How do blood transfusions work? - Bill Schutt

660,590 views ・ 2020-02-18

TED-Ed


Videoyu oynatmak için lütfen aşağıdaki İngilizce altyazılara çift tıklayınız.

Çeviri: Can Boysan Gözden geçirme: Gözde Zülal Solak
00:06
In 1881, doctor William Halsted rushed to help his sister Minnie,
0
6379
5613
1881’de doktor William Halsted, doğumdan sonra iç kanama yaşayan
00:11
who was hemorrhaging after childbirth.
1
11992
2700
kız kardeşi Minnie’nin yardımına koştu.
00:14
He quickly inserted a needle into his arm,
2
14692
2809
Kendi koluna hızlıca bir iğne batırdı,
00:17
withdrew his own blood, and transferred it to her.
3
17501
3749
kendi kanını aldı ve kız kardeşine nakletti.
00:21
After a few uncertain minutes, she began to recover.
4
21250
3855
Şüphe içindeki birkaç dakikadan sonra, kız kardeşi iyileşmeye başladı.
00:25
Halsted didn’t know how lucky they’d gotten.
5
25105
2775
Halsted ne kadar şanslı olduklarını bilmiyordu.
00:27
His transfusion only worked because he and his sister
6
27880
2860
Yaptığı nakil sadece kız kardeşiyle
00:30
happened to have the same blood type—
7
30740
2340
aynı kan grubu oldukları için işe yaramıştı,
00:33
something that isn’t guaranteed, even among close relatives.
8
33080
3879
ki bu durumun yakın akrabalar arasında bile garantisi yoktur.
00:36
Blood types hadn’t been discovered by Halsted’s time,
9
36959
2931
Yüzyıllardır insanlar, çoğu başarısız olan
00:39
though people had been experimenting with transfusions for centuries—
10
39890
3870
nakil deneyleri yapsalar da,
Halsted'in yaşadığı dönemde kan grupları keşfedilmemişti.
00:43
mostly unsuccessfully.
11
43760
2400
00:46
In 1667, a French physician named Jean-Baptiste Denis
12
46160
4210
1667'de Jean-Baptiste Denis adlı Fransız hekim
00:50
became the first to try the technique on a human.
13
50370
3272
bu tekniği insanda uygulayan ilk kişi oldu.
00:53
Denis transfused sheep’s blood into Antoine Mauroy,
14
53642
3989
Denis, koyun kanını muhtemelen psikoz geçiren
00:57
a man likely suffering from psychosis,
15
57631
2540
Antoine Mauroy adındaki adama nakletti
01:00
in the hopes that it would reduce his symptoms.
16
60171
2800
ve bunun, adamın belirtilerini azaltacağını ümit etti.
01:02
Afterward, Mauroy was in good spirits.
17
62971
2740
Ardından, Mauroy neşelendi.
01:05
But after a second transfusion, he developed a fever,
18
65711
3258
Fakat ikinci nakilden sonra ateşi çıktı,
01:08
severe pain in his lower back, intense burning in his arm,
19
68969
4202
belinde şiddetli ağrı ve kolunda aşırı bir yanma hissetti,
01:13
and he urinated a thick, black liquid.
20
73171
3930
yoğun ve siyah idrar çıkardı.
01:17
Though nobody knew it at the time,
21
77101
1970
O zaman kimse bilmese de,
01:19
these were the signs of a dangerous immune response unfolding inside his body.
22
79071
5740
bunlar vücudunun içinde yayılan tehlikeli bir bağışıklık tepkisinin işaretleriydi.
01:24
This immune response starts  with the production of proteins
23
84811
3360
Bu bağışıklık tepkisi, vücudun kendi hücreleriyle
işgalci olan hücreleri ayırt eden
01:28
called antibodies,
24
88171
1329
01:29
which distinguish the body’s own cells from intruders.
25
89500
3681
antikor adındaki proteinlerin üretimiyle başlar.
01:33
They do so by recognizing the foreign proteins, or antigens,
26
93181
4420
Antikorlar bunu, işgalcilerin hücre zarlarında yer alan
01:37
embedded in an intruder’s cell membrane.
27
97601
2883
yabancı proteinleri ya da antijenleri tanıyarak yaparlar.
01:40
Antibodies latch onto the antigens,
28
100484
2315
Antikorlar antijenlere bağlanırlar,
01:42
signaling other immune cells to attack and destroy the foreign cells.
29
102799
4653
bunu, diğer immün hücrelere yabancı hücrelere saldırıp
tahrip etmeleri için sinyal vererek yaparlar.
01:47
The destroyed cells are flushed from the body in urine.
30
107452
3500
Tahrip edilen hücreler vücuttan idrar yoluyla atılırlar.
01:50
In extreme cases, the massive break down of cells
31
110952
3369
Olağanüstü durumlarda, büyük çaptaki hücre bozulmaları
01:54
causes clots in the bloodstream that disrupt the flow of blood to vital organs,
32
114321
4875
kan akışında pıhtıya sebep olur ve kanın hayati organlara akışını aksatır,
01:59
overload the kidneys, and cause organ failure.
33
119196
3750
böbreklere fazla yük getirir ve organ yetmezliğine yol açar.
02:02
Fortunately, Denis’s patient survived the transfusion.
34
122946
3475
Neyse ki, Denis'in hastası nakli atlattı.
02:06
But, after other cross-species transfusions proved fatal,
35
126421
3800
Fakat diğer karşı türlerin nakilleri ölümcül oldu,
02:10
the procedure was outlawed across Europe,
36
130221
2913
yöntem Avrupa'da yasaklandı
02:13
falling out of favor for several centuries.
37
133134
3140
ve birkaç yüzyıl boyunca gözden düştü.
02:16
It wasn’t until 1901 that Austrian physician Karl Landsteiner
38
136274
4792
1901’de Avusturyalı hekim Karl Landsteiner
02:21
discovered blood types,
39
141066
1700
kan gruplarını keşfedene dek,
02:22
the crucial step in the success of human to human blood transfusions.
40
142766
5020
insanlar arasındaki kan nakillerindeki başarı için önemli adımlar atılmadı.
02:27
He noticed that when different types were mixed together, they formed clots.
41
147786
4677
Landsteiner, farklı kan grupları birbirine karıştığında
pıhtı oluşturduklarını fark etti.
02:32
This happens when antibodies latch on to cells with foreign antigens,
42
152463
4080
Bu durum, antikorlar yabancı antijenli hücrelere bağlandığında meydana gelir
02:36
causing blood cells to clump together.
43
156543
2424
ve kan hücrelerinin birlikte kümelenmelerine yol açar.
02:38
But if the donor cells are the same blood type as the recipient’s cells,
44
158967
4317
Fakat donörün hücreleri alıcının hücrelerinin kan grubuyla aynıysa
02:43
the donor cells won’t be flagged for destruction, and won’t form clumps.
45
163284
5079
donör hücreleri yok edilmek üzere işaretlenmez
ve kümeler oluşturmaz.
02:48
By 1907,
46
168363
1350
1907 yılında,
02:49
doctors were mixing together small amounts of blood before transfusing it.
47
169713
4763
Doktorlar küçük miktarlardaki kanı nakletmeden önce
birbirleriyle karıştırıyorlardı.
02:54
If there were no clumps, the types were a match.
48
174476
2520
Kümelenme olmazsa kan grupları eşleşmiş demekti.
02:56
This enabled them to save thousands of lives,
49
176996
2732
Bu durum, modern nakillerin temellerini oluşturarak
02:59
laying the foundation for modern transfusions.
50
179728
3800
binlerce hayatı kurtarmalarını sağladı.
03:03
Up to this point, all transfusions had occurred in real time,
51
183528
3840
Bu noktaya kadar bütün nakiller
eş zamanlı olarak doğrudan iki kişi arasında gerçekleşti.
03:07
directly between two individuals.
52
187368
2826
03:10
That’s because blood begins to clot almost immediately
53
190194
3234
Çünkü kan havayla temasa geçer geçmez pıhtılaşmaya başlar,
03:13
after coming into contact with air—
54
193428
2160
bu da yaralanmalardan sonra
03:15
a defense mechanism to prevent excessive blood loss after injury.
55
195588
4800
aşırı kan kaybını önlemek için bir savunma mekanizmasıdır.
03:20
In 1914, researchers discovered that the chemical sodium citrate
56
200388
4690
1914’te araştırmacılar, kimyasal sodyum sitratın
pıhtılaşmanın oluşumu için gerekli kalsiyumu ortadan kaldırarak
03:25
stopped blood coagulating by removing the calcium necessary for clot formation.
57
205078
6014
kanın pıhtılaşmasını durdurduğunu keşfettiler.
03:31
Citrated blood could be stored for later use—
58
211092
3440
Sitratlı kan daha sonra kullanılmak için saklanabiliyordu,
03:34
the first step in making large scale blood transfusions possible.
59
214532
4952
bu da büyük ölçekli kan nakillerini olanaklı kılmanın ilk adımıydı.
03:39
In 1916, a pair of American scientists found an even more effective anticoagulant
60
219484
6988
1916’da Amerikalı birkaç bilim insanı,
heparin denilen daha etkili bir pıhtı önleyici buldular,
03:46
called heparin, which works by deactivating enzymes that enable clotting.
61
226472
5319
heparin, pıhtılaşmaya neden olan enzimleri
devre dışı bırakarak çalışıyordu.
03:51
We still use heparin today.
62
231791
2540
Bugün hâlâ heparin kullanıyoruz.
03:54
At the same time,
63
234331
1091
Aynı zamanda,
03:55
American and British researchers developed portable machines
64
235422
3920
Amerikalı ve Britanyalı araştırmacılar, donör kanını Birinci Dünya Savaşının
03:59
that could transport donor blood onto the battlefields of World War I.
65
239342
5242
savaş meydanlarına taşıyabilen portatif makineler geliştirdiler.
04:04
Combined with the newly-discovered heparin,
66
244584
2450
Doktorlar, litrelerce kanı yeni keşfedilen heparin ile birleştirerek
04:07
medics safely stored and preserved liters of blood,
67
247034
3791
ve yaralı askerlere kan nakli yapmak için
04:10
wheeling it directly onto the battlefield to transfuse wounded soldiers.
68
250825
4992
savaş meydanlarına arabalarla taşıyarak sakladılar ve korudular.
04:15
After the war, this crude portable box would become the inspiration
69
255817
4706
Savaştan sonra, bu basit portatif kutu
04:20
for the modern-day blood bank, a fixture of hospitals around the world.
70
260523
4913
günümüzün kan bankalarına ve tüm dünyadaki hastanelere ilham oldu.
Bu web sitesi hakkında

Bu site size İngilizce öğrenmek için yararlı olan YouTube videolarını tanıtacaktır. Dünyanın dört bir yanından birinci sınıf öğretmenler tarafından verilen İngilizce derslerini göreceksiniz. Videoyu oradan oynatmak için her video sayfasında görüntülenen İngilizce altyazılara çift tıklayın. Altyazılar video oynatımı ile senkronize olarak kayar. Herhangi bir yorumunuz veya isteğiniz varsa, lütfen bu iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime geçin.

https://forms.gle/WvT1wiN1qDtmnspy7