00:17
of my job at the Gates Foundation
1
17260
2000
en sevdiğim kısmı
00:19
is that I get to travel to the developing world,
2
19260
2000
dünyanın gelişmekte olan bölgelerine
00:21
and I do that quite regularly.
3
21260
2000
sık sık seyahat edebilmem.
00:23
And when I meet the mothers
4
23260
2000
Ve dünyanın farklı bölgerindeki
00:25
in so many of these remote places,
5
25260
2000
annelerle tanıştığımda
00:27
I'm really struck by the things
6
27260
2000
birbirimize aslında ne kadar
00:29
that we have in common.
7
29260
2000
benzediğimize şaşıyorum.
00:31
They want what we want for our children
8
31260
3000
Biz çocuklarımız için ne istiyorsak, onlar da aynı şeyleri
00:34
and that is for their children to grow up successful,
9
34260
3000
istiyorlar: büyüyünce başarılı olmaları,
00:37
to be healthy, and to have a successful life.
10
37260
3000
sağlıklı olmaları ve başarılı bir hayata sahip olmaları.
00:40
But I also see lots of poverty,
11
40260
3000
Aynı zamanda yoksulluğu görüyorum
00:43
and it's quite jarring,
12
43260
3000
ve bunun hem boyutu hem de kapsamı
00:46
both in the scale and the scope of it.
13
46260
2000
çok sıkıntı verici.
00:48
My first trip in India, I was in a person's home
14
48260
3000
Hindistan'a ilk gittiğimde birisinin evindeydim.
00:51
where they had dirt floors, no running water,
15
51260
2000
Yerler topraktandı, suları akmıyordu,
00:53
no electricity,
16
53260
2000
elektrik yoktu
00:55
and that's really what I see all over the world.
17
55260
3000
ve aslında bunu bütün dünyada görüyorum.
00:58
So in short, I'm startled by all the things
18
58260
3000
Kısacası, onların sahip olmadığı şeyler karşısında
01:01
that they don't have.
19
61260
3000
dehşete düşüyorum.
01:04
But I am surprised by one thing that they do have:
20
64260
3000
Ama aynı zamanda, sahip oldukları başka birşey de beni oldukça şaşırtıyor:
01:08
Coca-Cola.
21
68260
2000
Coca-Cola.
01:10
Coke is everywhere.
22
70260
2000
Kola her yerde.
01:12
In fact, when I travel to the developing world,
23
72260
2000
Gerçekten de dünyanın gelişen bölgelerine gittiğimde de
01:14
Coke feels ubiquitous.
24
74260
2000
kolanın ne kadar da bol olduğunu görüyorum.
01:16
And so when I come back from these trips,
25
76260
2000
Ve bu seyahatlerimden döndüğümde,
01:18
and I'm thinking about development,
26
78260
2000
ilerleme hakkında düşünüyorum,
01:20
and I'm flying home and I'm thinking,
27
80260
2000
uçakta düşünüyorum:
01:22
"We're trying to deliver condoms to people or vaccinations,"
28
82260
3000
"İnsanlara prezervatif veya aşı götürmeye çalışıyoruz"
01:25
you know, Coke's success kind of stops and makes you wonder:
29
85260
3000
ve kolanın bu başarısı insanı durup düşünmeye sevk ediyor:
01:28
how is it that they can get Coke
30
88260
2000
kolayı bu kadar da
01:30
to these far-flung places?
31
90260
2000
uzak yerlere nasıl götürebiliyorlar?
01:32
If they can do that,
32
92260
2000
Onlar bunu yapabiliyorsa,
01:34
why can't governments and NGOs do the same thing?
33
94260
3000
neden hükümetler ve sivil toplum örgütleri de aynı şeyi yapamıyorlar?
01:37
And I'm not the first person to ask this question.
34
97260
3000
Ve bu soruyu soran ilk kişi ben değilim.
01:40
But I think, as a community,
35
100260
2000
Bence toplum olarak
01:42
we still have a lot to learn.
36
102260
3000
daha öğrenecek çok şeyimiz var.
01:45
It's staggering, if you think about Coca-Cola.
37
105260
2000
Coca-Cola'nın yaptığı çok şaşırtıcı.
01:47
They sell 1.5 billion servings
38
107260
3000
Her gün 1.5 milyar bardak
01:50
every single day.
39
110260
3000
içecek satıyorlar.
01:53
That's like every man, woman and child on the planet
40
113260
2000
Bu bir bakıma dünyadaki her erkek, kadın, çocuğun
01:55
having a serving of Coke every week.
41
115260
3000
haftada bir bardak kola içmesi demek.
01:58
So why does this matter?
42
118260
3000
Peki bu neden önemli?
02:01
Well, if we're going to speed up the progress
43
121260
3000
Eğer süreci hızlandırmak istiyorsak
02:04
and go even faster
44
124260
2000
ve dünyaca kararlaştırdığımız Yeni Binyıl İlerleme Planı'nda
02:06
on the set of Millennium Development Goals that we're set as a world,
45
126260
3000
daha hızlı gitmek istiyorsak,
02:09
we need to learn from the innovators,
46
129260
2000
bu yenilikçilerden öğrenmemiz gereken şeyler var.
02:11
and those innovators
47
131260
2000
Ve bu yenilikçiler, olabilecek
02:13
come from every single sector.
48
133260
3000
her iş dalından gelebilir.
02:16
I feel that, if we can understand
49
136260
2000
Bence, Coca-Cola'nın nasıl olup bu kadar bol
02:18
what makes something like Coca-Cola ubiquitous,
50
138260
3000
bulunduğunu anlarsak,
02:21
we can apply those lessons then for the public good.
51
141260
3000
öğrendiklerimizi toplum yararına kullanabiliriz.
02:26
Coke's success is relevant,
52
146260
2000
Coca-Cola'nın başarısı bu açıdan çok önemli,
02:28
because if we can analyze it, learn from it,
53
148260
3000
çünkü onu çözümleyebilirsek, ondan öğrenebilirsek
02:31
then we can save lives.
54
151260
2000
hayat kurtarabiliriz.
02:33
So that's why I took a bit of time to study Coke.
55
153260
3000
Bu yüzden, bu kola hakkında biraz çalışma yaptım.
02:37
And I think there are really three things
56
157260
2000
Bence Coca-Cola'dan öğreneceğimiz
02:39
we can take away from Coca-Cola.
57
159260
2000
üç şey var.
02:41
They take real-time data
58
161260
2000
Gerçek zamanlı bilgi alıp bunu
02:43
and immediately feed it back into the product.
59
163260
3000
hemen ürüne uyguluyorlar.
02:46
They tap into local entrepreneurial talent,
60
166260
3000
Bölgesel girişimci yeteneklerle çalışıyorlar
02:49
and they do incredible marketing.
61
169260
3000
ve inanılmaz pazarlama yapıyorlar.
02:52
So let's start with the data.
62
172260
3000
Bilgiyle başlayalım.
02:55
Now Coke has a very clear bottom line --
63
175260
2000
Çok belirgin bir amaçları var.
02:57
they report to a set of shareholders, they have to turn a profit.
64
177260
3000
Hissedalara rapor veriyorlar. Kar etmek zorundalar.
03:00
So they take the data,
65
180260
2000
Bu yüzden bilgiyi alıyorlar
03:02
and they use it to measure progress.
66
182260
2000
ve gidişatı ölçmek için kullanıyorlar.
03:04
They have this very continuous feedback loop.
67
184260
2000
Çok sürekli bir geri bildirim döngüleri var.
03:06
They learn something, they put it back into the product,
68
186260
2000
Birşey öğreniyorlar, onu ürüne uyguluyorlar,
03:08
they put it back into the market.
69
188260
2000
pazara geri sürüyorlar.
03:10
They have a whole team called "Knowledge and Insight."
70
190260
2000
"Bilgi ve Sezgi" isimli bir takımları var.
03:12
It's a lot like other consumer companies.
71
192260
2000
Diğer tüketimci şirketleri gibiler.
03:14
So if you're running Namibia for Coca-Cola,
72
194260
2000
Mesela Coca-Cola'nın Namibya kolunu idare ediyorsanız
03:16
and you have a 107 constituencies,
73
196260
2000
ve 107 şubeniz varsa,
03:18
you know where every can versus bottle
74
198260
3000
nerede ne kadar teneke ya da şişe
03:21
of Sprite, Fanta or Coke was sold,
75
201260
2000
Sprite, Fanta ya da kolanın satıldığını,
03:23
whether it was a corner store,
76
203260
2000
bunların bir büfede mi, bir süpermarkette mi,
03:25
a supermarket or a pushcart.
77
205260
2000
yoksa bir seyyar satıcıda mı satıldığını bilirsiniz.
03:27
So if sales start to drop,
78
207260
2000
Eğer satışlar düşüyorsa,
03:29
then the person can identify the problem
79
209260
2000
yetkili kişi sorunu teşhis edebilir
03:31
and address the issue.
80
211260
2000
ve onunla ilgilenebilir.
03:34
Let's contrast that for a minute to development.
81
214260
3000
Simdi bununla ilerleme arasında bir bağ kurmaya çalışalım.
03:38
In development, the evaluation comes
82
218260
3000
İlerlemede, değerlendirme
03:41
at the very end of the project.
83
221260
3000
projenin en sonunda yapılır.
03:44
I've sat in a lot of those meetings,
84
224260
2000
Bu tarz birçok toplantıya katıldım.
03:46
and by then,
85
226260
2000
Ve oraya gelinceye kadar,
03:48
it is way too late to use the data.
86
228260
3000
bilgiyi kullanmak için çok geç oluyor.
03:51
I had somebody from an NGO
87
231260
2000
Bir keresinde bir sivil toplum örgütünden birisi
03:53
once describe it to me as bowling in the dark.
88
233260
2000
bana bunu karanlıkta bowling oynamak olarak tarif etti.
03:55
They said, "You roll the ball, you hear some pins go down.
89
235260
3000
"Topu yuvarlıyorsun, bazı lobutların düştüğünü duyuyorsun.
03:58
It's dark, you can't see which one goes down until the lights come on,
90
238260
3000
Ama karanlık olduğu için ışıklar yanana kadar hangilerinin düştüğünü bilmiyorsun.
04:01
and then you an see your impact."
91
241260
3000
Ancak o zaman yaptığının etkisini görebiliyorsun." demişti.
04:04
Real-time data
92
244260
2000
Gerçek zamanlı bilgi
04:06
turns on the lights.
93
246260
3000
ışıkları yakar.
04:10
So what's the second thing that Coke's good at?
94
250260
2000
Peki Coca-Cola'nın başarılı olduğu ikinci şey ne?
04:12
They're good at tapping into
95
252260
2000
Yerel girişimcilerden
04:14
that local entrepreneurial talent.
96
254260
2000
yararlanmada iyiler.
04:16
Coke's been in Africa since 1928,
97
256260
2000
Kola Afrika'da 1928'den beri var,
04:18
but most of the time they couldn't reach the distant markets,
98
258260
3000
ama çoğunlukla uzak pazarlara ulaşamadılar,
04:21
because they had a system that was a lot like in the developed world,
99
261260
3000
çünkü sistemleri gelişmiş dünyadakine benziyordu,
04:24
which was a large truck rolling down the street.
100
264260
3000
yolda yürüyen büyük bir kamyon.
04:27
And in Africa, the remote places,
101
267260
2000
Ama Afrika'nın uzak bölgelerinde
04:29
it's hard to find a good road.
102
269260
2000
iyi bir yol bulmak biraz zor.
04:31
But Coke noticed something --
103
271260
2000
Ama kola başka birşeyi fark etti.
04:33
they noticed that local people were taking the product, buying it in bulk
104
273260
3000
Fark ettiler ki bölgenin insanları ürünü toptan alıp
04:36
and then reselling it in these hard-to-reach places.
105
276260
3000
bu zor ulaşılan yerlerde yeniden satıyorlardı.
04:40
And so they took a bit of time to learn about that.
106
280260
2000
Kola bunu analiz etmeye kara verdi.
04:42
And they decided in 1990
107
282260
2000
Ve 1990'da bu bölgesel girişimcilere
04:44
that they wanted to start training the local entrepreneurs,
108
284260
2000
ufak krediler verip
04:46
giving them small loans.
109
286260
2000
onları eğitmeye karar verdi.
04:48
They set them up as what they called micro-distribution centers,
110
288260
3000
Onları mikro-dağıtım merkezleri olarak hazırladılar.
04:51
and those local entrepreneurs then hire sales people,
111
291260
3000
Bu yerel girişimciler,
04:54
who go out with bicycles and pushcarts and wheelbarrows
112
294260
3000
bisikletle, seyyar satıcı arabalarıyla, el arabalarıyla
04:57
to sell the product.
113
297260
2000
satış yapacak insanlar tutacaklardı.
04:59
There are now some 3,000 of these centers
114
299260
2000
Şimdi Afrika'da bu merkezlerden 3.000 tane var
05:01
employing about 15,000 people in Africa.
115
301260
3000
ve bunlar 15.000 insan çalıştırıyorlar.
05:05
In Tanzania and Uganda,
116
305260
2000
Tanzanya ve Uganda'da bunlar
05:07
they represent 90 percent
117
307260
2000
toplam kola satışlarının
05:09
of Coke's sales.
118
309260
2000
yüzde 90'ını oluşturuyorlar.
05:13
Let's look at the development side.
119
313260
2000
Şimdi de işin ilerleme kısmına bakalım.
05:15
What is it that governments and NGOs
120
315260
2000
Hükümetler ve sivil toplum kuruluşları
05:17
can learn from Coke?
121
317260
2000
koladan ne öğrenebilirler?
05:19
Governments and NGOs
122
319260
2000
Hükümetler ve sivil toplum kuruluşlarının da
05:21
need to tap into that local entrepreneurial talent as well,
123
321260
3000
yerel girişimcilerden yararlanmaları gerekiyor,
05:24
because the locals know how to reach
124
324260
2000
çünkü zor yerlere nasıl ulaşılacağını bilenler
05:26
the very hard-to-serve places, their neighbors,
125
326260
3000
ve değişim için gerekenleri en iyi anlayanlar
05:29
and they know what motivates them to make change.
126
329260
3000
bölge insanları.
05:33
I think a great example of this
127
333260
2000
Bence bunun harika bir örneği
05:35
is Ethiopia's new health extension program.
128
335260
3000
Etiyopya'nın yeni sağlık programı.
05:38
The government noticed in Ethiopia
129
338260
2000
Etiyopya hükümeti
05:40
that many of the people were so far away from a health clinic,
130
340260
3000
birçok insana sağlık kliniklerinin
05:43
they were over a day's travel away from a health clinic.
131
343260
3000
bir günlük yol uzağında olduğunu belirledi.
05:46
So if you're in an emergency situation -- or if you're a mom about to deliver a baby --
132
346260
3000
Yani acil bir durumda, mesela doğurmak üzere olan bir anne iseniz
05:49
forget it, to get to the health care center.
133
349260
3000
bir sağlık kuruluşuna gitmeniz imkansızdı.
05:52
They decided that wasn't good enough,
134
352260
2000
Bundan daha iyisinin yapılabileceğine karar verdiler
05:54
so they went to India and studied the Indian state of Kerala
135
354260
2000
ve Hindistan'a gidip Kerala eyaletindeki
05:56
that also had a system like this,
136
356260
2000
benzer sistemi incelediler
05:58
and they adapted it for Ethiopia.
137
358260
2000
ve bunu Etiyopya'ya uyarladılar.
06:00
And in 2003, the government of Ethiopia
138
360260
2000
Ve 2003'te Etiyopya hükümeti
06:02
started this new system in their own country.
139
362260
3000
bu yeni sistemi kendi ülkelerinde uygulamaya koydular.
06:05
They trained 35,000 health extension workers
140
365260
3000
İnsanlarda direk ilgilenecek
06:08
to deliver care directly to the people.
141
368260
3000
35.000 sağlık elemanı eğittiler.
06:11
In just five years,
142
371260
2000
Sadece beş yılda,
06:13
their ratio went from one worker for every 30,000 people
143
373260
4000
oran her 30.000 kişiye bir sağlık elemanından
06:17
to one worker for every 2,500 people.
144
377260
3000
her 2.500 kişiye bir sağlık elemanına düştü.
06:22
Now, think about
145
382260
2000
Şimdi bunun insanların
06:24
how this can change people's lives.
146
384260
3000
hayatlarını ne kadar değiştirebileceğini düşünün.
06:27
Health extension workers can help with so many things,
147
387260
3000
Sağlık elemanları o kadar değişik konuda yararlı olabilirler ki
06:30
whether it's family planning, prenatal care,
148
390260
3000
aile planlanmasında, gebe bakımında,
06:33
immunizations for the children,
149
393260
2000
çocukların aşılanmasında,
06:35
or advising the woman to get to the facility on time
150
395260
3000
ya da kadınların doğum için
06:38
for an on-time delivery.
151
398260
2000
sağlık kuruluşuna zamanında yetişmesinde.
06:41
That is having real impact
152
401260
2000
Bunun Etiyopya gibi bir ülke için
06:43
in a country like Ethiopia,
153
403260
2000
önemli sonuçları oluyor
06:45
and it's why you see their child mortality numbers
154
405260
3000
ve bunun sayesinde olarak çocuk ölümleri
06:48
coming down 25 percent
155
408260
2000
2000'den 2008'e
06:50
from 2000 to 2008.
156
410260
3000
yüzde 25 azaldı.
06:53
In Ethiopia, there are hundreds of thousands of children living
157
413260
3000
Bugün Etiyopya'da yüzbinlerce çocuk
06:56
because of this health extension worker program.
158
416260
3000
hayatını bu sağlık elemanlarına borçlu.
07:00
So what's the next step for Ethiopia?
159
420260
2000
Peki Etiyopya için bir sonraki adım ne?
07:02
Well, they're already starting talk about this.
160
422260
2000
Bunu konuşmaya şimdiden başladılar.
07:04
They're starting to talk about, "How do you have the health community workers
161
424260
3000
Konuştukları "Sağlık elemanlarının kendi fikirlerini
07:07
generate their own ideas?
162
427260
2000
üretmesini nasıl sağlarız?
07:09
How do you incent them based on the impact that they're getting
163
429260
2000
Bu uzak yerlerdeki etkilerinin karşılığını
07:11
out in those remote villages?"
164
431260
3000
nasıl verebiliriz?"
07:14
That's how you tap into local entrepreneurial talent
165
434260
3000
Bu yerel girişimci yeteneklerden yararlanmak
07:17
and you unlock people's potential.
166
437260
3000
ve onların potansiyellerini açığa çıkarmak oluyor.
07:22
The third component of Coke's success
167
442260
2000
Kolanın başarısının üçüncü anahtarı
07:24
is marketing.
168
444260
2000
pazarlama.
07:26
Ultimately, Coke's success
169
446260
2000
Kolanın başarısının
07:28
depends on one crucial fact
170
448260
2000
dayandığı en önemli unsur
07:30
and that is that people want
171
450260
2000
insanların Coca-Cola
07:32
a Coca-Cola.
172
452260
2000
istemesi.
07:34
Now the reason these micro-entrepreneurs
173
454260
2000
Bu mikro-girişimcilerin satış ya da kar
07:36
can sell or make a profit
174
456260
2000
yapmasının tek yolu
07:38
is they have to sell every single bottle in their pushcart or their wheelbarrow.
175
458260
3000
seyyar arabalarındaki her şişeyi satmaları.
07:41
So, they rely on Coca-Cola
176
461260
3000
Bunun için Coca-Cola'nın
07:44
in terms of its marketing,
177
464260
2000
pazarlamasına güveniyorlar.
07:46
and what's the secret to their marketing?
178
466260
3000
Peki onların pazarlamasının sırrı ne?
07:49
Well, it's aspirational.
179
469260
2000
Özendiricilik.
07:51
It is associated that product
180
471260
2000
Kolayı insanların yaşamayı isteyecekleri
07:53
with a kind of life that people want to live.
181
473260
3000
bir hayatla ilişkilendiriyorlar.
07:56
So even though it's a global company,
182
476260
2000
Bu da küresel bir şirket olmalarına rağmen
07:58
they take a very local approach.
183
478260
3000
yerel bir yol izlemelerine olanak veriyor.
08:01
Coke's global campaign slogan
184
481260
2000
Coca-Cola'nın küresel sloganı
08:03
is "Open Happiness."
185
483260
2000
"Mutluluğa kapak aç"
08:05
But they localize it.
186
485260
2000
Ama bunu yöreselleştiriyorlar.
08:07
And they don't just guess what makes people happy;
187
487260
2000
Ve insanları neyin mutlu ettiğini sadece tahmin etmiyorlar,
08:09
they go to places like Latin America
188
489260
2000
Latin Amerika gibi yerlere gidip
08:11
and they realize that happiness there
189
491260
2000
orada mutluluğun aile
08:13
is associated with family life.
190
493260
2000
yaşantısıyla ilişkili olduğunu görüyorlar.
08:15
And in South Africa,
191
495260
2000
Güney Afrika'da
08:17
they associate happiness
192
497260
2000
mutluluğun saygınlıkla
08:19
with seriti or community respect.
193
499260
3000
ilişkili olduğunu görebiliyorlar.
08:23
Now, that played itself out in the World Cup campaign.
194
503260
3000
Bunu dünya kupası kampanyasında kullandılar.
08:26
Let's listen to this song that Coke created for it,
195
506260
2000
Şimdi Coca-Cola'nın bunun için yaptırdığı şarkıyı dinleyelim.
08:28
"Wavin' Flag" by a Somali hip hop artist.
196
508260
3000
Somalili bir hip hop sanatçısından "Bayrağı Salla"
08:32
(Video) K'Naan: ♫ Oh oh oh oh oh o-oh ♫
197
512260
3000
(Video) K'Naan: ♫ Oh oh oh oh oh o-oh ♫
08:35
♫ Oh oh oh oh oh oh oh oh oh oh ♫
198
515260
4000
♫ Oh oh oh oh oh oh oh oh oh oh ♫
08:39
♫ Oh oh oh oh oh o-oh ♫
199
519260
2000
♫ Oh oh oh oh oh o-oh ♫
08:41
♫ Oh oh oh oh oh oh oh oh o-oh ♫
200
521260
4000
♫ Oh oh oh oh oh oh oh oh o-oh ♫
08:45
♫Give you freedom, give you fire♫
201
525260
3000
♫Özgürlüğünü verir, ateşini verir♫
08:48
♫ Give you reason, take you higher ♫
202
528260
3000
♫Amacını verir, seni daha yukarı çıkarır♫
08:51
♫ See the champions take the field now ♫
203
531260
3000
♫Şimdi sahaya şampiyonlar çıkıyor♫
08:54
♫ You define us, make us feel proud ♫
204
534260
4000
♫Bizi tanımlıyorsunuz, bizi gururlandırıyorsunuz♫
08:58
♫ In the streets our heads are lifted ♫
205
538260
3000
♫Sokaklarda başımız yukarıda♫
09:01
♫ As we lose our inhibition ♫
206
541260
3000
♫Engellerimiz kalktıkça♫
09:04
♫ Celebration, it's around us ♫
207
544260
3000
♫Kutlamalar her yanımızda♫
09:07
♫ Every nation, all around us ♫
208
547260
3000
♫Bütün ülkeler her yanımızda♫
09:11
Melinda French Gates: It feels pretty good, right?
209
551260
2000
Melinda French Gates: İnsana kendini bir hayli iyi hissettiriyor değil mi?
09:13
Well, they didn't stop there --
210
553260
2000
Bununla kalmadılar.
09:15
they localized it into 18 different languages.
211
555260
2000
Bunu 18 farklı dile uyarladılar.
09:17
And it went number one on the pop chart
212
557260
2000
Ve bu, 17 ülkede listelerde
09:19
in 17 countries.
213
559260
3000
birinci sırada oldu.
09:22
It reminds me of a song that I remember from my childhood,
214
562260
3000
Bu bana çocukluğumdan bir şarkıyı hatırlatıyor.
09:25
"I'd Like to Teach the World to Sing,"
215
565260
3000
"Dünyaya Şarkı Söylemeyi Öğretmek İstiyorum",
09:28
that also went number one on the pop charts.
216
568260
3000
o da listelerde bir numara olmuştu.
09:31
Both songs have something in common:
217
571260
3000
İki şarkının ortak bir yanı var:
09:34
that same appeal
218
574260
2000
kutlama ve birlikteliğin
09:36
of celebration and unity.
219
576260
3000
çekiciliği.
09:40
So how does health and development market?
220
580260
3000
Peki sağlık ve ilerleme nasıl pazarlanıyor?
09:43
Well, it's based on avoidance,
221
583260
3000
Uzak durma üzerine,
09:46
not aspirations.
222
586260
2000
emeller üzerine değil.
09:48
I'm sure you've heard some of these messages.
223
588260
2000
Eminim bu mesajlardan bir kısmını duymuşsunuzdur.
09:50
"Use a condom, don't get AIDS."
224
590260
3000
"Prezervatif kullanın, AIDS'e yakalamayın."
09:53
"Wash you hands, you might not get diarrhea."
225
593260
3000
"Ellerinizi yıkanın, böylece ishalden korunabilirsiniz."
09:56
It doesn't sound anything like "Wavin' Flag" to me.
226
596260
3000
Hiçbiri "Bayrağı Salla" gibi durmuyor.
10:01
And I think we make a fundamental mistake --
227
601260
2000
Bence çok önemli bir hata yapıyoruz
10:03
we make an assumption,
228
603260
2000
düşünüyoruz ki
10:05
that we think that, if people need something,
229
605260
2000
insanların bir şeye ihtiyaçları varsa
10:07
we don't have to make them want that.
230
607260
3000
onlara onu istetmemize gerek yok.
10:10
And I think that's a mistake.
231
610260
2000
Bence bu bir hata.
10:12
And there's some indications around the world that this is starting to change.
232
612260
3000
Artık dünyada bunun değiştiğine dair bazı işaretler görüyoruz.
10:15
One example is sanitation.
233
615260
3000
Birisi hijyen.
10:18
We know that a million and a half children
234
618260
2000
Dünyada yılda bir buçuk milyon
10:20
die a year from diarrhea
235
620260
2000
çocuğun ishalden öldüğünü biliyoruz
10:22
and a lot of it is because of open defecation.
236
622260
3000
ve bunun büyük coğunluğu açık foseptikler yüzünden.
10:25
But there's a solution: you build a toilet.
237
625260
3000
Ama bunun bir çözümü var, tuvalet yapmak.
10:28
But what we're finding around the world, over and over again,
238
628260
3000
Ama dünyada tekrar tekrar gördüğümüz bir şey var,
10:31
is, if you build a toilet and you leave it there,
239
631260
3000
o da bir tuvalet yapıp orada bırakırsanız
10:34
it doesn't get used.
240
634260
2000
o tuvalet kullanılmaz.
10:36
People reuse it for a slab for their home.
241
636260
2000
İnsanlar onu bir beton parçası olarak kullanıyorlar.
10:38
They sometimes store grain in it.
242
638260
2000
Kimisi içinde buğday saklıyor.
10:40
I've even seen it used for a chicken coop.
243
640260
2000
Tavuk kümesi olarak kullanananı bile gördüm.
10:42
(Laughter)
244
642260
2000
(Gülüşmeler)
10:44
But what does marketing really entail
245
644260
2000
Peki ishali temizlikle önlemek için
10:46
that would make a sanitation solution get a result in diarrhea?
246
646260
3000
pazarlamanın ne yapması gerekiyor?
10:49
Well, you work with the community.
247
649260
2000
Toplumla çalışmanız gerekiyor.
10:51
You start to talk to them about why open defecation
248
651260
2000
Önce açık foseptiklerin köylerde
10:53
is something that shouldn't be done in the village,
249
653260
2000
neden kullanılmaması gerektiğini onlara anlatıyorsunuz,
10:55
and they agree to that.
250
655260
2000
onlar da bunu kabul ediyorlar.
10:57
But then you take the toilet and you position it
251
657260
3000
Sonra da onlara tuvaletten bahsediyorsunuz
11:00
as a modern, trendy convenience.
252
660260
3000
ve onu modern ve moda bir kolaylık olarak anlatıyorsunuz.
11:03
One state in Northern India has gone so far
253
663260
2000
Kuzey Hindistan'da bu
11:05
as to link toilets to courtship.
254
665260
3000
flörtle ilişkilendi.
11:08
And it works -- look at these headlines.
255
668260
3000
Ve bu işe yarıyor. Şu başlıklara bakın.
11:11
(Laughter)
256
671260
4000
(Gülüşmeler)
11:15
I'm not kidding.
257
675260
2000
Şaka yapmıyorum.
11:17
Women are refusing to marry men without toilets.
258
677260
2000
Kadınlar klozeti olmayan erkeklerle evlenmiyorlar.
11:19
No loo, no "I do."
259
679260
3000
Tuvalet yoksa, "Evet" de yok.
11:22
(Laughter)
260
682260
2000
(Gülüşmeler)
11:24
Now, it's not just a funny headline --
261
684260
3000
Bu sadece komik bir başlık değil.
11:27
it's innovative. It's an innovative marketing campaign.
262
687260
3000
Bu yaratıcı. Bu yaratıcı bir pazarlama kampanyası.
11:30
But more importantly,
263
690260
2000
Ama daha önemlisi,
11:32
it saves lives.
264
692260
2000
hayat kurtarıyor.
11:35
Take a look at this --
265
695260
2000
Şuna bir bakın.
11:37
this is a room full of young men
266
697260
2000
Bu genç erkeklerle dolu ve eşim Bill'in olduğu
11:39
and my husband, Bill.
267
699260
2000
bir oda.
11:41
And can you guess what the young men are waiting for?
268
701260
3000
Bu genç erkeklerin neyi beklediğini tahmin edebilir misiniz?
11:45
They're waiting to be circumcised.
269
705260
3000
Sünnet olmayı bekliyorlar.
11:48
Can you you believe that?
270
708260
2000
Buna inanabiliyor musunuz?
11:50
We know that circumcision reduces HIV infection
271
710260
3000
sünnetin erkeklerde HIV enfeksiyonunu
11:53
by 60 percent in men.
272
713260
2000
erkeklerde yüzde 60 azalttığını biliyoruz.
11:55
And when we first heard this result inside the Foundation,
273
715260
3000
Vakıf'ta bu bilgiyi öğrendiğimizde itiraf etmeliyim ki
11:58
I have to admit, Bill and I were scratching our heads a little bit
274
718260
2000
Bill ve ben bir süre kafamızı kaşıdık,
12:00
and we were saying, "But who's going to volunteer for this procedure?"
275
720260
3000
diyorduk ki "Bu prosedüre kim gönüllü olur ki?"
12:03
But it turns out the men do,
276
723260
2000
Ama aslında erkekler bunu istiyorlar,
12:05
because they're hearing from their girlfriends
277
725260
2000
çünkü kızarkadaşlarının bunu
12:07
that they prefer it,
278
727260
2000
tercih ettiklerini öğreniyorlar,
12:09
and the men also believe it improves their sex life.
279
729260
3000
kendileri de ayrıca cinsel yaşamlarını iyileştirdiğini düşünüyorlar.
12:13
So if we can start to understand
280
733260
3000
Yani insanların
12:16
what people really want
281
736260
2000
sağlık ve ilerlemede
12:18
in health and development,
282
738260
2000
gerçekte ne istediklerini
12:20
we can change communities
283
740260
2000
anlayabilirsek
12:22
and we can change whole nations.
284
742260
3000
toplumları değiştirebiliriz.
12:26
Well, why is all of this so important?
285
746260
3000
Peki bunlar neden bu kadar önemli?
12:29
So let's talk about what happens when this all comes together,
286
749260
3000
Şimdi de bu üç öğe birleşince
12:32
when you tie the three things together.
287
752260
2000
neler olduğunu konuşalım.
12:34
And polio, I think, is one of the most powerful examples.
288
754260
3000
Bence bunun en önemli örneklerinden biri çocuk felci.
12:38
We've seen a 99 percent reduction in polio in 20 years.
289
758260
4000
Son 20 yılda çocuk felcinde yüzde 99 azalma kaydedildi.
12:42
So if you look back to 1988,
290
762260
2000
1988'e dönüp baktığınızda
12:44
there are about 350,000 cases of polio
291
764260
3000
gezegenimizde yaklaşık 350.000
12:47
on the planet that year.
292
767260
2000
çocuk felci vakasının olduğunu görüyoruz.
12:49
In 2009, we're down to 1,600 cases.
293
769260
3000
2009'da ise sadece 1600 vaka.
12:52
Well how did that happen?
294
772260
3000
Peki bu nasıl oldu?
12:55
Let's look at a country like India.
295
775260
2000
Şimdi Hindistan gibi bir ülkeyi düşünelim.
12:57
They have over a billion people in this country,
296
777260
3000
Bu ülkede bir milyardan fazla insan yaşıyor,
13:00
but they have 35,000 local doctors
297
780260
3000
ama felci rapor eden yerel doktorların
13:03
who report paralysis,
298
783260
2000
ve klinisyenlerin sayısı
13:05
and clinicians, a huge reporting system in chemists.
299
785260
3000
35.000.
13:08
They have two and a half million vaccinators.
300
788260
3000
İki buçuk milyon aşıcı var.
13:12
But let me make the story a little bit more concrete for you.
301
792260
2000
Ama izin verin konuyu sizin için biraz daha somutlaştırayım.
13:14
Let me tell you the story of Shriram,
302
794260
2000
Size kuzey Hindistan'ın Bihar eyaletinde
13:16
an 18 month boy in Bihar,
303
796260
2000
yaşayan 18 aylık
13:18
a northern state in India.
304
798260
2000
Shriram'dan bahsetmek istiyorum.
13:20
This year on August 8th, he felt paralysis
305
800260
3000
Bu yıl 8 Ağustos'ta felç hissetti
13:23
and on the 13th, his parents took him to the doctor.
306
803260
3000
ve 13'ünde ailesi onu doktora götürdü.
13:27
On August 14th and 15th, they took a stool sample,
307
807260
2000
14 ve 15 Ağustos'ta dışkı örneği alındı
13:29
and by the 25th of August,
308
809260
2000
ve Ağustos'un 25'inde
13:31
it was confirmed he had Type 1 polio.
309
811260
3000
Tip 1 çocuk felci olduğu onaylandı.
13:34
By August 30th, a genetic test was done,
310
814260
3000
Ağustos'un 30'unda yapılan genetik testiyle
13:37
and we knew what strain of polio Shriram had.
311
817260
3000
Shriram'ın çocuk felcinin hangi soydan olduğu anlaşıldı.
13:40
Now it could have come from one of two places.
312
820260
2000
Bu soy iki farklı yerden gelebilir.
13:42
It could have come from Nepal, just to the north, across the border,
313
822260
3000
Eyaletin ve ülkenin kuzey sınırı Nepal'den
13:45
or from Jharkhand, a state just to the south.
314
825260
3000
ya da hemen güneydeki eyalet Jharkhand'tan gelmiş olabilir.
13:48
Luckily, the genetic testing proved
315
828260
3000
Neyse ki, genetik testi
13:51
that, in fact, this strand came north,
316
831260
2000
mikrobun kuzeyden geldiğini gösterdi,
13:53
because, had it come from the south,
317
833260
2000
çünkü eğer güneyden gelseydi
13:55
it would have had a much wider impact in terms of transmission.
318
835260
2000
bulaşma açısından çok daha önemli sorunları olacaktı
13:57
So many more people would have been affected.
319
837260
2000
ve çok daha fazla insan bundan etkilenecekti.
13:59
So what's the endgame?
320
839260
2000
Peki sonuç olarak ne oldu?
14:01
Well on September 4th, there was a huge mop-up campaign,
321
841260
3000
4 Eylül'de, çocuk felcinde her zaman yapıldığı gibi
14:04
which is what you do in polio.
322
844260
2000
bir hayli büyük bir temizleme kampanyası düzenlendi.
14:06
They went out and where Shriram lives,
323
846260
2000
Shriram'ın yaşadığı yere gidip
14:08
they vaccinated two million people.
324
848260
2000
iki milyon kişiyi aşıladılar.
14:10
So in less than a month,
325
850260
2000
Böylece bir aydan kısa bir sürede
14:12
we went from one case of paralysis
326
852260
2000
bir felç vakasından
14:14
to a targeted vaccination program.
327
854260
3000
hedefli bir aşılama kampanyasına geçildi.
14:17
And I'm happy to say only one other person in that area got polio.
328
857260
3000
Ve mutlulukla söyleyebilirim ki o bölgeden sadece bir kişide daha çocuk felci görüldü.
14:20
That's how you keep
329
860260
2000
İşte büyük bir salgının
14:22
a huge outbreak from spreading,
330
862260
2000
daha fazla yayılmasını böyle engelleyebilirsiniz
14:24
and it shows what can happen
331
864260
2000
ve görüyoruz ki bölge insanları
14:26
when local people have the data in their hands;
332
866260
3000
gerekli bilgiye sahip olduklarında
14:29
they can save lives.
333
869260
3000
hayat kurtarabilirler.
14:32
Now one of the challenges in polio, still, is marketing,
334
872260
3000
Şimdi çocuk felcinin hala karşılaştığı bir engel pazarlama,
14:35
but it might not be what you think.
335
875260
2000
ama düşündüğünüz biçiminde değil.
14:37
It's not the marketing on the ground.
336
877260
2000
Sahadaki pazarlama değil.
14:39
It's not telling the parents,
337
879260
2000
Ailelere "Felç görürseniz,
14:41
"If you see paralysis, take your child to the doctor
338
881260
2000
çocuğunuzu doktora götürün ya da aşılattırın."
14:43
or get your child vaccinated."
339
883260
2000
demek değil.
14:45
We have a problem with marketing in the donor community.
340
885260
3000
Bağış yapan toplumlardaki pazarlamada sorun var.
14:48
The G8 nations have been incredibly generous on polio
341
888260
2000
Son yirmi yıldır G8 ülkeleri
14:50
over the last 20 years,
342
890260
2000
çocuk felci konusunda oldukça bonkörler,
14:52
but we're starting to have something called polio fatigue
343
892260
3000
ama artık bizim çocuk felci yorgunluğu dediğimiz bir olay olmaya başladı,
14:55
and that is that the donor nations
344
895260
2000
bu da bağış yapan ülkeler
14:57
aren't willing to fund polio any longer.
345
897260
2000
artık buna maddi kaynak sağlamak istemiyorlar.
14:59
So by next summer, we're sighted to run out of money on polio.
346
899260
3000
Yani önümüzdeki yaza çocuk felci için paramızın biteceğini öngörüyoruz.
15:02
So we are 99 percent
347
902260
3000
Yani bu konuda
15:05
of the way there on this goal
348
905260
2000
yüzde 99 çözüme ulaşmışken
15:07
and we're about to run short of money.
349
907260
3000
paramız bitmek üzere.
15:10
And I think that if the marketing were more aspirational,
350
910260
3000
Ve bence eğer pazarlama daha özendirici olsaydı,
15:13
if we could focus as a community
351
913260
2000
eğer bir toplum olarak
15:15
on how far we've come
352
915260
2000
ne kadar ilerlediğimizi
15:17
and how amazing it would be
353
917260
2000
ve bu hastalığı silmenin
15:19
to eradicate this disease,
354
919260
2000
ne kadar muhteşem birşey olacağını anlayabilseydik
15:21
we could put polio fatigue
355
921260
2000
bu çocuk felci yorgunluğunu
15:23
and polio behind us.
356
923260
2000
ve çocuk felcinin kendisini arkamızda bırakabilirdik.
15:25
And if we could do that,
357
925260
2000
Ve eğer bunu yapabilseydik,
15:27
we could stop vaccinating everybody, worldwide,
358
927260
2000
dünya çapında herkesi aşılamayı
15:29
in all of our countries for polio.
359
929260
3000
bırakabilirdik.
15:32
And it would only be the second disease ever
360
932260
2000
Ve çocuk felci gezegenden
15:34
wiped off the face of the planet.
361
934260
3000
sildiğimiz ikinci hastalık olabilirdi.
15:37
And we are so close.
362
937260
2000
Ve buna o kadar yakınız ki.
15:39
And this victory is so possible.
363
939260
3000
Ve bunu yapmak o kadar mümkün ki.
15:43
So if Coke's marketers came to me
364
943260
3000
Coca-Cola'nın pazarlamacıları
15:46
and asked me to define happiness,
365
946260
3000
bana gelip mutluluğun tanımını sorsaydı,
15:50
I'd say my vision of happiness
366
950260
2000
benim mutluluk tanımım
15:52
is a mother holding healthy baby
367
952260
3000
bir annenin sağlıklı bebeğini kollarında tutuyor
15:55
in her arms.
368
955260
2000
olması olurdu.
15:57
To me, that is deep happiness.
369
957260
3000
Bence bu, derinden mutluluk.
16:02
And so if we can learn lessons from the innovators in every sector,
370
962260
3000
Ve sonuç olarak her alandaki yenilikçilerden ders alabilirsek
16:05
then in the future we make together,
371
965260
3000
gelecekte hep birlikte
16:08
that happiness
372
968260
2000
mutluluğun da kola kadar
16:10
can be just as ubiquitous
373
970260
2000
bol bulunmasını
16:12
as Coca-Cola.
374
972260
2000
sağlayabiliriz.
16:14
Thank you.
375
974260
2000
Teşekkür ederim.
16:16
(Applause)
376
976260
6000
(Alkış)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7