Sylvia Earle: How to protect the oceans (TED Prize winner!)

Sylvia Earle, TED Ödül Töreni'nde, okyanuslarımızı korumamız için dilekte bulunuyor.

331,324 views

2009-02-19 ・ TED


New videos

Sylvia Earle: How to protect the oceans (TED Prize winner!)

Sylvia Earle, TED Ödül Töreni'nde, okyanuslarımızı korumamız için dilekte bulunuyor.

331,324 views ・ 2009-02-19

TED


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Aykut Türker Gözden geçirme: osman oguz ahsen
00:20
Fifty years ago, when I began exploring the ocean,
0
20160
3000
50 yıl önce, ben okyanusu keşfetmeye başladığımda,
00:23
no one -- not Jacques Perrin, not Jacques Cousteau or Rachel Carson --
1
23160
6000
hiç kimse (Jacques Perrin, Jacques Cousteau, Rachel Carson... hiçbiri)
00:29
imagined that we could do anything to harm the ocean
2
29160
3000
okyanusa zarar verecek herhangi birşey yapabileceğimizi hayal dahi etmiyordu.
00:32
by what we put into it or by what we took out of it.
3
32160
3000
İçine ne atarsak atalım, içinden ne alırsak alalım.
00:35
It seemed, at that time, to be a sea of Eden,
4
35160
3000
O zamanlar okyanus, bir Cennet denizi gibi görünüyordu.
00:38
but now we know, and now we are facing paradise lost.
5
38160
6000
Ama şimdi biliyoruz ki, kayıp bir Cennet ile karşı karşıyayız.
00:44
I want to share with you
6
44160
3000
Sizinle denizlerdeki,
00:47
my personal view of changes in the sea that affect all of us,
7
47160
3000
hepimizi etkileyen değişiklikler hakkındaki kişisel görüşlerimi
00:50
and to consider why it matters that in 50 years, we've lost --
8
50160
4000
ve bu elli yılda kaybettiğimiz
00:54
actually, we've taken, we've eaten --
9
54160
3000
-- daha doğrusu, aldığımız, yediğimiz --
00:57
more than 90 percent of the big fish in the sea;
10
57160
3000
denizlerdeki büyük balıkların %90'ından fazlasını,
01:00
why you should care that nearly half of the coral reefs have disappeared;
11
60160
4000
mercan kayalıklarının neredeyse yarısının kaybolmasının sizin için neden önemli olduğunu,
01:04
why a mysterious depletion of oxygen in large areas of the Pacific
12
64160
6000
Pasifik'te büyük alanlarda gözlenen gizemli oksijen düşüşlerinin
01:10
should concern not only the creatures that are dying,
13
70160
3000
neden sadece orada ölmekte olan canlıları ilgilendirmediğini,
01:13
but it really should concern you.
14
73160
3000
sizi de endişelendirmesi gerektiğini paylaşacağım.
01:16
It does concern you, as well.
15
76160
2000
Gerçekten sizi de ilgilendiriyor.
01:18
I'm haunted by the thought of what Ray Anderson calls "tomorrow's child,"
16
78160
5000
Aklımdan çıkmıyor, Ray Anderson tarafından dile getirilen "yarının çocuğu"nun
01:23
asking why we didn't do something on our watch
17
83160
4000
bize kendi nöbetimiz sırasında neden birşeyler yapıp da
01:27
to save sharks and bluefin tuna and squids and coral reefs and the living ocean
18
87160
5000
köpekbalıklarını, mavi yüzgeçli tonbalıklarını, mürekkepbalıklarını ve yaşayan okyanusu korumadığımızı sorması
01:32
while there still was time.
19
92160
2000
-- hâlâ zamanımız varken.
01:34
Well, now is that time.
20
94160
3000
İşte, o zaman, içinde bulunduğumuz zamandır.
01:37
I hope for your help
21
97160
3000
Sizlerin
01:40
to explore and protect the wild ocean
22
100160
3000
keşif ve koruma yoluyla, vahşi okyanusa
01:43
in ways that will restore the health and,
23
103160
3000
sağlığını iade etmek
01:46
in so doing, secure hope for humankind.
24
106160
4000
ve böylece, insanlık için umutları güvence altına almak için yardım edeceğinizi umuyorum.
01:50
Health to the ocean means health for us.
25
110160
3000
Okyanusun sağlığı, bizim de sağlığımız anlamına gelir.
01:53
And I hope Jill Tarter's wish to engage Earthlings includes dolphins and whales
26
113160
7000
Ve Jill Tarter'ın, tüm Dünyalılar'ı dahil ederek
02:00
and other sea creatures
27
120160
2000
evrenin başka bir köşesinde akıllı canlılar bulma çalışmalarının
02:02
in this quest to find intelligent life elsewhere in the universe.
28
122160
3000
yunusları, balinaları ve diğer deniz canlılarını da kapsamasını ümit ediyorum.
02:05
And I hope, Jill, that someday
29
125160
3000
Ve umuyorum ki, Jill, bir gün
02:08
we will find evidence that there is intelligent life among humans on this planet.
30
128160
7000
bu gezegendeki insanlar arasında da akıllı canlılar bulunduğuna dair kanıtlar buluruz.
02:15
(Laughter)
31
135160
2000
(Gülüşmeler)
02:17
Did I say that? I guess I did.
32
137160
3000
Söyledim mi bunu? Sanırım söyledim..
02:22
For me, as a scientist,
33
142160
3000
Bir bilim insanı olarak, benim için
02:25
it all began in 1953
34
145160
3000
herşey 1953'te
02:28
when I first tried scuba.
35
148160
3000
sualtına dalışı ilk kez denediğimde başladı.
02:31
It's when I first got to know fish swimming
36
151160
3000
Balıkları ilk kez o zaman
02:34
in something other than lemon slices and butter.
37
154160
3000
limon dilimleri ve tereyağ dışında birşeyin içinde yüzerken gördüm.
02:37
I actually love diving at night;
38
157160
3000
Gece dalışı yapmayı gerçekten severim.
02:40
you see a lot of fish then that you don't see in the daytime.
39
160160
3000
Gece, gündüz göremeyeceğiniz bir sürü balığı görebilirsiniz.
02:43
Diving day and night was really easy for me in 1970,
40
163160
4000
1970'te, gece gündüz dalış yapmak benim için gerçekten kolaydı.
02:47
when I led a team of aquanauts living underwater for weeks at a time --
41
167160
5000
Haftalarca sualtında yaşayan 'aquanot'lardan oluşan bir takımı yönetiyordum.
02:52
at the same time that astronauts were putting their footprints on the moon.
42
172160
7000
Aynı zamanlarda, astronotlar da ayda ayak izlerini bırakmaktaydı.
02:59
In 1979 I had a chance to put my footprints on the ocean floor
43
179160
4000
1979'da, ben de kendi ayak izlerimi okyanus tabanına bırakma şansını elde ettim.
03:03
while using this personal submersible called Jim.
44
183160
3000
Jim adını verdiğimiz bu kişisel denizaltı aracını kullanıyordum.
03:06
It was six miles offshore and 1,250 feet down.
45
186160
4000
Kıyıdan 11 km açıkta ve 380 metre derinlikteydim.
03:10
It's one of my favorite bathing suits.
46
190160
3000
Hâlâ en sevdiğim mayolarımdan biridir.
03:15
Since then, I've used about 30 kinds of submarines
47
195160
4000
O zamandan beri, yaklaşık 30 çeşit denizaltı aracı kullandım.
03:19
and I've started three companies and a nonprofit foundation called Deep Search
48
199160
3000
Kurduğum 3 şirket ve Deep Search (Derin Arayış) adlı kâr amacı gütmeyen bir vakıf ile
03:22
to design and build systems
49
202160
3000
tasarladığım ve inşa ettiğim sistemlerle
03:25
to access the deep sea.
50
205160
2000
derin denizlere ulaşım sağlayacak araçlar yaptım.
03:27
I led a five-year National Geographic expedition,
51
207160
3000
Beş yıllık bir National Geographic seferini,
03:30
the Sustainable Seas expeditions,
52
210160
3000
Sustainable Seas (Sürdürülebilir Denizler) seferlerini,
03:33
using these little subs.
53
213160
2000
bu küçük denizaltılarla yönettim.
03:35
They're so simple to drive that even a scientist can do it.
54
215160
3000
Bunlar o kadar basitler ki, bir bilim insanı bile sürebilir.
03:38
And I'm living proof.
55
218160
2000
Ben de canlı kanıtıyım.
03:40
Astronauts and aquanauts alike
56
220160
2000
Hem astronotlar, hem de aquanotlar
03:42
really appreciate the importance of air, food, water, temperature --
57
222160
5000
havanın, gıdanın, suyun ve sıcaklığın değerini gerçekten bilirler.
03:47
all the things you need to stay alive in space or under the sea.
58
227160
4000
Hayatı idame için tüm bunlara ihtiyacınız vardır - uzayda ya da suyun altında.
03:51
I heard astronaut Joe Allen explain
59
231160
3000
Astronot Joe Allen'dan,
03:54
how he had to learn everything he could about his life support system
60
234160
3000
kullandığı Yaşam Destek Sistemi hakkında herşeyi öğrenmek zorunda olduğunu
03:57
and then do everything he could
61
237160
3000
ve yapabildiği en iyi şekilde
04:00
to take care of his life support system;
62
240160
3000
Yaşam Destek Sistemi'ne nasıl gözü gibi baktığını dinlemiştim.
04:03
and then he pointed to this and he said, "Life support system."
63
243160
5000
Sonra buna işaret etti ve dedi ki: "İşte Yaşam Destek Sistemi".
04:08
We need to learn everything we can about it
64
248160
3000
Hakkında öğrenebileceğimiz herşeyi öğrenmek zorundayız.
04:11
and do everything we can to take care of it.
65
251160
3000
Ve yapabildiğimiz en iyi şekilde, ona gözümüz gibi bakmalıyız.
04:14
The poet Auden said, "Thousands have lived without love;
66
254160
4000
Şair Auden der ki: "Binlercesi yaşadı aşksız.
04:18
none without water."
67
258160
3000
Ama hiçbiri susuz olamadı."
04:21
Ninety-seven percent of Earth's water is ocean.
68
261160
3000
Dünya sularının %97'si okyanustur.
04:24
No blue, no green.
69
264160
3000
Mavi yoksa, yeşil de yok.
04:27
If you think the ocean isn't important,
70
267160
2000
Okyanusun önemli olmadığını düşünüyorsanız,
04:29
imagine Earth without it.
71
269160
3000
dünyayı bir de onsuz hayal edin.
04:32
Mars comes to mind.
72
272160
2000
Akla Mars geliyor.
04:34
No ocean, no life support system.
73
274160
2000
Okyanus yok. Yaşam Destek Sistemi yok.
04:36
I gave a talk not so long ago at the World Bank
74
276160
3000
Yakın zamanda Dünya Bankası'nda bir konuşma yaptım.
04:39
and I showed this amazing image of Earth
75
279160
3000
Dünyanın bu hayret verici görüntüsünü gösterdim.
04:42
and I said, "There it is! The World Bank!"
76
282160
3000
Ve dedim ki, "İşte! Dünya Bankası".
04:45
That's where all the assets are!
77
285160
4000
Tüm kıymetlerin durduğu yer burası!
04:51
And we've been trawling them down
78
291160
3000
Ve biz de onları trol ağlarıyla
04:54
much faster than the natural systems can replenish them.
79
294160
3000
doğal sistemlerin yerine geri koyabildiğinden çok daha hızlı şekilde sömürüyoruz.
04:57
Tim Worth says the economy is a wholly-owned subsidiary of the environment.
80
297160
3000
Tim Worth der ki, Ekonomi, Çevre'nin bir yan kuruluşudur.
05:00
With every drop of water you drink,
81
300160
2000
İçtiğiniz her yudum suyla,
05:02
every breath you take,
82
302160
2000
aldığınız her nefesle,
05:04
you're connected to the sea.
83
304160
3000
denize bağlısınız.
05:07
No matter where on Earth you live.
84
307160
2000
Dünyanın neresinde yaşarsanız yaşayın.
05:09
Most of the oxygen in the atmosphere is generated by the sea.
85
309160
3000
Atmosferdeki oksijenin çoğu, deniz tarafından üretilir.
05:12
Over time, most of the planet's organic carbon
86
312160
3000
Zaman içinde, gezegendeki organik karbonun çoğu,
05:15
has been absorbed and stored there,
87
315160
3000
deniz tarafından
05:18
mostly by microbes.
88
318160
2000
ve çoğunlukla da mikroplarca emilmiş ve saklanmıştır.
05:20
The ocean drives climate and weather,
89
320160
2000
Okyanus, iklimi ve havayı belirler,
05:22
stabilizes temperature, shapes Earth's chemistry.
90
322160
2000
sıcaklığı dengede tutar, Dünya'nın kimyasını şekillendirir.
05:24
Water from the sea forms clouds
91
324160
2000
Denizden gelen su, bulutları oluşturur.
05:26
that return to the land and the seas
92
326160
3000
Karalara ve denizlere
05:29
as rain, sleet and snow,
93
329160
2000
yağmur ve kar olarak geri döner.
05:31
and provides home for about 97 percent of life in the world,
94
331160
4000
Ve dünyadaki hayatın %97'si için yuva olur;
05:35
maybe in the universe.
95
335160
2000
belki de tüm evrendeki hayatın %97'si.
05:37
No water, no life;
96
337160
2000
Su yoksa, hayat da yok.
05:39
no blue, no green.
97
339160
2000
Mavi yoksa, yeşil de yok.
05:41
Yet we have this idea, we humans,
98
341160
3000
Buna rağmen, biz insanlar sanıyoruz ki
05:44
that the Earth -- all of it: the oceans, the skies --
99
344160
3000
Dünya -- okyunuslar, gökyüzü, .. hepsi --
05:47
are so vast and so resilient
100
347160
3000
öyle sonsuz ve dayanıklı ki
05:50
it doesn't matter what we do to it.
101
350160
2000
ne yapsak zarar veremeyiz.
05:52
That may have been true 10,000 years ago,
102
352160
3000
10,000 yıl önce bu doğru olabilirdi.
05:55
and maybe even 1,000 years ago
103
355160
3000
Hatta belki 1,000 yıl önce de.
05:58
but in the last 100, especially in the last 50,
104
358160
2000
Ancak son 100 yılda, özellikle de son 50 yılda,
06:00
we've drawn down the assets,
105
360160
2000
hayatlarımızı mümkün kılan tüm kıymetleri,
06:02
the air, the water, the wildlife
106
362160
3000
havayı, suyu, vahşi yaşamı
06:05
that make our lives possible.
107
365160
3000
tükettik ve azalttık.
06:08
New technologies are helping us to understand
108
368160
3000
Yeni teknolojler,
06:11
the nature of nature;
109
371160
3000
Doğa'nın doğasını,
06:14
the nature of what's happening,
110
374160
2000
bu olup bitenin doğasını anlamamıza yardımcı oluyor.
06:16
showing us our impact on the Earth.
111
376160
3000
Bize Dünya üzerinde yaptığımız etkiyi gösteriyor.
06:19
I mean, first you have to know that you've got a problem.
112
379160
3000
Demek istediğim, öncelikle bir sorununuz olduğunun farkında olmanız gerekiyor.
06:22
And fortunately, in our time,
113
382160
3000
Neyse ki, zamanımızda
06:25
we've learned more about the problems than in all preceding history.
114
385160
3000
sorunlarımız hakkında tarih boyunca olduğundan daha fazla bilgi edindik.
06:28
And with knowing comes caring.
115
388160
3000
Ve bilmek, önemsemeyi beraberinde getiriyor.
06:31
And with caring, there's hope
116
391160
2000
Ve önemseme,
06:33
that we can find an enduring place for ourselves
117
393160
3000
bizi destekleyen doğal sistemlerin içinde
06:36
within the natural systems that support us.
118
396160
3000
kendimize kalıcı bir yer edinmemize dair umut veriyor.
06:39
But first we have to know.
119
399160
3000
Ama ilk önce, bilmemiz gerek.
06:42
Three years ago, I met John Hanke,
120
402160
3000
Üç yıl önce, John Hanke ile tanıştım,
06:45
who's the head of Google Earth,
121
405160
2000
Google Earth'ün başındaki kişi.
06:47
and I told him how much I loved being able to hold the world in my hands
122
407160
3000
Ve ona, dünyayı avcumun içinde tutup
06:50
and go exploring vicariously.
123
410160
2000
sanal keşiflere çıkabilmeyi ne kadar çok sevdiğimi söyledim.
06:52
But I asked him: "When are you going to finish it?
124
412160
3000
Ve ona sordum: "Ne zaman tamamlayacaksınız?
06:55
You did a great job with the land, the dirt.
125
415160
3000
Karada, çamurda harika bir iş çıkardınız.
06:58
What about the water?"
126
418160
3000
Peki ama, ya sular?"
07:01
Since then, I've had the great pleasure of working with the Googlers,
127
421160
4000
O zamandan beri, Google çalışanlarıyla,
07:05
with DOER Marine, with National Geographic,
128
425160
3000
DOER Marine ve National Geographic ile,
07:08
with dozens of the best institutions and scientists around the world,
129
428160
5000
dünyanın her yanından düzinelerce birinci sınıf kurum ve bilim insanıyla,
07:13
ones that we could enlist,
130
433160
3000
birlikte çalışma memnuniyetine eriştim.
07:16
to put the ocean in Google Earth.
131
436160
3000
Okyanusu Google Earth'e ekledik.
07:19
And as of just this week, last Monday,
132
439160
2000
Ve bu hafta, daha geçen Pazartesi itibarıyla,
07:21
Google Earth is now whole.
133
441160
3000
Google Earth artık tam.
07:24
Consider this: Starting right here at the convention center,
134
444160
3000
Şunu bir düşünün: Tam buradan, Kongre Merkezi'nden başlıyoruz,
07:27
we can find the nearby aquarium,
135
447160
2000
hemen yakındaki akvaryumu bulabiliyoruz,
07:29
we can look at where we're sitting,
136
449160
2000
oturduğumuz yere bakabiliyoruz.
07:31
and then we can cruise up the coast to the big aquarium, the ocean,
137
451160
3000
Ve sonra en büyük akvaryumun, okyanusun kıyısına yolculuk edebiliyoruz.
07:34
and California's four national marine sanctuaries,
138
454160
3000
Ve California'nın sahip olduğu dört Milli Deniz Koruma Alanı'na.
07:37
and the new network of state marine reserves
139
457160
3000
Yeni kurulan, bazı değerleri korumaya ve yeniden canlandırmaya başlayan
07:40
that are beginning to protect and restore some of the assets
140
460160
4000
devlet koruma alanları ağına.
07:44
We can flit over to Hawaii
141
464160
3000
Hawaii üzerinden uçabilir
07:47
and see the real Hawaiian Islands:
142
467160
3000
ve "gerçek" Hawaii adalarını görebiliriz.
07:50
not just the little bit that pokes through the surface,
143
470160
3000
Sadece suyun üstünde kalan küçük parçasını değil,
07:53
but also what's below.
144
473160
3000
suyun altındaki bölümlerini de.
07:56
To see -- wait a minute, we can go kshhplash! --
145
476160
3000
Görmek derken -- bir dakika, cupp! --
07:59
right there, ha --
146
479160
2000
Tam burada, hah!
08:02
under the ocean, see what the whales see.
147
482160
3000
Okyanusun altında, balinaların gördüklerini görebiliriz.
08:05
We can go explore the other side of the Hawaiian Islands.
148
485160
5000
Hawaii adalarının diğer yanını keşfetmeye gidebiliriz.
08:10
We can go actually and swim around on Google Earth
149
490160
4000
Gerçekten Google Earth içinde yüzebilir
08:14
and visit with humpback whales.
150
494160
4000
ve kambur balinalarla birlikte ziyaret edebiliriz.
08:18
These are the gentle giants that I've had the pleasure of meeting face to face
151
498160
5000
Onlar, benim sualtında yüzyüze
08:23
many times underwater.
152
503160
3000
ve defalarca karşılaşma zevkine vardığım nazik devlerdir.
08:26
There's nothing quite like being personally inspected by a whale.
153
506160
3000
Bir balina tarafından şahsen incelenmek pek başka birşeye benzemez.
08:29
We can pick up and fly to the deepest place:
154
509160
4000
Havalanıp, en derin yere uçabiliriz:
08:33
seven miles down, the Mariana Trench,
155
513160
3000
13 kilometre derindeki Mariana Çukuru'na,
08:36
where only two people have ever been.
156
516160
2000
ki buraya şimdiye kadar sadece iki kişi inebilmiştir.
08:38
Imagine that. It's only seven miles,
157
518160
3000
Bunu bir hayal edin, sadece 13 kilometre,
08:41
but only two people have been there, 49 years ago.
158
521160
3000
Fakat oraya sadece iki kişi gidebildi, 49 yıl önce.
08:44
One-way trips are easy.
159
524160
3000
Tek yön yolculuklar kolaydır.
08:47
We need new deep-diving submarines.
160
527160
3000
Yeni derin dalış denizaltı araçlarına ihtiyacımız var.
08:50
How about some X Prizes for ocean exploration?
161
530160
3000
Okyanus keşifleri için de X Prize benzeri ödüller koysak olmaz mı?
08:53
We need to see deep trenches, the undersea mountains,
162
533160
4000
Deniz çukurlarını, sualtı dağlarını görebilmemiz
08:57
and understand life in the deep sea.
163
537160
3000
ve derin denizlerdeki yaşamı anlamamız gerekli.
09:00
We can now go to the Arctic.
164
540160
3000
Artık Arktik bölgelere gidebiliyoruz.
09:03
Just ten years ago I stood on the ice at the North Pole.
165
543160
4000
Daha on yıl önce Kuzey Kutbu'nun buzları üzerindeydim.
09:07
An ice-free Arctic Ocean may happen in this century.
166
547160
5000
Buzdan arınmış bir Arktik Okyanus bu yüzyıl içinde gerçekleşebilir.
09:12
That's bad news for the polar bears.
167
552160
4000
Bu durum, kutup ayıları için kötü haber.
09:16
That's bad news for us too.
168
556160
3000
Bizim için de öyle.
09:19
Excess carbon dioxide is not only driving global warming,
169
559160
3000
Aşırı karbondioksit, küresel ısınma dışında da sorunlara neden oluyor.
09:22
it's also changing ocean chemistry,
170
562160
3000
Okyanusun kimyasını değiştiriyor,
09:25
making the sea more acidic.
171
565160
3000
denizi daha asitli hâle getiriyor.
09:28
That's bad news for coral reefs and oxygen-producing plankton.
172
568160
3000
Bu da, mercan kayalıkları ve oksijen üreten plankton için kötü haber.
09:31
Also it's bad news for us.
173
571160
3000
Bizim için de öyle.
09:34
We're putting hundreds of millions of tons of plastic
174
574160
3000
Yüzlerce milyon ton plastiği
09:37
and other trash into the sea.
175
577160
2000
ve başka tür çöpü denize atıyoruz.
09:39
Millions of tons of discarded fishing nets,
176
579160
3000
Milyonlarca ton terkedilmiş balık ağı,
09:42
gear that continues to kill.
177
582160
3000
hâlâ can almaya devam ediyor.
09:45
We're clogging the ocean, poisoning the planet's circulatory system,
178
585160
4000
Okyanusu dolduruyor, gezegenin dolaşım sistemini zehirliyoruz.
09:49
and we're taking out hundreds of millions of tons of wildlife,
179
589160
3000
Yüzlerce milyon ton yabani canlıyı denizden alıyoruz
09:52
all carbon-based units.
180
592160
3000
- tümü karbon temelli birimler.
09:57
Barbarically, we're killing sharks for shark fin soup,
181
597160
5000
Barbarca, yüzgeç çorbası için köpekbalıklarını öldürüyoruz.
10:02
undermining food chains that shape planetary chemistry
182
602160
3000
Gezegenin kimyasını şekillendiren,
10:05
and drive the carbon cycle, the nitrogen cycle,
183
605160
3000
karbon çevrimini, azot çevrimini,
10:08
the oxygen cycle, the water cycle --
184
608160
3000
oksijen çevrimini, su çevrimini
10:11
our life support system.
185
611160
3000
ve yaşam destek sistemimizi yönlendiren besin zincirlerini baltalıyoruz.
10:14
We're still killing bluefin tuna; truly endangered
186
614160
4000
İnanması güç, nesli tükenme tehlikesi altındaki mavi yüzgeçli tonbalığını hâlâ avlıyoruz.
10:18
and much more valuable alive than dead.
187
618160
3000
Dirisi ölüsünden çok daha değerlidir.
10:22
All of these parts are part of our life support system.
188
622160
5000
Tüm bu bileşenler, yaşam destek sistemimizin parçalarıdır.
10:27
We kill using long lines, with baited hooks every few feet
189
627160
6000
Her metresinde yemli iğneler bulunan
10:33
that may stretch for 50 miles or more.
190
633160
2000
80 kilometreyi aşan uzun misinalarla avlanıyoruz.
10:35
Industrial trawlers and draggers are scraping the sea floor
191
635160
4000
Endüstriyel troller ve çekiciler deniz tabanını süpürüyor.
10:39
like bulldozers, taking everything in their path.
192
639160
3000
Buldozerler gibi, yollarına çıkan herşeyi alıyorlar.
10:42
Using Google Earth you can witness trawlers --
193
642160
3000
Google Earth kullanarak, trollere şahit olabilirsiniz.
10:45
in China, the North Sea, the Gulf of Mexico --
194
645160
4000
Çin'de, Kuzey Denizi'nde, Meksika Körfezi'nde...
10:49
shaking the foundation of our life support system,
195
649160
4000
Yaşam destek sistemimizin temellerini sarsıyor,
10:53
leaving plumes of death in their path.
196
653160
2000
arkalarında ölümün tüylerini bırakıyorlar.
10:55
The next time you dine on sushi -- or sashimi,
197
655160
3000
Bir sonraki sefer sushi ya da sashimi,
10:58
or swordfish steak, or shrimp cocktail,
198
658160
2000
kılıç balığı filetosu, ya da karides kokteyli,
11:00
whatever wildlife you happen to enjoy from the ocean --
199
660160
3000
ya da her neyse, okyanus kaynaklı herhangi bir yabani canlıyı yediğinizde
11:03
think of the real cost.
200
663160
3000
bunun gerçek bedelini düşünün.
11:06
For every pound that goes to market,
201
666160
2000
Markete giden her 1 kilogram için,
11:08
more than 10 pounds, even 100 pounds,
202
668160
4000
10 kilogramdan fazla, belki 100 kilogram
11:12
may be thrown away as bycatch.
203
672160
4000
"istenmeyen av" olarak ziyan ediliyor.
11:16
This is the consequence of not knowing
204
676160
3000
Denizden alabileceğimizin de bir sınırı olduğunu
11:19
that there are limits to what we can take out of the sea.
205
679160
3000
bilmemenin bir sonucu bu.
11:22
This chart shows the decline in ocean wildlife
206
682160
4000
Bu çizelge, okyanustaki vahşi hayat miktarında
11:26
from 1900 to 2000.
207
686160
3000
1900'den 2000'e yaşanan düşüşü gösteriyor.
11:29
The highest concentrations are in red.
208
689160
3000
En yüksek yoğunluklar kırmızı renkli.
11:32
In my lifetime, imagine,
209
692160
2000
Benim ömrüm sırasında, düşünün ki,
11:34
90 percent of the big fish have been killed.
210
694160
4000
büyük balıkların %90'ı öldürüldü.
11:38
Most of the turtles, sharks, tunas and whales
211
698160
2000
Kaplumbağaların, köpekbalıklarının, tonbalıklarının ve balinaların çoğu
11:40
are way down in numbers.
212
700160
4000
sayıca çok azaldı.
11:44
But, there is good news.
213
704160
2000
Ama, iyi haberler de var.
11:46
Ten percent of the big fish still remain.
214
706160
2000
Büyük balıkların %10'u hâlâ hayatta.
11:48
There are still some blue whales.
215
708160
2000
Hâlâ mavi balinalar var.
11:50
There are still some krill in Antarctica.
216
710160
3000
Antarktika'da hâlâ kriller yaşıyor.
11:53
There are a few oysters in Chesapeake Bay.
217
713160
2000
Chesapeake Körfezi'nde az sayıda istridye hâlâ hayatta.
11:55
Half the coral reefs are still in pretty good shape,
218
715160
3000
Mercan kayalıklarının yarısı hâlâ hiç fena durumda değil.
11:58
a jeweled belt around the middle of the planet.
219
718160
3000
Gezegenin belini saran mücevherli bir kemer gibiler.
12:01
There's still time, but not a lot,
220
721160
3000
Hâlâ zaman var, ama çok da değil.
12:04
to turn things around.
221
724160
2000
Gidişi tersine çevirmeliyiz.
12:06
But business as usual means that in 50 years,
222
726160
2000
Ama işler şimdiki gibi giderse, 50 yıl içinde
12:08
there may be no coral reefs --
223
728160
3000
mercan kayalığı kalmayabilir.
12:11
and no commercial fishing, because the fish will simply be gone.
224
731160
4000
Ticari balıkçılık da sona erebilir, çünkü avlayacak balık kalmaz.
12:15
Imagine the ocean without fish.
225
735160
4000
Okyanusu balıksız hayal edin.
12:19
Imagine what that means to our life support system.
226
739160
4000
Bunun yaşam destek sistemimiz için ne anlama geldiğini bir düşünün.
12:23
Natural systems on the land are in big trouble too,
227
743160
3000
Karadaki doğal sistemlerin de başı büyük belada.
12:26
but the problems are more obvious,
228
746160
2000
Ancak orada sorunlar göze daha fazla görünüyor.
12:28
and some actions are being taken to protect trees, watersheds and wildlife.
229
748160
6000
Ağaçları, sulak alanları ve yabani yaşamı korumak için bazı önlemler alınıyor.
12:34
And in 1872, with Yellowstone National Park,
230
754160
4000
1872'de, Yellowstone Milli Parkı ile başlayarak
12:38
the United States began establishing a system of parks
231
758160
3000
ABD, bir parklar sistemi kurmaya başladı.
12:41
that some say was the best idea America ever had.
232
761160
5000
Ve kimine göre, bu Amerika'nın gelmiş geçmiş en iyi fikriydi.
12:46
About 12 percent of the land around the world is now protected:
233
766160
4000
Bugün dünyadaki karaların yaklaşık %12'si koruma altında.
12:50
safeguarding biodiversity, providing a carbon sink,
234
770160
4000
Biyolojik çeşitlilik emniyet altına alınıyor, karbon birikim alanları oluşturuluyor,
12:54
generating oxygen, protecting watersheds.
235
774160
2000
oksijen üretimi sağlanıyor, sulak alanlar korunuyor.
12:56
And, in 1972, this nation began to establish a counterpart in the sea,
236
776160
5000
Ve 1972'de bu ulus, denizdeki karşılığını kurmaya başladı:
13:01
National Marine Sanctuaries.
237
781160
2000
Milli Deniz Koruma Alanları.
13:03
That's another great idea.
238
783160
2000
Bu da bir diğer büyük fikir.
13:05
The good news is
239
785160
2000
İyi haber şu ki,
13:07
that there are now more than 4,000 places in the sea, around the world,
240
787160
4000
artık dünyanın çeşitli denizlerinde 4,000'den fazla yer
13:11
that have some kind of protection.
241
791160
2000
bir şekilde koruma altında.
13:13
And you can find them on Google Earth.
242
793160
2000
Ve bunları Google Earth'te bulabilirsiniz.
13:15
The bad news is
243
795160
2000
Kötü haber de şu ki:
13:17
that you have to look hard to find them.
244
797160
2000
Onları bulmak için çok aramanız gerekiyor.
13:19
In the last three years, for example,
245
799160
2000
Son üç yıl içinde, örneğin
13:21
the U.S. protected 340,000 square miles of ocean as national monuments.
246
801160
6000
ABD 880,000 kilometrekare okyanus alanını milli servet olarak koruma altına aldı.
13:27
But it only increased from 0.6 of one percent
247
807160
3000
Ancak bu, koruma altındaki okyanus oranını
13:30
to 0.8 of one percent of the ocean protected, globally.
248
810160
5000
küresel ölçekte topu topu %1.6'dan %1.8'e yükseltebildi.
13:35
Protected areas do rebound,
249
815160
3000
Koruma altına alınan alanlar, bunun karşılığını verir.
13:38
but it takes a long time to restore
250
818160
2000
Ancak,
13:40
50-year-old rockfish or monkfish, sharks or sea bass,
251
820160
4000
50 yaşındaki kayabalıklarını, kelerbalıklarını, köpekbalıklarını ya da levrekleri,
13:44
or 200-year-old orange roughy.
252
824160
2000
200 yaşındaki deniz levreklerini yerine koymak uzun zaman alıyor.
13:46
We don't consume 200-year-old cows or chickens.
253
826160
3000
200 yaşındaki inekleri ya da tavukları tüketmiyoruz.
13:50
Protected areas provide hope
254
830160
3000
Koruma altındaki alanlar bize umut veriyor.
13:53
that the creatures of Ed Wilson's dream
255
833160
3000
Bir gün, Ed Wilson'un
13:56
of an encyclopedia of life, or the census of marine life,
256
836160
4000
hayat ansiklopedisi rüyasında ya da deniz nüfus sayımındaki canlılar,
14:00
will live not just as a list,
257
840160
4000
yalnızca listelerde,
14:04
a photograph, or a paragraph.
258
844160
4000
fotoğraflarda ya da paragraflarda kalmasınlar.
14:08
With scientists around the world, I've been looking at the 99 percent of the ocean
259
848160
3000
Dünyanın her yerinden bilim insanlarıyla birlikte, okyanusun
14:11
that is open to fishing -- and mining, and drilling, and dumping, and whatever --
260
851160
4000
balıkçılığa, madenciliğe, sondaja ve atıklara açık olan %99'unu inceleyerek
14:15
to search out hope spots,
261
855160
2000
umut noktaları arıyorum.
14:17
and try to find ways to give them and us a secure future.
262
857160
4000
O noktalar ve bizlere güvenli bir gelecek sunmanın yollarını bulmaya çalışıyorum.
14:21
Such as the Arctic --
263
861160
2000
Arktik'te olduğu gibi,
14:23
we have one chance, right now, to get it right.
264
863160
3000
tam şimdi, doğruyu yapmak için bir tek şansımız var.
14:26
Or the Antarctic, where the continent is protected,
265
866160
3000
Aksi takdirdeki Antarktika örneğinde, kıta koruma altında,
14:29
but the surrounding ocean is being stripped of its krill, whales and fish.
266
869160
6000
ancak etrafındaki okyanus krilleri, balinaları ve balıkları tüketilmiş durumda.
14:35
Sargasso Sea's three million square miles of floating forest
267
875160
5000
Sargasso Denizi'nin 7.8 milyon kilometre karelik yüzer ormanı,
14:40
is being gathered up to feed cows.
268
880160
3000
inekleri beslemek için toplanıp götürülüyor.
14:43
97 percent of the land in the Galapagos Islands is protected,
269
883160
4000
Galapagos Adaları'ndaki karaların %97'si koruma altında.
14:47
but the adjacent sea is being ravaged by fishing.
270
887160
4000
Ancak yanıbaşındaki deniz, balıkçılık tarafından tahrip ediliyor.
14:51
It's true too in Argentina
271
891160
2000
Aynısı Arjantin'de de geçerli.
14:53
on the Patagonian shelf, which is now in serious trouble.
272
893160
3000
Patagonya sahalığı artık ciddi tehlike altında.
14:56
The high seas, where whales, tuna and dolphins travel --
273
896160
5000
Balinaların, tonbalıklarının ve yunusların yaşadığı açık denizler,
15:01
the largest, least protected, ecosystem on Earth,
274
901160
3000
dünyanın en büyük ve en az korunan ekosistemidir.
15:04
filled with luminous creatures,
275
904160
3000
Burası ışık saçan
15:07
living in dark waters that average two miles deep.
276
907160
3000
ve ortalama 4 kilometre derinlikte yaşayan yaratıklarla doludur
15:10
They flash, and sparkle, and glow
277
910160
3000
Çakar, parlar ve ışıldarlar
15:13
with their own living light.
278
913160
3000
kendi yaşam ışıklarıyla.
15:16
There are still places in the sea as pristine as I knew as a child.
279
916160
3000
Denizlerde hâlâ çocukken tanıdığım şekliyle bozulmamış yerler var.
15:19
The next 10 years may be the most important,
280
919160
4000
Önümüzdeki 10 yıl, en önemli dönem olabilir.
15:23
and the next 10,000 years the best chance our species will have
281
923160
4000
Ve gelecek 10,000 yıl, insanoğlunun
15:27
to protect what remains of the natural systems that give us life.
282
927160
6000
bize hayat veren doğal sistemlerden geriye kalanları korumak için tek şansı olabilir.
15:33
To cope with climate change, we need new ways to generate power.
283
933160
3000
İklim değişikliğiyle başa çıkmak için, enerji üretmenin yeni yollarını bulmalıyız.
15:36
We need new ways, better ways, to cope with poverty, wars and disease.
284
936160
6000
Fakirlik, savaş ve hastalıkla mücadele etmenin yeni, daha iyi yollarını bulmalıyız.
15:42
We need many things to keep and maintain the world as a better place.
285
942160
4000
Dünyayı korumak ve daha iyi bir yer hâline getirmek için çok şey yapmamız gerekli.
15:46
But, nothing else will matter
286
946160
3000
Ancak, hiçbirinin anlamı olmayacak
15:49
if we fail to protect the ocean.
287
949160
3000
eğer okyanusu korumayı başaramazsak.
15:52
Our fate and the ocean's are one.
288
952160
4000
Bizim ve okyanusun kaderimiz bir.
15:56
We need to do for the ocean what Al Gore did for the skies above.
289
956160
4000
Al Gore'un üstümüzdeki gökler için yaptığını, bizim de okyanus için yapmamız gerekli.
16:00
A global plan of action
290
960160
3000
Küresel bir eylem planı,
16:03
with a world conservation union, the IUCN,
291
963160
2000
IUCN (Dünya Koruma Birliği) ile birlikte
16:05
is underway to protect biodiversity,
292
965160
2000
biyoçeşitliliği korumak amacıyla hazırlanıyor.
16:07
to mitigate and recover from the impacts of climate change,
293
967160
4000
İklim değişkiliğinin etkilerini hafifletmek hedefleniyor.
16:11
on the high seas and in coastal areas,
294
971160
4000
Açık denizlerde ve kıyı alanlarında,
16:15
wherever we can identify critical places.
295
975160
4000
belirleyebildiğimiz tüm kritik yerlerde,
16:19
New technologies are needed to map, photograph and explore
296
979160
4000
harita, fotoğraf ve keşifler için yeni teknolojilere ihtiyaç var.
16:23
the 95 percent of the ocean that we have yet to see.
297
983160
4000
Okyanusun %95'i hâlâ görülmeyi bekliyor.
16:27
The goal is to protect biodiversity,
298
987160
3000
Amaç biyoçeşitliliği korumak,
16:30
to provide stability and resilience.
299
990160
2000
istikrar ve direnç sağlamak.
16:32
We need deep-diving subs,
300
992160
2000
Derine dalan denizaltı araçlarına,
16:34
new technologies to explore the ocean.
301
994160
3000
okyanusu keşfetmek için yeni teknolojilere ihtiyacımız var.
16:37
We need, maybe, an expedition --
302
997160
3000
Belki bir sefere ihtiyacımız var,
16:40
a TED at sea --
303
1000160
2000
-- denizde bir TED mesela --
16:42
that could help figure out the next steps.
304
1002160
2000
sıradaki adımları belirlemek için.
16:45
And so, I suppose you want to know what my wish is.
305
1005160
3000
Ve artık, sanırım benim dileğimin ne olduğunu bilmek istiyorsunuz.
16:49
I wish you would use all means at your disposal --
306
1009160
5000
Dileğim, kullanabildiğiniz tüm imkânlarınızı
16:54
films, expeditions, the web, new submarines --
307
1014160
3000
-- filmler, seferler, web, yeni denizaltı araçları,
16:57
and campaign to ignite public support
308
1017160
3000
ya da kitle desteğini ateşleyecek bir kampanya --
17:00
for a global network of marine protected areas --
309
1020160
3000
deniz koruma alanlarından oluşan küresel bir ağ kurmak için,
17:03
hope spots large enough to save and restore the ocean,
310
1023160
4000
okyanusu koruyacak ve iyileştirecek kadar büyük umut noktaları için,
17:07
the blue heart of the planet.
311
1027160
3000
gezegenin mavi kalbi için seferber etmenizdir.
17:10
How much?
312
1030160
2000
Peki ne kadar katkı?
17:12
Some say 10 percent, some say 30 percent.
313
1032160
3000
Kimi %10 der, kimi %30.
17:15
You decide: how much of your heart do you want to protect?
314
1035160
4000
Kalbinizin ne kadarını korumak istediğinize siz karar verin.
17:20
Whatever it is,
315
1040160
2000
Katkınız her ne olacaksa,
17:22
a fraction of one percent is not enough.
316
1042160
3000
bilin ki %1'in bir bölümü yeterli değil.
17:26
My wish is a big wish,
317
1046160
2000
Benim dileğim, büyük bir dilek.
17:28
but if we can make it happen, it can truly change the world,
318
1048160
4000
Ancak bunu gerçekleştirebilirsek, gerçekten dünyayı değiştirebilir.
17:32
and help ensure the survival
319
1052160
3000
Ve hayatın devamlılığını güvence altına alabilir,
17:35
of what actually -- as it turns out -- is my favorite species;
320
1055160
6000
tüm türler arasında en sevdiğim türün,
17:41
that would be us.
321
1061160
2000
bizlerin.
17:43
For the children of today,
322
1063160
2000
Bugünün çocukları için,
17:45
for tomorrow's child:
323
1065160
2000
yarının çocuğu için,
17:47
as never again, now is the time.
324
1067160
4000
telafisi olmayan an, içinde bulunduğumuz zamandır.
17:52
Thank you.
325
1072160
1000
Teşekkür ederim.
17:53
(Applause)
326
1073160
15000
(Alkışlar)
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7