An Internet Without Screens Might Look Like This | Tom Uglow | TED Talks

Çeviri: Melike Karasu Gözden geçirme: Ramazan Şen

I'd like to start by asking you all to go to your happy place, please.

Hepinizden, sizi mutlu eden bir yere gitmenizi isteyerek başlamak istiyorum.

Yes, your happy place,

Evet, mutlu olduğunuz bir yer,

I know you've got one even if it's fake.

Bir yeriniz olduğunu biliyorum, sahte bile olsa .

(Laughter)

OK, so, comfortable?

(Kahkahalar)

Evet, rahat mısınız ?

Good.

Güzel.

Now I'd like to you to mentally answer the following questions.

Şimdi sizden akıllıca şu soruları cevaplamanızı istiyorum.

Is there any strip lighting in your happy place?

Mutlu yerinizde herhangi bir led aydınlatma var mı?

Any plastic tables?

Plastik masalar?

Polyester flooring?

Polyester döşemeler?

Cep telefonları?

Mobile phones?

No?

Hayır mı?

I think we all know that our happy place

Bence hepimiz biliyoruz ki; mutlu olduğumuz yer;

is meant to be somewhere natural, outdoors --

doğal, dışarıda bir yerlerde--

on a beach, fireside.

ateş başında, bir sahilde.

We'll be reading or eating or knitting.

Orada okuyoruz, yemek yiyoruz ya da örgü örüyoruz.

And we're surrounded by natural light and organic elements.

Ve etrafımız doğal ışık ve organik unsurlarla çevrili.

Natural things make us happy.

Doğal şeyler bizi mutlu eder.

And happiness is a great motivator; we strive for happiness.

Mutluluk, büyük bir motivasyondur ve

biz mutlu olmak için gayret ederiz.

Belki de her şeyi her zaman yeniden tasarlamamızın sebebi

Perhaps that's why we're always redesigning everything,

in the hopes that our solutions might feel more natural.

çözümlerimizin daha doğal hissettirmesi umududur.

So let's start there --

İyi bir tasarımın, doğal hissettirmesi fikriyle başlayalım.

with the idea that good design should feel natural.

Your phone is not very natural.

Telefonunuz doğal değildir.

And you probably think you're addicted to your phone,

Ve muhtemelen ona bağımlı olduğunuzu düşünüyorsunuz.

but you're really not.

Ama değilsiniz.

We're not addicted to devices,

Biz cihazlara bağımlı değiliz.

we're addicted to the information that flows through them.

biz, onlardan akan bilgiye bağımlıyız.

I wonder how long you would be happy in your happy place

Merak ediyorum da acaba dışarıdan bilgi almadan

without any information from the outside world.

mutlu yerinizde ne kadar süre daha mutlu kalabilirdiniz.

I'm interested in how we access that information,

Ben bu bilgiye nasıl ulaştığımızla ilgileniyorum.

how we experience it.

Bilgiyi nasıl deneyimlediğimizle.

We're moving from a time of static information,

Biz, kitaplarda, kütüphanelerde ve otobüs duraklarındaki

held in books and libraries and bus stops,

durağan bilgi çağından,

through a period of digital information,

dijital bilgi çağını geçerek

akışkan bilgi çağına doğru hareket ediyoruz.

towards a period of fluid information,

where your children will expect to be able to access anything, anywhere at any time,

Çocuğunuzun, herhangi bir bilgiye

herhangi bir yerde ve zamanda ulaşabileceği bir çağ;

from quantum physics to medieval viticulture,

kuantum fiziğinden ortaçağ bağcılığına,

from gender theory to tomorrow's weather,

cinsiyet teorisinden yarınki hava durumuna kadar.

just like switching on a lightbulb --

Tıpkı bir lambayı kapatıp açmak gibi.

Imagine that.

Hayal edin.

Humans also like simple tools.

İnsanlar basit aletleri severler.

Your phone is not a very simple tool.

Telefonunuz çok basit bir alet değildir.

A fork is a simple tool.

Çatal basit bir alettir.

(Laughter)

(Kahkahalar)

And we don't like them made of plastic,

Ve biz, onları plastik sevmiyoruz

in the same way I don't really like my phone very much --

aynı şekilde telefonumu pek sevmiyorum--

it's not how I want to experience information.

Ben, bilgiyi bu şekilde elde etmeyi istemiyorum.

I think there are better solutions than a world mediated by screens.

Bence, ekran aracılı dünyadan daha iyi çözümler var.

I don't hate screens, but I don't feel --

Ekranlardan nefret etmiyorum.

Ama hiçbirimizin onlar üzerinde harcadığımız

and I don't think any of us feel that good

about how much time we spend slouched over them.

vakitten memnun olduğunu sanmıyorum.

Fortunately,

Neyse ki,

the big tech companies seem to agree.

büyük teknoloji şirketleri hemfikir görünüyor.

They're actually heavily invested in touch and speech and gesture,

Bu şirketler dokunma, konuşma, el işaretleri ve hisler üzerine

and also in senses --

büyük yatırım yaptılar --

things that can turn dumb objects, like cups,

bardak gibi cansız nesnelere dönüşebilecek

and imbue them with the magic of the Internet,

ve internetin sihriyle aşılanıp,

tüm bu dijital bulutu dokunabileceğimiz

potentially turning this digital cloud

into something we might touch and move.

ve hareket ettirebileceğimiz bir şeye dönüştürecek.

The parents in crisis over screen time

Çocuklarının ekran başında geçirdiği zaman için endişeli olan aileler,

need physical digital toys teaching their kids to read,

çocuklara okumayı öğreten fiziksel dijital oyuncaklara

as well as family-safe app stores.

ve aile-korumalı uygulamalara ihtiyaç duyuyorlar.

And I think, actually, that's already really happening.

Ben bunun gerçekleştiğine inanıyorum.

Reality is richer than screens.

Gerçeklik ekranlardan çok daha zengindir.

For example, I love books.

Örnek olarak ben kitapları çok severim.

For me they are time machines -- atoms and molecules bound in space,

Benim için onlar zaman makinesi --

atom ve molekülleri uzayda bağlanır,

from the moment of their creation to the moment of my experience.

oluştukları andan benim okuduğum ana kadar.

But frankly,

Ama açıkçası

the content's identical on my phone.

içeriği telefonumdaki ile aynı.

So what makes this a richer experience than a screen?

Öyleyse bunu ekrandan daha zengin bir deneyim yapan nedir?

I mean, scientifically.

Yani bilimsel olarak.

We need screens, of course.

Ekranlara ihtiyacımız var, orası kesin.

I'm going to show film, I need the enormous screen.

Bir film göstereceğim ve bunun için devasal bir ekrana ihtiyacım var.

But there's more than you can do with these magic boxes.

Ama bu sihirli kutularla yapabileceğinizden daha fazla şey var.

Your phone is not the Internet's door bitch.

Telefonunuz, İnternet'in sürtüğü değil.

(Laughter)

(Kahkahalar)

We can build things -- physical things,

Fiziği ve pikselleri kullanarak

using physics and pixels,

İnternet'i dünyamıza entegre eden

that can integrate the Internet into the world around us.

bir şeyler inşa edebiliriz -- fiziksel şeyler.

And I'm going to show you a few examples of those.

Bunun birkaç örneğini göstereceğim.

A while ago, I got to work with a design agency, Berg,

Bir süre önce Berg adında bir tasarım ajansıyla

on an exploration of what the Internet without screens might actually look like.

ekranlar olmadan İnternet'in

nasıl gözükeceği konusunda bir işte çalıştım.

And they showed us a range ways

Ve ışığın, basit hislerle ve fiziksel objelerle çalışabildiği

that light can work with simple senses and physical objects

çeşitli yollar gösterdiler.

İnternet'i hayata sokmak için, elle tutulur bir hale getirmek için.

to really bring the Internet to life, to make it tangible.

Like this wonderfully mechanical YouTube player.

Bu harika mekanik Youtube oynatıcısı gibi.

And this was an inspiration to me.

Ve bu benim için bir ilham oldu.

Next I worked with the Japanese agency, AQ,

Sonrasında, AQ adında bir Japon ajansıyla

on a research project into mental health.

ruh sağlığı hakkında bir araştırmada çalıştım.

We wanted to create an object

Ruh hali değişimleri hakkında

that could capture the subjective data around mood swings

veri toplayan bir cihaz yapmak istedik.

that's so essential to diagnosis.

Bu tanı koymak için çok önemliydi.

This object captures your touch,

Bu cihaz, dokunuşunuzu kaydeder.

so you might press it very hard if you're angry,

Eğer sinirliyseniz bastırır,

or stroke it if you're calm.

rahatsanız elinizle okşarsınız.

It's like a digital emoji stick.

Bir dijital emoji çubuğu gibi.

And then you might revisit those moments later,

Ve belki sonra bu anlara yeniden bakıp

and add context to them online.

içerik ekleyebilirsiniz.

Most of all,

Hepsinin ötesinde

we wanted to create an intimate, beautiful thing

cebinizde yaşayabilecek samimi, güzel

that could live in your pocket

ve sevilebilecek bir şey

and be loved.

yaratmak istedik.

The binoculars are actually a birthday present

Dürbün, Sydney Operası'na 40. kuruluş yıl dönümü

for the Sydney Opera House's 40th anniversary.

için bir doğum günü hediyesi oldu.

Boston, Tellart'da ki arkadaşlarımız

Our friends at Tellart in Boston brought over a pair of street binoculars,

Empire State'da bulunabilecek türden

the kind you might find on the Empire State Building,

bir çift şehir dürbünü getirdiler.

and they fitted them with 360-degree views

Ve dürbünleri, ikonik dünya miraslarının

of other iconic world heritage sights --

360 derecelik görünümlerine ayarladılar --

(Laughter)

(Kahkahalar)

using Street View.

Sokak Görünümünü kullanarak.

And then we stuck them under the steps.

Sonra bunları zemine sabitledik.

So, they became this very physical, simple reappropriation,

Bu şekilde bunları başka bir döneme açılan

or like a portal to these other icons.

bir portal gibi kullanarak

yeniden yorumladık.

So you might see Versailles or Shackleton's Hut.

Bu şekilde Versay'ı ya da Shackleton kulübesini görebilirsiniz.

Basically, it's virtual reality circa 1955.

Aslında bu, 1955'te geçen sanal bir gerçeklik.

(Laughter)

(Kahkahalar)

In our office we use hacky sacks to exchange URLs.

Biz, ofiste web sayfalarına girmek

için bu küçük kutuları kullanıyoruz.

This is incredibly simple, it's like your Opal card.

İnanılmaz derecede basit, tıpkı Opal kartınız gibi.

You basically put a website on the little chip in here,

Aslında bir web sayfasını bu çipe yüklüyorsunuz.

and then you do this and ... bosh! --

Sonra bunu yapıyorsunuz ve bum!

the website appears on your phone.

Site telefonunuzda açılıyor.

It's about 10 cents.

Fiyatı 10 cent civarında.

Treehugger is a project that we're working on

Treehugger, Sidney'de Grumpy Sailor and Finch ile

with Grumpy Sailor and Finch, here in Sydney.

şu an üzerinde çalıştığımız bir proje.

And I'm very excited about what might happen

Bu konuda olacaklardan çok heyecanlıyım.

Telefonları kaldırıp bunun yerine

when you pull the phones apart and you put the bits into trees,

teknolojiyi ağaçlara entegre ettiğinizde

and that my children might have an opportunity

çocuklar, bir asa tarafından kontrol edilen

to visit an enchanted forest guided by a magic wand,

sihirli bir ormanı görme olanağına sahip oluyor.

where they could talk to digital fairies and ask them questions,

dijital perilerle konuşup, soru sorabilecekleri

and be asked questions in return.

ve karşılığında soru sorulabilecekleri bir sistem.

Gördüğünüz gibi burada kartondan bir sahnedeyiz.

As you can see,

we're at the cardboard stage with this one.

(Laughter)

(Kahkahalar)

But I'm very excited

Çocukları ekran başından alıp

by the possibility of getting kids back outside without screens,

onları dışarı çıkarma ihtimali beni çok heyecanlandırıyor --

but with all the powerful magic of the Internet at their fingertips.

tabii, ellerinin altındaki İnternet'in sihirli gücüyle birlikte.

And we hope to have something like this working by the end of the year.

Ve biz yıl sonuna doğru böyle

bir şeye sahip olmayı umut ediyoruz.

So let's recap.

Hepsini toparlamak gerekirse;

Humans like natural solutions.

İnsanlar doğal çözümleri severler.

Humans love information.

İnsanlar bilgiye bayılırlar.

Humans need simple tools.

İnsanlar basit gereçlere ihtiyaç duyar.

These principles should underpin how we design for the future,

Bu prensipler, geleceği tasarlarken temel aldığımız şeyler olmalı.

not just for the Internet.

Sadece İnternet için değil.

You may feel uncomfortable about the age of information that we're moving into.

İçine girdiğimiz bilgi çağından rahatsız olabilirsiniz.

You may feel challenged, rather than simply excited.

Heyecanlanmak yerine zorlanmış hissedebilirsiniz.

Guess what? Me too.

Ama bilin bakalım? Ben de böyle hissediyorum.

It's a really extraordinary period of human history.

Bu insanlık tarihinin sıradışı bir zamanı.

We are the people that actually build our world,

Dünyayı inşa eden biz insanlarız.

there are no artificial intelligences...

Bir yapay zeka yok.

yet.

Henüz.

(Laughter)

(Kahkahalar)

It's us -- designers, architects, artists, engineers.

Biz; tasarımcılar, mimarlar,

sanatçılar, mühendisler.

And if we challenge ourselves,

Ve eğer kendimizi zorlarsak

mutlu olabileceğimiz bir yere sahip olabiliriz --

I think that actually we can have a happy place

o sevdiğimiz bilgilerle dolu,

filled with the information we love

that feels as natural and as simple as switching on lightbulb.

doğal hissettiren ve lambayı kapatıp açmak kadar basit.

And although it may seem inevitable,

Ve kaçınılmaz görünmesine rağmen

that what the public wants is watches and websites and widgets,

toplumun isteği

akıllı saatler, web siteleri ve küçük aygıtlar.

maybe we could give a bit of thought to cork and light and hacky sacks.

Belki de mantar, ışık ve kutular hakkında biraz daha düşünmeliyiz.

Thank you very much.

Çok teşekkürler.

(Applause)

(Alkışlar)